Şimşek Duyurdu: HES’ler, Limanlar, Otoyollar Ve Köprüler Özelleştirilecek

14 ve 28 Mayıs’ta gerçekleştirilen seçimler sonrası ekonomiden tam yetkili bakan olarak atanan Mehmet Şimşek, ekonomik krizden çıkışın formülü olarak özelleştirmelere işaret etti.

Gazete Pencere’de yer alan habere göre; Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, önümüzdeki dönemde Elektrik Üretim A.Ş’ye (EÜAŞ) ait hidroelektrik santralleri (HES), limanlar, otoyollar, köprüler ile arsa ve arazilerin özelleştirileceğini açıkladı.

Şimşek, yüksek enflasyon nedeniyle enflasyon muhasebesi sistemine geçileceği bildirirken bankalar ve finans kurumlarını ayrı tutacaklarını bu kurumlara enflasyon muhasebesi uygulanmayacağını söyledi.

Bakan Şimşek, bakanlığının 2024 yılı bütçesini sunduğu TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda soruları yanıtladı. Programdakiler dışında yeni bir kamu kurumunu özelleştirmeye almayacaklarını belirten Şimşek’e muhalefet milletvekilleri, “Zaten satmadığınız ne kaldı ki, elde avuçta ne varsa hepsini sattınız” karşılığını verdi.

Şimşek’in özelleştirileceğini söylediği köprü ve otoyollar geçmişte kamu kaynaklarıyla yapılan başta İstanbul-Ankara otoyolu ile İstanbul Boğaz Köprüsü olmak üzere özel sektörün işlettiklerine göre çok daha ucuz tarifelerin uygulandığı ulaşım ağlarını kapsıyor. Özelleştirmeleri halinde bu yol ve köprülerin fiyatının da olağanüstü artması bekleniyor.

Bakan Şimşek, muhalefet milletvekillerinin “Kapı kapı dolaşıp Arap ülkelerinden para dileniyorsunuz” şeklindeki eleştirilerine de yanıt verdi. Bugüne kadar Suudi Arabistan, Katar, Almanya, Fransa ve İngiltere gibi birçok ülkeye ziyaretleri olduğunu, ancak buralarda sadece uyguladıkları ekonomi programını anlattığını söyledi.

Hiç kimseden kapı kapı dolaşıp para istemediğini ifade eden Şimşek, bu görüşmelerin çoğuna konuşmacı olarak davet edildiğini belirtti. Şimşek, enflasyonu düşürme konusunda kararlı olduklarını belirtirken, bugün aldıkları önlemlerin 18 ay sonra sonuç verdiğini, aylık enflasyonda düşme olsa da yıllık enflasyondaki düşüşün gelecek yılın ortalarını bulacağını bildirdi.

Paylaşın

Merkez Bankası, KKM Hedefini Tutturamayan Bankalara Yüzde 8 Komisyon Uygulayacak

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Kur Korumalı Mevduat (KKM) hedeflerini tutturamayan bankalara yüzde 8 komisyon uygulayacak. Merkez Bankası, KKM’de hedeflerin üzerine çıkan bankalar için ise komisyon oranı yüzde 0’a kadar indirilebilecek.

Merkez Bankası geçen hafta yaptığı sadeleşme adımlarının zorunlu karşılık üzerinden komisyon alımı çerçevesini çizen uygulama talimatını bankalara gönderdi.

Yazıda, yabancı para yükümlülükleri için tesis edilen zorunlu karşılıklar üzerinden komisyon alınacağının belirtildiği hatırlatıldı. Talimatta komisyon uygulamasında kur korumalı mevduat (KKM) hesapların yenilenmesi ve TL’ye geçişi ile TL’nin payının artırılmasına dönük önlemler alınacağı uyarısına vurgu yapıldı.

Bloomberg HTnin gördüğü talimata göre, “Kur/fiyat koruma desteği sağlanan hesaplar için Merkez Bankasınca belirlenen koşullara göre farklılaştırılmak üzere yıllık yüzde 8, belirlenen Türk lirası payına göre farklılaştırılmak üzere yıllık yüzde 3 oranında komisyon uygulamasına geçilmiştir” ifadelerine yer verildi.

Yenileme ve TL payından alınacak komisyon oranına temel teşkil edecek oranlar ise yüzde 100’ün üstü ve altı olarak belirlendi.

Buna göre yenileme ve TL’ye geçiş oranında yüzde 100’ün altında olan bankalar ve yüzde 85’in altında kalan katılım bankaları yüzde 6’nın üzerinde komisyon ödemiş olacak.

Bu hedeflerin üzerinde olan bankalar için ise oranı yüzde 0’a kadar indirmek mümkün olacak. TL payına göre komisyon da en yüksek yüzde 3 olacak, hedefin üzerine çıkılması halinde 0’a kadar indirilebilecek.

İstisna tutulan bankalar

Bunun dışında talimatta zorunlu karşılık komisyon uygulamasının TL payına geçiş oranında nasıl hesaplanacağına dair detaylar da yer aldı.

Buna göre gerçek kişiler için 4 hafta önceki TL payı oran değişimi yüzde 3,5’in altında kalan geçişlerde bankaya yüzde 2, tüzel kişiler için ise 18 Ağustos 2023’te hesaplanan payın altında kalan bankalardan yüzde 1 komisyon kesintisi yapılacak.

Yenileme ve TL’ye geçiş konusunda uygulanacak komisyondan, vadesi gelen mevduat tutarı 500 milyon liranın altında kalan bankalar istisna tutuldu.

Bunun dışında, gerçek kişiler için Türk lirası pay hesaplamasında payda kısmı 15 milyar Türk lirasının altında olan bankalar ve tüzel kişiler için Türk lirası pay hesaplamasında payda kısmı 10 milyar Türk lirasının altında olan bankalar da uygulamada istisna tutuldu.

Ayrıca talimatta katılım bankaları için gerçek kişi Türk lirası payı artış hedefi 3,5 yüzde puan yerine 1,75 yüzde puan olarak uygulanacağı da karara bağlandı. Ancak istisnadan faydalanabilecek banka sayısının çok sınırlı olduğu belirtiliyor.

Paylaşın

“Petrolün Varil Fiyatı 150 Doları Aşabilir” Uyarısı

Dünya Bankası Ekonomisti Indermit Gill “Orta Doğu’daki son çatışma, 1970’lerden bu yana emtia fiyatlarında en büyük artışa yol açan olay olan Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin hemen ardından yaşandı” dedi.

Bu savaşın küresel ekonomi üzerindeki yıkıcı etkilerinin hâlâ hissedildiğini belirten Gill, hem petrol hem gaz arzının sekteye uğradığı bir dönemin on yıllardır yaşanmadığını, siyasetçilerin ihtiyatlı olması gerektiğini söyledi.

BBC Türkçe’de yer alan habere göre; Dünya Bankası, Orta Doğu’daki çatışmaların yayılması durumunda petrolün varilinin 150 doları aşabileceği uyarısında bulundu.

Bu durum, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden yaklaşık 1,5 yıl sonra enerji ve gıda fiyatlarında büyük bir artışa yol açabilir. 90 dolar civarında olan petrolün varil fiyatının düşmesi bekleniyordu.

Fakat Dünya Bankası’nın yeni hazırladığı projeksiyonlardaki kötü senaryoya göre Orta Doğu’daki durum 1970’lerdekine benzer bir petrol krizine yol açabilir.

Arap petrol üreticisi ülkeler Ekim 1973’te, Yom Kippur Savaşı sırasında İsrail’e destek veren ABD ve diğer ülkelere petrol ihracatını kesmiş, bu da fiyatların yükselmesine yol açmıştı.

Dünya Bankası Ekonomisti Indermit Gill “Orta Doğu’daki son çatışma, 1970’lerden bu yana emtia fiyatlarında en büyük artışa yol açan olay olan Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin hemen ardından yaşandı” dedi.

Bu savaşın küresel ekonomi üzerindeki yıkıcı etkilerinin hâlâ hissedildiğini belirten Gill, hem petrol hem gaz arzının sekteye uğradığı bir dönemin on yıllardır yaşanmadığını, siyasetçilerin ihtiyatlı olması gerektiğini söyledi.

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırının ardından başlayan çatışmalar, bölgedeki boru hatlarının etkilenebileceği endişesi nedeniyle doğalgaz fiyatlarını artırmıştı. Petrol fiyatlarında ise benzer bir yükseliş yaşanmamıştı.

Dünya Bankası’nın, Orta Doğu’da çatışmaların yayılmadığı iyimser senaryosunda ise petrolün varil fiyatının 81 dolara düşeceği belirtiliyor.

Dünya Bankası Ekonomisti Ayhan Köse de “Petrol fiyatlarının uzun süre yüksek seyretmesi kaçınılmaz olarak gıda fiyatlarını artırır” dedi ve ekledi: “Ciddi bir fiyat artışı durumunda pek çok gelişmekte olan ülkede gıda enflasyonu artar – ki bu ülkeler zaten daha yüksek bir gıda enflasyonuyla mücadele ediyor.

“2022 sonunda küresel nüfusun neredeyse yüzde 10’unu oluşturan 700 milyon kişi yetersiz besleniyordu.”

Paylaşın

“2024 Yılında MTV’ye Yüzde 100 Zam Gelecek” İddiası

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Plan Bütçe Komisyon’da bakanlığının 2024 yılı bütçesini sunarken Motorlu Taşıtlar Vergisi’nden (MTV) 2023 ve 2024 yılı gelir beklentilerini de açıkladı.

2023 yılından 2 sefer alınan MTV’de toplamda 71 milyar lira gelir beklenirken, 2024 yılında beklenen gelir ise 69 milyar olarak açıklandı. Bu, 2024 MTV’si yüzde 100 oranında zamlanacak iddiasına neden oldu.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçesinin görüşmelerine başlandı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bakanlığının bütçesine ilişkin sunum yaptı.

Sputnik’ten Osman Nuri Cerit’in haberine göre; Bakan Mehmet Şimşek, çalışan ve emeklileri enflasyona ezdirmeyeceklerini belirterek enflasyonun 2024 yılında yüzde 5.8’e gerilemesini beklediklerini söyledi.

Bakan Şimşek, Motorlu Taşıtlar Vergisi’nden 2023 ve 2024 yılı gelir beklentilerini de açıkladı. 2023 yılından 2 sefer alınan MTV’de toplamda 71 milyar lira gelir beklenirken, 2024 yılında beklenen gelir ise 69 milyar olarak açıklandı. Bu, 2024 MTV’si yüzde 100 oranında zamlanacak yorumuna neden oldu.

Şimşek’in açıklamalarından satır başları şöyle: Büyüme beklentimiz 2023 yılında yüzde 4,4; 2024 yılında ise yüzde 4’tür. Program dönemi sonunda yüzde 5 büyüme ile milli gelirin 1.3 trilyon doları aşmasını, kişi başı milli gelirin ise 14 bin 855 dolara yükselmesini hedefliyoruz.

Enflasyonu kalıcı olarak düşürmek ve fiyat istikrarını sağlamak için Merkez Bankası parasal duruşunu sıkılaştırmıştır. Politika faiz artışı, seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma tedbirleri ile desteklenmektedir. Önümüzdeki dönemde para, maliye ve gelirler politikası eşgüdüm içerisinde yürütülecek; üretim, rekabet ve verimliliği artırıcı yapısal reformlar hayata geçirilecektir.

OVP’de 2023 yıl sonunda yüzde 65 olarak öngörülen enflasyonun; 2024’te yüzde 33’e, 2025’te yüzde 15.2’ye ve 2026’da yüzde 8.5’e düşmesi beklenmektedir.

Ağustos ayında yıllık 57 milyar dolar olarak gerçekleşen cari açığın, yıl sonunda 4.5 milyar dolara; 2024’te ise 34.7 milyar dolara gerilmesini bekliyoruz.

Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmedik. Ezdirmeyeceğiz. Emeklilere 2023 yılı Ocak ve Temmuz aylarında dönemsel zam yaptık. Bayram ikramiyelerini 2 bin TL’ye çıkardık. Kasım ayında tek sefere mahsus 5 bin TL ödeyeceğiz.”

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Dokuz Aylık Dış Ticaret Açığı 87 Milyar 204 Milyon Dolar

2023 yılı Ocak-Eylül döneminde ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,5 azalarak 187 milyar 204 milyon dolar, ithalat yüzde 1,2 artarak 274 milyar 432 milyon dolar oldu. Başka bir ifadeyle, dokuz aylık dış ticaret açığı 87 milyar 204 milyon dolar.

Haber Merkezi / Ocak-Eylül döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 15 milyar 904 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 11 milyar 7 milyon dolar ile ABD, 9 milyar 156 milyon dolar ile İtalya, 9 milyar 87 milyon dolar ile Birleşik Krallık ve 8 milyar 933 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 28,9’unu oluşturdu.

Ocak-Eylül döneminde ithalatta ilk sırayı Rusya Federasyonu aldı. Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 34 milyar 705 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 34 milyar 397 milyon dolar ile Çin, 21 milyar 190 milyon dolar ile Almanya, 16 milyar 563 milyon dolar ile İsviçre, 11 milyar 840 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 43,3’ünü oluşturdu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Dış Ticaret İstatistikleri Eylül 2023 verilerini açıkladı. Buna göre; İhracat eylül ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,5 azalarak 22 milyar 490 milyon dolar, ithalat yüzde 14,6 azalarak 27 milyar 501 milyon dolar oldu.

Ocak-Eylül döneminde ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,5 azalarak 187 milyar 204 milyon dolar, ithalat yüzde 1,2 artarak 274 milyar 432 milyon dolar oldu.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, eylül ayında %2,3 azalarak 20 milyar 746 milyon dolardan, 20 milyar 260 milyon dolara geriledi. Eylül ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat %1,5 azalarak 20 milyar 598 milyon dolardan, 20 milyar 280 milyon dolara geriledi.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı Eylül ayında 19 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi %1,9 azalarak 40 milyar 540 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 99,9 oldu.

Eylül ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 47,8 azalarak 9 milyar 607 milyon dolardan, 5 milyar 12 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 eylül ayında yüzde 70,2 iken, 2023 eylül ayında yüzde 81,8’e yükseldi.

Ocak-Eylül döneminde dış ticaret açığı yüzde 4,9 artarak 83 milyar 142 milyon dolardan, 87 milyar 228 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ocak-Eylül döneminde yüzde 69,3 iken, 2023 yılının aynı döneminde yüzde 68,2’ye geriledi.

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, eylül ayında imalat sanayinin payı yüzde 94,1, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 4,0, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,4 oldu. Ocak-Eylül döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı yüzde 94,5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,5, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,5 oldu.

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, eylül ayında ara mallarının payı yüzde 71,3, sermaye mallarının payı yüzde 14,9 ve tüketim mallarının payı yüzde 13,7 oldu. İthalatta, Ocak-Eylül döneminde ara mallarının payı %73,5, sermaye mallarının payı yüzde 13,9 ve tüketim mallarının payı yüzde 12,5 oldu.

Eylül ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 746 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 201 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 196 milyon dolar ile Irak, 1 milyar 96 milyon dolar ile İtalya,1 milyar 69 milyon dolar ile Birleşik Krallık takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 28,1’ini oluşturdu.

İhracatta Almanya İthalatta Çin ilk sırayı aldı

Ocak-Eylül döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 15 milyar 904 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 11 milyar 7 milyon dolar ile ABD, 9 milyar 156 milyon dolar ile İtalya, 9 milyar 87 milyon dolar ile Birleşik Krallık ve 8 milyar 933 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 28,9’unu oluşturdu.

İthalatta Çin ilk sırayı aldı. Eylül ayında Çin’den yapılan ithalat 3 milyar 728 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 134 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 2 milyar 357 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 249 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 175 milyon dolar ile BAE izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 42,3’ünü oluşturdu.

Ocak-Eylül döneminde ithalatta ilk sırayı Rusya Federasyonu aldı. Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 34 milyar 705 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 34 milyar 397 milyon dolar ile Çin, 21 milyar 190 milyon dolar ile Almanya, 16 milyar 563 milyon dolar ile İsviçre, 11 milyar 840 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 43,3’ünü oluşturdu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2023 Eylül ayında bir önceki aya göre ihracat yüzde 1,7 artarken, ithalat yüzde 6,5 azaldı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2023 yılı Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 2,0 artarken, ithalat yüzde 12,7 azaldı.

Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.4 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Eylül ayında ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 94,1’dir. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 4,1’dir. Ocak-Eylül döneminde ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 94,5’tir. Ocak-Eylül döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,6’dır.

Eylül ayında imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 83,6’dır. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 10,5’tir. Ocak-Eylül döneminde imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 80,7’dir. Ocak-Eylül döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 10,2’dir.

Özel ticaret sistemine göre, eylül ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 0,8 azalarak 20 milyar 452 milyon dolar, ithalat yüzde 14,8 azalarak 25 milyar 723 milyon dolar olarak gerçekleşti. Eylül ayında dış ticaret açığı yüzde 44,9 azalarak 9 milyar 568 milyon dolardan, 5 milyar 271 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Eylül ayında yüzde 68,3 iken, 2023 Eylül ayında yüzde 79,5’e yükseldi.

Özel ticaret sistemine göre ihracat, Ocak-Eylül döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,7 azalarak 170 milyar 172 milyon dolar, ithalat yüzde 0,4 artarak 256 milyar 717 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak-Eylül döneminde dış ticaret açığı yüzde 7,2 artarak 80 milyar 722 milyon dolardan, 86 milyar 545 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ocak-Eylül döneminde yüzde 68,4 iken, 2023 yılının aynı döneminde yüzde 66,3’e geriledi.

Paylaşın

Hizmet Üretici Enflasyonu Yüzde 78,46

Hizmet üretici enflasyonu eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 1,70, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 72,00, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 78,46 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 78,63 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE), Eylül 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; Hizmet üretici enflasyonu (H-ÜFE) eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 1,70, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 72,00, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 78,46 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 78,63 arttı.

Bir önceki yılın aynı ayına göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 62,65, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 97,96, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 85,32, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 71,10, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 97,48, idari ve destek hizmetlerde yüzde 99,22 artış gerçekleşti.

Bir önceki aya göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 2,25 artış, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 0,95 azalış, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 5,41 artış, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 0,37 azalış, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 6,29 artış, idari ve destek hizmetlerde yüzde 1,72 azaldı.

H-ÜFE sektörlerinden su yolu taşımacılığı hizmetleri yüzde 13,78, hava yolu taşımacılığı hizmetleri yüzde 37,94, depolama ve destek hizmetleri (taşımacılık için) yüzde 50,82 ile endekslerin en az arttığı alt sektörler oldu. Buna karşılık sinema filmi, video ve televizyon programı yapımcılık hizmetleri, ses kaydı ve müzik yayımlama yüzde 143,85, bina ve çevre düzenleme (peyzaj) hizmetleri yüzde 129,99, büro yönetimi, büro destek ve diğer iş destek hizmetleri yüzde 107,79 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

H-ÜFE sektörlerinden konaklama hizmetleri yüzde 9,36, seyahat acentesi, tur operatörü, diğer rezervasyon hizmetleri ve ilgili hizmetler yüzde 7,39, hava yolu taşımacılığı hizmetleri yüzde 5,48 ile endekslerin en fazla azalış gösterdiği alt sektörler oldu. Buna karşılık programcılık ve yayıncılık hizmetleri yüzde 60,79, sinema filmi, video ve televizyon programı yapımcılık hizmetleri, ses kaydı ve müzik yayımlama yüzde 32,72, reklamcılık ve piyasa araştırması hizmetleri yüzde 16,09 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

Paylaşın

Dünya Bankası’ndan Orta Doğu’daki Çatışmalar ‘Çifte Şoka’ Neden Olabilir Uyarısı

Dünya Bankası’nın Emtia Piyasaları Görünüm Raporu’nda, Orta Doğu’daki son çatışmanın emtia fiyatları üzerindeki etkisinin şimdilik sınırlı olduğu, petrol fiyatlarının çatışmanın başlangıcından bu yana yaklaşık yüzde 6 arttığı, tarımsal emtiaların, çoğu metalin ve diğer emtiaların fiyatlarının ise neredeyse yatay seyrettiği kaydedildi.

Bankanın raporunda, “Bununla birlikte tarih, çatışmanın tırmanmasının, petrol ve diğer emtia fiyatlarının artmasına yol açabilecek büyük bir riski temsil ettiğini gösteriyor; bu, bölgede ve dünya genelinde gıda güvensizliğini yoğunlaştıracak bir sonuç olacaktır.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Çatışmanın artması durumunda emtia fiyatlarına ilişkin görünümün hızla kötüleşeceğine işaret edilen raporda, çatışmanın etkilerinin arz kesintilerinin süresine ve ölçeğine bağlı olacağı, ticaret kısıtlamaları ve hava koşullarına bağlı aksamaların da fiyatların yükselmesine neden olabileceği, beklenenden zayıf küresel büyümenin de emtia fiyatları üzerinde önemli bir aşağı yönlü risk oluşturduğu aktarıldı.

Dünya Bankası, Emtia Piyasaları Görünüm Raporu’nun Ekim 2023 sayısını “Jeopolitik Risklerin Gölgesinde” başlığıyla yayımladı.

BloombergHT’nin aktardığına göre; Raporda, Orta Doğu’da yaşanan son çatışmaların, son yıllarda sıra dışı şokların etkileriyle mücadele eden emtia piyasalarında önemli bir belirsizlik yarattığı aktarıldı.

Çatışma başlamadan önce Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun gönüllü olarak petrol arzını azaltmasının üçüncü çeyrekte enerji fiyatlarının yüzde 9 artmasına neden olduğu kaydedilen raporda, sonuç olarak Dünya Bankası’nın emtia fiyat endeksinin bu dönemde yüzde 5 arttığı ve şu anda 2015-2019 ortalamasının yüzde 45 üzerinde olduğu bildirildi.

Raporda, çatışmanın emtia fiyatları üzerindeki etkisinin şimdilik sınırlı olduğu, petrol fiyatlarının çatışmanın başlangıcından bu yana yaklaşık yüzde 6 arttığı, tarımsal emtiaların, çoğu metalin ve diğer emtiaların fiyatlarının ise neredeyse yatay seyrettiği kaydedildi.

Bankanın raporunda, “Bununla birlikte tarih, çatışmanın tırmanmasının, petrol ve diğer emtia fiyatlarının artmasına yol açabilecek büyük bir riski temsil ettiğini gösteriyor; bu, bölgede ve dünya genelinde gıda güvensizliğini yoğunlaştıracak bir sonuç olacaktır.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Çatışmanın artması durumunda emtia fiyatlarına ilişkin görünümün hızla kötüleşeceğine işaret edilen raporda, çatışmanın etkilerinin arz kesintilerinin süresine ve ölçeğine bağlı olacağı, ticaret kısıtlamaları ve hava koşullarına bağlı aksamaların da fiyatların yükselmesine neden olabileceği, beklenenden zayıf küresel büyümenin de emtia fiyatları üzerinde önemli bir aşağı yönlü risk oluşturduğu aktarıldı.

Raporda, petrol arzında “küçük bir aksama” olması durumunda küresel petrol arzının günde 500 bin ila 2 milyon varil azalmasının ve petrol fiyatlarının varil başına 93 ila 102 dolar aralığına ulaşmasının öngörüldüğü kaydedildi.

Arzda “orta düzeyde bir aksama” durumunda ise küresel petrol arzının günde 3 ila 5 milyon varil azalacağı ve petrol fiyatlarının varil başına 109 ila 121 dolara yükselmesinin beklendiği belirtilen raporda, “büyük bir aksama” senaryosunda ise küresel petrol arzının günde 6 ila 8 milyon varil azalacağı ve fiyatların varil başına 140 ila 157 dolara çıkmasının öngörüldüğü bildirildi.

Raporda, küresel ekonominin büyük bir petrol fiyatı şokuyla başa çıkma konusunda 1970’lerdekinden çok daha iyi bir konumda olduğu, buna rağmen Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaşın neden olduğu aksaklıkların üzerine Orta Doğu’daki son çatışmaların tırmanmasının küresel emtia piyasalarını “tehlikeli sulara” itebileceği vurgulandı.

Emtia fiyatlarına ilişkin tahminlere yer verilen raporda, genel olarak emtia fiyatlarının bu yıl yüzde 23,5 ve gelecek yıl yüzde 4,1 düşmesinin beklendiği kaydedildi. Bankanın raporunda, emtia fiyatlarının 2025 yılında istikrara kavuşmasının beklendiği aktarıldı.

Raporda, enerji fiyatlarının ise bu yıl yüzde 28,8 ve gelecek yıl yüzde 4,5 düşeceğinin tahmin edildiği belirtilerek Brent tipi ham petrolün fiyatının bu yıl varil başına ortalama 84 dolar olmasının, küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasıyla gelecek yıl ise varil başına ortalama 81 dolara düşmesinin beklendiği bildirildi.

Arzın artmasıyla tarımsal emtia fiyatlarının ise gelecek yıl düşmesinin beklendiği belirtilen raporda, metal fiyatlarının ise talebin yavaşlaması nedeniyle 2024’te yüzde 5 düşeceği, 2025’te ise küresel sanayi faaliyetinin toparlanmasıyla yükselmesinin öngörüldüğü aktarıldı.

Raporda, politika yapıcıların tetikte olmaları gerektiği vurgulanarak başta altın olmak üzere bazı emtiaların görünüme ilişkin uyarılarda bulunduğuna işaret edildi.

Altın fiyatlarının çatışmanın başlangıcından bu yana yaklaşık yüzde 8 arttığı kaydedilen raporda, altın fiyatlarının jeopolitik kaygılarla benzersiz bir ilişkisi olduğu, çatışma ve belirsizlik dönemlerinde bu artışların sıklıkla “yatırımcı güveninin erozyona uğradığına” işaret ettiği ifade edildi.

Raporda, çatışmanın artması halinde gelişmekte olan ülkelerdeki politika yapıcıların manşet enflasyondaki olası artışı yönetmek için adımlar atmasının gerekeceği belirtildi.

Gıda güvensizliğinin artması riski göz önüne alındığında hükümetlerin gıda ve gübreye yönelik ihracat yasakları gibi ticari kısıtlamalardan kaçınması gerektiği belirtilen raporda, bu tür önlemlerin genellikle fiyat oynaklığını ve gıda güvensizliğini artırdığı aktarıldı.

Raporda, artan gıda ve petrol fiyatlarına tepki olarak fiyat kontrolleri gibi uygulamalardan da kaçınılması gerektiği vurgulanarak sosyal güvenlik ağlarının iyileştirilmesi, gıda kaynaklarının çeşitlendirilmesi, gıda üretimi ve ticaretinde verimliliğin artırılması gerektiği, uzun vadede ise tüm ülkelerin yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi hızlandırarak enerji güvenliklerini güçlendirebileceği ve bunun da petrol fiyatı şoklarının etkilerini hafifleteceği kaydedildi.

Dünya Bankası Baş Ekonomisti ve Kalkınma Ekonomisinden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Indermit Gill, Orta Doğu’daki son çatışmanın emtia piyasalarının 1970’lerden bu yana yaşadığı en büyük şok olan Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaşın hemen ardından geldiğini belirtti.

Gill, politika yapıcıların ihtiyatlı olması gerekeceğini vurgulayarak, “Çatışma artarsa, küresel ekonomi yıllar sonra ilk kez yalnızca Ukrayna’daki savaştan değil, aynı zamanda Orta Doğu’dan da kaynaklanan çifte enerji şokuyla karşı karşıya kalacak.” ifadelerini kullandı.

Dünya Bankası Baş Ekonomist Yardımcısı ve Beklentiler Grubu Direktörü Ayhan Köse de yüksek petrol fiyatlarının devam etmesinin kaçınılmaz olarak gıda fiyatlarını da artıracağına dikkati çekti.

Son çatışmanın tırmanmasının yalnızca bölgede değil, dünya genelinde gıda güvensizliğini yoğunlaştıracağı uyarısında bulunan Köse, “Şiddetli bir petrol fiyatı şoku gerçekleşirse, bu durum birçok gelişmekte olan ülkede halihazırda yüksek olan gıda enflasyonunu yukarı çekecektir.” değerlendirmesinde bulundu.

Paylaşın

Külliyedeki EKK Toplantısı Sona Erdi: Enflasyonla Kararlılıkla Mücadele Vurgusu

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısı sonrası yapılan açıklamada, para ve maliye politikalarını etkin kullanarak enflasyonla mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği vurgusu yapıldı.

Haber Merkezi / Açıklamada, yine bu dönemde yeşil ve dijital dönüşüm ekseninde rekabet gücünün ve verimliliğin artırılarak yüksek katma değerli üretim yapısının sağlanması ve ihracata dayalı nitelikli ve sürdürülebilir büyüme ile vatandaşların sosyal refahını artırmanın hedeflendiği ifade edildi.

Açıklamanın devamında, “Katma değeri yüksek ihracat potansiyelimizi artırıcı ve cari işlemler dengesinde sürdürebilir iyileşmeyi sağlayıcı yatırımlara yönelik olarak TCMB’nin Yatırım Taahhütlü Avans Kredileri’nin (YTAK) genel çerçevesi Kurul tarafından değerlendirilmiş olup uygulama detayları ilgili kurumlar tarafından netleştirildikten sonra kamuoyuyla paylaşılacaktır” denildi.

Açıklama, “YTAK Programı’nın, TCMB’nin hedefleriyle uyumlu bir çerçevede tasarlanması kararlaştırılmıştır. Uluslararası kuruluşlardan sağlanan kredi niteliğindeki dış finansman kaynakları hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. Bu kaynakların taahhüt edilmesinden sonraki süreçte daha etkin kullanımına yönelik yapılabilecek çalışmalar ele alınmıştır” cümleleriyle sona erdi.

“12. Kalkınma Planı 5 eksen üzerinde kurgulandı”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Genel Kurulunda görüşülen 12. Kalkınma Planı üzerine  yaptığı konuşmada, kalkınma planının 5 eksen üzerinde kurgulandığını belirterek şu ifadeleri kullandı:

“12. Kalkınma Planı genel çerçevesinde; hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi, temel hak ve hürriyetleri güçlendirmek, iyi yönetişim anlayışını kurumsallaştırmak, beşeri ve sosyal yapımızı geliştirmek, afete dirençli yaşam alanları, akıllı ve sürdürülebilir şehirler oluşturmak, ekonomide istikrar ve sürdürülebilirliği sağlamak, her alanda yeşil ve dijital dönüşüm odaklı rekabetçiliği tesis etmek, ihracata dayalı nitelikli büyümeyi sağlamak, enerji ve gıda arz güvenliğini tesis etmek ve uluslararası işbirlikleri ile stratejik ortaklıkları güçlendirmek konularında somut adımlar atılacaktır.

12. Kalkınma Planı 5 eksen üzerinde kurgulanmıştır. İlk eksenimiz ‘istikrarlı büyüme, güçlü ekonomi’, ikinci eksenimiz ‘yeşil ve dijital dönüşümle rekabetçi üretim’, üçüncü eksenimiz ‘nitelikli insan, güçlü aile, sağlıklı toplum’, dördüncü eksenimiz ‘afetlere dirençli yaşam alanları, sürdürülebilir çevre’ ve beşinci eksenimiz ise ‘adaleti esas alan demokratik iyi yönetişim’ eksenidir.”

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Ekonomik Güven Ekim’de Arttı

Ekonomik güven endeksi eylül ayında 95,4 iken, ekim ayında yüzde 1,2 oranında artarak 96,5 değerini aldı. Endeksin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayına ilişkin ekonomik güven endeksi verilerini açıkladı. Buna göre; Ekonomik güven endeksi eylül ayında 95,4 iken, ekim ayında yüzde 1,2 oranında artarak 96,5 değerini aldı.

Bir önceki aya göre ekim ayında tüketici güven endeksi yüzde4,4 oranında artarak 74,6 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi yüzde0,2 oranında artarak 105,3 değerini, hizmet sektörü güven endeksi yüzde0,5 oranında artarak 113,6 değerini aldı.

Perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 3,3 oranında azalarak 113,9 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 0,9 oranında artarak 89,1 değerini aldı.

Endeksin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor. Yüzde 93,4 değerinde veri ise piyasanın hâlâ pozitif bir bakış açısına sahip olmadığını ortaya koyuyor.

Ekonomik güven endeksi nedir ve neden önemlidir?

Ekonomik güven endeksi, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir bileşik endekstir.

Endeks, mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörleri güven endekslerinin alt endekslerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşmaktadır.

Ekonomik güven endeksi hesaplamasında, her bir sektörün ağırlığı o sektörün normalleştirilmiş alt endekslerine eşit dağıtılarak uygulanmakta, güven endekslerine doğrudan uygulanmamaktadır.

Bu kapsamda tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ait toplam 20 alt endeks hesaplamada kullanılmaktadır. Ekonomik güven endeksinin hesaplamasında kullanılan alt endeksler her ayın ilk iki haftasında derlenen veriler kullanılarak hesaplanmaktadır.

Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği göstermektedir.

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Türk Lirası’nı Destekleyen Yeni Adım

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bankacılık sisteminde Türk Lirası’nın payını artırmaya yönelik adımlarla birlikte sadeleşme kapsamında ihracat kredileri ve firmaların krediye erişimine yönelik uygulama kolaylıkları getirdi.

Firmaların krediye erişimini kolaylaştırmak amacıyla bankalarca kullandırılan krediler için yüzde 30 oranında menkul kıymet tesis edilmesi uygulaması ile fatura karşılığı kredi uygulaması sona erdirildi.

Bankaların TL ticari kredilere referans oranın 1.8 katının üzerinde uyguladıkları faiz oranına göre menkul kıymet tesisi uygulamasının kaldırılmasına yönelik karar alındı. Faktoring şirketlerinin faktoring alacaklarına referans oranın 2.7 katının üzerinde uyguladıkları faiz oranına göre menkul kıymet tesisi uygulaması da sona erdirildi.

Türk lirasına geçişlerin hızlandığını gösteren veriler doğrultusunda gerçek kişiler için daha önce aylık yüzde 2’den yüzde 2.5’e yükseltilen Türk Lirası payı artış hedefi aylık yüzde 3.5’e çıkarıldı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB),Menkul Kıymet Tesisi Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’i Resmi Gazete’de yayımlanırken, makroihtiyati çerçevede sadeleşme hakkında basın duyurusu da web sitesinde yayınlandı.

Buna göre, firmaların krediye erişimini kolaylaştırmak amacıyla bankalarca kullandırılan krediler için yüzde 30 oranında menkul kıymet tesis edilmesi uygulaması ile fatura karşılığı kredi uygulaması sona erdirildi. Daha önce ihracat, yatırım ve KOBİ kredilerinde fatura muafiyet sınırı 50 bin TL’den 250 bin TL’ye çıkarılmıştı. Yeni kararla hiçbir kredi tutarında fatura şartı aranmayacak.

Bankaların TL ticari kredilere referans oranın 1,8 katının üzerinde uyguladıkları faiz oranına göre menkul kıymet tesisi uygulaması kaldırılacak. Faktoring şirketlerinin faktoring alacaklarına referans oranın 2,7 katının üzerinde uyguladıkları faiz oranına göre menkul kıymet tesisi uygulaması da sona erdirildi.

İhracat kredilerini desteklemek amacıyla net ihracatçılık kriterinin hesaplanmasında firmaların yatırım malı ithalatı hesaplamaya dahil edilmeyecek. Böylece menkul kıymet tesisi uygulamasında, yatırım kaynaklı ithalat harcamalarının net ihracatçılığı sınırlandırması önlenerek ihracat kredilerine erişim kolaylaşacak. TCMB, daha önce reeskont kredilerine erişimde net ihracatçılık şartını yatırım malı ithalatı dahil edilemeyecek şekilde revize etmişti.

Ayrıca, bankalarca satın alınan reel kesimin ihraç ettiği menkul değerler üzerinden yüzde 30 oranında menkul kıymet tesisi uygulamasına son verildi. TL’ye geçişlerin hızlandığını gösteren veriler doğrultusunda gerçek kişiler için daha önce aylık yüzde 2’den yüzde 2,5’e yükseltilen TL payı artış hedefi, aylık yüzde 3,5’e çıkarıldı.

Standart TL mevduatın toplam mevduat içindeki payını artırmayı amaçlayan TL payı artış hedefi, menkul kıymet uygulamasından çıkarılarak bankaların yabancı para mevduat için tesis ettikleri zorunlu karşılıklar üzerinden komisyon alınması uygulamasına eklendi.

Sadeleşme adımları kapsamında kur korumalı hesapların yenilenmesi veya TL’ye geçişine ilişkin menkul kıymet tesisi uygulaması sonlandırılarak Döviz dönüşümlü kur korumalı hesapların kademeli azaltılması hedefi, komisyon uygulamasında daha etkin bir şekilde yönetilecek. Ayrıca, TL’ye geçişin belirlenen hedeften yüksek olması durumunda, aşan kısım yenileme hedefine sayılacak.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, dün tarihli kararında, sadeleşme sürecinin etki analizleri dikkate alınarak kademeli olarak ilerlediğini ve bu kapsamda TL mevduat payının artırılmasına yönelik ilave adımlarla parasal aktarım mekanizmasının güçlendirilmesine devam edileceğini belirtmişti.

Merkez Bankası’nın makroihtiyati çerçevede sadeleşme hakkında basın duyurusunda, kararlara ilişkin teknik detayların ilgili düzenlemelerde yer alacağı bildirildi.

Bakan Şimşek’ten açıklama

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası’nın sadeleştirme kararlarına ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Şimşek, “Daha iyi işleyen bir piyasa ekonomisi için önemli sadeleşme adımları. Amaç krediye erişimi kolaylaştırmak ve TL’ye geçişi özendirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, Hazine destekli kredi garanti sistemi kapsamında hayata geçirilecek yeni destek paketine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Yeni ekonomi programı kapsamında seçici kredi uygulamalarının önemine dikkati çeken Şimşek, bu yolla üretim ve ihracatı artırmayı amaçladıklarını belirterek, ihracatın ülke ekonomisi için önemine işaret etti.

Bugüne kadar Hazine destekli kredi garanti sistemiyle muhtelif sektörlerde faaliyet gösteren ve teminat yetersizliği yaşayan pek çok ticari işletmeye finansmana erişim imkanı sağlandığını vurgulayan Şimşek, “Güncel ekonomik gelişmeler kapsamında, sektörel ihtiyaçlar göz önüne alınarak yatırım, ihracat, sürdürülebilirlik yatırımları ve dijital dönüşüm odaklı yeni destek paketlerine yönelik çalışmalarımız tamamlanma aşamasına gelmiştir” diye konuştu.

Söz konusu destek paketlerinin, bankacılık sistemindeki mevcut makro ihtiyati çerçeve içerisinde kalınarak, piyasa koşulları ile bankacılık ilke ve prensiplerine göre kullandırılacağını bildiren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İhracatçımızın, reel sektörümüzün her zaman arkasındayız ve desteklemeye devam ediyoruz. Yeni destek paketimizle 25 milyar liralık garanti karşılığında 30 milyar liralık kredi imkanını firmalarımıza sunacağız. Yeni destek paketleriyle teminat yetersizliği yaşayan firmaların finansmana erişim imkanlarının kolaylaştırılması amaçlandı. Söz konusu kredi imkanının kredi garanti kurumları aracılığıyla sağlanması planlanıyor. Paketlerde genel itibarıyla işletme kredileri için 24 aya kadar, yatırım kredileri içinse 120 aya kadar vade belirlenebilecek.”

Bakan Şimşek, tahsis edilen kefalet limitleri belirlenirken yeni paketlerle benzer amaçlı olan diğer paketlerin kullanılmayan limitlerinin buraya aktarılmasının planlandığını belirterek, “Bakanlığımız ile Kredi Garanti Fonu AŞ, İhracatı Geliştirme AŞ ve Katılım Finans Kefalet AŞ arasındaki protokol çalışmalarının tamamlanmasının ardından yeni destek paketleri kapsamındaki kullandırımlara başlanacak” dedi.

Paylaşın