Akşener’den Dikkat Çeken Videolu Paylaşım: Bu Düzen Değişecek

İYİ Parti Lİderi Akşener, sosyal medya hesabında dikkat çeken videolu bir paylaşımda bulundu. Akşener, paylaşımında, “Kimsenin şüphesi olmasın ki bu düzen değişecek. İYİ Parti iktidarında Türkiye iyileşecek” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sosyal medya hesabında, “YoksulluklaMücadeleGünü” etiketiyle videolu bir paylaşım yaptı. Akşener, paylaşımına, “İktidar, yoksullukla mücadele etmeyi değil yoksulluğu yönetmeyi seçti. Bol maaşlı danışmanlarını, müteahhitlerini ve yandaşlarını milletimize tercih etti. Ama kimsenin şüphesi olmasın ki bu düzen değişecek. İYİ Parti iktidarında Türkiye iyileşecek” ifadelerini kullandı.

Videoda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın farklı zamanlarda yaptığı açıklamalara yer verilirken, İYİ Parti Lideri Akşener’de şunları söyledi;

“Bu eğri düzen böyle gitmeyecek”

“Bu iktidar, yoksullukla mücadele etmeyi değil, yoksulluğu yönetmeyi seçti. Kendisi kapandığı sarayda sefa sürerken milletimizi içine hapsettiği açlığı, işsizliği ve çaresizliği yok saymayı tercih etti. Yani milletimizi değil bol maaşlı danışmanları, beş müteahhidi ve yandaşları tercih etti. Ama kimsenin şüphesi olmasın. Bu eğri düzen böyle gitmeyecek. İYİ Parti iktidarında Türkiye iyileşecek.”

Paylaşın

Sancar: Sorunların Çözümü Demokratik Siyasetten Geçiyor

Mardin’de partisinin düzenlediği bir etkinlikte konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Bize yönelik kuşatmayı kırmak için değil ülkenin geleceği için istiyoruz. Çünkü sorunların çözümü demokratik siyasetten geçiyor. Barış da ancak demokratik siyaset zemininde inşa edilip kalıcı hale getirilebilir” dedi.

Haber Merkezi / Konuşmasının devamında, “En yoğun propaganda araçlarıyla düşmanlaşma politikaları izleniyor, nefret dili yayılıyor. Halkların birbirleriyle düşmanlaşması için her şey yapılıyor ama barışı ve ortak yaşamı savunanlar vazgeçmiyor, eşit ortak yaşam demokratik gelecek ve onurlu barış yürüyüşü devam devam ediyor, sizler inandığınız için devam ediyor” diyen Sancar, etkinlikte yaptığı konuşmada şunları söyledi;

“Bütçe buluşmalarında barışın bütçesini konuşmak için Mardin’deyiz. Arkadaşlarımız son bir haftadır toplumun çeşitli kesimleri lie buluşmalar gerçekleştirip taleplerini dinledi, önerilerini aldı. Bizler halkın bütçesi için yola çıktık, halkın hizmetinde olmak için varız, halkların ortak iradesini ülkenin her alanında en güçlü şekilde temsil etmek için varız. Bütçe buluşmalarında da hedefimiz halkın bütçesini çıkarmaktır. Bunu masa başında değil meydanlarda, tarlalarda, sokaklarda buluşmalar gerçekleştirerek ancak yapabileceğimizi biliyoruz.

O nedenle sizinleyiz. Mardin’e uzun zamandır gelemiyor olmanın mahcubiyetini ve hüznünü yaşıyorum. Şartlar öyle gerçekleşti yoksa Mardin’i ve sizleri özledim. Barışı özlediğimiz gibi. Burada bulunmak bana her zaman büyük moral ve güç veriyor. Umutlarım artıyor, yolumuzun daha da kuvvetleneceğine dair inancım artıyor. Sizlere, Mardin’e bu topraklarda bana bu kadar çok şey veren bu toprakların insanlarına, hepinize bütün kültürlere emeği geçen her kesime minnetlerimi sunmak isterim. Mardin sadece doğup büyüdüğüm değil beni eğiten, değerlerimi oluşturan şehirdir. Her zaman bağlılığım ve minnetim devam edecektir.

“Savaşın bütçesini değil barışın bütçesini yapalım”

Barışın bütçesini konuşuyoruz Mardin’de. İktidarın önümüze koyduğu bütçe savaşın bütçesi. Savaşa ayrılan kaynaklara baktığımızda ülkenin bu kaynaklarla daha güzel günler yaşayabileceğini ve müreffeh bir düzen kurabileceğini görebilirsiniz. 2021 yılı için güvenlik harcamalarına ayrılan pay 240 milyar liradır, 6 yıl önce bu miktar 50 milyar liraydı. Neden? Çünkü o zaman barış arayışı vardı, çözüm süreci vardı. Silahlar susmuştu, halkın kaynaklarının halka aktarılması için yollar da açıktı. Maalesef o yılları mevcut iktidar tıkadı ve savaş politikalarına döndü. Savaş politikaları ile ülkenin kaynaklarını saraya, yandaşa tahsis edecek düzeni inşa etti. Bunun acısını Türkiye hakları da en fazla zararı da bu bölge yaşıyor. O nedenle savaş yerine barışı konuşalım. Savaşın bütçesini değil barışın bütçesini yapalım. Bu vazgeçmememiz gereken hedefimiz olmalıdır.

“Sorunların çözümü demokratik siyasetten geçiyor”

Karanlığın en koyu zamanlarında bile barışı, barış ışığını aramaktan vazgeçmeyeceğiz. Bu topraklara büyük dönüşüm ancak barış ile gelir. Barış ihsan edilmez, barış mücadele ile kazanılır. Toplumsal güçlerle birlikte inşa edilir. Bizim iktidarlardan barış lütfetmelerini bekleyecek duruşumuz yok. Barışı toplumdan, tabandan kurmak, hep birlikte inşa etmektir. Toplumun tüm kesimleri ile müzakere etmek, diyalog yollarını açmak istiyoruz. Demokratik siyasetin alanının genişlemesini istiyoruz. Bize yönelik kuşatmayı kırmak için değil ülkenin geleceği için istiyoruz. Çünkü sorunların çözümü demokratik siyasetten geçiyor. Barış da ancak demokratik siyaset zemininde inşa edilip kalıcı hale getirilebilir.

Barış talebini bu toplum kesimlerinin ortak talebi haline getirmeye kararlıyız. Çağrılarımızın yankı bulduğundan eminiz. Halkların birbirleriyle boğazlaşmaya istekli olmadığını geçmiş yıllarda kin ve nefret politikalarına rağmen bir arada yaşama taleplerinden de anlayabiliriz. En yoğun propaganda araçlarıyla düşmanlaşma politikaları izleniyor, nefret dili yayılıyor. Halkların birbirleriyle düşmanlaşması için her şey yapılıyor ama barışı ve ortak yaşamı savunanlar vazgeçmiyor, eşit ortak yaşam demokratik gelecek ve onurlu barış yürüyüşü devam devam ediyor, sizler inandığınız icin devam ediyor.

“Barış, adalet, demokrasi için ödediğimiz bedeller boşuna değil”

Acının intikam duygusuna, yıkıcı öfkeye değil kurucu inşa edici siyaset gücüne dönüşmesinin örneklerini veriyor Kürt halkı. Bütün acılara rağmen intikam peşinde değil eşit ve ortak yaşımı birlikte kurma amacına yönlendiriyor. İşte bu bizim beslendiğimiz en büyük kaynaktır. Acıyı bal eyleyeceğiz, bunu barış ile demokratik siyasetin her alanda etkili olması ile yapacağız. Bunu toplumun her kesimi ile müzakere ederek yapacağız. Barışın bütçesini bu çerçevede konuşacak ve barışı böyle inşa edeceğiz. Yolumuz uzun ve zorludur, ama bizden önce bu yolda yürüyenlerin ödediği bedellerle geldiğimiz noktanın hiç de önemsiz olmadığını mutlaka görelim. Karamsarlığa ve umutsuzluğa, kötümserliğe kapılmak için bir neden yok. Cezaevinde, sürgünde yoldaşlarımız var, barış adalet demokrasi için ödediğimiz bedeller boşuna değildir.

“Yerel demokrasiyi güçlendirerek, barışı da demokrasiyi de inşa edeceğiz”

O şarkıda söylendiği gibi boşuna ödenmiyor bedeller. Bunun ne demek olduğunu, bedellerin neden boşuna ödenmediğini hep birlikte ortaya koyacağız. Buna inancımızı kaybetmeyelim. Bu ülkeye barış, demokrasi, adaleti getirmenin çok zor olduğunu elbette biliyoruz. Yüz yıllık inkar, imha ve savaş politikarının hangi iktidar anlayışlarını ayakta tuttuğunun farkındayız,. Savaş politikalarının, savaş lordlarını beslediğinin de farkındayız. Biz o kaynakları kurutmak için de barış istiyoruz. Kürt sorununda demokratik çözümü Türkiye’nin bütünü için demokrasi hedefiyle bütünleştiriyoruz. Çünkü biliyoruz ki barış ve demokratik çözüm Türkiye’nin tamamında güçlü demokrasi inşa edilerek gerçekleştirilir. Barışı ve demokrasi inşa etmenin mekanı yerellerdir, en güçlü yöntemi yerel demokrasidir. Yerel demokrasiyi güçlendirerek, barışı da demokrasiyi de inşa edeceğiz, adaleti de getireceğiz.

“En geniş demokrasi birlikteliğini seçimlerde birlikte oluşturacağız”

Çok fazla teknik ayrıntıya girmeyeceğim. HDP ve temsil ettiği başta Kürt halkı olmak üzere halkların ortak demokratik iradesini yürüyüşünü büyüterek devam ediyor. Dün 9. yaşımızı kutladık, biz sadece yaş alarak büyümüyoruz, aynı zamanda güçlenerek büyüyoruz. HDP 9 yaşında ama arkasında asırlara uzanan demokrasi mücadelesi, onur kavgası ve adalet çabası vardır. Bunların mirasçısıyız. Bu mirası en güzel şekilde en yakın zamanda Türkiye halklarına barış, demokrasi ve adaleti vererek taçlandıracağımızdan şüphemiz yoktur. Buna gücümüz, inancımız, tecrübemiz de var. Ezinlerin, yoksulların, emekçilerin, kadınların, gençlerin en geniş demokrasi birlikteliğini seçimlerde birlikte oluşturacağız ve iradelerini bu ülkenin yönetimine ortak yapacağız mutlaka. Buna inancımız tamdır, yolumuz açıktır.

“Mezopotamya topraklarına mayın değil tohum ekilecektir”

Mezopotamya toprakları verimlidir, buralara mayın değil tohum ekilecektir, bunu biz yapacağız. Buraya kurşun değil yağmur yağmalıdır, bunu hep birlikte başaracağız. Sınır boyu uzanan araziye bakın, bu toprak neden mayınlı ve yasak bölge. Belki de dünyanın en elverişli alanı. Bunları barışla halkın kullanımına açma imkanımız var. Bu ülkede barışı inşa edersek bölgede de barışı inşa edeceğiz. Bu Kürt düşmanı iktidarın Kürtlerin her türlü kazanımlarının önünde durmaktır ön şart. En güçlü şekilde savaş karşıtı politikayı kurmaktır. Savaş naralarına karşı barış türkülerini haykırmaktır. Halkların tanklara karşı duvarlar örmesidir, halkların güçlü sesi ile savaş tamtamlarını bastırmaktır. Bunu yaparsak bölgede ve ülkede refahı, adaleti ve demokrasiyi sağlayacağımızdan şüphemiz yoktur. Bu topraklar kan değil su istiyor çünkü biliyoruz ki kandan kına yakılmaz. O nedenle barış asla vazgecmeyeceğimiz bir hedeftir. Çünkü bütün dönüşümleri büyük barış üzerine kurulabiliriz. Büyük barış büyük dönüşüm. Yolumuz açıktır. İnanıyorum ki başaracağız.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a ‘Vesayet’ Yanıtı: Hep Aynı Nakarat

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Angola, Nijerya ve Togo’yu kapsayan Afrika seyahati öncesi yaptığı açıklamada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, memurlara yaptığı çağrıyı değerlendirdi.

Haber Merkezi / Erdoğan, açıklamasında, “Türkiye bir hukuk devletidir. Kabile devleti değildir. Bu açıklama CHP’nin vesayet zihniyeti olduğunun itirafıdır. Bu açıklama bir suçtur. Bu dil darbe dönemi dili” ifadelerini kullandı.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla Erdoğan’ın açıklamasına yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, paylaşımında, “Milletin evlatları ‘KPSS’ diye umutlansın, Erdoğan ve şürekası vakıf süslü paralel yapılarla onların geleceğini çalsın. Sonra ‘vesayet’ falan, hep aynı nakarat. Geçiniz bunları, kimse yemiyor.” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun Muğla Marmaris’teki Yerel Medya Çalıştayı’nda yaptığı konuşmasından paylaştığı kesitte yer alan ifadelerse ise şöyle;

“Kamu görevlisi, bir ailenin veya sarayın memuru değil, onlar Türkiye Cumhuriyeti devletinin şerefli memuru olmak zorundadır. Güneydoğu’da veya Doğu Anadolu Bölgesi’nde fakir ailelerin çocuklarının en büyük umudu, devlet memuru olmaktır. ‘Devlette memur olacağım. Güvencem olacak, belli bir aylığım olacak, ailem olacak.’ Bu beklentiyi onların elinden alıp bir vakıf aracılığıyla belli kişilere verirseniz bunun savunulacak yönü var mıdır? Bunun ahlaki yönü var mıdır? Bunun adalet yönü var mıdır? Kanun dışı size ne yaptırıyorlarsa pazartesi itibariyle durun, yapmayın artık. Orada durun.”

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Bakan Koca’dan Aşı Çağrısı

Kovid 19’da son 24 saatte 24 bin 114 yeni vaka tespit edilirken, 186 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Sizleri, aşılarınızı olmak üzere sağlık kurumlarımıza bekliyoruz. Aşı olmaya kararlı gelmeniz şart değil, bir sorunuz varsa cevap vermeye hazırız. Ne olursa olsun, yeter ki ihmal etmeyin!” dedi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 341 bin 426 test yapılırken, 24 bin 114 yeni vaka tespit edildi. 186 kişi hayatını kaybederken, 24 bin 403 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan açıklama

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Herkesin huzurunda gençlerimize çağrıda bulunmak istiyorum: Yarın yeni bir hafta başlıyor. Sizleri, aşılarınızı olmak üzere sağlık kurumlarımıza bekliyoruz. Aşı olmaya kararlı gelmeniz şart değil, bir sorunuz varsa cevap vermeye hazırız. Ne olursa olsun, yeter ki ihmal etmeyin!” ifadelerini kullandı.

Aşılamada son durum

Verilerde, aşılamada önde giden illere de yer verildi. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Kırklareli’yi Muğla, Ordu, Amasya, Çanakkale, Eskişehir, Osmaniye, Edirne, Balıkesir ve Burdur takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Diyarbakır, Muş, Siirt, Mardin, Bitlis, Bingöl, Ağrı ve Bayburt takip etti.

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Can Kaybı 200’ün Üzerinde

Kovid 19’da son 24 saatte 28 bin 537 yeni vaka tespit edilirken, 212 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Umulanın aksine, üniversite öğrencilerimiz arasında aşılanma oranı düşük. Sağlıklı bir eğitim ortamı için gençlerimiz aşılarını aksatmadan yaptırmalı” dedi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 357 bin 167 test yapılırken, 28 bin 537 yeni vaka tespit edildi. 212 kişi hayatını kaybederken, 25 bin 611 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan açıklama

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Yeni vakalar içinde gençlerin oranı artış gösteriyor. Umulanın aksine, üniversite öğrencilerimiz arasında aşılanma oranı düşük. Sağlıklı bir eğitim ortamı için gençlerimiz aşılarını aksatmadan yaptırmalı. Toplum, bütün gençlerinin aşı olarak mücadeleye katılmalarını bekliyor” ifadelerini kullandı.

Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 15 Ekim Cuma gününe ait verilere göre, 363 bin 536 test yapılırken, 30 bin 694 yeni vaka tespit edilmişti. 181 kişi hayatını kaybederken, 25 bin 513 kişi sağlığına kavuşmuştu.

Bakan Koca, verilere ilişkin, “Yılgınlık bize zarar verir. Aşısı bulunmuş bir bulaşıcı hastalıkla mücadele ettiğimizi unutmayın. Biraz zamana ve tam doz aşılanma oranının artmasına ihtiyacımız var. Bu gerçek yeterince büyük bir moral kaynağıdır. Salgınlara yol açan birçok hastalık yaygın aşıyla ortadan kalktı” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan Bürokratlara Çağrı

Sosyal medya hesabından paylaştığı bir video ile devlet memurlarına seslenen CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır. ‘Emir almıştım’ diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa Pazartesi itibariyle durun” dedi.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, açıklamasının devamında, “Türkiye Devleti yeniden halkın devleti olma yoluna girmiştir. Kurumları bir şahsın ve ailesinin ahırına dönüştürenler, elbette ki hesap verecektir. TÜGVA benzeri vakıfların üzerine örttükleri devletin malları hazineye iade edilecektir. Sizler hala bu pislikten kendinizi sıyırma şansına sahipsiniz. Bu şansı kullanın. Siz de şahit olun sevgili halkım” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu ülkenin bürokratlarına sesleniyorum; halkımızı da şahit olmaya davet ediyorum.” notuyla paylaştığı videoda şu ifadeleri kullandı:

“Lağım kokusu yine her yeri sardı”

“Sevgili halkım; bugün devletimize hizmet eden memurlarımıza yani bürokratlarımıza önemli bir hususta seslenmek istiyorum, sizi de buna şahitlik etmeye davet ediyorum. Unutmayın, Türkiye Devleti’ni şahıs devletine dönüştürmüş bir kişi ve ailesi var. Bu şahsın ve ailesinin kişisel çıkarlarına hizmet etmeye zorlamış bir kısım devlet memurları var. Bazıları çok baskı altında. Bunun da elbette farkındayız. Ancak unutulmamalıdır ki devlete değil, şahsi çıkarlara hizmet etmenin sorumluluğu var. TÜGVA rezaletini hep beraber izliyoruz. Lağım kokusu yine her yeri sardı. Şahıs ve ailesi, vakıf süsü verdikleri bir paralel yapı ile devleti zapturapt altına almaya çalışmış.

Sevgili halkım; herhalde neyi çaldıklarının farkındasınız. Çalınan çocuklarınızın memuriyetidir yani geleceğidir. Bu sistemde Erdoğan ve şürekasının kurdukları vakıfların tezgahından geçmeyenlerin, memur olmalarının neredeyse imkânsız hale getirildiği görülmektedir. Daha önce memur olanların da görevde yükselmeleri, TÜGVA tezgahından geçmelerine bağlanmıştır. Böylece kamuda yapmak istedikleri ne kadar illegal iş, rant, mafyatik çıkar varsa bunları yapacak memur militanlar düzene eklemlenmiştir. Şimdi hepimizin gördüğü, bildiği bir şey daha var. İktidarın değişmesine az kaldı. İktidar değiştiğinde soruşturmalar başlayacak ve eminim ki bu bürokratların bir kısmı ‘efendim emir aldık uygulamak zorunda kaldık’ diyeceklerdir.

“Siz Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız”

İşte bunu diyerek sıyrılırım diye düşünen, sarayın baskısına boyun eğerek kanun dışına çıkmış o devlet memurlarına buradan seslenmek istiyorum. Cenap Şahabettin’in bir sözü var, der ki: ‘En ağır angarya faydasızlığından emin olduğunu işi vazife namına ifa etmektir.’ Açıkça söylüyorum; vazife namına mafyatik düzene hizmet edemezsiniz. Kanun dışı işleri, emir olarak telakki edemezsiniz. Siz Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız. Kamil akla gelmeniz için, Kılıçdaroğlu abinizin, amcanızın bu size son çağrısıdır.

18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır. ‘Emir almıştım’ diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa, pazartesi itibariyle durun. Bu illegal, paralel sistemlerden elinizi eteğinizi çekin. Size bunları yaptıranlara farklı bir muamele olacak elbet. Çünkü Sadi’nin dediği gibi, ‘Zalimleri bağışlamak, yoksullara cefadır.’ Söylediklerimi özetlemem gerekirse, Türkiye Devleti yeniden halkın devleti olma yoluna girmiştir. Kurumları, bir şahsın ve ailesinin ahırına dönüştürenler, elbette ki hesap verecektir.

“Sizler hala kendinizi bu pislikten sıyırma şansına sahipsiniz”

TÜGVA benzeri vakıfların üzerine çöktükleri devletin malları, hazineye iade edilecektir. Sizler hala kendinizi bu pislikten sıyırma şansına sahipsiniz. Bu şansı kullanın. Siz de şahit olun halkım. Konuşmama son vermeden önce, buradan bir selam göndermek istiyorum; memur Teoman, seni unuttuk zannetme kardeşim; aklımızdasın, gönlümüzdesin, hakkını alacaksın.”

Paylaşın

Babacan: Merkez Bankası Başkanları Mevsimlik İşçiye Döndü

Partisinin Eyyübiye ilçe kongresinde konuşan DEVA Lideri Babacan, “Gece yarısı kararlarıyla yönetilen bir ülke haline geldik. Merkez Bankası başkanları mevsimlik işçiye döndü. Bir gecede yoksullaşan, bir başka gecede yine yoksullaşan ülke olduk” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / İktidar yetkilileri tarafından dillendirilen Kuzey ve Doğu Suriye’ye askeri operasyon iddialarına değinen Babacan, “Yeni bir operasyonun sesleri geliyor. Yapılacak operasyonları ekonominin bozulmasına mazeret yapmayın. Zaten ekonomi bozuk. ‘Ne yapalım ekonomik operasyon yaptık ekonomik bozuldu’ demeyin. Ekonominin bozulmasının nedeni kötü yönetim” dedi. Kürt sorununa da değinen Babacan, “Keyfi yönetim Kürt meselesini büyüttü, Kürt meselesini çözeceğiz” şeklinde konuştu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Şanlıurfa’da partisinin Eyyübiye ilçe kongresinde konuştu. AK Parti iktidarının ilk yıllarında ortak aklın işletildiğini vurgulayan Babacan, o dönemde demokratikleşme yönünde atılan adımlara sahip çıktı. O yılları günümüzle karşılaştıran Babacan şu ifadeleri kullandı:

“Ortak aklın çalıştırıldığı dönemde ilmek ilmek ördüğümüz demokratikleşme hikayesinin böyle sona ermesine izin vermeyeceğiz. Bu ülke çok büyük başarılara imza attı. Biz o başarıların yerle bir olmasına izin vermeyeceğiz. Sayın Erdoğan hiç kusura bakmasın, demokratik kazanımların eski günlere dönmesine izin vermeyeceğiz. Her fırsatta, ben ve arkadaşlarımın yönetimde olduğu dönemin başarılarıyla övünüyor. Şimdiki iktidarın yaptıklarıyla, o günlerde yapılanlar arasında dağlar kadar fark var. Herkes kendi muhasebesini yapsın. Bizim alnımız açık, başımız dik.

“Demokratik gerileme dönemini sona erdireceğiz”

Biz bu demokratik gerileme dönemini sona erdireceğiz. Demokratikleşme hikayesine kaldığımız yerden, daha da güçlü şekilde devam edeceğiz. Ülkemizin itibarını yeniden yükselteceğiz. Türkiye’yi barışın, özgürlüklerin ve zenginliğin memleketi yapacağız.

Türkiye; İstanbul Sözleşmesi’ni hazırlayan, kadın haklarının güçlendirilmesi hususunda uluslararası çapta öncü adımlar atan, demokratikleşmeyi önceliklendiren bir ülkeydi. 2013 yılında 12 bin 500 dolarlık millî gelire ulaştık. Ben ve arkadaşlarım; her zaman kural bazlı bir yönetim anlayışını savunduk. Kurumları güçlendirdik. Ehliyet ve liyakat dedik. Ülkemizin güven ve itibarını artırdık. Refah seviyesini yükselttik. O günlerde elde edilen olağanüstü başarılara katkı vermiş olmak, benim için hep bir onur kaynağı olacaktır.

Hükûmetteki ilk görevim ekonomiyi yoluna sokmaktı. Arkasından Avrupa Birliği Başmüzakerecisi oldum. Arkadaşlarımızla birlikte çok büyük emek verdik. Ülkenin tarihî dönüşüm sürecinin arkadaşlarımızla beraber başında olduk. Dışişleri Bakanlığı yaptım. İtibarlı bir ülkenin Dışişleri Bakanı olmanın onurunu yaşadım. AK Parti iktidarının ilk yılları, istişare mekanizmalarının işletildiği ve kararların ortak akla dayanarak alındığı yıllardı. Özellikle, Avrupa Birliği istikametinde attığımız adımlar, ülkemizin insan hakları ve demokratikleşme tarihine altın harflerle yazıldı.

“Merkez Bankası başkanları mevsimlik işçiye döndü”

AK Parti şu anda iktidarın büyük ortağı ama maalesef ortak akıl ortadan kayboldu. İstişare sıfırlandı. Ortak aklın yerini, tek bir kişinin keyfi yönetimi devraldı. Olağanüstü hâl sürerken yapılan bir referandumla, tüm yetki tek kişinin eline teslim edildi. Gece yarısı kararlarıyla yönetilen bir ülke haline geldik. Merkez Bankası başkanları mevsimlik işçiye döndü. Bir gecede yoksullaşan, bir başka gecede yine yoksullaşan ülke olduk. Tabii ülkede bu kadar sıkıntı, sorun, kriz var. Düğün böyle olunca, kamber eksik olur mu? O da yerini aldı. Krizlerin ortağı Bahçeli, yine her zamanki gibi şu andaki krizin de ortağı. Ne zaman iktidar ortağı olsa, kriz oluyor.

Keyfî yönetim anlayışı önce hukuku çiğnedi. O yüzden biz önce hukuku ayağa kaldıracağız. Kötü yönetim halkımızı yoksullaştırdı. Biz, yeniden zenginleştireceğiz. Keyfî yönetim anlayışı Kürt meselesini diriltti. Biz bu meseleyi çözeceğiz. Keyfî yönetim ranta, kayırmacılığa, inşaat ve betona dayalı kendi zenginini oluşturmayı hedefleyen bir büyüme modeli dayattı. Biz, yatırıma, üretime, sanayiye dayalı; hakkaniyeti esas alan, topyekûn zenginleşmeyi hedefleyen kapsayıcı bir modele geçeceğiz. Keyfî yönetim, Merkez Bankası’nı talimatla çalışan bir kurum haline getirdi. Biz, Merkez Bankası’nı tam bağımsız hale getireceğiz. Keyfî yönetim, ihaleler yoluyla çevresindeki üç-beş kişiyi daha da zenginleştirdi. Biz, kamu ihale yasasını sil baştan yeniden yazıp, tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyacağız.”

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’na Neden Gittiğini Açıkladı

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’na neden gittiğine dair yaptığı değerlendirmede, “Gitmekteki amacım şu: TCMB tüm milletimizindir. Saray ve şürekası, akıl dışı emirler vererek ‘Benden sonrası tufan’ demekten derhal vazgeçmelidir” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Gazeteci Candaş Tolga Işık, sosyal medya hesabından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile olan konuşmasını paylaştı. Kılıçdaroğlu’na, Merkez Bankası ziyaretinin nedenini sorduğunu söyleyen Işık şunları paylaştı:

“Az önce CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile konuştum, Merkez Bankası ziyaretiyle nereden çıktı diye sordum, “Gitmekteki amacım şu: TCMB tüm milletimizindir. Saray ve şürekası, akıl dışı emirler vererek “Benden sonrası tufan” demekten derhal vazgeçmelidir.

“Biz o tufanı önlemek için mücadele ediyoruz. İktidara gelene kadarki sürede, şartlar neyi gerektiriyorsa onu yapacağız. İnsanımızın uçurumlara sürüklenmesini önlemek için şartlar neyi gerektiriyorsa, nerede olmamız gerekiyorsa bizi orada göreceksiniz” dedi.”

Paylaşın

Meteoroloji’den Bir Çok Bölge İçin Sağanak Yağış Uyarısı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), aralarında Marmara, Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu, Batı Karadeniz ile Doğu Akdeniz’de bulunduğu bir çok bölge için sağanak yağış uyarısında bulundu. MGM, sağanak yağışın etkili olacağı yerlerdeki vatandaşlara olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalı çağrısı da yaptı.

Haber Merkezi / MGM tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Ülkemizin kuzey, iç ve batı kesimlerinin parçalı ve yer yer çok bulutlu, Marmara, Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu’nun kuzeybatısı, Batı Karadeniz ile Doğu Akdeniz’in doğusunun sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların; Marmara’nın batısı ve Kıyı Ege’de yerel olmak üzere kuvvetli olması bekleniyor.

Hava sıcaklığı, ülkenin güney ve batı kesimlerde 2 ila 4 derece azalacağı, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacağı tahmin edilirken, rüzgarın ise, genellikle güney ve batı yönlerden, hafif, ara sıra orta kuvvette, Batı Akdeniz’in iç kesimlerinde güney ve güneybatı yönlerden kuvvetli olarak (40-60 km/saat) esmesi bekleniyor.

Kuvvetli yağış ve kuvvetli rüzgar uyarısı

Yağışların Marmara’nın batısı ve Kıyı Ege’de yerel olmak üzere kuvvetli olması beklendiğinden yaşanabilecek ani sel, su baskını, yıldırım, yerel dolu yağışı, yağış anında kuvvetli rüzgar ve hortum oluşma riski gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması gerekmektedir.

Rüzgarın ise Batı Akdeniz’in iç kesimlerinde güney ve güneybatı yönlerden kuvvetli olması (40-60 km/saat) esmesi beklendiğinde yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır.

Bölgelerimizde hava durumu ise şöyle;

Marmara Bölgesi

Parçalı ve çok bulutlu, bölge genelinin sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların; batı kesimlerinde yerel olarak kuvvetli olması bekleniyor.

Ege ve Akdeniz Bölgesi

Ege Bölgesi’nin parçalı ve çok bulutlu, bölge genelinin sağanak ve yer yer gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. Yağışların; kıyı kesimlerinde kuvvetli yerel olmak üzere kuvvetli olması beklenirken Akdeniz Bölgesi’nin parçalı yer yer çok bulutlu, Batı Akdeniz ile Doğu Akdeniz’in doğusunun yerel olmak üzere sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin ediliyor.

İç Anadolu ve Karadeniz Bölgesi

İç Anadolu Bölgesi’nin parçalı ve az bulutlu, kuzeybatı kesimlerinin sağanak yağışlı geçeceği tahmin edilirken, Batı Karadeniz’in parçalı ve az bulutlu, bölge genelinin sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçeceği tahmin bekleniyor. Orta ve Doğu Karadeniz’in ise, parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Doğu Anadolu Bölgesi’nin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin edilirken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin az bulutlu ve açık geçeceği tahmin ediliyor.

Paylaşın

Babacan’dan İktidara ‘Mavi Vatan’a Ne Oldu?’ Sorusu

Partisinin Mersin il kongresinde konuşan DEVA Lideri Babacan, “Bizim gemiler limanlara çekildi. Acaba devlet kayıtlarına alınmayan, baş başa yapılan gizli toplantılarda sözler mi verildi? Merak ediyorum: Mavi Vatan’a ne oldu?” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Mersin il kongresinde konuştu. Gündeminde partisinin laiklik anlayışı ve dış politika bulunan Babacan, konuşmasında özetle şunları söyledi:

“Özgürlükçü laiklik anlayışıyla hareket ediyoruz. Devletin topluma giydirmeye çalışacağı her gömleğin dar geleceğini biliyoruz. Herkesin, inanç ve ibadet özgürlüğünü yaşayacağı, hiç kimsenin kendi yaşam tarzı üzerinde, herhangi bir endişe duymayacağı bir haklar ve özgürlükler sistemi kuracağız. Endişeli modernmiş, endişeli muhafazakarmış; tüm kimliklerin endişelerini silip atacağız. Ülkemizde tek bir endişeli kişi olmasın diye çalışacağız.

Eski otoriter laiklik anlayışının hiçbir hükmü kalmadı. Toplumumuzun üstün feraseti bu sorunu da çözmesini bildi. Vatandaşlarımız, din ve vicdan özgürlüğünün tam sağlandığı bir ülkede yaşamak istiyor. Vatandaşlarımız hangi dine veya mezhebe mensup olursa olsun, inansın veya inanmasın, devletin her yaşam tarzına eşit yakınlıkta olduğu bir düzeni tesis etmeyi hedefliyoruz. Devlet, vatandaşını olduğu gibi kabul etmek zorundadır.

Ülkemizin, uluslararası çevrelerdeki itibarını, en üste taşımak için kolları sıvadık. Dış politikada barışın sözcüsü olacağız. Düşmanları azaltıp, dostlarımızı çoğaltacağız. Dış politikayı, birilerinin kişisel bekası uğruna heba etmeyeceğiz. Türkiye sadece bir askeri güç değil, aynı zamanda bir akıllı güç olacak. Akıllı güç hem ekonomik gücünü hem askeri gücünü hem itibarını hem de itibardan oluşan sözün gücünü akıllıca kullanabilmek demek. Ülkemizi tekrar güvenilir ve barışa katkı sunan bir uluslararası aktör yapacağız.

“İtibarlı bir ülke askeri veya ekonomik gücün ötesinde etkiye sahip olabilir”

“Uluslararası ilişkilerde en büyük güç, itibarlı olmanın, güvenilir olmanın verdiği güçtür. İtibarlı bir ülke askeri veya ekonomik gücünün çok daha ötesinde bir etki sahibi olabilir. İtibar, uluslararası hukuka saygılı olmakla kazanılır. Hep doğruyu, hep hakkı konuşmakla sağlanır. İyi bir diplomasi ve iyi bir siyasi diyalogla sağlanır. İtibar, iyi yönetilen bir ekonomiyle, hukuk devleti olmakla sağlanır. Kendi vatandaşına hukuksuzluk, haksızlık, adaletsizlik yapan bir ülke dünyada çıkıp da adaletten, hukuktan bahsedemez. Ciddiye almazlar sizi.

İtibar, istikrarlı bir duruşla, dostlarınıza güven veren uygulamalarla kazanılır. Kendi vatandaşına güven vererek, ekonomiyi güçlü tutarak kazanılır. Ders almak istemiyorlar ama kopya verelim. Uluslararası toplumda müttefiklik kurabilen, onları ikna edebilen, hatta iş birliği sağlayan ülke itibarlıdır.

‘F35 uçaklarımızı vermediniz, bari F16 verin’ diyor. 1 milyar 400 milyon dolar para vermişler, F35 uçağı yok. ‘Vermezsen o zaman S-400 alırım Rusya’dan’ diyor. ‘S400’ü aldım ama merak etmeyin kullanmam’ diyor Amerika’ya. Kapağını kaldırınca yaptırım geliyor; ‘Tamam kapağını açmam, depoda tutarım’ diyor. Bir gün “İkinci S400’ü alacağım’ diyor, öbür gün Biden’dan randevu gelir mi diye bekletmeye başlıyor. Memleketimizi gülünç duruma düşürüyor. Sürekli zikzak çizerek itibar kazanılmaz.

Afganistan’da önce ‘Kabil Havaalanı’nın savunmasına talibiz’ dedi. Demek ki Taliban’ı düşman görüyor ki havaalanını korumak istiyor. İki hafta sonra Taliban Afganistan’da yönetimi ele geçirince ‘Kabil Havaalanı’nı işletmeye talibim, çünkü Taliban’a meşruiyet kazandırmak lazım’ diyor. On beş gün önce düşman bellediğin, kendisine karşı havaalanını savunmak istediklerine on beş gün sonra meşruiyet kazandırmanın derdine düşüyor. Hicap duyuyorum. Taliban senin düşmanın mı, yoksa meşruiyet kazandırmak istediğin dostun mu? Bunu açıkla, ondan sonra dış politikanı oluştur.

“Mavi Vatan’a ne oldu?”

Bizim gemiler limanlara çekildi. Acaba devlet kayıtlarına alınmayan, baş başa yapılan gizli toplantılarda sözler mi verildi? Biden’la görüşüyor, baş başa, not tutulmuyor. Putin’le konuşuyor, ülkenin dışişleri bakanı heyette yok. Üstelik bu görüşmeler diğer ülkelerin mekanlarında yapılıyor. Bizim ülkemizin cumhurbaşkanı tek başına, mekân başka mekân ve bizde kaydı yok. Merak ediyorum: Mavi Vatan’a ne oldu? Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı savunmak, korumak zorundayız.”

Paylaşın