Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Bakan Koca’dan Uyarı

Kovid 19’da 24 saatte 308 bin 437 Kovid-19 testi yapıldı, 23 bin 914 kişinin testi pozitif çıktı, 262 kişi hayatını kaybetti. Bakan Koca, son verilere ilişkin “Tam doz aşılarımızı olup toplum bağışıklığını sağlayalım. Maske, mesafe, temizlik kuralı şu an vazgeçilmezimiz” değerlendirmesinde bulundu.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, 308 bin 437 test yapıldı.

Son 24 saatte, 23 bin 914 yeni vaka tespit edildi. 30 bin 103 kişi de sağlığına kavuşurken corona nedeniyle bugün 262 kişi hayatını kaybetti.

Bakan Koca’dan uyarı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca son verilere ilişkin “Vaka sayımız 23 bin 914. Can kaybımız 262. Tablodaki ciddi seyri kontrol altına almak ve can kayıplarını azaltmak için elimizdeki imkân tedbirler ve aşıdır. Tam doz aşılarımızı olup toplum bağışıklığını sağlayalım. Maske, mesafe, temizlik kuralı şu an vazgeçilmezimiz” değerlendirmesinde bulundu.

Aşılamada son durum

Güncel verilerde, salgına karşı devam eden aşılama çalışmalarıyla ilgili son bilgiler de yer alıyor. Buna göre, birinci doz Türkiye ortalaması yüzde 81.60, ikinci doz ortalaması yüzde 63.31, birinci, ikinci ve üçüncü doz toplamı ise 99 milyon 582 bin 607 oldu.

Paylaşın

HDP’li Sancar’dan Kritik “Ortak Aday” Açıklaması

Katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, seçimlerde ortak aday çıkarılması hakkında, “HDP ortak aday çıkarılması fikrine açıktır ama isimleri şimdi tartışmayalım. Önce ilkeler ve seçim güvenliği konuşulmalı” dedi.

Sancar, konuya ilişkin açıklamasının devamında, “İki aydır sahada yaptığımız çalışmalarda seçimleri de konuştuk. Buralardan aldıklarımızı kurullarımızda tartışıp deklare edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Okulların açılması sürecinde gündeme gelen sorunlara da değinen Sancar, “Pandemide eğitim çok kötü yönetildi. En kolay yol olarak iktidar okulları kapattı. Şimdi 50-60 kişilik sınıflar var. Mutlaka bu sayı azaltılmalı. MEB 100 bin öğretmen açığı olduğunu söylüyor, neden tayin etmiyor, neden kaynaklar buraya aktarılmıyor?” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu Çalar Saat programında, açıklamalarda bulundu. Sancar’ın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle;

“En sık karşılaştığım şikayet elektrik sorunu. Bunun en önemli sebebi elektriğin özelleştirilmesinden sonra yaşananlar. Elektrik faturaları, tarımı bitirme noktasına getirdi. Elektrik konusunda çiftçiye destek sunulmalıdır.

“Kaynakları ranta, yandaşa, savaşa…”

Faturalar ödenmeyince onlarca köyün elektriği kesiliyor. Çiftçinin sulama ihtiyacını karşılayacak planlamayı yapmak gerekiyor. Halkı düşünen bir yönetim olsaydınız planlama yapardınız. Kaynakları ranta, yandaşa, savaşa ve saraya aktarırsanız olacağı budur.

Afganistan’da esas olan halkın ve kadınların haklarıdır. Taliban’ın yapacağı uygulamalarla halkın acılarını artıracağına dair kanaatimiz tamdır. İnsanların hayat haklarını ve yaşama şartlarını dikkate almak gerekiyor.

Pandemide eğitim çok kötü yönetildi. En kolay yol olarak iktidar okulları kapattı. Şimdi 50-60 kişilik sınıflar var. Mutlaka bu sayı azaltılmalı. MEB 100 bin öğretmen açığı olduğunu söylüyor, neden tayin etmiyor, neden kaynaklar buraya aktarılmıyor?

“Önce ilkeler ve seçim güvenliği konuşulmalı”

HDP ortak aday çıkarılması fikrine açıktır ama isimleri şimdi tartışmayalım. Önce ilkeler ve seçim güvenliği konuşulmalı. İki aydır sahada yaptığımız çalışmalarda seçimleri de konuştuk. Buralardan aldıklarımızı kurullarımızda tartışıp deklare edeceğiz.”

Paylaşın

Erdoğan’ın Kararına Kılıçdaroğlu’ndan Sert Tepki

Hububat ve bakliyat alanında gümrük vergilerinin sıfırladığı ‘Cumhurbaşkanı Kararı’na sert tepki gösteren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamada, “Saray, hububat ve bakliyat ithalatında gümrük vergilerini sıfırladı. Can çekişen tarımımızı ve çiftçimizi bitirmeye yeminli bir Erdoğan var!” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hububat ve bakliyat alanında gümrük verilerinin sıfırladığı kararına sert tepki verdi.

Konuya ilişkin sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Kılıçdaroğlu, “Saray, hububat ve bakliyat ithalatında gümrük vergilerini sıfırladı. Can çekişen tarımımızı ve çiftçimizi bitirmeye yeminli bir Erdoğan var!”

Bakın bu konu şimdi çok ilginizi çekmeyecek belki ama ileride çocuklarımızın en önemli konusu toprağımız, suyumuz, enerjimiz, çiftçimiz olacak. İklim ve tarım en öncelikli reform konularımız arasında. Evlatlarımıza ithal ürün cenneti; bereketsiz, çorak bir Türkiye bırakmayacağız.” ifadelerini kullandı.

Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile buğday, arpa, mısır, çavdar, yulaf ile kırmızı mercimek, yeşil mercimek ve nohut için uygulanan gümrük vergisi oranları yüzde 0 olarak uygulanacak.

Alınan kararın gerekçesinde ise, hububat ve bakliyat fiyatlarında yaşanan artışın önüne geçebilmek ve spekülatif fiyat hareketlerinin engellenebilmesi olduğu belirtildi.

Paylaşın

“Adalet Sarayları Büyüdükçe Adalet Arayışımız Da Büyüdü”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2 Mart’ta ilan ettiği İnsan Hakları Eylem Planı’nın 6 aylık dönemini değerlendiren DEVA Partili Yeneroğlu, “Ülkemizde yargı bağımsızlığı artık yalnızca kâğıt üstünde. Gerçekte ise güdümlü bir yargı var. Nedense adalet sarayları büyüdükçe adalet arayışımız daha da büyümüştür. Yargı, artık ayrıcalıklı bir grubun işlediği suçlara karşı üç maymunu oynayan bir tiyatrodan başka bir şey değildir” dedi.

Haber Merkezi / “Plandaki 130 hedeften sadece 36’sı gerçekleştirildi” diyen DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu TBMM’de düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

“İnsan Hakları Eylem Planı’nda bir aylık hedefte yer alan altı hedefin hiçbirisi gerçekleştirilmemiştir. 3 aylık 40 hedeften 16’sı, 6 aylık hedefteki 84 hedeften ise sadece 20’si gerçekleştirilmiştir. Toplamda ise 130 hedeften sadece 36 tanesi gerçekleştirilmiştir. Hükûmet İnsan Hakları Eylem Planını her geçen gün bozulan ekonomik dengeleri kurtarmak ve yabancı yatırımcıya şirin gözükmek adına mecburiyetten ilan etmişti. Gönülsüz işten hayır gelmez.

Kendisi gibi düşünmeyen herkesi vatan haini, terörist ilan edilebilen bir ülkede Eylem Planı ile adil yargılanma hakkının düzeleceğini beklemek akla mantığa aykırıdır. Çünkü mevcut iktidarın varlığı, ülkemizde insan haklarının yokluğuna bağlıdır. Bu iktidar varlığını haksızlıklara ve hukuksuzluklara borçludur.”

Konuşmasının devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da eleştiren Yeneroğlu şu ifadeleri kullandı:

“İnsan Hakları Eylem Planı prompterda kaldı. Yargıtay açılışında konuşmanıza bakınca yaşadığımız tüm sorunların çözümü prompterda yazıyor: “Eğer bir devlette adalet yoksa onun hangi sistemle yönetildiğinin, kim tarafından idare edildiğinin, vatandaşlarının hangi inanca veya milliyete sahip olduğunun bir önemi kalmaz. Orada sadece zulüm hüküm sürer.”

Yeneroğlu, hükûmet tarafından Eylem Planı’nın ilk bir ayında gerçekleştirileceği vaat edilen ama gerçekleştirilmeyen maddeleri ise şöyle sıraladı:

“Cezaevi ve infaz koşullarının iyileştirilmesine ilişkin altı vaadin hiçbirisi halen yerine getirilmedi. Cezaevinde hala annesiyle beraber yüzlerce çocuk bulunmakta. Hasta ve yaşlı mahkumlar tahliye edilmiyor. Sayısız çocuğun annesi cezaevinde. İdare ve Gözlem Kurullarına ilişkin Yargı Paketi adı altında yapılan bir kısım değişikliklerin ne yazık ki çözüm odaklı olduğunu söylemek oldukça zordur. Kurul’un pek çok yetkisi arasında iyi hal değerlendirmesi olmasına rağmen, bu değerlendirme ölçütleri keyfi yorumlara açıktır.”

“Hâkim ve savcılara coğrafi teminat sağlanmadı”

“Eylem Planı’nın 3 ve 6 aylık hedeflerinde vaat edilen hâkim ve savcıların teminatları ve özlük hakları iyileştirilmemiştir. Tayinlere esas olacak bölge düzenlemesi ve coğrafi teminat sağlanmamıştır. Yine istinaf mahkemesi hakimlerinin talebi veya haklarında bir disiplin soruşturması olmadan alt mahkemelere atanmama kuralı için yasa değişikliği yapılmamıştır. Hâkim ve savcıların terfilerinde objektif kriterlerin belirleneceği ve bunların uygulanacağı vaat edilmişti. Henüz bugün buna dair iki karar Resmî Gazete’de yayımlansa da bağlayıcı yasal bir düzenleme yapılmadı.

“Adalet sarayları büyüdükçe adalet arayışımız da büyüdü”

Ülkemizde yargı bağımsızlığı artık yalnızca kâğıt üstünde. Gerçekte ise güdümlü bir yargı var. Nedense adalet sarayları büyüdükçe adalet arayışımız daha da büyümüştür. Yargı, artık ayrıcalıklı bir grubun işlediği suçlara karşı üç maymunu oynayan bir tiyatrodan başka bir şey değildir.

Eylem Planı ile sulh ceza mahkemelerindeki görevlendirmelerde objektif şartlar belirleneceği ve ihtisaslaşma olacağı ifade edilmesine rağmen sulh ceza mahkemeleri halen doğrudan iktidarın güdümü altındadır. Venedik Komisyonunun bu konudaki önerileri yıllardır yerine getirilmemiştir. Suç ve cezaların şahsiliği ile masumiyet karinesinin esas olmasına ilişkin temel ilkelere dahi yargılamalarda riayet edilmemektedir. Tutuklamada ölçülülük ve orantılılık ilkelerine uyulmamaktadır. Bu yönde adım da atılmamıştır.

Soruşturma aşamasında müdafiyle görüşme hakkını ve dosyanın tamamıyla incelenmesini engelleyen kanun hükümleri olduğu gibi durmaktadır. Yakalama kararları üzerine sulh ceza hakimliklerince alınacak ifadelerde 7 gün 24 saat esasının benimseneceği vaat edilmesine rağmen bu da sağlanmamıştır. Tutuklanmayacak kişiler dahi saatlerce hürriyetlerinden yoksun bırakılmaktadır. Anayasa’da yer alan, ifade ve düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü, kişi hürriyeti ve güvenliği, adil yargılanma hakkı ve bunun gibi pek çok hak bugün hiçe sayılmaktadır.

“İhtisas mahkemeleri kurulmadı”

Eylem Planında 3. ve 6. ay vaatlerinden olan mahkemelerin daha fazla ihtisaslaştırılacağına dair hedefler hala gerçekleştirilmemiştir. Finans, sendika, imar, kamulaştırma, vergi, bilişim suçlarına dair ihtisas mahkemeleri kurulmamıştır. Hakimlerin farklı görev alanlarındaki mahkemelere atanması uygulaması da devam ettirilmektedir. Ceza İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurullarının etkinliğini artırması amacıyla yapısında düzenlemeler yapılacağı vaadi yerine getirilmemiştir. Adliye, nakil aracı ve hastane gibi kurum dışındaki tutulma yerleri ve koşullarını inceleme yetkisi halen tanınmamıştır.

Yargının üçüncü sacayağı olan avukatlık mesleğine ilişkin hedeflerin hiçbirisi gerçekleştirilmemiştir. Zorunlu müdafi ve vekillik hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslarda değişiklikler yapılmamış, avukatların mali hakları iyileştirilmemiş, adil yargılanma hakkını geliştirecek iyileştirmeler gerçekleştirilmemiştir. Avukatların mesleki yeterliliğinin artırılması için hukuk fakültelerinin kontenjanlarının azaltılacağı, fakülte dekanlarının yalnızca hukukçu akademisyenlerden atanacağı vaadi yerine getirilmemiştir.”

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Günlük Can Kaybı 250’nin Üzerinde

Kovid 19’da son 24 saatte 23 bin 638 yeni vaka tespit edilirken, 274 kişi hayatını kaybetti. Bakan Koca, “Vaka sayılarını istikrarlı şekilde düşürmeli ve ölümleri azaltmalıyız. Bunun yolu aşılanma oranını artırmak, toplum bağışıklığı sağlanana kadar tedbirlere uymaktır. İstediğimiz sonuç tedbirle aşıya, yani bize bağlı!” dedi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı.

Açıklanan verilere göre son 24 saatte 23 bin 638 yeni vaka tespit edilirken, 274 kişi hayatını kaybetti. Öte yandan, son 24 saatte 34 bin 402 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan uyarı

Tabloyu yorumlayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Vaka sayımız 23.638. Covid-19 sebebiyle yeni can kaybımız 274. Vaka sayılarını istikrarlı şekilde düşürmeli ve ölümleri azaltmalıyız. Bunun yolu aşılanma oranını artırmak, toplum bağışıklığı sağlanana kadar tedbirlere uymaktır. İstediğimiz sonuç tedbirle aşıya, yani bize bağlı!” dedi.

Paylaşın

Babacan, İktidara Sert Sözlerle Yüklendi

Partisinin beşinci il başkanları toplantısında konuşan DEVA Partisi Lideri Babacan, farklı yerlerden maaş alan bürokratlar üzerinden eleştirerek, “18 ayrı yerden huzur hakkı adı altında maaş alıp vatandaşın huzurunu çalanlara tabi ki geçit vermeyeceğiz.” dedi.

Haber Merkezi / Partisi’nin 51 bin 237 resmî üyesiyle Nisan-Ağustos arasında üye sayısını en çok artıran ikinci siyasi parti olduğunu belirterek sözlerine başlayan Babacan özetle şunları söyledi;

“İktidarın büyük ortağı seçim propagandasına başladı. Belli ki, mevcut iktidarın seçim bildirgesine, ben ve arkadaşlarımın iş başında olduğu, ortak aklın çalıştırıldığı dönemin başarılarını yazacaklar. Ne yapsınlar? Küçük ortağın, o krizlerin ortağının geçmişini mi yazsınlar? Seçim beyannamesine küçük ortaklarının koalisyonda olduğu dönemde, 20’den fazla bankanın battığını, yıllık enflasyonun yüzde 70’leri geçtiğini, gecelik faizlerin yüzde 7500’ü bulduğunu mu yazsınlar?

Sayın Erdoğan’a geçen hafta yaptığım çağrıyı tekrarlamak istiyorum. Artık yeter, eski dönemlerin başarılarıyla övünmeyi bırakın. O eski başarılar, kendi bildiği doğrulardan şaşmayan bir ekinin başarılarıdır. Özgürlükleri savunan bir yönetim anlayışının başarılarıdır. Başarının esas mimarlarını gizleyerek sadece kendinizi kandırabilirsiniz. Bu milleti kandıramazsınız. Ekonominin hangi dönemde yükseldiğini ve battığını bu millet görüyor.

Bir toplumsal kesimin, bir başka kesim üzerinde tahakküm uygulamasına karşıyız dedik. Ezen-ezilen döngüsünü bitireceğiz dedik. Üste geçenin, altta olanı ezmesine göz yummayacağız dedik. Her bireyin kendisini eşit ve onurlu vatandaş hissettiği bir Türkiye için yola çıktık. Yankı odalarında sadece kendi mahallesinin sesini duyanlara diğerlerini duyurmak için yola çıktık. Toplumsal kesimlerin arasına çekilmiş duvarları indirmek için geliyoruz. Toplumumuzun tüm değerlerinin teminatıyız. Elbette cumhuriyet değerlerinin, kurucu değerlerimizin de teminatıyız.

“Haksızlığı engelleyeceğiz”

Nasıl ki bugün, insanların siyasi görüşleri veya yaşam tarzları nedeniyle, haksızlığa maruz kalmasını eleştiriyorsak; yarın da başkalarının haksızlığa maruz kalmasını engelleyeceğiz. Bizim tutumumuz, iktidarın veya mağdurun kim olduğundan bağımsız, ilkesel bir tutumdur. Bugün, haksızlığa maruz kalan kim varsa, onun hakkını savunmaya hazırız ve savunuyoruz. Yarın da kim haksızlığa maruz kalırsa, onun hakkını savunacağız ve haksızlığı engellemek için mücadele edeceğiz. Allah nasip eder, milletimiz de takdir ederse, biz iktidar olarak tüm bu haksızlıklara bizzat son vereceğiz.

18 ayrı yerden huzur hakkı adı altında maaş alıp vatandaşın huzurunu çalanlara tabi ki geçit vermeyeceğiz. Gençleri işsiz bırakıp, üçer beşer maaşla kamu kaynaklarını kendilerine bağlayanlara izin vermeyeceğiz. Kamu ihalelerini, özel davet usulüyle yaparak, kayırmacılıkla, yolsuzlukla bu ülkeyi fakirleştirenlere elbette dur diyeceğiz. KHK gibi ucube bir yolla, binlerce aileyi mağdur edenlerin önünü kapatacağız. Şu bilinsin ki, DEVA Partisi, bu milletin alin terini hiç edenlere, hakkini hukukunu çiğneyenlere karşı dimdik duracaktır.”

Paylaşın

Kovid 19’da Günlük Can Kaybı 250’nin Üzerinde

Türkiye’de son 24 saatte 301 bin 164 Kovid-19 testi yapıldı, 20 bin 962 kişinin testi pozitif çıktı, 271 kişi hayatını kaybetti. Verileri sosyal medya hesabından paylaşan Bakan Koca, “Nihai çözüm aşı! Aşılarımızı tamamladığımız zaman Covid-19’a karşı özgürlüğümüze kavuşacağız” dedi.

Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre 301 bin 164 test yapıldı.

Son 24 saatte, 20 bin 962 yeni vaka tespit edildi. 29 bin 327 kişi de sağlığına kavuşurken corona nedeniyle bugün 271 kişi hayatını kaybetti.

Koca’dan uyarı

Güncel tabloyu sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Okullar açıldı. Büyük şehirlere dönüş başladı. Sosyal hareketlilikle risk artacak. Maske ve mesafe kuralı daha da önemli. Nihai çözüm aşı! Aşılarımızı tamamladığımız zaman Covid-19’a karşı özgürlüğümüze kavuşacağız” dedi.

Aşılamada son durum

Güncel verilerde, salgına karşı devam eden aşılama çalışmalarıyla ilgili son bilgiler de yer alıyor. Buna göre, birinci doz Türkiye ortalaması yüzde 80.47, ikinci doz ortalaması yüzde 62.23, birinci, ikinci ve üçüncü doz toplamı ise 97 milyon 981 bin 595 oldu.

Paylaşın

Datça Açıklarında 4,1 Büyüklüğünde Deprem

AFAD, Muğla’nın Datça İlçesi açıklarında 4,1 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini duyurdu. Deprem merkezinin Datça’ya 40,06 kilometre mesafede olduğu belirtildi.

Haber Merkezi / Muğla’nın Datça İlçesi açıklarında 4,1 büyüklüğünde deprem meydana geldiği duyuruldu. Afet ve Acil Durum Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, deprem Ege Denizi’nde saat 18.04’te meydana geldi.

Deniz yüzeyinin 7,08 kilometre derinliğindeki depremin merkez üssünün Datça ilçesine 40,06 kilometre mesafede olduğu belirtildi.

Paylaşın

Prof. Dr. Ceyhan’dan MEB’in Kovid 19 Önlemlerine Tepki

MEB’in okullarda Kovid-19 pozitif vaka çıkması durumunda yapılması gereken uygulamalarını değerlendiren Prof. Dr. Ceyhan “Karantinayı ancak 2 belirtili hasta varsa uygulamakla biraz fazla risk almış oluyoruz” uyarısında bulundu.

Haber Merkezi / Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pozitif vaka çıkması durumunda yapılması gereken uygulamalarını değerlendirdi. Ceyhan, en az 2 vaka çıkan sınıfta eğitime ara verilecek olmasını şu sözlerle eleştirdi:

“Okul rehberinde pozitif tek öğrenci varlığında sınıfın geri kalanının eğitime devam ettiğini birkaç gün önce paylaşmıştım. İtirazlar olmuştu; ‘İlk üç sınıfta sınıf evde karantinaya alınıyor, bizim okulda öyle değil’ şeklinde. Rehberin son hali bu. Eğitime ara verilmesi için o sınıfta en az 2 vaka çıkması gerekiyor. Bilim kurulundaki arkadaşlarımız böyle uygun görmüş. Ancak iki pozitif belirtili hasta olduğunda bunun çok daha fazlası belirtisiz çocuk olabilir.”

Paylaşın

100 TL’lik Elektrik Faturasının 23 TL’si Şirketlere Gidiyor!

Özel elektrik üretim şirketlerine yapılan destekleme ödemelerinin son 3 yılda 2 kattan fazla arttığına dikkat çeken CHP’li Akın, “Şu anda vatandaşın ödediği her bir elektrik faturasının yüzde 23’ü elektrik üreten şirketleri desteklenmeye gidiyor” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, vatandaşın faturasına eklenen özel elektrik üretim şirketlerine yapılan destekleme ödemelerinin son 3 yılda 2 kattan fazla arttığına dikkat çekerek, “Destekleme amacından saptı. 2018-2020 arasında şirketlere yapılan ödeme yüzde 112 arttı. Şu anda vatandaşın ödediği her bir elektrik faturasının yüzde 23’ü elektrik üreten şirketleri desteklenmeye gidiyor. Kurulan sistem halkın değil şirketlerin lehine. Bu sistemler faturalar düşmesi mümkün değil” dedi.

Cumhuriyet’ten Erdem Sevgi’nin haberine göre Akın, özel elektrik üretim şirketlerine verilen desteklemelerin vatandaşın faturasına yansıması konusunda Makina Mühendisleri Odası (MMO) Enerji Çalışma Grubu ile yaptığı ortak çalışmada doğrudan ya da dolaylı olarak vatandaşın faturasına yüklenen tutarları ortaya çıkardı. Akın’ın çalışmasında özetle şunlar yer aldı:

“Öyle ya da böyle vatandaşın cebinden alınıyor”

3 çeşit destek var: Özel elektrik üretim şirketlerine yenilenebilir enerji destekleme mekanizması (YEKDEM), yerli kömür santrali desteği ve kapasite mekanizması olmak üzere toplam üç çeşit parasal destek veriliyor. Söz konusu üç destek doğrudan ya da dolaylı olarak vatandaşın faturalarına yansıtılarak bir yük oluşturuyor. Destekleme adı altında ödenen paranın kamudan çıktığı dikkate alındığında bu paranın öyle ya da böyle vatandaşın cebinden alındığını söylemek mümkün.

Amacından saptı: Destekleme ödemelerinde en büyük payı YEKDEM oluşturuyor. Dünyanın her yerinde yenilenebilir enerji destekleniyor. Şüphesiz Türkiye’de desteklenmesi gerekiyor. Ancak bugünkü haliyle YEKDEM amacından sapmış durumda. YEKDEM’de küçük üreticiler yerine büyük üreticilerin ağırlığı arttı. Büyük kamu santralleri özelleştirildikten sonra YEKDEM kapsamına dahil edildi. Özellikle son 6-7 yılda yaşanan dere tipi HES furyası da sistemin amacından sapmasına neden oldu.

3 yılda katlandı: EPDK tarafından açıklanan ‘faturalandırılan elektrik üretim miktarı’ ile ‘YEKDEM’, ‘yerli kömür’ ve ‘kapasite mekanizması’ ödemeleri karşılaştırılınca özellikle son 3 yılda özel elektrik üretim şirketlerine yapılan destekleme ödemelerindeki rekor artış dikkat çekiyor. Yıllık olarak yapılan hesaplamada 2018, 2019 ve 2020 yılı verileri karşılaştırınca elektrik faturalarına doğrudan ya da dolaylı yansıyan tutarın 3 yılda katlandığı gerçeğiyle ortaya çıkıyor.

2018’de her ay 11.09 TL: 2018’de yılında 150 kilovatsaat elektrik tüketimi yapan bir haneye vergi ve fonlar dahil özel şirketlere yapılan destekleme ödemeleri; 9.21 lira YEKDEM, 0.76 lira yerli kömür ve 1.12 lira kapasite destek mekanizması olmak üzere toplam 11.09 lira olarak yansıdı. Başka bir deyişle 2018’de ortalama 150 kilovatsaat tüketim yapan bir haneden doğrudan ya da dolaylı olarak tükettiği elektrik miktarı bedelinin dışında her ay özel şirketlere destek ödemesi adı altında 11.09 lira yansıtıldı.

2019’da hız kesmedi: 2019’de faturalandırılan elektrik miktarı azalmasına karşın özel elektrik üretim şirketlerine yapılan destek ödemeleri daha da arttı. Buna göre 2019’da ortalama 150 kilovatsaat elektrik tüketimi yapan bir haneye her ay tükettiği elektrik bedelinin dışında 13.67 lira YEKDEM, 1.64 lira yerli kömür ve 1.62 lira kapasite mekanizması olmak üzere toplam 16.92 lira destek ödemesi yansıtıldı. 2019’ds faturalara yansıyan destek ödemesi kalemlerinden YEKDEM yüzde 48; yerli kömür yüzde 115 ve kapasite mekanizması ise yüzde 44 oranında arttı.

Artış iki kattan fazla: 2020’ye de destek ödemesinin yükü artışını sürdürdü. Buna göre 2020’de ortalama 150 kilovatsaat elektrik tüketimi yapan bir haneye 20.14 lira YEKDEM, 1,72 lira yerli kömür ve 1,74 lira kapasite mekanizması olmak üzere toplam 23,62 lira destek ödemesi yansıtıldı. 2018 ile karşılaştırıldığında destek ödemelerindeki artış yüzde 112.98 oldu. Başka bir deyişle 2018-2020 arasında vatandaşa doğrudan ya da dolaylı olarak yansıtılan destek ödemeleri 2 kattan fazla arttı.

Faturanın yüzde 23’ü: 2020’de aylık 150 kilovatsaat tüketim yapan bir abonenin her ay gelen faturasına dolaylı ya da doğrudan yansıtılan ve özel elektrik üretim şirketlerine yapılan destek ödemelerinin payı yaklaşık yüzde 23 oldu. Başka bir deyişle vatandaşın elektrik faturasında ödediği tutarın yüzde 23’u şirketlere gidiyor.

“Sistem şirketlerin lehine işliyor”

CHP’li Akın, desteklemenin amacının kaliteli hizmet ve düşük fatura olduğuna dikkat çekerek; “Gelinen aşamada sistem amacından saptı. Destekleme artık vatandaşın ucuz enerji alması değil, şirketlerin desteklenmesi ve kurtarılmasına dönüştü. Bu destekleme sistemleri vatandaşın değil, şirketlerin lehine. Sistem mevcut haliyle devam ederse vatandaşın faturası asla düşmez” değerlendirmesinde bulundu.

 

Paylaşın