İYİ Parti Lideri Akşener: Haram, Zehir, Zıkkım olsun!

Aydın’ın Nazilli İlçesi’nde halka seslenen İYİ Parti Lideri Akşener, iktidarın ekonomi politikalarını ve çok maaşlı bürokratları eleştirerek, “11 maaş alan müdürler var bu ülkede, yan gelip yatıyorlar. Haram olsun, zehir olsun, zıkkım olsun.” dedi.

Konuşmasında, Türk Telekom’un hisselerinin 1.6 milyar dolara yani 24 milyar liraya Varlık Fonu’na devredildiğini bu para ile haririlerin borçlarının ödendiğini söyleyen Akşener, “24 milyar lira ile yoksul kadınlara bir sene boyunca ayda 500 lira destek verilebilirdi. Çiftçiye iki katı bir yıllık para ödenebilirdi.

Bu para ile bütün girdi maliyetleri yüzde 50 düşürülebilirdi. Tarım üretiminde şahlanabilirdik. Devlet okullarında okuyan öğrencilerimize bir yıl boyunca sabah kahvaltısı ve öğlen yemeği verilebilirdi. Bunları yapmak yerine haririlerin borcunu sildiler. 24 milyar lirayı vatandaşın cebinden aldılar” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin herkesin birbirine hakaret ettiği bir dönemden geçtiğini belirten Akşener, konuşmasının devamında, “Uzun zamandır herkesin birbirine hakaret ettiği bir süreçten geçiyoruz. Herkesin birbirine hakaret ettiği bir ortama ben hayır diyorum. Vatandaşlarımız ile el ele vererek kutuplaştırma düzenini değiştireceğiz. Bu değişim helal oy ve demokrasi ile gelecek” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Merak Akşener, Aydın programına Nazilli’den başladı. Sabah saatlerinde parti otobüsü ile Nazilli’ye gelen Akşener, Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan ve partililer tarafından karşılandı. Akşener, daha sonra beraberindeki heyetle Nazilli Uzun Çarşı’da bulunan esnafları ziyaret etti, meydanda açıklamalarda bulundu:

“Aranızda olmaktan büyük bir heyecan duyuyorum. Bugün Nazilli burada gibi görünüyor. Bugün, hayatımda ilk defa bir geleneği beraber yaşadık. Pazar duası. Bereketli olmasını diliyorum. Allah hayırlı bol kazanç nasip etsin. İki yılı geçti il il, ilçe ilçe esnaf dolaşıyorum. Bu ziyaretlerin içinde kadınlarımızla karşılaşıyorum, kazan kaynatmakta zorlanıyorlar.

O gün dükkanların içinde bugüne kadar herhangi bir partiyi hiç yermedim. Kendi partimi hiç övmedim. Türkiye çok uzun zamandır şuculuk, buculuk üzerinden öyle bir kavga ettirildi ki, seçmen velinimet olmaktan çıktı. İsterim ki hepsi buraya gelsin, size hesap versin. İşte o zaman seçmen velinimet olur. Çok uzun zamandır herkesin birbirine hakaret ettiği bir süreçten geçtik, ben buna ‘Hayır’ diyorum. Biz sizinle el ele verip Türkiye’deki bu kutuplaşma düzenini değiştireceğiz. Neyle değiştireceğiz? Demokrasiyle sandıkta değiştireceğiz.

Telekom gitti biliyor musunuz? 1.6 milyar dolara Telekom’un hisselerini Varlık Fonu’na bıraktılar. Halbuki 2026 yılında kendiliğinden devlete geçecekti. Ama Hariri bunların arkadaşı, beraber tatil yapıyorlar. Dünyanın en büyük soygunu yapıldı bu ülkede. En son 1.6 milyar doların karşılığı 124 milyar lira. Ayda beş yüz lira ev kadınlarına para verilebilirdi. Çiftçilere iki katı bir yıllık para ödenebilirdi. Tarım üretiminde şahlanabilirdik.

Öğrencilere, ilköğretimden lise son sınıfa kadar devlet okulunda okuyan bütün çocuklara sabah kahvaltısı ve öğle yemeği verilebilirdi bir yıl boyunca. 124 milyar lirayı sizin benim cebimizden aldılar. ‘Haram olsun, zıkkım olsun’ demeyeyim de ne diyeyim? 11 maaş alan müdürler var bu ülkede, yan gelip yatıyorlar. Haram olsun, zehir olsun, zıkkım olsun.”

“Çocuğuma harçlık veremiyorum”

Akşener’in mikrofonu uzattığı bir kadın, 3 yetim çocuğu olduğunu söyleyerek, “Kimine 5 yerden maaş gidiyor, kimine de…Benim çocuğum delik deşik ayakkabıyla gidiyor. Ben çocuğuma harçlık veremiyorum sabahleyin. Delik deşik ayakkabıyla gidiyor. 2 senedir kan kusuyorum, kan. Sabaha kadar konuşuyorum. Kendi kendime delirdim. Vallahi, billahi delirdim. 3 tane çocuğum, yetimim var. Eşime söz verildi, dilekçe yapıldı ölüm aylığı için. 6-7 ay bizden prim ödememizi istediler, prim ödedik. Ondan sonra da bize tekmeyi attılar. Aklımı yitirdim artık.” diyerek isyan etti.

Mikrofonu alan Akşener, “Onlar seni burada duymaz. Ben senin sesini duyuracağım. En önemli ceza sandığa gideceksiniz, derdi olan sandıkta cezalandıracak” dedi. Daha sonra bir kuyumcu dükkanına giren Akşener, işlerin nasıl olduğunu sordu. Sektörün kötü durumda olduğunu belirten kuyumcu esnafı şu ifadeleri kullandı:

“İnsanımız kendi karnını doyuramıyor ki, gelsin alışveriş yapsın, takısını alsın. Vatandaşlar düğünde takı takıp, sonra geri iade etmek istiyorlar çünkü insanımızın alım gücü yok artık. Evine ekmeği zor götüren bir insan bu durumda gelip de düğünde takısını alması mümkün değil. Bu yüzden bizim sektörümüzde artık bu yüzden yavaşladı.

Hani diyorlar ya, ‘yastık altındaki altınları çıkarın’ onlar zamanında ülke çok iyi durumdayken yapılmış altınlardı ve onları koruyamıyorlar şuan. Koruyamadıkları için de zaten şuan yastık altındakileri de çıkarın diyorlar. Çıkardıkları için de zaten bu durumdayız. Pandemiden dolayı da iyice işler kötü. Pandemide belli bir birikimimiz olduğu için zaten bu dükkan ayakta.”

Paylaşın

Vladimir Putin Ne İstiyor?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya işgalinin başlangıcında hızla kazanılacağını varsaydığı bir savaş için belirlediği hedefler, bugün biraz daha hafifletilmiş gibi görünüyor.

Ancak net olan şu ki, Putin bunu Rus tarihinde çok önemli bir an olarak görüyor. Rus liderin ilk amacı, Ukrayna’yı ele geçirmek, hükümetini devirmek ve Batılı savunma ittifakı NATO’ya katılma arzusunu tamamen sona erdirmekti.

Rus halkına amacının “Ukrayna’yı askerden ve Nazilerden arındırmak ve Ukrayna hükümetinin sekiz yıl boyunca zorbalık ve soykırımına maruz kalan insanları korumak” olduğunu söyledi.

Putin, “Ukrayna topraklarını işgal etmeyi planlamıyoruz. Kimseye zorla hiçbir şey dayatma niyetinde değiliz” diye ısrar etti.

Bombardıman devam ediyor – ancak barış görüşmelerinden gelen son haberler, Rusya’nın artık hükümeti devirmek istemediğini ve bunun yerine tarafsız bir Ukrayna’yı hedeflediğini gösteriyor.

Putin tüm cephelerde savaşıyor

Öte yandan Putin’in Çarşamba gecesi Rus halkına hitap ettiği konuşma oldukça sıradışıydı. Kremlin’den konuşan Rusya Devlet Başkanı’nın her cephede savaştığını gördük.

Özel askeri operasyon adını verdiği Ukrayna işgalinin plana göre gittiğini söyledi. Konuşmasında Rusya’nın askeri harekatını meşru müdafaa çerçevesine oturtmaya çalıştığını duyduk.

Putin kendi ülkesinde de bir savaşın içinde olduğunu ve uluslararası yaptırım dalgasının burada büyük ekonomik zorluğa ve sosyal huzursuzluğa neden olabileceğini biliyor.

Putin artan enflasyondan ve artan işsizlikten bahsetti. Ekonomik zorluklar şiddetlenmeye başladığında Rus halkının onu suçlamaması için günah keçileri arıyor. Hainleri, dış güçlere hizmet eden köşe yazarlarını ve “Batı yanlısı pislikleri” kınadı.

Başka bir deyişle, “onlara karşı biz, kötülere karşı iyiler” mesajı verdi. Vladimir Putin, Ukrayna işgalinin istenmeyen sonuçlarının sorumluluğundan kaçmak için ülkesinde bir bölünme yaratmaya çalışıyor. Bu konuşmanın Rus toplumu üzerindeki etkisinin ne olacağını bekleyip görmemiz gerekiyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a ‘Köşene Çekil’ Çağrısı

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrıda bulunarak, “20 yıldır iktidardasın kardeşim; ülkeye hizmet etmekten çok kendine, ailene, yakın çevrene, yandaşlarına hizmet ettin. Artık çekil, köşene çekil. Ülkeyi kişisel çıkar peşinde koşmayan, ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutanlar yönetsin.” dedi.

Erdoğan’ın, “Muhalefet, ‘Seçimi kazanırsak ülkedeki mültecileri göndereceğiz’ diyor, biz göndermeyeceğiz” ifadelerini de değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Erdoğan sığınmacıları vatandaş yapıp oy mu kullandıracak?” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yetkin Report’tan gazeteci Murat Yetkin’in sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı daha önce Suriye’de barış sağlanınca geri dönebileceklerini, hatta Suriye içindeki kampların bu amaca da hizmet ettiğini söylemişti? Söylem değişikliğini neye bağlıyorsunuz?

“Erdoğan ilk defa böyle bir şey söylüyor. Ben bunun altında seçim hesabı olabileceğinden kuşkulanıyorum. Sormak gerekiyor: Sen sığınmacılara vatandaşlık verip, onlara oy kullandırarak koltuğunu mu korumak istiyorsun? Kendi vatandaşlarından değil, Suriyelilerden, Afganlardan medet umarak koltuğunu korumaya çalışan bir anlayış Türkiye’yi yönetemez. Sığınmacılara vatandaşlık vermek istiyorsan gidelim referanduma, halka soralım. Bakalım halk istiyor mu sığınmacılara vatandaşlık verilmesini?”

Siz de ilk defa söylüyorsunuz böyle bir şeyi, yani vatandaşlık için referandumu.

“Evet, ilk defa söylüyorum. Büyük şehirlerden başlayarak sığınmacı gettoları oluşmaya başladı. Sorumlu bir devlet adamı getto oluşumlarının tehlikelerinin de farkında olur. Ama Erdoğan sadece koltuğunu korumaya çalışıyor, artık Türkiye’yi yönetemiyor, böyle bir noktaya geldi.”

Seçim yasasındaki değişiklikler çerçevesinde mi görüyorsunuz sığınmacıları göndermeyeceği çıkışını?

“Seçim yasasındaki değişikliklerin amacı seçimlerde adaleti sağlamak için değil, koltuğunu korumak için… Seçim yasasıyla oynayarak koltuğunu korumayı başkaları da daha önce denedi ama hiçbiri başaramadı. Bir iktidar artık yolcuysa, halk onu gönderir, yasalarla oynayarak kendisini de koltuğunu da kurtaramaz.

Erdoğan’ın artık bir şeyi görmesi lazım. 20 yıldır iktidardasın kardeşim; ülkeye hizmet etmekten çok kendine, ailene, yakın çevrene, yandaşlarına hizmet ettin. Artık çekil, köşene çekil. Ülkeyi kişisel çıkar peşinde koşmayan, ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutanlar yönetsin.”

Haberin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Almanya Parlamentosu’na Seslenen Zelenskiy, Daha Fazla Destek İstedi

Berlin’de Alman Parlamentosu’na hitap eden Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, , İngiltere Parlamentosu’na ve ABD Kongresi’ne hitaben yaptığı konuşmaların temalarını tekrarladı ve liderleri Rusya’nın saldırısına karşı daha fazla tepki vermeye çağırdı.

Zelenskiy, ülkesi için daha fazla destek talep etti. Alman milletvekilleri tarafından ayakta alkışlanan Zelenskiy, Ukrayna halkının özgür yaşamak istediğini ve bir ülkenin boyunduruğu altına girmek istemediğini belirterek, şu anda sivil ya da asker fark etmeksizin Rus saldırılarına hedef olduklarını ifade etti.

Üç haftadır devam eden saldırılarda binlerce Ukraynalı’nın hayatını kaybettiğini, Rusya’nın sivil ya da asker ayırt etmeksizin tüm halkı hedef aldığını söyleyen Ukrayna Devlet Başkanı, “İşgalciler, Avrupa’nın ortasında 2022 yılında 108 çocuk öldürdü” diye konuştu. Zelenskiy, “Bu savaşı durdurmada bize yardım edin” dedi.

Alman milletvekillerine hitaben, “Belki farkında değilsiniz ama yine bir duvarın arkasındasınız, Berlin Duvarı değil, ama Avrupa’nın ortasında, özgürlüğün olduğu yerde, bu duvar daha da güçlü” diyen Zelenskiy, Ukrayna topraklarına düşen her bomba, alınmayan her kararla özgürlüğü tutsaklıktan ayıran bu duvara bir tuğla daha konduğunu dile getirdi.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Almanya Başbakanı Olaf Scholz’a seslenerek, “Sayın Scholz, bu duvarı yıkın, bizi destekleyin” çağrısında bulundu. Zelenskiy, Scholz’dan Almanya’ya hak ettiği liderlik rolünü vermesini ve böylece “kendinden sonraki nesilleri de gururlandırmasını” istedi.

AB ve Kuzey Akım eleştirisi

Alman siyasilerin Ukrayna’ya karşı tarihi sorumluluğunu da hatırlatan Zelenskiy “Daha sonra telafisi için çok uzun zaman gerekecek bir şeyin olmaması için şimdi Ukrayna’ya yardım edilmesi gerektiği” ifadesine vurgu yaptı. Almanya’ya 1940’ların sonundaki Berlin ablukası sırasında Batılı müttefikler tarafından kurulan hava köprüsünü hatırlatan Zelenskiy, “Biz bir hava köprüsü kuramıyoruz çünkü semalarımızdan yalnızca Rus bombası yağıyor” diye konuştu.

Ukrayna Devlet Başkanı Batı’ya yönelik eleştirilerde de bulundu. Rus doğal gazını Baltık Denizi üzerinden Almanya’ya taşıyan Kuzey Akım 2 boru hattı projesinin büyük savaşa hazırlık olduğu ve savaşı finanse ettiği uyarısını defalarca yaptıklarını belirten Zelenskiy, her defasında “Bu, ekonomiyle alakalı” cevabını aldıklarını söyledi.

Zelenskiy, Ukrayna’nın NATO üyeliğine yönelik de böyle bir kararın olmadığı yanıtının verildiğini ifade etti. “Şimdi de Avrupa Birliği’ne üyeliğimiz konusunda tereddüt ediyorsunuz” diyen Ukrayna Devlet Başkanı, bunun bazıları için siyasi olabileceğini ancak, gerçekte bahsi geçen duvara bir tuğla daha eklediğini savundu.

Paylaşın

Ev Kirasında Fahiş Artışa Düzenleme Geliyor

İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelinde ev kiraları yükselmeye devam ederken, fahiş ev kirası artışına karşı bir dizi uygulama yapılması planlanıyor. İktidara yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesi, kiralardaki fahiş artışa karşı yapılacak düzenlemeleri duyurdu.

Konut kiralarının artmasını fırsat bilen ev sahipleri mevcut kiracılarını evlerinden çıkararak evlerini çok daha yüksek tutarlara kiralayacakları yeni kiracılar bulmak istiyorlar. Evden çıkmayı kabul etmeyen kiracılara ise sözleşmelerin çok üzerinde oranlarda zam yapılmak isteniyor.

İktidara yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesinde yer alan haberde ev kiralarında artış ve fırsatçı ev sahiplerine karşı yapılacak düzenlemelere ilişkin bilgilere yer verildi.

Fahiş artışa ‘tavan’ talebi

TÜFE üzerinde artış ve kira parasında ek zam isteyen ev sahiplerine yönelik şikayetler tüketici hakem heyetlerini, sektör temsilcileri, ilgili kurumları harekete geçirdi. Kiracıya verilen yasal haklar uygulanmadığı durumlarda Tüketici Hakem Heyeti’ne, taraflar arasında anlaşmazlıklarda mahkemeye dava başvurusu yapılabilir.

Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar, kirasını düzenli ödeyen, enflasyon oranında artıran kiracıların sözleşme sürecinden önce evden çıkarılmasının yasal olarak mümkün olmadığını belirterek, “Ev sahiplerinin bunun aksine talepleri olması durumunda kira miktarına göre il ve ilçelerdeki tüketici hakem heyetlerine, Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması Genel Müdürlüğü, Maliye, CİMER’e şikâyette bulunmalılar. Kira sözleşmesine ödeyecekleri bedeli, süreyi mutlaka yazmalılar” dedi.

Sektör temsilcileri de kirada fırsatçılığın son bulması için geçici olarak zam sınırlaması, tavan getirilmesini önerdi. Ayrıca, 5 yılı dolan kiracılardan rayiç bedel isteme süresinin 8 yıla çıkarılması da talepler arasında yer alıyor.

Ev kirasında sözleşme sona erdirilemez

Kiracı ve kiralayan arasındaki anlaşma, kiracının hakları da Borçlar Kanunu’na göre belirleniyor. Kanuna göre, Kira sözleşmelerinde kira bedelinin belirlenmesi dışında kiracı aleyhine herhangi bir değişiklik yapılamıyor. Konut ya da işyeri kiralarında kiracı, sözleşme süresinin bitiminden en az 15 gün önce bildirimde bulanmazsa sözleşme aynen devam eder. Yenilenmeyen kontratlar aynı şekilde 1 yıl süreyle daha geçerli olur. Bu durumda mal sahibi, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez.

Sektör temsilcileri, “Çocuğum evlenir, kendim taşınacağım” gerekçesiyle evin boşaltılmasını isteyen ev sahiplerinden noterden yazı istenmesi uyarısında bulunuyor. Kiracılar, bu koşulla çıkarıp 2 ay sonra kiraya veren ev sahiplerinden 1 yıllık kira kadar tazminat, taşınma masrafı alabilir.

Paylaşın

DSÖ: Kovid 19 Vakaları Dünya Genelinde Yüzde 8 Arttı

Dünya Sağlık Örgütü, (DSÖ) bir ay süren düşüşün ardından tekrar artmaya başlayan Kovid 19 vakalarının ‘buzdağının görünen kısmı’ olduğunu söyleyerek, salgın karşısında ‘uyanık’ olunması için çağrı yaptı.

Euronews’ta yer alan habere göre; DSÖ, 7-13 Mart arasında haftalık vaka sayısının küresel çapta yüzde 8 arttığını açıkladı. Örgüt, bazı ülkelerin test sayılarını düşürmesine karşın 11 milyon vaka ve 43 bin can kaybının görüldüğü martın ikinci haftasının ocak ayından sonra ilk artışı işaret ettiğini vurguladı.

Bulaşın yayılmasında Omicron varyantının etkili olduğu vurgulandı ve bazı ülkelerdeki düşük aşılama oranı ise yanlış bilgilenmeye bağlandı.

DSÖ Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, “Vakalardaki artış, bazı ülkelerde testlerin azaltılmasına rağmen gerçekleşiyor, bu da gördüğümüz vakaların buzdağının sadece görünen kısmı olduğu anlamına geliyor” dedi.

Son dönemde özellikle Çin’de artan vakaların ardından sert karantina kuralları uygulanmaya başladı. Binlerce kişinin yaşadığı kentler tamamen kapatıldı.

Bir dizi uzman ise Avusturya, Almanya, İsviçre, Hollanda ve Birleşik Krallık’ta mart ayının başından bu yana artan vakalarla Avrupa’nın başka bir koronavirüs dalgasıyla karşı karşıya olduğuna dair endişelerini dile getirdi.

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok Avrupa ülkesi, hastaneye yatış oranlarının azaldığı gerekçesiyle kısıtlamaları gevşetme kararı almıştı. Bu kapsamda dışarıda maska takılması ve izolasyon kuralları yeniden düzenlendi.

Paylaşın

ABD’den Yeni Açıklama: 3. Dünya Savaşı İstemiyoruz

Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, ABD’nin Ukrayna’ya yönelik açıkladığı güvenlik yardımlarının “taarruz değil savunma amaçlı olduğunu” söyledi. Psaki, Beyaz Saray’da düzenlediği günlük basın toplantısında, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski’nin taleplerine ilişkin soruları yanıtladı.

ABD’nin bugün Ukrayna için açıkladığı 800 milyon dolarlık savunma yardımı paketinde hava savunma sistemleri bulunduğunu anımsatan bir gazeteci, Psaki’ye “Ukrayna’ya hava savunma sistemi veriyorsunuz ancak savaş uçağı vermiyorsunuz. Amaç gerginliği azaltmaksa bu ikisi arasındaki fark ne?” sorusunu yöneltti.

Psaki, “Ukrayna’ya sağladığımız yardımlar taarruz değil savunma amaçlı. Dolayısıyla hava savunma sistemleri savunma amacıyla kullanılırken uçaklar taarruz amacıyla kullanılıyor” yanıtını verdi.

ABD’nin Ukrayna’ya savaş uçağı verilmesi ve Ukrayna’da uçuşa yasak bölge tesis edilmesi konusundaki tutumunu değiştirmediğini belirten Psaki “Biz 3. Dünya Savaşı istemiyoruz” dedi.

Psaki “gerginliği artırmamak” için kendilerinin Ukrayna’ya savaş uçağı vermeyeceklerini ancak diğer NATO müttefiklerinin bu konudaki kararlarına da karışmayacaklarını kaydetti.

  • NATO da daha önce uçuşa yasak bölge kararını almayacaklarını açıklamıştı. Kapsadığı bölgede askeri uçuşların yasaklanması demek olan uçuşa yasak bölge kararı, Ukrayna üzerinde uçan Rusya uçaklarının engellenmesini içeriyor ve bu da savaşa ABD veya NATO’nun da katılması anlamına gelebilir.

Zelenski ne istemişti?

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, ABD Kongresi’nin dünkü ortak oturumunda kongre üyelerine hitap etti. Zelenski, çevrim içi oturumda bağlandığı ABD Kongresine savaşla ilgili son durumu ve taleplerini anlattı.

Zelenski, Ukrayna üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturulmasını ve S-300 gibi hava savunma sistemleri konusunda ABD’den destek istedi. Zelenski, ülkesinin tarihinin en zor döneminden geçtiğini vurgulayarak, Rusya’nın saldırıları karşısında tüm özgür dünyanın ve özellikle ABD yönetiminin desteğine ihtiyaçları olduğunu söyledi:

Kongre üyelerine Pearl Harbor ve 11 Eylül saldırılarını hatırlatan Zelenski, bu saldırılarda sadece Amerikalıların değil aynı zamanda Amerikan değerlerinin de saldırıya uğradığını, şu an Ukrayna’ya aynı şeylerin olduğunu kaydetti.

“Uçuşa yasak bölge isteği çok mu fazla?”

Zelenski, “Rusya’nın ülkesine binlerce füze fırlattığını ve Ukrayna’da Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görmediği bir teröre neden olduğunu” söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:

“İnsanların hayatlarını kurtarmak için Ukrayna üzerinde bir uçuşa yasak bölge oluşturulmasını istemek çok mu fazla? Rusya’nın ülkemizi terörize etmemesi için insani bir uçuşa yasak bölge istemek çok mu fazla? Eğer bunun çok fazla olduğunu düşünüyorsanız size bir alternatif sunuyoruz ve S-300 ya da benzeri savunma sistemlerine ihtiyaç duyduğumuzu söylüyoruz.”

ABD’ye “dünya liderliği” çağrısı

Rusya’ya uygulanan yaptırımların da hafifletilmeden sürmesi gerektiğini ifade etti: “Ukrayna’da halkımızı yok etmek için Rusya’nın sizden tek bir sent dahi almadığından emin olun.”

Zelenski, Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesi için bir araya gelecek ülkelerin gerekirse savunma desteği, gerekirse yaptırım, gerekirse siyasi destek konusunda çaba gösterebileceğini söyleyerek, aksi takdirde Ukraynalıların ölmeye devam edeceğini belirtti ve ABD’ye, dünyaya liderlik yapması ve savaşı durdurması çağrısı yaptı.

Müzakeredeki taleplerini anlattı

Zelenski, dün gece yayımladığı video mesajında da “Müzakerelerde önceliklerim kesinlikle net. Savaşın sona ermesi, güvenlik garantileri, egemenlik, toprak bütünlüğünün yeniden sağlanması, ülkemiz için gerçek garantiler, ülkemizin gerçek korunması” dedi.

Rusya askerlerine silah bırakma çağrısı yapan Zelenski, Rusya uçaklarının, kuşatılmış Mariupol’daki yüzlerce insanın saklandığı tiyatroya kasıtlı olarak bomba attığını ve bunun sonucunda binanın yıkıldığını söyledi: “Ölü sayısı henüz bilinmiyor. Rusya’nın halkımıza, Mariupol’umuza, Donetsk bölgemize yaptıklarından dolayı kalbim parçalanıyor. Rusya vatandaşları. Mariupol ablukanızın İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Leningrad ablukasından farkı nedir?”

Rusya’ya karşı yeni yaptırım paketlerine ihtiyacın olduğunu ifade eden Zelenski, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile yaptığı görüşmede, Avrupa ülkelerine sığınan Ukrayna vatandaşlarının desteklenmesi konusunda anlaştığını da dile getirdi.

Paylaşın

AİHM’e Başvurularda Türkiye Rusya’nın Yerini Aldı

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, Rusya’yı bugün resmen üyelikten çıkartması, Moskova’nın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatına yönelik sorumluluklarının da sonunu getirdi.

Son yıllarda AİHM’e yapılan başvuru sıralamasında sürekli ilk sırada yer alan Rusya’nın üyeliğinin son bulmasıyla ikinci sırada yer alan Türkiye bu ülkenin yerini aldı.

Strasbourg Mahkemesi’nde 2021 yılı sonu itibarıyla karar için bekleyen şikayetlerde, Rusya 17 bin 13 başvuruyla ilk sırada yer alırken, Türkiye 15 bin 251, Ukrayna 11 bin 372 ikinci ve üçüncü sıraları aldı. Romanya 5 bin 690 ve İtalya 3 bin 646 ile 4. ve 5. sıralarda.

2021 yılı itibarıyla AİHM bekleyen yaklaşık 70 bin davanın yüzde 70’ini Rusya, Türkiye, Ukrayna ve Romanya’dan gelen başvurular oluşturuyordu.

AİHM’de 2021’de açıklanan mahkeme kararlarında daha önceki yıllarda olduğu gibi Türkiye, ifade özgürlüğü alanında yine en fazla mahkumiyeti alan ülke olmuştu. AİHM, geçen yıl 31 davada Türkiye’yi ifade özgürlüğü şikayetinde insan hakları ihlalinden mahkum etmişti.

AİHM, Rusya aleyhine açılan bütün davaların incelenmesini askıya aldı

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Rusya’nın resmen üyelikten çıkartılması yönündeki kararının ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de bir açıklama yaptı. AİHM, Rusya aleyhine açılan bütün davaların incelenmesini askıya aldığını duyurdu.

Rusya’nın üyelikten çıkması ne anlama geliyor?

Rusya’nın komünizmin yıkılışının ardından doğu Avrupa ülkelerinde siyasi sistemlerin demokratikleştirilmesine yardımcı olan Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkması sembolik önem taşıyordu.

Ancak Moskova’nın üyelikten çıkmasının en somut sonucu 145 milyonluk Rus halkının bundan böyle konseyin yargı kolu olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) korumasından yararlanma hakkının ortadan kalkması.

Rusya’nın üyelikten çıkmasıyla üye ülkelerdeki cezaevi ve karakolları haber vermeden teftiş etme hakkına sahip bağımsız uzmanlardan oluşan Avrupa İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi, bir daha bu ülkeye ziyaret gerçekleştiremeyecek.

Üye ülkelerin anayasa ve yasalarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygunluğunu denetlemekten sorumlu Venedik Komisyonu, yine Moskova hakkında bağlayıcı kararlar veremeyecek.

Öte yandan Rusya’nın üyelikten çıkması konseyin bütçesinde yılda yaklaşık 500 milyon euro yani yüzde 7’lik gibi önemli bir azalmaya sebep olacak.

Rusya’nın üyelikten çıkartılma süreci nasıl işledi?

Rusya’nın, Ukrayna’ya yönelik askeri saldırıları nedeniyle Avrupa Konseyi’nin Bakanlar Komitesi’nde ve Parlamenterler Meclisi’nde temsil hakkı 25 Şubat’ta askıya alınmıştı.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 10 Mart’ta konseyin tüzüğünün 8. maddesi kapsamında AKPM’den Rusya’ya yönelik alınabilecek yeni yaptırım kararlarını görüşmesini istemişti. Rusya, 28 Şubat 1996’da Avrupa Konseyi üyesi olmuştu.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

ABD Merkez Bankası, Üç Yıl Sonra Faiz Artırdı

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkez bankası Federal Reserve (Fed), enflasyondaki rekor artışa karşı, beklenen adımı atarak faiz oranını 25 baz puan artırdı. Üç yıllık aradan sonra ilk kez faiz artırımına giden Fed, faiz oranını 0-0,25’ten 0,25-0,50 aralığına yükseltti.

Fed’in bu yıl içinde altı faiz artırımı daha yapabileceği ve faiz oranını yıl sonuna kadar yüzde 1,875’e yükselteceği tahmin ediliyor.

Enflasyonda artış, büyümede düşüş beklentisi

Fed, enflasyon tahminini de yükselterek 2022 sonu itibarıyla yüzde 4,3 olarak açıkladı. Yıllık hedef daha önce yüzde 2 olarak belirlenmişti. Aralık ayı itibarıyla yüzde 4 olarak tahmin edilen ekonomik büyüme beklentisi de yüzde 2,8’e indirildi.

ABD’de enflasyon, 1970’ler sonrasının en yüksek seviyelerine çıkarak Şubat ayında yüzde 7,9 olarak kaydedilmişti. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle tavan yapan petrol fiyatları da ekonomide endişeleri artırıyor.

Bazı iktisatçılar, Fed’i faiz artırımı kararında yavaş davranarak riskleri artırmakla eleştirmişti. Fed’in faiz kararı gelişmekte olan ülkelerde de merakla bekleniyordu.

ABD’nin faizi artırması, doların bu ülkelerin para birimleri karşısında değer kazanmasına yol açıyor. Bu ülkelerin de para birimlerinin değer kaybını önlemek için faiz artırımına gitmesi bekleniyor.

Türkiye’de de Merkez Bankası Para Politikası Kurulu yarın toplanarak faiz kararını görüşecek. Fakat ekonomistler bir faiz artışı beklemiyor.

Paylaşın

Babacan: Erdoğan Ve Bahçeli Kendi Kazdıkları Kuyuya Düşecek

Cumhur İttifakı’nın Meclis’e sunduğu seçim yasasını değerlendiren DEVA Lideri Babacan, “Açık açık ifade ediyorum. Erdoğan ve Bahçeli, kendi kazdıkları kuyuya kendileri düşecek. Seçim günü geldiğinde, halkımızın iradesi, her türlü siyaset mühendisliği ürünü formülü yıkıp geçecek.” dedi.

Haber Merkezi / Babacan, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “Biz sadece ve sadece halkımızın sağduyusuna güvenerek bu yola çıktık. Halkımızın yoğun ilgi ve teveccühüyle de yolumuza devam ediyoruz. Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’ye sesleniyorum: Masa başında üretilen formüllerle, entrikalarla seçim kazanılmaz. Seçim meydanda kazanılır. Onun için Erdoğan ve Bahçeli’ye hodri meydan diyorum.” ifadelerini kullandı.

Babacan, açıklamasının devamında, “Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli baş başa verip, jübile seçimlerine nasıl gireceklerini konuşmuşlar. Ancak, görünen köy kılavuz istemez. Sonuç şimdiden ülkemize hayırlı olsun. Önümüzdeki seçimler, Sayın Bahçeli’nin çeyrek yüzyıllık genel başkanlık kariyerinin de jübilesi olacak. Biz kendilerini, er ya da geç, kendilerine yakışan bir şekilde uğurlayacağız. Ardından, ülkemizi en kısa sürede, huzura, zenginliğe ve adalete kavuşturacağız. Önümüzdeki seçimler, devletin elindeki tüm imkanların, iktidardaki parti lehine seferber edildiği son seçim olacak.

İktidar ortaklarının aklına harita mühendisliği yapmak gelmiş. Seçimi, mevcut kurallarla artık kazanamayacaklarını nihayet anladıkları için, seçimin kurallarını değiştirme gayretine düşmüşler.Fakat yine yanılıyorlar! Çünkü seçimi, mevcut seçim sistemi yüzünden kaybedeceklerini zannediyorlar. Oysa kaybetmelerinin asıl nedeni, seçim sistemi falan değil. Kaybedecek olmalarının asıl nedeni, evirilip içine düştükleri zihniyet. Kaybeden kendi zihniyetleri, bu otoriter zihniyet olacak.” dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık değerlendirme toplantısında konuştu. Babacan’ın gündeminde seçim kanunu tasarısı, dış politikadaki diplomasi trafiği ve aile hekimlerinin talepleri vardı. Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Seçim yasalarıyla oynamaktan medet umanlar, halkın çoktan vermiş olduğu bir kararla inatlaşmaya çalışıyorlar. Beyhude. Halkın desteğini kaybedip, seçimi matematik formülleriyle kazanacaklarını zannediyorlar. Vay yavrum vay… Uğraşsınlar, mümkün değil. Açık açık ifade ediyorum. Erdoğan ve Bahçeli, kendi kazdıkları kuyuya kendileri düşecek. Seçim günü geldiğinde, halkımızın iradesi, her türlü siyaset mühendisliği ürünü formülü yıkıp geçecek.

Biz sadece ve sadece halkımızın sağduyusuna güvenerek bu yola çıktık. Halkımızın yoğun ilgi ve teveccühüyle de yolumuza devam ediyoruz. Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’ye sesleniyorum: Masa başında üretilen formüllerle, entrikalarla seçim kazanılmaz. Seçim meydanda kazanılır. Onun için Erdoğan ve Bahçeli’ye hodri meydan diyorum.

‘Jübile seçimlerine nasıl gireceklerini konuşmuşlar’

Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli baş başa verip, jübile seçimlerine nasıl gireceklerini konuşmuşlar. Ancak, görünen köy kılavuz istemez. Sonuç şimdiden ülkemize hayırlı olsun. Önümüzdeki seçimler, Sayın Bahçeli’nin çeyrek yüzyıllık genel başkanlık kariyerinin de jübilesi olacak. Biz kendilerini, er ya da geç, kendilerine yakışan bir şekilde uğurlayacağız. Ardından, ülkemizi en kısa sürede, huzura, zenginliğe ve adalete kavuşturacağız. Önümüzdeki seçimler, devletin elindeki tüm imkanların, iktidardaki parti lehine seferber edildiği son seçim olacak.

İktidar ortaklarının aklına harita mühendisliği yapmak gelmiş. Seçimi, mevcut kurallarla artık kazanamayacaklarını nihayet anladıkları için, seçimin kurallarını değiştirme gayretine düşmüşler. Fakat yine yanılıyorlar! Çünkü seçimi, mevcut seçim sistemi yüzünden kaybedeceklerini zannediyorlar. Oysa kaybetmelerinin asıl nedeni, seçim sistemi falan değil. Kaybedecek olmalarının asıl nedeni, evirilip içine düştükleri zihniyet. Kaybeden kendi zihniyetleri, bu otoriter zihniyet olacak.

Ukrayna’da yaşanan gelişmeler nedeniyle, diplomaside yoğun bir trafiğin yaşandığı günlerden geçiyoruz. Dış politikanın, günübirlikçi zihniyete terk edilemeyecek kadar önemli bir konu olduğu bir dönemden geçmekteyiz. Dış politikanın, bir kişinin duygu ve dürtüleriyle yönetilemeyeceği bir dönemdeyiz. Bu nedenle, başta Avrupa Birliği ve NATO ülkeleri olmak üzere, diğer devletlerle yürütülen görüşmeleri çok yakından takip ediyoruz. Uluslararası alanda, ülkemizin ağırlığına duyulan ihtiyacın arttığı bir dönemde; iktidardaki zihniyetin kapasitesinin küresel gelişmeleri taşıyamaya yetmediğini görüyoruz.

‘Türkiye’yi AB sürecine yeniden sokacak siyasi akıl DEVA Partisi’nde’

Türkiye’yi, Avrupa Birliği sürecine yeniden sokacak siyasi aklın DEVA Partisi’nde olduğu özgüveniyle hareket ediyoruz. Tam demokrasiye varacağımız bu rotada vatandaşlarımızın hukuk güvenliğini ve refahını yükselteceğiz. Avrupa’yla ekonomik iş birliğimizi güçlendirerek, Avrupa ülkelerinden ülkemize akacak doğrudan yatırımların artmasını sağlayacağız. Asya’yla, Afrika’yla, tüm dünya coğrafyasıyla iyi ilişkilere dayanan bir anlayışla ülkemizin çıkarlarını koruyacağız.

Sağlık sistemini yönetmenin en iyi yolu, insanların hastalığa yakalanmasını önleyecek tedbirleri baştan alabilmektir. Koruyucu hekimlik sistemi güçlendirilmelidir. Hastanelerin üzerindeki yük hafifletilmeli, sağlık çalışmalarında gereken kaynaklar ve verimlilik arttırılmalıdır. Hükûmete, hekimleri hedef alan tüm eylem ve söylemi terk etmesi gerektiğini söylüyoruz. Sağlık hizmetleri geriye gidiyorsa tek sebebi kötü yönetimdir. Kimse suçu sağlık çalışanlarımıza ve hekimlerimize atmaya çalışmasın. Bu çağrımın bir numaralı muhatabının Sayın Erdoğan olduğunu ve dün yine kürsüden hekimlere nefret boca eden Bahçeli olduğunu tekrar ifade etmek istiyorum.

İnanıyorum ki önümüzdeki 14 Martlar hekimlerimizin eylem değil bayram yapacağı bir gün olacak. Önümüzdeki yıllar sağlık çalışanlarımızın insanca yaşadığı yıllar olacak. Aile hekimlerinin iş güvencelerini ortadan kaldıran, sözleşmelerinin feshini kolaylaştıran ve ifade özgürlüklerini kısıtlayan Ceza Yönetmeliği’nin derhal değiştirilmesi gerektiğini söylüyoruz.”

Paylaşın