Belçika’da Otomobil Kalabalığa Daldı: 6 Ölü, 12 Ağır Yaralı

Belçika’nın güneyindeki bir kasabada yüksek hızlı bir aracın karnaval için bir araya gelen kalabalığa çarpması sonucu 6 kişi hayatını kaybetti; en az 12 kişi de ağır yaralandı. Yerel basında çıkan haberlerde, kazanın polis tarafından kovalanan bir arabadan kaynaklanmış olabileceği belirtildi.

Belçika’nın Strépy-Bracquegnies beldesinde düzenlenen karnaval etkinliğinde bir aracın kalabalığa dalması sonucu dört kişi hayatını kaybetti. Belçika haber ajansı Belga’nın belediye başkanından edindiği bilgilere göre, olayda 12’si ağır olmak üzere 32 kişi de yaralandı. Olayın kaza mı yoksa saldırı mı olduğu konusunda incelemelerin devam ettiği bildirildi.

Brüksel’in yaklaşık 40 kilometre güneybatısında bulunan 9 bin nüfuslu küçük beldede bu sabah düzenlenen karnaval etkinliğine dalan aracın, daha sonra yoluna devam ettiği ancak bir süre sonra durdurulabildiği bildiriliyor.

Söz konusu karnaval etkinliği hakkında haber yapmak üzere bölgede bulunan Belçika RTL televizyonu ekibi, insanların karnaval etkinliği çerçevesinde müzik eşliğinde eğlenirken, sadece birkaç saniye içinde bunun yerini çığlıkların aldığını aktardı. Bölgedeki televizyon ekibi, araç insanların içine daldığı sırada yaklaşık 150 kişinin kutlama yaptığını aktardı.

Belediye Başkanlığı, olay üzerine beldenin bağlı bulunduğu Le Louvière bögesinde acil durum planının devreye sokulduğunu duyurdu. Belçika İçişleri Bakanı Annelies Verlinden de hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve ailesine başsağlığı, yaralılara geçmiş olsun mesajı yayınladı.

2016 yılında Fransa’nın Nice kentinde araçla düzenlenen terör saldırısını Berlin, Stockholm, Londra ve Barcelona gibi farklı Avrupa metropollerinde benzer saldırılar izlemiş, bundan dolayı pek çok ülkede araçla saldırıların engellenmesi amacıyla kalabalıkların toplantığı meydanlara veya alışveriş merkezlerine araç girişini engelleyen tedbirler alınmaya başlamıştı. Bu olaylar nedeniyle de otomobillerin kitlelerin bulunduğu yerlere veya kalabalık grupların katıldığı etkinliklerin içine sürülmesi çok yönlü soruşturuluyor.

Paylaşın

Çocuklarda Ekran Bağımlılığı: Gelişimleri İçin Zararlı Mı?

Çocukların telefon, tablet ya da televizyon ekranlarına olan bağımlılığı gelişimlerini engelliyor mu? Bu durum genelde anne babaları endişelendiriyor. Zaman zaman politikacılar da bu yönde ailelere yasal sorumluluklar getiriyor.

Örneğin Çin’de yeni kurallar, çocukların yalnızca hafta sonu ve tatil günleri birer saat video oyunu oynamalarına izin veriyor. Peki ekran bağımlılığı sağlığa zararlı mı? Bilim, aileler ve politikacılar gibi bu duruma ‘kategorik’ yaklaşmıyor.

Aralık ayında Le Monde gazetesinde bir bildiriye imza atan yaklaşık 100 milletvekili “çocukların ekrana fazla bakmalarının yüzyılın laneti” olabileceğini söylüyordu. Bu bildiriyi iktidar ve muhalefet cephesinden birçok milletvekili desteklemişti.

Bildiride milletvekilleri, ekran önünde vakit geçirmenin çocukların uyku düzenini, duygu yönetimini, dil öğrenimi ve hafıza gelişimini olumsuz etkilediğini belirtiyor ve bu yönde toplumda farkındalık oluşturulması gerektiğini vurguluyor.

Toplumda ekrana olan bağımlılığın özellikle çocukların zeka gelişimini olumsuz etkilediği inanışı hakim. Yapılan araştırmalar koronavirüs salgını döneminde çocukların ekran önünde geçirdiği zamanın katlandığını gösteriyor. Bu dönemde ailelerin ‘ekran bağımlılığı’ konusundaki endişeleri de arttı.

Bilim ekran bağımlılığına nasıl yaklaşıyor?

Öncelikle, psikiyatr ve çocuk gelişimi uzmanları arasında bu konuda bir görüş birliği bulunmuyor. Bu konuda bugüne kadar birçok bilimsel çalışma yapıldı. Ancak bu çalışmalar da farklı sonuçlara ulaşmış durumda.

Örneğin 2022 yılının Mart ayı başında JAMA Psychiatry’de yayımlanan bir çalışmada 12 yaş altı çocuklarda ekran önünde harcanan vakit ile davranışsal sorunlar arasında bir bağlantı olduğuna dikkat çekiliyor ancak bunun ‘zayıf’ olduğu belirtiliyor.

Araştırmaya öncülük edenlere göre bu araştırmada, daha önce yapılan çalışmalar da ele alındı ve bu çalışmaların ne kadar ciddi oldukları da araştırıldı.

JAMA Psychiatry’de yayımlanan araştırmada, ekran bağımlılığı konusunda ciddi bir uyarıya dikkat çekilmiyor. Araştırmayı yapanlar, bu tür benzer çalışmalarda ‘metodolojik titizlik’ eksikliği nedeniyle ekranla ilgili olumsuz etkilerin genellikle ‘abartıldığı’ eğilimi olduğunu söylüyor.

Yine araştırmacılar, bu konuda yapılan son çalışmaların, genel olarak ekran bağımlılığı ile davranışsal sorunlar arasında gittikçe daha zayıf bir bağlantı olduğu sonucunu verdiğini ancak yine de bir ikisi arasında bir bağlantının tamamen olmadığı anlamına da gelmediğini dile getiriyor.

İngiliz psikiyatr Russell Viner bu konuda şöyle diyor: “Bu çalışma elbette iki durum arasında (ekran bağımlılığı ile davranışsal sorunlar) bir bağlantı olduğunu kabul ediyor ancak bu bağın oldukça zayıf olduğu ortaya çıkıyor ki bu da rahatlatıcı bir durum”

Son çalışmanın sonuçları biraz rahatlatıcı gibi görünse de ortada meselenin neden-sonuç ilişkisiyle ilgili net bir durum yok.

Çocuklar ekrana çok fazla baktıkları için mi sorun yaşıyorlar, yoksa zaten (evde veya dışarıdaki sosyal yaşamları) sorunları olduğu için mi ekran önünde bu kadar vakit harcıyorlar? Ekranlara işaret ederek, nedenden çok semptomları mı hedef alıyoruz?

Russell Viner bu konuda “Bu çok kompleks bir durum ve soruna neden olanın ekranlar olduğu sonucuna varamayız.” diyor ve şöyle bitiriyor:

“Hem yetişkinler hem de çocuklar için ekran önünde geçirilen zamanlar pozitif bir eğitim kaynağı da olabilir aynı zamanda dikkatleri dağıtmaya da neden olabilir.”

(Kaynak: Euronews)

Paylaşın

Ukrayna’da Bazı Siyasi Partilerin Faaliyetleri Askıya Alındı

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski, Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi’nin, ülkedeki geniş çaplı savaşı göz önünde bulundurarak, sıkıyönetim dönemi boyunca bazı siyasi partilerin faaliyetlerini askıya almaya karar verdiğini belirtti.

Yayımladığı görüntülü mesajında Zelenski, Ukrayna’nın her zaman barışçıl bir çözüm aradığını söyledi. “Barıştan en çok biz yanayız” dedi.

Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi’nin, ülkedeki geniş çaplı savaşı göz önünde bulundurarak, sıkıyönetim dönemi boyunca bazı siyasi partilerin faaliyetlerini askıya alma kararı verdiğini vurgulayan Zelenski, bu çerçevede “Yaşam İçin Muhalefet Platformu”, “Şaria Partisi”, “Bizim”, “Muhalefet Bloku”, “Sol Muhalefet”, “Sol Güçler Birliği”, “Devlet”, “Ukrayna İlerici Sosyalist Partisi”, “Ukrayna Sosyalist Partisi”, “Sosyalistler” ve “Vladimir Saldo Bloku” partilerinin faaliyetlerinin durdurulduğunu aktardı.

Zelenski, ayrıca “Vladimir Saldo Bloku” partisinin Ukrayna’da bilinmediğini ve seçimler öncesi Herson’da kurulduğunu anımsatarak, bu partinin Rus ordusu yanlısı ve sözde Herson Halk Cumhuriyeti’nin yaratılmasına katıldığı iddia edilen Herson belediye meclisi üyesi Saldo ile bağlantılı olduğuna dikkati çekti.

Rusya’nın liman kenti Mariupol’a yönelik sürdürdüğü bombardımanın yüzyıllar boyunca hatırlanacağını söyleyen Zelenskiy, “Bu işgalcilerin bu barış şehrine yaptıkları, gelecek yüzyıllarda hatırlanacak türde bir terördür” dedi.

300 binden fazla kişinin halen bombardıman altında yaşadığı kentte, iki haftadan uzun bir süredir elektrik, gaz ve şebeke suyu verilemiyor. Şu ana kadar saldırılarda, sivillerin kaldığı sığınaklar, bir çocuk ve doğum hastanesi ve sivil yerleşim yerleri vuruldu.

Ukraynalı yetkililer, kentte 2400’den fazla kişinin öldürüldüğünü kaydediyor. New York Times gazetesine konuşan bir Ukraynalı yetkili, 4.500 kadar sivilin kentten Rusya topraklarına götürüldüğünü aktardı.

İddialara göre, Rusya bazı sivilleri zorla ülke topraklarına doğru tahliye ediyor. BBC’ye son durumla ilgili konuşan Belediye Başkanı Vadim Boyçenko, kent merkezinde zarar görmemiş tek bir yapının kalmadığını söyledi.

Boyçenko tüm şehirde sivillerin yaşadığı konutların yüzde 80’inin ya zarar gördüğünü ya da yıkıldığını aktarıyor. Kırım’ı, Donbas bölgesine bağlaması nedeniyle bu liman kenti Rusya için stratejik bir askeri hedef.

Paylaşın

‘Kur Korumalı Mevduat’ın Devlete 3 Aylık Maliyeti 14 Milyar TL

Kur korumalı mevduat (KKM) sisteminde 3 aylık hesapların vadesi önümüzdeki hafta doluyor. Bu 3 aylık süreçte dolar yüzde 26 değerlendi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre mart ayı itibariyle kur korumalı mevduat hesaplarındaki toplam tutar ise 561 milyar 869 milyon TL.

Bu tutarının 70 milyar TL’lik bölümü 23-30 Aralık 2021 dönemde büyük çoğunluğu TL hesaplardan geçişle KKM’ye bağlandı. Birinci grupta ortalama kur seviyesi 11.84 liradan 70 milyar TL’ye verilen döviz garantisinin devlete ilk maliyeti, -önümüzdeki hafta doların 14.72 lira (14-19 Mart ortalaması) olduğu varsayımıyla- 14 milyar lirayı buluyor.

Sözcü’den Mehtap Özcan Ertürk’ün haberine göre bankacılık uzmanı, ekonomist Erol Taşdelen, sürekli Türk Lirası’nda kalıp paralarını vadeli hesapta tutanların kur korumalı hesaplarda kârlı çıkacağını söyledi.

Taşdelen, “İlk açan grupta dolar 11.62 liraydı. Şu an görünen faiz gelirini düştüğümüzde +2 TL fazladan kazançları olacak. Bu normal faiz gelirinin iki katından fazla ek gelir demek” dedi.

Bu farkı Hazine’nin ödeyeceğine işaret eden Taşdelen, “Asıl sorun bu. Hangi kamu yararı var da kur farkı vatandaşın vergileri ile Hazine tarafından karşılanıyor. Bu durumda Hazine’nin sosyal transfer harcamaları ihtiyacı olana değil parası olana gidiyor. Devlet eli ile zenginden alıp fakire verilmesi gereken kaynak, parası olan zenginlere gidiyor” yorumunda bulundu.

Paylaşın

ABD, Türkiye’den S-400’leri Ukrayna’ya Vermesini İstedi

ABD’den bazı yetkililer Türkiye’ye Rusya yapımı S-400 hava savunma sistemlerini Ukrayna’ya gönderme konusunu gündeme getirdi. İddianın sahibi Reuters. Ajansın aktardığına göre ABD’li yetkililer geçtiğimiz ay Türkiye’yle yapılan görüşmelerde bu öneriyi ortaya attı.

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman’ın geçen ay Türkiye’ye yaptığı ziyarette gündeme geldi. ABD’li yetkililer Türkiye’ye bu konuda resmi bir talepte bulunmazken Türkiye tarafı görüşmelerde konunun gündeme geldiğini ama pek muhtemel görünmediğini aktardı.

Türkiye S-400’lerin Ukrayna’ya gönderilmesinin hem teknik zorluklar açısından hem de Moskova’dan gelecek tepkiye bağlı siyasi sebeplerle mümkün olmadığını söyledi.

S-400’ün özellikleri

Sovyetler Birliği döneminde S-300 füzelerinin üretilmesinden sonra geliştirilmeye başlayan S-400 sistemi, 2007’den bu yana Rusya’nın silah envanterinde yer alıyor. S-400, önemli siyasi, ekonomik ve askeri hedefleri “yüksek etkili koruma” için tasarlanan bir sistem olarak tanımlanıyor.

Dünyadaki en iyi hava savunma sistemlerinden biri olarak nitelendirilen sistem, savaş uçakları, radar tespit ve kontrol uçakları, keşif uçakları, stratejik ve taktik uçaklar, taktik, operasyonel-taktik balistik füzeler, orta menzilli balistik füzeler, hipersonik hedefler ve diğer gelişmiş hava saldırısı araçlarını imha etmek üzere tasarlandı. S-400 taburu, en az bir mobil operasyon komuta merkezi, 8 fırlatıcı ve 32 füzeden oluşuyor.

Kısa, orta ve uzun menzillerde füzeleri aynı anda kullanabilen S-400, 600 kilometre uzaklıktaki hedefi algılama özelliğine sahip ve saniyede 4,8 kilometre hızla füze gönderilebiliyor. Sistem, hedefe 10 saniyeden daha az sürede tepki veriyor.

S-400, çok uzun menzilli 40N6 model füzeyle 400 kilometre, uzun menzilli 48N6 model füzeyle 250 kilometre, orta menzilli 9M96E2 model füzeyle 120 kilometre ve kısa menzilli 9M96E model füzeyle de 40 kilometredeki hedefleri vurabiliyor.

Sistemin hedefleri arasında B-2 ve F-117 hayalet uçaklar, B-1, F-111 ve B-52H stratejik bombardıman uçakları, EF-111A ve EA-6 elektronik harp uçakları, TR-1 keşif uçağı, E-3A ve E-2C erken uyarı radar (AWACS) uçakları, F-15, F-16, F-35 ve F-22 savaş uçakları, Tomahawk füzeleri ve balistik füzeler yer alıyor.

Rus basınına göre, Rusya’da Moskova bölgesi, Güney Askeri bölgesi, Pasifik ve Baltık filolarında olmak üzere toplam 5 S-400 alayı bulunuyor. Her alayda sekizer fırlatma sisteminin bulunduğu 2’şer tabur yer alıyor. Rusya’daki S-400 tabur sayısının 2020’ye kadar 56’ya çıkarılması öngörülüyor.

Rusya, S-400 hava savunma sisteminin satışıyla ilgili şu ana kadar Türkiye dışında sadece Çin ile anlaştı.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Müslüman Ülkeler Arasında Adaletle Yürüyen Kalmadı

“Bugün verilere baktığımızda İslam ülkelerinin ne hale getirildiğini görüyoruz” diyen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Adalet, eğitim gibi alanlarda İslam ülkeleri geridedir. Müslümanlar arasındaki kavganın da büyüdüğünü görüyoruz. Kimi grupların dini kullanarak bir şeyler elde etmesiyle Müslüman ülkeler arasında adaletle yürüyen kalmadı” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, “Dinimiz İslam’ın kendisiyle Müslümanlığımız arasındaki farkın gün geçtikçe açıldığını kabul etmeliyiz. İslam’ın özünde yer alan çoğulculuğun gün geçtikçe azaldığı, Müslümanlar arasındaki kardeş kavgasının tüm çabalara rağmen sonlandırılmadığı gerçeğiyle yüzleşmeliyiz. Kimi grup ve yapıların kendi çıkarları doğrultusunda dini değerlerimizi istismar etmesine hep birlikte karşı durmalıyız” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Kongre Merkezi’nde Elmalı Belediyesi’nin düzenlediği Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Paneli’ne katldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, panelin açılışında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Değerli konuklar, saygıdeğer hocalarım, milletvekili arkadaşlarım, il başkanımız, büyükşehir belediye başkanımız ve Elmalı’nın saygıdeğer belediye başkanı ve saygıdeğer eşleri; efendim Türkiye ilahiyat birikiminin saygın mensupları biraz sonra açıklamalar yapacaklar, görüşlerini açıklayacaklar, ben de dikkatle dinleyeceğim. Elmalılı Hamdi Yazır anısına düzenlenen bu akademik toplantıda sizlere hitap etmenin mutluluğunu yaşıyorum. Bu toplantıya beni davet eden, başta Elmalı Belediyesi olmak üzere konferansın tertip heyetine de şükranlarımı sunuyorum. Bu ve benzeri toplantıların Türkiye’nin huzurlu geleceğine eşsiz katkılar yapacağına duyduğum inançla tüm katılımcılara sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Konuşmamda benden çok daha iyi tanıdığınızı düşündüğüm merhum Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın yaşamına ilişkin bilgileri paylaşmayı düşünmüyorum. Sizler yapacağınız sunuşlarla merhum Yazır’ın Cumhuriyetimize yaptığı katkıları en yalın şekliyle zaten anlatacaksınız. Ben merhum Yazır’ın yaşamından ziyade kendisinin başta ‘Hak Dini Kur’an Dili’ eseri olmak üzere tüm eserleri ışığında Türkiye’nin temel problemlerine ilahiyat penceresinden nasıl bakılabileceğine dair naçizane görüşlerimi sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Değerli konuklar, Osmanlı’nın son devrinde yetişmiş ve Cumhuriyetimizin kuruluşunda önemli görevler üstlenmiş saygın bir din alimi olan Elmalılı, kendini kuranı anlamaya ve açıklamaya adamıştır. Bu adanmışlığın haklı bir sonucu olarak TBMM’nin 21 Şubat 1925 tarihli oturumunda kabul edilen Türkçe Kuranı Kerim tefsirinin hazırlanması kararının ardından kapısı çalınan ilk isim olmuştur. Teklifi kabul eden Elmalılı, tefsiri yazmaya 1926 yılında başladı ve ‘Hak Dini Kur’an Dili’ adını verdiği eserini 1938 yılında tamamladı. Yaklaşık 12 yıl süren ve Elmalılı tefsiri olarak bilinen tefsir son derece özgün bir çalışmadır.

Örneğin Sayın Mustafa Bilgin İslam ansiklopedisinin ‘Hak Dini Kur’an Dili’ maddesinde eseri Mehmet Akif’in ifadesiyle İslam’ı asrın idrakine söyletme gayesi taşıyan ciddi ve yorucu bir emeği yansıtması olarak değerlendirir. Sayın Bilgin eserin bir Kuran tefsiri olmasının yanı sıra ayetlerin yorumu münasebetiyle pek çok itikadı, ameli, ilmi ve felsefi meseleye çağdaş metodolojiyi de kullanarak geniş ölçüde orijinal düşünce ve çözümler ihtiva ettiğini de savunur, vurgular. Şüphesiz Elmalılı’nın bu başarısı klasik alim özellikleriyle, çağdaş fikir adamı özelliklerini birleştirmeyi başarmış bir şahsiyet olmasından kaynaklanmaktadır.

Değerli konuklar, peki biz bugün bu tefsirin ışığında Türkiye’nin temel problemlerine nasıl bakmalıyız. Değerli konuklar, hak diyoruz, hukuk diyoruz, adalet diyoruz. Peki Elmalılı ne diyor? Elmalılı’nın kadılık makamına tayin edilecek kişinin hür olması şartına ilişkin önemli bir değerlendirmesi vardır. Elmalılı’nın kadınların hür olması şartına yaptığı özel vurgu sadece köle ve köle sahibi arasındaki ilişkiye dair değildir. Elmalılı’nın vurgusu kadıların yani yargı makamında oturanların dış etkilere karşı koyacak niteliklere sahip olması şartını da kapsamaktadır. Bu haliyle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile yargı dağıtanların bağımsızlığı ve tarafsızlığı toplumsal adalet ve huzurumuz için bir zorunluluktur.

Değerli konuklar, çünkü Elmalılı’nın şüphesiz ki Allah size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emretmektedir şeklinde Türkçeye aktardığı ayette de buyurulduğu üzere devletin dini adalettir. Devlet işin ehline verildiği, işi ehline verenlerce yönetildiği ve sonuç olarak adaletle hükmedildiği zaman bir vasfa kavuşmuş olur.

Aksi halde ideal bir devlet yönetiminden söz edemeyiz. Eski Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Ali Bardakoğlu’nun da ifade ettiği üzere din açısından önemli olan adalettir. Hakkın, doğrunun egemenliğidir. Bir ülkede zulüm, haksızlığın, eşitsizliğin, kayırmacılığın keyfiliğin değil hukukun üstünlüğü, açıklık, eşitlik ve şeffaflığın hakim olması vatandaşların onur ve haklarının korunması sadece beşeri değil aynı zamanda dini bir zorunluluktur. Bir daha ifade edeyim, sadece beşeri değil aynı zamanda dini bir zorunluluktur.

Değerli dostlarım, İslam dünyasının nasıl bir duruma sürüklendiğini de bir veriyle açıklamak isterim. George Washington Üniversitesinden Şehrazat Rahman ve Hüseyin Askeri adlı iki bilim insanı 2015 yılından buyana düzenli olarak İslamilik endeksi adlı bir çalışma yürütüyorlar. Bu endekste adalet ve yönetim, ekonomi, yolsuzluklar, insan hakları ve uluslararası hukuk gibi üst başlıklar çerçevesinde 150’ye yakın ülke İslami kriterlere uygunluklarına göre sıralanıyor.

2020 yılı endeksine göre İslam ülkeleri üzülerek ifade edeyim en alt sıralarda bulunuyor ve her yıl biraz daha geriliyor. Bu endeks 2015 yılında ilk defa yayınlandığında Katar 39. sıradaydı. 40.sırada Birleşik Arap Emirlikleri vardı, Malezya 43. sıradaydı. Türkiye ise 65. sırada bulunuyordu. 5. yılın sonunda yani endeksin 2020 yılı verilerine üzülerek ifade edeyim İslam ülkeleri açısından hiç de iç açıcı değil 2020 yılı endeksi. Malezya yine 43. sırada. Ancak Birleşik Arap Emirlikleri 47, Katar 51. sıraya gerilemiş durumda. 2015 yılında 65. sırada bulunan Türkiye ise 2020 yılında 100. sırada. Endeksin 2020 yılı sonuçları itibariyle ilk 40 sırada hiçbir İslam ülkesi yer almıyor. İlk sırada ise Yeni Zelanda bulunuyor. İkinci sırada İsveç, üçüncü sırada Hollanda yer alıyor. Yani Yeni Zelanda İslami kriterlere göre yaşayan ülkeler arasında ilk sırada bulunuyor.

Bu endeksin ortaya koyduğu sonuçlar İslam’ın ortaya koyduğu kriterler açısından Müslüman olarak yaşadığımızı ancak İslam’dan da nasıl uzaklaşmış olduğumuzu gözler önüne seriyor. Bu örnekler ışığında dinimiz İslam’ın kendisiyle Müslümanlığımız arasındaki farkın gün geçtikçe açıldığını kabul etmeliyiz. İslam’ın özünde yer alan çoğulculuğun gün geçtikçe azaldığı, Müslümanlar arasındaki kardeş kavgasının tüm çabalara rağmen sonlandırılmadığı gerçeğiyle yüzleşmeliyiz. Kimi gurup ve yapıların kendi çıkarları doğrultusunda dini değerlerimizi istismar etmesine hep birlikte karşı durmalıyız.

Değerli misafirler, bugün imrenerek bakacağımız, vatandaşlarının huzurunu, hakkını, hukukunu koruyan, adaletle hükmedilen bir İslam ülkesi görmekte zorlanıyoruz. Örneğin dünyanın en büyük göçmen hareketliliği Müslüman ülkelerden batı ülkelerine doğru yaşanıyor. Ege’nin, Akdeniz’in soğuk sularında hayatlarını kaybedenlerin büyük bir bölümü Müslüman kardeşlerimiz.

Dünya silah sanayinin en önemli alıcıları arasında Müslüman ülkeler ilk sıralarda yer alıyor ve ne yazık ki, çoğu yerde bu silahlar Müslüman kardeşlerimize yönelik kullanılıyor. Bu örnekler çoğaltılabilir. Oysa örnekleri çoğaltmak yerine topyekûn azaltmanın yollarını bulmalıyız. Büyük İslam Bilgini Elmalılı Hamdi Yazır’ın bir diğer önemli mesajı da şudur; bir toplumda hurafelerin yayılmasını engellemenin yolu ilahi kelamın her çağda yorumlanmasıdır. Çünkü insan yüce Allah’ın mesajını her döneme hitap eden evrensel mesajlar olarak ancak yorum gücüyle kavrayabilir.

Değerli dostlarım, bütün zorlukları aşacağımıza duyduğum inançla başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere dinimizin doğru anlaşılması konusunda içtenlikle çaba harcayan cumhuriyetin kurucu kadrolarını rahmetle anıyor, Elmalılı Hamdi Yazır’ın şahsında bu çabaya katkı veren tüm din alimlerimize şükranlarımı sunuyorum. Bir kez daha sempozyumunuzun hayırlı olmasını diliyor ve bu sempozyumu İstanbul’da düzenleyen Elmalı Belediye Başkanımıza da yürekten teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun efendim.”

Paylaşın

Babacan: Ülkeyi İflas Ettirdiler, Eski Defterleri Karıştırıyorlar

Partisinin Balıkesir Sındırgı’daki ilçe kongresinde konuşan DEVA Lideri Babacan, “Siz partili ve taraflı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kedi olalı bir fare tuttuğunu gördünüz mü? Yok… Onun için Cumhurbaşkanı sürekli eski defterleri karıştırıp duruyor. Aynı müflis tüccar gibi. Demirel’in tabiriyle, dünün güneşiyle bugünün çamaşırını kurutmaya çalışan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: Tüm yetkiyi tek elde topladığınızdan bu yana ne yaptığınızı onu anlatın.” dedi.

Haber Merkezi / “Sayın Erdoğan son dönemde bozuk bir plak gibi tutturdu. ‘Bu yolları, köprüleri biz yapıyoruz, muhalefet bu projelere son verecek’ diyor. Herhalde rüya gördü, kendi rüyasıyla kavga ediyor” diyen Babacan şu ifadeleri kullandı:

Dün 1915 Çanakkale Köprüsü açıldı. Evet, önemli bir proje. Vatana millete hayırlı olsun. Ancak, 45 bin araç geçişi ve araç başına da 16 euro geçiş ücreti taahhüdüyle yapılabildi. Gerçekten bir yarışma olsaydı, o proje üç beş kişiden zarfta teklif alarak değil açık bir ihaleyle yapılsaydı, çok daha düşük bir garanti bedeli ve geçiş ücretiyle yapılabilirdi. Hem büyük proje yapacaksın hem de ucuza mâl edeceksin. Maharet orada.

Yap-işlet-devret projelerinin tamamını DEVA Partisi iktidarının ilk 90 gününde teknik, idari, hukuki ve yasama denetimine tabi tutacağız. Kamu Özel İşbirliği yöntemini, makul bir nakit akışı üreten projelerle sınırlayacağız. Eğitim sağlık gibi alanlarda bu modelin kullanılmasına izin vermeyeceğiz.

“Siz partili ve taraflı cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kedi olalı bir fare tuttuğunu gördünüz mü?” diye soran Babacan, “ Yok… Onun için Cumhurbaşkanı sürekli eski defterleri karıştırıp duruyor. Aynı müflis tüccar gibi. Demirel’in tabiriyle, dünün güneşiyle bugünün çamaşırını kurutmaya çalışan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: Tüm yetkiyi tek elde topladığınızdan bu yana ne yaptınız onu anlatın” dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Balıkesir’de partisinin Sındırgı ilçe kongresinde konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı;

“Sayın Erdoğan son dönemde bozuk bir plak gibi tutturdu. ‘Bu yolları, köprüleri biz yapıyoruz, muhalefet bu projelere son verecek’ diyor. Herhalde rüya gördü, kendi rüyasıyla kavga ediyor. DEVA Partisi Türkiye’nin layık olduğu en büyük projeleri yapabilecek tek partidir. Biz çok daha büyük projeleri, çok daha ucuza mal ederiz. Milletimizin vergilerini bir avuç müteahhide peşkeş çekmeyiz. Devletin de milletin de kazıklanmasına izin vermeyiz.

Dün 1915 Çanakkale Köprüsü açıldı. Evet, önemli bir proje. Vatana millete hayırlı olsun. Ancak, 45 bin araç geçişi ve araç başına da 16 avro geçiş ücreti taahhüdüyle yapılabildi. Gerçekten bir yarışma olsaydı, o proje üç beş kişiden zarfta teklif alarak değil açık bir ihaleyle yapılsaydı, çok daha düşük bir garanti bedeli ve geçiş ücretiyle yapılabilirdi. Hem büyük proje yapacaksın hem de ucuza mâl edeceksin. Maharet orada.

Yap-işlet-devret projelerinin tamamını DEVA Partisi iktidarının ilk 90 gününde teknik, idari, hukuki ve yasama denetimine tabi tutacağız. Kamu Özel İşbirliği yöntemini, makul bir nakit akışı üreten projelerle sınırlayacağız. Eğitim sağlık gibi alanlarda bu modelin kullanılmasına izin vermeyeceğiz.

Bu projelerin ortak akılla ve tüm paydaşların katılımıyla gerçekleştirilmesini sağlayacağız. Şeffaf ve açık ihale usulüyle sağlıklı bir yatırım ortamı oluşturacağız. Bu projeler nedeniyle kamunun yapacağı harcamaları, şeffaf bir şekilde ve periyodik olarak kamuoyuyla paylaşacağız.

Bu aralar iktidarın 1990’lardan çıkarıp getirdiği bazı siyasetçiler var. Hani meydanlarda ‘iki anahtar’ diye oy isteyip, sonra vatandaşın cebindeki parayı hiç edenler. Ülkeyi yönetmeye çalışan otoriter ittifaka hatırlatmak isterim: Seçim yasasındaki oynamalarla, Beyaz Torosların gölgesinde siyaset yapanlarla, ülke ekonomisini mahveden o 90 model siyasetçilerle durumu kurtaracağınızı zannetmeyin.

Hiçbir şey DEVA Partisi’nin yükselişini durduramayacak. Seçimi kazanmak için entrikanın peşinde koşanlara sesleniyorum: Elinizden geleni ardınıza koymayın. DEVA Partisi’nin damlaları sel oluyor. Bu selin karşısında hiçbir baraj duramayacak. Hiçbir şey, zamanı gelmiş bir fikir kadar güçlü değildir. DEVA fikrinin zamanı gelmiştir. Önümüzdeki ilk seçimde bu otoriter ittifakın irili ufaklı tüm ortaklarıyla da yancılarıyla da vedalaşacağız.”

“Ülkeyi iflas ettirdiler, eski defterleri karıştırıyorlar”

Siz partili ve taraflı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kedi olalı bir fare tuttuğunu gördünüz mü? Yok… Onun için Cumhurbaşkanı sürekli eski defterleri karıştırıp duruyor. Aynı müflis tüccar gibi. Demirel’in tabiriyle, dünün güneşiyle bugünün çamaşırını kurutmaya çalışan Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: Tüm yetkiyi tek elde topladığınızdan bu yana ne yaptığınızı onu anlatın.

‘Bütün dünyada enflasyon yükseldi’ diyor. Japonya, enflasyon yüzde 2’ye çıktı diye panik şu anda. Avrupa, Amerika yüzde 5’i, yüzde 6’yı, yüzde 7’yi görünce ’40 yılın en yüksek enflasyonu’ diyor. Adamların bir yıllık enflasyonunu Türkiye’de 15 günde yaşıyoruz. Türkiye’deki mazot ve benzin fiyatları sadece petrolün varil fiyatı kadar artsaydı, bugün en fazla 9-10 liraydı. Türkiye’de döviz kuru ikiye katladı. Onun için mazot, benzin bugün 20 liraya, 23 liraya satılıyor.

İki gün önce hazine dolar bazında yüzde 8,8 ile borçlandı. Avrupa’da eksi faiz varken, Amerika’da faizler yüzde 1 civarındayken bu millete dolar cinsinden yüzde 8,8 faiz ödetmek yazık değil mi? Talimat ver de düşsün o faiz. Kendisine bağlı Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’nden bahsediyoruz. Ticari kredi faizleri yüzde 30’u geçti. Talimat versin de düşürsün. İhtiyaç kredilerinin faizi yüzde 25-30 arasında değişiyor. ‘Tek imzayla her şeyi yapacağım’ dedi, yapsın.

Ülkenin ekonomisini yönettiğini zannedenler, sözüm ona bakanlık yapanlar Sındırgı’da 20 metrekarelik bir dükkânı işletecek beceriye, bilgiye sahip değil. Rafı dolu, sıfır borçla bir dükkânı emanet edin; bir senede batırırlar. Bunu beceremeyecek insanlar ülkeyi yönetmeye çalışıyor.”

Paylaşın

ABD’nin Ukrayna’ya Vereceği ‘Kamikaze İHA’lar Savaşı Nasıl Etkileyecek?

Batılı ülkeler, Rusya’nın işgaline uğrayan Ukrayna’ya askeri yardımlar gönderiyor. Son olarak ABD, 800 milyon dolarlık yeni askeri destek paketinin parçası olarak Ukrayna’ya ‘kamikaze’ insansız hava araçları vereceğini duyurdu.

Kullanımı pratik olan “Switchblade”, çarpma anında patlayan küçük ‘intihar uçağı’ olarak adlandırılıyor. Bu ‘uçan silah’ hakkında ne biliyoruz? ‘Kamikazeler’, Ukrayna’daki savaşta ne gibi bir fark yaratabilir?

Switchblade, bir sırt çantasına sığacak kadar küçük; saatte yaklaşık 100 km hıza ulaşabiliyor. Tek kullanımlık drone üzerinde kameralar, rehberlik sistemleri ve patlayıcılar taşıyor.

Çoğu silahın aksine, Switchblade herhangi bir zamanda bir görevi devre dışı bırakabiliyor ve operatörün verdiği komuta bağlı olarak başka bir hedefe yeniden kilitlenebiliyor. Bu noktada sivillerin korunması amaçlanıyor.

‘Yeni nesil füze’

Switchblade 300 ve Switchblade 600 olmak üzere iki versiyonu bulunuyor. Üretici AeroVironment’e göre Switchblade 300, hedefini vurmadan önce 15 dakika boyunca 10 km mesafeye kadar uçabiliyor.

Şirket, kamikaze drone’nun gerçek zamanlı GPS koordinatlarını ve videoları kullandığını belirtiyor. Fırlatıcı ve taşıma çantasından oluşan kit dahil 2.5 kg ağırlığında. Bu drone, hava, deniz ve karadan fırlatılabiliyor.

Daha büyük Switchblade 600, tanklar gibi zırhlı hedefleri vurmak için tasarlandı. AeroVironment’e göre taşıdığı füzeyle 55 kg ağırlığa ulaşan drone 10 dakikadan daha kısa sürede konuşlandırılabiliyor. Yaklaşık 40 dakika havada kalabilen “yeni nesil füze”, 40 km menzile sahip.

Ukrayna başka hangi silahları kullanıyor?

Ukrayna, lazer güdümlü bombalar atan Bayraktar TB2 insansız hava araçları da kullanıyor. Londra merkezli Royal United Services Enstitüsü’nden Jack Watling’e göre, insansız hava araçları, Rusya işgalinin ilk aşamalarında beklenmedik şekilde başarılı oldu. ABD yönetimi şu ana kadar Ukrayna’ya 1.2 milyar doların üzerinde güvenlik yardım paketini onayladı.

Onlar arasında 600’den fazla Stinger uçaksavar füzesi, 2.600 Javelin zırhlı sistem, 200 el bombası fırlatıcısı ve mühimmat, 200 pompalı tüfek, 200 makineli tüfek, yaklaşık 40 milyon hafif silah mühimmatı ve 1 milyondan fazla el bombası, havan ve havan topu bulunuyor. Ayrıca helikopterler, devriye botları, uydu görüntüleri, zırhlar, kasklar da Ukrayna’ya gönderildi.

ABD’den yeni paket

ABD Başkanı Joe Biden “Ukrayna’ya savaşması ve önümüzdeki tüm zor günlerde kendilerini savunması için silah vereceğiz.” dedi. Yeni 800 milyon dolarlık yardım paketinde 800 Stinger uçaksavar sistemi, 2.000 Javelin, 1.000 hafif zırhlı silah ve 6.000 AT-4 taşınabilir tanksavar silahı bulunuyor.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Beşiktaş’ın Galibiyet Hasreti Üç Maça Çıktı

Ligde üst sıralara yükselmek isteyen Beşiktaş , Süper Lig ‘in 30. haftasında Akdeniz ekibi Hatayspor’u konuk etti. Beşiktaş, 17. dakikada 1-0 öne geçse de 41’de Hatayspor’un golüne engel olamadı ve karşılaşma 1-1 sona erdi.

Haber Merkezi / Beşiktaş’ın golünü Batshuayi atarken, Hatayspor’un golünü Lobjanidze kaydetti. Galibiyet hasreti 3 maça çıkan Beşiktaş, puanını 46’ya çıkardı. Zorlu deplasmandan berberlikle dönen Hatayspor ise puanını 47’ye yükseltti.

Karşılaşmadan dakikalar;

1. dakikada Rachid Ghezzal’ın sağ kanattan yaptığı ortada arka direkte topu alan Cyle Larin’in vuruşunda meşin yuvarlak dışarı çıktı. 5. dakikada Valentin Rosier’in sağ kanattan ortasında ceza sahası içinde defanstan seken topu alan Güven Yalçın’ın ceza yayından vuruşunda meşin yuvarlak kaleci Munir’de kaldı.

16. dakikada Rachid Ghezzal’ın pasında topu alan Michy Batshuayi ceza yayı içinden yerden vuruşunda meşin yuvarlak kaleci Munir’in sağından ağlara gitti (1-0). 30. dakikada Mame Diouf’tan pası alan Ruben Ribeiro’nun ceza yayından vuruşunda meşin yuvarlak kalenin üzerinden dışarıya çıktı.

41. dakikada Saba Lobjanidze’nın ceza sahası dışı sol tarafından kullandığı serbest vuruşta direkt kaleye giden top kaleci Emre Bilgin’in solundan ağlarla buluştu (1-1). 48. dakikada Ghezzal ceza alanına sağdan girdiği anda sert vurdu kaleci meşin yuvarlağı uzaklaştırdı.

53. dakikada Güven’in sol kanatta yerden pasında altıpasın önünde topla buluşan Batshuayi’nin vuruşunda, meşin yuvarlak üstten auta gitti.

59. dakikada Ghezzal’in kullandığı korner atışında ceza sahası içinde Josef’in kafa vuruşunda, kale önünde kendisine yönelen topu Batshuayi kötü bir kafa vuruşuyla auta gönderdi. 81. dakikada Rıdvan’ın uzak mesafeden sert şutunda top üstten auta gitti.

Stat: Vodafone

Hakemler: Yasin Kol, Esat Sancaktar, İlker Takpak

Beşiktaş: Emre Bilgin, Valentin Rosier, Necip Uysal (Serdar Saatçı dk. 46), Vida, Rıdvan Yılmaz Josef de Souza, Can Bozdoğan (Atiba dk. 76), Rachid Ghezzal, Güven Yalçın (Alex Teixeira dk. 66), Cyle Larin (Kevin N’Koudou dk. 76), Michy Batshuayi

Hatayspor: Munir, Kamil Ahmet Çörekçi, Isaac Sackey, Burak Öksüz, Adekugbe, Onur Ergün, Mehdi Boudjemaa, El Kaabi (Bertuğ Özgür Yıldırım dk. 90+2), Ruben Ribeiro (Selimcan Temel 90+6), Saba Lobjanidze (Dylan Sanit-Louis dk. 79), Mame Diouf

Goller: Michy Batshuayi (dk. 16) (Beşiktaş), Saba Lobjanidze (dk. 42) (Hatayspor)

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: 105 Can Kaybı

Kovid 19’da son 24 saatte 17 bin 328 yeni vaka tespit edilirken, 105 kişi hayatını kaybetti. 18 yaş ve üstü nüfusta ikinci doz aşı uygulananların oranı yüzde 85,27 birinci doz aşı yapılanların oranı yüzde 93,04 olarak kayıtlara geçti.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 295 bin 004 test yapılırken, 17 bin 328 yeni vaka tespit edildi. 105 kişi hayatını kaybederken, 18 bin 269 kişi sağlığına kavuştu.

Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan tabloda, 2 doz aşılama verilerine de yer verildi. En az 2 doz aşı olmuş 18 yaş üzeri nüfusu kapsayan verilere göre Türkiye’de 2. doz aşılama ortalama yüzde 85,27 oldu. 1. doz ortalaması yüzde 93,04 olurken, 1., 2. ve 3. doz aşısını olan vatandaşların sayısı toplamda 146 milyon 435 bin 701’e yükseldi.

Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Osmaniye’yi, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Manisa takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ takip etti.

Bakanlığın 18 Mart verilerine göre, dün 312 bin 117 test yapılmıştı. Dün, 19 bin 126 vaka tespit edilirken, 123 kişi hayatını kaybetmiş ve 20 bin 274 kişi sağlığına kavuşmuştu.

Paylaşın