Ekonomideki Yavaşlama Vergi Gelirlerini Etkiledi

Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre, 2024 yılı genelinde 8 trilyon 353 milyar lira gelir hedeflenirken, bunun 7 trilyon 407 milyar liralık kısmının vergiden elde edilmesi bekleniyor.

HaberTürk’ten Rahim Ak’ın haberine göre; İlk 7 ayda 4,3 trilyon lira vergi toplaması bekleniyordu, ancak 3,8 trilyon lira toplanabildi.

Planlanan hedefin yaklaşık 500 milyar lira gerisinde kalınırken, hedefe ulaşmak için izlenecek yollar ise; yılın geri kalanında vergi performansının artması, hedefe ulaşmak için ek vergiler getirilmesi, açığın borçlanarak finanse edilmesi.

Bakanlık verilerine göre, gelir vergisinde tahakkuk eden verginin yüzde 80’i toplandığından hedefe yaklaşıldığı kabul ediliyor. “Kira vergisi” gibi beyana dayalı gelir vergisi tahsilatı, tahakkuka göre yüzde 60 ile geride kalırken, 7 ayda hedefin yüzde 78,3’üne ulaşıldı. Bu vergi taksitle ödendiği için yıl sonuna doğru tahsilat oranının artması olasılığı korunuyor.

Esnaf vergi ödemiyor

Gelir vergisi özelinde, taksiciler ve küçük esnaf gibi basit usulde gelir vergisi ödeyenlerde tahsilat oranı yüzde 7,7’de kaldı. Verilerde önemli bir sorun da Kurumlar Vergisi’nde görülüyor. Maliye, yıl genelinde 1,2 trilyon TL kurumlar vergisi hedeflerken, 7 ayda 744 milyar olması gereken tahsilatta 480 milyar lira toplanabildi. Şirketler, ödemeleri gereken yaklaşık 263 milyar lirayı ödemedi ya da ödeyemedi.

Rakamlar beyana dayalı KDV tahsilatında da soruna işaret ediyor. Kesinti suretiyle alınan KDV’de tahsilat oranı yüzde 84 olurken, beyana dayanan KDV’de hedefin yüzde 28’i tahsil edilebildi. Şirketler, tahakkuk eden 535 milyar liralık KDV’nin yüzde 40’ını öderken, 321 milyar liralık KDV ödenmeyi bekliyor.

Talebin kısılması nedeniyle düşen vergiler de dikkat çekti. Otomobil fiyatlarının çok yükselmesi ve faizlerde artış ÖTV gelirlerini etkilerden, son dönemde düzenlemelerle gümrük vergisi tarafına yönelince ithalde alınan KDV de geride kaldı. Tatile gitmekte zorlananlar artınca konaklama vergisi de hedefin çok gerisinde kaldı.

ÖTV’den 2024’te 1,4 trilyon lira beklenirken, 7 ayda 818 milyar lira vergi gelirinin 75 milyar lira gerisinde kalındı. Alkollü içkilerde artan vergi oranları vergi tahsilatını olumsuz etkilerken, satışların azalması bir yana, diğer yandan da tablo kaçak, sahte içki açısından düşündürücü oluyor. Alkollü içkilerde beklenti 107 milyarken, 7 ayda yüzde 49’u toplanabildi.

Gayrimenkul satışlarının düşmesiyle tapu harçları beklenenden 35 milyar lira düşük geldi. Maliye 7 ayda tapu harcı olarak 44 milyar toplarken, yıllık 136 milyar lira olan beklentinin ancak yüzde 32’si elde edilebildi. Vergi gelirlerinde bu tablo yaşanırken devletin cezalara yüklediği görüldü. Cezalarda yıllık hedefin yakalanıp aşıldığı anlaşıldı.

Paylaşın

YRP’li Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı, Partisinden İstifa Etti

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde Yeniden Refah Partisi’nden (YRP) Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Kasım Gülpınar, partisinden istifa etti. Kasım Gülpınar, seçimlerde, yüzde 38,87 oy almıştı.

Haber Merkezi / AK Parti’nin kuruluş yıldönümünde, yerel seçimlerde Yeniden Refah Partisi’nden (YRP) belediye başkanı seçilen 8 kişi AK Parti’ye geçmişti. Kasım Gülpınar ise kısa süre önce AK Parti’ye katılacağı iddiaları üzerine “Vatandaş bizi nerede görmek isterse orada oluruz” demişti.

Kasım Gülpınar istifa kararını sosyal medya hesabından videolu bir açıklamayla duyurdu. Kasım Gülpınar’ın açıklaması şöyle:

“Kıymetli Hemşerilerim, Sizlerin değerli talepleri neticesinde başlatmış olduğumuz adaylık sürecini, büyük teveccühünüzle 31 Mart gecesi zaferle taçlandırdık. Sizlerle çıktığımız bu yolda ortak düşünce ile hareket ettik. Sizlerin taleplerine ve çağrısına her daim öncelik gösterdim.

Bu geçen süre içerisinde hep şeffaf oldum ve siz değerli hemşerilerimle gelişen durumları paylaştım. Sizlerle olan gönül akdimize her daim sadık kaldım ve kalacağım. Bununla birlikte bugüne kadar bizlere kucak açan, sevgisini esirgemeyen halkımız için en doğru zeminde, hizmet ve çalışmalarımızı yapma gerekliliği hasıl olmuştur.

Siz kıymetli hemşerilerimizin kutsal emanetini taşıyıp; her zaman olduğu gibi yine sizlerin talebini aldık, alacağız ve her kararımızda uygulayacağız. Bu olgularla birlikte, gündemimizi meşgul eden durumlara son vermek, Şanlıurfa’ya daha iyi hizmetlere odaklanabilmek için; halkımızın ortak görüşü ile Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevime herhangi bir siyasi partiden “Bağımsız” olarak devam etme kararını aldık.

Şanlıurfa gündemini uzunca bir süredir meşgul eden siyasi kavgaları nihayete erdirmek, siyasi ayrılıklar ve kutuplaşmalar yerine hizmetlerin, yatırımların ve Urfa’nın geleceğinin konuşulmasına imkân sağlamak adına bağımsız ve birleştirici bir siyaset tarzının fayda sağlayacağı kanaatindeyim.

Aldığımız karar, en ince ayrıntısına kadar düşünülüp halkımızın görüşleriyle desteklenmiştir. Bu konuda bizlere destek veren ve büyük teveccüh gösteren kadim şehrimize teşekkür eder, hayırlı olmasını dilerim. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Mehmet Kasım Gülpınar kimdir?

Mehmet Kasım Gülpınar, 1969’da Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde doğdu. Lise eğitimini Ankara Özel Tevfik Fikret Lisesi’nde, lisans eğitimini ise Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı.

Üniversiteyi bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Türkçe ve Yabancı Dil Uygulama ve Araştırma Merkezinde (TÖMER) Öğretmenlik yaptı. Öğretmenlik deneyiminin ardından Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Merkezin’de mütercim olarak görev yaptı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Devlet Bakanlığında Siyasi Danışmanlık ve Özel Kalem Müdürlüğü görevlerinde bulundu.

24, 25, 26 ve 27. dönemlerde AKP’de Şanlıurfa Milletvekili olarak görev yaptı. Milletvekilliği sürecinde Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyon Üyeliği, Akdeniz İçin Birlik Parlamenter Asamblesi (AİBPA) Türk Grubu Üyeliği, Türkiye-Fransa Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanlığı, Avrupa Birliği (AB) Uyum Komisyonu Üyeliği, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) üyeliği, Dışişleri Komisyonu Üyeliği ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) üyeliği görevlerinde bulundu.

Gülpınar, 31 Mart 2024’te Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

Paylaşın

CHP Tüzük Kurultayı: Beklenen Büyük Değişim Olur Mu?

4 – 9 eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan ve tüzük değişikliklerinin ele alınacağı CHP’nin 20. olağanüstü kurultayı, aynı zamanda, partiyi iktidara taşıyabilecek bir değişimi hayata geçirip geçiremeyeceği açısından önem taşıyor.

Normalde 25-26 Kasım 2023 tarihinde yapılması planlanan ve parti içinde uzun zamandır konuşulan tüzük kurultayı 31 Mart yerel seçimlerine hazırlık amacıyla Eylül’e ertelenmişti.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Biz tüzük kurultayına gitmiyoruz, bir haftalık değişim kurultayına gidiyoruz” derken, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da “CHP değişecek ve Türkiye de değişecek. Bu sürecin, bu yolculuğun başka bir sonucu olmaz” sözleriyle kurultayın önemini aktarmıştı.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in haberine göre; 31 Mart yerel seçimlerinden büyük moralle çıkan Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) bu hafta gerçekleştireceği tüzük kurultayı partiyi iktidara taşıyabilecek bir değişimi hayata geçirip geçiremeyeceği açısından önem taşıyor. Kurultay, aynı zamanda yeni bir parti programının konuşulması için de zemin oluşturacak.

Kamuoyunda tüzük kurultayı olarak nitelendirilen 20’nci Olağanüstü Kurultay, 4-9 Eylül tarihlerinde önce Sivas ardından Ankara’da düzenlenecek. Normalde 25-26 Kasım 2023 tarihinde yapılması planlanan ve parti içinde uzun zamandır konuşulan tüzük kurultayı 31 Mart yerel seçimlerine hazırlık amacıyla Eylül’e ertelenmişti.

4 Eylül’de Sivas Kongresi’nin 105’inci yıldönümünde Sivas’ta toplanacak olan kurultay ardından Ankara’da devam edecek. Ankara’daki kurultayda 5 Eylül’de 81 ilden temsilciler, milletvekilleri, parti yetkililerinin oluşturduğu ve çalışmaları bir süredir devam eden tüzük komisyonu toplanacak. 6 Eylül’de ise tüzük kurultayının resmi bölümü gerçekleştirilerek, aynı gün yeni tüzük belirlenecek.

7-8 Eylül’de ise Olağanüstü Kurultay program çalıştayı ile devam edecek. Ardından ise partinin kuruluş yıldönümü dolayısıyla 9 Eylül Pazartesi günü Anıtkabir ziyaret edilecek. Kurultayda mevcut tüzüğün 48’inci Maddesi kapsamında gündemden başka bir konu görüşülemeyecek ve seçim yapılamayacak. CHP’nin mevcut tüzüğü en son 9-10 Mart 2018 tarihli 19’uncu Olağanüstü Kurultay’da yenilenmişti. O dönemde yapılan değişiklikler yeterli görülmemişti.

Bu kurultayda partinin “anayasası” niteliğindeki tüzüğünün yenilenmesi ile eş zamanlı olarak parti programının da mevcut zamana ve koşullara uygun olarak değiştirilmesi çalışmalarına başlanması ve son iki gündeki çalıştayda bu konu üzerinde yoğunlaşılması bekleniyor.

Tüzük kurultayı neden önemli?

Tüzük kurultayı CHP açısından pek çok açıdan önem taşıyor. 14 Mayıs genel seçiminde yenilgiye uğrayan muhalefet kanadının en büyük partisi olan CHP, seçmenlerde büyük hayal kırıklığı yaratan bu hezimetin ardından kurultay toplayarak parti tarihinde ender görülen şekilde seçimle genel başkanını değiştirmişti. 31 Mart yerel seçimlerinde ise CHP birinci parti çıkarak pek çok yerde belediye başkanlığını kazanmıştı.

Parti yetkilileri ile yapılan görüşmelere göre kurultay, tüzüğün ve belki daha da önemlisi parti programının değiştirilmesi, 2028’de ya da daha erken yapılacak bir genel seçimde partinin iktidar için güçlü bir aday olabilmesi için önemli bir zemin olarak görülüyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Biz tüzük kurultayına gitmiyoruz, bir haftalık değişim kurultayına gidiyoruz” derken, 14 Mayıs seçimi sonrasındaki değişim çağrısıyla hatırlanan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da “CHP değişecek ve Türkiye de değişecek. Bu sürecin, bu yolculuğun başka bir sonucu olmaz” sözleriyle kurultayın önemini aktarmıştı.

Kurultayın bir diğer önemi ise “değişim” sloganıyla yola çıkarak Kemal Kılıçdaroğlu dönemini sona erdiren Özgür Özel yönetiminin bu vaadini ne kadar gerçekleştireceği ve örgütlerin uzun zamandır talep ettiği ön seçim ya da üç dönem kuralı gibi uygulamaları getirip getirmeyeceği.

Bu arada kurultay Özel, İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu arasındaki hassas dengenin ve partililer üzerindeki güçlerinin gözlemlenmesi için de bir platform olacak.

Hangi çalışmalar yapıldı?

CHP, tüzük değişikliğine ilişkin 90 kişilik bir komisyon oluşturdu ve bu komisyon 2 Eylül’e kadar iki kez toplandı. Komisyon’un bugünkü toplantının ardından 5 Eylül’de son kez bir araya gelmesi bekleniyor. Hazırlık aşamasında yeni tüzük için üyeler, il-ilçe örgütleri, eski ve yeni milletvekilleri, MYK üyeleri, Parti Meclisi üyeleri, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarından gelen binlerce öneri alındı.

Tüzük Komisyonu’nda Parti Meclisi’nden üç, Meclis Grubu’ndan iki ve 81 ilden de birer kurultay delegesi yer aldı. Komisyonun 16 Ağustos’taki ilk toplantısında daha önce örgütlerden ve parti üyelerinden alınan 7 bin 422 öneriye ilişkin sunum yapıldı.

27 Ağustos’taki 11 saatlik uzun toplantısında ise komisyon tüzük için istenen en önemli konu başlıklarını ele aldı ve kendi içinde bazı maddelerde uzlaşma sağladı. Daha sonra da taslak metin milletvekilleri ve il örgütleri ile paylaşılarak tartışmaya açıldı. CHP Parti Meclisi de bugün bir araya gelerek taslak metni ele alacak.

Yeni tüzük için neler konuşuluyor?

Yeni tüzükle CHP yönetimlerinin yıllardır yapması istenilen ve bu kurultayda gerçekleşmesi beklenen değişiklikler bazı başlıklarda toplanıyor. Şimdiye kadarki süreçte taslak metinde yer alması beklenen ve sıkça konuşulan başlıklar arasında ön seçim, dönem kuralı, cumhurbaşkanı adayının belirlenme yöntemi, partiye üyeliğin tanımı, Parti Meclisi üye sayısının artırılması, olağan kurultayın yapılma süresinin iki yıldan üç yıla çıkarılması, güçlü genel sekreterlik, kadın ve gençlik kotaları gibi konular öne çıktı.

Hafta sonu basına da sızan taslak metne göre milletvekilliği seçimlerinde bir kişi en fazla üç dönem üst üste seçilebilecek. Dönem süreleri üç yılı geçmeyen milletvekilleri için ise bu kural uygulanmayacak. Yerel seçimlerde bir kişi merkez yoklaması yöntemiyle en fazla üç dönem üst üste belediye başkanı, belediye veya il genel meclis üyesi seçilebilecek.

Parti organlarında hâlâ tartışmaları devam eden taslak metne göre mevcut genel başkan talebi halinde aday olabilecek fakat adaylığa önerilemeyecek. Birkaç haftadır gündemde tutulan bir başka başlık ise cumhurbaşkanı adayının nasıl belirleneceği oldu. Mevcut CHP tüzüğünün 54’üncü Maddesinde cumhurbaşkanı adayının seçmen yoklaması, ön seçim, aday yoklaması, merkez yoklaması gibi yöntemlerinden biriyle belirlenebileceği ve hangi yöntemin uygulanacağına Parti Meclisi’nin karar vereceği hükmü bulunuyor.

Ancak tüm partileri bağlayan Siyasi Partiler Yasası’na göre ise cumhurbaşkanı adayı ya TBMM’de grubu bulunan partilerin vekillerinin imzasıyla ya da 100 bin vatandaşın imzayla belirlenebiliyor. Bu nedenle partinin yasaya aykırı bir yöntem uygulayamayacağı ama aynı zamanda diğer yöntemlere de kendi iç mekanizması için başvurabileceği belirtiliyor ve yeni tüzükte bu konuya dair bir değişiklik öngörülmüyor.

Bir diğer yapılması beklenen değişiklik ise kadın kotası ile ilgili. Mevcut tüzükte yüzde 33 olarak belirlenen kadın kotasının kademeli olarak önce yüzde 40’a ardından yüzde 50’ye yükseltilmesi söz konusu. Bu ve buna benzer taslakta yer alan diğer başlıkların Tüzük Komisyonu’nun bugünkü toplantısında yeniden ele alınması bekleniyor.

Kurultay öncesi siyasi gelişmeler neler oldu?

Tüzük değişikliğinin ele alınacağı Olağanüstü Kurultay öncesi bir yandan teknik çalışmalar devam ederken, diğer yandan parti içindeki farklı kesimlerden tüzüğe ve partinin yeni yönetimine yönelik öneriler ya da eleştiriler geliyor. Bu dönemde üstü örtülü bazı polemikler de yaşandı.

Bu eleştirileri yükselten önemli isimlerden biri CHP’nin bir önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve partide ona yakın siyaset yapanlar oldu.

Kılıçdaroğlu, Sözcü gazetesine geçen hafta yaptığı açıklamada CHP’nin temel ilkelerini temsil eden Altı Ok’un yeniden yorumlanması gerektiğini söyleyerek, “Parti programının yenilenmesi gerekiyor. Parti programında demokrasiye öncelik veren, demokrasinin ne olduğunu anlatan ve CHP’nin bu konuda neleri, hangi hamleleri atması gerektiğini belirleyen kurallar koymak gerekiyor” dedi.

Bu arada Kılıçdaroğlu’nun yeni parti yönetimiyle ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile arasının iyi olmadığına yönelik basında yer alan çok sayıda haber ve yorumun üzerine İmamoğlu 20 Ağustos’ta eski Genel Başkanı evinde ziyaret etti. Bu görüşme sonrasında iki siyasetçi de “uzlaşı ve geçmişi bir kenara bırakma” eğilimlerini yansıttı.

Aynı günlerde Özgür Özel’in de Kılıçdaroğlu’nu ziyaret edeceği basına yansırken, bu görüşme de 1 Eylül akşamı gerçekleşti. Özel beraberinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Ankara İl Başkanı Ümit Erkol olduğu halde Kılıçdaroğlu ile 2,5 saatlik akşam yemeğinde bir araya geldi.

Özel, tüzük kurultayı ile ilgili tartışmalara dair 27 Ağustos’ta İstanbul’da açıklama yaparak, “Bekliyorlar ki birbirimize düşeceğiz ve onları kötü yönetimlerine rağmen sorumluluklarıyla baş başa bırakacağız. Yok öyle yağma. Biz biriz beraberiz, kararlıyız hep birlikte bu ülkeyi yönetmeye geliyoruz” dedi.

Öte yandan tüzük kurultayı öncesinde siyasetteki bir diğer önemli gelişme ise Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) üyelerinin iki yıl önce verdiği şikayet dilekçesi üzerine Kılıçdaroğlu hakkında dava açılması oldu. Bu gelişmenin Özel, İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu arasında kurultay öncesi sağlanmaya yaklaşılan uzlaşının öncesine getirilmesi dikkati çekti.

Paylaşın

Şimşek’ten Uyguladığımız Politikalar Ekonomiyi Güçlendirdi Mesajı

2024 yılının ikinci çeyreğine ilişkin büyüme verilerini değerlendiren Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, öngörülebilir ve uluslararası normlara uygun politikaların ekonomiyi güçlendirdiği mesajı verdi.

Haber Merkezi / Mehmet Şimşek, “kırılganlıkları önemli ölçüde azalttığımız zorlu bir dönemi geride bıraktık. Büyümede dengelenme başladı, cari açık daraldı, risk primi azaldı, dış kaynak girişleri arttı, rezervler iyileşti ve dezenflasyon sürecine girdik” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden, 2024 yılının ikinci çeyreğine ilişkin büyüme verilerini değerlendirdi. Mehmet Şimşek, “kırılganlıkları önemli ölçüde azalttığımız zorlu bir dönemi geride bıraktık. Büyümede dengelenme başladı, cari açık daraldı, risk primi azaldı, dış kaynak girişleri arttı, rezervler iyileşti ve dezenflasyon sürecine girdik.

Bugün açıklanan ikinci çeyrek büyüme verilerine göre iç talebin büyümeye katkısı 1,2 puana gerilerken, net dış talebin pozitif katkısı 1,3 puan oldu. İşsizlik oranının yüzde 8,8 ile yatay seyrettiği ikinci çeyrekte istihdam bir önceki çeyreğe göre 205 bin kişi arttı. Güçlenen makro finansal istikrarımızın ve daha destekleyici olması öngörülen küresel koşulların dezenflasyonun büyüme üzerindeki kısa vadeli etkilerini sınırlamasını bekliyoruz.” dedi.

Şimşek yakında OVP’yi kamuoyuyla paylaşacaklarını belirterek “İyileşen güven ve istikrar ortamını pekiştirecek Orta Vadeli Programımızı (2025-2027) yakın zamanda kamuoyu ile paylaşacağız. Kalıcı fiyat istikrarını sağlayarak sürdürülebilir büyümenin zeminini sağlamlaştıracak ve vatandaşlarımızın refahını artıracak politikaları kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Ekonomi yılın ikinci çeyreğinde hız kesti

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ekonomi yılın ikinci çeyreğinde hız kesti. Nisan, mayıs ve haziran aylarını kapsayan ikinci çeyrekte Türkiye ekonomisi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,5 büyüdü. Ekonomi geçen yılın aynı döneminde yüzde 3,9, 2023’ün tamamında ise yüzde 4,5 büyümüştü. Bu yılın ilk çeyreğinde ise yüzde 5,7 büyüme kaydedilmişti.

Ekonomistler ikinci çeyrekte yüzde 3 büyüme bekliyordu. Hükümetin sıkılaşma hamlelerinin büyümedeki yavaşlamada etkili olduğu değerlendiriliyor. TÜİK’e göre ikinci çeyrekte sanayi sektörü yüzde 1,8 daraldı, inşaat ise önceki yıla kıyasla yüzde 6,5 büyüdü. Aynı dönemde iş gücü ödemelerinde yüzde 112,4 artış kaydedildi.

İlk çeyrekte büyümeyi yukarı taşıyan hanehalkı tüketimi, ikinci çeyrekte büyümeye 1,2 puan ile sınırlı katkı yaptı. Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları ikinci çeyrekte yıllık yüzde 1,6 artışla pandemi yılı olan 2020’den beri en düşük büyüme performansını gösterdi.

Öte yandan TÜİK 2023 yılıına ait yıllık gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) verilerini de açıkladı. Buna göre GSYİH 2023 yılında kişi başına 13 bin 243 dolar oldu. Geçen yıl GSYİH’dan en büyük payı yüzde 19,5 ile imalat sanayi aldı. Onu yüzde 13,9 ile toptan ve perakende ticaret izledi.

Yerleşik hanehalkı nihai tüketim harcamaları 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 13,6 arttı. Hanehalkı harcamalarında en yüksek payı yüzde 22,8 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 19,7 ile ulaştırma ve yüzde 11,1 ile konut, su, elektrik gibi masraflar oluşturdu. Aynı yıl mal ve hizmet ihracatı yüzde 2,8 azalırken ithalat yüzde 11,8 arttı.

Paylaşın

AK Parti’de Değişim: Niceliksel Değil, Niteliksel

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerden ikinci parti konumuna gerileyen AK Parti’de kongre sürecinde gerçekleşecek olan değişimin nicelikselden çok niteliksel olacağı değerlendiriliyor.

Önceki kongre süreçlerinde sayısal olarak değişimin yüksek olmasına karşın beklenen heyecanı ortaya çıkmadığı, değişim sürecinde partiyi yeniden yükselişe geçirebilecek isimlerin yönetimlerde ye alabileceği vurgulanıyor.

Yerel seçimlerde çok sayıda belediyeyi kaybeden AK Parti’de değişim beklentilerine adres olarak kongre süreci gösterildi.

AK Parti’nin 23. kuruluş yıl dönümü etkinliklerinden konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan “Özeleştirimizi samimiyetle yapıyor; nerede eksiğimiz varsa, hiçbir komplekse kapılmadan üzerine cesaretle gidiyoruz. Önümüzdeki aylarda başlatacağımız Büyük Kongre sürecimizi sadece bir ‘vitrin yenilenmesi’ olarak değil, milletimizin bizden beklediği kapsamlı değişimin ana zemini olarak görüyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işaret ettiği kongre sürecinin başlama tarihi 3 Eylül tarihinde gerçekleşecek olan AK Parti MKYK toplantısında ele alınacak. AK Parti kaynaklarından edinilen bilgiye göre Ekim’de süreç başlayacak ve 2025 Mayıs’ın büyük kongre ile tamamlanacak.

Son AK Parti 7. olağan kongresi 2021 yılının Mart ayında gerçekleştirilmişti. AK Parti 4. Olağanüstü Büyük Kongre’sini ise 7 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirmişti. AK Parti MKYK’sının karar alması durumunda 8’inci kongre süreci belde ve mahalle teşkilatlarından başlayacak.

Belde ve mahalle teşkilatlarından sonra ilçe kongreleri başlayacak. İlçe kongrelerinin yıl sonuna kadar bitirilmesi planlanırken, önce büyükşehir olmayan kentlerin ilçelerinde kongreler gerçekleşecek. Büyükşehir ilçeleri sona bırakılacak. Bazı ilçe kongrelerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılması bekleniyor.

AK Parti yeni yılla birlikte ise il kongrelerini gerçekleştirmeye başlayacak. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi iller bu takvime göre sona bırakılacak. Yine il kongrelerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılması öngörülüyor.
İki listeli seçim değerlendiriliyor.

AK Parti’de bu kongre süreci, teşkilatları harekete geçirmek ve heyecanı artırmaya yönelik olarak bir fırsat olduğu değerlendiriliyor. Bu nedenle daha önce olduğu gibi tek listeli kongreler yerine bazı bölgelerde rekabetin olacağı kongrelerin gerçekleştirilmesi düşünülüyor.

Niteliksel değişim

Sputnik’ten Osman Nuri Cerit’in haberine göre; AK Parti kaynakları kongre sürecinde gerçekleşecek olan değişimi sayısaldan çok niteliksel olarak değerlendiriyor. Önceki kongre süreçlerinde sayısal olarak değişimin yüksek olmasına karşın beklenen heyecanın ortaya çıkmamasını örnek gösteren kaynaklar, değişim sürecinde partiyi yeniden yükselişe geçirebilecek isimlerin yönetimlerde ye alabileceğini vurguluyorlar.

Paylaşın

Rusya’dan Suriye Açıklaması: Türkiye, Çekilmeyi Konuşmaya Hazır

Ankara – Şam hattındaki normalleşme sürecini değerlendiren Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Türkiye’nin Suriye’den asker çekmeyi görüşmeye hazır olduğunu ama müzakerelerin ana parametrelerinde henüz uzlaşma sağlanmadığını” dedi ve ekledi:

“Sığınmacıların dönüşü, terör tehdidini bastırmak için gerekli önlemler -ki bu, Türk birliklerinin varlığını gereksiz hale getirecek- bunlar üzerinde konuşuyoruz. Tüm bunlar görüşmeler kapsamında.”

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın, Türkiye’nin ülkesinden asker çekmesini istediğini ancak bunun normalleşme görüşmeleri için bir ön şart olmadığını söylemesinin ardından, Rusya’dan dikkat çekici bir açıklama geldi.

Artı Gerçek’in aktardığına göre; Russia Today kanalı ile “Doğu’ya Köprüler” belgeseli için bir söyleşi gerçekleştiren Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye hükümeti açısından “ilişkilerde normalleşme için Suriye’deki Türk askerlerinin nihayetinde çekileceğine dair açık bir karar alınmasının şart olduğunu” söyledi. Türkiye’nin de çekilmeyi görüşmeye hazır olduğunu savunan Lavrov, şu ifadeleri kullandı:

“Türkler buna hazır ama ayrıntılı parametreler üzerinde henüz uzlaşma sağlanmadı. Sığınmacıların dönüşü, terör tehdidini bastırmak için gerekli önlemler -ki bu, Türk birliklerinin varlığını gereksiz hale getirecek- bunlar üzerinde konuşuyoruz. Tüm bunlar görüşmeler kapsamında.”

Lavrov, Rusya, Türkiye, Suriye ve İran arasında Şam-Ankara hattındaki normalleşmeyi görüşmek için yakın gelecekte bir görüşmenin planlandığını da açıkladı: “Geçen sene savunma ve dışişleri bakanlıkları ile özel kurumların katılımıyla toplantılar düzenlemek için büyük çaba sarf ettik.

Bu toplantıları Suriye Arap Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yol açabilecek koşulları ele almak için kullandık. Bu toplantılara Suriye, Türkiye, Rusya ve İran’ın temsilcileri katıldı. Şimdi yeni bir toplantı hazırlamanın mantıklı olacağına inanıyoruz. Öngörülebilir bir gelecekte bunun gerçekleşeceğinden eminim.”

Normalleşmede ilk adım 28 Aralık’ta atıldı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana dışişleri bakanları düzeyinde ilk kez resmi görüşme için Moskova’da bir araya gelmişti.

Toplantıda ilişkilerin normalleştirilmesinin yanı sıra Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan 3,7 milyon Suriyeli mültecinin ülkelerine gönüllü geri dönmeleri konusunun da ele alınacağı kaydedilmişti.

Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde konuyla ilgili yer alan açıklamada “Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi hakkında görüş alışverişinde bulunulması, terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu dönüşleri de dahil olmak üzere insani konuların ele alınması planlanmaktadır” denilmişti.

Ankara ile Şam arasındaki normalleşme sürecinde Rusya’nın da girişimleriyle ilk somut adım bakanlar düzeyinde 28 Aralık’ta atılmıştı.

Moskova’da 28 Aralık 2022’de Türkiye, Rusya ve Suriye savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katılımıyla yapılan üçlü toplantıda Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleri ile ortak mücadele çabaları ele alınmıştı.

İlk görüşmede Şam yönetiminin, Türkiye’den, topraklarından çekilmesini ve Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) “terörist” olarak tanınmasını istediği ancak bu taleplerin Türkiye tarafından geri çevrildiği bildirilmişti.

Nisan başında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılan toplantıya İran da katıldı. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran savunma bakanları ve istihbarat başkanlarının katıldığı 25 Nisan’da yapılan toplantı, Ankara ile Şam arasında başlatılan normalleşme sürecinde yeni bir adım olmuştu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye “Suriye topraklarında her şekliyle terör örgütleri ve tüm aşırılıkçı gruplarla mücadele, Suriyeli mültecilerin topraklarına dönmelerine yönelik çabaların yoğunlaştırılması”na vurgu yaptı ve tarafların “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduklarını teyit” ettikleri belirtilmişti.

Suriye ise “Türk birliklerinin Suriye’den çekilmesi” talebini yinelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Aralık toplantısı öncesinde Suriye’nin kuzeyindeki YPG güçlerine yönelik olası kara operasyonuyla ilgili açıklamada bulunurken, “Biz şu an itibarıyla Suriye, Türkiye, Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz.

Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin’e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız” şeklinde konuşmuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Rus medyasına yansıyan haberlerde, Moskova’nın Türkiye tarafından önerilen üçlü diplomasi mekanizması fikrine sıcak baktığı belirtilmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kasım ayında Suriye Devlet Başkanı Esad ile görüşebileceğinin sinyalini vermiş ancak Esad, Türkiye Suriye’nin kuzeyindeki askerlerini çekmeyi kabul etmediği müddetçe Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeyeceğini söylemişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Washington’da yaptığı basın toplantısında Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a Suriye ile normalleşme gündemi kapsamında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme talimatı verdiğini söylemişti.

Washington dönüşü uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunan Erdoğan yol haritasının muhataplarıyla birlikte Fidan’ın oluşturacağını bildirmişti. “Suriye’nin toprak bütünlüğünün bizim de çıkarımıza olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Suriye’de inşa edilecek hakkaniyetli bir barış, en çok bize fayda sağlayacak” diyen Erdoğan, bu inşa sürecinin en önemli adımı da Suriye ile yeni bir dönem başlatmaktan geçtiğini söylemişti.

Şu ana kadar bu sürecin olumlu istikamette geliştiğini ve yakın zamanda somut adımlar atılmasını beklediklerini ifade eden Erdoğan, ABD ve İran’ın da bu süreci desteklemesi gerektiğine dikkat çekmişti. Bu süreci baltalamak isteyenlere karşı da “hazırlıklı oldukları” mesajını vermişti.

Erdoğan, “Suriye’nin bir ve bütün olarak yeni bir gelecek inşa etmesi için oluşacak iklimden kimsenin rahatsızlık duymaması temel beklentimizdir. Bu süreci terör örgütleri zehirlemek için elinden geleni yapacaklardır. Provokasyonlar tertipleyip oyunlar kuracaklardır. Tüm bunların farkındayız ve hazırlıklıyız” demişti.

16 Temmuz’da yapılan kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulunan Erdoğan, Beşar Esad’a isim vermeden çağrıda bulunarak, “Karşılıklı saygı ve müşterek menfaatler temelinde daha önce karşımızda konumlanan ülkelerle dahi ilişkilerimizi güçlendirdik. Tüm bunları malum çevrelerin körüklediği eksen tartışmasına rağmen başardık” demiş ve eklemişti:

“Dostlarımızın sayısını çoğaltmaya büyük önem veriyoruz. Büyük güçler arasındaki paylaşım kavgasının hızlandığı bir dönemde dış siyasette yeni denklemler kurmamız Türkiye için tercihten öte ihtiyaçtır. Bu açılımlara komşularımızla birlikte diğer ülkelerin de muhtaç olduğunu görüyoruz. Bunun için sıkılı yumrukların açılmasında fayda olduğunu görüyoruz.”

Suriye Halk Meclisi’nde konuşan Devlet Başkanı Beşar Esad, “Egemenlik ve uluslararası hukuk, ilişkilerin onarılması konusunda ciddi olan tüm tarafların ilkeleriyle tutarlıdır ve terörle mücadele her iki tarafın da ortak çıkarıdır” demiş ve eklemişti:

“Komşu ülkenin topraklarını oradan çekilmek için işgal etmedik, teröre desteğimizi durdurmak için de destek vermedik … Çözüm açık sözlü olmak ve kibri değil hatayı tespit etmektir… Gerçek nedenlerini göremediğimiz bir sorunu nasıl çözebiliriz? İlişkiyi yeniden tesis etmek için öncelikle bu ilişkinin bozulmasına neden olan sebeplerin ortadan kaldırılması gerekir ve biz hiçbir hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz.”

Paylaşın

DEM Parti: Barışı İnşa Etmekten Başka Şansımız Yok

“1 Eylül Dünya Barış Günü” nedeniyle mesaj yayınla DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları, “Artık barışı inşa etmekten başka şansımız yok” dedi ve eklediler:

“Buna gücümüz de var, inancımız da. Savaşa, tecride, ırkçılığa, darbelere ve hukuksuzluğa karşı 1 Eylül’de milyonların barış talebini ve sesini yükseltmeye devam edeceğiz.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Bakırhan ve Hatimoğulları’nın mesajı şöyle:

“Ortadoğu’da başta Filistinliler ve Kürtler olmak üzere halklar ağır saldırı altındayken, Ukrayna-Rusya arasındaki savaş derinleşerek devam ederken, dünyanın pek çok yerinde çatışmalar artarken, şimdi yapılacak en anlamlı şey barış mücadelesini her zamankinden çok yükseltmektir.

Kendi geleceklerini çocukların, kadınların, milyonların sömürülmesine bağlayanlara en güzel cevap, eşit olarak barış ve kardeşlik içinde yaşanacak yeni bir dünya yaratmaktır. İçinde bulunduğumuz karanlık tabloya rağmen insanlık bunu yapabilir.

Herkesin kendi dili, dini ve rengiyle özgürce ve eşit yaşadığı bir dünya yaratmak mümkündür. Çıkar çevreleri, çatışmalardan beslenen odaklar faşizmi körüklüyor ve savaş tamtamları çalıyorken; milyonların sessiz çığlığında barış ve kardeşlik var, eşitlik ve özgürlük var.

Bugüne kadar çok bedel ödendi, çok acı çekildi. Artık barışı inşa etmekten başka şansımız yok. Buna gücümüz de var, inancımız da. Savaşa, tecride, ırkçılığa, darbelere ve hukuksuzluğa karşı 1 Eylül’de milyonların barış talebini ve sesini yükseltmeye devam edeceğiz.”

Paylaşın

MHP’den Muhalefetin “Erken Seçim” Çağrılarına Yanıt

Muhalefet partilerinin erken seçim çağrılarına ilişkin açıklama yapan MHP’li Semih Yalçın, “Bilhassa muhalefetteki partilerin, tribünlere oynamak ve ‘erkenden erken seçim rüyaları görmek’ yerine, Türkiye’nin önündeki iç ve dış engellerin aşılmasına ne mikyasta katkı sağlayacakları önem arz etmektedir” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “MHP; Türkiye’nin hızını kesmek için yoluna düşürülen suni heyelan taşlarını temizlemek için üzerine düşen görevi, yeni dönemde de olanca gücü ve samimiyetiyle yerine getirme gayretinde olacaktır.”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Semih Yalçın, MHP’nin yeni dönemde gerçekleştireceği siyasi faaliyetlere dair yazılı bir açıklama yaptı. Semih Yalçın, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Bilindiği üzere MHP, Türkiye’de millî bilincin ve varlık refleksinin diri kalmasında kritik rol oynayan bir siyasi partidir. Dolayısıyla partimizin yıllardır gerçekleştirdiği her siyasi faaliyet, ortaya koyduğu her tavır ve hayata geçirdiği bütün politikalar; bu işlevi dikkate alınarak sürdürülmektedir.

MHP, siyaset platformunda yer alan herhangi bir partiden ibaret değildir. Derin bir tarih şuuruna, kökü binlerce yıla uzanan millet ve devlet aklına dayanan siyaset felsefesine malik MHP kadroları; sosyal, kültürel ve fikir hayatımızda da önemli bir fonksiyon icra etmektedir.

Hayat sürdüğümüz coğrafyada vuku bulan olaylar, dünyada meydana gelen son hadiseler, MHP’nin üstlendiği tarihî misyonun ehemmiyeti kadar, hem karar vericilerin hem de millî birlik ve bütünlüğümüz istikametinde siyaset yapan partilerin sorumluluk payını katbekat arttırmıştır.

Gerek bölgemizde, gerekse yerküremizde insanlığın geleceği açısından köklü değişikliklerin yaşanacağı, yeni bir küresel düzenin ayak seslerinin hissedildiği sancılı bir süreçten geçmekteyiz.

Dünyaya nizam vermek bahanesiyle asırlardır insan hak ve hürriyetleri gibi temel kavramları istismar eden küresel aktörler tarafından, yeni bir sömürü düzeni tesis etmek için bu kez bütün yüksek beşerî normların çiğnendiğine şahit olunmaktadır.

Beşeriyetin akıbeti açısından endişe verici bu gelişmeler; coğrafyamızın barış ve sükûna kavuşması, yeryüzünün selamete erişebilmesi, insanı insan yapan değerlerin yaşatılabilmesi için 21. asrın Türkiye yüzyılı olması yolunda çaba gösteren herkese ağır mesuliyetler yüklemektedir.

Bu çerçevede; TBMM’nin Ekim ayında açılmasıyla başlayacak yeni yasama döneminden itibaren, iç meselelerle ilgili atılacak adımlar yanında, ülkemizin bölgesinde ve dünyada sürdürmekte olduğu küresel politikaların devamı, global aktörlerin Türkiye’ye dönük planları gibi hususlar, gündemde önemli yer işgal edecektir.

Yeni dönem; hem Türkiye’nin iç sorunlarının aşılmasına, hem de küresel ölçekteki hedeflere ulaşılmasına katkıda bulunmak üzere birlik ve bütünlüğümüze, dirlik ve düzenimize varlığını adayan siyasi partiler için büyük bir imtihan evresi olacaktır.

Bilhassa muhalefetteki partilerin, tribünlere oynamak ve ‘erkenden erken seçim rüyaları görmek’ yerine, Türkiye’nin önündeki iç ve dış engellerin aşılmasına ne mikyasta katkı sağlayacakları önem arz etmektedir. MHP; Türkiye’nin hızını kesmek için yoluna düşürülen suni heyelan taşlarını temizlemek için üzerine düşen görevi, yeni dönemde de olanca gücü ve samimiyetiyle yerine getirme gayretinde olacaktır.

Önümüzdeki siyasi sürece hazırlık bağlamında; partimizce öncelikle 19 Eylül 2024 tarihinde genel merkezimizde saat 14.00’te Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin başkanlığında MYK toplantısı gerçekleştirilecektir. Bilahare 21 Eylül 2024 tarihinde de yine genel merkezimizde saat 14.00’te İl Başkanları toplantısı yapılacaktır.

Toplantılar vesilesiyle Türkiye gündemindeki bütün öncelikli konular masaya yatırılarak fikir teatisinde bulunulacaktır. Söz konusu toplantılarda ortaya atılan görüşler doğrultusunda varılacak ortak kararlar, partimizin daha sonraki siyasi adımlarının tayininde yol gösterici olacaktır.”

Paylaşın

Liyakat Hayal Oldu: Sınavda Birinci Oldular Mülakatta Elendiler

Erdoğan’ın genel seçimler öncesi verdiği söze rağmen kamuya işe alımlarda mülakat engeli halen kaldırılmazken, Defterdarlık Uzman Yardımcılığı Giriş Sınavı’na giren adayların birinci olsa da dakikalar içinde başarısız sayılarak elenmesi mağduriyetlerin sürdüğünü bir kez daha gösterdi.

Adalet Bakanlığı’nın ‘İdari Hakimlik’ ve İçişleri Bakanlığı’nın ‘Kaymakamlık Adaylığı Sınavı’nda yaşanan mülakat mağduriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ‘Defterdarlık Uzman Yardımcılığı Sınavı’nda da yaşandı. 32 ilde birinci olan adaylar mülakatta verilen düşük puanlarla elendi. 94 puanla İstanbul birincisi Rıdvan Ö., 93 puanla Eskişehir birincisi Ersen Ç, ve 90 puan ile il üçüncüsü Necati Fıstıkçıoğlu da mülakatta kaldı. Liste elenen birincilerle uzadı.

Karar Gazetesi’nden Merve Şişman‘ın aktardığına göre skandala ilişkin konuşan mağdurlar isyan etti. Ehliyet ve liyakatin Türkiye’de kıymeti olmadığını söyledi. Yazılı sınavda 75 puan alanların atanması için sözlüde 100’e yakın puan verildiğini belirtti. 89 puanla Iğdır birincisi olup sözlüde 70 ile elenen Ali Ç. “Ne yazık ki başarıyı cezalandıran sisteme karşı mücadele ediyoruz. Sonuncuyu ilk sırada atamışlar, adalet nerede?” dedi. Malatya’da 85 puan almasına rağmen elenen aday ise yaşadığı hukuksuzluğu “Benden düşük alan 8-9 kişi atandı. Listenin son sırasındaki asıl listeye alınıyor ama il birincisi eleniyor” sözleriyle anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın genel seçimler öncesi verdiği söze rağmen kamuya işe alımlarda mülakat engeli halen kaldırılmadı. Defterdarlık Uzman Yardımcılığı Giriş Sınavı’na giren adayların birinci olsa da dakikalar içinde başarısız sayılarak elenmesi mağduriyetlerin sürdüğünü bir kez daha gösterdi. Büyük hayal kırıklığı yaşayan gençler, uğradıkları haksızlığı anlattılar.

Geçtiğimiz yıl mayıs ayında yapılan genel seçimler öncesi ‘Kamu personel alımında mülakat sistemi’ için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘kaldıracağız’ vaadinde bulundu. Aradan bir yıldan fazla süre geçmesine rağmen herhangi adım atılmadı. ‘Verilen sözleri tutun’ çağrılarına kulak tıkayan hükümet ‘liyakat için gerekli’ savunması yaptı. Hatta uygulama resmi hale getirilerek kameralı sisteme geçildi; yüzde 50 sınav, yüzde 50 mülakat notu şartı geldi. Daha önce defalarca konuyu manşete taşıyan gazeteniz KARAR, yeni bir skandalı daha ortaya çıkardı.

27 Nisan 2024’te Defterdarlık Uzman Yardımcılığı Giriş Sınavı yapıldı. 3 Mayıs’ta yazılıdan 70 puan üstü alan adaylar, mülakata girme hakkı elde etti. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sitesinde yayınladığı 18 sayfalık listede, 79 şehirde mülakata girecek toplam 1.057 kişi vardı. Mülakatlar, 16 Haziran-1 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirildi. Asıl ve yedek olarak başarı gösterenlerin listesi 27 Ağustos’ta duyuruldu. Büyük bir heyecanla sonuçları bekleyen adaylar, liyakat yerine yine eş dost seçiminin tercih edildiğine şahit olunca yıkıldı.

İşte il il sonuçlar:

Adana’da 89 puanla il birincisi olan Canberk K., mülakatta elendi.
Adıyaman’da 89 puanla il birincisi olan Burhan T., mülakatta elendi.
Afyonkarahisar’da 87 puanla il birincisi olan Emirhan B., 3. yedek listesine girdi.
Ağrı’da 89 puan ile il birincisi olan Meltem Ö., mülakatla elendi.

Amasya’da 89 puan ile il birincisi olan Feride A., mülakatla elendi.
Ankara’da 92 puanla il birincisi olan Berat K., asıl ve yedek listeye dahi giremedi, mülakatta elendi.
Antalya’da 92 puan ile il birincisi olan Mehmet Taha K., 3. yedek listesine girdi.
Artvin’de 87 puanla il birincisi olan Gözde A., mülakatla elendi.

Aydın’da 83 puanla il birincisi olan Hatice B., mülakatla elendi.
Balıkesir’de 89 puanla il birincisi olan Nermin D., 2. yedek listesine girdi.
Bayburt’ta 93 puanla il birincisi olan Zübeyde E., 2. yedek listesine girdi.
Bolu’da 91 puanla il birincisi olan Fatma Ç., mülakatla elendi.

Burdur’da 88 puanla il birincisi olan Recep A., mülakatla elendi.
Çanakkale’de 81 puanla il birincisi olan Ayşenur Y., mülakatla elendi.
Çankırı’da il birincisi, ikincisi ve üçüncüsü mülakatla elendi.
Diyarbakır’da 92 puanla il birincisi olan Ceylan T., mülakatla elendi.

Eskişehir’de 93 puanla il birincisi olan Ersen Ç., yedek listeye dahi giremeden mülakatta elendi.
Gaziantep’te 86 puanla il birincisi olan Müslüm K., mülakatla elendi.
Hatay’da 93 puanla il birincisi olan Birgül K., mülakatla elendi.
Iğdır’da 89 puanla il birincisi olan Ali Ç., mülakatla elendi.

İstanbul’da 94 puanla il birincisi olan Rıdvan Ö., mülakatla elendi.
İzmir’de 90 puan ile il birincisi olan Muhammet Esad Y., mülakatla elendi.
Kastamonu’da 94 puanla il birincisi olan Arife Ö., mülakatla elendi.
Kahramanmaraş’ta 85 puanla il birincisi olan Zeyit Ç., mülakatla elendi.

Konya’da 92 puanla il birincisi olan Sevil E., mülakatla elendi.
Malatya’da 93 puanla il birincisi olan Murathan K., mülakatla elendi.
Muğla’da il birincisi İmran A. 89 puanla, ikincisi Osman K. 89 puanla, üçüncüsü Esra Cansel G., 86 puan aldı ancak mülakatla elendi.
Ordu’da 94 puanla il birincisi olan Rabia G., yedek listeye dahi giremeden mülakatla elendi.

Samsun’da 94 puanla il birincisi olan Bayram S., mülakatla elendi.
Kayseri’de 92 puanla il birincisi olan Sedef D., yedek ve asıl listeye giremeden mülakatla elendi.
Trabzon’da 89 puanla il birincisi olan Yasin Ş., mülakatla elenerek asıl ve yedek listeye giremedi.
Kilis’te 90 puan alarak il birincisi olan Metin A., mülakatla elendi.

Adana: 4 kişilik alım açıldı. 10 kişi mülakata girdi. Yazılıdan 89 puan alarak birinci gelen Canberk K., mülakat ile elenerek asıl ve yedek listeye giremedi. Onun yerine sıralamada en altta olan 72 puanlı Halime U. asıl listede yer buldu.

Adıyaman: 6 kişilik alım açıldı. 89’la sınavda en yüksek puana ulaşan Burhan T. dışında geriye kalanlar asıl listeye alındı.

Afyonkarahisar: 31 kişi 70 puan ve üstü alarak mülakata girmeye hak kazandı. Afyonkarahisar için 8 kişilik yer açıldı. 31 kişilik sıralamada 27. olan İsa U., 72 puan ile asıl listeye girdi. 87 puan ile Afyonkarahisar’ın birincisi Emirhan B., 3. yedek sırasına girdi. Asıl listedekilerden 3 kişi görevini yapmayı reddederse Emirhan B., ancak o şekilde görevine başlayabilecek.

Ağrı: 7 kişilik alım açıldı. 16 kişi mülakata girme hakkı elde etti. 70 ve 89 puan aralığındaki 16 adaydan 72 puan alan listenin 14. sırasındaki Muhammet Serhat V. asıl listeye alındı. Yazılı sınavdan en yüksek puanı alan Meltem Ö. 89 puan ile İkram A. 86 puan ile elendi.

Ankara: 6 kişilik alım açıldı. 25 kişi, 92 ve 78 puan aralığında yazılıdan not aldı. 92 puanla Ankara’nın birincisi olan Berat K. yedek listeye dahi giremedi. İkinci Berna Y. ise yazılıdan aldığı 89 puan ile elendi.

Artvin: 7 kişilik alım açıldı. 27 kişi, 70 ve 87 puan aralığında yazılıdan not aldı. Listenin 24. sırasındaki Berkay G. 72 puanla çalışma hakkı elde etti. 87 puanla birinci olan Gözde A. elendi.

Aydın: 2 kişilik alım açıldı. 83-73 puan aralığında not alan 8 kişiden sonuncu olan Hüseyin K. asıl listeye alındı. Birinci olan Hatice B. elendi.

Bartın: 2 kişilik alım açıldı. 88 puan alarak yazılıyı ikincilikle bitiren Ozan Y. asıl listeye giremeden elendi. Mehmet Enes T. ise aldığı 70 puanla asıl listeye girdi.

Burdur: 3 kişilik alım açıldı. Birinci Recep K. elenirken 73 puan alan Mert M. asıl listeye girdi.

Bursa: 4 kişilik alım açıldı. 18 kişi, 71 ila 93 puan aralığında not aldı. Birinci İlyas A. elenirken 71 puan alan Rabia Ezgi A. asıl listeye girdi.

Çankırı: 8 kişilik alım vardı. Toplamda 30 kişi 70 puan ve üzerinde yazılıdan puan aldı. En yüksek puanı alan 6 kişi kazananlar listesinde yok. Onların yerine 73, 75, 76 ve 77 puanlı 4 kişi yerleşti. İl birincisi, ikincisi ve üçüncüsü mülakatla elendi. Asıl listede ise Sevgi Y. ve Tuğçe Y. isimli kardeşlerin olması dikkat çekti. Elenen adaylardan biri “Mülakat puanımıza kurum puanımızın altında not verilmiş. Ama 73 alan kişi, 90 küsur mülakat notuyla asil yapılmış” dedi.

Diyarbakır: 4 kişilik alım açıldı. İl birincisi olan Ceylan T. elendi. Sonuncu sıradaki Nazlı K. 71 puan ile asıl listeye girdi.

Edirne: 8 kişilik alım vardı. 91 ila 70 puan arasında puan alan adaylardan sonuncu sıradaki Deniz D. 70 puan ile asıl listeye girdi.

Eskişehir: 6 kişilik alım açıldı. 93 puanla il birincisi olan Ersen Ç. yedek listeye dahi giremedi. 90 puan ile il üçüncüsü olan Necati F. mülakattan 60 puan alarak elendi. KARAR’a konuşan Necati F. “Listenin son sıralarında bulunanlar asil listedeydi. İyi geçmesine rağmen 60 puan vermişler mülakat notuma. Ben dahil 93 ve 90 alan 3 kişi elendi. İlk 8’den sadece 1 kişi asil listede kendine yer bulabildi. Mülakatta zarf çektik ve sorularımızı gördük. Hepsine doğru cevap verdim. Kesin geçebileceğimi düşünürken elendim” diye konuştu.

Gaziantep: 9 kişilik alım açıldı. 70 ila 86 puan aralığında not alan adaylardan son sıradaki Türkan Y. asıl listeye girdi. İl birincisi Müslüm K. yedek listeye bile giremeden elendi.

Iğdır: 6 kişilik alım açıldı. İl birincisi Ali Ç. aldığı 89 puana rağmen elendi. Ali Ç. “Sözlü mülakattan 70 vermişler. 1 puan daha lazımdı. 71 puanla listenin son sırasında mülakata giren Ferdi K’yı tercih ettiler. Öyle bir matematik yapmışlar ki yedeğe bile giremedim. Vicdan sahibi bir insanın yapabileceği bir şey değil bu. Başarıyı cezalandıran bir sisteme karşı mücadele ediyoruz ne yazık ki. Adalet nerede?” diye sordu.

Kastamonu: 5 kişilik alım açıldı. 11 kişi 94 puan ila 70 puan arasında not alarak mülakata girme hakkı elde etti. İl birincisi aldığı 94 puanla elendi. 70 puan ile listenin son sırasındaki Gülay Ş. asıl listeye girdi.

Konya: 8 kişilik alım açıldı. 18 aday 92 ila 71 puan aralığında yazılıdan not aldı. İl birincisi Sevil E. 92 puana karşın mülakatta elenirken listenin son sıralarında bulunan Pembe Nur K, 74 puanla asıl listeye girdi. İl ikincisi Berkan Ş. ve üçüncüsü Meryem G. de yine elenenler arasındaydı.

Malatya: 14 kişilik alım açıldı. 56 aday 71 ila 93 puan arasında not aldı. Malatya’da da senaryo değişmedi. İl birincisi aldığı 93 puan ile elendi. 56 adaylık liste içerisinde 55. olan Ömer Faruk D. aldığı 71 puanla asıl listeye alındı. Listede 85 puan ve üzeri alan ismini vermek istemeyen bir aday gazetemize şunları söyledi:

“Benden düşük puan alan 8-9 kişi atandı. Listenin son sırasındakini asıl listeye alıyorsanız ama il birincisi eleniyor. Mülakatta tüm sorulara doğru yanıt vermiştim. 50’nin biraz üzerinde not vererek beni elediler. Canımı dişimi takmıştım. Yüksek puanımla ve bilgimle görevime başlayacağımı düşünüyordum. Tekrar sınavlara girmeyi düşünüyorum. Ama mimlenebilirim diye korkuyorum. Konuşan kişileri bu sefer de kara listeye bile alabilirler. Ne yapacağımızı bilmiyoruz.”

Muğla: 4 kişilik alım açıldı. 17 aday 89 ila 71 puan aralığında not alarak mülakata girme hakkı elde etti. İl birincisi İmran A, ikincisi Osman K, üçüncüsü Esra Cansel G, mülakatla elenirken listede 71 puan ile sonuncu olan Emrullah D. asıl listeye girdi.

Ordu: 9 kişilik alım açıldı. 29 kişilik listede 70 puan ile sonuncu sırada olan Ali Batuhan Z. asıl listeye girerek atandı. 94 puanla il birincisi olan Rabia G yedek listeye dahi giremeden mülakatla elendi.

Samsun: 94 puanla il birincisi olan Bayram S., mülakatla elendi.

Kayseri: Kayseri’de 92 puanla il birincisi olan Sedef D., yedek ve asıl listeye giremeden mülakatla elendi.

Kilis: 90 puan alarak il birincisi olan Metin A., mülakatla elendi. Asıl ve yedek listeye dahi giremedi.

Paylaşın

İtibardan Tasarruf Olmaz: Kamudaki Taşıt Sayısı 106 Bini Aştı

İktidar, “itibardan tasarruf olmaz” anlayışından bir adım dahi geri atmıyor. 2022, 2023 ve 2024 yıllarında kamunun araç sayısının sırasıyla 103 bin 104, 104 bin 400 ve 106 bin 363 olduğu ortaya çıktı.

Birgün’den Mustafa Bildirci’nin haberine göre; Ocak – Temmuz arasında kamu, toplam 2 milyar 429 milyon 51 bin TL’lik taşıt kiraladı. Aynı dönemde alınan taşıtların maliyeti ise kayıtlara, 178 milyon 133 bin TL olarak geçti. Tasarruf Tedbirleri Genelgelerinin dahi engel olamadığı taşıt alımlarının ulaştığı boyut, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın verileriyle de ortaya konuldu.

Buna göre, genel bütçe kapsamındaki idarelerin 2018 yılındaki taşıt sayısı, 98 bin 852 oldu. Toplam 45 kamu idaresinin kullanımı için alınan taşıt sayısı 2019 yılında ise 101 bin 107’ye çıktı. 2020 yılında yayımlanan ve kamu harcamalarında tasarruf öngören genelgenin etkisiyle taşıt sayısında azalma yaşandı. Bu kapsamda kamunun sahip olduğu taşıt sayısı 2020 yılında 98 bin 730’a geriledi.

Ancak 2021 yılından itibaren kamudaki araç saltanatı giderek daha da genişledi. 2021 yılında 45 kamu idaresinin envanterindeki toplam araç sayısının 100 bin 846 olduğu belirtildi. Araç sayısındaki artış 2022, 2023 ve 2024 yıllarında da sürdü. Buna göre, 2022, 2023 ve 2024 yıllarında kamunun araç sayısının sırasıyla 103 bin 104, 104 bin 400 ve 106 bin 363 olduğu bildirildi.

Cumhurbaşkanlığı: 461
Milli Eğitim Bakanlığı: 3 bin 274
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı: Bin 27
Gelir İdaresi Başkanlığı: Bin 110
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı: Bin 33
Gençlik ve Spor Bakanlığı: 831

Paylaşın