İYİ Parti Lideri Dervişoğlu: Artık Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak

İYİ Parti’nin yeni genel başkanı Müsavat Dervişoğlu, seçim sonrası yaptığı konuşmada, “Bugün itibariyle birbirimize sarılarak yaralarımızı saracağız” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Ondan sonra da Allah’ın izniyle iktidar yolcuğuna yine ağabeyim Koray Aydın’la, kardeşim Tolga Akalın’la ve bu dava için alın teri döken sizlerle devam edeceğiz. Herkes emin olsun, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum, büyüklerimin ellerinden küçüklerin gözlerinden öpüyorum. Ne mutlu Türk’üm diyene”

İYİ Parti’nin 5’inci Olağanüstü Kurultayı bugün Ankara’da ATO Congresium’da yapıldı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in aday olmadığı seçimin ilk turunda, TBMM Grup Başkanı Koray Aydın, Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, Göç Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcı Mehmet Tolga Akalın ve Günay Kodaz genel başkanlık için yarıştı. Müsavat Dervişoğlu, genel başkan seçildi.

Dervişoğlu, seçimin ardından konuşma yaptı. Sahneye gelen Müsavat Dervişoğlu, ilk olarak genel başkan adayı Koray Aydın’la görüştü. “Hayırlı uğurlu olsun” diyen Aydın, sarılarak Dervişoğlu’nu tebrik etti. Bir diğer genel başkan adayı Tolga Akalın da sahneye gelerek Dervişoğlu’nu tebrik etti.

Genel başkan adayları Aydın ve Akalın’la sahnede konuşma yapan Dervişoğlu, “Ben bir yarış kazanmadım çünkü kimseyle yarışmadık biz. Herkesin gözü bu kongredeydi. Hepinizden Allah gani gani razı olsun, en küçük bir tatsız bir olay bile yaşanmadı. Bu İYİ’ler ve cesurlar hareketinin, nasıl bir hareket olduğunun, nasıl bir siyasi ahlaka sahip olduğunun en büyük delilidir” dedi.

İYİ Parti’nin “aile” olduğunu söyleyen Müsavat Dervişoğlu, “Sayın Koray Aydın benim aile büyüğüm ve ağabeyimdir. Sayın Tolga Akalın da benim kardeşimdir. Sizlerin adayları olarak bu yolculuğa çıktık. Asıl siz çok büyük bir ailesiniz, size mensup olmaktan hepimiz iftihar ediyoruz” ifadelerini kullandı.

İktidar olmak için hep birlikte mücadele edeceklerini vurgulayan Dervişoğlu, “Bugün itibariyle birbirimize sarılarak yaralarımızı saracağız. Ondan sonra da Allah’ın izniyle iktidar yolcuğuna yine ağabeyim Koray Aydın’la, kardeşim Tolga Akalın’la ve bu dava için alın teri döken sizlerle devam edeceğiz. Herkes emin olsun, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum, büyüklerimin ellerinden küçüklerin gözlerinden öpüyorum. Ne mutlu Türk’üm diyene” şeklinde konuştu.

Genel başkan adaylarının konuşmalarından öne çıkan mesajlar

Grup Başkan Vekili Müsavat Dervişoğlu, Grup Başkanı Koray Aydın, Göç Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tolga Akalın ve Kurucular Kurulu Üyesi Günay Kodaz, kongrede konuşmalarını yaptı.

Konuşmasında yerel seçim sonuçlarına ve partinin bundan sonraki sürecine değinen Müsavat Dervişoğlu, “İYİ Parti kuruluş amacına bakıldığında elbette siyasetin merkezinde olacaktır. Verilecek mücadeleyi asla ıskalamayacaktır. Toplumun bütün kesimlerini kucaklayacaktır” dedi.

Dervişoğlu, “Sizlere yalvarıyorum. Allah rızası için diyorum. Türkiye’nin meydanlarında Tayyip Erdoğan’la hesaplaşmak istiyorum. Bana o gücü verin. Bana o desteği verin. Benden esirgemeyin” diye konuştu.

Dervişoğlu’nun ardından kürsüye çıkan Tolga Akalın, “Bugün eski Türkiye’nin, yani Tayyip Erdoğan iktidarının son günü. Bugün iktidar yoluna girişimizin ilk günü. Elbette bu yürüyüşte Türk yurtseverleri, Türk demokratları ve samimi muhafazakarlarla omuz omuza yeni bir dönemi açıyoruz” dedi.

İYİ Parti’nin yerel seçim performansına değinen Koray Aydın ise konuşmasında “Doğru bir değerlendirme yapmaz, acil bir değerlendirmede bulunmazsak bu kötü tablo sürekli hale gelecektir. Genel başkanımızın olağanüstü kurultay yolunu açması ve kendisinin de aday olmaması demokratik bir olgunluktur. Örnek bir tavırdır. Şimdi sıra sizlerdedir” dedi.

Koray Aydın’ın ardından kürsüye son olarak Günay Kodaz çıktı. Kodaz, “Biz bu partiyi masa başında kurmadık. İYİ Parti Türkiye’nin umududur. Bugüne kadarki emekleri için Sayın Meral Akşener’e teşekkür ediyorum. Partimizde mutlaka emek, liyakat, bilgi, istişare, çalışkanlık, sözünde durma hakim olmalıdır” diye konuştu.

Paylaşın

Özel’den ‘İsraf’ Açıklaması: Birileri Homini Gırtlak Yemeyecek

CHP Lideri Özgür Özel Manisa’nın Yunusemre Belediyesi ziyaretinde yaptığı konuşmada, “Standart belediyecilik hizmetlerinde bir aksama olmayacak. Her kuruş sosyal belediyecilik için, yoksullar için, dezavantajlı gruplar için harcanacak” dedi ve ekledi:

“Bu kentte birileri açlık çekerken, birileri sefa sürmeyecek. Birileri yoksulluk çekerken, birileri dağda belediyenin yaptırmış olduğu köşklerde, israf masalarında homini gırtlak yemeyecek. Yoksulluk varsa, yoksulluk ortadan kalkana kadar kimse israf, şatafatın, lüksün yaşandığı bir belediyede bulunmayacak.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa’da 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nde partisinin adaylarının kazandığı Yunusemre ile Şehzadeler belediyelerini ziyaret etti.

Özel, Yunusemre Belediye Başkanlığı’nı ziyaretinde, belediyelere tasarruf genelgesi yollayacaklarını açıklayarak, “Standart belediyecilik hizmetlerinde bir aksama olmayacak. Her kuruş sosyal belediyecilik için, yoksullar için, dezavantajlı gruplar için harcanacak. Bu kentte birileri açlık çekerken, birileri sefa sürmeyecek. Birileri yoksulluk çekerken, birileri dağda belediyenin yaptırmış olduğu köşklerde, israf masalarında homini gırtlak yemeyecek. Yoksulluk varsa, yoksulluk ortadan kalkana kadar kimse israf, şatafatın, lüksün yaşandığı bir belediyede bulunmayacak” dedi.

Özel, “Benim açımdan çok anlamlı bir ziyaret. Yunusemre benim de Belediye Başkanımızın da pek çoğumuzun da ikamet ettiği ilçe. Bizler, her ikimiz de Şehzadeler’de doğmuş, orada okumuş, büyümüş ve daha sonra da Yunusemre ilçesine taşınmış insanlarız. Parti üyeliğimizin kaydı Yunusemre’ye aittir. Geçen seçim, Manisa ittifak gereği İYİ Parti’deydi. Hem ilçemiz, hem büyükşehir. Partimizin logosunun olmadığı bir seçimi yaşamıştık. Elimizden geleni yapmıştık. Maalesef Manisa kazanılamamıştı. Bu sefer CHP Manisa’daki 17 ilçeden, liste veremediği bir ilçeyi de saymazsak, yarışa girdiği sadece 2 ilçeyi kaybetti.

MHP iktidarda olduğu büyükşehir ve 5 ilçeyi kaybetti. Manisa’da partimize ait belediye başkanları dışında Yeniden Refah’ın bir, AKP’nin iki belediyesi var. Geriye kalan 15 belediyede CHP’li belediye başkanları kamu görevini yapacaklar. Manisa’da yıllardır seçim kaybettik. Yıllar oldu, bir bayramlaşmaya Cahit Kaplan ile ikimiz gitmiştik sadece. Hep yalnızdık, hep zorluklar çektik. Bizi arayıp partinin milletvekili olarak, partinin grup başkanvekili olarak, ülkemizin ana muhalefet partisi olarak, arayıp bir isteğiniz, yapabileceğimiz bir şey var mı diye soran olmadı. İl başkanıma talimatım o yönde oldu.

Bundan sonraki her resmi günde ve bayramda, birinci partinin ve Manisa’daki iktidarın sahibi olarak bütün partileri arayıp onları buralara dahil etmek olacak. Manisa’daki oy veren, vermeyen herkese sesleniyoruz. Seçimi sandıkta bıraktık. Manisa’daki yüzde 60’lık başarımızın sebebi geçmişte olan her şeyi bir yana bırakıp, Manisa’da parti içinde birliktelik ve barışı sağlamış olmamızdır. AKP’ye, MHP’ye oy atan kimse kendini dışarıda hissetmesin. Bu belediyeler onlara da hizmet etmek için var.. Ne esnafı, ne müteahhitti. Kurallar neyse herkese eşit uygulanacak. Bunu herkes böyle bilsin” diye konuştu.

Özel, “Tabi geçmiş dönemlerde yapılan birtakım hatalar ve eksiklikler, birtakım kasıtlar, birtakım kusurlar var. Küçük hataları ve kusurları görmeyiz. Ama kasıtları ve özellikle kamu kaynaklarının bir partinin yandaşlarına peşkeş çekilmesini, 150 bin liraya yapılacak işin 350 bin liraya yapılmasını, bunların hiçbirini affetmeyiz. Sorumlusu kamu görevlisiyse, kamu görevlisi, siyasetçiyse siyasetçi verecek. Ama onu asla ve asla bir hesaplaşma ve hesap görme şeklinde değil kanun neyi gerektiriyorsa, bilgi ve belgeleri savcılara teslim etme şeklinde, objektif şekilde yapacağız. Onun dışında suçu olmayan, hatası, ufak tefek hatası olana bir şey yapmayız.

Fark etmeden kendisine suç işletilenlerin durumunu birlikte değerlendireceğiz. Ama suçun, rüşvetin, kirliliğin parçası olan kimseyle yol yürümemiz mümkün değildir. Onlar hesaplarını verecekler. İçinde bulunduğumuz oda Türkiye’nin en çok konuşulan makam odalarından bir tanesi. Elbette zevkler ve renkler tartışılmaz ama müsriflik, israf varsa biz ondan uzak dururuz. O noktada devri sabık yaratma niyetinde değiliz. Ama yetimin hakkını, Manisa’nın hakkını yemiş olan varsa, Manisa’nın hakkını başkalarına peşkeş çekmiş olan varsa o dönemler bitti. Şimdi onların hesabını verme dönemi başladı.

Çünkü bu Manisa’da esnaf yokmuş gibi Türkiye’nin öbür ucundaki esnaflardan, şirketlerden ihaleler verenler veya Manisa’nın varlıklarını birilerine peşkeş çekip oradan bir partiyi finanse edenler, oralardan bazı kirli işleri siyasetin finansmanında kullananların döneminin sona ermiş olmasını memnuniyetle görüyoruz. Bundan sonra kimseyi üzmeden, rencide etmeden, ailelerle uğraşmadan ama gerçek sorumlular savcılık önünde geriye dönük olarak hesaplarını verecekler. O konuyu yapmazsak kendimizi inkar etmiş oluruz. Ama parti anlamında, partili anlamında, oy veren anlamında, kimsenin ekmeği ile oynama, kimseyi işinden etme gibi işler olmayacak. Tabi yürüyen soruşturmalar var. O soruşturmalar devam edecek” ifadesini kullandı.

“İsraf edilmeyecek, her kör kuruş halkçı belediyeciliğe harcanacak”

CHP Lideri Özgür Özel, Manisa Şehzadeler Belediyesi ziyaretinde, “Burada israf edilmeyecek. Her kör kuruş, halkçı belediyeciliğe harcanacak. Yoksullara, ihtiyaç sahiplerine harcanacak. Biz bu belediyeleri efendim bunlardan aldık, şimdi sıra bizde diye değil. O dönem bitti, yeni bir dönem başladı diye başlatıyoruz” dedi. Özel, “Geçmişte AKP’nin yönetiminde ne kadar israf, ne kadar israf, fazladan harcama varsa hepsine engel olacağız” diye konuştu.

Özel, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ın Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları’ndan geldiğini anlatarak, “Şehzadeler Belediyesi ziyareti benim açımdan birçok yönden çok anlamlı. Birinci anlamı, Gençlik Kolları Başkanlığından, Gençlik Kolları yöneticiliğinden, hatta çocukluk yaşlarından beri, bundan 15 yıl önce Gülşah 19 yaşında filandı. Ben milletvekili olduğumda ve devam ettiğimiz bütün süreçlerde Gülşah hep bir yerlerde vardı. Bazen gençlik kolları il başkanımız olarak görev yaptı. İl başkanlığında adayımız oldu.

Parti içinde mücadeleler oldu, oralarda birlikte siyaset yaptık ama esas önemli olan mesele gençlik kollarından gelen, kadın bir siyasetçi olarak genel başkan olduktan sonra gençler ve kadınlarla ilgili ortaya koyduğumuz yaklaşımda Gülşah ilimizdeki bu yaklaşımın temsilcisi. Anket sonuçlarında diğer adaylara göre en yüksek oyu alan 4 adaydan bir tanesiydi. İlk 4’ün içindeydi. Sözümüz vardı, kadınlar eğer diğer adaylarla eşit kazanma potansiyelindeyse doğrudan aday göstereceğiz dedik. Gülşah Türkiye’deki doğrudan aday gösterdiğimiz ilk kadın belediye başkan adayıdır. Şunu gördük ki gençlere ve kadınlara şans verildiğinde seçmen buna olumlu reaksiyon veriyor. O açıdan çok kıymetli” diye konuştu.

Paylaşın

Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti’nin Yeni Genel Başkanı

Ankara’da ATO Congresium’da yapılan İYİ Parti’nin 5’inci Olağanüstü Kurultayı’nda 611 oy alan Müsavat Dervişoğlu, genel başkan seçildi. Dervişoğlu’nun rakibi Koray Aydın ise 548 oy aldı.

Haber Merkezi / Yerel seçim sonuçlarına ve partinin bundan sonraki sürecine değinen Müsavat Dervişoğlu, “İYİ Parti kuruluş amacına bakıldığında elbette siyasetin merkezinde olacaktır. Verilecek mücadeleyi asla ıskalamayacaktır. Toplumun bütün kesimlerini kucaklayacaktır” dedi.

Dervişoğlu, “Sizlere yalvarıyorum. Allah rızası için diyorum. Türkiye’nin meydanlarında Tayyip Erdoğan’la hesaplaşmak istiyorum. Bana o gücü verin. Bana o desteği verin. Benden esirgemeyin” diye konuştu.

İYİ Parti’nin 5’inci Olağanüstü Kurultayı bugün Ankara’da ATO Congresium’da yapıldı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in aday olmadığı kurultayda yapılan seçimin üçüncü turunda genel başkanlığa Müsavat Dervişoğlu seçildi. Üçüncü turda Müsavat Dervişoğlu 611 oy, Koray Aydın ise 548 oy aldı.

İlk iki turda salt çoğunluk sağlanamaması üzerinde üçüncü tur oylama yapıldı. Üçüncü turda en fazla oyu alan Dervişoğlu İYİ Parti’nin yeni Genel Başkanı oldu. Dervişoğlu, Akşener’e yakın isimler arasında sayılıyordu.

Seçimin ilk turunda, TBMM Grup Başkanı Koray Aydın, Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, Göç Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcı Mehmet Tolga Akalın ve Günay Kodaz genel başkanlık için yarıştı.

Seçimlerin ilk turunda 1178 delege oy kullandı. Yedi oy geçersiz sayılırken; Koray Aydın 472, Tolga Akalın 327, Müsavat Dervişoğlu 370, Günay Kodaz ise 2 oy aldı. Seçimde hiçbir adayın gereken salt çoğunluğu sağlamaması üzerine ikinci tur oylama yapıldı. İkinci tur oylamaya geçilmeden önce Tolga Akalın adaylıktan çekildiğini açıkladı.

İkinci turda ise Müsavat Dervişoğlu 570, Koray Aydın 565 oy aldı. Adaylıktan çekilmesine rağmen Tolga Akalın 15, bir önceki turda 2 oy alan Günay Kodaz 3 oy aldı. Seçimin ikinci turunda 1158 delege oy kullandı, 6 geçersiz oy, 1152 geçerli oy sayıldı. Salt çoğunluk olan 652 oya ulaşan aday olmadığı için kurultayda üçüncü tur oylama yapıldı.

“Feragatte ve fedakarlıkta bulundum”

İYİ Parti’de genel başkanlık seçimlerin öncesinde partinin kurucu lideri Meral Akşener bir konuşma yaptı. Meral Akşener, 31 Mart’taki yerel seçimlere “hür ve müstakil” olarak katılma kararını savundu ve bu kararı aslında İYİ Parti’yi fabrika ayarlarına döndürmek, iki kutuplu hale gelmiş Türk siyasetine nefes aldırmak amacıyla aldığını anlattı.

Türkiye’de bugün alıştırılmış normaller dışında bir yaklaşım sergileyerek bedel ödeme sırasında en önde durduğunu söyleyen Akşener, ittifaksız şekilde 31 Mart’taki yerel seçimlere girilmesi kararı, İYİ Parti’de 14 Mayıs 2023’teki milletvekili aday listesi hazırlığıyla ilgili maddi çıkar sağlama ve parti içinde maddi yolsuzluklar olduğu iddiasına da üstü kapalı göndermede bulundu.

İftiralara ve hakaretlere maruz kaldığını anlatan Akşener, “Ne kadar zorlu bir yola çıktığımızın farkındaydım. İftiralarla, karalamalarla, çirkin oyunlarla üzerimize gelineceğinin farkındaydım. Satın alınmışlara karşı yürekten inanmışların mücadelesini yürüttüğümüzün farkındaydım. Taşın altına elini, gövdesini koyanların farkında olduğum gibi o taşın bizi ezmesi için çalışanların da, iştahla el ovuşturanların da farkındaydım. Ez cümle seçim sonuçları doğrultusunda aldığımız riskin elbette farkındaydım. Bugüne kadar olduğu gibi bugün de Türkiye’nin alıştırılmış normallerinin dışında, sadece söz söyleme sırasında değil bedel ödeme sırasında da en önde duruyorum. Bugüne kadar her daim, kimseden bir beklentim olmaksızın gerektiğinde bedel ödemeyi bildim. Bundan dolayı da asla pişman olmadım. Nitekim bugün de pişman değilim. Çünkü haklılığımızın elbet bir gün anlaşılacağını biliyorum. Ve bugün üzerime düşen her şeyi yapmış olmanın huzuruyla son kez karşınızdayım” ifadesini kullandı.

Yerel seçimler sonrasında “hür ve müstakil” kararında haksız olduğu için değil yetim, öksüz bırakmamak için mağlubiyet kararını üstlendiğini söyleyen Akşener, “Başarısızlığı ben aldım, artık başarıyı siz yakalayacaksınız! Bedeli ben ödedim, artık hesabı siz tutacaksınız! Kiminiz ‘abla’, kiminiz ‘kardeş’, kiminiz ‘anne’ diye geldiniz. Benden bir ev, bir yuva istediniz. Ben de İYİ Parti’yi sizlere bir ev, bir yuva yaptım. Ocağını tüttürdüm, içini ısıttım, sofrasını kurdum, bahçesini genişlettim. Yıkmak isteyenlere, dağıtmak isteyenlere, çökmek isteyenlere müsaade etmedim. Ama bugünden sonra artık bu evi siz koruyacaksınız! Şairin de dediği gibi; ‘Bizdik o hücumun bütün aşkıyla kanatlı, bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı… Dünyâya vedâ ettik, atıldık dolu dizgin. En son koşumuzdur bu, asırlarca bilinsin!” sözleriyle veda konuşmasını sonlandırdı.

İYİ Parti’deki genel başkanlığına veda konuşmasında Ankara siyasetine ve muhalefet cephesine ilişkin mesajlar verdiği gözlemlenen Akşener, özellikle CHP’ye yönelik Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili sitemini yeniden gündeme taşıdı.

Akşener, “Mesela 2017 yılında; devletimizin ‘kerim’ anlayışını ortadan kaldıran, milletimizi de ucube bir sisteme mahkûm eden Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi referandumuna ‘Hayır’ demek için il il gezdim. ‘Bu sistem Türkiye’yi uçuruma sürükler.’ dedim. Ve maalesef haklı çıktım. 2018’de, 2019’da, 2020’de ve en nihayetinde 2023 yılında da ‘milletle inatlaşılmaz’ diyerek hem iktidarı hem de ana muhalefeti defalarca uyardım. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türkiye’ye nefes aldırmak için yeri geldi feragatte, yeri geldi fedakarlıkta bulundum. Yeri geldi herkes sustuğunda bile milletin sesini haykıran oldum” dedi.

Bu noktada Akşener’in, 31 Mart’taki yerel seçimlerde ittifak kurmama kararı aldığı CHP’ye yönelik 14 Mayıs 2023’teki Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde kendi ifadesiyle “kazanacak aday” belirleme ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığında ısrarcı tutuma karşı tepkisini koruduğu görüldü.

Meral Akşener, konuşmasında Türkiye’deki yakın siyasi tarihe ilişkin sıklıkla “Haklı çıktım” ifadesini kullanarak, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidarına yönelik 2010’daki anayasa değişikliği referandumu da dahil olmak üzere yanlışlıklara karşı çıktığını kaydetti. Akşener, “Zihnim de, vicdanım da hep çok rahat oldu. Çünkü hiçbir zaman peşinden koştuğum kişisel bir çıkarım olmadı. Çünkü hiçbir zaman utanacağım bir yaram olmadı. Çünkü hiçbir zaman vicdanımı susturabilecek bir güç olmadı. Tehdide, baskıya, zorbalığa hiç eyvallahım olmadı. Allah şahit; toz zerresi kadar korkum da olmadı” sözleriyle kendisini anlattı.

“Hayatımın her döneminde sahip olduğum ahlaki değerleri, Cumhuriyetimizin temel ilkelerini, Türkiye’nin ihtiyaçlarını gözeterek; sorumluluklar aldım, tutumlar sergiledim. Mesele millet, mesele memleket olduğunda inandığım yolda yürümekten hiçbir zaman çekinmedim. Milletin hakkı için, devletin itibarı için karşısında durduklarımın parmak sallayan elleri beni yıldıramadı. Hedef tahtasına koyan dilleri beni sindiremedi. Cazip teklifleri beni susturamadı. Makam vaatleri beni durduramadı. ‘Tutuklanacaksın’ tehditleri umurumda bile olmadı” diyen Akşener, 30 yıllık siyasi kariyerinde aldığı tüm kararların arkasında durmaya devam edeceğini söyledi.

Meral Akşener, kürsüde konuşmasını tamamladıktan hemen sonra salondan ayrıldı ancak birinci turda oy kullanmaya arada geri döndü. Hızlıca oyunu kullandıktan sonra yeniden ayrıldı.

Genel başkan adayları konuşmalarını yaptı

Akşener’in ardından genel başkanlık için Grup Başkan Vekili Müsavat Dervişoğlu, Grup Başkanı Koray Aydın, Göç Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tolga Akalın ve Kurucular Kurulu Üyesi Günay Kodaz de konuşmalarını yaptı.

Konuşmasında yerel seçim sonuçlarına ve partinin bundan sonraki sürecine değinen Müsavat Dervişoğlu, “İYİ Parti kuruluş amacına bakıldığında elbette siyasetin merkezinde olacaktır. Verilecek mücadeleyi asla ıskalamayacaktır. Toplumun bütün kesimlerini kucaklayacaktır” dedi.

Dervişoğlu, “Sizlere yalvarıyorum. Allah rızası için diyorum. Türkiye’nin meydanlarında Tayyip Erdoğan’la hesaplaşmak istiyorum. Bana o gücü verin. Bana o desteği verin. Benden esirgemeyin” diye konuştu.

Dervişoğlu’nun ardından kürsüye çıkan Tolga Akalın, “Bugün eski Türkiye’nin, yani Tayyip Erdoğan iktidarının son günü. Bugün iktidar yoluna girişimizin ilk günü. Elbette bu yürüyüşte Türk yurtseverleri, Türk demokratları ve samimi muhafazakarlarla omuz omuza yeni bir dönemi açıyoruz” dedi.

İYİ Parti’nin yerel seçim performansına değinen Koray Aydın ise konuşmasında “Doğru bir değerlendirme yapmaz, acil bir değerlendirmede bulunmazsak bu kötü tablo sürekli hale gelecektir. Genel başkanımızın olağanüstü kurultay yolunu açması ve kendisinin de aday olmaması demokratik bir olgunluktur. Örnek bir tavırdır. Şimdi sıra sizlerdedir” dedi.

Koray Aydın’ın ardından kürsüye son olarak Günay Kodaz çıktı. Kodaz, “Biz bu partiyi masa başında kurmadık. İYİ Parti Türkiye’nin umududur. Bugüne kadarki emekleri için Sayın Meral Akşener’e teşekkür ediyorum. Partimizde mutlaka emek, liyakat, bilgi, istişare, çalışkanlık, sözünde durma hakim olmalıdır” diye konuştu.

Paylaşın

İYİ Parti Kongresi’nde Kürsüye Çıktı Akşener, CHP’ye Yüklendi

İYİ Parti’deki genel başkanlığına veda konuşmasında Ankara siyasetine ve muhalefet cephesine ilişkin mesajlar verdiği gözlemlenen eski İYİ Parti Lideri Meral Akşener, özellikle CHP’ye yönelik Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili sitemini yeniden gündeme taşıdı.

Haber Merkezi / İYİ Parti Lideri Akşener, “Mesela 2017 yılında; devletimizin ‘kerim’ anlayışını ortadan kaldıran, milletimizi de ucube bir sisteme mahkûm eden Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi referandumuna ‘Hayır’ demek için il il gezdim. ‘Bu sistem Türkiye’yi uçuruma sürükler.’ dedim. Ve maalesef haklı çıktım.

2018’de, 2019’da, 2020’de ve en nihayetinde 2023 yılında da ‘milletle inatlaşılmaz’ diyerek hem iktidarı hem de ana muhalefeti defalarca uyardım. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Türkiye’ye nefes aldırmak için yeri geldi feragatte, yeri geldi fedakarlıkta bulundum. Yeri geldi herkes sustuğunda bile milletin sesini haykıran oldum” dedi.

Bu noktada Meral Akşener’in, 31 Mart’taki yerel seçimlerde ittifak kurmama kararı aldığı CHP’ye yönelik 14 Mayıs 2023’teki Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde kendi ifadesiyle “kazanacak aday” belirleme ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığında ısrarcı tutuma karşı tepkisini koruduğu görüldü.

İYİ Parti Lideri Akşener, konuşmasında Türkiye’deki yakın siyasi tarihe ilişkin sıklıkla “Haklı çıktım” ifadesini kullanarak, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidarına yönelik 2010’daki anayasa değişikliği referandumu da dahil olmak üzere yanlışlıklara karşı çıktığını kaydetti.

Meral Akşener, “Zihnim de, vicdanım da hep çok rahat oldu. Çünkü hiçbir zaman peşinden koştuğum kişisel bir çıkarım olmadı. Çünkü hiçbir zaman utanacağım bir yaram olmadı. Çünkü hiçbir zaman vicdanımı susturabilecek bir güç olmadı. Tehdide, baskıya, zorbalığa hiç eyvallahım olmadı. Allah şahit; toz zerresi kadar korkum da olmadı” sözleriyle kendisini anlattı.

İYİ Parti’nin 5. Olağanüstü Kurultayı’nda yeniden aday olmayan Meral Akşener, genel başkan sıfatıyla son kez konuşma yaptı. “5. Olağanüstü Kurultayımıza hoşgeldiniz, sefalar getirdiniz. Bugün karşınızda bu kürsüden son kez konuşuyorum” diyen Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Divanımızın, sayın başkan ve üyeleri; kıymetli üst kurul delegelerimiz; değerli milletvekili ve başkanlarımız; bin bir badireye, birlikte göğüs gerdiğim, sevgili kardeşlerim; her zorlu dönemeçte, gücüme güç katan, genç evlatlarım; gönlünü memleketine, yüreğini milletine adayan; iyi ve cesur dava arkadaşlarım; 5’inci Olağanüstü Kurultayımıza, hoş geldiniz.

Bugün karşınızda, bu kürsüden, son kez konuşuyorum. Çünkü bugün, emaneti devretme günü… Hayatımın 30 yılını, farklı dönemlerde, farklı mekânlarda, farklı imkânlarla; memleketimizin geleceği, insanımızın iyiliği, devletimizin güvenliği için; siyaset sahnesinde, çalışarak geçirdim. Siyasi kariyerim boyunca; beni motive eden, tek bir şey vardı: O da; tüm eğitim hayatım boyunca; beni parasız yatılı okutan, milletimize; bana büyük fırsatlar sunan, Cumhuriyetimize; ve her geçen gün, tahrip edilen, devletimize karşı; vefa borcumu ödemekti.

Bu uğurda, 30 yıl boyunca; bir kadın olarak; zorluklarla, iftiralarla, tehditlerle karşılaştım. Her devrin fırsatçılarıyla, ahlaksızlarıyla, zalimleriyle, mücadele ettim. Ama şunu içtenlikle söyleyebilirim ki; Zihnim de, vicdanım da, hep çok rahat oldu. Çünkü hiçbir zaman, peşinden koştuğum, kişisel bir çıkarım olmadı. Çünkü hiçbir zaman, utanacağım bir yaram olmadı. Çünkü hiçbir zaman, vicdanımı susturabilecek bir güç olmadı. Bu yüzden de; Yalana, dolana, dümene, hiç tahammülüm olmadı. Tehdide, baskıya, zorbalığa, hiç eyvallahım olmadı. Allah şahit, toz zerresi kadar korkum da olmadı.

Çünkü; ecelin ne bir nefes evvel, ne bir nefes sonra olduğuna, hep inandım. Dolayısıyla, hayatımın her döneminde; sahip olduğum, ahlaki değerleri; cumhuriyetimizin, temel ilkelerini; Türkiye’nin ihtiyaçlarını gözeterek; sorumluluklar aldım, tutumlar sergiledim. Mesele millet, mesele memleket olduğunda; inandığım yolda yürümekten, hiçbir zaman çekinmedim.

Milletin hakkı için, devletin itibarı için, karşısında durduklarımın; parmak sallayan elleri, beni yıldıramadı. Hedef tahtasına koyan dilleri, beni sindiremedi. Cazip teklifleri, beni susturamadı. Makam vaatleri, beni durduramadı. “Tutuklanacaksın” tehditleri, umurumda bile olmadı. Rabbime şükürler olsun ki; bugüne kadar verdiğim tüm kararların; aldığım tüm tutumların; üstlendiğim tüm sorumlulukların; hep arkasında durdum; bugün de, durmaya devam ediyorum.

Hani derler ya; hakla batılın arasındaki farkı, tarih belirlermiş… Nitekim, ben de buna, hep şahit oldum. Her zaman, kısa vadede olmasa da; zaman beni, en nihayetinde, hep haklı çıkardı. Mesela 28 Şubat’ta; herkes korkudan susup otururken; ölümle tehdit edilmeme rağmen; vesayetçilere karşı, tutum aldım. Ve haklı çıktım. Mesela, 2001 yılında; Herkes makam mevki hayalleri kurarken; “Türk demekten korkanlarla, yol yürünmez.” diyerek, bir karar aldım. Yıllarca sürecek bir iktidarın parçası olmamayı; ben daha, yolun en başında seçtim. “Devletle milleti barıştıracağız.” diye gelenlerin; milleti birbirine küstüreceklerini, ben daha en başında gördüm. Ve haklı çıktım.

Mesela, 2010 yılında; herkes, “Yetmez ama evet.” diye diye; demokrasi havarisi havalarında, ortalıkta gezinirken; Türkiye, göz göre göre, ateşe atılmasın diye; iktidarın, en tepesi de dahil olmak üzere, önde gelenlerine; bizzat gittim, söyledim; “Yapmayın, etmeyin. Bu garabet sizi de vuracak.” dedim. Sonucunda ise, maalesef ki milletimiz; devletini, sokaktan toplamak zorunda kaldı. Ve haklı çıktım. Mesela, 2017 yılında; Devletimizin, “kerim” anlayışını, ortadan kaldıran; Milletimizi de, ucube bir sisteme mahkûm eden, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi referandumuna; “Hayır” demek için, il il gezdim. “Bu sistem, Türkiye’yi uçuruma sürükler.” dedim. Ve maalesef, haklı çıktım.

2018’de, 2019’da, 2020’de, ve en nihayetinde, 2023 yılında da; “milletle inatlaşılmaz” diyerek; hem iktidarı, hem de ana muhalefeti defalarca uyardım. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, Türkiye’ye nefes aldırmak için; Yeri geldi, feragatte; yeri geldi, fedakarlıkta bulundum. Yeri geldi; Herkes sustuğunda bile; milletin sesini haykıran oldum. Çok değil, daha geçen yıl söylediklerimi; O günlerde, hararetle reddedenler; şahsıma, her türlü hakareti edenler; hırsından hızını alamayıp, iftiraya sarılanlar; bugün, benimle aynı şeyleri, söylemeye başladılar.

Hatta bazıları, kısık sesle de olsa; “haklıymış” bile diyorlar… Ne diyeyim? Sabah şerifleriniz hayrolsun… Rahmetli İnönü’nün, bir sözü vardır: “Tarih kürsüsünden, hâlinizi seyrediyorum. Suçluların telaşı içindesiniz…” İşte ben de, bugün, bu arkadaşların hâlini; acıyarak seyrediyorum… Çünkü benim için, esas mesele; Benim haklı çıkmam değil, milletimizin çırak çıkmamasıydı. Memleketimizde yokluğun, yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun; 5 yıl daha, hüküm sürmemesiydi. Türkiye’nin, 5 yılını daha, kaybetmemesiydi.

Değerli arkadaşlarım; Gelelim bugüneee… Yani 2024’e… Bildiğiniz gibi, yetkili kurullarımızın, kararı doğrultusunda; 31 Mart yerel seçimlerine, hür ve müstakil olarak girdik. Bu karar aslında, bizim için, fabrika ayarlarımıza dönmek demekti. Çünkü biz, İYİ Parti’yi; İki kutba mahkûm edilen Türk siyasetinin; yaşam odası olması için kurmuştuk! Çünkü biz İYİ Parti’yi; Kavgalara, korkulara, mecburiyetlere, mahkûm edilen milletimize; yeni bir seçenek sunmak için kurmuştuk!

Çünkü biz İYİ Parti’yi; bir kişiye, bir zümreye, bir gruba, ya da bir başka partiye kaldıraç olmak; imkân sağlamak; kariyer basamağı olmak için değil; milletin istiklali, memleketin istikbali için kurmuştuk! Dolayısıyla ben de, bugüne kadar; hem kendimin, hem de partimizin; aldığı tüm kararların, arkasında durduğum gibi; bu kararın da, elbette arkasında durdum. Ne kadar zorlu bir yola çıktığımızın, farkındaydım. İftiralarla, karalamalarla, çirkin oyunlarla, üzerimize gelineceğinin, farkındaydım. Satın alınmışlara karşı; yürekten inanmışların mücadelesini yürüttüğümüzün farkındaydım.

Taşın altına, elini, gövdesini koyanların, farkında olduğum gibi; O taşın, bizi ezmesi için çalışanların da; iştahla el ovuşturanların da, farkındaydım. Rz cümle; Seçim sonuçları doğrultusunda, aldığımız riskin, elbette farkındaydım. İşte bu yüzden; bugüne kadar olduğu gibi, bugün de Türkiye’nin, alıştırılmış normallerinin dışında sadece söz söyleme sırasında değil bedel ödeme sırasında da, en önde duruyorum.

Bugüne kadar, her daim; kimseden bir beklentim olmaksızın; gerektiğinde, bedel ödemeyi bildim. Bundan dolayı da, asla pişman olmadım. Nitekim bugün de, pişman değilim. Çünkü, haklılığımızın, elbet bir gün anlaşılacağını biliyorum. Ve bugün üzerime düşen, her şeyi yapmış olmanın huzuruyla son kez karşınızdayım.

Hiçbir hesaba, hiçbir pazarlığa, hiçbir sahtekârlığa girmeden milletin sesini duyurmuş olmanın, mutluluğuyla son kez karşınızdayım. İYİ Parti olarak, varlığımızı, onurumuzu, duruşumuzu pazarlık masalarına, meze ettirmemiş olmanın gururuyla son kez karşınızdayım. İYİ Parti’yi kurduğumuz, ilk günkü gibi bir an bile pes etmeden, mücadele etmiş olmanın, gönül rahatlığıyla son kez karşınızdayım! Allah herkese, böyle veda etmeyi nasip etsin.

“İYİ Parti’yi, sizlere bir ev, bir yuva yaptım”

İYİ Parti’nin ve İYİ Partilinin fedakârlığını, taşıyamayanlara mani oldum. “Tek kişi kalsam da, bu mücadeleden vazgeçmeyeceğim.” dedim, asla da vazgeçmedim. “Gerekirse bedelini ödeyeceğim.” dedim; Ve bugün de karşınızda aziz milletime ve sizlere karşı, bir kez daha söylemek isterim ki; Ben, bu bedeli ödemeye razıyım. Türkiye’nin iyi ve cesur evlatları Kennedy’nin, çok meşhur bir sözü vardır “Zaferin bin babası vardır, mağlubiyet yetimdir” der.

İşte ben, o bin babanın, kaçıştığı yerde o yetim mağlubiyeti, öksüz bırakmadım! Haksız olduğumuz için değil söz verdiğim için bırakmadım! Başarısızlığı ben aldım artık başarıyı, siz yakalayacaksınız. Bedeli ben ödedim artık hesabı, siz tutacaksınız. Kiminiz “abla”, kiminiz “kardeş”, kiminiz “anne” diye geldiniz. Benden bir ev, bir yuva istediniz. Ben de İYİ Parti’yi, sizlere bir ev, bir yuva yaptım. Ocağını tüttürdüm, içini ısıttım, sofrasını kurdum, bahçesini genişlettim. Yıkmak isteyenlere, dağıtmak isteyenlere, çökmek isteyenlere, müsaade etmedim.

Ama bugünden sonra artık bu evi, siz koruyacaksınız. Bu evi, artık, siz ayakta tutacaksınız. Bu eve, artık, siz bakacaksınız. Şairin de dediği gibi “Bizdik o hücumun, bütün aşkıyla kanatlı, bizdik o sabah, ilk atılan safta yüz atlı… Dünyâya vedâ ettik; atıldık dolu dizgin… En son koşumuzdur bu; Asırlarca bilinsin!..” Bu vesileyle, Genel başkan adaylarımıza başarılar diliyor; Kurultayımızın, milletimiz, memleketimiz ve partimiz için; hayırlara vesile olmasını diliyorum. Yolunuz, bahtınız açık olsun. Allah’a emanet olun!”

Paylaşın

Beyaz Saray: Erdoğan – Biden Görüşmesi Ertelendi

Beyaz Saray, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 9 Mayıs’ta yapmayı planladıkları görüşmenin, Erdoğan’ın programındaki değişiklikler nedeniyle ertelendiği bildirildi.

Reuters haber ajansı adını vermek istemeyen bir Türk yetkiliye dayandırdığı haberinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beyaz Saray ziyaretinin ertelendiğini duyurdu. Aynı yetkili, yakında yeni bir tarih belirleneceğini belirtti.

Beyaz Saray’dan bir sözcü de VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı karşılıklı olarak uygun bir zamanda Beyaz Saray’da ağırlamayı sabırsızlıkla bekliyoruz. Ancak programlarımızı uyumlu hale getiremedik ve şu anda duyuracağımız bir ziyaret yok” dedi.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden ile AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 9 Mayıs’ta görüşecekti.

ABD Ankara Büyükelçisi Jeff Flake, İstanbul’da bir otelde bir araya geldiği Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK) heyetine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray’da ABD Başkanı Joe Biden ile yapacağı görüşmenin hazırlıklarının sürdüğü bilgisini teyit etmişti.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika’yı ziyareti konusunda takvime alınmış bir programın olmadığını söylemişti.

ABD Başkanı Joe Biden’la New York eyaletinin Syracuse kentine giderken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kirby’ye bir gazeteci, “İki hafta içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beyaz Saray’ı ziyaret etmesi bekleniyor. Erdoğan geçtiğimiz Cumartesi günü Hamas liderini ağırladı. Bu görüşmelerde bir konu başlığı olacak mı? Ya da ziyarete gölge düşürür mü?” şeklinde bir soru yöneltmişti.

John Kirby soruya yanıtında, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretine ilişkin programlanmış bir şey yok. O nedenle bu konuda bir yorumum yok” ifadesini kullanmıştı.

“Toplantıları konusunda konuşma işini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bırakacağını” kaydeden Kirby, “Hamas’a, kim olduklarına ve neyi temsil ettiklerine ilişkin tutumumuz konusunda çok net olduk.” diyerek başka bir yorum yapmayacağını belirtmişti.

Öte yandan OdaTV’nin yayınladığı bir haberde “Erdoğan’ın Washington ziyaretini iptal ettiği ve iptal etmesinin nedeninin ABD Temsilciler Meclisi’nin İsrail’e yardımı da içeren tasarıyı onaylaması olduğu” iddia edilmişti. OdaTV, haberin kaynağını ise belirtmemişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Biden’la uluslararası zirvelerde görüşmeler gerçekleştirmişti. İki lider, son olarak geçen temmuz ayında Litvanya’da NATO zirvesinde bir araya gelmişlerdi.

Paylaşın

Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’ndan “Türkiye’ye Yaptırım Yok” Mesajı

Fransa’nın Strazburg kentindeki merkez binasında gazetecilerle bir araya gelen Avrupa Konseyi İletişim Direktörü Daniel Höltgen, “Sayısını hatırlayamacağım kadar çok kez Kavala ve Demirtaş’ın serbest bırakılması için üye devletler tarafından çağrı yapıldı” dedi ve ekledi:

“Bu çağrılar karşılık bulmadıkça diplomatik dil giderek sertleşti. Ancak mevcut durumda hiçbir üye devletin yaptırım uygulamaya niyetli olduğunu görmüyorum.”

Daniel Höltgen, Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nun bu yönde bir hazırlık olmadığını, hatta yaptırım ihtimalinin dillendirilmediğini söyledi.

Avrupa Konseyi İletişim Direktörü Daniel Höltgen, Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu ve bu sene kuruluşunun 75. yıldönümünü kutlayan Avrupa Konseyi’nin Fransa’nın Strazburg kentindeki merkez binasında bir grup gazeteciyle bir araya geldi.

T24’ten Metin Kaan Kurutluş’un aktardığına göre; Höltgen, “Sayısını hatırlayamacağım kadar çok kez Kavala ve Demirtaş’ın serbest bırakılması için üye devletler tarafından çağrı yapıldı. Bu çağrılar karşılık bulmadıkça diplomatik dil giderek sertleşti. Ancak mevcut durumda hiçbir üye devletin yaptırım uygulamaya niyetli olduğunu görmüyorum“ diye konuştu. İletişim direktörü bu yönde bir hazırlık olmadığını, hatta yaptırım ihtimalinin dillendirilmediğini söyledi.

Höltgen, Bakanlar Kurulu’nun alacağı bir yaptırım kararının Rusya örneğinde olduğu gibi üyelikten ihraca kadar gidebileceğini, ancak Türkiye’nin üyelikten çıkarılması gibi bir senaryonun hiçbir şekilde gündeme gelmediğini belirtti. Rusya, 24 Şubat 2023’te Ukrayna’yı topyekûn işgal girişimini başlattıktan sonra üyelikten ihraç edilmişti. Avrupa Konseyi’nden bir ülkenin ihracı için üye ülkelerin üçte ikisinin oyu gerekiyor.

İhlal sürecinin Türkiye’ye bir sinyal vermek için başlatılmış olabileceğini vurgulayan Höltgen şu değerlendirmede bulundu: “İhlal süreci ilk başlatıldığında bile hiçbir üye ülkenin hükûmet mensubu Türkiye’nin üyeliğinin sonlandırılması yönünde bir talep dile getirmedi. Öte yandan ihlal süreci başlatıldıktan sonra Avrupa’da büyük bir savaş başladı.

Üye devletlerimizden biri insan öldürmeye başladı. Kriz üstüne kriz yaşandı. Dayanışma içinde olmamız gerekiyor. Sanıyorum ki üye devletler dikkatlerinin bölünmesini istemiyorlar. Tabii ki böyle yapınca durum (Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamaması) ortadan kalkacak değil, ama şu anda bu konuda dillendirilecek yeni bir şey yok. Mevcut durumda, Kavala’nın hemen serbest bırakılması için çağrı yapıyoruz“.

Avrupa Konseyi üyeleri arasında Türkiye’nin eninde sonunda AİHM kararlarını uygulayacağına dair bir düşünce olduğunu belirten Höltgen, kararlara uymayan başka ülkeler de bulunduğunu ve bunun Avrupa Konseyi için bir itibar sorunu oluşturduğunu ifade etti.

Paylaşın

Erdoğan: İsrail’le İlişkilerimizi Kestik Kesiyoruz

Katıldığı bir etkinlikte konuşan Erdoğan, “Modern dönem firavunlarını görmek isteyen hiç uzağa gitmesin. 35 bin Filistinliyi acımasızca katledenlere baksın. Günümüzün Hitler’i ve Nazileri Gazze’de 15 binden fazla çocuğu öldüren katillerdir” dedi ve ekledi:

“Netanyahu adını Gazze kasabı olarak tarihe utançla yazdırmıştır. Bu kara leke ne yaparsa yapsın çıkmayacaktır. Biz böyle konuşunca birileri hemen rahatsız oluyor. Cürmü yüzüne söylenen her suçlu gibi İsrail yönetimi de bizi susturabileceğini zannediyor. Ellerindeki basın ve lobi gücüyle cinayetlerin üstünü örtebileceklerini düşünüyorlar. Ne yaparsanız boş, ne kadar uğraşsanız da beyhude.

Tayyip Erdoğan’ın kalbine zincir vuramazsınız. Sizin tehditlerinize ve baskılarınıza asla boyun eğmeyiz. Ey Netanyahu duam şu: Ya Rabb, Kahhar ismi şerifinle tecelli ederek başta Netanyahu olmak üzere bu siyonistleri kahru perişan eyle. Sırf İsrail ve Batılı destekçileri öyle istedi diye Hamas’a terör örgütü iftirası atanlardan olamayız.”

Erdoğan konuşmasının devamında, “İsrail’le artık ilişkilerimizi ticari anlamda başta olmak üzere kestik kesiyoruz. Türkiye 2000 yılı aşan tarihinin hiçbir döneminde asla soykırım yapmamış, sömürgeci olmamış, masumlara dokunmamış bir ülkedir” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Parlamenterler Arası Kudüs Platformu 5. Konferansı’na katıldı. Konferansta konuşan Erdoğan, şunları söyledi:

“Kalbi Kudüs ve Filistin için atan siz kıymetli parlamenterleri ülkemizde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Medeniyet, tarih ve kültür şehri güzel İstanbul’umuza hepiniz hoş geldiniz. Sizlerin şahsında Filistin davasını kendi meselesi görüp destek veren, Kudüs’e ve Filistin’e sahip çıkan tüm parlamenterlere teşekkür ediyorum.

Az önce yapılan konuşmaları ilgiyle takip ettik. Parlamenterler arası Kudüs Platformu’nun kuruşundan bu yana geçen sürede önemli bir boşluğu doldurduğunu memnuniyetle müşahede ettik. BM kararlarına, prensiplerine, uluslararası normlara uygun olarak Kudüs’e ve Filistin’e hizmet eden siz kardeşlerimi tebrik ediyorum. Müslüman olmanın, hakkı, hukuku ve adaleti cesaretle savunmanın gerçekten zor olduğu günlerden geçiyoruz.

Bilhassa ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın mahremiyetine yönelik tacizler giderek artıyor. İşgalci İsrail tarafından Kudüs’ün kadim kimliği adım adım yok ediliyor. Haçlı zihniyetinin tekrar hortlatılmak istendiğini görüyoruz. Kudüs’ü tekrar ayağa kaldıran ecdadın torunları olarak Filistin’de yaşanan menfi-müspet her gelişmeyi yakından takip ediyoruz.

Türkiye olarak kuşatıcı anlayışla Kudüs’e sahip çıkmayı bir görev biliyoruz. Mücadelemizi azimle sürdürüyoruz. Barış adına yürüttüğümüz bu kutlu mücadeleye destek veren Parlamenterler Arası Kudüs Platformu’na şükranlarımı sunuyorum. Buradan Filistinli kahramanlara bir kez daha selamlarımı gönderiyorum. İşgalci zalimler karşısında dik duran Filistin’in yiğit evlatlarını ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum. Dünyanın dört bir yanında Filistin ve Gazzeli kardeşlerimizle dayanışma sergileyen vicdan sahibi tüm insanlara teşekkür ediyorum.

“İsrail yönetimi bizi susturabileceğini zannediyor”

Modern dönem firavunlarını görmek isteyen hiç uzağa gitmesin. 35 bin Filistinliyi acımasızca katledenlere baksın. Günümüzün Hitler’i ve Nazileri Gazze’de 15 binden fazla çocuğu öldüren katillerdir. Netanyahu adını Gazze kasabı olarak tarihe utançla yazdırmıştır. Bu kara leke ne yaparsa yapsın çıkmayacaktır. Biz böyle konuşunca birileri hemen rahatsız oluyor. Cürmü yüzüne söylenen her suçlu gibi İsrail yönetimi de bizi susturabileceğini zannediyor.

Ellerindeki basın ve lobi gücüyle cinayetlerin üstünü örtebileceklerini düşünüyorlar. Ne yaparsanız boş, ne kadar uğraşsanız da beyhude. Tayyip Erdoğan’ın kalbine zincir vuramazsınız. Sizin tehditlerinize ve baskılarınıza asla boyun eğmeyiz. Ey Netanyahu duam şu: Ya Rabb, Kahhar ismi şerifinle tecelli ederek başta Netanyahu olmak üzere bu siyonistleri kahru perişan eyle. Sırf İsrail ve Batılı destekçileri öyle istedi diye Hamas’a terör örgütü iftirası atanlardan olamayız.

İsrail’le artık ilişkilerimizi ticari anlamda başta olmak üzere kestik kesiyoruz. Türkiye 2000 yılı aşan tarihinin hiçbir döneminde asla soykırım yapmamış, sömürgeci olmamış, masumlara dokunmamış bir ülkedir.

Geçen ay ülkemizde mahalli idareler seçimleri yapıldı. Seçim sürecinde büyük bir iftiraya maruz kaldık. Şahsımızın Filistin davasını savunurken ödediği bedeller ortadayken, birileri ülkemizin ve milletimizin Filistin direnişine verdiği güçlü desteği gölgelemeye çalıştı. Bu kirli kampanyayı hırsları akıl ve vicdanlarının önlerine geçtiği için yürüttüler. Hatta İsrail’e jet yakıtı gönderdiler diyecek kadar ne yazık ki akıl, vicdan ve ahlak dışı bir sürü iddia gündeme taşındı. Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının böyle bir adım atması mümkün mü?

Şimdi aynı çevrelerin Kürecik’teki radar üssüyle ilgili benzer yalanlara sarıldığını görüyoruz. Bu meseleyi istismar etmeye çalışıyorlar. Kürecik’teki radar merkezinin ülkemizin ve ittifakımızın güvenliği dışında hiçbir devletle ilişkisi, bağı, irtibatı yoktur ve olamaz. Türkiye böyle bir şeye zaten izin vermez. Bir müslüman olarak her şeyden önce yalan Allah’ın en çok nefret ettiği şeydir.”

Paylaşın

“Erdoğan Ve Biden 9 Mayıs’ta Görüşecek” İddiası

ABD merkezli medya kuruluşu Bloomberg International, ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 9 Mayıs’ta Beyaz Saray’da görüşeceğini öne sürdü.

Haber Merkezi / ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü Joh Kirby, “Erdoğan’ın ziyaretine ilişkin programlanmış bir şey yok” demişti.

Bloomberg International’ın konuya yakın kaynaklarına göre, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden ile AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 9 Mayıs’ta görüşecek.

ABD Ankara Büyükelçisi Jeff Flake, İstanbul’da bir otelde bir araya geldiği Türk-Amerikan İş Konseyi (TAİK) heyetine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray’da ABD Başkanı Joe Biden ile yapacağı görüşmenin hazırlıklarının sürdüğü bilgisini teyit etti.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika’yı ziyareti konusunda takvime alınmış bir programın olmadığını söyledi.

ABD Başkanı Joe Biden’la New York eyaletinin Syracuse kentine giderken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kirby’ye bir gazeteci, “İki hafta içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Beyaz Saray’ı ziyaret etmesi bekleniyor. Erdoğan geçtiğimiz Cumartesi günü Hamas liderini ağırladı. Bu görüşmelerde bir konu başlığı olacak mı? Ya da ziyarete gölge düşürür mü?” şeklinde bir soru yöneltti.

John Kirby soruya yanıtında, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretine ilişkin programlanmış bir şey yok. O nedenle bu konuda bir yorumum yok” ifadesini kullandı.

“Toplantıları konusunda konuşma işini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bırakacağını” kaydeden Kirby, “Hamas’a, kim olduklarına ve neyi temsil ettiklerine ilişkin tutumumuz konusunda çok net olduk.” diyerek başka bir yorum yapmayacağını belirtti.

Öte yandan OdaTV’nin yayınladığı bir haberde “Erdoğan’ın Washington ziyaretini iptal ettiği ve iptal etmesinin nedeninin ABD Temsilciler Meclisi’nin İsrail’e yardımı da içeren tasarıyı onaylaması olduğu” iddia edildi. OdaTV, haberin kaynağını ise belirtmedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Biden’la uluslararası zirvelerde görüşmeler gerçekleştirmişti. İki lider, son olarak geçen temmuz ayında Litvanya’da NATO zirvesinde bir araya gelmişlerdi.

Paylaşın

AK Parti’den ‘Yeni Anayasa’ Açıklaması: ‘Partili Cumhurbaşkanı’ Tartışılabilir

Gazeteci Fatih Atik, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “AK Parti’den gelen duyumlara göre, muhalefetin çokça eleştirdiği ‘Partili Cumhurbaşkanı’ tartışılabilir” dedi.

TGRT Haber’de gazeteci Fatih Atik’in sorularını yanıtlayan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Grup Başkanı Abdullah Güler, yeni Anayasa süreci ve Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan’ın TBMM’de yapılan çay resepsiyonuna dahil edilmemesine ilişkin konuştu.

Güler, yeni Anayasa konusunda hem TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş hem de AK Parti’nin tura çıkacağını, ilk 4 madde üzerinde değişiklik yapılmayacağını söyledi. Güler, Erbakan’ın çay resepsiyonuna dahil olmaması hakkında “Planlanarak gelişmedi. Meclis Başkanı tarafından o anda önerildi. O anda geliştiği için oldu özel plan çerçevesinde değildi” dedi.

Atik, sosyal medya hesabından Güler’in söylediklerini aktardı. Atik, paylaşımında ayrıca “AK Parti’den gelen duyumlara göre, muhalefetin çokça eleştirdiği ‘Partili Cumhurbaşkanı’ tartışılabilir” diye yazdı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 600 üyeden oluşuyor. Anayasa ve Meclis İç Tüzüğü’ne göre Anayasa değişiklik teklifi için 200 milletvekilinin imza vermesi gerekiyor. Eğer 400 milletvekili değişiklik teklifini onaylarsa o yasa maddesi yürürlüğe giriyor. Teklifin referanduma sunulması ise 360 milletvekilinin “evet” oyu kullanmasıyla mümkün oluyor.

Erdoğan – Özel hafta içi görüşecek

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) özel bir resepsiyon düzenlendi. Bu kapsamda parti temsilcileriyle bir araya gelen AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüştü.

Erdoğan, gazetecilerin, “Özgür Özel de buralarda. Sizinle görüşme talebi vardı. Acaba bir araya gelecek misiniz, ikinizi yan yana görebilir miyiz?” soruları üzerine, “Benimle görüşme talepleri oldu. İnşallah en kısa zamanda bir araya gelişi de gerçekleştiririz. Böyle ayak üstü olmaz” karşılığını verdi. Erdoğan, “CHP Genel Başkanı Özel ile önümüzdeki hafta bir araya geleceğiz” ifadesini kullandı.

Özgür Özel ise resepsiyonda gazetecilere yaptığı açıklamada, “Sayın Cumhurbaşkanı’na sormam gerekenleri sordum ama bu aramızda. Gerçekleştireceğimiz görüşme bir nezaket görüşmesi değil bir çalışma ziyareti olacak. Her iki tarafın da gündemleri var. Randevu netleşince görüşmenin içeriğini devlet geleneklerine uygun bir şekilde gerçekleştireceğiz” dedi.

Özel yeni anayasa tartışmalarına dair de şu yorumu yaptı: “Ben sayın Erdoğan’ı dinlemeden bir şey diyemem. Büyük ihtimalle Sayın Erdoğan belli arkadaşlarını görevlendirecektir. Nasıl kapsam düşündüklerini… Bir kırmızı çizgiden önce bir başlangıç hattının olması lazım. Siz şimdi anayasayı değiştirecekseniz, uymayacağınız bir anayasayı değiştirecek misiniz? Son anayasa Sayın Erdoğan için yapıldı.

Bu anayasaya uyuyor mu? Ben AİHM kararlarına uymadığını biliyorum. AYM kararlarını son Can Atalay örneğinde tanımıyor. 1 Mayıs’ta Taksim’in açılmasına ilişkin AYM kararına uymuyor. Pek çok AYM kararına uymuyor. Mevcut anayasaya uyan bir Erdoğan bizimle geleceğe dönük bir anayasa konuşabilir”

Paylaşın

AYM Başkanı Özkaya’dan ‘Bireysel Başvuru’ Açıklaması: Korunmalı

Bireysel başvuruyu kabul eden bazı ülkelerde de tartışmaların yaşandığını ve zaman zaman birtakım sorunların ortaya çıktığını belirten AYM Başkanı Kadir Özkaya, ilgili ülkelerde bu sorunların önlenmesi veya giderilmesine yönelik bazı tedbirler alındığını dile getirdi.

Haber Merkezi / AYM Başkanı Kadir Özkaya sözlerine şöyle devam etti: Bireysel başvuru yolunun, bugünkü işlevselliğiyle mutlak gerekliliği konusunda toplumumuzda ortak bir kanaat oluşmuştur. Bu kanaatin de bir gereği olarak yapılabilecek anayasal veya yasal düzenlemelerde müessesenin bugünkü işlevselliğini kaybetmeden korunması gerektiğini düşünüyoruz.

Zira yaklaşık 12 yılını geride bıraktığımız bireysel başvuru yolu, geldiğimiz nokta itibarıyla, birçok dertlinin derdine derman olmak suretiyle insan haklarına dayanan demokratik bir hukuk devleti olarak Cumhuriyet’in topluma dokunmasının, insanımızın temel haklara ilişkin sorunlarını çözmesinin bir aracı olarak kurumsallaşmış bulunmaktadır.”

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 62. kuruluş yıldönümü ve AYM üyeliğine seçilen Ömer Çınar için and içme töreni düzenlendi. Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yüksek yargı organlarının üyeleri katıldı.

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Kadir Özkaya, törende yaptığı konuşmada yeni seçilen Üye Ömer Çınar’ı tebrik ederek kendisine görevinde başarılar diledi; üyeliğinin şahsına, ailesine, Anayasa Mahkemesine ve ülkemize hayırlı olmasını temenni etti.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun takdiri ile Başkanlık görevini devraldığını hatırlatan Özkaya “Necip Türk milletinin bizlerden beklediği adaletin tecellisine, hukukun üstünlüğüne, insan hak ve özgürlüklerinin korunması gayesine hizmet etmek iradesiyle, çok kıymetli mesai arkadaşlarımla birlikte bize emanet edilen bu bayrağı daha ileriye taşıyacağımıza olan inanç ve kararlılığımızı ifade etmek istiyorum.” dedi.

AYM Başkanı Özkaya konuşmasında adalet kavramına, adalet kavramıyla bağlantılı olarak adalet hizmetini yürüten kişi ve kurumlar ile Anayasa Mahkemesinin faaliyetlerine değindi.

Adaletin sosyal bilimlerin neredeyse her alanıyla ilişkili anlamlar yüklenmiş bir kavram ve ahlaki bir erdem olduğunu belirten Kadir Özkaya “Toplumun örgütlü şekli olan devletin temeli adalettir, toplumsal yaşamın olmazsa olmazıdır. Yalnızca söz ve söylem değil, davranış ve eylem meselesidir. Bir şeyi yerli yerince yapmak, her şeyi yerli yerine en uygun şekilde koymaktır.” dedi.

AYM Başkanı Özkaya adil olmanın, adaletli davranmanın insanlara ve toplumlara en üst seviyede değer katan bir özellik olduğunu vurgulayarak keyfî arzuların adalet ve hakkın önüne geçtiği takdirde yeryüzünde düzenin ortadan kalkacağını, zulmün egemen olacağını belirtti ve “Adalet terazisi hep hak ve haklıyı gözeterek, keyfî arzuların değil gerçek haklının memnun edilmesi için kullanılmalıdır. Adil olan insandan, adil olan toplumdan, adil olan akıldan ve adil vicdanlardan tüm kâinat yararlanır. Dolayısıyla hiçbir neden, insanları ve toplumları hiçbir zaman hakkı ayakta tutmaktan alıkoymamalı, adaletsiz davranmaya yöneltmemelidir.” şeklinde sözlerine devam etti.

Hakkın ayakta tutulması ve adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluğun hâkimlere düştüğünü ifade eden AYM Başkanı Özkaya, hâkimlerin mesleğin vakarını korurken aynı zamanda yeryüzü gibi geniş ve alçak gönüllü olmalarının, aklı ve bilimi ölçüt almalarının gerekliliği üzerinde durdu.

Hâkimlerin kişilik ve vicdanlarını asla kirletmemeleri gerektiğini belirten Özkaya “Hiçbir neden, onları hakkı ayakta tutmaktan hiçbir zaman alıkoymamalı, adaletsiz davranmaya yöneltmemelidir. Çekinmeden, endişe duymadan, iç dünyalarındaki öznel duygu ve düşünceleri de dâhil olmak üzere herhangi bir dışsal etki altında kalmadan tarafsız bir tutumla özgürce karar vermelidirler.” diyerek bağımsız ve tarafsız yargının bağımsız ve tarafsız hâkimlerin varlığına bağlı olduğunu vurguladı.

Anayasa’nın Anayasa Mahkemesine bazı normların anayasaya uygunluğunu denetleme ve bireysel başvuruları karara bağlama görev ve yetkisini verdiğini hatırlatan Özkaya, Anayasa Mahkemesinin kamuoyunda tartışmaya konu olan çok az sayıda kararı olduğunu belirtti ve “Anayasa Mahkemesi adalet, hukukun üstünlüğü, temel hak ve hürriyetler gibi değerlerin gerçekleşmesine katkı yapmaktadır.” dedi.

Kadir Özkaya, bireysel başvurunun yüz yıllık Cumhuriyet tarihimizin hukuk sistemimize ilişkin en büyük kazanımlarından biri olduğunu vurgulayarak bireysel başvuruya ilişkin istatistikleri paylaştı.

Bireysel başvuruyu kabul eden bazı ülkelerde de tartışmaların yaşandığını ve zaman zaman birtakım sorunların ortaya çıktığını belirten AYM Başkanı Özkaya, ilgili ülkelerde bu sorunların önlenmesi veya giderilmesine yönelik bazı tedbirler alındığını dile getirdi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Bireysel başvuru yolunun, bugünkü işlevselliğiyle mutlak gerekliliği konusunda toplumumuzda ortak bir kanaat oluşmuştur. Bu kanaatin de bir gereği olarak yapılabilecek anayasal veya yasal düzenlemelerde müessesenin bugünkü işlevselliğini kaybetmeden korunması gerektiğini düşünüyoruz. Zira yaklaşık 12 yılını geride bıraktığımız bireysel başvuru yolu, geldiğimiz nokta itibarıyla, birçok dertlinin derdine derman olmak suretiyle insan haklarına dayanan demokratik bir hukuk devleti olarak Cumhuriyet’in topluma dokunmasının, insanımızın temel haklara ilişkin sorunlarını çözmesinin bir aracı olarak kurumsallaşmış bulunmaktadır.”

“Kuvvetler ayrılığı ilkesi, iş birliğini gerektirmektedir”

Anayasa’da da belirtildiği üzere kuvvetler ayrılığının medeni bir iş bölümünü ve iş birliğini gerektirdiğini hatırlatan Kadir Özkaya “Temel anayasal prensiplerden biri olan kuvvetler ayrılığı ilkesinde yer alan ‘ayrılık’, aslında büsbütün bir ayrışmadan ziyade, başta temel hak ve özgürlüklerin hayata geçirilmesi olmak üzere, devlete yüklenen görevlerin daha iyi yerine getirilmesi için işlerin anayasal organlar arasında bölünmesini ancak bunların tam bir uyum ve iş birliği içinde yerine getirilmesini ifade etmektedir.” dedi .

Yüksek mahkemelerin Anayasa ve kanunlarda kendilerine yüklenilen görevleri yapmakla mükellef olduğunu belirten Özkaya, her birinin görev ve yetkilerinin, işleyiş biçimlerinin, kararlarının niteliklerinin Anayasa ve kanunlarda açık bir biçimde düzenlendiğini dile getirdi ve “Bununla birlikte anayasal organlar (Anayasa Mahkemesi ile diğer yargı organları, yasama ve yürütme) arasında iş birliği, düzen ve uyumun sağlanabilmesi için, bu organların insanlardan müteşekkil olması, insanın olduğu yerde her zaman için farklı yaklaşımların, farklı fikirlerin oluşabilmesinin ve ihtilaf doğabilmesinin muhtemel olması nedeniyle Anayasa ve kanunlara uygun hareket etmenin yanında, aralarında daima iyi bir iletişimin bulunmasına da ihtiyaç bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

Gazze başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaşanan zulümlere karşı gösterilen çifte standardı, ikiyüzlülüğü kabullenemediğini de dile getirerek sözlerine devam eden AYM Başkanı Özkaya, insanlığın ortak geleceğinin ve sürekli barışın ancak ahlaki değerlere ve adalete bağlı olduğunu vurguladı.

Kadir Özkaya konuşmasının sonunda bugüne kadar özverili çalışmalarıyla Anayasa Mahkemesine katkıda bulunan eski başkanlar, üyeler, raportörler ve idari personel ile hâlen büyük bir fedakârlıkla görev yapan başkanvekillerine, üyelere, raportörlere ve tüm çalışanlara teşekkür etti.

Özkaya’nın konuşmasının ardından and içme törenine geçildi. Öz geçmişi okunan yeni Üye Ömer Çınar yemin etti, Çınar’a kisvesi AYM Başkanı Kadir Özkaya tarafından giydirildi.

Paylaşın