CHP Tüzük Kurultayı: Değişiklikler Oy Çokluğuyla Kabul Edildi

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) “İkinci Yüzyılda Değişim Kurultayı” başlıklı 20’nci Olağanüstü Tüzük Kurultayı’nda Genel Merkez’in getirdiği tüzük metni 900’ün üzerinde evet oyu ile kabul edildi.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) tüzük kurultayı Ankara ATO Congresium Kongre Merkezi’nde başladı. İzleyicilere kapalı olan kurultaya CHP kurultay delegeleri katıldı. Kurultayın divan başkanlığına CHP Yerel Yönetimler ve Dirençli Kentlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek oybirliği ile seçildi.

Özgür Özel’in konuşmasından önce CHP yönetiminin göreve geldiği 10 ayda yaptıklarını anlatan bir sinevizyon gösterildi. Sinevizyon gösterisinin ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel kürsüye çıktı. Partililerini, emeklileri, gençleri, çiftçileri, işçileri selamlayan ve ‘merhaba’ diyen Özel, ‘Atatürk’ün askerlerine merhaba’ diyerek selamlamasını bitirdi.

“CHP kurultayları, liderlerden talimat alan kurultaylar değildir. Bizim kurultaylarımız liderlere talimat verir” diyen Özel, kadın-erkek eşitliğine vurgu yaparak, “Sayın Erdoğan’ın kabinesi 18 kişiden oluşmaktadır. Her birine karşı görevlendirmesini yaptık. Sayın Erdoğan’ın 18 kişilik kabinesinde sadece 1 kadın bakan vardır, o da aileden sorumludur. CHP bugünkü gölge kabinesinde olduğu gibi yarın kurulacak Türkiye’yi yöneteceği kabinesinde eşit temsile yer verecektir, bundan kimsenin şüphesi olmasın” diye konuştu.

Özel sözlerini şöyle sürdürdü: 2024 seçimlerini ittifaksız kazanamayacağımıza inananlar çoktu. İttifakı reddeden bir parti olmadığımız gibi sırf ittifak yapmak için olmayacak tavizler vermedik. Bu örgütün hakkını kimseye yedirmedik. İttifakın partilerle yapılmayacağını milletin kendisiyle yapılacağını gördük. Önümüzde iki risk vardı. İktidarın CHP’yle tartışma, kavga etme, kutuplaşma siyasetini bir taktik ve strateji olarak sürdüğünü gördük. Bunlara karşı kulak asmadık. Sizinle kavga etmeyeceğiz. Kavga edeceksek emekli için, öğrenci için, esnaf için kavga edeceğiz ama sizin suni gündeminiz peşine takılmayacak, bu seçimin yerel seçim olmaktan çıkarmayacağız dedik ve böyle yaptık.

İkinci tehlike ise eski dostlarımızın benzer yaklaşımları olmuştu. Özellikle Türkiye İttifakı’nın temellerini bombalamaya yönelikti. Bu parti, 2018-2019 ve 2023 seçimlerine ittifakla girdi. Yerel seçimde de ittifaksız olmayacağını söylüyorlardı. İttifakı reddeden bir parti olmadığımız gibi ittifak arayışları için üzerimize düşeni yaptık. Ama sırf ittifak yapmak için olmayacak teklifler yapmadık. Biz ittifakın partilerle değil milletin kendisiyle yapılması gerektiğini gördük. Partilerle yapılamayacağını gördük.

Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisidir. Millet 31 Mart’ta Türkiye’de yeni bir siyasi iklim yarattı. Bizlere ağır bir sorumluluk yükledi, ağır bir kredi açtı. Bu kredi, bir yatırım kredisidir. Seçmen, Türkiye’nin geleceğine ve CHP’nin geleceğine yatırım yapmıştır. 412 belediye başkanımızın, başta büyükşehir belediye başkanlarımızın ellerindeki anahtar, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında partimizi iktidar yapacak olan anahtardır.

Partiyi 100. yılında, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılındaki ilk seçiminde Türkiye’nin bütün demokratları sahiplenmişken kişisel hırslarından dolayı bu partinin karşısında adaylaşanlar, adaylaştıkları yerde kalsınlar. O dönem o hatalar yapılmayacak, bir daha onlar bu partide görev almayacaklardır.

“47 yıl sonra partimizi birinci parti yaptık” diyen Özel, şunları söyledi:  Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisidir. Millet 31 Mart’ta Türkiye’de yeni bir siyasi iklim yarattı. Bizlere ağır bir sorumluluk yükledi, ağır bir kredi açtı. Bu kredi, bir yatırım kredisidir. Seçmen, Türkiye’nin geleceğine ve CHP’nin geleceğine yatırım yapmıştır. 412 belediye başkanımızın, başta büyükşehir belediye başkanlarımız ellerindeki anahtar, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında partimizi iktidar yapacak olan anahtardır.

Özel “normalleşme” söylemine ilişkin de şu ifadeleri kaydetti: Ramazan Bayramı’nda Türkiye’nin birinci partisi olmanın sorumluluğuyla tüm siyasi partilerin liderlerini teker teker aradım bayramlaştım. Anıtkabir’de siyasi liderlerin her biriyle, tüm bakanlarla ve sayın Erdoğan’la tokalaştım. Sayın Erdoğan’ı ziyaret ettim ve partimizde kabul ettim. Yaptığım her görüşmede, kurduğum her temasta sadece halkın beklentilerini dile getirdim. Normalleşme dediğimiz sürece önce birileri yumuşama dediler. Ancak bir süre sonra onlar da normalleşmeyi kullandılar. Halkın bu sürece teveccühü tüm araştırmalarda ortaya çıktı ve çıkmaya devam ediyor.

Bu süre içinde iktidar tarafında ilk başlarda birkaç olumlu atılmaya çalışılsa da normalleşme sürecinde kendisine yer olmadığını düşünenlerin saldırıları süreci belli noktalarda aksaklığa uğratmıştır. Yaptığımız görüşme ne AK Parti’yle ittifak görüşmesi, ne Cumhur İttifakı’na iltihak görüşmesidir. Yapılan görüşme milletin derdini tasasını ifade etmek, çözüm önerilerini sunmak, bu müzakerelerden sonuç alınamazsa mücadele etme ve millete bunu açıkça gösterme sürecidir. Bunun dışında bir sürecin ne biz içinde oluruz, ne de siyasi rakiplerimizin böyle bir isteği olduğunu düşünmüyorum.

Özgür Özel, liderlerle ve Cumhurbaşkanıyla temaslarını da anlatarak Emine Şenyaşar ve Ayşe Ateş’e dikkat çekti: Anıtkabir’de siyasi liderlerin her biriyle, tüm bakanlarla ve Cumhurbaşkanı ile tokalaştım. Erdoğan’ı partisinde ziyaret ettim, kendisini genel merkezimizde ağırladım. Tüm liderlerle tamamlayabildiğimiz oranda görüşmeler gerçekleştirdim, görüşmeler de devam ediyor. Kurduğum her temas, her cümlede sadece halkın sorunlarını ve beklentilerini dile getirdim. ‘Millet size son seçimde iktidar olma sorumluluğu verdi, o zaman emeklinin derdinin çözüm adresi budur.

Asgari ücrete dört kez zam yapılabilir diyordunuz, enflasyon bu noktada temmuz zammını artık verin’ dedim. ‘Çiftçilerin alın terinin karşılığını verin ve ortaya koyacağınız her çözümde biz size Meclis’te destek olmaya hazırız’ dedim. ‘Esnafın faizlerini artırmayın, pandemiden beri gelen kredilere faiz yükseltmek nedir, esnafa bu zulüm nedir, bu işten vazgeçin’ dedim. ‘Enflasyon muhasebesinde inat etmeyin, boşu boşuna kazanılmamış paradan vergi almaya çalışmayın’ dedim. ‘Hasta hükümlü paşaları adli tıp raporlarına rağmen içeride tutmayın, onları tahliye edin’ dedim.

Gezi tutuklularının uğradıkları haksızlıkları birer birer anlattım. Tayfun Kahraman’ın yaptığı görüşmeden çıkışta darbe çağrısı değil, ‘ağaçları kesmeyecekler, topçu kışlasını dikmeyecekler, AKM’yi yıkıp AVM yapmayacaklar, mahkeme kararını bekleyecekler, o kötü bile gelse referandum yapacaklar, artık Gezi Parkı’nı boşaltmayı takdirlerinize sunuyorum’ ifadelerinden darbe çıkmayacağını söyledim. Emine Şenyaşar’a randevu verilmesini, o ananın yüreğindeki yangının hafifletilmesi gerektiğini söyledim.

Ayşe Ateş’i, ‘Bir siyasi parti Ankara’nın ortasında Sinan Ateş’in cenazesini yerde bırakmış olabilir ama eşi var, iki küçük kızı var, onlara randevu verin, adalet duygusunu zedelemeyin, bu millet Ayşe Ateş’i kardeşi bildi, siz de randevu verin’ dedim. Vatandaşın hizmet beklediği belediyelerimizin elini kolunu bağlamaya çalışmanın bu milletten döneceğini söyledim. Tüm bu süreçleri şeffaflıkla halkımızla paylaştım. Yanımda hazır bulunan büyükelçimizin tuttuğu notları partinin kasasına, partinin kurumsal hafızasında yer almak üzere genel sekreterimize teslim ettim.

Erdoğan’ın anayasa çağrısına ret

Özgür Özel, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin de şu ifadeleri kullandı: Bu süreçte iktidar tarafından ilk başlarda olumlu birtakım adımlar atmaya çalışsa da iktidar tarafında da muhalefet tarafında da normalleşmiş bir Türkiye’de kendisine yer olmayacağını düşünenlerin bazı adımları süreci akamete uğratmıştır. Yapılan görüşmeler ne AKP ile ittifak görüşmesi ne de Cumhur ittifakına iltisak görüşmesidir. Böyle bir tutum içinde ne biz oluruz, ne de siyasi rakiplerimizin böyle bir isteği olduğunu da düşünmüyorum.

Çeşitli toplantılarda, bu ülkenin yeni bir anayasaya ihtiyacı var diyenlere; evet var ama mevcut anayasaya uyarsanız, yeni anayasayı konuşabilirseniz. Ama bundan daha 6 yıl önce, her doğana yapılması gerekirken Erdoğan’a yapılan anayasaya bugün Erdoğan bile uymuyorsa, o yeni anayasayı yapacak yeni bir meclis, ona güçlü irade koyan, kuvvetler ayrılığına inanan güçlü bir yönetici iradeye ihtiyaç var. Onun da zamanı CHP iktidarıdır. Yarın bir sihirli değnek bu iktidarın başına değerse, yarın sabahtan itibaren bütün AİHM kararlarına, AYM kararlarına uyarlarsa, kuvvetler ayrılığını, başta yürütmenin meclis üzerindeki ve yargı üzerindeki tahakkümünü ortadan kaldırırlarsa, bu konuda geçmişteki hatalarını telafi eder, yeni yanlışlar yapmazlarsa, o zaman CHP yeni bir anayasa söylemine bir kez daha kulak kabartabilir.

“Tüzük yapmak anayasa yapmak gibidir”

Tüzük değişikliklerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Özel, “Tüzük yapmak anayasa yapmak gibidir. Yapıyorsanız kendinize uyduramazsınız. Bu, Erdoğan’a anayasa yapmaktan farklı olmaz. Tüzük ortak mutabakat, örgütsel mutabakat işidir” dedi.

Tüzük Kurultayı hazırlık sürecini anlatan Özel, tüzüğün Özgür Özel’in tüzüğü olmadığını söyledi. Hem kendisinin hem Kemal Kılıçdaroğlu’nun tm taahhütlerinin tüzük taslağına işlendiğini belirten Özel, “Sayın Genel Başkanımızla (Kemal Kılıçdaroğlu) tüzük konusunda bir araya geldik, taslağı dün akşam kendisine mail olarak ilettik. Kendisi de bir önerisi olursa ileteceğini ifade etti” dedi. Özel, “Bu tüzük ne benimdir ne Kemal Bey’indir ne önceki genel başkanlarındır ne Zeynel Emre’nin ne Gül Hanım’ındır” ifadelerini kullandı.

Tüzük hazırlıklarıyla ilgili birçok karalama, korku yayma süreciyle karşılaştıklarını söyleyen Özel, “Korkulacak değil, övünülecek bir taslak ortaya çıktı ve komisyona oybirliği ile kabul edildi” dedi ve şöyle devam etti: “Bu tüzük geçince kimse kaybetmez, bu örgüt kazanır. Bu tüzüğün bu örgüt tarafından sahiplenilmemesini kaygı verici bulurum.”

CHP’li seçilmişlere 3 dönem sınırı getirilmesiyle ilgili tüzük değişiklik maddesine değinen Özel, Tüzük Komisyonu’nda ‘Dönem sınırında genel başkan muafiyeti olsun’ önerisi getirildiğini söyledi. Bu öneriyi kabul etmediğini söyleyen Özel, “Genel Başkan dahil hepimiz ön seçime gireceğiz” dedi.

Genel Başkanların yüzde 5 imza ile yeniden genel başkanlığa aday olmasına ilişkin düzenlemenin delege üzerinde baskıya sebep olduğunu belirten Özel, ‘Mevcut genel başkan aday olmak isterse imza toplamasına gerek olmaz, talebi halinde adaydır’ maddesinin tüzüğe işlendiğini söyledi.

Ekrem İmamoğlu’na destek

Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında devam eden yargı süreçlerini ve İmamoğlu’nun devam eden yargılaması için kullandığı “İstinaf ceza verirse iktidar Yargıtay kararının gününü göremez” ifadelerini hatırlatan Özel şöyle konuştu: “Biz iktidara yürürken kararlılığımızı görüyorlar ve yargı eliyle siyaseti dizayn etmeye çalışıyorlar. Geçtiğimiz haftalarda Sayın Ekrem İmamoğlu’nun uzun süredir bekletilen dosyaları üzerinden maksatlı biçimde sızdırıldı. Sayın İmamoğlu bu çabalara karşı kendi duruşunu en kararlı, en net bir biçimde ifade etti. Partinin genel başkanı olarak herkesin huzurunda ifade ediyorum ki Sayın İmamoğlu’nun tutumu partimizin tutumudur.”

Özel sözlerine şu cümleyi de ekledi: “CHP Ekrem İmamoğlu’nın yanındadır. İstanbul’un sevgilisi, partimizin gözdesini kimsenin kem gözlerine bırakmayız.”

CHP geleceğin güvencesi

‘İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı’ ismiyle düzenlenen kurultay salonunda ‘Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin Birinci Partisi’, ‘Her derdin var bir çaresi, Cumhuriyet Halk Partisi’ sloganları yer aldı. Salondaki dijital ekranlarda da CHP’nin yerel seçim başarısını anlatan videolar, miting görüntüleri yayınlandı.

Kurultay için ‘Cumhuriyet Halk Partisi demokrasinin kalesi, geleceğin güvencesi’ sözlerinin yer aldığı yeni bir şarkı da hazırlandı. Şarkı delegeler salona yerleşirken dinletildi. Kurultay salonundaki hazırlıkları CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve Medya ile İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut koordine etti.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Mansur Yavaş, salonda en çok ilgi gören isimlerdi. Delegeler sık sık iki isimle fotoğraf çektirdi.

Kurultaya CHP’nin önceki dönem genel başkanları Hikmet Çetin, Altan Öymen ve Murat Karayalçın katılırken, önceki dönem genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultaya katılmasının beklenmediği ifade edildi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kurultay salonuna önceki dönem genel başkanları Öymen, Karayalçın ve Çetin’le birlikte girdi.

Daha sonra tüzük teklifinin oylamasına geçildi. Aday belirleme yöntemini düzenleyen 52. maddesinin görüşmelerinde, “hakim denetiminde ön seçim”in tek yöntem olmasını isteyen bazı partililer madde aleyhinde söz aldı.

Konuşmacı Denizli İl Başkanı Ali Osman Horzum kürsüdeyken salondan “Kılıçdaroğlu nerede?” Sesi duyuldu. Bunun üzerine Ankara Milletvekili Deniz Demir cevap verince salonda tansiyon kısa süreli yükseldi.

Kurultayda aday belirleme yöntemini düzenleyen 52’nci madde taslaktaki haliyle, oy çokluğuyla kabul edildi. 52’nci maddeye itiraz eden CHP’liler aday belirlemede tek yöntemin “hakim denetiminde ön seçim” olması için önerge verdi. Ancak önergeler oy çokluğuyla reddedildi.

CHP tüzüğünün 28 maddesinde değişiklik öngören taslak kurultay delegelerinin oy çokluğuyla kabul edildi.

CHP’nin tüzük kurultayı programı, yeni parti programı hazırlıkları çerçevesinde düzenlenecek Program Çalıştayı ile devam edecek. Çalıştay kapsamında 2 gün boyunca 20 yuvarlak masada program güncelleme çalışmaları yürütülecek.

Merkez ve yerel yönetim konularının da gündeme geleceği çalıştayda, küresel gelişmeler de ele alınacak. Çalıştaya, Sosyalist Enternasyonal’in fikir tartışmalarını ve politika çalışmalarını yürüten komitesi de katılacak. Sosyalist Enternasyonal Komitesi’nin hazırlayacağı Ankara Deklarasyonu, kurultay delegeleri tarafından kurultayın kapanışında oylanacak.

CHP’nin kuruluş yıl dönümü olan 9 Eylül Pazartesi günü ise Anıtkabir ziyareti yapılacak. Aynı gün Devlet Mezarlığı, Karşıyaka Mezarlığı ve Cebeci Mezarlığı ziyaret edilecek. Pembe Köşk’te “CHP Tarihi Sergisi”nin açılışı yapılacak. Kuruluş yıl dönümü kutlamaları kapsamında, CHP Genel Merkezi önünde Şevval Sam konser verecek.

Paylaşın

Türkiye’nin BRICS Üyelik Başvurusu: Rusya’dan Ukrayna Şartı

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Türkiye’nin BRICS üyelik başvurusuyla ilgili koşulları sıralarken Ukrayna vurgusu yaptı. Türkiye’nin üyeliğinin 22 – 24 Ekim’de Rusya’nın Kazan şehrinde yapılacak zirvede ele alınacağı belirtiliyor.

BRICS, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ekonomilerini kastetmek için kullanılır. 2011 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin birliğe katılmasına kadar orijinal dört üye BRIC (ya da İngilizce “the BRICs”) olarak adlandırılmıştı.

Aynı yıl Çin’in Sanya kentinde düzenlenen zirveye Güney Afrika Cumhurbaşkanı Jacob Zuma’nın da katılımı ile BRIC grubu adını BRICS olarak değiştirdi. BRICS ülkeleri, bulundukları bölgelerin bölgesel ilişkileri üzerindeki önemli nüfuz potansiyeliyle tanınırlar ve beş ülkenin hepsi G20 üyesidir.

BRICS, 2001’de dönemin Goldman Sachs’ın baş ekonomisti Jim O’Neill tarafından kaleme alınan ve Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in büyüme potansiyellerini değerlendiren bir araştırma makalesinden ilham alarak kuruldu.

İlk etapta Güney Afrika’nın üye olmadığı grup, 2009’da Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Batılı müttefiklerin dünya düzeni hegemonyasına karşı bir platform oluşturmak amacıyla, Rusya’nın girişimiyle kuruldu.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Türkiye’nin BRICS üyelik başvurusuyla ilgili koşulları sıralarken Ukrayna vurgusu yaptı. Lavrov 9’uncu Doğu Ekonomik Forumu’na katılmak üzere geldiği Rusya’nın Vladivostok şehrinde Rus medya grubu RBC’ye mülakat verdi.

Türkiye’nin NATO üyeliği ve uzun süredir askıda bulunan Avrupa Birliği (AB) adaylık süreine işaret eden Lavrov, bunun katılım önünde engel olmadığı mesajını verdi, “BRICS’te belirli örgütlere üye olanlarla ilişki kurulmasını yasaklayan bir kural yok” dedi.

Ancak Rus Bakan üyelik için “Avrupa Birliğinin Ukrayna’da öne sürdüğü değerleri değil, üyelerin ortak değerlerini paylaşmanın temel olduğunu” ifade etti.

“AB, Ukrayna’nın Avrupa değerlerini savunduğunu ve bu nedenle söz konusu ‘Avrupa değerleri’nin arkasında durmakla yükümlü olduklarını söylüyor” diyen Lavrov, Ukrayna’nın ise ifade özgürlüğü, ulusal diller, kültür ve gelenekleri yasaklayarak, yerel kiliseleri kapatarak “Nazi uygulamalarına başvurduğunu” öne sürdü.

BRICS üyelerinin AB’nin bu tutumu yerine Birleşmiş Milletler Antlaşmasının hükümlerini benimsemesi gerektiğini kaydeden Lavrov, antlaşmanın başka ülkelerin egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı göstermeyi şart koştuğunu hatırlattı. Ancak Lavrov, Kiev rejiminin meşru olmadığını ve topraklarındaki halkların tümünü temsil etmediğini de iddia etti.

NATO üyesi Türkiye, Rusya ile yakın ilişkileri olsa da Ukrayna işgali karşısında Kiev’e açık destek vermişti. BM Genel Kurulunda yapılan oylamalarda Rusya’nın işgalini kınayan Türkiye, Kiev ordusuna insansız hava araçları temin etti. Türkiye savaşa rağmen Ukrayna donanması için gemi inşaatını da sürdürdü.

Lavrov, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da katılması beklenen 22-24 Ekim tarihlerinde Rusya’nın Kazan şehrinde yapılacak zirvede Türkiye ile üyelik imzasının atılıp atılmayacağı sorusuna, bunun için diğer “tüm üyelerin konsensüsunun gerektiği” yanıtını verdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in danışmanlarından Yuri Uşakov hafta ortasında yaptığı açıklamada “Türkiye tam üyelik başvurusunda bulundu, değerlendireceğiz” demişti. Hafta içinde AKP Sözcüsü Ömer Çelik’den de “Üye olmak istediğimizi Sayın Cumhurbaşkanımız çeşitli defalar ifade etti. Bu konudaki talebi açıktır. Süreç işlemektedir. Ancak somut bir gelişme yoktur” açıklaması gelmişti.

Üyeleri arasında ekonomik işbirliğini güçlendirmeyi önceleyen BRICS bir gümrük birliği anlaşmasına veya ortak paraya sahip değil. Bu yıl başında dört ülkenin katılımıyla genişleyen örgütün Çin, Rusya ve Hindistan’ın güdümünde olduğuna dikkat çeken ekonomistler, üye ekonomiler arasındaki eşitsizliklerin gümrük birliği ve ortak para adımlarını zorlaştırdığını söylüyor.

BRICS ile G20 rekabet iddiaları ve kıyaslamalara konu olsa da Hindistan, Rusya, Güney Afrika ve Çin halihazırda her iki topluluğa üyeler. Örgüt mevcut haliyle üyelerine somut hedefler doğrultusunda hukuki bağlayıcılığı bulunan ödevler vermiyor, daha çok istişare ve diyalog ortamı sunuyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Erdoğan “Oyun Platformlarını” Hedef Aldı: Gençleri Zehirliyor

Eğitim Öğretim Yılı Açılışı, Eğitim Teknolojileri AR-GE ve Kalite Zirvesi’nde konuşan Erdoğan, “Sosyal medyanın bir takım oyun platformlarının gençlerimizi nasıl zehirlediğine şahit oluyoruz” dedi ve ekledi:

“Sapkın akınların özendirilmesine de aracılık ediyor. Sinsice yerleştirilmiş LGBT propagandasına maruz kalıyor. Irkçılık da körükleniyor. Türkiye’yi ekonomik, sosyal ve güvenlik noktasında zafiyete uğramaya çalışanların merkez üssü sanal alemdir.”

Erdoğan, konuşmasının devamında, “Çocuklarımızın ruh ve beden sağlığı her şeyin üzerindedir. Kontrollü kullanımı yaygınlaştırmalıyız” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Salonu’ndaki Eğitim Öğretim Yılı Açılışı, Eğitim Teknolojileri AR-GE ve Kalite Zirvesi’nde konuştu.

“Eğitim yılının öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz için hayırlı olmasını diliyorum. 3 aylık yaz tatilinin ardından tüm yavrularımızı sevgi ile kucaklıyor hepsine başarılar diliyorum” diyen Erdoğan özetle şunları söyledi:

“Türkiye’yi yüceltme ve payidar kılma mücadelesinde canlarımızı ortaya koyanların bir kısmı da öğretmenlerimizdir. Necmettin Yılmaz ve Aybüke Yalçın gibi eğitim neferlerimizi rahmetle yad ediyoruz. 6 Şubat’ta hayatını kaybeden öğretmen ve öğrencilerimizi unutmayacağımızı ifade ediyorum.

Eğitime yaptığımız her yatırımla, her proje ile Türkiye Yüzyılı hedefimize yaklaşıyoruz. 22 yılda ülkemizin eksiklerini giderme noktasında objektif bakanların hayranlık duyduğu adımlar attık.

28 Şubat döneminde uygulamaya konan uygulamaları kaldırdık. Adaletsizliğe yol açan katsayı zulmüne ve başörtüsü yasağına son verdik. Sınıflarımızı en yeni teknolojik imkanlarla donattık. Mesleki ve teknik eğitimde yeni açılımı devreye alıyoruz.

Depremin yaralarını sarmakla kalmayacak, bölgenin eğitim altyapısını çok daha güçlü hale getirene kadar durmayacağız.

Sosyal medyanın bir takım oyun platformlarının gençlerimizi nasıl zehirlediğine şahit oluyoruz. Sapkın akınların özendirilmesine de aracılık ediyor. Sinsice yerleştirilmiş LGBT propagandasına maruz kalıyor. Irkçılık da körükleniyor.

Türkiye’yi ekonomik, sosyal ve güvenlik noktasında zafiyete uğramaya çalışanların merkez üssü sanal alemdir. Batılı devletlerin kendi çıkarlarını korumak amacıyla aldığı sert önlemlerde kimse özgürlükten, demokrasiden, serbest piyasa ekonomisinden bahsetmiyor. Yasakçı olmakla suçlanıyoruz.

Ülkemizdeki bazı çevreler çocuklarımızın hakkını savunmak yerine uluslararası şirketlerin avukatlığını yapıyor… Çocuklarımızın ruh ve beden sağlığı her şeyin üzerindedir. Kontrollü kullanımı yaygınlaştırmalıyız.”

Paylaşın

Türkiye’de “Metamfetamin” Tehdidi Büyüyor

Türkiye’de 2023 yılında 16 ton 210 kilogram metamfetamin yakalanırken, 2024 yılında ise bu miktar yüzde 35,5 artışla 21 ton 912 kilograma yükseldi. Dünyada ise 2023 yılında, 367 ton metamfetamin ele geçirildi.

Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı, 2024 Türkiye Uyuşturucu Raporu’nu yayımladı. Türkiye’deki uyuşturucu kaçakçılığı ve kullanımındaki eğilimlere mercek tutan raporda özellikle metamfetamin yakalamalarındaki ciddi artış dikkat çekildi.

Türkiye’nin stratejik coğrafi konumunun uyuşturucu kaçakçılığı açısından önemine vurgu yapılan raporda son yıllarda sentetik uyuşturucuların yarattığı tehdidin artmaya devam ettiği belirtildi.

Rapora göre, 2023’de 16 ton 210 kilogram metamfetamin yakalanırken, 2024’te ise bu miktar yüzde 35,5 artışla 21 ton 912 kilograma yükseldi. Dünyada ise 2022 yılına göre yüzde 7 azalışla 367 ton metamfetamin ele geçirildi.

Raporda, Türkiye’de metamfetamin yakalamalarındaki artışa ilişkin şu ifadeler yer aldı: 2019 yılında ülkemizde metamfetamin yakalamalarında başlayan keskin artış, takip eden 2020, 2021 ve 2022 yıllarında da devam etmiş, 2023 yılında ülke tarihindeki en yüksek metamfetamin yakalama miktarına ulaşılmıştır.

Raporda, Taliban’ın en üst düzey lideri Haybatullah Akunzade, ülkede afyon ekiminin kesinlikle yasak olduğu fetvasına paralel biçimde, Türkiye’de yakalanan eroin miktarları da keskin biçimde düşüş yaşandığı belirtildi.

Raporda, eroin yakalamalarına ilişkin şu ifadeler yer aldı: 2021’de 22 bin 202 kilogram eroin yakalanırken bu miktar 2022’de 7 bin 972 kilograma düşerken, 2023 yılında da düşüş eğilimi devam etti ve Türkiye’de toplamda 3 bin 314 kilogram eroin ele geçirildi.

Dünyada ve Türkiye’de en çok kullanılan uyuşturucu maddelerden biri olan esrarda yakalamalar 2023 yılında yaklaşık yüzde 23 oranında artışla 77.9 ton oldu. Öte yandan 2023 yılında kök kenevir yakalama miktarı, bir önceki yıla göre yüzde 43,6 oranında arttı.

Raporda ayrıca, yeni psikoaktif maddelere (NPS) dair de endişeler dile getirildi. 2023 yılında yakalanan sentetik kannabinoid miktarı, bir önceki yıla göre neredeyse iki katına çıkmış durumda. 2022’de bin 56 kilogram sentetik kannabinoid yakalanırken 2023’te bin 994 kilograma yükseldi.

Uyuşturucuya bağlı ölümlerde çarpıcı veriler

Madde bağlantılı ölümlere (MBÖ) ilişkin verilerinde yer aldığı raporda, madde bağlantılı ölümlere ve bunlar içinde metamfetaminin payına ilişkin şu dikkat çekici veriler yer aldı:

2013 yılında 232 olan doğrudan MBÖ 2017 yılında yüzde 306 artışla 941 oldu. 2018 yılından itibaren madde bağlantılı ölümler düşüşe geçmiş ve düşüş trendi 2022 yılına kadar devam etmiştir. 2023 yılı ise bir önceki yıla göre yüzde 22 artışla 300 oldu. 2017 yılından 2023 yılına kadar yüzde 68’lik bir düşüş kaydedildi.

Uyuşturucu bağlantılı ölüm vakalarının 2023 yılında yüzde 61,6’sının sebebi çoklu madde kullanımından kaynaklandı. Ölümlerin yaş ortalaması 35’tir. 30 yaş altı ölümler yüzde 34,3 (2022 yılında yüzde 35,4), 30 – 39 yaş arası ölümler yüzde 35,0, 40 yaş üzeri ölümler ise yüzde 30,3 oranındadır.

Metamfetamin ölümlerine ayrı bir başlık açılan raporda, bu konu hakkında şu bilgiler verildi: Son yıllarda toplumumuzu yüksek derecede tehdit eden metamfetamin maddesi kaynaklı ölümleri ayrı bir başlık altında ele almakta yarar görülmektedir.

Bu kapsamda doğrudan madde bağlantılı 300 ölümün 148’inde metamfetamine rastlandığı bilinmektedir. 2023 yılında 185 çoklu madde kullanımından kaynaklı ölümün yüzde 53,5’inde metamfetamin görüldü. Diğer yandan tekil madde kullanımından kaynaklı 49 ölüm içerisinde ise yüzde 42,6’sı metamfetamin kaynaklıdır.

Aşırı doz ölümlerin en yüksek görüldüğü 2017 yılında meydana gelen ölümlerde metamfetamin görülme oranı yüzde 7,7 iken, 2023 yılında bu oran yüzde 46,3 oldu. Tek başına metamfetamin kaynaklı ölümler 2017 yılında yüzde 0,3 iken, 2023 yılında yüzde 42,6’ya çıktı. 2016 yılın yüzde yüzde 3,5 olan metamfetamin tedavisine başvuru oranı, 2023’te yüzde 37,1 oldu.

(Kaynak: Birgün)

Paylaşın

İYİ Parti’de “Üst Düzey” İstifa: Milletvekili Sayısı 31’e Düştü

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlere “hür ve müstakil” giren ve seçimlerde büyük bir hezimet yaşayan İYİ Parti’de Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, partisinden istifa etti. Dursun Ataş’ın istifasının ardından İYİ Parti’nin vekil sayısı 31’e düşütü.

Haber Merkezi / Dursun Ataş, istifa kararına ilişkin yaptığı açıklamada, “Milletimizin bana verdiği temsil yetkisini en iyi şekilde kullanmak adına bu istifa kararının artık kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Kalan sürem boyunca milletimizin menfaatlerini gözeterek çalışmaya devam edeceğim” ifadelerini kullandı.

Suların durulmadığı İYİ Parti’de Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, partisinden istifa etti. Dursun Ataş, istifasının ardından yaptığı açıklamada, kararının kırgınlık ya da eleştiriden ziyade, millete daha etkin hizmet verme arzusundan kaynaklandığını söyledi.

Dursun Ataş açıklamasında, “Milletimizin bana verdiği temsil yetkisini en iyi şekilde kullanmak adına bu istifa kararının artık kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Kalan sürem boyunca milletimizin menfaatlerini gözeterek çalışmaya devam edeceğim” ifadelerini kullandı.

Dursun Ataş’ın istifasının ardından İYİ Parti’nin Meclis’teki sandalye sayısı 31’e düştü.

Dursun Ataş kimdir?

1 Ekim 1966 Pınarbaşı doğumlu olan Dursun Ataş, Hava Kuvvetlerinin çeşitli kademelerinde 20 yıl hizmet verdikten sonra, 2007 yılında emekli oldu.

Emeklilik sonrası aile şirketinde yöneticilik yapan Dursun Ataş, 2009 – 2018 yıllarında Pınarbaşı Belediye Başkanlığı yaptı. 2017 yılında MHP’den istifa eden Ataş, İYİ Parti’ye katıldı.

27. Dönem Milletvekilliği seçimlerinde Milletvekili adayı olmak için belediye başkanlığı görevinden istifa eden Dursun Ataş, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimlerde 27. Dönem Kayseri Milletvekili olarak Meclis’e girdi.

Paylaşın

AK Parti’de Erdoğanlı Ve Erdoğansız Hesaplar

31 Mart’a yapılan seçimlerde CHP’nın ardından ikinci parti konumuna gerileyen AK Parti’de yeni kongre süreci ve takvimi, şimdiye kadar yapılanlar arasında en önemlisi olacak.

Kongrede oluşacak kadrolar, sonraki yıllarda Erdoğanlı-Erdoğansız partinin geleceğini belirleyecek. Yeni yol haritası mı? Yeni yüzler mi? Partiye bambaşka bir yol mu çizilecek? Yıllar boyunca yapılan hataların tekrarı mı? Sonun başlangıcı mı?

Gazete Pencere’den Nuray Babacan, kongre sürecine giren AK Parti’ye ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Babacan, “Erdoğanlı – Erdoğansız hesaplar! AKP’nin kader kongresi” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Yoğun gündem arasında çok dikkat çekmese de AKP’nin yeni kongre süreci ve takvimi, şimdiye kadar yapılanlar arasında en önemlisi. İlçelerden illere kadar yenilenecek tüm delege ve kadrolar, partinin 2028 seçimlerine dönük kaderini belirleyecek. Bırakın yeni dönem milletvekili adaylarını belirlemeyi, belki de genel başkan değişimi yapacak kadro, bu kongrede oluşacak.

Hemen akla, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın partisinde onun isteği dışında bir gelişme yaşanmayacağı gelebilir. Ama siyasette 24 saat bile uzundur derler. En geç 2028’de yapılacak genel seçimler öncesinde partide yaşanacak her gelişme çok önemli. Partilerin her an olağanüstü kongre toplama imkanı olsa da, aynı kadro, bu konuda da söz sahibi olacak. O yüzden bu kongre, partinin yaptığı diğer hiçbir kongreye benzemeyecek.

6 ay sonra yapılacak kongrede oluşacak kadrolar, sonraki yıllarda Erdoğanlı-Erdoğansız partinin geleceğini belirleyecek. Yeni yol haritası mı? Yeni yüzler mi? Partiye bambaşka bir yol mu çizilecek? Yıllar boyunca yapılan hataların tekrarı mı? Sonun başlangıcı mı? Bütün bunlar önümüzdeki yılki kongrenin psikolojisini etkileyecek. Sonraki üç yılın siyasi tarihinde önemli bir kavşak olacak.

Bu analizlerin nedeni, AKP yönetiminin kongre takvimini resmen açıklaması. 21 Eylül 2024’de beldelerden başlayacak süreç, ilçe ve il kongrelerine doğru ilerleyecek. 28 Aralık 2024 tarihinde il kongreleri başlayacak. Oldu- bitti derken, tüm çalışmalar Mart 2025 tarihinde tamamlanacak. Ardından parti yönetimi büyük kongre tarihini açıklayacak.

Parti sözcüsü Ömer Çelik’in son açıklamasındaki en önemli mesaj, “Bu sadece mekanik bir kongre süreci olarak değerlendirilmemeli. Yeni dönemin, yeni ihtiyaçların siyasi ritmine göre neler yapılması gerektiği de bu sürecin içinde olacak” sözleriydi. Dolayısıyla AKP içinde uzun süre siyaset yapan herkes, bu kongrenin taşıdığı tarihsel anlamı çok iyi biliyor.

Partideki tartışmalar

Geçmişi biraz hatırlarsak, yerel seçimlerden sonra değişim ve normalleşme bekleyen çok isim, büyük kongrenin bu yıl içinde yapılmasını istemiş, partinin mevcut yönetimi, kongreyi 2025’e erteletmişti. Başarısız seçim sonuçlarından sorumlu tutulan parti yönetiminin değişimi ertelemesi birçok kişiyi kızdırmıştı. Genel merkez yönetiminin, partinin bundan sonraki yeni yapısının oluşturulmasında söz sahibi olmak için manevra yaptığı iddia edilmişti.

Saptamalar haksız değil. Daha önce de kaleme aldığımız gibi, AKP’nin yeni kongresinde oluşacak kadrolar, olası bir erken seçimde söz sahibi olacak, listeleri belirleyecek, kabine ve belediye başkanlarıyla ilişkilerde etkili olacak. Çünkü bu süreç, Erdoğan sonrası güç dengelerinin nasıl oluşacağını da gösterecek. Delegeler her zamankinden daha önemli olacak.

Parti yönetiminin eleştirilere yanıtı var. Daha önce de aktardığımız gibi onlar, “Bu yıl kongre yapılsaydı, 2028 yılına kadar yeni bir kongre sürecine girmemiz gerekirdi. Seçim öncesinde kongre tartışmaları bizi olumsuz etkiler. Bu nedenle, kongreyi 2025 yılında yaparsak, yeni vitrin ve yeni kadro AK Parti’yi 2028 seçimine götürür. Zaten seçimlerin öne alınması ihtimali de yüksek. Bu nedenle iç tartışmalar, kongre tartışmalarını 2025 yılında bitirip, önümüze bakmalıyız” yorumu yapıyorlar.

Yukarıda sıraladığımız gibi bu süreç, AKP’nin siyasi tarihi açısından çok önemli. Dolayısıyla, ülkenin geleceği açısından da kavşak sayılır. Seçilecek kadrolar, çok şeyin mesajını verecek. AKP eski tas eski hamam mı gidecek? Yoksa ciddi bir yol ayrımına mı gelecek? Herkes görecek…”

Paylaşın

200 Binden Fazla Öğrenci Üniversiteye Kayıt Yaptırmadı

ÖSYM’nin verilerine göre, ilk tercihler sonucunda 5 bin 545 olan önlisanstaki boş kontenjan sayısı 138 bin 359’a, 29 bin 53 olan lisanstaki boş kontenjan sayısı ise 63 bin 899’a yükseldi. Böylece toplam boş kontenjan sayısı ise 34 bin 598’den 202 bin 258’e yükseldi.

Tablonun yerleştirme sistemi açısından tam bir fiyasko olduğunu söyleyen rehberlik uzmanı Salim Ünsal, “Barajın kalkmasının ardından üniversiteyi kazanmak kolaylaştı ama bu tablo ortaya çıktı. Öğrenciler tercih ettikleri, yazdıkları bölüme kayıt yaptırmıyorlar. 2 yıllıklarda çok ciddi açık var. Bunun sebebi de kent merkezlerine uzak yerlere açılan yüksekokulları. Vakıf üniversitelerindeki açıkların sebebi de elbette ekonomik” dedi.

Birgün’den Mustafa Kömüş‘ün haberine göre; Üniversiteyi kazanan öğrencilerin önemli bir kısmı kazandıkları bölüme kayıt yaptırmadı. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin (ÖSYM) paylaştığı verilere göre toplam boş kontenjan 200 bini aştı. 160 bini aşkın öğrenci yerleşme hakkı olmasına rağmen kayıt yaptırmadı.

ÖSYM ek tercihlere ilişkin duyuru yaptı. Buna göre ek tercihler bugün itibarıyla başlayacak ve 11 Eylül’e kadar sürecek. Bununla beraber ek yerleştirme kılavuzu da yayımlayan ÖSYM’nin verilerine göre tam bir skandal yaşandı.

Buna göre ilk tercihler sonucunda 5 bin 545 olan önlisanstaki boş kontenjan sayısı 138 bin 359’a, 29 bin 53 olan lisanstaki boş kontenjan sayısı ise 63 bin 899’a yükseldi. Böylece toplam boş kontenjan sayısı ise 34 bin 598’den 202 bin 258’e yükseldi. Özellikle vakıf üniversitelerindeki boşluklar dikkat çekti. Böylece toplam 1 milyon 21 bin 986 kişilik kontenjanın yaklaşık 5’te 1’i baraj olmamasına rağmen dolmadı.

“Tam bir fiyasko”

Rehberlik Uzmanı Salim Ünsal tablonun yerleştirme sistemi açısından tam bir fiyasko olduğunu söyledi. Ünsal şunları ifade etti: “Barajın kalkmasının ardından üniversiteyi kazanmak kolaylaştı ama bu tablo ortaya çıktı. Öğrenciler tercih ettikleri, yazdıkları bölüme kayıt yaptırmıyorlar. 2 yıllıklarda çok ciddi açık var. Bunun sebebi de kent merkezlerine uzak yerlere açılan yüksekokulları. Vakıf üniversitelerindeki açıkların sebebi de elbette ekonomik.”

200 bin kontenjanın 20 sene önce üniversiteye giren toplam öğrenci sayısına denk geldiğini ifade eden Ünsal şöyle konuştu: “Bu kontenjanın doldurulması zor. En fazla 80 bini dolabilir. Kontenjanlar mutlaka azaltılmalı. Kent merkezlerine uzak bölgelere yüksekokul açılmasından vazgeçilmeli. Sistem artık alarm veriyor”

Paylaşın

Seçim Anketi: CHP, AK Parti’nin Yüzde 5.3 Puan Önünde

31 Mart’a yapılan seçimlerde ikinci parti konumuna gerileyen AK Parti’de erime devam ediyor. İktidara yakınlığıyla bilinen Betimar Araştırma’nın son seçim anketine göre, CHP AK Parti’nin yüzde 5.3 puan önünde.

Ankete katılan katılımcıların, yüzde 31.1’i CHP’ye oy vereceklerini, yüzde 26.3’ü ise AK Parti’ye oy vereceklerini belirttiler. Katılımcıların, yüzde 4.6’sı oy kullanmayacağını, yüzde 4.4’ü kararsız olduğunu, yüzde 1.4’ü ise cevabının olmadığın söyledi. Bu oylar dağıtıldıktan sonra, CHP oy oranını yüzde 34.7’ye çıkarırken, AK Parti oy oranını yüzde 29.4’e yükseltti.

Betimar Araştırma, ‘Türkiye Siyasi Gündem Araştırması’nın Ağustos 2024 sonuçlarını açıkladı.

Anket sonuçlarına göre, CHP AKP’nin yüzde 5.4 önünde görünüyor. CHP ile ilgili de dikkat çekici soruların yanıtlandığı ankette, Özgür Özel genel olarak başarılı bulunurken, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a olan destek göze çarpıyor.

Sözcü yazarı Aytunç Erkin, “Hükümete yakın” dediği BETİMAR Araştırma şirketinin her ay düzenli olarak yaptığı ‘Türkiye Siyasi Gündem Araştırması’nın Ağustos 2024 sonuçlarını paylaştı. Aytunç Erkin’in aktardığına göre; Türkiye genelini kapsayan 26 ilde 1500 kişi ile gerçekleştirilen anketin sonuçları şu şekilde:

Ankete katılanlar, “siyasi fikir” sorusuna şu yanıtları verdi: Muhafazakar yüzde 12.5, Müslüman/İslamcı yüzde 21.3, Atatürkçü/Laik yüzde 24.8, Türk Milliyetçisi yüzde 21.1, Kürt Milliyetçisi yüzde 1.9, Demokrat/Sosyal Demokrat yüzde 7.5, Diğer yüzde 6.1, Cevap Yok yüzde 4.9.

“Bu pazar bir milletvekili genel seçimi olsa hangi partiye oy verirdiniz?” sorusuna verilen yanıtlar şöyle:
Kararsızlar dağıtılmadan önce sonuçlar:

CHP yüzde 31.1,
AKP yüzde 26.3,
MHP yüzde 8.7,
DEM yüzde 7.6,

Yeniden Refah Partisi yüzde 5.7,
Zafer Partisi yüzde 3.4,
İYİ Parti yüzde 2.6,
TİP yüzde 0.9,
Diğer 3.1,

Oy kullanmayacağım yüzde 4.6,
Kararsızım yüzde 4.4,
Cevap yok 1.4,
Geçersiz atacağım yüzde 0.3.

Peki kararsızlar dağıtıldıktan sonra sonuç:

CHP yüzde 34.7,
AKP yüzde 29.4,
MHP yüzde 9.9,
DEM yüzde 8,

Yeniden Refah Partisi yüzde 6.5,
Zafer Partisi yüzde 3.9,
İYİ Parti yüzde 3.2,
TİP yüzde 1,
Diğer yüzde 3.5.

Soru: CHP’de 4-9 Eylül’de yapılacak Tüzük Kurultayı’ndan çıkacak sonuca göre, olabilecek bir genel başkanlık seçimini sizce kim kazanır?

Özgür Özel yüzde 35.8
Ekrem İmamoğlu’nun desteklediği aday yüzde 23.6
Mansur Yavaş’ın desteklediği aday yüzde 16.9
Kemal Kılıçdaroğlu’nun desteklediği aday yüzde 4.3
Diğer yüzde 2
Bilmiyorum/Fikrim Yok/Cevap Yok yüzde 17.4

Soru: CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, genel olarak ülkenin sorunlarına yaklaşımı ve siyaset tarzını ne kadar başarılı buluyorsunuz?

Çok başarılı yüzde 10.4
Başarılı yüzde 22.8
Kısmen başarılı yüzde 37.9
Başarısız yüzde 19.2
Çok başarısız yüzde 9.7

Soru: Özgür Özel’in, normalleşme adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi, ileride sizce CHP’de bir genel başkan krizine yol açar mı?

Evet yol açabilir yüzde 35.1
Hayır yol açmaz yüzde 52.5

Soru: CHP eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yeni genel başkanı Özgür Özel arasında yaşanan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile el sıkışma polemiğinde kimi haklı buluyorsunuz?

Özgür Özel yüzde 47.4
Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 14.2

Soru: Türkiye’nin yeni sivil anayasaya ihtiyacı var mı?

Evet var yüzde 67.6
Hayır yok yüzde 32.4

Paylaşın

Erdoğan’dan “OVP” Mesajı: Enflasyonla Mücadele Vurgusu

OVP’ye ilişkin açıklama yapan Erdoğan, “Bir yandan enflasyonla kararlı bir şekilde mücadele ederken, diğer yandan yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı ve büyümeyi önceleyen; tarımı, sanayiyi, yüksek teknolojiyi, turizmi ve birçok farklı sektörü güçlendirecek olan OVP’ye güvenimiz ve desteğimiz tamdır” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Hükümet olarak OVP kapsamında belirlediğimiz hedeflere ulaşmak, vatandaşımızın refahını artırırken sağlam temellere dayalı ekonomimizin gelecek nesillerimiz için de sürdürülebilirliğini temin etmek amacıyla durmaksızın çalışmaya devam edeceğiz.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sosyal medya hesabı üzerinden, Orta Vadeli Program’a (OVP) ilişkin bir mesaj yayınladı. Erdoğan mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Bugün açıkladığımız ve Türkiye ekonomisi için büyük önem arz eden 2025-2027 Orta Vadeli Program’ın (OVP) ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Bir yandan enflasyonla kararlı bir şekilde mücadele ederken, diğer yandan yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı ve büyümeyi önceleyen; tarımı, sanayiyi, yüksek teknolojiyi, turizmi ve birçok farklı sektörü güçlendirecek olan OVP’ye güvenimiz ve desteğimiz tamdır.

Hükümet olarak OVP kapsamında belirlediğimiz hedeflere ulaşmak, vatandaşımızın refahını artırırken sağlam temellere dayalı ekonomimizin gelecek nesillerimiz için de sürdürülebilirliğini temin etmek amacıyla durmaksızın çalışmaya devam edeceğiz.”

Orta Vadeli Program (OVP)

Ekonominin 2025 – 2027 dönemine dair 3 yıllık yol haritasını sunan Orta Vadeli Program (OVP) Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklandı. Yılmaz, yeni OVP’yi anlattığı sunumda “Programımızın temel amacı enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesi” dedi.

Yılmaz, 2024 için yıllık enflasyon hedefinin yüzde 41,5 olarak revize edildiğini açıkladı. Önceki OVP’de bu oran yüzde 33’tü. Önceki OVP’de yüzde 15,2 olarak belirlenen 2025 enflasyon hedefi de yüzde 17,5’e yükseltildi. 2026 için ise yüzde 8,5 olan hedef, yüzde 9,7’ye çıkarıldı.

2024 büyüme oranı hedefi ise yüzde 4’ten 3,5’e çekildi. 2025 büyüme oranı hedefi de önceki plana göre 0,5 puan aşağı çekilerek yüzde 4 oldu. Büyüme oranı hedefi 2006 için yüzde 4,5; 2027 için ise yüzde 5 olarak hedeflendi. Yeni OVP’de cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı için belirlenen hedef 2024 yılı için yüzde eksi 3,1’den yüzde 1,7’e çekildi.

Cari Açık/GSYH oranı hedefi, 2025 için yüzde eksi 2,6’dan 2’ye düşürüldü. Aynı hedef, 2026 için yüzde eksi 1,6; 2027 için ise yüzde eksi 1,3 olarak belirlendi. İşsizlik oranı hedefi ise 2025 için yüzde 9,6’ya, 2026 için 9,2’ye ve 2027 için yüzde 8,8’e indirildi. Bu tahminler önceki OVP’de 2025 için 9,9, 2026 için ise 9,3’tü.

Paylaşın

Yeniden Refahlı Suat Kılıç, Erken Seçim İçin Tarih Verdi

Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, “Bu şartlar altında Türkiye’nin uzun süre devam etmesi mümkün değil. Görünen köy kılavuz istemez. Türkiye’nin erken seçime doğru ilerlediğini görüyoruz” dedi ve ekledi:

“2025 yılının sonbaharı olabilir, 2026 yılının ilkbaharı olabilir. Bu erken seçim kapıya dayanacaktır. Teşkilatlarımızı bu erken seçime hazırlıklı olmak için çağırıyoruz.”

Suat Kılıç, açıklamasının devamında, “2025 yılında 23 Kasım Pazar günü erken seçim için makul bir tarih olacaktır. 24 Kasım pazar günü öğretmenler günü. Seçimde okullar kullanıldığı için ve öğretmenler de resmi görevli olduğu için bu şekilde bir seçim planlaması Türkiye’nin gündemine gelebilir” ifadelerini kullandı.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) sonrası gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Birgün’ün aktardığına göre; Kılıç’ın açıklamasında öne çıkan başlıklar şöyle:

“Bir erken seçim olabilir Türkiye’de. Rakamları paylaştım sizinle. Bu şartlar altında Türkiye’nin uzun süre devam etmesi mümkün değil. Görünen köy kılavuz istemez. Türkiye’nin erken seçime doğru ilerlediğini görüyoruz.

2025 yılının sonbaharı olabilir, 2026 yılının ilkbaharı olabilir. Bu erken seçim kapıya dayanacaktır. Teşkilatlarımızı bu erken seçime hazırlıklı olmak için çağırıyoruz.

2025 yılında 23 Kasım Pazar günü erken seçim için makul bir tarih olacaktır. 24 Kasım pazar günü öğretmenler günü. Seçimde okullar kullanıldığı için ve öğretmenler de resmi görevli olduğu için bu şekilde bir seçim planlaması Türkiye’nin gündemine gelebilir.”

Şanlıurfa Belediye Başkanı Kasım Gülpınar’ın YRP’den istifa etmesine ilişkin konuşan Kılıç, “Para alamamak, projeyi onaylatamamak, Ankara’nın hibelerinden yararlanamamak, seçilmiş belediye başkanının yer değiştirmesi için haklı bir gerekçe olamaz” diyerek sert tepki gösterdi.

Kılıç, şunları söyledi: “Ayrılmasının haklı gerekçeleri olsaydı ayrıldığı gibi başka bir partiye geçebilirdi. Aldığı oyun 200 bini YRP’nin oylarıdır, belki de bir 50 bini kendisinin getirdiği oylardır. Genel Başkanımızla vedalaşmadan, gelirken selamla geldi, giderken selamsız gitti. Hiç kimse yeri doldurulamaz değil. Para alamamak, projeyi onaylatamamak, Ankara’nın hibelerinden yararlanamamak, seçilmiş belediye başkanının yer değiştirmesi için haklı bir gerekçe olamaz.”

Paylaşın