Tokat Niksar’da Korkutan Deprem!

Kandilli Rasathanesi, Tokat’ın Niksar ilçesinde 4.3 büyüklüğünde bir depremin meydana geldiğini duyururken, AFAD, depremin 14.34 kilometre derinlikte gerçekleştiğini bildirdi.

Haber Merkezi / Kandilli Rasathanesi, Tokat’ın Niksar ilçesinde 19.15’te 4.3 büyüklüğünde bir depremin meydana geldiğini duyurdu. Kandilli, açıklamasında, depremin 5 km. derinlikte gerçekleşti bilgisine yer verdi.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ise, depremin saat 19.09’da Niksar ilçesine bağlı Şahinli köyünde 14.34 kilometre derinlikte gerçekleştiğini bildirdi. AFAD, açıklamasında depremin büyüklüğünün 4.3 olarak ölçüldüğü bilgisine yer verdi.

 

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan “Gençler, Çok Özgür Bir Dönem Sizi Bekliyor” Paylaşımı

Sosyal medya hesabından gençlere seslenen, CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Çok parlak, çok yaratıcı, çok eğlenceli, çok zengin ve çok özgür bir dönem sizi bekliyor” paylaşımında bulundu.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından gençlere seslenerek bir paylaşımda bulundu.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, paylaşımında, “‘CHP gelirse ne olacak’ değil, CHP geliyor sevgili gençler. Sizden hayat enerjinizi çalanların inadına, benim önceliğim hayat enerjinizi geri vermek olacak. Çok parlak, çok yaratıcı, çok eğlenceli, çok zengin ve çok özgür bir dönem sizi bekliyor” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Selahattin Demirtaş: Çözümün Adresi TBMM’dir

Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorununu HDP’yle çözebiliriz” şeklindeki açıklaması siyasetin sıcak gündem başlığı olmaya devam ediyor. Konu hakkında bir açıklama yapan Demirtaş, “HDP, Kürt sorunu dahil olmak üzere, Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümüne taliptir, irade sahibi siyasi bir aktördür ve elbette muhataptır. Çözümün adresi de doğal olarak TBMM’dir” dedi.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorununu HDP’yle çözebiliriz” şeklindeki açıklamasına HDP Milletvekili Sezai Temelli, “Çözümün adresi İmralı’dır” yanıtını vermişti.

Tartışmaya, Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da katıldı.  Demirtaş’ın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımlarda şöyle denildi:

“Benim bildiğim HDP, Kürt sorunu dahil olmak üzere, Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümüne taliptir, irade sahibi siyasi bir aktördür ve elbette muhataptır. Çözümün adresi de doğal olarak TBMM’dir.

Tabii ki HDP, Kürt sorununun çözümünde tüm tarafların ve her kesimin, açık ve şeffaf katılımını, muhataplığını bilecek siyasi birikime ve deneyime sahiptir. Faydasız ve çoktan tükenmiş tartışmalar gündeme getirmek çözüme katkı sunmaz.”

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Tablo Değişti

Kovid 19’da son 24 saatte 346 bin 435 Kovid-19 testi yapıldı, 27 bin 688 kişinin testi pozitif çıktı, 231 kişi yaşamını yitirdi. Günlük vaka ve vefatlarla birlikte aşılama oranlarının da yer aldığı tabloda değişiklik yapıldı. Yayımlanan yeni tabloda illerin iki doz aşı oranları yer aldı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Buna göre, son 24 saatte 346 bin 435 Kovid-19 testi yapıldı, 27 bin 688 kişinin testi pozitif çıktı, 231 kişi yaşamını yitirdi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda “Günlük Kovid-19 tablomuz değişti. Bugünden itibaren, il bazında, ilk doz yerine, en az iki doz aşı olanların oranlarını paylaşacağız. Aşılarımızı yaptırarak vaka sayılarını düşürelim, can kayıplarımızı azaltalım. İlk doz aşıda önemli bir mesafe kaydettik” ifadelerini kullandı.

Aşılaşada son durum

İl bazında en az iki doz aşı olanların oranının yer aldığı tabloda Kırklareli birinci sırada yer aldı. Kırklareli’yi sırasıyla Muğla, Eskişehir, Çanakkale, Amasya, Edirne ve Ordu izledi. İki doz aşılamada en son sırada ise Şanlıurfa yer alıyor. Kenti; Mardin, Bitlis, Batman ve Muş takip ediyor.

Güncel verilere göre, birinci doz Türkiye ortalaması yüzde 85.10, ikinci doz ortalaması yüzde 68.13, birinci, ikinci ve üçüncü doz toplamı ise 105 milyon 611 bin 261 oldu.

Paylaşın

Erdoğan’ın ‘Elinize Dizinize Dursun’ Açıklamasına Kılıçdaroğlu’ndan Sert Yanıt

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üniversite öğrencilerinin aldığı kredilere yönelik ‘Elinize dizinize dursun’ açıklamasına cevap veren CHP Lideri Kılıçdaroğlu,  “Bu ülkenin evlatlarıyla, azarlar gibi konuşamazsın. İşini düzgün yap!” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu için ABD’ye giderken düzenlediği basın toplantısında üniversite öğrencilerinin yurt ve kredi/burs sorunlarına ilişkin ”2001 yılında 45 liraydı, şimdi 650 lira. Elinize dizinize dursun” ifadelerini kullanmıştı.

Erdoğan’ın bu sözlerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile yanıt verdi. Kılıçdaroğlu’nun konuya ilişkin açıklaması şöyle;

”Erdoğan demeç veriyor, yüzünde sevginin zerresi yok. Halkından nefret eden bir figür… Tutamıyor kendisini, günlük 22 Lira’ya karşılık gelecek şekilde, aylık 650 Lira olan bursları ile ilgili öğrencilere “Elinize dizinize dursun ya!” diyor. Kime diyor? Ülkemizin evlatlarına…

Erdoğan, bu ülkenin evlatlarıyla, azarlar gibi konuşamazsın. Sen onlara hizmet etmek için oradasın. İşini düzgün yap!

Erdoğan, üstelik sen kimseye bir şey de vermiyorsun. Ülkenin anne-babalarının, evlatlarımıza burs olsun diye ödediği vergileri, kendine Saray yapmak için harcıyorsun. Kalan da yetmediği için, evlatlarımız burssuz, yurtsuz kalıyor.

Bugüne kadar sarayını üniversite yapmayı düşünüyordum. Artık yurt yapmayı da düşüneceğim! Gençlerden çalınan her şeyi, onlara geri vereceğim. Senin yanlışlarını, israfını telafi edeceğim.

Erdoğan, küfür kıyameti bırak; birazcık cesaretin varsa, çık er meydanına. Seçimden ne zamana kadar kaçacaksın ki! Sen de biliyorsun, #GeliyorGelmekteOlan”

Paylaşın

Bakan Gül’e “Demirtaş Neden Serbest Bırakılmıyor?” Sorusu

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararlarına rağmen Selahattin Demirtaş’ın neden serbest bırakılmadığını ve serbest bırakılmamasının yasal dayanağını Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e sordu.

Haber Merkezi / Soru önergesinde, “Bugün iç hukuk uygulamalarında AİHM kararlarının taraflı uygulandığına veya hiç uygulanmadığına dair çok sayıda örnek yaşamaktayız. Bunun en çarpıcı ve somut örneğini, önceki dönem eş genel başkanımız Selahattin Demirtaş hakkında AİHM’in “derhal tahliye edilmesine” yönelik kararının uygulanmamasında görmekteyiz” diyen Beştaş, Erdoğan’ın, “AİHM’nin verdiği kararlar bizi bağlamaz, biz karşı hamlemizi yaparız, işi bitiririz” ifadesini hatırlattı.

Önergesinde “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve Bakanlar Komitesine verilen süre içinde sunulacak eylem planının uygulanması ve Selahattin Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması gerekmektedir” diyen Beştaş, Bakan Gül’ün yanıtlaması istemiyle 9 soru yöneltti.

Soru önergesinde şu ifadeler yer aldı:

Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit GÜL tarafından Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 99. maddesi gereğince yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesine göre Sözleşmeye taraf tüm devletler AİHM kararlarına uymaya mecburlardır. Bu açıdan AİHM kararları, üye devletler için bağlayıcıdır ve infazı zorunludur. AİHS 44. maddeye göre de AİHM Büyük Dairesinin kararları kesindir ve AİHS’nin tarafı olan ülkeler, taraf oldukları davalarda Mahkeme’nin verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt ederler. Yine Anayasa’nın 90.Maddesine göre; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.”

“Demirtaş hakkındaki ihlaller silsilesine devam edilmiştir”

Ancak ne yazık ki bugün iç hukuk uygulamalarında AİHM kararlarının taraflı uygulandığına veya hiç uygulanmadığına dair çok sayıda örnek yaşamaktayız. Bunun en çarpıcı ve somut örneğini, önceki dönem eş genel başkanımız Selahattin Demirtaş hakkında AİHM’in “derhal tahliye edilmesine” yönelik kararının uygulanmamasında görmekteyiz.4 Kasım 2016 tarihinden bu yana tutuklu olan Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğunun devamı ile ilgili olarak AİHM 20 Kasım 2018 tarihli kararında, Demirtaş’ın tutukluluk halinin sürmesini kişi özgürlüğünün ihlali olarak kabul etmiştir. Aynı zamanda AİHM kararında seçme ve seçilme hakkının da ihlal edildiğine karar vermiştir. Yine Türkiye’ye karşı verdiği bir kararda ilk kez Sözleşme’nin 18. maddesinin ihlal edildiğine, yani Demirtaş’ın hukuki değil siyasi gerekçeyle tutuklandığına karar vermiştir. Ancak cumhurbaşkanının “AİHM’nin verdiği kararlar bizi bağlamaz, biz karşı hamlemizi yaparız, işi bitiririz” şeklindeki açıklamalarından sonra bu kararın gereği yerine getirilmemiş ve Demirtaş hakkındaki ihlaller silsilesine devam edilmiştir.

AİHM’in daha önce verdiği ve Demirtaş’ın hapsedilmesinin siyasi saikle olduğuna dair tespitini, AİHM Büyük Daire de 22 Aralık 2020’de verdiği kararla tekrarlamıştır. Büyük Daire, 20 Eylül 2019 tarihli ikinci tutuklamanın, Demirtaş’ın 4 Kasım 2016 tarihli ilk tutukluluğunun devamı niteliğinde olduğunu vurgulayarak, halen bu nedenle tutuklu olan Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması gerektiğine hükmetmiştir.

AİHM Büyük Dairesinin kararından sonra, son olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de 17 Eylül 2021 tarihli kararında Demirtaş’ın bir an önce serbest bırakılmasını istemiştir. Demirtaş ve Kavala’nınderhal serbest bırakılması gerektiğine yönelik bir kez daha uyarıda bulunan Komite, Aralık oturumuna kadar Kavala’nın serbest bırakılmasını bekleme kararı almış; Demirtaş için eylem planınısunması için de Türkiye’ye 30 Eylül’e kadar süre vermiştir. Komitenin, Demirtaş ile ilgili kararında “Propaganda suçundan verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezasının, Demirtaş’ı cezaevinde tutma ve seçimlere katılmasını engelleme amacı taşıdığı” belirtilirken, “Başta Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden dava ve Yargıtay’ın onama kararı olmak üzere, Demirtaş’ın yasama dokunulmazlığı ve ifade özgürlüğü kapsamında kalan açıklamaları nedeniyle uygulanan bütün olumsuz yaptırımların sonuçlarının ortadan kaldırılması gerektiği” hatırlatılmıştır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve Bakanlar Komitesine verilen süre içinde sunulacak eylem planının uygulanması ve Selahattin Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması gerekmektedir.

Bu bağlamda;

1- Selahattin Demirtaş hakkındaki 20 Kasım 2018 tarihli AİHM kararına, 22 Aralık 2020 tarihli AİHM Büyük Daire kararına ve 17 Eylül 2021 tarihli Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararına rağmen neden hala tahliye edilmemiştir?

2- Hem 2018’deki AİHM Daire hem de 2020’deki AİHM Büyük Daire kararından sonra Demirtaş’ın serbest kalmasının önüne geçilmesi için çözüm sürecinin başladığının duyurulduğu 2013 Newroz’unda yaptığı bir konuşma sebebiyle ona verilen bir hapis cezası önce İstinaf’ta, sonra yapılan değişiklikle Yargıtay’da onaylanmıştır. Dolayısıyla Demirtaş şu anda 20 Eylül 2019 tarihinde ikinci kere tutuklandığı dosyadan tutuklu ve Yargıtay’ın verdiği kararla birlikte başka bir dosyadan da hükümlü bulunmaktadır. Bu dosya ifade özgürlüğü kapsamında olduğu halde, serbest bırakılmamasının yasal dayanağı nedir?

3- AİHM Büyük Daire’nin kararı üzerine Avrupa Komitesi Bakanlar Komitesi’nin verdiği karar sonucu; Ankara 22 Ağır Ceza Mahkemesi’nin Demirtaş’ın tutukluluğuna derhal son vermemesinin ve Anayasa Mahkemesi’nin de 4 yıl 8 aylık hapis cezası ile ilgili başvuruyu inceleyip, hükmün kaldırılmasının önünü açmamasının gerekçesi nedir?

4- Demirtaş ve Kavala davalarının dışında başka davalarda da yerel mahkemelerinsiyasi sebeplerle, Anayasa Mahkemesi dâhil olmak üzere başvurucuların cezaevinde tutulması için bir çaba içinde olduğu bilinmektedir. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla ilgili bu hak ihlallerini önlemeye yönelik herhangi bir girişiminiz olacak mıdır?

5- Selahattin Demirtaş hakkında TCK’nin 314. maddesinde düzenlenen örgüt üyeliği suçunun kanuni olarak öngörülemez olduğu; çok açık ve geniş olarak yorumlandığı tespiti karşısında herhangi bir kanun değişikliği yapılması hazırlığı var mıdır?

6- Komitenin önüne herhangi bir dosya geldikten sonra taraf devletin tespit edilen ihlal ile ilgili altı ay içinde eylem planı hazırlaması gerekmektedir. Komite, AİHM’in arasında yargı bağımsızlığının da olduğu tespitlerini hatırlatarak Türkiye’de özellikle siyasi tutuklulukla ilgili olarak yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi için atılacak adımları da içerecek şekilde eylem planı sunulmasını talep etmektedir. Bu kapsamda hazırlığı yapılan bir eylem planı var mıdır? Yok ise, gerekçesi nedir?

7- Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin üye devletlerin üyeliğini askıya alma ve üye devletleri üyelikten atma yetkisine sahip olduğu göz önüne alındığında bu karara uyulmaması halinde meydana gelecek sonuçların sorumluluğu kime ait olacaktır?

8- AİHM kararlarına uymamanın yaptırımı Avrupa Konseyi’nden çıkmak olduğu halde, neden bu yaptırım ve yaratacağı ağır sonuçlar göze alınmaktadır?

9- Cumhurbaşkanının “AİHM’nin verdiği kararlar bizi bağlamaz” şeklindeki ifadesinden sonra yaşanan hukuksuzluklar silsilesi, cumhurbaşkanının yargıya müdahale ettiğinin ve mahkemelerin de talimatla karar verdiğinin kanıtı değil midir? Şayet öyle ise mahkemelerin “bağımsız” olduğundan söz edebilir miyiz?

Paylaşın

Bakan Özer, Aşı Olan Öğretmen Oranını Paylaştı

Şile Necda Moralıgil İlkokulu ve Ortaokulunun yeniden hizmete açılması törende konuşan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, öğretmenlerde bir doz aşı oranının yüzde 92, iki doz aşı oranının ise yüzde 83, aşı olmayıp antikor üreten öğretmen oranının yüzde 5 olduğunu söyledi.

Haber Merkezi / Bakan Özer, konuşmasında 2020 Mart ayından itibaren tüm dünyanın daha önce deneyimlemediği bir süreçten geçtiğini ve hala geçmeye devam ettiğini, bir ön hazırlık olmadığı için ülkelerin yeni sürece adapte olmakta zorluklar yaşadığını belirtti.

Bu süreçte en fazla etkilenen sektörlerden birinin de eğitim olduğunu ancak Milli Eğitim Bakanlığının salgın döneminde tüm camiasıyla müthiş bir performans gösterdiğini ifade eden Bakan Özer, “Okulları artık kapalı tutma lüksümüz yok. Okulların yüz yüze eğitime ara vermesinde istediğiniz kadar dijital platformları verimli bir şekilde kullanabilirsiniz ama okul, sadece öğrenmenin gerçekleştirildiği mekânlar değildir. Öğrencilerimizin psikososyal gelişimlerini tamamladığı, ortak çalışmalar üretebildiği; kültür, sanat ve spor aktivitelerinin yapıldığı mekânlar. Dolayısıyla yüz yüze eğitimin yerine ikame edilecek hiçbir mekanizma yoktur ama bu, şu demek değildir: Dijital platformlardan vazgeçeceğiz. Hayır ama yüz yüze eğitime devam ederken sürekli dijital platformlardan da destek alacağız” dedi.

“Eğitim sistemi devasa bir sistem”

Okulların sağlıklı bir şekilde kurallara riayet ederek yüz yüze eğitime devam ettiğini belirten Özer, şu bilgileri aktardı:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin eğitim sistemi devasa bir sistem. 18 milyon öğrencimiz var. 1.2 milyon öğretmenimiz var. 100 binin üzerinde idari personelimiz var. 150 bin servis şoförü ve rehberlik destek elemanları var. Kabaca 20 milyon insanın varlık alanı bulduğu bir sistemden bahsediyoruz. Bu sistemi yüz yüze eğitime maksimum düzeyde devam ettirebilmek için vaka bazlı, okul bazlı bir yöntemle süreci yönetmeye çalışıyoruz. Bizim 57 bin 180’i devlet okulu olmak üzere 71 bin 320 okulumuz var. 850 bin dersliğimiz var”

Sağlık Bakanlığının belirlediği vaka veya yakın temas nedeniyle bazı sınıfların yüz yüze eğitime 14 gün ara verdiğini, 14 günlük süre içinde dijital platformlar üzerinden uzaktan eğitime devam edildiğini aktaran Özer, “Eğitim sisteminin, açık ve yüz yüze eğitime devam etmesinin bu süreçte bir milli güvenlik meselesi olduğu yönündeki irademizin arkasında duruyoruz.” ifadelerini kullandı.

Aşı olan öğretmen oranı

Bakan Özer, öğretmenlerle gurur duyduklarını dile getirerek, öğretmenlerde bir doz aşı oranının yüzde 92, iki doz aşı oranının ise yüzde 83, aşı olmayıp antikor üreten öğretmen oranının yüzde 5 olduğunu aktardı.

Paylaşın

HDP’li Sancar’dan Dikkat Çeken ‘İttifak’ Açıklaması

HDP Eş Genel Başkanı Sancar, seçim ittifakı tartışmalarına ilişkin yaptığı açıklamada, “Seçimlerde ne yapacağımız zaten her gün açıklıyoruz. Anlamayanlara bir kez daha 27 Eylül’de deklarasyonla anlatmaya çalışacağız.  Bizim yolumuz bellidir. Biz bütün ezilenlerin, halkların, halkların bütün temsilcilerinin, her inançtan her kesimden insanı insanı bir araya getirerek Meclis’te en güçlü demokratik iradeyi oluşturmak için kendi yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Seçimler için ittifakımız halkladır, demokrasi güçleriyledir. Halklarladır, ezilenlerledir, gençlerledir, kadınlarladır” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “HDP’liyiz Her Yerdeyiz” programımız kapsamında Bursa Yıldırım’da düzenlenen halk buluşmasında konuştu. Alandaki partilileri Türkçe ve Kürtçe selamlayan Sancar, açıklamasında şunları söyledi;

“HDP’liyiz Her Yerdeyiz. Bir gün Şırnak’tayız, bir gün Muğla’da. Bir gün Van’dayız, bir gün İstanbul’da. Bir gün Mardin’deyiz, bir gün Sinop’ta ve şimdi Bursa’dayız. Sizlerleyiz, mutluyuz, onurluyuz. Bütün saldırılara rağmen, her türlü kara propagandaya rağmen, davalara, kumpas davalarına gözaltı operasyonlarına, Denir Poyraz’ızımızı katleden kalleş saldırılara rağmen dimdik ayaktayız ve yine her yerdeyiz. Yürüyüşümüz sürüyor. Her yerde mücadele yürüyor. Sürüyor bu mücadele daha da sürecek.

“Özgürlüklerde buluşacağımız günler yakındır”

Sokak sokak, mahalle mahalle, pazar pazar, meydan meydan buluşuyoruz. Halklarımızla buluşuyoruz, Meydanlardayız, tarlalardayız, fabrikalardayız. Mücadelemiz her yerde sürüyor. Zindanlarda sürüyor, sürgünlerde büyüyor. Dün Avrupa’nın dört bin yanında sürgünde yaşayan haklarımız “HDP’liyiz, HDP’yi savunuyoruz” diye meydanları doldurdular, yürüdüler. Bütün dünyada HDP’nin dimdik ayakta olduğunu bir kez daha haykırdılar. Onlara da teşekkürler, selamlar. Biliyoruz ki bu mücadele barış mücadelesidir. Bu mücadele demokrasi mücadelesidir, bu yol özgürlüğe giden yoldur. Zindanlardaki arkadaşlarımızla sürgündeki yoldaşlarımızla özgürlüklerde buluşacağımız günler yakındır. Sizin inancınız ve duruşunuzla bunu en kısa zamanda gerçekleştireceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın.

“Bu ülkenin bütün sorunlarını çözmeye talibiz”

Yarın Kobanî Kumpas Davası’na devam edilecek. Eski eş genel başkanımız, sevgili kardeşlerimiz, sevgili yoldaşlarımız Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak ve adını sayamadığımız yoldaşlarımız yarın yine mahkeme salonlarında bu düzeni yargılayacaklar. Bu kumpası boşa çıkaracaklar. Bundan şüpheniz olmasın. Biz HDP’yiz, gücümüzü halktan ve haklılıktan alıyoruz. Halkımızla ve haklılıkla yürüyoruz. O nedenle diyoruz ki; her türlü kumpası boşa çıkaracak gücümüz var. Bütün savaş politikalarını durduracak gücümüz var. Her türlü karanlık senaryoyu bozacak irademiz var. Ne yargılamalar, ne saldırılar ne gözaltılar, ne kara propaganda, ne kirli savaş politikaları bizi durdurabilir. Hayır! Buradayız büyüyerek yolumuza devam ediyoruz. HDP’liyiz her yerdeyiz ve HDP’yiz bu ülkenin bütün sorunlarını çözmeye talibiz.

“Bu sesi kimse kısamaz”

Sevgili kardeşlerim 3 aya yakın bir süredir ülkenin her yerinde bu buluşmalarda halkımızla bir araya geldik. Sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri ile toplantılar yaptık. Kanaat önderlerinden fikirler aldık. Halkımızın bizden ne istediğini, ne beklediğini bizzat onlardan dinledik. Herkes HDP’yi konuşuyor, herkes HDP’yi tartışıyor. Belki bizi televizyonlarına çağırmıyorlar, belki kendi gazetelerinde, sitelerinde yer vermiyorlar ama sesimizi kısamıyorlar. Çünkü biz halkla birlikte bağırıyoruz. Bu sesi kimse kısamaz. Bakın emin olun sizin buradaki her sözünüzü herkes can kulağıyla dinliyor. Çünkü biliyorlar ki bu ülkede çözümün gücü ve siyasetin kurucu anahtarı HDP’dir. HDP’nin dayandığı inançtır, haklılıktır, halktır. O nedenle biz de bu sorumluluğun farkında olarak yürüyüşümüze devam ediyoruz.

“Biz her türlü kayırmaya, yandaşçılığa karşı şeffaf ve liyakata dayalı bir ülke yönetimi istiyoruz”

Bu ülkenin bütün halklarına eşitlik, bütün inançlarına özgürlük, bütün emekçilerine sosyal adalet, bütün kadınlarına, bütün gençlere özgür bir gelecek için çalışıyoruz. Evet demokrasi ve barış, özgürlük ve eşitlik bizi var eden değerlerdir. Bunlar olmadan umutla geleceğe bakmanın imkanı yoktur. Bu meydana bakınca şimdi gençlerin kadınların nasıl güçlü ve kararlı bir duruş sergilediğini görüyorum. En başta gençler bilin ki geleceğe umutla bakabilmek için bu ülkede demokrasinin yolunu açmak ve sağlam bir barış kurmak zorundayız. Barış olmadan, demokrasi olmadan hiçbir genç ve hiçbir insan bırakın yıllara göre plan yapmayı yarın bile başlarına ne geleceğini bilemez. Savaş ve zulüm politikaları, yalan ve talan sistemi bu halkın geleceğini, bu ülkedeki bütün halkların ekmeğini, özgürlüğünü gasp ediyor. Adaleti yok ediyor, umutları boğmaya çalışıyor. Ama biz adaleti savundukça ve yürüyüşümüze inançla, kararlılıkla devam ettikçe bu umut asla bitmeyecek, bu ışık sönmeyecek. Buna herkesin inanmasını istiyorum. Biz herkesin anayasal ve sosyal halkalara sahip olmasını istiyoruz. Sadaka sistemi değil; anayasal hak istiyoruz. Sömürü ve talan değil, gerçek adalet istiyoruz. Her alanda adalet istiyoruz. Biz her türlü kayırmaya, yandaşçılığa karşı şeffaf ve liyakata dayalı bir ülke yönetimi istiyoruz. Bizim halkımızdan başka bir gücümüz ve halkımız için çalışmaktan başka bir amacımız yok. Bizim haramda gözümüz yok. O nedenle bu ülkeye adaleti, demokrasiyi, barışı ancak biz getirebiliriz. Ancak bizimle birlikte yürüyecek geniş emekçi kitleleri, kadınlar gençler ve bütün halklardan insanlarla birlikte bu ülkeye gerçek bir demokrasi ve barış yolu açılabilir. O nedenle başlamak için önce savaş politikalarına karşı çıkalım.

“Hep birlikte HDP’yle birlikte yürüyelim”

Bu ülkedeki Kürt sorununu güvenlikçi politikalarla ele alan zihniyetlere kararlı bir şekilde karşı çıkalım. Savaşa karşı barışı haykıralım. Sağlam onurlu bir barışı inşa edelim. Barış ancak ele ele verilerek, inanarak tabandan kurulabilir. Biz bu ülkeye bu barışı getirmek için her türlü görevi yapmaya hazırız. HDP ülkenin sorunlarını tek çözüm yolunun diyalog ve müzakere olduğunu söylüyor. Her alanda tartışma ve özgür yarışma. Bunun dışında baskı zulüm ve savaş politikaları ülkeyi sadece karanlığa götürür. Halkları açlığa, gençleri umutsuzluğa, kadınları köleliğe mahkum eder. İşte buna dur demek için, hep birlikte HDP’yle birlikte yürüyelim.

“HDP demokrasi, barış, adalet ve özgürlük için ilkeler üzerinden bir yol belirleyecektir”

Gelin demokrasi saflarına, demokrasi ittifakını, özgürlük işbirliğini güç birliğini hep birlikte gerçekleştirelim. Bu çağrımız halklarımızadır. Bu çağrımız demokrasi güçlerinedir. Buradan şimdi seçimlere ilişkin mesaj çıkarmak isteyen olacaktır. Bizim derdimiz bugün hemen özgürlük ve barış için emek vermektir. Seçimlerde ne yapacağımız zaten her gün açıklıyoruz. Anlamayanlara bir kez daha 27 Eylül’de deklarasyonla anlatmaya çalışacağız.  Bizim yolumuz bellidir. Biz bütün ezilenlerin, halkların, halkların bütün temsilcilerinin, her inançtan her kesimden insanı insanı bir araya getirerek Meclis’te en güçlü demokratik iradeyi oluşturmak için kendi yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Seçimler için ittifakımız halkladır, demokrasi güçleriyledir. Halklarladır, ezilenlerledir, gençlerledir, kadınlarladır. Yolumuz açıktır buna inanın. Sorunların çözümü sizin iradenizden geçecektir. Sizin iradenizi de biz başımızın üzerinde taşıyacağız. Seçim seçim diye meydanlarda, kulislerde perde arkalarında senaryolar kuranlara da cevabımız şudur: HDP demokrasi, barış, adalet ve özgürlük için ilkeler üzerinden bir yol belirleyecektir. İlkeler, çözüm yöntemleri esas olan budur. Önce bunlar konuşulmalıdır. Şahıslar üzerinden yürüyen her tartışma şahıslar üzerine kurulan bu rejimi biraz daha sağlamlaştırır. Hayır şahıslar değil önce halkların iradesi, iradeyi temsil eden ilkeler değerler ve yöntemler konuşsun. Biz halkın iradesini bu ilkeler, değerler ve yöntemlerle her türlü seçimde en üstte tutacağıma söz veriyoruz.

“Size her zaman hesap vermeye hazırız”

Şuna inanın, ne yaparlarsa yapsınlar, HDP’nin bu ülkeye barış demokrasi ve özgürlük getirmesi için gücünü kullanmasını engelleyemeyecekler. Biz seçimlerde de meydanlarda da sokaklarda da fabrikalarda da mücadelemizi sürdüreceğiz. Ve zamanı gelince bu ülkenin geleceğini belirlemede ne kadar önemli bir güç olduğumuzu herkese göstereceğiz. Evet bu ülkenin geleceğini belirleyen güç işte halkların bu ortak iradesidir. Sizin coşkunuz inancınız sizin kararlılığınızdır. Biz size inanıyoruz. Biz size güveniyoruz ama siz bizi denetlemekten vazgeçmeyin. Biz her daim size hesap vermeliyiz. Sizin her daim bizden hesap sorma hakkınız da var göreviniz de var. HDP yanlış yola girerse, HDP kendi içinde yanlışlar yaparsa bizi asıl uyaracak ve yeniden yolumuza geri döndürecek mevki de güç de halkımızdır. Size her zaman hesap vermeye hazırız. Ülkenin geleceğini belirleyen güç işte halkların bu ortak iradesi. Desteğiniz tam dualarınız eksik olmasın. Gözünüz de bizde olsun. Yanlış yaparsak da bizi siz uyarın. İşte halkın partisi de budur. Halk için çalışanların yapması gereken budur.

Sevgili kardeşlerim bu güzel meydanda bu coşkulu halaya kendini kaptırarak saatlerce konuşabilirim. Ama her konuşmanın da sınırı, süresi olmalıdır. Burada olmak sizlerle buluşmak gerçekten onurlandırdı, duygulandırdı. Moral verdi daha fazla güç verdi ve inancımızı kuvvetlendirdi. Yolumuzun açık olduğunu gösterdi. Yolumuz açıktır.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Bakan Koca’dan Açıklama

Kovid 19’da son 24 saatte, 338 bin 873 test yapılırken, 26 bin 398 yeni vaka tespit edildi. 213 kişi hise ayatını kaybetti. Bakan Koca, son veriler sonrası yaptığı açıklamada, “Tedbirler ve aşıyla istikrarlı bir düşüş sağlamalıyız. Son bir hafta bizi uyarıyor” dedi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Buna göre, 338 bin 873 test yapılırken, 26 bin 398 yeni vaka tespit edildi. 27 bin 160 kişi de sağlığına kavuşurken, 213 kişi hayatını kaybetti.

Bakan Koca’dan açıklama

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Bugünkü vaka sayısı 26.398. Yeni can kaybımız 213. Vaka sayıları son bir haftadaki seyrinde devam ettiği takdirde, yüksek sayıda can kayıplarının önüne geçemeyeceğiz. Tedbirler ve aşıyla istikrarlı bir düşüş sağlamalıyız. Son bir hafta bizi uyarıyor” dedi.

Aşılamada son durum

Güncel verilerde, salgına karşı devam eden aşılama çalışmalarıyla ilgili son bilgiler de yer alıyor. Buna göre, birinci doz Türkiye ortalaması yüzde 84.86, ikinci doz ortalaması yüzde 67.70, birinci, ikinci ve üçüncü doz toplamı ise 105 milyon 110 bin 950 oldu.

Paylaşın

CHP’li Özkoç: AKP Politikaları Vatandaşı Ölüme Terk Ediyor

Sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile fahiş fiyatlara tepki gösteren CHP Milletvekili Engin Özkoç, açıklamasında “AKP politikaları vatandaşı ölüme terk ediyor. AKP KORONAVİRÜS’TEN DAHA TEHLİKELİDİR!” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile fahiş fiyatlara tepki gösterdi.

Özkoç, açıklamasında şu ifadeleri kullandı;

“Balı, kaymağı geçtim. Bir şişe süt alıyorsun 10 TL. Bir yumurta 1 TL. Bu millet nasıl beslenecek? Bu millet nasıl geçinecek? Düşünen yok. Varsa yoksa ekonomiyle ilgili yalanlar… AKP politikaları vatandaşı ölüme terk ediyor. AKP KORONAVİRÜS’TEN DAHA TEHLİKELİDİR!”

CHP’li Özkoç, daha sonra yaptığı bir paylaşımda da yurt sorununa dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı;

“Yurtların durumu ortada. Yurtlar yetersiz! Pandemi koşullarına uygun değil! Bir yıl yatmanın, önlem almamanın sonucu ağır olacak. Geleceği parlak gençlerimizi, bu ülkenin yetiştirdiği değerli öğretim üyelerini, öğretmenleri kaybedemeyiz. ÖNLEM ALIN!”

Paylaşın