Doğanın Gücüne Hayran Kalacağınız Mağaralar!

Bingöl ili sınırları içerisinde yer alan, Kiği Çiçektepe Köyü Mağarası, Zağ Mağarası, Kalkanlı Köyü Mağaraları, Kübik Mağarası, binlerce yıl öncesine ait medeniyetlerin izlerini sürebileceğiniz veya doğanın gücüne hayran kalacağınız yerlerdendir.

Kiği Çiçektepe Köyü Mağarası: Mağara, Kiğı ilçesinin Çiçektepe köyünde, Sivri Dağı ın eteğinde bulunmaktadır. Mağarada iki oda, at için yer, yemlik ve çocuk beşiği mevcuttur. Mağaranın bulunduğu yer oldukça eğimli bir yapıya sahiptir.

Ayrıca Mağara önündeki mevcut yolla Erzincana gidildiği rivayet edilmektedir. Bu mağara, Kiğı’nın çok eski çağlardan beri insan topluluklarına mesken olduğunu göstermektedir.

Zağ Mağarası: Zağ Mağarası, Bingöl-Solhan-Muş karayolunun 18. kilometresinde sağ yöne ayrılan Gökçeli-Kuşburnu Köy Yolunun 5. km.sinde yer almaktadır.

Zağ Mağaraları, sırtı dağa yaslanmış olan doğal kayalık kütlenin ön cephesinde, kayalık alanın hemen tamamına yayılmış olan mağara/odalardan oluşmaktadır.

Bu mağara/odalar insan eliyle yapılmış, iç mekanlarda birbirine kademeli geçişlerle bağlantılı ve çok katlıdır.  M.S. 5. yüzyıl başlarına, Erken Hristiyanlık (Geç Roma-Erken Bizans) Dönemi`ne tarihlenmektedir.

Söz konusu Mağaralar, olasılıkla bu tarihlerde Roma İmparatorluğu`nun baskısı altında olan, Hristiyan inancına sahip toplulukların gizli yerleşim, yaşam ve ibadet alanı olarak kullanılmıştır. 

Alt katta yer alan ilk mağara/odadan sonra kademeli geçiş ve merdivenler takip edilerek en üst kata ulaşılabilmektedir. Bu biçimiyle mağara/odaların zemin kat dahil 5 (beş) katlı olduğu görülmektedir.

Bazı odalarda bulunan anakaya tabanına oyulmuş ve içleri sıvalı küp biçimindeki çukurlar, tahıl ve yağ, içki benzeri sıvı deposu olarak kullanılmıştır. Daha küçük bazı çukurların ise sunu çukuru olduğu düşünülmektedir.

Kimi odalarda kline/sekiler görülmektedir. Bu verilere göre; Mağara/odaların bir kısmının günlük yaşam alanı, bir kısmının mutfak/kiler/depo, bir kısmının ibadet alanı olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Kübik Mağarası: Karlıova ilçesinin Kübik Köyü yakınlarındadır. İçinde cilalı Taş ve Tunç Devrine ait bazı kalıntılar vardır. Duvarlarında bir takım oymalar ve işlemeler mevcuttur.

Kalkanlı Köyü Mağaraları: Yayladere ilçesine bağlı Kalkanlı Köyü yakınlarında bulunan mağaralar, birçok oyma sanatı ile süslenmiştir. Mağaralar ve mağaraların çevrelediği şelale turistik bir öneme sahiptir.

Paylaşın

En Eski Zerdüşt Tapınağına Ev Sahipliği Yapan kent: Daskyleıon

Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara Bölümü’nde, topraklarının bir kısmı ise Ege Bölgesi’nde yer alan ilin hem Marmara hem de Ege Denizi’ne kıyısı bulunan Balıkesir, çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve her bir uygarlık bölgede kendi izlerini bırakmıştır.

Daskyleıon Antik Kenti, Antandros Antik Kenti, Kyzıkos Antik Kenti,
Adramyteıon Antik Kenti, Prokonnessos Antik Kenti, Ancyra Antik Kenti, Balıkesir’in ev sahipiliği yaptığı uygarlıklardan günümüze kalan önemli kültür hazinelerinden bazılarıdır.

Daskyleıon Antik Kenti: Dünyada kazı çalışmaları yürütülen tek Pers satraplık (valilik) merkezi olan ve bilinen en eski Zerdüşt tapınağına da ev sahipliği yapan Daskyleıon, antik çağın en önemli yerleşim merkezlerinden biridir. En parlak çağını Perslerin satraplık merkezi olduğu dönemde yaşayan kent, Antik Çağda Mysia olarak anılan Balıkesir’in, Bandırma ilçesinde, Aksakal beldesi Ergili Köyü sınırları içerisindedir.

Antandros Antik Kenti: Edremit İlçesi Altınoluk Beldesi’nin 4 km. doğusunda, İda Dağı (Kazdağı) eteklerinde,  Pelasg’lar tarafından kurulmuştur. Adramytteion (Burhaniye-Ören) – Assos (Behramkale) yolu üzerinde askeri bakımdan stratejik bir konuma sahip olan kentin, M.Ö. 10.yy’ da kurulduğu düşünülmekle birlikte, çok yakınında bulunan Assos’ un M.Ö.2.bin yıllarına kadar inen tarihinden Antandros’ un da bu tarihlerde iskan görmüş olması mümkün görülmektedir.

Kyzıkos Antik Kenti : Marmara Denizinin güneyindeki Kapıdağ Yarımadasının (Antik Arktonnesos) Erdek ve Bandırma Körfezleri arasındaki bataklığın hemen kuzeyinde geniş bir alana yayılmış olan Kyzikos, bugün “Belkıs” ve “Balkız” olarak anılır. Şehir adı genç yaşta öldürülen Dolion Kralı Kyzikos’dan alınmıştır.

Adramyteıon Antik Kenti: Adramytteion Antik Kenti bugünkü Burhaniye İlçesi’nin 2km kadar batısında bulunan Karataş Mevkii’nde, Ören Tepe’yi de içine alan geniş bir alanda Pelasglar tarafından kurulmuştur.

Prokonnessos Antik Kenti: Marmara Adası’nın kuzeyinde Saraylar köyü sınırları içinde kalan mermerleri ile ünlü bir şehirdir. Mermer ocaklarında yarı işli hale getirilen lahitler, steller, postamentler, sütun ve sütun başlıkları vb. malzemeler özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde buradan gemilerle İtalya ve İstanbul’a gönderilmekte idi.

Ancyra Antik Kenti: Bigadiç İlçesi Hisar Köyü sınırları içinde kalan antik kent Roma dönemi termal yerleşim alanıdır.

Hadrıaneıa Antik Kenti: Dursunbey İlçesi’nin kuzey batısında yer alan Roma dönemi yerleşim yeridir.

Astyra Antik Kenti: Edremit İlçesi Güre Beldesi sınırları içinde kalan antik yerleşim.

Thebe/ Theb Antik Kenti: Havran İlçesi sınırları içinde yer alanantik yerleşim.

Artekaantik Antik Kenti: Erdek İlçesi Zeytinli Ada ve çevresinde klasik dönemde kurulmuş şehir.

Zeleıa Antik Kenti: Gönen İlçesi Sarıköy Beldesi’nde Klasik dönemde kurulmuş şehir.

Perıhharaxıs Antik Kenti: Bugünkü Karacaören Köyü civarında Roma döneminde kurulmuş şehirdir.

Keraseıon Antik Kenti: Savaştepe İlçesi sınırlarında yer alanyerleşim.

Attaneıon Antik Kenti: Sındırgı İlçesi sınırları içinde yer alan antik yerleşim.

Plakıa Antik Kenti: Bandırma İlçesi sınırları içinde yer alan antik yerleşim.

Paylaşın

Adını Aşk Ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’den Alan Kent ‘Aphrodisias’

Türkiye’nin Ege Bölgesinde yer alan Aydın İli, coğrafi konumundan ötürü çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve her bir uygarlık bölgede kendi izlerini bırakmıştır.

Alinda Antik Kenti , Aphrodisias Antik Kenti, Alabanda Antik Kenti, Didyma Antik Kenti, Tralleis Antik Kenti, Nysa Antik Kenti, Magnesia Antik Kenti, Aydın’ın ev sahipiliği yaptığı uygarlıklardan günümüze kalan önemli kültür hazinelerinden bazılarıdır.

Alinda Antik Kenti: Karia kentlerinden biri olan Alinda, Kekatomnos’un kızı Ada, erkek kardeşi Pixodaros tarafından Bodrum’dan uzaklaştırılınca buraya yerleşmiş ve kendine başkent yapmıştır. 

Alabanda Antik Kenti: Aydın’ın Çine İlçesi, Doğanyurt köyü sınırları içerisinde bulunmaktadır. Alabanda antik kentinin üzerinde bulunduğu Araphisar Doğanyurt köyünün bir mahallesidir. Kent Çine Çayı’nın (Marsyas) 4 km. batısında Karadağ’ın uzantıları olan iki tepenin yamacına, kuzeyde Çine Ovası’na doğru yayılmıştır.

Aphrodisias Antik Kenti: Aydın’ın Karacasu ilçesinde yer alır. Adını aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’den alan Aphrodisias özellikle Roma çağında Aphrodithe tapınımı ile ünlenmiş antik bir kent olup, günümüzde de çok iyi korunmuş anıt yapıları ile Türkiye’nin en önemli arkeolojik yerlerinden biridir. 

Didyma Antik Kenti: Apollon tapınağıyla ünlü olan Didyma Antik Kent, Aydın’ın Söke ilçesine bağlıdır. Burada yapılan ilk kazılar İngilizler tarafından 1858 yılında yapılmıştır ve 1937 yılına kadar devam etmiştir. Bu kent sadece bir antik kent değil aynı zamanda bir dini merkezdir. 

Tralleis Antik Kenti: Tralleis antik kenti Aydın ilinin kuzeyinde, Kestane dağlarının hemen güney yamacındaki plato üzerinde yer almaktadır. İl merkezine 1 km. uzaklıkta olan kent, argoslular ve Tralleis’liler tarafından kurulmuştur. Menderes havzasının verimli toprakları üzerine kurlmuş olan bu kent M.Ö.334’te İskender tarafından alınmasından sonra Hellenistik krallıklar arasında sık sık el değiştirmiştir.

Nysa Antik Kenti: Aydın-Sultanhisar’da bulunan Nysa Antik Kenti iki şehir görünümünde olup, günümüze birçok tarihi kalıntısını sağlam bir şekilde getirebilmiştir. Nysa, Karia kentlerinin en önemlilerinden biriydi. Kent ulaşım ve ticaret noktalarından birinde bulunmasından dolayı uzun yıllar önemini korumuştur.

Magnesia Antik Kenti: Aydın’ın Germencik İlçesi, Ortaklar Bucağı’na bağlı Tekin Köyü sınırları içinde, Ortaklar-Söke karayolu üzerindedir. Kent efsaneye göre Thessalia’dan gelen Magnetler tarafından kurulmuştur.

Paylaşın

99 Yılda Tamamlan saray: İshak Paşa Sarayı

Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinin 7 km. güney doğusunda, ovaya hakim yüksek bir tepenin üzerine kurulan İshak Paşa Sarayı, İstanbul Topkapı Sarayı’ndan sonra son devirde yapılmış sarayların en ünlüsüdür.

Sarayın yapımı 1685 yılında Çıldır Atabeklerinden Çolak Abdi Paşa tarafından başlanılmış, aynı soydan gelen Küçük İshak Paşa zamanında 1784’ te (99 yılda) tamamlanmıştır. Mimarı, Ahıskalı ustalardır. 

Saray, Karaburun tepesi üzerine terası, iki avlu ile bu avluları çevreleyen çeşitli yapı topluluğundan meydana gelmektedir. Doğu-Batı yönünde yaklaşık 7.600 m. karelik bir alan üzerine oturtulmuştur. Bazı kısımları tek, bazı kısımları iki, bodrum dahil bazı kısımları üç katlı olarak yapılmıştır.

Bir saray için gerekli tüm bölümler (harem, harem odaları, aşevi, hamam, toplantı salonları, eğlence yerleri, mahkeme salonu, camii, çeşitli hizmet odaları, oturma odaları, uşak ve seyis odaları, muhafız koğuşları, cezaevi, erzak depoları, cephanelik, tavlalar, bodrum katlarında çeşitli hizmet odaları vb.) vardır. Her odada ocak, dolap yerleri vb. görülmektedir.

Sarayın girişi, savunması en zor olan doğu cephesindedir. Anıtsal taçkapı, avlulara çıkan diğer kapılar gibi, kabartma, süsleme ve zengin bitki motifleriyle Selçuklu sanatının özelliklerini taşır. Saray, tarih ve sanat tarihi yönünden essiz bir değere sahiptir. Bu bey kalesi, Avrupa’ daki şato tipi yapıların ülkemizde rastlanmayan en iyi örneğidir. 

Sarayın cami dışındaki bölümlerin çoğu yıkılmış, harap olmuş, tavanları sökülmüştür. Son yıllarda biraz onarılmış, restore edilmiştir. Camii, saray kompleksinin en sağlam kalan yeridir. Her halde burası, dini bir korkuyla tahrip edilmemiştir. Tek kubbeli camii, iki ayrı renk taşla örülmüş minaresiyle saraya ilginç bir görünüm kazandırmaktadır. Camiinin kıble duvarının dışındaki türbe geometrik ve bitkisel motiflerle süslenmiş olup, muhtemel Abdi Çolak Paşa ile İshak Paşa ve yakınları için yapılmıştır. 

Sarayın(Selamlık) kuzey cephesinde dışa sarkan dört ahşap konsolda üstte kanatlı ejder, onun altında aslan, en altta insan figürleri yer almaktadır ki, çok ilginç ve sanatkaranedir.

Sarayda klasik Osmanlı mimarisinden farklı üslup ve benzeme şekilleri dikkati çeker. Türk saray geleneği ve mimarisinin ana prensiplerine uyulmuştur. Yapı birkaç aşamalıdır ve güzellikle azameti yansıtır. Saray iştihamı, yaptıran paşanın çevreye ve Merkezi Devlet’e karşı gücünü göstermek istediği anlaşılmaktadır. 

Taş duvarların içinde görülen boşluktur, sarayın kalorifer tesisatı andıran merkezi ısıtma sistemiyle ısıtıldığını göstermektedir. 

Yapımı bir çok efsane ve hikayeye konu olan İshak paşa sarayı; Osmanlı döneminde Ağrı’ da yapılan en büyük ve en önemli mimari eserdir. İshak Paşa Sarayı, geleneksel Türk mimari karakterinde ve Selçuklu mimarisi biçiminde bir yapıdır. Bu yapılar topluluğunda Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin öğeleri yanında, Avrupa sanatının Barok üslubunun etkileri de görülmektedir. Zamanın en modern ve ileri anlayışı ile yapılmış olup, genel hatlarıyla Türk kültürünün özelliklerini taşır. Bir Osmanlı Dönemi Yapısı İshak Paşa Sarayı Görkemli özel mimarı yapısı, anıtsal taç kapıları, haremi, selamlığı, cami ve yüzlerce odası ile görülmeye değer bir şah eserdir… 

Sanki bir saray değil, tüm heybetiyle canlı bir tarih, her tarafı sır dolu bir efsanedir. Onu anlamak için yakından görmek, gezmek gerekir… 

Bu görkemli yapının mimarı meçhuldür, onun için halk, sarayın yapımı ve tarihi hakkında bir çok efsane anlatır. Sarayı gezerken, masal dünyasının saraylarını görmüş gibi hayal güçleriniz harekete geçer, güzellikler karşısında efsanelerde anlatılanlar bir bir gözlerinizin önünde canlanır… 

Bir kartal yuvasını andıran ve çevresiyle ahenk oluşturan bu muazzam yapıya hayran kalmamak elde değil…

Paylaşın

Efsaneleriyle Ünlü ‘Frigleri’ Keşfetmek İsteyenlere: Frig Yolu

Afyonkarahisar, Ankara, Eskişehir ve Kütahya illeri arasında kalan coğrafyada (Frigya) yaklaşık 3000 yıl önce parlak bir medeniyet kurmuş ve efsaneleri ile ünlenmiş Friglerin izlerini, günümüz gezginlerinin sürmesi için oluşturulmuş uluslararası standartlarda uzun yürüyüş ve bisiklet yoludur.

Üç ana rotadan oluşan yolun toplam uzunluğu 506 km’dir; yolun takibini kolaylaştırmak için rotanın tamamı kırmızı-beyaz renklerle işaretlenmiştir. Ayrıca yürüyüşçüleri bilgilendirmek için rota başlangıç-bitiş ve önemli kavşak noktalarına yön tabelaları dikilmiştir.

Frigya’daki antik yerleşim yerlerini (Gordion, Pessinus, Midas) birbirine bağlayan ve bölgenin tüf kaya yapısından dolayı bazı yerlerde derinliği 2-3 metreyi bulan görkemli antik yollar Frig Yolu’nun ana temasını oluşturmaktadır.

Bu ana temanın yanı sıra Frig Yolu, Frigya’nın atmosferini doğaseverlere bir bütün olarak sunmak ve yürüyüşü keyifli kılmak için bölgenin doğal, tarihi, jeolojik, kültürel vb. gibi diğer öne çıkan bileşenlerini de içerecek şekilde tasarlanarak hayata geçirilmiştir. Frig Yolu, doğa tutkunu gezginleri zaman yolculuğuna çıkararak Friglerin 3000 yıl önce yürüdükleri bu güzergahları bir Frigyalı gibi günümüzde yürümelerini sağlar.

Rotalar

Gordion (Ankara), Seydiler (Afyonkarahisar) ve Yenice Çiftliği’nden (Kütahya) başlayıp üç koldan Frigya topraklarına giren Yol, Frig uygarlığının kalbi Yazılıkaya-Midas kentinde (Eskişehir) birleşir. Yol, Friglerin kayaları kazıyarak oluşturdukları görkemli anıtların; Roma, Bizans ve Selçuklu uygarlıklarının özgün eserlerinin görülebileceği mekânların yanı sıra doğa ve tarihin içi içe geçtiği Frig Vadilerinin sıra dışı dokusunun hissedilebileceği ve dingin atmosferinin solunabileceği muhteşem güzergahları takip eder.

Friglerin Afyonkarahisar il sınırları içindeki izlerini süren güzergah (Rota-1) Afyonkarahisar-Ankara karayolu üstünden, Seydiler beldesinden başlar. Frigya’daki jeolojik oluşumların en güzel örneklerinin görülebileceği bu rota antik dönemlerdeki birçok medeniyetin izlerini taşıyan Ayazini üzerinden geçerek önemli Frig Vadileri’nin (Köhnüş ve Karababa Vadileri) ve özgün Frig eserlerinin (Aslantaş, Yılantaş, Maltaş, Aslankaya ve Burmeç gibi) görülebileceği patikaları takip ederek şirin bir Çerkez köyü olan Sarıcaova’ya ulaşır. Frig Yolu bu noktada yürüyüşçülere iki seçenek sunar; birincisi yolun devamı olan Yazılıkaya’ya giden parkur, diğeri ise keyifli bir yürüyüş sunan Asmainler Saklı Vadisi içinden geçerek Kütahya sınırları içinde kalan Rota-2’ye bağlanan bağlantı yoludur.

Kütahya topraklarındaki yolculuk (Rota-2) ise, Kütahya-Eskişehir karayolu 15. km’de bulunan Ahmetoluğu köyüne bağlı Yenice Çiftliği’nden başlar. Porsuk ırmağının hemen yanında güzel bir vadi ağzında kurulu bu yerleşim yeri yürüyüşçüler için oldukça davetkardır. Yer yer antik yolların yoğun olduğu güzergahları izleyen rota Sabuncupınar üzerinden geçerek Fındık’a ulaşır. Fındık’da, yürüyüşçülere bölgenin zengin doğal ve tarihi güzelliklerini göstermek için alternatif iki kola ayrılan yol, Doğuluşah köyünde yeniden birleşir. Fındık Vadisi içinden devam eden güzergah, Sökmen, İnli, Yumaklı, Lütfiye ve Sandıközü köylerini geçtikten sonra Frigya’daki en görkemli ve sıradışı doğal güzelliklerine sahip olan Zahran Vadisi içinden geçerek Kümbet köyü üzerinden Yazılıkaya’ya bağlanır.

Frig Yolu’nun en uzun parkuru (Rota-3) Eskişehir topraklarındadır ve Friglerin iki önemli merkezi olan Gordion ve Yazılıkaya’yı Pessinus üzerinden birbirine bağlar. MÖ 7.yy’da en parlak dönemlerini yaşayan Frigler, siyasi merkez olarak Gordion’u seçmiş olsalar da en önemli kutsal yerleri, dini merkez olarak yapılandırdıkları Yazılıkaya’dır.

Konaklama

Frig Yolu güzergâhı üstündeki bazı köylerde köy evleri restore edilerek ev pansiyonculuğuna uygun hale getirilmiştir. “Frig Evi” olarak adlandırılan ve önünde tabelası bulunan bu evler Sabuncupınar, İnli, Lütfiye, Sarıcaova ve Demirli köylerinde bulunmaktadır. Ayrıca yol üstünde konaklayabileceğiniz ve konaklayabileceğiniz pansiyonlar bulunmaktadır. Yürüyüşünüz sırasında bu konaklarda kalarak köy yaşantısını tadabilir ve yerel kültürü deneyimleyebilirsiniz.

Frig Vadileri kamp kurmak için de çok idealdir. Frigya’nın sıradışı atmosferini solumak için en güzel konaklama çadır kampıdır. Frig Yolu rehber kitabında çadır kurulabilecek uygun kamp alanları belirtilmiştir.

Rakamlarla Frig Yolu

  • 506 km uzunluğu ile Türkiye’nin 3. en uzun yürüyüş parkurudur.
  • Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya bölgelerindeki Friglerin izlerini süren 3 ana rotayı içerir (Afyonkarahisar:140 km; Eskişehir:219 km; Kütahya:147 km).
  • 67 yürüyüş parkurundan oluşur.
  • 4 ilin topraklarına yayılmış, 1 ilçe merkezi, 4 belde, 45 köy ve 6 mahalleden geçer.
Paylaşın

Yeşilırmak Kıyısındaki Görsel Şölen: Amasya Evleri

Amasya kent dokusunda önemli bir yere sahip olan ve özellikle Yeşilırmak Nehri kenarında yer alan Amasya Evleri, geleneksel Osmanlı Ev mimarisine iyi birer örnektirler.

Önemli bir bölümü 19. yüzyılda yapılmış olan bu konutlar, Hımış ve Bağdadî tekniğine önemli birer örneklerdir. Genellikle yan yana, bitişik nizâm olarak düzenlenmiş olan bu konut mimarisinin güzel örneklerini Yalıboyu Evleri olarak bilinen konut dokusu oluşturmaktadır.

Yeşilırmak kenarında, tarihi sur duvarı üzerine, ahşap çatkı arası kerpiç dolgulu olarak, kırma ya da beşik çatı üzeri oluklu kiremitle örtülü bir biçimde düzenlenmiş olan evler, bodrum üzeri tek kat ya da iki katlı olarak düzenlenmişlerdir.

Bazı uygulamalarda birinci kat üzerinde bazı uygulamalarda ise ikinci kat üzerinde köşk olarak bilinen şahniş yer almaktadır. Genellikle avlulu ve bahçelidir. Özellikle haremlik ve selamlık tarzda düzenlenmiş örneklerde bahçe ortada kalmakta ve konutlar dışa kapalı bir görünüm almaktadır. Bu dışa kapalılık diğer konutlarda bazen yüksek bir bahçe duvarı nedeniyle karşımıza çıkmaktadır.

Konutların ikinci kat uygulamaları genellikle dışa taşkın, cumbalı olarak yapılmakta ve bu sayede hem evin plânında bir simetri oluşmakta hem de daha fazla yer kazanmak söz konusu olabilmektedir. Özellikle Yalı boyunda tarihi sur duvarı üzerine yapılmış olan konutlarda bu durumu çarpıcı bir şekilde görmemiz olasıdır. Buradaki konut dokusu, eliböğründelerle desteklenerek dışa taşırılmış ve böylece evlerin iç mekanlarında bir genişleme meydana gelerek mekan kazanımı sağlanmıştır.

Taşıntılar sayesinde daha çok dışa açık, geniş ve aydınlık olan ikinci katlar, alt katlara oranla daha fazla pencere uygulamasına olanak vermiştir. Pencereler daha çok giyotin pencere tarzında ele alınmış ve üçlü gruplar halinde düzenlenmiştir. Pencere önlerinde, dışarıdan bakıldığında içerinin görülmesini engelleyen ahşap kafeslikler görülür.

Günlük yaşam evlerin iç mekanında, sofa (hayat) etrafında biçimlenen odalar içerisinde geçmektedir. Bu odalarda genellikle ocak, şerbetlik, yüklük (gömme dolap), raf ve sedir gibi işlevsel birimler bulunmaktadır.

Ayrıca birkaç örnek dışında evlerde bağımsız bir gusülhane bulunmadığı için de bazı odalarda büyük ve geniş olarak düzenlenmiş olan yüklükler gusülhane (banyo) olarak değerlendirilmiştir. Odalar içerisinde yer alan bütün bu birimler günlük yaşamın ayrılmaz birer parçasıdırlar.

Evlerin iç mekanları içerisinde yer alan birimler dışında bahçe ya da avlu içerisinde bulunmakta olan ve günlük hayatla bağlantılı başka birimlerde yer almaktadır. Bunlar arasında su kuyusu ve ocak ilk göze çarpan birimlerin başında gelmektedir. Hatta bazı örneklerde ekmek ihtiyacını karşılamak için fırın yapılmış olduğu da görülmektedir. Bu nedenle denilebilir ki; Amasya evlerinde gerek iç gerekse de dış mekanlarda yer alan bütün birimler arasında kesintisiz bir bağlantı söz konusu olup bu bağlantı birbirini tamamlayıcı niteliktedir.

Paylaşın

3 Hayat: Marziyeh’in En Büyük Hayali Oyuncu Olmaktır

2019’un bu ilk haftasında sinema salonlarında “3 Hayat, Kimsesiz Çocuk Remi, Kız, Bekarlığa Veda, Yangın Yeri, Araf 2: Cin Bebek Doğuyor, Maşa ile Koca Ayı: Yepyeni Maceralar, Süper Ayı” olmak üzere 8 film vizyona girecek.

3 Hayat

2018 Cannes Film Festivali’nde “En İyi Senaryo Ödülü”nü kazanan İran yapımı, dram türündeki filmin yönetmen koltuğunda Jafar Panahi oturuyor.

Üç Hayat, kariyerinin farklı dönemlerinde olan üç insanın yollarının kesişmesi sonucu yaşananları konu ediyor. Genç bir kız olan Marziyeh’in en büyük hayali oyuncu olmaktır. Hayallerine kavuşabilmek için konservatuara gitmek isteyen genç kız ailesinin engeliyle karşı karşıya kalır.

Marziyeh konservatuara gitmek için ailesini ikna edemeyince, internete bir video yükleyip ünlü oyuncu Behnaz’dan yardım istemeye karar verir. Tam film çekimlerinin olduğu bir dönemde genç kızın yayınladığı videoyu izleyen ünlü oyuncu, izlediklerinden oldukça etkilenir. Behnaz, hayallerini gerçekleştirmek isteyen kıza yardım etmek için tüm işini yarıda bırakıp yanına Jafar Panahi’yi de alarak yola koyulur.

Kimsesiz Çocuk Remi

Hector Malot’un aynı adlı kitabından uyarlanan filmde; 10 yaşındaki yetim Remi, iyi kalpli Madam Barberin tarafından büyütülmüştür. Fakat bir gün Madam Barberin’in paragöz kocası, kendisini para kazanmak için gizemli bir gezgin müzisyen olan Vitalis’e satar.

Remi, Vitalis’in sadık köpeği Capi ve yaramaz maymunu Mister Joli-Coeu ile gösteriler yapmak üzere şehir şehir gezeceği bir maceraya başlar. Bu yeni birliktelik boyunca Vitalis’in yaşadığı zorlu hayatı öğrenir ve ekmeğini kazanmak için şarkı söylemeye başlar. Fransa’yı karış karış gezeceği bu yolculukta yeni insanlarla tanışacak, arkadaşlar edinecek ve en önemlisi kendisinin gerçekte kim olduğunu anlayacaktır.

Kız

Kız, 15 yaşındaki bir trans bireyin balerin olmak için verdiği mücadeleyi konu ediyor. Lara çocukluğundan beri balerin olmanın hayalini kurar. Sadece kadınların kabul edildiği bir bale okuluna kabul edildiğindeyse hayaline hiç olmadığı kadar yaklaşır. Fakat büyük bir sorun vardır. 15 yaşındaki Lara, bir erkek bedeninde doğmuştur. Lara, hayallerini gerçekleştirmek için zorlu bir mücadele vermek zorunda kalır.

Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde dünya prömiyerini yapan Girl’ün yönetmen koltuğunda Lukas Dhont oturuyor. Victor Polster’in Lara karakterine hayat verdiği filmin kadrosunda Arieh Worthalter, Valentijn Dhaenens, Katelijne Damen, Nele Hardiman gibi isimler yer alıyor.

Bekarlığa Veda

Bekarlığa Feda, kızının evlenmesini engellemeye çalışan bir babanın hikayesini konu ediyor. Yakın arkadaş olan Mete, Çağlar ve Burak arasında ilk evlenen Burak olur. Artık sıra Çağlar’a gelir. Deliler gibi sevdiği kız arkadaşı Gamze ile evlenmek isteyen Çağlar’ın önünde ise büyük bir engel vardır. Gamze’nin babası Timur, kızının Çağlar ile evlenmesini istemez.

Timur, kızını Çağlar’dan ayırmak için türlü numaralar yapsa da onları ayırmayı başaramaz. Ama Timur pes etmemeye kararlıdır ve bu sefer büyük bir plan yapar. Kızının düğününden bir gün önce bekarlığa veda partisi organize eden Timur, burada Çağlar’ın başına büyük bir bela açmayı planlar. Timur bu sefer kızını Çağlar’dan ayırmayı başaracağını düşünür. Ancak beklenmeyen gelişince, plan bambaşka bir hale dönerek ortamda büyük bir karışıklığa neden olur.

Yönetmen koltuğunda Ali Doğançay ve Cem Sürücü’nün oturduğu Bekarlığa Feda’nın oyuncu kadrosunda Ali Burak Ceylan, Melis Tüzüngüç, Yağmur Ün, Ayşe Tunaboylu, Mahmut Gözgöz, Nurseli İdiz, Eda Erol gibi isimler yer alıyor. Komedi türündeki filmin senaryosunu Ali Doğançay kaleme alıyor.

Yangın Yeri

Richard Ford’un aynı isimli romanından Paul Dano ve Zoe Kazan tarafından sinemaya uyarlanan “Yangın Yeri” adlı film, 1960’lı yıllarda Montana’ya taşındıktan sonra babasının işsiz kalmasının akabinde ailesinin dağılışına şahit olan Joe Brinson’ın hikayesini anlatıyor.

Orijinal ismi “Wildlife” olan yapımın başrollerini Jake Gyllenhaal, Carey Mulligan ve Ed Oxenbould paylaşıyor.

Araf 2: Cin Bebek Doğuyor

Araf 2, kendisine musallat olan cinden kurtulmaya çalışan genç bir kadının hikayesini konu ediyor. Kübra ve Ahmet birbirlerini çok seven bir çifttir. Mutlu bir evliliği olan çiftin hayatlarında her şey yolundadır; ta ki anlam veremedikleri olaylar yaşayana kadar.

Kübra bir süredir tuhaf olaylara maruz kalınca çift soluğu doktorda alır. Doktorlar genç kadına sara teşhisi koyar. Ancak Kübra’nın yaşadıklarını öğrenen köyün imamı, ona cin musallat olduğunu söyler. Ahmet yaşananlara bir türlü anlam veremez. Tam da bu sırada Kübra’nın babaannesinin ölümü ve kilitli bir dolabın içinde muska bulunması durumun ciddiyetini artırır.

Yaşadığı korkunç şeyler karşısında ne yapacağını bilemeyen Kübra gün geçtikçe daha da kötüleşir. Genç kadına musallat olan cin acımasız bir cin kabilesinden olan Cühenna Kabilesi’nin Padişahıdır. Kübra, başına musallat olan bu cinden kurtulabilmek için zorlu bir mücadele vermek zorunda kalır.

Maşa ile Koca Ayı: Yepyeni Maceralar

Maşa isimli küçük bir kız çocuğu ile sirkten emekli Mişka adındaki bir ayının yaşadığı maceraları konu edinen Rus yapımı, animasyon türündeki film, üçüncü sinemasıyla seyircilerle buluşuyor.

Süper Ayı

Wang Qi’nin yönetmen koltuğunda yer aldığı, orijinal seslendirme kadrosunda ise Jeff Dunham, Marcus Shor, Morena Cleese gibi isimlerin yer aldığı animasyon filmi Süper Ayı, oğlu Zack’i kurtarmaya çalışan baba ayı Dash’in hikayesini konu ediyor.

Baba ayı Dash, oğlu Zack ile birlikte vahşi doğada mutlu bir yaşam sürmektedir. Baba oğul birlikte ormanda gezintiye çıktıkları bir zaman kendilerini avcıların ağının içerisinde bulur. Dash kurtulması güç bir yere düşünce, avcılar yavru ayıyı ele geçirir.

Baba ayı ne kadar uğraşsa da yavrusunun yakalanmasını engelleyemez. Avcılar Zack’i şehre getirip hayvan tüccarlarına satar. Zack çaresiz bir şekilde başına gelecekleri beklemektedir. Ancak Dash, ne olursa olsun oğlunu bulup onu yaşadıkları vahşi ormana geri götürmeye kararlıdır.

Bunun için suçluların peşinden şehre gider. Oğlunu kötü adamların elinden kurtarmak için bilmediği bir dünyaya adım atan Dash, ajan köpek Hamilton’ı da yanına alarak zorlu bir mücadeleye atılır. Bu sırada göründüğünden çok daha akıllı olan Zack de bulunduğu yerdeki diğer hayvanlarla birlikte kaçış planı yapmaktadır. Baba oğul yeniden bir araya gelmeyi başarabilecek midir?

(Haber Kaos)

Paylaşın

Hayal İle Gerçeğin İç İçe Geçtiği Bir Film: Don Kişot’u Öldüren Adam

Sinema salonlarında bu hafta, “Don Kişot’u Öldüren Adam, Kafalar Karışık, Paranın Kokusu, Son Çıkış, Şampiyon, Şeytan Geçidi Enhara, Ölümcül Makineler, Sihirbazın Balonları” olmak üzere 5’i yerli, 8 film vizyona girecek.

İşte, sinemada bu hafta vizyona girecek filmlerin isimleri, oyuncu kadroları ve konuları…

Don Kişot’u Öldüren Adam

Alaycı bir reklam yönetmeni olan Toby, kendisinin Don Kişot olduğuna inanan yaşlı bir İspanyol ayakkabıcının hezeyanlarına kapılır. Ayakkabıcı, Toby’i sadık hizmetkar Sancho Panza olarak görerek kelimenin tam anlamıyla Toby’e musallat olur.

Komik ve gittikçe daha gerçeküstü bir hal alan maceraların içine giren Toby, idealist gençliğinde çekmeyi planladığı bir filmin trajik yankılarıyla da yüzleşmek zorunda kalır. Bu film, küçük bir İspanyol köyünün umutlarını ve hayallerini sonsuza dek değiştiren bir film olacaktır.

Peki Toby kendini değiştirip insanlığını yeniden kazanabilir mi? Hikaye ilerledikçe hayal ve gerçek iç içe geçer ve Toby kendini Don Kişot’a dönüşürken bulur.

Filmin başrolünde Adam Driver ve Jonathan Pryce yer alırken, yönetmen koltuğunda Terry Gilliam’ın oturuyor.

Sihirbazın Balonları

Andres Couturier’in yönetmen koltuğunda oturduğu animasyon türündeki filmin senaryosunu Jim Hecht kaleme alıyor.

Sihirbazın Balonları, Terry adlı bir gencin çocukluğunun renkli ve masalsı kahramanlarını kurtarmaya çalışmasını konu alıyor. Terry, büyükannesinin anlattığı masalları hâlâ dün gibi hatırlamaktadır. Ancak bir gün, anlatılan masalların hiç de hayal ürünü olmadığını öğrenir.

Kendini masal dünyasında bulur ama çok geçmeden buranın pek de mutlu bir yer olmadığını fark eder. Grumpy adındaki huysuz bir büyücü, bu dünyaya büyü yapmış ve tüm güzel şeyleri yok etmiştir. Terry’nin mutluluğu geri getirmek için Prenses’le birlikte bir maceraya atılması gerekir.

Ölümcül Makineler

Christian Rivers’in yönetmen koltuğunda oturduğu bilim kurgu türündeki filmde; Hera Hilmar, Hugo Weaving, Stephen Lang, Robert Sheehan ve Güney Koreli Şarkıcı Jihae gibi isimler rol aldı.

Dünyayı yok olma noktasına getirmiş büyük savaşların ardından yeryüzünde yeni bir yaşam şekli gelişmiştir. Hareketli büyük şehirler, kendilerinden küçük şehirleri yutarak onların kaynaklarını yağmalamaktadır. Londra’nın fakir kesimlerinden gelen Tom Natsworthy (Robert Sheehan) ile kaçak Hester Shaw’un (Hera Hilmar) karşılaşması, genç adamın hayatı için mücadele edeceği zamanların başladığı anlamına gelecektir.

Şeytan Geçidi Enhara

Onur Aldoğan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu korku, gerilim türündeki filmin oyuncu kadrosunda Hakan Yusufoğulları, Yasemin Yıldız Gürler, Ali Burak Küçük, Tayfun Turhan, Irmak Karakoç, Melike Değirmenci gibi isimler yer alıyor. Uras Zafer Özdemir’in senaryosunu kaleme aldığı filmin yapımı HM Productions’a ait.

Birbirini tanımayan sekiz kişi terk edilmiş bir binanın farklı odalarında tek başlarına uyanır. Buraya nasıl geldiklerini bilmeyen bu insanlar, binada tek başlarına olduklarını düşünür ve ne olduğunu anlamak için binanın içini dolaşmaya başlarlar. Birbirleriyle karşılaşıp ve tanıştıkça, olan biteni anlamak ve onları buraya kimin getirdiğini bulmak için hep beraber harekete geçmeye karar verirler. Fakat bulundukları yerde yalnız olmadıklarından haberdar değillerdir. Bir varlık, hepsinin peşindedir ve her saniye daha da yaklaşmaktadır.

Şampiyon

Ahmet Katıksız’ın yönettiği filmin başrollerinde, Ekin Koç, Farah Zeynep Abdullah, Fikret Kuşkan, Erdem Akakçe, Ali Seçkiner Alıcı, Merve Altınkaya ve Serkan Ercan gibi isimler yer alıyor. Filmin müzikleri ise Toygar Işıklı’ya ait.

Film, Türkiye atçılığının en önemli figürlerinden biri olan jokey Halis Karataş’ın gerçek hayat hikayesinden ilham alıyor ve ünlü jokeyin çıkış yaptığı yarış atı olan ve at yarışına ilgi duymayan insanların bile adını bildiği Bold Pilot’la kazandığı başarıları anlatıyor. Türkiye Jokey Kulübü eski başkanı Özdemir Atman’ın (Fikret Kuşkan) atı olan Bold Pilot’un daimi jokeyi, daha sonraları Türkiye’nin en başarılı jokeyi haline gelecek olan Halis Karataş’tır (Ekin Koç) ve atıyla birlikte kırılması güç rekorlara imza atmıştır. Koştuğu dönemde umudun simgesi haline dönüşen Bold Pilot, at yarışlarıyla hiç ilgilenmeyenlerin bile sevgilisi olmayı başarır. Film Bold Pilot’un başarı hikayesinin yanı sıra, Karataş ve Begüm Atman’ın (Farah Zeynep Abdullah) destansı aşkını da konu alıyor.

Son Çıkış

Tahsin, çalışma saatleri 9-6 olan bir ofiste çalışmaktadır. Hayatından bezmiş ve sabrının sonuna gelmiş olan Tahsin, her şeyi geride bırakıp Akdeniz sahillerine yerleşmeye karar verir.

Her şeyini toplayıp umut dolu bir yolculuğa çıkar. Fakat hiçbir şey olanladığı gibi gitmez ve bu macera saçma ve komik bir kabusa döner. İstanbul’dan ayrılmak için her yolu deneyen Tahsin bir türlü amacına ulaşamaz.

Ramin Matin’in yönetmenlik koltuğuna oturduğu filmin başrollerini Deniz Celiloğlu ve Ezgi Çelik paylaşıyor.

Paranın Kokusu

Ahmet Boyacıoğlu’nun yazıp yönettiği dram ve komedi karışımı filmde Murat Kılıç, Şevval Sam, Emrah Kolukısa, Rıza Sönmez, Erkan Can, Ercan Kesal ve Muzaffer Özdemir rol aldı.

Paranın Kokusu, Ankara’nın bir kenar mahallesinde yaşayan insanların hikayesini konu alır. Taksi şoförü Mehmet, kahve işletmecisi Metin ve işsiz gazeteci Adnan ve 11 – 12 yaşlarındaki çocuklardan oluşan “Küçük Arkadaşlar”… Mehmet aracına binen insanların karıştığı kanun dışı işleri kayıt altına almak için taksisine kamera koyunca, çapkınlık için şehre gelen zengin bir iş adamına ait kayıt, şantaj ile para kazanmalarını sağlar. İlk defa ellerine bu kadar büyük miktar para geçtiği için çevrelerinde paraya ihtiyacı olanlara yardım ederler. Fakat daha sonra bir örgüte ait bir dosyayı tesadüfen ele geçince hikaye karmaşık bir hal almaya başlar.

Kafalar Karışık

Kafalar Karışık filminin başrollerinde sosyal medyada çektikleri videolarla adını duyuran Atakan Özyurt, Bilal Hancı ve Fatih Yasin yer alıyor. Yönetmen koltuğunda Yücel Yolcu’nun oturduğu filmin kadrosunda Metin Akpınar, Cihan Ünal, Erkan Can, Güven Kıraç, Nilgün Kasapbaşoğlu, Zuhal Yalçın, Ruhi Sarı, Erhan Yazıcıoğlu, Selahattin Taşdöğen ve Burak Tamdoğan gibi Türk sinema ve tiyatrosunun usta oyuncuları, Türk Pop Müziğinin dev isimleri Yıldız Tilbe ve Funda Arar, sosyal medya üzerinden yayınladığı müzik videoları ile dikkat çeken oyuncu ve şarkıcı Feride Hilal Akın ve sosyal medyanın ünlü YouTuberları da yer alıyor. Filmin görüntü yönetmenliğini ise “Mustang” filmi ile Oscar ödülüne aday gösterilen Ersin Gök üstleniyor.

Kafalar Karışık, kız arkadaşıyla evlenebilmek için onun kayıp babasını bulmaya çalışan genç bir adam ile arkadaşlarının hikayesini konu alıyor. Atakan’ın sevgilisi Buse zengin bir kadındır, bu nedenle ailesi de evleneceği erkek konusunda çok seçicidir. Buse’nin dedesi bu evliliğe izin vermeyince; Atakan’ın, Buse’nin yıllardır kayıp olan babasının bulup ondan izin istemekten başka çaresi kalmaz. Macera dolu bir yolculuğa atılan genç adama bu serüvende en yakın arkadaşları Fatih ve Bilal eşlik eder. Kendilerini bir anda Antalya’da bulurlar ve işler iyice karışır.

Paylaşın

Dolunay Obruk, Kulakların Pasını Sildi

Caz müziği sanatçısı ve besteci Dolunay Obruk, Maltepe Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde caz ve tango müzik meraklılarına benzersiz tınılar ve renkli sahne performansıyla keyifli bir konser verdi.

Maltepe Belediyesi’nin Aralık ayındaki sanat etkinlikleri kapsamında düzenlenen konser, müzikseverlerden büyük ilgi gördü.

Amerikan caz müziğinden geleneksel Türk halk müziğine uzanan bir repertuarla dinleyicilerin karşısına çıkan Obruk’un caz şarkıları, kulakların pasını sildi.

“Yalnızca” isimli albümünden de eserler seslendiren Obruk’un söz ve müzikleri kendisine ait eserleri dinleyicilerin beğenisini topladı.

Obruk “Katibim”, “Üsküdar’a Giderken” isimleriyle tanınan İstanbul şarkısına caz tınıları eklediği yorumuyla müzikseverlere keyifli vakit yaşattı.

Obruk’un “İstanbul Kafası” isimli eseri dinleyicilerin alkışlarını topladı. Obruk, tangonun sevilen eserlerinden, Necdet Koyutürk’ün yazdığı  “Papatya Gibisin” isimli tangoyu da seslendirerek dinleyicileri 1950’li yıllara uzanan bir müzik yolculuğuna çıkardı.

Paylaşın

2. Uluslararası Latin Amerika Ve Karayip Film Festivali Başladı

Ankara Çankaya Belediyesinin katkılarıyla bu yıl 2. düzenlenen “Uluslararası Latin Amerika ve Karayip Film Festivali” Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen açılış töreni ile başladı. 

Açılış törenine Latin Amerika ülkelerinin büyükelçileri ve çok sayıda davetli katılırken, açılış konuşmasını etkinliğin bu yılki koordinatörlüğünü üstlenen Brezilya’nın Ankara Büyükelçisi Eduardo Gradilone yaptı.

Latin Amerika ve Karayip ülkeleri olarak, film festivalinin ikincisini düzenlemekten memnun olduklarını, farklı ülkelerin çok değerli sinema eserlerini Türk izleyicilerle buluşturmanın heyecanını yaşadıklarını belirten Gradilone, Çankaya Belediye Başkanı’na destek ve işbirliği için teşekkür etti.

Açılış töreninde bir konuşma yapan Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Gabriel Garcia Marquez, Victor Jara, Pablo Neruda, Carlos Fuentes, Mario Vargas Llosa, Frida Cahlo ve Paulo Coelho ile sanatın evrensel değerlerine renk katan Latin Amerika Kültürünün beyaz perdeye yansıtılmasının Latin Amerika sinemasının köşe taşlarından olduğunu belirtti.

Taşdelen, konuşmasının devamında, “Ankara’nın kalbinde, kültür ve sanatın başkenti olma iddiası ile çalışmalarımızı hayata geçirirken, dost ve kardeş ülkelerin temsilcileriyle Ankara’daki büyükelçiliklerle ortak kültürel etkinliklerin sayısını ve niteliğini artrtma konusunda kararlıyız” dedi.

Paylaşın