Erdal Öz Edebiyat Ödülü Mehmet Eroğlu’nun; Eroğlu Kimdir?

Türkiye’nin önemli yayınevlerinden Can Yayınları tarafından, kurucusu Erdal Öz’ün anısını yaşatmak için 2008 yılından bugüne kadar her yıl verdiği Erdal Öz Edebiyat Ödülü’ne bu yıl Mehmet Eroğlu layık görüldü.

Başkanlığını Cemil Kavukçu’nun üstlendiği, Ömer Türkeş, Metin Celal, Nilüfer Kuyaş, Murat Yalçın, Jale Özata  ve Faruk Duman’dan oluşan Seçici Kurul, Erdal Öz Edebiyat  Ödülü’nün on beşincisinin Mehmet Eroğlu’na verilmesini kararlaştırdı.

Ödülün gerekçesinde şu ifadeler yer aldı:

“Erdal Öz Edebiyat Ödülü Seçici Kurulu, 25 Eylül 2022’de yaptığı toplantıyla, bu yılın ödülünü, uzun yıllara yayılan romancılık kariyeriyle Mehmet Eroğlu’na vermeye karar verdi.

“Mehmet Eroğlu, kişisel ya da toplumsal yıkımlara, acılara karşı duyarlılığı ve sorumlu bir aydın yazar tavrıyla, gerçek hayatın gerçek insanlarını, yakın tarihin karanlık dönemlerini ele alan romanlarıyla ve girdiği yeni arayışlarla ödüle layık görüldü.

Her yıl bir üyenin ayrılıp bir başkasının katılımıyla yenilenen jüri, altı yıldır jüride bulunan ve 2021 komitesinin başkanlığını yürüten Cemil Kavukçu’yu uğurlayacak. Gelecek sene jüriye katılacak olan yeni isim Behçet Çelik olacak.

2008 yılından bugüne kadar verilen ödül, Handan Börüteçene’nin tasarladığı bir ödül heykeli ve 15.000 TL’den oluşuyor. Erdal Öz Edebiyat Ödülü bugüne dek, Gülten Akın, Nurdan Gürbilek, İhsan Oktay Anar, Şavkar Altınel, Murathan Mungan, Cemil Kavukçu,  küçük İskender, Orhan Pamuk, Orhan Koçak, Cevat Çapan, Adalet Ağaoğlu, Latife Tekin, Jale Parla ve Selim İleri’ye verildi.

Mehmet Eroğlu hakkında

1971 yılında ODTÜ’den mezun oldu. Aynı dönemde, 12 Mart Darbesi’nin ardından kurulan Sıkıyönetim Mahkemesi’nce altı yıl hapse mahkûm edildi. 1974 yılındaki genel aftan sonra yazmaya başladı. İlk romanı Issızlığın Ortası, 1979 Milliyet Roman Ödülü’nü kazanmasına karşın 12 Eylül sıkıyönetim döneminde solcu ve antimilitarist unsurlar taşıdığı gerekçesiyle yayımlanamadı. Romanları ancak 1984 yılından itibaren basılabildi.

Milliyet Roman Ödülü’nün ardından Madaralı Roman Ödülü ve Orhan Kemal Roman Armağanı’nı da kazanan Issızlığın Ortası ve Geç Kalmış Ölü’yü sırasıyla, Yarım Kalan Yürüyüş (1986), Adını Unutan Adam (1989), Yürek Sürgünü (1994) adlı romanlar izledi. Mehmet Eroğlu 1994-2000 yılları arasında senaryo yazımı ve müzik çalışmaları nedeniyle romana ara verdi. Bu dönemin ardından Yüz: 1981 (2000), Zamanın Manzarası (2002), Kusma Kulübü (2004), Düş Kırgınları (2005), Belleğin Kış Uykusu (2006) adlı romanları yayımlandı. Fay Kırığı Üçlemesi’nin ilk kitabı Mehmet 2009’da, ikinci kitap Emine 2011 yılında, son kitap Rojin ise 2013’te okurlarla buluştu. Yazarın Gezi Direnişi sırasında geçen 9,75 Santimetrekare adlı romanı 2014’te, Mermer Köşk (roman) 2017’de, Kıyıdan Uzakta (roman) 2018’de, İyi Adamın On Günü (roman) 2019’da, Kötü Adamın On Günü (roman) 2020’de ve Meraklı Adamın On Günü (roman) 2021 yılında yayımlandı.

Eroğlu’nun öğrencileri tarafından kitaplarından seçilmiş Edebi Aforizmalar (2016) adlı bir kitabı daha vardır. Mehmet Eroğlu’nun senaryo çalışmaları, televizyon için yazdığı dizilerin (“Sızı”, “Issızlığın Ortası”, “Tutku”) yanı sıra, 1996 yılında İstanbul Film Festivali’nde En İyi Türk Filmi ve FIPRESCI (Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu) ödüllerini kazanan “80. Adım” ve 1997 Antalya Altın Portakal Jüri Özel Ödülü ile 1997 Adana Altın Koza En İyi 3. Film Ödülü’nü kazanan “Solgun Bir Sarı Gül” gibi sinema filmi senaryolarını da içeriyor.

Paylaşın

29. Musa Anter Gazetecik Ödülleri Sahiplerini Buldu

1992’de Diyarbakır’da öldürülen Musa Anter anısında her yıl verilen Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri Nezahat ile Mazlum Akpolat’ın, sunuculuğunu yaptığı törenle sahiplerini buldu. Türkçe Haber Dalı Jüri Özel Ödülü MA muhabirleri Semra Turan – Tolga Güney’e verildi.

29’uncu Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri düzenlenen törenle sahiplerini buldu.

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, Yeni Yaşam gazetesi tarafından düzenlenen ödül töreni, Şişli Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde yapıldı. Törene, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Halkların Demokratik Kongresi (DTK) Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, Esengül Demir, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eşgenel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP), Disk Basın – İş, Barış Vakfı üyeleri, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Sözcüsü Perihan Koca, Barış Anneleri, katledilen gazeteci Mazlum Erenci’nin annsei Remziye Erenci’nin yanı sıra çok sayıda Sivil Toplum Örgütü (STÖ) temsilcileri katıldı.

Salona Musa Anter ve Gurbetelli Ersöz ile özgür basın mücadelesinde yaşamını yitiren gazetecilerin resimleri asıldı. Nezahat ile Mazlum Akpolat’ın, sunuculuğunu yaptığı tören saygı duruşu ile başladı.

Saygı duruşunun ardından açılış konuşması yapıldı. Kürtçe ve Türkçe yapılan konuşmalarda Apê Musa’nın katledilmesiyle bir halkın susturulması ve kalemsiz kalmasının amaçlandığı belirtildi. Konuşmanın devamında “Kürt basınının çınarı katledilirse bu halk susar’ diye düşünüldü. Evet, Apê Musa bir sokakta katledildi ve kalemi kanlar içinde kaldı. Ama ardılları o kalemi alarak gerçekleri yazmaya devam etti. Cengiz Altun’lar, Gurbetelli’ler, Ferhat Tepe’ler, Deniz Fırat’lar, Nujiyan Erhan’lar Metin Göktepe’ler o kalemi devraldı ve bizlere bıraktı” basın şehitlerimizi bir kez daha anıyoruz” denildi.

‘Anısını yok etmeye gücünüz yetmeyecek’

Gecede ilk olarak konuşan HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, zamanaşımına uğratılan Musa Anter duruşmasına dikkat çekerek “alçakça bir duruşmaydı” dedi. Her şeyin önceden bilindiğini ve bu cinayetin tezgahlandığını aktaran Turan, sis perdesinin arkasına saklananların bu duruşmayı zamanaşımına uğrattığını söyledi. “Her ne yaparsanız yapın anısını yok etmeye gücünüz yetmeyecek” diyen Turan, “Sizler bu davaya zaman aşımı biçmiş olsanız da bu dava asla ve asla divana kalmayacak,” dedi.

‘Kalemi yere düşmeyecek’

Ardından söz alan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan “Özgür basın emekçileri Ape Musa’nın bıraktığı kalemi hiçbir zaman yere düşürmediler. Musa amcanın kelemi her zaman hakikati halka ulaştırmak için yazıldı. […] Bizler Ape Musa’nın yoldaşları onun failleri yargılanana kadar onun hesabını sormaya devam edeceğiz.” dedi.

“Bu yüzden Ape Musa dosyası biz bitti demeden kapanmaz. Bize verdiği mücadele aşkı asla bu dosyanın kapamasına izin vermeyecek. Ape Musa’nın söylediği gibi Kürtler öldürüldükçe tükenmeyecek.”

‘Davanın peşini bırakmayacağız’

Yeni Yaşam Editörü Reyhan Hacıoğlu, “Bizler hakikat ortaya çıkarmak için bedel ödeyen ve bedel ödeten bir gelenekten geliyoruz. Onların anısını yaşatamaya devam edeceğiz. Bizler yıllarca iktidarın baskı ve saldırılarına maruz kaldık. Yıllardır arkadaşlarımız tutuklandı gazetemiz bombalandı ama biz hiçbir zaman mücadelemizden vazgeçmedik. Bizler Gürleteli Ersöz ün Musa Anter’in öğrencileriyiz. Biz bu katilleri tanıyoruz. Bizler onu öğrencileri olarak bu davanın peşini bırakmıyoruz. Değil 30 yıl üç yüz yıl geçse de biz bu davanın peşini bırakmayacağız,” dedi.

‘Mücadelemiz sürüyor’

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu da yaptığı konuşmada, “Bu gece hem heyecan ve hem de duygulu bir akşam. Çünkü bu gece hem Musa Anter’i anıyoruz hem de kaybettiğimiz arkadaşlarımızın anısını yaşatıyoruz. İki gün önce Ape Musa’yı mezarı başında andık ve yoklama aldık. Küt basını yıllardır bombalamalara, baskılara tutuklamalara rağmen yılmada yoluna devam ediyor. Bunun en yakın örneği geçenlerde arkadaşlarmış gözaltına alındı. 16 arkadaşımız gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklandı. Yargılandıkları davalarında onlara sorula neden Abdullah Öcalan ile haber yapıyorsunuz diye sorulabiliyor. Türkiye’de basın özgürlüğü kalmasa da bizler arkadaşımız Ape Musa’nın ardıllarıyız onlardan devraldığımız kalemi mücadelemizi sürdürüyoruz” dedi.

Dicle Anter: ‘Kararı tanımıyoruz’

Musa Anter’in oğlu Dicle Anter ise mahkemenin verdiği kararı tanımadıklarını söyledi. Kararın insanlık dışı olduğunu vurgulayan Anter, “İnsanlık dışı bir kararla Musa Anter davası düştü. Ama Musa Anter asla düşmez çünkü Musa Anter’in küçük generalleri var. Onların elinde kurşun bizim elimizde kalemimiz var aradaki fark bu. Biz bu zamanaşımını asla kabul etmiyoruz. Türkiye hukuk artık bizim hukukumuz değil biz bu hukuku artık bu tanıyoruz” şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından özgür basın mücadelesini konu alan ve Musa Anter’in yaşamını anlatan sinevizyon gösterimi yapıldı. Ardından sanatçı Feryal Öney sahne aldı.

Ödüller

Türkçe Haber Dalı Jüri Özel Ödülü MA muhabirleri Semra Turan – Tolga Güney’e Barış Akademisyenleri, Aslı Aydemir – Onur Hamzaoğlu tarafından verildi.

Aldığı ödülü cezaevindekilere atfeden SemraTuran, “Bu ülkede ciddi hak ihaleleri yaşanıyor. Bu hak ihlallerine bu yüzden ödülümü hasta tutuklulara ödülümü damak istiyorum. Ama onlar bilmediler ki biz Ape Musa’nın Gurbetelli Ersöz’ün izinde olacağız. Bizi hakikat haberciliğini öğrettiği için Mezopotamya Ajansına teşekkür ederim” dedi.

‘Ödülümü Mahsa Amini’ye ithaf ediyorum’

Kürtçe haber dalında jüri özel ödülü alan Medya Üren, son yıllarda Kürt illerinde yaşanan hak ihlalleri ve baskılara işaret ederek “Bütün Kürdistan’da çok önemli gelişmeler yaşanıyor. İktidar 30 yıldır yaptığı kirli politikaları üstünü örtmek için özgür basına saldırıyor. Başta kadın gazetecilere ve kadın ajansına saldırdı. Ape Musa’dan korkuyorlardı bugün de bizden korkuyorlar. Şimdi de bizden korkuyorlar. Bize yönelik gelişen bu saldırılara rağmen mücadelemiz devam edecek. Yin son zamanlarda İran molla rejimi tarafından katledilen Mahsa Amini katledilmesine yönelik tepkiler sürüyor. Bu katliamlar aslında kadın kendi kimliği ve yaşam mücadelesi ve özgür iradesine yöneliktir. Bu yüzden ödülümü katledilen Mahsa Amini’ye atfediyorum, herkese çok teşekkür ederim.”

Akdağ fotoğraf ödülünü Aslan’ın babası ve değer ailelerine ithaf etti

Fotoğraf Dalı’nda birinciliğe Eylem Akdağ layık görüldü. Sur’da yaşanan çatışmalarda yaşamını yitiren Hakan Aslan’ın cenazesinin bir torba içinde babasına verilmesine ilişkin çekilen fotoğraf karesine dair Akdağ, “Ödülü halen kemikleri bulunmamış özgürlük savaşçıları ve o kemiklerin mücadelesini veren değerli ailelerimize ithaf ediyorum” dedi. Jüri Özel Ödülü’nü ise Evrensel Gazetesi’nden Eylem Nazlıer aldı.

Annelere yapılanları özgür basın ortaya çıkarttı

Barış Annesi Güler Buğday, son zamanlarda cezaevlerinden yaşanan baskılara dikkat çekti. Baskılar karşısında birçok yerde adalet nöbetlerine giden annelerin de baskıya maruz kaldığını dile getiren Buğday, “Yapılan eylemlerde polisin, devletin annelere yaptığı baskıları özgür basın gelen gazeteciler ortaya çıkardı. Her eylemede yanımızda oldular. Eskiden olduğu gibi hiçbir zaman bizi yalnız bırakmadılar. Bizde bu her zaman Musa Anter ve basın şehitlerinin yanında olacağız bu davamızdan asla vazgeçemeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

‘Kalemimiz yerde kalmayacak’

Gürleteli Ersöz kadın haberciliği dalında Jinnews’ten Safiye Alagaş ödül aldı. Şu an Diyarbakır’da gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklu bulunan Alagaş gönderdiği mesajda, “Nasıl ki arkadaşlarım kalemi yerde kalmadıysa bizim de kalemimiz yerde kalmayacak. Ban bu ödülü layık gören herkese çok teşekkür ediyorum. Bu Ödülü tutsak yakınları ve tutsaklar atfediyorum” dedi.

Ödülü veren Mazlum Doğan’ın ablası Serap Mutlu konuşmasında,”Kürtlerin görmediği, yaşamadığı a acı kalmadı. Tekrar yaşamak farklı bir şey. Musa amcayı çok iyi tanıyorum. Bütün Kürtlerin ve hepimizin amcası. Asla unutulmayacak. Hepimiz verdiği mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Ne onu ne de diğer basın şehitlerini asla unutmayacağız. Hepsini saygıyla anıyorum” dedi.

‘Kürtlere uygulanan zulüm değişmiyor’

Bu seneki Onur Ödülü ise hasta tutuklular için adalet nöbeti başlatan tutuklu yakınlarına verildi. Ödülü HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan verdi. Ödülü tutuklu yakınları adına Zeynep Çalıhan aldı. Çalıhan’a ödülü veren Buldan, Kürtlerin yaşadığı zulme dikkat çekerek, “Kürtler yıllardır kimi zaman köyleri yakılarak sürgüne gönderildi kimi zaman faili meçhul cinayetlerle öldürüldü. Yıl 2022 Kürtlerin kemikleri torbalarda ailelerine veriliyor. Yıllar geçse de Kürtlere yapılan baskılar zulüm değişmiyor” dedi.

Paylaşın

Dünyanın Tek Ciltte Yayınlanan En Uzun Kitabı Satışa Çıktı

21 bin 450 sayfadan oluşan ve dünyanın en uzun kitabı olarak Guinnes Rekorlar Kitabı’na giren One Piece, 7 Eylül’de piyasaya sürüldü. Piyasaya sürülmesinin ardından günler içerisinde tükenen One Piece, Manga serilerinden oluşuyor.

Kitabın yayıncısı JBE, One Piece’in Japonca dijital baskısını tek ciltlik kitap haline getirdiklerini ve mangayı bir kitap olarak değil, ‘okunamaz bir heykel’ olarak ele aldıklarını belirtti.

En ünlü manga serilerinden One Piece’in tek ciltlik kitabı yayımlandı. 21 bin 450 sayfadan oluşan ve sadece 50 adet üretilen kitap, 7 Eylül’de piyasaya sürülmesinin ardından günler içerisinde tükendi.

Fiyatı 1900 euro olan kitap, 1997’den beri Japon dergisi Shōnen Jump’ta her hafta serileştirilen One Piece’in yazarı Eiichiro Oda’ya atfedilmiyor. One Piece başlıklı sınırlı sayıdaki cildi tasarlayan multidisipliner sanatçı ise Fransız Ilan Manouach.

Sputnik’in aktardığına göre, Fransız yayıncı JBE, One Piece’in Japonca dijital baskısını tek ciltlik kitap haline getirdiklerini ve mangayı bir kitap olarak değil, ‘okunamaz bir heykel’ olarak ele aldıklarını belirtti.

JBE sözcüsü, kitabı okumanın fiziksel açıdan imkansız olduğunu savunarak ortada herhangi bir telif hakkı ihlali olamayacağını söyledi.

Sözcü, “Her ne olarak sınıflandırılırsa sınıflandırılsın, One Piece için kesinlikle bir pazar var gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.

Japonya’daki yayımcıdan açıklama

Öte yandan manganın Japonya’daki yayımcısı Shueisha, kitabın resmi olmadığını belirtti.

Shueisha’dan yapılan açıklamada, “JBE’ye izin vermiyoruz. Fransa’da One Piece’i yayımlayan lisans sahibi Glénat’tır.’ denildi.

Paylaşın

Emmy Ödülleri 74. Kez Sahiplerini Buldu

ABD’de televizyon yapımlarına verilen en önemli ödüller arasında yer alan Emmy Ödülleri bu yıl Los Angeles’taki Microsoft Tiyatrosu’nda düzenlenen törenle 74. kez sahiplerini buldu.

HBO yapımı Succession en iyi drama dizisi seçildi. Dizi büyük ödülle birlikte dört ödül daha aldı. HBO son sekiz yılda altı kez televizyonun en büyük ödülüne layık görüldü.

Apple TV+ dizisi Ted Lasso da gecenin kazananları arasında yer aldı. Dizi ikinci yıl üst üste en iyi komedi ödülünü aldı.

Dizide Amerikan futbolu koçunu oynayan Jason Sudeikis ‘en iyi komedi aktörü’, rol arkadaşı Brett Goldstein da ‘yardımcı erkek oyuncu’ ödülünün sahibi oldu.

Yine HBO yapımı olan ‘The White Lotus’ 10 ödülle gecenin parlayan yapımlarından oldu.

Drama dalında erkek oyuncu ödülü Squid Game’in Güney Koreli yıldızı Lee Jung-jae’ye gitti. Lee bu dalda ödül alan ilk Asya kökenli oyuncu oldu.

Aynı dalda kadın oyuncu ödülü ile Euphoria isimli yapımda uyuşturucu bağımlısı bir genç kızı canlandıran Zendaya’ya verildi.

Jean Smart da Hacks dizisi ile komedi dalında en iyi aktris oldu.

74. Emmy Ödülleri’nde kazananların listesi:

Drama Dalında En İyi Dizi: Succession
En İyi Komedi Dizisi: Ted Lasso
En İyi Mini Dizi: The White Lotus

Drama Dalında En İyi Erkek Oyuncu: Lee Jung-jae, Squid Game
Drama Dalında En İyi Senaryo: Jesse Armstrong, Succession
Komedi dalında En İyi Kadın Oyuncu: Jean Smart, Hacks

Drama Dalında En İyi Kadın Oyuncu: Zendaya, Euphoria
Drama Dalında En İyi Yönetmen: Hwang Dong-hyuk, Squid Game
Mini Dizide En İyi Erkek Oyuncu: Michael Keaton, Dopesick

Mini Dizide En İyi Kadın Oyuncu: Amanda Seyfried, The Dropout
Mini Dizide Yardımcı Erkek Oyuncu: Murray Bartlett, The White Lotus
Mini Dizide Yardımcı Kadın Oyuncu:  Jennifer Coolidge The White Lotus

Dramada Yardımcı Erkek Oyuncu: Matthew Macfadyen, Succession
Dramada Yardımcı Kadın Oyuncu: Julia Garner, Ozark
Komedi Dalında Yardımcı Erkek Oyuncu: Brett Goldstein, Ted Lasso

Komedi Dalında Yardımcı Kadın Oyuncu: Sheryl Lee Ralph, About Elementary
Komedi Dalında En İyi Erkek Oyuncu: Jason Sudeikis, Ted Lasso
Komedi Dalında En İyi Yönetmen: MJ Delaney , Ted Lasso, No Weddings And A Funeral

Komedi Dalında En İyi Senaryo: Quinta Brunson, Abbott Elementary, Pilot
Mini Dizide En İyi Senaryo: Mike White, The White Lotus

Paylaşın

2022 MTV Video Müzik Ödülleri Sahiplerini Buldu

MTV Müzik Ödülleri New Jersey’deki Prudential Center’da düzenlenen etkinlikle sahiplerini buldu. Birçok yıldız sahneye çıkarak hem performans sergiledi hem de ödüllerini aldı. Geceye damga vuran isim ise Taylor Swift oldu.

Swift All Too Well isimli şarkının 10 dakikalık klibiyle en büyük ödülü alan Swift , ekim ayında yeni bir albümün çıkacağının da müjdesini verdi. 21 Ekim’de albümü çıkarmaya hazırlanan Swift 10 dakikalık klip hakkında, “Eğer siz olmasaydınız bunu gerçekleştiremezdik” dedi.

‘Yılın Sanatçısı’ ödülünü alan Porto Rikolu sanatçı Bad Bunny konser turunda olmasından ötürü geceye katılamadı.

Ancak bir videoyla salona bağlanan ve teşekkür konuşması yapan 29 yaşındaki şarkıcı, “En başından beri, kültürümü ve dilimi değiştirmeden harika olabileceğime, dünyanın en büyük yıldızlarından biri olabileceğime inandım. Ben Porto Riko’dan Benito Antonio Martinez” ifadelerini kullandı.

‘En İyi Rock’ ödülünü alan Red Hot Chili Peppers, Foo Fighters grubunun hayatını kaybeden bateristi Taylor Hawkins’i andı. ‘Yılın Grubu’ ödülü ise Güney Koreli BTS’e gitti. İtalya’dan çıkan glam rock grubu Maneskin de geceyi ödülle kapattı.

MTV Müzik Ödülleri Kazananları:

Yılın Klibi: Taylor Swift- All Too Well

  • Taylor Swift – “All Too Well”
  • Doja Cat – “Woman”
  • Drake ft. Future & Young Thug – “Way 2 Sexy”  Ed Sheeran – “Shivers”
  • Harry Styles – “As It Was“
  • Lil Nas X, Jack Harlow – “Industry Baby”
  • Olivia Rodrigo – “brutal”

En İyi Yeni Şarkıcı: Dove Cameron

  • Dove Cameron
  • Baby Keem
  • GAYLE
  • LattoMåneskin
  • Seventeen

En İyi Rock: Red Hot Chili Peppers- Black Summer

  • Red Hot Chili Peppers – “Black Summer”
  • Foo Fighters –“Love Dies Young”
  • Jack White – “Taking Me Back”
  • Muse – “Won’t Stand Down”
  • Shinedown – “Planet Zero”
  • Three Days Grace – “So Called Life”

Yılın Sanatçısı: Bad Bunny

  • Bad Bunny
  • Drake
  • Ed Sheeran
  • Harry Styles
  • Jack Harlow
  • Lil Nas X
  • Lizzo

En İyi Yaz Şarkısı: Jack Harlow- First Class

  • Bad Bunny & Chencho Corleone – “Me Porto Bonito”
  • Beyoncé -“Break My Soul”
  • Charlie Puth -“Left And Right”
  • Doja Cat – “Vegas”
  • Future ft. Drake, Tems – “Wait For U”
  • Harry Styles – “Late Night Talking”
  • Kane Brown – “Grand”
  • Latto x Mariah Carey – “Big Energy”
  • Lizzo – “About Damn Time”
  • Marshmello x Khalid- “Numb”
  • Nicki Minaj – “Super Freaky Girl”
  • Nicky Youre, dazy – “Sunroof”
  • Post Malone with Doja Cat – “I Like You”
  • Rosalía – “Bizcochito”
  • Steve Lacy – “Bad Habit”
  • Jack Harlow- First Class

En İyi Hip-hop: Nicki Minaj-Lil Baby- Do We Have a Problem?

  • Eminem & Snoop Dogg – From the D 2 the LBC
  • Future Featuring Drake & Tems – Wait for U
  • Kendrick Lamar – N95
  • Latto – Big Energy
  • Nicki Minaj Featuring Lil Baby – Do We Have a Problem?
  • Pusha T – Diet Coke

En İyi K-pop: Lisa- Lalisa

  • LISA – “LALISA”
  • BTS – “Yet To Come”
  • ITZY – “LOCO”
  • SEVENTEEN – “HOT”
  • Stray Kids – “MANIAC”
  • TWICE – “The Feels”

Yılın Albümü: Harry Styles- Harry’s House

  • Adele- “30”
  • Bad Bunny – “Un Verano Sin Ti”
  • Billie Eilish – “Happier Than Ever”
  • Drake – “Certified Lover Boy”
  • Harry Styles- Harry’s House

En İyi Alternatif: Maneskin- I Wanna Be Your Slave

  • Måneskin – “I WANNA BE YOUR SLAVE”
  • Avril Lavigne ft. blackbear – “Love It When You Hate Me”
  • Imagine Dragons x JID – “Enemy”
  • Machine Gun Kelly ft. WILLOW – “emo girl”  Måneskin – “I WANNA BE YOUR SLAVE”
  • Panic! At The Disco – “Viva Las Vengeance”  Twenty One Pilots  – “Saturday”
  • WILLOW, Avril Lavigne ft. Travis Barker – “G R O W”

Yılın Şarkısı: Billie Eilish- Happier Than Ever

  • Billie Eilish – “Happier Than Ever”  (Katılmadı)
  • Adele – “Easy on Me”
  • Doja Cat – “Woman”
  • Elton John & Dua Lipa – “Cold Heart (PNAU Remix)”
  • Lizzo – “About Damn Time”
  • The Kid LAROI & Justin Bieber – “Stay”

En İyi Pop: Harry Styles- As It Was

  • Billie Eilish – Happier Than Ever
  • Doja Cat – Woman
  • Ed Sheeran – Shivers
  • Harry Styles – As It Was
  • Lizzo – About Damn Time
  • Olivia Rodrigo – Traitor

En İyi R&B: The Weeknd- Out Of Time

  • The Weeknd – “Out Of Time”
  • Alicia Keys – “City of Gods (Part II)”
  • Chlöe – “Have Mercy
  • H.E.R. – “For Anyone”
  • Normani ft. Cardi B – “Wild Side”
  • Summer Walker, SZA & Cardi B – “No Love (Extended Version)”

En İyi Grup: BTS

  • BLACKPINK
  • City Girls
  • Foo Fighters
  • Imagine Dragons
  • Måneskin
  • Red Hot Chili Peppers
  • Silk Sonic
  • BTS

En İyi Latin Şarkı: Anitta – “Envolver”

  • Anitta – “Envolver”
  • Bad Bunny – “Tití Me Preguntó”
  • Becky G X KAROL G – “MAMIII”
  • Daddy Yankee – “REMIX”
  • Farruko – “Pepas”
  • J Balvin & Skrillex – “In Da Getto”

Sosyal Mesaj İçeren En İyi Klip: Lizzo – “About Damn Time”

  • Lizzo – “About Damn Time”
  • Kendrick Lamar –“The Heart Part 5”
  • Latto – “P*ssy”
  • Rina Sawayama – “This Hell”
  • Stromae – “Fils de joie”

En İyi Görüntü Yönetmeni: Harry Styles – “As It Was”

  • Harry Styles – “As It Was”
  • Baby Keem & Kendrick Lamar – “family ties”
  • Camila Cabello ft. Ed Sheeran – “Bam Bam”
  • Kendrick Lamar – “N95”
  • Normani ft. Cardi B – “Wild Side”
  • Taylor Swift — “All Too Well”
Paylaşın

Ceviz Ağacı’na ABD’den En İyi Film Ödülü

Başrollerinde Serdar Orçin, Sezin Akbaşoğulları, Kübra Kip, Mert Yavuzcan, Şebnem Dilligil ve Rıza Akın’ın yer aldığı Faysal Soysal’ın Ceviz Ağacı filmi ABD’de sinemaseverlerin karşısına çıktı. 

14. Hamilton New York Film Festivali’nde açılış filmi olarak gösterilen film, festivalde ‘En İyi Film’ ödülüne değer görüldü.

Bir çocukluk travması üzerinden hem bireysel hafızaya hem de 12 Eylül göndermeleri ile toplumsal hafızamıza odaklanan yapım, darbeden sonra intihar eden bir gardiyanın oğlu olan yazar Hayati’nin yaşamını ele alıyor.  

Hayati’nin sessizliğinde, entelektüel birikiminde, babasının da muzdarip olduğu eylemsizliğinde ve asıl derdi olan suçluluğunda Oğuz Atay’ın karakterlerinin izlerini görmek de mümkün.

Film üzerine daha önce söyleşi yaptığımız Faysal Soysal filmin yazım ve beyaz perdeye aktarım sürecini şu sözlerle anlatmıştı:

“Senaryonun yazım süreci dört yıl sürdü. Bir sahaf dostumdan Edebiyatta Caniler adlı kitap bulmuştum. Orada W.Herzog’un Woyzeck karakterine benzeyen bir karakter çok ilgimi çekmişti. ‘Bir insan karısını neden öldürür?’ sorusu kafamı kurcalamaya başladı. Ancak gittikçe “Karısını öldürmediği halde öldürmekten suçlu bulunabilir” cümlesi bana daha ilginç geldi.

Daha da ileri giderek “Peki eğer ortada şahit yoksa bu adam kendini nasıl savunur ya da şahit olmadığı için durumu üstlenerek ataerkil bir toplumda kendine özel bir konum yakalamak isteyebilir mi?” gibi düşünceler ile Dostoyevski’nin İvan Karamazov’una yakınlaşmaya başladım. Yani karısını öldürmeyi arzulayan ama cesaret edemeyen silik bir karakter.

Statü elde etmek için de başta cinayeti üstlensin ama zaman geçtikte naif ve zayıf karakterinden dolayı bunun vicdanına getirdiği yük altında ezilerek kendini suçlu görsün.”

Toplam 18 ödül

ABD’deki festivallerden beşinci ödülünü alan film, 27. Adana Film Festivali, Torino Underground Film Festivali, Balkan Panorama Film Festivali, 6. Londra Şehir Ödülleri Festivali’nin aralarında olduğu çok sayıda festivalden ödülle döndü. Film, yurt dışındaki festivallerden toplam 18 ödüle layık görüldü.

Ceviz Ağacı gelecek aylarda İran ve Almanya’da da vizyona girecek.

Film Hakkında

“Birçok açıdan silik ve pasif bir karakteri olan edebiyat öğretmeni Hayati’yi eşi terk eder. Bir süre sonra ataerkil özellikteki kasabada kimliği belirlenemeyen bir kadın cesedi bulunur. Hayati cesedin karısına ait olduğunu iddia edip başkasının işlediği cinayeti üstlenir. Peki ama işlemediği bir cinayeti neden üstlenir insan?

Film bu sorunun peşinde insanın en saklı, en gölgede kalmış, derin taraflarını aydınlatmaya çalışırken tutunamayış, erkek şiddeti, edebiyat, tutkular ve pişmanlıklar gibi uğraklarıyla dünya yüzünde şerefli bir insan olmanın imkânını sorguluyor.”

Paylaşın

1973’te Oscar’ı Reddetti, Yuhalandı; Akademi 50 Yıl Sonra Özür Diledi

Oscar Akademisi yarım asır önce ünlü aktör Marlon Brando adına dünyanın en prestijli sinema ödülünü kabul etmeyi reddeden Amerikalı yerli aktris Sacheen Littlefeather’dan resmi olarak özür dilediğini açıkladı.

Marlon Brando, o sene Baba’daki (The Godfather) rolüyle En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazanmıştı.

Brando, Amerikan yerlilerini yanlış tanıtan film endüstrisine tepki olarak Oscar’ı reddetmiş, bu açıklamayı yapması için de sahneye Littlefaether’ın çıkmasını istemişti.

26 yaşındaki Littlefeather, 60 saniyelik konuşmasının ardından yuhalamalar ve ırkçı söylemler ile karşı karşıya kalmıştı.

85 milyon kişinin izlediği yayının ardından Littlefaether’ın gerçekten bir Amerikan yerlisi olmadığı ve hatta Brando’nun metresi olabileceğine dair iddialar ortaya atılmıştı. Littlefeather tüm bu iddiaları reddetmişti.

Soyu Apaçi ve Yaki Kızılderililerine uzanan Littlefeather daha sonra yaptığı bir açıklamada “kovboy” filmlerinin ünlü oyuncularından John Wayne’in o gece kendisine fiziksel saldırı girişiminin güvenlik tarafından engellendiğini söylemişti.

Geçen haziranda oyuncuya gönderilen Oscar Akademisi Başkanı David Rubin imzalı özür mektubunda, Littlefeather’ın o gece maruz kaldığı hakaretlerin “sebepsiz ve yersiz” olduğu belirtilerek “Üstlendiğiniz duygusal yük ve sektörümüzdeki kendi kariyerinize olan maliyeti telafi edilemez” dendi.

Oyuncunun gösterdiği cesaretin çok uzun süre “görmezden gelindiğinin” de altını çizen Oscar Akademisi, “Bunun için size hem en derin özürlerimizi hem de en içten hayranlık duygularımızı sunuyoruz” ifadelerini kullandı.

Akademi mektubu, Sacheen Littlefeather’ı Los Angeles’ta bulunan Oscar Ödülleri Müzesi’nde 17 Eylül’de konuşma yapması için davet edilmesinin ardından duyuruldu.

Littlefaether, özürün metninin ardından Hollywood Reporter’a konuştu ve “Bu özrü duyacağım günü göreceğimi hiç düşünmemiştim” dedi. Bugün 75 yaşında olan Littlefeather şunları ekledi:

“Biz yerliler çok sabırlı insanlarızdır, sadece 50 yıl beklemek zorunda kaldım! Espri yeteneğimizi her zaman canlı tutmamız gerek, hayatta kalmamızın yolu bu.”

Geçen Eylül’de kapılarını açan Oscar Ödülleri Müzesi, “Rüzgar Gibi Geçti” filmine gölge düşüren ırkçılıktan kadınların ve azınlıkların yetersiz temsiline ilişkin son tartışmalara kadar film endüstrisinin “sorunlu tarihini” ele alma yönünde önemli adımlar atıyor. 1973’teki olaylı gecede yaşananlara da müzede özel bir yer ayrılmış durumda.

Paylaşın

En Yaşanabilir Yer Bir Kez Daha Viyana Oldu

Ekonomist İstihbarat Birimi (EIU) adlı organizasyon bu hafta, 2022’de dünyada yaşanabilecek en iyi 10 ve en kötü 10 yerin ‘Küresel Yaşanabilirlik Endeksi’ sıralamasını yayınladı. Endeks beş kategoride 172 şehri değerlendirdi: Kültür, sağlık, eğitim, altyapı ve eğlence.

İskandinavya’daki şehirler, bölgedeki istikrar ve iyi altyapı sayesinde ‘En Yaşanabilir Şehirler’ listesinde uzun süredir önemli bir yer kaplıyor. Endekse göre, bu şehirlerin sakinleri iyi sağlık hizmetleri ve sayısız kültür ve eğlence fırsatları ile oldukça iyi bir yaşam kalitesine sahip.

Avusturya ve İsviçre’deki şehirler de iyi gelişmiş sosyal piyasa ekonomileri sayesinde her yıl yaşam kalitesi listelerinde üst sıralarda yer alıyorlar. En iyi 10 yer listesinin birinci sırasında da Avusturya’nın başkenti Viyana bulunuyor.

Bununla birlikte en yaşanmaz olarak görülen yer ise Suriye’nin başkenti Şam. Bu iki listede 18 farklı ülke temsil edilse de, örneğin ABD, Çin ve Rusya gibi en büyük dünya güçleri her ikisinde de yok. Bununla birlikte Türkiye’nin de herhangi bir şehri ilk 10 veya son 10 listelerinde yer almıyor.

Avusturya değerlendirmesi

  • Genel değerlendirme: 95.1/100
  • Kararlılık: 95
  • Sağlık: 83.3
  • Kültür ve çevre: 98.6
  • Eğitim: 100
  • Altyapı: 100

Avusturya’nın başkenti Viyana, dünyada yaşanacak en iyi yer olarak ilk sırada yer aldı. 2018 ve 2019’da da bu pozisyon yine Viyana’nın olmuştu. Ancak 2021’de 12. sıraya düşmüştü. Bunda Covid salgını nedeniyle alınan önlemlerin etkisi olduğu düşünülüyor.

Yaşamak için en iyi 10 yer listesi

  • Viyana, Avusturya
  • Kopenhag, Danimarka
  • Zürih, İsviçre
  • Calgary, Kanada
  • Vancouver, Kanada
  • Cenevre, İsviçre
  • Frankfurt, Almanya
  • Toronto Kanada
  • Amsterdam, Hollanda
  • Osaka, Japonya ve Melbourne, Avustralya (eşit skor)

Şam değerlendirmesi

  • Genel puan: 172
  • Kararlılık: 20
  • Sağlık: 29.2
  • Kültür ve çevre: 40.5
  • Eğitim: 33.3
  • Altyapı: 32.1

Yaşanacak en kötü 10 yer listesi

  • Tahran, İran
  • Douala, Kamerun
  • Harare, Zimbabve
  • Dhaka, Bangladeş
  • Port Moresby, PNG
  • Karaçi, Pakistan
  • Cezayir, Cezayir
  • Trablus, Libya
  • Lagos, Nijerya
  • Şam, Suriye

En kötü listedeki şehirlerin hepsinin ortak noktası, bazı ciddi sosyal sorunlar ve güvenlik endişeleridir. Örneğin endeks, Şam’ın listedeki yerinin muhtemelen Suriye şehrini etkileyen sosyal huzursuzluk, terör ve çatışmanın bir sonucu olduğunu belirtti.

Nijerya’nın kültür başkenti olan Lagos, ABD Dışişleri Bakanlığı’na göre suç, terör, sivil huzursuzluk, adam kaçırma ve deniz suçlarıyla tanındığı için listeye girdi.

Paylaşın

1700 Yıllık Oyma Taştan Penis Resmi Ve Küfür Çıktı

Ünlü Hadrian Duvarı’nın yakınında taşa oyulmuş antik Roma grafitilerini deşifre eden tarihçiler gördükleri karşısında şaşkınlığa uğradı. 1700 yıl önce oyulan bir taşta penis resmi ve bir Roma askerini hedef alan aşağılayıcı sözler tespit edildi.

Roma Duvarı diye de bilinen Hadrian Duvarı, İngiltere’yi doğu-batı doğrultusunda ikiye ayıran, Roma İmparatorluğu zamanında taştan yapılmış bir set.

Söz konusu oyma taş İngiltere’nin kuzeyindeki Northumberland bölgesinde biyokimyager Dylan Herbert tarafından keşfedildi. 40 cm genişliğinde ve 15 cm yüksekliğindeki taşa çizilen penis resmi ilk bakışta göze çarpıyor.

Uzmanlar Roma döneminde bu sembolün genellikle iyi şans veya doğurganlığın sembolü olarak kullanıldığını ifade ediyor. Hadrian Duvarı’nda penis resimlerine daha önce de rastlanmıştı. Arkeolojik alanda şimdiye dek bu türden 13 sembol gün yüzüne çıkarılmıştı.

Öte yandan yeni keşfedilen taştaki çizimin hemen yanında Secundinus adlı bir askere yönelik hakaret içerikli bir yazı yer alıyor. Tarihçiler yazıyı, “g*t Secundinus” diye deşifre etti.

Araştırmacılara göre bu durum, taşı oyan kişinin penis sembolünü “kendi amaçları doğrultusunda” kullandığını gösteriyor.

19 Mayıs’ta başlayan kazılara gönüllü katılan Herbert , “Bütün hafta boyunca çok fazla moloz kaldırıyordum ve doğrusu bu taş hep yoluma çıkıyordu” diye konuştu.

“Taşın arka yüzü, tıpkı diğerleri gibi görünüyordu. Çok sıradan bir taş sandım. Ama ters çevirdiğimde bazı harfler görünce irkildim” diyen Herbert, sözlerine şöyle devam etti: Çamurları temizledikten sonra, ortaya çıkardığım şeyin değerini anladım ve kesinlikle çok memnun oldum.

Saha çalışmasını yürüten Vindolanda Trust’ın kazı müdürü ve CEO’su Dr. Andrew Birley de, “Yazarın Secundinus’la büyük bir sorunu olduğu açıktı ve düşüncelerini bir taş üzerinde herkese açıklayacak kadar kendinden emindi” yorumunda bulundu: Hiç şüphem yok, 1700 yıl önce Secundinus bölgede dolaşırken bunu görünce bu kadar eğlenmemiştir.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

75. Cannes Film Festivali’nde Ödüller Sahiplerini Buldu

Fransa’nın Cannes kentinde gerçekleştirilen, en önemli uluslararası film festivallerinden biri olan Cannes Film Festivali, 12 günlük maratonun ardından dün düzenlenen ödül töreni ile sona erdi.

17 Mayıs’ta başlayan ve bu yıl 75’incisi düzenlenen festival boyunca dünyanın farklı ülkelerinden filmler gösterildi. İsveçli yönetmen Ruben Östlund’un “Triangle of Sadness (Hüzün Üçgeni)” filmi, büyük ödül Altın Palmiye’nin sahibi oldu. TRT ortak yapımı olan bu filmde, sınıf çatışması keskin bir hiciv ile sergileniyor.

Filmde geçen kusma ve ishal sahneleri, geçen hafta yapılan prömiyerin ardından festivalde en çok konuşulan sahnelerden olmuştu. Östlund, ödülünü aldıktan sonra filme ilişkin, “Gösterimden sonra hep birlikte dışarı çıkıp üzerine konuşmak istedik” dedi. İsveçli yönetmen, 2017’de “The Square (Meydan)” filmiyle de Altın Palmiye ödülüne layık görülmüştü.

En iyi yönetmen ödülünü “Decision to Leave (Ayrılma kararı)” filmiyle Chan Wook Park kazandı. İkincilik anlamına gelen Grand Prix ödülü ise Lukas Dhont’un “Close (Yakın)” ve Claire Denis’in “Stars at Noon (Öğlen Yıldızları)” filmleri arasında paylaşıldı. Close, iki gencin yeni gelişmekte olan cinsellikleri esnasında uğradıkları zorbalıkları konu alıyor. Starts at Noon ise, Orta Amerika’daki politik gerginliklere karşı olarak konumlanmış bir aşk hikayesi sunuyor.

En iyi senaryo “Boy from Heaven (Cennetten gelen çocuk)” filmilyle İsveçli Tarik Saleh’in olurken, en iyi kadın oyuncu “Holy Spider (Kutsal örümcek)” filmiyle Zar Amir Ebrahimi’nin oldu. Ebrahimi bu filmde, İran’da seks işçilerini öldüren bir seri katilin peşine düşen bir gazeteciyi canlandırıyor. Film, İranlı yetkililerin çekime izin vermemesi nedeniyle Ürdün’de çekildi.

Ebrahimi, yaptığı konuşmada filme ilişkin, “Bu film kadınlar hakkında, bedenleri hakkında. Film yüzleriyle, saçlarıyla, elleriyle, ayaklarıyla, göğüsleriyle ve seksle dolu. Bunları İran’da göstermek imkansız” dedi.

En iyi erkek oyuncu ise “Broker” filmindeki performansıyla Song Kang Ho’ya gitti. Kore sinemasının yıldızı Song, üç yıl önce “Parazit” filmiyle de ödüle layık görülmüştü. Ödül konuşmasında “Kore sinemasını takdir eden herkese teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.

Cannes Festivali’nde neler yaşandı?

Festivale Rusya – Ukrayna savaşı damgasını vurdu. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, açılış törenine online olarak katıldı ve sinemacılara, gazetecilere seslendi: “Sinema sessiz olmamalı, Ukrayna bu savaşı kazanacak” dedi. Pek çok Ukraynalı film özel gösterim hakkı kazanırken, Rus yönetmen Kiril Serebrennikov’un filminin ana yarışmada yer alması, savaşı kınamış olmasına rağmen, tepki topladı.

Türkiye’den Emin Alper’in Kurak Günler’i yarıştı

Türkiye’den yönetmen Emin Alper’in “Kurak Günler” filmi Un Certain Regard (Belirli Bir Bakış) bölümünde yarıştı. Film, dünya prömiyerinin ardından yaklaşık 10 dakika boyunca salonda alkışlandı. Başrollerinde Selahattin Paşalı ve Ekin Koç’un yer aldığı Kurak Günler, kuraklıkla mücadele eden bir kasabaya atanan savcı, belediye başkanı ve bir gazeteci arasındaki ilişki ve çekişmeleri anlatıyor.

Emin Alper’in filmin gösterimi sonrasında filmin yardımcı yapımcılarından olan ve Gezi Davası’nda 18 yıl hapse mahkum edilen Çiğdem Mater için yaptığı konuşma festivale damgasını vurmuştu. Alper, konuşmasında, “Şu an bizimle değil, çünkü kendisi komik bir dava sonucu hapse atıldı. Bizimle olmasa da aklımız ve kalbimiz onun yanında” demiş, Alper’in konuşması, salondan büyük alkış almıştı.

Paylaşın