Türkiye’de yaşlı nüfusun en yüksek olduğu il Sinop

TÜİK’in 2020 yılı ‘İstatistiklerle Yaşlılar’ çalışmasının sonuçlarına göre, yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il Sinop oldu. Sinop’u Kastamonu ile Artvin izledi. Yaşlı nüfus oranının en düşük olduğu il ise Şırnak oldu. Şırnak’ı Hakkari ile Şanlıurfa izledi.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2020 yılına ilişkin ‘İstatistiklerle Yaşlılar’ çalışmasının sonuçlarını açıkladı. TÜİK’in açıkladığı veriler şöyle;

Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 2015 yılında 6 milyon 495 bin 239 kişi iken son beş yılda yüzde 22,5 artarak 2020 yılında 7 milyon 953 bin 555 kişi oldu. Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı ise 2015 yılında yüzde 8,2 iken, 2020 yılında yüzde 9,5’e yükseldi. Yaşlı nüfusun 2020 yılında yüzde 44,2’sini erkek nüfus, yüzde 55,8’ini kadın nüfus oluşturdu.

Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2025 yılında yüzde 11,0, 2030 yılında yüzde 12,9, 2040 yılında yüzde 16,3, 2060 yılında yüzde 22,6 ve 2080 yılında yüzde 25,6 olacağı öngörüldü.

Yaşlı nüfusun yüzde 63,8’inin 65-74 yaş grubunda yer aldığı görüldü

Yaşlı nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde, 2015 yılında yaşlı nüfusun yüzde 61,3’ünün 65-74 yaş grubunda, yüzde 30,7’sinin 75-84 yaş grubunda ve yüzde 8,0’ının 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı görülürken, 2020 yılında yüzde 63,8’inin 65-74 yaş grubunda, yüzde 27,9’unun 75-84 yaş grubunda ve yüzde 8,4’ünün 85 ve daha yukarı yaş grubunda yer aldığı görüldü.

Türkiye nüfusunun yaş yapısı değişti

Yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının %10’u geçmesi nüfusun yaşlanmasının bir göstergesidir. Türkiye’de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hız ile artış gösterdi.

Küresel yaşlanma süreci olarak adlandırılan “demografik dönüşüm” sürecinde olan Türkiye’de, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalma ile birlikte sağlık alanında kaydedilen gelişmeler, yaşam standardının, refah düzeyinin ve doğuşta beklenen yaşam süresinin artması ile nüfusun yaş yapısı şekil değiştirdi. Çocuk ve gençlerin toplam nüfus içindeki oranı azalırken yaşlıların toplam nüfus içindeki oranı artış gösterdi. Türkiye, oransal olarak yaşlı nüfus yapısına sahip ülkelere göre hala genç bir nüfus yapısına sahip olsa da, yaşlı nüfus sayısal olarak oldukça fazladır.

Türkiye nüfusunun ortanca yaşı yükseldi

Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşıdır. Nüfusun yaşlanması ile ilgili bilgi veren göstergelerden biri olan ortanca yaş, 2015 yılında 31,0 iken 2020 yılında 32,7 oldu. Ortanca yaş 2020 yılında erkeklerde 32,1, kadınlarda 33,4 olarak gerçekleşti.

Nüfus projeksiyonlarına göre, ortanca yaşın 2025 yılında 34,1, 2030 yılında 35,6, 2040 yılında 38,5, 2060 yılında 42,3 ve 2080 yılında 45,0 olacağı öngörüldü.

Yaşlı bağımlılık oranı 2020 yılında yüzde 14,1 oldu

Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı, 2015 yılında yüzde 12,2 iken bu oran 2020 yılında yüzde 14,1’e yükseldi.

Nüfus projeksiyonlarına göre, yaşlı bağımlılık oranının 2025 yılında yüzde 16,4, 2030 yılında yüzde 19,6, 2040 yılında yüzde 25,3, 2060 yılında yüzde 37,5 ve 2080 yılında yüzde 43,6 olacağı öngörüldü.

Türkiye, yaşlı nüfus oranına göre sıralamada 167 ülke arasında 66. sırada yer aldı

Nüfus tahminlerine göre 2020 yılı için dünya nüfusunun 7 milyar 693 milyon 348 bin 454 kişi, yaşlı nüfusun ise 729 milyon 887 bin 660 kişi olduğu tahmin edildi. Bu tahminlere göre dünya nüfusunun yüzde 9,5’ini yaşlı nüfus oluşturdu. En yüksek yaşlı nüfus oranına sahip ilk üç ülke sırasıyla yüzde 33,5 ile Monako, yüzde 28,5 ile Japonya ve yüzde 22,9 ile Almanya oldu. Türkiye, 167 ülke arasında 66. sırada yer aldı.

Bir birey 65 yaşına ulaştığında yaşaması beklenen ömür ortalama 18,0 yıl oldu

Hayat Tabloları, 2017-2019 sonuçlarına göre, doğuşta beklenen yaşam süresi Türkiye geneli için 78,6 yıl, erkekler için 75,9 yıl ve kadınlar için 81,3 yıl oldu. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşamakta olup, doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,4 yıl oldu.

Türkiye’de 65 yaşına ulaşan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 18,0 yıl oldu. Erkekler için bu sürenin 16,3 yıl, kadınlar için 19,6 yıl olduğu gözlendi. Diğer bir ifade ile 65 yaşına ulaşan kadınların erkeklerden ortalama 3,3 yıl daha fazla yaşayacağı tahmin edildi. Beklenen yaşam süresi 75 yaşında 11,0 yıl iken 85 yaşında 6,0 yıl oldu

Yaklaşık her 4 haneden birinde en az bir yaşlı fert bulunduğu görüldü

Türkiye’de 2020 yılında toplam 24 milyon 604 bin 86 haneden 5 milyon 903 bin 324’ünde yaşlı nüfus olarak tanımlanan, 65 ve daha yukarı yaşta en az bir fert bulunduğu görüldü. Diğer bir ifadeyle, hanelerin %24,0’ında en az bir yaşlı fert yaşadığı görüldü.

Türkiye’de 1 milyon 478 bin 346 yaşlının tek başına yaşadığı görüldü

En az bir yaşlı fert bulunan 5 milyon 903 bin 324 hanenin 1 milyon 478 bin 346’sını tek başına yaşayan yaşlı fertler oluşturdu. Bu hanelerin yüzde 75,3’ünü yaşlı kadınlar, yüzde 24,7’sini ise yaşlı erkekler oluşturdu.

Yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il Sinop oldu

Yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il, 2020 yılında yüzde 19,8 ile Sinop oldu. Bu ili yüzde 18,6 ile Kastamonu, yüzde 17,1 ile Artvin izledi. Yaşlı nüfus oranının en düşük olduğu il ise yüzde 3,4 ile Şırnak oldu. Bu ili yüzde 3,6 ile Hakkari, yüzde 4,0 ile Şanlıurfa izledi

Yaşlı nüfus oranı il düzeyinde yıllara göre incelendiğinde, toplam nüfus içinde yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il sayısı 2015 yılında 6 iken, 2020 yılında 18 oldu. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının en yüksek olacağı il sayısının 2025 yılında 33’e çıkacağı tahmin edildi

Toplam nüfus içinde yaşlı nüfus oranının yıllara göre en düşük olduğu illerin, genç nüfus yapısına sahip olan Şanlıurfa, Şırnak ve Hakkari olduğu görüldü.

Türkiye’de 100 yaş ve üzerinde 5 bin 780 yaşlı olduğu görüldü

Yaşlı nüfusun yüzde 0,1’ini oluşturan 100 yaş ve üzerindeki yaşlı kişi sayısı, 2020 yılında 5 bin 780 oldu. Türkiye’de 100 yaş ve üzerinde en fazla yaşlıya sahip ilk üç il sırasıyla 800 kişi ile İstanbul, 267 kişi ile Ankara ve 262 kişi ile İzmir iken en az yaşlıya sahip ilk üç il ise sırasıyla 5 kişi ile Bayburt, 6 kişi ile Bartın ve 7 kişi ile Ardahan oldu.

Eğitimli yaşlı nüfus oranı arttı

Okuma yazma bilmeyen yaşlı nüfus oranı, 2015 yılında yüzde 21,9 iken 2019 yılında yüzde 16,9’a düştü. Okuma yazma bilmeyen yaşlı kadınların oranının, 2019 yılında yaşlı erkeklerin oranından 4,8 kat fazla olduğu görüldü. Okuma yazma bilmeyen yaşlı kadınların oranı yüzde 26,0 iken yaşlı erkeklerin oranı yüzde 5,4 oldu

Eğitim durumuna göre yaşlı nüfus incelendiğinde, 2015 yılında yaşlı nüfusun yüzde 43,0’ı ilkokul mezunu, yüzde 5,2’si ortaokul veya dengi okul/ilköğretim mezunu, yüzde 5,6’sı lise veya dengi okul mezunu, yüzde 5,4’ü yükseköğretim mezunu iken 2019 yılında ilkokul mezunu olanların oranı yüzde 45,5’e, ortaokul veya dengi okul/ilköğretim mezunu olanların oranı yüzde 7,3’e, lise veya dengi okul mezunu olanların oranı yüzde 7,5’e, yükseköğretim mezunu olanların oranı ise yüzde 7,0’a yükseldi.

Yaşlı nüfusun eğitim durumu cinsiyete göre incelendiğinde, cinsiyetler arasında önemli farklılıklar olduğu gözlendi. Bitirilen tüm eğitim düzeylerinde yaşlı erkek nüfus oranının yaşlı kadın nüfus oranından daha yüksek olduğu görüldü.

Eşi ölmüş yaşlı kadınların oranı, eşi ölmüş yaşlı erkeklerin oranının 4 katı oldu

Yaşlı nüfus yasal medeni duruma göre incelendiğinde, cinsiyetler arasında önemli farklılıklar olduğu görüldü. Yaşlı erkek nüfusun 2020 yılında yüzde 1,2’sinin hiç evlenmemiş, yüzde 83,8’inin resmi nikahla evli, yüzde 3,4’ünün boşanmış, yüzde 11,6’sının eşi ölmüş olduğu görülürken yaşlı kadın nüfusun yüzde 2,6’sının hiç evlenmemiş, yüzde 45,8’inin resmi nikahla evli, yüzde 3,8’inin boşanmış, yüzde 47,7’sinin ise eşi ölmüş olduğu görüldü.

Yaşlı nüfusun yoksulluk oranı yüzde 14,2 oldu

Gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarına göre, eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %60’ına göre hesaplanan yoksulluk oranı, 2015 yılında Türkiye geneli için yüzde 21,9 iken 2019 yılında yüzde 21,3 oldu. Bu oran, yaşlı nüfus için 2015 yılında yüzde 18,3 iken 2019 yılında yüzde 14,2 oldu.

Yaşlı nüfusun yoksulluğu cinsiyete göre incelendiğinde, yoksul yaşlı erkek nüfus oranı 2015 yılında yüzde 17,8 iken 2019 yılında yüzde 12,1 oldu. Yoksul yaşlı kadın nüfus oranı ise 2015 yılında yüzde 18,6 iken 2019 yılında yüzde 15,9 oldu.

Yaşlı nüfusun işgücüne katılma oranı yüzde 12,0 oldu

İşgücü istatistiklerine göre, işgücüne katılma oranı 2015 yılında 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus için  yüzde 51,3 iken 2019 yılında yüzde 53,0’a yükseldi. Bu oran yaşlı nüfus için 2015 yılında yüzde 11,9 iken 2019 yılında yüzde 12,0 oldu. İşgücüne katılma oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkek nüfusta 2019 yılında yüzde 20,1 iken yaşlı kadın nüfusta yüzde 5,6 oldu. Yaşlı nüfustaki işsizlik oranının 2015 yılında yüzde 2,5 iken 2019 yılında yüzde 3,1 olduğu görüldü

Çalışan yaşlı nüfusun yüzde 64,7’si tarım sektöründe yer aldı

İşgücü istatistiklerine göre, istihdam edilen yaşlı nüfusun sektörel dağılımı incelendiğinde, 2019 yılında yaşlı nüfusun yüzde 64,7’sinin tarım, yüzde 28,1’inin hizmetler, yüzde 5,3’ünün sanayi, yüzde 1,9’unun ise inşaat sektöründe yer aldığı görüldü.

Yaşlı nüfusun obezite oranı arttı

Türkiye sağlık araştırması sonuçlarına göre boy ve kilo değerleri kullanılarak hesaplanan vücut kitle indeksi incelendiğinde, 2010 yılında 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusta obezite oranı yüzde 22,9 iken bu oran 2019 yılında yüzde 29,0 oldu. Yaşlı nüfusun obezite oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2010 yılında yüzde 15,2 iken bu oran 2019 yılında yüzde 19,9, yaşlı kadınlarda 2010 yılında yüzde 30,5 iken 2019 yılında yüzde 36,2 oldu.

Diğer taraftan, 2010 yılında yaşlı nüfusta normal kilolu olanların oranı yüzde 36,6 iken bu oran 2019 yılında yüzde 30,3 oldu. Normal kilolu yaşlı nüfus oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2010 yılında yüzde 40,2 iken bu oran 2019 yılında yüzde 34,9, yaşlı kadınlarda 2010 yılında yüzde 33,0 iken 2019 yılında yüzde 26,7 oldu.

Banyo yapma/duş almada zorluk yaşayan yaşlı nüfus oranı yüzde 22,1 oldu

Türkiye sağlık araştırması sonuçlarına göre 2014 yılında yaşlı nüfus içinde banyo yapma/duş almada zorluk yaşayanların oranı yüzde 19,1 iken bu oran 2019 yılında yüzde 22,1 oldu. Banyo yapma/duş almada zorluk yaşayan yaşlı nüfus oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2014 yılında yüzde 11,9 iken bu oran 2019 yılında yüzde 14,5, yaşlı kadınlarda 2014 yılında yüzde 24,6 iken 2019 yılında yüzde 28,0 oldu.

Diğer taraftan, 2014 yılında yaşlı nüfus içinde yatağa girme/kalkma veya sandalyeye oturma/kalkmada zorluk yaşayanların oranı yüzde 19,0 iken bu oran 2019 yılında yüzde 20,6 oldu. Yatağa girme/kalkma veya sandalyeye oturma/kalkmada zorluk yaşayan yaşlı nüfusun oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2014 yılında yüzde 13,2 iken bu oran 2019 yılında yüzde 14,0, yaşlı kadınlarda 2014 yılında yüzde 23,4 iken 2019 yılında yüzde 25,9 oldu.

Her gün tütün mamulü kullanan yaşlıların oranı yüzde 10,5 oldu

Türkiye sağlık araştırması sonuçlarına göre 2014 yılında yaşlı nüfus içinde her gün tütün mamulü kullananların oranı yüzde 9,3 iken bu oran 2019 yılında yüzde 10,5 oldu. Her gün tütün mamulü kullanan yaşlı nüfus oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2014 yılında yüzde 17,6 iken bu oran 2019 yılında yüzde 17,7, yaşlı kadınlarda 2014 yılında yüzde 3,0 iken 2019 yılında yüzde 4,9 oldu.

Diğer taraftan, 2014 yılında yaşlı nüfus içinde hiç tütün mamulü kullanmamış olanların oranı yüzde 58,5 iken bu oran 2019 yılında yüzde 59,4 oldu. Hiç tütün mamulü kullanmamış yaşlı nüfusun oranı cinsiyete göre incelendiğinde, yaşlı erkeklerde 2014 yılında yüzde 23,7 iken bu oran 2019 yılında yüzde 26,6, yaşlı kadınlarda 2014 yılında yüzde 85,3 iken 2019 yılında yüzde 85,2 oldu.

Yaşlılar en fazla dolaşım sistemi hastalıklarından hayatını kaybetti

Ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre, 2019 yılında ölen yaşlıların yüzde 41,5’i dolaşım sistemi hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetti. Bu hastalığı ikinci sırada yüzde 15,3 ile iyi huylu ve kötü huylu tümörler ile solunum sistemi hastalıkları, üçüncü sırada ise yüzde 5,3 ile sinir sistemi ve duyu organları hastalıkları takip etti.

Ölüm nedenleri cinsiyete göre incelendiğinde, cinsiyetler arası en önemli farkın iyi huylu ve kötü huylu tümörlerde olduğu görüldü. İyi ve kötü huylu tümörler nedeniyle hayatını kaybeden yaşlı erkeklerin oranı yaşlı kadınların oranının yaklaşık iki katı oldu. İyi ve kötü huylu tümörler nedeniyle hayatını kaybeden yaşlı erkeklerin oranı %20,0 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 10,7 oldu.

Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı arttı

Ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerine göre, Alzheimer hastalığından hayatını kaybeden yaşlıların sayısı, 2015 yılında 12 bin 59 iken 2019 yılında 13 bin 498’e yükseldi. Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı 2015 yılında yüzde 4,3 iken bu oran 2019 yılında da değişmedi.

Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı cinsiyete göre incelendiğinde, erkeklerde azalış, kadınlarda artış olduğu görüldü. Alzheimer hastalığından ölen yaşlıların oranı 2015 yılında erkeklerde yüzde 3,4, kadınlarda yüzde 5,2 iken bu oranlar 2019 yılında erkeklerde yüzde 3,2’ye düşerken, kadınlarda yüzde 5,4’e yükseldi.

Mutlu olduğunu beyan eden yaşlı bireylerin oranı yüzde 57,7 oldu

Yaşam memnuniyeti araştırması sonuçlarına göre, mutlu olduğunu beyan eden 18 ve daha yukarı yaştaki bireylerin oranı 2020 yılında yüzde 48,2 iken bu oran 65 ve daha yukarı yaştaki bireyler için yüzde 57,7 oldu. Yaşlı bireylerin genel mutluluk düzeyi cinsiyete göre incelendiğinde, 2020 yılında erkeklerin yüzde 56,1’i, kadınların ise yüzde 59,0’ı mutlu olduğunu beyan etti.

Yaşlı bireylerin mutluluk kaynağı yüzde 66,9 ile aileleri oldu

Yaşam memnuniyeti araştırması sonuçlarına göre, yaşlı bireylerin 2015 yılında en önemli mutluluk kaynağı yüzde 66,8 ile aileleri, yüzde 16,5 ile çocukları, yüzde 7,3 ile torunları, yüzde 4,7 ile eşleri, iken 2020 yılında yüzde 66,9 ile aileleri, yüzde 16,9 ile çocukları, yüzde 6,8 ile torunları ve yüzde 5,4 ile eşleri oldu.

İnternet kullanan yaşlı bireylerin oranı 5 kat arttı

Hane halkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması sonuçlarına göre, İnternet kullanan 65-74 yaş grubundaki bireylerin oranı 2015 yılında yüzde 5,6 iken bu oran 2020 yılında yüzde 27,1’e yükseldi. İnternet kullanan yaşlı bireyler cinsiyete göre incelendiğinde, erkeklerin kadınlardan daha fazla İnternet kullandığı görüldü. İnternet kullanan yaşlı erkeklerin oranı 2020 yılında yüzde 34,9 iken yaşlı kadınların oranı yüzde 20,4 oldu.

Paylaşın

TTB’den HDP’li Gergerlioğlu’na destek

Türk Tabipleri Birliği (TTB), vekilliği düşürülen HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında yaptığı açıklamada, “Bizler meslektaşları ve meslek örgütü olarak insan hakları savunucusu Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun yanındayız” ifadeleri kullanıldı. HDP’li Gergerlioğlu’na muhalefet cenahından birçok destek mesajı gelmiş durumda.

Haber Kaos/ Türk Tabipleri Birliği (TTB), TBMM Genel Kurulu’nda milletvekilliği düşürülen HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında destek açıklamasında bulundu.

“Bizler meslektaşları ve meslek örgütü olarak insan hakları savunucusu Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun yanındayız” ifadelerinin yer aldığı açıklamada, “İfade özgürlüğü kapsamında bir sosyal medya paylaşımı bahane edilerek Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında ‘terör örgütü propagandası’ suçlamasıyla 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmasını öngören yerel mahkeme kararı, Yargıtay tarafından 19 Şubat’ta onanmış ve geçen hafta Meclis’e ulaşmıştı. Son yıllarda seçme-seçilme hakkına, seçmen iradesine saygısızlık, demokrasiye darbe niteliğinde uygulamalar, benzeri kararlarla pek çok insan hakkında cezalar verilmekte ve toplumu sessizleştirmek için yargı eliyle yıldırma uygulanmaktadır.” denildi.

“Anayasa Mahkemesi kısa bir süre önce benzer bir yolla milletvekilliği düşürülen CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında hak ihlali kararı vermiş ve Berberoğlu’nun milletvekilliğine geri dönmesi sağlanmış, bir yanlıştan dönülmüştü.” hatırlatmasının yapıldığı açıklama şöyle;

“HDP Kocaeli Milletvekili ve meslektaşımız Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında verilen kesinleşmiş yargı kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda okundu. Kararın okunması ile Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürüldü.

İfade özgürlüğü kapsamında bir sosyal medya paylaşımı bahane edilerek Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında ‘terör örgütü propagandası’ suçlamasıyla 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmasını öngören yerel mahkeme kararı, Yargıtay tarafından 19 Şubat’ta onanmış ve geçen hafta Meclis’e ulaşmıştı. Son yıllarda seçme-seçilme hakkına, seçmen iradesine saygısızlık, demokrasiye darbe niteliğinde uygulamalar, benzeri kararlarla pek çok insan hakkında cezalar verilmekte ve toplumu sessizleştirmek için yargı eliyle yıldırma uygulanmaktadır.

Anayasa Mahkemesi kısa bir süre önce benzer bir yolla milletvekilliği düşürülen CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında hak ihlali kararı vermiş ve Berberoğlu’nun milletvekilliğine geri dönmesi sağlanmış, bir yanlıştan dönülmüştü.

Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu evrensel değerlere bağlı bir hekim olmanın yanı sıra bir insan hakları savunucusudur. Özellikle son dönemde cezaevlerinde yaşanan çok sayıda hak ihlalini gündeme getirmiş, insan hakları mücadelesi ile kamuoyundan önemli destek almıştır. Siyasi iktidar bir yandan İnsan Hakları Eylem Planı açıklarken, bir yandan da ihlallerin görünür olmasından rahatsız olmuş, biat ettirdiği yargıyı kullanarak Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu hakkında verdiği kararda belirtilen gerekçelere aykırı bir şekilde Dr. Gergerlioğlu’nun milletvekilliğini düşürmüştür.

Bizler meslektaşları ve meslek örgütü olarak insan hakları savunucusu Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun yanındayız.”

Paylaşın

HDP’li Gergerlioğlu, Meclis’te sabahladı

Hakkındaki kesinleşmiş yargı kararının TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla vekilliği düşen HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Meclis’te sabahladı. Sosyal medya hesabından görüntülü bir paylaşım yapan Gergerlioğlu, “Uyduruk cezalar, karar okumalar milletin verdiği vekilliği, iradeyi elimizden alamaz. Direniyorum, direniyoruz. Gerçek demokrasi nöbetimiz, direnişimiz devam ediyor” dedi.

Haber Merkezi / ‘Terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası alan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun cezası, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından onandıktan sonra, kararın TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla vekilliği düşürülmüştü.

Meclis’te sabahlayan Gergerlioğlu, sosyal medya hesabından yaptığı görüntülü paylaşımda, “Uyduruk cezalar, karar okumalar milletin verdiği vekilliği, iradeyi elimizden alamaz. Direniyorum, direniyoruz. Gerçek demokrasi nöbetimiz, direnişimiz devam ediyor” dedi.

Gergerlioğlu, açıklamasının devamında, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeyim. Ayrılmadım. Dün milletvekilliğim düşürüldü ama ben direniş yolu seçtim. Genel kuruldayım ve daha sonra HDP toplantı odasındayım. Arkadaşlarımla birlikte buradaydık geç saatlere kadar. Daha sonrasında da ben meclisten ayrılmadım ve milletvekili arkadaşlarım da refakat etti ve burada sabahladık” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

GP Lideri Davutoğlu’ndan HDP tepkisi

Yargıtay tarafından HDP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) dava açılmasına bir tepki de Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’ndan geldi. Davutoğlu, “Sonuna kadar demokrasiyi ve siyaseti savunacağız” dedi.

Haber Merkezi / Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Halkların Demokratik Partisinin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) dava açmıştı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu’da sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile davaya tepkisini dile getirirken, şunları söyledi;

“Siyasi partileri kapatmak, seçilmiş milletvekillerinin haklarını ellerinden almak Türkiye’nin önünü açmaz; toplumsal barışı bozar. 2053 hedefi koyanlar, yeni Anayasadan bahsedenler Türkiye’yi 1990’ların girdabına sokmak istiyor. Sonuna kadar demokrasiyi ve siyaseti savunacağız.”

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Halkların Demokratik Partisinin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) dava açmıştı. HDP, Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar imzasıyla bir açıklama yayımlayarak karara sert tepki göstermişti.

Öte yandan TBMM Genel Kurulu’nda, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında mahkemece verilen ve kesinleşmiş cezaya ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi okunmuştu. Genel Kurul’da okunan tezkerenin ardından Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşmüştü.

Paylaşın

ABD ve AP’den ‘HDP ve Gergerlioğlu’ açıklaması

HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekiliğinin düşürülmesi ve Yargıtay tarafından HDP hakkında AYM’de açılan kapatma davası sonrası ABD ve AP’den konuya ilişkin açıklamalar geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Price, “Türkiye’deki olayları yakından takip ediyoruz” açıklamasında bulunurken, AP’nin Türkiye konusundaki iki önemli ismi, Türkiye’yi kendi Anayasa’sındaki değerlere uymaya çağrısında bulundu.

Haber Merkezi / HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekiliğinin düşürülmesi ve Yargıtay Başsavcılığı tarafından Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) açılan kapatma davası sonrası ABD ve Avrupa Parlamentosu’ndan (AP) konuya ilişkin açıklamalar geldi.

AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor ve TBMM-AP Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eş-Başkanı Sergey Lagodinsky, Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesini ortak bir bildiriyle kınayarak Türkiye’ye Anayasa’sını anımsatırken, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, yaptığı yazılı açıklamada, HDP’nin kapatılmasına ilişkin süreci de yakından izlediklerini, bu adımı ‘Türk seçmeninin iradesini haksız yere yok saymak’ ve ‘Türk demokrasisinin altını oymak’ olarak nitelendirdi.

Sözcü Price, “Türk hükümetine, Anayasa’da yer alan güvencelere ve Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerine paralel olarak ifade özgürlüğüne saygı göstermesi çağrısında bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.

“Türk yetkilileri, Anayasası ile aynı çizgide olduğunu savundukları değerlere, Avrupa standartlarına bağlılıklarına ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere uymaya çağırıyoruz.” diyen Nacho Sanchez Amor ve Sergey Lagodinsky, kısa süre önce açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı’nı da anımsattıkları bildirileri şöyle:

“İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü”

“Cumhurbaşkanı’nın insanlık onuru, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü merkezine alan İnsan Hakları Eylem Planını sunmasından sadece iki hafta sonra, Gergerlioğlu’nun Parlamento’dan azledilmesi, gerçekliğin sancılı bir kontrolüdür. Yapılanlar, söylenenden daha önemlidir ve özellikle de bu konuda, herhangi bir yasal reform vaadinden ve AB’ye yönelik iyi niyet söylemlerinden daha yüksek sesle çıkmaktadır.”

Gergerlioğlu’nun, bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle milletvekilliğinin düşürülmesi ve tutuklanacak olmasının ciddi bir insan hakları ihlali olduğunu belirten parlamenterler ortak açıklamalarında, “Bu adım, Türkiye’nin parlamenter demokrasisine güveni daha da zedelemiştir” dedi.

Bildiride, Gergerlioğlu’nun ateşli bir insan hakları savunucusu olduğu ve “asılsız gerekçelerle, keyfi şekilde mahkum ve hapsedilmiş kişilerin sesini duyurduğu” belirtildi. “Hedef alınması ve yargılanması tesadüf değil” diyen iki parlamenter, Gergerlioğlu ile dayanışmalarını vurgularken demokrasi isteyen sivil toplum kuruluşları ve Türk vatandaşlarını desteklemeye devam edeceklerini belirtti.

TBMM Genel Kurulu’nda, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında mahkemece verilen ve kesinleşmiş cezaya ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi okunmuştu. Genel Kurul’da okunan tezkerenin ardından Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşmüştü. Gergerlioğlu, ‘terör örgütü propagandası yapmak’ suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası almıştı. Gergerlioğlu’nun cezası, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından onanmıştı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Halkların Demokratik Partisinin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) dava açmıştı. HDP, Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar imzasıyla bir açıklama yayımlayarak karara sert tepki göstermişti.

Paylaşın

Hakim ve savcı atamaları Resmi Gazete’de

261 adli yargı hakim ve cumhuriyet savcısı adayı ile 96 idari yargı  hakim adayı, yapılan ad çekme sonucu Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından atandı. Atama kararnamesi Resmi Gazete’de yayımlandı. 

Haber Merkezi / 261 adli yargı hakim ve cumhuriyet savcısı adayı ile 96 idari yargı  hakim adayı, yapılan ad çekme sonucu Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından atandı.

Atama kararnamesi 18.03. 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Atamalar, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 13. maddesi gereğince gerçekleştirildi.

Atama listesi için TIKLAYIN

 

 

 

Paylaşın

MGM’den kuvvetli sağanak yağmur uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), son dakika açıklaması ile Zonguldak ve Bartın için kuvvetli yağmur, Osmaniye ile Kahramanmaraş için ise kuvvetli sağanak ve gök gürültülü sağanak yağmur uyarısında bulunurken, yurdun doğu kesimlerde sıcaklıkların 3 ila 5 derece azalacağını duyurdu.

Haber Merkezi / Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Ülkemiz genelinin parçalı çok bulutlu, Marmara, Ege, Doğu Akdeniz, Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Isparta, Ankara, Eskişehir, Çankırı, Niğde, Nevşehir ve Kayseri çevreleri ile Antalya’nın doğu kesimlerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

Yağışların; genellikle yağmur ve sağanak, İç Ege, İç Anadolu’nun kuzeybatısı, Batı ve Doğu Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusunda karla karışık yağmur ve kar şeklinde olması bekleniyor. Yağışların; sabah saatlerinde Zonguldak ve Bartın çevrelerinde kuvvetli yağmur, öğle saatlerinden sonra Osmaniye çevreleri ile Kahramanmaraş’ın güney kesimlerinde kuvvetli sağanak ve gök gürültülü sağanak şeklinde olacağı tahmin ediliyor.

Sabah ve gece saatlerinde iç ve doğu kesimlerde buzlanma ve don olayı bekleniyor. Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu Anadolu’nun güneydoğusunda çığ oluşma tehlikesi bulunmaktadır.

Hava sıcaklığı: Doğu kesimlerde 3 ila 5 derece azalacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı tahmin ediliyor.

Rüzgar: Genellikle güney ve güneybatı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette, Doğu Akdeniz, ile Doğu Anadolu’nun doğusunda kuvvetli ve yer yer fırtına şeklinde (40-80 km/sa) esmesi bekleniyor.

Uyarılar:

Kuvvetli yağış uyarısı: Yağışların; sabah saatlerinde Zonguldak ve Bartın çevrelerinde kuvvetli yağmur, öğle saatlerinden sonra Osmaniye çevreleri ile Kahramanmaraş’ın güney kesimlerinde kuvvetli sağanak ve gök gürültülü sağanak şeklinde olması beklendiğinden sel, su basını, ulaşımda aksamalar vb.olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir.

Kuvvetli rüzgar uyarısı: Rüzgarın; Doğu Akdeniz ile Doğu Anadolu’nun doğusunda güney ve güneybatı yönlerden kuvvetli ve yer yer fırtına şeklinde (40-80 km/sa) esmesi beklendiğinden ağaç ve direk devrilmesi, çatı uçması, soba ve baca gazı kaynaklı zehirlenmeler ile ulaşımda aksamalar gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir.

Çığ uyarısı: Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu Anadolu’nun doğusunda yüksek kar örtüsü bulunan dik yamaçlarda çığ oluşma tehlikesine karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir.

Daha fazla bilgi için TIKLAYIN

Paylaşın

Yargıtay’dan HDP hakkında AYM’de kapatma davası; HDP’den sert tepki

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Halkların Demokratik Partisinin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) dava açtı. HDP, Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar imzasıyla bir açıklama yayımlayarak karara sert tepki gösterdi.

Haber Merkezi / Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Şahin, yazılı açıklamasında, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarından olan siyasi partilerin, toplumun ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sunmayı amaçlayan kurumlar olduğunu belirtti.

Siyasi partilerin bu amaçlarını evrensel ve demokratik hukuk kuralları çerçevesinde barışçıl yollarla gerçekleştirmelerinin esas olduğunu vurgulayan Şahin, bununla birlikte Anayasa’nın 68/3. fıkrasında ve Siyasi Partiler Yasası’nın 90. maddesinde, siyasi partilerin faaliyetlerini Anayasa ve kanun hükümleri çerçevesinde sürdürmeleri gerektiğinin düzenlendiğini hatırlattı.

Yine Anayasa’nın 14. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerden hiçbirinin, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlayan” faaliyetler biçiminde kullanılamayacağının öngörüldüğünü anımsatan Şahin, şunları kaydetti:

“Anayasanın 69. maddesinin 6. fıkrasında ve Siyasi Partiler Yasası’nın 103. maddesinde, bir siyasi partinin Anayasa’nın 68. maddesinin 4. fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak bu nitelikteki fiillerin işlendiğinin ve odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde karar verileceği belirtilmiş, fıkranın devamında da bir siyasi parti, bu nitelikteki fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin tüm organlarınca zımnen veya açıkça benimsendiği, yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılacağına işaret edilmiştir.”

Başsavcı Şahin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesinin 1. fıkrasında, “herkesin barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkı”na sahip olduğunun belirtildiğini, aynı maddenin 2. fıkrasında ise bu hakların kullanılmasına, ulusal ve kamusal güvenliğin korunması, kamu düzeninin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla kanunla kısıtlama getirilebileceği ilkesinin kabul edildiğini vurguladı.

Şahin, açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu:

“Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, terörün kınanmamasını dahi siyasi partilerin kapatılması için yeterli bir gerekçe olarak kabul etmiştir. Siyasi parti yönetici ve üyeleri demokratik ilkeler çerçevesinde faaliyetlerine devam etmeli, terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı olmamalı, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlamamalıdır. Bu bağlamda, Halkların Demokratik Partisi yönetici ve üyelerinin beyan ve eylemleriyle demokratik ve evrensel hukuk kurallarının kabul etmeyeceği şekilde davrandıkları, PKK terör örgütü ve bağlı örgütlerle birlikte hareket ettikleri, örgütün uzantısı olarak faaliyetlerde bulunarak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçladıkları anlaşıldığından, adı geçen siyasi partinin kapatılması Anayasa Mahkemesinden talep edilmiştir.”

HDP’den açıklama: Kapatma davası, ülke demokrasisine ve hukukuna ağır bir darbedir

HDP, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın parti kapatma davasına ilişkin olarak, Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar imzasıyla bir açıklama yayımladı.

Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesinin hatırlatılarak başlayan açıklamada “Gergerlioğlu’nun iktidarın siyasi hesapları ve hukukun çiğnenmesiyle vekilliğinin düşürüldüğü gün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı partimiz hakkında kapatma davası açmıştır” hatırlatması yapıldı.

Açıklama şu şekilde:

”AKP iktidarı, kendisine bağımlı ve taraflı hale getirdiği yargıyı, siyaseti dizayn etmek için bir sopa olarak kullanmaktadır.

Partimize yönelik kapatma davası, ülke demokrasisine ve hukukuna ağır bir darbedir. Bu iktidar, darbeci bir yönetim olarak tarihe adını yazdırmıştır. AKP, kapatma davası ile yargı üzerinden MHP’ye bir kongre hediyesi vermiş, savcılar siyasi talimatla hareket etmiştir.

Yaşananlar, AKP-MHP iktidar blokunun içine düştüğü derin acizliği de göstermektedir. Fikren, politik olarak ve sandıkta üstünlük sağlayamadıkları HDP’yi, şimdi yargı eliyle demokratik siyasetten tasfiye etmeyi hedeflemektedirler. Bu saldırganlıkları yaşadıkları derin korkudan kaynaklanmaktadır.

HDP, sadece bir parti değil aynı zamanda bir fikirdir. Bu fikir etrafında milyonlarca insan kenetlenmiş durumdadır. Milyonlarca insan siyasi iradesine ve geleceğine sahip çıkacaktır.

AKP-MHP iktidarı ise demokratik meşruiyetini yitirmiş, zor ve baskı aygıtlarıyla ayakta durmaya çalışmaktadır. AKP-MHP iktidarı şunu çok iyi bilmeli ki, ne yaparsa yapsın, asla boyun eğmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz ve demokratik siyasetten asla taviz vermeyeceğiz, demokratik direnişimizi kararlı bir mücadeleyle sürdüreceğiz.

Tüm demokrasi güçlerini, toplumsal ve siyasal muhalefeti ve halkımızı bu siyasi darbeye, hukukun ve demokrasinin açıkça tasfiye edilmesine karşı ortak mücadeleye çağırıyoruz.

Partimizin Merkez Yürütme Kurulu’nu yarın olağanüstü toplantıya çağırıyoruz. Sahip olduğumuz tarihsel mücadele geleneğiyle bu karanlık süreci atlatacağız. İnançlıyız ve kararlıyız. Mutlaka, ama mutlaka kazanacağız.”

Paylaşın

CHP’li Özkoç: Andımızı kaldıran saray iktidarıdır

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Andımızın kaldırılmasıyla ilgili yargı kararına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Andımızı kaldıran saray iktidarıdır. Şimdi mahkemelerin, kendi yönettikleri mahkemelerin ardına sığınarak, “Hayır biz yapmadık, mahkemeler böyle karar alıyor” deyip de kendilerini sıyırmaya çalışan da saray iktidarı ve onların destekçisi MHP ve mafyadır” dedi.

Haber Merkezi / CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, TBMM’de gündeme ilişkin basın toplantısı gerçekleştirdi. Özkoç , basın toplantısında, saray iktidarında, bir avuç insan zenginleşirken, halkın yoksulluk ve borç batağına saplandığını belirterek, “Bir yanda milyonerler artıyor, bir yanda intiharlar” dedi.

CHP’li Özkoç, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, hakkındaki yargı kararı okutularak vekilliğinin düşürülmesiyle ilgili, “Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, hiçbir milletvekilinin, süresi dolmadan vekilliğinin düşürülmesi doğru değildir” ifadelerini kullandı.

Özkoç, TBMM’de düzenlediği basın açıklamasında şunları söyledi:

“Erdoğan dün yaptığı açıklamada, Doğu Akdeniz’deki kargaşa ile ilgili bir tabir kullandı. Dedi ki, “kimin eli kimin cebinde belli değil”. Doğu Akdeniz’de kimin eli kimin cebindedir bilmiyorum ama Türkiye’de kimin eli kimin cebinde biliyorum. Erdoğan’ın eli, milletin cebindedir. Sarayın eli, milletin cebindedir. Türkiye, bir yanda yoksullukla uğraşırken, öbür yanda çaresizce intihar eden insanların haberleri çalkalanırken; son bir yıl içerisinde binlerce insan işsiz kalıp, işsizlik sayısı 11 milyonu aşmışken; vatandaşın borcu 244 milyar, esnafın borcu 233 milyar, çiftçinin borcu 21 milyarı artmışken; ülkenin öbür yanında bir avuç insan servetine servet katmaya devam ediyor.

Bir yıl içinde Türkiye’deki milyoner sayısı tam 82 bin 837 kişi arttı. Bir yanda yoksulluktan, çaresizlikten artan intiharlar, öbür yanda yükselen milyoner sayısı, vicdanları sızlatmaktadır. Saray iktidarı, tam da işte budur. Pandemi sürecinde Türkiye, dünyada halkın en az doğrudan destek verilen ülkelerden biridir. Milli gelirin yüzde 1,1’i kadar halka doğrudan destek yapıldı. Bu oranla Türkiye, gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerin, geri kalmış ülkelerin tamamının ortalamasının altında kaldı. Ak Parti iktidarı, pandemide acaba ne yaptı gerçekten? Halkın borcunu erteledi, borç katlandı. Bankalardan kredi kanallarını açtı. Ne oldu? Borç katlandı.

Artık Türkiye’de vadesi gelen borç, can alıyor, intiharlara neden oluyor. Çare diye önümüze yeni bir ekonomik reform paketi konuldu. Artık insanlar bu reform paketlerine hiç inanmıyorlar. Kaçıncı reform paketi? Bu reform paketleri gerçekten esnafa, işçiye, iş insanına, Türkiye’ye çare oluyor mu? Kesinlikle çare olmuyor. Fabrikalar, tersaneler, kamu arazileri Türkiye’de tek tek satıldı. Türkiye’nin ne zenginliği varsa elden çıkartıldı. Yedek akçeye kadar Türkiye’nin birikimleri yok edildi. Merkez Bankası’nın döviz rezervi ortada yok. Biz 128 milyar doları sorduk. İlk önce inkar ettiler, sonra sıkıştılar. Dövizlerin eridiğini, sattıklarını ifade ettiler.

Biz de tam bu noktada milletimize soruyoruz: Merkez Bankası gibi Türkiye’nin ekonomiyle ilgili can damarı olan Merkez Bankası, 128 milyar doların büyük bir kısmını eğer döviz alarak satışa çıkarttıysa, bunu önceden bildirdi mi kamuoyuna ve ihale yaptı mı? Soruyoruz, cevap alamıyoruz. Tam 128 milyar dolar, halkın parası, yandaşların, faiz lobilerinin cebine gitti. Bu para bizim milli gelirimizin beşte 1’i demektir. 10’dan fazla Türk Telekom demektir, 16 TÜPRAŞ demektir, 32 PETKİM, 21 ERDEMİR demektir. Yüzbinlerce insanımıza iş demektir, aş demektir, ekmek demektir. 83 milyonuz, bu para en basit hesapla Türkiye’deki büyük-küçük her bir vatandaşa, 11 bin 500 lira yardım demektir. İşte tam da söylediğimiz bu. “Para yok” diyorlar ya, para var, kimin için var? Yandaşlar için var. Faiz lobileri için var. O yüzden tekrar soruyoruz: Millete vermediğiniz 128 milyar doların, halkın cebinden çaldığınız, kasasından çaldığınız 128 milyar doların hesabını verecek misiniz, vermeyecek misiniz? Bugün vermezseniz, er geç vereceksiniz. “

“Halkın yastığının altındaki altınlar bitti”

Engin Özkoç, kuyumcuların teminat olarak kamu bankalarına 500 gram altın teminat yatırmaları yönündeki düzenleme çalışmasına işaret ederek, “Halkın yastığının altındaki altınlar bitti, şimdi kuyumculardaki altınlara göz koydular” dedi

Özkoç, “Hiç utanmadan, dünyada skandal olabilecek bir şeyin altına imza atıyorlar. Diyorlar ki, kuyumculardan 500 gram altın, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na yatırılacaktır. Ne için? Merkez Bankası rezervlerini bitirdiğiniz için. 128 milyar doları yandaşlara ve faiz lobilerine sattığınız için. Yedek akçeyi tükettiğiniz için. İşsizlik fonundaki parayı kullandığınızı için. Şimdi ne oldu şimdi? Şimdi, insanların helal kazanç ile elde ettikleri paralara göz koydunuz. Bugün bunu yapan, yarın bankadaki mevduatlara da göz koyar. Devlet bu noktaya gelmiştir” diye konuştu.

Ülkede her sektörün zor durumda olduğunu belirten Özkoç, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CHP milletvekillerinin yurdun dört bir yanını dolaştığını, halka bir araya geldiğini söyledi.

Bugün bir grup milletvekilinin de Şırnak, Hakkari, Mardin ve Urfa’da temaslarda bulunduğunu dile getiren Özkoç, “Ben de sokaklardayım, Sakarya’dayım. Bölgemde yaptığımız çalışmalarda, yük taşımacılığı yapan yani TIR şoförlüğü yapan, kamyonculukla uğraşan insanların da feryat seslerini işittik. Onlar diyorlar ki, ‘Avrupa uyum yasaları konusunda alınan kararlara saygı duyuyoruz. Evet 9 saat çalışalım, çift şoför kullanalım; peki nasıl para kazanacağız’ diyorlar. Sadece sorun dinlemiyor, sorunu konuşmuyoruz. Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla çözüm için taban fiyat uygulanması, akaryakıtta indirimli ÖTV, köprü geçişlerinde belirli saat aralıklarında indirim gibi önlemleri içeren bir düzenleme üzerinde çalışıyoruz” dedi.

CHP’li Özkoç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün dile getirdiği “Tersine beyin göçünü destekliyoruz, ülkemizin sunduğu fırsatlardan istifade etmeye davet ediyoruz” şeklindeki sözlerine işaret ederek, “Allah aşkına soruyorum; saray iktidarı bilim insanlarına ne fırsat sundu? Üniversite rektörlüklerine, AKP eski milletvekilleri atanmadı mı? Öğrencilerin başını eğmeye çalışan, damgalamaya çalışan bu iktidar değil mi? Ne Akademi’ye, ne ülkeye özgürlük getirmeyen bu iktidar değil mi?” şeklinde konuştu.

Üniversite öğrencilerinin yüzde 80’inin yurt dışına gitmek istediğini belirterek, halkın yüzde 65’inin ifade özgürlüğünün bulunmadığına inandığını ve böyle bir Türkiye’de bilim insanlarına sunulacak “fırsat” olamayacağını vurgulayan Özkoç, özetle şunları söyledi:

“Boğaziçi Üniversitesi’ndeki çocuklarımıza kampanya yaptı. Artık ülkemizde dinlenemediğimi ve istenmediğini hissediyorum. Ülkem adına çok üzgünüm” dediler. Bugün ise duruşmaları var. Arkadaşlarımız, il başkanlarımız, milletvekillerimiz, Grup Başkanvekilimiz Özgür Özel orada. Haksız uygulamalar karşısında açılan bütün mahkemelerde, patlamalarla insanlarımızın yok edildiği süren davalarda, tren kazalarında mağdur edilen insanlarımızın her davasında Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri var. Onlar, halkımızın sesi olmaya devam ediyorlar.”

“İmamoğlu’na uydurma gerekçelerle bir ceza verdiler”

Belediye Başkanlarının yetkilerini tırpanlayan Danıştay kararına da değinen Özkoç, şöyle konuştu:

“Milyonlarca insanın oyunu almış, AKP’li adaylara fark atarak seçimi kazanmış belediye başkanlarımızın elinin kolunun bağlanmasına devam ediyorlar. Önce, belediyelere yapılan yardımlara el koydular. Sonra, vatandaşa yapılan yardımları engellemeye çalıştılar. Daha sonra da belediye meclislerine takoz koydular. Erdoğan, ‘belediye meclislerindeki çoğunluk bizde, hadi bakalım bütçe yapsınlar, hadi bakalım çalışsınlar’ diye tehdit etmişti. Yani Erdoğan diyor ki: “Belediyeler AKP’li olmazsa, ben millete hizmet verdirmem” diyor. Tehdit ettiği Türkiye insanı, tehdit ettiği bizim insanlarımız ve Türkiye’nin geleceğidir.

Bugün de Ordu’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’na uydurma gerekçelerle bir ceza verdiler. Bu hukuksuz cezayı, millet iradesine saldırı olarak nitelendiriyoruz. Yol geçen yerine dönen VIP kapısından, herkes gelip geçiyor. Ama söz konusu olan İstanbul Büyükşehir’e aday olan belediye başkanımız olunca kıyametler kopuyor. Devletin ve milletin valiliğinden vazgeçenler, iktidarın ve sarayın valisi olarak jandarmalık yapıyorlar ve orada “Hayır, sen bu kapıdan geçemezsin” diye ona engel oluyorlar. Sonra da ceza veriyorlar. Ceza verdiğiniz kişi, bir kere seçimi kazanıp o seçimden sonra “bu seçim kazanılmış bir seçim değildir” diyerek, oy fazlasına rağmen ikinci bir seçime gittiğiniz, bu sefer de 16 milyon oyun çok daha fazlasında, o oyların içerisindeki en fazla oyu alarak tekrar büyükşehir belediyesine başkan olan Ekrem İmamoğlu dur. Siz onları engellemeye devam edin. Onlar milletimiz için, insanlarımız için hizmet etmeye devam edecekler.”

“ANDIMIZI KALDIRAN SARAY İKTİDARIDIR”

Andımızın kaldırılmasıyla ilgili yargı kararına da değinen Özkoç, şu değerlendirmeyi yaptı: “Siyasetçilerin ikiyüzlü olmaması gerekir. Siyasetçiler, verdikleri sözlerin arkasında durması gerekir. Ama maalesef iktidar ve iktidarın ortağı cumhur-mafya ittifakı, verdiği sözlerin arkasında değil ama yüzleri de kızarmıyor. Neden mi? Söyleyeyim; Andımızı kaldıran saray iktidarıdır.

Şimdi mahkemelerin, kendi yönettikleri mahkemelerin ardına sığınarak, “Hayır biz yapmadık, mahkemeler böyle karar alıyor” deyip de kendilerini sıyırmaya çalışan da saray iktidarı ve onların destekçisi MHP ve mafyadır. Şimdi ben buradan milletimize soruyorum: Gerçekten inanıyor musunuz? Bir barış süreci komedisi esnasında, PKK terör örgütüyle, yani Abdullah Öcalan da masaya oturmuş, yani Kandil’de Karayılan’la masaya oturmuş, devletin görevlilerini buraya göndererek Öcalan’dan ve Karayılan’dan talimat alan bu iktidar; kendileri andımızı kaldırarak, Türkiye’de bir ilke imza atan bu iktidar, “Bunun sorumlusu biz değiliz” demeye çalışıyor. Siz sadece bunu yapmadınız. Siz, tabelalardan TC’yi de kaldırmaya çalıştınız.

Siz, madalyalardan Atatürk resmini de kaldırıyorsunuz. Aslında sizin içinizden gelen şey belli, cumhuriyeti yok etmeye çalışıyorsunuz. Biz buna asla izin vermeyeceğiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve silah arkadaşlarının canı ve kanı pahasına kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin, Çanakkale Savaşı’nda Türkiye’de destan yazan insanlarımızın kanıyla sulanmış bu topraklarda cumhuriyeti, özgürlüğü, demokrasiyi, laik parlamenter sistemi sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.”

“Türkiye layık olduğu yönetime er ya da geç kavuşacak”

CHP Grup Başkanvekili Özkoç, basın toplantısının sonunda basın mensuplarının sorularını şöyle yanıtladı. HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkında yargı kararı okutularak milletvekilliğinin düşürülecek olmasına ilişkin soru üzerine Özkoç, şu karşılığı verdi:

“Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun, hiçbir milletvekilinin, milletvekilliği süresi bitmedikten sonra milletvekilliğinin düşürülmesi doğru değildir.

Bunun örneğini Enis Berberoğlu’nda gördük. Enis Berberoğlu ile hukuk dışı bir yol izlenerek, Meclis Başkanı’nın da alet olduğu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekilliğinin düşürülmesi için alınan karar okutularak milletvekilliği düşürüldü. Şimdi Enis Berberoğlu nerede? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde. İnsanları mahkemeler kurarak, FETÖ terör örgütünün yollarını ve yöntemlerini deneyen; FETÖ terör örgütüyle kol kola girip de Haberal’ları Tuncay Özkan’ları, Soysal’ları, subaylarımızı, genelkurmay başkanımızı, akademisyenleri, yazar-çizerlerimizi cezaevlerinde tutanlar, yaptıklarından vazgeçmiyorlar. Onlar, genelkurmay başkanımızın yerine Fethullahçı Terör Örgütüne mensup subay ve generalleri getirerek bir darbeye neden oldular. Şimdi de Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda milletvekillerine sopa gösteriyorlar. Yargıyı teslim almışlar. Teslim aldıkları yargıyla, milletvekillerinin vekilliklerini düşürüyorlar. Belediye başkanlarının, belediye başkanlıklarını düşürüp kayyum atıyorlar. Derneklerin yönetim kurullarına varıncaya kadar, bir tek kişi dahi suça karışırsa dernekleri kapatmaya çalışıyorlar. Halkı susturmaya çalışıyorlar.

Neden mi? Çünkü Türkiye’yi yönetemiyorlar. Neden mi? Türkiye açlıkla karşı karşıya. Neden mi? Pandemi sürecini doğru yönetemedikleri için insanlarımız, sağlıkçılarımız ölüyor. Neden mi? Yedek akçeye varıncaya kadar her şeyi sıfırladıkları için, şu anda Türkiye açlık ve yoksullukla karşı karşıya.

Peki, milletin sesi kim? Milletin sesi, vekiller. Onun için ne yapıyorlar? Onları da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden yok etmeye çalışıyorlar.

Diyorlar ki “Gerekirse parti kapatırız. Sonra muhalefeti değiştiririz. Biz muhalefete de provokasyon yaparız, çeşitli oyunlar yaparız, onları terörle ilişkiliymiş gibi gösteririz, böyle bir algı yaratmaya çalışırız ve muhalefeti de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden yok eder, yandaş muhalefet anlayışı dizayn ederiz” diyorlar. Ama buradan sözümüz söz, Cumhuriyet Halk Partisi ve Millet İttifakının milletvekilleri olarak, asla vazgeçmeyeceğiz. Ülkemiz laik, demokratik, özgür parlamenter sisteme kavuşuncaya kadar; Türkiye de liyakat sistemi gelinceye kadar; milletin sesi olan milletvekillerimizin sesinin kısılmayacağı güne kadar; insanlarımızın özgürce, huzur içinde bir ülkede yaşadığı güne kadar; bilim insanlarımızın, öğrencilerimizin, işçilerimizin, nakliyecilerin, Türkiye’de çalışan herkesin, iş insanlarının mutlu, huzurlu bir ülkede üretim yaptığı güne kadar; hep birlikte direneceğiz ve sonunda kötüler kaybedecek, biz kazanacağız. Zalimler kaybedecek, iyiler kazanacak ve göreceksiniz ki, Türkiye layık olduğu yönetime er ya da geç kavuşacak.”

Paylaşın

HDP’li Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürüldü! Gergerlioğlu kimdir?

Hakkındaki kesinleşmiş yargı kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda okunmasıyla HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği sona erdi. ​Gergerlioğlu hakkında milletvekili seçilmeden önce yaptığı sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek verilen 2 yıl 6 ay hapis cezası kararı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından onanmış ve dosya Meclis’e gönderilmişti.

Haber Merkezi / HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği, hakkındaki kesinleşmiş yargı kararının Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda okunmasıyla birlikte sona erdi. HDP’nin Meclis’teki sandalye sayısı 55’e düştü.

Gergerlioğlu, daha önce yaptığı açıklamada “Burası TBMM. Ben de milletin iradesini temsil ediyorum, çok açık bir haksızlıkla bu gasp edilmeye çalışılıyor. Ben milletin meclisinde milleti koruyacağım” demişti. Bu doğrultuda Meclis’i terk etmeyerek eyleme başlayan Gergerlioğlu, “Ben milletimin bağrındayım, kalbindeyim, hiçbir yere gitmiyorum” dedi.

Ne olmuştu?

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk ​Gergerlioğlu hakkında milletvekili seçilmeden önce yaptığı sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek verilen 2 yıl 6 ay hapis cezası kararı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından onanmış ve dosya Meclis’e gönderilmişti.

Ömer Faruk Gergerlioğlu kimdir?

2 Kasım 1965 tarihinde Isparta’nın Şarkikaraağaç ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bursa’da tamamladı. Bursa İmam Hatip Lisesi’nden mezun olduktan sonra Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenim gördü (1990).

Iğdır ve Bursa’da çeşitli sağlık ocaklarında çalıştıktan sonra 1995 yılında TUS sınavını kazanarak, Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz alanında uzmanlık eğitimine başladı. Beş yıllık uzmanlık eğitiminden sonra İzmit Seka Devlet Hastanesinde uzman doktor olarak görev yaptı.

Çeşitli sivil toplum kuruluşları ve platformlarda aktif görev aldı. İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER)’nde çalıştı. 2003 yılında Kocaeli şube başkanı oldu. 2007-2009 arasında derneğin genel başkanlığını üstlendi.[1] 2007’den itibaren yerel ve ulusal medya kuruluşlarında insan hakları ve siyaset eksenli makaleler yayımladı.

679 sayılı Kanun hükmünde kararname ile devlet memurluğu görevinden 6 Ocak 2017’de ihraç edildi.[3] 2017 Türkiye anayasa değişikliği referandumu öncesinde İslami kesimden yazar ve siyasetçilerin bir araya geldiği “Hak ve Adalet Platformu” adlı oluşumda yer aldı.

Sosyal medya paylaşımları gerekçesiyle Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. T24 haber sitesinde 20 Ağustos 2016’da yayımlanan ve PKK’nin bir açıklamasına yer verilen “Devlet adım atarsa barış 1 ayda gelir” başlıklı haberi paylaşması nedeniyle örgüt propagandası yapmakla suçlandı ve hapis cezası aldı.

Dava süreci devam ederken 2018 Türkiye genel seçimlerinde Halkların Demokratik Partisi’nden Kocaeli milletvekili seçildi. TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nda yer aldı. FETÖ suçlamasından yargılanan bazı kadınların çıplak arandığı iddiasını gündeme getirdi.

17 Mart 2021 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nce onanan hapis cezasına ilişkin TBMM’ye sunulan Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin okunmasıyla milletvekilliği düşürüldü.

Paylaşın