Paris’te yaşayan Türk ressam İsmail Yıldırım, İran’da ‘tesettüre uygun olmayan’ giyimi gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybeden Mahsa Amini’ hatırasına adadığı resim sergisi açtı.
İsmail Yıldırım, Paris’in Belleville mahallesindeki atölyesinde açtığı sergiye İranlı kadınların sloganı olan “Kadın, Hayat ve Özgürlük” adını verdi.
VOA Türkçe’den Arzu Çakır’a konuşan Yıldırım, “Bu slogan Mahsa Amini’nin ölmesinden sonra Paris sokaklarında sık sık karşıma çıktı. Slogan çok hoşuma gitti. Sade ama vurucuydu: Hayat, kadın ve özgürlük. Müthiş güzel bir slogan” diye konuştu.
İsmail Yıldırım, sergilediği tablolarında Türk kilim desenlerinden hayat ağacı motifi ile kadının saçını birleştirerek, kadının anne olması nedeniyle de aslında “hayat” anlamına gelen doğasını anlatmak istediğini dile getiriyor. Ancak kadının yaşadığı acılara verdiği farklı tepkilere de dikkat çekiyor. Yıldırım’a göre kadın acı karşısında kah “isyan” ediyor, kah kaderine razı olarak “tevekkül” ediyor.
“İsyan ve tevekkül” ikilemi
Ressam Yıldırım, “Burada sergilediğim kadın portrelerinde bir ikilem var. Buna “dualite” de diyebiliriz Fransızca’da. İkilem şu: Bir tevekkül edenler var, bir de isyan eden var. Bu resimlerde haykıran isyan eden kadınlar ile, acısını gömüp tevekkül eden kadınlar yan yana. Mahsa Amini isyancı bir kızdı. O yüzden onu çığlık çığlığa çizdim. Ama örneğin Soma maden ocağında eşi ölen kadını, balıkçı kocasının dönüşünü tevekkülle bekleyen kadını sakin bir bekleyiş içinde çizdim” diyor.
İsmail Yıldırım’ın Belleville’deki atölyesinde düzenlediği sergiye katılım yoğundu. Haykıran, çığlık atan, saçları, elleri kana bulanan kadın portreleri ziyaretçileri de sarstı. İsmail Yıldırım’ın eserlerini yıllardır izlediğini söyleyen Christine adlı ziyaretçi, uzun uzun izlediği tablolara ilişkin, “İsmail’in bu konuya eğilmesine çok sevindim. Son derece çarpıcı, rahatsız edici, güçlü imajlar. Saç, kan, boya, isyan bir arada. Son derece rahatsız edici ve güçlü. Sanatın, rahatsız eden yanını çok güçlü buluyorum” diye konuştu.
“Türk kadını rol modeli olabilir”
Ressam İsmail Yıldırım, İranlı Mahsa Amini’nin çığlığıyla, aslında Anadolu kadınının ve tüm kadınların çığlığını çizmek istediğini belirtiyor. Türkiye’nin ve Türk kadınının bu coğrafyada önemli bir misyonu olduğuna inanıyor:
“Mahsa Amini ve İranlı kadınların direnişinden yola çıktım ama şimdi babasının 6 yaşında evlendirdiği kız çocuğunu nasıl unuturuz. Türkiye’de ve başka coğrafyalarda şiddet altında öldürülen kadınları nasıl unuturuz. Gerek bizde, gerek İran’da gerek o coğrafyadaki insanlarda, bütün kadınlar için çizdim.”
Türk kadınının bölgesinde farklı bir rol üstlendiğine de inanan ressam İsmail Yıldırım, “Ben Türkiye’nin diğerlerine göre, bu coğrafyada bir adım önde olduğuna inanırım. Yani Türkiye; İran’a, Suriye’ye, Irak’a, kadın hareketinde bir rol model olabilir diye düşünüyorum. Belki naif bulacaksınız ama her zaman böyle bir umut içindeyim. Özelde Türk kadınlarına ama genelde tüm kadınlara güçlü bir inanç taşıyorum” diye konuştu.
40 yıldır Paris’te
Türk ressam ve heykeltıraş İsmail Yıldırım 1954 yılında Konya’da doğdu, 1982’den beri Paris’te yaşıyor. Yaklaşık 40 yıldır Paris’te resim ve heykel yapan Yıldırım, “Kendi zamanının bir sanatçısı olduğunu” söylüyor. Yıldırım, resim tarzını ise, “herhangi bir dekoratif cazibeye kapılmadan, vurucu bir estetik, isyancı bir güzellik ve derin bir karanlık” sözleriyle tanımlıyor.
İran’da kadınlara nasıl muamele yapılıyor?
İran, Afganistan’daki Taliban rejimi dışında kamusal alanda başörtüsü takmayı zorlayan tek ülke.
İranlı kadınların eğitime tam erişimi var, ev dışında çalışıyor ve kamu görevlerinde bulunuyorlar. Ancak, başörtüsü takmanın yanı sıra uzun, bol elbiseler de dahil olmak üzere halka açık yerlerde “mütevazı” giyinmeleri gerekiyor. Evli olmayan erkek ve kadınların birbirine yakın durması ve teması yasak.
1979 İslam Devrimi’nden sonraki günlere dayanan kurallar, “devletin her kademesinde yolsuzluk ve rüşvet gibi durumların aleniyet kazandığı ülkede” ahlak polisi tarafından uygulanıyor.
Resmi olarak Rehberlik Devriyesi olarak bilinen bu birimler, halka açık alanlarda geziyor ve hem erkeklerden hem de kadınlardan oluşuyor.
Uygulama, bir noktada ahlak polisini aşırı saldırgan olmakla suçlayan ve nispeten ılımlı olan eski Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani döneminde yumuşatıldı. 2017 yılında kadınların kıyafet kurallarını ihlal ettikleri için tutuklanmayacağı sadece uyarılacağı açıklandı.
Ancak geçen yıl seçilen sert görüşlü Reisi yönetiminde, ahlak polisinin ajanları farklı bir uygulamaya geçti.
BM insan hakları ofisi, son aylarda genç kadınların yüzlerine tokat atıldığını, coplarla dövüldüklerini ve polis araçlarına alındıklarını söylüyor.
İran’ın Sakız kentinden başkent Tahran’a akrabalarını ziyarete gelen Mahsa Amini erkek kardeşinin kullandığı aracı durduran ahlak polisince gözaltına alınmıştı. Kardeşine, nasihat edilip serbest bırakılacağı söylenerek götürülen genç kadının, gözaltına alındıktan iki saat sonra komaya girdiği ve kaldırıldığı hastanede öldüğü ortaya çıktı.
Devlet televizyonu Amini’nin dövüldüğü iddialarını yalanlayarak, polisin genç kadını “nasihat etmek ve eğitmek” üzere karakola götürdüğünü ve orada kalp krizi geçirdiğini söyledi. Akrabaları, kadının herhangi bir kalp rahatsızlığı olduğunu yalanladı.
Devlet televizyonu bir polis karakolunda Amini olduğu söylenen bir kadının oturduğu koltuktan bir yetkiliyle konuşmak üzere kalktıktan sonra yere düştüğünü gösteren güvenlik kamerası kayıtları yayınladı. Ancak görüntülerden kadının Amini olduğu doğrulanamadı.
Amini’nin dövülerek öldürüldüğü yolunda sosyal medyada yayılan iddialarını reddeden Tahran emniyeti açıklamasında, “Ayrıntılı araştırmalara göre, Amini’nin araca alınması sonrasında ve tutulduğu karakolda fiziksel bir temas olduğunu” reddetti.
Ancak, İran’ın yarı resmi Fars haber ajansı, Mahsa Amini’nin ahlak polisince dövülmesi nedeniyle komaya girdiğini duyurdu.
Şu ana kadar Tahran, Senendec, Kerec, Tebriz, Meşhed, Kiş, Kirman, Yezd, Reşt, Bender Abbas, Abadan, Kirmanşah, Erdebil, İsfahan, Urumiye, Kazvin, Zencan, İlam, Mazenderan, Hemedan başta olmak üzere birçok şehirde gösteriler düzenlendi. Birçok noktada eylemciler ile güvenlik güçleri arasında şiddetli arbede yaşandı.