Türkiye Ekonomisi, 2021’de Yüzde 11 Büyüdü

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), geçen yıla ilişkin üretim yöntemiyle hesaplanan gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarını açıkladı. Buna göre, Türkiye ekonomisi 2021’de yüzde 11, geçen yılın son çeyreğinde yüzde 9,1 büyüdü.

Üretim yöntemine göre cari fiyatlarla GSYH, 2021’de bir önceki yıla göre yüzde 42,8 artarak 7 trilyon 209 milyar 40 milyon lira olarak gerçekleşti.

GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde, 2021 yılında bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak, hizmet faaliyetleri toplam katma değeri yüzde 21,1, diğer hizmetler yüzde 20,3, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 20,2, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 17,3, sanayi yüzde 16,6, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 7 ve gayrimenkul faaliyetleri yüzde 3,5 arttı. Söz konusu dönemde, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 9, tarım sektörü yüzde 2,2 ve inşaat sektörü ise yüzde 0,9 azaldı.

GSYH 2021 yılı dördüncü çeyreğinde yüzde 9,1 arttı

GSYH dördüncü çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, 2021 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 9,1 arttı.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,5 arttı

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,5 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2021 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 9,1 arttı.

Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, 2021 yılının dördüncü çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 51,8 artarak 2 trilyon 313 milyar 810 milyon TL oldu. GSYH’nin dördüncü çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 198 milyar 968 milyon olarak gerçekleşti.

Yerleşik hane halklarının nihai tüketim harcamaları, 2021 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre yüzde 15,1 arttı. Hane halkı tüketim harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 55,1 oldu.

Yerleşik hane halklarının nihai tüketim harcamaları 2021 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 21,4 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 1,9, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 0,8 azaldı.

2021 yılında bir önceki yıl zincirlenmiş hacim endeksine göre mal ve hizmet ihracatı yüzde 24,9, ithalatı ise yüzde 2,0 arttı. Mal ve hizmet ihracatı, 2021 yılının dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 20,7, ithalatı ise yüzde 2,6 arttı.

İşgücü ödemeleri 2021 yılında yüzde 31,4 arttı

İşgücü ödemeleri 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 31,4 artarken, net işletme artığı/karma gelir yüzde 53,2 arttı. 2021 yılının dördüncü çeyreğinde ise işgücü ödemeleri bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 37,7 artarken, net işletme artığı/karma gelir yüzde 62,9 arttı.

İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yıl yüzde 33,1 iken bu oran 2021 yılında yüzde 30,2 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 49,3’ten yüzde 52,6’ya yükseldi.

Paylaşın

Zelenskiy: Barış Sağlamak İçin Gelecek 24 Saat Çok Önemli

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile telefonla görüştü. Downing Street’ten yapılan açıklamaya göre Zelenskiy Johnson’a, barışı sağlama konusunda gelecek 24 saatin çok önemli olduğunu ifade etti.

Johnson’ın da İngiltere ve müttefiklerinin Ukrayna’ya kendini savunmak için ihtiyacı olan ekipmanı ulaştırmak için ellerinden geleni yapacaklarını belirttiği kaydedildi.

Öte yandan Zelenskiy, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Ukrayna’nın AB’ye üyelik olasılığı ve ülkedeki duruma dair bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiklerini duyurdu.

Zelenskiy görüşmeden sonra yaptığı sosyal medya paylaşımında, Ukrayna’nın savunma kapasitesinin güçlendirilmesi konusunda atılacak adımlar, mali yardımlar ve Ukrayna’nın olası AB üyeliği konularının konuşulduğunu aktardı.

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, Ukrayna’nın AB’ye üye olma konusunun gündeme alınacağını dile getirdi. Fransız televizyon kanalı BFM’ye konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Michel, AB‘nin Ukrayna ile halihazırda var olan “çok güçlü” ortaklık anlaşmasının da pekiştirilebileceğini kaydetti.

Rusya’dan Ukrayna ile anlaşmaya varma isteği

Aynı zamanda Rus müzakereci Vladimir Medinsky Rusya’nın Ukrayna ile görüşmelerde iki tarafın da çıkarına olacak bir anlaşmaya varmayı umduğunu söyledi. Medinsky görüşmelerin bugün TSİ 12.00’de başlayacağını kaydetti.

Siyasi gözlemciler, Rus silahlı kuvvetlerinin Ukrayna’da sert bir direnişle karşı karşıya kalması ve uygulanmaya başlanan uluslararası yaptırımların Moskova’yı zora soktuğunu ifade ediyor.

Biden müttefiklerle Ukrayna konusunda verilecek “ortak yanıtı” görüşecek

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden Pazartesi günü müttefik ülkelerle Rusya’nın Ukrayna işgalini görüşmek üzere bir telefon görüşmesi gerçekleştirecek.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Biden’ın müttefiklerle Ukrayna konusunda verilecek “ortak yanıtı koordine etmek” konusunda görüş alışverişinde bulunacağı bildirildi. Açıklamada TSİ 19.15’te yapılacak görüşmeye hangi ülkelerin katılacağı belirtilmedi.

Belarus’un Rusya’nın yanında işgale katılacağı iddia edildi

Ukrayna haber ajansı Unian, Belarus’un Pazartesi sabahı Rusya ile birlikte Ukrayna’nın işgaline katılabileceğini iddia etti. Ancak ajansın, Belaruslu paraşütçü birliklerin sabah 5’te Ukrayna’ya gitmek için emir aldığına dair haberi doğrulanmış değil.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko’nun Pazar günü kendisine işgale katılmayacağına dair garanti verdiğini söylemişti.

 

Paylaşın

Rusya’nın Ukrayna’yı İşgali Moskova’nın Hedeflediği Gibi İlerliyor Mu?

Tarih savaşı başlatmanın bitirmekten çok daha kolay olduğunu gösteren pek çok örnekle dolu. ABD’nin 2001’de Afganistan’ı, 2003’te de Irak’ı işgali kesinlikle bu örneklerden ikisi. Vladimir Putin için ise Ukrayna böyle bir örneğe dönüşebilir.

BBC Türkçe’de yer alan habere göre; Tüm askeri planlar yalnızca düşmanla ilk temas anına kadar geçerlidir derler. Rusya’nın Ukrayna’daki planları için de bunu söylemek mümkün.

Royal United Services Institute düşünce kuruluşundan Avrupa güvenliği uzmanı Ed Arnold, Rusya’nın ilk saldırılarının etkileyici olmadığını ve beklenenden daha yavaş olduğunu söylüyor. Bunun birden fazla nedeni olduğunu düşünüyor.

İşgallerde kullanılan askeri doktrinin, genellikle ezici bir güçle düşman ülkeye girmek şeklinde olduğunu belirten Arnold, Rusya’nın Ukrayna etrafındaki 150-190 bin askerinin tamamını henüz kullanmadığına dikkat çekiyor.

Bunun nedeni, Rusya’nın geri kalan birlikleri işgalin ilerleyen safhaları için saklaması olabilir. Orduların planlarını gözden geçirirken bir miktar gücü yedekte tutması normal bir yaklaşım.

Batılı yetkililer, ilk işgalin sınırdaki güçlerin yarısıyla başlatıldığını tahmin ediyor. Saldırıların birden fazla cepheden başlatılması da işleri daha karmaşık hale getirdi. Rusya beklendiği kadar hava saldırısı ve top atışı da yapmadı.

Arnold “Burada en önemli nokta, Rusya’nın beklemediğini tahmin ettiğim güçlü bir Ukrayna direnişiydi” diyor. Öte yandan Rus generallerin karşılaşılan aksaklıkların üstesinden gelebileceğini düşünüyor.

İngiltere ordusunda üst düzey komutanlık yapmış Sir Richard Barrons ise Rusya’nın askeri hedeflerini kısa bir süre içinde gerçekleştirebileceği görüşünde.

Barrons Rus saldırısının ilk hedeflerinin Ukrayna ordusunu dağıtmak, merkezi hükümeti devirmek ve Ukrayna’nın bir kısmını ilhak etmek olduğunu söylüyor.

Rusya bu hedeflerin bir kısmı için ilerleme kaydetmiş görünüyor. Ukrayna’nın güneyinde işgali genişleten Rus birlikleri, 2014’te işgal ettikleri Kırım ile Rusya arasında bir kara bağlantısı sağladı.

Arnold bunun “küçük bir hedef” olduğunu belirtiyor. Ukrayna’nın en deneyimli askerlerinin bir kısmı yıllardır Donetsk ve Luhansk’taki cephelerde yer alıyor.

Bugüne kadar Rusya’nın bu bölgelerden ilerleme girişimlerini cesurca püskürttüler. Fakat etrafları kuşatılırsa buna devam etmekte zorlanacaklardır.

Ukrayna ordusunun büyük bir kısmının çatışma içinde olması, onları başka yerlere sevk etmeyi de zorlaştırıyor. Rusya Kiev’e doğru ciddi bir şekilde ilerledi. Ciddi bir direniş merkezi olan başkentin ele geçirilmesi ana hedeflerden biri.

Vladimir Putin, Volodimir Zelenskiy’in demokratik bir şekilde başa gelmiş iktidarını kendi rejimiyle değiştirmek istiyor. Ed Arnold “Kiev ele geçirilmezse Rusya başarılı sayılamaz” diyor.

Burada esas soru, bunun ne kadar kolay olacağı. Rus birlikleri kenti kuşatmaya çalışıyor gibi gözüküyor. Fakat ne kadar ilerlerlerse karşılarındaki direnç de o kadar artıyor.

Kent savaşları genellikle savunan tarafa büyük bir avantaj sunar. Saldırganlar sokak sokak ilerlemekte zorlanır, binalar birer savunma mevzisi haline gelir. Siviller hem direnişin parçası hem de hedef olurlar.

Kent savaşları en zor ve kanlı savaşlardır ve daha fazla askeri güç gerektirir. Dinyeper Nehri Ukrayna’nın doğusu ile batısı arasında doğal bir bariyer oluşturuyor. Ed Arnold Rus birliklerinin bu nehrin batısına geçmemeyi tercih edebileceğini söylüyor.

Kiev ve ülkenin doğusunu işgal ederlerse, nehrin batısına ilerlemenin getirisinin düşük olacağını ekliyor. Vladimir Putin başkent işgal edilip Ukrayna ordusu yenildikten sonra direnişin sonlanacağını umuyor olabilir.

Fakat 190 bin askerlik bir ordu bir işgal için yeterli olsa da, askeri uzmanlar bu sayının Avrupa’nın en büyük ikinci ülkesini işgal altında tutmak için yeterli olup olmadığı konusunda şüpheli.

Irak’ta İngiltere ordusunun komutanlığını yapmış olan General Barrons, “Putin 150 bin kişilik bir orduyla Ukrayna’nın tamamını işgal altında tutmayı umuyorsa, bu ancak halkın rızasıyla mümkün olabilir” diyor.

Ukrayna’nın doğusunda Rusya yanlıları olsa da Rusya’nın atayacağı bir hükümet 40 milyondan fazla olan nüfusun rızasını almakta zorlanacaktır.

General Barrons Rusya’nın Ukrayna ordusunu yenecek gücü olduğunu fakat Ukrayna ordusunun yenilmesinin ardından ciddi bir sivil direnişin devam edeceğini düşünüyor, “Putin’in bütün Ukrayna’yı kontrol edebileceğini düşünmesi büyük bir hesap hatası olabilir” diyor.

Paylaşın

Taliban, Afganların Tahliyesine İzin Vermeyeceğini Duyurdu

Afganistan’da yönetimi elinde tutan Taliban, yurt dışına tahliye edilenlerin durumu düzelene kadar ülkelerini terk etmek isteyen Afganların ülkeden çıkmasına artık izin vermeyeceğini duyurdu.

Katar ve Türkiye’de binlerce Afgan’ın “çok kötü koşullarda yaşadığına” dair raporlar aldıklarını söyleyen Taliban sözcüsü Zebihullah Mücahit, “Hükümetin insanları koruma sorumluluğu var, bu yüzden (Afganların tahliyeleri) hayatlarının tehlikede olmadığından emin olana kadar durdurulacak,” ifadelerini kullandı.

Mücahit, bu cevabı sınır yetkililerine ne hava yoluyla ne de karayoluyla kimsenin tahliye edilmesine izin vermemeleri talimatı verildiğine dair sosyal medyada dolaşan iddialarla ilgili sorulan soruya karşılık olarak verdi.

İktidara geldikten sonra Taliban, geçerli pasaport ve vizeleri olması koşuluyla Afganların istedikleri gibi gelip gitmekte özgür olacaklarına söz vermişti.

Yeni hükümetin tahliyelerin süresiz olarak devam edeceğine dair hiçbir söz vermediğini vurgulayan Mücahit ise “Başlangıçta, Amerikalıların endişe duydukları insanları alabileceklerini söyledik. Ama bu süresiz bir söz değildi,” ifadelerini kullandı.

Sözcü gelecekte Afganistan’dan ayrılmak isteyen ailelerin bunu yapmak için geçerli bir “mazereti” olması gerekeceğini vurguladı.

Taliban’ın 15 Ağustos’ta Kabil’in kontrolünü ele geçirmesinden 31 Ağustos’a kadar aralarında çifte vatandaşlık sahibi de olan 120.000’den fazla Afgan tahliye edildi.

Sonrasında yüzlerce kişinin daha hava yoluyla ülkeyi terk etmesine izin verildi, ancak son resmi hava tahliyesi 1 Aralık’ta gerçekleşti.

Çoğu son yirmi yılda ABD liderliğindeki koalisyon, elçilikler veya diğer uluslararası kuruluşlar için çalışmış kişilerin aileleri olmak üzere, seyahat belgesi olmayan binlerce Afgan’ın ülkeyi terk etmesine izin vermişti.

Fakat bu kategoriye giren binlerce insan hala Afganistan’da ve Taliban tarafından “işbirlikçi” olarak hedef alınma korkusuyla ne pahasına olursa olsun ülkeyi terk etmek istiyor.

Şimdiye kadar yaygın bir misilleme bildirilmemesine rağmen, bir Birleşmiş Milletler raporunda eski rejimin 100’den fazla üyesinin, ağustos ayından bu yana Taliban tarafından öldürüldüğü iddia edildi.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Karamollaoğlu: Türkiye’yi Birlikte İnşa Etmek Mecburiyetindeyiz

SP Lideri Karamollaoğlu, Necmettin Erbakan’ı anma toplantısında yaptığı konuşmada, “Hepimiz bu ülkenin insanıyız. Dertlerimizi, sıkıntılarımızı birlikte çözmek mecburiyetindeyiz. Kutuplaşan değil, kucaklaşan bir Türkiye’yi birlikte inşa etmek mecburiyetindeyiz” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Saadet Partisi (SP), İstanbul’da Haliç Kongre Merkezi’nde Necmettin Erbakan’ı anma toplantısı düzenledi. Anma programının sloganı “Adil Devlet ve İnsanca Yaşam” olarak belirlendi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, anma toplantısında bir konuşma yaptı. Karamollaoğlu, konuşmasında özetle şu ifadeleri kullandı: “Adalet, bir gömleğin adeta ilk düğmesi gibidir. O yanlış iliklendiği takdirde diğer tüm işler yanlış gidecektir. Ne yazık ki bugün böyle bir durumla karşı karşıyayız.

Şimdi Ukrayna’da yeni bir savaş patlak verdi. Unutmayalım, savaşın ilk kaybedenleri hep çocuklar olmuştur. Yeryüzündeki savaş ve çatışmalardan dolayı 82 milyon insan mülteci durumuna düştü. Emperyalist hırslar nedeniyle, parklarda oynaması gereken çocuklar, Ege’de, Akdeniz’de şişme botların üzerinde can veriyorlar.

Yaşanabilir bir Türkiye, yeni, adil bir dünya Erbakan hocamızın esas kast ettiği hedeflerdi. Biz de bugün onun çizdiği yolda yürüyoruz. Onun mücadelesini referans olarak alıyoruz. Bu güzel imkan ve kaynakların bir avuç yandaşa aktarılmasına rıza gösteremiyoruz.

Hepimiz bu ülkenin insanıyız. Dertlerimizi, sıkıntılarımızı birlikte çözmek mecburiyetindeyiz. Kutuplaşan değil, kucaklaşan bir Türkiye’yi birlikte inşa etmek mecburiyetindeyiz. Partilerimiz, düşüncelerimiz, çözüm yollarımız farklı olsa da birbirimizle konuşabildiğimiz ve bir masa etrafında oturabildiğimiz gün aşamayacağımız hiçbir sorun kalmayacaktır.”

Etkinliğe Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal katıldı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan programları nedeniyle katılamazken; İYİ Parti’yi temsilen Mali İşler Başkanı Ümit Dikbayır ve Gençlik Politikaları Başkanı Berna Sukas, DEVA Partisi’ni temsilen de Genel Sekreter Medeni Yılmaz katıldı.

Paylaşın

Alevi Örgütleri, Pek Çok Kentte Alanlara Çıktı

Alevi örgütleri, zorunlu din dersi eğitimine karşı İstanbul başta olmak üzere Adana, Adıyaman, Antalya, Aydın, Balıkesir (Altınoluk ve Bandırma, Burnaniye), Dersim, Eskişehir, İzmir, Kırklareli, Kayseri, Muğla ve Samsun’da da “Demokrasi ve laiklik” mitingi düzenledi.

“Eşit yurttaşlık hakkı tanınsın, diyanet lağvedilsin. Cemevleri ibadethanemizdir, dergahlarımızı istiyoruz, zorunlu din dersleri kaldırılsın” pankartının açıldığı mitinglerde, “parasız, bilimsel anadilde eğitim”, “Halklara özgürlük inançlara özgürlük” dövizleri taşındı.

İzmir

İzmir’deki eylem Alsancak’ta yapıldı. Eyleme  Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri şubeleri , Alevi Kültür Dernekleri şubeleri, Demokratik Alevi Dernekleri İzmir Şubesi , Narlıdere Cemevi, Yamanlar Cemevi, Öğrenci Veli Derneği Karşıyaka 2 Nolu Şube’nin yanı sıra siyasi partiler ve çok sayıda yurttaş katıldı.

Kurumlar adına açıklamayı okuyan Narlıdere Cemevi Başkanı Mustafa Aslan, “Her seviyedeki zorunlu din dersleri, sözde seçmeli olanlar dâhil kaldırılmalı, din derslerini ana sınıfına kadar indiren tavsiye kararı yok sayılmalı, ayrıca altına imza atılan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uyulmalı, AİHM’in Alevi çocukların zorunlu din derslerinden muafiyetiyle ilgili kararları bir an önce uygulanmalıdır. Eğitim sisteminin vakıflar üzerinden düzenlenmesine, gerici, dinci vakıflara kamu kaynakları aktarımına son verilmelidir. Daha da önemlisi, eğitim programları ve müfredatı bilimsel normlara göre yeniden düzenlenmelidir. Eğitimin ticarileştirilmesine son verilmelidir” dedi.

Adana

Adana’da Alevi kurumları ve demokrasi güçleri İnönü Parkı’nda bir araya geldi. ‘Zorunlu Din Dersleri Kaldırılsın’ pankartının açıldığı eylemde basın açıklamasını Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Adana Şube Başkanı Sevim Alkan okudu.

Alkan, okul öncesi çocuklara din dersi eğitimi kararını hatırlatan şöyle konuştu:  “Milli Eğitim Şuraları demokratik ve bağımsız bir danışma kuruluna dönüştürülmeli, bu kurullarda toplumun her kesimi temsil edilmelidir. Eğitim ile ilgili kararlar, bilim insanları ve pedagogların öncülüğünde, toplumun sosyolojik yapısını da dikkate alarak oluşan bağımsız kurullarca alınmalıdır. Laiklik sadece din ve devlet işlerinin ayrılması değil, insan onurunu, tüm hak ve özgürlükleri korumanın, çoğulcu demokrasinin ön koşuludur”

Dersim

Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri, Seyit Rıza Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamada, ‘Halklara özgürlük, inançlara eşitlik’ pankartı açıldı. Yapılan basın açıklamasını Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri adına Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Dersim Şube Başkanı Ekber Kaya okudu.

Halklara özgürlük, inançlara eşitlik demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu ifade eden Kaya, “Halklar ve inançlar kimlikleri, dilleri, kültürleri inançları dolayısıyla asimilasyona uğruyor. Alevilerin bu ülkede maruz kaldığı zulmün fotoğrafı misali; devlet temsilcileri inançların kutsalına saldırarak, silahla fotoğraf vermekten geri durmuyor. Alevilerin inanç merkezleri olan Cemevleri ibadethane olarak değil ticarethane ve konut statüsü kapsamında tutulup Alevi inancına yönelik asimilasyon ve ayrımcılık politikalarına her gün bir yenisi ekleniyor” dedi.

Ankara

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Yenimahalle Şube ve Cemevi öncülüğünde yapılan eylemde ise “Zorunlu din dersleri kaldırılsın! Demokratik ülke, laik ülke istiyoruz” pankartı açıldı.

Ortak basın açıklamasını PSAKD Yenimahalle Şube Başkanı Onur Şahin okudu. Şahin, şöyle konuştu: “Biz bu ülkede vergilerimizi, siz şeriata yatırım yapın ve çocuklarımızın geleceğini çalın diye vermiyoruz. 1950’lerden itibaren okullarda seçmeli olarak uygulanan din dersleri, ABD destekli 12 Eylül faşist darbesinin şefleri tarafından hazırlanan 1982 Anayasası ile zorunlu hale getirildi.

Darbe sonrası kurulan sağ iktidarlar; tekçi, asimilasyoncu, inkarcı, cinsiyetçi eğitim sistemi inşa edip bunun üzerinden yükseldiler. Yine tarikatçı vakıfların isteğiyle seçmeli dersler adı altında 4 tane daha dinsel içerikli ders, müfredatta zorunlu hale getirildi”

Onur Şahin, 20. Millî Eğitim Şûrası’nda 4-6 yaş çocuklar için alınan din dersi kararının derhal geri çekilmesi gerektiğini vurguladı.  Alevi örgütleri ve demokrasi güçleri zorunlu din dersleri başta olmak üzere 4-6 yaşındaki anaokulu çocuklarına din dersi verilmesi, ülkede yaşanan hak ihlalleri, asimilasyon politikaları tepki gösterdi.

Paylaşın

Galatasaray, Geriden Gelip Çaykur Rizespor’u Devirdi

Galatasaray, Süper Lig’in 27. haftasında Çaykur Rizespor’u konuk etti. Mücadelede iki kez geriye düşen Galatasaray, sahadan 3-2 galip ayrıldı. Bu sonuçla Galatasaray puanını 35’e çıkardı. Çaykur Rizespor ise 23 puana kaldı.

Haber Merkezi / Galatasaray’a galibiyeti getiren golleri 40 ve 87. dakikalarda Patrick van Aanholt, 70. dakikada Babel (Penaltı) ve 90+8’de Gomis kaydetti. Çaykur Rizespor’un golleri ise 8. dakikada Gedson Fernandes ve 49. dakikada Tyler Boyd’dan geldi.

Karşılaşmadan dakikalar;

2. dakikada Rizespor, ceza alanında savunmadan çıkmak isterken Berkan’ın yaptığı baskı sonrası havalanan top penaltısı noktası üzerindeki Muhammed’in önüne düştü. Bu oyuncu meşin yuvarlağı kontrol ettikten sonra pasını sağ çaprazdaki Emre Kılınç’a verdi. Emre’nin plase vuruşu üstten auta çıktı.

5. dakikada Sarı-Kırmızılılar sağ kanattan taç atışı kullandı. Taç çizgisine yakın topla buluşan Mohammed’in ceza sahası içine gelişigüzel yaptığı orta kaleye yöneldi ve üst direkten oyun alanına döndü.

8. dakikada Çaykur Rizespor, Gedson Fernandes’in golü ile maçta öne geçti. Sol kanattan kazanılan serbest vuruşu kullanan Gedson Fernandes’in, doğrudan kaleye gönderdiği sert ve düzgün şutunda falso alan meşin yuvarlak Inaki Pena’nın yanından uzak köşede ağlarla buluşturdu.

40. dakikada Kerem sol kanattan ceza alanı içindeki Berkan’ı gördü, Berkan tek topla topu Aanholt’a bıraktı. Hollandalı sol bek ceza sahası dışından ayak içi tek vuruşla topu ağlara gönderdi.

49. dakikada Gedson Fernandes’in sol taraftan ceza sahasına yaptığı ortada Pohjanpalo’nun kafayla indirdiği topu çizgi üzerinde Omar’dan önce alan Boyd, sol çaprazdan çektiği sert şutla fileleri havalandırdı.

60. dakikada ceza sahasına yapılan ortaya Gomis zorlukla dokundu, ilk goldekine benzer bir pozisyonla Aanholt gelişine sert vurdu, kaleci Tarık başarılı.

61. dakikada ceza sahasına şişirilen topta kaleci Tarık Çetin, Gomis’in üzerinden müdahale yaptı. Hakem Ümit Öztürk penaltı noktasını gösterdi. 62. dakikada geçen hafta Göztepe karşısında 2 penaltıyı da gole çeviren Gomis bu kez kaleci Tarık’ı geçemedi! Genç eldiven sağına gelen topu çıkardı.

68. dakikada Galatasaray bir kez daha penaltı kazandı. Tarık Çetin’in, Kerem Aktürkoğlu’na ceza alanı içinde yaptığı kontrolsüz müdahale sonrasında hakem Ümit Öztürk, VAR uyarısıyla pozisyonu izleyerek bir kez daha penaltı noktasını gösterdi. 70. dakikada kazanılan penaltı vuruşu için topun başına geçen Ryan Babel, yaptığı vuruşla kaleci Tarık Çetin ve topu ayrı köşelere göndererek meşin yuvarlağı ağlarla buluşturmayı başardı.

87. dakikada Kerem pasını sol kanattan ceza sahası dışındaki Van Aanholt’a aktardı. Bu oyuncu bekletmeden meşin yuvarlağı Berkan ile buluşturdu. Berkan’ın pasında penaltı noktası üzerindeki Feghouli, topu altıpasa doğru hareketlenen Van Aanholt’un önüne bıraktı. Bu oyuncunun kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyondaki dokunuşu ağlarla buluştu.

90+7. dakikada Feghouli savunma arkasına sarkan Gomis’e topu gönderdi. Fransız yıldız kaleci Tarık’ı çalımladı ve topu filelerle buluşturdu.

Stat: Nef

Hakemler: Ümit Öztürk, Erdinç Sezertam, Osman Gökhan Bilir

Galatasaray: Pena, Omar Elabdellaoui, Victor Nelsson, Marcao, Patrick Van Aanholt, Taylan Antalyalı, Berkan Kutlu, Emre Kılınç (Ryan Babel dk. 57), Alexandru Cicaldau (Sofiane Feghouli dk. 79), Kerem Aktürkoğlu (Barış Alper Yılmaz dk. 90) Mustafa Muhammed (Bafetimbi Gomis dk. 57)

Çaykur Rizespor: Tarık Çetin, Fabricio Baiano, Sebastian Holmen, Carlos Ponck, Eren Albayrak, Lebograng Phiri (Bryan Dabo dk. 66), Gedson Fernandes, Yusuf Sarı (Deniz Hümmet dk. 74), Fernando Boldrin (Ronaldo Mendes dk. 84), Tyler Boyd (Yannick Bolasie dk. 84), Joel Pohjanpalo (Papiss Cisse dk. 66)

Goller: Gedson Fernandes (dk. 8), Tyler Boyd (dk. 49) (Çaykur Rizespor), Patrick Van Aanholt (dk. 40 ve 87), Ryan Babel (dk. 70 pen.), Gomis (dk. 90+8) (Galatasaray)

Kırmızı kart: Fabricio Baiano (dk. 90+2) (Çaykur Rizespor)

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Bakan Koca’dan Uyarı

Kovid 19’da son 24 saatte 49 bin 792 yeni vaka tespit edilirken, 206 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Hatırlatma dozlarını hepimiz yaptırmalı, risk grubundaysak kendimizi iyi korumalıyız.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 394 bin 263 test yapılırken, 49 bin 792 yeni vaka tespit edildi. 206 kişi hayatını kaybederken, 69 bin 845 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı; Vaka sayılarındaki düşüş trendi sonucunda, risk grubunda olup hastalığa yakalananların ve buna bağlı vefatların sayısı azalıyor. Dünya salgına karşı mücadeleyi artık aşıyla veriyor. Hatırlatma dozlarını hepimiz yaptırmalı, risk grubundaysak kendimizi iyi korumalıyız.

 

Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Osmaniye’yi, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Manisa takip etti.

Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ takip etti.

Bakanlığın 26 Şubat verilerine göre, dün 421 bin 855 test yapılmıştı. Dün, 61 bin 764 vaka tespit edilirken, 221 kişi hayatını kaybetmiş ve 85 bin 552 kişi sağlığına kavuşmuştu.

Paylaşın

Demirtaş’tan ‘Altılı Muhalefet Zirvesi’ Yorumu: Kriz görmüyorum

HDP’nin altılı muhalefet zirvesine davet edilmemesini değerlendiren Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, “HDP zaten davet beklemediğini, Üçüncü İttifak için çalıştığını açıkladı. HDP eş genel başkanları da diyaloğa kapalı olmadıklarını ifade ediyor. Ben ortada bir kriz görmüyorum. HDP üçüncü yol siyasetinde yürümeye devam ediyor.” dedi.

Demirtaş, konuya ilişkin değerlendirmesinin devamında, “Diğer ittifaklar kendi iç şekillenme ve tartışmalarını tamamlayınca HDP’nin de içinde olduğu Demokrasi İttifakı ile işin doğası gereği görüşeceklerdir. Ortada anormal bir durum yok, anormal olan görüşmemek, konuşmamaktır.

HDP seçmeni de dışlandığını düşünmesin. Siyasetin ve dengelerin tam merkezindeler. Çalışmalarını özgüvenle, sabırla yürütmeye devam etsinler. Merak etmesinler, bu hamur daha çok su kaldırır. HDP yönetimi de günü geldiğinde, halkı esas alarak en doğru kararları verecektir.” ifadelerini kullandı.

Medyascope’tan Ferit Aslan’a konuşan Demirtaş, altı muhalefet partisinin yarın açıklayacağı mutabakattan HDP’nin seçimlerdeki tutumuna, Avrupa Konseyi’nin Osman Kavala için ihlal süreci başlatmasından Tarkan’ın “Geççek” şarkısının yarattığı tartışmaya gündemdeki pek çok konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Demirtaş’ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

Avrupa Konseyi, Osman Kavala ile ilgili Türkiye için ihlal süreci başlattı, sanırım aynı şeyi sizin dosyanız için de başlatacak. Bu konuda değerlendirmeleriniz nedir?

Türkiye’de hükümet anayasayı askıya aldığından beri hukuk değil siyaset karar veriyor her şeye. Bunun sonucu olarak da içeride ekonomik kriz, dışarıda itibarsızlaşma büyümeye devam ediyor. Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını tanımayarak güç gösterisi yapmaya kalkışan AKP hükümeti faturayı halka ödeteceğini düşünüyor olabilir ama siyasi faturayı da kendisinin ödeyeceğini unutuyor. Nitekim gelinen aşamada bunun somut sonuçlarını görüyoruz zaten. Kendileri bilir, bize ve halka fatura ödetmeye çalışanların önüne biz de ağır bir fatura koyarız.

Türkiye’de ilk kez altı muhalefet partisi lideri bir araya geldi ve güçlendirilmiş parlamenter sistem ile ilgili 28 Şubat’ta mutabakat metnini açıklama kararı aldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Siyasette konuşabilmek önemlidir. Konuşmadan, birbirini anlamadan sorunlar çözülemez. Bu yönüyle önemli görüyorum. Elbette konuşmaların ve uzlaşmaların içeriği ile niteliği de önemli tabii. Demokrasiyi, barışı büyütecek her türlü diyaloğa anlamlı yaklaşmak gerek. Henüz ortada çok da somut şeyler yok. İzleyip göreceğiz.

HDP’nin toplantıya davet edilmemesi ve ardından Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Biz HDP’yi yok saymıyoruz, gerekirse görüşürüz” demesi ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

HDP zaten davet beklemediğini, Üçüncü İttifak için çalıştığını açıkladı. HDP eş genel başkanları da diyaloğa kapalı olmadıklarını ifade ediyor. Ben ortada bir kriz görmüyorum. HDP üçüncü yol siyasetinde yürümeye devam ediyor. Diğer ittifaklar kendi iç şekillenme ve tartışmalarını tamamlayınca HDP’nin de içinde olduğu Demokrasi İttifakı ile işin doğası gereği görüşeceklerdir. Ortada anormal bir durum yok, anormal olan görüşmemek, konuşmamaktır.

HDP seçmeni de dışlandığını düşünmesin. Siyasetin ve dengelerin tam merkezindeler. Çalışmalarını özgüvenle, sabırla yürütmeye devam etsinler. Merak etmesinler, bu hamur daha çok su kaldırır. HDP yönetimi de günü geldiğinde, halkı esas alarak en doğru kararları verecektir.

HDP kendi adayını çıkarabileceğini belirtirken, yaşananlara bakıldığında bir “bağrına taş basma” durumu daha olabilir mi?

Bu tartışmalar için daha çok erken. Adaylık konusu gündeme girdiği zaman HDP’nin ne yapacağını göreceğiz. Yalnız, şundan emin olmalıyız ki halkın talepleri, beklentileri ve yararı belirleyici olacaktır.

Aysel Tuğluk ile ilgili Adli Tıp Kurumu, üniversite raporuna rağmen “cezai sorumluluğu tamdır” raporu verdi. Bu bağlamda cezaevlerindeki hasta tutuklu ve hükümlüler ile ilgili ne diyeceksiniz?

Aysel Hanım dahil yüzlerce ağır hasta tutsak cezaevlerinde ne yazık ki adeta ölüme terk ediliyor. Bu mesele siyasi veya hukuki olmaktan öte ahlaki bir konu. Ancak hükümet meseleyi bu şekilde ele almıyor, çoğu zaman bir intikam ve cezalandırma politikasıyla hasta tutsakların ölümüne kadar giden trajik süreçleri işletiyor. Şu anda yapılacak şey, bu konuda kamuoyu duyarlılığının artırılması. Yeterince sahiplenme olursa bir ihtimal, zorlanıp adım atabilirler. Bu nedenle, herkes bulunduğu yerde güçlü bir sahiplenmeyi ortaya koymalıdır.

“Halk umudu büyütmeye, değişime çok açık ama öncü yok”

Tarkan’ın “Geççek” adlı şarkısı sosyal medyada viral oldu. Herkes bu şarkının bir seçim startı olduğunu söylüyor. Tartışmaları takip edebildiniz mi? Görüşünüzü merak ediyorum.

Televizyonlardan takip edebildim biraz. İlginç bir tartışma oldu. Bir şarkının siyasi yelpazede ve halkın beklentilerinde nasıl güçlü bir dalgalanmaya yol açtığını görmek incelenmeye değer bir durum. Hatta tez konusu bile olabilir. Ben kendi adıma şöyle bir sonuç da çıkardım: Halk umudu büyütmeye, değişime çok açık ama öncü yok. Siyasetin konser alanında on milyonlar toplanmış ama gelin görün ki sahne boş. Siyasetçiler bundan biraz ders çıkarmalılar.

 

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Ahdim Var Bu Ülkeyi Barıştıracağım

“Helalleşme Buluşması” kapsamında 28 Şubat mağdurlarıyla bir araya gelen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamada, 28 Şubat ile Sivas, Maraş ve Roboski katliamlarına ilişkin de ‘helalleşme’ vurgusunda bulundu.

Haber Merkezi / Kemal Kılıçdaroğlu, açıklamasında, “Türkiye’ye bir miras bırakmak istiyorum. Barışmış bir millet, benim en büyük başarım olacak inşallah” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Helalleşme Buluşması” kapsamında 28 Şubat mağdurlarıyla İstanbul’da bir araya geldi. Kılıçdaroğlu toplantıda şu konuşmayı yaptı:

“Birkaç ay önce helalleşme dedim. Hem şahsi hem ana muhalefet partisi lideri olarak kurumsal hem de yöneteceğimiz devlet adına konuştum.

Amacımız bu milleti barıştırmaktır. Bu milleti ayrıştıranlar, kavga ettirenler kendilerine saraylar yaptırdılar. Kavgada taraf olanlara ise sefalet ve perişanlık kaldı.

Ülke geçmişe takılıp kaldı. Ülkemiz zenginleşemiyor. Ülkemizin çocukları geleceği dışarıda arıyor. 700 bine yakın insan ülkeyi terk etti. Evlatlarımız niçin geleceğini dışarıda aradılar.

“Ben de 28 Şubat mağduruyum”

Hellalleşme çıkışı yaparken söylemiştim, bize sadece iktidar olmak yetmiyor. Bu yaştan sonra ne yapayım sarayı. Ben Türkiye’ye bir miras bırakmak istiyorum. Barışmış bir millet istiyorum ve bunu sağlayacağım.

Helalleşme gereği medyaya haber vermeden çok sayıda ziyaret yaptım. Kalbi kırılmış insanlarla buluştum.

Bugün ağırlıklı olarak 28 Şubat mağdurlarıyla beraberiz. Bu kardeşiniz de 28 Şubat’ta mağdur olanlardan. Fişlendim, dava açtım, hakkımı aradım.

“Yaralarımız hâlâ açık”

28 Şubat mağdurlarıyla barışmak zorundayız, helaleşeceğiz. 28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatacağız. İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz. Roboski’yle helalleşeceğiz. Sivas, Maraş mağdurlarıyla helalleşeceğiz. Diyarbakır hapishanesi mahkumlarıyla helalleşeceğiz. Ahmet Kaya ile helalleşeceğiz. Bir solcu, ülkücü diyerek katledilen gençlerin aileleriyle hellaleşeceğiz.

Yaralımızı sarmamız gerekiyor çünkü o yaralar hâlâ açık. Yüzleşmek, barışabilmek yolumuza devam edebilmek demektir. Ahdim var bu ülkeyi barıştıracağım. Sonra keyifle ülkemin gelişmesine bakacağım.

Uzatılan bu eli geri çevirmediğiniz için hepinize teşekkür ederim.”

Paylaşın