Ragıp Binzet Kimdir? Hayatı, Albümleri

1925 yılında Adıyaman’da dünyaya gelen Ragıp Binzet, 1985 yılında Ankara’da hayatını kaybetti. Ragıp Binzet, ilk, orta ve lise öğrenimini Adıyaman’da tamamladı.

Küçük yaştan beri müziğe ilgi duyan Ragıp Binzet, müzik hayatına daha aktif bir şekilde devam edebilmek amacıyla 19 – 20 yaşlarında Ankara’ya taşındı. Ankara Gül Gazinosu ve Ankara Dörtyol Aile Bahçesi’nde müzisyen ve ses sanatçısı olarak çalışan Ragıp Binzet, TRT saz sanatçısı Emin Aldemir’in grubu ile çalışmalarını sürdürdü. Zaman zaman Muzaffer Sarısözen’ den de ders alan Ragıp Binzet, programlarında tek başına sahne alır hem çalar hem de söylerdi.

Birçok enstrümanı çalabilme yeteneğine sahip olduğu gibi çok yönlü bir sanatçı olan Ragıp Binzet, bağlama, tambur, cümbüş ve keman gibi çalgı aletlerini ustalıkla çalardı. Gazel, divan türündeki türkülerden de derlemeleri bulunan sanatçı bu eserleri de ustalıkla okuduğu gibi sanatçının kendisine ait birçok eseri olduğu rivayet edilmektedir. Ragıp Binzet’in bazı eserleri de başka sanatçılar tarafından sahiplenilmiştir.

Ragıp Binzet’in TRT repertuarına da kazandırdığı eserlerin arasında “Altın yüzüğüm kırıldı, Dağdan indim düze ben, Eyvanına vardım eyvanı çamur,  Bir mektup yazdırdım Urfalı kızma, Adıyaman dağında bülbül öter bağında, Göl başına vardım gülleri çoktur, At puşuyu başından kınalı saçlar görünsün, Bu gelin maya gelin, Ayrıldım gülüm senden” gibi türküleri bulunmaktadır.

Paylaşın

Resul Dindar Kimdir? Hayatı, Albümleri

24 Ocak 1982 yılında Artvin’in Hopa ilçesinde dünyaya gelen Resul Dindar, 2008 yılı Temmuz ayında arkadaşlarıyla birlikte Karmate (değirmen) grubunu kurdu ve grubun solistliğini yaptı.

Karmate, Nani ve Nayino adlı iki albüm çıkarırken, Resul Dindar, gruptan 2012 yılında ayrılarak müziğe tek başına devam etme kararı aldı ve 1 Nisan 2013 tarihinde Divane adlı ilk solo albümünü yayınladı.

Resul Dindar’ın seslendirdiği eserler Türkçenin yanı sıra, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde konuşulan Lazca, Megrelce, Gürcüce ve Hemşince gibi dilleri de kapsamaktadır.

Resul Dindar’ın albümleri: Divane, Dalgalan Karadeniz, Aşk-ı Meşk. Resul Dindar’ın teklileri: Kendine İyi Bak, Sorma, Hiç, Güzelliğin On Par’etmez (Murat Çorak ile), Öptüm, Eyvallah, Yangın Yeri, Sevdam ile Beraber, Yaşlan Benimle,

Hiç (Remix), Kapundaki Nar Midur? (Aslıhan Güner ile), En Sonum, Duman Aldi Dağlara, Sırdaş, Çift Jandarma, Eser Bahar Rüzgarı (Menekşe Çelik ile).

Paylaşın

Özcan Türe Kimdir? Hayatı, Albümleri

4 Eylül 1973 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Özcan Türe, aslen Erzurum Aşkale’lidir. Özcan Türe, 1989 yılında babasının kendisine aldığı bağlama ile birlikte amatör olarak müzik yapmaya başladı.

1990’lı yılların ortalarından itibaren profesyonel olarak müzikle ilgilenmeye başlayan Özcan Türe, çeşitli mekanlarda sahne aldı ve albüm çalışmalarına katıldı. 1990’lı yılların sonunda çeşitli sanatçılar ile çalışan Özcan Türe, 2002 yılında İsmail Özden ve Erensoy Akkaya ile birlikte “Gönül Ezgilerimiz 3” adlı albümü çıkardı. Bu albüm ile birlikte Özcan Türe’nin profesyonel müzik kariyeri de başladı.

2005 yılında çıkardığı ilk solo albümü “Sürgün Sevdam” ile birlikte asıl çıkışını yapan Özcan Türe, kariyerinin en önemli albümlerinden birisi olan bu albümde “Sürgün Sevdam”, “Senin İçin” ve “Neler Gördüm” adlı parçalar yayınlandı.

Albümden sonra sıkça sahne almaya ve radyo ile televizyon programlarına katılmaya başlayan Özcan Türe, 2008 yılında Derde Bakın adlı ikinci albümünü yayınladı. “Bana mı Düştü”, “Tükendim”, “Çektiğim”, “Derde Bakın” ve “Yüreğimin Başı” parçaları albümün ön plana çıkan parçaları oldu.

Özcan Türe, 2010’lu yıllarda Kül Eyledin (2012) ve Sevdakar (2016) albümlerini yayınladı. Albümlerinde Arif Sağ, Davut Sulari, Âşık Reyhani, Ali Ekber Çiçek ve Muhlis Akarsu gibi sanatçıların eserlerine yer verdi. Özcan Türe, Erdal Erzincan, Kıvırcık Ali, Sevcan Orhan ve Türkü Çevik gibi isimlerle çalıştı.

Özcan Türe’nin albümleri: Gönül Ezgilerimiz 3 (İsmail Özden ve Erensoy Akkaya ile birlikte), Sürgün Sevdam, Derde Bakın, Kül Eyledin, Sevdakar.

Paylaşın

Özgür Eren Kimdir? Hayatı, Albümleri

24 Mayıs 1974 yılında Hatay’da dünyaya gelen Özgür Eren, 1991 yılında Ankara Anıttepe lisesini bitirdi. Özgür Eren, 1996 yılında Ankara Radyosu’nun açtığı Türk Halk Müziği akitli ses sanatçısı sınavını kazandı.

30 Eylül 2002 tarihinden bu yana TRT Ankara Radyosunda kadrolu ses sanatçısı olarak türkü söyleyen Özgür Eren, Ankara Radyosu’nda geçen yıllarının ardından “Akşam Sefası” adlı programla televizyonda görünmeye başladı.

2007 yılından itibaren TRT’de Türkülerle Süper Gece, Bayram Şekeri, Turnalar, Sahne Biz gibi programlarda sunucu ve solist olarak yer alan Özgür Eren, Günbegün programında bir sezon sunuculuk yaptı. TRT’de “Sen Türkülerini Söyle” adıyla düzenlenen Türk Halk Müziği Yarışması’nda sunucu olarak görev üstlenen Özgür Eren, ilk albümü “Gittin” adıyla yayınlandı.

Anadolu’nun değişik kentlerindeki pek çok festival ve etkinlikte sahne alan Özgür Eren’in dedesi de Niğde’nin ünlü kemancılarındandır.

Paylaşın

Özlem Özdil Kimdir? Hayatı, Albümleri

8 Aralık 1979 yılında Almanya’nın Hannover kentinde dünyaya gelen Özlem Özdil, halk ozanı olan babası Dursun Özdil’den ilk bağlama ve repertuvar derslerini aldı.

Sinan Çelik’in kendisini keşfetmesi ile birlikte 17 yaşında Türkiye’ye gelen Özlem Özdil, sesinin güzelliği ve bağlama çalmadaki yeteneğini Sinan Çelik, Musa Eroğlu, Güler Duman, Çetin Akdeniz ve Güray Hafiftaş gibi duayenler ile yaptığı ortak çalışma ile daha da geliştirdi.

Sesi ve şelpe tekniğini en iyi icra eden bağlama sanatçılarından biri olarak Türkiye’de kısa zamanda tanınan Özlem Özdil, menajeri olan Sinan Çelik‘in Yapım – Prodüktörlüğünü yaptığı Duygu Müzik ile 6 adet THM albümü ve 4 adet single çıkardı.

Özlem Özdil, 2000 yılında ilk albümü “Yarım Kalan Sevda”yı çıkardı. Bu albümü “Kan Çiçekleri”, “Türkülere Sor Beni”, “Gönlüm Dağlarda”, “Uzakların Türküsü” ve “Yürü Be Haydar” gibi albümler takip etti.

Özlem Özdil’in albümleri ve teklileri: Garip Yavrum, Türkülere Sor Beni, Tez Gel, Candan İleri, Hoy Nani, Yollarına Kar Mı Yağdı (Güler Duman ile birlikte), Zamansız Yağmur, Gönlüm Dağlarda, Yürü Be Haydar, Uzakların Türküsü.

Paylaşın

Özlem Taner Kimdir? Hayatı, Albümleri

1974 yılında Gaziantep’te dünyaya gelen Özlem Taner, ilk, orta ve lise öğrenimini Gaziantep’te tamamladı. Gaziantep Türk Müziği Devlet Konservatuarına giren Özlem Taner, konservatuar öğrenimini okul birinciliği ve yüksek şeref öğrencisi olarak bitirdi.

17 yaşından itibaren üniversite öğrenciliğinin yanısıra Gaziantep Hacı Bektaş-ı Veli kütür derneğinde ve Gaziantep İl Kültür Müdürlüğün’de bağlama eğitimi veren Özlem Taner, üniversite yıllarında Gaziantep’in Barak yöresine ait “alan araştırmaları” yaptı ve birtakım derleme çalışmalarında bulundu. Sanatçının albümünde yer alan “Seher İnende” bu çalışmalardan biridir.

Mezun olduktan sonra müzik öğretmeni olarak çeşitli ilköğretim okullarında ve liselerde görev yapan Özlem Taner, Gaziantep’te ki 3 yıllık eğitmenlik döneminden sonra tayinini müzikle ilgili hayallerini gerçekleştirmeyi planladığı İstanbula istedi ve Anadolu müziğiyle ilgili çalışmalarını yakından takip ettiği Kalan müziğin kapısını çaldı.

Özlem Taner, Türkmen Kızı adlı albümünde; Kemal Sahir Gürel, Erol Mutlu, Serdar Ateşer, Ender Akay, Sunay Özgür, Aytekin Aktaş ve Soner Akalın gibi usta aranjörle çalıştı. Bu yönüyle Türk müziğinde bir ilk olan “Türkmen Kızı” isimli albüm, parçaların birbirinden farklı düzenlenmesi sebebiyle Anadolu Türkmen müziğinin ezgisel anlamda aslında ne kadar zengin ve her türlü müzikal alanda kendisini olduğu gibi ifade edebilecek kadar da özgür olduğunu ortaya koydu.

Özlem Taner, ilk olarak Harbiye açık hava sahnesinde Kalan Müzik sanatçılarının verdiği bir konserde yer aldı. Özlem Taner, Anjelika Akbar, Mısırlı Ahmet ve Erkan Oğurun da bulunduğu, Dolmabahçe, Beylerbeyi ve Çırağan Saraylarında olmak üzere 3 ayrı konser projesinde yer aldı. Özlem Taner, Aşka Sürgün, Yersiz yurtsuz, Asi, Ezo Gelin, Kuzey Rüzgarı, Kapıları Açmak, 2 Eylül (kısa film), Beynelmilel gibi film ve dizilerin müziklerinde yer aldı.

Özlem Taner’in “Türkmen Kızı” albümü İngiltere’de en çok dinlenen albümler arasına (top10 listesine) girdi. Ünlü world müzik dergisi FolkRoots’da derginin bir muhabiriyle yaptığı 3 sayfalık bir röpörtaj yayınlandı. Ayrıca derginin dünya müziklerinden seçmeler yaparak oluşturduğu CD’de “Başına Döndüğüm” isimli parçasına yer verildi. BBC radyosunda en çok dinlenen 5 albüm arasına girdi.

Özlem Taner, son olarak 22 ekim 2008 yılında İKSV ve Kulsan ortaklığıyla Hollanda’da düzenlenen “Turkey now” festivalinde Mikail Aslan ve Nilüfer Akbal’la birlikte Roterdam ve Amsterdam’da konser verdi. Özlem Taner, Anadolu’da yaşayan halkların müziklerini dünyaya tanıtmak amacıyla yola çıkan ve birçok ülkede konserler verecek olan “3 kadın” isimli projede yer aldı.

Paylaşın

Prematüre Retinopatisi Nedir? Nedenleri, Belirtileri, Teşhisi, Tedavisi

Prematüre retinopatisi (ROP), prematüre bebeklerde retinayı etkileyen potansiyel olarak kör edici bir hastalıktır. Retina, gözlerin iç kısımlarındaki ışığa duyarlı astarlardır. Prematüre doğan bebeklerde, retinayı besleyen kan damarları henüz tam olarak gelişmemiştir.

Haber Merkezi / Kan damarı büyümesi doğumdan sonra da devam etse de, bu damarlar ROP olarak bilinen anormal, düzensiz bir şekilde gelişebilir. Etkilenen bazı bebeklerde, ROP ile ilişkili değişiklikler kendiliğinden azalır. Ancak, diğerlerinde ROP kanamaya, retinada yara izine, retina dekolmanına ve görme kaybına yol açabilir.

ROP değişikliklerinin kendiliğinden durduğu veya gerilediği durumlarda bile, etkilenen çocuklarda miyopluk, gözlerin hizasızlığı (şaşılık) ve/veya gelecekte retina dekolmanı gibi belirli göz (oküler) anormallikleri riski artabilir. ROP için iki önemli risk faktörü düşük doğum ağırlığı ve erken doğumdur.

Prematüre retinopatisi (ROP), prematüre bebeklerde gözün arkasındaki (yani retinadaki) kan damarlarının anormal ve kontrolsüz gelişimiyle karakterizedir. Retina, görüntülerin gözün arkasında odaklandığı en içteki doku tabakasıdır; ışık görüntülerini sinir uyarılarına dönüştüren ve optik sinir aracılığıyla beyne iletilen ışığa yanıt veren sinir hücreleri (çubuklar ve koniler) içerir. Fetal gelişim sırasında -yaklaşık 16 haftalık gebelikte*- retinayı besleyen kan damarları retinanın merkezinden (yani optik sinirin yakınından) tomurcuklanmaya başlar ve normal doğum sırasında yaklaşık olarak retinanın ön kenarlarına (çevresine) kademeli olarak ulaşır.

Bu nedenle, bebekler prematüre doğduğunda bu süreç tamamlanmamış olur. (*Gebelik, döllenmeden doğuma kadar geçen süredir. Tam dönem, yaklaşık 38 ila 42 hafta arasındaki insan gebeliğinin normal süresidir.) ROP, kan damarı gelişimi anormal olduğunda, retina damarlarının düzensiz dallanması ve anormal bağlantılar olduğunda ortaya çıkar.

ROP, retinanın kötü şekillenmiş belirli bölgelerine (yani posterior (en arkada), orta ve anterior (gözün en önünde) bölgeler) göre üç anatomik “bölgeye” göre göz içinde tanımlayıcı olarak yerleştirilmiştir. Ayrıca hastalığın ciddiyetine göre beş ardışık evreye ayrılır. Erken evre ROP’lu bebeklerde, kan damarlarının normal büyümesi aniden sona erer (evre 1), kan damarlarıyla beslenen ve beslenmeyen retina bölgelerini (vaskülarize ve avasküler retina) ayıran düz, beyazımsı bir “sınırlama” çizgisiyle işaretlenir; birden fazla, anormal, geniş dallanmış kan damarı genellikle çizgiye doğru uzanır.

Bazı durumlarda, bu çizgi daha sonra daha yüksek ve daha geniş olan, retina düzleminin üzerine doğru içe doğru uzanan ve rengi beyazdan pembeye (eğer merkezi çekirdek kanla dolarsa) değişebilen bir “sırt”a dönüşebilir (evre 2). Evre 1 ve 2 tedavi olmaksızın iyileşebilir (spontan involüsyon). Evre 3’te sırtın boyutu artar ve yeni, anormal kan damarları retina ile lens arasındaki gözün büyük arka boşluğunu dolduran vitröz mizah jeline doğru veya retina yüzeyi boyunca (evre 3) uzanır. ) Evre 3 genellikle tedavi müdahalesi gerektirir.

Bu anormal kan damarlarının yanlış yerlerde aşırı büyümesi, skar dokusunun gelişmesine yol açabilir. Daha sonra skarlar büzülebilir ve retinayı çekerek, alttaki destekleyici dokudan ayrılmasına neden olabilir (retina dekolmanı). Evre 4, retinanın kısmi dekolmanı ile karakterizedir ve potansiyel olarak görme kaybına neden olabilir. Bu evre, makulanın (merkezi görüş alanı) dahil olup olmamasına göre iki faza ayrılır. Makula dekolmanı, görmede belirgin bir bozulmaya neden olur. Evre 5, bazen göz bebeğinin arkasında beyaz bir kitleye, katarakta ve körlüğe yol açan tam ve total retina dekolmanını gösterir. (Not: “Retrolental fibroplazi” terimi daha önce ROP için kullanılan bir isimdi; ancak, şu anda yalnızca ROP’un ileri evrelerini ifade etmek için kullanılmaktadır).

Bazı etkilenen bebeklerde, alışılmadık kan damarı görünümü hastalığın hızla ilerleyen bir seyrini gösterebilir. Bu vakalarda, gözün arkasındaki optik sinire yakın kan damarlarının anormal büyümesi, genişlemesi (dilatasyon) ve bükülmesi (kıvrımlılık) ve göz bebeğini çevreleyen renkli bölgenin (iris) yüzeyinde; göz bebeğinin sertliği (genişlemesinin zor olduğu anlamına gelir); ve vitreus mizahının bulanıklığı vardır. Bu durum “Artı Hastalığı” olarak etiketlenir ve tedavi yapılmadığı takdirde kötü prognozun bir göstergesidir.

Tıbbi literatüre göre, hastalık süreci durur ve etkilenen bebeklerin yaklaşık %90’ında kendiliğinden orijinal durumuna (involüt) döner. 2 lb. 2 oz. (1250 gr) altındaki doğum ağırlığı kategorisinde, vakaların %10’undan azı retinanın dışındaki kan damarlarının çoğalması, retina dekolmanı ve görme kaybı ile karakterize şiddetli ROP’a ilerler. Son evre hastalıktan etkilenenlerde, retina merceğe baskı yapan beyazımsı bir kitle olarak göründüğünde (lökokori), gözler alışılmadık şekilde küçük ve çökük olabilir (ftizis bulbi). Bazılarında ayrıca göz içinde artan sıvı basıncı (glokom), göz merceğinin şeffaflığının kaybı (katarakt), iltihaplanma belirtileri ve/veya diğer değişiklikler gelişebilir.

Hastalık geçtikten sonra bile, etkilenen çocuklarda belirli göz (oküler) anormallikleri riski artabilir. Bazı durumlarda, durdurulmuş veya gerilemiş ROP, retinanın altta yatan pigment tabakasında sınır çizgileri veya değişiklikler, retinal skarlaşma ve makulanın yer değiştirmesi bırakabilir ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde retina dekolmanı riskini artırabilir. Etkilenen çocuklarda ayrıca miyopluk (miyopi); retinaya düşen net bir görüntünün olmaması nedeniyle görüş netliğinin azalması (görme keskinliği); gözlerin hizasızlığı (şaşılık); iki gözün eşit olmayan odaklanma yeteneği (anisometropi); ve/veya diğer anormallikler görülme sıklığı artar.

ROP tanısı konulan bebek ve çocuklarda, retina kan damarı gelişimini değerlendirmek ve ilişkili göz anormalliklerinin derhal tespit edilip uygun şekilde tedavi edilmesini sağlamak için düzenli oftalmolojik izleme önemlidir. Bazı belirtiler derhal bir hekimin dikkatine sunulmalıdır. Bu anormallikler arasında “şaşılık”, şaşılık veya bir gözün diğerine göre yanlış hizalanması; bir gözü kullanma konusunda belirgin bir isteksizlik; nesneleri gözlere yakın tutma; uzaktaki nesneleri görmede belirgin zorluk; gözlerin ovuşturulması, anormal derecede sarsıntılı göz hareketleri ve/veya diğer benzer bulgular yer alır.

ROP için risk faktörleri tam olarak anlaşılmamıştır. Ancak, ROP yalnızca prematüre bebeklerde, özellikle doğumda 3 pound, 5 onstan (1.500 gram) daha az ağırlığa sahip olanlarda ve 28 haftalık gebelikten önce doğanlarda görülür. Yenidoğan bakımı uygulamalarının daha az gelişmiş olduğu ülkelerde, daha büyük prematüre bebeklerde ciddi ROP görülebilir.

Yenidoğan döneminde yüksek oksijen konsantrasyonlarına (hiperoksi) maruz kalma, ne yazık ki akciğer gelişiminin olgunlaşmamış olması ve prematüre akciğerlerin oksijeni düzgün bir şekilde değiştirememesi nedeniyle bebeği hayatta tutmak için gereklidir ve ROP riskini artırıyor gibi görünmektedir. 1940’larda ve 1950’lerde, ROP için en önemli yatkınlık faktörü, prematüre yenidoğanlarda solunum problemlerini veya vücut dokularına yetersiz oksijen temini (hipoksi) ile ilişkili diğer durumları tedavi etmek için yüksek seviyelerde ek oksijen kullanımıydı.

Geliştirilmiş, modern tekniklerle, ek oksijen kullanımı, hipoksiyi önlemek veya tedavi etmek için yeterli miktarları sağlamak ve ROP dahil olmak üzere ilgili doku hasarı riskini en aza indirmek için daha hassas bir şekilde izlenebilir. Bununla birlikte, ROP bazı son derece düşük doğum ağırlıklı, yüksek riskli bebeklerde görülmeye devam etmektedir. Kanıtlar, ek oksijenin tek başına ROP’a neden olmak için yeterli veya gerekli olmadığını göstermektedir; ayrıca, oksijen için “güvenli” bir eşik belirlenmemiştir.

Bazı veriler, anormal derecede yavaş kalp atış hızı (bradikardi) gibi birden fazla atak; beyinde ani kontrolsüz elektriksel aktivite atakları (nöbetler); enfeksiyon; kırmızı kan hücrelerinin oksijen taşıyan bileşeninin azalmış seviyeleri (anemi); veya kan transfüzyonları gibi diğer faktörlerin prematüre bebeklerde ROP riskini artırdığını ileri sürmektedir. Bu faktörler ROP riskini etkileyebilir veya ROP dahil olmak üzere prematüreliğin çok sayıda komplikasyonuna sahip olma olasılığı daha yüksek olan daha prematüre, daha küçük, “daha hasta” bebeklerde görülebilir. Genel olarak, kanıtlar bir bebeğin doğum ağırlığı ne kadar düşükse ve tıbbi komplikasyonlar ne kadar fazlaysa, ROP geliştirme olasılığının o kadar yüksek olduğunu ileri sürmektedir.

ROP’tan sorumlu olan belirli altta yatan mekanizmalar hala belirsizliğini koruyor. Oksijen “serbest radikal” aktivitesi riske katkıda bulunabilir. Serbest radikaller, vücuttaki kimyasal reaksiyonlar sırasında üretilen reaktif bileşiklerdir. Artan birikimleri, birçok hücrede hücresel hasara ve işlev bozukluğuna neden olabilir. “Antioksidanlar” olarak bilinen belirli maddeler, zararlı serbest radikallere karşı koruma sağlayabilir veya bunların ortadan kaldırılmasını destekleyebilir.

ROP riski taşıyan prematüre bebeklerin gözleri doğumdan yaklaşık dört ila altı hafta sonra iyice muayene edilmeli ve retina kan damarı büyümesi tamamlanana kadar gerektiği şekilde düzenli olarak tekrar muayene edilmelidir. Belirli yönergeler değişse de, risk altındaki bebekler genellikle 30 haftalık gebelikten önce doğanlar ve doğumda 1.500 gramdan az ağırlığa sahip olanlar veya 1.500 gramdan fazla ağırlığa sahip ancak ROP için yüksek risk taşıyan dengesiz sağlık durumunda olanlar içerir. Prematüre bebeklerin ebeveynleri, bebek beş haftalık olduğunda risk altındaki bebekler ve ROP kanıtı için değerlendirmelerle ilgili yönergeler hakkında çocuklarının sağlık ekibiyle görüşmelidir.

Tanısal değerlendirme, her gözün göz bebeğini genişletmek için damlaların kullanılmasını ve ardından gözlerin iç kısmının (retina, retina kan damarları, optik sinir ve vitröz mizah dahil) indirekt oftalmoskop adı verilen özel bir görüntüleme cihazıyla incelenmesini içerir.

ROP’lu bebeklerde, başlangıçta tedavi gerekip gerekmediğine bakılmaksızın, ROP değişikliklerinin durup durmadığını veya gerileyip gerilemediğini değerlendirmek veya müdahalenin gerekli olup olmadığını belirlemek için düzenli gözetim gereklidir. Retina skarlaşması meydana gelirse, uzmanlar etkilenen bireylerin ilerlemeden önce ilgili oküler durumların (örneğin, refraktif hatalar, ambliyopi, glokom, retina dekolmanı) önlenmesi, tespit edilmesi ve/veya derhal tedavi edilmesinin sağlanması için yaşam boyunca düzenli izleme almaları gerektiğini belirtmektedir.

ROP tedavisi, neonatologlar, çocuk doktorları, göz doktorları ve diğer sağlık çalışanlarından oluşan bir sağlık profesyonelleri ekibinin koordineli çabalarını gerektirir.

Evre 1 veya 2 olan çocukların çoğu sonunda tedavi olmadan iyileşir. ROP Plus Hastalığı belirtileri gösterdiğinde tedavi düşünülmelidir. Anormal retina damarlarının büyümesini (proliferasyonunu) önlemek veya tersine çevirmek ve böylece komplikasyonları (örneğin, retina dekolmanı) azaltmak ve merkezi görüşü korumak için retinanın bölgeleri dondurulabilir (kriyoterapi) veya yoğun bir ışık demetiyle (lazer tedavisi) tedavi edilebilir. Lazer tedavisi ve kriyoterapi retinanın dış (periferik) bölgelerini tahrip eder ve potansiyel olarak yan (periferik) görüşte bir miktar kayba neden olabilir, ancak bu tedavi edilmeyen ROP’un yol açabileceği büyük oluşmuş görüş kaybına kıyasla nispeten küçük bir engeldir. Anti-vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) ajanlarının intravitral enjeksiyonlarıyla yapılan farmakolojik tedaviler, özellikle şiddetli ROP’lu bebekler için umut verici yeni bir tedavidir.

Tedavi genellikle retina ayrılmaya başlamadan önce yapılır. Retina ayrılması bebeklik döneminde meydana gelirse, kesisel cerrahi onarımlar retinayı yeniden bağlayabilir. Bunlar arasında retinanın yeniden bağlanmasını desteklemek için retina ayrılması bölgelerinin üzerinde gözün en dış zarında (sklera) girintiler yapılan teknikler (skleral çökertme), dokuları gevşetmek ve retinayı içeriye doğru çeken yara izi oluşturmak için vitröz mizahın içeriğinin cerrahi olarak çıkarılması (vitrektomi) ve sıklıkla merceğin çıkarılması (katarakt ekstraksiyonu veya lensektomi) yer alır. Ancak, yenidoğanlarda ciddi retina ayrılmasının tedavisinin genellikle görmeyi geri kazandırma açısından sınırlı faydası olduğunu kabul etmek önemlidir.

Bazı durumlarda düzeltici gözlük kullanımı, cerrahi ve/veya diğer oftalmolojik önlemler dahil olmak üzere ek müdahaleler önerilebilir. Bu bozukluk için diğer tedavi semptomatik ve destekleyicidir. Doğumda ağırlığı 750 gr’ın (1 lb. 10 oz.) altında olan bebeklerin yüzde 16-20’sinin tedaviye ihtiyacı olacak ve yaklaşık yüzde 5’i en iyi tedaviye rağmen kör kalacak.

Paylaşın

Onur Akın Kimdir? Hayatı, Albümleri

6 Mart 1967 yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde dünyaya gelen Onur Akın, ilkokul eğitimini Paşabahçe İlköğretim Okulu’nda, ortaokul eğitimini Paşabahçe Ortaöğretim Okulu’nda ve lise eğitimini Paşabahçe Ferit İnal Lisesi’nde tamamladı.

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun olan 1987 yılında kurduğu Grup Baran’ın ilk albümü “Yediveren” 1989 yılında dinleyiciyle buluştu. Onur Akın, Vedat Türkali’nin 1944 yılında yazdığı “Bekle Bizi İstanbul” adlı şiiri besteleyip yorumlayan.

1991 yılında Grup Baran’ın ikinci ve son albümü olan “Kuytuda Başak” yayımlandı. 1991 yılından sonra müzik çalışmalarına tek başına devam eden Onur Akın, başlarda hırçın şarkılar söylerken, daha sonra şarkıları aşk şarkılarına doğru yön değiştirdi.

Onur Akın’ın albümleri: Yediveren (Grup Baran eşliğinde), Kuytuda Başak (Grup Baran eşliğinde), Gözlerimde Bulut, Nereye, Ey Güzel İnsanlar, Aşk Bize Küstü, Asi ve Mavi, Ey Hayat, Seni Aşka Yazmalı, Firari, Memleket İsterim, Yüreklere Yazılanlar,

Mor Bir Hüzün, Onurlu Yıllar, Kanatlarında Kaldı Bahar, Beni Düşün Unutma, Ağlayınca Balıklar (Rubato eşliğinde), Yalan Dünya (Deniz Toprak eşliğinde), Ay Vurur Sulara, Islak Eylül, Ağlayınca Balıklar, Kalbinden Başka, Müjdeler Olsun, Selam Söyle Tarık Akan.

Paylaşın

Onur Şan Kimdir? Hayatı, Albümleri

24 Temmuz 1981 yılında Sivas’ta dünyaya gelen Onur Şan, liseyi Üsküdar Halide Edip Adıvar Lisesinde okudu. Onur Şan, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Konservatuvar Şan bölümünü tamamladı.

Müzik yaşantısına, 8 yaşında bağlama çalmayı öğrenerek başlayan Onur Şan, Milliyet Gazetesi’nin düzenlemiş olduğu Liseler Arası THM Ses yarışmasında gösterdiği performansıyla birinci oldu. Onur Şan, TRT’nin düzenlediği yarışmada İstanbul bölge birincisi, ardından Türkiye ikincisi seçildi.

TRT’nin düzenlemiş olduğu sınavı kazanarak, “Türk Halk Müziği Sanatçısı” olmaya hak kazanan Onur Şan, 2000 – 2002 yılları arasında TRT İstanbul Radyosunda akitli THM ses sanatçısı olarak görev aldı. Bunun yanı sıra 1998 yılında İtalya ve Fransa’da düzenlenen folklor festivaline katılan Onur Şan, Türk halk müziği kültürünü ve sanatını yurt dışında da başarı ile temsil etti.

“Yolcular Türkü Nağme” adlı grup albümü ile türkü severlerle ilk buluşmasını gerçekleştiren, ardından “Aşkın Mavisi” ve son olarak da “Dağlarına Kar Olurum Yar” adlı albümüyle, müzik yaşamına devam eden Onur Şan, TRT’de yayımlanan “Halkalı Şeker” ve “Anadolu’nun Sesi” programını sundu.

Ayrıca yine TRT’de yayımlanan, 28 bölümlük “Zeytin Dalı” adlı dizide rol alan Onur Şan, ikinci oyunculuk deneyimini, Kanal D’de yayımlanan, “Yaşanmış Şehir Hikayeleri” adlı dizideki rolüyle yaşadı.

Pana Film’in “Ayrılık” dizisinde bir gaziyi canlandıran Onur Şan, ardından en bilinen rolü ve dizisi olan Akasya Durağı adlı dizide taksi şoförü Seyit karakterini canlandırdı. Onur Şan,oyunculuk kariyerinde son olarak Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde oynadı.

Onur Şan’ın albümleri: Aşkın Mavisi, Dağlarına Kar Olurum Yar, Hata Benim, Felek, Göresim Var, Yeni Cami Avlusunda, Gardaş, Döktür Muazzez, Hadi Ben Kaçtım, Şu Benim Divane Gönlüm, Yüce Dağ Başına Yağan Kar İdim, Badı Saba Selam Söyle O Yare, Ayrılık Dediğin, Meşelidir Engin Dağlar Meşeli.

Paylaşın

Orhan Hakalmaz Kimdir? Hayatı, Albümleri

10 Kasım 1964 yılında Samsun’da dünyaya gelen Orhan Hakalmaz, eğitimine Samsun’da başlayıp İstanbul’da bitirdi. Orhan Hakalmaz, sanat hayatına babasının desteği ile 6 yaşında bağlama çalarak başladı.

8 yaşında Karadeniz Altınses Yarışmasında Birinci olan Orhan Hakalmaz, 12 Yaşında İstanbul Radyosu amatör ses sanatçılığını kazandı. Birçok kez TRT İstanbul Radyosunda “Çocuk Saati” adlı programa katılıp türkü söyleyip, bağlama çalan Orhan Hakalmaz, 1977 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Müziği Devlet Konservatuvarı giriş imtihanlarını kazanarak öğrenimine başladı.

Konservatuvarda Nida Tüfekçi’nin öğrencisi olan Orhan Hakalmaz, aynı zamanda TRT İstanbul Radyosunda iki sene sözleşmeli sanatçı olarak çalıştı. 1988 yılında 11 senelik eğitimini bitirip mezun oldu Orhan Hakalmaz, aynı yıl İ.T.Ü. Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’nda öğretim görevlisi olarak göreve başladı. Orhan Hakalmaz, 1991 yılında İ.T.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü T.H.M. Alanında yüksek lisans yaptı ve tez olarak “Ege Bölgesi Ağır Zeybeklerin İncelenmesi” adlı çalışmayı sundu.

1994 yılında İ.T.Ü. Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Korosunda şef yardımcılığı daha sonra şeflik yapan Orhan Hakalmaz, TRT Radyosunun ve Devlet Konservatuvarı’nın T.H.M. konserlerinde solist, korist ve bağlama sanatçısı olarak yer aldı. 2000 yılında İ.T.Ü. Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’nda ki görevinden ayrılan Orhan Hakalmaz, halen albüm ve konser çalışmalarına devam etmektedir.

Orhan Hakalmaz’ın albümleri: Gönlüm, Türküler 1 / Kara Tren, Destegül, Sevilir, Türkü Yolu, Yalan Dünya, 2005 Türkü Yılı, Bir Elimde Sevdam Bir Elimde Sazım, Hediyem Olsun, Türküler Seni Bekler, Aheste, Bu Vatan Bizim.

Paylaşın