‘Üçüncü İttifak’ta Yeni Gelişme: Yeni Partiler Katılabilir

HDP’nin de aralarında bulunduğu sol ve sosyalist partiler 26 Şubat’ta bir araya gelecek. Toplantıda mücadele ortaklığının yol ve yöntemleri ile oluşuma katılma talebinde bulunan partiler konuşulacak.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) çağrısıyla aralarında Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Halkevleri ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) temsilcileriyle 26 Şubat Cumartesi Günü Ankara’da toplanacak.

HDP’nin çağrısıyla 18 Ocak’ta yapılan ilk toplantının devamı olan bu ikinci toplantıya da siyasi partilerin Genel Başkanları ya da partilerin eş sözcülerinin katılım sağlayacak.

Berivan Altan’ın Mezopotamya Ajansı’nda yer alan haberine göre, HDP Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar imzasıyla gönderilen davetiyede, mücadele ortaklığı noktasında alınan kararların hayata geçirilmesi için yol ve yöntemleri belirlemeye yönelik ikinci toplantı çağrısı yapıldı.

Ankara’da yapılacak ikinci toplantıda mücadele ortaklığının yol ve yöntemlerinin tartışılması yanı sıra bir sekreterya ve yahut koordinasyon yapısının oluşturulması da konuşulacak.

Bir önceki toplantı da mücadele ortaklığının genişlemesine yönelik de çalışmalar olacağı vurgulanmıştı. Bu kapsamda mücadele ortaklığına katılım talebinde bulunan partilerin ve örgütlere dair değerlendirme de aynı toplantıda yapılacak.

Düzenli görüşmelere devam kararı 

Ankara’da 18 Ocak’ta yapılan ilk toplantının ardından aralarında TKP’nin de bulunduğu 8 parti imzasıyla yayınlanan açıklamada, “Ortak mücadeleyi sürdürmeyi, bu mücadele zeminlerini çoğaltmayı ve güçlendirmeyi, Ortak mücadele konularını belirlemek, bunları hayata geçirmeye yönelik içerik, yöntem ve takvimi oluşturmak için düzenli görüşmelere devam etmeyi, mevcut katılımla kendini sınırlamayan, ortak mücadelenin Türkiye’nin bütün demokratik, sol, sosyalist ve devrimci güçlerini kapsayacak şekilde genişletilmesini hedeflemeyi karar altına aldık.

Türkiye’nin bütün ezilenleri, ötekileştirilenleri, mağdurları, emekçileri, kadınları, gençleri ve ekoloji mücadelesi verenleri ile en geniş demokrasi, eşit yurttaşlık ve mücadele ortaklığını kurmanın yol ve yönetmelerini konuşmaya devam edeceğiz. Demokratik, sol, sosyalist ve devrimci güçler olarak üzerimize düşen toplumsal sorumluluğu yerine getirmeye kararlıyız” denilmişti.

İlk toplantı sonucunda yeni bir buluşma yapılacağı belirtilmesine rağmen TKP, “demokrasi ittifakı” tanımından rahatsız olduklarını belirterek, 2’nci toplantıya katılmama kararı aldı.

Paylaşın

NYT’den Dikkat Çeken Yazı: ABD Ve NATO Masum Seyirciler Değil

NATO ve ABD’nin Rusya’yı kışkırtan hareketlerinin bugünkü duruma giden yolda hatalı adımlar olduğu belirten The New York Times yazarı Thomas L. Friedman’a göre, bu süreçte yangını körükleyen iki olay var. Birincisi, Sovyetler Birliği’nin çözülüşünden sonra ABD’nin NATO’yu genişletme yönündeki kötü düşünülmüş kararı. İkincisi ise Putin’in Rusya’yı komşularıyla yakınlaştıracak ve kendi insanlarını tutabilecek bir ekonomik model inşa edemese dahi NATO’nun Rusya sınırlarında genişlemesini birleştirici bir faktör olarak kullanması.

The New York Times yazarı Thomas L. Friedman “Bu Putin’in Savaşı. Lakin ABD ve NATO da masum seyirciler değiller” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Sol’un aktardığı yazıya göre, Putin’in savaşında ABD de yangını körükledi ve tamamen masum olduğu söylenemez. Putin’in Ukrayna’daki etki alanını terk etmeyi hem stratejik bir kayıp hem de kişisel ve ulusal bir aşağılama olarak gördüğünü öne süren Friedman, Putin’in pazartesi günü yaptığı konuşmayı hatırlatarak Ukrayna’nın Rusya’nın ayrılmaz bir parçası olduğunu söylediğini belirtiyor.

Friedman, Ukraynalıların NATO’dan çok AB’ye katılmak istediğini belirterek, Putin’in bir analoji kurulacak olsa aslında “Yanlış adama aşık oldunuz. Ne NATO’yla ne de AB’yle kaçabilirsiniz. Eğer hükümetinizi ölümüne dövüp eve geri getirmem gerekiyorsa da yaparım” diyerek Ukrayna’ya bağlılığını belirttiğini yazdı.

‘Yangını körükleyen iki olay’

Friedman’a göre, bu süreçte yangını körükleyen iki olay var. Birincisi, Sovyetler Birliği’nin çözülüşünden sonra ABD’nin NATO’yu genişletme yönündeki kötü düşünülmüş kararı. İkincisi ise Putin’in Rusya’yı komşularıyla yakınlaştıracak ve kendi insanlarını tutabilecek bir ekonomik model inşa edemese dahi NATO’nun Rusya sınırlarında genişlemesini birleştirici bir faktör olarak kullanması.

‘Rusya ile daha yakın çalışıyorduk ve NATO’nun düşman değil de dost olabileceği fikrine alışmaya başlamışlardı’

Friedman, Clinton hükümetinde savunma bakanı olan William Perry’nin 2016’daki, “Son birkaç yılda, suçun çoğu Putin’in eylemlerine atılabilir. Ancak başlangıçta ABD’nin suçlamaların çoğunu hak ettiğini söyleyebiliriz. Bizi gerçekten kötü yola sokan ilk eylemimiz, NATO’nun genişlemeye başlaması ve Rusya’nın sınır komşusu olan Doğu Avrupa ülkelerinin NATO’ya katılmasıydı. O zamanlar Rusya ile daha yakın çalışıyorduk ve NATO’nun düşman değil de dost olabileceği fikrine alışmaya başlamışlardı, ama NATO’nun hemen sınırlarında olmasından rahatsız oldular ve ilerlememiz için güçlü bir çağrıda bulundular” sözlerini anımsattı.

Friedman, Mayıs 1998’de ABD Senatosu’nun NATO’nun genişlemesini onayladıktan sonra, ‘Sovyetler Birliği’nin kontrol altına alınmasının mimarı’ olarak tanımladığı George Kennan’ı aradığını, Kennan’ın da, “Bence bu yeni bir soğuk savaşın başlangıcı. Rusların kademeli olarak olumsuz tepkiler vereceğini ve bu kararın politikalarını etkileyeceğini düşünüyorum. Bence bu trajik bir hata. Bu karar için hiçbir sebep yoktu. Kimse kimseyi tehdit etmiyordu. Bu genişleme, bu ülkenin kurucu babalarını mezarlarında ters çevirecek.

Her ne kadar ne ciddi bir kaynağımız ne de niyetimiz olmamasına rağmen bir dizi ülkeyi korumak için imza attık. NATO’nun genişlemesi, dış ilişkilerle gerçek bir ilgisi olmayan bir Senato tarafından yapılan tasasız bir eylemdi. Beni rahatsız eden, tüm Senato tartışmasının ne kadar yüzeysel ve yanlış bilgilendirilmiş olduğu. Batı Avrupa’ya saldırmak için can atan bir ülke olarak Rusya’ya yapılan göndermeler beni özellikle rahatsız etti. İnsanlar anlamıyor mu? Soğuk Savaş’taki farklılıklarımız Sovyet Komünist rejimiyleydi.

Ve şimdi, o Sovyet rejimini ortadan kaldırmak için tarihin en büyük kansız devrimini gerçekleştiren insanlara sırtımızı dönüyoruz. Ve Rusya’nın demokrasisi, Rusya’ya karşı savunmak için imza attığımız bu ülkelerden herhangi biri kadar, hatta daha da ileri düzeydedir. Tabii ki Rusya’dan kötü bir tepki gelecek ve ardından NATO’yu genişletenler, size her zaman Rusların böyle olduğunu söylediğimizi söyleyecekler. Ama bu tamamen yanlış” diyerek alınan karara tepki gösterdiğini belirtti.

Şu anki durumun tam olarak Kennan’ın söylediklerini doğruladığını, “İşte TAM OLARAK yaşananlar budur.” diye belirtti.

Friedman, Putin’in başlangıçtan 2008’e kadar NATO’nun genişlemesi konusunda sadece homurdandığını ama daha fazla bir şey yapmadığını hatırlattı. Bu dönemde Rusya ekonomisinin de canlanmasının bir neden olduğunu ama sonrasında Rusya ekonomisi durgunlaştıkça harekete geçtiğini belirtti. Putin’in Rusya halklarını NATO genişlemesi tehdidi etrafında topladığını belirtilen yazıda, aynı Çin’in uzun yıllarca Batı tarafından küçük düşürülmesinin ardından Deng Şioping’in yaptığı gibi Batı’ya karşılık harekete geçtiği belirtildi.

Friedman yazısını, “Bu Putin’in savaşı. Lakin ABD ve NATO, onun gelişimini izleyen masum seyirciler değiller.” diyerek bitirdi.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Türkiye, Montrö’ye Sadık Kalmalı

Rusya’nın Donbass’a yönelik askeri operasyonunu değerlendiren CHP Lderi Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin güvenliği açısından Montrö Boğazlar Sözleşmesi çok önemlidir. Birilerinin telkiniyle de Montrö Anlaşması farklı uygulanmamalıdır. Atılacak her yanlış adımın faturası ağır olur” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir dizi ziyaret için gittiği Denizli’de Muhtarlar ve Kanaat Önderleri Buluşması’nda açıklamalarda bulundu.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri operasyon başlatmasına değinen Kılıçdaroğlu, “Güvenlik zirvesinden sonra TBMM’yi acilen toplayın. TBMM’ye bilgi verin. Ülkemiz açısından son derece stratejik ve sorunlu bir süreci yaşıyoruz” dedi.

“Türkiye’nin güvenliği açısından Montrö Boğazlar Sözleşmesi çok önemlidir” diyen Kılıçdaroğlu, “Birilerinin telkiniyle de Montrö Anlaşması farklı uygulanmamalıdır. Atılacak her yanlış adımın faturası ağır olur” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından satırbaşları şöyle:

Türkiye ne yapacak? Güvenlik zirvesi toplanıyor. Akşama kadar Denizli’de olacaktım diğer programlarda vardı. Bu toplantıdan sonra diğer programları iptal ettim. Ankara’ya dönmek zorundayım.

Denizli’den ifade ediyorum. Güvenlik zirvesinden sonra TBMM’yi acilen toplayın. TBMM’ye bilgi verin. Ülkemiz açısından son derece stratejik ve sorunlu bir süreci yaşıyoruz. Öyle bir noktaya geldik ki turist göndermediği zaman perişan oluyoruz. Doğalgaz göndermediği zaman perişan oluyoruz.

Normalde, sağlıklı işleyen bir demokrasi içinde bir siyasal iktidar ülkeyi yönetirken, bir başka ülkeye ekonomik açıdan bu kadar bağımlı bir süreci yaşatmazdı. Yaşatmaması lazımdı. Bir ülke bir başka ülkeye sadece enerji alanında yüzde 60 bağımlı olabilir mi? Söylerken içim acıyor. Nükleer Santralle birlikte bu rakam daha da büyüyecek. Dünyanın en pahalı elektriğini alacağız.

Türkiye’nin güvenliği açısından Montrö Sözleşmesi çok önemlidir. Ona bağlı kalmak da sadık kalmak da çok önemlidir. Birilerinin telkiniyle de Montrö Anlaşması farklı uygulanmamalıdır. Atılacak her yanlış adımın faturası ağır olur.

Suriye’de 33 askerimiz şehit edildi. Herhangi olumsuz bir tablonun Suriye’de bize yükleyeceği faturayı da hepinizin dikkatine sunuyorum. Güzel bir ülkede yaşamak, beraber yaşamak varken, bütün komşularımızla huzur içinde yaşamak varken böyle bir tabloyu Türkiye hak ediyor mu?”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Denizli programını yarıda keserek Ankara’ya dönme kararı aldığı da belirtildi. Kanaat önderleri toplantısının açılışında yaptığı konuşmanın ardından Ankara’da, olağanüstü MYK toplantısına başkanlık edecek.

Paylaşın

Rusya, Ukrayna’ya Askeri Harekat Başlattı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’ya “askeri operasyon” başlatıldığını duyurdu. Putin, Perşembe sabahı erken saatlerde  televizyondan yayınlanan konuşmasında “Askeri operasyon yürütmek için kararımı verdim” dedi. Rus lider, operasyonun hedefinin “Sekiz yıldan bu yana kötü muamele ve soykırıma maruz kalan insanları korumak” olduğunu söyledi.

Ukrayna ordusuna “silahları bırakma” çağrısı yapan Putin, Rusya’nın operasyonuna her türlü müdahalede de misilleme tehdidinde bulundu. Rusya Devlet Başkanı, Ukrayna’yı “işgal etmeyi” değil, “askerden arındırmayı” istediğini ifade etti.

Putin’in açıklamaları öncesinde Kremlin, Doğu Ukrayna’daki ayrılıkçı bölgelerin liderlerinin Ukrayna ordusunun “saldırganlığını geri püskürtmek için Rusya’dan yardım” talebinde bulunduğunu duyurmuştu. Putin, Pazartesi günü Doğu Ukrayna’da ayrılıkçıların kontrolündeki bölgeleri tanıyan kararnameye imza atmıştı. Moskova’nın bu bölgelerle imzaladığı anlaşmalar, bu bölgelere saldırı halinde Rusya’nın destek vermesini öngörüyordu.

Putin’in Ukrayna’ya askeri operasyon emri vermesinden sonra Rus ordusu tarafından yapılan açıklamada, Ukrayna’daki askeri tesislerin “yüksek hassasiyetli silahlarla” hedef alındığı belirtildi. Rus Tass haber ajansının aktardığına göre, açıklamada “Ukrayna silahlı kuvvetlerinin askeri altyapısı, hava savunma tesisleri, askeri havalimanları ve hava kuvvetleri yüksek hassasiyetli silahlarla saf dışı bırakılıyor” ifadeleri kullanıldı.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy Rusya’nın ülkesindeki askeri alt yapıyı hedef aldığını söyledi. Zelenskiy Facebook hesabında yayınladığı video mesajında Ukrayna’da sıkıyönetim ilan ettiğini duyurdu. Zelenskiy, halka paniğe kapılmamaları çağrısında bulunarak, “Her şeye hazırlıklıyız, kazanacağız” dedi.

17.35 Ukrayna güneydeki bölgelerin kontrolünü kaybetti

Herson Bölge İdaresi Rus birliklerinin işgalinden sonra, ülkenin güneyindeki bazı bölgelerin kontrolünün kaybedildiğini duyurdu. Ukrayna makamlarından yapılan açıklamada Heniçesk Bölgesi’nin kontrolünün de Rus işgal kuvvetlerine geçtiği belirtildi. Öğleden sonra bölgeden gelen video kayıtlarında, Rus birliklerinin Dinyeper Nehri üzerindeki Nova Kahovka Barajı’nı ele geçirdiği görüldü. Rusya’nın Karadeniz kıyısında yer alan Odessa kentini de işgal etmesinden endişe duyuluyor. Ukrayna kaynaklarına göre, bir su kanalı ile bir hidroelektrik santrali de Rus ordusu tarafından ele geçirildi. Rusya’nın 2014 yılında Kırım’ı ilhak etmesinin ardından Ukrayna, bölgeye su temininde önemli işlevi olan Kuzey Kırım Kanalını kapatmıştı.

18.55 Moskova’daki barış yanlısı gösteriye polis müdahalesi

Moskova’da Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı barış talebiyle düzenlenen gösteriye polis müdahale etti. RIA haber ajansı çok sayıda kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

TSİ: 18:09 Kiev’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi

Ukrayna’nın başkenti Kiev’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yaklaşık 2 milyon 800 bin insanın yaşadığı kentte halktan hava operasyonlarından korunmak için oluşturulan barınaklara gitmeleri istendi. Kiev’in kuzeyindeki Gostomel havaalanının kontrolünü ele geçirmek için Rus askerlerinin yaklaştığı ve Rus güçleriyle Ukrayna güçleri arasında çatışmaların başlamasının beklendiği öğrenildi. Bölgedeki basın mensupları bölgede askeri helikopterlerin alçak uçuş yaptığını duyurdu.

18.01 Türk gemisine bomba isabet etti

Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı askeri harekat kapsamında Odesa açıklarında Yasa Jupiter adlı Türk gemisine bomba isabet etti. Denizcilik Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada yapılan görüşmelerde geminin yardım talebinin olmadığı, Romanya kara sularına intikal olduğu ve can kaybı yaşanmadığı ifade edildi.

17.49 Rus birlikleri Çernobil reaktörünün olduğu bölgeye girdi

Rus birlikleri Belarus üzerinden Çernobil nükleer reaktörünün bulunduğu bölgeye girdi. Açıklama Ukrayna İçişleri Bakanı’nın bir danışmanı tarafından yapıldı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenskiy Rus güçlerinin Çernobil nükleer reaktörünü ele geçirmeye çalıştıklarını açıkladı.

17.12  “Ukrayna’da 74 yer üstü hedefi imha edildi”

Rusya Savunma Bakanlığı, Moskova’nın bugün başlattığı askeri harekat kapsamında Ukrayna’da 74 yer üstü hedefinin ve 11 havaalanının tahrip edildiğini açıkladı. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada da Avrupa Birliği ve ABD’nin yaptırım kararlarına “kısasa kısas” mantığı içerisinde yanıt verileceği ifade edildi.

16.02 Macron: “Avrupa tarihinde dönüm noktası”

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesiyle ilgili “Dün gece yaşananlar Avrupa tarihinde bir dönüm noktası” ifadesini kullandı. Rusya’nın ekonomisine, ordusuna ve enerji sektörüne yönelik ağır yaptırımların beklenebileceğini söyleyen Macron, Rusya’nın adımlarına karşı “soğukkanlılıkla, kararlılıkla ve birlik içinde” yanıt vereceklerini açıkladı.

15.03 Rus birlikleri Kiev bölgesinde

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin bir danışmanı, Rusya’nın şu aşamada her türlü görüşmeyi reddettiğini söyledi. Rusya’nın Ukrayna’ya azami düzeyde zarar vermeye çalıştığını ifade eden yetkili, şu an itibarıyla Rusya’nın 30’dan fazla sivil ve askeri tesise saldırı düzenlediği kaydetti. Kiev yakınlarındaki Hostomel askeri havaalanında yoğun çatışmaların olduğunu belirten yetkili, Rus paraşütçülerin Kiev’e inerek, hükümet binalarını ele geçirmeye çalışmasının mümkün olduğunu öne sürdü.

14.24 Stoltenberg: 100 savaş uçağı göreve hazır

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İttifak’ın topraklarını korumak için gerekeni yapacağını söyledi. NATO’ya üye ülkelerin daimi temsilcileri ile yaptığı toplantı sonrasında konuşan Stoltenberg, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısı nedeniyle İttifak’ın doğu kanadının güçlendirileceğini ifade etti. 100’den fazla savaş uçağının göreve hazır hale getirildiğini kaydeden Stoltenberg, “Yeni bir kararlılıkla ve daha güçlü bir şekilde tepki vermeliyiz” şeklinde konuştu. Stoltenberg, NATO’nun birliklerin hızla hareket edebilmesini sağlamak için savunma planlarını da aktive ettiğini sözlerine ekledi. Ukrayna’da NATO birliklerinin bulunmadığını ifade eden Stoltenberg, Ukrayna’ya asker gönderme planlarının da bulunmadığını vurguladı.

14.38 Erdoğan’dan Ukrayna’nın toprak bütünlüğü için mücadelesine destek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik operasyonunun uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyledi. Erdoğan, “Uluslararası hukuka aykırı gördüğümüz bu adım, bölgenin barış, huzur ve istikrarına vurulmuş ağır bir darbedir” ifadesini kullandı. “Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğü için mücadeleyi de desteklediğini biraz önce görüştüğüm Zelenskiy’e de ifade ettim” diyen Erdoğan, “Ukrayna’da yaşayan herkesin can güvenliğinin sağlanması konusunda üzerimize düşenleri yapacağız” şeklinde konuştu. Rusya’ya, Ukrayna ile yaşadığı sorunların, “Minsk Mutabakatları çerçevesinde diyalog yoluyla çözülmesi” çağrısını tekrarlayan Erdoğan, “Dün Sayın Putin’le görüşmek suretiyle kendisine de bunları ifade ettim” şeklinde konuştu.

14.00 Scholz: Durum çok ciddi

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i Ukrayna’ya yönelik saldırı ile tüm Avrupa’daki barışı tehlikeye atmakla suçladı. Rusya’nın Ukrayna’yı hedef alan askeri operasyonuna ilişkin olarak bugün Berlin’de açıklamalarda bulunan Başbakan Scholz, “Rus Devlet Başkanı Putin Ukrayna’ya yönelik saldırı ile açık bir şekilde uluslararası hukuka aykırı davranıyor” dedi. “Durum çok ciddi” diyen Scholz, Rusya’ya yönelik sert yaptırımlar uygulanacağını söyledi.

14.00 Türkiye Dışişleri Bakanlığı: Askeri operasyon kabul edilemez

Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri operasyonun “kabul edilemez” olduğu ve bunun reddedildiği belirtildi. “Bu saldırı, Minsk mutabakatlarını ortadan kaldırmanın ötesinde, uluslararası hukukun ağır bir ihlalidir ve bölgemizin ve dünyanın güvenliğine ciddi bir tehdit teşkil etmektedir” denilen açıklamada, Rusya’ya “bu haksız ve hukuksuz eylemi bir an önce durdurma” çağrısı yapıldı. Açıklamada, Ukrayna’nın siyasi birliği, egemenliği ve toprak bütünlüğüne desteğimiz devam edecektir” ifadesine vurgu yapıldı.

13.47 NATO’dan “savunmayı güçlendirmek” için ek adım kararı

NATO’ya üye 30 ülke tarafından yapılan ortak açıklamada, “Tüm İttifak’ın caydırıcı ve savunma gücünü artırmak için ek adımlar atılmasına karar verdik” ifadesine yer verildi. Açıklamada, ancak alınan bütün tedbirlerin “önleyici, orantılı ve gerginliği tırmandırmayacak” şekilde olduğu belirtildi.

13.30 İkinci dalga füze saldırısı başladı

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin bir danışmanı, Ukrayna’ya ikinci dalga füze saldırısının başladığını duyurdu.

Ukraynalı yetkililer Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya askeri operasyon emri vermesinden kısa bir süre sonra füze saldırılarının ilk dalgasının başladığını ve Ukrayna’nın birçok kentinde askeri tesislerin ve diğer binaların hedef alındığını açıkladı.

13.13 Ukrayna: 40’dan fazla Ukrayna askeri yaşamını yitirdi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin danışmanı Oleksiy Arestoviç Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ilk saatlerinde 40’tan fazla Ukrayna askerinin ve yaklaşık 10 sivilin öldüğünü açıkladı. Arestoviç, “40’tan fazla askerin öldüğünü ve çok sayıda yaralının olduğunu biliyorum. Yaklaşık 10 sivilin de hayatını kaybettiği bilgisine sahibim” şeklinde konuştu.

13.12 Ukrayna Büyükelçisi: Türkiye tarafsız kalmamalı

Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasil Bodnar, “Ukrayna tarafının yardım ve boğazların kapatılması talebini, Türk Dışişleri Bakanlığı’na ilettim. Türk tarafı, kararını vererek iletecektir. Montrö Antlaşması’nın 9’uncu maddesi devreye koyulmalıdır” açıklamasını yaptı. Montrö Sözleşmesi’nin, boğazların kapatılması ile ilgili hukuki temelleri oluşturduğunu belirten Büyükelçi, yardım talebinin mali, insanı ve askeri yardımı kapsadığını kaydetti. NATO ülkelerine de çağrıda bulunan Bodnar, “Ukrayna, NATO üyesi olsaydı savaş çıkmazdı. NATO’ya üye ülkelerin hatayı düzeltme şansı var, Ukrayna’yı NATO’ya kabul edebilirler, Ukraynayı NATO’ ya üye yaparlarsa, Ukrayna savaştan galip çıkar” ifadelerini kullandı.

12.35 Lukaşenko: Gerekirse Ukrayna’ya karşı operasyona katılabiliriz

Belta haber ajansının aktardığına göre, Belarus’ta kendisini devlet başkanı ilan eden Aleksander Lukaşenko, gerekirse Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı operasyona Belarus birliklerinin de katılabilecğini söyledi. Lukaşenko’nun açıklaması öncesinde Ukrayna Devlet Sınır Muhafız Servisi, Rus birliklerinin Belarus üzerinden Ukrayna’ya saldırı düzenlediğini bildirmişti.

12.35 Zelenskiy isteyen herkese silah verileceğini açıkladı

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Rus güçlerine karşı ülkeyi savunmak isteyen bütün vatandaşlara hazır olmaları çağrısı yaparak, isteyen herkese silah verileceğini söyledi. Rusya ile tüm diplomatik ilişkilerin kesildiğini de sözlerine ekleyen Zelenskiy, Ruslara sokağa çıkıp, savaşı protesto etme çağrısında bulundu.

12.00 Ukrayna ordusu: 50 Rus askeri öldürüldü

Ukrayna ordusundan yapılan açıklamada, Harkov kenti yakınlarında dört Rus tankının imha edildiği, ülkenin doğusundaki Luhansk yakınlarında 50 Rus askerinin öldürüldüğü ve yine ülkenin doğusunda altı Rus uçağının düşürüldüğü duyuruldu. Ancak Rusya tarafından yapılan açıklamalarda, zırhlı araçların imha edildiği veya uçakların düşürüldüğü yönündeki haberler yalanlandı.

Öte yandan, Ukrayna Devlet Sınır Muhafız Servisi, Herson bölgesinde üç personelin hayatını kaybettiğini, yedisinin de yaralandığını açıkladı.

11.58 Almanya ağır yaptırımlar uygulanacağını açıkladı

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Rusya’nın Ukrayna’ya operasyon düzenlemesi üzerine Rusya’ya yönelik ağır yaptırımlar uygulanacağını açıkladı. Baerbock Perşembe sabahı Berlin’de yaptığı açıklamada, “Rusya’ya yönelik ağır yaptırımlar içeren bir paket” uygulanacağını söyledi. Baerbock, bakanlıktaki kriz toplantısının ardından yaptığı açıklamada, yaptırımlar konusunda Avrupa Birliği, NATO ve G7 ülkeleri ile de görüşeceklerini ifade etti.

11.44 Kılıçdaroğlu: Montrö Sözleşmesi’ne sadık kalınması lazım

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Ukrayna’daki gelişmeler üzerine Denizli’deki programını yarıda keserek Ankara’ya döneceğini açıkladı. Kılıçdaroğlu, Denizli’de kanaat önderleri ile yaptığı buluşmada, Ukrayna’daki krizin Türkiye’yi de etkileyeceğini ifade etti. Konuşmasında İstanbul ve Çanakkale boğazlarından savaş gemilerinin geçişini düzenleyen Montrö Sözleşmesi’ne de vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “Montrö Sözleşmesi’ne Türkiye Cumhuriyeti’nin sadık kalması lazım. Türkiye’nin güvenliği için çok önemli. Birilerinin telkiniyle Montrö farklı uygulanmamalıdır. Atılacak her yanlış adımın bize faturası ağır olur” ifadelerini kullandı.

11.40 Rus Merkez Bankası’ndan Ruble’ye müdehale açıklaması

Rusya’nın Ukrayna’ya askeri operasyon başlatmasının ardından Ruble’nin tarihindeki en düşük seviyeye inmesi üzerine Rusya Merkez Bankası “finansal piyasaları istikrara kavuşturmak için” 2014 yılından bu yana ilk kez müdahalede bulunacağını açıkladı. Rus tahvilleri ve hisse senedi piyasasında da kayıplar yaşanıyor.

11.36 Zelenskiy savunma desteği istedi

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, dünya liderlerine çağrıda bulunarak, Rusya’ya karşı hava sahasının korunmasını ve savunma desteği verilmesini talep etti. Rusya “Ukrayna ve bütün demokratik dünyaya karşı bir savaş başlattı” diyen Zelenskiy, Ukrayna’nın hava sahasını “saldırganlıktan” korumak için liderlerden geniş çaplı savunma desteği istedi.

11.27 Ukrayna Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığı’na gidiyor

Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasil Bodnar ülkesinin Türkiye’den taleplerini görüşmek üzere Dışişleri Bakanlığı’na gittiğini duyurdu. Bodnar Ukrayna’nın Ankara’dan İstanbul ve Çanakkale boğazlarını Rusya’ya kapatmasını talep ettiğini açıklamıştı.

11.04 Baltık ülkeleri Rusya’nın Swift’ten çıkartılmasını istedi

Estonya, Letonya ve Litvanya dışişleri bakanları yaptıkları ortak açıklamada, Rusya’nın uluslararası ödeme sistemi Swift’ten çıkartılmasını talep etti. Açıklamada ayrıca Ukrayna’ya silah ve mühimmat desteği verilmesi çağrısı yapıldı.

11.03 Ukrayna Merkez Bankası nakit para çekmeyi sınırlandırdı

Ukrayna Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada, nakit para çekme imkanlarının sınırlandırıldığı duyuruldu. Buna göre, bir gün içinde sadece 100 bin Ukrayna Grivnası (yaklaşık 2 bin 975 euro) çekilebilecek. Bunun yanı sıra ülkede döviz çekmek yasaklandı.

10.59 İngiliz hükümeti yeni yaptırımlar uygulayacağını açıkladı

İngiliz hükümeti, Ukrayna’ya karşı askeri operasyon başlatan Rusya’ya karşı yeni yaptırımlar uygulanacağını açıkladı. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı James Cleverly, BBC’ye yaptığı açıklamada bunun “Rusya’nın gördüğü en büyük ve ağır ekonomik yaptırım paketi” olacağını söyledi. Cleverly, “Bugün başlayacak olanlar, benzersiz bir dizi yaptırım olacak. Ancak gelecek günlerde yeni yaptırımlar açıklayacağız” şeklinde konuştu.

10.56 Rusya Savunma Bakanlığı: Siviller tehlikede değil

Rusya Savunma Bakanlığı, Rus birliklerinin Ukrayna kentlerine saldırmadığını duyurdu. Savunma Bakanlığı’nın açıklamasına yer veren Rus haber ajansı RIA, Ukrayna’daki sivillerin tehlikede olmadığını aktardı. Interfax ise Savunma Bakanlığı’nın bir Rus uçağının vurulduğu ve zırhlı araçların hasar gördüğü yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirttiğini bildirdi.

10.45 Borrell: Rusya’ya görülmemiş sertlikte yaptırım paketi uygulayacağız

AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’nın gördüğü “en karanlık saatlerin” yaşandığını belirterek, AB’nin Rusya’ya karşı şimdiye kadar görülmemiş sertlikte bir yaptırım paketi uygulayacağını söyledi.

10.36 Von der Leyen: Putin Avrupa’ya savaşı geri getirdi

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Rus lider Putin’in Avrupa’ya savaşı yeniden getirdiğini söyleyerek, egemen bir ülkeye karşı “benzeri görülmemiş bir saldırganlıkla karşı karşıyayız” dedi. Yeni yaptırımlar uygulanacağına işaret eden von der Leyen Rus ekonomisinin stratejik sektörlerinin, kilit öneme sahip teknolojiye ve piyasalara erişimini engellemeyi hedeflediklerini söyledi. AB Komisyonu Başkanı, AB’deki Rus varlıklarının dondurulacağını ve Rus bankalarının Avrupa finans piyasalarına erişiminin engelleneceğini söyledi.

10.33 Ukrayna: Rus kara birlikleri farklı bölgelerden ülkeye giriyor

Ukrayna Devlet Sınır Muhafız Servisi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in askeri operasyon emri vermesinin ardından Rus kara birliklerinin farklı bölgelerden Ukrayna’ya girdiğini duyurdu. Sınır Muhafaza Servisi, Rus tankları ve diğer ağır silahlı birliklerin ülkenin kuzeyindeki bölgelerin yanı sıra Rusya’nın ilhak ettiği Kırım yarımadasından da ülkeye girdiğini belirtti.

10.22 Ukrayna Türkiye’den Boğazları kapatmasını talep etti

Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Vasil Bodnar Ukrayna’nın Türkiye’den İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını Rusya’ya kapatmasını talep ettiğini açıkladı.

10.12 Ukrayna: Sekiz kişi hayatını kaybetti

Ukrayna tarafından yapılan açıklamada, Rusya’nın saldırıları sonucunda şimdiye kadar sekiz kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. Dokuz kişinin de yaralandığı kaydedildi. Ukrayna Sınır Muhafızları, Rus askeri birliklerinin Çernihiv, Harkov ve Luhansk bölgelerinden Ukrayna’ya girdiğini duyurdu.

10.18 Ayrılıkçı güçler: Ukrayna askeri uçağı düşürüldü

Ukrayna’nın doğusundaki Rusya yanlısı ayrılıkçı güçlerin kontrolündeki Luhansk’dan yapılan açıklamada, Ukrayna ordusuna ait askeri bir uçağın düşürüldüğü belirtildi.

10.03 Macron’dan Moskova’ya operasyona “derhal son ver” çağrısı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı askeri operasyonu kınadı ve Moskova’ya operasyona derhal son vermesi çağrısında bulundu. Macron Fransa’nın Ukrayna’ya karşı “savaşı sona erdirmek” için müttefiklerle beraber çalışacağını açıkladı.

09.39 Ukrayna Devlet Başkanı “Putin’e karşı ittifak” istedi

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri operasyon başlatmasının ardından Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, dünya genelinde “Putin’e karşı ittifak” oluşturulmasını istedi. Perşembe sabahı ABD, AB, İngiltere, Almanya ve Polonya liderleri ile telefon görüşmeleri yapan Zelenskiy, “Dünya Rusya’yı barışa zorlamalı” dedi. Putin’in Ukrayna’ya askeri operasyon emri vermesine işaret eden Zelenskiy, “Putin’e karşı ittifak oluşturma sürecindeyiz” diye ekledi. Putin’in Ukrayna’yı yıkmaya çalıştığını savunan Zelenskiy, “Dünyadaki devlet başkanlarına Putin’e de yaptırım çağrısında bulundum” ifadelerini kullandı.

09.26 AB Rusya’ya yeni yaptırımlara hazırlanıyor

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Rusya’ya karşı yeni yaptırımların getirileceğini açıkladı. Michel ve von der Leyen Perşembe sabahı yaptıkları açıklamada, bu yaptırımların “büyük ve ağır sonuçları” olacağını bildirdi. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri harekat başlatmasının ardından bu akşam toplanacak olağanüstü zirvede yeni yaptırımlar konusunda karar verilmesi bekleniyor. AB, Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçıların kontrolündeki bölgeleri Rusya’nın tanınmasının ardından Rusya’ya yaptırım uygulanacağını açıklamıştı.

09.23 Ukrayna Genelkurmay Başkanı’ndan açıklama

Ukrayna Genelkurmay Başkanı Facebook’ta yaptığı duyuruda Rus askeri birliklerin ülkenin doğusunu topa tuttuğunu söyleyerek, durumun “kontrol altında” olduğunu belirtti. Ukrayna Genelkurmay Başkanı Odesa kentinde Rus birlik olmadığını açıkladı.

09.19 Ukrayna ordusu beş Rus uçağını vurduğunu açıkladı

Ukrayna ordusu, ayrılıkçı güçlerin kontrolündeki Luhansk’ta beş Rus uçağının ve bir helikopterin vurulduğunu açıkladı. Ancak Rus RIA haber ajansı, Ukrayna’da Rus uçaklarının vurulduğu yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını aktardı.

09.08 Ukrayna şehirlerinde patlamalar duyuluyor

Rusya’nın askeri harekat başlatmasının ardından Fransız haber ajansı AFP başkent Kiev’de, ülkenin güneyindeki liman kenti Odessa’da, Azak Denizi kıyısındaki Mariupol’da, ülkenin ikinci büyük kenti Harkov’da, Kramatorsk ve doğudaki ayrılıkçıların kontrolündeki bölgelerde patlamalar duyulduğunu aktardı. Rus sınır yakınlarındaki Mariupol sakinlerinin verdiği bilgilere göre kentin doğusunda hava topu sesleri duyuldu. Ukrayna Devlet Sınır Muhafız Servisi, haftalardır Rus birliklerinin konuşlandırıldığı Belarus sınırı üzerinden de “havan topu” saldırısı düzenlediğini duyurdu.

Paylaşın

Avrupa Konseyi’nin Türkiye İçin Başlattığı ‘İhlal Süreci’ AİHM’e Ulaştı

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tutuklu yargılanan iş insanı Osman Kavala ile ilgili Türkiye aleyhine başlattığı ‘ihlal süreci’ Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) ulaştı.

Euronews’ta yer alan habere göre; Yapılan yazılı açıklamada, Bakanlar Komitesi’nin Türkiye ile ilgili “ihlal süreci” başlatılması ve davayı Strasbourg Mahkemesi’ne havale etmesiyle ilgili aldığı kararın 21 Şubat’ta AİHM’e ulaştığı bildirildi.

Açıklamada, bu davaya 17 yargıçtan oluşan Büyük Daire’nin bakacağı aktarıldı. AİHM’in Büyük Dairesi Başkanı’nın belirlediği tarih olan 19 Nisan’a kadar davanın taraflarıyla birlikte Bakanlar Komitesi görüşlerini yazılı olarak bildirmek zorunda olacak.

AİHM’in Büyük Dairesi yeniden ihlal kararı alırsa Türkiye aleyhinde alınacak yaptırımlara karar vermek üzere davayı Bakanlar Komitesi’ne geri gönderecek.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 2 Şubat’ta aldığı kararda iş insanı Osman Kavala ile ilgili davanın AİHM’e havale edilmesine karar vermişti.

Büyükelçiler seviyesinde toplanan komitede yapılan oylamada, ihlal sürecinin ikinci aşaması olarak bilinen ve davanın AİHM’e sevkedilmesine olanak sağlayan ara karar oy çokluğuyla kabul edilmişti.

Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı açıklamada, “Avrupa Konseyi’nin Türkiye’de devam eden bağımsız yargı sürecine müdahale niteliği taşıyan yaklaşımını devam ettirdiğini ve yargı sürecine saygı ilkesini ihlal ettiğini” bildirmişti.

AİHM kararına uymayan Türkiye’ye yaptırım gelir mi?

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 2 Aralık 2021’de AİHM kararına rağmen Kavala’yı serbest bırakmayan Türkiye için bir oylama yaparak ihlal sürecinin ilk aşamasını başlattı.

Avrupa Konseyi aldığı bu kararla, Türkiye’den AİHM’nin Kavala kararını uygulayıp uygulamadığının tespiti hususunu AİHM’ye havale etme niyetini içeren bir bildirimde bulundu ve konuya ilişkin Ankara’nın görüşünün iletilmesini talep etti.

Ankara’nın yanıtını yeterli bulmayan Bakanlar Komitesi, bugünkü kararıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesinin kendisine verdiği yetki uyarınca Türkiye’yi toplu bir şekilde AİHM’ye şikayet etmek için ayrı bir karar aldı.

AİHM’nin ihlal yapıldığı yönünde görüş bildirmesi durumunda da Komite, Türkiye’ye karşı alınacak önlemleri değerlendirerek. Bu önlemler arasında Türkiye’nin Konsey üyeliğinden çıkarılması veya oy hakkının askıya alınması da bulunuyor.

Yunanistan’da, Cunta döneminde Atina aleyhindeki devlet davasında Cunta yönetiminden istenenin yerine getirilmemesi dışında, bu tarihe kadar uygulamaya konmayan bir Divan kararı mevcut değildi.

Yunanistan Avrupa Konseyi’nden ihraç edilmemek için “Albaylar Cuntası” döneminde 1967 yılında kendi isteğiyle üyeliğini sona erdirdi. Atina, demokrasiye geçiş sonrasında 1974’de Avrupa Konseyi’ne tekrar katıldı.

AİHM kararlarını uygulamadığı için bir Konsey üyesine karşı ilk dava 2017 yılında Azeri muhalif Ilgar Mammadov’un tutukluluğu nedeniyle Azerbaycan’a karşı açılmıştı. Mammadov, Ağustos 2018’de ise serbest bırakıldı.

Paylaşın

Davutoğlu, Bahçeli’ye ’28 Şubat’ Geçmişini Hatırlattı

“Benim 28 Şubat 1997’de Başbakan Yardımcısı olduğumu ispat etmezsen namerdin en önde gidenisin” diyen MHP Lideri Bahçeli’ye yanıt veren GP Lideri Davutoğlu, ”Cümle alem bilir ki 28 Şubat 1997’de alınan kararlar daha sonraki 2 hükümet döneminde de uygulandı. Özellikle sizin Başbakan Yardımcısı olduğunuz dönemde Batı Çalışma Grubu çalışmaya devam etti” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Şubat’ta partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Gelecek Partisi (GP) Lideri Ahmet Davutoğlu’nu hedef alarak şu sözleri sarf etmişti:

“HDP’lilerin periyodik olarak dile getirdiği tehditvari beyanları, zilletin diğer ortaklarını uyarmış, masanın altındaki bölücü köstebeğin sisli yüz hattının netleşmesini sağlamıştır. 12 Şubat yuvarlak masa toplantısı hususunda en sivri çıkışı, Serok Ahmet yapmıştır. Serok’un akıl sağlığı ile ilgili ciddi endişeler taşıdığını, karantina altına alınması gerektiğini düşünüyorum. Yazık olacak Serok’a, bu gidişle sefil düşecek. Tedavilere cevap vermeye acıklı hallere düşecek. Burası Türk ve Türkmen diyarıdır ancak Serok Ahmet’in bu diyarla bağı kopalı çok olmuştur.

Onların sofrası Halil İbrahim Sofrası, bizim soframız da kurtlar sofrasıymış. Hüsran ve zillet masası olduğunu milletimiz görüyor. Bizim soframızın kurtlar sofrası olduğuna gelince. Kurtların olduğu yerde kurtlar sofrası kurulur. Kurdun gözünü kan bürüdü mü Kobani’ye kaçmakla bile kurtulamaz Serok Ahmet. (Davutoğlu’nun Bahçeli’ye yönelik, “28 Şubat’tan bahsetmesi gereken son kişidir” sözlerine yanıt olarak) 28 Şubat iddianı belgelendiremezsen müfteriliği, müflisliğin en ileri, en zirve ismi olarak anılacaksın”

Ahmet Davutoğlu ise Bahçeli’nin sözlerine karşılık olarak kişisel Twitter hesabından paylaşım yaparak burada buluşalım dedi. Davutoğlu paylaşımında, “Sn. Bahçeli öyle anlaşılıyor ki, sizinle yan yana gelmeden her hafta buradan sohbet edeceğiz. Benim için sorun yok; saat 18:30’da yine burada buluşalım!” ifadelerine yer verdi.

Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından yayınladığı video ile Devlet Bahçeli’nin 28 Şubat arşivini açtı. Davutoğlu’nun konuşmalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Sayın Bahçeli anlaşılan her hafta sizinle kısa da olsa hasbihal etmemiz gerekecek. Çünkü buna ihtiyacınız var. Dün yine grup toplantınızda bize ağır hakaretlerde bulundunuz. Türk siyasetinde ilk defa bir şey gerçekleşti. Bir siyasi parti lideri diğer bir siyasi parti liderini kamuoyu önünde tehdit etti. Sayın Bahçeli, grup konuşmalarınızdan önce biraz sakinleşin. Biraz Mevlana’dan okuyun, Yunus Emre’den Hacı Bektaş-ı Veli’den okuyun. Biraz Kemal Tahir, biraz Seyyid Ahmed Arvasi, biraz Erol Güngör okuyun. Sizi zihnen sakinleştireceklerdir. Seyyid Ahmed Arvasi der ki ‘Sayılarda anlaşmak kolaydır da kelimelerde ve kavramlarda anlaşmak zordur.’ Seyyid Ahmed Arvasi sizi tanımadan bunu söylemiş herhalde.

Çünkü sizinle sayılarda anlaşmak da çok zor gerçekten. Altıyı çevirip dokuz yaparsınız, birtakım işler içine girersiniz. Ama kelimeler ve kavramlara geldiğinde Sayın Bahçeli işte burada işimiz gerçekten zor. Çünkü siz bizim kurtlar sofrasından neyi kastettiğimizi anlamıyorsunuz. Bilmiyorsunuz herhalde. Onun için de biraz Kemal Tahir okuyun, tavsiye ederim. Kemal Tahir yakın dönem Türk siyasetini çok iyi anlatır. Bu arada kurtlar sofrası sizin anladığını gibi anlatılmaz. Kurtlar sofrasında kurtlar birbirini yer, kurtlar başkalarına saldırmaz.

“Biraz sükunet lütfen”

Birbirini yiyen kurtların olduğu yerde de huzur olmaz. Sayın Bahçeli öfke ile konuşuyorsunuz, biraz sakinleşin. Geçen sefer söyledim, yaşınız artık kemale erdi. Biraz sükunet lütfen. Bu millet öfke dilinden sert sözlerden yoruldu. Sizin her öfke dolu konuşmanızı dinlediğimde Sayın Bahçeli’nin dilini terbiye etmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Ama sonra Hz. Mevlana’nın sözü aklıma geliyor. Der ki Hz. Mevlana, ‘Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et çünkü söz yürekten gelir dilden çıkar.’

Bahçeli gelelim 28 Şubat’ta Başbakan yardımcılığı sorunuza. Cümle alem bilir ki 28 Şubat 1997’de alınan kararlar daha sonraki 2 hükümet tarafından da uygulandı. Özellikle de sizin Başbakan Yardımcısı olduğunuz dönemde Batı Çalışma Grubu çalışmaya devam etti. Ve Sayın Bahçeli bunlar da o günün gazete manşetleri. Bahçeli şaşırtmadı. O zaman o gün yaşayanları şaşırtmadığınız gibi bugün bizi de şaşırtmıyorsunuz. Dün hakaret ettiğiniz, tehdit ettiğiniz idam urganı fırlattığınız Erdoğan’la da dostsunuz, yarın ne olacağınız belli değil. Yine bu genelge de bir yüz karası genelgenin sizin imzanız ile yayınlanmış hali. 28 Şubat zihinlerdeki sancısını sürdürdükçe siz de 28 Şubat ile birlikte anılmaya devam edeceksiniz.”

Paylaşın

DSÖ’den ‘Omicron’un BA.2 Alt Varyantı’ Uyarısı: Daha Bulaşıcı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ/WHO), Kovid 19’un Omicron’un giderek yayılan alt türlerinden BA.2 varyantına ilişkin yaptığı açıklamada, varyantın diğer alt varyantlara göre daha bulaşıcı olduğunu belirtti.

DSÖ’ye bağlı COVID-19 Virüsünün Evrimine dair Teknik Danışma Grubu’nun (TAG-VE) toplantısından sonra yapılan yazılı açıklamada, Omicron’un dünyada en çok yayılan BA.1 ve BA.2 alt varyantlarına dair son veriler değerlendirildi.

Yayılma hızından ötürü BA.2 alt varyantının “endişe verici varyant” olarak tanımlanmayı sürdürmesi gerektiği belirtildi.

Enflüanza Verilerinin Paylaşımı Küresel İnisiyatifi’ne (GISAID) gönderilen vaka örneklerinde Omicron’un en yaygın küresel COVID-19 varyantı olarak görüldüğü kaydedildi ve dünyadaki vaka düşüşlerine rağmen son haftalarda BA.2 alt varyantının BA.1’e kıyasla daha fazla enfeksiyon gösterdiği bilgisi paylaşıldı.

Açıklamada, “Araştırmalar, BA.2’nin büyüme avantajının BA.1’den daha yüksek olduğunu gösterdi. Bunun sebepleri araştırılıyor, fakat ilk veriler bu büyüme avantajının, BA.2’nin diğer alt varyantlara göre daha bulaşıcı olmasından geldiğine işaret ediyor” denildi.

Omicron’a karşı ilk iki doz aşının etkinliğinin hâlâ sürdüğü, güçlendirici dozun etki oranının netleşmesi için daha fazla veriye ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.

Öte yandan DSÖ’nün yayımladığı Haftalık COVID-19 Güncellemesi raporunda, 14-20 Şubat’ta Kovid-19 vaka ve ölüm artış oranının bir önceki haftaya göre sırasıyla yüzde 21 ve yüzde 8 düşüş gösterdiği bildirildi.

Son bir haftada dünya genelinde 12 milyon yeni vaka görülürken virüs nedeniyle 67 bin kişinin yaşamını yitirdiği kaydedildi.

Paylaşın

Babacan: Kayyumlarla Milletin Oyu Gasp Edildi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte sandık sonuçlarına ilişkin sözlerini hatırlatarak DEVA Lideri Babacan, “Hani diyor ya ‘Sandığa sahip çıkamayan yönetici, ülkesine sahip çıkamaz’ diye… Kendisi sandık sonuçlarına sahip çıkabildi mi? Ülkenin özellikle doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde seçilmiş belediye başkanları hukuksuz bir şekilde görevlerinden alınırken, vatandaşların iradesine kayyumlar atanırken tüm bu operasyonları bizzat kendisi yönetti. Kayyumlarla milletin oyu gasp edildi. Ülkenin batısında yerel seçim sonuçlarını tanımadı.” dedi.

Haber Merkezi / Babacan, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmenin devamında, “Bizim kitabımızda, sandıktan beğenmediğimiz sonuçlar çıkınca mızıkçılık yapmak yok. Dahası, bizler, demokrasimizin sadece sandık sistemiyle ölçülemeyeceğini bilen bir zihniyetin temsilcileriyiz.  Tam demokrasilerin; yetki ve sorumluluğun paylaşıldığı, denge ve denetleme mekanizmalarının işletildiği, hukukun üstünlüğünün temel alındığı rejimler olduğunu biliriz. Tam demokrasilerde, basın özgürlüğünün yaşatıldığını, sivil toplumun ve meslek örgütlerinin özgürce aktif olduğunu biliriz.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın “Başkanlık sisteminde başkanlığın merkezdeki gücü bir yandan Meclis’le, diğer yandan yerel yönetimlerin sahadaki gücüyle dengelenir” ifadelerini de yayınlayan Babacan sözlerini, “Hani yerel yönetimler güçlenecekti? Hani Meclis ve yerel yönetimler merkezdeki gücü dengeleyecekti? Yerel yönetimler baskı altına alındı. Merkezi yönetim, orantısız bir güçle zehirlendi.  Erdoğan’ın ağzından bir çırpıda çıkan ‘Anayasa Mahkemesi’nin, AİHM’in kararlarını tanımıyorum’ gibi lafları sık sık duyar olduk.” şeklinde sürdürdü.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında konuştu. Ukrayna krizini değerlendiren Babacan, dışişleri bakanlığı yaptığı sırada yaşanan Rusya-Gürcistan krizine ilişkin anekdotlar paylaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2015 yılında yaptığı bir konuşmadan videolar izleten Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Kar yağar, bir şehre günlerce elektrik verilemez, kriz olur. Yağmur yağar, sel olur, kriz olur.Yağmur yağmaz, kuraklık olur, kriz olur. Havalar ısınır, ormanlar yanar, kriz olur. Havalar soğur, doğal gaz akışı kısılır, kriz olur. Sırf inat uğruna kendi vatandaşına hukuksuzluk yapar, uluslararası alanda kriz olur. Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli ve Sayın Perinçek’ten oluşan troykanın bugün kurduğu ittifakın doğru adı Cumhur İttifakı değil, tam bir ‘Kriz İttifakı’dır.

Hani ‘Vatanı satmak yüksek faizle olur’ diyor ya… Bu konuşmayı yaptığı gün Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 7,5. Şu anda tam yüzde 14. ‘Vatanı satmak yüksek enflasyonla olur’ diyor ya… Bu konuşmayı yaptığı zaman enflasyon yüzde 7,5. Bugün TÜİK’in makyajlı enflasyonu yüzde 48. ‘Vatanı satmak ülkeyi kriz üstüne krize sokmakla olur’ diyor ya… Daha ne yapsın? Aldı yanına krizlerin ortağı Bahçeli’yi aldı; ülkeyi sürüklemedikleri kriz kalmadı. Ekonomide, enerjide, tarımda, eğitimde, sağlıkta, hukukta, dış politikada, her alanda kriz yaşıyoruz.”

“Kayyumlar atanırken operasyonları bizzat yönetti”

Erdoğan’ın sandık sonuçlarına ilişkin sözlerini izleten Babacan şöyle devam etti: “Hani diyor ya ‘Sandığa sahip çıkamayan yönetici, ülkesine sahip çıkamaz’ diye… Kendisi sandık sonuçlarına sahip çıkabildi mi? Ülkenin özellikle doğu ve güneydoğu anadolu bölgesinde seçilmiş belediye başkanları hukuksuz bir şekilde görevlerinden alınırken, vatandaşların iradesine kayyumlar atanırken tüm bu operasyonları bizzat kendisi yönetti. Kayyumlarla milletin oyu gasp edildi. Ülkenin batısında yerel seçim sonuçlarını tanımadı.

Bizim kitabımızda, sandıktan beğenmediğimiz sonuçlar çıkınca mızıkçılık yapmak yok. Dahası, bizler, demokrasimizin sadece sandık sistemiyle ölçülemeyeceğini bilen bir zihniyetin temsilcileriyiz.  Tam demokrasilerin; yetki ve sorumluluğun paylaşıldığı, denge ve denetleme mekanizmalarının işletildiği, hukukun üstünlüğünün temel alındığı rejimler olduğunu biliriz. Tam demokrasilerde, basın özgürlüğünün yaşatıldığını, sivil toplumun ve meslek örgütlerinin özgürce aktif olduğunu biliriz.

Erdoğan’ın “Başkanlık sisteminde başkanlığın merkezdeki gücü bir yandan Meclis’le, diğer yandan yerel yönetimlerin sahadaki gücüyle dengelenir” ifadelerini de yayınlayan Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hani yerel yönetimler güçlenecekti? Hani Meclis ve yerel yönetimler merkezdeki gücü dengeleyecekti? Yerel yönetimler baskı altına alındı. Merkezi yönetim, orantısız bir güçle zehirlendi.  Erdoğan’ın ağzından bir çırpıda çıkan ‘Anayasa Mahkemesi’nin, AİHM’in kararlarını tanımıyorum’ gibi lafları sık sık duyar olduk.”

Babacan’ın gündeminde ayrıca Ukrayna krizi vardı. Babacan şunları söyledi: “Rusya Federasyonu, uluslararası hukuku tanımayarak, tüm dünyanın büyük bir krize sürüklenmesine sebep oluyor. DEVA Partisi olarak pozisyonumuz çok net. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ve uluslararası hukuktan kaynaklanan tüm haklarının kesinlikle korunması gerektiğini söylüyoruz. Çözüm için de kaba kuvveti değil, her zaman müzakereleri destekliyoruz.

Hem Ukrayna halkı hem bölgemiz hem de tüm dünya için son derece kaygı verici bir süreç yaşıyoruz. Çoluk çocuk milyonlarca insanın hayatını derinden etkileyen ve daha da etkileyecek olan bu sorun için, derhal acil inisiyatif alınmalı ve mesele barışçıl yollarla çözülmelidir. Türkiye de çözüm için, çözümden yana taraf olmalı; kriz derinleşmeden, daha ağır kayıplar yaşanmadan, çatışmalı sürecin sona erdirilmesi için çalışmalıdır.

“Arabulucu, Afrika’da geziyor”

Sayın Erdoğan, hemen yanı başımızda böylesi büyük bir güvenlik krizi varken, hiçbir şey yokmuş gibi, tuttu Afrika’ya gitti. Düne kadar da programına devam etti. Bu; ülkemiz adına vurdumduymazlıktır, büyük talihsizliktir. Aynı zamanda hesapsız, kitapsız yönetimin tezahürüdür. Sahadaki gelişmeleri görmüyor musunuz? Afrika programınızın ortasında bu krizin zirveye ulaşacağını ve askeri harekata dönüşebileceği ihtimalini hiç mi hesap etmiyorsunuz? Partili basına bakarsanız, Putin Türkiye’ye geliyordu. Geldi mi? Erdoğan arabulucu olacaktı. Ne oldu? Arabulucu nerede? Arabulucu Afrika’da geziyor.

Bu krizin Türkiye üzerinde etkileri olacaktır. Krizin sebep olduğu güvenlik riskleri, krizin finansal piyasalar açısından oluşturduğu belirsizlikler, Rusya için açıklanan yaptırımlar Türkiye’yi de etkileyecek konulardır. Tüm bunların, halkımız üzerindeki insani ve ekonomik yükünün hesap edilmesi ve derhal önlem alınması gerekir. Hükûmeti, Rusya-Ukrayna krizinin olası etkileriyle ilgili acilen bir önlem paketi açıklamaya davet ediyoruz.

“Rusya-Gürcistan krizinde tavsiyelerimizi en üst düzeyde anlattık”

Takip edenler bilir, 2008 yılında, ben Dışişleri Bakanıyken, benzer bir kriz Rusya ve Gürcistan arasında yaşandı. Etkin bir arabulucu rolünü o zaman üstlenmiştik. Kriz başladıktan hemen sonraki bir akşam, Moskova’da masanın bir tarafında Putin, Medvedev ve Lavrov; diğer tarafında ben, başbakan ve tercüman. Odada sadece altı kişi. Bir gece boyu Rus dostlarımızla samimi bir görüşme gerçekleştirmiştik. Komşusunu işgal etmenin hiç de iyi bir fikir olmayacağını, bunun Rusya için ciddi bir itibar kaybına yol açacağını uzun uzun anlattık. İtibarın verdiği gücün, en az ekonomik güç ve askeri güç kadar önemli olduğunu vurguladık. Kuvvetli görüşlerimizi, tavsiyelerimizi, muhataplarımıza en üst düzeyde anlattık. Ertesi sabah Tiflis’te, o günkü Gürcistan Cumhurbaşkanı Saakaşvili ile buluşup, gerilim üreten eylem ve söylemlerden uzak durmasını tavsiye ettik. Günler içerisinde kriz hafiflemiş, Tiflis’e sadece 20 kilometre kalana kadar yaklaşan Rus birlikleri geri çekilmeye başlamıştı.

Paramızın itibarı yerlere düşerken, vatandaşlarımız günbegün yoksullaştı. Rus rublesi bile şu ana kadar bizim paramız kadar değer kaybetmedi? Niye? 600 küsur milyar dolar döviz rezervleri var da ondan. Kendi kendine kriz çıkartıp, kendi kendine parasını değersizleştirmenin en büyük örneğini Türkiye yaşıyor.”

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Bakan Koca’dan Çağrı

Kovid 19’da son 24 saatte 86 bin 600 yeni vaka tespit edilirken, 268 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Mücadelede bu risk gruplarına odaklanmalıyız. Büyükleriyle yaşayanların, kronik hastası olanların sorumluluğu arttı.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 464 bin 085 test yapılırken, 86 bin 600 yeni vaka tespit edildi. 268 kişi hayatını kaybederken, 95 bin 526 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; Salgın, toplumun tamamını aynı anda tehdit eden bir bulaşıcı hastalık olmaktan çıkıp, daha çok belli risk grupları üzerinde etkili bir olay haline gelmeye başladı. Mücadelede bu risk gruplarına odaklanmalıyız. Büyükleriyle yaşayanların, kronik hastası olanların sorumluluğu arttı.

Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Osmaniye’yi, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Manisa takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ takip etti.

Bakanlığın 22 Şubat verilerine göre, dün 463 bin 335 test yapılmıştı. Dün, 86 bin 70 vaka tespit edilirken, 271 kişi hayatını kaybetmiş ve 98 bin 199 kişi sağlığına kavuşmuştu.

Paylaşın

SP Lideri Karamollaoğlu’ndan ’28 Şubat’ Çıkışı

Haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan SP Lideri Karamollaoğlu, Ankara’da 28 Şubat Pazartesi günü tarihi bir toplantı yapacaklarını belirterek, “Siyasi partilerimizin genel başkanlarıyla birlikte bir daha 28 Şubat’lar yaşanmasın, demokrasiye karşı kimse vesayet kurma hevesinde bulunmasın diye hazırlamış olduğumuz Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçişi milletimize duyuracağız. Tabiri caizse 28 Şubat’ın defterini yine bir 28 Şubat günü hep birlikte düreceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Basın toplantısında Rusya-Ukrayna arasında yaşanan gerilime de değinen Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, iki ülke arasındaki gerilimi endişeyle takip ettiklerini aktardı. Karamollaoğlu, “Biz Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ukrayna’yı bir devlet olarak tanımamak Rusya’ya bir şey kazandırmaz. Müdahalesine bir gerekçe hazırlar ama bu ne kendisine ne de dünya barışına katkı sağlar.” ifadelerini kullandı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Karamollaoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

“27 Şubat 2011 yılında rahmet-i Rahman’a uğurladığımız Erbakan Hocamızı rahmet ve minnetle yâd ediyorum. 85 yıllık bereketli bir ömrü ve yarım asıra yakın mücadelelerle dolu siyasi hayatını anlatabilmek hiç kolay değil… Bugün içerisinde bulunduğumuz sorunları yaşarken “Erbakan Hoca ne kadar da haklıymış.” cümlesini kurmak mecburiyetinde kalıyoruz.

Bizler Saadet Partisi olarak Erbakan Hocamızın umudunu gerçeğe dönüştürmenin gayreti içindeyiz ve her zaman bu gayreti sürdüreceğiz. Milletimizle birlikte bu yolda başarılı olacağımıza inanıyorum. Bir tevafuk olarak Hocamızı Miraç Gecesi’nde dualarla yâd edeceğiz. Bu vesileyle İslam aleminin Miraç Kandili’ni şimdiden tebrik ediyor, Cenab-ı Allah’tan bu mübarek gece hürmetine bütün insanlığa sağlık, huzur ve barış getirmesini niyaz ediyorum.

Bu hafta sonu İstanbul’da, vefatının yıl dönümünde Erbakan Hocamızı anacak ve “Adil Devlet ve İnsanca Yaşam” temasıyla onun bize bıraktığı fikrî mirası daha iyi anlamaya ve anlatmaya çalışacağız.

Siyasi partilerin genel başkanları, STK’lar, teşkilat mensuplarımız ve toplumun tüm kesimlerinden insanımızın katılımıyla hayatı boyunca kutuplaşmanın önüne set çeken, birlik ve beraberliğin zeminini arayan Hocamıza yaraşır bir toplantı olacak inşallah.

28 Şubat’la birlikte Erbakan Hoca’nın önünü kesmek isteyenler, milletimize de ağır bir darbe vurmuş oldular. Ekonomik ve sosyal maliyetlerinin yanında milletin gönlünde ve hafızasında derin travmalara neden oldu 28 Şubat!

Artık daha fazla bedel ödenmesin diye, “Üzerinden bin yıl geçse de…” şeklinde kurulan cümlelerin haksızlığını ispat etmek adına 28 Şubat günü tarihi bir toplantıyı gerçekleştireceğiz.

28 Şubat Pazartesi Günü, Ankara’da bir daha 28 Şubat’lar yaşanmasın, demokrasiye karşı kimse vesayet kurma hevesinde bulunmasın diye hazırlamış olduğumuz “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” toplantımızı icra edeceğiz. Tabiri caizse; 28 Şubat’ın defterini yine bir 28 Şubat günü hep birlikte düreceğiz!

AK Parti darbe anayasasına karşı 2010 Referandumunu 12 Eylül’de gerçekleştirmekle 12 Eylül Darbesinden yana olmuyorsa; biz de bu toplantıyı 28 Şubat’ta gerçekleştirerek vesayet özlemi içinde bulunmuş olmuyoruz. Bıraksınlar artık bu zırvaları!

28 Şubat sürecinde utanç verici duruşları ortada olanların, 28 Şubat ile birlikte önü açılanların, ülkemizin problemlerini çözmek adına bir araya gelen partilere ve özellikle de Saadet Partimize laf etmek; hakkı ve haddi değildir!

Bizler, Türkiye’nin “rövanş cumhuriyeti” olmasını istemiyoruz. Türkiye’nin geçmişiyle kapatamadığı hesaplaşmaları yüzünden bir türlü geleceğe dönemeyişinin çaresini bulmak zorundayız!

İstişarenin, liyakatin, ortak aklın, adalete güvenin ve refahın kalmadığı, torpilin, sadakatin, tek tip düşünce yapısının, hukuksuzluğun ve huzursuzluğun hakim olduğu gidişata son vermekte kararlıyız!

Bu kötü gidişe dur demek istiyoruz ve bunu birlikte yapmakta kararlıyız! Başka bir Türkiye’nin ve “İnsanca Yaşam”ın mümkün olduğunu en kısa zamanda gösterecek; ülkemize nefes aldıracak, insanımızın yüzünün gülmesine vesile olacak adımları tek tek atacağız!

Esas olan Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesidir. 2014’deki Kırım’ın ilhakı neyse, Rusya’nın şu anda Ukrayna’ya bu müdahalesi aynıdır.

Yıllar evvel hazırlanan planlar işletilmekte; emperyalist ve Siyonist güçler aşama aşama yol almaktadır. Bunu görmemek olmaz!

Milli Görüş Hareketi olarak yıllardır dilimizde tüy bitti. BOP, aslında Büyük İsrail Projesi’dir! Son 20 yıldır bu projenin tatbikatı AK Parti’nin iktidarıyla bambaşka bir boyut kazanmıştır.

Zaman zaman İsrail ile kavgalı gibi gözüküp, arkasından İsrail’i baş tacı etmenin izahı yoktur. “One minute” diyeceksiniz, Mavi Marmara katliamını yok sayacaksınız, saldırganlardan yana bir tavır sergileyeceksiniz! Bunun kabulü kesinlikle mümkün değil!

Artık İsrail’in ırkçı devlet anlayışına sahip olduğu, Filistin’lilere zulm eden bir ülke olduğunu farklı ülkelerde kabullenmeye başladı. İsrail zalim bir devlet olarak tescil edilmiş durumdadır! İsrail Cumhurbaşkanını yeniden Türkiye’ye davet edip itibar iade etme gayreti zulme destek manasına gelir! Birileri BOP haritalarını Sayın Cumhurbaşkanının önüne lütfen koysun artık!

BOP sınırlarının nerelere gittiğini, bizim ülkemizin nasıl parçalanacağını ortaya koyan haritalara Sayın Cumhurbaşkanı razıysa, kusura bakmayın bu ülke buna tahammül edemez!

Gaflete düştünüz; Millet Meclisi kabul etmemesine rağmen Amerika Irak’ı işgal ederken ona destek verdiniz, Suriye’yi harabeye çevirdiniz! Şimdi de kalkmış bu zulme destek olmak için israil Cumhurbaşkanını davet ediyorsunuz, neden? Çünkü ekonomi…”

Paylaşın