NATO’dan ‘Rusya’nın Ukrayna’daki Kaybı 40 Binin Üzerinde’ İddiası

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşının ilk ayında 40 bin kadar Rus askerinin öldürüldüğünü, yaralandığını, esir alındığını veya kaybolduğunu bildirdi.

İsmi açıklanmayan ABD’li bir NATO yetkilisi, NBC ve AP dahil olmak üzere medya kuruluşlarına verdiği demeçte, NATO’nun en son istihbarat değerlendirmesine göre, çatışmalarda 7 bin ila 15 Rus askerinin öldüğünü söyledi.

Yetkili, NATO’nun veriyi, Ukrayna makamları tarafından sağlanan bilgilere ve Rusya’dan elde edilen istihbarat bilgilerine dayanarak hesapladığını aktardı. NATO’nun bu tahmini, ABD istihbaratının yayınladığı ve ölen Rusya askeri sayısını yaklaşık 7 bin olarak belirleyen tahminle de uyumlu.

Demeci veren NATO yetkilisi Ukrayna’nın kayıpları hakkında bilgi vermezken, açıklanan istatistikler için de “Tahminlere güvenimiz düşük çünkü yerde değiliz ve göremiyoruz” diye konuştu. Aynı yetkili, Rus kuvvetlerinin birçok lojistik sorunla karşı karşıya olduğunu ve düşük moralden muzdarip olduğunu söyledi.

Hafta başında Kremlin yanlısı tabloid Komsomolskaya Pravda gazetesi çatışmalarda yaklaşık 10 bin Rus askerinin öldürüldüğünü yazmıştı. Gazete Rusya Savunma Bakanlığı’na dayandırdığı haberde 9 bin 861 Rus askerinin öldüğünü ve 16 bin 153 askerin de yaralandığını belirtmişti. Ancak haber daha sonra yayından kaldırılmıştı.

Rusya işgaline yaklaşık 190 bin askerle başlamış ancak o zamandan beri Çeçenistan, Suriye ve diğer yerlerden ek birlikler getirmişti.

İngiltere Savunma Bakanlığı’ndan dikkat çeken açıklama

Öte yandan İngiltere Savunma Bakanlığı tarafından bugün yapılan açıklamada, elde edilen istihbarata göre, Rus kuvvetlerinin Ukrayna’daki savaşta büyük kayıplar verdiği belirtildi. Rusya’nın kayıpların önüne geçmek için yabancı paralı askerlerin kullanılacağı bildirildi.

İngiltere Savunma Bakanlığı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Rus kuvvetlerinin Ukrayna’yı işgali sırasında binlerce kayıp verdiğinin nerdeyse kesinleştiğini kaydetti.

Şarkul Avsat’ın aktardığı açıklamada, Rusya’nın yedek askerlerin yanı sıra yabancı paralı askerleri ve özel askeri şirketleri  “bu ağır kayıpların yerini alması” için seferber etmesinin muhtemel olduğu aktarıldı. Paylaşımda, bu grupların savaşın gidişatını nasıl etkileyeceğinin belirsiz olduğu kaydedildi.

Üst düzey bir Pentagon yetkilisi dün, Ukraynalıların son 24 saat içinde Rus kuvvetlerini Kiev’in 30 km doğusundan daha fazla bir mesafeye çekilmeye zorladığı ve Rus ordusunun Ukrayna’daki bir dizi cephede savunma mevzileri oluşturmaya başladığını duyurdu.

İsmini vermeyen yetkili, Ukraynalıların Rusları Kiev’in 55 km doğu ve kuzey doğusunda geri çekilmeye zorlamayı başardıklarını belirterek, bu durumun başkent çevresindeki değişikliği temsil ettiğini bildirdi.

Salı günü Pentagon, Rus kuvvetlerinin Kiev’in merkezine 15-20 km uzaklıkta konuşlandığını açıklamıştı. ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi, “Onların saklandıklarını ve savunma pozisyonları oluşturduklarını görmeye başladık” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

CHP’li Salıcı’dan ‘Seçim Kanunu’ Yorumu: Korkunun Ecele Faydası Yok

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Cumhur İttifakı’nın Seçim Kanunu teklifi hakkında, “Masa başında formül peşinde koşuyorlar. Boşuna kürek çekiyorlar. Korkunun ecele faydası yok” ifadelerini kullandı.

Partisinin Antalya’da düzenlediği “Büyük Örgüt Buluşması”nda bir grup gazetecinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; Salıcı, iktidarın “sandıktan çıkan mesajı almadığını gördüklerini” dile getirerek, Millet İttifakı’nda oy oranı düşük partilerin seçime nasıl gireceği tartışmaları hakkında da, “Biz formül buluruz. Yani ittifak yerinde duruyor. Nasıl şekillenir onu göreceğiz” diye konuştu.

Doğu Masası kapsamında partilerine katılan vatandaşların büyük bir kısmının geçmişte AKP’ye oy vermiş kişiler olduğuna dikkat çeken Salıcı, “Doğu ve Güneydoğudaki iki partili sistem olmayacak. Van ve Diyarbakır’dan kesin milletvekili bekliyoruz” dedi.

“Masa başında formül peşinde koşuyorlar”

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Seçim Kanunu teklifi ile ilgili, “Korkunun ecele faydası yok yasası. Masa başı mühendislikleriyle seçim kazanmaya çalışıyorlar. Seçim masa başında kazanılmaz, seçim sahada kazanılır” söyleminde bulunan Salıcı, “Biz sahada çalışıyoruz, onlar masa başında formül peşinde koşuyorlar” ifadesini kullandı.

AKP ve MHP’nin teklifi hazırlarken 2018 seçim sonuçlarını göz önünde bulundurduğunu kaydeden Salıcı, şöyle devam etti: “Türkiye, 2018 Türkiyesi değil ki. 2018 Türkiyesi’nde bizim 11 büyükşehrimiz yoktu. Biz bir yerel seçim başarısı yaşamış değildik. 2018’de aldığımız oy yüzde 22.65’ti. Şimdi Tayyip Erdoğan’ın en sevdiği kişiye anket yaptırın. Herhalde Cumhuriyet Halk Partisi’nin oyu yüzde 22.65 çıkmaz. Çok çok daha yukarıda çıkar. Dolayısıyla boşuna kürek çekiyorlar.”

İstanbul’da yerel seçimin iptal edilerek tekrarlandığını hatırlatan Salıcı, “Sonuç, vatandaş döndü tokadı vurdu. Sandıktan çıkan sonuca riayet edeceksin. Sandıktan çıkan mesajı almadıklarını görüyoruz. Ya da bu mesajdan ders almadıklarını görüyoruz” ifadesini kullandı.

“Genel Kurulda değişiklik bekliyorum”

Salıcı, “Seçim Yasası’nda genel kuruldaki görüşmeler sırasında değişiklik bekliyor musunuz?” sorusuna da şu yanıtı verdi: “İki parti oturup konuşuyor. İki partinin konuştuğu bir yasa teklifinin Meclis’e gelmesi bir yılı buldu. Biz bu arada altı siyasi parti oturduk geleceğe dair Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem metnini hazırladık ve kamuoyuna açıkladık. (…) İki parti arasında yapılan hesaplarla ilgili, birbirlerine dair hesaplarla ilgili sıkıntı var. Genel kurulda da değişiklik önerileri verilebilir. Biz son haline bakarız. Değişiklik mümkün. Çok iyi anlaşıyor olsalardı bir sene sürmezdi Meclis’e gelmesi.”

“İttifak yerinde duruyor, formül buluruz”

Salıcı, “Millet İttifakı’nın milletvekili seçimleri için nasıl bir yol izleyeceğine” ilişkin bir soruyu ise şu sözlerle yanıtladı: “Biz formül buluruz. Önce şunun yapılması lazım. Bu kanun Genel Kurul’dan böyle mi geçecek? Kanun geçer, geçmiş olduğu haliyle biz meseleyi tartışırız. Diğer siyasi partiler de geçmiş olduğu haliyle tartışır. Süreç yürür. Yani ittifak yerinde duruyor. Nasıl şekillenir onu göreceğiz.”

“İktidarın Millet İttifakı’nı bozmak amacıyla çeşitli saldırılarda bulunduğunu” öne süren Salıcı, “İttifak bunları atlattı. Bir güven duygusu siyasi partiler arasında oluşmuş durumda ki böyle bir metne imza attılar. Bundan sonra ciddi bir engelle karşılaşmadan yürüyecektir” ifadesini kullandı.

“Masa, adayını çıkaracak ve arkasında duracak”

Salıcı, Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin soru üzerine de, “O konuşulmuyor şu an. Masada bir aday belirlenecek. Masada belirlenen aday, aday olacak. Seçimin tarihi belli mi, seçimin tarihinin belli olmadığı yerde adayı niye konuşalım” dedi. Salıcı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile ilgili sorular üzerine de şunları söyledi:

“Burada önemli olan ittifakın sürmesi, birbiriyle diyaloğun devam etmesi, geleceğe dair mutabakatın devam etmesi, bütün bu sürecin sonucunda da masa kendi adayını çıkaracaktır ve çıkardığı adayın arkasında da duracaktır. Yani biz, isim konuştuğumuz zaman, ya da isimler üzerine yorum yaptığımız zaman içeriği kaçırmış oluyoruz. Tabii Türkiye’yi geleceğe dair bir fikir yönetecek, belirleyecek. Masanın adayı olan kişi o fikrin taşıyıcısı olacak. Seçilecek olan aday o fikrin uygulayıcısı olacak. Ortaya önce fikir konmalı.”

Paylaşın

Rusya Ordusu, Ukrayna’da Tökezledi Mi?

Ukrayna savaşında ikinci aya girilirken Rus birliklerinin ilerlemesinin yavaşladığı, hatta yer yer durduğuna yönelik Batı kaynaklı haberler, “Rus ordusu Ukrayna’da tökezledi mi?” sorularını beraberinde getirdi.

Son olarak İngiltere Savunma Bakanlığı, Ukrayna birliklerinin başkent Kiev’in doğusundaki 35 kilometrelik alanda bulunan kent ve savunma hatlarının kontrolünü yeniden ele geçirdiğini bildirdi. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) güvenlik yetkilileri de Rusya’nın hassas güdümlü füzelerinde ciddi sorunlar bulunduğunu belirtiyor. Reuters haber ajansına konuşan üç ABD’li yetkili, yüksek teknolojili füzelerde isabet oranının yüzde 40’lara kadar düştüğünü belirtti.

Dün gece de Ukrayna’da Cumhurbaşkanı danışmanı Oleksey Arestoviç, Rus birliklerinde Kiev’in kuzeybatısından kent merkezine doğru hareketliliğin durduğunu belirterek Ukrayna ordusunun karadan ve havadan saldırıları püskürttüğünü kaydetti.

Moskova’dan, askeri operasyonun önceden planlandığı gibi ilerlediği yönünde ısrarlı açıklamalar gelse de tarafların verilerini bağımsız kaynaklarca teyit etme imkanı son derece sınırlı.

Bazı savunma uzmanları, yıllardır ABD ve NATO tarafından eğitilen ve son dönemde artan askeri yardımlarla moral kazanan Ukrayna ordusunun yeni bir özgüven kazandığı görüşünde. Yirmi yıllık bir süreçte ordu modernizasyonu, yüksek teknolojili silahlar ve profesyonelleşmeye milyarlarca dolar yatırım yapan Rus ordusunun Ukrayna savaşına hazırlıklı olmadığının ortaya çıktığı, Rus ordusunun koordinasyon ve tedarik sorunları yaşadığı ve askerlerin moralinin düşük olduğu yönündeki değerlendirmeler de sık sık duyulur oldu. NATO’nun hesaplamalarına göre Ukrayna’da bir ayda 7 bin ila 15 bin Rus askerinin öldüğü tahmin ediliyor.

“Putin büyük hayal kırıklığı içinde”

Geçmişte Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA) başkanlığı ve savunma bakanlığı görevlerinde bulunmuş olan Robert Gates, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, ordusunun Ukrayna’daki performansı konusunda “akıllara durgunluk verecek bir hayal kırıklığı içinde olduğu” tahmininde bulunuyor. Gates, Rus ordusunun durumuyla ilgili olarak, “Ukrayna’da niye orada olduklarını bilmeyen, çok iyi eğitim almamış askerler, komuta ve kontrolde büyük sorunlar ve inanılmaz derecede berbat taktikler görüyoruz” değerlendirmesi yaptı.

İngiltere’nin ABD’deki savunma ataşesi Mick Smeath de Ukrayna birliklerinin bazı bölgeleri geri aldığına dair haberlere işaret ederek “Ukrayna’nın başarılı karşı saldırılarının Rus birliklerinin yeniden organize olma ve Kiev’e yönelik taarruzu yeniden başlatma kabiliyetini sekteye uğratması olası” görüşünü dile getirdi. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon da Çarşamba günü, Rus birliklerinin Kiev’e doğru ilerleyişi durdurduğu ve savunma pozisyonuna geçtiği tespitinde bulunmuştu.

Rusya’nın “özel askeri operasyon” adını verdiği işgal 24 Şubat’ta başlamış, Rusya’nın hedefinin hızlı bir taarruzla başkent Kiev’i ele geçirip hükümeti devirmeyi amaçladığı konusunda yaygın bir kanı oluşmuştu. Pek çok savunma uzmanı da Kiev’in birkaç gün içinde ele geçirileceği ve Ukrayna ordusunun birkaç hafta içinde dağıtılabileceği öngörüsünde bulunmuştu.

Kuşatma taktiği işe yarar mı?

Putin’in başlangıçta, işgal öncesi Ukrayna sınırına yığdığı 150 bin askerin küçük bir bölümünü Ukrayna’ya göndermesi, savaş uçaklarını yoğun olarak devreye sokmaması, elektronik savaş ve siber saldırı olanaklarını kullanmaması, kendisinin de başlangıçta savaştan hızla sonuç alacağına inandığı şeklinde değerlendiriliyor. Batılı askeri kaynaklar, Putin’in şimdi de kilit önemdeki kentleri kuşatma ve birliklerini büyük ölçüde geride tutarak uzaktan bombalama taktiği izlediğini belirtiyor.

Columbia Üniversitesinden uluslararası ilişkiler profesörü Stephen Biddle’a göre, Putin’in bu taktikle umudu, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin ölüm ve tahribata izin vermektense pes etme kararı alması. Ancak Biddle bu taktiğin işe yaracağına inanmıyor. ABD’li uzman, “Bu planın işlemesi muhtemel değil. Masum sivilleri katletmek, evlerini, mahallelerini tahrip etmek daha ziyade Ukrayna direnişini ve kararlılığını daha da güçlendirecektir” diyor.

“Ukrayna müzakerelerde elini güçlendirebilir”

Ancak Batı’dan hızlanan askeri yardımlara rağmen Ukrayna ordusunun işi kolay görünmüyor. 2013-2016 yılları arasında NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Komutanı olarak görev yapan Philip Breedlove, Ukrayna’nın savaşı toptan kazanamayacağını, ancak Zelenskiy’nin müzakere masasında elinin güçlenebileceğini belirtiyor.

Breedlove, “Rusya’nın cephede yenilgiye uğratılması son derece ihtimal dışı. Rusya’nın takviye alabileceği büyük bir asker rezervi var. Ancak Ukrayna Rusya’nın büyük bir bedel ödemektense anlaşmaya yanaşıp geri çekilmesini sağlayabilirse bu bir kazanç olur” söyleminde bulunuyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Altı Muhalefet Lideri İkinci Defa Buluşuyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve Gelecek Partisi liderleri, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde ikinci defa bir çalışma yemeğinde bir araya gelecek.

Ahlatlıbel’de yapılan ilk görüşmeden yaklaşık 1.5 ay sonra gerçekleşecek ikinci buluşmada masada “Parlamenter sisteme geçiş sürecinin yol haritası”, “Olası bir ittifakın ilke ve değerleri” ile “Seçim sonrası uygulanacak politikalar konusunda üzerinde çalışılacak konular”ın olması bekleniyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan 12 Şubat’ta Çankaya Belediyesi’nin Ahlatlıbel tesislerinde bir araya gelmiş, yaklaşık 5 saat süren görüşmede Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni’ne nokta koyarak metnin 28 Şubat’ta açıklanması kararı almıştı.

Görüşmeden sonra yapılan açıklamaya göre liderler ayrıca ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’e geçiş sürecinin yol haritası ve seçimlerden sonra uygulanmaya başlanacak politikalar konusunda ortak çalışma yapılacak konu başlıklarının belirlenmesinde uzlaşmıştı.

Görüşmenin ardından planlandığı gibi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni 6 partinin genel başkanının katılığı bir programla 28 Şubat’ta kamuoyuna açıklandı. Ardından 27 Mart’ta yapılacak ikinci buluşma için hazırlıklar başladı.

“2. Liderler Buluşması”na ev sahipliği yapacak olan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan görüşme öncesi 5 genel başkanı ayrı ayrı ziyaret ederek toplantının gündemine dair görüş alıverişinde bulundu.

Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın haberine göre Babacan’ın sunduğu taslak gündemde “Parlamenter sisteme geçiş sürecinin yol haritası”, “Olası bir ittifakın ilke ve değerleri ne olmalı?” ve “Seçim sonrası uygulanacak politikalar kapsamında ele alınacak tematik konular ne olmalı?” başlıkları yer aldı.

Geçiş sürecinin yol haritası ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ konusunda uzlaşan partilerin seçimi kazanmaları durumunda parlamenter sisteme geçiş takvimini, Cumhurbaşkanı’nın geçiş sürecinde ülkeyi nasıl yöneteceği, yetkilerini nasıl kullanacağı, bu yetkileri kullanırken kendisini destekleyen partilerin iradesini hangi metotlarla yönetim sürecine katacağı gibi başlıkları içeriyor.

6 liderin buluşması her ne kadar “ittifak” olarak yorumlansa da henüz ittifakın adı da yapısı da konuşulmuş değil. Olası bir ittifakın ilke ve değerleriyle ilgili çalışma kapsamında da kurulacak ittifakın yapısı, mekanizmalarının da yer alacağı ilke ve değerler üzerinde de konuşulup uzlaşılması gerekiyor. Ayrıca seçime doğru giderken başta ekonomi olmak üzere dış politika, sosyal politika gibi belirlenen bazı temel konularda ortak hedef ve ilkeleri içeren tematik çalışmalar yapılması öneriliyor.

Liderler bu gündem önerilerinde anlaşmaları durumunda, söz konusu 3 başlıkla ilgili çalışma başlatılması talimatı verecek. Bu çerçevede partiler görevlendirmeler yapacak, çalışma komisyonları oluşacak.

Seçim kanunu

6 liderin buluşmasında AK Parti ve MHP’nin hazırladığı seçim kanunu teklifinin resmi gündem başlıkları arasında yer alması beklenmiyor. Liderlerin konuyla ilgili değerlendirme yapabileceği konuşulurken bu konunun kanun Meclis’ten geçtikten sonra ele alınacağı ifade ediliyor.

Kaynaklar, “Teklifin Meclis’ten nasıl çıkacağının görülmesi gerek. Son hali görülmeyen bir düzenlemeyi konuşmak doğru olmaz.

Aylarca barajın yüzde 7’ye düşürülmesi gündemdi. Ancak teklif ittifak sürprizi ile geldi. Son dakika Meclis Genel Kurulu’nda da önergelerle değişiklik yapılması mümkün. O nedenle teklifin nasıl yasalaşacağını görmek gerek” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı adayı

Muhalefet liderlerinin ilk buluşmasında Cumhurbaşkanı adayının gündeme gelmediği, sadece “bu konuyu değerlendirmek için erken olduğu” görüşünde uzlaşıldığı ifade edilmişti. Ortak Cumhurbaşkanı adayı konusunda genel bir eğilim olsa da liderlerin bu konuyu daha ilerideki buluşmalarda ele alabileceği ifade ediliyor.

6 muhalefet lideri 12 Şubat’taki ilk buluşmasını Çankaya Belediyesi’nin Ahlatlıbel tesislerinde gerçekleştirdi. DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan’ın ev sahipliği yapacağı ikinci buluşma için otel, restoran gibi farklı seçenekler değerlendirildikten sonra en son DEVA Partisi’nin Mustafa Kemal Mahallesi’ndeki Genel Merkez binasında karar kılındı. Yemekli buluşma için DEVA Partisi genel merkezindeki geniş bir toplantı salonunun kullanılması bekleniyor.

Paylaşın

NATO Zirvesinin Türkiye İçin Yansıması Ne Oldu?

NATO’nun Brüksel’deki olağanüstü zirvesinden Ukrayna’ya destek ve doğu kanadının güçlendirilmesi kararları çıkarken, bu çerçevede Türkiye’nin ve Karadeniz’in İttifak için öneminin arttığı, diğer yandan Ankara’nın ince bir çizgi üstünde sürdürdüğü denge politikasının ileride zorlayıcı olabileceği belirtiliyor.

İttifak’a üye devlet ve hükümet başkanlarını Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından ilk kez yüz yüze getiren dünkü zirveden birlik görüntüsünün yanı sıra caydırıcılığı artırıcı bazı yeni tedbir kararları da çıktı.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Bugün müttefik ülke liderleri, Ukrayna’ya daha fazla destek verme konusunda anlaştı” diyerek, Ukrayna’nın kendini savunma hakkına yardım edeceklerini vurguladı. Stoltenberg ayrıca, NATO’nun yeni bir güvenlik gerçeği ile karşı karşıya olduğunu belirterek, özellikle ittifakın doğu kanadında daha fazla ekipman ve malzemeyle NATO’nun varlığının güçlendirileceğini ifade etti.

Doğu kanadının güçlendirilmesi ve Türkiye

NATO Zirvesi ile birlikte aynı gün içinde AB ve G7 zirvelerinin de gerçekleştirilmesi de Rusya’ya karşı “birlik ve sağlam duruş” mesajı olarak yorumlanıyor.

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Direktörü Sinan Ülgen, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle Avrupa’nın jeopolitik ve güvenlik çerçevesinde çok ciddi ve kalıcı bir değişim olduğunu vurguluyor.

Peki bu değişim Türkiye’yi nasıl etkiler ve NATO’nun doğu kanadının güçlendirilmesi kararı Türkiye’nin önemini artırır mı?

Ülgen, bu soruları “Bu değişim Rusya’yı yeniden bir tehdit olarak gören ve bu tehdide cevap için strateji arayan bir Avrupa’yı karşımıza çıkardı. Bu açıdan baktığımızda muhakkak ki Türkiye gibi NATO içindeki en güçlü ordulardan birine sahip ve coğrafi olarak da kritik konumdaki bir ülkenin önemi bu olaylar sonrasında arttı” diye yanıtlıyor.

Bunun son dönemde Türkiye’ye yönelik artan diplomasi trafiğiyle de görülebileceğini belirten Ülgen, doğu kanadının güçlendirilmesi ve Türkiye’nin İttifak için öneminin artmasının Ankara’nın şimdiye kadar takip ettiği denge politikasını nasıl etkileyeceği sorusuna karşılık ise şunları söylüyor:

“Türkiye’nin politikası zaten buydu. Yani Türkiye, Rusya ile NATO arasında eşit uzaklıkta olan bir ülke değil, Türkiye zaten bir NATO ülkesi. Ama tabii Türkiye’yi diğer NATO üyelerinden Rusya politikasında ayıran bir boyut vardı; o da Türkiye hala Rusya ile diplomatik ilişkilerini koruyan ve yaptırım uygulamayan bir İttifak üyesi.”

Ülgen, bunun kısmen NATO’ya da bir faydası olduğunu ve Türkiye üzerinden Rusya ile bir diyalog imkanına kavuşulduğunu, ancak uzun vadede Türkiye’nin bu durumu sürdürmekte zorlanabileceğine işaret ediyor. Sinan Ülgen, Türkiye’nin bu dikkatli tutumunun ve bir taraftan da Rusya’yı gözetmesinin ne kadar sürdürülebilir olduğu sorusunun önemli olduğunu söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Türkiye’nin takip etmesi gereken ince bir çizgi var. Türkiye yaptırım uygulamıyor ve evet, şu anda Türkiye üzerinde (yaptırım için) çok büyük bir baskı da yok. Türkiye’nin niye bu politikayı izlediği anlayışla karşılanmış gibi duruyor. Ama tabii ki Türkiye’nin Rusya’nın yaptırımları delmesine yardımcı olan bir ülke olarak görülmemesi de lazım. Burada ince bir çizgi var ve buna dikkat etmek gerekecek.”

Güvenliğin bölünmezliği ilkesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zirvenin ardından düzenlediği basın toplantısında dikkat çektiği, “güvenliğin bölünmezliği ilkesi” ve savunma sanayi alanında Türkiye’ye yönelik kısıtlamaların kaldırılması çağrısı da Türkiye-NATO ilişkilerinin geleceği açısından önemli bir husus olarak görülüyor.

Erdoğan, “Türk savunma sanayi ürünlerinin başarıları ortadayken bu alanda karşılaştığımız engellemelerin hiçbir makul gerekçesi olamaz. Savunma sanayimizin önüne bizzat bazı müttefiklerimiz tarafından konan kısıtlamaların artık kaldırılması ortak menfaatimizedir” demişti. Erdoğan ayrıca “Müttefikler arasında gizli-açık ambargoların bırakın uygulanmasını, gündeme dahi gelmemesi gerekir” diyerek, bu konudaki beklentilerini liderlerle paylaştığını ifade etmişti.

Türkiye’nin, Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini alması ABD’nin CAATSA kapsamında Türkiye’ye yönelik yaptırımları hayata geçirmesine yol açmıştı. Buna ek olarak Almanya, Kanada, Fransa gibi İttifak ülkelerinin de halen Türkiye için savunma alanında bazı örtülü ve açık ambargoları bulunuyor.

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ragıp Kutay Karaca, kısıtlamaları uygulayan NATO ülkelerini eleştiriyor ve Türkiye’nin özellikle zayıf olduğu uzun menzilli hava savunma sistemi için yeterli destek alamadığı için S-400’lere yöneldiğini ve sonucunda yaptırımlara maruz kaldığını söylüyor.

“Türkiye kim? Türkiye bir NATO üyesi ve doğu kanadının da en ön savunucusu” saptamasında bulunan Karaca, ortada bir ikilem bulunduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bunu ortaya koyduğunu belirtiyor.

Karaca, NATO’nun temel kuruluş felsefesinin “caydırıcılık, dayanışma ve herkesin eşit olduğunu gösteren oydaşma” ilkelerine dayandığını hatırlatarak, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) YPG’ye verdiğini söylediği desteğin bu felsefeyi zedelediğini belirtiyor. Karaca ayrıca, “Cumhurbaşkanı ‘benim güvenliğim, senin de güvenliğin. Sen nasıl bunlara destek verirsin’ diyor. Eğer güvenliği bölecekseniz üçlü ana felsefenin dışına çıkmış olursunuz” yorumu yapıyor.

Bu arada Erdoğan’ın zirve kapsamında yaptığı ikili görüşmelerden Türkiye-Fransa-İtalya üçlü iş birliği platformunun tekrar canlandırılması kararı da çıktı. Bu platformun yeniden işler olacağını İtalya Başbakanı Mario Draghi açıkladı.

Karadeniz’in önemi artıyor

NATO zirvesinin ortak bildirisinde Ukrayna’ya desteğin ve bu kapsamda tanksavar ve İHA (insansız hava aracı) yardımının da artırılacağı belirtildi.

Buna ek olarak Stoltenberg, İttifak’ın “Baltık denizinden Karadeniz’e kadar” güçlendirileceğini ifade ederken, “NATO liderleri caydırıcılığı artırmak için anlaştı. Doğu kanadında daha fazla askerimiz olacak. Denizaltı ve hava filomuzu güçlendireceğiz. Savaş gemileri kalıcı olarak görevde olacak” diye konuştu.

Bu açıklamaların Karadeniz açısından anlamının ne olabileceği sorusu üzerine Ülgen, Türkiye’nin şu anda Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uyguladığını belirterek, durumu şöyle aktarıyor:

“Şu anda Montrö’nün 19. Maddesi uygulanıyor. Bu madde savaşan tarafların gemileri ve denizaltılarına bir yasak getirir. Yani Rusya ve Ukrayna’ya yönelik bir yasak bu. NATO ülkeleri açısından ise iki farklı kategori var; kıyıdaş ülkelere bir kısıtlama yok, kıyıdaş olmayan ülkelerin gemilerine ise hem süre hem tonaj kısıtlaması var. Bunlar değişmeyecektir. Dolayısıyla NATO Karadeniz’de ilave varlık göstermek isteyebilir ama bu da Montrö kurallarına tabi olacaktır.”

Bu arada NATO’nun uzun dönemli yol haritası niteliğinde olan ve yaklaşık her 10 yılda bir gözden geçirilen Stratejik Konsepti Haziran ayında Madrid’de gerçekleştirilecek zirvede karara bağlanacak.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Etiyopya Hükümeti, Tigray’da ‘İnsani Ateşkes’ İlan Etti

Etiyopya hükümeti, ülkenin kuzeyindeki Tigray bölgesinde bulunan silahlı güçlere karşı 16 aydır süren çatışmalarda “insani ateşkes” ilan etti. Tigray’deki silahlı güçler henüz hükümetin bu adımıyla ilgili bir açıklama yapmadı.

Kasım 2020’de başlayan iç savaş, beş milyondan fazla kişiyi gıda yardımına muhtaç hale getirdi. Ancak çatışmalar sebebiyle geçen Aralık ayından bu yana gıda yardımı bölgeye ulaşamıyordu. ABD’nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi David Satterfield’in Etiyopya’ya yaptığı ziyaret sonrası, hükümetten insani ateşkes açıklaması geldi.

Tigray doğumlu Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus da bölgedeki durumu “felaket” olarak nitelendirdi ve Etiyopya hükümetini insani yardımların geçişini engellemekle suçladı.

Etiyopya da, Tigray Halkın Özgürleşme Cephesi (TPLF) isimli silahlı grubu, bölgede yardıma muhtaç insanlara yardımların ulaşmasını engellemekle suçladı. Bölgedeki insanların açlıktan ve tıbbi malzemelere erişimi olmadığı için öldüğüne dair haberler geliyordu.

Ocak ayında Dünya Gıda Programı, Tigray’de yaşayanların yüzde 40’ının “çok ciddi şekilde gıda sıkıntısı yaşadığını” açıklamıştı. Hamile veya yeni doğum yapmış kadınların yarısının yeterli beslenemediğini duyurmuştu.

Perşembe günü yapılan açıklamada, hükümet, ateşkesin “süresiz” olarak uygulanacağını ve hemen yürürlüğe gireceğini duyurdu. “Bu adımın karşılık bulması halinde kuzeyde yaşayan insanların hayatını geliştireceğini” de açıklamaya ekledi.

Etiyopya hükümeti, Tigray’deki silahlı güçlere “saldırılarına son verme ve komşu bölgelerde ele geçirdikleri alanlardan çekilme” çağrısı yaptı. Çatışmalar, Kasım 2020’de federal yetkililer ve Tigray’i yöneten TPLF arasında aylar süren gerilimin ardından başlamış; birkaç hafta sonra Başbakan Abiy Ahmed bölgenin başkenti Mekelle’nin kontrolünü ele geçirdiklerini açıklamıştı.

Bunun üzerine TPLF yeniden saldırıya geçmiş ve Tigray’in kontrolünü büyük oranda ele geçirmişti. Çatışmalarda binlerce kişi hayatını kaybetti. Etiyopya’da ilan edilen süresiz insani ateşkesle ilgili Türkiye’den de bir açıklama geldi. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı;

“Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti’nin 24 Mart 2022 tarihinde ilan ettiği süresiz insani ateşkesi memnuniyetle karşılıyoruz. Ateşkes ilanını ihtilafa çözüm bulunması bakımından doğru yönde atılmış bir adım olarak değerlendiriyor, bunun kalıcı barışın sağlanmasıyla neticelenmesini bekliyoruz. İnsani yardımların Tigray ve ihtiyaç duyulan tüm bölgelere kesintisiz ulaştırılmasını temenni ediyoruz”

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Meclis’teki Partiler Seçim Yasası Değişikliğini Nasıl Görüyorlar?

Seçim barajının yüzde 10’dan 7’ye indirilmesini de içeren “Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Anayasa Komisyonu’nda kabul edildi.

Sıradaki adresi TBMM Genel Kurulu olan teklifle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne paralel olarak Seçim Kanunu’ndaki “Başbakan” ibareleri kanundan çıkartılıyor.

Teklif ayrıca cumhurbaşkanının seçim yasaklarından “muaf tutulması” ve ittifak içindeki partilerin milletvekili dağılımı hesaplanmasındaki değişiklikler gibi düzenlemeleri de içeriyor.

Teklife göre, ittifak içindeki siyasi partiler, seçim çevresindeki aldıkları oy oranına göre milletvekili çıkaracaklar. Yapılan düzenleme ile bir siyasi partinin içinde bulunduğu ittifakın artık oylarından, bir anlamda oy avantajından yararlanarak milletvekili çıkarmasının önüne geçilmesi hedefleniyor.

Parlamentoda şu an teklifi sunan AKP ve MHP ile birlikte toplam 14 parti ve onları temsilen 575 milletvekili ek olarak 6 bağımsız vekil bulunuyor. 12 partinin seçim yasasında planlanan değişikliğe ilişkin açıklamalarını derledik…

Cumhuriyet Halk Partisi

Millet İttifakı’nın başını çeken ve parlamentoda 135 sandalyesi bulunan CHP’de yeni düzenleme “ittifaklara suikast” olarak değerlendirildi ve küçük partileri etkisizleştirme çabası olarak yorumlandı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun henüz konuşulmamakla birlikte, muhalefetin bu sorunu aşacak çözümler üreteceğine, farklı ittifak senaryolarının gündeme gelebileceğine dikkat çekti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da AKP ve MHP’nin seçim kanunu teklifini “Biz acaba koltuğumuzu nasıl koruruz diye düzenleme yapıyorlar” sözleriyle değerlendirdi.

Halkların Demokratik Partisi

“Üçüncü ittifak” görüşmelerini yürüten ve 56 sandalyesi olan HDP’nin Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ise iktidarın “kendi devamlılığını sağlamak için” seçim yasasıyla oynadığını söyledi.

İktidardan zaten böyle bir hamle beklediklerini belirten Oluç, iktidarın “politik bir hamle” yaptığını, muhalefetin de benzer bir tutum sergilemesi gerektiğini belirtti.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ise değişikliği “iktidara siyasi mühendislik ve hukuksal oyunlarla çoğunluğu kazandırma girişimi” diye niteledi.

İyi Parti

36 sandalye ile parlamentoda yer alan İyi Parti’nin Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu ise aslında yeni düzenlemeyle “her partinin kendi aldığı oy oranına göre milletvekili çıkarması” sistemi getirilmesinin “ittifakların tasfiye edilmesi” anlamına geldiğini söyledi. Tatlıoğlu, bunun altında ise AKP’nin “eriyen oyları”na çare olarak MHP ile arasına mesafe koyma arayışının yattığını belirtti.

“Kendi tabanlarına oynamak istiyorlar. Birlikte küçülüyorlar ve Millet İttifakı gibi ayrı ayrı hareket edebilen partilermiş gibi bir seçim işbirliğine dönüştürmek istiyorlar.”

Saadet Partisi

1 sandalye ile Meclis’te temsil edilen Saadet Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, önümüzdeki seçimlerde Cumhur İttifakı ortaklarının “artık oya ihtiyaç duyduğu” bir sürecin yaşanacağını düşünerek, eriyen oylarına çare umuduyla bu düzenlemenin getirildiği görüşünü dile getirdi.

Asıl MHP’nin bu yasaya “Evet” demesinin dikkat çekici olduğunu belirten Kaya, “MHP böyle bir yasaya evet demişse, ya AKP listelerinden seçime girecekler veya farklı bir pazarlık var. Yoksa buna evet demesi mümkün değil” iddiasında bulundu.

İktidarın “baskın seçimi” gözden kaçırmak için bu düzenlemeyi gündeme getirmiş olabileceğine de dikkat çeken Kaya, teklifin “muhalefette çatlak yaratacağı” görüşüne ise katılmadı.

Türkiye İşçi Partisi

Meclis’te 4 sandalye ile temsil edilen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, teklifi, “haksız yere ek vekillik kazanma arayışı” olarak değerlendirdi.

Düzenlemenin sadece AKP ve MHP için yapıldığını savunan Baş, teklifi dinledikten sonra “Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiğini kabul etmiştir kararı verdim” dedi.

Demokrat Parti

Parlamentoda iki sandalye ile temsil edilen ve aynı zamanda Millet İttifakının yen üyelerinden olan Demokrat Parti Başkanı Gültekin Uysal, teklifin “demokratikleşme ihtiyacı ile alakalı olmadığını, iktidarın siyasal iklimi kendi lehine değiştirmek için bu yola başvurduğunu savundu.

Memleket Partisi

Parlamentoda iki sandalyesi bulunan Memleket Partisi’nin Genel Başkanı Muharrem İnce ise teklifi “utanmazlığın son noktası” olarak tanımladı.

“Yasa teklifi üzerinde tek tek uğraşılmış. Bunun için 2018 sonuçları baz alınmış, her bir il üzerinde çalışılmış” diyen İnce, iktidarın 2018’de aldığı oyu alacağını varsayarak hataya düştüğünü söyledi.

Büyük Birlik Partisi

Meclis’te 1 sandalye ile yer alan Cumhur İttifakı ortağı Büyük Birlik Partisi (BBP) lideri Mustafa Destici de “Bu haliyle kalırsa teklife oy vermem. Bu Cumhur İttifakı’ndan çekileceğim anlamına da gelmesin. İttifaka devam ederim ama bu haline oy vermem.” diye konuştu.

Destici, “Teklifin içinde beğendiğimiz olması gereken maddeler var. Kastım yüzde 7 maddesine… Ben yüzde 7 maddesine oy vermem…” ifadesini kullandı. Destici, daha önce de ittifak sisteminde barajın bir öneminin kalmadığını, yüzde 3 olması gerektiğini dile getirmiş, yüzde 5 olmasına da olumlu bakacaklarının mesajını vermişti.

DEVA Partisi

1 sandalye ile Meclis’te olan Demokrasi ve Atılım Partisi’nin (DEVA Partisi) Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, muhalefet olarak birincil gündemlerinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni değiştirmek olduğuna dikkat çekti.

Yeni düzenlemenin küçük partilerin aleyhine olacağı iddialarını da değerlendiren Yeneroğlu, “Eski sistemde çok mu farklıydı? Aynısıydı. D’hont sistemi içinde küçük partiler açısından zaten değişen bir şey yok” dedi. Önümüzdeki süreçte de muhalefetin “kendi menfaatlerini önceleyen yaklaşım içinde olmayacağı” görüşüne yer verdi.

Yenilik Partisi

Meclis’te 1 sandalye ile temsil edilen Yenilik Partisi Başkanı Öztürk Yılmaz ise seçim yasası teklifini “İttifakların bir anlamı kalmıyor. Her koyun kendi bacağından asılacak” sözleriyle değerlendirdi.

Yılmaz, seçim yasası değişikliği nedeniyle erken seçim ihtimalini de zayıf gördüğünü söyledi.

2 partiden açıklama yok

Meclis’te 1 sandalye ile temsil edilen Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile 2 sandalye ile temsil edilen Zafer Partisi seçim yasasındaki değişiklik teklifine dair herhangi bir paylaşım ve açıklama yapmadı.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Rusya’nın Ukrayna’daki Kayıpları ‘Binlerle’ Sayılıyor

İngiltere Savunma Bakanlığı tarafından bugün yapılan açıklamada, elde edilen istihbarata göre, Rus kuvvetlerinin Ukrayna’daki savaşta büyük kayıplar verdiği belirtildi. Rusya’nın kayıpların önüne geçmek için yabancı paralı askerlerin kullanılacağı bildirildi.

İngiltere Savunma Bakanlığı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Rus kuvvetlerinin Ukrayna’yı işgali sırasında binlerce kayıp verdiğinin nerdeyse kesinleştiğini kaydetti.

Şarkul Avsat’ın aktardığı açıklamada, Rusya’nın yedek askerlerin yanı sıra yabancı paralı askerleri ve özel askeri şirketleri  “bu ağır kayıpların yerini alması” için seferber etmesinin muhtemel olduğu aktarıldı.

Paylaşımda, bu grupların savaşın gidişatını nasıl etkileyeceğinin belirsiz olduğu kaydedildi.

Üst düzey bir Pentagon yetkilisi dün, Ukraynalıların son 24 saat içinde Rus kuvvetlerini Kiev’in 30 km doğusundan daha fazla bir mesafeye çekilmeye zorladığı ve Rus ordusunun Ukrayna’daki bir dizi cephede savunma mevzileri oluşturmaya başladığını duyurdu.

İsmini vermeyen yetkili, Ukraynalıların Rusları Kiev’in 55 km doğu ve kuzey doğusunda geri çekilmeye zorlamayı başardıklarını belirterek, bu durumun başkent çevresindeki değişikliği temsil ettiğini bildirdi.

Salı günü Pentagon, Rus kuvvetlerinin Kiev’in merkezine 15-20 km uzaklıkta konuşlandığını açıklamıştı. ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi, “Onların saklandıklarını ve savunma pozisyonları oluşturduklarını görmeye başladık” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

HDP Milletvekili Murat Sarısaç’a Hapis Cezası

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Murat Sarısaç’a “terör örgütü propagandası” yaptığı gerekçesiyle yargılandığı davada 1 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

Van 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada Milletvekili Sarısaç hakkında 2010, 2014, 2015 yıllarında yaptığı Facebook paylaşımları gerekçesiyle “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasına hükmedildi.

Mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. (Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği takdirde, kişi beş yıl içinde kasten yeni bir suç işlemezse hüküm ortadan kaldırılıyor.)

Murat Sarısaç aslen 1983 yılında Van İli, Gürpınar İlçesinde dünyaya gelmiştir. İlköğretim ve Lise tahsilini doğup büyüdüğü memleketi Van’da tamamlamıştır. Ardından Aksaray Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünden mezun olmuştur.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM) üyeliği ve DBP Van İl Eş Başkanlığı yaptı. 3’üncü Olağan Kongrede Halkların Demokratik Partisi (HDP) PM üyesi olarak seçildi. DBP Parti Meclis üyeliği yaptığı dönemde tutuklanmış, 16 ay cezaevinde kalmış ardından tahliye olmuştur.

Paylaşın

ABD Başkanı Biden: Rusya G20’den Çıkartılmalı

ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’nın G20’den çıkartılması gerektiğini savundu. Brüksel’de düzenlenen NATO liderler zirvesi sonrası konuşan Biden, Moskova G20’den çıkartılmalı mı sorusunu, “Cevabım evet, G20’ye bağlı” şeklinde yanıtladı.

Biden, konuyu Perşembe günü diğer liderlerle gerçekleştirilen toplantıda da gündeme getirdiğini ifade etti. ABD Başkanı, Endonezya ve diğer ülkelerin gruptan Rusya’nın çıkartılmaması yönünde görüş bildirmesi durumunda ise Ukrayna’nın G20 zirvelerine katılmasına izin verilmesi gerektiğini savundu.

ABD’den Rusya’ya yeni yaptırımlar

Washington, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle aralarında devlete ait Tactical Missiles Corporation’ın ve ona bağlı 28 şirketin de olduğu 40’tan fazla Rus savunma şirketinin yanı sıra, yüzlerce Rus milletvekiline ve ülkenin en büyük bankasına yeni yaptırımlar uygulanacağını duyurdu.

ABD Başkanı Biden, Twitter hesabından, “400’den fazla Rus elitine, milletvekiline ve savunma şirketine Putin’in Ukrayna’da savaşı seçmesi nedeniyle ek yaptırımları açıklıyorum” diye yazdı. Biden, söz konusu şirket ve kişilerin Kremlin’in politikalarından kazançlı çıktıklarını, şimdi de bu politikalardan kaynaklanan acıyı paylaşmaları gerektiğini savundu.

Paylaşın