NATO, Ukrayna’ya Daha Fazla Destek Konusunda Anlaştı

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi’nin ardından basın toplantısı düzenledi. Stoltenberg, NATO liderlerinin Ukrayna’ya daha fazla yardım sağlanması konusunda anlaşmaya vardığını söyledi.

Stoltenberg, “Rusya’ya eşi görülmemiş maliyetler yüklemeye devam edeceğiz, müttefiklerin caydırıcılığını ve savunmasını güçlendireceğiz.” diye konuştu.

Zirvede Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Slovakya’da 4 yeni NATO savaş grubunun konuşlandırılması kararı alındığını aktaran Stoltenberg, böylelikle Baltık Denizi’nden Karadeniz’e kadar NATO’nun çok uluslu savaş grubu sayısının 8’e çıkarıldığını söyledi.

Stoltenberg, Avrupa’da ABD’nin NATO’yu desteklemek için 100 bin askeri olduğunu belirterek, Avrupalı müttefiklerin de çoğunluğu NATO’nun doğu kanadında olmak üzere 40 bin askerinin olduğu bilgisini paylaştı.

Daha güçlü NATO vurgusu

Stoltenberg, NATO’nun yeni bir güvenlik gerçeği ile karşı karşıya olduğunu vurgulayarak, karada özellikle ittifakın doğu kanadında daha fazla ekipman ve malzemeyle NATO’nun varlığını güçlendireceğini dile getirdi.

Havada ise daha fazla jeti konuşlandıracaklarını ve entegre savunma füzelerini güçlendireceklerini anlatan Stoltenberg, denizde ise denizaltıları artıracaklarını ve kalıcı bazda ve ciddi anlamda savaş gemilerine sahip olacaklarını ifade etti.

Stoltenberg, NATO’nun siber savunmasını ve ittifakın ortak savunmasını güçlendireceklerini belirtti.

“Ukrayna’ya daha fazla destek vereceğiz”

“Bugün müttefik ülke liderleri, Ukrayna’ya daha fazla destek verme konusunda anlaştı.” diyen Stoltenberg, Ukrayna’nın temel hakkı olan kendini savunma hakkına yardım edeceklerini vurguladı.

Stoltenberg, müttefiklerin ayrıca Ukrayna’yı önemli askeri malzemelerle donattığını aktararak, bunlara “etkisi oldukça kanıtlanmış” tanksavar ve hava savunma sistemleri ve insansız hava araçlarının dahil olduğunu kaydetti.

Ukrayna’ya önemli miktarda mali ve insani yardım sağlayacaklarını belirten Stoltenberg, “Ukrayna’ya biyolojik, kimyasal, radyolojik ve nükleer tehditlere karşı koruma sağlamak için siber güvenlik ve ekipman yardımı yapma kararı aldık.” diye konuştu.

Çin’e “Rusya’ya destek vermeyin” çağrısı

Stoltenberg, Ukrayna’daki savaşın daha fazla tırmanmaması için sorumlulukları olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

“Çünkü bu daha tehlikeli ve daha yıkıcı olur. Müttefikler, Rus tehditleri ve müdahaleleri nedeniyle risk altındaki diğer ortaklara desteğimizi artırmamız gerektiği konusunda anlaştılar. Bunlara Gürcistan ve Bosna Hersek de dahil.”

Stoltenberg, zirvede, Pekin’in krizdeki rolüne de değindiklerini vurgulayarak, “Bugün, müttefik liderler, Çin’i Rusya’nın savaş çabalarını desteklemekten kaçınmaya çağırdı. Çin, Rus işgaline ekonomik veya askeri destek sağlamamalıdır. Bunun yerine Pekin, acil ve barışçıl bir çözümü teşvik için Rusya üzerindeki önemli etkisini kullanmalıdır.” dedi.

Kimyasal silah uyarısı

“Kimyasal silahların herhangi bir şekilde kullanımı çatışmanın doğasını tamamen değiştirir. Bunun geniş kapsamlı sonuçları olacaktır ve elbette çok tehlikeli olacaktır.” diyen Stoltenberg, “Rusya’nın kendi muhalefetine karşı kimyasal maddeler kullandığını, Suriye’deki Beşşar Esed rejiminin kendi halkına karşı kimyasal silah kullanmasını desteklediğini ve kolaylaştırdığını bildiklerini” söyleyerek, savaşı bir an önce bitirmenin önemine işaret etti.

Stoltenberg, şöyle devam etti:

“Ukrayna’ya biyolojik, kimyasal, radyolojik ve nükleer tehditlere karşı koruma sağlamak için siber güvenlik ve ekipman yardımı yapma kararı aldık. Bu, tespit, ekipman koruma ve tıbbi desteğin yanı sıra özelleştirme ve süreç yönetimi eğitimini içerebilir. Ayrıca müttefiklerin kimyasal, biyolojik ve nükleer olaylara karşı hazırlıklarını da geliştiriyoruz.”

“Çatışmanın savaşa dönüşmesini engellememiz lazım”

Stoltenberg, NATO müttefiklerinin Ukrayna’ya önemli destek sağladığının altını çizerek, Ukrayna’ya sağlanan sistemlere ilişkin operasyonel nedenlerle ayrıntıya girmeyeceğini belirtti.

NATO müttefikleri ile Ukrayna arasında yakın temas olduğuna değinen Stoltenberg, şunları kaydetti:

“Ancak şunu söyleyebilirim ki; müttefikler, Ukrayna’yı silahlarla desteklemek için ellerinden geleni yapıyor. Aynı zamanda bu çatışmanın Avrupa’da sadece Ukrayna ve Rusya’yı değil, NATO müttefikleri ve Rusya’yı da içeren, daha tehlikeli ve daha yıkıcı olacak tam teşekküllü bir savaşa dönüşmesini önleme sorumluluğumuz var.”

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: 77 Can Kaybı

Kovid 19’da son 24 saatte 16 bin 894 yeni vaka tespit edilirken, 77 kişi hayatını kaybetti. 18 yaş ve üstü nüfusta ikinci doz aşı uygulananların oranı yüzde 85,31 birinci doz aşı yapılanların oranı yüzde 93,06 olarak kayıtlara geçti.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 298 bin 461 test yapılırken, 16 bin 894 yeni vaka tespit edildi. 77 kişi hayatını kaybederken, 19 bin 553 kişi sağlığına kavuştu.

Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan tabloda, 2 doz aşılama verilerine de yer verildi. En az 2 doz aşı olmuş 18 yaş üzeri nüfusu kapsayan verilere göre Türkiye’de 2. doz aşılama ortalama yüzde 85,31 oldu. 1. doz ortalaması yüzde 93,06 olurken, 1., 2. ve 3. doz aşısını olan vatandaşların sayısı toplamda 146 milyon 675 bin 886’ya yükseldi.

Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Osmaniye’yi, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Manisa ve Zonguldak takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ takip etti.

Bakanlığın 23 Mart verilerine göre, dün 301 bin 14 test yapılmıştı. Dün, 17 bin 161 vaka tespit edilirken, 84 kişi hayatını kaybetmiş ve 20 bin 309 kişi sağlığına kavuşmuştu.

Paylaşın

HDP’li Semra Güzel Hakkında Yakalama Kararı

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) dokunulmazlığına sonra verilen Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

Haber Merkezi / Semra Güzel hakkında “örgüt üyeliği” ve “örgütün finansmanı” suçlamalarıyla hazırlanan fezlekeler TBMM’de görüşülmüş, 1 Mart günü 313 “evet” oyuna karşı 52 “hayır” oyuyla Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılmasına karar vermişti. Kararın ardından fezlekeler Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmişti.

Ne olmuştu?

2017’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin düzenlediği hava operasyonunda öldürülen PKK üyesi Volkan Bora’nın cep telefonunda yapılan incelemede Semra Güzel ile birlikte çektirdikleri fotoğraflar kamuoyuna yansıdı. Fotoğrafların iktidara yakınlığıyla bilinen medya organlarında yayımlanmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karma komisyona süratle bunu gönderdik. Gereği yapılacaktır. Biz parlamentomuzda bu tür birilerini görmek istemiyoruz” dedi.

Güzel, Bora’nın “sözlüsü” olduğunu, fotoğrafın da “çözüm sürecinde çekildiğini” söyledi. Fotoğrafın çekildiği dönemde hiçbir siyasi parti ile ilişkisinin olmadığını, Bora’nın üzerinden çıkan fotoğrafla ilgili de hakkında şimdiye kadar bir soruşturma açılmadığını belirtti. 5 yıl önce ele geçtiğini tahmin ettiği fotoğrafların kendisine yönelik “kumpas” amaçlı kullanıldığını savundu.

Fotoğraf nedeniyle Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke hazırlandı ve TBMM Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyon’a gönderildi. Komisyon’un dün (20 Ocak) bir araya gelmesinden önce  İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel Güzel’in fezlekesiyle ilgili görüşmelerde “evet” oyu kullanacaklarını açıkladı.

Semra Güzel’in dokunulmazlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda yapılan oylamayla kaldırıldı. Anayasa Mahkemesi (AYM), HDP’li Semra Güzel’in, yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin TBMM kararının iptali istemiyle yaptığı başvuruyu reddetti.

Paylaşın

Zelenskiy, NATO Zirvesinde Konuştu: Sınırsız Askeri Yardım Talep Etti

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Brüksel’de düzenlenen Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) zirvesine video konferans yoluyla bağlanarak, İttifak’tan daha fazla silah desteği talebinde bulundu.

Rusya’nın var olan tüm cephaneliğini kullandığına dikkat çeken Zelenskiy, ülkesinin de “sınırsız askeri desteğe ihtiyaç duyduğunu” söyledi.

NATO’ya seslenen Zelenskiy, “Tüm uçaklarınızın yüzde 1’ini ve tüm tanklarınızın yüzde 1’ini Ukrayna’ya gönderin” çağrısı yaptı. “Bütün bunları satın alamayız” diyen Ukrayna Devlet Başkanı, “Bunlara sahip olduğumuzda, bize aynı size sağladığı gibi, yüzde 100 güvenlik sağlayacak” diye konuştu.

Kiev’in aynı zamanda acilen çok namlulu roketatar sistemleri, gemisavarlar ve hava savunma sistemlerine ihtiyaç duyduğunu belirten Zelenskiy, “Böyle bir savaşta bunlar olmadan hayatta kalmak mümkün mü?” ifadelerini kullandı.

Rusya’nın çocuklar da dahil sivilleri öldürdüğünün savunan Zelenskiy, “Bir savaş sırasında en korkutucu olanı yardım çağrınıza net cevaplar alamamanız” diye konuştu.

ABD: Gemisavar füze yardımını görüşüyoruz

Washington, Zelenskiy’nin Batı’ya daha önce yaptığı Ukrayna hava sahasını uçuşa yasak bölge ilan etme çağrısını ve NATO üyeliği taleplerini ise tekrarlamadığını belirtti.

Üst düzey bir ABD’li yetkili, ülkesinin müttefiklerle birlikte Kiev’e gemisavar füze yardımı üzerinde çalıştığını ifade etti. NATO zirvesinde konu üzerine istişarelerde bulunulduğunu belirten yetkili, “bazı teknik zorlukların olabileceğini, ancak bunları aşmak için çalıştıklarını” kaydetti.

ABD’li yetkili, Başkan Joe Biden’ın kapalı oturumda NATO’nun doğu kanadına daha fazla birlik gönderilmesinden yana görüş bildirdiğini de belirtti.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Net Rezervleri Geriledi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Haftalık Para ve Banka İstatistikleri yayımlandı. Buna göre, 18 Mart itibarıyla Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 1 milyar 164 milyon dolar artışla 66 milyar 500 milyon dolara yükseldi. Brüt döviz rezervleri, 11 Mart’ta 65 milyar 336 milyon dolar seviyesindeydi.

Haber Merkezi / Söz konusu dönemde altın rezervleri, 1 milyar 320 milyon dolar azalarak 43 milyar 528 milyon dolardan 42 milyar 208 milyon dolara geriledi. Böylece Merkez Bankası’nın toplam rezervleri, 18 Mart haftasında bir önceki haftaya kıyasla 156 milyon dolar gerileyerek 108 milyar 864 milyon dolardan 108 milyar 708 milyon dolara indi.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın

İYİ Parti Lideri Akşener: Bu Harami Düzeni Birlikte Göndereceğiz

Kayseri Tomarza’da esnaf ziyareti öncesi vatandaşlara seslenen İYİ Parti Lideri Akşener, “Allah nasip ederse ister erken ister zamanında yapılacak seçimde helal oylarınızla o sandıkları patlatacağız. Bu arkadaşları göndereceğiz, tıpış tıpış gidecekler. Bu harami düzeni birlikte göndereceğiz” dedi.

Haber Merkezi / Türk Telekom’un, Türkiye Varlık Fonu’na devri kapsamında devletin 1,6 milyar dolar borcu üstlendiğini ifade eden Akşener, “Hep birlikte tam 24 milyar liralık kazık yedik. Bu 24 milyar lira ile ne yapılırdı? Gübre atamamış çiftçimizin Nisan ayında atacağı gübrenin parası ödenebilirdi. Hayvan besleyenlerin, çiftçinin girdilerine 24 milyar lira ek yapılsa Türkiye çiftçilikte uçardı. 4 milyon fakir ev kadınına 1 yıl boyunca ayda 500 lira para verilirdi” ifadelerini kullandı.

“Gebe hayvanların” kesime gittiği bir Türkiye ile karşı karşıya olduklarını belirterek, hayvancıların ve çiftçilerin yemde, mazotta ve gübrede yardım istediğini dile getiren Meral Akşener, “Şuculuk-buculuk üzerinden oy verilirse, komşunun komşuya düşman olduğu bir Türkiye’de seçmen çırak çıkar, abiler kazanır. 5 maaş alıp yan gelip yatanlar var sarayda. Haram zıkkım olsun. 11 maaş alan müdürler var. Bakın bunların tamamı haramdır, kul hakkıdır. Siz burada yoksullukla, haksızlıkla, AK Parti bürokratlarının kibri ile mücadele ediyorsunuz” dedi.

Bir kişinin çocuğuna harçlık veremediğini söylemesi üzerine bunların değişmesi için sandığa işaret eden İYİ Parti Lideri  Akşener, “Allah nasip ederse, ister erken ister zamanında yapılacak seçimde, helal oylarınızla o sandıkları patlatacağız. Abilere seçmen velinimetmiş diye öğreteceğiz ve bu arkadaşları göndereceğiz. Tıpış tıpış gidecekler. Bu harami düzeni birlikte göndereceğiz” ifadelerini kullandı.

Hayvancılık ile uğraşan bir vatandaş Akşener’e, “Yeme, küspeye, gübreye, mazota her geçen gün zam geliyor. Biz ne yapacağımızı şaşırmış durumdayız. Üreticiler olarak bizler gelen zamları artık kaldıramıyoruz. Hayvanlarımızı satmak istiyoruz alıcı dahi bulamıyoruz. Vatandaş çok zor durumda. Üretici olarak hayvancılıktan mı yoksa tarımdan mı vazgeçelim” dedi. Akşener çiftçinin sözleri üzerine “Bu ucube sistemden vazgeçeceğiz ve el ele vererek aydınlık günlere yürüyeceğiz” dedi.

Görsel: Yeniçağ Gazetesi

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Kayseri Tomarza’da esnaf ziyareti öncesi vatandaşlara seslendi. Akşener özetle şunları söyledi;

“Parti olarak her ilin, ilçenin sorunlarını takip eden bir anlayışımız var. Esnaf ziyaretlerimin sebebi uzun zamandır yapılan vatandaşı kutuplaştırma siyasetidir. Vatandaşın çocuğu 92 puan ile atanamamışken 50 puanla dayısı olanlar atandı. Vatandaş çocuğuna harçlık vermekte zorlanırken, kadınlarımız tencere kaynatmakta zorlanırken, iktidar emekli maaşlarını istemeye istemeye 2 bin 500 liraya çıkartmışken bizim zorumuzla. Bu ülkede bin 500 lira emekli maaşı alan vatandaşlarımız vardı. Bugünün ekonomik şartları ile Türkiye’de 2 bin 500 liralık emekli maaşı ile geçinmekte mümkün değil.

Vatandaşın ekonomik sıkıntılarına karşı Türk Telekom’un sahibi, Erdoğan’ın yakın arkadaşı Hariri’lerin, Türkiye’yi tokatladığı Telekom’dan en son 1.6 milyar dolarlık borcunu da devlet üstlenerek tam 24 milyar liralık bir kazık yedik. 24 milyar lira ile gübre atamamış çiftçimizin Nisan ayında atacağı gübrenin parası ödenebilirdi. Çiftçilerin girdilerine 24 milyar liralık destek sağlansa Türkiye tarımda zirve noktaya ulaşırdı. Yoksul kadınlara bir sene boyunca ayda 500 lira destek verilebilirdi. Gençlere burs desteği sağlanabilirdi.

Gebe hayvanların kesime gittiği bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Vatandaş sadece yemde, gübrede ve mazotta destek istiyor. Komşunun komşuya düşman olduğu bir Türkiye’de seçmen çırak çıkar abiler kazanır. Sarayda 5 maaş alarak yan gelip yatan danışmanlar var. Alınan bu maaşların tamamı kul hakkıdır. Onlar orada sefa sürerken vatandaş AKP bürokratlarının kibri ile mücadele ediyor. Seçmenin velinimet olduğunu öğreteceğiz, harami düzeni hep birlikte yıkacağız.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Ekonomi Açısından Büyük Sıkıntılarımız Var

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde muhtarlarla bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, muhtarların kendine ait bir bütçesi olması gerektiği görüşünü bir kez daha dile getirerek, “Bana bütçeyi nereden bulacaksınız? diye soruyorlar. Bu kardeşinize güvenin, 27,5 yılımı kamuda geçirdim” dedi.

Haber Merkezi / “Seçim Kanunu’nda muhtarlık için birleşik oy pusulası önergesi verin dedim” diyen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Sandığa gidiyorsunuz kabine giriyorsunuz kabinde bakıyorsunuz oy vereceğiniz muhtarın pusulası yok. Biri almış götürmüş. Niye sizin birleşik oy pusulanız olmasın? Diğerleri var olan sizin için niye yok. Bu muhtarlığa verdiğimiz değer, göstermesi için de önemlidir” ifadelerini kullandı.

“Ekonomi açısından büyük sıkıntılarımız var. Toplumun her kesimi sıkıntı içinde. Türkiye kendi kendine yeten bir ülkeydi. Şimdi nohuttan, mercimeğe, canlı hayvandan ete her şey dışardan geliyor. Kim yaptı? Sizin sorgulamanız lazım. Neden gidip yalvarıyoruz? El avuç açıyoruz? Buradan Türkiye’yi çıkarmak zorundayız” diyen Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle;

“Ben muhtarların sorunlarını değil, nasıl sorunları çözeceğimi anlatacağım. Muhtarların haklarını savunmak önce muhtarların sonra bizlerin görevi. Siyasette eleştiri olur, eleştirinin dozu biraz sert olur anlarım ama siyasette iftira, haksızlık olmaması lazım. Mansur başkanı aday gösterdiğimizde ‘Seçerseniz bütün sosyal yardımlar kesilir’ diyorlardı. Kesilmedi. ‘Oy verirseniz faturalarını teröristler toplayacak’ diyorlardı. Beni sevindiren olay Ankaralıların Mansur beye duydukları güven.

Bu topraklarda yapılan ilk seçim 1833 yılında Kastamonu Taşköprü’de yapılan bir muhtarlık seçimidir. O nedenle biz muhtarları demokrasinin temel taşı olarak tanımlıyoruz. Bugün geldiğimiz nokta muhtarlara hak ettikleri yetkileri teslim ettik mi? Hayır. 82 kanunda ‘muhtar’ adı geçer. Bir ‘Muhtarlık Yasası’na ihtiyacımız var. Bu konuda bir çalışma yaptık. TBMM’ye sunduk. Çıkmadı, reddedildi ama sizlerin oylarıyla iktidara geldiğimizde bu kanunu çıkaracağız.

Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılıyor. Muhtarlar için ‘Birleşik Oy Pusulası’ önergesi verin dedim. Diğerleri için var olan sizin için neden yok? Muhtarlık Evi’ni söylediğim zaman çok sayıda itiraz geldi. Bizim belediye başkanlarımızın büyük bir kısmı bağımsız konutlar yaptılar muhtarlıklar için. Bunu normalde iktidarın yapması gerekiyor. Köy Tüzel Kişiliklerinin yeniden iade edilmesi lazım. Muhtarların bir bütçesi olsun dedim buna da itiraz ettiler. Vatandaş en rahat muhtara ulaşır. Vatandaşın derdini anlatacağı ilk kişi muhtardır.

Muhtarlık bir kamu kurumu olarak kabul edilmemiştir. Kamu kurumu olarak kabul edilmediğiniz için belediye başkanı sizlerle özel proje geliştiremez. Bu kanunun da değişmesi lazım. Sizin ödenekleriniz yani aylıklarını var. İzin aldığınızda kesilir. Niye size aylık verilirken kesiliyor? Size maaş ödenmesi lazım. Kadın muhtarlar doğum yaptıklarında kesilir, izin verilmesi lazım. Türkiye Muhtarlar Birliği’nin kurulması lazım. Bunlar muhtarlarla ilgili söylediklerim.

Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu biliyoruz. Devlet adamı kimliği… Hakkı teslim etme, insanı incitmeme, üretiyorsa destekleme. Biz şu anda neredeyiz? Ayrışan bir topluma dönüştük. Daha düne kadar komşumuzun kimliğini sorgulamazdık şimdi inancını, kimliğini, yaşam tarzını sorgulamaya başladık. Bu çok tehlikeli bir şeydir. Kimlik sorgulanır mı? Ben anne babamı seçme özgürlüğüne sahip miyim? Hayır. İki konu CHP açısından kırmızı çizgidir. Biri bayrak diğeri vatan. Onun dışında hepimiz kardeşiz.

‘Ekonomi açısından büyük sıkıntılarımız var’

Ekonomi açısından büyük sıkıntılarımız var. Toplumun her kesimi sıkıntı içinde. Türkiye kendi kendine yeten bir ülkeydi. Şimdi nohuttan, mercimeğe, canlı hayvandan ete her şey dışardan geliyor. Kim yaptı? Sizin sorgulamanız lazım. Neden gidip yalvarıyoruz? El avuç açıyoruz? Buradan Türkiye’yi çıkarmak zorundayız.

Düne kadar gitmeyen evlatlarımız niye bugün gitmek istiyor? Yanlış yönetim var, hatalar var. Bunları saymayacağım. Bir örnek vereceğim. Pandemide esnaf büyük sıkıntılar çekti. Yardım yaptılar. Şimdi diyorlar ki bu yardımlar vergiye tabi, bunun vergisini ödeyeceksiniz. Hadi diyelim kanun öyle vergiye tabi tuttun. Arkadan Kur Korumalı Mevduat getirdiler. Tefeciye faiz vereceksin vergiye tabi tutmayacaksın, esnafa yardım vereceksin vergiye tabi tutacaksın. 14 milyarı tutmuyorsun, 4 milyarı vergiye tutuyorsun. Devlet böyle mi yönetilir? Devlet böyle yönetilmez. Devletin omurgasını bürokrasi oluşturur. Siz devleti yönetirken liyakatle ve adaletle yöneteceksiniz. İşi ehline teslim etmezseniz böyle olaylar çıkar karşına. Asla umutsuz değilim. Ben bu milletin ferasetine güveniyorum. Bu milletin vicdanı var. Eğriyi, doğruyu oturup tartacak. Kararını sandığa gidince vermiş olacak.

Zamlar. Henüz işin baharındasınız. Bir yıl önce ‘gıda kriziyle karşılaşacağız’ dediğimde nasıl biliyordum? Rakamlara bakıyorsunuz, bu iş böyle yürümez diyorsunuz ama bakmıyorlar. Bir devlet günlük yaşamaz arkadaşlar. Devletler planlar yapar. Biz de bu kalktı, o nedenle bugün bu haldeyiz. Bu halden hep beraber çıkacağız. Millet İttifakı olarak çıkacağız.

Bazen, ‘6 benzemez bir araya geldi’ diye kızıyorlar. 6’mız da demokrasi konusunda birbirimize benziyoruz. Hepimizde memleket sevgisi, yurt sevgisi var. Türkiye’yi içinde bulunduğu badireden çıkarmamız lazım. Türkiye’nin ikinci yüzyılına giriyoruz. Ankara büyük bir köye dönüştü. Ankara başkenttir, bir yıldız gibi parlaması lazım.”

“İktidarın o amirallere teşekkür etmesi lazım”

Kılıçdaroğlu, muhtarlarla bir araya gelmesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Emekli amirallerin Montrö konusunda yaptıkları açıklamaların ne kadar doğru, ne kadar gerçekçi ve öngörülebilir olduğunu Ukrayna- Rusya savaşı bize gösterdi. Amirallere tek tek ulaşıp o bildiriyi yayımladıkları için teşekkür edilmesi gerekiyor. Bir gerçeği iktidardan çok daha önce gördüler ve toplumun önüne koydular.

İktidarın da o amirallere teşekkür etmesi lazım. Yargı aşamasının bitmesi ve hepsinin beraat etmesi lazım. Açılan dava zaten yersiz bir davaydı. Amirallerin zaten temel görevi budur. Montrö antlaşmasının ne kadar önemli olduğunu, Türkiye açısından, Rusya açısından, Akdeniz, Karadeniz açısından ne kadar önemli olduğunu.

Onlar zaten bütün hayatlarını bu işe veriyorlar, bu konularda araştırma yapıyorlar. Onlar kalkıp ‘Boğazdan başka gemiler geçecek, kanaldan başka gemiler geçecek’ diye konuşurken, amiraller büyük bir tehlikeye dikkati çektiler. Bugün onlar tamamen haklılar. Onlara yürekten teşekkür ederim.”

Paylaşın

Kuzey Kore’den Kıtalararası Balistik Füze Denemesi

Güney Kore ve Japonya, Kuzey Kore’nin nükleer kapasiteli kıtalararası balistik füze denemesi gerçekleştirdiğini bildirdi. Nükleer kapasiteli füzenin yeni bir model olduğu düşünülüyor.

Japon haber ajansı Kyodo, Savunma Bakan Yardımcısı Makoto Oniki’ye dayandırdığı haberde Japon Denizi’ne doğru fırlatılan füzenin 6 bin kilometre irtifaya ulaştığını ve Japon münhasır ekonomik bölgesi içinde kıyıdan 150 kilometre açıkta denize düştüğünü kaydetti.

Güney Kore Cumhurbaşkanı Moon Jae In de, Milli Güvenlik Kurulu acil oturumu sonrasında yaptığı açıklamada, uzun menzilli füze denemesinin Kuzey Kore’nin kendi ilan ettiği moratoryumu bozduğu anlamına geldiğini belirterek Pyöngyang yönetiminin tavrını kınadı.

ABD’yi vurabilecek menzile sahip

Füzenin, ulaştığı yükseklik açısından 2017’de denenen Hwasong-15’lerden daha yeni bir sistem olduğu tahmin ediliyor. Hwasong-15 füzeleri halihazırda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ana karasını vurabilecek menzile sahip.

Kuzey Kore son olarak 2017 yılında Hwasong-15 tipi kıtalararası balistik füzelerle bir dizi deneme gerçekleştirmiş ve ardından moratoryum ilan etmişti. Pyöngyang yönetimi Ocak ayından beri moratoryumu iptal edeceği yönünde sinyaller veriyordu.

Beyaz Saray’dan kınama

Kuzey Kore’nin füze denemesine ABD’nin yanıtı da gecikmedi. Beyaz Saray sözcüsü Jen Psaki, Kuzey Kore’nin uzun menzilli balistik füze denemesini güçlü bir şekilde kınadıklarını belirterek, “Bu füze denemesi, BM Güvenlik Konseyi’nin kabul ettiği bir dizi kararın küstahça ihlalidir; gerilimi gereksiz yere tırmandırmakta ve bölgedeki güvenliği tehlikeye atma riski taşımaktadır” açıklamasını yaptı.

BM kararlarıyla Kuzey Kore’nin balistik füze denemeleri daha önce yasaklanmış, ülkenin bu tür füzeleri geliştirme çabalarını sürdürdüğü gerekçesiyle uluslararası yaptırımlar yürürlüğe sokulmuştu.

Paylaşın

Emsal Karar: Orantısız Şiddet, Polisin ‘Görev Suçu’ Değil

Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyum rektör atanmasına karşı eylem yapan öğrencileri darp eden polisler hakkındaki soruşturma yasağı kaldırıldı. Daha önce de avukat Özge Çetin’in itirazıyla, Kadıköy’deki basın açıklamasında gerçekleşen polis şiddetine karşı soruşturma yasağı kaldırılmıştı.

Bianet’ten Ayça Söylemez’in haberine göre; Bu kez de İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci İdare Dava Dairesi, Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Komiser B.G. ile polis memurları B.B. ve H.Ç. hakkında soruşturma izni verdi.

“Karar, diğer dosyalar için emsal olabilir”

Sarıyer Kaymakamlığı polisler hakkında, 2 Kasım 2021 tarihli, 4482 sayılı yazısında ve 31 Ağustos 2021 tarih ve 22 sayılı kararıyla, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 9. maddesi hükmü uyarınca polislere soruşturma izni vermemişti.

Öğrencilerin avukatları Özge Çetin ve Efkan Bolaç Kaymakamlığın kararına itiraz etti. Avukat Efkan Bolaç, yaptığı açıklamada, bu kararın, polis şiddetine dair diğer soruşturma dosyalarında da emsal olabileceğini belirtti.

“Kanun, görev suçlarına uygulanır”

İtirazı görüşen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci İdare Dava Dairesi, emsal bir karara imza attı ve polis şiddetinin “kamu göreviyle ilgili olmadığına” hükmetti.

4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun “Kapsam” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, “Bu Kanun, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır.” hükmü yer alıyor.

Mahkeme, madde metninde, bu yasanın görev sebebiyle işlenen suçlar hakkında uygulanacağının belirtilmiş olması karşısında, “görev sırasında işlenmiş olsa bile görevin niteliğinden kaynaklanmayan ve görevin yerine getirilmesi ile ilgisi bulunmayan suçlar” hakkında bu yasada öngörülen özel soruşturma usulünün uygulanamayacağını ifade etti.

“Görevleriyle bir ilgisi bulunmuyor”

Kararda, eylemlere katılmak üzere Boğaziçi Üniversitesi’nin bulunduğu Sarıyer ilçesinde görev yapan polislerle ilgili şu değerlendirme yapıldı:

“Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli Komiser B.G. ile polis memurları B.B. ve H.Ç. hakkında; müştekilerin Kadıköy’de yapılacak bir eyleme katılmak için toplu halde [559C numaralı] belediye otobüsüne bindikleri, İl Hıfzısıhha Kurul Kararı gereğince Beşiktaş ve Sarıyer ilçelerinde toplantı, miting, yürüyüş vb. eylemlerin yasaklandığı gerekçe gösterilerek otobüsten indirildikleri, herhangi bir direniş göstermemelerine rağmen görevlilerce darp edildikleri, orantısız şiddet uygulandığı ve özgürlüklerinden yoksun bırakıldıkları iddiaları üzerine yapılan ön inceleme sonucu üzerlerine atılan fiillerin görevleriyle bir ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.”

“Bu olayda izin değerlendirmesi yapılamaz”

İstinaf mahkemesinin kararında, “ilgililere isnat edilen darp, orantısız şiddet uygulama ve özgürlükten yoksun bırakma fiillerinin görev sırasında olmakla birlikte görevden kaynaklanmadığı, yani görev sebebiyle işlenmediğinin açık olduğu” ifade edildi.

Mahkeme, polisin bu eylemleri hakkında izin değerlendirmesi yapılamayacağını belirtti: “4483 sayılı Yasanın yukarıda anılan 2. maddesi hükmü karşısında ilgililer hakkında bu yasanın öngördüğü özel soruşturma usulünün uygulanması ve soruşturma izni verilmesi/verilmemesi yolunda karar tesis edilmesi mümkün değildir.”

Dosya savcılığa gönderildi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci İdare Dava Dairesi, polislerin eyleminin idari izne bağlanmasına gerek bulunmadığına hükmetti:

“4483 sayılı Yasanın yukarıda anılan 2. maddesi hükmü gereği hazırlık soruşturması yapılmasının idari izne bağlanmasına gerek bulunmadığından, itirazların kabulüne; Sarıyer Kaymakamlığının 31/08/2021 tarih ve 22 sayılı ‘soruşturma izni verilmemesi’ kararının kaldırılmasına, 4483 sayılı Yasa uyarınca karar verilmesine yer olmadığına oybirliğiyle karar verildi.”

Dosya, genel hükümlere göre soruşturma yapılmak üzere dosyanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.

Paylaşın

Putin’in Ruble Manevrası Avrupa’da Tansiyonu Yükseltti

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dün başkent Moskova’daki kabine toplantısından sonra “dost olmayan ülkelere” doğal gazı ruble karşılığında satma kararı aldıklarını açıklaması, Rus gazına bağımlı olan Avrupa ülkelerinde endişeye neden oldu.

Almanya Ekonomi Bakanı Robert Habeck, ruble kararının anlaşmaların ihlali olduğunu belirterek atılacak adımlar konusunda Alman hükümetinin Avrupalı ortaklarıyla görüşeceğini söyledi.

Avrupa’da enerji şirketlerini endişelendiren bu karara karşı ekonomistler de uyarıda bulundu. Almanya’daki Heinrich-Heine Üniversitesi Rekabet Ekonomisi Ensitüsü’nden Prof. Dr. Jens Südekum, Moskova’nın kararının”ekonomik savaşı tırmandıracağı” değerlendirmesini yaptı.

Südekum, ödemede para birimi değişikliğinin anlaşmaların açık bir ihlali olduğunu söyledi. Batı ülkelerinin bir şekilde buna tepki göstermesi gerektiğini vurgulayan Südekum, “Rusya’dan enerji ithalatına ambargo uygulanması şimdi daha olası hale gelmiş durumda” dedi.

Gelecekteki Gaz (Zukunft Gas) adlı Alman enerji şirketleri birliğinin başkanı Timm Kehler de Rusya’nın gaz sevkiyatını sadece ruble karşılığında yapacağı haberinin doğal gaz piyasasında büyük bir endişeye yol açtığını söyledi.

Kararın sonuçlarını henüz öngöremediklerini belirten Kehler, bunun aynı zamanda Rusya’ya yönelik yaptırımların etkili olduğunu ve Putin’i baskı altına aldığını gösterdiğini ifade etti.

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksander Novak ise Batı’yı olası bir enerji boykotuna karşı uyardı. Böyle bir adımın dünya genelinde petrol ve doğal gaz piyasalarının çökmesine neden olacağını savunan Novak, petrolde küresel piyasalarda şu anda zaten darboğaz yaşandığını ifade etti.

Novak, dizel darboğazının Avrupa’yı tehdit ettiğini belirterek stokların 2008 yılından bu yana en düşük seviyede olduğunu kaydetti.

AB ve ABD’nin ek yaptırım planı

Brüksel’de bugün toplanan Avrupa Birliği (AB) devlet ve hükümet başkanları ise bugün Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile birlikte Rusya’ya karşı ek yaptırım kararları almaya hazırlanıyor. Ancak bu konuda AB ülkeleri arasında görüş ayrılıkları var.

Alman sanayicileri de yeni ekonomik yaptırımlara sıcak bakmıyor. Alman Sanayiciler Birliği (BDI), liderleri karar almada aceleci davranmamaları yönünde uyardı. BDI Başkanı Siegfried Russwurm, “AB, kısa vadede kapsamlı bir enerji ambargosuna hazır değil” şeklinde konuştu. Russwurm, böyle bir kararın AB’nin tutarlılığı ve hareket kabiliyetini ekonomik ve siyasi olarak riske atabileceği uyarısında bulundu.

Rusya’nın doğal gazı ruble karşılığında satma kararının ayrıntılarını bir hafta içinde açıklaması bekleniyor. Rus devletine bağlı enerji şirketi Gazprom da alınan karara uyacağını ve gerekli değişiklikleri yapacağını açıkladı.

Putin açıklamasında değişikliğin para birimi ile ilgili olduğunu, doğal gaz miktarı ve fiyatlar açasından anlaşmadaki yükümlülüklerin esas alınacağını ifade etmişti. Rusya’nın “dost olmayan ülkeler” olarak onayladığı listede ABD, AB ülkeleri, İngiltere, Japonya, Kanada, Norveç, Singapur, Güney Kore, İsviçre ve Ukrayna yer alıyor.

Paylaşın