Akşener’den Dikkat Çeken “Osmangazi Köprüsü” Paylaşımı: Şimdi Bu Hak mı?

Osmangazi Köprüsü’ne fazladan yapıldığı belirtilen ödemelerle ile ilgili sosyal medya hesabından bir açıklama yapan İYİ Parti Lideri Akşener, “Bir grup müteahhidi zengin edenler tarafından yönetiliyoruz. Soruyoruz; şimdi bu hak mı?” dedi.

Haber Merkezi / İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Osmangazi Köprüsü’ne fazladan yapıldığı belirtilen ödemelerle ile ilgili sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı.

İYİ Parti Lideri Akşener, açıklamasında, “10 milyar dolarla işçiden memura, çiftçiden esnafa tüm vatandaşlarımıza destek olmak yerine bir grup müteahhidi zengin edenler tarafından yönetiliyoruz. Soruyoruz; şimdi bu hak mı? #RantaKarşıyız” ifadelerini kullandı.

Akşener, açıklamasıyla birlikte paylaştığı görselde ise fazladan ödenen 10 milyar dolar ile yapılabilecekleri şöyle sıraladı:

“10 Milyar İle Ne Yapılır?

Bu para birkaç yandaş müteahhidin kasasına gidebilir ya da;

  • 205 bin 5 yıllık öğretmen ataması
  • 1 milyon 500 bin küçük esnafa 57 bin 300 TL destek
  • 3 adet daha Osmangazi Köprüsü yapılabilirdi.

Şimdi bu hak mı?”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu: Allah’ın İzniyle, Milletin Takdiriyle İktidar Görünüyor

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Allah’ın izniyle, milletin takdiriyle iktidar görünüyor. Bunları anlatmamın nedeni şu; iktidara geldiğimizde her birimize düşen sorumluluklar var. Her birimiz sorumluluğumuzun bilincinde olmak zorundayız. Sorumlulukla, o bilinçle hareket etmek zorundayız” dedi.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bolu’da CHP TBMM Grubu 27. Dönem 4. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’nda konuştu.

“Her zaman övündüğüm bir ailem var Cumhuriyet Halk Partisi ailesi. Dolayısıyla bir aile olarak beraberiz, birlikteyiz. Tasada ve kıvançta birlikteyiz. Dolayısıyla sizlerle böyle bir tatil gününde beraber olmak benim için ayrı bir mutluluk. Hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz, onur verdiniz. Son derece mutluyum.” sözleriyle konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, konuşmasında özetle şu ifadeleri kullandı;

“Az önce cenazedeydim, Saadet Partisinin Yüksek İstişare Kurulu Üyesi, Milli Görüş Hareketinin önemli isimlerinden Sayın Oğuzhan Asiltürk dün hayatını kaybetmişti. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz, Saadet camiasına başsağlığı diliyoruz, Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.

Eğitimde sorunumuz var. Her aile eğitimden şikayet ediyor. Ekonomide sorunumuz var. Aynı şekilde demokraside sorunumuz var. Dış politikada gerçekten sorunumuz var ve toplumsal barışımız dinamitlenmek üzere. Bütün bunları aslında yaşıyoruz. Ve her birimiz bu sorunlarla bir şekliyle karşı karşıya kalıyoruz.

“Böyle bir tabloyu Türkiye hiç görmemişti”

Türkiye’yi adaletle değil baskıyla yöneten bir yönetim tarzıyla, bir yönetim anlayışıyla karşı karşıyayız. Toplumsal barış derken sadece Kürt sorununu kastetmiyorum. Öyle bir acımasız tabloyla karşı karşıyayız ki çoğumuz bunun farkında bile değiliz. Rahat dillendirilmiyor bu konu. Bir uyuşturucu bataklığı var, özellikle yoksul mahallerden başlayarak. Daha acı olan tablo ise uyuşturucu baronlarıyla siyasal iktidarın işbirliği. Böyle bir tabloyu Türkiye hiç görmemişti, hiç yaşamamıştı; böyle bir tabloyla yüz yüzeyiz, karşı karşıyayız.

Bir tweet attı diye eğer kişiyi sabahın köründe evini basıp yakalayıp karakola götürüyorsanız bir sorunumuz var demektir. Düşüncelerini özgürce açıkladı diye insanları alıp aylarca, yıllarca hapislerde tutuyorsanız bir sonumuz var demektir. AİHM kararını uygulamayan, Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan bir yargı düzeni varsa ciddi bir sorunumuz var demektir.

Kanun hükmünde kararnameyle, yargı kararıyla değil kanun hükmünde kararnamelerle insanlar görevlerinden ediliyor, kamu görevlerinde çalışırken bunlar kamu görevleri sona erdirilerek dışarıya atılıyorsa bir sorunumuz var demektir. Anayasa Mahkemesi kararını uygulamadı diye bir yargıç ödüllendiriliyorsa bir sonumuz var demektir. Biz böyle bir tabloyla daha hiç karşılaşmamıştık.

“Bu tablo 83 milyonun hak ettiği bir tablo mu?”

Yargının bir düzeni vardı, bir adalet anlayışı vardı. Eleştirirdik ama eleştirilere karşı duyarlı olan bir yapı vardı ve biz o yapıyla yan yana gelirdik. İnsanlar oturur konuşurlardı. 83 milyonluk bir Türkiye’yi düşünün, Londra’daki bir avuç tefeciye çalışan 83 milyonluk bir yurttaş kitlesini düşünün. Hep beraber hizmet ediyoruz. Biz kazanıyoruz ama paraları oraya gönderiyoruz. Türk lirasını bırakın Amerikan dolarını AB’nin avrosunu da bir tarafa bırakın üçüncü dünya ülkelerinin paraları karşısında bile erimeye başladıysa ciddi bir sorunumuz var demektir. Ve şu soruyu hepimiz kendimize sormak zorundayız. Bu tablo 83 milyonun hak ettiği bir tablo mu?

Açlık sınırının altında asgari ücretimiz var. Milyonlarca kişi açlık sınırının altında bir gelirle geçinmeye çalışıyorlar. 4 – 5 yerden aylık alanlar var. Bir tarafta insanlar açlık sınırının altında asgari ücretle geçinirken öbür taraftan sarayın ve beslemelerinin aldıkları paralar var. 4 yerden, 5 yerden aylık alanlar var. Adaletsiz bir düzen bu.

Değerli arkadaşlarım, bütün bu sorunların altında halkımız yorgun…. Hayat pahalılığı aldı başını gidiyor. Bu da bizim bildiğimiz gerçeklerden birisidir. İşsizliğe bakıyorsunuz rekor seviyede. Akademisyenler, akademik dünya artık Türkiye’de bir yoksulluk araştırması yapmıyorlar. Derin yoksulluk araştırması yapıyorlar artık. Yoksulluğun vardığı boyutları görmek açısından derin yoksulluğun araştırılmasının 21.yüzyılın Türkiye’sinde yapılması geldiğimiz noktayı göstermesi açısından son derece önemlidir. Aylık elektrik ve doğalgaz faturalarını ödeyemeyen milyonlar var.

Türkiye aslında yönetilmiyor. Günlük kararlarla Türkiye yönetiliyor. Bir planlama yok. Önümüzdeki yılın ne olacağını bırakın, önümüzdeki ayın ne olacağını kimse bilmiyor, tahmin bile edemiyor. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız.

“Sarayın beslemeleri mi ödeyecek, beşli çeteler mi ödeyecek?”

Türk lirasının bu kadar değer kaybetmesine yol açan kararları alan mekanizma kim? Bunu sormak zorundayız. Türkiye Cumhuriyetinin kasasındaki 128 milyar doların buharlaşmasına yol açan, karar veren kim? Bunu sorduk ama sorduğumuz soruları sürekli tekrar etmemiz gerekiyor değerli arkadaşlarım. Milletin sırtına döviz kurunun Türk lirası karşısında yükselmesi veya Türk lirasının erimesi karşısında sadece son üç haftada 260 milyar liralık ek yük getirdik milletin sırtına. 260 milyar lirayı kim ödeyecek? Saray mı ödeyecek, sarayın beslemeleri mi ödeyecek, beşli çeteler mi ödeyecek, 83 milyon sıradan vatandaş mı ödeyecek?

Rüşveti görmeyerek adeta meşrulaştıran bir siyasal anlayış var. Bir ülke düşünün İçişleri Bakanı var televizyonlara çıkıyor bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar para verildiğini söylüyor. Saraydan ses çıkmıyor, beslemelerinden ses çıkmıyor, AK Parti grubundan ses çıkmıyor, MHP grubundan ses çıkmıyor. Yolsuzluğun bu kadar meşrulaştığı bir düzeni hiç yaşamadık.

Buradan elektrik şirketlerine de iki sözüm var. Zam hazırlığı yapıyorlar. Onları uyarmak benim ve bizim ortak görevimizdir. Milletin sırtına çökmeye çalışırsanız, elektriğe zam yapmaya kalkarsanız söylüyorum bunun bedelini ödeyeceksiniz. Emekli aldığı aylık 1500 lira, 2000 lira. 250 lira elektrik faturası geliyor. Sizde vicdan yok mu bu adam nasıl ödeyecek? Daha bu elektrik, daha pazara gitmedi. Eğer zaman yaparlarsa gerekirse kademeli olarak tüketimi durdurmaya çağıracağız halkımızı. Bunun mücadelesini vereceğiz. Yapmaya kalkarlarsa yarın iktidar olduğumuzda bunun hesabını kesinlikle soracağız. Halktan yana tavır alacağız, milletten yana tavır alacağız ve bunun hesabını soracağız. Oturursun kafana göre zam yaparsın. Kim ödeyecek onu? En pahalı elektriği kullanıyoruz. Sadece evde oturanlar değil, kuyudan su çekip tarlasını sulayan vatandaş içinde aynı dert var. O elektrik düğmesine bastıkları zaman beş çeşit vergi ödüyor vatandaş. O nedenle elektrik dağıtım şirketlerinin dikkatli adım atması lazım.

“Bu tabloyu değiştireceğiz”

Aynı zamanda çiftçi kardeşlerimiz içinde tarlasını ekiyor, suluyor, ekini satmamış elektrik faturası geliyor öde diye. Ürününü satmadı ki bu adam. Bu tabloyu da değiştireceğiz. Onlar bilsinler, ürünü elde edip hasadı sattıktan sonra elektrik faturasını ödeyeceğiz ve asla faiz çalışmayacak. Bunu da söylüyorum. Açık ve net; ya bu milletin, ya bu halkın yanında yer alırsınız ya da bizi karşınıza alırsınız. Bunu gayet açık, gayet net söylüyorum. Derdin varsa derdini bana değil, halka değil, millete değil, derdin varsa gideceksin saraya anlatacaksın derdini. Senin sorununu çözecek olan saraydır. Oradaki şürekâdır.

Tarihin bize yüklediği bir sorunluluk var dedim. Çok ağır bir sorumluluğu devralmaya hazır olduğumuzu da söyledim. Türk lirasının dikiş tutmadığı, binlerce çocuğun yatağa aç girdiği, iki Trakya büyüklüğünde alanın artık ekilmediği, çiftçinin perişan olduğu, elektrik borcunu ödemek için kendilerine uygulanan hacizleri veya traktörüne haciz uygulanıp traktörü haczedilip kamyona bindirip gönderilmeleri. Bu tablo ağır bir tablo. Bu ağır tabloyu devralmaya hazırız. Büyük kentlerin varoşlarında yaşayan, kaderine terk edilmiş aç ve yoksul yüzbinler var.

Emeklilerin aldıkları aylıklardan, haklarını arayan memurlara kadar herkesin sorumluluğunu alacağız. Emekli kardeşlerim unutmasınlar iki maaş ikramiyeyi söke söke aldık ama şimdi öyle bir düzen getirmişler ki, ne kadar çok prim ödüyorsanız o kadar az emekli aylığı alıyorsunuz. Dünyada olmayan bir garabetle karşı karşıyayız. Bu sorumluluğu da alıyoruz. Kim ne kadar çok prim öderse o kadar yüksek emekli aylığı alacak. Düzenin ne kadar ters işlediğini, ne kadar yanlış çalıştığını kendi aylıklarınızdan öğrenebilirsiniz. Üniversiteyi kazanıp yatacak yer bulamayan gençlerimizin de vebalini üstlenmeye hazırız. Onlarında yerini, yurdunu yapacağız. Bir yıl içinde yapacağız sözünü verdik.

“Allah’ın izniyle, milletin takdiriyle iktidar görünüyor”

Sıradan bir iktidar değişimi olmayacak bu değişim. Bu değişim devasa bir sorumluluğu omuzlarına alıp Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak için mücadele etmek demektir. Bu sorumluluğun anlamı budur. Ağır bir sorumluluğu üstlenmeye hazırız. Neden? Aklımızla sorunları çözeceğiz, birikimimizle çözeceğiz. Yolsuzluklarla mücadele ederek çözeceğiz. Ahlaki temelleri güçlendirerek çözeceğiz bu sorunları. Devletin hazinesine hiç kimsenin el uzatmasına izin vermeyeceğiz. Kul hakkı yiyenlerin burnundan hep beraber fitil fitil getireceğiz.

Allah’ın izniyle, milletin takdiriyle iktidar görünüyor. Bunları anlatmamın nedeni şu; iktidara geldiğimizde her birimize düşen sorumluluklar var. Her birimiz sorumluluğumuzun bilincinde olmak zorundayız. Sorumlulukla, o bilinçle hareket etmek zorundayız… Evet ilk seçimde inşallah iktidarız ve beraber bu mücadeleyi yapacağız.

Paylaşın

Fenerbahçe’den Tuba Torun Açıklaması: Kınıyoruz

CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Avukat Tuba Torun’un stadyum yorumuna yaptığı yazılı açıklamayla yanıt veren Fenerbahçe, açıklamasında, ” Torun’un, Kulübümüzü hedef alan bu yaklaşımını kınıyor, temsil ettiği kimlikler ile zıt bir yaklaşım ortaya koyarak camiamızı gerginliğe sevk eden, provokasyona sebep olan sosyal paylaşımlarına son vermesini, kulübümüz ve camiamızdan özür dilemesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP’li Torun, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Şehrin ortasında stat olmaz. Hele İstanbul gibi çarpık bir kentte hiç olmaz. Kadıköy deseniz daha da fena olmaz. Hafta içi yani Perşembeleri hayli hayli olmaz. Erkek akıl ürünü gerçek bir ilkellik. Bu da tez bite” demişti. Konuya ilişkin cevap niteliğinde açıklama yapan Fenerbahçe, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Dün itibariyle sosyal medyada yer bulan, taraftarlarımızın tepkisini çeken, bugün de tamamen ‘gerçek dışı bir yaklaşımla’ Kulübümüzün tüzel kişiliğini hedef alma noktasına gelen gündemi hassasiyetle takip etmekteyiz.

Şüphesiz ki ülkemizde her bir birey, hür iradesi ile görüş ve düşüncelerini ifade edebilme özgürlüğüne sahiptir.

Burada ise konu ne yazık ki milyonlarca taraftarı olan bir spor kulübünü ve tarihinden gelen en önemli hassasiyetlerini hedef almak kaydıyla ‘kişisel görüş ve düşünce seviyesini’ aşan noktaya gelmiştir.

Bir siyasi partiyi temsil eden ve avukat kimliğine sahip olan Sn. Tuba Torun, “Fenerbahçe provokasyon yapacak ihbarı alındığı için katılacağım etkinlik iptal edildi” şeklinde hukuk ihlali içeren, tamamen gerçek dışı bir yaklaşım ortaya koymuş; Kendisinin bu iddiasının, resmî mecralardan etkinliğe dair yapılan ‘hava şartları dolayısıyla iptal edilmiştir’ açıklamasıyla vahim bir iftira olduğu, net şekilde ortaya çıkmıştır.

Sn. Torun’un, Kulübümüzü hedef alan bu yaklaşımını kınıyor, temsil ettiği kimlikler ile zıt bir yaklaşım ortaya koyarak camiamızı gerginliğe sevk eden, provokasyona sebep olan sosyal paylaşımlarına son vermesini, kulübümüz ve camiamızdan özür dilemesini bekliyoruz.”

CHP’li Tuba Torun, açıklaması sonrası tepki aldığını belirterek, sosyal medya hesabından yeni bir açıklama yaptı; Torun, açıklamasında şu ifadeleri kullandı;

“Bugün konuşmacı olduğum söyleşilerden biri iptal edildi. Fenerbahçe provokasyon yapacak ihbarı almışlar. Yüzlerce tehdit aldım. Evim stadın yanı. Kaç kere riskli hak mücadelesine girdim kılım kıpırdamadı. Hayatımda ilk kez evden çıkarken tedirginim.

Bunu bir başarı olarak da görenler olacaktır elbet. Bence değil. Sizin kutsalınız benim kutsalım olmayabilir. Fikrimi beyan edebilirim, siz de karşı çıkabilirsiniz ama hayatımı yaşanmaz kılmaya hakkınız yok. Adeta kurban ister gibi, kan ister gibi. Bu mu size yakışan gerçekten?

Ben elbette hayatıma devam edeceğim. Mücadeleye devam edeceğim. Yeri gelecek kimsenin diyemediğini diyeceğim. Eril tahakkümün iktidar kaybı korkusuyla kadınları sindirmeye çalıştığı her yerde ses çıkaracağım. Barışçıl olmayan, küfür, nefret, şiddet dolu her yerde en önde olacağım. Bu da benim notum olarak dursun burada. Tüm küfürlere rağmen, sevgiler hepinize.”

 

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: İşte son durum

Kovid 19’da son 24 saatte 27 bin 973 yeni vaka tespit edilirken, 203 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Maske kullanımı fazlasıyla önem kazanmış durumda. Hastalığın solunum yoluyla bulaştığını unutmayalım. Aşılarımızı yaptıralım” dedi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte 352 bin 162 test yapıldı, 27 bin 973 yeni vaka tespit edildi, 22 bin 110 kişi de sağlığına kavuşurken, 203 kişi hayatını kaybetti.

Bakan Koca’dan uyarı

Yeni tabloyu sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Yeni vaka sayımız 27.973. Can kaybımız 203. Sonbahar, kış şartlarında salgınla mücadele biraz daha zor. Kapalı ortamlarda geçen zaman ve temas artıyor. Maske kullanımı fazlasıyla önem kazanmış durumda. Hastalığın solunum yoluyla bulaştığını unutmayalım. Aşılarımızı yaptıralım” dedi.

Aşılamada son durum

Verilerde, aşılamada önde giden illere de yer verildi. Bakanlığın tablosuna göre yüzde 78,9 ile Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Kırklareli’yi Muğla, Amasya, Ordu, Eskişehir, Çanakkale, Edirne, Balıkesir, Burdur ve Osmaniye takip etti.

Bakanlığın tablosuna göre yüzde 46,5 ile Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Mardin, Diyarbakır, Muş, Bitlis, Siirt, Bingöl, Ağrı ve Şırnak takip etti.

Güncel verilere göre, birinci doz Türkiye ortalaması yüzde 86.99, ikinci doz ortalaması yüzde 72.35, birinci, ikinci ve üçüncü doz toplamı ise 110 milyon 159 bin 938 oldu.

Paylaşın

MGM’den Bir Çok Kent İçin Sağanak Yağış Uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), aralarında, İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Tokat, Erzincan, Erzurum, Tunceli, Kırklareli’nin de bulunduğu bir çok kent için sağanak yağış uyarısında bulundu. MGM, açıklamasında, vatandaşlara olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalı çağrısı da yaptı.

Haber Merkezi / MGM, tarafından yapılan son değerlendirmelere göre; Ülkemizin kuzey kesimleri ile Batı Akdeniz’in parçalı ve yer yer çok bulutlu, Batı ve Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz, İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Tokat, Erzincan, Erzurum, Tunceli, Kırklareli’nin kıyı, Balıkesir’in kuzey, Çanakkale’nin iç, Sivas’ın doğu kesimleri ile Antalya’nın batısının iç kesimlerinin yerel olmak üzere sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.

Hava sıcaklığının kuzey ve iç kesimlerde mevsim normallerinin 2 ila 4 derece altında, diğer yerlerde mevsim normalleri civarında seyredeceği tahmin edilirken, rüzgarın, genellikle kuzey, Akdeniz kıyıları ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da batı ve güneybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara’nın güneybatısı ile Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli (40-60 km/sa) olarak esmesi bekleniyor.

Bölgelerimizde hava durumu ise şöyle;

Marmara Bölgesi

Parçalı ve çok bulutlu, İstanbul, Kocaeli ve Sakarya çevreleri ile Kırklareli’nin kıyı, Balıkesir’in kuzey, Çanakkale’nin iç kesimlerinin yerel olmak üzere sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın; güneybatı kesimlerinde kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli (40-60 km/saat) olarak esmesi bekleniyor.

Ege Bölgesi

Parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın; Kuzey Ege kıyılarında kuzey ve kuzeydoğu yönlerden kuvvetli (40-60 km/saat) olarak esmesi bekleniyor.

Akdeniz Bölgesi

Parçalı ve az bulutlu, Antalya’nın batısının iç kesimlerinin yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

İç Anadolu Bölgesi

Parçalı ve az bulutlu, gece saatlerinde Sivas’ın doğu kesimlerinin sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

Karadeniz Bölgesi

Batı Karadeniz, parçalı ve çok bulutlu, kıyı kesimlerinin yerel olmak üzere sağanak yağışlı geçeceği tahmin edilirken, Orta ve Doğu Karadeniz, Parçalı ve çok bulutlu, bölge genelinin sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Doğu Anadolu Bölgesi, parçalı ve az bulutlu, kuzey kesimlerinin yer yer çok bulutlu, Erzincan, Erzurum ve Tunceli çevrelerinin yerel olmak üzere sağanak yağışlı geçeceği tahmin edilirken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.

Paylaşın

Marmaris Açıklarında 3.9 Büyüklüğünde Deprem

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), sosyal medya hesabı üzerinden, Muğla’nın Marmaris ilçesi açıklarında 3.9 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini duyurdu.

Haber Merkezi / AFAD’ın açıkladığı verilere göre, saat 10.45’de meydana gelen depremin derinliği 24.85 kilometre olarak ölçüldü.

Deprem, Marmaris’e 162.22 kilometre, Yunanistan’ın Dodecanese kentine ise 65 kilometre mesafede meydana geldi.

Düşük ölçekli olan depremin etkilediği bölgelerde herhangi bir zarar rapor edilmedi.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Koca’dan Sonbahar Uyarısı

Kovid 19’da son 24 saatte, 28 bin 873 yeni vaka tespit edildi, 210 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Sonbahar şartlarında daha dikkatli olmalı, aşılarımızı yaptırmalıyız” dedi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte 356 bin 352 test yapıldı, 28 bin 873 yeni vaka tespit edildi, 210 kişi hayatını kaybetti, 26 bin 224 kişi de sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan ‘sonbahar’ uyarısı

Yeni tabloyu sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ‘sonbahar’ uyarısı yaptı.

Bakan Koca, “Yeni vaka sayımız 28.873. Can kaybımız 210. Tedbirleri toplum olarak birlikte ve düzenli şekilde uygulamadığımız gerçeğiyle karşı karşıyayız. Yer yer küçük düşüşler oluyor ama bu düşüşler istikrar göstermiyor. Sonbahar şartlarında daha dikkatli olmalı, aşılarımızı yaptırmalıyız” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Erdoğan’ın ‘Yeni Anayasa’ Çağrısına Kılıçdaroğlu’ndan Yanıt

Erdoğan’ın TBMM Genel Kurulu’ndaki açılış konuşmasında ‘yeni anayasa’ya ilişkin yaptığı açıklamayı değerlendiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Kendisine ve büyük bir olasılıkla MHP’ye yaptığı çağrı” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’de 27. Dönem 5. Yasama Yılı açılışının ardından gazetecilere değerlendirmelerde bulundu.

“Kendisine ve büyük bir olasılıkla MHP’ye yaptığı çağrı”

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, TBMM Genel Kurulundaki açılış konuşmasında ‘yeni anayasa’ konusundaki açıklamasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Kendisine ve büyük bir olasılıkla MHP’ye yaptığı çağrı” ifadelerini kullandı.

Gazetecilerin, “Sizin de bir çalışmanız olacak mı?” sorusunu Kılıçdaroğlu, “Elbette olacak, var. Güçlendirilmiş parlamenter sistem için ittifak olarak çalışıyoruz zaten. İttifakın bütün bileşenleri çalışıyor” şeklinde yanıt verdi.

“2023 hediyesi olacak”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada ‘yeni anayasa’ya ilişkin şu açıklamada bulunmuştu;

”Yeni anayasa teklifimizin de Meclis’imiz tarafından başarıyla hayata geçirileceğini ümit ediyorum. Meclisimizin tamamının uzlaşmasıyla hazırlanacak bir yeni anayasa milletimize vereceğimiz en güzel 2023 hediyesi olacaktır. Partiler yeni anayasa tekliflerini paylaşmalı.”

Paylaşın

Tekno-Milliyetçiliğin Ehlileştirilmesi

Son dönemde ABD ve Çin’in hassas teknolojilerin transferini engelleme girişimlerini sıklaştırdı. Teknolojinin jeopolitikleşmesi, aynı zamanda küresel düzeyde endişe verici bir eğilimin simgesidir.

Haber Merkezi / Bütün dünyada modern teknolojilerin askeri ve stratejik önemine ilişkin farkındalık artarken, bir ulusun teknolojik yetenekleri, ulusal güvenlik, ekonomik refah ve sosyal istikrar ile doğrudan bağlantılı olduğunun kabul edilmesiyle, yeni bir ‘tekno-milliyetçilik’ veya ‘yenilikçi merkantilizm’ dalgasına dönüşmektedir.

Her devlet, hassas teknolojilere erişimi sıfır toplamlı bir oyun olarak ele alır ve hassas teknolojiler aracılığıyla ulusal kontrolü, uluslararası etkiyi genişletmek için politikalar izler. Bu teknolojilerin geliştirilmesi ekonomik olarak son derece maliyetlidir; teknolojik bilgi birikiminin geliştirilmesi yıllar alır.

Devletler, hassas teknolojilere erişimlerini ve kontrollerini genişletmek ve hem müttefiklerinin hem de düşmanlarının rekabet gücünü baltalamak için çeşitli araçlardan yararlanır; politik araçları, ithalat ve ihracat kontrolleri, casusluk, yabancı şirketleri çekirdek teknolojileri transfer etmeye zorlamak için tasarlanmış yasalar, uluslararası teknik standartları gözden geçirme girişimleri ve hatta küresel altyapı gibi geleneksel merkantilist uygulamalar.

Bu uygulama, Avrupa’da stratejik özerkliğe yönelik tartışmaların yoğunlaşmasına katkıda bulunmuştur. Avrupa stratejik özerkliği, yalnızca askeri operasyonlarda Avrupa özerkliğine duyulan ihtiyacı değil, daha genel olarak, AB ve AB’ye üye devletlerin dış aktörler tarafından kısıtlanmadan kararlar alabilmesi gerektiği fikrini de kapsayacak şekilde büyümüştür.

Avrupa Birliği (AB) yetkilileri, bloğun ‘dijital’ ve ‘teknolojik’ egemenliğini korumanın önemine tekrar ve tekrar atıfta bulunarak, bilim, teknoloji, ticaret ve veri yatırımlarını, uluslararası siyasette yükselen etki kaynakları olarak kabul ettiklerini vurguladılar. Bu anlayış çerçevesinde, Dijital Hizmetler Yasası (DSA) ile bir dizi yeni mevzuat uygulamaya konuldu.

Avrupa devletleri, bir taraftan tekno-milliyetçilikle uğraşırken, diğer taraftan güvenliği korumak ve refahı teşvik etmek için yeni politikalar uygulaması gerekecek. Bir yandan güvenlik önlemleri alarak, diğer yandan yenilikçi ekosistemlerinin rekabet gücünü artırmaya çalışarak tekno-milliyetçi politikaların olumsuz etkisini azaltmaları gerekecek. Bu makale ilk olarak Lahey Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından yayınlanmıştır .

Paylaşın

Paris İklim Anlaşması TBMM’de

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda, Paris İklim Anlaşması’nı ekim ayında TBMM’nin onayına sunmayı planladıklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu yönde bir adım atarak Paris İklim Anlaşması’nı TBMM’ye gönderdi.

Haber Merkezi / Paris İklim Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2015 yılında imzalanan, 2016 yılında yürürlüğe giren bir anlaşmadır.

Mart 2021 itibarıyla, BMİDÇS’nin 191 üyesi anlaşmaya taraftır. Anlaşmayı onaylamayan altı BMİDÇS üye devlet vardır: Eritre, İran, Irak, Libya, Yemen ve Türkiye. Bu altı ülke içinde en büyük emisyon kaynağı ilk 20 içinde yer alan İran ve Türkiye’dir. Amerika Birleşik Devletleri 2020’de anlaşmadan çekildi, ancak 2021’de yeniden katıldı.

Paris İklim Anlaşması’nın uzun vadeli sıcaklık hedefi, küresel ortalama sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelerden 2°C (3,6°F) artış seviyesi ile sınırlı tutmaktır ve hatta 1,5°C çaba harcanmasıdır. Çünkü sıcaklık artışını 2°C yerine 1,5 ile sınırlamak riskler ve etkiler anlamında iklim değişikliğinin risklerini ve etkilerini önemli ölçüde azaltacağını kabul edilmektedir.

Bunu sağlamak için emisyonların mümkün olan en kısa sürede azaltılması ve 21. yüzyılın ikinci yarısına kadar salınan ve tutulan sera gazlarının dengelenmesi hedeflenmektedir. Anlaşma ayrıca, tarafların iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine uyum sağlama yeteneğini artırmayı ve “düşük sera gazı emisyonları ve iklime dirençli kalkınma yolunda tutarlı bir finansman akışı” sağlamayı hedefliyor.

Paris İklim Anlaşması uyarınca, her ülke küresel ısınmayı azaltmak için üstlendiği katkıyı belirlemeli, planlamalı ve düzenli olarak raporlamalıdır. Hiçbir mekanizma, bir ülkeyi belirli bir tarihe kadar belirli bir emisyon hedefi koymaya zorlamaz, ancak her hedef önceden belirlenmiş hedeflerin ötesine geçmelidir. 1997 Kyoto Protokolü’nün aksine, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki ayrım bulanıktır, bu nedenle gelişmekte olan ülkeler de emisyon azaltma planları sunmalıdır.

 

Paylaşın