Sağlık Çalışanları İki Gün Grevde

Sağlık çalışanları, yaşadıkları sorunları ve taleplerini dile getirmek için birçok kentte eylem düzenledi. Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de aralarında olduğu 10 sağlık örgütünün çağrısıyla düzenlenen eylem süresince acil sağlık hizmetleri dışında hizmet verilmeyecek. Grev bugün ve yarın devam edecek.

Haber Merkezi/ Konuya ilişkin Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından yaptığı açıklamada, “Toplumun sağlığı her geçen gün daha kötüye gitmekte, sağlığa ulaşım ise güçleşmektedir. Sağlık sistemi sürdürülemez durumdayken; bizler sağlıkta şiddet ve malpraktis tehdidi altında, düşük ücretlerle ve ağır iş yüküyle çalışmak zorunda kalmaktayız. Meslek onurumuzun ve emeğimizin en değersiz hale getirildiği dönemdeyiz” denildi.

TTB’nin iki gün boyunca gerçekleştireceği grev boyunca; acil hastalar, diyaliz hastaları, acil gebeler, yoğun bakım hastaları ve kanser hastalarının bakımı ise aksatılmayacak.

Türk Diş Hekimleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Dev Sağlık-İş, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Birlik ve Dayanışma Sendikası ile Genel Sağlık-İş de greve katılıyor.

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu ise 14-16 Mart tarihleri arasında grevde olacağını açıkladı. Ahesen, Hekimsen, BDS, Hekim Birliği, Genel Sağlık İş, Tabip-Sen, Hürriyet-Sen ve diğer STK’ların da bu üç günlük iş bırakma kararına katılacağı belirtildi.

Sağlıkçıların talepleri şöyle:

  • Şiddetsiz ve güvenli bir çalışma ortamı için yeni ve etkili “Sağlıkta Şiddet Yasası” çıkarılsın, mobbing ve baskılar son bulsun.
  • Performans, ek ödeme değil, insanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyacak temel ücret sağlansın.
  • 3600’den 7200 kadar kademeli ek gösterge uygulansın.
  • Fiili hizmet süresi (yıpranma payı) sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere yıllık 90 gün üzerinden tam olarak uygulansın.
  • OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı yapılsın. Taşeron çalışma ortadan kaldırılsın.
  • Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlansın. Ceza yönetmeliği kaldırılsın.
  • Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin.
  • Liyakatsiz atamalara, tip sözleşme dayatmalarına, tıp ve sağlık bilimleri eğitimlerini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerinin, eczacılık fakültelerinin, diş hekimliği fakültelerinin, hemşirelik fakültelerinin, sağlık bilimleri fakültelerinin ve sağlık meslek yüksekokullarının açılmalarına son verilsin.
  • Covid-19 iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilsin
  • Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın.
  • Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler, katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın
  • Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler eliyle süreçlere dâhil olsun.
  • Şehir hastanelerine, özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçeler kamu sağlık kurumlarına aktarılsın
  • Her işyerine kreş açılsın, sağlık emekçileri çocukları ile işleri arasında tercih yapmak zorunda kalmasın.
  • Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulsun
Paylaşın

Otomobil Satışları Yüzde 17 Azaldı

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) ocak-şubat dönemine ilişkin verileri açıkladı. Buna göre, Ocak-Şubat döneminde toplam üretim yüzde 12, otomobil üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20 oranında azaldı.

Haber Merkezi / Bu dönemde, toplam üretim 196 bin 194 adet, otomobil üretimi ise 109 bin 322 adet düzeyinde gerçekleşti. Toplam pazar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 azalarak 91 bin 839 adet düzeyinde gerçekleşirken, bu dönemde otomobil pazarı ise yüzde 17 oranında azaldı ve 66 bin 661 adet oldu.

Ticari araç grubunda üretim yüzde 2 seviyesinde artarken, ağır ticari araç grubunda yüzde 4 oranında, hafif ticari araç grubunda yüzde 2 oranında arttı. Geçen yılın aynı dönemine göre ticari araç pazarı yüzde 5, hafif ticari araç pazarı yüzde 5 ve ağır ticari araç pazarı yüzde 8 azaldı.

Bu dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 11 oranında, otomobil ihracatı ise yüzde 13 oranında azalırken, toplam ihracat 146 bin 627 adet, otomobil ihracatı ise 85 bin 682 adet düzeyinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı dolar bazında yüzde 0,7 azalırken, Euro bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6 arttı. Bu dönemde toplam otomotiv ihracatı 4,8 milyar dolar olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 14 azalarak 1,4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Euro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 7 azalarak 1,3 milyar euro seviyesinde gerçekleşti.

2022 Ocak-Şubat ayı ‘üretim, ihracat, pazar’ verileri

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12 oranında azalarak toplam 196 bin 194 adet taşıt aracı üretildi.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde traktör üretimi ile birlikte toplam üretim 204 bin 72 adet olarak gerçekleşti.

2021 yılına göre, yük ve yolcu taşıyan ticari araçlar üretimi, 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde yüzde 2 seviyesinde artarken, ürün grubu bazında üretim:

  • Otobüste yüzde 14
  • Minibüste yüzde 4
  • Midibüste yüzde 54
  • Kamyonette yüzde 1
  • Kamyonda yüzde 1 oranında arttı.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde otomobil üretimi, 2021 yılına göre yüzde 20 oranında azalarak 109 bin 322 adet düzeyinde gerçekleşti.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde traktör üretimi yüzde 15 oranında azalarak 7 bin 908 adet oldu.

Ocak-Şubat döneminde kapasite kullanım oranları, hafif araçlarda (otomobil + hafif ticari araçlar) yüzde 61, kamyon grubunda yüzde 66, otobüs-midibüs grubunda yüzde 20 ve traktörde yüzde 63 olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat döneminde Otomotiv Sanayiinin toplam kapasite kullanım oranı yüzde 61 oldu.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde toplam satışlar 2021 yılı aynı dönemine göre yüzde 14 azalarak 91 bin 839 adet seviyesinde gerçekleşti.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde otomobil satışları, 2021 yılı aynı dönemine göre yüzde 17 oranında azaldı ve 66 bin 661 adet oldu.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde otomobil pazarında ithalatın payı yüzde 63 olarak gerçekleşti.

  • 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine göre toplam otomobil satışları yüzde 17, ithal otomobil satışları yüzde 15 ve yerli otomobil satışları yüzde 19 oranlarında azaldı.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde hafif ticari araç (minibüs + kamyonet) pazarında ithalatın payı yüzde 36 olarak gerçekleşti.

  • 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine göre toplam hafif ticari araç satışları yüzde 5, yerli hafif ticari araç yüzde 7 artarken, ithal hafif ticari araç satışları yüzde 21 oranında azaldı.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde; bir önceki yılın aynı dönemine göre ağır ticari araç pazarı yüzde 8 azalarak 4 bin 56 adet, kamyon pazarı yüzde 7 oranında azalarak 3 bin 708 adet, otobüs pazarı yüzde 40 oranında azalarak 134 adet düzeyinde ve midibüs pazarı yüzde 20 oranında artarak 214 adet düzeyinde gerçekleşti.

Son 10 yıllık ortalamalara göre 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde, toplam pazar yüzde 12, otomobil pazarı yüzde 14, hafif ticari araç pazarı yüzde 10 ve ağır ticari araç pazarı yüzde 4 oranında arttı.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde 85 bin 682 adedi otomobil olmak üzere, toplam üretimin yüzde 75’ini oluşturan 146 bin 627 adet taşıt ihraç edildi. 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde gerçekleşen taşıt aracı ihracatı, 2021 yılı aynı dönemine göre yüzde 11 azaldı.

Bu dönemde otomobil ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13, ticari araç ihracatı ise yüzde 9 oranında azaldı. Traktör ihracatı ise 2021 yılına göre yüzde 35 artarak 3 bin 112 adet olarak gerçekleşti.

Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) verilerine göre, 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde toplam otomotiv ihracatı, 2021 yılına göre yüzde 0,7 oranında azaldı ve 4,8 milyar dolar oldu. Euro bazında ise yüzde 6 artarak 1,3 milyar euro olarak gerçekleşti.

Bu dönemde, dolar bazında ana sanayi ihracatı yüzde 7 oranında azalırken, yan sanayi ihracatı da yüzde 10 oranında arttı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, toplam otomotiv sanayi ihracatı, 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde yüzde 13 pay ile ihracat sıralamasında ilk sırada yer aldı.

Paylaşın

Avrupa Silahlanıyor: Askeri Harcamalar Yüzde 19 Arttı

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI), dünya genelindeki silah ve askeri teçhizat satışıyla ilgili 2017-2021 dönemini 2012-2016 ile karşılaştırdığı raporunu bugün açıkladı. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı işgale ilişkin verileri içermeyen rapor, buna rağmen Avrupa’da hissedilir biçimde artan gerilimi gözler önüne sermeye yetiyor.

Raporda, dünya çapında silah ticareti yüzde 4,6 oranında azalma kaydederken Avrupa ülkelerinin askeri harcamalarını yüzde 19 oranında artırdığı görüldü. Raporda, dünyanın başka bölgeleri ile karşılaştırıldığında en fazla artışın Avrupa’da kaydedildiği tespit edildi. SIPRI araştırmasını yapan uzmanlardan Pieter Wezeman, verileri “Çok endişe verici bir silahlanma” şeklinde değerlendirdi.

SIPRI’nin Avrupa Güvenliği Bölümü Başkanı ve Rusya uzmanı Ian Anthony de “Askeri alandaki silahlanmada görülen artışın, NATO’nun 2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhakına ve Donbass’taki Rus saldırganlığına verilmiş bir karşılık olduğu” dedi. Anthony, NATO’nun yıllarca yürüttüğü savunma harcamalarını azaltma politikasından 2014 yılından itibaren geri döndüğünü ve bu alana daha fazla harcama yapmaya yöneldiğini belirtti.

Rusya ve Çin daha az silah sattılar

Öte yandan Ukrayna’da devam eden savaş göz önünde bulundurulduğunda silah satışları konusunda bazı değişiklikler dikkati çekiyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) ardından dünyanın en büyük ikinci silah satıcısı olan Rusya’nın satışlarının rapor dönemi 2017-2021’de yüzde 26 gerilediği dikkat çekiyor. “Ancak Rusya’nın silah satışlarındaki gerilemenin sebebi iki ülkeyle bağlantılı” olduğu belirtiliyor. Bu ülkelerin de Hindistan ve Vietnam olduğu aktarılıyor.

SIPRI’nin raporunu hazırlayan uzmanlar, Hindistan’ın Rusya’dan ithalatında azalma olduysa da bu durumun önümüzdeki senelerde değişeceğini ve Hindistan’ın Rusya’dan yeniden daha fazla silah ithal edeceğini not ediyor.

Çin’in silah satışında da raporlaştırılan dönem zarfında yüzde 31 gerileme gözleniyor. Böylece Batı’da “oldukça tehlikeli” olarak algılananRusya ve Çin’in dört yıllık dilimdeki silah satışlarının oldukça düşüş kaydettiği belirtiliyor.

Dünya çapında silah satışında beşinci büyük ihracatçı ülke olan Almanya’nın da bu alandaki ticaretinin yüzde 19 azalma kaydettiği görülüyor.

ABD’nin ise silah ve askeri malzeme ihracatını önceki dört yıllık dilime göre yüzde 14 artırdığı tespit edildi. Dünyanın silah satışında üçüncü ülkesi olan Fransa’nın ise silah satışını yüzde 59 gibi yüksek bir oranda artırdığına dikkat çekildi.

Rusya’nın çevresindeki ülkeler savaş uçakları alıyor

SIPRI’nin raporu, Rusya-Ukrayna savaşı konusunda ipuçları da içeriyor. SIPRI raporunun hazırlayan uzmanlardan Wezeman, “Avrupa’ya silah ihracatını tetikleyen, çoğu Avrupa ülkesinin Rusya ilişkilerinin kötüleşmesi oldu” diye konuştu. Wezeman, “Öncelikle de kendi ihtiyacını tamamen karşılayamayan devletler epeyce alım yaptı” diye sözlerini sürdürdü.

Raporda, ABD’nin askeri ihtiyacını kendi karşılayamayan ülkeler başta olmak üzere en büyük silah satışını gerçekleştirdiği belirtildi. Ağırlıklı olarak da savaş uçağı satıldığı aktarılıyor. İngiltere, Norveç ve Hollanda’nın toplamda ABD’den 71 F-35 jeti aldıkları bilgisi aktarılıyor.

ABD’ye verilen son siparişlere bakıldığında da ağırlıklı olarak Rusya’nın çevresindeki ülkelerin harekete geçtiği gözleniyor. 2020-2021’de örneğin Finlandiya’nın 64, Polonya’nın da 32 adet F-35 ısmarladığı dikkat çekiyor. Almanya’nın da ABD’den beş P-8A denizaltı avcı uçağı satın almak istediği kaydediliyor.

Ukrayna silah satın almadı

SIPRI raporunda yer alan bilgilere göre, Rusya’nın saldırdığı Ukrayna ise 2017-2021 zaman diliminde az miktarda askeri malzeme ithal etti. SIPRI uzmanları, bu durumu iki argümanla açıklıyor. Birincisi olarak Ukrayna’nın mali gücünün sınırlı olmasına dikkat çeken uzmanlar, ikincisinin de ülkenin kendi savunma sanayisinin ve mevcut envanterinde Sovyetler Birliği döneminden kalma iyi bir askeri donanımın bulunması olduğunu ifade ediyor.

Raporda, pek çok silah ihracatçısı ülkenin de olası bir çatışmayı alevlendireceği endişesiyle zaten Kiev’e silah satışını son dönemde sınırlandırdığı da kaydediliyor.

Bayraktar TB2’nin önemi

Ukrayna’nın satın aldığı askeri teçhizatların başındaysa Türkiye’den aldığı 12 SİHA, ABD’den aldığı 540 tank füzesi savunma sistemi ve Çekya’dan ithal ettiği 87 tank ile 56 topçu bataryası geliyor. Uzmanlara göre siyasi bir jest olmasının ötesinde Ukrayna için Türkiye yapımı Bayraktar TB2 tipi SİHA’ lar askeri açıdan önemli oldu.

Ukranya’dan gelen görüntülerde Amerikan yapımı Javelin tank savarların parçaladığı belirtilen Rus tanklarına ait görseller de görülüyor.

SIPRI uzmanı Ian Anthony’ye göre, Ukrayna savaşının gidişatını zaten tek bir silah sistemi belirlemeyecek. Anthony, Rusya’nın ağır silahları yığmasına, güçlü topçu bataryalarını kullanmasına ve hava saldırılarının tam da hedefi tutturamamasına bakılırsa yeni savaş teknolojilerinin savaş için belirleyci olacağı söylemlerine temkinli yaklaşmak gerektiğine işaret ediyor.

“Ukrayna savaşı Avrupa’nın coğrafyasını kökten değiştirdi”

Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş için henüz bir değerlendirme yapmak zor, ancak SIPRI uzmanı Anthony’ye göre, bu savaş Avrupa’nın siyasi ve askeri coğrafyasını çoktan temelden sarstı bile. “Bundan böyle, 1990’lı yıllarda mutabakat sağlandığı üzere Rusya ile güvenlik alanında kapsamlı işbirliği yapılacağı tahayyülü de ortadan kalkıyor. Rusya gelecekte, kestirilmesi zor bir dönem için partner olamaz” diye konuşuyor.

SIPRI uzmanlarına göre, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı NATO’nun doğudaki üyeleri konusunda Rusya’nın hassasiyetlerini dikkate almaya son vermesinin de önünü açıyor. “NATO, doğudaki üyelerinde daimi muharip birlikler konuşlandırmayacağına dair Rusya’ya verdiği sözü artık yerine getirmekle yükümlü değil” deniyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Devletten Yardım Alanların Sayısı 11 Milyonu Aştı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre, devletten yardım alanların sayısı bir yılda 4 buçuk milyon kişiden 11 milyon kişiye ulaştı. Hanelere yapılan ortalama yardımın tutarı ise 2020 yılı için 572 lira olurken bu ücret 2021’de 552 liraya düştü.

Sözcü’den Deniz Ayhan’ın haberine göre, bakanlık 2020 yılında devlet yardımına muhtaç olan ve 1 milyon 154 bin hanede yaşayan 4 milyon 415 bin kişiye yardımda bulundu. Gıda ve giyim başta olmak üzere temel ihtiyaçları karşılanan hane sayısı bir yıl sonra ikiye katlanarak 2 milyon 830 bine yükseldi.

Devlet yardımı alan yoksul hanelerde yaşayanların sayısı da 11 milyon 370 bin kişi olarak hesaplandı. Sosyal yardımlar için bütçeden 2020 yılında 69 milyar lira çıkarken, bu rakam 2021’de yaşanan yoksul patlaması nedeniyle 97.8 milyar liraya yükseldi. Hanelere yapılan ortalama yardımın tutarı ise 2020 yılı için 572 lira olurken, yararlanan sayısı artınca tutar da 2021’de 552 liraya geriledi.

Barınamayan haneler

Raporda yer alan detaylarda ise en alt kademedeki yoksulluğun boyutu ortaya çıktı. Buna göre geçen yıl oturulamayacak derecede eski, bakımsız ve sağlıksız evlerde yaşamak zorunda kalan 30 bin 363 hane tespit edildi. Burada yaşayanlara 119.6 milyon liralık yardım yapıldı. Oysa 2020 yılında aynı durumdaki 23 bin 498 haneye 88.4 milyon lira yardım yapılmıştı.

Geçen yıl, ilk ve ortaöğretimde okuyan 132 bin çocuğa da kırtasiye, önlük ve çanta gibi temel okul yardımında bulunuldu. Oysa bir yıl önce aynı yardımdan sadece 42 bin öğrenci yararlanmıştı. Yoksul öğrenci sayısı bir yılda tam 90 bin kişi arttı. Aile Bakanlığı, 2021’de bakımını sağlayamadıkları 141 bin çocuk için ise ailelerine 1 milyar 959 milyon liralık destek sağladı. Aynı yardımdan 2020’de 129 bin çocuk yararlanmıştı.

Paylaşın

Gelecek Partisi’nden Dikkat Çeken ‘Cumhurbaşkanı Adayı’ İddiası

Millet İttifakı ve yeni kurulan partilerin ortak Cumhurbaşkanı Adayı kim olacak sorusu gündemden düşmüyor. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ile DEVA Partisi’nden oluşan 6’lı masa parlamenter sisteme dönüş için bir araya gelirken, son olarak CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayının 6 parti liderinden biri olduğunu belirtmesi yeni polemiklere yol açtı.

Flash TV’de Gizem Fidan’ın konuğu olan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Gözel, Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili olarak çarpıcı bir iddiada bulundu. Mustafa Gözel, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı Ahmet Davutoğlu” cevabını verdi.

İşte o diyalog; 

Peki şöyle bir soru sormak isterim belki de önemli bir bilgi aktarırsınız bize. Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?

Yani Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı Ahmet Davutoğlu. Bu ifadeleri okuduğum zaman ben bir gelecek Partili olarak bunu anlarım. Çünkü demiş ki devlet tecrübesi olacak, tarafsız yaklaşacak vesaire… Bana göre benim partimin lideri bu özellikleri haiz. Tabi ki yani her parti kendi liderini doğal olarak Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek ister, isteyecektir de. Bizim de doğal Cumhurbaşkanı adayımız bizim açımızdan Ahmet Davutoğlu’dur.

Ahmet Davutoğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığına konusunda nasıl yaklaşıyor. Gelecek Partisi içerisinde böyle duyumlar var mı?

Şimdi şöyle, partilerin talebi her zaman budur. Liderlerini orada en üst makam neredeyse orada görmek isterler.  Biz de zaman zaman bunları konuşuyoruz. Ama az önce bahsettiğim gibi nereye oturacağını dahi arka planda tutan bir liderin şu anda ben Cumhurbaşkanı olayım gibi bir hususta da asla böyle bir diretmesi olmaz.

Tabi gönlümüzden geçer. Ama şu anda önemli olan sayın Kılıçdaroğlu’nun da bahsettiği gibi 6 partinin veya başka bileşenlerde katılırsa, o geniş mutabakatın üstünde uzlaştığı ve memleketin faydasına olacak isim kimse onun aday olmasıdır. Şayet başka bir isim belirlenir ise Sayın Genel Başkanımız da bu konuda destek verecektir, feragat edecektir aday olma hakkından.

Olması gerekenin de eğer bu mutabakat devam ederse bütün genel başkanlar açısından da veya bütün adaylık düşünen unsurlar açısından da böyle olduğunu düşünüyorum. Liderlerden birisi olabilir, dışarıdan birisi de olabilir. Mutabakat sağlanan isme karşı herkesin fedakârlık gösterip destek vermesi ve memleketin hayrına neyse o konuda adım atması gerekir diye düşünüyorum.”

Paylaşın

Altından ‘Kur Korumalı’ TL’ye Geçişte Esaslar Belirlendi

Kur korumalı mevduat sistemi kapsamında altın varlıkların finansal sisteme kazandırılmasına ilişkin esasları belirleyen Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) tebliği yayımlandı.

Uygulamaya katılmak isteyen yurt içi yerleşik gerçek ve tüzel kişiler, yani vatandaşlar ve şirketler, fiziki altınlarını, gram cinsinden has altın miktarının tespiti için yetkili kuyumcuya veya bankaya teslim edecek.

Teslim alınan altınlar işlenmek üzere yetkili rafineriye teslim edilecek. Tebliğde yer alan ayrıntılar şöyle:

  • Altın hesabına 3, 6 ve 12 ay vade
  • Altın hesabı sahipleri has altın bakiyesini, dönüşüm fiyatı üzerinden TL’ye çevirerek üç, altı ay veya bir yıl vadeli TL mevduat veya katılma hesabı açabilecek.
  • TL mevduat veya katılma hesabına dönüştürülen altınlar bankalarca dönüşüm fiyatı üzerinden Merkez Bankası’na satılacak.
  • Bankanın mevduat hesabına uygulayacağı faiz oranı Merkez Bankası’nca belirlenen bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının altında olamayacak.
  • Katılma hesabına sağlanacak getirinin Merkez Bankası’nın katılım bankalarıyla açık piyasa işlemleri kapsamında yaptığı bir hafta vadeli geri satım vaadiyle alım işlemlerinde oluşan maliyetten düşük olması halinde aradaki fark katılım bankasınca karşılanabilecek, karşılanmayan kısmı Merkez Bankası ödemeyecek.
  • Merkez Bankası, bankanın mevduat hesabına uygulayacağı azami faiz oranını belirlemeye yetkili olacak.
  • Merkez Bankası’nca bu hesaplara vade sonunda yenilenme imkânı tanınabilecek. Yenilenen hesap ilk açılışta dönüştürülen altın tutarı ve vade sonu fiyatı üzerinden destekten yararlanmaya devam edecek. Hesabın yenilenmesine ilişkin esaslar Merkez Bankası’nca belirlenecek.

İlave getiri

  • TL mevduat veya katılma hesaplarının vade sonu fiyatının dönüşüm fiyatından yüksek olması ve fiyat farkı üzerinden hesaplanan tutarın banka tarafından ödenecek faiz veya kâr payından yüksek olması durumunda, fiyat farkı üzerinden hesaplanan tutardan faiz veya kâr payı düşülerek hesaplanan tutar Merkez Bankası’nca mevduat veya katılma hesabı sahibine ödenmek üzere ilgili bankaya aktarılacak.
  • Vadeden önce çekim yapılması halinde Merkez Bankası’nca fiyat farkı ödenmeyecek.
  • Uygulama kapsamında açılan TL mevduat veya katılma hesaplarına Merkez Bankası’nca belirlenecek usul ve esaslara göre vade sonunda ilave getiri ödenebilecek. İşlenmiş ve hurda altın karşılığının TL’ye dönüştürülmesiyle açılan hesaplar da ilave getiriden yararlanabilecek.
  • Tebliğ kapsamında işlem yapan yetkili kuyumcu, yetkili rafineri ve bankalara, Merkez Bankası’nın belirleyeceği esaslar çerçevesinde komisyon veya masraf ödenebilecek.
  • Yurt içi yerleşik gerçek kişilerin 28 Aralık 2021’de, yurt içi yerleşik tüzel kişilerinse 31 Aralık 2021’de mevcut altın hesaplarının, talep edilmesi halinde dönüşüm fiyatı üzerinden TL’ye çevrilmesine de imkan tanınacak.
Paylaşın

Rusya İle Ukrayna Arasında Barış Umudu

Rusyalı ve Ukraynalı yetkililer, Ukrayna’daki savaşla ilgili müzakereler hakkında şu ana kadarki en iyimser değerlendirmelerde bulundu. Hem Rusya hem de Ukrayna tarafı birkaç gün içinde olumlu sonuçların alınabileceğini öne sürdü.

Ukraynalı müzakereci ve cumhurbaşkanlığı danışmanı Mihaylo Podolyak internette yayınlanan bir videoda, “Birkaç gün içinde kelimenin tam anlamıyla bazı sonuçlara ulaşacağımızı düşünüyorum” dedi.

Müzakere konusunda “istekli” olduklarını fakat hiçbir ültimatomu kabul etmeyeceklerini de dile getiren Podolyak, “Prensip olarak pozisyonumuzdan ödün vermeyeceğiz. Rusya bunu şimdi anlıyor ve şimdiden yapıcı bir şekilde konuşmaya başlıyor. Taleplerimiz savaşın sona ermesi ve Rus askerlerinin çekilmesi. Diyalog söz konusu ve anlayışlı bir tavır görüyoruz” dedi.

RIA haber ajansına konuşan Rus delege Leonid Slutsky de barış umutlarını yeşerten bir açıklamada bulunarak, görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildiğini söyledi. Slutsky, “Şahsi beklentim, bu ilerlemenin önümüzdeki günlerde her iki delegasyonun ortak pozisyonuna ve imza konulacak bir belgeye dönüşmesi” dedi.

Rus ve Ukraynalı makamlardan eş zamanlı olarak verilen olumlu mesajlarda anlaşmanın kapsamı hakkında ise detay paylaşılmadı. İki taraf arasında en son geçen pazartesi Belarus’ta yapılan üçüncü tur müzakerede, esas olarak insani meselelere odaklanılmış, sivillerin savaştan kaçması için bazı koridorların açılmasına karar verilmişti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Cuma günü yaptığı açıklamada, görüşmelerde bazı “olumlu değişiklikler” olduğunu söylemişti. Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları arasında Antalya’daki görüşmede ise ateşkes yönünde belirgin bir ilerleme sağlanamamış, ancak analistler, görüşmelerinin bile savaşı sona erdirmek için açık bir pencere bıraktığını söylemişti.

“Birçok kente hava saldırıları şiddetlendi”

Öte yandan Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı işgal üç haftaya yaklaşırken birçok kente hava saldırıları şiddetlendi. Lviv kenti savaşın başlamasından bu yana ilk kez şiddetli saldırılarla sarsıldı. Alman Haber Ajansı (dpa) muhabiri kentte sabaha karşı çok sayıda patlama sesi duyulduğunu aktardı.

Saldırının Polonya sınırına 80 kilometre uzaklıkta düzenlendiği ve patlama seslerinin Polonya’dan da duyulduğu bildirildi. Lviv Belediyesi saldırının hedefinin bir askeri tesis olan Uluslararası Barışı Koruma ve Güvenlik Merkezi olduğunu duyurdu. 360 kilometrekare büyüklüğündeki merkezde askeri birliklerin tatbikatlar yapıldığı bildirildi. Lviv bölgesi valisi Maksim Kozitski, saldırıda 30’dan fazla roket atıldığını, 9 kişinin öldüğünü ve 57 kişinin yaralandığını açıkladı.

Ukrayna medyası saldırı doğrudan Lviv’e düzenlenmese de yetkililerin vatandaşlara yine de sığınaklarda kalması çağrısı yaptığını duyurdu. Kent Rus ordusunun düzenlediği saldırılardan kaçan Ukraynalıların toplandığı nokta olarak biliniyor. Ukraynalılar Lviv üzerinden Batılı ülkelere göç etmeye çalışıyor. Lviv şimdiye dek Ukrayna’daki en güvenli kentler arasında sayılıyordu. Bazı ülkeler bu nedenle büyükelçilerini Kiev’den Lviv’e yerleştirme kararı almıştı.

Paylaşın

Papa Francis’den Ukrayna Çağrısı: Bu Katliamı Durdurun

Katolik dünyasının Ruhani lideri Papa Francis, Rusya’nın Ukrayna işgalinin başladığı 24 Şubat’tan bu yana en sert kınamasını yaparak, ‘barbar saldırıların’ durdurulmasını istedi. Papa, ‘Tanrı aşkına bu katliamı durdurun’ diyerek çağrı yaptı.

Aziz Petrus Meydanı’nda toplanan binlerce kişiye konuşan Papa Francis, Rusya’nın Ukrayna işgali hakkında konuştu. Ukrayna’da başlatılan silahlı saldırıların ‘durması gerektiğini’ vurgulayan Papa, hastanelerin ve diğer sivil hedeflerin bombalanmasının ‘barbarca’ olduğunu ve ‘geçerli bir stratejik nedene dayanmadığını’ söyledi.

‘Tanrı aşkına bu katliamı durdurun’ diyerek çağrı yapan Papa Francis, Ukrayna kentlerinin mezarlığa dönüşme riski olduğunu ifade etti.

Rusya ile Ukrayna’dan barış umudu

Öte yandan Rus ve Ukraynalı yetkililer, Ukrayna’daki savaşla ilgili müzakereler hakkında şu ana kadarki en iyimser değerlendirmelerde bulundu. Hem Rus hem de Ukrayna tarafı birkaç gün içinde olumlu sonuçların alınabileceğini öne sürdü.

Ukraynalı müzakereci ve cumhurbaşkanlığı danışmanı Mihaylo Podolyak internette yayınlanan bir videoda, “Birkaç gün içinde kelimenin tam anlamıyla bazı sonuçlara ulaşacağımızı düşünüyorum” dedi.

Müzakere konusunda “istekli” olduklarını fakat hiçbir ültimatomu kabul etmeyeceklerini de dile getiren Podolyak, “Prensip olarak pozisyonumuzdan ödün vermeyeceğiz. Rusya bunu şimdi anlıyor ve şimdiden yapıcı bir şekilde konuşmaya başlıyor. Taleplerimiz savaşın sona ermesi ve Rus askerlerinin çekilmesi. Diyalog söz konusu ve anlayışlı bir tavır görüyoruz” dedi.

RIA haber ajansına konuşan Rus delege Leonid Slutsky de barış umutlarını yeşerten bir açıklamada bulunarak, görüşmelerde “önemli ilerleme” kaydedildiğini söyledi. Slutsky, “Şahsi beklentim, bu ilerlemenin önümüzdeki günlerde her iki delegasyonun ortak pozisyonuna ve imza konulacak bir belgeye dönüşmesi” dedi.

Rus ve Ukraynalı makamlardan eş zamanlı olarak verilen olumlu mesajlarda anlaşmanın kapsamı hakkında ise detay paylaşılmadı. İki taraf arasında en son geçen pazartesi Belarus’ta yapılan üçüncü tur müzakerede, esas olarak insani meselelere odaklanılmış, sivillerin savaştan kaçması için bazı koridorların açılmasına karar verilmişti.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Cuma günü yaptığı açıklamada, görüşmelerde bazı “olumlu değişiklikler” olduğunu söylemişti. Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları arasında Antalya’daki görüşmede ise ateşkes yönünde belirgin bir ilerleme sağlanamamış, ancak analistler, görüşmelerinin bile savaşı sona erdirmek için açık bir pencere bıraktığını söylemişti.

Paylaşın

‘AK Partili 14 Vekil Aylardır Erdoğan’dan Yanıt Alamıyor’ İddiası

Parti politikalarını tartışmak ve çeşitli önerilerde ya da uyarılarda bulunmak isteyen 14 AK Partili vekilin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşme talebine 6 aydır yanıt verilmediği öne sürüldü. 

Gazete Duvar’ın Duvar Arkası bölümünde yer alan iddiaya göre, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte yürütme tamamen Meclis dışına çıkınca bu durum AK Partili milletvekillerinden de çok sayıda şikayet gelmesine neden oldu.

Cumhurbaşkanı ile görüşemeyen vekiller bakanlara dahi ulaşamaz hale geldi. Birçok toplantıda dile getirilen bu sorunu çözmek için Meclis’te “nöbetçi bakan” uygulaması başladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da gruplar halinde milletvekilleri ile bir araya geldi. Ancak bu buluşmalar da milletvekillerinin seçim bölgelerine yönelik taleplerini dile getirdiği toplantılara dönüştü.

Parti politikalarını tartışmak, çeşitli önerilerde ya da uyarılarda bulunmak isteyen milletvekilleri bu kalabalık toplantılarda görüşlerini paylaşamadı.

Siyasi değerlendirmelerini aktarmak, tespit ettikleri eksiklikleri iletmek, yanlış gittiği düşünülen işlerin düzeltilmesi için önerilerde bulunmak isteyen vekiller bu kez ayrı randevular talep etmeye başladı.

Ancak bu randevulara da yanıt verilmedi. İddiaya göre AK Partili 14 milletvekilinin talep ettiği bir randevuya 6 aydır yanıt gelmedi.

Paylaşın

NATO’dan Rusya’ya Kimyasal Silah Uyarısı

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Welt am Sonntag gazetesine verdiği demeçte Rusya’yı kimyasal silah kullanmaması konusunda uyardı. Rusya, Ukrayna hükümetini ABD tarafından desteklenen laboratuvarda biyolojik silah üretmeye çalışmakla suçlamıştı.

Geçen günlerde kimyasal ve biyolojik laboratuvarlar konusunda bazı “saçma iddiaların” gündeme geldiğini hatırlatan NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “Kremlin haklı çıkarılamayacak şeyleri haklı çıkarmak için yanlış bahaneler icat ediyor” dedi.

ABD: Rusya kimyasal silah saldırısında bulunursa ağır bedel öder

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Rusya’nın Ukrayna’da kimyasal silah kullanması durumunda “ağır bir bedel” ödeyeceğini söyledi. CBS televizyonuna konuşan Sullivan, NATO’ya yönelik herhangi bir saldırının ittifakın tam yanıtını tetikleyeceğini söyledi ve potansiyel bir kimyasal silah saldırısı tehdidini incelediklerini kaydetti.

Sullivan, herhangi bir harekete karşı uyarmak için Moskova ile doğrudan temas halinde olduklarını da sözlerine ekledi. Sullivan, “Kitle imha silahlarının kullanılması, Putin’in uluslararası hukuka ve uluslararası normlara saldırısı açısından aştığışok edici ek bir çizgi olacaktır” dedi.

Birçok kente hava saldırıları şiddetlendi

Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı işgal üç haftaya yaklaşırken birçok kente hava saldırıları şiddetlendi. Lviv kenti savaşın başlamasından bu yana ilk kez şiddetli saldırılarla sarsıldı. Alman Haber Ajansı (dpa) muhabiri kentte sabaha karşı çok sayıda patlama sesi duyulduğunu aktardı.

Saldırının Polonya sınırına 80 kilometre uzaklıkta düzenlendiği ve patlama seslerinin Polonya’dan da duyulduğu bildirildi. Lviv Belediyesi saldırının hedefinin bir askeri tesis olan Uluslararası Barışı Koruma ve Güvenlik Merkezi olduğunu duyurdu.

360 kilometrekare büyüklüğündeki merkezde askeri birliklerin tatbikatlar yapıldığı bildirildi. Lviv bölgesi valisi Maksim Kozitski, saldırıda 30’dan fazla roket atıldığını, 9 kişinin öldüğünü ve 57 kişinin yaralandığını açıkladı.

Ukrayna medyası saldırı doğrudan Lviv’e düzenlenmese de yetkililerin vatandaşlara yine de sığınaklarda kalması çağrısı yaptığını duyurdu. Kent Rus ordusunun düzenlediği saldırılardan kaçan

Ukraynalıların toplandığı nokta olarak biliniyor. Ukraynalılar Lviv üzerinden Batılı ülkelere göç etmeye çalışıyor. Lviv şimdiye dek Ukrayna’daki en güvenli kentler arasında sayılıyordu. Bazı ülkeler bu nedenle büyükelçilerini Kiev’den Lviv’e yerleştirme kararı almıştı.

Paylaşın