Devrim Niteliğinde Kanser Tedavisi: İmmünoterapi

İmmünoterapi, kanser tedavisinde büyük potansiyele sahip devrim niteliğinde bir kanser tedavi yöntemidir. Kanser hücreleri vücudun bağışıklık sisteminden saklanabilirler. İmmünoterapi, bağışıklık sistemini, kanserli hücreleri bulup yok etmesi için daha iyi çalışır hale getirir.

Haber Merkezi / Farklı tür kanserlerin sürecinde çeşitli immünoterapi türleri kullanılabilir. Mevcut immünoterapi seçenekleri şunlardır:

Bağışıklık kontrol noktası inhibitörleri: Bağışıklık kontrol noktası inhibitörleri bağışıklık kontrol noktalarını bloke eden ilaçlara verilen isimdir. Bağışıklık kontrol noktaları, bağışıklık sisteminin normal bir parçasıdır ve bağışıklık tepkilerinin gereğinden daha çok güçlü olmasını ve vücuda zarar vermesini engeller. Bağışıklık kontrol noktası inhibitörleri bunları bloke ederek bağışıklık hücrelerinin kansere daha güçlü yanıt vermesini sağlar.

Monoklonal antikorlar: Bağışıklık sistemi üzerinde bulunan ve belirli hedeflere bağlanabilen proteinlerdir. Bu antikorlar kanser hücrelerini işaretler ve bağışıklık sistemi tarafından daha kolay bulunmasını sağlar. Bu nedenle hedefe yönelik tedavi olarak bilinir. Monoklonal antikorlar sağlıklı hücreler değil kanser hücrelerinin özel bölümlerini tanırlar. Kanser hücrelerinin yüzeyindeki büyüme bölgelerini bloke ederek kanserin büyümesine engel olurlar. Bazı monoklonal antikorlar radyasyonla kaplanarak vücuda verilir. Böylece hedefe yönelik radyoterapi yapılabilir. Bazı monoklonal antikorlara kanser ilaçları yüklenir böylece doğrudan kanser dokusuna ulaşmaları sağlanır.

T-hücre transfer tedavisi: Aynı zamanda modülatör hücre tedavisi, modülatör immünoterapi veya immün hücre tedavisi olarak da adlandırılan T-hücre transfer tedavisi ise T-Hücrelerinin kanserle doğal savaşma yeteneğini artıran bir tedavi türüdür. Bu tedavi sürecinde bireyin tümöründe bulunan bağışıklık hücreleri alınır. Bireyde bulunan kanser türüne karşı en aktif olanlar, bu kanserli hücrelere karşı daha etkin bir şekilde saldırabilmesi için seçilir veya değiştirilir. Sonra bu bağışıklık sistemi hücreleri çok sayıda çoğaltılır ve bir iğne ile tekrar vücuda geri verilir.

Kanseri tedavi eden aşılar: Bizi enfeksiyonlardan koruyan bakteri ve virüslere karşı geliştirlmiş aşılardan hepimizin az ya da çok bilgisi vardır. Kanser aşıları tamamen farklı özelliktedir. Zayıflatılmış bakteri veya virüs taşımazlar. Bunlar kanserden koruyan aşılardan da farklıdır. Kanserden koruyan aşılara örnek HPV aşısı ve hepatit B aşısıdır. Kanser aşıları tümör yüzeyinde bulunan antijenleri içerir. Vücuda verildiklerinde bağışıklık sisteminin  kanseri tanımasını ve aktif hale gelmesini sağlarlar. Kanser aşıları kendi tümör hücrelerinizden kişiye özel üretilebilir. Şu anda prostat kanseri için uygulanmakta olan bir aşı kanseri tamamen ortadan kaldırmasa da hastaların ömrünü uzatmaktadır.

Bağışıklık sistemi modülatörleri: Bağışıklık sistemi modülatörleri vücudun kansere karşı bağışıklık tepkisini arttırır. Bağışıklık sistemi modülatörlerinin bir bölümü bazıları bağışıklık sisteminin sadece belirli kısımlarını etkilerken diğerleri bağışıklık sistemini daha genel bir şekilde etkileyebilir.

Onkolitik virüsler: Vücuda verildiğinde normal hücrelere dokunmayan ancak kanser hücrelerini parçalayan virüslerdir.

Hangi kanserlerde kullanılabiliyor?

İmmünoterapi, birçok kanser tipinde kullanılıyor. Günümüzde malign melonom; yani ben kanserlerinde etkilidir. Malign melonomda, kemoterapinin hemen hemen hiç etkisi yoktur. Buna karşın immünoterapi çok daha etkilidir. Küçük hücre dışı akciğer kanserinde birinci seçenek kemoterapidir. Ancak sonrasında hastalık ilerlerse ikinci seçenek olarak immünoterapi ilaçları kullanılır. Bir diğer kullanım alanı böbrek kanseridir. Hedefe yönelik ilaçlar başarısız olduğu zaman ikinci seçim immünoterapi olur. Lenf kanserlerinde de (Hodgkin hastalığı) kullanılır. Bağırsak, mesane, mide ve meme kanserinde de kullanılmasına yönelik çalışmalar ise devam ediyor.

Ne tür yan etkiler yapabilir?

İmmünoterapi bağışıklık sistemi ile ilgili yan etkiler yapabilir. Bunlar; deride birtakım belirtiler, ishal gibi durumlardır. Akciğerde iltihap (mikropsuz zatürre), hormon sistemi üzerinde etkileri olabilir. Örneğin; tiroit bezi üstüne etki ederek yavaş ya da hızlı çalışmasına neden olabilir. Böbrek üstü bezi yetersizliği yapabilir. Hipofiz bezinin yetersizliği görülebilir. Halsizlik, iştahsızlık yapabilir.

Yan etkilerin çok iyi bilinmesi, hastaların sıkı takip edilmesi gerekir. Bu yüzden immünoterapi uygulayan medikal onkologların, yan etkiler oluştuğunda ilacın ne zaman kesileceğini, ne zaman devam edileceğini iyi bilmesi ve bu konuda önlemler alması gerekir. Takibi yapan göğüs hastalıkları, endokrinoloji, gastroenteroloji gibi diğer dallardaki hekimlerin de herhangi bir yan etki görüldüğünde nasıl müdahale edilmesi gerektiğini bilmesi gerekir. Örneğin; yan etkiler görüldüğünde kortizon kullanılması gerekebilir. Bu yüzden hekimin kortizonu ne zaman kullanacağını bilmesi gerekir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Zenginleştirilmiş Gıda Nedir, Faydaları Nelerdir?

Mikro besinler ve vitaminler, insan vücudunun büyümesi ve gelişmesi için çok önemlidir. Mikro besinler ve vitaminler, beslenmenin küçük bir bölümünü oluşturmalarına rağmen, eksiklikleri az gelişmişliğe ve çeşitli rahatsızlıklara neden olurlar.

Haber Merkezi / Dünya genelinde, her on kişiden en az üçünde vitamin ve mikro besin eksikliği görülmektedir. Ayrıca, çok sayıda istatistiğe göre, dünya genelinde tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 0,5’inden beslenme yetersizliği sorumludur. Önlenebilir mikro besin eksikliği başlıca halk sağlığı sorunudur. En yaygın beslenme eksiklikleri A vitamini, B12 vitamini, D vitamini, iyot, demir ve folik asittir.

Zenginleştirilmiş gıda nedir?

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre, gıda zenginleştirme, gıdaya temel mikro besinleri ve vitaminleri ekleyerek gıdanın besin kalitesini artıran süreçtir.

Gıda takviyesi veya zenginleştirme ile, gıda işleme veya depolama sırasında kaybolan besinleri geri kazanır. Zenginleştirilmiş gıdalar, vitamin, mineral ve temel besinler gibi mikro besinler içerir.

Gıda zenginleştirme türleri nelerdir?

Gıda zenginleştirme, gıda üreticilerinin mikro besinleri hangi aşamada eklediğine bağlı olarak aşağıdaki türlerdendir:

Endüstriyel veya ticari zenginleştirme: Gıdalara toplu seviyede besin eklemek için yapılan ekonomik bir süreçtir. En yaygın ticarileştirilmiş gıdalar şunlardır:

  • Buğday unu
  • Hububat
  • Yemeklik yağ
  • Mısır unu
  • İyotlu tuz
  • Süt
  • Meyve suları
  • Pirinç

Biyozenginleştirme: Bu süreç, besin değerlerini artırmak için bitkilerin üremesini ve genetik modifikasyonunu içerir.

Ev: Ticari tahkimattan daha maliyetlidir ve şunları içerir:

  • Mikrobesin tozu
  • D vitamini damlaları
  • Çözünür tabletler

Çoğu insan yeterli miktarda meyve ve sebze tüketmez, bu da temel besin eksikliklerine yol açar. Demir, iyot, A, B12, D vitaminleri ve çinko en yaygın besin eksiklikleridir. Gıda üreticileri çoğunlukla gıda ürünlerine aşağıdaki besinleri ekler:

  • Diyet lifleri
  • A vitamini
  • D vitamini
  • Kalsiyum
  • Magnezyum
  • İyotlu tuz
  • Folat

Aşağıda bazı zenginleştirilmiş gıda maddeleri verilmiştir:

  • Kalsiyum ve D vitamini ile güçlendirilmiş süt ve süt ürünleri
  • Sebze yağları
  • Kepekli tahıllar
  • Kahvaltı gevrekleri ve granolalar
  • Buğday unu, pirinç, mısır ve manyok dahil olmak üzere temel gıda
  • Badem sütü
  • Soya sütü
  • Meyve suyu
  • Şekersiz yulaf ezmesi
  • Şeker
  • İyotlu veya çift takviyeli tuz
  • Yumurtalar
  • Dondurmalar
  • Tatlandırılmamış yoğurt

Zenginleştirilmiş gıdaların faydaları nelerdir?

  • Beslenme eksikliği kaynaklı rahatsızlıkları önler: Örneğin, vücut, D vitamini eksikliğinde, anemi (demir eksikliği), osteoporoz (kalsiyum ve D vitamini eksikliği) veya üreme ve sinir sistemi kaynaklı raşitizm gibi hastalıklar geliştirir. Zenginleştirilmiş gıdalar, besin eksikliğine bağlı hastalık oranlarını azaltmaya yardımcı olurlar
  • Hamilelikte faydalıdır: Çinko eksikliği ile anne ve yenidoğanlarda yüksek mortalite ve morbidite oranları arasında bağlantı bulunmaktadır. Folat eksikliği, anne karnındaki bebeklerde hatalı nöral gelişime neden olabilmektedir. Hamilelik sırasında yeterli miktarda yemek yenilse bile, yine de besin eksikliği yaşanma ihtimali bulunmaktadır. Bu nedenle, hamilelik sırasında zenginleştirilmiş gıda tüketmek, bebeklerde çok sayıda doğuştan deformite riskini azaltabilir ve anne ve bebeğin sağlığını iyileştirebilir.
  • Çocukların büyüme ve gelişmelerine yardımcı olur: Demir, çinko, A ve D vitaminlerinin eksikliğinin büyüme sorunlarına yol açtığı bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, büyüme aşamasında zenginleştirilmiş gıdalar veya mikro besin takviyeleri dahil etmek, çocuklar arasında olumlu bir fiziksel ve zihinsel büyüme tepkisine sahiptir.
  • Beslenme gereksinimlerini karşılayın: Katı vejetaryenler, veganlar, laktoz intoleransı olan veya beslenmeyle ilgili diğer koşullardaki kişiler, çeşitli rahatsızlıklara neden olan zayıf mikro besin seviyelerine sahiptir. Beslenmeye zenginleştirilmiş gıdalar eklemek, besin ihtiyacını karşılayabilir ve genel sağlığı iyileştirebilir.
  • Yaşlılar için yararlıdır: Yaşlanmayla birlikte sindirim sistemi daha az besini emerek besin eksikliğine neden olmaktadır. Beslenmeye zenginleştirilmiş gıdalar eklemek, daha güçlü kemik, daha iyi sindirim ve daha sağlıklı organ işleyişine yardımcı olur.

Zenginleştirilmiş gıdaların dezavantajları nelerdir?

  • Zenginleştirilmiş gıdaları işlenmemiş gıdalarla tüketmek, aşırı dozda besin alma riskini artırabilir.
  • Sadece zenginleştirilmiş yiyecekler yemek, meyve ve sebzeleri göz ardı etmek, yetersiz beslenmeye neden olabilir. İşlenmemiş gıdalar, çeşitli kronik hastalıklardan ve enflamatuar durumlardan koruyan antioksidanlar ve bitki bazlı biyoaktif bileşikler içerir.
  • Zenginleştirilmiş gıdalar, bütün gıdalardan daha yüksek kalori içerir. Bu nedenle, işlenmiş ve zenginleştirilmiş yiyecekler aşırı yemeye ve kademeli olarak kilo almaya neden olabilir.

Zenginleştirilmiş gıdalar, sağlıklı esenlik için vücudumuzun besin talebini karşılayabilir. Ancak meyve, kuruyemiş, sebze ve tohum gibi sağlıklı gıdalardan ödün vermeden bu gıdaları beslenmenize dahil etmelisiniz.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Yeşil Muzun İnanılmaz Sağlık Faydaları

Yeşil muz, tam olgunlaşmamış muzdur. Hem yeşil hem de sarı muz, adeta besinlerin güç merkezidir. Her market ve manav tezgahında görebileceğimiz bu lezzetli meyveyi dünya genelinde hazırlanan her meyve sepetinde bulabiliriz. Ayrıca, Uzak Doğu mutfağında birçok çiğ muz yemeği görebiliriz.

Haber Merkezi / Yeşil muz, kızartma, salata, sos, yemek olmak üzere birçok lezzetli yemekte iyi bir bileşendir. Yeşil muz, lif, antioksidan, vitamin ve fitobesin dahil olmak üzere bol miktarda besine sahiptir. Besin emilimini en üst düzeye çıkarmak için kaynattıktan veya pişirdikten sonra yeşil muz yemelisiniz.

Sağlık faydaları

Yeşil muz, sağlığa sayısız faydası olan sayısız besin içerir, örneğin:

Yeşil muz, sindirime yardımcı olan, uzun süre tok tutan ve kilo yönetiminde yardımcı olan yüksek miktarda diyet lifi ve dirençli nişasta içerir.

Yeşil muz, mide ülseri, şişkinlik, kabızlık, ishal ve sindirim sisteminin bakteriyel enfeksiyonu gibi çeşitli mide rahatsızlıklarına faydalıdır.

Glutensiz beslenmeyi tercih edenler yeşil muz ununu tercih edebilir.

Yeşil muz, damar genişletici görevi gören ve kan basıncını kontrol eden potasyum açısından zengindir. Ayrıca ateroskleroz ve kalp krizi gibi birçok kalp rahatsızlığını önler ve kalp sağlığını iyileştirir.

Yeşil muzun glisemik indeksi düşüktür ve tüketildikten sonra insülin hormonunu yavaş yavaş salgılar. Bu nedenle, kan şekeri düzeyini yönetmek için beslenmeye eklenebilir.

Minerallere ek olarak yeşil muz, B6 ve C vitaminleri de dahil olmak üzere çeşitli vitaminler açısından zengindir. B6 vitamini vücuttaki birçok enzimatik sürece yardımcı olur ve metabolizmayı hızlandırır.

C vitamini, çok sayıda kronik hastalık ve enfeksiyonla savaşan etkili bir antioksidandır. Aynı zamanda cilt sağlığını iyileştirir ve bağışıklığı güçlendirir.

Yeşil muz vücuttaki elektrolit dengesini korur. Yeşil muzda bulunan antioksidanlar ve mineraller böbrek problemlerini önlemeye yardımcı olur.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Nekrotizan Fasiit Namı Diğer Et Yiyen Hastalık Nedir?

Nekrotizan fasiit (NF), vücudu dolaşan bağ dokusu sisteminin bir parçası olan yumuşak doku olan “fasyanın çürüyen enfeksiyonu” anlamına gelen ve nadir görülen bir enfeksiyondur.

Haber Merkezi / NF’ye deriye, derinin hemen altındaki dokuya ve bu dokuların ölmesine neden olan fasyaya (nekroz) saldıran bir veya daha fazla bakteri neden olur.

Bu enfeksiyonlar ani, şiddetli ve hızlı yayılabilir. Antibiyotiklerle ve/veya enfekte dokunun debridmanıyla hızlı bir şekilde tedavi edilmezse, hasta hayatını kaybedebilir.

Nekrotizan Fasiit’in belirtileri veya semptomlar nedelerdir?

NF’nin erken belirtileri genellikle griple karıştırılır. Nekrotizan Fasiit’in erken belirti ve semptomları;

  • Vücut ağrıları
  • Ateş
  • Titreme
  • Mide bulantısı
  • İshal
  • Yaralanan bölgede şiddetli ağr

Nekrotizan fasiit çok hızlı ilerleyen bir durumdur. Belirti ve semptomlar:

  • Kızarmış ve/veya rengi bozulmuş cilt
  • Etkilenen bölgedeki dokuların şişmesi
  • Kararsız kan akışı
  • Kanlı veya sarımsı sıvı ile dolu kabarcıklar
  • Doku ölümü (nekroz)
  • Düşük kan basıncı
  • Sepsis

Nekrotizan fasiit neden olur?

Nekrotizan fasiite yakalanmanın en yaygın yolu, bakterilerin ciltteki bir kesikten içeri girmesi vücudu istila etmesidir. Bakterilerin girebileceği yollar:

  • Kesikler, sıyrıklar veya yanıklar
  • Böcek ısırığı
  • Delinme yaralarına neden olan iğnelerden ve diğer şeylerden kaynaklanan yaralar
  • Ameliyat
  • Nekrotizan fasiitin en yaygın nedeni grup a strep bakterileri olsa da, suda yaşayan bakteriler de dahil olmak üzere birçok farklı bakteri türü bu rahatsızlığa neden olabilir.

Nekrotizan fasiit nasıl teşhis edilir?

Doktor, hastanın nekrotizan fasiit olduğunu düşünürse, aşağıdakiler dahil olmak üzere farklı teşhis testleri isteyebilir:

  • Tam kan sayımı gibi kan testleri
  • Derin dokudan alınan örnekler
  • Doku biyopsisi
  • Görüntüleme testleri, büyük olasılıkla bilgisayarlı tomografi (BT) taraması
  • Etkilenen bölgenin tam incelenmesi

Nekrotizan fasiit nasıl tedavi edilir?

Nekrotizan fasiitinin ilerlemesini engellemek için hızlı müdahale gereklidir. İlk olarak nekrotizan fasiit tanısını doğrulamak için keşif ameliyatı yapılacaktır.

Enfeksiyonu kontrol altına almak ve tüm ölü dokuyu çıkarmak için birden fazla ameliyat gerekebilir. Tüm enfeksiyonun ortadan kalktığına emin olmak için ortalama üç ameliyat gerekir. Doktor, ayrıca muhtemelen antibiyotik ve intravenöz (IV) kremler yazacaktır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Dijital Göz Yorgunluğunu Önlemenin 5 Yolu

Her gün bilgisayara, tablete, telefona veya televizyona bakarak ne kadar zaman harcıyorsunuz? İster tüm gün işte bilgisayar kullanın, ister kişisel zamanınızı sosyal medyayı takip ederek geçirin, bu çok fazla saat demektir. 

Haber Merkezi / Bütün gün ekranlara bakmak muhtemelen görüşünüzü kalıcı olarak etkilemez, ancak dijital göz yorgunluğu sendromu adı verilen ve giderek yaygınlaşan bir soruna yol açabilir. Dijital göz yorgunluğu, kuru gözler, bulanık görme, baş, boyun veya omuz ağrısı gibi bir dizi semptomu içerir.

Ekran süresi günlük hayatımızın kaçınılmaz bir parçasıdır, ancak gözlerinizi korumak için yapabileceğiniz bir çok şey vardır. Haber Kaos ekibi olarak sizler için araştırdık…

1. Çalışma alanınızı yeniden yapılandırın

Çalışma alanınızda yapacağınız yeniden yapılandırmanın amacı, üretkenliği ve konforu artırmaktır. Vücudunuzun üst bölümünü destekleyen ve boynunuz nötr bir pozisyonda dik oturmanızı teşvik edecek bir masa ve sandalyesi tercih edin.

Masaüstü monitörünüzü yaklaşık bir kol mesafesi uzaklıkta ve göz hizanızda veya göz hizanıza yakın olacak şekilde ayarlayın. Hangi tür ekran kullanıyor olursanız olun, gözlerinizi ve boynunuzu zorlamamak için ekranın kafanızla aynı hizada olduğundan emin olun. Maksimum rahatlık için ekran doğrudan yüzünüzün hizasında veya göz hizasının biraz altında olmalıdır.

2. Işıkları ayarlayın

Kullandığınız cihazın yaydığı ışık, ekrandaki parlama ve etrafınızdaki ışık seviyesi gözlerinizin üzerindeki yükü artırabilir. Dijital göz yorgunluğunu önlemek için cihazınız ışığı odadaki en parlak ışık olmalıdır.

Ofis veya dış mekan gibi aydınlık bir ortamda iseniz cihazınızın parlaklığını artırmayı düşünün. Karanlık bir odadaysanız parlaklığı azaltın. Kullandığınız cihazın ekranını düzenli olarak temizlemek, parlamayı daha kötü hale getirebilecek toz ve lekelerin de ortadan kaldırılmasına yardımcı olur.

3. Daha sık göz kırpın

Ekrana bakmadığınız zamanlarda dakikada 15-20 kez göz kırpıyorsunuz ama baktığınız zaman bu sayının yarısından daha azını kırpıyorsunuz. Göz kırpma, gözlerinizin rahat etmesi için gözyaşlarını gözlerinizin yüzeyine dağıtır, ancak ekrana odaklandığımızda doğal olarak daha az göz kırparız. Bir cihaz kullanırken veya TV izlerken daha sık göz kırpma alışkanlığı edinin. 

4. Düzenli molalar verin

Daha sık göz kırpmaya çalışmanın yanı sıra, gözlerinizi dinlendirmek için gün boyunca düzenli aralar verme alışkanlığı edinin. 20-20-20 kuralını uygulamayı düşünün: her 20 dakikada bir 20 saniye uzaktaki bir şeye bakmak için 20 saniye ayırın.

Birkaç dakika bile ekrandan başka bir şeye odaklanmak, gözlerinizin üzerindeki yükü azaltmaya yardımcı olacaktır. Ayrıca, ayağa kalkmak veya esnemek, kas yorgunluğu ve boyun ağrısı riskinizi azaltabilir.

5. Mavi ışığı engelleyen gözlükleri deneyin

Mavi ışık dalgaları güneş ışığında doğal olarak bulunur, ancak cihazlar ayrıca yüksek düzeyde mavi ışık yayar. Yapay mavi ışığa uzun süre maruz kalmak göz yorgunluğuna katkıda bulunabilir ve hatta geceleri uyumanızı etkileyebilir.

Bilgisayar gözlükleri veya mavi ışığı engelleyen gözlükler, aşırı mavi ışığın gözünüze ulaşmasını engeller. Bilgisayarınızı, tabletinizi, telefonunuzu kullanırken veya TV izlerken mavi ışıklı gözlük takmak dijital göz yorgunluğu belirtilerini iyileştirebilir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

TIME, İranlı Kadınları ‘Yılın Kahramanları’ Seçti

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli haber ve politika dergisi TIME, ‘tesettüre uygun olmayan’ giyimi gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümü sonrası başlayan protestolara öncülük eden İranlı kadınları “Yılın Kahramanları” seçti.

Haber Merkezi / Dergi bu yıl kapağında, İranlı üç genç kadının ülkenin yöneticilerine meydan okurcasına kollarını kavuşturduğu ve saçlarını açtığı bir fotoğrafa yer verdi.

Dergi onlarca yıldır “yılın kişisi” seçiyor, ancak son yıllarda insanlığa katkılarından dolayı seçilenler “kahramanlar” olarak da adlandırılmaya başlandı.

İran’da başörtüsü dayatmasına karşı yapılan gösterilerde kadınların başörtülerini yakması ve saçlarını kesmesi dikkat çekerken, Kürtçe “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganı, protestocuların toplanma çağrısı olmuş durumda.

İnsan hakları örgütleri, protestoların başlamasından bu yana 63’ü çocuk olmak üzere en az 458 kişinin öldürüldüğünü tahmin ediyorlar.

İran’da kadınlara nasıl muamele yapılıyor?

İran, Afganistan’daki Taliban rejimi dışında kamusal alanda başörtüsü takmayı zorlayan tek ülke.

İranlı kadınların eğitime tam erişimi var, ev dışında çalışıyor ve kamu görevlerinde bulunuyorlar. Ancak, başörtüsü takmanın yanı sıra uzun, bol elbiseler de dahil olmak üzere halka açık yerlerde “mütevazı” giyinmeleri gerekiyor. Evli olmayan erkek ve kadınların birbirine yakın durması ve teması yasak.

1979 İslam Devrimi’nden sonraki günlere dayanan kurallar, “devletin her kademesinde yolsuzluk ve rüşvet gibi durumların aleniyet kazandığı ülkede” ahlak polisi tarafından uygulanıyor.

Resmi olarak Rehberlik Devriyesi olarak bilinen bu birimler, halka açık alanlarda geziyor ve hem erkeklerden hem de kadınlardan oluşuyor.

Uygulama, bir noktada ahlak polisini aşırı saldırgan olmakla suçlayan ve nispeten ılımlı olan eski Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani döneminde yumuşatıldı. 2017 yılında kadınların kıyafet kurallarını ihlal ettikleri için tutuklanmayacağı sadece uyarılacağı açıklandı.

Ancak geçen yıl seçilen sert görüşlü Reisi yönetiminde, ahlak polisinin ajanları farklı bir uygulamaya geçti.

BM insan hakları ofisi, son aylarda genç kadınların yüzlerine tokat atıldığını, coplarla dövüldüklerini ve polis araçlarına alındıklarını söylüyor.

Ne olmuştu?

İran’ın Sakız kentinden başkent Tahran’a akrabalarını ziyarete gelen Mahsa Amini erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlak polisince gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı.

Devlet televizyonu Amini’nin dövüldüğü iddialarını yalanlayarak, polisin genç kadını “nasihat etmek ve eğitmek” üzere karakola götürdüğünü ve orada kalp krizi geçirdiğini söyledi. Akrabaları, kadının herhangi bir kalp rahatsızlığı olduğunu yalanladı.

Devlet televizyonu bir polis karakolunda Amini olduğu söylenen bir kadının oturduğu koltuktan bir yetkiliyle konuşmak üzere kalktıktan sonra yere düştüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları yayınladı. Ancak görüntülerden kadının Amini olduğu doğrulanamadı.

Amini’nin dövülerek öldürüldüğü yolunda sosyal medyada yayılan iddialarını reddeden Tahran emniyeti açıklamasında, “Ayrıntılı araştırmalara göre, Amini’nin araca alınması sonrasında ve tutulduğu karakolda fiziksel bir temas olduğunu” reddetti.

Ancak, İran’ın yarı resmi Fars haber ajansı, Mahsa Amini’nin ahlak polisince dövülmesi nedeniyle komaya girdiğini duyurdu.

Şu ana kadar Tahran, Senendec, Kerec, Tebriz, Meşhed, Kiş, Kirman, Yezd, Reşt, Bender Abbas, Abadan, Kirmanşah, Erdebil, İsfahan, Urumiye, Kazvin, Zencan, İlam, Mazenderan, Hemedan başta olmak üzere birçok şehirde gösteriler düzenlendi. Birçok noktada eylemciler ile güvenlik güçleri arasında şiddetli arbede yaşandı.

Paylaşın

Şarkıcı Celine Dion, Kötü Haberi Kendisi Duyurdu

Sosyal medya hesabından hayranlarına seslenen 54 yaşındaki dünyaca ünlü Kanadalı şarkıcı Celine Dion, kendisine nadir görülen Katı Kişi Sendromu (Stiff Person Sendromu) teşhisi konulduğunu duyurdu. 

Haber Merkezi / Celine Dion, bu durumun kaslarının kontrolsüz bir şekilde kasılmasına neden olduğunu belirterek, yürüme ve şarkı söyleme konusunda da zorluklar yaşadığını kaydetti. Dion, şubat ayında yeniden başlayacak olan “Courage” turnesini ertelemekten başka çaresi olmadığını söyledi. Sanatçının 2023 bahar konserleri 2024’e alındı.

Dion, gözyaşları içinde yaptığı açıklamasında uzun süredir sağlık sorunlarıyla uğraştığını belirterek, “Hepinizi görmeyi, sahnede olmayı, sizin için performans sergilemeyi özledim. Gösterilerimde her zaman yüzde yüzümü veriyorum, ancak durumum şu anda bunu size vermeme izin vermiyor” ifadelerini kullandı.

Katı Kişi Sendromu (SPS) nedir?

Stiff Person Sendromu ilerleyici katılık ve sertlik ile karakterize etyolojisi belirsiz nadir bir nörolojik hastalıktır. Sertlik öncelikle gövde kaslarını etkiler ve spazmların da birlikteliği ile postural deformitelerle sonuçlanır.

Kronik ağrı, bozulmuş hareketlilik ve lomber hiperlordoz genel belirtilerdir. Spazmlar şiddetli ve öngörülemeyen bir şekilde ortaya çıkabilir ve bazen kemikleri dahi kırabilecek seviyeye ulaşırlar. Hastalar bazen ses ve dokunmaya çok duyarlı hale gelirler ve bu durumlar spazmları tetikleyebilmektedir.

Hastalığın kesin mekanizması belirgin değildir. SPS hastalarının, nadiren genel popülasyonda görülen glutamik asit dekarboksilaz antikorlarına sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu antikorların hastalığın nedeni olduğu düşünülmektedir.

Celine Dion kimdir?

Celine Dion, 30 Mart 1968 yılında Charlemagne, Québec’te geniş bir ailede doğdu. Menajeri ve gelecekteki eşi René Angélil, Dion’un ilk albümünü finanse etmek için kendi evini ipotek ettirdikten sonra Dion, Fransızca konuşulan ülkelerde çocuk yıldız hâline geldi. Dion’un uluslararası alanda tanınması, 1982 Yamaha Dünya Popüler Şarkı Festivali ile İsviçre adına yarıştığı 1988 Eurovision Şarkı Yarışması’nı kazanmasıyla gerçekleşti.

1980’lerde yayımladığı bir dizi Fransızca albümün ardından Amerika Birleşik Devletleri’nde Epic Records ile anlaştı. 1990’da Unison adını verdiği ilk İngilizce albümünü yayımladıktan sonra Kuzey Amerika’da ve İngilizce konuşulan diğer ülkelerde bilinen bir pop sanatçısı oldu.

1990’larda, Angélil’in de yardımıyla, yayımladığı İngilizce ve Fransızca albümlerle dünya genelinde ünlendi. Falling into You (1996) ve Let’s Talk About Love (1997) albümleri, Amerika Birleşik Devletleri’nde elmas sertifika alırken D’eux (1995), tüm zamanların en çok satan Fransızca albümü oldu.

Dion ayrıca “The Power of Love”, “Think Twice”, “Because You Loved Me”, “It’s All Coming Back to Me Now”, “My Heart Will Go On” ve “I’m Your Angel” gibi şarkılarıyla dünya genelinde bir numarada yer aldı. Ancak 1999’da, kariyerine ara verip kanser teşhisi konan eşiyle zaman geçireceğini açıkladı. 2002’de müziğe geri döndü ve Paradise, Nevada’daki The Colosseum at Caesars Palace adlı mekânda düzenlenen A New Day… (2003-07) konserlerini gerçekleştirdi. Bu konserler $385 milyon hasılatla tüm zamanların en başarılı yerleşik gösterisi oldu.

Dion’un müziği rock ve R&B’den gospel müziği ve klasik müziğe uzanan tarzlardan etkilendi. Şarkıları çoğunlukla İngilizce ve Fransızca olan Dion; İspanyolca, İtalyanca, Almanca, Latince, Japonca ve Çince şarkılar da söylemektedir. Albümlerinin farklı eleştiriler almasına rağmen Dion, pop müziğin en etkili seslerinden biri kabul edilmektedir.

Aralarında Yılın Albümü ve Yılın Kaydı’nın da bulunduğu beş Grammy Ödülü kazandı. Amerika Birleşik Devletleri’nde Nielsen SoundScan döneminin en çok satan ikinci kadın sanatçısıdır. Avrupa’da 50 milyondan fazla albüm satması nedeniyle 2003’te Uluslararası Fonogram Endüstrisi Federasyonu tarafından onurlandırıldı. Dünya genelinde sattığı 200 milyondan fazla kayıt ile hâlen en çok satan Kanadalı sanatçı ve tüm zamanların en çok satan sanatçılarından biri konumundadır.

Paylaşın

TIME, ‘Yılın İkonu’nu Belirledi: Michelle Yeoh

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli haber ve politika dergisi TIME, “Yılın İkonu”nu belirledi. TIME’den yapılan açıklamaya göre Çin asıllı Malezyalı ünlü oyuncu Michelle Yeoh, 2022’nin ikonu seçildi.

Michelle Yeoh, oyunculuk kariyerinde 40 yılı devirdi. Hollywood’a adım atmadan önce de Asya’da ünlü olan aktris, 1980’lerin sonu itibarıyla popüler Hong Kong aksiyon filmlerinde rol aldı. Yeoh, aksiyon sahnelerinde kendisinin oynamasıyla dikkat çekti.

60 yaşındaki oyuncu, TIME’a yaptığı açıklamada 1990’ların sonunda setlerden emekli olmayı ve çocuk yapmayı planladığını ifade etti. Ancak başarılı oyuncu, Ucuz Roman’ın (Pulp Fiction) tanıtımı için 1995’te Hong Kong’a gelen Quentin Tarantino’yla görüştükten sonra fikrini değiştirdi.

Tarantino, Yeoh’un dövüş sahnelerini ezbere anlatınca aktris etkilendiğini belirtti. Yeoh böylece sinemada henüz işini bitmediğini düşündü.

Aktris bunun ardından Hollywood’da James Bond serisinin 18. filmi Yarın Asla Ölmez’de (Tomorrow Never Dies) rol aldı. Yeoh, Kaplan ve Ejderha (Crouching Tiger, Hidden Dragon) ve Mumya: Ejder İmparatoru’nun Mezarı (The Mummy: Tomb of The Dragon) gibi filmlerle adını iyice duyurdu.

Yeoh ayrıca Galaksinin Koruyucuları 2 (Guardians of the Galaxy Vol. 2) ve Shang-Chi ve On Halka Efsanesi (Shang-Chi and the Legend of the Ten Rings) gibi Marvel filmlerinde de rol aldı.

Ancak Yeoh adını, 8 Nisan’da vizyona giren Her Şey Her Yerde Aynı Anda’yla (Everything Everywhere All at Once) bütün dünyaya duyurabildi.

Yıldız oyuncu nisanda GQ’yla yaptığı röportajda “izleyicilere neler yapabileceğini gösterebilmek için uzun zamandır beklediğini” söyledi.

Malezyalı aktris, filmdeki rolüyle Oscar’da En İyi Kadın Oyuncu dalında favoriler arasında.

Hollywood’daki Asyalı ve Asyalı kadın klişelerine karşı kariyeri boyunca mücadele etmesi gerektiğini söyleyen Yeoh, şöyle konuştu: Bu benim ırkımla ilgili olmamalıydı. Ancak bir savaş verdim. Denememe izin verilmeliydi.

Oscar’la ilgili de konuşan Yeoh, ödülü istediğini vurguladı.

Yeoh ayrıca Cate Blanchett, Olivia Colman ve Helen Mirren gibi Batılı oyuncularla aynı fırsatları olmadığını ve bu yüzden Her Şey Her Yerde Aynı Anda’da elinden gelenin en iyisini yaptığını söyledi: Böyle bir fırsat yakaladığınızda tüm kalbinizi ve ruhunuzu adamalısınız. Çünkü bir sonraki şansın ne zaman olduğunu bilemezsiniz.

Yeoh, Oscar’da En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanırsa bunu başaran ilk Asyalı olacak.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Jennifer Lopez, Müzik Piyasasına Yeni Albümle Dönüyor

53 yaşındaki dünyaca ünlü şarkıcı Jennifer Lopez, sekiz yıl aradan sonra müzik piyasasına kariyeri ve özel hayatı için büyük anlam ifade eden bir albümle dönüyor. Lopez, albümün kesin çıkış tarihini ise açıklamadı.

Lopez, 2002’de çıkardığı ve kariyerinin dönüm noktalarından olan This Is Me… Then’in (Ben Buyum… O Zamanlar) 20. yılında duyurduğu yeni albümüne This Is Me… Now (Ben Buyum… Şimdi) adını verdi.

Ünlü yıldız, Instagram duyurusunu 2002 tarihli albüm kapağından şimdiki haline geçen bir videoyla yaptı.

This Is Me… Now, 2004’te ayrıldığı Affleck’le geçen yıl tekrar bir araya gelen ve eylülde evlenen Lopez’in özel hayatı için de büyük bir anlam taşıyor.

This Is Me… Then, Lopez’in o dönemki sevgilisi Ben Affleck’e adanmıştı. Klibinde Affleck’in oynadığı Jenny From The Block parçası Lopez’in en ünlü şarkılarından biri oldu.

Lopez’in Affleck için yazdığı Dear Ben (Sevgili Ben) parçası da 2002 tarihli albümde yer alıyordu. Parça listesini de paylaşan pop yıldızının Dear Ben pt. II (Sevgili Ben II. kısım) adlı yeni bir şarkı yazdığı görüldü.

Albümün kesin çıkış tarihini açıklamayan Lopez, paylaştığı videoyu “2023 müzikal deneyimi” ifadesiyle bitirerek gelecek yıl yayımlayacağının ipucunu verdi.

24 Temmuz 1969 tarihinde New York’ta dünyaya gelen müzisyen Jennifer Lopez, medyaya ilk adımını 19686 yılında oyuncu olarak attı.

Verdiği kısa aradan sonra 1993 yılında oyuncu olmaya karar veren Lopez, oynadığı yapımlarla hızlıca ün ve beğeni kazandı.

Müzik kariyerine 1999 yılında On The 6 albümü ile başladı. Kendi adını verdiği ikinci albümü ve rol aldığı The Wedding Planner filminin aynı anda medyada yer alması onu daha da göz önüne çıkardı.

Hem albüm satışları hem de filmi çıktığı hafta listelerde 1 numaraya yükseldi. Şarkıları, oynadığı dizi ve filmlerinin yanı sıra özel hayatıyla da dikkat çeken Lopez birçok müzik ödülüne layık görüldü.

Paylaşın

Bitkisel Çayların Sekiz İnanılmaz Faydası

Bitkisel çaylarların faydaları yüzyıllardır bilinmektedir. Bitkisel çayların M.Ö. 2700 gibi erken bir tarihte tüketildiğine dair kanıtlar bulunmakta. Eski Mısırlılar ve Çinliler, bitkisel çayların faydalarını keşfeden ilk toplumlar arasındadır. Bitkisel çaylar, Avrupa’da ise Orta Çağ’da popülerlik kazanmıştır.

Haber Merkezi / Bitkisel çaylar; bitki ve çiçeklerin, çiçek, yaprak, tohum, gövde ve köklerinin demlenmesiyle elde edilir. Çiçeklerin ve bitkilerin seçimi, her bitkinin ve çiçeğin faydalarına ve lezzet profiline bağlıdır.

Bitki çayların faydaları

Diüretikler ve müshil: Diüretikler ve müshil özellikleri, vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur, gastrointestinal sistem, böbrekler ve karaciğerin stresini azaltır. En iyi diüretikler ve müshil özellikli çaylardan bazıları karahindiba, ebegümeci, yeşil alıç ve ardıçtan yapılır.

Bağışıklık sistemini güçlendirir: Bitkisel çaylar, içerdiği antioksidanlar ve vitaminler sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirirken, hastalıklardan, oksidatif strese karşı koruma sağlar. Ayrıca, kanser riskini azaltmaya yardımcı olur. Mürver, ekinezya, zencefil ve meyan kökü bu alanda olağanüstüdür.

Kaliteli uykuyu teşvik eder: Bazı bitki çayları, sakinleştirici etkileriyle nörotransmiter seviyeleri dengelemeye, kaygıyı azaltmaya ve kaliteli uykuyu desteklemeye yardımcı olur. Kaliteli bir uyku için mükemmel bitki çayları arasında kedi otu, kava kökü, papatya ve lavanta bulunur.

Ağrıyı yatıştırır: Ağrı kesici, kronik rahatsızlıktan muzdarip veya hastalık, ameliyat veya yaralan tedavileri sonrası için hayati önem taşır. En iyi analjezik bitki çayları arasında yenibahar, bergamot, papatya, okaliptüs ve kava kökü bulunur.

Antiinflamatuar özellikler: İnflamasyonu azaltmak, gastrointestinal rahatsızlık, artrit, baş ağrısı ve hemoroid için hayati önem taşır. Nane, zencefil, zerdeçal ve okaliptüs çayları tüm iltihaplı problemler için ideal bir seçimdir.

Stres ve kaygıyı azaltır: Bir fincan kava kökü, kediotu, sarı kantaron ve papatya çayları stresi azaltmak için harikalar yaratır.

Kronik hastalığı önleyin: Nane, rooibos, kekik ve ısırgan otu gibi yüksek oranda antioksidan içeren bitki çayları, serbest radikalleri ortadan kaldırmak, vücutta kanser ve kronik hastalık riskini azaltan oksidatif stresi önlemek için en iyi yoldur.

Bağırsak sağlığı için iyi: Hazımsızlık, kramp, şişkinlik, mide bulantısı, kusma, kabızlık ve ishal gibi yaygın bağırsak sorunları, düzenli bitki çayları alımıyla tedavi edilebilir; Karahindiba, tarçın, nane ve zencefil.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın