Kilis: Azize Uygur Konağı

Azize Uygur Konağı; Kilis’in Merkez İlçesi, İlyas Mahallesi, Salihefendi Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım sağlanmaktadır.

Avlulu (havuşlu) “Kilis Evi’nin” tipik örneklerinden biridir. Dış duvarlar oldukça sade olup, moloz taştan yapılmıştır.
Taştan yapılan bu tek katlı yapının odaları avlu’ya (havuş) açılmakta olup; geniş, ferah ve oldukça aydınlıktır. Yapı iki katlıdır.

Geleneksel ‘Kilis Evi’ avlu, mutfak odalar ve mağaralardan oluşur. Evler avlulu (havuş) olup; taş, kerpiç ve leften (Kilis ve yöresinde taş ocaklarından çıkarılan kirli beyaz renkli yapı taşı) yapılmıştır. Yaşam havuşa dönük olduğundan pencereler avluya açıktır. Dışarıya yani sokak ve caddeye açılan pencere çok azdır.

Genellikle tek katlı olan kerpiç evler kırsal kesimde, bir ve iki katlı taştan yapılmış konutlar da kent merkezinde, eski Kilis yerleşiminin (Hindioğlu Mahallesi, Tekye Mahallesi,Çaylak Mahallesi, Ketenciler Mahallesi, Salih Efendi Sokak, Hacı Ömer Ağa Sokak, Abidin Ağa Caddesi, Akcurun Caddesi) bulunduğu mahalle ve sokaklardadır.

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak kullanılan “Neşet Efendi Konağı (1924/1925), Dağlı Ahmet Bey Konağı, Eski Kaymakam Evi, Süpürgeci Konağı, Müftü Salih Efendi Konağı, Hacı Mehmet Efendi Konağı (1895), Yahya Efendi Konağı (1880/1890), Hacı Muhammed Efendi Konağı / Akıncı Konağı (1895), Kulaksız Binbaşı Konağı ve Mısırlıoğulları Kantarması (kırsal kesimdeki iki katlı ağa evlerine yörede ‘kantarma’ denir) önemli sivil mimari örnekleridir.

Bunlardan “Neşet Efendi Konağı (Kilis Müzesi)” , “YOYAV (Yoksullara Yardım ve Eğitim Vakfı)” ait yapı (Prof. Dr. Alaiddin Yavaşç’nın doğup, büyüdüğü ev) ve “Çok Amaçlı Toplum Merkezi – ÇATOM (Bu yapı 1850 yılında Ermeni kökenli Toros Ağa tarafından konak olarak yaptırılmış daha sonra Şehit Sakıp İlkokulu olarak hizmet vermiştir.) her zaman gezilip görülebilecek mekanlardır.

Paylaşın

Kilis: Ahmet Bey Konağı

Ahmet Bey Konağı; Kilis’in Merkez İlçesi, Şıhabdullah Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım sağlanmaktadır.

Kilis’teki “Konak Tipi” yapıların en güzel örneklerinden biridir. Kilis eşrafından Ahmet Bey’e ait olup “Ahmet Bey Konağı” olarak bilinmektedir. Yöresel kesme taştan yapılan yapının sokağa bakan iki cephesi vardır.

Avluya kemerli bir kapıdan girilmekte, avlunun batı ucunda tek parça taştan oluşmuş kuyu, konağın dikkati çeken önemli bir ayrıntısıdır. Yapının haremlik ve selamlık olmak üzere iki girişi, vardır.

Geleneksel ‘Kilis Evi’ avlu, mutfak odalar ve mağaralardan oluşur. Evler avlulu (havuş) olup; taş, kerpiç ve leften (Kilis ve yöresinde taş ocaklarından çıkarılan kirli beyaz renkli yapı taşı) yapılmıştır. Yaşam havuşa dönük olduğundan pencereler avluya açıktır. Dışarıya yani sokak ve caddeye açılan pencere çok azdır.

Genellikle tek katlı olan kerpiç evler kırsal kesimde, bir ve iki katlı taştan yapılmış konutlar da kent merkezinde, eski Kilis yerleşiminin (Hindioğlu Mahallesi, Tekye Mahallesi,Çaylak Mahallesi, Ketenciler Mahallesi, Salih Efendi Sokak, Hacı Ömer Ağa Sokak, Abidin Ağa Caddesi, Akcurun Caddesi) bulunduğu mahalle ve sokaklardadır.

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak kullanılan “Neşet Efendi Konağı (1924/1925), Dağlı Ahmet Bey Konağı, Eski Kaymakam Evi, Süpürgeci Konağı, Müftü Salih Efendi Konağı, Hacı Mehmet Efendi Konağı (1895), Yahya Efendi Konağı (1880/1890), Hacı Muhammed Efendi Konağı / Akıncı Konağı (1895), Kulaksız Binbaşı Konağı ve Mısırlıoğulları Kantarması (kırsal kesimdeki iki katlı ağa evlerine yörede ‘kantarma’ denir) önemli sivil mimari örnekleridir.

Bunlardan “Neşet Efendi Konağı (Kilis Müzesi)” , “YOYAV (Yoksullara Yardım ve Eğitim Vakfı)” ait yapı (Prof. Dr. Alaiddin Yavaşç’nın doğup, büyüdüğü ev) ve “Çok Amaçlı Toplum Merkezi – ÇATOM (Bu yapı 1850 yılında Ermeni kökenli Toros Ağa tarafından konak olarak yaptırılmış daha sonra Şehit Sakıp İlkokulu olarak hizmet vermiştir.) her zaman gezilip görülebilecek mekanlardır.

Paylaşın

Kilis: Neşet Efendi Konağı

Neşet Efendi Konağı; Kilis’in Merkez İlçesi, Şehitler Mahallesi, Abuşağa Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım sağlanmaktadır.

Neşet Efendi Konağı, merhum Neşet Topaloğlu tarafından O Yıllarda kendisi “Mimar’us Sultan”  lakabı  ile anılan Halepli Mimar Hacı Ahmet Usta ve kalfalarına yaptırılmıştır. Bu usta aynı zamanda,  Kilis Hükümet Konağını da yapmıştır. Bina bir bodrum ve 2 üst kattan oluşur. Birinci kat 6 oda, salon, mutfak, banyo ve tuvaletten oluşmaktadır.

Tam kargir olarak inşa edilen konakta, Kilis’in meşhur Kesmelik taşları kullanılmıştır. Bu taşlar Kilis’teki ustalar tarafından işlenmiştir. Bina hemen çatı altından yassı demirler ile sağlamlaştırılmıştır. Bina geniş bir çatıya gereksinim duymuştur. Çatı Naccar (marangoz)Mehmet Usta tarafından, iç doğramaları, panjur ve kapıları (gomalak) ise Naccar Halit Usta tarafından yapılmıştır. İç duvar sıvaları Kilis’te kullanılan kireç ve kendirlerle hazırlanan malzeme ile sabun sıva olarak sıvanmıştır. Binanın mermer ve fayansları İtalya’dan deniz yoluyla İskenderun üzerinden Kilis’e getirilmiştir.

Birinci katta bulunan odalar fayans, büyük oda kırmızı ve beyaz İtalyan mermerleri ile mutfak ve banyonun bulunduğu ufak salon ise Gaziantep mermeri ile döşenmiştir. Merdivenler Gaziantep mermerinden yapılmıştır. Söz konusu binanın yapımına 1925 yılında  başlanmış olup, 1927  yılında tamamlanmıştır. Binada ayrıca yağmur suyu toplamak için su sarnıcı vardır. Ağzı da birinci kattadır. 2. katta ise, yine odalar fayans karolar ile büyük salon ise tamamen İtalyan mermeri ile döşelidir. Mutfak, banyo, küçük salon ve merdivenler aynen birinci katta olduğu gibidir.

Binanın su gereksinimi biri binanın içerisinde olmak üzere toplam iki kuyu ile sağlanırdı. Kuzey kısmında demir parmaklıklar ile çevrili idi. Kuzey ve güneyinde havuz ve çiçek bahçeleri vardı. Bahçe Mersin’den getirilen çiçekler ve nadide çam ağaçları ile süslüydü. Güney kısımda tavus kuşlarının bulunduğu bir kümes vardı. Ayrıca doğusunda ambar, atlar için ahır ve arabalar için iki adet garaj bulunuyordu. Konak özellikle 1930’lu ve 40’lı yıllarda Türkiye Suriye sınır Valileri görüşmelerine ev sahipliği yapmış, Gaziantep Halep Valilerini konuk etmiştir.

Neşet Efendi’nin eşi Rukiye Hanım (Topaloğlu) 19 Temmuz 1940’ta, Neşet Efendi (Topaloğlu) da 6 Nisan 1969’ da vefat etmiştir.Neşet Efendi’nin vefatına kadar geçen sürede konak, tüm aile fertleri için yaz aylarında beraber olup, birlikte tatil geçirme mekanı olmuştur. Binanın  sahibi Neşet Topaloğu öldükten sonra çocuk1arı söz ko­nusu binayı  satılığa çıkarmışlardır. Bina o günlerde 1.700.000 TL ‘ye başka şahıslara satılmıştır. Yıkılmakla yüz yüze kalan binayı 1979 yı­lında  Kü1tür  Bakanlığı  5.000.000 TL ye  kamulaştırmıştır. Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü (Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü) o yıllarda 13.000.000 TL.harcayarak binayı restore ettirmiştir

Daha sonra bir protokolle Kütüphaneler Genel Müdürlüğü’nün kullanımına devredilmiştir.1986-2008 Yılları arasında İl Halk Kütüphanesi olarak hizmet vermiştir.Kilis’in 1995 yılında il olmasıyla 1. Kat İl Kültür Müdürlüğüne tahsis edilmiş, 2. Kat Kütüphane olarak devam etmiştir.2008 Yılında bina müze yapılmak için boşaltılmış.Bina Müze yapılmak üzere 2009 yılında Kültür varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilmiştir.20 haziran 2012 Tarihinde de Kilis Etnoğrafya Müzesi olarak hizmete açılmıştır.

Paylaşın

Kilis: Oylum Höyük

Oylum Höyük; Kilis’in Merkez İlçesi, Oylum Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. İl Merkezi’nden Oylum Köyü’ne günün belirli saatlerinde toplu ulaşım araçlarıyla ulaşım sağlanmaktadır.

Oylum Höyük, boyutları itibariyle Güneydoğu Anadolu bölgesinin en büyük höyüklerinden biridir. Oylum Höyük; taban boyutları itibariyle; 460×320 m boyutlarındadır. Kuzeyde 22 m’lik; güneyde ise 37 m’lik iki yükselti ile bunları birbirine bağlayan bir boyundan oluşur.

Yerleşme ilk olarak Adana Koruma Kurulu 29-1,2001/4041 kararı ile tescil edilmiştir. Oylum Höyük; doğu-batı yönünde Fırat Vadisi ile Amik Ovası; kuzey-güney yönünde ise Kuzey Suriye ile Anadolu Platosu arasındaki kesişme noktasında yer alır.

Tarih öncesi dönemlerde Kilis Ovası’nın ılıman iklimi ve verimi; Tunç Çağlarında coğrafik konumu nedeniyle Oylum Höyük ‘ün de yer aldığı bu bölge; merkez konumundadır. Höyüğün batısında; bugün kurumuş durumda; ancak yağışlı mevsimlerde çok düşük su seviyesine sahip Akpınar deresi bulunmaktadır.

Höyüğün güney yükseltisi üzerinde Hz Muhammedin katibi olduğu söylenen Yusuf İzzeddin’in özellikle nisan- mayıs aylarında kurban kesilerek ziyaret edilen bir yatırı bulunmaktadır. Oylum Höyük Türkiye-Suriye arasındaki sınıra hakim bir konumda bulunmaktadır.

Günümüzdeki bu siyasi sınır aynı zamanda kuzeydeki Anadolu sıradağları ile güneydeki Suriye ovalarını ayıran doğal bir coğrafi hattır. Höyük’ün hemen yakınından geçen Akpınar Deresi ,Akdeniz’e dökülen Asi nehrinin bir kolu,olup bu nehir ile Basra körfezine dökülen Fırat nehri arasında akmaktadır. Burası aynı zamanda Mezopotamya ve Akdeniz’deki eski uygarlıkların toplandığı kültürel bir bölgedir.

Paylaşın

Kilis: Aidesim Mozaikli Bazilikası

Aidesim Mozaikli Bazilikası; Kilis’in Merkez İlçesi, Oylum Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. İl Merkezi’nden Oylum Köyü’ne günün belirli saatlerinde toplu ulaşım araçlarıyla ulaşım sağlanmaktadır.

Oylum Höyük’ün yaklaşık 200 metre güneybatısında yer alan ve 1999 yılında sadece bir kısmı, 2004 ve 2006 yıllarındaki kazı çalışmalarında ise tamamına yakını açığa çıkartılan Aidesim Mozaikli Bazilikasının M.S. 6. Yüzyıla tarihlenen Erken Hristiyanlık Dönemi’ne ait olduğu bilinmektedir.

Uzun dikdörtgen planlı olduğu anlaşılan bu yapıda inşa malzemesi olarak siyah renkli bazalt taş ve kireç taşı kullanılmıştır. Girişi batı yönünden sağlanan bazilikanın iç mekânı iki sıra sütun ile üç nefe ayrılmıştır. Yapılan kazılar sonunda çok miktarda Roma ve Ortaçağ Dönemine ait sikkeler, sütün kaideleri ve çeşitli arkeolojik eserler ortaya çıkarılmıştır.

Gün yüzüne çıkarılan mozaik üzerinde kırmızı, beyaz, kahverengi, gri ve siyah taşlarla oluşturulan bitkisel motifler ayrıca kesişen daireler, baklava dilimli motifler, kare ve zikzak motiflerinden oluşan geometrik motifler ve malta haçı şeklinde düzenlenen girift bezemelerle oluşturulan bu taban mozaiği Erken Bizans Dönemi özelliklerini yansıtmakta olup yaklaşık 800 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır.

Mozaiklerin oldukça iyi durumda olduğu anlaşılmış ve bu mozaiklerin zarar görmemesi için 2015 yılında üzerini kapatma çalışmalarına başlanmış ve 2017 yılında çalışmalar tamamlanmıştır. Aidesim Mozaikli Bazilika Alan Koruması ve Çevre Düzenlemesi işi 16.08.2017 tarihinde geçici kabulü yapılmıştır.

Paylaşın

Kilis: Şem’un Nebi (Küt Küt Dede) Türbesi

Şem’un Nebi (Küt Küt Dede) Türbesi; Kilis’in Merkez İlçesi, Nureddin Mahallesi, Hasırcı Sokağı ile Medrese Sokağı arasında yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanmaktadır.

Türbe, küçük kubbeli kagir bir yapıdır. Düzgün kesme taşlardan yapılmıştır. Doğu yönünde girişi olan yapının giriş kapısı ve pencerelerinde düz atkılar kullanılmıştır. Soldaki pencerenin atkısı üzerinde taştan yapılmış bir rozet ve üçgen biçimindeki alınlığında da, kabartma bitki motifi vardır.

Dikdörtgen planı olan türbe mescit ve sanduka olmak iki bölümden oluşmuştur. Mescit bölümündeki mihrabı oluşturan nişin iki yanında bitki motifleri ve hattat Mehmet adlı kişinin yazdığı Allah’ın ve melekleri adları ile bazı ayet ve hadisler yazılıdır.

Sanduka bölümündeki zatların kime ait olduğu bilinmemektedir. Hurufat Defteri kayıtlarına göre XVIII. Yüzyıl’da yapılan türbenin, kapısındaki yazıtta, 1885 yılında onarım gördüğü belirtilmektedir.

Kuranı Kerim’de ŞEM’un adında bir peygamber olmadığı gibi, burada yatan kişinin kimliği hakkında da farklı görüşler (bir görüşü göre Hz. Yakup’un oğlu havari Petros ile Yuda’nın diğer adı, bir başka görüşe göre de, Hz. Muhammed’in ashabından biri) vardır. Yöredeki yaygın inanca göre bu türbe, Hz. Peygamber’imizin ashabından (eshab) olan ve 83 yıl at üzerinde savaşan Şem’una aittir.

Hıristiyan ve Müslüman devletler arasında kalan yöre toprakları, din amaçlı pek çok kanlı çatışmaya mekan olmuştur. Kilis ve yöresindeki türbelerin çoğu, bu kutsal amaç uğrunda şehit olmuş din ulularına aittir.

Paylaşın

Kilis: Şeyh Muhammed Bedevi Türbesi

Şeyh Muhammed Bedevi Türbesi; Kilis’in Merkez İlçesi, Tahtalı Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanmaktadır.

XIV. Yüzyıl’ın ikinci yarısında yapıldığı sanılmaktadır. Şeyh Muahammed Rittali, Şeyh Muhammed Arabi adlarıyla da bilinen türbenin ait olduğu yapı kare planlı, dört kemerli ve üstü sivri kubbelidir.

Doğu ve batı yönünde bir, güney yönünde iki penceresi vardır, içeride, üstü yeşil bir örtü ile örtülmüş tahta bir sanduka bulunur. Sandukanın üstünde kimliğini belirtecek herhangi bir kitabe yoktur.

Ancak Evliya Çelebi’nin: “Şehrin batısında bir büyük tekke vardır. Burada Sahabe-i kiramdan Şeyh Muhammed Arab-i ve Rıttal-i diye meşhur bir zat yatar.” şeklindeki açıklamasından bu türbedeki sandukanın Şeyh Muhammed Arabi ve Rıttal diye ünlü bir sahabeye ait olduğu anlaşılmaktadır.

Savaşta ve barışta hurma dağıtıcılığı görevinde bulunan bu zatın, Hz. Ömer’in halifeliği zamanında Ebu Ubeyde Bin Cerrah komutasındaki islam ordusu ile bu bölgeye geldiği ve 639 yılında burada şehit düştüğü bilinmektedir.

Hıristiyan ve Müslüman devletler arasında kalan yöre toprakları, din amaçlı pek çok kanlı çatışmaya mekan olmuştur. Kilis ve yöresindeki türbelerin çoğu, bu kutsal amaç uğrunda şehit olmuş din ulularına aittir.

Paylaşın

Kilis: Şeyh Mansur Türbesi

Şeyh Mansur Türbesi; Kilis’in Merkez İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. İl Merkezi’ne 3 km. mesafedeki tüğrbeye, şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanmaktadır.

Ak taştan yapılmış sivrice kubbeli bir binadır. 7.30 x 7.30 metre ebadında bir yere kurulmuştur. Kapısı kuzeye açılır. Kıble tarafına iki, doğuya ve batıya birer penceresi vardır. Türbenin kubbesinin üstüne bir bayrak alemi dikilmiştir. Türbenin hiçbir yerinde ve yatırın sandukasında burada yatanın adını, ölüm yılını gösteren hiçbir kitabe yoktur.

Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde; şehrin Kıblesinde aydınlık bir kubbe içerisinde Şeyh Muhammed Simati isminde Hz. Peygamberin çeşnigirbaşısının yattığını, Hz. Peygamberin sofrasını döşediği için kendisine Simati denildiğini, her vakit tekkesine gelen fakirlerin ağırlandıklarını, Hz. Peygamberin ashabından olup Hz. Ebu-Bekir zamanında Şehid olduğu söyler. Hz.Peygamber’in çeşnigir başı olan bu zatın, Hz. Peygamber’in yanından gelen sahabelere hizmet ettiği ve gelen fakir insanlara da sofra açarak onların karnını doyurduğu söylenmektedir.

Hıristiyan ve Müslüman devletleri arasında kalan yöre toprakları, din amaçlı pek çok kanlı çatışmaya mekan olmuştur. Kilis ve yöresindeki türbelerin çoğu, bu kutsal amaç uğrunda şehit olmuş din ulularına aittir. Kilis’te Meşhedlik (Şehitlik) adı verilen mahalle, bu yörelerden biri olup, geçmiş yıllarda buradan geçen Kilisliler, ölenlere saygı gereği ayakkabılarını çıkarırlarmış.

(Görselle: neredenegezilir.blogspot.com)

Paylaşın

Kilis: Tekke (Tekye) Mevlevihanesi

Tekke (Tekye) Mevlevihanesi; Kilis’in Merkez İlçesi, Tekke Mahallesi, Cumhuriyet Alanı’nda yer almaktadır. Adliye Sarayı (eski Hükümet Konağı) ile karşı karşıyadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanmaktadır.

Evliya Çelebi’nin “Asitane-i Hazret-i Mevlana” sözüyle belirttiği “Mevlevihane” şeyh ve derviş yetiştiren büyük bir tekkedir. Günümüze sadece mescit ve semahanesi kalan Mevlihane’nin, Hurufat Defterleri’ndeki adı “Kilis Mevlevihane Mescididir.”

Düzgün, beyaz, sarı / sarımtrak renkli kesme taşlardan yapıldığı için yöre halkı arasında “Ak Tekke / Ak Tekye” olarak bilinir. Kare planlı olan yapı, “L” biçimli dört ayağın üzerine oturan bir merkezi kubbe ile köşelerdeki köşe kubbelerinden oluşmuştur. Dört yığma ayağa binen merkezi kubbenin ayak tablaları mukarnaslıdır. Onikigen bir kasnağa oturan bu kubbe, dışarıdan payandalarla desteklenmekte olup, kurşun kaplıdır.

Semahanenin doğu ve batı cepheleri diğer cephelere göre daha farklıdır. Örneğin batı cephesinde kapı, kapı üstünde bir tane yuvarlak pencere yanında, altlı üstlü sıralanmış toplam sekiz pencere vardır. Altları düz atkılı, üstleri sivri kemerli olan bu pencereler ile kapı, yüzeysel bir niş içinde ve düz mukarnas kornişle sonlanmaktadır. Yapının güney cephesinde de aynı özellikleri taşıyan altlı üstlü sıralanmış dörder pencere; doğu cephesinde niş içinde olmayan altı pencere bulunmaktadır. Kuzey cephesi ise süssüz ve penceresizdir.

Yapıda sivri, at nalı kemerli mihrap nişi yanında doğudaki duvarda iki, kuzeydeki duvarda dört adet dolap nişi vardır. Mukarnaslarla doldurulmuş olan mihrap nişinde çeşitli boyutlarda bitki motifleri ile süslenmiştir. Ayrıca mihrap kemerinin yan dolgularında kandil koymaya yarayan konsollar, kaval, silme, silme ile mihrap arasındaki yüzey de, bitkisel ve geometrik desenlerle süslüdür.

Günümüzde cami / mescit olarak kullanılan Mevlihane Mescidi iki yan duvarındaki nişler, üstlerindeki mukarnaslar – yapının batı ve güney tarafındaki nişlerden düz saçağa geçişte kullanılanılan mukarnaslar – ve mihrabındaki desenli kalem işçiliği, iki döneminin özelliklerini yansıtan güzelliklerdir.

Paylaşın

Kilis: Şeyh Efendi (Nakşibendi) Tekkesi

Şeyh Efendi (Nakşibendi) Tekkesi; Kilis’in Merkez İlçesi, Bölük Mahallesi, Kurt Ağa Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanmaktadır.

İçinde altı tane derviş hücresi, zikirevi olarak da kullanılan mescit ve türbeden oluşan bu mekan, geniş bir bahçe içersindedir. Basık kemerli kapıyı kuşatan sivri kemerin altındaki yazıta göre, tekke 1858 yılında yapılmıştır. Portaldan uzun bir dehlizle tekke avlusuna girilir. Dehlizin güney kısmındaki derviş hücrelerinin kapıları avluya açılır.

Basık kemerli kapı ve pencereleri olan hücrelerin ikisinde dolap nişi olmasına karşın, diğerlerinde bu ayrıntı yoktur. Mescit, avlunun güneydoğu köşesinde olup; içinde büyükçe sivri bir kemerle avluya açılan, tek kemerli küçük bir son cemaat yeri vardır. Buradan basık kemerli bir kapıyla harime geçilir. Harim ortada sütunla, yanlarda gömme sütuncelerle birbirine bağlanan sivri kemerlerle iki şahına (kıbleye paralel iki şahın) bölünmüştür.

Basık kemerli toplam dört pencereden ışıkla aydınlanan mescitte, harimin ortasında kemerli yalın bir nişten oluşan mihrap vardır. Şeyh Abdullah Sermest Efendi’nin avludaki türbesi, düzgün kesme taşlardan yapılmış iki mekandan oluşmuştur. Kubbeyle örtülü mekanda biri Şeyh Abdullah Sermest Efendi’nin olmak üzere beş sanduka; çapraz tonozla örtülmüş bölümde de Şeyh Abdullah Sermest Efendi’nin aile bireylerine ait yedi sanduka vardır.

Kilis’te inanç turizmi kapsamında en eskisi 7. Yüzyılda inşa edilen Ulucami olmak üzere çok sayıda tarihi cami bulunmaktadır. Osmanlı kayıtlarına göre şehirde 55 cami, 10 mescit yer almaktadır. 11 cami ve 2 mescit orijinal şekliyle ayakta kalabilmiş, 13 cami çeşitli tarihlerde restore edilerek orijinalliğini kaybetmiş, 31 tanesi ise ortadan kalkmıştır.

Günümüze kadar ayakta kalabilen Osmanlı dönemi öncesi camiler; Ulu Cami, Alacalı Akcurun ve Ali Çavuş camilerdir. Bu dönemde yapılan camilerden Ali Çavuş Camisi’nin sadece adı kalmıştır. Alacalı Cami ise sonradan yapılan müdahalelerle özgünlüğünü kaybetmiştir. Bu dönemden orijinalliğini muhafaza ederek günümüze kadar ayakta kalabilen yalnızca Ulu Cami ve Akcurun Camisi’nin minaresidir. Kilis’te ayakta kalabilen diğer yapılar Osmanlı ve Cumhuriyet devrinde yapılan eserlerdir.

Osmanlı Devleti zamanında yapılan Camiler şunlardır: Tekke (Tekye), Hacı Derviş , Kadı, Muallâk (Hasan Bey Camisi), Hindioğlu, Çalık, Pirlioğlu, Hasan Attar, Zeytinli, Şeyh Camisi, Cüneyne, Şeyh Hilal (Şeyh Ahmet Camisi), Şeyh Süveden (Hacı Özbek Camisi), Tabakhane, Murtaza Ağa, Şeyh Süleyman (Şeyhler Camisi), Kürtler, Mehmet Paşa ve Minaresiz Şeyh Efendi Tekkesi (Nakşibendî Tekkesi).

Paylaşın