Hülya Avşar Takipçilerini Büyüledi

Sosyal medyayı aktif kullanan ünlülerden Hülya Avşar, yıllara meydan okuyan güzelliğiyle kendine hayran bırakmaya devam ediyor. Avşar, sörf tahtası üzerinde beyaz bikinisiyle verdiği pozları yaklaşık 3 milyon takipçisi olan hesabından paylaştı.

Haber Merkezi / Kusursuz fiziğiyle dikkatleri üzerine çeken Hülya Avşar’ın pozları kısa sürede magazin gündemine oturdu. Avşar’ın paylaşımları takipçileri tarafından beğeni ve yorum yağmuruna tutuldu.

Hülya Avşar

Sinema ve dizi oyuncusu, şarkıcı ve sunucu kimlikleriyle dikkat çeken Hülya Avşar, 10 Ekim 1963 tarihinde Balıkesir’de dünyaya gelmiştir. Annesi Balıkesirli olan Avşar’ın babası Ardahanlı’dır.

Ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelen Hülya Avşar’ın 2 kız kardeşi vardır. Ankara Cumhuriyet Lisesi’nden mezun olan Avşar, Bulvar Gazetesi’nin düzenlediği Kainat Güzelliği Yarışması’nda birinci seçildi.

1983 yılında oyunculuk kariyerine Haram filmiyle başladı. Aldığı müzik eğitimleri sonrasında 1995 yılında Yarası Saklım albümüyle dikkatleri çekti. 2000 yılında Kral Tv’nin en iyi kadın şarkıcı ödülünü almaya hak kazandı.

Bir süre Günaydın gazetesinde köşe yazarlığı yapan Avşar, Hülya Show’un sunuculuğunu yaptı. 1997 yılında evlenip 2005 yılında boşandığı Kaya Çilingiroğlu’ndan Zehra isimli bir kız çocuğu vardır. Avşar, en son Muhteşem Yüzyıl: Kösem adlı dizide oynamıştır.

Paylaşın

İrem Derici Takipçilerini Büyüledi: Taş Gibi Kadın

Sosyal medyayı aktif kullanan isimlerden İrem Derici, paylaşımlarıyla dikkat çekmeye devam ediyor. İrem Derici, son olarak, siyah beyaz bikinisiyle çektirdiği fotoğraflarını paylaştı.

Haber Merkezi / İrem Derici’nin paylaşımları kısa sürede gündem olurken, takipçilerinden binlerce beğeni ve yorum yağdı: “Napıyorsun sen ya kalp bizdeki de kalp” , “Çokkkk güzelsinnnn çok” , “Yazz gülümm benimm” , “Yıkılıyorsun !” , “Kiz itfaye yokmu tekne yaniyor ama allahim kiz abla” , “Taş gibi kadın”.

21 Mart 1987 yılında İstanbul’da dünyaya gelen İrem Derici, aslen Sinop Boyabatlıdır. Küçük yaşlarda org çalarak müziğe meyilli olduğunu gösteren İrem Derici, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Piyano bölümünden ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu.

2011 yılında pazarlama ve iletişim üzerine yüksek lisans yaparken; Mustafa Sandal, Hadise Açıkgöz, Hülya Avşar ve Murat Boz’un jüri üyesi olduğu O Ses Türkiye yarışmasına katılan Derici, yarı finalde elendi.

Aynı dönemde Monopop isimli grubuyla Türkiye’nin birçok yerinde sahne alarak müzik hayatına başlayan İrem Derici, 2012 yılında Melih Kibar’ın bugüne kadar hiç duyulmamış son bestesi ‘Bensiz Yapamazsın’ ile hızlı bir giriş yaptı. 2013 yılında ‘Düşler Ülkesinin Gelgit Akıllısı’ adlı single ile geniş kitlelerce tanındı.

İrem Derici, 2014 yılında ‘Kalbimin Tek Sahibine’ adlı şarkıyla asıl çıkışını yaptı. Dijital müzik platformlarında ‘en çok dinlenenler’ arasına giren şarkısıyla aynı yıl Altın Kelebek Ödülleri’nde ‘En İyi Çıkış Yapan Sanatçı’ ödülünü kazandı.

Derici, 2017 yılında Mustafa Ceceli’nin Zincirimi Kırdı Aşk albümündeki ‘Kıymetlim’de ve Yonca Evcimik’in ‘Kendine Gel’ single parçasında düet şarkıcısı olarak yer aldı.

Ayrıca kendisine ait ‘Tektaş’ adlı single şarkısını piyasaya süren İrem Derici, Aynı sene rol aldığı Bekâr Bekir adlı filmin müziğini seslendirdi. İrem Derici’nin 2018 yılında Sabıka Kaydı adlı albümü piyasaya çıktı. 2019 yılında ‘Meftun’ single şarkısı ve Mest Of adlı albümü yayınlandı.

Paylaşın

Şeker Hastaları Beyaz Pirinç Yiyebilir Mi?

Beyaz pirinci yüksek tip 2 diyabet riski ile ilişkilendirilirken, yayınlanan yeni bir araştırma bunun tam tersini söylüyor. Araştırma, beyaz pirinç tüketiminin daha yüksek tip-2 diyabet riski ile ilişkili olmadığını ortaya koydu.

Haber Merkezi / En temel gıdalarından biri olan beyaz pirincin şeker hastalarının beslenmesine dahil edilip edilmeyeceği konusunda yoğun bir tartışma var.

İşlenme yoluyla elde edilen beyaz pirincin glisemik indeksi yüksektir. Bu yüzden beyaz pirinç daha yüksek tip 2 diyabet riski ile ilişkilendirilmiştir. Yayınlanan bir araştırma bunun tam tersini söylüyor.

Singapur Ulusal Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından yürütülen bir araştırma, beyaz pirinç tüketiminin daha yüksek tip-2 diyabet riski ile ilişkili olmadığını ortaya koydu.

Beyaz pirinci diğer besinlerle doğru miktarda tüketmek şeker hastalarında durumu ağırlaştırmaz. Bununla birlikte, beyaz pirinci fazla tüketmek, tip 2 diyabet riskini artırabilir.

Şeker hastaları beslenmelerine beyaz pirinci eklemeden önce mutlaka bir sağlık uzmanıyla konuşmalıdır.

Dr. Sonia Gandhi, şeker hastası olan bir kişi için günlük toplam kilokalorisinin yüzde 40-45’inin karbonhidratlardan karşılanması gerektiğini söyledi. Buda şeker hastası bir kişi en az 30 gram pirinç tüketebileceği anlamına geliyor.

Porsiyon göre 30 gram pirinç, 20 gram karbonhidrat sağlar. Karbonhidratlar şeker hastaları için gram olarak reçete edilir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir.

Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Didem Soydan Yine Çok Cesur

Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla adından sık sık söz ettiren oyuncu ve model Didem Soydan, son olarak paylaştığı dekolteli pozlarıyla takipçilerini mest etti.

Haber Merkezi / Didem Soydan’ın cesur paylaşımlarına takipçileri tepkisiz kalmadı:  “Çuval giyse yine yakışır” , “Olaysın” , “Her halin güzel” , “Sen güzel olan her şeyin bir fazlasısın” , ” Türkiye’nin en güzel kadını”.

1984’te İstanbul’da dünyaya gelen Didem Soydan, üniversite dönemlerinde çalıştığı Diesel adlodacı Ümit Ünal tarafından modellik teklifi aldı. Soydan, bir ay sonra La Russie defilesinde boy gösterdi.

Bu defilede birçok ünlü modacı ve fotoğrafçı tarafından beğenilen Didem Soydan, modellik kariyerinde hızlı adımlarla ilerledi.

Türkiye’nin birçok ünlü modacısıyla beraber çalışan Didem Soydan, İstanbul’da gerçekleştirilen moda haftaları kapsamındaki Fashion Week defilelerinde tasarımcıların en çok tercih ettiği modeller arasındadır.

Modellik yapmadan önce Diesel mağazasında ardından modacı olan Umut Eker ile beraber çalışan Didem Soydan, 1 Nisan 2014’te İtalya’nın Verona şehrinde gerçekleştirilen Uluslararası Calzedonia Summer Show’da podyuma çıktı.

Didem Soydan, Calzedonia Summer Show’da podyuma çıkan ilk Türk manken olarak tarihe geçti. Didem Soydan Fashion Week defilelerinde de tasarımcıların en çok tercih ettiği manken oldu.

Paylaşın

Serenay Sarıkaya Sosyal Medyanın Ateşini Yükseltti

Oyunculuktaki başarısının yanı sıra özel hayatıyla da sık sık gündeme gelen ünlü oyuncu Serenay Sarıkaya, sosyal medyadan yaptığı son paylaşımları ile takipçilerini adeta büyüledi.

Haber Merkezi / Sarıkaya, plajda mavi ve siyah renklerden oluşan bikinisiyle peş peşe pozlar verdi. Serenay Sarıkaya’nın paylaştığı fotoğraflar kısa sürede takipçileri tarafından beğeni ve yorum yağmuruna tutuldu.

1 Temmuz 1992 yılında Ankara’da dünyaya gelen Serenay Sarıkaya, dizi ve sinema oyuncusu aynı zamanda modeldir. 15 yaşındayken Çek Cumhuriyeti’nde katıldığı bir güzellik yarışmasında jüri özel ödülünü aldı.

Aynı yıllarda Plajda adlı bir sinema filminde rol alarak oyunculuğa adım attı. İlk oyunculuk deneyimini Şaşkın (2006) filmiyle kazanan Sarıkaya, sonrasında Plajda (2008) filminde rol aldı.

İlk kez Sinan Çetin’in Peri Masalı (2008) dizisinde yer alarak dizi oyunculuğuna başladı ve yine aynı yıl Sinan Çetin tarafından hazırlanan Limon Ağacı (2008) dizisinde ilk başrolünü üstlendi. Dizinin sona ermesinin ardından Adanalı (2008-2010) dizisinde rol almaya başladı.

2010 yılında düzenlenen Miss Turkey yarışmasında Gizem Memiç’in ardından ikinci oldu ve Türkiye’yi Miss Universe yarışmasında temsil etmeye hak kazandı.

Ardından Lale Devri (2010-2013) ve Medcezir (2013-2015) dizilerinin başrolünde yer alarak popüleritesini arttırdı. Ejderhanı Nasıl Eğitirsin filminde seslendirme yapan Sarıkaya Behzat Ç. Ankara Yanıyor filminde de rol aldı.

Dizi ve sinema filmlerinde oynamasının yanı sıra Sarıkaya, reklam filmlerinde de yer aldı ve bazı önemli markalarında reklam yüzü oldu.

2014 yılında GQ Türkiye tarafından yılın kadını seçildi. Bugüne kadar iki Altın Kelebek Ödülü dahil olmak üzere çok sayıda ödül kazandı.

Serenay Sarıkaya’nın rol aldığı filmler arasında Plajda, Ejderhanı Nasıl Eğitirsin, Hoşçakal, Behzat Ç. Ankara Yanıyor ve İkimizin Yerine yer aldı. Serenay Sarakayı’nın dizileri ise Peri Masalı, Limon Ağacı, Adanalı, Lale Devri, Medcezir ve Fi’dir.

Paylaşın

Çok Az Kişi Aloe Verayı Bu Şekilde Kullanıyor!

Güzellik bakımında, mecbur kalınmadığı sürece, her zaman doğal yöntemler tercih edilir. Hiçbir yan etkisinin olmaması ve cepleri de boşaltmaması bu tür güzellik bakımlarının kabul edilebilirliğini arttırmaktadır.

Haber Merkezi / Aloe verada, geleneksel tıbbın bir parçası olarak çeşitli güzellik sorunlarına çare olarak kullanılmakta. Ancak aloe verayı kullanırken dikkat edilmesi gereken noktalar bulunmakta.

Aloe veranın sapı kırıldıktan sonra kullanılmasının bir süresi var. Yani hemen kullanmazsanız aloe vera sapının içindeki jel zamanla kaybolacaktır. Ayrıca aloe vera sapını günlük olarak kırmakta bitkinin çabuk tükenmesine neden olacaktır.

Aloe verayı kullanmanın belirli yöntemleri var. Bunlardan biride aloe vera jelini buz küpü olarak kullanmak. Aloe vera jelini mikserle iyice çırpın, bir buz kalıbına koyun ve dondurucuda buz küpleri haline getirin.

Aloe vera jeline zerdeçal tozu da ekleyebilirsiniz. Zerdeçala ek olarak, gül suyu ve gül yaprakları da aloe vera ile buz küpleri haline getirilebilir.

Güzellik bakımı sırasında bu buz küplerini rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir.

Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Doğum Sonrası Komplikasyonlar: Kadınların Bilmesi Gerekenler

Doğum sonrası, aile genellikle çocuğa odaklanır, annenin sağlığı genellikle arka planda kalır. En son tıbbi yönergeler, annenin doğumdan sonraki üç hafta içinde bir konsültasyona gitmeleri gerektiğini söylese de, birçok anne doğum sonrası konsültasyonunu ihmal eder.

Haber Merkezi / Ancak son dönemlerde yapılan araştırmalar, doğumdan sonra, gebelikle ilgili ciddi tıbbi komplikasyonların ortaya çıkma sıklığına vurgu yapmaktadır.

Doğum sonrası komplikasyonlar en sık ne zaman ortaya çıkar?

Doğumdan sonraki ilk altı hafta en tehlikeli dönemdir; Kadınlar ve eşleri veya refakatçileri özellikle ilk hafta oldukça dikkatli olmalıdırlar. Hamilelikle ilgili komplikasyonlar, doğumdan sonraki bir yıl ortaya çıkabilir: İlk yılın tamamı hassas bir dönem.

En çok kim risk altındadır?

Ancak 35 yaş ve üzerindeki tüm annelerin komplikasyon yaşama olasılığı daha yüksektir. Obez kadınlar ve kalp hastalığı gibi altta yatan tıbbi sorunları olanlar gibi, ameliyat olmuş kadınların komplikasyonları daha fazladır.

En yaygın uyarı işaretleri nelerdir?

Birçok doğum sonrası semptom, daha ciddi tıbbi sorunlara işaret edebilir:

Geçmeyen veya kötüleşen baş ağrıları
Baş dönmesi veya bayılma
100.4 derece veya daha yüksek ateş
Yüzde veya ellerde şiddetli şişlik
Nefes almakta zorlanma

Göğüs ağrısı veya hızlı kalp atışı
Şiddetli mide bulantısı ve kusma
Şiddetli karın ağrısı
Ağır genital kanama veya akıntı
Aşırı yorgunluk

Zor bir hamilelik veya doğum, doğum sonrası komplikasyonları tetikleyen bir anormallikten daha fazlası mıdır?

Evet. Ancak sorunsuz ve kolay bir hamilelik geçiren biri bile tıbbi komplikasyonlar yaşayabilir.

Gebelikte gelişen hipertansif bozukluklar ve diyabet gibi bazı tıbbi durumlar doğum sonrası dönemde riskleri artırabilir, bu nedenle yakın takip gerektirir. Yüksek tansiyonu olan kadınlar, tansiyonlarını izlemek için bir cihaz takabilirler.

Sezaryen doğumlar enfeksiyonlara ve hayatı tehdit eden kan pıhtılarına yol açabilir. Prematüre veya gebelik yaşına göre küçük bebek doğurma durumlarında bebeğin yanı sıra annenin sağlığı da yakından izlenmelidir.

Travmatik bir doğum deneyiminin depresyona, kaygıya ve travma sonrası stres bozukluğuna yol açabileceği belirtilmektedir. Doğum sonrası kontrollerde tüm kadınlar depresyon açısından izlenmelidir.

Riski azaltmak için alınabilecek önlemler var mı?

Hamile değilseniz ve hamilelik planlıyorsanız, doktorunuzla ve eşinizle bir gebelik öncesi konsültasyon planlayın (eşinizin tıbbi geçmişi de önemli olabilir).

Hamile kalırsanız, doğum öncesi bakıma başlayın ve doktorunuzla konsültasyonları atlamayın. Doğumdan sonra, hastaneden taburcu olduktan sonraki ilk iki ila üç hafta içinde takip kontrolü için kadın doğum uzmanınızı veya ebenizi ziyaret edin.

Hamileliğiniz sırasında zorluk yaşıyorsanız veya yüksek tansiyon, diyabet veya obezite gibi sağlık sorunlarınız varsa, önceden var olan tıbbi durumlarınız hakkında doktorunuzla konuşun.

Doğumdan hemen sonra ağlamak normal mi? Hangi psikolojik belirtiler acil tıbbi müdahale gerektirir?

Bazı yeni anneler doğum yaptıktan sonra üzgün hissedebilir, ancak bu genellikle geçici bir durumdur. Üzüntü ve umutsuzluk duyguları devam ederse veya iyi bir anne olmadığınızı düşünüyorsanız veya hayatınız üzerinde hiçbir kontrolünüzün olmadığı konusunda endişelenmeye devam ederseniz yardım isteyin.

Kendinizi veya çocuğunuzu incitme düşünceleriniz veya bir türlü kurtulamadığınız müdahaleci düşünceleriniz varsa hemen yardım alın.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Hindistan Cevizi Yağından Saç Maskesi Nasıl Yapılır?

Hem cilt hem de saç bakımında kullanılan Hindistan cevizi yağı, saçları güçlendirmeye yardımcı olan yağ asitleri ve mineraller içermektedir. Hindistan cevizi yağı ayrıca, saç dökülmesi problemini önleyebilecek antioksidanlar, antienflamatuar ve anti-bakteriyel özelliklere sahiptir.

Haber Merkezi / Saçlarınız kabardı, kurudu ve cansızlaştıysa, Hindistan cevizi yağı saçlarınızı onarmanıza yardımcı olabilir. Tek yapmanız gereken onu doğru şeyle ve doğru şekilde kullanmak. Saçlarınız eski sağlığına kavuşturacak Hindistan cevizi yağından yapılmış 2 saç maskesi şöyle:

Hindistan cevizi yağı ve bal

Hindistan cevizi yağının özelliklerini yukarıda açıklamıştık. Aynı şekilde bal, saçları onarmaya ve saç derisini beslemeye yardımcı olacak anti mantar ve anti bakteriyel özelliklere sahiptir. Bununla birlikte kepekten kurtulmada da fayda sağlar. Hindistan cevizi ve balı birlikte uyguladığınızda saçlar için oldukça faydalı olacaktır.

Nasıl yapılır?

4-5 yemek kaşığı Hindistan cevizi yağını bir kaseye alın. İçine 2-3 yemek kaşığı bal ekleyin ve iyice karıştırın. Şimdi bu karışımı saçınızın köklerine uygulayın ve yaklaşık 30 dakika bekletin. 30 dakika sonra saçlarınızı hafif bir şampuanla yıkayın.

Hindistan cevizi yağı ve yumurta

Hindistan cevizi yağı ve yumurtadan yapılan saç maskesi saçlar için oldukça faydalıdır. Yumurtada saçın kalınlaşmasına ve uzamasına yardımcı olabilecek bu tür birçok element bulunur. Yumurta ayrıca saç dökülmesini azaltmada da faydalı olabilir. Bununla birlikte saçın elektriklenmesini azaltmak ve kurumasını önlemek için de faydalıdır.

Nasıl yapılır?

Bu saç maskesini yapmak için 7-8 yemek kaşığı Hindistan cevizi yağını bir kaseye alın. Şimdi içine 1 yumurta akı ve 2 yemek kaşığı balı ekleyip güzelce karıştırın. Bu karışımı saça uygulayın ve 20 dakika bekletin. Ardından saçlarınızı hafif bir şampuanla yıkayın.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Yağlı Karaciğer İçin Japon Diyeti

Genel olarak, Japonların daha uzun yaşadığı ve Yağlı Karaciğer Hastalığı (FLD) dahil olmak üzere bir çok kronik hastalıktan daha az muzdarip olduğu ve bunun en önemli sebebinin de beslenme olduğu söylenir.

Haber Merkezi / Fazla yağın karaciğerde depolanması ve iltihaplanma nede olması, karaciğer yağlanması olarak adlandırılır. Karaciğeri kötü etkileyen bir hastalıktır. Şimdi, Japon diyetinin karaciğeri korumaya nasıl yardımcı olduğuna bakalım.

Japon diyeti nedir ve faydaları nelerdir?

Japon diyeti için sağlığı destekleyen yiyecekleri tüketmenin bir diyet diyebiliriz. Tüm besinler açısından zengin ve dengeli bir beslenme. Çalışmalar, Japon diyetini takip etmenin yağlı karaciğer hastalığı da dahil olmak üzere birçok kronik hastalığın görülme sıklığını azalttığını göstermiştir.

Karaciğerdeki iltihaplanmayı önlemek ve karaciğeri korumak için lif, antioksidanlar ve diğer bitkisel besinler açısından zengin sebzeler, meyveler, kepekli tahıllar ve baklagiller açısından zengin bir diyet önerilir. Diyet ayrıca, anti-enflamatuar özelliklere ve kalp koruyucu faydalara sahip mükemmel omega-3 yağ asitleri kaynakları olan balık ve deniz ürünlerini de takip eder.

Midenin yüzde 80’i dolana kadar yemek: Japon mutfağının bir diğer özelliği. Tüketilen kalori miktarını azaltır ve kilo vermeyi destekler. Aşırı yemekten kaçınılır, obezite ve sindirim bozuklukları önlenir.

Japon diyeti yağlı karaciğer hastalığını önlemeye nasıl yardımcı olur?

Bitki bazlı gıdalara vurgu yapan, kırmızı et, işlenmiş gıdalar ve şekerden kaçınan Japon diyeti, karaciğere besin sağlarlarken oluşan hasarı da gidermeye yardımcı olur.

Japon diyetinde ayrıca, pirinç ve erişte gibi karmaşık karbonhidratlar bulunur. Bunlar düşük glisemik indeks seviyelerine sahiptir. Hal böyle olunca sabırla sindirim yapılır ve kan şekeri seviyesi sorunsuz bir şekilde korunur.

Sonuç olarak, yağlı karaciğer hastalığı riski azalır.

Japon diyetinde hangi yiyecekler tüketilir?

Sebzeler: Japon diyetinde sebzelere ağırlık verilir. Sebzeler çiğ, salamura veya yarı pişmiş olarak yenebilir. Turp, patlıcan, fasulye, mantar gibi…

Meyveler: Sebzeler gibi meyveler de Japon diyetinde önemli bir rol oynar. Çilek, şeftali, üzüm gibi mevsim meyveleri daha çok tüketilir.

Tam Tahıllar: Japon diyeti pirinç, arpa, erişte ve tam tahıllar içerir.

Deniz ürünleri: Balık ve deniz ürünleri, Japon diyetinin önemli bir parçasıdır.

Bakliyat: Protein açısından zengin soya fasulyesi ve tofu gibi baklagiller de Japon diyetinde önemli bir rol oynar.

Fermente Gıdalar: Fermente gıdalar sindirim sağlığı için gerekli faydalı bakterileri içeren gıdaları içerir.

Yeşil Çay: Japonya’da geleneksel bir içecek olan yeşil çay, gün boyunca tüketilir. Yeşil çaydaki antioksidanlar sağlığa birçok yönden fayda sağlar.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir.

Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Seksen Yıllık Fotoğraf Viral Oldu; Bakın Neden?

Zamanda yolculuk yapması gibi kavramı biliyoruz ama bu güne kadar bunun yapıldığına dair bir bilgimiz yok. Elimizdeki bazı resimlere veya bunu destekleyen bazı olaylara dayanarak konuşuyoruz.

Haber Merkezi / 1941 yılında çekilen bir fotoğraf bugünlerde sosyal medyada çok tartışılıyor. Büyük bir kalabalığın olduğu ortamda çekilen fotoğraf ilk bakışta çok normal gelebilir. Şimdi bu fotoğrafın nasıl özel hale geldiğini merak ediyor olmalısınız?

Fotoğrafa dikkatlice bakın. Kalabalıktaki herkes zamanın modasına göre giyinmiş. Ancak kalabalığın içinde günümüzün kıyafetlerini giyen bir kişi var: logolu bir tişört, hırka ve güneş gözlüğü.

Peki bu kişi bu fotoğrafa nasıl dahil oldu?

1941 yılında Kanada’da South Fork Vrij’in açılışı sırasında çekilen bu fotoğraf 2004 yılında Barlorne-Pioneer Müzesi’nde sergilendi ve ilk kez 2010 yılında internette paylaşıldı.

İnternette paylaşılınca yorumlar yapılmaya başlandı. Bir çok kişi fotoğraftaki kişinin zaman yolculuğu yaparak geçmişe gittiğini yazdı: Bu bir zaman yolcusu.

Ancak fotoğraf kontrol edildiğinde gerçek ortaya çıktı. Doğrulama sitesi Snopes, fotoğraftaki kişinin giydiği her şeyin o dönemde piyasada mevcut olduğunu tespit etti.

Tişörtün üzerindeki logo, 1924–1938 yılları arasında oynayan M Montreal Maroons hokey takımının logosuydu. Güneş gözlükleri ve hırkada o zamanlar piyasada mevcuttu, ancak, o kadar moda değillerdi.

Paylaşın