İzmir: Kemeraltı Cami

Kemeraltı Cami; İzmir’in Konak İlçesi, Anafartalar Caddesi’nde adını içinde bulunduğu Kemeraltı Çarşısı’nda yer alır. Camiyi Yusuf Çamazade Ahmet Ağa 1671 yılında yaptırmıştır. Cami dükkânlar ve yapılar arasında sıkışmış durumdadır.

Kesme taştan yapılan caminin önünde üç kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekânı kare planlı olup üzerini merkezi tromplu bir kubbe örtmektedir. Caminin dış kenarları saçak hattından yüksek yuvarlak kemerli dışa taşkın birer pencere ile aydınlatılmıştır. Bunun dışında ibadet mekânı iki sıra halinde pencerelerle aydınlatılmıştır. Bunlardan alt sıradakiler yuvarlak kemerli olup ikinci sıra pencereler daireler halindedir.

Minber ve mihrabı bir özellik taşımamaktadır. Caminin içerisi XVIII. yüzyıla tarihlenen kalem işleri ile bezenmiştir. Bu bezeme XX. yüzyılın ikinci yarısında yapılan onarımlar sırasında eski izlere dayanılarak yenilenmiştir. Kesme taş kaideli minaresi yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Caminin bitişiğinde XVIII. yüzyılda yapılmış bir sebil bulunmaktadır.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın

Kocaeli: Pertev Mehmet Paşa Külliyesi

Kocaeli, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Pertev Mehmet Paşa Camisi ve Külliyesi; Kocaeli’nin İzmit İlçesi, Kocabaş Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Pertev Mehmet Paşa Camisi ya da diğer adıyla Yeni Cuma Camisi Padişah II. Selim’in 2. veziri Pertev Mehmet Paşa adına, ölümünden sonra vasiyeti üzerine kethüdası Sinan ağa tarafından yaptırılmış ve cami kitabesine göre miladi 1579 yılında tamamlanmıştır.

Cami ile birlikte sübyan mektebi ve hamam kalıntısı ayakta durmaktadır. Cami ve külliye Mimar Sinan’ın eserleridir. Külliyeden yalnızca cami ve çeşme mimari özelliklerini koruyarak günümüze gelmiştir. Süryan mektebi özgün şeklini tamamen yitirmiş, hamam ise harabe halinde ve temel kalıntılarının bir kısmı korunmaktadır.

Kocaeli’nin kısa tarihi

Asya ile Avrupa kıtaları arasında önemli kara ve demiryolu güzergâhlarının kesiştiği bir yerde kurulan Kocaeli, bugün Marmara Bölgesi’nin ve yurdumuzun en önemli endüstri ve sanayi yerleşimlerinden biridir. Kocaeli’nin tarihi çok daha eski çağlara uzanır. İlk çağlarda, Bithynia adı verilen bölgede kurulan kentler, sırasıyla, Olbia, Astakos, Nicomedia, İznikmid, İzmid ve Kocaeli adlarını almıştır.

Trakya’dan gelen Megaralılar M.Ö. 712’de İzmit Körfezi’nin güneyindeki Başiskele yöresine yerleşerek Astakos adı verilen bir kent kurdular. Astakos halkı M.Ö. 262 yılında, bugünkü İzmit’in bulunduğu alanda kurulan bölgeye yerleşmiştir. Bitinya Krallığı’nın yıkılıncaya kadar başkenti kalacak bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedia adı verilir.

Roma İmparatoru Diocletian, 284 yılında Nicomedia’yı işgal ederek Roma İmparatorluğu’nun başkenti yaptı. Bu dönemde şehir, Roma, Antakya ve İskenderiye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline geldi. Fakat Büyük Konstantin tarafından İstanbul’un imparatorluğun merkezi yapılması ve İmparator Jüstinyen’in de Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatarak ulaşımı İznik üzerinden sağlamasıyla Nicomedia, eski önemini kaybetti.

Kocaeli Türk egemenliğine ilk olarak 11. yüzyılın sonlarında Selçuklular zamanında (1078) geçti. İznik’in Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olmasıyla birlikte kentin önemi iyice arttı. Ancak Haçlı Seferleri sırasında kısa bir süre Haçlı Ordusu komutanı Aleksios Komnenos tarafından işgal edilen kentin, Türk egemenliğine kesin olarak geçişi ise Orhan Bey döneminde oldu.Selçuklu döneminden günümüze Haçlı Seferleri’nde yağmalanması nedeniyle kalan eser sayısı oldukça azdır.

Kocaeli, Osman Bey ve oğlu Orhan Bey’in uç beylerinden Akçakoca tarafından 1337 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Nikomedya Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adını almıştır. Şehir en parlak dönemine Kanuni Sultan Süleyman zamanında ulaştı.

19. yüzyılda İstanbul-İzmit arasında işleyen ve 1873 yılından itibaren de Haydarpaşa-Ankara güzergâhında faaliyet gösteren demiryolunun kente ulaşmasından sonra Kocaeli’nin ticari ve sosyal yaşamı canlanmaya başladı. Kent, 1888 yılında bağımsız sancak oldu ve ismi İzmit olarak değiştirildi. Daha sonra bölgeye fatihi Akçakoca’dan dolayı Akçakoca’nın yurdu manâsına gelen ‘Kocaeli’ adı verildi.

I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımlar sonucu önemini bir süre yitiren ve sırasıyla önce İngilizler (6 Temmuz 1920) ardından Yunanlılar (28 Nisan 1921) tarafından işgal edilen Kocaeli, 28 Haziran 1921 de Türk Orduları tarafından işgalden kurtarıldı.

Kocaeli’nin Başiskele, Darıca, Dilovası, Çayırova, İzmit, Derince, Gebze, Gölcük, Karamürsel, Kandıra, Kartepe ve Körfez olmak üzere toplam on iki ilçesi bulunmaktadır. Kocaeli, Cumhuriyetle birlikte özellikle sanayileşme alanında en hızlı gelişen illerimizden birisi olmuştur. Bunun başlıca nedeni İstanbul’a yakınlığı ve ulaşım imkânlarının çeşitliliğidir. 1934 yılında İzmit’te ilk kağıt üretim tesisi olan İzmit Kağıt Fabrikası açılırken, bunu 1944’te ikinci selüloz ve Kağıt Fabrikası takip etmiş, SEKA tesisleri 1954, 1957 ve 1959’da genişletilmiştir.

Böylece günümüze kadar devam eden hızlı bir sanayileşme ile Kocaeli, Türkiye’nin ileri düzeyde sanayi bölgesi durumuna gelmiştir. Ayrıca Kocaeli ile ilgili önemli bir bilgi de, 30 derece meridyeni Köseköy’deki otoyol kavşağı köprüsünün bulunduğu yerde olduğundan tüm Türkiye saatlerini Kocaeli’ne göre ayarlamaktadır.

Paylaşın

Kocaeli: Kasr-ı Hümayun Saray Müzesi

Kasr-ı Hümayun Saray Müzesi; Kocaeli’nin İzmit İlçesi, Kemal Paşa Mahallesi. Saray Yokuşu üzerinde yer almaktadır. Şehir merkezinden araçla ve yaya olarak gidilebilir.

Padişaha ait saray anlamına gelen kasr-ı hümayun, ilk kez IV. Murat Döneminde ahşap temeller üzerinde inşa edilmiş ancak deprem ve yangın nedeni ile yıkıldığı anlaşılmıştır. Günümüze ulaşan yapı, Sultan Abdülaziz Döneminde (1861-1876) yapılan saraydır.

Saray, bazı Osmanlı padişahlarına hizmet vermiş, birçok devlet adamı ve önemli şahsiyeti (Mustafa Kemal Atatürk, Fransız Yazar Claude Farrare) ağırlamıştır. Neo-Klasik üslupta, Avrupa barok sitilinde 2 katlı olup cephesi mermer kaplıdır. Binanın tavan süslemeleri Fransız ressam Sason’un eseridir. Mimarı Karabet Amira Balyan’dır.

Saray, dış mekân özelliklerinin yanı sıra, iç mekân özellikleriyle de dikkat çekmektedir. Zemin katın tavan süslemelerinde sitilize edilmiş rumi ve palmet motifleri kullanılmıştır.  İç mekândaki parkeler ise antrolak tarzda yapılmıştır. Yapıdaki en dikkat çekici özelliklerden bir tanesi de aynalardır. Birbirlerine benzerlik gösteren ve alınlıklarla taçlandırılmış olan bu aynalar Ampir üslubun özelliklerini taşımaktadır.

Mermer İşçiliği tavan süslemeleri, bol sütunlu oluşu Dolmabahçe Sarayının küçük bir örneğini hatırlatmaktadır. 1967 yılına kadar Vilayet ve Ziraat Odaları olarak hizmet veren saray binası bu yıldan sonra İzmit Müzesi olarak kullanılmıştır. 1992 yılında restorasyona alınan müze 17 Ağustos depremi ile ağır hasar görmüştür. 2004 yılında restorasyona başlanmış, 2005 yılında tamamlanarak 16 Ocak 2007 tarihinde ziyarete açılmıştır.

Kocaeli’nin kısa tarihi

Asya ile Avrupa kıtaları arasında önemli kara ve demiryolu güzergâhlarının kesiştiği bir yerde kurulan Kocaeli, bugün Marmara Bölgesi’nin ve yurdumuzun en önemli endüstri ve sanayi yerleşimlerinden biridir. Kocaeli’nin tarihi çok daha eski çağlara uzanır. İlk çağlarda, Bithynia adı verilen bölgede kurulan kentler, sırasıyla, Olbia, Astakos, Nicomedia, İznikmid, İzmid ve Kocaeli adlarını almıştır.

Trakya’dan gelen Megaralılar M.Ö. 712’de İzmit Körfezi’nin güneyindeki Başiskele yöresine yerleşerek Astakos adı verilen bir kent kurdular. Astakos halkı M.Ö. 262 yılında, bugünkü İzmit’in bulunduğu alanda kurulan bölgeye yerleşmiştir. Bitinya Krallığı’nın yıkılıncaya kadar başkenti kalacak bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedia adı verilir.

Roma İmparatoru Diocletian, 284 yılında Nicomedia’yı işgal ederek Roma İmparatorluğu’nun başkenti yaptı. Bu dönemde şehir, Roma, Antakya ve İskenderiye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline geldi. Fakat Büyük Konstantin tarafından İstanbul’un imparatorluğun merkezi yapılması ve İmparator Jüstinyen’in de Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatarak ulaşımı İznik üzerinden sağlamasıyla Nicomedia, eski önemini kaybetti.

Kocaeli Türk egemenliğine ilk olarak 11. yüzyılın sonlarında Selçuklular zamanında (1078) geçti. İznik’in Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olmasıyla birlikte kentin önemi iyice arttı. Ancak Haçlı Seferleri sırasında kısa bir süre Haçlı Ordusu komutanı Aleksios Komnenos tarafından işgal edilen kentin, Türk egemenliğine kesin olarak geçişi ise Orhan Bey döneminde oldu.Selçuklu döneminden günümüze Haçlı Seferleri’nde yağmalanması nedeniyle kalan eser sayısı oldukça azdır.

Kocaeli, Osman Bey ve oğlu Orhan Bey’in uç beylerinden Akçakoca tarafından 1337 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Nikomedya Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adını almıştır. Şehir en parlak dönemine Kanuni Sultan Süleyman zamanında ulaştı.

19. yüzyılda İstanbul-İzmit arasında işleyen ve 1873 yılından itibaren de Haydarpaşa-Ankara güzergâhında faaliyet gösteren demiryolunun kente ulaşmasından sonra Kocaeli’nin ticari ve sosyal yaşamı canlanmaya başladı. Kent, 1888 yılında bağımsız sancak oldu ve ismi İzmit olarak değiştirildi. Daha sonra bölgeye fatihi Akçakoca’dan dolayı Akçakoca’nın yurdu manâsına gelen ‘Kocaeli’ adı verildi.

I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımlar sonucu önemini bir süre yitiren ve sırasıyla önce İngilizler (6 Temmuz 1920) ardından Yunanlılar (28 Nisan 1921) tarafından işgal edilen Kocaeli, 28 Haziran 1921 de Türk Orduları tarafından işgalden kurtarıldı.

Kocaeli’nin Başiskele, Darıca, Dilovası, Çayırova, İzmit, Derince, Gebze, Gölcük, Karamürsel, Kandıra, Kartepe ve Körfez olmak üzere toplam on iki ilçesi bulunmaktadır. Kocaeli, Cumhuriyetle birlikte özellikle sanayileşme alanında en hızlı gelişen illerimizden birisi olmuştur. Bunun başlıca nedeni İstanbul’a yakınlığı ve ulaşım imkânlarının çeşitliliğidir. 1934 yılında İzmit’te ilk kağıt üretim tesisi olan İzmit Kağıt Fabrikası açılırken, bunu 1944’te ikinci selüloz ve Kağıt Fabrikası takip etmiş, SEKA tesisleri 1954, 1957 ve 1959’da genişletilmiştir.

Böylece günümüze kadar devam eden hızlı bir sanayileşme ile Kocaeli, Türkiye’nin ileri düzeyde sanayi bölgesi durumuna gelmiştir. Ayrıca Kocaeli ile ilgili önemli bir bilgi de, 30 derece meridyeni Köseköy’deki otoyol kavşağı köprüsünün bulunduğu yerde olduğundan tüm Türkiye saatlerini Kocaeli’ne göre ayarlamaktadır.

Paylaşın

Kocaeli: Selim Sırrı Paşa Konağı

Selim Sırrı Paşa Konağı; Kocaeli’nin İzmit İlçesi, Hacı Hasan Mahallesi. Sırrı Paşa Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir merkezine 800 metre mesafede bulunan Sırrı Paşa Konağı’na yaya olarak ya da şehir merkezinden kalkan özel halk otobüsleri ile gitmek mümkündür.

Osmanlı’nın ilk yol ve köprü gezici mühendisi unvanına sahip, 1888-1894 yılında İzmit’te Mutasarrıf (günümüz valisi) olan Selim Sırrı Paşa’nın, çizimini bizzat kendisinin yaptığı Selim Sırrı Paşa Konağı 1892 yılında inşa edilmiştir. 19. yüzyıl sivil mimarlık örneği olan Sırrı Paşa Konağı, 2 katlı ve ahşaptan yapılmış olup konağın iç duvarları antik heykel ve mimari parçaları ile süslenmiştir.

Konağın müştemilatı, Fransa’dan özel olarak getirilen tuğlalarla örülmüştür. Sırrı Paşa Konağı’nın iç mekân duvar bezemelerinin, Dolmabahçe Sarayı’nın restorasyonunu yapan ressamlar tarafından tezyin (süsleme) edildiği rivayet edilir. Mutasarrıf Sırrı Paşa tarafından yaptırılan ve Kocaeli şehrinin en görkemli yapılarından birisi olan konak, zarif mimarisi ve zengin kalem işi süslemeleriyle dikkat çekmektedir.

Selim Sırrı Paşa Kimdir?

Asıl adı Selim olup Sırrı mahlasını kullanmıştır. Vidinli (Bulgaristan) Balcı Kenanoğulları olarak tanınmış bir aileye mensuptur. 1851 yılında Vidin’de doğmuştur. İptidaî ve rüştîye eğitimini Vidin’de yapmış, ardından Rumeli, Anadolu ve Suriye’de yapılan şose yolları denetlemiş, yapımlarını sağlamıştır. Gösterdiği başarı üzerine 1888’de İzmit mutasarrıflığına atanmıştır. Bu sırada yol yapım işlerine hız vermiş, göreve başlar başlamaz Ankara’ya doğru yapılmakta olan yol bitmemiş olduğundan sancak içinde yol seferberliği ilan etmiş ve 35 binden fazla köylüyle yolları sona erdirmiştir.

Demiryolu boyunca sıralanan ve İzmit’in simgesi olan çınar ağaçlarını bu esnada diktirmiştir. İzmit ovası bataklıklarının kurutulması için Tavşantepe yöresinden toprak getirterek kısmen kurutulmasını sağlamıştır. 1894 yılında Fransız Koleji’nin yapımı sırasında kulesine Fransız bayrağı çekildiğinde bayrağı indirtmiş ve inşaata engel olmuştur. Bu olay üzerine Fransız elçisinin şikâyeti ile görevinden açığa alınmıştır; ta ki 1913 yılında Balkan Harbi sırasında yeniden iskân işleriyle görevlendirilmiştir. 1924 yılında vefat etmiş, cenazesi Fevziye Camii yanına defnedilmiştir. 1943’te Belediye Başkanı Kemal Öz’ün çabalarıyla naaşı Namazgâh Şehitliği’ne kaldırılmıştır.

Kocaeli’nin kısa tarihi

Asya ile Avrupa kıtaları arasında önemli kara ve demiryolu güzergâhlarının kesiştiği bir yerde kurulan Kocaeli, bugün Marmara Bölgesi’nin ve yurdumuzun en önemli endüstri ve sanayi yerleşimlerinden biridir. Kocaeli’nin tarihi çok daha eski çağlara uzanır. İlk çağlarda, Bithynia adı verilen bölgede kurulan kentler, sırasıyla, Olbia, Astakos, Nicomedia, İznikmid, İzmid ve Kocaeli adlarını almıştır.

Trakya’dan gelen Megaralılar M.Ö. 712’de İzmit Körfezi’nin güneyindeki Başiskele yöresine yerleşerek Astakos adı verilen bir kent kurdular. Astakos halkı M.Ö. 262 yılında, bugünkü İzmit’in bulunduğu alanda kurulan bölgeye yerleşmiştir. Bitinya Krallığı’nın yıkılıncaya kadar başkenti kalacak bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedia adı verilir.

Roma İmparatoru Diocletian, 284 yılında Nicomedia’yı işgal ederek Roma İmparatorluğu’nun başkenti yaptı. Bu dönemde şehir, Roma, Antakya ve İskenderiye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline geldi. Fakat Büyük Konstantin tarafından İstanbul’un imparatorluğun merkezi yapılması ve İmparator Jüstinyen’in de Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatarak ulaşımı İznik üzerinden sağlamasıyla Nicomedia, eski önemini kaybetti.

Kocaeli Türk egemenliğine ilk olarak 11. yüzyılın sonlarında Selçuklular zamanında (1078) geçti. İznik’in Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olmasıyla birlikte kentin önemi iyice arttı. Ancak Haçlı Seferleri sırasında kısa bir süre Haçlı Ordusu komutanı Aleksios Komnenos tarafından işgal edilen kentin, Türk egemenliğine kesin olarak geçişi ise Orhan Bey döneminde oldu.Selçuklu döneminden günümüze Haçlı Seferleri’nde yağmalanması nedeniyle kalan eser sayısı oldukça azdır.

Kocaeli, Osman Bey ve oğlu Orhan Bey’in uç beylerinden Akçakoca tarafından 1337 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Nikomedya Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adını almıştır. Şehir en parlak dönemine Kanuni Sultan Süleyman zamanında ulaştı.

19. yüzyılda İstanbul-İzmit arasında işleyen ve 1873 yılından itibaren de Haydarpaşa-Ankara güzergâhında faaliyet gösteren demiryolunun kente ulaşmasından sonra Kocaeli’nin ticari ve sosyal yaşamı canlanmaya başladı. Kent, 1888 yılında bağımsız sancak oldu ve ismi İzmit olarak değiştirildi. Daha sonra bölgeye fatihi Akçakoca’dan dolayı Akçakoca’nın yurdu manâsına gelen ‘Kocaeli’ adı verildi.

I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımlar sonucu önemini bir süre yitiren ve sırasıyla önce İngilizler (6 Temmuz 1920) ardından Yunanlılar (28 Nisan 1921) tarafından işgal edilen Kocaeli, 28 Haziran 1921 de Türk Orduları tarafından işgalden kurtarıldı.

Kocaeli’nin Başiskele, Darıca, Dilovası, Çayırova, İzmit, Derince, Gebze, Gölcük, Karamürsel, Kandıra, Kartepe ve Körfez olmak üzere toplam on iki ilçesi bulunmaktadır. Kocaeli, Cumhuriyetle birlikte özellikle sanayileşme alanında en hızlı gelişen illerimizden birisi olmuştur. Bunun başlıca nedeni İstanbul’a yakınlığı ve ulaşım imkânlarının çeşitliliğidir. 1934 yılında İzmit’te ilk kağıt üretim tesisi olan İzmit Kağıt Fabrikası açılırken, bunu 1944’te ikinci selüloz ve Kağıt Fabrikası takip etmiş, SEKA tesisleri 1954, 1957 ve 1959’da genişletilmiştir.

Böylece günümüze kadar devam eden hızlı bir sanayileşme ile Kocaeli, Türkiye’nin ileri düzeyde sanayi bölgesi durumuna gelmiştir. Ayrıca Kocaeli ile ilgili önemli bir bilgi de, 30 derece meridyeni Köseköy’deki otoyol kavşağı köprüsünün bulunduğu yerde olduğundan tüm Türkiye saatlerini Kocaeli’ne göre ayarlamaktadır.

Paylaşın

Kocaeli: Kaiser Wilhelm Köşkü

Kocaeli, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Kaiser Wilhelm Köşkü; Kocaeli’nin Hacı Akif Mahallesi, Hereke Cumhuriyet Caddesi üzerinde yer almaktadır.

Alman İmparatoru Kaiser 2. Wilhelm’in İzmit’i ziyareti öncesinde Sultan 2. Abdülhamit’in emriyle bu köşk yaptırılmıştır. Yıldız Sarayı’nda üç haftada inşa edilen Köşk, deniz yoluyla parçalar halinde getirilerek bir günde yerine monte edilmiştir.

Sultan 2. Abdülhamid’i ziyaret eden Alman imparatoru 2. Wilhelm, imparatoriçe Augusta Victoria, Bulgaristan Prensi ve Alman Sefiri Baron Marshal, İngiliz Sefiri İbn Reşit gibi yabancı misafirler bu ününden dolayı Hereke’yi ziyaret etmişler ve bu köşkte ağırlanarak, kendilerine ipek seccade, halı, elbiselik kumaş, boyun atkısı, maşlah ve mendil gibi Hereke yapımı hediyeler verilmiş.

İmparator da köşke eşsiz bir böcek koleksiyonu hediye etmiş. Herhangi bir kesinlik içermemekle birlikte, İtalyan mimar Raimondo d’Aronco tarafından yapıldığı sanılan köşkün yapımında tekne yapım tekniği kullanılmış ve metal çivi hiç kullanılmamıştır. Bütünüyle ahşap konstrüksiyonla oluşturulmuş ve ilginç bir tasarım özelliği olarak gerek deniz, gerekse kara tarafına açılan birçok kapı yapılmıştır.

Köşkün tefrişinde Hereke dokuması halılar, ipekli döşemelik ve perdelikler kullanılmıştır. Saraylardan getirilen eşyalarla döşenen köşkün salonunda yer alan bergere stilindeki koltuk takımının ise, 20. yüzyıl başlarında yapılmış olduğu sanılmaktadır.

Kocaeli’nin kısa tarihi

Asya ile Avrupa kıtaları arasında önemli kara ve demiryolu güzergâhlarının kesiştiği bir yerde kurulan Kocaeli, bugün Marmara Bölgesi’nin ve yurdumuzun en önemli endüstri ve sanayi yerleşimlerinden biridir. Kocaeli’nin tarihi çok daha eski çağlara uzanır. İlk çağlarda, Bithynia adı verilen bölgede kurulan kentler, sırasıyla, Olbia, Astakos, Nicomedia, İznikmid, İzmid ve Kocaeli adlarını almıştır.

Trakya’dan gelen Megaralılar M.Ö. 712’de İzmit Körfezi’nin güneyindeki Başiskele yöresine yerleşerek Astakos adı verilen bir kent kurdular. Astakos halkı M.Ö. 262 yılında, bugünkü İzmit’in bulunduğu alanda kurulan bölgeye yerleşmiştir. Bitinya Krallığı’nın yıkılıncaya kadar başkenti kalacak bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedia adı verilir.

Roma İmparatoru Diocletian, 284 yılında Nicomedia’yı işgal ederek Roma İmparatorluğu’nun başkenti yaptı. Bu dönemde şehir, Roma, Antakya ve İskenderiye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline geldi. Fakat Büyük Konstantin tarafından İstanbul’un imparatorluğun merkezi yapılması ve İmparator Jüstinyen’in de Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatarak ulaşımı İznik üzerinden sağlamasıyla Nicomedia, eski önemini kaybetti.

Kocaeli Türk egemenliğine ilk olarak 11. yüzyılın sonlarında Selçuklular zamanında (1078) geçti. İznik’in Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olmasıyla birlikte kentin önemi iyice arttı. Ancak Haçlı Seferleri sırasında kısa bir süre Haçlı Ordusu komutanı Aleksios Komnenos tarafından işgal edilen kentin, Türk egemenliğine kesin olarak geçişi ise Orhan Bey döneminde oldu.Selçuklu döneminden günümüze Haçlı Seferleri’nde yağmalanması nedeniyle kalan eser sayısı oldukça azdır.

Kocaeli, Osman Bey ve oğlu Orhan Bey’in uç beylerinden Akçakoca tarafından 1337 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Nikomedya Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adını almıştır. Şehir en parlak dönemine Kanuni Sultan Süleyman zamanında ulaştı.

19. yüzyılda İstanbul-İzmit arasında işleyen ve 1873 yılından itibaren de Haydarpaşa-Ankara güzergâhında faaliyet gösteren demiryolunun kente ulaşmasından sonra Kocaeli’nin ticari ve sosyal yaşamı canlanmaya başladı. Kent, 1888 yılında bağımsız sancak oldu ve ismi İzmit olarak değiştirildi. Daha sonra bölgeye fatihi Akçakoca’dan dolayı Akçakoca’nın yurdu manâsına gelen ‘Kocaeli’ adı verildi.

I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımlar sonucu önemini bir süre yitiren ve sırasıyla önce İngilizler (6 Temmuz 1920) ardından Yunanlılar (28 Nisan 1921) tarafından işgal edilen Kocaeli, 28 Haziran 1921 de Türk Orduları tarafından işgalden kurtarıldı.

Kocaeli’nin Başiskele, Darıca, Dilovası, Çayırova, İzmit, Derince, Gebze, Gölcük, Karamürsel, Kandıra, Kartepe ve Körfez olmak üzere toplam on iki ilçesi bulunmaktadır. Kocaeli, Cumhuriyetle birlikte özellikle sanayileşme alanında en hızlı gelişen illerimizden birisi olmuştur. Bunun başlıca nedeni İstanbul’a yakınlığı ve ulaşım imkânlarının çeşitliliğidir. 1934 yılında İzmit’te ilk kağıt üretim tesisi olan İzmit Kağıt Fabrikası açılırken, bunu 1944’te ikinci selüloz ve Kağıt Fabrikası takip etmiş, SEKA tesisleri 1954, 1957 ve 1959’da genişletilmiştir.

Böylece günümüze kadar devam eden hızlı bir sanayileşme ile Kocaeli, Türkiye’nin ileri düzeyde sanayi bölgesi durumuna gelmiştir. Ayrıca Kocaeli ile ilgili önemli bir bilgi de, 30 derece meridyeni Köseköy’deki otoyol kavşağı köprüsünün bulunduğu yerde olduğundan tüm Türkiye saatlerini Kocaeli’ne göre ayarlamaktadır.

Paylaşın

İzmir: Kestanepazarı Cami

İzmir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Kestanepazarı Cami; İzmir’in Konak İlçesi, 872 Sokak üzerinde yer almaktadır. Bulunduğu yere Kestane Pazarı denilmektedir.

Camiyi Emin oğlu Hacı Ahmet Ağa h. 1079 (1663) yılında yaptırmıştır. Kesme taş ve moloz taştan yapılan cami iki katlı olup alt katında dükkân ve depolar bulunmaktadır. Merdivenle çıkılan caminin önünde üç kubbeli bir son cemaat yeri olup yakın tarihlerde camekânla çevrilmiştir.

İbadet mekânı kare planlıdır. Üzeri tromplu bir kubbe ile örtülüdür. Ana kubbe köşelerdeki küçük kubbelerle desteklenmiştir. Niş şeklindeki mihrabının üst kısmına XIX. yüzyılda Selçuk’taki İsa Bey Camisi’nden getirilen bir bölüm eklenmiştir. Caminin batısındaki minaresi kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın

Kocaeli: Çoban Mustafa Paşa Kulluyesi

Kocaeli, , gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Çoban Mustafa Paşa Kulluyesi; Kocaeli’nin Gebze İlçesi, Mustafapaşa Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’ın vezirlerinden Mustafa Paşa tarafından Gebze’de yaptırılmıştır. 16.yy.’ da Mimar Sinan ve Mimar Acem Ali tarafından bir menzil külliyesi olarak inşa edilmiştir. Cami, han, tabhane, paşa odaları imaret, medrese, kütüphane, hamam ve türbeden meydana gelen bir yapı topluluğudur.

Kocaeli’nin kısa tarihi

Asya ile Avrupa kıtaları arasında önemli kara ve demiryolu güzergâhlarının kesiştiği bir yerde kurulan Kocaeli, bugün Marmara Bölgesi’nin ve yurdumuzun en önemli endüstri ve sanayi yerleşimlerinden biridir. Kocaeli’nin tarihi çok daha eski çağlara uzanır. İlk çağlarda, Bithynia adı verilen bölgede kurulan kentler, sırasıyla, Olbia, Astakos, Nicomedia, İznikmid, İzmid ve Kocaeli adlarını almıştır.

Trakya’dan gelen Megaralılar M.Ö. 712’de İzmit Körfezi’nin güneyindeki Başiskele yöresine yerleşerek Astakos adı verilen bir kent kurdular. Astakos halkı M.Ö. 262 yılında, bugünkü İzmit’in bulunduğu alanda kurulan bölgeye yerleşmiştir. Bitinya Krallığı’nın yıkılıncaya kadar başkenti kalacak bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedia adı verilir.

Roma İmparatoru Diocletian, 284 yılında Nicomedia’yı işgal ederek Roma İmparatorluğu’nun başkenti yaptı. Bu dönemde şehir, Roma, Antakya ve İskenderiye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline geldi. Fakat Büyük Konstantin tarafından İstanbul’un imparatorluğun merkezi yapılması ve İmparator Jüstinyen’in de Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatarak ulaşımı İznik üzerinden sağlamasıyla Nicomedia, eski önemini kaybetti.

Kocaeli Türk egemenliğine ilk olarak 11. yüzyılın sonlarında Selçuklular zamanında (1078) geçti. İznik’in Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olmasıyla birlikte kentin önemi iyice arttı. Ancak Haçlı Seferleri sırasında kısa bir süre Haçlı Ordusu komutanı Aleksios Komnenos tarafından işgal edilen kentin, Türk egemenliğine kesin olarak geçişi ise Orhan Bey döneminde oldu.Selçuklu döneminden günümüze Haçlı Seferleri’nde yağmalanması nedeniyle kalan eser sayısı oldukça azdır.

Kocaeli, Osman Bey ve oğlu Orhan Bey’in uç beylerinden Akçakoca tarafından 1337 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Nikomedya Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adını almıştır. Şehir en parlak dönemine Kanuni Sultan Süleyman zamanında ulaştı.

19. yüzyılda İstanbul-İzmit arasında işleyen ve 1873 yılından itibaren de Haydarpaşa-Ankara güzergâhında faaliyet gösteren demiryolunun kente ulaşmasından sonra Kocaeli’nin ticari ve sosyal yaşamı canlanmaya başladı. Kent, 1888 yılında bağımsız sancak oldu ve ismi İzmit olarak değiştirildi. Daha sonra bölgeye fatihi Akçakoca’dan dolayı Akçakoca’nın yurdu manâsına gelen ‘Kocaeli’ adı verildi.

I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımlar sonucu önemini bir süre yitiren ve sırasıyla önce İngilizler (6 Temmuz 1920) ardından Yunanlılar (28 Nisan 1921) tarafından işgal edilen Kocaeli, 28 Haziran 1921 de Türk Orduları tarafından işgalden kurtarıldı.

Kocaeli’nin Başiskele, Darıca, Dilovası, Çayırova, İzmit, Derince, Gebze, Gölcük, Karamürsel, Kandıra, Kartepe ve Körfez olmak üzere toplam on iki ilçesi bulunmaktadır. Kocaeli, Cumhuriyetle birlikte özellikle sanayileşme alanında en hızlı gelişen illerimizden birisi olmuştur. Bunun başlıca nedeni İstanbul’a yakınlığı ve ulaşım imkânlarının çeşitliliğidir. 1934 yılında İzmit’te ilk kağıt üretim tesisi olan İzmit Kağıt Fabrikası açılırken, bunu 1944’te ikinci selüloz ve Kağıt Fabrikası takip etmiş, SEKA tesisleri 1954, 1957 ve 1959’da genişletilmiştir.

Böylece günümüze kadar devam eden hızlı bir sanayileşme ile Kocaeli, Türkiye’nin ileri düzeyde sanayi bölgesi durumuna gelmiştir. Ayrıca Kocaeli ile ilgili önemli bir bilgi de, 30 derece meridyeni Köseköy’deki otoyol kavşağı köprüsünün bulunduğu yerde olduğundan tüm Türkiye saatlerini Kocaeli’ne göre ayarlamaktadır.

Paylaşın

İzmir: Kurşunlu Cami

Kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İzmir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Kurşunlu Cami; İzmir’in Konak İlçesi, Yeni Mahalle, Tarik Sari Sokağı üzerinde yer almaktadır.

Namazgâh Meydanı’ndaki Camii, kentin en eski camilerinden olup, Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Önünde küçük avluda ezan okunması için yapılan 3m. yükseklikte bir platform vardır. Ana mekânın üzerindeki ahşap çatısı, kiremitle örtülüdür.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın

İzmir: İkiçeşmelik Cami

Kültür, turizm, sanat, finans ve ticaret merkezlerinden biri olan İzmir, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. İkiçeşmelik Cami; İzmir’in Konak İlçesi, Tuzcu Mahallesi, Eşrefpaşa Caddesi üzerinde yer alır.

Yakın tarihe ait birçok tamir kitabesi vardır. Fakat daha 1734’de bu caminin Kurt Mehmet Yeniçeri veya Kurt Beşe adıyla var olduğunu biliyoruz. Cami kesme taştan yapılmış olup, yüksek bir kaide üzerindedir. Alt kısmına dükkânlar eklenmiştir. Bu yüzden de merdivenle çıkılmaktadır. İbadet mekânı iki paye ve dört sütunun taşıdığı içten bir kubbe ile örtülmüştür.

İbadet mekânının tümü iki yana eğimli ahşap bir çatı ile kaplanmıştır. Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup, minberi ahşaptır. Minaresi beş köşeli oldukça yüksek bir kaide üzerinde, yuvarlak gövdeli, beyaz kesme taştan ve tek şerefelidir.

İzmir

Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.

“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.

Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.

İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.

İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.

Paylaşın

Kocaeli: TCG Gayret Müzesi

Kocaeli, , gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. TCG Gayret Müzesi; Kocaeli’nin İzmit İlçesi, Salim Dervişoğlu Caddesi, Yelken Kulübü yanında yer almaktadır.

10 Mayıs 1946 yılında Amerika Birleşik Devletleri tarafından yapılan gemiye USA Everson adı verildi. 1973 yılında USA Everson Gemisi Türk Donanma Komutanlığı’na geçişi yapılarak TCG Gayret adı verildi. 20 yılı aşkın süre içinde bir çok önemli görevi başarıyla yerine getirdi.

1995 yılında hizmet dışına ayrılan TCG Gayret, Müze-Gemi Projesi kapsamında Kocaeli Valiliği, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Donanma Komutanlığı’nın müşterek girişimleri ile modern müzecilik anlayışına göre dekore edilerek 1997 yılında TCG Gayret Müzesi olarak İzmit sahilinde yeni görevine başlamıştır.

Kocaeli’nin kısa tarihi

Asya ile Avrupa kıtaları arasında önemli kara ve demiryolu güzergâhlarının kesiştiği bir yerde kurulan Kocaeli, bugün Marmara Bölgesi’nin ve yurdumuzun en önemli endüstri ve sanayi yerleşimlerinden biridir. Kocaeli’nin tarihi çok daha eski çağlara uzanır. İlk çağlarda, Bithynia adı verilen bölgede kurulan kentler, sırasıyla, Olbia, Astakos, Nicomedia, İznikmid, İzmid ve Kocaeli adlarını almıştır.

Trakya’dan gelen Megaralılar M.Ö. 712’de İzmit Körfezi’nin güneyindeki Başiskele yöresine yerleşerek Astakos adı verilen bir kent kurdular. Astakos halkı M.Ö. 262 yılında, bugünkü İzmit’in bulunduğu alanda kurulan bölgeye yerleşmiştir. Bitinya Krallığı’nın yıkılıncaya kadar başkenti kalacak bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedia adı verilir.

Roma İmparatoru Diocletian, 284 yılında Nicomedia’yı işgal ederek Roma İmparatorluğu’nun başkenti yaptı. Bu dönemde şehir, Roma, Antakya ve İskenderiye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline geldi. Fakat Büyük Konstantin tarafından İstanbul’un imparatorluğun merkezi yapılması ve İmparator Jüstinyen’in de Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatarak ulaşımı İznik üzerinden sağlamasıyla Nicomedia, eski önemini kaybetti.

Kocaeli Türk egemenliğine ilk olarak 11. yüzyılın sonlarında Selçuklular zamanında (1078) geçti. İznik’in Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olmasıyla birlikte kentin önemi iyice arttı. Ancak Haçlı Seferleri sırasında kısa bir süre Haçlı Ordusu komutanı Aleksios Komnenos tarafından işgal edilen kentin, Türk egemenliğine kesin olarak geçişi ise Orhan Bey döneminde oldu.Selçuklu döneminden günümüze Haçlı Seferleri’nde yağmalanması nedeniyle kalan eser sayısı oldukça azdır.

Kocaeli, Osman Bey ve oğlu Orhan Bey’in uç beylerinden Akçakoca tarafından 1337 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Nikomedya Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adını almıştır. Şehir en parlak dönemine Kanuni Sultan Süleyman zamanında ulaştı.

19. yüzyılda İstanbul-İzmit arasında işleyen ve 1873 yılından itibaren de Haydarpaşa-Ankara güzergâhında faaliyet gösteren demiryolunun kente ulaşmasından sonra Kocaeli’nin ticari ve sosyal yaşamı canlanmaya başladı. Kent, 1888 yılında bağımsız sancak oldu ve ismi İzmit olarak değiştirildi. Daha sonra bölgeye fatihi Akçakoca’dan dolayı Akçakoca’nın yurdu manâsına gelen ‘Kocaeli’ adı verildi.

I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımlar sonucu önemini bir süre yitiren ve sırasıyla önce İngilizler (6 Temmuz 1920) ardından Yunanlılar (28 Nisan 1921) tarafından işgal edilen Kocaeli, 28 Haziran 1921 de Türk Orduları tarafından işgalden kurtarıldı.

Kocaeli’nin Başiskele, Darıca, Dilovası, Çayırova, İzmit, Derince, Gebze, Gölcük, Karamürsel, Kandıra, Kartepe ve Körfez olmak üzere toplam on iki ilçesi bulunmaktadır. Kocaeli, Cumhuriyetle birlikte özellikle sanayileşme alanında en hızlı gelişen illerimizden birisi olmuştur. Bunun başlıca nedeni İstanbul’a yakınlığı ve ulaşım imkânlarının çeşitliliğidir. 1934 yılında İzmit’te ilk kağıt üretim tesisi olan İzmit Kağıt Fabrikası açılırken, bunu 1944’te ikinci selüloz ve Kağıt Fabrikası takip etmiş, SEKA tesisleri 1954, 1957 ve 1959’da genişletilmiştir.

Böylece günümüze kadar devam eden hızlı bir sanayileşme ile Kocaeli, Türkiye’nin ileri düzeyde sanayi bölgesi durumuna gelmiştir. Ayrıca Kocaeli ile ilgili önemli bir bilgi de, 30 derece meridyeni Köseköy’deki otoyol kavşağı köprüsünün bulunduğu yerde olduğundan tüm Türkiye saatlerini Kocaeli’ne göre ayarlamaktadır.

Paylaşın