Erdoğan, Talimat Verdi: AK Parti’de Kongre Hazırlıkları Başladı

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisine kongre süreci için talimat verdi. Erdoğan’ın talimatının ardından AK Parti’de kongre için düğmeye basıldı.

3 Eylül’de yapılması planlanan AK Parti MKYK toplantısında kongre kararı alınması bekleniyor. Karar, toplantıda üyelere ve genel başkana arz edilecek ve daha sonra olağan süreçteki takvim işletilecek.

Türkiye Gazetesi’nden Emrah Özcan’ın haberine göre; ilk başta beldeler, daha sonra ilçeler, ardından il kongreleri ve en son büyük kongre yapılacak. Böylelikle AK Parti 8’inci olağan kongresini icra etmiş olacak.

Kongreler ile birlikte ülke genelinde kadrolar gözden geçirilecek, yenilenecek, tazelenecek ve gerekli yerlere takviyeler yapılacak.

AK Parti olağan kongreleri normalde bir yıl sürüyor. Bu defa standart kongre sürecinin dışına çıkılacak. 2025 ilkbaharı bitmeden kongre takvimi tamamlanmış olacak.

İstişareler geniş tutulacak, toplumsal kesimlerin kanaatleri alınacak. Sadece kadro değişikliği değil geniş toplumsal kesimlere açılım yapılacak. İstişare mekanizması dinamik tutulacak.

MYK üyeleri büyükşehirlerdeki kongrelere katılacak. MKYK’daki değişim inisiyatifi Erdoğan’da olacak. Erdoğan İstanbul ve Ankara il kongrelerine katılacak.

Eylül ayında kongre sürecine paralel olarak ‘Türkiye Buluşmaları’ başlatılacak. Buluşmalarda; bakanlar, MKYK üyeleri ve milletvekilleri ile 81 şehre çıkarma yapılacak.

Paylaşın

Van’da 400 Esnaf “Ekonomik Kriz” Nedeniyle Kepenk Kapattı

Van’da yeme – içme sektöründe faaliyet yürüten 400 esnaf ekonomik kriz nedeniyle kepenk kapattı. Van Lokantacılar ve Fırıncılar Odası Başkanı Sabri Işık, neden olarak artan maliyetleri işaret etti.

Sabri Işık, “Bu krizin bir an önce bitmesi gerekiyor, aksi durumda çok daha ağır sıkıntılar yaşayabiliriz. Esnaf kiraya mı, işçinin maaşına mı, sigortasına mı, yoksa kendini doyurmak için mi çalışsın?” dedi.

Türkiye’deki ekonomik krizin en çok etkilediği sektörlerden biri de gıda sektörü. Artan maliyetler nedeniyle giderlerini karşılayamaz hale gelen esnaf, çareyi kepenk kapatmakta buluyor. Kahvaltısıyla meşhur Van’da da yeme – içme sektöründe faaliyet yürüten 400 esnaf kriz nedeniyle kepenk kapattı.

Van Lokantacılar ve Fırıncılar Odası Başkanı Sabri Işık, artan maliyetler nedeniyle esnafların kepenk kapattığını söyledi. Lokantaların gelirinin yüzde 1, giderinin de yaklaşık yüzde 9 olduğunu söyleyen Işık, be dilimin esnafın kepenk kapatmasına yettiğini belirtti.

Işık, “Geçen bir yılda 400 esnafımız terki ticaret yapmıştır. Bunun Bu yüzde 9’luk dilim bile kepenk indirmeye yetiyor. Van, Gayri Safi Yurtiçi Hasılada (GSYH) Türkiye’de 3’üncü sırada, ancak en büyük 20’inci büyükşehirdir. Elimizde altın bileziğimiz var, ama bu altın bir türlü işlenmiyor. Bu nedenle esnafımız her geçen gün zor durumda kalıyor. Yanı başımızda komşu ülkeler İran ve Irak var. Wan esnafının bir nebze ayakta kalmasının nedeni ise İran ve Irak’tan gelen turistlerdir” ifadelerini kullandı.

Kentin adeta kaderine terk edildiğini dile getiren Işık, şunları söyledi: “Van tarihiyle, doğa güzelliğiyle çok önemli bir kenttir ancak yatırım yapılmıyor. TBB (Türkiye Bankalar Birliği) Risk Merkezi Ocak-Haziran dönemi ‘Karşılıksız işlemi yapılan çek sayılarının illere ve bölgelere göre dağılımı’ verilerini paylaştı. Verilere göre, Van 942 karşılıksız çek ile birinci sırada yer aldı. Bu durum bile esnafın nasıl sıkıntıda olduğunu gösteriyor. Ortada canlı bir para olmadığı için tüm işler çek ve senetle oluyor.

Bu krizin bir an önce bitmesi gerekiyor, aksi durumda çok daha ağır sıkıntılar yaşayabiliriz. Esnaf kiraya mı, işçinin maaşına mı, sigortasına mı, yoksa kendini doyurmak için mi çalışsın? Eskiden bir lokantaya giderken asla eşimiz, dostumuz olmadan gitmezdik. Ama şimdi insanlar bir dürüm yemeye korkuyorlar. Bir dürüm bile insanlar için lüks olmuş. Bu haliyle esnafların kazanması mümkün değil.”

Ekonomisi turistler üzerinden dönen kente gelen turist sayısında da düşüş yaşandığını kaydeden Işık, “Bizim turizmden başka bir gelirimiz neredeyse yok. Gelen turistlerden dolayı biraz iş yapabiliyor, evimize bir ekmek götürebiliyoruz. Turist sayısı bu yıl özellikle düştü. Sınır kapısının 3 girişi var, ama tek bir giriş çalışıyor. Söz konusu Van olunca turistlere böyle zorluk çıkarılıyor. Geçen yıllarda neredeyse kentin tamamı turist doluyken bu yıl neredeyse kimse gelmiyor. Bu politikanın değişmesi ve sınır kapısına özen gösterilmesi gerekiyor. Bu yapılmazsa günbegün insanlar kepenk kapatmaya devam eder” şeklinde konuştu.

(Kaynak: Mezopotamya Ajansı)

Paylaşın

Son Üç Yılda 878 Bin Öğrenci Üniversiteyi Bıraktı

Geçen yıl üniversiteyi terk eden öğrenci sayısı tam 149 bin 909 oldu. 2021’de 338 bin 926, 2022’de 389 bin 564 öğrenci üniversiteyi bırakmıştı. Üç yıl birlikte değerlendirildiğinde toplam sayı 878 bin 909 oldu.

Üniversite yerleştirme sonuçlarının geçen günlerde açıklanmasının ardından 900 bini aşkın öğrenci yükseköğretim kurumlarına kayıt hakkı kazandı. Bu hakkı kazanan öğrencilerin yaklaşık yüzde 20’si daha önce en az bir kere üniversiteye kayıt yaptıranlardan oluştu. Bununla birlikte son üç yılda üniversite terk eden öğrenci sayısı ise bu sene kayıt hakkı kazanan öğrencilerin sayısına yakın.

Her ile üniversite açan AK Parti, yükseköğretimi gençler için kolayca ulaşılabilen kurumlara dönüştürdü. İşsizliği ötelemek için gençlere hayal satan AK Parti’nin planı bir nebze de olsa tuttu. Ancak son yıllarda üniversiteyi terk eden gençlerin sayısı oldukça fazla. Ekonomik kriz, hayat pahalılığı, gelecek kaygısı gibi nedenlerle sadece 2021-2023 arasında üniversiteyi terk eden öğrenci sayısı 900 bine yaklaştı.

Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖK) 2023 yılına ilişkin üniversiteyi terk eden sayılarını açıkladı. Buna göre geçen yıl üniversiteyi terk eden öğrenci sayısı tam 149 bin 909 oldu. 2021’de 338 bin 926, 2022’de 389 bin 564 öğrenci üniversiteyi bırakmıştı. Üç yıl birlikte değerlendirildiğinde toplam sayı 878 bin 909 oldu. Bu sayı toplam 55 ilin nüfusundan fazla. Yine Lüksemburg, Karadağ gibi Avrupa ülkelerinin nüfusları da bu sayıdan az.

Bu konuda 2023 yılında zirvede ise Erzurum’da bulunan Atatürk Üniversitesi yer aldı. Atatürk Üniversitesi’nden geçen yıl tam 12 bin 276 öğrenci ayrıldı. Önceki iki yılda olduğu gibi geçen yıl da büyükşehirlerde okuyup üniversiteyi bırakan öğrencilerin sayısı da hiç az değil.

Birgün’den Mustafa Kömüş’ün haberine göre; Bazı üniversitelerden geçen yıl ayrılan öğrencilerin sayıları şöyle:

Ege Üniversitesi: 1432
Dokuz Eylül: 1981
Adıyaman Üniversitesi: 4040
Akdeniz Üniversitesi: 4022
Ankara Üniversitesi: 1569

Atatürk Üniversitesi: 12276
Uludağ Üniversitesi: 4918
Erciyes Üniversitesi: 2388
Gazi Üniversitesi: 2194
İstanbul Üniversitesi: 3261
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi: 2429

Paylaşın

Şimşek’e Göre Enflasyon Beklentisi “Geçici Etkiler” Nedeniyle Artmış

Merkez Bankasının Piyasa Katılımcıları Anketi’ni değerlendiren Mehmet Şimşek, temmuzda ‘geçici etkiler’ nedeniyle yüksek gerçekleşen aylık enflasyonun yıl sonu enflasyon beklentisinde artışa yol açtığını belirtti.

Haber Merkezi / Mehmet Şimşek, ayrıca yıllık enflasyonun ağustos ayında belirgin şekilde gerilemesini ve yılın kalan döneminde de düşmeye devam etmesini beklediklerini ifade etti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Piyasa Katılımcılar Anketi’ni değerlendirdi. Enflasyonda belirgin bir düşüş beklediğini dile getiren Şimşek, açıklamasında şu ifadelere yer ver:

“12 ve 24 ay sonrası enflasyon beklentileri 10 aydır iyileşiyor. Temmuz’da geçici etkiler kaynaklı yüksek gerçekleşen aylık enflasyon yıl sonu beklentisinde sınırlı artışa yol açsa da 12 ay sonrası enflasyon beklentisi yüzde 28,7’ye gerilerken 24 ay sonrası yüzde 19,3 oldu. Yıllık enflasyonun Ağustos’ta da belirgin şekilde gerilemesini ve yılın kalan döneminde düşüşe devam etmesini bekliyoruz.”

Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu enflasyon beklentisini yüzde 42,95’ten yüzde 43,31’e yükseltmişti. Banka, yıl sonu dolar kuru tahminini ise 37,37 liradan 37,28 liraya düşürmüştü. Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu büyüme beklentisini de yüzde 3,4, yıl sonu politika faizini de yüzde 50 olarak sabit tutmuştu.

Paylaşın

Filistin Lideri Mahmud Abbas: Halkım Adaletten Yoksun

TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Filistin lideri Mahmud Abbas, “Mübarek Filistin’den, Kudüs’ten geliyorum. Sizlere büyük acıyı yaşayan halkımın mesajı ile geldim. 1948’den bu yana felaketi yaşayan halkımın mesajı ile geliyorum. Halkım adaletten yoksun olarak milli haklarına sarılarak işgalci İsrail’e karşı mücadele yürütmekte. Allah’ın bu mücadelemizi zaferle taçlandıracağına ve bu belanın son bulacağına inanmaktayız” dedi.

Meclis Genel Kurulu, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan olağanüstü toplantıyı locadan izledi. Genel Kurul’da AK Parti Grup sıralarında İran’ın başkenti Tahran’da suikasta uğrayan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin fotoğrafı yer aldı. Başkanlık divanı ve milletvekillerinin oturduğu sıralara Filistin ve Türk bayraklarının yer aldığı atkılar bırakıldı.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un açılış konuşmasıyla başlayan toplantıyı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ile Tulay Hatımoğlulları Oruç, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi üyeleri, bazı ülkelerin büyükelçileri, Sayıştay Başkanı Metin Yener, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da izledi.

Oturum, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un konuşmasıyla açıldı. Numan Kurtulmuş, oturumu başlattı ve “Devlet olarak Gazze halkına karşı ortak duruşu sergilemiş dünyadaki ender ülkelerden biriyiz. Filistin halkının sesi olmaya devam ediyoruz” dedi.

Kurtulmuş’un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: “Bugün burada TBMM olarak tarihi bir oturuma ev sahipliği yapıyoruz. Az sonra Abbas burada sizlere hitap edecek ve buradaki konuşması üzerinden Filistin’i bütün dünyaya bir kez daha anlatma fırsatı bulacaktır.

Filistin davasına devlet ve millet olarak ortak bir destek duruşu sergilemiş ender ülkelerden biriyiz. Cumhurbaşkanlığımızın önderliğinde ülkemiz elinden gelen tüm güçle İsrail’e karşı mücadele etmeyi sürdürmektedir.

İsrail’de Netanyahu hükümetinin işlediği insanlık suçlarına Türkiye kayıtsız kalmadı. On yıllar boyunca Filistin’de her türlü zulme ve işkenceye uğrayan ancak mücadeleden vazgeçmeyen, direnen bütün mücahitleri saygıyla anıyorum. Yaser Arafat’ın ve Şeyh Ahmet Yasin’in şahsında tüm mücahitlerin mücadelesini rahmet ve şükranla anıyorum.

Ayrıca 7 Ekim’den bu yana sayıları 40 bini aşmış bulunan Gazze şehitlerinin her birisini saygıyla yad ediyorum. Masum insanların hayattan koparılışını izleyen dünyayı da bir kere daha sorumluluk almaya davet ediyoruz.

Gazze’nin seçilmiş ilk Başbakanı İsmail Haniye’nin şahsında bütün şehitleri minnetle yad ediyorum. İnsanlık tarihine geçen tavrı, 3 çocuğu ve 4 torunu şehit edildikten sonra göstermiş olduğu metanetidir. ‘Benim evlatlarımın ve torunlarımın kanı Filistinli çocukların ve kadınlarının kanından daha değerli değildir2 diyen Haniye’nin oğlu da aynı şekilde ‘Benim babamın kanı Filistinlilerin kanından önemli değildir’ diyerek bütün dünyaya meydan okumuştur.”

‘Kudüs-ü Şerif Filistin’in ebedi başkentidir’

Kurtulmuş’un ardından, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Meclis’in şeref konuğu olarak milletvekillerine ve dünyaya seslendi. Mahmud Abbas şunları söyledi:

“Mübarek Filistin’den, Kudüs’ten geliyorum. Sizlere büyük acıyı yaşayan halkımın mesajı ile geldim. 1948’den bu yana felaketi yaşayan halkımın mesajı ile geliyorum. Halkım adaletten yoksun olarak milli haklarına sarılarak işgalci İsrail’e karşı mücadele yürütmekte. Allah’ın bu mücadelemizi zaferle taçlandıracağına ve bu belanın son bulacağına inanmaktayız.,

On binlerce şehidimize rahmetle söze başlamak istiyorum. İsrail saldırıları ve soykırımı nedeni ile Filistin’de şehit olanları anarak başlamak istiyorum. Bunların sonuncusu da Haniye’ye karşı işlenen suç olmuştur. Ve sizleri çok değerli kardeşlerim, Haniye’nin ve Şehitlerin ruhuna Fatiha okumaya davet ediyorum.

Tüm vekilleri, halkımızın davasını savunduğu için selamlıyorum. Bu konu ilginizin odağında yer almaktadır. Filistin’e karşı işlenen savaş suçlarına ve soykırıma karşı Filistin’in yanında yer almaktasınız.

Allah aşkına soruyorum, her gün İsrail işgal devletinin Gazze’de yerde bulunan, özellikle yüzden fazla şehidin verildiği okul da dahil olmak üzere sığınma kamplarına yaptığı katliama nasıl olur da uluslararası toplum sessiz kalıyor. Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin öncülüğünü takdirle karşılıyor kendisini kutluyoruz.

İğrenç suçları kınayan Türkiye’nin tüm partilerini kutluyorum. Samimi duyguları ile Filistin halkını destekleyen kardeş Türk halkına teşekkür ediyorum.

Türkiye’nin Lahey’deki davaya müdahil olmasını kutluyorum. aynı şekilde İsrail ile ticareti durdurması, 10 milyar dolarlık ticareti Filistin halkına destek için durdurdu. Filistin davası Türkiye’de ana mesele haline gelmiştir bu da Türk halkının ahlakının göstergesidir.

Sayın cumhurbaşkanı, hanım efendiler beyefendiler Gazze’deki soykırımın amacı vatan topraklarımızdan Filistin varlığını söküp atmak ve halkımızı tehcir ettirmektir. Aynı trajediyi tekrar ettirmek istiyorlar ama bu olmayacaktır. Ne kadar uğraşırsa uğraşsınlar bu gerçekleşmeyecek. Halkımız kutsal toprağına bağlıdır ve oradaki işgalcileri defedecektir.

40 bin Filistinli kadın çocuk şehit edildi. 10 bin kayıp var. buna rağmen bizler dik durmaya devam edeceğiz. Bu bağlamda Mısır ve Ürdün’ün tutumunu takdir ile karşılıyoruz. bu tutumlar bizimle örtüşmekte. Tüm platformlarda da destekliyoruz. Geçmişte de söyledik, Gazze Filistin devletinin ayrılmaz asli bir parçasıdır.

Gazze’de bir başka devlet kurulamaz. Gazze olmadan bir Filistin devleti de olamaz. halkımız kırılmayacak ve teslim olmayacak. Biz Gazze’nin tekrar imarını gerçekleştireceğiz. Yüzde 70’inden fazlası yıkılsa da yapacağız.

Ümmetin desteği ile başkenti doğu Kudüs olan devletimizi yapacağız. Bu ne pahasına olursa olsun. Ne kadar zaman alırsa alsın yapacağız. Katiller savaş suçlarından dolayı kurtulamayacak. Bu suçlar da böyle zaman aşımı ile düşmez. bunlar şüphesiz hesaba çekilecek. Uluslararası kuruluşlarla devam edeceğiz.

BM güvenlik konseyi ile çalışmaya da devam edeceğiz. Halkımız destansı direnişi ile haklarını savunmakla kalmıyor bölgeye egemen olmak isteyen yayılmacı ve aç gözlü Siyonist harekete karşı Arapları savunmak adına ön saflarda yer almakta. Onlara müsaade etmeyeceğiz.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki sizlerin de kalbinde özel yere sahip. Bu konuda ödün vermemiz söz konusu değil. Kudüs’ün Türk halkının kalbindeki konumu biliyoruz. Kudüs ilk kıblemiz, Mescidi Aksa ilk kıblemiz. Sizin ve bizim için kırmızı çizgidir Kudüs. Filistin’in biz zerresini gözden çıkaran ne bizden ne de sizdendir. Burası bizlere dinin ve tarihin emanetidir.

Bugün Yahudiler, ABD’deki Yahudiler, yüzde 40’ı İsrail’i suçlu görmektedir. İnsanlık düşmanlığa karşı dik duruş gösteriyor. Böyle bir durumda İsrail’in yaptığı işkencelere karşı, aç bırakma politikalarına kaşı uluslararası kuruluşlar sessiz kalamaz. Bir an önce durdurulmaları için reaksiyon göstermeliler.

10 bin kadın ve erkek İsrail’de tutsak tutulmakta. Bizler ülkemizin birliği için samimi şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Kendi aramızdaki görüşmeler devam ediyor. Uzlaşıyı ne kadar hızlı tesis edersek zafere de o kadar hızlı ulaşırız. Zafere ulaşmanın en güçlü yolu ulusal birliktir.

Dostlarımıza teşekkür etmek istiyoruz, bu erdemli sonuca ulaşmak için. Bizler ulusal uzlaşıyı gerçekleştirmedikçe kafamızın rahat etmesi mümkün değil. Ne kadar güzel parlamento başkanı ve farklı partilerden yardımcısı var. Türkiye’ye teşekkür ediyorum, Gazze’ye on binlerce ton yardım gönderdi.

Türkiye hastanelerinde Filistinlileri kabul etti. Her alanda varlık göstererek Filistin’in hakkını savundular. Dezenformasyona karşı durdular. Özellikle Netanyahu’nun kongredeki yalanı ne ilk olacak ne son olacak. Vicdan sahibi tüm dostlarıma teşekkür ediyorum tekrar. İsrail’in yalanlarına aklı başında olan kimse inanmaz. BM’nin ilgili kuruluşları, son olarak İsrail’i suçlu bulmuştur ve 150 binden fazla şehidin verildiği saldırılardan dolayı İsrail’i suçlu bulmuştur.

Filistin halkı evsiz yurtsuz bırakılmıştır. Buna rağmen ABD, veto hakkını kullanmıştır. Tam 3 kez… İsrail’in düşmanca saldırılarına tüm dünyanın dur dediği yerde ABD rahatça veto hakkını kullanıyor. Karşılığında 14 ülke savaş dursun diyor.

İsrail Gazze şeridini Filistin kurtuluş örgütünden uzaklaştırmaya çalışıyor. Kudüs-ü Şerif Filistin’in ebedi başkentidir. Filistin halkının tüm kesimleriyle İsrail’in işgalinin bir karış toprakta dahi Gazze’de varlık göstermesini kabul edemez.

Bizim önceliğimiz bugün İsrail saldırganlığının hangi yöntemle olursa olsun durdurulması, İsrail’in topraklarımızdan uzaklaştırılması ve yine 48 ve 67’deki Filistinlilerin topraklarından edilmesine karşıyız. İşgal güçlerinin faaliyetlerinin durdurulması gerek.

80 tane karar var şimdiye kadar alınan ama ABD’nin tutumundan dolayı 1 tanesi bile uygulanamadı. Askeri yöntemler sonuç getirmeyecektir. Filistin’in meşru hakkına dayalı yöntemler barışı getirebilir. İsrail’in kısmi çözümlere yönelmesi doğru değildir.

Gazze tümüyle bizimdir. Batı Şeria ve Kudüs gibi onlar da bizimdir. Biz topraklarımızı bir karşı dahi olsa parçalayan çözüme eyvallah demiyoruz. Bundan dolayı burada sizlerin huzurunuzda bir şeyi duyurmak istiyorum; önümüzde bir çözüm kalmadı. Ben, Filistin liderliğindeki kardeşlerimle Gazze’ye gitme kararı aldım, bunu yapacağım. Bütün gücümle bunu gerçekleştireceğim. Bunun bedeli hayatımız da olsa benim hayatım Gazze’deki bir çocuğun hayatından daha değerli değildir.

Bizler İslam’ın hükmünü uyguluyoruz: Ya zafer ya şehadet… Burada bu makamda uluslararası bir platformda konuşuyorum. Bütün Arap ve İslam liderlerini, BM yetkililerini bu insani görevi birlikte yerine getirmeye çağırıyorum. Amaç barış ise bunu yapalım diyoruz.

Güvenlik kuruluna da çağrıda bulunuyorum; uygulanmayan 80 kararı veren kurula sesleniyorum: Bizler Gazze’den sonra Kudüs-ü Şerif’e yöneleceğimizi söylemek istiyorum. Ebedi başkentimize gideceğim. Bizler, gece gündüz Filistin’in daha fazla tanınması için çalışıyoruz. 149 devlet bizi tanıdı. Onları ise 50 devlet tanıdı. Biz bunu devam ettireceğiz. En sonuncusu Ermenistan’dı. Bu tür tanımaların devam etmesi için çalışmaya devam edeceğiz.

BM’de tam üyeliği elde etmek istiyoruz. 14 milyon nüfusa sahibiz biz. 2012 yılında bizler gözlemci üye sıfatını Genel Kurul’da çıkarmayı başardık. O sırada bile ABD, bunu gerçekleştirmemek için elinden geleni yapmıştı ama başarısız olmuştu. Bizler 120’den fazla anlaşmaya taraf olmayı başardık. Diğerlerine de katılacağız, bu bizim hakkımız.

Bizler barışçıl halk hareketinden geliyoruz. İşgal bitene kadar yolumuza devam edeceğiz. Uluslararası Divan’a gitmek için 2 yıl çalıştık ve Genel Kurul’un kararını elde edebildik. Bu karar ile İsrail’in Filisin halkının hakkını ihlal etmesi, işgali, Kudüs’ün kimliğinin değiştirilmesi, ırkçılık ve İsrail’in diğer uygulamaları, suçlarının hukuki karşılığı soruldu. 15 yargıçlı bir mahkeme… Bu mahkeme İsrail’den 8 maddelik tavsiyeyi yerine getirmesini istemiştir.

Farklı platformlarda çalışmaya devam etmeliyiz. Artık dünya adaletin, zulmün ne anlama geldiğini anlıyor. İnşallah bizler ABD’yi, Filistin’i tanımaya mecbur bırakana kadar devam edeceğiz.”

Mahmud Abbas’ın ziyareti nasıl gelişti?

Filistin Özerk Yönetimi’nde 19 yıldır devlet başkanlığını sürdüren, Hamas’ın 7 Ekim saldırısı ve ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik çok sayıda sivilin ölümüne yol açan operasyonları nedeniyle otoritesi sarsılan Abbas, Ankara’ya en son 5 Mart 2024’te gelmişti.

Türkiye’den önce Rusya’ya giden ve Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya gelen Abbas’ın 14-15 Ağustos’taki Ankara ziyareti ile ilgili tartışmalar Temmuz ayının son günlerinden itibaren gündemin üst sıralarında yer almaya başlamıştı.

Netanyahu’nun 25 Temmuz’da ABD Kongresi’nde yaptığı konuşma ve Kongre üyelerince sıcak karşılanması Türkiye’de tepkiye yol açmıştı.

Netanyahu’nun konuşmasının yanı sıra Gazze’ye yönelik saldırıların devam etmesi ve insani durumun giderek ağırlaşması AKP ile son dönemde tabanları açısından rekabet içinde olan Yeniden Refah Partisi’nin iktidar üstündeki Filistin baskısını artırmasına yol açmıştı.

Yeniden Refah Partisi Milletvekili Doğan Bekin TBMM’de 25 Temmuz’da düzenlediği basın toplantısında Netanyahu’nun ABD Kongresinde konuşma yapmasına tepki göstererek, Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ile Netanyahu’yu kongrede protesto eden ABD Temsilciler Meclisi üyesi Rashida Tlaib’in “onur konuğu” olarak TBMM’ye davet edilmesi çağrısında bulunmuştu.

Bunun üzerine ise Erdoğan 27 Temmuz’da Rize’de Sivil Toplum Kuruluşları buluşmasında Abbas ile ilgili hoşnutsuzluğunu “Bazı siyasi partiler ‘Hükümet Filistin Başkanını Türkiye’ye davet etsin ve Parlamentoda konuştursun’ diyor. Size davet etmediğimizi kim söylüyor? Davet ettiğimiz halde gelmeyen Sayın Abbas, kusura bakmasın önce bizden ayrıca özür dilemesi lazım. Davet ettik gelmedi. Bekliyoruz bakalım gelebilecek mi?” sözleriyle ortaya koymuştu.

Paylaşın

Tunç Soyer, CHP Genel Başkanlığı İçin Aday

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile buluşan eski İzmir Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Tunç Soyer kendisi hakkında yapılan adaylık haberlerini doğruladı.

Gazeteci Barış Yarkadaş’a konuşan Tunç Soyer, “’Bu ülkenin aydınlık geleceğine inanmış ve bunun için hiç durmaksızın çalışmış bir insan olarak mücadeleye devam edeceğim. Elbette genel başkanlık da bu mücadelenin verileceği en önemli görevlerden biridir” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu ile yemekte buluşması ilgili bilgi veren Tunç Soyer, şu ifadeleri kullandı: “Çok verimli bir konuşma oldu, partiden çok Türkiye’yi konuştuk. Bu ülkenin aydınlık geleceğine inanmış ve bunun için hiç durmaksızın çalışmış bir insan olarak mücadeleye devam edeceğim.

Elbette Genel Başkanlık da bu mücadelenin verileceği en önemli görevlerden biridir ve ben dillendirmeden bu göreve layık görülmek büyük bir gururdur. Bu süreçte, nerede ihtiyaç varsa orada olacağım. Hayatı iyileştirme sanatı olarak gördüğüm siyaseti, bedeli ne olursa olsun, son nefesime kadar sürdüreceğim ve bu inancı paylaşanlarla birlikte çalışmaya ve siyaset üretmeye devam edeceğim.”

Tunç Soyer adaylık mesajı vermişti

Daha önce Gerçek Gündem’den Altan Sancar’a konuşan Tunç Soyer, “Soruları cevaplamak için henüz erken” demişti. Siyasetten kopmadığını ve siyasi hayatını farklı biçimlerde devam ettireceğini dile getiren Soyer, “Ülkemize hizmet etmeye devam edeceğiz. Bunun biçimi ve yolu üzerine görüşmeler yapıyoruz” ifade etmişti.

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun daveti üzerine bugün bir yemek yiyeceklerini söyleyen Soyer, Kılıçdaroğlu ile birlikte Hacıbektaş’taki törenlere de katılacağını dile getirmişti.

Soyer, kararını henüz vermediğini söyleyerek bu kararı verdiğinde kamuoyuna duyuracağını söyledi ve “Yorum yapmak ve konuşmak için henüz erken. Karar verdiğimde kamuoyu ile paylaşacağım. Şimdi ne söylersek farklı yerlere çekilecek” diye konuşmuştu.

Paylaşın

Ümit Özdağ’dan Meral Akşener’e: İsmi Mahkemede Söylerim

Merak Akşener’in kendisi hakkında dava açacağına ilişkin sözlerine yanıt veren Ümit Özdağ, “Dava açılırsa ben de gerekeni mahkemede söylerim. Nasıl kamuoyu önünde söylediysem” dedi.

Meral Akşener, kendisini “ihanet” etmekle suçlayan Kemal Kılıçdaroğlu ve “Erdoğan’ı seçtiren kişi” olmakla itham eden Ümit Özdağ’ı mahkemeye vereceğini söylemişti.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, YouTube’da Bu Kanal isimli kanalda gazeteci Mine Özbek’in konuğu olmuş ve şu iddialarda bulunmuştu:

“Meral Hanım aday oldu, Muharrem İnce aday oldu. Partisinden az oy aldı. Akşener’in çalışmalarını yapan bir şirket vardı. Ben partiden ayrıldıktan sonra bana geldi. ‘Hocam Meral Hanım ile konuştum beni dinlemedi. Ankara’da buluştuk beni dinlenilmeyen odaya götürdü. ‘Bana nedeni sorma adamı Cumhurbaşkanı seçiyoruz. Eğer adımı verirseniz inkar ederim’ dedi.”

Bu cümleler üzerine Meral Akşener, kendisini “ihanet” etmekle suçlayan Kemal Kılıçdaroğlu ve “Erdoğan’ı seçtiren kişi” olmakla itham eden Ümit Özdağ’ı mahkemeye vereceğini söyledi:

“Ümit Özdağ’ı da veriyorum. Ona da bugüne kadar çok hoşgörülü davrandım. Bir parti kurdu, bizden ayrıldı. Mümkün olduğunca dikkat ettim. Ama bugün itibarıyla onu da veriyorum ki yalanlamamıştım onun kurduğu cümleleri. Mahkemede yalanlayacağım Özdağ’ı da. Hep beraber göreceğiz. Bana iftira atan elinde belge bilgi olduğunu iddia eden herkesi mahkemeye vereceğim. ‘Getir bakalım belgeni’ diye. Herkes kaçıyor.”

Sözcü yazarı Aytunç Erkin’e konuşan Ümit Özdağ, “Meral Akşener dava açma konusunda serbest. Ama bu bir hukuki mesele değil siyasi mesele. Mahkemenin bu konuda ne söyleyeceğini ben de çok merak ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hukuki hakkını kullanacaktır. Dava açılırsa ben de gerekeni mahkemede söylerim. Nasıl kamuoyu önünde söylediysem” diye konuştu.

Özdağ, Akşener’in Cumhur İttifakı’na katılacağına ilişkin kulislerde konuşulan söylentilerle ilgili olarak da, “Meral Akşener benim için siyasi bir figür değil bir yere konumlandırmıyorum. Ama siyasete devam edeceğini ve siyasete devam ediş ekseninin de Cumhur İttifakı olacağını düşünüyorum” görüşünü ifade etti. Özdağ, “Aytunç Bey, ben 2023 seçimlerinden altı ay önce Kayseri Kent Tv’de Meral Akşener’in masadan kalkacağını söyledim. Masaya döndükten sonra da eğer seçimi Erdoğan kazanırsa Akşener seçim sonrasında Cumhur İttifakı’na yaklaşacak dedim” diye ekledi.

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KısaDalga’ya haftasonu verdiği röportajda, Meral Akşener’in haziran ayında sürpriz bir kararla Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gidip Erdoğan’la görüşmesine ilişkin şunları söylemişti:

6 lider Türkiye’yi nasıl yöneteceğimiz konusunda bir ortak mutabakat metni üzerinde anlaşmışsak (ki bu metin bizim demokrasi tarihimiz açısından çok değerlidir), Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçişte yapılacak Anayasa değişiklikleri konusunda anlaşmışsak masadan kalkma ve tekrar masaya dönme süreci yaşamamalıydık. Sayın Akşener’i daha sonraki süreçte Saray’da görünce doğrusunu isterseniz şaşırmadım… Yaşadığımız bu topraklarda maalesef ihaneti de görebiliyoruz.

Gazeteci Fatih Altaylı, Ümit Özdağ’ın, “Çok meşhur bir şirket. İsmi de sahibinin soyadı” dediği anket şirketi ve sahibinin Gezici Araştırma-Murat Gezici olduğunu söyledi.

Fatih Altaylı’nın Youtube kanalındaki programında aktardığına göre Ümit Özdağ bazı kişilerin Akşener’in bu cümleyi kendisine kurduğunu sandığını ve yanlış anlaşılmayı düzeltmek istediğini söyledi. Altaylı’yı telefonla arayan Özdağ, Meral Akşener’in “Adamı cumhurbaşkanı seçiyoruz” sözünü Murat Gezici’ye söylediğini aktardı.

Paylaşın

Özel’den Parti Teşkilatlarına “Seçime Hazır Olun” Talimatı

Yerel seçimlerde birinci parti çıkan CHP’de genel başkanı Özgür Özel’in, il başkanları toplantısında parti örgütü yöneticilerine “Her an seçime hazır olun” talimatı verdiği belirtildi.

İl başkanlarının ise, “Sahadayız. Yarın seçim olacakmış gibi çalışıyoruz. Her şeye hazırız” değerlendirmesi yaptığı ifade edildi.

CHP’li kurmaylar da seçimin zamanında olmayacağını, sandığın 2028’den önce gündeme geleceğini düşündüklerini belirterek, “2025 sonbaharı ya da en geç 2026’nın ilkbaharında seçim olacağını” savunuyor.

31 Mart yerel seçimlerinden birinci parti olarak çıkan Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel sık sık “Geçim yoksa seçim var” sözüyle erken seçimi gündeme getiriyor. Özel, anketlerde birinci parti çıktıklarını da vurguluyor.

Özgür Özel’in, il başkanları toplantısında parti örgütü yöneticilerine “Her an seçime hazır olun” talimatı verdiği belirtildi. Milliyet’ten Mehtap Gökdemir’in haberine göre; toplantıda il başkanlarına, Eylül ayından sonra “daha aktif bir dönem” yaşanacağı aktarılarak, bu konuda da hazırlıklarını yapmaları istendi.

Özel’in talimatı doğrultusunda sahaya inen örgütler, “yarın seçim olacakmış” gibi çalışmalara başladı. İlçe ilçe, mahalle mahalle gezdiklerini belirten il başkanları, “Sahadayız. Yarın seçim olacakmış gibi çalışıyoruz. Her şeye hazırız” değerlendirmesini yaptı.

CHP’li kurmaylar da seçimin zamanında olmayacağını, sandığın 2028’den önce gündeme geleceğini düşündüklerini belirterek, “2025 sonbaharı ya da en geç 2026’nın ilkbaharında seçim olacağını” savunuyor.

Paylaşın

Diyanet İşleri Başkanlığı, Takvimi İçin 61 Milyon Lira Ödeyecek

Son dönemde yaptığı harcamalarla dikkat çeken Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), 2025 yılı için 3 milyon 115 bin adet takvim bastırdı. DİB, bu takvimler için 61 milyon 677 bin lira ödeyecek.

Bütçesiyle, lüks otellerde düzenledikleri toplantılar ve son dönemde de hac ziyareti gündemiyle gündemden düşmeyen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) harcamaları dikkati çekmeye devam ediyor.

Diyanetin son dönemde yaptığı harcamalardan biri de 2025 için 61 milyon 677 bin TL’ye 3 milyon 115 bin adet takvim bastırması oldu.

Sözcü’den Deniz Ayhan’ın haberine göre, 2024 için 44 milyon 155 bin TL’ye bastırdığı takvimde vatandaşa “Açlık ve yoksulluk imtihandır” nasihatinde bulunan Diyanet’in son dönemde yaptığı harcamalardan bazıları da şöyle:

“Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a 2024 yılı için Audi A8 marka araç tahsis edildi. Diyanet, tepkilerin ardından tasarruf tedbirleri gereğince Audi’yi otoparka kaldırmıştı. Erbaş’ın makam aracı olarak 3 adet Mercedes, bir adet TOGG ve bir adet de Mercedes Vito bulunuyor.

Diyanet toplantılar için 5 yıldızlı termal ve spa otelleri seçiyor. Dünya İslam Bilginleri İstişare Zirvesi de geceliği 6 bin lira olan İstanbul Şişli’deki lüks otelde yapıldı. Diyanet, Trabzon’daki Hafız Ali Haydar Özak Dini İhtisas Merkezi’nde bu yılki gıda malzemeleri için 7 milyon 885 bin 525 TL ödedi.

Yaklaşık 2.5 milyon kişi hac sırası beklerken, Diyanet yönetimindeki isimlerin ‘Mücamele’ adı verilen özel vizeyle hacca gidiyor. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın eşi Seher Erbaş da 5 kez kurasız hacca gitti.”

Paylaşın

Türkiye’de Adalete Güvenenlerin Oranı Yüzde 19,2

Asal Araştırma’nın adalet sistemine ilişkin yaptığı ankete katılan katılımcıların yüzde 19,2’si adalete güvendiğini, yüzde 70,5’i ise adalete güvenmediğini belirtti.

Ankete katılan katılımcıların yüzde 10,3’ü ise bir fikri olmadığını söyledi.

Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının çiğnendiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının tanınmadığı Türkiye’de adalete olan güven giderek azalıyor.

Asal Araştırma’nın Türkiye’deki adalet sistemine ilişkin halkın görüşlerinin yer aldığı ankette dikkat çeken sonuçlar yer aldı.

26 ilde 10 – 17 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen ankete 18 yaş üzeri toplam 2 bin kişi katıldı. Katılımcılara “Türkiye’deki adalet sistemine güveniyor musunuz?” sorusu yöneltildi.

Katılımcıların yüzde 19,2’si ‘Evet güveniyorum’ dedi. Katılımcıların yüzde 70,5’i kapsayan büyük bir çoğunluk ise ‘Hayır güvenmiyorum’ yanıtını verdi. Katılımcıların yüzde 10,3’ü ise ‘Fikrim yok/cevap yok’ yanıtını verdi.

Paylaşın