Dünya, Rusya Petrolüne Ne Kadar Bağımlı?

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere ve Avrupa Birliği (AB), Rusya’dan petrol ithalatını kısıtlayacaklarını açıkladı. Petrol ithalatı yasağının gündeme gelmesiyle Rusya, Avrupa ülkelerini doğal gaz akışını kesmekle tehdit etti.

ABD, Ukrayna’nın yaptırımların genişletilmesi çağrısında bulunmasının ardından Rusya’dan petrol, gaz ve kömür ithalatını tamamen yasakladığını duyurdu. İngiltere, Rus petrolünün ithalatını yıl sonuna kadar aşamalı olarak durduracak ve AB, gaz ithalatını üçte iki oranında azaltacak.

İngiltere hükümeti, bunun tedarik alternatfilerini bulmak için yeterli zaman sağladığını söylüyor. Rusya’nın Başbakan Yardımcısı Aleksander Novak, Rus petrolünü reddetmenin “küresel pazar için feci sonuçlara” yol açacağını söylemişti.

Petrol ve gaz fiyatları şimdiden keskin bir şekilde yükseldi. Rusya ihracatı tamamen durdurursa daha da yükselebilir. Petrol fiyatlarının artması sadece benzin fiyatlarını etkilemiyor, küresel emtia fiyatlarının daha da yükselmesine neden olup yaşam standartlarını düşürebilir.

Rusya ne kadar petrol ihraç ediyor?

Rusya, ABD ve Suudi Arabistan’ın ardından dünyanın üçüncü büyük petrol üreticisi. Rusya’nın her gün ihraç ettiği yaklaşık beş milyon varil ham petrolün yarısından fazlası Avrupa’ya gidiyor.

Rus ithalatı, toplam İngiltere petrol talebinin yüzde 8’ini oluşturuyor. 2020’de petrol arzının yaklaşık yüzde 3’ünün Rusya’dan karşılayan ABD ise ülkeye daha az bağımlı.

Alternatif petrol kaynakları neler?

Enerji Politikası Araştırmaları Analisti Ben McWilliams, alternatif petrol tedarikçileri bulmanın gaza göre daha kolay olması gerektiğini söylüyor, “çünkü çok fazla boru hattı yok. Bazıları Rusya’dan geliyor ama başka yerlerden de çok fazla sevkiyat var.”

ABD, Suudi Arabistan’dan petrol üretimini artırmasını istiyor. Ancak ülke daha önce ABD’nin petrol fiyatlarını düşürmek amacıyla üretimi artırma taleplerini geri çevirmişti.

Suudi Arabistan, uluslararası ticareti yapılan ham petrolün yaklaşık yüzde 60’ını üreten petrol karteli OPEC’in en büyük üreticisi. Bu nedenle OPEC, petrol fiyatlarını belirlemede kilit bir role sahip.

Rusya OPEC’e üye değil, ancak 2017’den beri organizasyonla birlikte çalışıyor. Ülkeler üreticilere kazanç sağlamak amacıyla petrol üretimine sınırlamalar getirebiliyor.

ABD ayrıca Venezuela’nın petrol yaptırımlarını gevşetmeyi de düşünüyor. Ülke, eskiden ABD’nin önemli bir petrol tedarikçisiydi ancak son zamanlarda Venezuela, petrolünün büyük bölümünü Çin’e satıyor.

Rus gazının Batı Avrupa’ya akışı durursa ne olur?

AB’de halihazırda yüksek olan enerji fiyatları daha da artacaktır. Rus gazı, AB’nin doğal gaz ithalatının yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Bu kesilirse, İtalya ve Almanya özellikle savunmasız kalacak.

Avrupa, Katar veya Cezayir ve Nijerya gibi mevcut gaz ihracatçılarına yönelebilir, ancak bu ülkeler için üretimi hızla artırmanın önünde pratik engeller var.

Rusya, İngiltere’nin gaz arzının yalnızca yüzde 5’ini sağlıyor ve ABD, Rusya’dan gazı ithal etmiyor. Bununla birlikte İngiltere ve ABD’deki fiyatlar, arz kıtlığının zincirleme etkisi nedeniyle hala önemli ölçüde yükseliyor.

Rus gazına alternatif bulunabilir mi?

Rus gazına alternatif bulmak çok kolay değil. Ben McWilliams, “Gaz ithalatının kaynağını değiştirmek daha zor çünkü Rus gazını Avrupa’ya taşıyan büyük borularımız var” diyor.

Ekonomi alanında düşünce kuruluşu Bruegel, Rusya’nın Avrupa’ya gaz arzını durdurması durumunda, Avrupa’nın ABD’den daha fazla sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithal edebileceğini öngörüyor. Gaz arzının kesilmesi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını da hızlandırabilir, ancak bunu yapmak hızlı veya kolay değil.

Araştırma Analisti Simone Tagliapietra, “Yenilenebilir kaynakların kullanıma sunulması zaman alıyor, bu nedenle kısa vadede bu bir çözüm değil” diyor ve ekliyor: Yani önümüzdeki kış için kömürle çalışan elektrik santrallerinin açılması gibi yakıt değişimleri fark yaratabilir. Bu, İtalya ve Almanya’nın acil durum planları arasında.

AB, 2030’dan önce Avrupa’nın Rus fosil yakıtlarına bağımlılığını bitirmek için bir plan önerdi. Bu plan gaz kaynaklarını çeşitlendirmeyi, ısıtma ve elektrik üretiminde gazın yerini almaya yönelik önlemleri içeriyor.

İngiltere’de enerji faturaları yükselebilir

Savaş nedeniyle tüketicilerin doğal gaz faturaları da artacak. İngiltere’de, hane halkı doğal gaz faturaları, belirlenen bir tavan fiyatıyla kontrol altında tutuluyor.

Ancak tavan fiyatlar Nisan ayında artırıldığında yıllık faturalar 700 sterlin artarak yaklaşık 2 bin sterline çıkacak. Bu sonbaharda üst sınır tekrar artırıldığında faturaların 3 bin sterline yükselmesi bekleniyor.

İngiltere’de benzin ve motorin fiyatları da yükseldi. Savaş devam ederken benzinin litre başına 175 peniye çıkması bekleniyor. Amerikan Otomobil Birliği’nin pompa fiyatlarının geçen hafta yüzde 11 arttığını açıkladığı ABD’de petrol fiyatları 2008’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.

McWilliams, “Bence Rus petrol ve gazının Avrupa’ya akışının durduğu bir dünyadaysak o zaman oranlama gibi önlemlere ihtiyacımız olacak” diyor ve ekliyor: Şu an konuşulan konulardan biri de hanelere termostatlarını bir derece kısmalarını söyleyemek. Bu da önemli miktarda gaz tasarrufu sağlayabilir.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Ukrayna’dan Kaçanların Sayısı İki Milyonu Aştı

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Rusya’nın işgali sonrasında Ukrayna’yı terk edenlerin sayısının 2 milyon 100 ile 2 milyon 200 bin arasında olduğunu açıkladı.

Haber Merkezi / UNHCR’den yapılan açıklamada henüz sürecin sonunun görünmediği belirtildi. Ukraynalı sığınmacıların büyük çoğunluğunun Polonya’da olduğu belirtiliyor.

UNHCR Başkanı Filippo Grandi sığınmacıların Avrupa ülkelerine dağıtılmasındansa şu anda yapılması gerekenin sınırlarda gelenlere yardımcı olmak olduğunu belirtti. Grandi sığınmacı krizinde Moldova’nın özellikle kırılgan olduğunu belirtti.

Rusya ile Ukrayna arasındaki ateşkes 12 saat sürecek

Rusya ile Ukrayna gün boyunca ateşkes ve tahliye koridorları oluşturulması konusunda mutabık kaldı. Ukrayna Başbakan Yardımcısı İrina Vereşçuk ateşkesin sabah 9’dan akşam 9’a kadar yoğun çatışmalara sahne olan altı bölgede süreceğini söyledi.

Vereşçuk bu bölgeler arasında başkent Kiev, güneydeki Zaporijya ve Ukrayna’nın kuzeydoğusundaki bazı bölgeleri saydı. Başkent yakınlarında bulunan İrpin ve Buşa’dan siviller Kiev’e nakledilecek.

“Ukrayna hükümetini ‘devirmeye’ çalışmıyoruz”

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Ukrayna’da niyetlerinin hükümeti devirmek olmadığını açıkladı. Rus ordusunun misyonunun “mevcut hükümeti devirmek” olmadığını belirten Zaharova, Rusya ile Ukrayna heyetlerinin işgalin başlamasından bu yana üç kez bir araya geldiğini hatırlatarak, bu müzakerelerde kısmen ilerleme sağlandığını ifade etti.

Zaharova ayrıca, yaklaşık 140 bin Ukraynalının Rusya’ya kaçtığı bilgisini paylaştı. Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk’ta sivillerin tahliyesine Rusya’nın işgali başlamadan önce start verilmişti.

Ukrayna iktidar partisinden, Türkiye ve ABD’nin güvenlik garantörü olması teklifi

Ukrayna’da iktidarda olan Halkın Hizmetkarları Partisi, ülkenin egemenliğinin korunması yeni güvenlik garantilerini gündeme getirdi. Partiden yapılan açıklamada, Türkiye olası garantör ülkeler arasında sayıldı.

“NATO, en azından gelecek 15 yıl Ukrayna’yı almaya hazır olmayacak, bunu açıkça belli etti” denilen açıklamada, Ukrayna’nın güvenliğinin zemini sağlam bir anlaşma ile garanti altına alınması gerektiği vurgulandı.

Türkiye’nin yanında ABD ve komşu bazı ülkelerin, garantör olarak askeri, ekonomik ve siyasi alanda Ukrayna’yı koruyabileceği kaydedildi.

Parti açıklamasında Rusya’nın da bu garantilere imza atması ve Ukrayna’nın egemenliğini yasal olarak tanıması gerekliliği vurgulandı. Açıklamada Kırım, Luhansk ve Donetsk bölgelerinin teorik olarak bile kabul edilmeyeceği ifade edildi.

Paylaşın

Avrupa Birliği’nden Vatandaşlara Enerji Tasarrufu Çağrısı

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rus petrol, doğal gaz ve kömürüne bağımlılığı daha hızlı bir şekilde azaltmak için halka enerji tasarrufu çağrısında bulundu.

Alman kamu yayıncılık kuruluşu ZDF’e konuşan Von der Leyen, bu hedefe herkesin katkı sağlayabileceğini belirterek ekonomi dünyasındaki enerji tasarruf programları; yeni sevkiyat yolları kullanılması ve yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesiyle birleştiğinde Rus doğal gazından çok daha hızlı bir şekilde bağımsız olunabileceğini kaydetti.

Von der Leyen, ABD’nin Rus petrolü ithalatını durdurma kararına atıfla, AB’nin şu aşamada böyle bir adım atmaması kararını da savundu. Moskova’ya yönelik yaptırım kararlarının Batılı müttefikler arasında istişare edilerek alındığına işaret eden AB Komisyonu Başkanı, ABD’nin AB’ye göre Rus petrolünden daha kolayca vazgeçebilecek durumda olduğunu söyledi.

“Kendimize zarar vermemeliyiz”

Von der Leyen, “Petrol fiyatlarının çok fazla yükselmemesine dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü bu bize zarar verir. Kendimize zarar vermeden Putin üzerinde azami etkiye ulaşabilmek için hassas bir denge gözetmemiz gerek” diye konuştu.

Ukrayna’daki savaştan kaçan 2 milyon kişiye de değinen von der Leyen, “Korkarım ki bu daha başlangıç. Çok daha yüksek rakamlar göreceğiz” öngörüsünde bulundu. AB üyesi 27 ülkenin  sığınmacılara kapıları açtığına ve oturma izni, istihdam piyasasına erişim, sağlık hizmetleri, çocukların okula gitmesi gibi haklar tanıdığına işaret eden von der Leyen, en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan Polonya, Macaristan, Romanya ve Slovakya’ya bu bağlamda teşekkür etti.

AB, enerjide ‘Rusya’ya bağımlılıktan kurtulma’ planı hazırladı

Öte yandan Avrupa Birliği, Rusya’dan ithal ettiği doğal gaz miktarını 1 yıl içinde 3’te 2 oranında azaltmak için plan hazırladı.

AB Komisyonu, enerji arz güvenliğini artırmak ve Rusya’ya olan bağımlılığı azaltmak için yeni doğal gaz tedarikçileri bulmayı, alternatif yakıtlara yönelmeyi, yenilenebilir yatırımları hızlandırmayı ve kış öncesinde doğal gaz depolarını doldurmayı içeren “REPowerEU” adlı planını açıkladı.

Plan şu şekilde olacak:

  • AB ülkeleri sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarikini artıracak.
  • Rusya dışındaki tedarikçilerden boru hatlarıyla doğal gaz alımı da yükseltilecek.
  • Hidrojen ve biyometan gibi alternatif gazlara yatırım yapılacak.
  • AB üyesi ülkeler doğal gaz depolarını 1 Ekim’e kadar en az yüzde 90 oranında doldurmak zorunda olacak. Bu konuda AB Komisyonu yasal mevzuat hazırlayacak.
  • Üye ülkelerin gaz depolarının doldurulması için ortak doğal gaz alım operasyonları düzenlenecek.
  • Ortak gaz alımları AB tarafından desteklenecek.
  • Yapıların çatılarına güneş paneli kurulumuna hız verilecek.
  • Isı pompası kullanımı artırılacak.
  • Yapıların yalıtımına öncelik verilecek.
  • Enerji verimliliği artırılacak.
  • Yenilenebilir projelerin izin süreçleri hızlandırılacak.
  • Rüzgar enerji santralleri (RES) ve güneş enerji santrallerine (GES) yatırımlar artırılacak.
Paylaşın

Erdoğan’ın Sözlerine TTB Başkanı Fincancı’dan Yanıt

Yurt dışına gitmek hekimleri eleştiren ve “ücret” nedeniyle gittiklerini öne süren Erdoğan’a yanıt veren Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Sağlığı metaya dönüştürüp, kâr alanı olarak tanımlamaları nedeniyle kışkırttıkları sağlık talebini karşılayamamalarının bedelini şimdi hekimlere çıkartıyorlar” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hekimlerin “az ücret aldıkları için yurt dışına gittiği” iddiası üzerine Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı açıklamalarda bulundu.

Hekimlerin çalışma koşullarının ağırlığı nedeniyle ülkeden ayrıldığını belirten Fincancı, Erdoğan’a eleştirilerde bulunarak, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın o övündüğü devasa hastanelerin hepimizin sırtında bir yük olduğunu unutmamak gerekiyor. Üstelik ulaşımın neredeyse olanaksız olduğu yerlere yapılan, hastanenin içinde bile ulaşımın zorlukla yapılabildiği o hastaneler övünülecek değil, utanç duyulacak hastanelerdir” ifadelerini kullandı.

Gerçek Gündem’den Ece Seçil Şahin’in haberine göre Fincancı, şunları söyledi:

“Hekimler yalnızca ücretlerinin düşüklüğü nedeniyle gitmiyorlar bu ülkeden; değer görmedikleri için, şiddete uğradıkları için, hakaret işittikleri için, emekleri değersizleştirildiği için, çalışma koşullarının ağırlığı nedeniyle gidiyorlar. Çünkü daha iyi koşullarda çalışma olanağı bulacaklarını düşünüyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı’nın o övündüğü devasa hastanelerin hepimizin sırtında bir yük olduğunu unutmamak gerekiyor. Üstelik ulaşımın neredeyse olanaksız olduğu yerlere yapılan, hastanenin içinde bile ulaşımın zorlukla yapılabildiği o hastaneler övünülecek değil, utanç duyulacak hastanelerdir. Sağlığı metaya dönüştürüp, kâr alanı olarak tanımlamaları nedeniyle kışkırttıkları sağlık talebini karşılayamamalarının bedelini şimdi hekimlere çıkartıyorlar. Onun için hekimler bu topraklarda kalmıyorlar. “Gençlerle bu işi yaparız” diyor ancak zaten gençler gidiyor, gelecek göremedikleri için.

Bizim giden insanlarımızın dönme talebi olmadığı gibi, gerçekten nitelikli eğitimin sağlandığı ülkelerden talep de söz konusu değil ne yazık ki. Bizim koşullarımızı kendi koşullarından görece daha iyi bulan yerlerden belki gelmek isteyenler oluyordur ama onların koşullarının bizden çok daha zor olması demek, eğitimlerinin de bizden çok daha sınırlı olması demek. Bütün olanaksızlıklara ve olumsuzluklara rağmen, özellikle üniversitelerin içini boşaltmış olmalarına rağmen Türkiye’de hala tıp eğitimi nitelikli bir eğitimdir.”

14 Mart Tıp Bayramı ve 15 Mart’ta Türk Tabipleri Birliği olarak 2 günlük greve gideceklerini de anımsatan Fincancı, şöyle devam etti:

“Bizim haklarımızı talep etmek ve bunun için mücadele etmek gibi bir hakkımız bulunmaktadır. Buna karşılık bizim haklarımızı vermeyeceğini ilan etmek ve bunu öfkeyle ifade etmek, son dönemde tüm hak arama eylemlerine yönelik bu öfkeli ve düşmanlaştırıcı söylemlerin de bir uzantısı olarak değerlendirilebilir.”

Erdoğan ne demişti?

Erdoğan, hekimleri eleştirdiği açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı:

“Açık konuşuyorum, açık konuşmayı severim. Varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni, bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz, buralarda onlarla devam ederiz. Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle davet ederiz. Buralar boş kalmaz merak etmeyin. Doktorluk gibi bir aziz mesleği oraya onu dayamak herhalde pek de insani değildir.”

Paylaşın

DEVA Lideri Babacan: İttifak İçin İlkelerde Uzlaşmalıyız

DEVA Partisi’nin Millet İttifakı’na katılıp katılmayacağına ilişkin değerlendirme yapan DEVA Lideri Babacan, “Hepimizin bir ittifak vizyonu varsa ki görünen o yönde, değer ve ilkelerde uzlaşılması gerektiğini görüyoruz” dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin kuruluşunun ikinci yıldönümünde internet medyası ve gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e ilişkin ortak metin çalışmasını tamamladıklarını hatırlatan Babacan, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in seçimden sonra en fazla altı ay gibi bir sürede Meclis tarafından onaylanmasını hedefliyoruz ancak cumhurbaşkanının yetkilerini nasıl kullanacağı, kendisini destekleyen parti ve partilerin tutumu gibi pek çok konunun çalışılması gerekiyor” dedi.

“Kendi içimizde epey ilerledik”

Tüm bu konuların altı başkan olarak ortak çalışılması gereken bir konu olduğu konusunda mutabık kaldıklarını kaydeden Babacan, “Artık o çalışmanın başındayız. Kendi içimizde epey ilerledik” ifadesini kullandı.

Babacan, DEVA Partisi’nin Millet İttifakı’na katılıp katılmayacağına ilişkin soru üzerine “Hepimizin bir ittifak vizyonu varsa ki görünen o yönde, değer ve ilkelerde uzlaşılması gerektiğini görüyoruz” dedi.

“İlk 90 dakika önemli”

Toplumda ve siyasi partilerde ittifaka doğru bir gidiş olduğuna dair bir ön kabul olduğunu kaydeden Babacan, şöyle devam etti: “Konuşulması gereken bir konu var. Geçiş süreci, ilkeler, ekonomi ya da diğer başlıklarda mutabakata varmamız gerekiyor. Hangi konularda ortak çalışacağımız konusunda mutabakata varmamız gerekiyor. Seçimin ardından ilk 90 dakikada yapılacak açıklamalar da çok önemli. Hızlıca çözülmesi gereken sorunlar var. Örneğin artık hükümet, hiçbir baskı yapmayacak, herkes istediğini özgürce söylesin dediğinizde herkes bir nefes alır.”

“Altı başkan adayda mutabık olmalı”

Babacan, 12 Şubat’ta altı liderin yuvarlak masa buluşmasında adaylık konusunun gündeme gelip gelmediğine ilişkin soru üzerine ise “Adaylıkla ilgili iki konu konuştuk. Birincisi adayla ilgili altı başkanın mutabakatı olsun dedik. İkincisi aday konusunun bugünün meselesi olmadığını konuştuk. Çok kısa bir konuşma oldu. Bunun dışında adaylıkla ilgili bir konu konuşulmadı” yanıtını verdi.

“Kürt sorununun varlığını kabul ediyoruz”

Babacan, HDP ve Kürt sorununa ilişkin bir soru üzerine de HDP ile diyalog kanallarını açık tuttuklarını belirterek, şunları söyledi:

“Öncelikle Kürt sorununun varlığını kabul ediyoruz. Çözümün de öncelikli olarak temel insan hakları ve özgürlükler neyse aynen tanınmasından geçtiğini söylüyoruz. Daha önce çözüm süreci yaşandığını biliyorsunuz. Çözümün önce eşit vatandaş görmekten insan olmaktan, hakların tanınmasıyla olacağını söylüyoruz.”

Altı genel başkanın buluşması ayda bir kez olmak üzere devam edecek. DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan gelecek buluşmanın kendi ev sahipliğinde 27 Mart tarihinde düzenleneceğini açıkladı.

Paylaşın

Rusya’ya Uygulanan Petrol Ambargosu Ne Anlama Geliyor?

ABD Başkanı Joe Biden’ın Rusya’dan doğal gaz ve petrol ithalatını yasakladıklarını açıkladı. Biden, Rusya’dan enerji ithalatını yasaklama kararının Avrupalı müttefiklerle yaptığı istişareler sonrasında alındığını da sözlerine ekledi.

“Avrupa’daki birçok müttefikimizin ve ortağımızın bize katılmasının mümkün olmadığını biliyoruz” diyen Biden, “Başkaları için mümkün olmasa da biz bu adımı atabiliriz. Ancak Avrupa ve ortaklarımızla, Rus enerjisine olan bağımlılığı azaltacak uzun vadeli bir strateji geliştirmek için çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

Başta Almanya olmak üzere Rusya’ya enerji alanında büyük ölçüde bağımlı olan ülkeler şu aşamada ambargoya yanaşmayacaklarının işaretini veriyor. Peki Avrupa ülkelerinin genelinde ambargoya yaklaşım nasıl, ABD’nin ambargosu etkili olur mu, gelişmeler hızla artan petrol fiyatlarına nasıl etki eder?

Avrupa ambargoya katılır mı?

ABD ve Avrupa ülkelerinin birlikte geniş çaplı bir petrol ambargosu uygulamaya koyma ihtimali şu an için zor görünüyor. Avrupa’nın en büyük ekonomisi ve Rusya’nın enerji alanındaki en büyük müşterisi konumundaki Almanya bu konuda tavrını dün net bir şekilde belli etti.

Başbakan Olaf Scholz Rusya’ya yönelik ambargo gibi bir planın şu an için gündemlerinde bulunmadığını açıkladı. Bu açıklamanın ardından ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, ABD’nin bir grup müttefikle birlikte yalnız başına hareket edebileceği sinyali vermişti. Nitekim ABD bu adımı atmakta gecikmedi.

ABD ambargosu Rusya’nın canını acıtır mı?

ABD’nin tek başına Rus petrolüne ambargo koymasının Moskova’ya etkisinin asgari düzeyde olacağı değerlendiriliyor. ABD, günde yaklaşık 100 bin varille Rus ham petrol ihracatında sadece yüzde 5’lik bir paya sahip. ABD’nin Rus petrol ve petrol ürünleri ihracatındaki payı ise geçen yıl yüzde 8 dolayındaydı. ABD Rusya’dan doğal gaz ise hiç almıyor.

Ambargo durumunda ABD’nin Rus petrolü açığını Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden karşılaması mümkün. Aynı şekilde Rusya da ABD’ye sattığı petrolü Çin ya da Hindistan gibi alternatif alıcılara yönlendirebilir.

Norveç merkezli enerji araştırmaları ve danışmanlık şirketi Rystad Energy’den Claudio Galimberti, Rusya’nın küresel pazardan dışlanması durumunda İran ve Venezuela gibi “haydut devletler”in petrol kaynağı olarak yeniden piyasaya davet edilebileceğini, bu tür ek kaynakların fiyat istikrarına katkıda bulunabileceğini belirtiyor.

Nitekim ABD’li üst düzey yetkililerden oluşan bir heyetin haftasonunda Venezuela’da Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile “enerji arzı güvenliği” dahil olmak üzere bir dizi konuyu görüştükleri açıklandı. Washington’ın Rus petrolüne alternatif kaynak arayışı çerçevesinde Venezuela’ya 2019’dan bu yana uyguladığı ambargoyu yeniden gözden geçirdiği belirtiliyor.

Ambargo fiyatları daha da yükseltir mi?

Bir ay önce yaklaşık 90 dolar olan petrol varil fiyatı 120 dolar seviyelerine yükselmiş durumda. Alıcılar, yaptırımların yürürlüğe girmesi ve ellerindeki petrole müşteri bulamama korkusuyla Rus petrolünden uzak duruyor. Shell şirketi bugün yaptığı açıklamada Rus petrol ve doğal gazı alımını durduracağını ve ülkedeki benzin ve uçak yakıt istasyonlarını kapatacağını duyurdu.

Tüm dünyada olduğu gibi ABD’de de benzin fiyatları baş döndürücü hızla yükseliyor. Ortalama fiyatlar 2008’den beri ilk kez galon başına 4 doları buldu.

Enerji uzmanları, Batı’nın Rus petrolüne ambargo uygulaması ya da alıcıların Rus petrolünden uzak durmayı sürdürmesi durumunda ham petrol varil fiyatının 160, hatta 200 dolar seviyelerine ulaşabileceği uyarısında bulunuyor. Bu da ABD’de galon fiyatının 5 doları geçmesi anlamına geliyor. Böyle bir senaryonun ABD’deki ara seçimler öncesinde Biden yönetiminin işini zorlaştıracağına kesin gözüyle bakılıyor.

Avrupa’nın doğal gaz bağımlılığı azaltılabilecek mi?

ABD’den farklı olarak Rus petrolü ve doğal gazına çok daha bağımlı durumdaki Avrupa ise ambargodan çok daha sert etkilenecek. Avrupa’da ev ısıtma, elektrik ve sanayi kullanımında ihtiyaç duyulan doğal gazın yüzde 40’ı Rusya’dan ithal ediliyor. Petrolde ise bağımlılık yüzde 25 civarında. Avrupalı yetkililer rüzgar, güneş enerjisi, yeşil hidrojen gibi yenilenebilir enerjilere giderek daha fazla ağırlık verse de yeni enerjilerin doğal gaz ve petrolün yerini alabilmesi zaman alacak bir süreç.

Rusya da bu bağımlılığın farkında. Başbakan Yardımcısı Aleksander Novak, Rusya’nın Kuzey Akım 1 boru hattıyla Avrupa’ya yapılan doğal gaz sevkiyatını durdurmak için “her türlü hakka sahip olduğunu” olduğunu belirtti. Almanya, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının ardından, inşası tamamlanan ama faaliyete geçirilmeyen Kuzey Akım 2’nin lisans sürecini durdurmuş ve bu adım Rusya’da rahatsızlık yaratmıştı.

Uzmanlar doğal gazın telafisinin petrole göre çok daha zor olduğuna dikkat çekiyor. Rusya’ya petrol ambargosu durumunda diğer ülkelerin üretimi artırıp petrolü Avrupa’ya sevketme imkanı mevcut. Ancak Rus doğal gazının yerini kısa vadede doldurabilmek çok daha zor. Rusya’nın Avrupa’ya gönderdiği doğal gazın büyük bölümü boru hatları üzerinden taşınıyor.

Bu doğal gazın yerini doldurabilmek için Avrupa’nın büyük miktarlarda sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithal etmesi gerekiyor. Ancak Avrupa’da mevcut LNG terminallerinin ve gazı limandan iç bölümlere taşıyacak hatların sayısı yeterli değil. Ocak ayında Amerikan LNG ihracatının üçte biri Avrupa’ya yapıldı. ABD’li petrol ve doğal gaz üreticilerinin üretimi artırıp ihracat kapasitelerini yükseltebilmeleri içinse milyarlarca dolarlık yatırım ve yıllar alacak bir süreç gerekiyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Karamollaoğlu, Erdoğan’a Sert Sözlerle Yüklendi

Sosyal medya hesabından açıklama yapan SP Lideri Temel Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hekimlere yönelik sözlerine tepki göstererek, “Hekimlere yönelik itibar suikastı yapıyor adeta!” dedi.

Haber Merkezi / Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalar ile tepki gösterdi. Karamollaoğlu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı;

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, söylenmemesi gereken cümleler sarf etmiş hekimlerimiz için. Hekim maaşlarını çok buluyor. Aslında; bugünkü şartlarda bir hekimin bir aylık maaşıyla, orta sınıf bir aracın yakıt deposunun en fazla altı kez dolacağını bilmiyor numarası yapmaya çalışıyorlar!

Bütçeden sonra Meclis’te görüşüleceği sözü verdikleri sağlık emekçilerinin maaş, ek ödeme ve emekli maaşlarında artış yapılmasını kapsayan düzenlemeyi Meclis’e getirmeyeceklerini ikrar etmek yerine; hekimlere yönelik itibar suikastı yapıyorlar adeta!

Ayrıca madem yurt dışına gidenlerin dönmesini sağlayacak imkanlar verilecekse; şu anda yurtta bulunanlardan bu imkanlar neden saklanıyor? Hatta bu imkanlar var idiyse; neden daha öncekilerin yurt dışına gitmesine neden olundu ve seyirci kalındı?

Hiç kimse kusura bakmasın! Güven vermek yerine tehdit eden devlet, vatandaşına nasıl nitelikli sağlık hizmeti sunacak? Erdoğan ve Hükümeti ise ister anlasın ister anlamasın; bir hekim kolay yetişmiyor!

Hekimlerimiz ve diğer bütün sağlık emekçilerine ahde vefa gösterilmelidir. Gösterdikleri emek ve aldıkları ücret arasındaki mağduriyet oluşturan fark giderilmelidir. Sağlığımızı koruyanları korumak yerine korkutmaya tevessül eden tavırlara da kesinlikle son verilmelidir!”

Erdoğan ne demişti?

Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada, “Bu devlet sizi okuttu, yetiştirdi. En çok maliyeti yüksek olan da hangi birimdir? Sağlıktır. Ama şimdi ‘efendim işte az para veriyormuş’. Sordum, en az alan ne alıyordur? 8 bin, 9 bin. En yüksek alan ne alıyordur? İşte 25 bin civarında alıyordur. E buna rağmen özel sektör çok daha büyük paralar verdiği için oralara kaçıp gidiyorlarmış. Bakın açık konuşuyorum. Varsın gidiyorlar, gitsinler” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: 130 Can Kaybı

Kovid 19’da son 24 saatte 37 bin 407 yeni vaka tespit edilirken, 130 kişi hayatını kaybetti. 18 yaş ve üstü nüfusta ikinci doz aşı uygulananların oranı yüzde 85.18 birinci doz aşı yapılanların oranı yüzde 92.99 olarak kayıtlara geçti.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 365 bin 005 test yapılırken, 37 bin 407 yeni vaka tespit edildi. 130 kişi hayatını kaybederken, 69 bin 294 kişi sağlığına kavuştu.

Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan tabloda, aşılama verilerine de yer verildi. En az 1 doz aşı olmuş 18 yaş üzeri nüfusu kapsayan verilere göre Türkiye’de 1. doz aşılama oranı ortalama yüzde 92,99 oldu. 2. doz ortalaması ise yüzde 85,18 olarak belirlendi. Öte yandan Türkiye’de bugüne kadar uygulanan aşı miktarı ise 146 milyon 097 bin 881 doza yükseldi.

Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı haritada, 2. doz aşılamada hedef nüfusun yüzde 75 ve üzerinin aşılandığı iller mavi renkle gösteriliyor. Tabloda yer alan bilgilere göre; 2. doz aşılamada yüzde 89.2 aşılama oranıyla Osmaniye birinci sırada yer alıyor.

Yüzde 62.3 aşılama oranı ile Urfa ise son sırada bulunuyor. 2. doz aşılamada üç büyük ilde ise birinci sırada yüzde 85.1 ile İzmir, ikinci sırada yüzde 82.7 ile Ankara ve üçüncü sırada yüzde 77.5 ile İstanbul yer alıyor.

Bakanlığın açıkladığı 7 Mart Pazartesi gününe ait verilere göre, 34 bin 343 vaka tespit edilirken 132 kişi yaşamını yitirmişti. Dün, 371 bin 684 test yapılmış ve 68 bin 815 kişi sağlığına kavuşmuştu.

DSÖ’den yeni varyant uyarısı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve beraberindeki uluslararası kuruluşlar, Covid-19’un yabani hayatta yayılmasının yeni varyantların türemesini kolaylaştırma endişesine karşı, virüsün hayvanlar arasında geçişini yakinen takip ettiklerini açıkladı.

Paylaşın

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Savaş Ukrayna’nın Dışına Yayılmamalı

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Letonya Devlet Başkanı Egils Levits ile birlikte yaptığı basın açıklamasında, Rusya’nın Ukrayna’daki sivilleri hedef aldığına dair güvenilir haberler olduğunu söyledi ve Moskova’yı çatışmayı sona erdirmeye çağırdı.

Reuters haber ajansına göre Stoltenberg, “Çatışmanın tırmanıp Ukrayna dışına yayılmasını önleme sorumluluğumuz var. Müttefik toprakların her karışını koruyacağız ve savunacağız” dedi. Stoltenberg, Rusya’nın işgalinin korkunç acılara neden olduğunu ve insani etkisinin yıkıcı olduğunu da söyledi.

Ukrayna’da 474 sivil yaşamını yitirdi

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi, Rusya’nın Ukrayna’ya 24 Şubat’ta başlattığı saldırılarda bugüne kadar bin 335 sivilin hayatını kaybettiğini veya yaralandığını açıkladı. BM’nin verilerine göre, 474 sivil yaşamını yitirdi, 861’i de yaralandı.

Yaşamını yitirenlerin veya yaralananların sayısının daha yüksek olabileceğini belirten BM, “Volnovakha, Mariupol, İzyum kentlerinde yüzlerce sivilin öldüğü veya yaralandığı iddialarının” olduğunu kaydetti. BM, dün açıkladığı verilerde ise 406 sivilin hayatını kaybettiğini bildirmişti.

Öte yandan, Ukrayna Hava Kuvvetleri Rus birliklerine karşı verilen mücadelede Hava Kuvvetleri’nden 13 askerin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Ukrayna birliklerinden toplamda kaç askerin hayatını kaybettiğine ilişkin olarak ise resmi açıklama yapılmadı.

Ukrayna’dan kaçanların sayısı 2 milyonu aşmak üzere

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği, Ukrayna’daki savaştan kaçanların sayısının “bugün veya yarın” 2 milyonu geçmesinin beklendiğini açıkladı. Örgütün başkanı Filippo Grandi Oslo’da yaptığı açıklamada, “2 milyon eşiğini bugün ya da en geç yarın geçeceğimizi düşünüyorum” dedi.

BM’nin verilerine göre, Rusya’nın işgalinin ardından Ukrayna’dan şimdiye kadar yaklaşık 1 milyon 700 bin kişi ayrıldı. Grandi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın ilk kez bu kadar kısa sürede böylesine yoğun bir göçle karşılaştığını söyledi.

UNHCR’den ikinci mülteci dalgası uyarısı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Ukrayna’da savaşın devam etmesi halinde ikinci mülteci dalgasının çok daha savunmasız kişilerden oluşacağı uyarısında bulundu.

UNHCR Başkanı Filippo Grandi, “Savaş devam ederse kaynakları ve bağlantıları olmayan insanlar göreceğiz” dedi. Avrupa için bu durumu yönetmenin daha zor olacağını belirten Grandi, “Avrupa ve ötesindeki herkesin daha fazla dayanışma göstermesi gerekecek” dedi.

Paylaşın

Rusya’dan Petrol Ambargosuna Karşı ‘Doğalgaz’ Tehdidi

Ukrayna işgali nedeniyle Rusya’ya karşı yaptırımlar hala gündemdeki yerini koruyor. Batının Rusya’ya petrol ambargosu girişimleri yoğunlaşırken, Moskova da doğalgaz kartını açtı. 

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak petrol ambargosu tehdidi karşısında Almanya üzerinden Avrupa’ya Kuzey Akım 1 boru hattıyla verdiği doğalgazı kesme tehdidinde bulundu.

Avrupa’da Rusya petrolüne alternatifin kolay bulunamayacağına işaret eden Novak, “Bu bir yıldan uzun sürer ve Avrupalı müşteriler için çok daha pahalı olur. Avrupalı politikacılar, vatandaşlarını, onları neyin beklediğini, benzin, elektrik ve ısınma fiyatlarının fırlayacağı konusunda dürüstçe uyarmalıdır.” diye konuştu.

Novak, Rusya petrolüne olası bir ambargo nedeniyle fiyatların önemli oranda artacağına işaret ederek, “Rus petrolüne yasakların küresel piyasa için felaket sonuçlara yol açacağı kesinlikle açıktır. Petrolün varil fiyatı 300 doların üstüne çıkabilir.” ifadesini kullandı.

Rusya’nın petrol ihracatına ambargo gelmesi halinde sevkiyatlarını başka bölgelere yönlendirebileceğini anlatan Novak, bu durumdan kimsenin fayda sağlamayacağının altını çizdi.

Avrupa enerjide Rusya’ya bağımlı

ABD, Avrupa Birliği ile Rusya petrolüne ambargonun görüşüldüğünü açıklarken Almanya ve Hollanda buna karşı çıkmıştı. Avrupa Birliği, doğalgazın yaklaşık yüzde 40’ını, petrolün de yüzde 30’unu Rusya’dan alıyor ve Avrupa ülkeleri Rusya’dan gelen enerjiye büyük ölçüde bağımlı.

ABD’nin ve İngiltere’nin Rusya’dan petrol ithalatını yasaklaması bekleniyor

ABD Başkanı Joe Biden’ın bugün ABD’nin Rusya’dan petrol ithalatını yasaklayacağını açıklaması bekleniyor. Duyurunun, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşı devreye alınan yaptırımlar silsilesine son halka olarak eklenmesi bekleniyor.

Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada, Biden’ın Ukrayna’daki haksız ve bir kışkırtmaya dayanmayan savaşı nedeniyle Rusya’yı sorumlu tutmaya devam edecek önlemler duyuracağı belirtildi.

İngiltere’nin de Rusya’dan petrol ithalatını yasaklaması bekleniyor. İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın, ABD’nin Rusya’dan petrol ve gaz ithalatına yönelik yasak beklentisine paralel olarak Salı günü ilerleyen saatlerde bir açıklama yapması bekleniyor.

ABD merkezli Politico ve Bloomberg yayınlarının haberlerine göre İngiltere, yasağı önümüzdeki aylarda aşamalı olarak devreye alacak. Yasak Rusya’dan ithal edilen doğal gazı kapsamayacak.

Paylaşın