Ekrem İmamoğlu Ve Murat Kurum’dan Sürpriz Görüşme

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum Ankara’da sürpriz bir görüşme gerçekleştirdi.

Her iki tarafın ofisinden de daha önceden duyurulmayan görüşmenin yaklaşık 1,5 saat sürdüğü belirtildi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabından görüşmeye ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Murat Kurum ile İstanbul’un, bakanlığın görev alanındaki konuları üzerine yararlı ve verimli bir görüşme yaptık.”

Bakan Murat Kurum da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nu bakanlığımızda kabul ettik. Bakanlık olarak çok önemsediğimiz İstanbul’umuzun depreme hazırlığı kapsamında kentsel dönüşüm ile İstanbul ve Boğaz’ın doğal zenginliğinin korunması konularında görüş alışverişinde bulunduk. Yerel yönetimlerle istişarelerimiz devam edecek” dedi.

31 Mart yerel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İBB adayı Ekrem İmamoğlu yüzde 51,14 oyla yeniden başkan seçilmiş, AK Parti’nin adayı Murat Kurum’un oy oranı ise yüzde 39,59’da kalmıştı. İstanbul seçimlerini İmamoğlu’nun kazanmasından sonra Murat Kurum 2 Temmuz 2024 tarihinde yeniden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olarak atanmıştı.

Paylaşın

“İkinci Kobani Davası” 5 Kasım’a Ertelendi

Halkların Demokratik Partili (HDP) 5 siyasetçi hakkında 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet ile 19 bin 680’er yıl hapis cezası istenen “İkinci Kobani Davası” 5 Kasım’a ertelendi.

Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Kobani’ye dönük saldırıları sonrası 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen eylemler gerekçe gösterilerek HDP eski milletvekilleri Hüda Kaya, Serpil Kemalbay, Fatma Kurtulan, Garo Paylan ve Pero Dündar hakkında açılan davanın ilk duruşması Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Sincan Cezaevi Kampusu’ndaki salonda yapılan duruşmaya, tahliye edilen siyasetçi Hüda Kaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Siyasetçilerin avukatları da duruşmada hazır bulundu. Duruşmaya ayrıca İçişleri Bakanlığı, İstanbul Valiliği ve pek çok devlet kurumunun avukatları da katıldı.

Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre mahkeme heyeti; MİT, Diyanet İşleri Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yanı sıra pek çok bakanlık ve kurumun davaya katılma talibinde bulunduğunu açıkladı. İddia makamının talepleri sonrası söz alan Hüda Kaya iddiaların asılsız olduğunu, davanın da hukuka aykırı olduğunu dile getirdi. Siyasetçilerin avukatları da benzer beyanlarda bulundu.

Savunmaların ardından ara karar oluşturan mahkeme, Kaya’ya dönük devam eden adli kontrol uygulamasının kaldırılması talebini reddetti. Bakanlık ve diğer kurumların katılma talebini kabul eden mahkeme heyetisiyasetçi Serpil Kemalbay’ın Türkiye’ye iade  edilmesi için prosedürlerin yerine getirilmesine karar verdi. Duruşma 5 Kasım’a ertelendi.

Kobanê Davası’nın 16 Mayıs’ta görülen karar duruşmasından beş gün sonra eski HDP milletvekilleri Hüda Kaya, Fatma Kurtulan, Garo Paylan, Pero Dündar ve Serpil Kemalbay hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame 21 Mayıs’ta Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Eski vekiller hakkında 38’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.

Paylaşın

Erdoğan’dan Muhalefete Sert Eleştiriler

AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Erdoğan, muhalefete sert sözlerle yüklenerek, “Kendi siyasi çıkarları dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyorlar. Değiştik normalleştik dediler ama millete ve 28 milyonun iradesine hakaret eden bir şahsı İzmir’de onur konuğu olarak baş köşeye oturttular” dedi ve ekledi:

“İnsanda biraz mahcubiyet duygusu olur. İnsanda biraz hakaret ve düşünceyi ayıracak kadar feraset olur. Bunun adı tutarsızlıktır, tek parti kodlarına geri dönmektir. Bunu ne bize ne de millete yutturamazsınız. Millet ne dediğinize değil ne yaptığınıza bakar. O fotoğraf Türk siyaseti ve Türk demokrasisine yakışmamıştır. Gölge düşürmüştür. CHP lideri Özel’in millete bir özür borcu olduğuna inanıyoruz.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Partimizin içine nifak tohumları eklenmek istedi. İçeriden ve dışarıdan kendini ülkenin sahibi gören elitlerden, istihbarat örgütlerinden nice saldırılar geldi. Milletimizi birbirine düşürmek sokakları karıştırmak için her oyunu denediler. Allah’a hamd olsun tüm bu saldırıları püskürttük.

Her zaman Allah bize yeter, millet bize yeter dedik. Bugüne kadar alnımız ak, başımız dik bir şekilde yürüdük. Akrebin kıskacında yoğrularak bugünlere geldik. Tarihin en büyük kalkınma atılımını yaptık. Vatan toprağının her karışında insanımızın hayatına dokunan hizmetlerimiz var.

Biz bu ülkeyle kader ortaklığı yapmış Türkiye sevdalısı bir kadroyuz. Milletin derdi bizim derdimizdir. Milletimizin sıkıntısı bizim sıkıntımızdır. Biz dertliyiz ya, biz dertliyiz. Bizim bu millete aşkımız var. İşte bu aşkımız bizi hep dertli yapıyor ve dertli olarak bu yollarda yürüyoruz.

İzmir Körfezi’nde kirlilik nedeniyle balıklar nefes alamıyor. Koltuk kavgası veriyorlar. İşte bizim eserimiz diye millete gösterecekleri tek bir eseri yok. Bunun yerine kavga var, didişme var, ayak oyunları var. Kendi siyasi çıkarları dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyorlar. Değiştik normalleştik dediler ama millete ve 28 milyonun iradesine hakaret eden bir şahsı İzmir’de onur konuğu olarak baş köşeye oturttular.

“Özel’in millete bir özür borcu var”

İnsanda biraz mahcubiyet duygusu olur. İnsanda biraz hakaret ve düşünceyi ayıracak kadar feraset olur. Bunun adı tutarsızlıktır, tek parti kodlarına geri dönmektir. Bunu ne bize ne de millete yutturamazsınız. Millet ne dediğinize değil ne yaptığınıza bakar. O fotoğraf Türk siyaseti ve Türk demokrasisine yakışmamıştır. Gölge düşürmüştür. CHP lideri Özel’in millete bir özür borcu olduğuna inanıyoruz.

Muhalefet neyle uğraşırsa uğraşsın, bizim gündemimizde enflasyonu tek haneye düşürmek var. Kongre sürecimize başladık. Milletin kapısını yine çalacağız. Milletimizin terazisinde kendimizi tartacağız. 8.Büyük Kongre maratonumuzu yeni bir atılımın vesilesi haline dönüştürmek arzusundayız.

AK Parti sıradan bir parti değildir. AK Parti Türk siyasetini temsil eden en büyük harekettir. Toplumu referans alan değişimin dinamiklerini yönetmemiz gerekiyor. Türkiye’nin en dinamik partisi olarak bunu yapacağımızdan hiç şüphe duymuyorum. Sizlerden arzum fitne tüccarlarına lütfen hiç kulak asmayın. ”

Paylaşın

Reuters’tan Dikkat Çeken “Türkiye Ekonomisi” Analizi

Reuters, yoksulluğun artarak devam ettiği ve geniş kesimlerin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı Türkiye için dikkat çeken bir analiz habere yer verdi.

Birleşik Krallık merkezli haber ajansı Reuters, Türkiye’de şirketlerin ağır ekonomik koşullar nedeniyle iflas ettiğini ya da konkordato ilan ettiğine dikkat çeken bir analiz haber yayımladı.

Habere göre, özellikle tekstil sektörünün ağır koşullardan etkilendiğine değinilerek, 7 ayda 15 bin şirketin kepenk indirdi. Haberde, çeşitli şirketlerin sahipleriyle yapılan görüşmelere yer verildi.

Dünyanın önde gelen şirketlerinden Zara için Çorlu’da üretim yapan Doğan Duman’ın fabrikasındaki işçilerin üçte birini son bir yılda işten çıkardığını anlattığı belirtilen haberde, mevcut tablo şöyle anlatıldı:

“Çorum’daki fabrikasında dünyanın önde gelen moda markalarından biri için üretim yapan Doğan Duman, artan maliyetler ve fiyat tutturamamaya bağlı azalan siparişler nedeniyle şirketinin geleceğinden endişeli.

Ağırlıklı olarak ceket ve palto üreten fabrikasında son bir yılda çalışan sayısını neredeyse üçte bir azaltmasına rağmen maliyet artışlarını karşılamakta zorlanan Duman, 27 yıllık işini ayakta tutmak için çabalıyor.

Duman’ın organize sanayi bölgesindeki fabrikasında çok sayıda dikiş makinesi kenara itilmiş, atıl şekilde beklerken; dışarıda ise kapısına kilit vurulmuş fabrikalar ve “satılık” tabelaları dikkat çekiyor.

Yüksek enflasyon ve aşırı ısınan talebi dizginlemek için bir yıldan uzun süredir devam eden sıkılaştırma çabalarıyla birlikte benzer sahneler Türkiye genelinde giderek artarken; işten çıkarma, konkordato ve kapanma dalgası da yayılıyor.

Global moda markası Zara için kaban ve ceket üreten Doğan Duman’ın şirketi gibi binlercesi, yüksek enflasyon, kur seviyesi, elektrik ve gaz fiyatlarına yapılan zamlar ve azalan ihracat siparişleri nedeniyle zor durumda.

Fabrikasının ancak %60 kapasite ile çalıştığını ve geçen yıl 300 olan çalışan sayısını 210’a düşürmek zorunda kaldığını belirten Duman, ‘Artan enerji maliyetleri ve kurun yerinde saymasıyla beraber siparişler de giderek azalıyor” dedi ve ekledi:

“Siparişlerin daha da azalacağını, maliyetlerimizi kurtarmayacağını, kur bu şekilde devam ettiği sürece, önümüzdeki sene başında asgari ücret zammı da geldiğinde artık rekabet etmekte iyice zorlanacağımızı ve artık kilit vurma noktasına geleceğimizi düşünüyoruz…Önce 100 kişiye düşersin, 50 olursun, sonra kapayıp gidersin.”

“Konkordatoların bedeli çok ağır olabilir”

Haberde ayrıca, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan’ın şu uyarısına da yer verildi: “Konkordatoların bir kısmının gelecek aylarda iflaslara dönüşmesi ve zincirleme etkilerle ekonominin geneline yayılması ağır bedellerle sonuçlanabilir…

Ticari alacakların konkordatoda kapsam dışında kalmasını şiddetle öneriyoruz. Aksi takdirde yaşatalım diye konkordato imkânı vermiş olduğumuz firmanın birbirine bağlı yüzlerce ticari alacaklısını da çok zor durumda bırakmış oluruz.”

Paylaşın

Erdoğan: Türkiye Enflasyonu Düşürerek Büyüyecek

Kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Para, maliye ve gelirler politikalarını uyumla yürüterek, tek haneli enflasyona mutlaka ulaşacağız. Bunu daha önce nasıl yaptıysak yine başaracağız. Türkiye enflasyonu düşürerek büyüyecek” dedi ve ekledi:

“Enflasyon düştükçe yatırım ortamı iyileşecek, rekabet güçlenecek ve istikrarlı yüksek büyüme olacak. Bu yılı yüzde 3,5’luk bir büyümeyle kapatmayı ve 2025-2027 döneminde büyümede kademeli bir artış görmeyi öngörüyoruz. Türkiye ekonomisi bu süreçten daha da güçlenerek çıkacak, çok farklı bir lige yükselecektir.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“Harp okullarımızın mezuniyet törenlerine iştirak ederek, genç teğmenlerinin ve kıymetli ailelerinin mezuniyet sevincini paylaştık. Okul birincilerimizin tamamının kadın teğmenler olması ayrıca anlamlıydı. İyi yetişmiş, disiplinli, vatanperver gençlerimizle daima iftihar ediyoruz. Milletimizin gözbebeği ve peygamber ocağı olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücüne güç katan her adımın arkasındayız.

Savunma sanayinde yüzde 80 oranında dışa bağımlı ülkeyi her türlü silah ve mühimmatını kendi imkanlarıyla üretir hale getirdik. İHA ve SİHA teknolojilerinde dünyanın ilk üç, dört ülkesinden birisiyiz. 22 yıl öncesine göre çok farklı bir seviyedeyiz. Ordumuzun disiplinine, insıcamına ve itibarına gölge düşürecek her türlü girişimin karşısındayız. Gerekli tahkikatı büyük bir hassasiyetle çok boyutlu şekilde yürütüyoruz.

Kahraman ordumuzun yıpratılmasına müsaade etmeyiz. Aynı hassasiyet Gazi Mustafa Kemal için geçerlidir. Dün Savarona yatını ziyaret ettik. Türkiye’ye en büyük zararı istismarcı siyaset anlayışı vermiştir. Zamanla aktörler değişse de bu siyaset tarzı maalesef kötü bir muhalefet geleneği olarak varlığını halen sürdürmektedir.  Son günlerde bunun tekrar ayyuka çıktığına şahitlik ediyoruz.

Bizim burada söylemeye hicap edeceğimiz hakaretleri üç beş oy uğruna sineye çekenler şimdi çıkmışlar yüzleri kızarmadan ahkam kesiyorlar. Sınır ötesi ve okyanus ötesindekilerle ittifak yapıp, iktidar hayali kuranlar bugün Gazi Mustafa Kemal üzerinden millete ayar vermeye kalkıyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kimyasal silah kullandı iftira atanlara kol kanat gerenlerin bugün söylediklerinin kıymeti yoktur.

Geçen sene İstanbulumuzu 17 milyon 370 bin turist ziyaret etti. 56 milyon 700 kişiyi ülke olarak misafir ettik. Bu sene hedef 60 milyar dolarlık turizm hedefidir. Bölgemizde sıcak çatışmalara rağmen turizm sezonumuz iyi geçiyor. 2024 hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyoruz.

Eylül ayının ilk mesai günü adli yıl açılış törenimizi gerçekleştirdik. Yeni yasama yılıyla inşallah yeni ve sivil anayasa meselesine biraz daha ağırlık vereceğiz. Türk demokrasisinin darbelerle ve darbeci zihniyetle hesaplaşması için sivil anayasa ihtiyaçtan öte bir zorunluluktur. 15 Temmuz destanına imza atan milletin darbecilerin yaptığı anayasaya mecbur bırakılmasını doğru da adil de bulmuyoruz. 28. dönemin yeni ve sivil anayasa yapması millete karşı ödevidir.

4 Eylül tarihinde Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve heyetini resmi ziyaret kapsamında külliyemizde misafir ettik. Şubat ayındaki tarihi ziyaretimizin ardından sayın Sisi’nin ziyaretiyle Türkiye-Mısır ilişkilerini çok daha ileri seviyeye taşıdık. Mısır’la Gazze, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika başta olmak üzere yakın diyalog içindeyiz. Gazze’de ateşkesin tesisi için yürüttükleri arabulucuk için Mısır makamlarına destek veriyoruz.

Dayanışma hattını tahkim etmemiz gerekiyor. İsrail hükümeti işgal ve istila politikasını ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’yı da içine alacak şekilde genişletmeye çabalamaktadır. Her fırsatta Kudüs kırmızı çizgimizdir diyoruz. Görevi Kudüs davasına sahip çıkmak olan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın bu saldırılara bigane kalması düşünülemez. Teşkilatın liderler seviyesinde toplanması ve kararlı tutumu ortaya koyması aciliyet arz ediyor.

Eğitimde yaygın teknolojileri en iyi kullanan ülkeler arasındayız. Teknolojinin esiri olmayan TEKNOFEST gençliğinin yetişmesi için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Yeni eğitim öğretim yılının hayırlı olmasını diliyorum. Öğretmenlerimize en kalbi şükranlarımı sunuyor, görevlerinde başarılar temenni ediyorum.

Narin yavrumuzun hunharca katledilmesi hepimizin yüreğine kor bir ateş düşürdü. Narin kızımızın canını alanlardan bunun hesabını adalet önünde mutlaka soracağız. Masum yavruyu öldüren canilerin en ağır cezaya çarpıtılması için konunun bizzat takipçisiyim, takipçisi olacağım. Sadece Narin evladımızın değil tüm çocuklarımızın gözündeki ışıltıyı söndüren ister bölücü çete, ister zehir tacirleri, ister vicdan fukaraları olsun bütün canilerle mücadeleyi sürdüreceğiz.

Milli mücadelede dönemin emperyalist güçlerine karşı direniş destanını yazmış millet olarak Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. Gazze’de, Ramanallah’ta verilen mücadelenin ne manaya geldiğini en iyi biz anlarız. İsrail güçleri tarafından kalleşçe öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi ailesine başsağlığı diliyorum. İsrail’le mücadelemize devam edeceğiz. Kadın, çocuk, yaşlı, sivil demeden 41 bin insanı katleden soykırımcı İsrail yönetimi işledi suçların hesabını kesinlikle verecektir.

Önder mensupları ve İmam hatip camiasıyla buluşmanın bahtiyarlığını yaşadık. İmam Hatipli kardeşlerimle tekrar teşekkür ediyorum. Gölcük Necati Çelik yeni hastanesi ve TOKİ’nin inşaat ettiği konutlar ile 3 millet bahçemizin Kocaeli’nin 50 yıllık hayalini gerçekleştiren teleferikin de olduğu 149 kalem hizmetin açılışını yaptık. Bakanlıklarımızı, ilgili bakan arkadaşlarımızı, kurumlarımızı Kocaeli Büyükşehir ve ilçe belediyelerimizi tekrar tebrik ediyorum.

“Ekonominin kırılganlığını önemli ölçüde azalttık”

Önceliğimiz vatandaşımızın derdine derman olmak, sorunlarına çözüm üretmektir. Hayat pahalılığının vatandaşlarımızın hayatında sebep olan sıkıntıları ortadan kaldırmak için yoğun çaba içindeyiz. 31 Mart seçimlerinde seçim ekonomisi uygulamadık. Ekonomi programımıza bağlı kalmaya imtina gösterdik. Bunun olumlu etkilerini de hamdolsun görmeye başladık. Son üç ayda yıllık enflasyon 23,5 puan geriledi. İşsizlik iyileşti. Cari açığı hızla düşürdük. Ekonominin kırılganlığını önemli ölçüde azalttık.

150 miyar dolara ulaşan rezervlerimiz dış şoklara karşı dayanıklılığımızı güçlendiriyor. 2024 yılında kredi notu 3 kuruluş tarafından artırılan tek ülke Türkiye oldu. Konut piyasasını da yakından takip ediyoruz. Yeni sosyal konut projeleri geliştiriyoruz.

Geçen yıl uygulamaya başladığımız Orta Vadeli Programı daha da güçlendirdik. Para, maliye ve gelirler politikalarını uyum içinde yürüterek tek haneli enflasyona mutlaka ulaşacağız. Bunu daha önce nasıl yaptıysak inşallah yine başaracağız.

İş ve yatırım ortamını iyileştirme çalışmalarımıza devam edecek, ekonomideki kayıt dışılığı azaltacak adımlar atacağız. Türkiye enflasyonu düşürerek büyüyecek. Enflasyon düştükçe rekabet güçlenecek, istikrarlı yüksek büyüme olacaktır. Bu yılın ikinci çeyreğinde milli gelirimiz 1,2 trilyon doları geçtik. Dış ticaret ortaklarımızdaki toparlanma ve enflasyondaki düşüşle birlikte çok hızlı bir canlanma bekliyoruz.

Biz gücünü genç, dinamik ve kaliteli insan kaynağından alan ülkeyiz. Büyümenin istihdam oluşturması bu yüzden çok çok önemlidir. 2023’de depremin etkilerine rağmen 880 bin yeni istihdam sağlandı. 2024’te bu yükseliş devam etti. İşsizlik oranı yüzde 8.8 olarak gerçekleşti. Son 1 yılda 1 milyon 105 bin ilave istihdam imkanı oluşturduk. Orta vadede hedefimiz yeni istihdam sağlamaktır. Gençlerin ve kadınların işgücü piyasasına katılımını destekleyerek ekonomideki rollerini öne çıkartacağız.

İhracatta da çok iyi bir ritm yakaladık. 2023’te ihracatımız 256 milyar dolarla rekor kırdı. Yıllık ihracat Ağustos’ta 262 milyar dolar olarak gerçekleşti. İhracatımız 22,1 milyar dolar oldu. Dış ticaret açığımız 2024 yılı ilk 8 ayında yüzde 33,6 oranında azaldı. Dış ticaretimizdeki dengelenmenin güçlenerek devam ettiğini görüyoruz.

Milli gelire oranla 2024 sonunda yüzde 1,7, orta vadeli program dönemi sonunda yüzde 1,3’lük bir cari açık bekliyoruz. Yüksek katma değerli üretim, yenilenebilir enerji yatırımlarıyla cari açıkta kalıcı iyileşmeyi sağlayacağız. Kayıt dışı ekonomiyle mücadeleden taviz vermeyeceğiz.

Türkiye ekonomisi bu süreçten daha da güçlenerek çıkacak. Çok farklı bir lige yükselecektir. Vatandaşlarımızdan daha kendi meselelerini çözemeyen kiyafetsizlere kulak asmamalarını özellikle rica ediyorum. Ben milletimin irfanına her zaman güvendim, güveniyorum. Sorun varsa aşacak olan biziz. Dert varsa derman bulacak biziz. Zorlukların üstesinden gelecek olan yine biziz.

Son 22 yılda ciddi yatırımlar yaptığımız alanların başında gençlik ve spor geliyor. Toplam spor tesisi sayımızı 4 bin 421’e çıkardık. Türkiye’nin dört bir köşesini kapalı spor salonları, halı sahalar, basketbol sahalarıyla, yüzme havuzlarıyla donattık. 2002 yılında spor dallarında aldığımız madalya sayısı 1481 adetti, 2023 sonu itibariyle 8 bin 449 rakamına ulaştı.

Öğrenci yurtları muhalefetin en çok kışkırttığı konulardan biriydi. 81 ilimiz 266 ilçemizdeki yurtlarımızla öğrencilerimizin hizmetindeyiz. Bu yıl yüzde 86 oranında öğrencimiz yurtlarımıza yerleşti. Hiçbir öğrencimiz mağdur edilmeyecek şekilde talep eden her öğrencimize barınma imkanı sunacağız. Engelli gençlerimizin hayallerini gerçekleştirebilmesi, hayatın her alanında engeszil yol almaları için yoğun çaba sarfediyoruz.

Engelli sporcularımız tarihi bir başarıya imza attılar. Kazandıkları 6’sı altın 10’u gümüş, 12’si bronz toplam 28 madalya ile milletimize büyük bir gurur yaşattılar. Buradan kendilerini cani gönülden tebrik ediyorum. Tüm sporcularımıza teşekkür ediyor, madalya kazanan sporcularımızı ayrıca kutluyorum. 2028 Los Angeles Olimpiyatları’na sadece madalya kazandırmak için rekorlar kırmaya gideceğiz.”

Paylaşın

13 Yıl Sonra Bir İlk: Türkiye, Arap Birliği Toplantısına Davet Edildi

Türkiye, 13 yıl aradan sonra Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısına davet edildi. Türkiye en son 2011 yılında Kahire’de düzenlenen Arap Birliği toplantısına katılmış, zirvede Türkiye’yi Recep Tayyip Erdoğan temsil etmişti.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın davet üzerine toplantının açılış oturumunda, Türkiye – Arap Birliği ilişkilerinin yanı sıra başta Gazze olmak üzere bölgesel meselelere değinen bir hitapta bulunacağı belirtildi.

Türkiye, 29 Ağustos’ta da Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) Gayriresmi Dışişleri Bakanları Toplantısı’na (Gymnich) 5 yıllık aranın sonrasında davet edilmişti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, toplantının ardından “Brüksel’deki toplantı, AB ile ilişkilerimizin canlanması açısından önemli” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye 13 yıl aradan sonra Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısına davet edildi. Dışişleri Bakanlığı kaynaklarının basına verdiği bilgiye göre Arap Birliği üyesi ülkelerden bakanların katılımıyla yarın Mısır’ın başkenti Kahire’de yapılacak toplantıya Hakan Fidan da katılacak.

Türkiye’nin toplantıya davet edildiği Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin geçen haftaki Ankara ziyaretinden sonra açıklandı.

Fidan’ın Kahire’de yapacağı konuşmada Türkiye-Arap Birliği ilişkileri ile Gazze savaşına değinmesi bekleniyor. Gazetecilere bilgi veren bir diplomatik kaynak, Ankara’nın Arap Birliği ile kurumsal bağlarını ve işbirliğini artırmak istediğini söyledi.

Türkiye uzun yıllar süren gerginliğin ardından Birlik üyeleri Birleşik Arap Emirlikleri ile Kasım 2021’de, Suudi Arabistan’la Nisan 2022’de, Mısır’la ise Kasım 2022’de ilişkilerini normalleştirmişti.

Birliğe geçen yıl geri çağırılan Suriye ile müzakere çabaları ise şu ana kadar sonuçsuz kaldı. Ağustos sonlarında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, arabulucuların girişimlerine rağmen Ankara ile ilişkilerde kayda değer ilerleme olmadığını açıklamıştı.

Türkiye en son 2011 yılında yine Kahire’de düzenlenen Arap Birliği toplantısına katılmış, zirvede Türkiye’yi başbakan sıfatıyla Recep Tayyip Erdoğan temsil etmişti.

Kısaca Arap Birliği nedir?

Arap Birliği veya Arap Ligi, 22 Arap ülkesinin üye olduğu milletler arası bir örgüttür. Arap ülkeleri arasında ilk ittifak 1936’da Irak ve Suudi Arabistan arasında gerçekleşti. 1944’te imzalanan İskenderiye Protokolü ile Arap Birliğinin temeli atıldı.

Arap Birliği; Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan ve Suriye devletleri tarafından 22 Mart 1945’te Kahire’de kuruldu. Merkezi Kahire’de olan Arap Birliği’nin bugün 22 üyesi mevcuttur, ancak Suriye’nin üyeliği Kasım 2011’den Mayıs 2023’e kadar askıya alındı.

Örgüt, Arap ülkeleri arasında ekonomik, kültürel, siyasi ve sosyal ilişkileri düzenlemek amacındadır. Ortak pazar ise 1965 yılında kuruldu. 2006 tarihinden beri Türkiye daimi gözlemci statüsündedir.

Arap Birliği Eğitim, Kültür ve Bilim Örgütü (ALECSO) ve Arap Birliği Arap Ekonomik Birliği Konseyi (CAEU) Ekonomik ve Sosyal Konseyi gibi kurumlar aracılığıyla, Arap Birliği, Arap dünyasının çıkarlarını desteklemek için tasarlanmış politik, ekonomik, kültürel, bilimsel ve sosyal programları kolaylaştırmaktadır.

Üye devletlerin politika pozisyonlarını koordine etmeleri, ortak endişe duydukları konularda müzakere etmeleri, bazı Arap uyuşmazlıklarını çözmeleri ve 1958 Lübnan krizi gibi çatışmaları sınırlamaları için bir forum görevi gördü.

Birlik, ekonomik entegrasyonu teşvik eden birçok önemli belgenin hazırlanması ve sonuçlandırılması için bir platform görevi görmektedir. Buna bir örnek, bölgedeki ekonomik faaliyetlerin ilkelerini özetleyen Ortak Arap Ekonomik Eylem Bildirgesi’dir.

Her üye devletin Lig Konseyi’nde bir oy hakkı vardır ve kararlar yalnızca kendilerine oy veren devletler için bağlayıcıdır. 1945 yılında birliğin amaçları, üyelerinin siyasi, kültürel, ekonomik ve sosyal programlarını güçlendirmek ve koordine etmek ve/veya aralarında ve üçüncü taraflarda uyuşmazlıklara aracılık etmektir.

Ayrıca, 13 Nisan 1950’de Ortak Savunma ve Ekonomik İşbirliği konusunda bir anlaşma imzalanması, imzalayan ülkeleri askeri savunma önlemlerinin koordinasyonuna adamıştır. Mart 2015’te Arap Birliği Genel Sekreteri aşırılıkçılığa ve Arap Devletlerine yönelik diğer tehditlere karşı koymak amacıyla Ortak Arap Gücü’nün kurulduğunu duyurdu.

Paylaşın

Ekrem İmamoğlu: Milletimiz Çözüm Arıyor

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Milletimizle birlikte el sıkıştık. Milletimiz bizi 31 Mart’ta Türkiye’nin birinci partisi yaptı. Niçin yaptı? Ekonomide, adalette, eğitimde birçok konuda ülkemizi çok zor duruma düşüren politikaların sorumlusunun bugünün iktidarı olduğunu vatandaşımız biliyor, çözüm arıyor, çare arıyor ve çözüm ve çare arayışında da 31 Mart’ta bu ülkenin neredeyse yüzde 65’ine yakın nüfusunun yaşadığı yerlerin yönetimini bize veriyor” dedi ve ekledi:

“Bu demek oluyor ki vatandaşımız farkında bizimle el sıkıştı ve bize bu yetkiyi verdi. Cennet vatanımızın güzidesi en üst seviyede temsilini sağlayan İstanbul’umuza ikinci dönem kazandıran nefer gibi çalışan dostlarımızın bir bölümü dava arkadaşlarımızın bir bölümü burada. O dönem yürüttüğümüz politikaları ve propagandayı hatırlıyorsunuz ki evet biz bunları anlattık vaatlerimizde bulunduk ve milletimiz bizi seçti. Yani dedi ki Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin birinci partisi dedi. Bu kadar net.”

Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluşunun 101. yılı töreni kapsamında parti temsilcileri İstanbul’da tören düzenledi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP’nin kuruluşunun 101’nci yıl dönümü dolayısıyla Taksim Cumhuriyet Anıtı’nda gerçekleştirilen resmi törene katıldı. CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın düzenlediği törene İmamoğlu’nun yanı sıra CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, CHP Edirne Milletvekili Ediz Ün, İBB Meclis Başkanvekili Nuri Aslan, İBB CHP Meclis Grup Başkanvekili Ülkü Sakalar, ilçe belediye başkanları, ilçe başkanları ve çok sayıda partili katıldı.

Cumhuriyet’in aktardığına göre; Anıta çelenk bırakma, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından konuşan İmamoğlu, “Partimizin kuruluş yıl dönümü kutlu olsun. Gerçekten dünyada başka bir örneği olmayan ve kurtuluş mücadelesi esnasında bir partinin demokrasi adına halkın iradesinin organize olması adına kurulmuş olması dünyada görülmemiş bir örnek. Böylesi kıymetli bir örneği ve aynı zamanda net olarak ifade edeyim. Demokrasiyi en uygulamalı bir biçimde dünyaya gösteren ve hissettiren bir kurucu önderimizin varlığı belki de en bizi en özel kılan durumdur. Bu yönüyle kurucumuz olan ve Kurtuluş Savaşı’na liderlik yapan ebedi başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hepinizin huzurunda minnet duygularımı iletmek istiyorum. 101, dile kolay bir asır geçti ve Cumhuriyet Halk Partisi dimdik ayakta” dedi.

“Sadece halkın hizmetinde olan partimiz aynı zamanda Cumhuriyet’in, demokrasinin, laikliğin, hukuk devleti ve sosyal adaletin öncüsü ve savunucusu olarak ülkemize hizmet etmeye devam ediyor” diyen İmamoğlu, “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında halkımızın bizden çok büyük beklentileri olduğunu bütün Cumhuriyet Halk Partisi üyelerini bilmesi şarttır. Hep birlikte ülkemizi yeniden demokrasiye, adalete ve refaha kavuşturmak görevimizdir.

Herkesin özgür ve eşit dayanışma ve kardeşlik içerisinde yaşadığı güçlü bir ülkeyi inşa edebilmek Cumhuriyet Halk Partililerin bu yüzyılın başlangıcında düşen en önemli görevler olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu kapsamda Cumhuriyet Halk Partili olmanın büyük sorumluluğuyla, büyük onuruyla, Türkiye’yi birleştirip bütünleştiren siyaset anlayışıyla Atatürk’ten aldığı güç ve ilhamla ülkemizin geleceğini halkla birlikte halkımız için şekillendirecek ve Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine hep birlikte taşıyacağız” ifadelerini kullandı.

Partililere seslenen İmamoğlu, CHP’nin kapılarını 86 milyona açmalarını isteyerek, “Bu inançla buradayız ve partimizin 101. kuruluş yıl dönümünü kutluyoruz. Sevgili dostlarım, değerli dava arkadaşlarım biz bu çağda, bu yılda partide görev yapmanın aslında ne denli büyük bir sorumluluk olduğunun farkında olan insanlarız. Ben öyle hissediyorum. Ben diyorum ki belki de partimiz tarihinde kuruluş, kurtuluş döneminin sonrasında en önemli süreçte siyaset görevi içerisinde olan kişileriz. Bu bağlamda özenli bir tutumu ve tavrı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin kapılarını ardına kadar 86 milyon insanımıza milletin evlatlarına açınız. Davetkar ve insanların gelip Cumhuriyet Halk Partisi’nde milletimizin geleceği için siyaset yapmaya davet ediniz. Bu milletin kurtuluşu ve gerçekten bu milletin yeni bir Cumhuriyetin kuruluşu döneminde muhtaç olduğu Cumhuriyet Halk Partisi anlayışına bu dönemde de yeni ihtiyaçları ve onları karşılayacak düşünceye ihtiyaç duyduğunu ve bu süreçte de yine halkla birlikte hareket edersek başarıya ulaşacağımızı bilmenizi isterim” dedi.

“Türkiye’de sistemi kısırlaştıran ve rejimi sadece tek kişilik bir otoriteye dönüştüren bir anlayışa karşı yeniden güçlü bir demokrasiyi, güçlü bir hukuk devletini inşa etmek istiyorsak milletimizin her kesimini içimize katarak, davet ederek bu anlayışla birlikte mücadelenin bir parçası yapmayı sağlamakla yükümlüyüz” diyen İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Özellikle ve özellikle ülkemizin pırlanta gençlerini ve hanımefendileri Cumhuriyet Halk Partisi’ne davet ediyoruz. Gelin hep birlikte ikinci yüzyılı inşa edelim. Dünyanın en misafirperver partilileri gibi gelen bütün halkımızı karşılayın. Ama kapıdan içeri girip üye olduktan sonra onların sizinle eşit birer ev sahibi olduğunu onlara hissettirin. Ve partimizin emin olun ki partimizin bu kapsayıcılığıyla birlikte yapmamız gereken bir şeyi daha hatırlatmak isterim. O da bugünün durumundan şikayet etmek ya da bugünün sıkıntılarını anlatmak ya da bugünün sıkıntılarının sorumlularını milletimize ifade etmek görevimiz bitmiştir çünkü bu görevi yerine getirdik.

Milletimizle birlikte el sıkıştık. Milletimiz bizi 31 Mart’ta Türkiye’nin birinci partisi yaptı. Niçin yaptı? Ekonomide, adalette, eğitimde birçok konuda ülkemizi çok zor duruma düşüren politikaların sorumlusunun bugünün iktidarı olduğunu vatandaşımız biliyor, çözüm arıyor, çare arıyor ve çözüm ve çare arayışında da 31 Mart’ta bu ülkenin neredeyse yüzde 65’ine yakın nüfusunun yaşadığı yerlerin yönetimini bize veriyor. Bu demek oluyor ki vatandaşımız farkında bizimle el sıkıştı ve bize bu yetkiyi verdi. Cennet vatanımızın güzidesi en üst seviyede temsilini sağlayan İstanbul’umuza ikinci dönem kazandıran nefer gibi çalışan dostlarımızın bir bölümü dava arkadaşlarımızın bir bölümü burada. O dönem yürüttüğümüz politikaları ve propagandayı hatırlıyorsunuz ki evet biz bunları anlattık vaatlerimizde bulunduk ve milletimiz bizi seçti. Yani dedi ki Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin birinci partisi dedi. Bu kadar net.

“Milletimiz bizden çözüm istiyor”

Şimdi ise milletimiz bizden çözüm maddelerini istiyor. Her konuda endüstride, sanayide, tarımda, eğitimde, adalette, dış politikada, kalkınmada, gençlik politikalarında, haksızlığın ve hukuksuzluğun olmadığı bir ülke var etme konusundaki prensiplerde bugünkü rejimi nasıl değiştirip Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni daha işlevli hale nasıl getireceğimizi, milletin istediğinin olduğunu iddia eden değil milletin olduğunun istediğini net olarak ifade eden ve kanıtlayan bir anlayışı milletimize anlatmamız gereken bir dönemdeyiz.

O bakımdan dün itibarıyla başlatılan parti programı sürecini çok önemsiyorum. Parti programının 8-10 ay içerisinde tamamlanırken de sadece Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinin ya da sevenlerinin değil aynı zamanda milletimizi temsil eden bütün kurum kuruluşlarının, meslek odalarının, sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla beraber yazılacak yeni programı hep birlikte oluşturmak ve onu da milletimize tane tane kelime kelime anlatmakla yükümlü olduğumuz bir döneme giriş yaptık.

Sevgili dostlarım işte tam da bu kapsamda büyüyelim milletimizi kucaklayalım. Değil bir buçuk milyon 15 milyon üyesi olan kocaman bir siyasi partiyi sadece ülke demokrasisine değil dünya demokrasi tarihine geçecek büyük bir halkçı devrimi büyük bir icraatçı devrimi, büyük bir kalkınmacı devrimi Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında bütün ülkemize, bütün milletimize, bütün dünyamıza hep birlikte gösterelim.

Ben bugünkü sorumluluğumuzun bu olduğunu iddia ediyorum. Geçmişte sizi meşgul eden bir kısım parti içi hususları zihninizden silin. Geçmişte sizleri meşgul edip çokça müzakerelerini yaptığınız tartışmaları silin atın, mevzu başkadır, süreç başkadır, milletimiz hizmet bekliyor. Her attığınız adımın, her söylediğiniz sözün bizi iktidara da bir adım yaklaştırıyor mu ya da bir adım uzaklaştırıyor mu diye düşünerek atmanızı tavsiye ediyorum.

Ben bu duygularla, bu iktidar yolculuğunun en çalışkan neferi olacağıma hepinize söz veriyorum. Bu bağlamda başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere hizmeti geçmiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten saygıdeğer Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar geçmiş dönem görev yapmış bütün genel başkanlarımızı saygıyla, sevgiyle, minnetle anıyorum. Bu yolculukta sürecimize liderlik eden çok kıymetli Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’e başarılar diliyorum. İşte tam da bu duygu ve bütünleşmeyle birlikte Cumhuriyet Halk Partililere inşallah önümüzdeki süreçte milyonlarca Cumhuriyet Halk Partili olacak yeni üyelerimize ve tabii ki milletimize nice güzel yüzyıllar diliyorum. Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın demokrasi, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti. Elbette onunla birlikte de Cumhuriyet Halk Partisi…”

Paylaşın

TBMM Başkanı Kurtulmuş, CHP’nin Can Atalay Başvurusunu Reddetti

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un “Meclis Genel Kurulu’nun aynı konuda ikinci kez olağanüstü toplantıya çağrılmayacağı” gerekçesiyle CHP’nin Can Atalay başvurusunu reddettiği açıklandı.

Haber Merkezi / Gezi Parkı davası kapsamında tutuklanan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına rağmen tahliye edilmemesine tepkiler gelmeye devam ederken, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un toplantı çağrısını reddettiğini açıkladı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Can Atalay için Meclis’i 10 Eylül Salı günü saat 14.00’te tekrar olağanüstü toplantıya çağırmıştı.

Ali Mahir Başarır, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Anayasa Mahkemesi’nin Hatay Milletvekili Can Atalay kararı üzerine yapmış olduğumuz olağanüstü toplantı çağrımızı reddetti. Bu; Meclis’in itibarına da, milletvekili haklarına da, ülkemiz ve Meclis’imizin tarihine de bir hakarettir! Bu kararı kabul etmiyoruz!” ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş’un reddetme gerekçesinin ise Meclis Genel Kurulu’nun aynı konuda ikinci kez olağanüstü toplantıya çağrılması olduğu belirtildi.

Numan Kurtulmuş, Can Atalay’ın milletvekilliğini düşürülmesine yönelik tutumuna ilişkin eleştirilere, “Bizim prosedürlerimiz içerisinde Anayasa Mahkemesi’nin bize yazdığı bir metin yok. Dolayısıyla biz Anayasa Mahkemesinin hangi kararını okutacağız?

Bana birisi ‘TBMM Başkanı yazı yazmış ve falanca mahkemenin verdiği yargı kararını ortadan kaldırmış’ diye bir yol söylesin. TBMM olarak her şeyi yapabiliriz. İsterse yüksek yargı kurumlarının fonksiyonlarını bile değiştirebilir, Anayasa değişikliği yapar, yasamanın böyle bir gücü var ama yasamanın bir mahkeme kararını değiştirme gücü yok” şeklinde yanıt vermişti.

Paylaşın

CHP Lideri Özel’den “Sürdürülebilir Kalkınma” Vurgusu

Sosyalist Enternasyonal komite toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Biz herkes için bir sürdürülebilir kalkınma ve herkes için belli bir ekonomik düzeyi erişme ile sağlık hakkının hep birlikte tartışmalıyız. Dünyada ülkeden ülkeye yayılan tek virüs kovid değil. Maalesef aşırı sağcılık, faşizm ve 80 yıl öncesinde bıraktığımız sapkın düşünceler adeta bir virüs gibi ve belki de kovidden daha hızlı bütün dünyaya yayılmaya başladı” dedi ve ekledi:

“Aşırı sağ gibi tehditler sadece kendi başlarına riskler oluşturmakla kalmıyor aynı zamanda birbirini besleyerek dünya çapında, bağlantılı ve karmaşık bir risk ortamı yaratıyor. Bu zorlukları aşabilmek için artık küresel bir dayanışmaya ve ortak çözüm arayışlarına her zamankinden çok ihtiyaç var. Hastalık, virüs en sağda olduğuna göre buna çarenin ve antitezin soldan üretilmesi kadar doğal bir şey yok”

Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ama bunu yaparken eğer biz kendi tanımlamamızı doğru konumlamazsak, yeterince tartışmazsak, önerilerimizle, dilimizle bir başka kutup yaratmaya kalkarsak bu sefer merkezdekilerin daha sağa gitmesi ya da aşırı sağcıların merkeze yerleşmesi gibi çok daha büyük sekonder bir tehlikeyi, sekonder bir riski kendi başımıza dert etmiş duruma geliriz. Onun için ezbere söylemlerle değil enine boyuna düşünerek, taşınarak, tartışarak ve en doğrusunu hep birlikte uygulayarak dünyayı bir kez daha bu sıkıntılardan sosyal demokratların, solcuların, sosyalistlerin kurtaracağına yürekten inanıyorum.”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara ATO Congresium’da düzenlenen CHP İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı’nda, ‘Küresel ve Yerel Sorunlara İlerici Çözümler’ başlıklı Sosyalist Enternasyonal komite toplantısına başkanlık etti.

Özel, burada yaptığı konuşmada, “Hepiniz Ankara’ya hoş geldiniz, Türkiye’nin başkentine hoş geldiniz. Sizleri burada ağırlamak hem benim adıma hem de Cumhuriyet Halk Partisi adına büyük bir onur. Türkiye’nin başkentindesiniz. Dün ve bugünkü programınızdan haberdarım, mutlaka tarihi geçmişi hakkında da bilginiz var. Kurtuluş Savaşı sırasında bir köylü, partimizin kurucusu ve bu toprakların görmüş olduğu en büyük devrimci Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul gibi 4 büyük imparatorluğa başkentlik etmiş,

bütün dünyanın tanıdığı, ortasından deniz geçen, 2 kıtayı birleştiren bir başkent yerine Ankara’yı başkent seçti çünkü hem buranın stratejik olarak askeri stratejisi açısından ele geçirilmesi daha güç bir konum olduğunu biliyordu ama daha sonra yaptığı kendi değerlendirmelerinde bu fikrin sadece toplamda beşte birine denk geldiğini, esas olarak kendisinin Ankara gibi bir yeri başkent seçmenin kalkınmayı, bürokrasiyi ve ülkenin kalbini ülkenin ortasına taşıyarak buradan bir kalkınmayı Anadolu’ya yaymayı hedeflediğini söyledi ki tahmin ediyorum gezdiğiniz Ankara, Atatürk’ün ne doğru bir karar verdiğini sizlere gösteriyor” dedi.

Özgür Özel şunları söyledi: “Biz herkes için bir sürdürülebilir kalkınma ve herkes için belli bir ekonomik düzeyi erişme ile sağlık hakkının hep birlikte tartışmalıyız. Dünyada ülkeden ülkeye yayılan tek virüs kovid değil. Maalesef aşırı sağcılık, faşizm ve 80 yıl öncesinde bıraktığımız sapkın düşünceler adeta bir virüs gibi ve belki de kovidden daha hızlı bütün dünyaya yayılmaya başladı. Aşırı sağ gibi tehditler sadece kendi başlarına riskler oluşturmakla kalmıyor aynı zamanda birbirini besleyerek dünya çapında, bağlantılı ve karmaşık bir risk ortamı yaratıyor. Bu zorlukları aşabilmek için artık küresel bir dayanışmaya ve ortak çözüm arayışlarına her zamankinden çok ihtiyaç var.

Hastalık, virüs en sağda olduğuna göre buna çarenin ve antitezin soldan üretilmesi kadar doğal bir şey yok. Ama bunu yaparken eğer biz kendi tanımlamamızı doğru konumlamazsak, yeterince tartışmazsak, önerilerimizle, dilimizle bir başka kutup yaratmaya kalkarsak bu sefer merkezdekilerin daha sağa gitmesi ya da aşırı sağcıların merkeze yerleşmesi gibi çok daha büyük sekonder bir tehlikeyi, sekonder bir riski kendi başımıza dert etmiş duruma geliriz. Onun için ezbere söylemlerle değil enine boyuna düşünerek, taşınarak, tartışarak ve en doğrusunu hep birlikte uygulayarak dünyayı bir kez daha bu sıkıntılardan sosyal demokratların, solcuların, sosyalistlerin kurtaracağına yürekten inanıyorum.

Birbirinden bağımsız gibi görünse de aslında tam da bu noktadan Gazze’de neredeyse bir yıldır devam eden katliamın durması, öncelikli olarak oradaki sivillerin gördüğü zulmün sona ermesi, çocuk ve kadın katliamının durdurulmasıyla ilgili hepimizin savunduğumuz ortak değerler üzerinden aynı doğruları savunması ve hepimizin üzerine düşeni bir an önce yapması gerekiyor. Gazze’deki olaylar, Lübnan, Yemen, Irak, İran, Suriye gibi ülkeleri de kapsayacak şekilde gerilimi tırmandırma potansiyeline sahiptir.

“Çalışanlar, işsizler, özellikle gençler gelecekleri konusunda endişeli”

Bu hem yurtta barış dünyada barış diyen partimin yurt içindeki, Türkiye’deki en büyük kaygısıdır hem de sınırsız ve sınıfsız bir dünyayı hep birlikte savunan ve barışı bütün küre için savunan bizler için çok önemli bir ödevdir. Yükselen jeopolitik gerilimler ve sıcak çatışmalar yanında küreselleşme sürecinin kaybedenleri olarak göreceğimiz artan gelir dağılımı bozukluğundan muzdarip geleceğe dair umudunu kaybetmiş kitlelerin sayısı da artmaktadır. Dünyanın her yerinde çalışanlar, işsizler, özellikle gençler gelecekleri konusunda endişelidirler.

Eşitsizlik hem gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında hem de bütün dünyada gelişmiş ülkeler dahil ülke içinde azalmamakta maalesef artmaktadır. Konut krizinden genç işsizliğine, bazen yangın, bazen sel olarak kendini gösteren iklim temelli sorunların göç krizine dek dünyadaki pek çok sorunu tetiklediğini görmek durumundayız. Bu durumun göçmen karşıtı, milliyetçi ve bazen nefret söylemiyle beslenen yeni bir aşırı sağ ideolojinin dünyanın pek çok bölgesinde güç kazanmasına zemin hazırladığının bir kez daha altını çizmek isterim. Yükselen İslamofobi, kutuplaşma ve dezenformasyon, topluluklar arası çatışma riskini uzun zamandır hiç görmediğimiz düzeyde arttırıyor ve aşırı sağ akımları güçlendiriyor.

Değerli dostlar, sevgili yoldaşlar, yükselen aşırı sağ akımlarla otoriter eğilimler tarihin sayfalarına gömüldüğünü düşündüğümüz zararlı ideolojileri yeniden canlandırıyor. Bu nedenle demokratik siyaseti güçlendirmeli, aşırı sağın dezenformasyon ve sahte tezleriyle mücadele etmeli, yükselen otoriterliği ve aşırı sağ ideolojileri bir çözüm olarak gören ve kendini çaresiz hisseden insanlara daha iyi bir seçeneğin var olduğunu anlatmalıyız. Bunların farkında olan bir parti olarak Cumhuriyet Halk Partisi, iktidara geldiği zaman bu küresel sorunların çözümü için hareket edecek ve içeride seçmenle yeni bir alternatif sunarken dışarıda da çok taraflı diplomasi ve işbirliğiyle karşılıklı kazan – kazan politikaları geliştirerek karşısına çıkan küresel sorunlarla mücadele etmenin yöntemlerini arayacaktır.”

(Kaynak: chp.org.tr)

Paylaşın

İmamoğlu’ndan Erdoğan’a “Sisi” Hatırlatması

İmamoğlu, Erdoğan’ın Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi ile arasının düzelmesine de göndermede bulunarak, “2019’da bana ne demişlerdi? Sisi. Sisi katildi değil mi, benim adım da Sisi idi. Şimdi ne oldu? ‘Kardeşim’. Bana da kardeşim demesini beklerim herhalde değil mi” dedi.

Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bilecik Belediyesi’ni ziyaret etti.

Bilecik’te Bozüyük Kurtuluş Savaşı Anı Evi Seyir Terası açılışında konuşan Ekrem İmamoğlu, “2019’da bana ne demişlerdi? Sisi katildi değil mi, benim de adım Sisi idi. Şimdi ne oldu? Kardeşim. Bana da kardeşim demesini beklerim herhalde değil mi” diyerek Erdoğan’a gönderme yaptı. İmamoğlu, Erdoğan’ın teğmenleri hedef alan açıklamalarına da tepki gösterdi.

ANKA’nın aktardığına göre, belediye ziyaretinin Atatürk Parkı’nda açıklamalarda bulunan İmamoğlu, “Çok önemli bir dönemde görev yapıyoruz. Bizim gibi seçilmiş arkadaşlar aynı zamanda bu ülkemizi geren, milletimizi sıkıntıya düşüren, çocukları, gençleri geleceğiyle ilgili, eğitimiyle ilgili, emeklilerimizi ekonomik sıkıntılarıyla ilgili milletimizin itibarlı, huzurlu ve güvende hissetmesiyle ilgili bir çok konu var… Bu konuların aşılması bu dönemde bu yeni yüzyılda çok özel bir dönemi hep beraber yaşamak ve yaşatmakla yükümlü yöneticileriz. Bu konuda gece gündüz çalışacağız” dedi.

İmamoğlu’nu Bilecik Belediyesi önünde Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı, CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, Uşak Belediye Başkanı Özkan Yalım ve CHP’liler karşıladı. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın da İmamoğlu’nun ziyaretine eşlik etti.

İmamoğlu’nun açıklamalarından başlıklar şöyle: “Depremle çok yoğun mücadelemiz söz konusu. Bilecik sağlam bir zemine sahip. Çok yoğun depremle mücadelemiz söz konusu. Bilecik hem sağlam bir zemine sahip hem de depremden çok çok az etkilenmesi muhtemel güvenli illerimizden bir tanesidir. Bu bağlamda çok tedbir almamız lazım. Bölgemiz büyük bir deprem yaşadığında bir kısım ihtiyaçlarımızı sağlamakla ilgili Bilecik hassas bir stratejik öneme sahip olduğunu biliyoruz. Bu yönde çalışıyoruz.

“Çok önemli bir dönemde görev yapıyoruz”

Bütün Türkiye’nin her yeri önemli. Çok önemli bir dönemde görev yapıyoruz. Bizim gibi seçilmiş arkadaşlar aynı zamanda bu ülkemizi geren, milletimizi sıkıntıya düşüren, çocukları, gençleri geleceğiyle ilgili, eğitimiyle ilgili, emeklilerimizi ekonomik sıkıntılarıyla ilgili milletimizin itibarlı, huzurlu ve güvende hissetmesiyle ilgili birçok konu var. Bu konuların aşılması bu dönemde bu yeni yüzyılda çok özel bir dönemi hep beraber yaşamak ve yaşatmakla yükümlü yöneticileriz. Bu konuda gece gündüz çalışacağız.

Amasız, fakatsız 86 milyon insanımızı eşit görerek Türkiyemize güçlü dönemi sağlamak adına milletimizin bütün evlatlarıyla birlikte çalışarak, siyasi ayrım yapmadan, insanlarımızı ayrıştırmadan, insanlarımızı birleştirerek, bu cennet vatanın bireyi olduklarını ve onlara değerli olduklarını hissettirerek yeni bir döneme hazırlamanın sorumlu insanlarıyız biz. Çünkü millet bize yetki verdi. Dedi ki ‘siz sorumlusunuz, çok çalışın ve bizim geleceğimizi teminat altına alın.’ Bu konuda çok hassas çalışacağız.”

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıyla yaptıkları yeminle gündemde olan teğmenlere ilişkin konuşan İBB Başkanı “Kendi partilerinde dahi uzlaşamadıkları bir konuda bu kadar sert bu kadar toleranssız bir tavır takınılmasını anlamak mümkün değil” dedi.

İmamoğlu, “Mustafa Kemal Atatürk’e saygısını dile getirmenin bunun altından iş aramanın çabası ne? Bilmeyene söyleyelim 86 milyonun ortak değeridir Mustafa Kemal Atatürk” ifadelerinin kullandı.

İmamoğlu, Erdoğan’ın Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi ile arasının düzelmesine de göndermede bulunarak şunları söyledi: “Bu millet sizin yargılarınızın kararlarınızın ne kadar sık değiştiğini de biliyor. 2019’da bana ne demişlerdi? Sisi. Sisi katildi değil mi, benim adım da Sisi idi. Şimdi ne oldu? ‘Kardeşim’. Bana da kardeşim demesini beklerim herhalde değil mi.”

Paylaşın