Demirtaş: Seçimin Kaderini Kürt Seçmen Belirleyecek

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye’de olası bir seçimin kaderini ve ağırlıklı olarak da Kürt seçmenin belirleyeceğini söyleyip “Bu bir gerçeklik ve çok şükür ki HDP ve Kürtler demokrasiden yana. İşte bu durum Türkiye için, cumhuriyetin demokratikleşmesi için bir şanstır.” dedi.

Haber Merkezi / Ekonomi açısından da Türkiye’de mevcut durumun vahim olduğunu ve muhalefetin umut yaratamadığını belirten Demirtaş, “Bu tabloda, halkta üzüntü dışında bir de umutsuzluk var. Çünkü doğal ve ekonomik afetlerle kızılca kıyamet koparken iktidar kendi koltuğu dışında hiçbir şeyi dert etmiyor. Bu da halkı iyiden iyiye öfke ve umutsuzluğa sürüklüyor. Muhalefet ise yeterince umut yaratıp somut bir iktidar alternatifine dönüşemedi henüz. Çaba sarf ediliyor ama siyasette yeni bir kırılma yaratamıyorlar” ifadelerini kullandı.

HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, iktidarın yeni bir çözüm süreci başlatmasının önünde herhangi bir engel bulunmadığını söyledi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yüksek Dairesi ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına karşın yaklaşık beş yıldır Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Medyascope’tan Ferit Aslan’ın sorularını yanıtladı.

Demirtaş, cezaevlerindeki koronavirüs kısıtlamalarına ilişkin “Mart 2020’den bu yana tüm kısıtlamalar hiç esnetilmeden, olduğu gibi devam ediyor. Aile ve avukat görüşleri ile sosyal faaliyetlerin tamamında ciddi kısıtlamalar var. Dışarıda her şey güya normalleşip tedbirler kaldırılırken cezaevlerindeki tedbirlerin esnetilmemesi tam bir fırsatçılık ve açık hak gaspıdır” dedi.

“HDP ve Kürtler demokrasiden yana”

Demirtaş, Türkiye’de olası bir seçimin kaderini ve ağırlıklı olarak da Kürt seçmenin belirleyeceğini söyleyip “Bu bir gerçeklik ve çok şükür ki HDP ve Kürtler demokrasiden yana. İşte bu durum Türkiye için, cumhuriyetin demokratikleşmesi için bir şanstır. Kürtler, HDP dahil hiçbir partinin -tabiri caizse- tapulu malı değil. Kürtler’i kazanmak isteyen her parti kendi siyasi programını sunar, ikna ederse de kazanır. Fakat unutulmasın ki Kürtler çok politik Dahası, Türkiye seçmeninin çoğu çok bilinçli” ifadelerini kullandı.

HDP’nin Erdoğan ile masaya oturup oturmayacağının cevabını eş genel başkanlarımız verdiler zaten. Bir yandan, biz binlerce HDP’li hapisteyiz ve hapishanede oturacak bir masa yoktur. Demokratik siyasette olan kişiler açısından masa hapishanede olamaz. Masa, ancak özgür koşullarda olabilir. Hapishaneler bizim açımızdan ancak direnme alanları olabilir, pazarlık malzemesi olamaz.

“Halk her geçen gün fakirleşiyor”

Demirtaş, son günlerde yaşanan orman yangınlarına ve sellere ilişkin de “Maalesef felaketler peş peşe geldi ve zaten perişan durumda olan halkı adeta yıktı geçti. Olanlardan dolayı tüm toplum gibi biz de çok üzgünüz” dedi ve şöyle devam etti:

Bir de ekonomik bir afet var ülkede. Bunu Karadenizli de, Doğulu da, Batılı da herkes yaşıyor. Enflasyon aldı başını gidiyor. Ev fiyatları, araba fiyatları, marketlerdeki fiyatlar uçtu. Kiralık ev fiyatlarının hali ortada. Buna karşılık emekliye ve çalışanlara resmî enflasyonun bile altında maaş artışı veriliyor. Halk her geçen gün fakirleşiyor. Emekliler, açlık sınırı altında maaş alıyor. Öğretmenler, memurlar, işçiler yoksulluk sınırının altında maaş alıyor. İktidar ise insanlara çay atmaktan başka bir şey yapmıyor. Oysa çay karın doyurmuyor. Bu tabloda, halkta üzüntü dışında bir de umutsuzluk var. Çünkü doğal ve ekonomik afetlerle kızılca kıyamet koparken iktidar kendi koltuğu dışında hiçbir şeyi dert etmiyor. Bu da halkı iyiden iyiye öfke ve umutsuzluğa sürüklüyor. Muhalefet ise yeterince umut yaratıp somut bir iktidar alternatifine dönüşemedi henüz. Çaba sarf ediliyor ama siyasette yeni bir kırılma yaratamıyorlar.

“Somut çözüm projeleri ortaya konulmalı”

“Bugün artık AKP’yi eleştirmek üzerine siyaset yapmak bataklığa taş atmak gibidir” diyen Demirtaş, “Çünkü eleştiri, bunların umurunda bile değil. Bence bataklığı kurutacak ciddi, kararlı ve kesintisiz bir siyasi hamle sürecine girilmeli. Kapsamlı sistem eleştirileriyle birlikte somut çözüm projeleri ortaya konulmalı. O zaman halk da bundan heyecan duyar, halkın umudu yeşerir ve ayağa kalkar. Erken seçim ancak toplumsal talebin iyice görünür hale gelmesiyle mümkün olabilir. Yoksa AKP’ye kalsa seçimi 2073’te yapmak isterler” değerlendirmesini yaptı.

“Kaybedecek fazla bir şeyimiz yok”

Demirtaş, Kobanî Davası’nın da HDP’ye kapatma davasının da hukukla ilgisi olmadığını belirtip “Bu davalarda rehinelikler, cezalandırma veya parti kapatma olursa bu kez de davaların sonuçları siyasi gelişmelere yön verecektir. Açıkça söylemem gerekirse Kobani davasını da diğer davalardan tutuklu ve hükümlü siyasetçilerin bu durumları biraz daha sürdürülür ve/veya HDP kapatılırsa siyasi yelpazede durum netleşmiş olur. Böyle bir durumda AKP’nin kaybedeceği de yüzde 100 kesinleşmiş olur. Bizim artık kaybedecek fazla bir şeyimiz yok. Güçlü ve avantajlı konumda olan biziz çünkü direndik, ezilmedik, yenilmedik ve kazandık. Ötesini, kaybedecek şeyi çok olanlar düşünsün” dedi.

Paylaşın

Yüz Yüze Eğitimde Alınacak Önlemler Belli Oldu!

“Kovid-19 Salgınında Okullarda Alınması Gereken Önlemler Rehberi” il milli eğitim müdürlüklerine gönderildi. Rehberde öğretmenler, eğitim personeli, kantin çalışanları, öğrenci servisi personeli ile öğrencilerle aynı evde yaşayanların tam doz aşılarının tamamlanmış olması önerildi. Rehberde, ayrıca vaka hızının ve bulaş riskinin yüksek olduğu ya da vaka sayısında ani yükselme görülen bölgelerde il ve ilçe sağlık müdürlükleri koordinasyonunda gerekli tedbirler alınacağı ifade edildi.

Haber Merkezi / Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı iş birliğinde hazırlanan “Kovid-19 Salgınında Okullarda Alınması Gereken Önlemler Rehberi” il milli eğitim müdürlüklerine gönderildi.

Rehberde öğretmenler, eğitim personeli, kantin çalışanları, öğrenci servisi personeli ile öğrencilerle aynı evde yaşayanların tam doz aşılarının tamamlanmış olması önerilirken, “Tüm okullarda öğrenci, öğretmen ve personelin ihtiyacı olması halinde kullanabilmeleri için yeterli sayıda maske Millî Eğitim Bakanlığı tarafından temin edilir” ifadeleri yer aldı.

Rehberde, ayrıca vaka hızının ve bulaş riskinin yüksek olduğu ya da vaka sayısında ani yükselme görülen bölgelerde il ve ilçe sağlık müdürlükleri koordinasyonunda gerekli tedbirler alınacağı ifade edildi.

81 ile gönderilen rehberin detayları şöyle;

Genel Kurallar

  • Öğretmenler, eğitim personeli, kantin çalışanları ve öğrenci servisi personelinin tam doz aşılarının tamamlanmış olması önerilir.
  • Öğrencilerle bir araya gelmesi zorunlu olan öğretmen ve okul çalışanlarının aşı olmamaları durumunda haftada iki kez PCR testi ile taranmaları istenir ve sonuçlar okul tarafından gerekli işlemler yapılmak üzere kayıt altında tutulur.
  • Öğrencilerle aynı ev içerisinde yaşayan kişilerin de aşılı olmaları, tam doz aşılarını tamamlamış olmaları önerilir.
  • Tüm okullarda öğrenci, öğretmen ve personelin ihtiyacı olması halinde kullanabilmeleri için yeterli sayıda maske Millî Eğitim Bakanlığı tarafından temin edilir.
  • Okul içerisinde, ortak alanlarda, sınıflarda, öğretmen odalarında maske atık kutularının bulundurulması ve günlük olarak boşaltılmaları sağlanmalıdır.
  • Öğrenci ve personelin hasta, temaslı veya risklilik durumları Millî Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasındaki veri entegrasyonu yolu ile izlenir ve okullara gerekli bildirim yapılır.
  • Seminer haftasında enfeksiyon kontrolü ve okula giriş koşullarını içeren eğitim verilir ve okul yönetimince belirlenecek görevli tarafından bu programın uygulanması ve alınacak önlemlerin takibi yapılır.

I. Tıbbi Maske;

a. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullardaki tüm öğrenciler okula maske ile gelmelidir ancak gelişimsel sorunu olan veya maske takmakta zorlanan çocuklar için istisna olabilir.

  • Maskenin çocuklar için uygun boyutta olması sağlanmalıdır,
  • Maskelerin nemlenmesi durumunda değiştirilmesi için okul içerisinde yedek maske bulunması sağlanmalıdır,
  • Maske takamayan öğrenciler; gelişimsel sorunları veya tıbbi nedenler (doktor raporu ile kayıt altına alınmış olan) ile maske takamayan çocuklarda mümkün ise yüz koruyucu kullanımı sağlanmalıdır,
  • Çok yakın temasın gerektiği durumlarda maske ile birlikte yüz koruyucu kullanılması önerilir.

b. Öğretmenler; aşılanma durumundan bağımsız olarak okul bahçesine girişlerinden itibaren, okulda bulundukları süre boyunca sürekli maske takmalıdır,

  • Farklı sınıflarda ders vermeleri durumunda öğretmenlerin dersler arasında maskelerini değiştirmeleri önerilir,
  • Öğretmen odaları ve diğer ortak alanlarda bulunan kişilerin, aşılananlar da dâhil olmak üzere, sürekli maske takmaları sağlanmalıdır,
  • Yiyecek içecek tüketiminin mümkün olduğu kadar ayrı zamanlarda ve mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirilmesi için özen gösterilmelidir.

c. Diğer görevliler; i. Okulda bulunulan süre boyunca ve her ortamda aşılanma durumundan bağımsız olarak sürekli maske takmalıdır,

  • Maskenin nemlenmesi durumunda yeni bir maske kullanılmalıdır.

d. Veli ve ziyaretçiler;

  • Salgın döneminde mümkün olduğu kadar okul bahçesi de dâhil olmak üzere okul içerisine girişlerine izin verilmemelidir,
  • Okul bahçesi dâhil, okula girişin gerekli olduğu durumlarda okul bahçesine giriş, bahçenin olmadığı durumlarda da en dış noktadan itibaren maske takmaları sağlanmalıdır.

II. Sınıfların havalandırılması;

a. Ders sırasında sınıf camları öğrenciler açısından risk yaratmayacak şekilde (her türlü düşme ve travmayı önleyecek önlemler alınarak) mümkün olduğu kadar açık kalmalı ve doğal havalandırma sağlanmalıdır,

b. Ders aralarında mümkün olduğu kadar tüm öğrencilerin açık alana çıkmaları, sınıfın camlarının ve kapısının tamamen açılarak hava akımı yaratacak şekilde en az 10 dakika süre ile havalanması sağlanmalıdır,

c. Okul ortak kapalı alanlarındaki camların sürekli açık kalması ve/veya mümkün olduğu kadar dış ortam havası alacak şekilde havalandırılması sağlanmalıdır,

d. Merkezi havalandırma sistemleri bulunan binalar için;

  • Havalandırması mümkünse %100 taze hava sirkülasyonunu sağlayacak şekilde düzenlenmelidir,
  • Havalandırma sistemlerinin bakımı ve filtre değişimleri zamanında yapılmalıdır,
  • Havalandırma mümkün olan en düşük hızla çalıştırılmalıdır, iv. Havalandırma sistemi çalışıyor bile olsa camları açılabilen alanlarda camların açılması sağlanmalıdır.

III. Okul ortamında mesafe;

a. Okul bahçesinde ve çevresinde öğrencilerin, öğretmenlerin, diğer çalışanların kalabalık gruplar oluşturması önlenmelidir,

b. Teneffüs saatleri okul bahçesinde kalabalık oluşmaması için okulun fiziksel kapasitesi ve öğrenci mevcudu dikkate alınarak farklı zamanlara gelecek şekilde ayarlanmalıdır,

c. Okul bahçesinde öğrenciler arasında sosyal mesafeye uygun olmasına özen gösterilmesi sağlanmalıdır,

d. Okula giriş, çıkış ve teneffüslerde sosyal mesafenin korunması için gerekli düzenlemeler yapılabilir,

  • Okul kapalı alanlarında farklı sınıf öğrencilerinin bir araya gelmesini en aza indirecek şekilde planlanmalıdır,
  • Okul giriş ve çıkış saatleri değiştirilemiyorsa, ders başlangıç zamanları ve ders araları farklı sınıf öğrencilerinin bir araya gelmesini en aza indirecek şekilde planlanmalıdır.

e. Sınıf içerisinde öğrencilerin oturma düzeni yüzleri aynı yöne dönük olacak şekilde yapılandırılmalıdır,

f. Öğrenciler arasındaki mesafenin belirlenmesinde okuldaki derslik ve öğrenci sayısına dikkat edilerek okul yönetimi tarafından sosyal mesafeye uygun düzenleme yapılır,

g. Vaka hızının ve bulaş riskinin yüksek olduğu ya da vaka sayısında ani yükselme görülen bölgelerde il ve ilçe sağlık müdürlükleri koordinasyonunda gerekli tedbirler alınır,

h. Tükürük ve sekresyon çıkışına neden olabilecek şarkı söyleme gibi yüksek sesle yapılan egzersizler mutlaka açık alanda ve öğrencilerin arasında tercihen en az 2 metre mesafe bırakılarak yapılmalıdır,

i. Öğrencilerin evlerinde veya okul dışında egzersizler yapması özendirilmelidir,

j. Beslenme saatlerinin okulun fiziki kapasitesi göz önüne alınarak mümkün oldukça farklı zamanlara yayılması için zaman aralıkları farklılaştırılmalı ve sınıf dışında mümkünse açık alanda, mümkün değilse okulun geniş ve tavan yüksekliği yüksek olan havalandırılabilir açık alanlarında yapmaları sağlanmalıdır. Maskeler, sadece sıvı alımı veya beslenme sırasında çıkartılmalıdır.

IV. Ders sürelerinin sınıf boyutları ve öğrenci sayısı da dikkate alınarak 40 dakikayı aşmayacak şekilde planlanması uygun olacaktır.

V. Temizlik;

a. Okulun rutin temizliğinin sıklaştırılması önerilir, b. Çocukların, öğretmenlerin ve diğer okul çalışanlarının el hijyeni için su ve sabun ile el yıkama olanakları sağlanmalı ve ortak alanlara uygun sayıda el antiseptikleri konulmalıdır.

VI. Okulun başlangıcında velilere olası hastalık durumunda bilgi paylaşabilmeleri için Bilgilendirme Formu verilir.

VII. Ziyaretçiler zorunlu olmadıkça okula alınmamalı, alınması gerektiğinde ise ziyaretçilerin HES kodu kontrolünde durumları “Risksiz” olmalıdır.

Paylaşın

Meteoroloji’den ‘Sağanak Yağış’ Uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeyi, Tokat, Osmaniye, Van’ın kuzeyi ve doğusu ile Hatay’ın kıyı kesimlerinin yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağış beklendiği uyarısında bulundu.

Haber Merkezi / MGM tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Ülkemizin doğu kesimlerinin parçalı ve yer yer çok bulutlu; Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzeyi, Tokat, Osmaniye, Van’ın kuzeyi ve doğusu ile Hatay’ın kıyı kesimlerinin yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Güneydoğu Anadolu’nun güney ve doğusu ile Doğu Anadolu’nun güneydoğusunda toz taşınımı bekleniyor.

Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik beklenmiyor. Güney kesimlerde yer yer mevsim normalleri üzerinde, diğer yerlerde mevsim normalleri civarında seyredeceği tahmin ediliyor.

Rüzgar ise genellikle kuzey ve kuzeydoğu, Doğu Akdeniz kıyıları, Doğu Anadolu’nun güneyi ile Güneydoğu Anadolu’da batı ve güneybatı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette, Marmara’nın batısı, Kuzey Ege kıyıları Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ve Doğu Anadolu’nun güneydoğusunda kuvvetli (40-70 km/saat) olarak esmesi bekleniyor.

Kuvvetli rüzgar uyarısı

Rüzgarın; Marmara’nın batısı ve Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu, Doğu Anadolu’nun güneydoğusu ile Güneydoğu Anadolu’nun doğusunda güney ve güneybatı yönlerden kuvvetli olarak (40-70 km/saat) esmesi beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır.

Toz taşınımı uyarısı

Doğu Anadolu’nun güneydoğusu ile Güneydoğu Anadolu’nun güney ve doğusunda güney ve güneybatı yönlerden beklenen kuvvetli rüzgar nedeniyle bölgede toz taşınımı beklendiğinden yaşanabilecek olumsuz şartlara karşı (Hava kalitesinde azalama, düşük görüş mesafesi vb.) dikkatli ve tedbirli olunmalıdır

Paylaşın

14 emekli askerin tutuklanmasına Başbuğ’dan tepki!

28 Şubat davasında alınan müebbet hapis cezası kararları Yargıtay tarafından onanmasından sonra 14 emekli asker tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Genelkurmay Eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ tutuklamalara tepki gösterdi.

Haber Merkezi / İlker Başbuğ,  emekli 14 askerin tutuklanmasına sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı bir açıklama ile tepki gösterdi. Başbuğ, açıklamasında,  ”Adil olmayan bir yargılama sonunda on dört emekli komutanın cezaevlerine konulması vicdanlı insanların yüreklerini bir kez daha yaralamıştır” ifadelerini kullandı.

28 Şubat davasında alınan müebbet hapis cezası kararları Yargıtay tarafından onandı. Hükmün kesinleşmesinin ardından davada yargılanan 14 sanık hakkında infaz süreci başlatıldı.

Emekli Orgeneraller Çevik Bir ve Çetin Doğan’ın da aralarında bulunduğu sanıklar gözaltına alınarak cezaevine gönderildi. Cezaevine gönderilen generallerin rütbeleri de sökülecek.

Darbeye teşebbüs suçundan ceza alan sanıkların, yaşları ve sağlık durumları gerekçe gösterilerek yapılan infaz erteleme başvurusu ise reddedildi.

Paylaşın

Heybeliada’daki Yangın Kontrol Altına Alındı

Heybeliada’da çıkan yangına ilişkin açıklama yapan İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, yangının kontrol altına alındığını, soğutma çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Öte yandan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da yangının kontrol altına alındığını duyurdu.

Haber Merkezi / İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Heybeliada’daki yangının kontrol altına alındığını bilgisine yer verdi. Yerlikaya, açıklamasında, “Heybeliada’daki yangın 14.55 itibarıyla kontrol altına alınmıştır. Soğutma çalışmaları devam etmektedir. Heybeliada halkına ve yangın söndürme ekiplerimize teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da yangının yangına ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Heybeliada’daki yangın kontrol altına alındı. İstanbul İtfaiyemize, Orman Bölge Müdürlüğü’ne, Adalar sakinlerine yoğun çabaları için teşekkürler. Soğutma çalışmaları devam ediyor. Ekipler bölgedeki kontrol ve tespitlerine devam edecekler” dedi.

Paylaşın

Datça Açıklarında 4,2 Büyüklüğünde Deprem!

AFAD, Muğla’nın Datça İlçesi açıklarında 4,2 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini duyurdu. AFAD açıklamasında deprem 5,25 kilometre derinlikte gerçekleştiği bilgisine de yer verdi.

Haber Merkezi / Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinden, Muğla’nın Datça İlçesi açıklarında 4,2 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini duyurdu.

İnternet sitesinde yer alan bilgiye göre, deprem saat 16.21’de 5,25 kilometre derinlikte gerçekleşti. Açıklamada, depremin merkez üssünün Datça’ya uzaklığı 35,21 kilometre olarak ölçüldüğü bilgisine de yer verildi.

Paylaşın

Dünden Bugüne Taliban!

11 Eylül saldırılarının ardından 2001 yılında ABD ve müttefikleri Afganistan’da Taliban’ı iktidardan indirmişti. Taliban 20 yıl sonra ABD ve müttefiklerinin Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte büyük bir direnişle karşılaşmadan yeniden iktidara geldi. 

Haber Merkezi / Peştuca dilinde “öğrenciler” anlamına gelen Taliban, iktidarı yeniden almasıyla birlikte daha ılımlı bir görüntü vermeye çalışıyor, ancak gözlemciler Taliban’ın vermeye çalıştığı bu görüntüye şüpheyle bakıyor.

Örneğin Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid, iktidarı devraldıktan sonra yaptığı ilk basın toplantısında kadın haklarını ve basın özgürlüğünü koruma sözü vermişti. 

Taliban’ın ortaya çıkışı;

Taliban’ın birçok lideri, 1990’ların başında Taliban’ın kurulmasından önce 1980’lerde Sovyet müdahalesine karşı Afgan Mücahidleriyle birlikte savaştı. Afgan Mücahidler, Soğuk Savaş döneminin politikasının bir parçası olarak ABD’den yüklü miktarda silah ve para yardımı aldı. Sovyetler, 1978’de ülkenin ilk cumhurbaşkanı Mohammad Daoud Khan’ı deviren komünist liderleri destekliyordu.

Sovyetler 1989’da Afganistan’dan çekildikten sonra,  Mücahid komutanlarının iktidar için savaştığı bir dönemde Taliban, 1990’ların başında önemli bir oyuncu olarak ortaya çıktı. Taliban üyelerinin çoğu Afganistan’da ve Pakistan’da muhafazakar dini okullarda eğitim görmüşlerdi.

Afganistan’ın Kabil’den sonraki en büyük şehir olan Kandahar’ın kontrolünü ele geçirdikten sonra büyük sayılabilecek askeri kazanımlar elde ettiler. Yıllarca süren savaştan sonra yorgun düşen Afgan halkı çatışmasız bir dönem için Taliban’ın iktidarına itiraz etmedi. Bunda iktidar mücadelesi veren Mücahitlerin insan hak ihlalleri ve savaş suçları da etkili oldu.

1996’da başkent Kabil’i ele geçiren ve ülkenin son komünist lideri Necibullah Ahmedzai’yi bir meydanda asan Taliban, Afganistan’ı bir İslam emirliği ilan etti ve İslam hukukunun aşırı katı yorumunu uygulamaya başladı. Taliban’ın kurduğu İslam emirliğini sadece üç ülke tanıdı; Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Pakistan.

Taliban, Afganistan’a çatışmaların yaşanmadığı başardı ve yerel yolsuzlukla mücadele etmeye karar vererek başlangıçta Afgan halkının gözünde bir popülerlik kazandı. Ancak Taliban’ın, iç savaş suçlarının tekrarlanmamasını sağlamak için başlangıçta uyguladığı kısıtlamaları asla hafifletmeyeceğini açıkladı.

Kısıtlamalar arasında kadın doktorlar dışındaki kadınların eğitim ve istihdamdan men edilmesi de yer alıyordu. Konulan kurallara itaat etmeyen herkes hapse atılabilir veya alenen cezalandırılabilirdi. Altı yıllık bu dönem, etnik ve dini azınlıklar üzerinde baskı kurulması, az önce belirtiklerimin yanında müzik ve televizyon gibi görünüşte zararsız faaliyetler ve eğlenceler üzerindeki kısıtlamalarla hatırlanacak.

1999’da Birleşmiş Milletler (BM), ABD’deki 11 Eylül saldırılarının sorumlusu El Kaide ile bağlantıları nedeniyle Taliban’a yaptırımlar uygulamaya başladı.

2001 müdahalesi ve Taliban’ın iktidardan indirilmesi

ABD, 7 Ekim 2001’de Taliban’ın Afganistan’da saklanan El Kaide lideri Usame bin Ladin’i teslim etmeyi reddetmesinin ardından Afganistan’ı işgal etti. ABD müdahalesi öncesinde Taliban, ABD Başkanı George W Bush yönetiminden bin Ladin’in 11 Eylül saldırılarındaki rolüne dair kanıt sunmasını istemişti. ABD Başkanı Bush, Taliban’ın isteğini reddetmişti.

Taliban’ın devrilmesinden sonra Aralık 2001’de Hamid Karzai başkanlığında yeni bir geçici hükümet kuruldu. Üç yıl sonra yeni bir anayasa ilan edildi; yeni anayasanın temelleri, kadınlara ve etnik azınlıklara temel hak ve özgürlüklerinin ülkenin son kralı Muhammed Zahir Şah tarafından resmen verildiği 1960’ların reforme edilmiş anayasasından almıştır.

Yıkılmış bir ülke!

2006 yılına gelindiğinde, devrilen Taliban yeniden toparlandı ve ABD ve müttefiklerine karşı savaşı yeniden başlattı. 20 yıllık çatışma Afganistan’ı harap etti. Hem Taliban hem de ABD liderliğindeki güçlerin saldırılarında 40.000’den fazla sivil öldü. En az 64.000 Afgan askeri ve polisi ile 3.500’den fazla uluslararası asker de çatışmalarda hayatını kaybetti. ABD, savaş ve yeniden yapılanma projelerine neredeyse 1 trilyon dolar harcadı, ancak ülke hala fakir ve altyapısı harap durumda.

2011’de Obama yönetimi, bir grup Taliban yetkilisinin o zamanki Afganistan Başkanı Karzai hükümetiyle yüz yüze müzakerelerin zeminini hazırlamak için Katar’a taşınmasına izin verdi. 2013 yılında, Taliban’ın Doha ofisi resmen açıldı. 2018 yılında, Trump yönetimi Taliban ile resmi ve doğrudan görüşmelere başladı. Bu görüşmelere Afgan hükümeti davet edilmedi.

Doha’daki Taliban siyasi ofisinin başkanı Abdul Ghani Baradar, 29 Şubat 2020’de ABD ile ABD ve diğer yabancı güçlerin geri çekilmesinin yolunu açan bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma ile Taliban, ABD liderliğindeki yabancı güçlere saldırmayacağına söz verdi.

Bu anlaşma sonrası Taliban ile Afgan liderliği arasında barış görüşmeleri başladı. Ancak Taliban, görüşmelere katılırken yönetime karşı askeri saldırısını sürdürdüler. ABD ve müttefiklerinin çekilmesiyle birlikte 20 yıl sonra Afganistan’da yönetimi geri aldılar.

Paylaşın

CHP’li Salıcı: Rant İçin İmar İzni Verdiler

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, Samsun’da partisinin 11. Bölge toplantısında yaptığı konuşmada, iktidara sel felaketleri üzerinden yüklenerek, “Ülke daha önce de sel felaketleri ile de karşılaşmıştı. Bunun tedbirini önceden alması gerekmiyor muydu? O dere yatağına yapılan bina izinlerini Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları mı verdi? Merkezi iktidar ve oradaki basiretsiz yöneticiler dere yatağındaki imar iznini verdiler, sırf rant yüzünden.” dedi.

Haber Merkezi / CHP’li Salıcı, konuşmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in övgüyle söz ettiği Atatürk’ün isminin sansürlenmesini de eleştirerek, “Atatürk’ten korkuyorlar, bunun farkındayız. Ama Etiyopyalının gördüğünü Erdoğan’ın görmüyor olması bu ülkeye yakışmıyor” ifadelerini kullandı. Salıcı, toplantıda yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:

“Türkiye bir yandan ağır sorunlarla karşı karşıya. Bu ağır sorunlar da üç günde çıkmış değil. 19 yıllık bir Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı var ve bu iktidarın özellikle son 10 yılında Türkiye’ye ağır bir fatura kesiliyor. Bu faturanın ortadan kaldırılması için, Türkiye’nin düze çıkması için, sadece ekonomide ve yaşadığımız felaket dönemlerinde değil, Türkiye’nin haklar ve özgürlükler anlamında da bir yere gelebilmesi, demokrasi anlamında Türkiye’nin hak ettiği yerde bulunabilmesi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği çağdaş muasır medeniyetler seviyesine çıkabilmesi için Türkiye’nin açık ve net bir şekilde iktidar değişimine ihtiyacı var.

“Biz 3 yıldan beri ağır bir kriz içindeyiz”

Ortada bir siyasi iktidar var. Meseleleri biz önceden görmüş ve uyarmış olmamıza rağmen tedbir almayan, kılını kıpırdatmayan, sonra da bu yaşananlar engellenemezmiş gibi dönüp vatandaşa kendisini anlatmaya çalışan bir iktidar. Biz Ağustos 2018’de bir kur şoku yaşadık. Birkaç gün içinde döviz kurları şok yaşadı. İlk açıklama 2013, biz kur şokuna 2018’de girdik. Rahip Brunson’a bağlayıp dış güçler edebiyatı ile işin içinden sıyrılmayı tercih ettiler. Ne oldu rahip gitti kriz kaldı. Biz 3 yıldan beri ağır bir kriz içindeyiz. Kriz buhrana dönüştü ve üstüne pandemi geldi.

Vakalar görüldü, ilk vaka ortaya çıkana kadar ciddi bir tedbir alınmadı. Onlar beş maske dağıtamadı, bizim belediye başkanlarımız atölyeler kurdu, buldu buluşturdu, kıt kanaat kaynaklarıyla milyonlarca maske dağıttı. Onlar dönüp IBAN numarası verirken, bizim belediye başkanlarımız esnafa nakit desteği verdi, vatandaşın faturasını ödemesi için askıda fatura uygulamasını yaptı, veresiye defterlerini kapattı. Bizim belediyelerimiz vatandaşa dönüp IBAN numarası vermedi. Oysa ki biz Türkiye’nin büyük bütçesini yönetmiyoruz, daha mütevazi bütçeler yönetiyoruz. Üstüne birde Adalet ve Kalkınma Belediyesi’nden aldığımız bütün belediyelerimiz borçlu. Kasasında para ile aldığımız bir tek belediye yok. Bir yandan belediye başkanlarımız o borçları ödemeye çalışıyor bir yandan pandemide düşen gelirlerinden dolayı daha tasarruflu tutuma girdiler ama sosyal yardımları arttırdılar aynı zamanda da yatırımları sürdürdüler.

“İnsanın vicdanı sızlıyor”

Geçen haftalarda çok büyük Orman yangınları ile karşılaştık. Türkiye olarak ilk kez orman yangınları ile karşılaşıyor da değiliz. Bu yangınlara önceden hazırlıklı olursak tedbirimizi almış olursak, uçaklarımızı hazır edersek bu yangınları söndürebiliriz. Oysa ki Tarım Bakanı ne yaptığından habersiz bir siyasetçi. Öyle açıklamalar yapıyor ki, insanın vicdanı sızlıyor. Birinci gün “envanterimizde uçak yok” dedi. Malesefe ormanlarımızın ciddi bir kısmını böyle basiretsiz bir anlayış yüzünden yanmaya terk ettik. Son olarak bir de Karadeniz’de sel felaketi ile karşılaştık. Ülke daha önce de sel felaketleri ile de karşılaşmıştı. Bunun tedbirini önceden alması gerekmiyor muydu? O dere yatağına yapılan bina izinlerini Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları mı verdi? Merkezi iktidar ve oradaki basiretsiz yöneticiler dere yatağındaki imar iznini verdiler, sırf rant yüzünden. Sonuç şimdide tavsiyede bulunuyorlar “Dere yatağına ev yapmak yanlış bir şeydir bunu yapmamak lazım.” diye. Kim izin verdi? Tabi ki Adalet ve Kalkınma Partisi izin verdi.

Her gün ülkemize yeni sığınmacılar geliyor. 10 yıl önce Suriyeli sığınmacılar gelmeye başladılar. Büyük bir misafirperverlik gösterdik ama o, savaşın sonuçlanması için hiç çaba göstermedi. Bir şey yaptık, Avrupa Birliği ile rüşvet pazarlığı yaptık. Sonra döndü dedi ki “Biz bu işin maliyetini daha iyi karşılayabiliyoruz, onun için almaya devam edeceğiz” dedi. Biz ırkçı falan da değiliz. Biz nefret diline karşı olan insanlarız. Evrensel barışa, dostluğa, kardeşliğe, dayanışmaya inanan sosyal demokrat bir partiyiz. Ama Türkiye’nin bir sığınmacı sorunu olduğunu göz ardı edemeyiz. Bunun Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bakışı ile çözülebileceğini de mümkün görmüyoruz. Bunu da açıklıkla ifade edeyim.

“O para İzmir’e gelecek”

Şu anda yaşadığımız iklim krizi, yangınlar, seller depremler İzmir’de de yaşandı. İzmir’de büyük bir dayanışma ile belediye başkanı arkadaşlarımız ve belediyelerimiz destek verdi, hep birlikte İzmir’e sahip çıktık. Türkiye’nin başka yerinde de bir felaketle karşılaştığımızda Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları halka sahip çıktılar ve çıkacaklarda. Bundan daha doğal bir şey yok. Depremden sonra özellikle orta ve az hasarlı görüler ve oturulamayan binalarda kentsel dönüşüm faaliyeti yürütmek için Sayın Belediye Başkanımız Tunç Soyer, Dünya Bankası’ndan beş yıl geri ödemesiz, 25 yıl ödemeli bir kredi buldu. Bu kredinin depremde mağdur olmuş yurttaşlarımızın yararına kullanılması için ne yapılması gerekiyor? Majestelerinin sarayda imza atması, izin vermesi gerekiyor. Bütün süreçlerden haberdarlar, sadece İzmir’deki Cumhuriyet Halk Partili belediyeyi cezalandırmak için ve bizim hizmet vermemizi engellemek için imzayı atmadı. Bunu açıklıkla söylüyorum; Onlar imza atmadığı sürece, İzmirliyi cezalandırma çabasında olduğu sürece, bu yaptıkları yanlışları ve kibirli hareketi Türkiye’nin dört bir yanında dillendirmeye devam edeceğiz. O para İzmir’e gelecek. Burada bize oy veren vermeyen depremzede bütün yurttaşlarımızın kentsel dönüşümde daha iyi konutlarda yaşaması için kullanılacak.

“Atatürk’ten korkuyorlar, bunun farkındayız”

Türkiye öyle bir hale geldi ki, bu gün konuştuğunu yarın reddeden bir iktidar var. Atatürk ile uzun zamandır sorun yaşayan ve dönem dönem de sorun yaşadığını açıklıkla ifade eden bir iktidar var. En son Etiyopya Başbakanı geliyor Türkiye’ye, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşme yapıyor. Atatürk’ün reformcu kişiliğini ve devrimlerini anıyor ama bu çeviriye yansımıyor. Atatürk’ün adı çeviriye yansımıyor. Öyle bir çeviri yapılıyor ki, sanki önceki, bugünkü ve gelecekteki Lider Tayyip Erdoğan, bütün bu devrimleri sanki Tayyip Erdoğan yaptı. Bütün bu reformlar, devrimler sanki Atatürk tarafından değil de başkası tarafından başlatıldı. Atatürk’ten korkuyorlar, bunun farkındayız. Ama Etiyopyalı’nın gördüğünü Tayyip Erdoğan’ın görmüyor olması bu ülkeye yakışmıyor.

Birde Taliban’ın açıklaması var! Açıklama; “demokrasi gelmeyecek, bu konu tartışmaya kapalıdır. Kız çocuklarının okula gidip gitmeyeceğine ulema karar verir” şeklinde. Bizim bu anlayışla, bu kafa ile nasıl bir ortak noktamız var? Buyursun Tayyip Erdoğan, nasıl bir ortak noktamız olduğunu biraz daha detaylı bir şekilde topluma anlatsın.

Bütün bu sorunların çözecek kadro ve irade Cumhuriyet Halk Partisi’nde var. Belediye başkanlarımızda var, milletvekillerimizde var, örgütümüzde var, il ve ilçe başkanlarımızda var. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bütün kadrolarında yaşadığımız bu ağır sorunları çözecek bir irade var. Bunun için sandığın gelmesi gerekiyor ve bizim çalışmalarımızı sandık gelene kadar artırarak devam ettirmemiz gerekiyor. Ben CHP’nin iktidar olacağına, Türkiye’nin aydınlık geleceğini kuracağına, Türkiye’yi normalleştirecek bir sürecin yepyeni siyasi aktörlerle bu ülkenin düze çıkacağına inanıyorum. Sizlerin inandığını da biliyorum.”

Paylaşın

Bakan Özer’den ‘Okullarımızı 6 Eylül’de Açacağız’ açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kabine Toplantısı sonrası ‘yüz yüze eğitim’e ilişkin yaptığı değerlendirme sonrası açıklama yapan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Okullarımızı 6 Eylül’de tüm kademelerde yüz yüze ve tam zamanlı olarak açacağız” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, okulların açılış süreciyle ilgili bilgilendirmede bulundu. Bakan Özer’in açıklamalarından öne çıkan başlar şöyle:

“6 Eylül’de tüm kademelerde haftada 5 gün, yüz yüze eğitime başlıyoruz. Hedefimiz, sağlık koşulları aksini gerektirmediği sürece tam zamanlı yüz yüze eğitimi sürdürmek.”

Okullarda eğitim, ders saatleri azaltılmadan ve mevcut öğretim programlarının bütünü dikkate alınarak gerçekleştirilecek.”

1 Eylül-3 Eylül tarihleri arasında okul öncesi ve birinci sınıf öğrencilerimize yönelik uyum eğitimleri yapılacak.”

Öğretmenlerimizin en az bir doz aşılanma oranı dün itibarıyla yüzde 80,34, iki doz aşılanma oranı ise yüzde 69,73’tür.”

Öte yandan Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüz yüze eğitime ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Eylül ayında okullarına kavuşmayı bekelyen milyonlarca ilk, orta, lise ve üniversite öğrencilerimizin geleceğinin bu konuda kat edilecek mesafeye bağlı olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Okullarda 6 eylülde yüz yüze eğitimin başlamasıyla birlikte öğrenciyle irtibatlı henüz aşı olmamış öğretmen ve personelin haftada en az iki defa PCR testi yaptırmasını isteyeceğiz. Aynı şekilde üniversite çalışanlarından ve öğrencilerden de düzenli PCR testi yaptırmasını talep edeceğiz.”

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan ‘Göçmen’ Çıkışı!

Göçmenlere ilişkin yaşanan son gelişmelerin ardından sosyal medya hesabından paylaşımlarda bulunan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Saray iktidarının ülkeyi yangın yerine çevirmesine izin vermeyeceğim” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, göçmenlere ilişkin yaşanan son gelişmelerin ardından sosyal medya hesabından paylaşımlarda bulundu.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, paylaşımında “Göndere Afgan bayrağı çekme, sözde gazeteci bir provokatörün verdiği mesajlar, Suriyeli bir gencin “CHP’ye karşı birleşelim” çağrıları, saldırı ve ölümler… Ben bu işin nereye gidebileceğini görebiliyorum; Saray iktidarının ülkeyi yangın yerine çevirmesine izin vermeyeceğim.” dedi.

“Sakin olun ve bize güvenin”

Kılıçdaroğlu, paylaşımlarının devamında, “Biz bu sığınmacı sorununu çözeceğiz; ve tabii ki bunu aklıselim ile yapacağız. Davul zurna ile uğurlayacağız misafirlerimizi. Lütfen sakin olun ve bize güvenin” ifadelerini kullandı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun paylaşımları şöyle:

Paylaşın