Babacan’dan Erdoğan’a: Siyasal Şiddete Karşı Açık Bir Duruş Ortaya Koy

Partisinin altıncı il başkanları toplantısında konuşan DEVA Lideri Babacan, “Sayın Erdoğan’dan, derhal, siyasal şiddete karşı açık bir duruş ortaya koymasını talep ediyorum. Ülkenin şu andaki cumhurbaşkanı, siyasal şiddete karşı açık bir duruş ortaya koymazsa, bu ortamdan cesaret alanlar olacaktır. Ortaya çıkabilecek olayların da bizzat sorumlusu Sayın Erdoğan olacaktır” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin altıncı il başkanları toplantısında konuştu. DEVA Lideri Babacan’ın gündeminde geçiş süreci, anayasa değişikliği, siyasi partiler arasındaki görüşmeler ve siyasi şiddet tartışmaları vardı. Babacan şu ifadeleri kullandı.

“Kimliği, inancı, ideolojisi her ne olursa olsun, tüm demokratları DEVA çatısı altına davet ediyoruz. Fikirlerden kaçmayan, konuşmaktan korkmayan bir ülkeye davet ediyoruz. Cesur, özgür ve zengin bir Türkiye’ye davet ediyoruz. Türkiye’yi; özgürlük, hak, adalet ve demokrasi ilkeleri etrafında yeni bir toplumsal sözleşmeye davet ediyoruz.

Tüm travmaları, korkuları, geride bırakacağımız yeni bir sistem inşa etmeyi hedefliyoruz. İnsan onuruna yakışır bir siyasal düzen için, akılcı politikalarla harekete geçmek için sabırsızlanıyoruz. Bu ülkede, sadece endişeli modernlerin veya endişeli muhafazakarların değil; tek bir insanın dahi endişeli olmaması için çalışmayı taahhüt ediyoruz.

Ülkemiz şu anda fırtınalı bir dönemden geçiyor. Türkiye, keyfi ve kuralsız bir yönetim anlayışının elinde, bu durumdan çıkış için yönü arıyor. Ancak bizler, ülkemizi barış, refah ve adalet limanına sağ salim yanaştıracağız. Ülkemizin tüm sorunlarını, meşru demokratik siyaset zemininde çözeceğiz.

Hiç kimse, bu ülkenin sorunlarının çözümünü kaba kuvvette falan aramasın. Hiç kimse halkın iradesiyle inatlaşmasın. O dönemler geride kaldı. Türkiye, tüm sorunlarını konuşarak çözme kapasitesine sahip bir ülkedir. Söyleyecek sözü, yapacak işi olmayanların; sıkıştıkça tehdide ve şiddete başvuranların Türkiye’nin geleceğinde hiçbir yeri yoktur.

“Sayın Erdoğan’dan siyasal şiddete karşı açık bir duruş ortaya koymasını talep ediyorum”

Siyasal şiddetin 80’li yıllar, 90’lı yıllardaki gibi yeniden hayatımıza girmesinden ülkem adına hicap duyuyorum. Bu tür olayların iktidar ortakları tarafından desteklenmesini, mazur görülmesini veya masumlaştırılmasını son derece vahim buluyoruz. Sayın Erdoğan’dan, derhal, siyasal şiddete karşı açık bir duruş ortaya koymasını talep ediyorum. Ülkenin şu andaki cumhurbaşkanı, siyasal şiddete karşı açık bir duruş ortaya koymazsa, bu ortamdan cesaret alanlar olacaktır. Ortaya çıkabilecek olayların da bizzat sorumlusu Sayın Erdoğan olacaktır.

Parlamenter sistem konusunda irade beyan eden siyasi partilerle çoklu görüşmelere başladık. Bu görüşmelerdeki hedef; anayasa değişikliğiyle ilgili konularda, en azından ilkeler bazında bir mutabakat sağlayabilmek. ‘Hele bir seçim olsun, sonrasında bakarız, birkaç senede de parlamenter sisteme geçeriz’ gibi işi zamana yayan yaklaşımı doğru görmüyoruz. Seçimlerden önce iyi bir hazırlık yapılır ve geniş bir mutabakat sağlanırsa, güçlendirilmiş parlamenter sistem için gereken anayasa değişikliğinin seçimlerden sonraki ilk 6 ay içinde hızlıca tamamlanabileceğine inanıyoruz. Anayasa değişikliğinin yanı sıra, siyasi partiler ve seçim yasalarındaki değişiklikler, Meclis İçtüzüğündeki değişiklikler ve özellikle de siyasi etikle düzenlemelerin çok önemli olduğunu düşünüyoruz.

Altı partinin mutabık kaldığı bir metin ortaya çıktıktan sonra, geçiş sürecinin yol haritasını çalışmak gerekir. Sadece parlamenter sistemi çalışıp hedef olarak ortaya koyarsak kâfi olmaz. O sisteme hangi aşamalarla ve nasıl bir takvim içerisinde geçileceğinin de seçimlerden önce çalışılıp ortaya konması istikrar ve öngörülebilirlik açısından son derece önemlidir.

Ülkemizi, üste çıkanın altta kalanı ezdiği, nöbetleşe zorbalığın yaşandığı bir ülke olmaktan kurtaracağız. Siyasetimizde, rövanşist hislere yer vermeyeceğiz. Bir devri sabık üretilmesine karşı olduğumuzu açıkça beyan etmek istiyorum. Geçmişe yönelik iddiaların hukuk çerçevesinde idari denetime, Meclis ve bağımsız ve tarafsız yargı denetimine tabi tutulması da son derece önemlidir.

Bizim temel hedefimiz; yeni Türkiye’nin düzenini, ilkeler ve kurallar üzerine inşa etmektir. Herkesin, hukuk ve kurallar içerisinde hareket etmesini sağlamaktır. Bu kapsamda; gençleri işsiz bırakıp, üçer beşer maaşla kamu kaynaklarını kendilerine bağlayanlara müsaade etmeyeceğiz. Kamu ihalelerini, özel davet usulüyle yaparak, kayırmacılıkla, yolsuzlukla bu ülkeyi fakirleştirenlere dur diyeceğiz. KHK gibi ucube bir yolla, binlerce aileyi mağdur edenlerin önünü kapatacağız.”

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Can Kaybında Korkutan Artış

Kovid 19’da son 24 saatte 33 bin 860 yeni vaka tespit edilirken, 237 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Ama şunu unutmayın: Covid-19’u aşı sayesinde, adeta grip gibi atlatanların sayısı artık bunlarla yarışıyor. Kayıplarımızın çoğuysa tam doz aşı olmayanlar” dedi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte 357 bin 636 test yapılırken, 33 bin 860 yeni vaka tespit edildi. 237 kişi hayatını kaybederken, 30 bin 110 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan açıklama

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, güncel verilere ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Son günlerde aşılanma hızında durağanlık var. Vaka sayılarının yüksekliği aşı konusunda bir tereddüt uyandırmış olabilir mi? Ama şunu unutmayın: Covid-19’u aşı sayesinde, adeta grip gibi atlatanların sayısı artık bunlarla yarışıyor. Kayıplarımızın çoğuysa tam doz aşı olmayanlar” ifadelerini kullandı.

Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 11 Ekim Pazartesi gününe ait verilere göre, 30 bin 563 vaka tespit edilirken, 188 kişi hayatını kaybetmişti. Dün, 355 bin 15 test yapılmış ve 33 bin 861 kişi iyileşmişti.

Paylaşın

HDP’li Buldan: Halk İş – Aş Diyor, Bunlar Savaş Diyor

Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Buldan, itidara ekonomi üzerinden eleştiriler yönelterek “Ekonomi çökmüş, iktidar savaş diyor. Halk seçim diyor, iktidar savaş diyor. Halk geçim diyor, bunlar savaş diyor. Biz de diyoruz ki; halk sizi de istemiyor, savaş politikalarınızı da istemiyor ve artık edî bese diyor. Artık êdî bese diyor, artık yeter diyor” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / 10 Ekim katliamının baş sorumlularının, katilleri izleyenler olduğunu, Kobanê olaylarında HDP’lilerin paramiliter güçler tarafından öldürüldüğünü ifade eden Buldan, HDP’ye ‘kumpas davası’ açanların aynı zamanda Suruç ve 10 Ekim katliamlarının mimarları olduğunu söyledi.

Boğaziçi Üniversitesi yerleşkesinin iktidar tarafından ranta açılmak istendiğini kaydeden Buldan, “Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine saldırıyorlar ve tutukluyorlar, Boğaziçi yerleşkesini ranta açmanın plan, projesini yürütüyorlar. Bu iktidarın eğitimle sorunu var. Yazlık – kışlık saraylar yapacağınıza yurt yapsaydınız. Yandaş şirketiniz Rönesans’ın yurt dışına kaçırdığı vergi 210 milyon dolar, sadece bu parayla bile 80 bin öğrenciyi barındıracak yurt yapılabilirdi. Öğrencilerin de emekçi halkın da sizin çürük düzeninizle sorunu var” ifadelerini kullandı.

Altın Portakal festivalinde Nihal Yalçın ile Tamer Karadağlı arasında yaşananlara da konuşmasında yer veren Buldan, Tamer Karadağlı için “Altın Portakal ödül töreninde haddini aşan bir erkek zat, Nihal Yalçın’a saygısızlık yaptı. Yetinmedi, “Demirtaş serbest bırakılmalı” dediği için sevgili Yalçın’ı hedef göstermeye devam etti. Biz sesi kesilmek istenen bütün kadınların yanındayız, bu da sana kapak olsun” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Buldan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle;

“10 Ekim’i unutmadık, unutturmayacağız. 103 insanın yüzündeki güzel gülüşü ve bizlere emanet ettikleri barış rüyasını da unutmadık, unutmayacağız. Tabii ki halklarımızın yazını kışa çevirenleri de unutmadık, unutmayacağız.

Katillerin Ankara’ya kadar gelmesine göz yumanlar, izleyenler, bu katliamın baş sorumlularıdır. “400 vekil verin” diyenler, sınırda IŞİD’e koridor açanlar, barışı bu ülkede yasaklayanlar, demokrasi isteyenleri her gün hedef alanlar tüm bu karanlığın ortağıdır. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz.

Kobani Davasının kumpasçıları Suruç ve 10 Ekim’in de mimarlarıdır

Bu ortaklık, sadece katliamlarda değil, sorumluların gizlenmesinde de aynen devam etmektedir. Bu birliktelik Kobanî kumpasında da karşımıza çıkan bir ortaklıktır. 6-8 Ekim protestolarında büyük çoğunluğunu partililerimizin oluşturduğu onlarca insan, paramiliter güçlerce katledildi. Ki bu paramiliter güçlerin kimler olduğunu dönemin hükümeti de bakanları da gayet iyi bilmektedir.

Onlara da dokunulmadı. Açığa çıkarılması bizzat bu iktidar tarafından engellendi, engellenmeye devam ediyor. Ne yaptılar? 6-8 Ekim ölümlerinden partimizi sorumlu tutmak için kumpas davası açtılar ve bu dava halen devam ediyor. İşte bu kumpasçılar aynı zamanda Suruç ve Gar’ın da mimarlarıdır.

HDP’yi sanık yapma çabalarının altında yatan nedeni gayet iyi biliyoruz. Kendi suçlarını örtbas etme telaşıdır bu. IŞİD karanlığının kaybetmesinden duyulan rahatsızlık ve intikam alma çabasıdır.

Bunu 10 Ekim anmasına yapılan saldırıda da bir kez daha gördük. İnsanların üzerine tıpkı katliam sırasında olduğu gibi gaz sıktılar, bir kez daha gözaltına aldılar. Hayatını kaybedenlerin sembolü olan mabet ağacına dahi tahammül göstermediler ve ağacı kaldırdılar. IŞİD’in lanetlenmesinden rahatsız olanlar suçüstü yakalanmıştır.

10 Ekim Katliamıyla halkları karşı karşıya getirmeye çalışanlar, barış arayışlarını engellemeye çalışanlar asla amaçlarına ulaşamayacak. Başaramadılar, başaramayacaklar. Karanlığın artık sonuna doğru gelinmiştir.

Cezaevlerindeki hak ihlalleri, işkence ve kötü muamele

Karanlık peşinde koşan zihniyetin bir diğer hedefi ise bugünlerde çokça karşımıza çıkan ve çokça bize bilgi gelen cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleridir ve oradaki işkenceler ve zulümlerdir. Cezaevlerindeki hak ihlalleri, işkence ve kötü muamele korkunç bir boyuta varmış durumdadır.

12 Eylül’ün darbeci, işkenceci ruhu bugün yeniden varlık göstermektedir. Bu mirası sahiplenen ise AKP iktidarının kendisidir. AKP bilsin ki, dışarıda ve cezaevlerinde eş zamanlı sürdürdüğünüz toplumu çöktürme planınız başarıya ulaşmayacaktır. Sizden öncekiler de çok denedi, başaramadı siz de başaramayacaksınız.

İktidar, katı atık emekçilerinin ekmeğine açıkça göz dikmiştir

Cezaevlerinde bunlar yaşanırken, dışarıda da durum pek farklı değildir. Toplumun her kesimine karşı bir baskı, kuşatma ve şiddet politikası tüm hızıyla sürdürülmektedir. Son günlerde çokça konu olan ve hepimizin gündemine gelen kâğıt toplama işçilerine denetim adı altında her gün baskın düzenlenmekte, çekçeklerine ve topladıkları atıklara el konulmaktadır.

Bu işçiler, geri dönüşüm emekçileri, artık kullanılmayan ve çöplere atılan malzemeleri toplayarak hem geçimlerini sağlamakta hem de atıkları geri dönüşüme kazandırarak çevrenin korunmasına destek olmaktadır. Böylece üretime de ciddi bir katkı sağlamaktadırlar.

Tıpkı Geri Dönüşüm İşçileri Derneği Başkanı Sevgili Ali Mendillioğlu’nun dediği gibi bu insanlar “çöpten kurtulmanın mücadelesini veriyor, çöpe sahip çıkmanın değil”. Kâğıt toplama alanında ne yaşanıyor, neler yaşanıyor, asıl mesele nedir ben size anlatayım.

İktidar, katı atık toplama işini yandaş şirketlere devrederek bu alanı yeni bir rant alanına çevirmenin hazırlığını yapmaktadır. İktidar, hiçbir sosyal güvence olmadan günde 12 saatten fazla çalışarak çok cüzi bir kazançla çöpten geçinen kâğıt işçilerinin ekmeğine açıkça göz dikmiş durumdadır. İşçileri işsiz ve ekmeksiz bırakma politikasıdır bunun adı ve iktidar tam da bunu yapmaktadır.

Oysa sosyal devletin yapması gereken bu emekçilerin çalışma koşullarını düzeltmek, katı atık toplayıcılığını güvenceli iş kapsamına almaktır. Bu emekçilerin sosyal haklarının tanınmasıdır. Ama görüyoruz ki otellere, tesislere çöken mafya düzeni bunlara da ilham vermiş olacak ki, mafya gibi kâğıt işçilerinin ekmeğine çökmeye çalışmaktadırlar.

Kâğıt toplayıcıları bu ülkenin onurudur, yüz akıdır

Ülkenin bütün kaynağının birkaç yandaş şirkete aktığı, her yıl yasal düzenlemelerle vergi borçlarının silindiği, yolsuzluğun, talanın, rantın, hırsızlığın bir yönetim biçimi haline geldiği bu ülkede kâğıt toplayıcıları bu ülkenin onurudur, yüz akıdır. Çünkü onlar çalmıyorlar, çünkü onlar alın teriyle, emekleriyle kazanmaya çalışıyorlar. Ankara’dan geri dönüşüm işçileri aramızda, kendilerine hoş geldiniz diyorum.

Pandora Belgeleri

Pandora Belgelerinde de açığa çıktı; milyon dolarları yurtdışına kaçıranlar bu iktidarın yandaşlarıdır. Milyon dolarların istiflendiği ayakkabı kutularından Pandora’nın kutusuna geldiler. Evet, kutu açılmaktadır. Ayakkabı kutuları nasıl açıldıysa, Pandora’nın kutusu da yavaş yavaş açılıyor.

Daha da açılacak ve gerçekler bir bir ortaya saçılacaktır. Kimler var? Saray’ı yapan Rönesans Holding de var, Ziraat Bankası’ndan aldığı 750 milyon dolar krediyi ödeyip ödemediği belli olmayan Demirören de var, Türkiye’yi tarumar eden Cengiz Holding de var, Çalık grubu da var. Var da var… En önemlisi ne biliyor musunuz? Hepsinin arkasında da AKP iktidarı var. İlginç olan da bu.

Gerçek halk sana sandıkta cezanı verdiğinde göreceksin

Ne diyor AKP Genel Başkanı? Çalışanlar güya ücretlerinden memnunmuş! Soruyoruz: Hangi çalışanlar? Saraydaki, etrafınızdaki çifter maaşlı çalışanlar mı? Tabii ki bunlar memnundur, hayatlarından ve aldıklarından. Yine “sistemden halk memnun” diyor. Hangi halk diye sormak istiyoruz? Saraydakileri halk olarak görüyorsan o zaman mesele yok tabii. Görmeye devam et. Ama gerçek halkı da seçimlerde sandık başında cezanı verdiğinde göreceksin. Bunu unutma!

Tıkır tıkır işleyen sizin talan düzeniniz, akçeli işlerinizdir

Markete gidiyor, halkın aklıyla alay edercesine fiyatlar gayet uygun diyor. Cebinde Saray bütçesiyle değil de asgari ücretle her gün markete git bakalım fiyatlar uygun mudur değil  midir, yarattığın tabloyu görürüsün. Ekonomi çökmüş durumdadır. Çıkmış bir de “sistem tıkır tıkır işliyor” diyor. İşleyen sistemin ne olduğu çok bir şekilde ortadadır. Talan düzeninizdir tıkır tıkır işleyen. Usulsüzlükleriniz, akçeli işlerinizdir tıkır tıkır işleyen.

Yurt dışına para kaçırma faaliyetidir tıkır tıkır işleyen. Otomatiğe bağlanan zamlardır, vergi artışlarıdır tıkır tıkır işleyen. Yandaşlara dağıttığınız kamu ihaleleridir, haksız zenginleşmedir, liyakatsız atamalardır, israf ekonomisidir tıkır tıkır işleyen. Bir de yolsuzlukları gizleyen kumpas yargısıdır tıkır tıkır işleyen. İşte tek adam rejimi budur sevgili arkadaşlar!

İnsanları ekmeksiz, aşsız ve işsiz bırakırken, öğrencileri de yurtsuz bıraktılar. Yurt için gece gündüz sokaklarda yatan öğrencilere terörist diyecek, onları gözaltına aldıracak kadar zıvanadan çıkmış bir iktidar var. Yetmiyor kayyıma karşı direnen Boğaziçili öğrencilere saldırıyorlar, tutukluyorlar. Yetmiyor, Boğaziçi yerleşkesini ranta açmanın plan projesini yürütüyorlar. Evet, bu iktidarın eğitimle bir sorunu vardır. Öğrenciyle sorunu vardır. Akademiyle bir sorunu vardır. Bilimle sorunu var. Bunların hepsini biliyoruz.

Yandaş şirketinizin kaçırdığı vergi ile 80 bin öğrenciye yurt yapılabilirdi

Yazlık, kışlık saraylar yapacağınıza yurt yapsaydınız. Yandaş şirketiniz Rönesans’ın yurt dışına kaçırdığı vergi 210 milyon dolardır. Sadece bu parayla bile 80 bin öğrenciyi barındıracak yurt yapılabilirdi. Neden yapmadınız? Dedim ya bunların öğrencilerle sorunları var. Ama öğrencilerin de emekçi halkın da sizin çürük düzeninizle sorunu var. Ve bu sorun da ilk seçimde kalıcı bir biçimde çözülecektir. Bundan hiç kimsenin kuşkusu ve kaygısı olmasın.

Hiç merak etmeyin yurtsuz bıraktığınız öğrenciler, işsiz bıraktığınız milyonlarca genç, umutsuz bıraktığınız insanlar da sizi koltuksuz bırakacak, iktidardan gönderecektir. Ekmeğine, aşına göz diktiğiniz geri dönüşüm işçileri, sandık geldiğinde sizi dibe öyle bir gönderecektir ki bir daha dönüşünüz asla ve asla olmayacaktır. Ve o gün hızla yaklaşmaktadır.

Halk iş diyor, aş diyor, bunlar savaş diyor

Bunu nereden anlıyoruz? Güç kaybettikçe savaşa sarılan bir iktidar var. “Suriye’de gerekeni yapacağız” diyerek yine savaş çığırtkanlığına başladılar. Bu iktidar, her uluslararası arenada itilip kakıldığında pazarlık gücü elde etmek için savaşa sarılmakta, zoraki muhataplık tesis etmeye çalışmaktadır. Ekonomi çökmüş, iktidar savaş diyor. Halk seçim diyor, iktidar savaş diyor. Halk geçim diyor, bunlar savaş diyor. Biz de diyoruz ki; halk sizi de istemiyor, savaş politikalarınızı da istemiyor ve artık edî bese diyor. Artık êdî bese diyor, artık yeter diyor.

Kadın katilleri korunurken, kadın sanatçılara dava açılıyor   

Bizler toplumsal cinsiyet eşitliğini toplumun her kademesine uygulamak için mücadele vereduralım iktidar ise kadının adını silmek için yargısıyla, medyasıyla, linççi güruhu ile dört bir koldan kazanımlarımıza çentik açmaya çalışmaktadır. Bildiğiniz gibi 18 yaşındaki İpek Er’e nitelikli cinsel saldırıda bulunan fail, erkek yargı sayesinde serbestçe dolaşmaktadır.

Peki, kime dava açılmakta, ceza verilmektedir? Sevgili Ezgi Mola, Sevgili Farah Zeynep Abdullah gibi sanatçılar hakkında ifade özgürlüğü haklarını kullanarak, kadınların intihara sürüklendiği, faillerin cezasızlıkla ödüllendirildiği bir ülke istemediklerini söyledikleri için davalar açılmaktadır. Bu davalarla bütün kadınlar tehdit edilmektedir.

Çocuk istismarcılar “rıza var” denilerek beraat ettiriliyor

Kadın katillerini koruyanlar; tecavüzcüleri, istismarcıları serbest bırakanlar, cezasızlık politikasını besleyenler gerçeği haykıran kadınları susturmaya ve şiddeti meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Bunları görüyor ve tanık oluyoruz. Kadına karşı suç işleyenlere “3-5 ay yatarım çıkarım” güvencesini veren bu iktidarın yargısıdır.

Konya’da bir tarikat üyesi, çocuklara cinsel istismarda bulunduğu için 62 yıl ceza almasına rağmen Yargıtay’ın ‘mağdurların rızası var’ gerekçesiyle beraat ettirilmiştir. Başka bir cezasızlık örneğini de Suriyeli bir çocuk istismarcısının Suriye kanunları esas alınarak beraat ettirilmesinde görüyoruz. Bunlar gibi onlarca örnek yaşanmaktadır.

Kadınlar sizden korkmaz ama siz kadınlardan korkun, iktidarınızın sonunu kadınlar getirecek

İstanbul Sözleşmesinden çıkma kararının alınmasından hemen sonra, kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet ve istismar vakalarının katlanarak arttığı çok net olarak görülmektedir. İstanbul Sözleşmesini kaldıran erkek iktidar, kadınları yok saymaya kararlı gözüktüğünü bir kez daha görüyoruz. Fakat şunu unutuyorlar kadın mücadelesi nerelerden nerelere geldi; büyük kazanımlar elde ettik ve bundan vazgeçecek değiliz. Onlar kararlıysa bizler de sonuna kadar bu mücadeleyi yürütmeye kararlıyız. Gözdağlarınız, tehditleriniz, cezalarınız vız gelir tırıs gider. Kadınlar sizden korkmaz. Ama siz kadınlardan korkun. Çünkü iktidarınızın sonunu kadınlar getirecektir.

Başak Demirtaş’a yönelik aşağılık saldırılar açık bir nefret suçudur

Evet, korktuğunuzu biliyor ve görüyoruz. Sevgili Başak Demirtaş bir televizyon kanalında konuştu diye Saray’ın talimatıyla önce RTÜK harekete geçirildi, ardından da aşağılık organize linç güruhları devreye girdi. Yıllardır çukur kanallarında Selahattin Demirtaş hakkında yapılmadık hakaret bırakılmadı ve tek bir inceleme dahi başlatılmazken, sadece bir saat Selahattin Demirtaş hakkında hakikatleri anlatma fırsatı bulan Sevgili Başak’ı hedef alan saldırılar açık bir nefret suçudur.

Nihal Yalçın’ı kadınlar adına tebrik ediyorum

Linçleriniz, nefret siyasetiniz, erkek siyasetiniz bizi asla yolumuzdan alıkoyamayacaktır. Buradan Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Sevgili Nihal Yalçın’ı da kadınlar adına tebrik etmek ediyorum, selam ve sevgilerimi iletiyorum. Bildiğiniz üzere ödül töreninde haddini aşan bir erkek zat, kadınların başarısını hazmedemeyen bulanık bir zihin, Yalçın’a saygısızlık yaptı.

Yetinmedi, “Demirtaş serbest bırakılmalı” dediği için Yalçın’ı hedef göstermeye, ırkçılık yapmaya devam etti. Bu ırkçı, bu kadın düşmanı hadsiz zihniyeti buradan şiddetle kınıyorum. Sadece bununla sınırlı kalmadı. Benim de Yalçın’a sahip çıktığımı ifade etti. Evet, sahip çıkıyorum, sana söylüyorum biz Yalçın’a ve sesi kesilmek istenen bütün kadınların yanındayız, yanında olmaya devam edeceğiz. Bu da sana kapak olsun. Sanat dünyasının yüz akı ve onuru olan Nihal Yalçın’a başarılar diliyorum. Yolun açık olsun Sevgili Nihal.

Demokrasiye Çağrı Belgesi

İşte tam da bugün, tarihin bize verdiği görevlerden biri olan bu ülkenin demokratikleşmesi adına attığımız adım halen konuşulmaktadır. Açıkladığımız Demokrasiye Çağrı Belgesi toplumsal muhalefetin önünü açan, onu demokrasi mücadelesine çağıran ve bu bozuk düzenden kurtulmanın yollarını tarif eden bir içerik taşımaktadır. Bu demokrasi çağrımız memleketin en uzak köşesinde bile yeni bir başlangıç yapmaya dair umut yaratmaya devam etmektedir. 9 yılda bizlere inanan, bizimle yol yürümekten geri durmayan halklarımız sayesinde büyük bir mücadele deneyimi biriktirdik. Bu deneyimimiz, bu ağır baskı ve ekonomik kriz şartlarında bir buzkıran gibi yol açmak için harekete geçmemizi söylemektedir.

Bizler bu ülkenin geleceğini inşa etmek, demokratik bir ülkenin temellerini atmak için kollarımızı sıvadık. Bu yürüyüşümüz yeni başlamadı, devam etmektedir. Buradan bir kez daha Kürtlere, Alevilere, kadınlara, gençlere, barınamayanlara, çalışamayanlara, emeği sömürülenlere, onurluca bir yaşam için mücadele edip emeği gasp edilenlere yani tüm ezilenlere, demokrasiden, adaletten yana olan tüm insanlara, halklarımıza bir kez daha çağrımızı yineliyoruz.

Bu çağrı bizim, bu davet bizim. Çağrımız bazılarının düşündüğü gibi günlük siyasete cevap veya ilkesiz seçim tartışmalarına nokta koymanın ötesinde biz ezilenleri, biz sömürülenleri, biz yok sayılanları, kadınları, gençleri dışlayan sisteme dur deme ve hepimizin eşit yurttaş olması gereken cumhuriyeti demokratikleştirme çağrısıdır.

Çağrımız, demokratikleşmediği için İttihat Terakki, 12 Eylül, 5 Kasım darbeleri ve nihayetinde tek adam rejimiyle somutlaşan ve farklı biçimlerde de olsa sürekli tezahür eden faşizme dur deme çağrısıdır. Çağrımız bir avuç rantçının, talancının, yağmacının, yalancının, tefecinin, mafyanın, yandaşın bu toplumun geleceğine ipotek koymasına son verme, kendi yaşamlarımıza, kendi geleceğimize karar verme ve insanca yaşama çağrısıdır.

Çağrımız bugün çöken sistemin, çöken tek adam rejiminin toplum üzerinde bıraktığı enkazı hep birlikte kaldırıp, bu toplumu, direngen bir buğday başağı gibi yeniden yeşertmenin, yeniden büyütmenin, özcesi yeniden inşa etmenin çağrısıdır. Bu çağrı insan olmakta, onurlu, eşit ve adil bir yaşamda ısrar etmenin çağrısıdır ve bu ancak bunda ısrar edenlerin yani bizlerin bir araya gelmesiyle mümkündür. Bu mümkünün kıyısındayız, hep birlikte kürek çekmeye var mısınız? Hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Çok Sert Sözler

Partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çok sert sözlerle yüklenen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “9 ayda Londra’daki tefeciye 124 milyar lira faiz ödediler. 9 ayda vatandaşa sadece zam verdiler. Faiz lobisinin bir numaralı adamı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan artık Türkiye’nin önündeki en büyük takozdur. Demokrasinin, büyümenin, gelişmenin önündeki en büyük takozdur.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Konuşmasında, herkesi kucaklayan bir yönetim anlayışı ile çalışacaklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Gerçekten de bahar havası estireceğiz, gerçekten de herkesi kucaklayacağız, gerçekten de hiç kimseye kötülük yapmayacağız. Böyle bir niyetimiz zaten yok.

Çünkü biz insanız, insanın ne olduğunu biliriz. O bağlamda söylüyorum. Dertlisiniz, ciddi sorunlar var biliyorum, ama sakın umutsuzluğa kapılmayın. İnşallah Türkiye’yi çok güzel yöneteceğiz. Adaletle, ahlakla, bilgiyle, birikimle, liyakatle yöneteceğiz ve herkesin mutlu olduğu bir Türkiye’yi inşa edeceğiz” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında, gündemin öne çıkan konuları hakkında dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle;

“Adaleti kendim için istemiyorum, bu ülkede yaşayan 83 milyon için adalet istiyorum. Masum insanların hapishanelerde kin ve nefret duygusuyla tutulmasını istemiyorum. Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, askeri öğrenciler, avukatlar, gazeteciler neden hapiste?

Terörü bir insanlık suçu olarak gördük. Terörü lanetledik. 10 Ekim Ankara Gar Katliamı yüreğimizde derin bir yara açtı. Acılarımız var ama aynı zamanda adalete olan ihtiyacımız var.

“Türkiye’yi adaletle, birikimle, liyakatle yöneteceğiz”

Kinle, öfkeyle devleti yönetmeyeceğiz. Türkiye’nin buradan hızla çıkması lazım. Bunu hep birlikte yapacağız. Sakın ola ki umutsuzluğa kapılmayın. İnşallah Türkiye’yi adaletle, birikimle, liyakatle yöneteceğiz.

Bir çiftçimiz “Tarım Kredi Kooperatifleri yakında satılık köy ilanına çıkabilir” demiş. Türkiye’yi bu hale kim getirdi? Bize yetkiyi verin, dostlarımızla bu ülkede nasıl bahar havası estirilir göreceksiniz.

Çöplerden kağıt toplayan gencecik fidan gibi evlatlarımız var. Kağıt toplayıp depoluyorlar, sonra bunları satıp elde ettikleri gelirle ailelerini geçindiriyorlar. Bunlara baskı yapmaya başladılar. Bunlarda vicdan var mı? Üzerlerinde baskı kurulmaya başlandı, biriktirdikleri kartonlar alındı başkalarına satıldı.

Kağıt toplayıcıları randevu istedi. “Siz gelmeyin, ben gelirim size” dedim. Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda çöpten kağıt toplayanların sosyal güvencesi olmasını sağlayacağız. Mazlumun ahı, indirir şahı!

Hangi sosyal kimliğin sorunu varsa buyursun CHP’ye… Defalarca söyledim. Emeklilere 2 maaş ikramiye, 3600 ek gösterge dedik. Erdoğan nihayet sözümüzü dinlemeye başladı. Bu iyiye işaret! 3600 ek gösterge sağlanıncaya kadar her gün dillendireceğim.

Emeklilikte yaşa takılanlar şanslı! Onlar ‘terörist’ grubunda değil ‘türedi’ grubunda… Erdoğan onlara öyle diyor ya… Merak etmeyin EYT’lilerin de sorunlarını biz çözeceğiz.

Daha kış bile gelmeden 2021’in ilk 5 ayında 1 milyon 525 bin abonenin elektriği kesildi. Saray duyuyor mu bunu? Onların tamamının tuzu kuru. İradesini kiraya vermiş olanlar TBMM’de halk yararına çalışamazlar.

“Erdoğan artık Türkiye’nin önündeki en büyük takozdur”

İktidar kışa hiçbir hazırlık yapmadı. Sadece 9 ayda Londra’daki tefeciye 124 milyar lira faiz ödediler. 9 ayda vatandaşa sadece zam verdiler. Faiz lobisinin bir numaralı adamı Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Erdoğan artık Türkiye’nin önündeki en büyük takozdur. Demokrasinin, büyümenin, gelişmenin önündeki en büyük takozdur.

2020 Ekim’inden 2021 Ekim’ine kadar tam 31 kez elektrik, doğalgaz ve akaryakıt ürünlerine zam yaptılar. Elektrik dağıtıcıları “En az yüzde 45 zam olmazsa dükkanı kapatacağız” diyorlar. Bu vatandaş ne yapacak? Erdoğan bunları biliyor, neden önlem almadı? 128 milyar dolarımız olsaydı böyle bir tabloyla karşılaşmayız.

Ekrana çıkıp “ABD’nin, İngiltere’nin halini görüyor musunuz, benzin yok” diyor. Adam hayal aleminde geziyor. Ve bu devasa TC Devletini yönetiyor. Sen Adana’da miting yaparken polisin yiyeceklerini vatandaşlar topladı. Sana bunu göstermediler mi?

Direksiyon başında radyolarında bizi dinleyen şoför kardeşlerim; araç muayene fiyatları ancak enflasyon kadar artacak. 20 yaşını geçen araçlara hurda desteği vereceğiz. Otobüs ve TIR şoförlüğü yüksek okulu açacağız. Dinlenme tesisleri yapacağız.

Paylaşın

Zülfü Livaneli’den Olay Olan Selahattin Demirtaş Paylaşımı

Ünlü sanatçı Zülfü Livaneli, sosyal medya hesabından, Edirne F Tipi Cazaevi’nde tutuklu bulunan HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ‘Efsun’ isimli imzalı romanını paylaştı.

Haber Merkezi / Zülfü Livaneli’nin paylaşımı kısa sürede gündem olurken, olumlu ve olumsuz onlarca yorum yapıldı. Livaneli’nin Demirtaş’ı “Edebiyatımızın usta kalemi” olarak tanıttığı paylaşımı ise şöyle;

“Edebiyatımızın usta kalemlerinden Selahattin Demirtaş’ın son romanını zevkle okuyorum. Teşekkürlerimle”

Zülfü Livaneli kimdir?

20 Haziran 1946 yılında Konya’da dünyaya gelen Zülfü Livaneli’nin gerçek adı Ömer Zülfü Livaneli’dir. Küçük yaşlarından itibaren müziğe ilgi duymaya başlayan Livaneli, müziği sayesinde yurt içinde ve yurt dışında birçok ödül almıştır; John Baez, Maria Farandouri gibi sanatçılar tarafından bazı eserleri yorumlanmıştır. Özgün film müzikleri de yapan Zülfü Livaneli çeşitli konserler vermiştir.

Müziği kadar yazdığı hikaye kitaplarıyla da oldukça sevilen ve ilgi gören Zülfü Livaneli’nin şarkıları edebiyat ve şiirle iç içe geçmiştir. Nazım Hikmet, Orhan Veli, Yaşar Kemal, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabahattin Ali ve Ataol Behramoğlu’nun şiirlerini şarkı yapmıştır.

Kitapları Türkiye’nin yanı sıra Çin, İspanya, Güney Kore ve Almanya’da en çok satanlar arasına girmeyi başlamıştır. İlk romanı Engereğin Gözündeki Kamaşma Livaneli’ye Balkan Edebiyat Ödülünü kazanmıştır. Kitabı daha sonra İspanya, Çin Kore ve Almanya’da satışa çıkarılmıştır.

2001 yılında yazdığı Bir Kedi Bir Adam Bir Ölüm romanı Yunus Nadi Yayımlanmamış Roman Ödülünü, 2006 yılında ise Mutluluk romanıyla birlikte Barnes & Noble Yeni Büyük Yazarları Ödülünü, 2009 yılında Son Ada romanıyla birlikte Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanmıştır. Farklı alanlarda yazdığı eserleri otuzdan fazla uluslararası ödülle taçlanmıştır.

Paylaşın

Bakan Koca’dan Aşı Çağrısı: Oranlar Yükseliyor

Sosyal medya hesabından açıklama yapan Bakan Koca, “Normal hayatımızı sürdürmeli, sadece dikkatli olmalıyız. Aşılarımızı yaptırmalıyız. Oranlar yükseliyor. Biraz daha sabır, sonrası zafer” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile aşı çağrısında bulundu. Açıklamasında “Biraz daha sabır, sonrası zafer” diyen Bakan Koca, paylaşımında şu ifadeleri kullandı;

“Bunca tecrübenin gösterdiği bir yol var. Normal hayatımızı sürdürmeli, sadece dikkatli olmalıyız. Aşılarımızı yaptırmalıyız. Oranlar yükseliyor. Biraz daha sabır, sonrası zafer”

Sağlık Bakanlığı’nın 11 Ekim verilerine göre, Kovid 19’da son 24 saatte 30 bin 563 yeni vaka tespit edilmiş, 188 kişi hayatını kaybetmişti.

Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Covid-19 sebebiyle bugün kaç can kaybımız olduğu, bu saatlerde cevabı beklenen soruydu. Tanımıyor olsak bile, insanlarımızın acısına kayıtsız kalmayışımız, vefat sayılarından duyduğumuz üzüntü bizi çoğu toplumdan ayırıyor. Bu hassasiyet büyük bir güçtür. Birbirimizi koruyalım” demişti.

Paylaşın

Meteoroloji’den Bir Çok İl İçin Sağanak Uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), aralarında Eskişehir, Ankara, Çankırı Karabük, Kastamonu, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ ve Çanakkale’nin de bulunduğu bir çok il için sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağış uyarısında bulundu. MGM, sağanak yağışın etkili olacağı yerlerdeki vatandaşlara olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalı çağrısı da yaptı.

Haber Merkezi / MGM, tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Ülkemizin kuzey ve batı kesimlerinin parçalı, yer yer çok bulutlu, Marmara, Ege, Batı Akdeniz’in iç kesimleri, İç Anadolu’nun batısı ve (Sinop hariç)Batı Karadeniz bölgesinin sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Marmara’nın doğusu ve batı Karadeniz’in iç kesimleri ile Eskişehir çevrelerinde, sabah saatlerinde yerel pus ve sis hadiseleri bekleniyor.

Hava sıcaklığı yurdun batı kesimlerde 4 ila 6 derece azalarak yer yer mevsim normallerinin altına düşeceği, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı ve mevsim normallerinin üzerinde seyredeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın ise, genellikle güneyli yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara’nın güneyi ve Ege ile Batı Akdeniz’in batısında güney ve güneybatı yönlerden kuvvetli ve zaman zaman kısa süreli fırtına şeklinde (50-70 km/sa) eseceği tahmin ediliyor.

Kuvvetli yağış uyarısı

Yağışların öğle saatlerinde Edirne, Kırklareli, Tekirdağ’ın iç kesimleri, Çanakkale’nin güney ve Balıkesir’in batı ilçeleri ile İzmir, Aydın ve Muğla çevrelerinde kuvvetli (30-60 kg/m²) olması beklendiğinden ani sel, su baskını, yıldırım, hortum oluşma riski ve yerel dolu yağışı gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir.

Kuvvetli rüzgar uyarısı

Sabah saatlerinden sonra Marmara’nın güneyi ve Ege ile Batı Akdeniz’in batısında güney ve güneybatı yönlerden kuvvetli ve zaman zaman kısa süreli fırtına şeklinde (50-70 km/sa) esmesi beklendiğinden yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir.

Bölgelerimizde hava durumu ise şöyle;

Marmara Bölgesi

Parçalı ve çok bulutlu, batı ve güney kesimlerinden başlamak üzere zamanla bölge genelinin aralıklı sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların öğle saatlerinde Edirne, Kırklareli, Tekirdağ ve Çanakkale’de yer yer kuvvetli olması bekleniyor. Rüzgarın öğle saatlerinde bölgenin güneyinde güney ve güneybatı yönlerden kuvvetli ve zaman zaman kısa süreli fırtına şeklinde (50-70 km/sa) olması bekleniyor. Bu sabah saatlerinde doğu kesimlerinde yerel olmak üzere pus ve sis hadiseleri bekleniyor.

Ege Bölgesi

Parçalı ve çok bulutlu, bölgenin batı kesimlerinden başlamak üzere zamanla (Afyonkarahisar hariç) bölge genelinin aralıklı sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların, öğle saatlerinde kıyı illerinde (İzmir, Aydın ve Muğla çevreleri) yerel kuvvetli olması bekleniyor. Rüzgarın bölge genelinde güney ve güneybatı yönlerden kuvvetli ve zaman zaman kısa süreli fırtına şeklinde (50-70 km/sa) olması bekleniyor.

Akdeniz Bölgesi

Az bulutlu ve açık, zamanla batı kesimlerinin yer yer çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra Batı Akdeniz Bölümü’nün sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın öğle saatlerinde Batı Akdeniz’in batısında güney ve güneybatı yönlerden kuvvetli ve zaman zaman kısa süreli fırtına şeklinde (50-70 km/sa) olması bekleniyor.

İç Anadolu Bölgesi

Az bulutlu, zamanla batı kesimlerinin parçalı, yer yer çok bulutlu, akşam saatlerinden sonra Eskişehir, Ankara, Çankırı ve Kırıkkale ile Konya’nın batı ve Kırşehir’in kuzeybatı çevrelerinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Bu sabah saatlerinde Eskişehir çevrelerinde yerel pus ve sis hadiseleri bekleniyor.

Karadeniz Bölgesi

Batı Karadeniz’in parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinden sonra Karabük ve Kastamonu çevrelerinin, zamanla (Sinop hariç) bölge genelinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Bu sabah ilk saatlerde iç kesimlerde yerel pus ve sis hadiseleri bekleniyor. Orta ve Doğu Karadeniz’in parçalı ve az bulutlu, kıyılarının yer yer çok bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Doğu Anadolu Bölgesi’nin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin edilirken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ise az bulutlu ve açık, doğu kesimlerinin yer yer parçalı bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.

Paylaşın

Akşener’den Dikkat Çeken Videolu Paylaşım

Sosyal medya hesabından videolu bir paylaşımda bulunan İYİ Parti Lideri Akşener, paylaşımına, “Ülkemiz sayın Erdoğan ve arkadaşlarının elinde psikiyatrik bir iktidar anlayışıyla yönetiliyor” notunu düştü.

Haber Merkezi / İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sosyal medya hesabından videolu bir paylaşımda bulundu.

Paylaşımında, ‘Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni sert sözlerle eleştiren İYİ Parti Lideri Akşener, “Ülkemiz sayın Erdoğan ve arkadaşlarının elinde psikiyatrik bir iktidar anlayışıyla yönetiliyor. Âdeta Guguk Kuşu filmini yaşıyoruz. Sayın Erdoğan Hemşire Ratched, Bakanları zorba hasta bakıcılar, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi de milletimize giydirilen deli gömleği…” ifadelerini kullandı.

“Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi”

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, 16 Nisan 2017 referandumuyla kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihi itibarıyla uygulanmaya başlanan başkanlık tipi hükûmet sistemidir. Bu sisteme geçişle beraber TBMM’nin yetkileri kısıtlanmış, cumhurbaşkanının yetkileri artırılarak yürütme organının başı olmuştur.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Bakan Koca’dan Uyarı

Kovid 19’da son 24 saatte 30 bin 563 yeni vaka tespit edilirken, 188 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Tanımıyor olsak bile, insanlarımızın acısına kayıtsız kalmayışımız, vefat sayılarından duyduğumuz üzüntü bizi çoğu toplumdan ayırıyor. Bu hassasiyet büyük bir güçtür. Birbirimizi koruyalım” dedi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte 355 bin 15 test yapılırken, 30 bin 563 yeni vaka tespit edildi. 33 bin 861 kişi de sağlığına kavuşurken, 188 kişi hayatını kaybetti.

Bakan Koca’dan açıklama

Sağlık Bakanı Koca, “Covid-19 sebebiyle bugün kaç can kaybımız olduğu, bu saatlerde cevabı beklenen soruydu. Tanımıyor olsak bile, insanlarımızın acısına kayıtsız kalmayışımız, vefat sayılarından duyduğumuz üzüntü bizi çoğu toplumdan ayırıyor. Bu hassasiyet büyük bir güçtür. Birbirimizi koruyalım” dedi.

Aşılamada son durum

Verilerde, aşılamada önde giden illere de yer verildi. Bakanlığın tablosuna göre yüzde 80.3 ile Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Kırklareli’yi Muğla, Ordu, Çanakkale, Amasya, Eskişehir, Edirne, Osmaniye, Balıkesir ve Burdur takip etti. Bakanlığın tablosuna göre yüzde 49.1 ile Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Diyarbakır, Batman, Muş, Mardin, Bitlis, Siirt, Bingöl, Ağrı ve Bayburt takip etti.

Güncel verilere göre, birinci doz Türkiye ortalaması yüzde 87.91, ikinci doz ortalaması yüzde 74.81, birinci, ikinci ve üçüncü doz toplamı ise 112 milyon 666 bin 626 oldu.

Paylaşın

Akşener’den Özgürlük Çağrısı: Yeter Ki Vazgeçmeyelim

’11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’ nedeniyle sosyal medya hesabından bir mesaj yayınlayan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, paylaştığı mesajda ifade özgürlüğüne vurgu yaptı. 

Haber Merkezi / İyi Parti Lideri Akşener’in “Yeter ki vazgeçmeyelim” notunu düştüğü paylaşımı şöyle;

“Torunum Ayda ve tüm kız çocuklarının hayallerini gerçekleştirebildiği, özgürce düşünüp cesurca konuşabildiği bir Türkiye mümkün.

Yeter ki vazgeçmeyelim.

#DünyaKızÇocuklarıGünü kutlu olsun.”

Dünya Kız Çocukları Günü, Türkiye, Kanada ve Peru tarafından yapılan girişimler sonucunda, kız çocuklarına karşı ayrımcılığın önlenmesi ve onların insan haklarından tam ve etkili bir şekilde yararlanmalarını sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 2012 yılında 11 Ekim tarihi olarak ilan edilmiştir.

2012’de Birleşmiş Milletler tarafından alınan bir kararla, kız çocuklarının cinsiyetlerinden ötürü maruz kaldığı eşitsizlik konusundaki farkındalığın artırılması amacıyla kutlanmaya başlamıştır. Eğitim hakkı, beslenme, yasal haklar, kadına yönelik şiddet ve zorla evlilik konuları da Dünya Kız Çocukları Günü kapsamında gündeme taşınmaktadır

 

Paylaşın