FT’den Çarpıcı Türkiye Analizi: 2023’e Kadar Seçim Olmayacak

İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden Financial Times, Türkiye üzerine yayınladığı son analizde, 2023’e kadar seçimin olmayacağı tahminine yer verdi. Analizde, Timothy Ash’ın görüşlerine de yer verilerek, “Muhalefet gerçekten kazanabileceklerinden emin. (İktidardaki) AKP giderek daha da umutsuz hale geliyor. Erdoğan’ın yanılabileceğini düşünüyorlar” ifadeleri kullanıldı. 

Analizde, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) son toplantısında, kalıcı refah düzeyinin sürdürülebilir olması için, “merkez bankası bağımsızlığı ve temkinli para ve maliye politikası” uygulanmasına yönelik çağrıda bulunduğu da yer aldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın enflasyondaki yükselişe ve TL’deki değer kaybına rağmen istediği faiz indirimlerine eylülde başlayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), , geçtiğimiz gün indirimlere beklentilerin ötesinde 200 baz puan ile devam etti. TCMB’nin söz konusu kararı ise hem bankaların tahminlerinde hem de dış basının gündeminde yer almayı sürdürüyor.

“Büyük para politikası yapıcısı olduğunu gösterdi”

İngiliz Financial Times gazetesi ise yatırımcıları da ilgilendiren ve çarpıcı yorumları içeren bir makale daha yayınladı. Analizde, “Bir hafta daha TL başka bir şok yaşadı. Merkez Bankası’nın politika faiz oranını 2 puan düşürmesinin ardından para birimi tarihin en düşük seviyesine geriledi. Merkez Bankası, faiz oranlarını yükseltmek yerine faiz indirimine giderek bunu dünyada gerçekleştiren tek büyük para politikası yapıcısı olduğunu gösterdi” denildi.

Yazının devamında, Perşembe günü alınan karar, finansal piyasalarda beklenenin en az iki katı büyüklüğündeydi. Son olaylar, değişimin sinyallerini veriyor. Yatırımcılar için ise soru şu: “Bu süreç ne kadar sürecek?” ifadelerine yer verildi.

Analizde “TÜSİAD, kalıcı refah düzeyinin sürdürülebilir olması için, “merkez bankası bağımsızlığı ve temkinli para ve maliye politikası” uygulanmasına yönelik çağrıda bulundu. TÜSİAD açıklaması aynı zamanda, Türkiye’nin önde gelen iş insanlarından Ömer Koç’un ülkedeki “yorucu” enflasyonu eleştirmesinin hemen ardından geldi” değerlendirmesi yapıldı.

Bu iki açıklama ise, “Her ikisi de Erdoğan’a ve yüksek faiz oranlarının enflasyona neden olduğu ve refahın yolunun krediye dayalı tüketimden geçtiği politik inançlarına üstü kapalı ancak sivri saldırılar olarak görülebilir. Aslında bu tür yorumlar yeni değil. Geçmişte de iş dünyasından benzer açıklamalar yapılmıştı. Ancak analistler, momentumun hükümet aleyhine hareket ettiğini ve gündemi muhalefetin belirlediğini söylüyor” şeklinde yorumlandı.

Makalede, BlueBay Asset Management’tan Timothy Ash’ın görüşlerine de yer verilerek, “Muhalefet gerçekten kazanabileceklerinden emin. (İktidardaki) AKP giderek daha da umutsuz hale geliyor. Erdoğan’ın yanılabileceğini düşünüyorlar” ifadeleri kullanıldı.

“2023’e kadar seçim olmayacak”

Analizde son olarak şu değerlendirmeler kaydedildi: “Son anketler, muhalefet partilerinin Erdoğan’ın AKP’si ve müttefikleri karşısında öne geçtiğini gösteriyor. 20 yıl önce göreve geldikten sonra Türkiye ekonomisini canlandırmak için çok şey yapan bir zamanların son derece popüler cumhurbaşkanı, ilacını bulmayı büyük ölçüde başaramadığı enflasyonun kurbanı olma riskiyle karşı karşıya. Analistler, hasarın seçmenler tarafından şiddetle hissedildiğini söylüyor. Ancak yatırımcılar, Erdoğan’ın yakın zamanda sahneyi terk edeceğini varsaymamalı. 2023’e kadar seçim olmayacak.”

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Kurmaylarına ‘Seçim’ Talimatı

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, kurmaylarına, “Ziyaret gerçekleştirdiğimiz kentlerde sandık güvenliği çalışmalarımızı parti örgütleriyle paylaşalım. Seçime her an hazırlıklı olmamız lazım. Gittiğiniz her yerde sorunlarla birlikte çözüm önerilerini de vatandaşa anlatın” talimatını verdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi (PM), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Edinilen bilgiye göre, PM üyelerine Merkez Bankası Şahap Kavcıoğlu ile yaptığı görüşmeyi anlatan Kılıçdaroğlu, “Gittik. Merkez Bankası kararlarının iktisadın gereklerine uygun şekilde alınması gerektiğini söyledik. Fakat Merkez Bankası Başkanı uygun olmayan bir karar aldı” diye konuştu.

Ekonomideki kötü gidişat ve enerji fiyatlarındaki hızlı artışları değerlendiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Ülke için bunlar daha iyi günler. Vatandaşı kapkara bir kış bekliyor” dedi.

“Asla yapmaması gereken bir şeydi”

CHP Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Ünal Çeviköz, dış politikadaki gelişmelere ilişkin bir sunum yaptı. Ardından konuşan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Osman Kavala’nın serbest bırakılması’ çağrısı yapan 10 büyükelçiye yönelik “Bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” ifadesini yorumladı. Kılıçdaroğlu, “Sorumluluk makamındaki birinin asla yapmaması gereken bir şeydi” değerlendirmesini yaptı.

“Seçime her an hazırlıklı olmamız lazım”

Cumhuriyet’ten Erdem Sevgi’nin haberine göre, partinin seçim güvenliğine yönelik hazırlıklarını yürüten CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel de yapılan çalışmalara ilişkin bilgi aktardı. Kılıçdaroğlu da, PM üyelerine, “Ziyaret gerçekleştirdiğimiz kentlerde sandık güvenliği çalışmalarımızı parti örgütleriyle paylaşalım. Seçime her an hazırlıklı olmamız lazım. Gittiğiniz her yerde sorunlarla birlikte çözüm önerilerini de vatandaşa anlatın” talimatını verdi.

Paylaşın

Ali Babacan: Hukuk Olmadan Ekonomi Düzelmez

Partisinin Aydın il binasının açılışında konuşan DEVA Partisi Lideri Babacan, “Hükûmet, güven olmadan ekonominin düzelmeyeceğini anlamıyor. Matematikte nasıl iki kere iki dört ederse, hukuk ve adalet olmadan ekonomi düzelmez. Bu kadar. Sayın Erdoğan zannediyor ki, ‘Talimat vereyim, Merkez Bankası faizi indirsin, enflasyon da piyasa faizleri de düşsün, ekonomi düzelsin’. Hayal, hayal…” dedi.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Aydın’da il binasının açılışında konuştu. Babacan’ın gündeminde ekonomik kriz vardı.

Konuşmasına, “Merkez Bankası faiz kararı açıklandı. Düzeltmek lazım; bu faiz kararı Merkez Bankası’nın falan değil, Sayın Erdoğan faiz kararı. Zaten uluslararası basın “Erdoğan’ın Merkez Bankası” diye haber yapmış. Gece yarısı kararlarıyla başkanı, başkan yardımcıları mevsimlik işçiye çevrilen bir kurumun bağımsızlığı ve itibarı olmaz.” ifadeleriyle başlayan Babacan, açıklamalarını şöyle sürdürdü;

“Döviz rezervi eksi 52 milyar dolara düştü. Döviz rezerviyle artık kuru kontrol edecek imkân kalmadı. Merkez Bankası’nın elinde bir tane enstrüman kaldı. O da gecelik faiz. Dişli sıyırdı. Araba kullananlar bilir; dişli döner ama sıyırdı mı çevirmek boşa. Araba gitmez. Merkez Bankası da Sayın Erdoğan’ın talimatlarıyla dişli sıyırmış durumda. Ne yapsalar fayda etmiyor. Faizi indiriyor, piyasa faizi yükseliyor. Faizi indiriyor, kur fırlıyor. Artık ellerinde hiçbir kontrol enstrümanı kalmadı.

Merkez Bankası geçen ay ve bu ay toplam üç puanlık faiz indirimi yaptı. Sonucu ne oldu? Dolar kuru 8.30’dan 9.30’a, 9.40’a, 9.50’ye çıktı. Partili medyada, Cumhurbaşkanlığının propaganda makinesi İletişim Merkezi midir, İletişim Başkanlığı mıdır nedir, orada hiç bahsetmiyorlar. Ama çok önemli bir gerçek oluştu: Hazine’nin borçlanma faizleri bir ay içerisinde yüzde 17,5’tan yüzde 20,5’a çıktı. Hem de uzun vadeli on yıllık faiz arttı. Üstelik bu, devletin ödediği faiz. Bu milletin, bu devletin bütçesinden ödediği faiz. Merkez Bankası’nın, Erdoğan’ın düşürdüğü faiz ise gecelik-haftalık Merkez Bankası’nın aldığı faiz. Sayın Erdoğan’ın tabiriyle, Merkez Bankası’nın faiz indiriminden en mutlu olanlar faizi alan yerli, yabancı insanlar.

FATF diye bir kurum var, kuruluşunda bizim de emeğimiz var. Uluslararası kara para, terörün finansmanıyla ilgili konularda izleme kurulu. Paydaşı olduğumuz, konsensüsle destek vererek kurdurduğumuz kurum dün Türkiye’yi kara para ve terörün finansmanı meselesinde gri listeye aldı. Beyaz listedeydik, gri listeye alındık. Bir sonraki kademe kara liste. Bu, Türkiye’nin itibarıyla ilgili son derece tehlikeli bir durum. Gri listeye alınan ülkelere sermaye akışı yavaşlar. Bu ülkeler ileride daha zor durumlarla karşı karşıya kalabilirler. Kendi vatandaşına şeffaf olmayan, hesap vermeyen hükûmet maalesef Türkiye’nin uluslararası alanda da itibarını zedeleyecek çok işler yapıyor. Bu da başlı başına ekonomimiz açısından başlı başına bir risk unsuru olarak listeye girdi.

“Hukuk olmadan ekonomi düzelmez”

Hükûmet, güven olmadan ekonominin düzelmeyeceğini anlamıyor. Matematikte nasıl iki kere iki dört ederse, hukuk ve adalet olmadan ekonomi düzelmez. Bu kadar. Sayın Erdoğan zannediyor ki, ‘Talimat vereyim, Merkez Bankası faizi indirsin, enflasyon da piyasa faizleri de düşsün, ekonomi düzelsin’. Hayal, hayal…

Geçtiğimiz gün Ankara’da gezerken bazı vatandaşlarımız eleştirilerini dile getirdi. Bizi hiç haber yapmayan televizyon kanalları haber yapmış. Bakın, partili basın mensupları, biz sizin partinizin liderine benzemeyiz. Bizim tüm vatandaşlarımız bize şıp diye ulaşabiliyor. Sözü olan ulaşır. Çünkü biz sokaktayız, pazardayız, çarşıdayız. Saraylara, külliyelere kapanıp yüzlerce koruma görevlisinin içinden iş yapmıyoruz. Partili medya mensubu arkadaşlar, buyurun Sayın Erdoğan’ı, Sayın Bahçeli’yi çıkarın sokaklara. Gezsinler, şöyle bir çarşı pazara girsinler. Niye gitmiyorlar? Bir gidip görsünler, fiyat etiketlerini görsünler. Vatandaşlarımızın iki küçük torbayı doldurmak için en az 100, 150, 200 lira verdiklerini görsünler. Basın onları çekmiyor, çünkü çıkamıyorlar.

AK Parti Genel Başkanı artık kırk yılda bir dışarı çıkıyor. Onda da yanındaki korumaları aşıp yanına yanaşabilen biri es kaza şikâyet etse ‘Açım’ dese, ‘Abartma, al keyif çayı iç’ oluyor. Milleti azarlıyor. Kimse merak etmesin. Biz sokakta, eleştirisini dillendiren vatandaşımızın da söz hakkına sonuna dek sahip çıkacağız. Özgürlük, bizi eleştirenlerin de özgürlüğüne saygı duymak demektir.”

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Can Kaybında Korkutan Artış

Kovid 19’da son 24 saatte 28 bin 192 yeni vaka tespit edilirken, 228 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “19 yaş ve altının vakalar içindeki oranı % 35,42. Fakat virüs, bu grupta genel olarak soruna yol açmıyor. Büyüklerimiz dikkatli olmalı” dedi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 363 bin 553 test yapılırken, 28 bin 192 yeni vaka tespit edildi. 228 kişi hayatını kaybederken, 30 bin 302 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan açıklama

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı;

“1 AYIN verilerine göre; yeni vakaların %1,38’i 0-4 yaş, %4,86’sı 5-9 yaş, %16,24’ü 10-14 yaş, %12,94’ü 15-19 yaş grubundan. Buna göre, 19 yaş ve altının vakalar içindeki oranı %35,42. Fakat virüs, bu grupta genel olarak soruna yol açmıyor. Büyüklerimiz dikkatli olmalı.”

Bakanlığın açıkladığı 21 Ekim Perşembe gününe ait verilere göre, 28 bin 465 vaka tespit edilirken 198 kişi hayatını kaybetmişti. Dün, 362 bin 213 test yapılmış ve 29 bin 160 kişi sağlığına kavuşmuştu.

Paylaşın

Akşener’den Erdoğan’a Kendi Sözleriyle Yanıt!

Erdoğan’ın “Sosyal medya mecraları bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de devletlerin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir” sözlerine yanıt veren Akşener, “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de ülkemizin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın ev sahipliğini yaptığı İstanbul’da düzenlenen “Türk Konseyi Medya Forumu”na bir video mesaj göndererek katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, “Sosyal medya mecraları bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de devletlerin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir” dedi. İletişim konusunda milliliği işaret eden Erdoğan, “Nasıl savunma sanayii ve askeri konularda tamamen yabancılara bel bağlamıyorsak, iletişim meselesini de başkalarına havale edemeyiz. Oryantalist bakış açısıyla sürekli bizlere insan hakları, demokrasi ve özgürlük dersi verenlerin vicdan ve meslek ahlakına güvenemeyiz” diye konuştu.

“Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi…”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini alıntılayan İYİ Parti lideri Meral Akşener ise, şu ifadeleri kullandı: Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi bugün hem demokrasiyi hem toplumsal barışı hem de ülkemizin milli güvenliğini tehdit eder konuma gelmiştir.

Paylaşın

HDP, Üçüncü İttifak İçin Çalışmalarını Hızlandırdı

Birçok parti ve Sivil Toplum Kuruluşu (STK) ile görüşmelerini sürdüren Halkların Demokratik Partisi (HDP),  ‘Demokrasi İttifakı’ için çalışmalarını hızlandırdı. HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan da, bu çerçevede, partisinin Cumhurbaşkanlığı adaylığında izleyeceği yolu anlattı.

HDP, 27 Ekim’de yayımladığı ‘Tutum Belgesi’nin (deklarasyon) üzerinden 3 haftayı aşkın bir süre geçti. Deklarasyon, 2023 seçimleri öncesi ve sonrasına dönük bir yol haritasını esas alıyor.

Deklarasyonda, Kürt sorunu ve cumhurbaşkanlığı seçimi başta olmak üzere Türkiye’nin kronik sorunlarının çözümü için tüm toplumsal taraf ve siyasi aktörlerle görüşmeye, müzakere ve ortak yönetime hazır olduğunun mesajı verildi.

11 maddeden oluşan deklarasyonda aynı zamanda gelecek döneme ilişkin yani milletvekilliği seçimine yönelik ittifak tartışmalarına nokta koyulurken ‘Demokrasi İttifakı’ olarak değerlendirilen üçüncü ittifaka vurgu yapıldı.

Independent Türkçe’den Abdulhakim Günaydın’ın haberine göre; HDP, ittifak zeminini açmak için siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları dahil onlarca görüşme gerçekleştirdi. İttifak zeminini bulmak için süren görüşmelerin toplumun geniş kesimleriyle devam edileceği belirtildi.

HDP’nin STK ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonu Sorumlusu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan, konuya ilişkin Independent Türkçe’ye açıklamalarda bulundu.

Deklarasyon çerçevesinde şimdiye kadar onlarca siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmeler gerçekleştirdiklerini kaydeden Bakırhan, “Aydın, yazar ve sanatçılarla yuvarlak masa toplantıları yapacağız” dedi.

Ankara’da DEVA, Gelecek, Saadet ve Sol Parti dahil İHD, TİHV, KESK ve DİSK gibi emekçi meslek örgütleriyle de bir araya geldiklerini aktaran Bakırhan, “Daha önce Alevi örgütleri ve Kürdistani Partilerle görüşmelerimiz oldu. Dün İstanbul’da Türkiye Komünist Partisi (TKP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Toplumsal Özgürlük Partisi, Kaldıraç çevresiyle görüştük” dedi.

Devam eden görüşmelerde Emek Partisi, Sosyalist Meclisler Federasyonu ve Emekçi Hareket Partisi ile bir araya geleceklerini ifade eden Bakırhan, “Yine bu çerçevede aydın, yazar ve sanatçılarla yuvarlak masa toplantıları yapacağız. Üç tane miting planlandı. İlki Ağrı’da yapıldı. Tabanımızdan halk toplantılarına kadar siyasal ve toplumsal çevrelerle görüşmelerimiz devam edecek” bilgisini paylaştı.

“Tutum belgesi bir müzakere metnidir”

İttifak çalışmaları kapsamında gittikleri her yerden olumlu tepkiler aldıklarını dile getiren Bakırhan, görüşmelerde kimi başlıklara ilişkin birtakım önerilerde bulunulduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Önerilerin tamamını not ettik. Bu notları genel kurullarımızda değerlendireceğiz. Olumsuz bir şey almadık çünkü tutum belgesinin dili kapsayıcıydı ve çok hassas bir şekilde hazırlandı. En uçtaki ile empati kurulacak bir dil ile yazıldı. Zaten HDP’nin misyonu da budur. Meseleleri müzakere yoluyla çözmeye dönük bir siyaset izliyor. Tutum belgesi zaten bir müzakere metnidir. Önümüzdeki dönemde seçim süreci dahil yapacağımız işbirlikleri ve etkinlerin hepsini bu 11 madde ele aldık. En çok merak edilen konulardan birisi de seçim ittifaklarıyla ilgili tavrımızdı. Deklarasyonda buna çok net bir cevap var.”

“Adayın ilkelerimize yaklaşımını dikkate alacağız”

Bakırhan, HDP’nin parlamento seçimlerinde en geniş demokrasi ittifakı sağlamak için program dahilinde çalışmalarını aksatmadan devam ettiğini belirtti.

“Mevcut iki ittifaktan da beklentilerinin olmadığını, üçüncü bir ittifak şeklinde seçimlere gireceklerini ifade eden Bakırhan, tutum belgesindeki ilkelerin cumhurbaşkanlığı seçiminde kendileri için esas olacağını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:”Adayın kim olacağı çok önemli değil, önemli olan aday olacak kişinin açıkladığımız ilkelere nasıl yaklaştığıdır. Yol haritasında ortaya koyduğumuz ilkeler çok nettir. Kürt sorunun demokratik yollarla çözümü, anadilde eğitim, kayyumlar, çevre, doğa, gençlik ve İstanbul Sözleşmesi gibi birkaç madde var. Dolayısıyla adayın ilkelerimize yaklaşımını dikkate alacağız. Belgeyi esas alıyoruz. Bizim için önemli olan odur.”

“Bu durumda ‘Demokrasi İttifakı’nın bir cumhurbaşkanı adayı olmayacak diyebilir miyiz?” sorusuna Tuncer Bakırhan’ın yanıtı şöyle oldu: Bir adayımız olsun veya olmasın tartışmalarına girmedik. Seçim sürecinde nasıl bir tavır alacağımıza kurullarımız karar verecek. Ama aday olacaklar için ilkelerimiz bellidir. Bu ilkeler çerçevesinde ne düşüneceğine bakacağız.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Adaylık Açıklaması: Ona İttifak Karar Verecek

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin, “Ona ittifak karar verecek. Biz bir araya gelen zaman zaman istişare eden bir ittifakız. Dolayısıyla bizim kalkıp da ittifakın diğer bileşenlerini tamamen devre dışı bırakıp ben cumhurbaşkanı adayı olacağım diye ortaya çıkmak gibi bir anlayışımız yok. Oturulur, karar verilir ona göre bir yol haritası belirlenir” açıklamasında bulundu.

Muhtarlar, sivil toplum kuruluşları, esnaf ve vatandaşla buluşmak üzere Kars’a giden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. T24’ten Eray Görgülü’nün haberine göre, Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 büyükelçinin Osman Kavala çağrısına verdiği “Bu Soros artığını savunanlar, bunu nasıl bıraktırırız gayreti içindeler. Bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” yanıtıyla ilgili soru üzerine şunları söyledi:

“Gazeteci Erdoğan’a şu soru soruyu sordu mu acaba? Siz Soros’la hangi gerekçeyle fotoğraf çektirdiniz ve aynı masaya oturdunuz? En büyük Sorosçu Erdoğan’dır. Soros’la masaya oturdu. Onunla kim bilir ne pazarlıklar yaptı? Erdoğan’ın, Soros’la masaya niçin oturduğunu, hangi gerekçeyle oturduğunu çıkıp millete anlatması lazım. Dışarıdan Türkiye’ye müdahaleyi doğru bulmam. Biz kendi sorunumuzu kendimiz çözeriz. Nitekim bu ülkeye demokrasiyi ilk seçimlerde getireceğiz. Bunu bütün dünya, batısı da doğusu da bu gerçeği görecekler.”

“Erdoğan onları benim külahıma anlatsın”

Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın “siyasi cinayetler işlenebilir” iddiası ile ilgili “Tamamen deli saçması. İspatlamakla yükümlüsün” sözlerine de yanıt verdi. Savcılığa bu konuda dilekçe verdiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Erdoğan, hangi gerekçeyle Meral Akşener’i ve beni tehdit etti? ‘İktidara talip olmaktan vazgeçin’ dedi. Önce bunun yanıtını alması lazım savcılık. Bunun yanıtını aldıktan sonra biz gerekli cevabı veririz. Çünkü tehdidi yapan ben değilim. Tehdidi yapan devletin bir numarası. Milli İstihbarat ona bağlı, emniyet istihbarat ona bağlı. Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ona bağlı. O kişi tehdit ediyor. Sayın Meral Akşener’i tehdit ediyor. ‘Dur daha başına neler gelecek’ diyor, ne demek bu? Beni tehdit ediyor.”

Çubuk’ta kendisine yönelik linç girişimini de hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Kim yaptı bu linç girişimini? Sorguladın mı, sorgulamadın. Devletin derinliklerinde kim karıştırıyor bu olayları? Neden ağır cezada yargılanmıyor bu insanlar da neden Çubuk’taki mahkemede yargılanıyor? Erdoğan onları benim külahıma anlatsın.”

18 Ekim’de iki kriter: Suç ve kanuna aykırılık

Kılıçdaroğlu, suç işleyen ve hukuka aykırı işlemlere imza atan bürokratlara yaptığı “18 Ekim milat” uyarısına da açıklık getirdi. Söz konusu miladın Anayasa’da konusu suç olan işleri kapsamadığını belirten ve “Benim affetme yetkim yok” diyen Kılıçdaroğlu, 18 Ekim tarihinin konusu suç olmayan ancak kurallara aykırılık taşıyan iş ve işlemler için belirlediklerinin altını çizdi. Kılıçdaroğlu, 18 Ekim ile ilgili soruya şu yanıtı verdi:

“İktidara geldiğimizde onların hepsini yapacağız. Siz de göreceksiniz. Adaleti getireceğiz. Altını özenle çizeyim. Suç işleyen, konusu suç olan. Çünkü Anayasa’da ‘konusu suç olan bir işi emir gelse dahi yapmayacaksınız’ diyor. Konusu suç olan, konusu suç olduğu halde yukarıdan gelen talimatın gereğini yapan zaten suç işlemiş olur. Konusu suç teşkil edenler hariç. Çünkü benim affetme yetkim yok. Onun için özel bir yasa çıkması lazım. İki şey var. Bir, kanuna aykırılık, suç değil. Kanuna aykırılık varsa yazılı talimat alırsa yapmak zorunda zaten. Dolayısıyla buna bir şey diyemeyiz. Onun için 18 Ekim’i koyduk. ‘Şunu şuraya götür’ diyor. Götürmesinin kamu açısından bir sürü sıkıntısı var. ‘Bu doğru değildir’ diyor, yazılı talimat veriyor ‘yapacaksın’ diyor. Bu, konusu suç değil ama kurallara aykırı bir iş. Dolayısıyla yasa yapacaksın diyor memura, yazılı talimat geldiği için senin hakkında hiçbir şey yapılmaz. Ama konusu suç ise, o Anayasa’da yer alıyor, o talimat gelsin gelmesin işlenmişse gereği yapılır.”
‘Milletin sırtına binmişler, kene gibi milletin kanını emiyorlar’

Kılıçdaroğlu, erken seçim çağrılarına yönelik bir soru üzerine de şunları söyledi:

“Biz çağrıyı Erdoğan gitsin diye yapmıyoruz. Biz çağrıyı milletin sırtına daha ağır yükler gelmesin diye Erdoğan’ı kurtarmak için yapıyoruz. Yani milletin sırtına binmişler. Kene gibi milletin kanını emiyorlar. Saray ve şürekası perişan ettiler milleti. Dolar bazında ihale veren, devlete dolarla borç veren insanların tamamı kazandı. Köprüden, yoldan, tünelden geçen, dolarla bu işten gelir elde edenlerin tamamı kazandı. Kaybeden kim? Bu ülkenin fakir fukarası, çiftçiden emeklisine, sanayicisine kadar herkes kaybetti. Bu, nereye kadar götürecek ülkeyi? Tam bir felakete götürüyor. Bir ekonomik buhran giderek derinleşiyor. Biz aslında dediğim gibi toplum daha büyük maliyetlere katlanmasın diye, yoksa geçen her gün zaten bizim lehimize, onun lehine değil. Biz bunun da farkındayız ama biz Erdoğan’ı değil ülkeyi düşünüyoruz. O ise sadece sarayı düşünüyor. Ben burada oturayım, ne kadar uzun süre oturursam o kadar daha zenginleşirim diyor. Ben zenginleşirim, çoluğum çocuğum zenginleşir, bizim çevremiz zenginleşir, onun da amacı o. Çünkü Erdoğan ve çevresi devleti soyulacak organ olarak görüyorlar. Ne kadar çok soygun yaparlarsa o kadar amaçlarına ulaşmış olacaklar.”

Adaylık yanıtı: Ona ittifak karar verecek

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin soru üzerine de, “Ona ittifak karar verecek. Biz bir araya gelen zaman zaman istişare eden bir ittifakız. Dolayısıyla bizim kalkıp da ittifakın diğer bileşenlerini tamamen devre dışı bırakıp ben cumhurbaşkanı adayı olacağım diye ortaya çıkmak gibi bir anlayışımız yok. Oturulur, karar verilir ona göre bir yol haritası belirlenir” yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, 2023 seçimlerine “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” vaadiyle gitmeye hazırlanan 6 muhalefet partisinin ortak çalışması sonucunda liderlerin bir araya gelip gelmeyeceğine yönelik soru üzerine de, “Görüşmeye bağlı, önce bir ilkelerin netleşmesi ve kabulü gerekiyor. Netleştikten sonra, liderler bir araya gelip bunu imzalasınlar mı, yoksa genel başkan yardımcıları bunu bir araya gelip imzalasınlar mı? O aşamada oturulur konuşulur” ifadesini kullandı.

“Yetkiyi bir kişiye vermişler, bu saatten sonra olmaz”

İktidarın mevcut sistemin eksiklerini giderecek şekilde meclisin güçlendirilmesine yönelik bir çalışma yapması halinde buna destek verip vermeyecekleri sorusu ile ilgili “Otoriter bir yapıyla aynı masaya oturmayız” diyen. Kılıçdaroğlu, revizyon olasılığı görüp görmediğine ilişkin de şöyle konuştu:

“Neyini revizyon edecekler? Bütün yetkiyi zaten bir kişiye vermişler. O bir kişinin talimatı Bahçeli için de geçerli, MHP’li milletvekilleri için de AK Parti milletvekilleri için de geçerli. Bunların bir düşünce üretme kapasiteleri artık yok. Bu saatten sonra olamaz zaten. Yetki oraya verilmiş. Yetkilerini belki az bulup, parlamentonun yetkilerini biraz daha nasıl kısıtlayabiliriz diye düşünebilirler. Belki böyle bir düzenleme getirebilirler. Ona da Bahçeli ne der bilmiyorum.”

“Tezkereyi MYK’da görüşeceğiz”

Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon için Cumhurbaşkanı’na verilen yetkinin iki yıl daha uzatılmasını öngören ve TBMM Başkanlığına sunulan Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ile ilgili soru üzerine de, “Daha henüz MYK’da görüşmedik. Daha vaktimiz var, yeni geldi. Ayak üstü bir görüştük. İçeriğini sordum arkadaşlara. Bir önceki tezkereden farklılık var mı yok mu? MYK’da görüşeceğiz, tavrımızı belirleyeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin tezkereyi iç politika malzemesi yapmak istediği eleştirileri ile ilgili de, şöyle konuştu:

“AK Parti’nin ne yapacağından çok Erdoğan’ın ne yapacağını sormak lazım. Çünkü AK parti diye bir parti yok aslında. Bir kişi var orada. Orada AK Parti sırasında oturan milletvekillerinin bu bir kişiye itiraz etme, düşüncelerini ifade etme şansları zaten yok. Dolayısıyla o çerçevede bakmak lazım. Erdoğan ne yapar, Erdoğan’ın ne yapacağını kimse bilmez. Çünkü sağlıklı bir yönetim anlayışına sahip değil. Ne yapacağını kimse bilmiyor?”
Kılıçdaroğlu, Kars ziyareti çerçevesinde vatandaşın nasıl bir mesaj verdiği sorusunu da, “Bir an önce iktidara gelin ve bizi kurtarın” şeklinde yanıtladı.

Paylaşın

Saadet Partisi’nden Merkez Bankası Videosu: Game Over

Saadet Partisi Ankara İl Başkanlığı, sosyal medya üzerinden “Kırmızı ışık, yeşil ışık… Economy Game, ilk oyunuyla karşınızda” ifadeleriyle paylaştığı video ile Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın faiz kararını eleştirdi.

Haber Merkezi / Netflix dizisi Squid Game göndermeli videoda, görevden alınan Merkez Bankası başkanları Murat Çetinkaya, Murat Uysal, Naci Ağbal ve yeni Başkan Şahap Kavcıoğlu ile görevinden istifa eden eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıklamaları ve dolar/TL kurunun yükselişi eş zamanlı olarak yer aldı. Videonun sonunda ise doların son geldiği 9.49 kuru ve ‘Game Over’ ifadelerine yer verildi.

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), gün içerisinde faiz kararını açıklamıştı. MB, politika faizini yüzde 18’den yüzde 16’ya indirmesiyle, yükselişe geçen Dolar ve Euro kuru, rekor kırmıştı. MB, enflasyonun yüzde 20’ye yaklaşmasına rağmen 23 Eylül’de 100 baz puan faiz indirmişti.

Dolar/TL’de bugün görülen yeni zirveyle, 5 Eylül 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı onayıyla açıklanan Hazine ve Maliye Bakanlığı imzalı Orta Vadeli Program’da (OVP) 2022 yılı için öngörülen ortalama 9,27’lik beklenti de şimdiden aşılmış oldu.

Paylaşın

DEVA Lideri Babacan: MB Faizi İndirse De Bindirse De Boş

Partisinin Bayraklı ilçe kongresinde konuşan DEVA Lideri Babacan, “Ülkedeki bütün hukuksuzluğun, yanlışların, ekonomiyle ilgili bütün hataların telafisini Merkez Bankası’nın sadece ve sadece faiz politikasıyla düzeltmesi mümkün değil. Faizi indirse de bindirse de sabit tutsa da boş. Hiçbiri işe yaramayacak. Merkez Bankası’nın öncelikle bağımsız olması lazım. Sadece fiyat istikrarını önceleyen bir tutum elde etmesi lazım.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İzmir’de partisinin Bayraklı ilçe kongresinde yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasına, “Merkez Bankası tek kolu kırılmış, tek kolla mücadele etmeye çalışan yalnız bir kurum. Merkez Bankası’nın en önemli iki aracı döviz rezervi ve faiz politikasıdır. Döviz rezervleri eksi 52 milyar dolara düşmüş, yani artık döviz satışıyla kuru kontrol etme imkânı yok. Geriye faiz kaldı. Ülkedeki bütün hukuksuzluğun, yanlışların, ekonomiyle ilgili bütün hataların telafisini Merkez Bankası’nın sadece ve sadece faiz politikasıyla düzeltmesi mümkün değil. Faizi indirse de bindirse de sabit tutsa da boş. Hiçbiri işe yaramayacak. Merkez Bankası’nın öncelikle bağımsız olması lazım. Sadece fiyat istikrarını önceleyen bir tutum elde etmesi lazım.” ifadeleriyle başlayan Babacan, açıklamalarının devamında şunları söyledi;

“Dört yıllığına atanan bir Merkez Bankası Başkanı’nı üç dört ayda görevden alıp başkasını koyarsanız, o Merkez Bankası başkanının söylediği lafa hiç kimse itibar etmez. Merkez Bankası Başkanı çıkıyor, konuşuyor: ‘Şunu şöyle, bunu böyle yapacağız’. Ya senin yarın görevde olacağının garantisi yok. Belki yarın gideceksin. Ne söylesen boş.”

Zannediyorlar ki ‘Talimat verirsek, Merkez Bankası faizi indirirse ülkede faizler inecek’. Siz bu kafayla bunu rüyanızda görürsünüz, yapamazsınız. Hükûmet yüksek faizi mi tercih edecek, yüksek kuru mu? Bu iki kötüden birini tercih etmek zorunda kalmak, buraya sıkışmak sadece kötü yönetimin sonucu.

Merkez Bankası Başkanı veya Para Politikası Kurulu üyeleri Cumhurbaşkanı’nın yanlış politikalarına mazeret üretme, kılıf giydirme, gerekçe uydurma derdine düştüklerinde o kurum bitmiştir. Konuşmak zorunda değilsin, yanlışı savunmak zorunda hiç değilsin. Hiç olmazsa temsil ettiğin kurumun azıcık kalmış olan itibarını korumaya çalış. Onu da yapmıyorlar, herkes bir hesap içinde. Hiç kimse vatandaşın hesabının peşinde değil, herkes kendi hesabının peşinde.

“İktidar, gençlerin yarınlarını karartıyor”

“Batılı, Japon, Koreli, Singapurlu gençler yeni dünyanın, yarınların tasarımlarını yaparken, bizim ülkemizin gençleri ‘Karnımı nasıl doyururum’ derdinde. Elin Batılısı, Asyalısı, bizim gençlerimizden daha zeki, daha kabiliyetli de onun için mi daha iyi hayatlar yaşayabiliyor? Hayır, onlara sunulan imkanlar daha fazla. Aradaki fark, nitelikli eğitime, teknolojiye erişimdir. Aradaki fark, o ülkenin parasının satın alma gücüdür. Aradaki fark, özgürce düşünme ve düşündüğünü ifade edebilmektir. Aradaki fark, bu ülkedeki gençlere katma değer üretme fırsatını vermeyen zihniyettir. Teknolojiye, dil eğitimine, nitelikli eğitime önem vermeyen bu iktidar gençlerin yarınlarını karartıyor. Bu bir kader değil. Bu kötü tabloyu değiştireceğiz.

MacBook bilgisayar fiyatları açıklandı. Normal ülkelerde bilgisayar gençler için lüks değil. Ülkemizdeki öyle pahalı ki gençler alabilmeyi artık ancak hayal ediyor. Amerikalı bir gencin, ortalama gelir seviyesiyle alabildiği bir bilgisayarı Türkiye’de 40 bin liraya piyasaya çıkartıyorlar.Gençlerin, bırakın bilgisayar almayı, en önemli dertleri barınma ve gıda ihtiyacını temin edecek bir harçlık.

Adalet sadece yargının hızlı ve tarafsız çalışması değildir. Aynı zamanda sosyal adalettir. Öğrencilerin okurken; gençlerin iş ararken, çalışırken fırsat eşitliğidir. Toplumun adalete, hukuka, eşitliğe susamış bütün kesimlerinin, eşit söz hakkına sahip olacağı bir Türkiye’yi hedefliyoruz.Çünkü bu ülkenin insanları, eğitimde, sosyal yardımlarda, iş hayatında, hukukta, eşit vatandaşlık ilkesini görmek istiyor. Bu ülkenin insanları, hangi ailede, hangi gelir grubunda, hangi dilde, hangi dinde doğarsa doğsun, hayatın her alanında eşit fırsatlara sahip olmayı hak ediyor.

Biz bu topraklarda eşit vatandaşlığı hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Hiç kimsenin, yaşam tarzı, inancı, etnik kimliği, dili, cinsiyeti nedeniyle ötekileştirilmediği bir Türkiye hayal ediyoruz. Devletin her bir vatandaşına eşit yakınlıkta olması gerektiğini savunuyoruz. Kamuda işe alımda, yükseltmelerde, üst düzey görevlerde kişilerin ne etnik kökenine ne memleketine ne dinine ne mezhebine bakılmaması gerektiğini söylüyoruz.”

Paylaşın

Kovid 19’da Son Veriler Açıklandı: Bakan Koca’dan Uyarı

Kovid 19’da son 24 saatte 28 bin 465 yeni vaka tespit edilirken, 198 kişi hayatını kaybetti. Verileri yorumlayan Bakan Koca, “Toplum bağışıklığı elde edilene kadar maalesef yayılım devam edecek. Şu an, aşılanma oranının seviyesi aşı olmayanlar için güvence değildir. “Nasılsa başkaları aşı oldu ben olmasam da olur” düşüncesi yanlıştır. Aşı, birinci derecede, aşı olan kişileri koruyor” dedi.

Haber Merkezi / Sağlık Bakanlığı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye’deki seyrine ilişkin olarak yeni verileri yayınladı. Açıklanan verilere göre, son 24 saatte, 362 bin 213 test yapılırken, 28 bin 465 yeni vaka tespit edildi. 198 kişi hayatını kaybederken, 29 bin 160 kişi sağlığına kavuştu.

Bakan Koca’dan açıklama

Güncel verilerle ilgili değerlendirmesini sosyal medya hesabından paylaşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şu ifadeleri kullandı;

“Vakaların yaş ortalaması düştü. Artık yarıya yakını 30 yaş altında. Aşılama sonucunda hastane kapasitemiz zorlanmıyor. Yoğun bakım üniteleri ile servislerde yatan Covid-19 hastalarının çoğunluğunu halen yaşlılar ve kronik hastalığı olanlar oluşturuyor.

Gençler çok daha az oranda hasta olsalar da büyüklerine karşı sorumlulukları var. Yeni dönemde virüsün daha ziyade gençler üzerinden yayıldığı biliniyor. Bu nedenle, hem sağlıklı bir eğitim ortamı oluşturmak hem de aile çevrelerini korumak için aşılarını yaptırmalıdırlar.

65 yaş üstü, salgının ilk döneminde kısıtlamalara ciddiyetle uydu. Şu anda bir kısıtlama bulunmuyor ama risk grubunda olduklarını unutmamalıdırlar. Aşılarını tamamlamaları ise hayati derecede önemlidir. Aşı, eğer tamamlanmamış ise sağlayacağı koruma sınırlıdır.

Toplum bağışıklığı elde edilene kadar maalesef yayılım devam edecek. Şu an, aşılanma oranının seviyesi aşı olmayanlar için güvence değildir. “Nasılsa başkaları aşı oldu ben olmasam da olur” düşüncesi yanlıştır. Aşı, birinci derecede, aşı olan kişileri koruyor.

İkinci doz ve hatırlatma dozu aşılarının zamanı gelen çok sayıda vatandaşımız var. Vakit kaybetmeden aşılarını tamamlamaları gerekmektedir. Bu, önce kendileri sonra tüm toplum için hayati önemde bir davranıştır. Salgınla mücadelede sağlığınız için kararlı ve ısrarcıyız.

Aşılamada son durum

Verilerde, aşılamada önde giden illere de yer verildi. Bakanlığın tablosuna göre yüzde 81,7 ile Türkiye’de en çok aşılamanın gerçekleştirildiği Ordu’yu Muğla, Kırklareli, Amasya, Çanakkale, Eskişehir, Osmaniye, Balıkesir, Edirne ve Burdur takip etti. Bakanlığın tablosuna göre Türkiye’de en az aşılamanın gerçekleştirildiği Şanlıurfa’yı sırasıyla Batman, Diyarbakır, Muş, Siirt, Mardin, Bitlis, Bingöl, Ağrı ve Bayburt takip etti.

Paylaşın