Hipertansiyon Üreme Sağlığını Nasıl Etkiler?

Dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen kronik bir tıbbi rahatsızlık olan hipertansiyon veya yüksek tansiyonun ölümcül felce ve kalp krizine neden olduğu tartışılsa da, bu rahatsızlığın üreme sağlığı üzerindeki etkileri genellikle göz ardı edilir.

Haber Merkezi / Hipertansiyon veya yüksek tansiyonun hem kadın hem de erkek üreme sağlığını etkilediği bilinmektedir.

Hipertansiyon veya yüksek tansiyon, erkeklerde ereksiyon olma ve ereksiyonun sürdürülmesinde zorluk anlamına gelen erektil disfonksiyonun (ED) nedenlerinden biridir. Bu rahatsızlıktan muzdarib olan çok sayıda erkekte yaygın bir şikayettir. Sertleşme sorunu, genital bölgeye daha az kan akışı olduğunda ortaya çıkar.

Rahatsızlık, erkeklerde, erektil disfonksiyonun (ED) yanı sıra, düşük sperm sayısı, hareketlilik, anormal sperm yapısı, düşük sperm hacmi ve kısırlığa neden olabilir.

Kadınlarda, hipertansiyon veya yüksek tansiyon, adet düzensizliklerine ve doğurganlığın azalmasına neden olarak üreme sisteminin düzgün çalışmasını etkileyebilir. Bu rahatsızlıktan muzdarib olan kadınlar, ayrıca gebelik sırasında preeklampsi, gebelik diyabeti ve erken doğum gibi komplikasyonlarla karşılaşabilirler.

Rahatsızlık, gebelik sırasında, plasentaya giden kan akışının kısıtlanmasına, ve bebeğin rahimde yeterli oranda oksijen ve besin almasın da engelleyebilir. Rahatsızlık, kadınlarda ayrıca, zayıf embriyo implantasyonu da düşük yapmaya neden olabilir.

Hipertansiyon veya yüksek tansiyon nedeniyle erkeklerde ve kadınlarda cinsel işlev bozukluğu veya düşük libido gibi sorunlar da görülür.

Paylaşın

Osteoporoz Nasıl Önlenir? 8 İpucu

Osteoporoz riski erkeklere oranla kemik kütlesi daha az olan kadınlarda daha yüksektir. Ancak osteoporozu bir kadın hastalığı olarak düşünülmemesi gerekir, erkekler de bu durumdan muzdarip olabilir.

Haber Merkezi / Osteoporoz bilinen adıyla kemik erimesi, kemiğin içeriğindeki mineral yoğunluğunun azalması sonucunda kemiklerin zayıflaması ve kırılgan hale gelmesidir.

Osteoporozu önlemek ve kemikleri korumak için 10 ipucu:

Yeterli kalsiyum ve D vitamini: Kalsiyum kemik kaybını önlemek için önemlidir. 19 ila 50 yaş arasındakiler için günlük 1.000 mg kalsiyum alımı tavsiye edilir. 65 yaş ve üzerindekiler ise günde en az 700 mg kalsiyum almalıdır.

Dengeli beslenme: Dengeli beslenme yeterli miktarda fosfor ve kemikler için gerekli olan magnezyum, K vitamini, B6 vitamini ve B12 vitamini gibi diğer mineralleri almak anlamına gelir.

Alkolün sınırlandırılması: Alkolün kemik oluşumunu ve vücudun kalsiyum emilimini azalttığı düşünülmektedir. Bu nedenle alkol alımının sınırlandırılması önemlidir.

Tuzlun azaltılması: Çok fazla sodyum tüketmek vücudun kalsiyum emilimini azaltır.

Güçlendirme egzersizleri: Güçlendirme egzersizler kemikleri daha güçlü ve yoğun hale getirir. Bu nedenle haftada en az 3 gün 1 saat güçlendirme egzersizi önerilir.

Kafeinin sınırlandırılması: Kahvede bulunan kafein, kemiklerden kalsiyumu emer. Bu nedenle kafein alımının sınırlandırılması önemlidir.

Sağlıklı kilonun korunması: Sağlıklı kilonun korunması genel sağlık açısından faydalı olduğu kadar kalp hastalığı ve diyabet gibi diğer kronik durumların riskini de azaltır.

Sigara: Sigara vücudun kalsiyum emilimini azaltarak kemik kaybını arttırdığı düşünülmektedir. Bu nedenle sigara içmenin sınırlandırılması önemlidir.

Paylaşın

Göz Şekliniz Kişiliğiniz Hakkında Ne Söylüyor?

Genellikle ruhun aynası olduğu söylenen gözlerimiz, sadece çevremizdeki güzellikleri görmemizi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kim olduğunuza dair bilgi de verir. 

Haber Merkezi / Peki göz şekli kişiliği anlamanın anahtarı olabilir mi? Göz şeklinizi belirledikten sonra okumaya devam edin.

Badem gözler: Badem gözler, güçlü ve uzun süren ilişkilere sahip, tutkulu ve sadık, hararetli tartışmalara girmekten kaçınan, sakin, harika bir dinleyici olarak görülen, çok dengeli bir kişiliğe sahip olduğunuz anlamına gelir.

Yuvarlak gözler: Canlı hayal gücüne sahip olan yuvarlak gözlüler, genellikle kendi dünyalarının etrafında dönerler. Karamsar ve pratik olmayan bir yapıya sahip olan yuvarlak gözlüler, idealizme dair güçlü düşünceleri vardır. Ancak yuvarlak gözlüler, eşsiz bir çekiciliğe sahiptirler.

Büyük gözler: Büyük gözlüler, duygularını kendisine saklamayı tercih etme eğilimindedirler. Bu gözlere sahip olanlar gözlemlemekten ve araştırmaktan hoşlanırlar. Büyük gözlüler ayrıca, çevresinde sınırlı sayıda insanı tercih ederler.

Küçük gözler: Küçük gözlüler, doğası gereği uzak görüşlü ve zeki olma eğilimindedir. Bu gözlere sahip olanlar her ayrıntıyı gözlemlerler ve çoğu zaman hayattaki her şeyi titizlikle yaparlar, bu da onları ilginç ve merak uyandırıcı kılar.

Paylaşın

Yüz Şekliniz Kişiliğiniz Hakkında Ne Söylüyor?

Aynaya baktığınızda yüzünüzün ana hatlarını görebilir, kare, daire veya üçgen bir yüz şekline mi sahip olduğunuzu anlayabilirsiniz. Yüz şekliniz kişiliğiniz hakkında çok şey söyleyebilir.

Haber Merkezi / Yüz şeklinizin kişiliğiniz hakkında neler söylediğine bir bakalım.

Elmas şeklinde yüz: Sivri bir alnınız, sivri bir çeneniz varsa ve yüzünüzün orta bölümü geniş ise o zaman elmas şeklinde bir yüzünüz var demektir. Detaylara çok dikkatli bakan, her şeyi kontrol etmeyi seven ve esin cümleler kuran birisiniz.

Oval yüz şekli: Uzun ve geniş, çenesi dar, elmacık kemikleri çıkık ise oval şeklinde bir yüzünüz var demektir. Başarılı, hırslı ama tatlı bir doğaya sahip, doğru şeyi ne zaman söyleyeceğini bilen birisiniz.

Kare yüz şekli: Kare şeklinde yüz hatlarınız var ise, yüksek düzeyde enerjiyle, dayanıklılığa, analitik bir düşünceye ve doğuştan liderler bir yapıya sahipsiniz demektir.

Kalp şeklinde yüz: Kalp şeklinde bir yüze sahipseniz, sezgileri güçlü ancak saldırgan bir yapıya sahip, yaratıcı bir bireysiniz demektir. Ayrıca inatçı olabilirsiniz ama güçlü bir iradeye sahipsiniz.

Üçgen yüz şekli: Geniş çene hattı ve dar alınlı biri iseniz üçgen şeklinde bir yüzünüz var demektir. Yaratıcı, sanatsal ve hassas bir yapıya sahipsiniz. Azimli, kararlı ve etraflarındaki her şeyin kontrolünü veya sorumluluğunu almayı tercih ediyorsunuz.

Dikdörtgen şeklinde yüz: Dikdörtgen bir yüz şekliniz varsa o zaman derin düşünen ve mantıklı birisiniz demektir. Genelde düşündüklerinizi sözlü olarak ifade etmek yerine kendinize saklamayı tercih ediyorsunuz.

Paylaşın

Hamilelikte Egzersizin Beş Faydası

Hamilelik sırasında hareketli olmak, formda kalmak, rahatsızlıkları azaltmanın yanı sıra hem anne hem de bebek için sağlık risklerini azaltmak açısından çok önemlidir.

Haber Merkezi / Hamilelik sırasında düzenli egzersiz sırt ağrısını, kabızlığı ve gebelik diyabeti riskini hafifletmeye yardımcı olarak daha sağlıklı bir hamilelik yolculuğuna katkıda bulunur. İşte hamilelikte egzersizin beş faydası:

Sırt ağrısını azaltır: Hamilelik, özellikle sırtta oluşan rahatsızlıklarla ilişkilidir. Araştırmalar, hamile kadınların yüzde 20’sinin hamileliğin 20. ila 28. haftalarında başlayan hamilelikle ilişkili bel ağrılarından muzdarip olduğunu göstermektedir.

Esneme, yürüme, yoga veya yüzme gibi düzenli egzersizler omurgayı destekleyen kasları güçlendirerek ağrıyı hafifletebilir.

Kabızlığı hafifletir: 103 kadın üzerinde yapılan bir araştırma, kabızlığın hamilelik boyunca ve doğum sonrası 3 aya kadar sürebildiğini ortaya koydu. Düzenli egzersizler bağırsak hareketlerini uyarır ve sindirim sistemini sağlıklı tutar.

Gebelik diyabeti, preeklampsi riskinizi azaltır: Gestasyonel diyabet, hamilelik sırasında kan şekeri düzeylerini etkileyen, preeklampsi ise, hamilelik sırasında yüksek tansiyonla karakterize ciddi bir sağlık durumdur.

Düzenli egzersiz kan şekeri seviyesini düşürür ve insüline karşı daha duyarlı olmayı sağlar. Fiziksel aktiviteler aynı zamanda kardiyovasküler kondisyonlama ve kan basıncını normal aralığa düşürme ile de ilişkilidir.

Sağlıklı kilo alımı: Kilo alımı hamileliğin doğal bir parçasıdır. Ancak bazen hamile kadın gerekenden daha fazla kilo alabilir ve bu da hamilelik yolculuğunda komplikasyonlara yol açabilir.

Hamilelikte kilo alımı, zayıf kadınlar için 18 kg’dan, normal kilolu kadınlar için 16 kg’dan, fazla kilolu kadınlar için 11,5 kg’dan ve obez kadınlar için 9 kg’dan az kilo alımı ile karakterize edilir.

Hamilelikte düzenli egzersiz aşırı kilo almamanı sınırlayarak hem annenin hem de bebeğin çeşitli sağlık sorunları yaşama olasılığını azaltır.

Kalp ve kan damarlarını güçlendirir: Hamilelik kan damarlarına ve kalbe ekstra baskı uygular. Hipertansif bozukluklar gebeliklerin neredeyse yüzde 10’unu etkiler ve aynı zamanda kardiyovasküler risklerle de ilişkilidir.

Hamilelik sırasında düzenli egzersiz, kardiyovasküler sistemi güçlendirir, kan dolaşımını iyileştirir ve kalple ilgili tıbbi zorluk riskini azaltır.

Bununla birlikte, hamileliğin 26. haftasından sonra plasenta previa, bazı kalp ve akciğer hastalıkları, erken doğum veya membran yırtılması, hamileliğin neden olduğu kan basıncı, şiddetli anemi ve ikizlere veya üçüzlere hamile kalma gibi rahatsızlıkları veya hamilelik komplikasyonları olan kadınlar, hamile kalmamalıdır.

Egzersiz sırasında göğüs ağrısı, vajinadan sıvı veya kan sızması ve baş dönmesi gibi belirtilere karşı da dikkatli olunmalı. Bu gibi belirtilerle karşılaşılırsa derhal doktora başvurmalı.

Paylaşın

Yazın Işıltılı Bir Cilde Nasıl Sahip Olunur?

Sonunda yaz geldi! Sıcaklık ve nemin artmasıyla birlikte cildimizin ihtiyaçları da değişiyor, bu da cildimizin yaz mevsimde gerçekten neye ihtiyacı olduğunu anlamayı önemli hale getiriyor.

Haber Merkezi / Yaz mevsimi için en yaygın yanılgılardan biri de hidrasyon ve nemin aynı şeyler olduğudur.

Bu kelimeler birbirinin yerine kullanılabilir gibi görünseler de cildimiz için farklı amaçlara hizmet ederler. Hidrasyon ve nemin ne anlama geldiğine ve cildimizi nasıl etkilediğine bakalım.

Hidrasyon: Hidrasyon, vücudumuzu oluşturan hücrelerde bulunan su miktarını ifade eder. Hidrasyon, toksinlerin atılmasına, vücut sıcaklığının düzenlenmesine ve organların düzgün çalışmasına yardımcı olduğundan sağlıklı bir cilt için çok önemlidir. 

Yaz mevsiminde vücudumuz terleme yoluyla çok su kaybeder, bu da susuz kalmamayı daha da önemli hale getirir. Dehidrasyon, kuruluk, kaşıntı ve donukluk gibi çeşitli cilt sorunlarına neden olabilir. Bu nedenle, kaybedilen suyu yenilemek ve cildimizi nemli tutmak için gün boyu bol miktarda su içmek çok önemlidir.

Su içmenin yanı sıra karpuz, salatalık, marul gibi su içeriği yüksek meyve ve sebzeleri tüketerek de sıvı alımımızı arttırabiliriz. Bu gıdalar sadece vücudun ihtiyacı olan sıvıyı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda cilt için faydalı olan temel vitamin ve mineralleri de içerir.

Nem: Hidrasyon vücudun iç kısmına odaklanırken, nem cildin dış katmanına odaklanır. Cilt, vücudu, güneşten, kirli hava, sert hava koşulları gibi çevresel faktörlerden koruyan bariyer görevi görür.

Nemin devreye girdiği yer burasıdır. Cildimizin sağlıklı durumunu koruyabilmesi için nem dengesine ihtiyacı vardır. Nemlendirme, nemi hapsetmeye ve su kaybını önlemeye yardımcı olarak cildimizi yumuşak, pürüzsüz ve esnek tutar.

Yaz mevsimi için bir nemlendirici seçerken gözenekleri tıkamayan veya ciltte ağırlık hissi yaratmayan hafif, komedojenik olmayan bir ürünü tercih etmek önemlidir. Hyaluronik asit, gliserin ve aloe vera gibi bileşenler içeren ürünleri tercih edin.

Cildinizi zararlı UV ışınlarından korumak için günlük nemlendirme rutininizin bir parçası olarak güneş koruyucu uygulamayı unutmayın.

Paylaşın

Cildinizde Harikalar Yaratacak Beş Adımlı Gece Cilt Bakımı

Cilt bakım karmaşık bir süreç olmak zorunda değildir. İster cilt bakımına yeni başlayan biri olun ister cilt bakımında deneyimli biri, bu beş adımlık gece cilt bakım rutini, hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olacaktır.

Haber Merkezi / Unutmayın, cilt bakımı mükemmellikle ilgili değildir; önemli olan cildi beslemek ve ona bakım yapmaktır.

Temizleyin: Gece cilt bakımı rutininin ilk adımı yüzünüzü iyice temizlemektir. Gün boyunca biriken makyajı, kiri ve yabancı maddeleri çıkarmak için cilt tipinize uygun yumuşak bir temizleyici kullanın. Temizleyiciyi cildinize nazikçe uygulayın, ardından ılık suyla yıkayın.

Peeling: Peeling, ölü cilt hücrelerini çıkarmak ve hücre yenilenmesini teşvik etmek için gereklidir. Tahrişi önlemek için peeling işlemini haftada 2-3 kez ile sınırlayın. Ölü cilt hücrelerini nazikçe atmak için alfa hidroksi asitler (AHA’lar) veya beta hidroksi asitler (BHA’lar) gibi bileşenler içeren kimyasal bir eksfoliant tercih edin.

Serumla nemlendirin: Serumlar, belirli cilt bakımı sorunlarını hedef alan aktif bileşenlerle dolu konsantre formüllerdir. Nemlendirme için hyaluronik asit, aydınlatma için C vitamini veya yaşlanma karşıtı faydalar için retinol gibi bileşenler içeren serumları tercih edin. Az miktarda serumu temizlenmiş cildinize uygulayın ve tamamen emilene kadar hafifçe vurun.

Nemlendirme, nemlendirme, nemlendirme: Hidrasyon, sağlıklı cildi korumanın anahtarıdır, bu nedenle gece rutininizde bu önemli adımı atlamayın. Cilt tipinize uygun bir nemlendirici seçin (hafif losyon, krem ​​veya jel olsun) ve yüzünüze ve boynunuza cömertçe uygulayın. Nemlendiriciler, cildin doğal bariyerini güçlendirir ve gece boyunca nem kaybını önleyerek cildinizin yumuşak, esnek ve beslenmiş kalmasını sağlar.

Göz kremini unutmayın: Göz çevresindeki hassas cilt özel bakım gerektirir, bu nedenle gece rutinine göz kremi eklemek çok önemlidir. Şişkinlik ve koyu halkalarla mücadele etmek için hyaluronik asit gibi nemlendirici bileşenlerle veya salatalık özü gibi yatıştırıcı bileşenlerle formüle edilmiş bir göz kremi tercih edin.

Paylaşın

Sağlığı Tehdit Eden Sıcak Çarpması Nedir? Önleyici Tedbirler

Vücudun sıcaklığını kontrol edemediği durumlarda ortaya çıkan sıcak çarpması ciddi bir sağlık sorundur ve etkilenen kişinin yaşamını tehdit eden sonuçlara yol açabilir.

Haber Merkezi / Sıcak çarpması meydana geldiğinde vücut ısısı 10 ila 15 dakika içinde 39 dereceye veya daha yüksek bir seviyeye yükselebilir.

Sıcak çarpmasının belirtileri:

Bilinç seviyesinde değişiklikler, geveleyerek konuşma gibi,
Bilinç kaybı (koma),
Sıcak, kuru cilt veya aşırı terleme,
Nöbetler,
Çok yüksek vücut ısısı (Müdahalede gecikme yaşamı tehdit eden sonuçlara yol açabilir).

Sıcak çarpması riskini artıran faktörler:

Alkollü içecekler,
Erkek olma,
Susuz kalma,
Sakinleştiriciler veya kalp ve tansiyon ilaçları gibi vücudun sıcaklığını etkileyen ilaçlar,
Kistik fibroz gibi bazı hastalıklar,
Uyku bozukluğu veya kalbi, akciğerleri, böbrekleri, karaciğeri, tiroidi veya kan damarlarıyla ilgili tıbbi rahatsızlıklar,
Koruyucu giysiler gibi ağır veya dar giysiler,
Yüksek ateş,
Obezite.

Sıcak çarpmasını önlemek için alınacak tedbirler:

Sıcak ve nemli koşullarda yorucu fiziksel aktivitelerden kaçınma,
Vücudun birkaç hafta boyunca yavaş yavaş sıcaklıklara alışmasına izin verme,
Hafif, açık renkli, bol giysiler giyinme.

Dikkat: Sıcak çarpması tedavi edilmediği takdirde organ hasarına ve hatta ölüme yol açabileceğini unutmayın.

Paylaşın

Son Derece Etkili Beş Doğal ‘Sivrisinek’ Kovucu

Sivrisinekler, hoş bir açık hava deneyimini hızla kaşıntılı bir kabusa dönüştürebilir. Ticari böcek kovucular mevcut olsa da, birçok kişi kimyasallar ve bunların sağlık, çevre üzerindeki potansiyel olumsuz etkileri nedeniyle doğal alternatiflerini tercih etmekte.

Haber Merkezi / Neyse ki doğa, sivrisinekleri etkili bir şekilde uzak tutabilecek bir çok alternatif sunmakta. İşte onlardan beşi:

Sitronella yağı: Limon otu bitkisinin yapraklarından ve saplarından elde edilen sitronella yağı, iyi bilinen bir doğal sivrisinek kovucudur. Güçlü kokusu, sivrisinekleri çeken kokuları maskeleyerek sivrisinekleri etkili bir şekilde uzak tutmakta. Sitronella yağını incelterek cildin açıkta kalan bölgelerine uygulamak yeterlidir.

Neem yağı: Neem ağacının tohumlarından elde edilen neem yağı, başka bir güçlü doğal sivrisinek kovucudur. Neem yağını incelterek cildin açıkta kalan bölgelerine uygulamak yeterlidir.

Lavanta: Lavanta sadece hoş bir kokuya değil aynı zamanda sivrisinek kovucu özelliklere de sahiptir. Bahçeye lavanta dikmek veya kapalı alanda lavanta bulundurmak, sivrisinekleri azaltılmaya yardımcı olabilir.

Sarımsak: Mutfağın vazgeçilmezi sarımsağın keskin aroması sivrisineklere karşı güçlü bir silah olabilir. Düzenli olarak sarımsak tüketmek vücudun sivrisinekleri uzaklaştıran bir koku yaymasına neden olabilir.

Nane yağı: Nanenin ferahlatıcı kokusu çok sevilir ancak bu koku sivrisinekler tarafından da nefret edilir. Nane yağı, sivrisinekleri etkili bir şekilde uzaklaştıran bileşikler de içerir. Nane yağını incelterek incelterek cildin açıkta kalan bölgelerine uygulamak yeterlidir.

Paylaşın

Kepeksiz Saçlar İçin Beş Temel İpucu

Pul pul deri ile karakterize kepek, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir sorun olsa da, doğru saç bakımı yaklaşımı ile yönetilebilecek bir sorundur.

Haber Merkezi / İşte kepeksiz saçlar için beş temel ipucu:

Doğru şampuanı seçin: Kepekle mücadelede doğru şampuanı seçmek çok önemlidir. Ketokonazol, selenyum sülfit veya pirition çinko gibi bileşenler içeren ürünleri tercih edin. Bu bileşenleri içeren şampuanı haftada en az iki kez kullanın. Bu bileşenler kepekle ilişkili mantar olan malassezianın büyümesini azaltmaya yardımcı olur.

Düzenli olarak hafif bir şampuanla yıkayın: Saç derinizdeki fazla yağı, kiri ve ölü deri hücrelerini temizlemek için saçınızı ılık su ile düzenli olarak hafif bir şampuanla yıkayın.

Saç derinizi nemli tutun: Kuru bir saç derisi kepek oluşumunu şiddetlendirir, bu nedenle saç derinizi yeterince nemlendirmeniz çok önemlidir. Saç derinizi ve saçınızı nemlendirmek için şampuanla yıkadıktan sonra nemlendirici bir saç kremi kullanın.

Dengeli beslenmeyi sürdürün: Beslenme genel saç derisi sağlığında önemli bir rol oynar ve kepek oluşumunu etkileyebilir. Beslenmenizin sağlıklı bir saç derisini destekleyen B, C ve E vitaminlerinin yanı sıra çinko ve omega-3 yağ asitleri gibi temel besinler açısından zengin olduğundan emin olun.

Stresi yönetin: Stres kepeği tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir, bu nedenle stresi etkili bir şekilde yönetmek çok önemlidir. Stres seviyesini azaltmak için derin nefes alma, meditasyon, yoga veya düzenli egzersiz gibi rahatlama tekniklerini uygulayın.

Paylaşın