Şimşek’ten ‘KKM’ Açıklaması: İlave Adımlar Atabiliriz

Bakan Mehmet Şimşek, “KKM’nin azaltılması noktasında önümüzdeki dönemde ilave adımlar atabiliriz” dedi. Şimşek, “Liralaşma politikasını desteklemek amacıyla önümüzdeki dönemde vergi ve teşvik ile bu sürece katkı sağlayacağız. Şu an için bir ihtiyaç görmüyoruz” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TRT Haber’e açıklamalarda bulundu. Şimşek “Büyüme rakamı OVP hedeflerimizle parallel gidiyor. 2023’de OVP’deki 4,4’lük hedefi gerçekleştirmiş olursak, dünya ortalamasının çok üstünde büyümüş olacağız” dedi.

Şimşek “Bizim programımız büyümeyi dengelemek. Önemli olan büyümenin kalitesini de artırmak. Yani iç talep ılımlıya dönerken, net ihracatın pozitif etkisinin de artmasını bekliyoruz. Enflasyonu tek haneye düşürebilirsek, sürdürülebilir büyümeyi sağlayabiliriz. Önümüzdeki dönemde verimlilik artışına odaklanacağız Önümüzdeki dönemde büyüme muhtemelen bir miktar yavaşlayacak bunda korkulacak bir şey yok” şeklinde konuştu.

Ekonomik programın çalıştığını ifade eden “KKM’nin azaltılması noktasında önümüzdeki dönemde ilave adımlar atabiliriz” dedi.

Şimşek, TBMM’ye sunulan torba yasa teklifinde, Dövizden elde edilen faiz gelirleriyle Borsa kazançlarına uygulanan vergi oranlarının %40’a kadar çıkarabilmesi konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yetki verilmesine ilişkin olarak, “Liralaşma politikasını desteklemek amacıyla önümüzdeki dönemde vergi ve teşvik ile bu sürece katkı sağlayacağız. Şu an için bir ihtiyaç görmüyoruz” açıklamasını yaptı.

“Büyümede dengeli bir kompozisyona doğru yol alıyoruz”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisi 3. çeyrek büyüme verilerini sosyal medya hesabından değerlendirdi. Şimşek’in öne çıkan ifadeleri şöyle:

Yılın ilk yarısına göre iç talebin büyümeye verdiği katkı 8,8 puandan 8,5 puana gerilerken, net dış talebin negatif katkısı 4,9 puandan 2,6 puana düştü. Bir önceki çeyreğe göre özel tüketim daralırken, yatırım ve ihracat artış gösterdi.

Dengelenmeye yönelik uyguladığımız politiklar sonucunda Eylül ayında cari açıkta Mayıs’a göre yıllık 8,6 milyar dolar iyileşme sağlandı. Ekim ve Kasım aylarına ilişkin dış ticaret verileri cari açıktaki iyileşmenin devam edeceğine işaret ediyor.

Büyümede dengelenme, dışa bağımlığın azaltılması ve cari açığın kalıcı olarak düşürülmesi için yüksek teknolojik ürünlerin üretimine yönelik yatırımları, ihracatçılarımızın finansmana erişimini ve hizmet ihracatımızı güçlü bir şeklide destekliyoruz. 300 milyar lira Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programını hayata geçirdik.

Eximbank’ın sermayesini artırdık ve günlük reeskont kredi limitini 10 katına çıkararak 3 milyar liraya yükselttik. Son olarak hizmet ihracatından elde edilen gelirlere sağlanan kazanç istisnasını artıran düzenleme Yüce Meclisimizde görüşülüyor.

İşgücü piyasalarında olumlu görünüm devam ediyor. Üçünü çeyrekte de istihdam artışı ve işsizlik oranındaki düşüş devam etmiştir. Eylül ayında mevsimsel düzeltilmiş işsizlik oranı yüzde 9,1 ile 2013 yılı Aralık ayından sonraki en düşük seviyesine geriledi.

Uyguladığımız öngörülebilir ve kurala dayalı politikalarımıza; enflasyon ve cari açıkta kalıcı düşüş ve makro-finansal istikrar sağlanıncaya kadar devam edeceğiz. Böylece sürdürülebilir büyümenin temelini güçlendireceğiz.

Paylaşın

Ekonomi Yılın Üçüncü Çeyreğinde Yüzde 5,9 Büyüdü

Türkiye ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,9 büyüme kaydederken, çeyreklik büyüme yüzde 0,3 ile beklentinin oldukça altında gerçekleşti. Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 11,2 arttı.

Haber Merkezi / Devletin nihai tüketim harcamaları yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 5,3; yatırımlar ise yüzde 14,7 arttı. Mal ve hizmet ithalatı ise aynı dönemde yüzde 14,5 artarken ihracatın büyümesi yüzde 1,1 seviyesinde kaldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH), III. Çeyrek: Temmuz – Eylül, 2023 verilerini açıkladı. Buna göre; GSYH 2023 yılı üçüncü çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5,9 arttı.

GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2023 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; inşaat yüzde 8,1, sanayi yüzde 5,7, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 5,1, hizmetler yüzde 4,3, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 3,6, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 2,7, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 2,2, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 1,7 ve tarım sektörü yüzde 0,3 artarken mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 2,5 azaldı. Ürün üzerindeki vergiler eksi sübvansiyonlar ise yüzde 16,5 arttı.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,3 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2023 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5,1 arttı.

Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, 2023 yılının üçüncü çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 79,8 artarak 7 trilyon 681 milyar 432 milyon TL oldu. GSYH’nin üçüncü çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 295 milyar 815 milyon olarak gerçekleşti.

Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları 2023 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 11,2 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 5,3, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 14,7 arttı.

Mal ve hizmet ithalatı, 2023 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 14,5, ihracatı ise yüzde 1,1 arttı. İşgücü ödemeleri, 2023 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 117,2 arttı. Net işletme artığı/karma gelir yüzde 50,7 arttı.

İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 26,1 iken, bu oran 2023 yılında yüzde 32,2 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 55,0 iken yüzde 47,0 oldu.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Hizmet Üretici Enflasyonu Yüzde 76,99

Hizmet üretici enflasyonu ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 1,21, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 74,08, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 76,99 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 77,10 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE) Ekim 2023 verilerini açıkladı. Buna göre; hizmet üretici enflasyonu ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 1,21, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 74,08, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 76,99 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 77,10 arttı.

Bir önceki yılın aynı ayına göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 63,90, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 94,90, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 81,38, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 72,57, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 92,53, idari ve destek hizmetlerde yüzde 95,10 artış gerçekleşti.

Bir önceki aya göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 1,61 artış, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 0,53 azalış, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 3,03 artış, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 0,36 artış, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 4,52 artış, idari ve destek hizmetlerde yüzde 1,54 azalış gerçekleşti.

H-ÜFE sektörlerinden su yolu taşımacılığı hizmetleri yüzde 16,32, hava yolu taşımacılığı hizmetleri yüzde 41,67, depolama ve destek hizmetleri (taşımacılık için) yüzde 55,69 ile endekslerin en az arttığı alt sektörler oldu. Buna karşılık sinema filmi, video ve televizyon programı yapımcılık hizmetleri yüzde 134,60, bina ve çevre düzenleme (peyzaj) hizmetleri yüzde 128,75, reklamcılık ve piyasa araştırması hizmetleri yüzde 109,79 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

H-ÜFE sektörlerinden konaklama hizmetleri yüzde 10,53, seyahat acentesi, tur operatörü, diğer rezervasyon hizmetleri ve ilgili hizmetler yüzde 8,37, hava yolu taşımacılığı hizmetleri yüzde 3,09 ile endekslerin en fazla azalış gösterdiği alt sektörler oldu. Buna karşılık programcılık ve yayıncılık hizmetleri yüzde 19,25, reklamcılık ve piyasa araştırması hizmetleri yüzde 11,36, bilgi hizmetleri yüzde 6,80 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

Paylaşın

İkinci El Otomobil Fiyatları Dibi Gördü!

“İkinci el otomobil fiyatlarında belki de en düşük seviyelerde, dipteyiz.” değerlendirmesinde bulunan Otomerkezi.net CEO’su Muhammed Ali Karakaş, daha fazla düşüşün mümkün olmayacağını söyledi.

Geleneksel yıl başı kampanyaları kapsamında birçok avantaj sunulduğunu, ancak yeni yıl ile birlikte hem ikinci el hem de sıfır kilometre araç fiyatlarının tekrar yükseliş trendine gireceğini öngördüklerini söyleyen Karakaş, şunları ifade etti:

“Fiyatların yükselişi karşısında otomobil alımı için ihtiyaç olan finansman modellerinin yokluğu, ikinci el araç pazarında önümüzdeki yıl belirli oranda daralmaya neden olacaktır ki sektörde de genel bir endişenin hakim olduğunu görüyoruz.”

Ticaret Bakanlığı’nın aldığı kararlar, finansman çözümlerindeki çıkmaz ve yüksek faiz oranları sebebiyle ikinci el araç fiyatlarında 3 yılın ardından ilk kez keskin bir düşüş yaşanırken, gözler 2024 yılına çevrildi.

Diğer yandan marka-model bazlı olarak ortalama yüzde 20’ye kadar düşen ve bazı modellerde yüzde 30’a yakın fiyat düşüşlerine sahne olan ikinci el otomobil pazarında özellikle kurumsal şirketler, birçok avantajlı kampanya sunmaya çabalıyor.

“Artık fiyatlarda en belki de en düşük seviyelerde, dipteyiz.” değerlendirmesinde bulunan Otomerkezi.net CEO’su Muhammed Ali Karakaş, daha fazla düşüşün mümkün olmayacağına dikkat çekti.

Mynet’in haberine göre; Karakaş “Fiyatlarda ekstra bir düşüş artık mümkün değil. Merkez Bankası’nın politika faizi konusundaki pozisyonu netleşti ve bu yüksek faiz atmosferinde, mevcut stok maliyetleriyle satıcılar fiyat kıramayacak noktaya geldi” dedi.

Geleneksel yıl başı kampanyaları kapsamında birçok avantaj sunulduğunu, ancak yeni yıl ile birlikte hem ikinci el hem de sıfır kilometre araç fiyatlarının tekrar yükseliş trendine gireceğini öngördüklerini söyleyen Karakaş, şunları ifade etti:

“Fiyatların yükselişi karşısında otomobil alımı için ihtiyaç olan finansman modellerinin yokluğu, ikinci el araç pazarında önümüzdeki yıl belirli oranda daralmaya neden olacaktır ki sektörde de genel bir endişenin hakim olduğunu görüyoruz.”

Ancak bankaların kredi verme iştahı artarsa daha stabil bir pazardan söz edebiliriz. Şu anda bazı marka ve modellerde neredeyse geçtiğimiz kış gördüğümüz seviyelere yakın fiyatlarla karşılaşıyoruz.”

Paylaşın

OECD, Türkiye İçin Büyüme Tahminini Yüzde 4.5’a Yükseltti

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye için 2023 yılı büyüme tahminini yüzde 4.3’ten yüzde 4.5’e, 2024 yılı büyüme tahminini ise yüzde 2.6’dan yüzde 2.9’a yükseltti.

OECD, 2023 yılı küresel ekonomik büyüme tahminini yüzde 3’ten yüzde 2.9 seviyesine düşürürken, 2024 yılı küresel ekonomi büyüme tahminini ise yüzde 2.7’de sabit tuttu.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2023 yılı için Türkiye’nin ekonomik büyüme tahminini eylül ayındaki tahmini olan yüzde 4.3’ten yüzde 4.5’e yükseltirken, küresel ekonomik büyüme tahminini ise yüzde 3’ten yüzde 2.9 seviyesine düşürdü.

OECD bugün yayımladığı Ekonomik Görünüm raporunda Türkiye ekonomisi için 2024’teki büyüme tahminini 2.6’dan yüzde 2.9’a yükseltirken, küresel ekonomi için 2024 büyüme tahminini de yüzde 2.7’de sabit tuttu.

OECD Türkiye ekonomisinin 2025’te yüzde 3.2 büyümesini beklerken, küresel ekonominin 2025’te yüzde 3 büyümesini öngörüyor.

OECD, Türkiye Cumhuriyet Merkez bankası’nın (TCMB) enflasyon görünümünde önemli bir iyileşme sağlanana kadar para politikasını gerektiği kadar sıkılaştırmaya kararlı olması nedeniyle faizlerin daha da artmasını bekliyor.

OECD, küresel ekonomideki büyümenin önümüzdeki yıl hafif ivme kaybedeceğini ancak yüksek borç seviyeleri ve faizlere yönelik belirsizliğe rağmen sert iniş riskinin azaldığını açıkladı.

Paylaşın

Merkez Bankası Başkanı’ndan Enflasyonla Mücadelede Kararlılık Mesajı

İSO Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda konuşan Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan, “Enflasyon patikamıza dair ‘algı, kabul ve itibar’ üçlüsü, enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktördür. enflasyon patikamıza dair ‘algı, kabul ve itibar’ üçlüsü, enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktördür” dedi ve ekledi:

“Biz üzerimize düşeni yaptığımız ve yaptıklarımız üzerinden bizi değerlendirip bu patikaya olan inancınızı pekiştirirseniz, enflasyonu bu patika üzerinde oturtup dezenflasyonu minimum maliyetle gerçekleştirmemiz mümkün olabilecektir. Biz üzerimize düşeni yaparken şu ya da bu sebeple ‘algı, kabul ve itibar’ üçlüsü devreye girmiyorsa, enflasyonu daha yüksek bir maliyetle de olsa bu patikaya oturtmaya azimli ve kararlıyız.”

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, İstanbul Sanayi Odası Meslek Komiteleri Toplantısı’na katıldı. BloomberHT’nin aktardığına göre; Hafize Gaye Erkan, toplantıda yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

“Ülke ekonomisinin can damarı olan reel sektör temsilcileriyle bir araya gelmekten memnuniyetimi belirtmek isterim. Finansal istikrarın sağlanmasının nihai çıktısı oynaklığı düşük, sürdürülebilir büyümedir. Sürdürülebilir büyümenin önündeki en büyük risk varlık fiyatlarındaki oynaklıktır, yüksek enflasyondan kaynaklanıyor olması enflasyon ile mücadeleyi her zamankinden önemli hale getirmiş durumdadır.

Enflasyonla mücadelenin ön koşulu kararlılıktır. Önceliğin dezenflasyon olması son derece önemlidir. Sürdürülebilir büyüme için Türkiye’nin düşük enflasyon istikrarından taviz verme lüksü yok. Enflasyon beklentilerinde iyileşme işaretleri belirlemeye başlamıştır. Fiyatlama davranışlarında da olumlu bazı gelişmeler yaşanıyor.

Attığımız adımlarla büyükşehirlerdeki kiralarda yavaşlama eğilimi görüyoruz. Enflasyonun ana eğiliminde gerileme başladı. Kasım ayı öncü göstergeleri enflasyondaki gerilemenin devam ettiğini göstermektedir. Enflasyon tepe noktasına ulaştıktan sonra 2024 yılının ikinci yarısında gerileyecek.

Döviz kurundaki istikrarın da katkısıyla aylık enflasyon üzerindeki şoklar azalarak maliyetlere ilişkin öngörülebilir artacaktır. Otomotiv ve beyaz eşyada talebi canlandırmak için yeniden fiyat indirimleri görmekteyiz.

Başlangıç koşullarının oluşmaya başladığını gördüğümüz emlak fiyatlarının enflasyonun gerisinde kalmaya başlayan artışları ve yeni kiralık fiyatlarında yatay seyir de döviz kuruyla birlikte enflasyon beklentilerinin daha da iyileşmesine yol açacak.

Sonuç olarak, farklı sektörlerde farklı hızlarda gelişen enflasyondaki yavaşlamanın yılın ikinci çeyreğinde daha genel bir hal alarak hem üretici hem de tüketici fiyatlarında hissedileceğini öngörüyoruz. Dezenflasyon öngörülebilirliği artırarak sanayimizin potansiyelinin gerektirdiği uzun vadeli kaynakların oluşmasını sağlayacaktır. Böylelikle, reel sektör yatırımlarının ve teknolojik adaptasyonun ekonomik büyümeye olan katkısının kalıcı olarak artmasını hedefliyoruz.

Enflasyonun yüksek büyümenin maliyeti olduğu konusundaki yanlış algı, özellikle belli enflasyon eşik düzeyleri üzerinde büyümenin sürdürülebilirliğine çok ciddi engel teşkil etmektedir. Dolayısıyla, fiyat istikrarı ve bununla pekişecek olan finansal istikrar, sürdürülebilir büyümenin olmazsa olmazıdır.

Dezenflasyonun her koşul ve durumda kaçınılmaz olarak büyümeden feragat yoluyla gerçekleşeceği yönündeki yanlış algı ve kaygılar kamuoyunda zaman zaman ifade edilmektedir.

Oysa, enflasyonun yüksek ve oynak olduğu durumlarda, enflasyon belli eşik değerlere gerileyene kadar, “doğru” politika tasarımlarıyla, büyümeden asgari düzeyde ödün vererek dezenflasyon süreci başlatılabilir. Büyüme-enflasyon ödünleşimi ise, ancak; enflasyondaki “aşırılık” devre dışı bırakıldıktan sonra gelinen eşik değerlerde devreye girecektir.

Bu noktada amaç, kararlı bir şekilde dezenflasyon sürecini devam ettirmek olmalıdır. Bu aşama daha zorlu bir dezenflasyon sürecine karşılık gelmekle beraber doğru politika tasarımları ve yeterli kredibilite ile çözülmeyecek enflasyon problemi yoktur.

Aldığımız seçici kredi tedbirleri sonucunda, temmuz ayından itibaren bireysel kredilerde normalleşme başlamıştır. Gerek tüketim gerekse borçlanma aracı olarak kullanılan bireysel kredi kartı ise yüzde 4 ile görece yüksek bir hızda seyretmekle birlikte, daha ılımlı bir patikaya doğru ilerlemektedir.

Böyle olması ekonominin gelişim seyri içinde doğaldır. Politika adımlarımızın kredilerde yeterli finansal sıkılığı sağladığını değerlendiriyoruz. Bu noktada, aldığımız son karar sonrasında bireysel kredi kartı azami faiz oranlarında ve üye işyeri azami komisyon oranlarında bir değişiklik olmayacağını sizlerle paylaşmak isterim.

Bireysel kredilerde israf ve enflasyona yol açan aşırılık giderilirken, ticari krediler ise süreklilik göstererek üretim kapasitesine katkıda bulunmaktadır. Reel sektöre Türk lirası cinsinden kredi akışının toparlanmasıyla ticari kredi büyümesi dengeli ve sürekli bir yapıya kavuşmuştur.

Kredi piyasası mekanizmasının işlevselliğindeki iyileşme, özel ve kamu bankaları ayrımında da kendini göstermiştir. Özel bankalar da ticari kredi büyümesinde etkin bir rol üstlenir hale gelmiştir.

Haziran ayı öncesinde ticari krediler ağırlıklı olarak KOBİ segmenti firmalara tahsis edilirken son aylarda bu dağılımda da bir normalleşme gözlemliyoruz. Kurumsal firmaların finansmana erişimi iyileşirken, ticari kredi kullanımlarındaki payı artmaktadır.

21 Temmuz ve 12 Eylül’de ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredisi günlük kullanım limitinde yapılan güncellemelerle günlük limitler önceki düzeyine göre toplamda 10 kat artırılarak 3 milyar TL seviyesine yükseltilmiştir.

Ayrıca, reeskont kredisi kullanımında yüzde 30 ilave ihracat bedeli satış koşulu kaldırılmış ve reeskont kredi vadesi boyunca verilen döviz almama taahhüdünden, ithalat ödemeleri kapsamındaki döviz alımları istisna tutulmuştu.

Reeskont kredilerinin yüzde 75’inin firmalara ilave teminat maliyeti oluşturmadan verilmesini hedefliyoruz. Bu konuda önemli bir mesafe kaydedildi. Eximbank’ın sermayelendirilmesi ve teminat niteliğinin çeşitlendirilmesi üzerinde ilgili taraflarla çalışıyoruz. Ayrıca, ticari bankalarımızın reeskont kredilerindeki payının artırılması üzerinde de duruyoruz.

Buna ek olarak, yatırım taahhütlü avans kredisi uygulama çerçevesini yeniden yapılandırarak 3 yıl boyunca toplam 300 milyar Türk lirası limit tahsis ettik. Yatırımlara ilişkin süreci ilgili kurumlarla birlikte stratejik bir çerçevede yürütmekteyiz. Yeni çerçevesiyle güçlendirilmiş YTAK programıyla cari dengeye katkı verecek ve dolaylı etkileri döviz kuru ve fiyat istikrarı üzerinde hissedilecek alanlarda üretim kapasitesinin artışını hedefliyoruz.

Türk lirasına geçiş zamanının geldiğine inanıyoruz. Bunun en doğrudan yansımalarını mevduat gelişmelerinde görüyoruz. Türk lirası tasarruf araçlarına ve özellikle vadeli mevduata olan talep artmıştır. 17 Kasım itibarıyla, 12 hafta içerisinde, Türk lirası mevduat 1,7 trilyon Türk lirası artarken, kur korumalı mevduat 601 milyar Türk lirası ve döviz cinsi mevduat da yaklaşık 3 milyar ABD doları gerilemiştir.

Türk lirası mevduat güçlenirken ve kur korumalı ile döviz cinsi mevduat gerilerken, rezervlerimiz de çok güçlü bir artış eğilimindedir. Türkiye’ye olan yatırımcı güveni finansman koşullarında belirgin bir iyileşmeye yol açmakta, bu da döviz kurundaki istikrara önemli bir katkı sunmaktadır.

Beklentilerin iyileşmesi sürecinin bir parçası olarak, döviz kuru oynaklığında kayda değer bir düşüş gerçekleşmiştir. Bir ay vadeli ABD doları/Türk lirası opsiyonların ima ettiği oynaklık, mayıs ayında kaydedilen yüzde 60 civarından, keskin bir düşüşle yüzde 10 seviyesinin altına gerilemiştir.

Türk lirasına geçiş zamanının geldiğine uluslararası yatırımcıların da inanmaya başladığını rapor, beklenti, ilgi ve girişler üzerinden izlemekteyiz. Ülkemiz varlıklarına olan talebin artmasıyla fiilen girişlerin de artmaya başladığını görüyoruz. Girişlerin makro finansal istikrarı güçlendirerek, zamana yayılarak gerçekleşmesini öngörüyoruz.

Önümüzdeki dönemde de rezervlerimizdeki artışı kalıcı kılarak Türk lirası varlıklara olan dış talebin gelişimini ülkemiz için en iyi şartlarda tesis eden bir anlayışla destekleyeceğiz. Enflasyondaki düşüşün sürdürülebilir bir şekilde başlamasını sağlayacak zemini özenle hazırlıyoruz.

Para politikasının enflasyon üzerindeki etkisi, talebin yanı sıra, beklentiler, varlık fiyatları, finansal koşullar ve krediler gibi çeşitli kanallar tarafından belirlenmektedir. Bu çerçevede, parasal aktarım, birkaç çeyreğe yayılan etkilerle gerçekleşmektedir.

Öncü sinyallerini yavaş yavaş almaya başlamakla birlikte, parasal sıkılaştırma sürecimizin etkilerini, büyük ölçüde, dezenflasyonu tesis edeceğimiz 2024 yılında göreceğiz. Dezenflasyon döneminde, ana eğilime ek olarak manşet enflasyon da gerilemeye başlarken, döviz kuru istikrarı, cari işlemler dengesinde iyileşme, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve rezervlerde artış devam edecektir.

Dezenflasyon döneminde, ana eğilime ek olarak manşet enflasyon da gerilemeye başlarken, döviz kuru istikrarı, cari işlemler dengesinde iyileşme, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve rezervlerde artış devam edecektir. Dezenflasyon dönemini, öngörülebilirliğin artacağı, enflasyonun tek haneli rakamlara ulaşacağı ve kaliteli büyümenin yanı sıra, enflasyondaki düşüşün kalıcı olarak sağlanacağı istikrar dönemi takip edecektir.

Politikamız, mümkün olan en kısa sürede enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmeyi hedefliyor. Aynı zamanda, bu süreçte toplumsal maliyetleri de dikkate alıyor ve uygulanan politikanın maliyet kısmını en düşük düzeyde tutmayı hedefliyoruz.

Reel sektör firmalarımız, likit bilanço yapıları, yüksek kârlılıkları ve azalan borçluluk oranları sayesinde finansman maliyetlerindeki artış kaynaklı riskleri yönetebilecek kapasitededir. Firmalarımızın finansal göstergelerindeki güçlü görünümün uzun süre korunacağını düşünüyoruz.

Bankacılık sektörünün aktif kalitesi göstergeleri tarihin en düşük seviyesindedir sermayeleri oldukça güçlüdür. Bilançolar faiz riskini yönetebilecek kapasitededir. Ülke risk primindeki gerileme ile birlikte bankacılık ve reel sektörün dış finansman koşulları da iyileşmektedir.

Hem reel sektörün hem de finans kesiminin güçlü bilanço yapısı ve dayanıklılığı para politikamızın etkinliğini destekleyen en önemli faktörlerden biridir. Finansal istikrar açısından elde ettiğimiz bu kazanımları fiyat istikrarı ile taçlandırarak toplumsal refaha en büyük katkımızı sunmuş olacağız.

Dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaştığımızı değerlendiriyoruz. Bu çerçevede, parasal sıkılaştırma hızı yavaşlatacağımızı ve sıkılaştırma adımlarının kısa bir zaman diliminde tamamlanacağını öngörüyoruz. Fiyat istikrarının kalıcı tesisi için gerekli parasal sıkılığı ise gerektiği müddetçe sürdüreceğiz.

Parasal sıkılaştırmada belirli bir noktaya ulaştığımız ve politika adımlarımızın birikimli etkilerini gözlemleyeceğimiz bir döneme giriyoruz. Bu aşamada, meslek kuruluşlarına, sivil toplumun tüm kesimlerine ve özellikle de sanayicimize çok önemli bir rol düşmektedir.

Enflasyonu düşürmek için kısa vadede bazı maliyetler söz konusu olabilir. Ancak, orta ve uzun vadede katlanılan maliyetlere karşı elde edilecek olan fayda çok daha yüksek olacaktır.

Enflasyon patikamıza dair “algı, kabul ve itibar” üçlüsü, enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktördür. enflasyon patikamıza dair “algı, kabul ve itibar” üçlüsü, enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktördür.

“Patikaya oturtmaya azimli ve kararlıyız”

Şu noktayı sizlerle bütün açıklığıyla paylaşma ihtiyacı ve sorumluluğu hissediyorum: biz üzerimize düşeni yaptığımız ve yaptıklarımız üzerinden bizi değerlendirip bu patikaya olan inancınızı pekiştirirseniz, enflasyonu bu patika üzerinde oturtup dezenflasyonu minimum maliyetle gerçekleştirmemiz mümkün olabilecektir. Biz üzerimize düşeni yaparken şu ya da bu sebeple “algı, kabul, itibar” üçlüsü devreye girmiyorsa, enflasyonu daha yüksek bir maliyetle de olsa bu patikaya oturtmaya azimli ve kararlıyız.

Ekonomik gelişmeler gerçekleştikten sonra, ortaya çıkan durumun tasviri konusunda paydaşların ortak zeminde buluşabildiğini gözlemliyoruz. Ancak, çözüm konusunda görüş birliği sağlanamadığı ölçüde çözüme gidiş de zorlaşabiliyor.

Ekonomik gelişmeler gerçekleştikten sonra, ortaya çıkan durumun tasviri konusunda paydaşların ortak zeminde buluşabildiğini gözlemliyoruz. Ancak, çözüm konusunda görüş birliği sağlanamadığı ölçüde çözüme gidiş de zorlaşabiliyor.

Bu nedenle tüm paydaşların, meslek ve iş kolları guruplarının, sivil toplum kuruluşlarının kendine hem içeriden hem dışarıdan bakabilmesi ve ortak çıkar kümesini maksimize etmeye odaklanması , içinde yaşadığımıza benzer dönüm noktalarında hayati önem taşıyor.”

Paylaşın

10 Aylık Dış Ticaret Açığı Yaklaşık 94 Milyar Dolar

İhracat 2023 yılının ilk on aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,2 artarak 209 milyar 904 milyon dolar, ithalat ise yüzde 1,1 artarak 303 milyar 821 milyon dolar oldu. Başka bir ifadeyle, dış ticaret açığı 10 ayda 93.917 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Öte yandan ekim ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,5 azalarak 7 milyar 902 milyon dolardan, 6 milyar 519 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ekim ayında yüzde 72,9 iken, 2023 Ekim ayında yüzde 77,8’e yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Dış Ticaret İstatistikleri Ekim 2023 verilerini açıkladı. Buna göre; İhracat 2023 yılı Ekim ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,4 artarak 22 milyar 871 milyon dolar, ithalat yüzde 0,6 artarak 29 milyar 390 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Genel ticaret sistemine göre ihracat 2023 yılı Ocak-Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,2 artarak 209 milyar 904 milyon dolar, ithalat yüzde 1,1 artarak 303 milyar 821 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, 2023 Ekim ayında yüzde 4,6 artarak 19 milyar 721 milyon dolardan, 20 milyar 627 milyon dolara yükseldi. Ekim ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat yüzde 18,8 artarak 18 milyar 637 milyon dolardan, 22 milyar 135 milyon dolara yükseldi.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı Ekim ayında 1 milyar 508 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi yüzde 11,5 artarak 42 milyar 761 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 93,2 oldu.

Ekim ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %17,5 azalarak 7 milyar 902 milyon dolardan, 6 milyar 519 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ekim ayında yüzde 72,9 iken, 2023 Ekim ayında yüzde 77,8’e yükseldi.

Ocak-Ekim döneminde dış ticaret açığı yüzde 3,2 artarak 91 milyar 44 milyon dolardan, 93 milyar 917 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ocak-Ekim döneminde yüzde 69,7 iken, 2023 yılının aynı döneminde yüzde 69,1’e geriledi.

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2023 Ekim ayında imalat sanayinin payı yüzde 93,5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 4,6, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,5 oldu.

Ocak-Ekim döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı yüzde 94,5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,6, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,5 oldu.

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, 2023 Ekim ayında ara mallarının payı yüzde 68,2, sermaye mallarının payı yüzde 15,7 ve tüketim mallarının payı yüzde 16,1 oldu. İthalatta, 2023 Ocak-Ekim döneminde ara mallarının payı %73,0, sermaye yüzde arının payı yüzde 14,1 ve tüketim mallarının payı yüzde 12,8 oldu.

İhracatta Almanya İthalatta Çin ilk sırada

Ekim ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 763 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 322 milyon dolar ile Irak, 1 milyar 254 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 115 milyon dolar ile Birleşik Arap Emirlikleri, 1 milyar 110 milyon dolar ile İtalya takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 28,7’sini oluşturdu.

Ocak-Ekim döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 17 milyar 666 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 12 milyar 261 milyon dolar ile ABD, 10 milyar 269 milyon dolar ile İtalya, 10 milyar 253 milyon dolar ile Irak ve 10 milyar 178 milyon dolar ile Birleşik Krallık takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 28,9’unu oluşturdu.

İthalatta Çin ilk sırayı aldı. Ekim ayında Çin’den yapılan ithalat 3 milyar 761 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 233 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 2 milyar 606 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 344 milyon dolar ile İtalya, 1 milyar 247 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 41,5’ini oluşturdu.

Ocak-Ekim döneminde ithalatta ilk sırayı Çin aldı. Çin’den yapılan ithalat 38 milyar 156 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 37 milyar 937 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 23 milyar 796 milyon dolar ile Almanya, 17 milyar 707 milyon dolar ile İsviçre, 13 milyar 87 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 43,0’ını oluşturdu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2023 Ekim ayında bir önceki aya göre ihracat yüzde 0,2 azalırken, ithalat yüzde 6,6 arttı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2023 yılı Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 4,7 artarken, ithalat yüzde 1,9 azaldı.

Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.4 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Ekim ayında ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 93,5’tir. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 4,1’dir. Ocak-Ekim döneminde ISIC Rev.4’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 94,5’tir. Ocak-Ekim döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,7’dir.

Ekim ayında imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 82,6’dır. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 11,1’dir. Ocak-Ekim döneminde imalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 80,9’dur. Ocak-Ekim döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 10,3’tür.

Özel ticaret sistemine göre, 2023 yılı Ekim ayında, ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,3 artarak 20 milyar 730 milyon dolar, ithalat yüzde 0,2 artarak 27 milyar 550 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ekim ayında dış ticaret açığı yüzde 14,8 azalarak 8 milyar 2 milyon dolardan, 6 milyar 819 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ekim ayında yüzde 70,9 iken, 2023 Ekim ayında yüzde 75,2’ye yükseldi.

Özel ticaret sistemine göre ihracat, 2023 yılı Ocak-Ekim döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,9 azalarak 190 milyar 730 milyon dolar, ithalat yüzde 0,4 artarak 284 milyar 265 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Ocak-Ekim döneminde dış ticaret açığı yüzde 5,4 artarak 88 milyar 723 milyon dolardan, 93 milyar 535 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2022 Ocak-Ekim döneminde yüzde 68,7 iken, 2023 yılının aynı döneminde yüzde 67,1’e geriledi.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Ekonomiye Güven Kasım’da 95,3’e Geriledi

Ekonomik güven endeksi ekim ayında 96,5 iken, kasım ayında yüzde 1,3 oranında azalarak 95,3’e geriledi. Endeksin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor.

Haber Merkezi / Ekonomik güven endeksi eylül ayında 95,4 iken, ekim ayında yüzde 1,2 oranında artarak 96,5’e yükselmişti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayına ilişkin ekonomik güven endeksi verilerini açıkladı. Buna göre; Ekonomik güven endeksi Ekim ayında 96,5 iken, Kasım ayında yüzde 1,3 oranında azalarak 95,3 değerini aldı.

Bir önceki aya göre Kasım ayında tüketici güven endeksi yüzde 1,1 oranında artarak 75,5 değerini, reel kesim (imalat sanayi) güven endeksi %1,3 oranında azalarak 103,9 değerini, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 2,4 oranında azalarak 110,9 değerini aldı.

Perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 1,9 oranında azalarak 111,7 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 2,2 oranında artarak 91,0 değerini aldı.

Endeksin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor. Yüzde 93,4 değerinde veri ise piyasanın hâlâ pozitif bir bakış açısına sahip olmadığını ortaya koyuyor.

Ekonomik güven endeksi nedir ve neden önemlidir?

Ekonomik güven endeksi, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir bileşik endekstir.

Endeks, mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörleri güven endekslerinin alt endekslerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşmaktadır.

Ekonomik güven endeksi hesaplamasında, her bir sektörün ağırlığı o sektörün normalleştirilmiş alt endekslerine eşit dağıtılarak uygulanmakta, güven endekslerine doğrudan uygulanmamaktadır.

Bu kapsamda tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ait toplam 20 alt endeks hesaplamada kullanılmaktadır. Ekonomik güven endeksinin hesaplamasında kullanılan alt endeksler her ayın ilk iki haftasında derlenen veriler kullanılarak hesaplanmaktadır.

Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği göstermektedir.

Paylaşın

Satılan Her 100 Araçtan 7’si Kiralama Sektörüne Gitti

2023 yılının üçüncü çeyreğinde satılan her 100 araçtan 7’sinin kiralama sektörüne gitti. 2022’nin son çeyreğinde bu oran yüzde 9 seviyesine yükselmişti. Salgın yılı olan 2020 sonrası dönemlere bakıldığında bu oranın ortalama olarak bu seviyelerde seyrettiği görülüyordu.

Operasyonel araç kiralama sektörü yılın ilk dokuz ayında 52 milyar 400 milyon TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 51 bin 600 adet aracı filosuna kattı. Yılın üçüncü çeyreği sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 136 milyar 650 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu dönemde, sektörün toplam araç sayısı 2022 yılı sonuna göre yüzde 2,8 artarak 252 bine ulaştı.

BloomberHT’nin aktardığına göre; Araç kiralama sektörünün çatı kuruluşu Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği (TOKKDER) ve bağımsız araştırma şirketi NielsenIQ işbirliği ile hazırladığı verilere göre 2023’ün üçüncü çeyreğinde sektör 19 bin 800 aracı filosuna kattı.

Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği verilerine göre aynı dönemde toplam otomotiv satışları 300 bin 206 adet olarak kaydedildi. Bu iki veri oranlandığında yılın üçüncü çeyreğinde satılan her 100 araçtan 7’sinin kiralama sektörüne gittiği görüldü.

2022’nin son çeyreğinde bu oran yüzde 9 seviyesine yükselmişti. Salgın yılı olan 2020 sonrası dönemlere bakıldığında bu oranın ortalama olarak bu seviyelerde seyrettiği görülüyordu. Fakat 2023 yılında ılımlı da olsa bu oranda düşüş yaşandı.

“TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu”na göre, operasyonel araç kiralama sektörü yılın ilk dokuz ayında 52 milyar 400 milyon TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 51 bin 600 adet aracı filosuna kattı.

Yılın üçüncü çeyreği sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 136 milyar 650 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu dönemde, sektörün toplam araç sayısı 2022 yılı sonuna göre yüzde 2,8 artarak 252 bine ulaştı.

Rapora göre, Renault yüzde 17,5 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü.

Renault’yu yüzde 16,5’le Fiat, yüzde 10,8 ile Toyota, yüzde 10,7 ile Volkswagen ve yüzde 10,0’la Ford takip etti. Bu dönemde, sektörün araç parkının yüzde 47,8’i kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 28,6 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 12,2 pay aldı.

2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araçların yüzde 2,9 olan payı ise 2023 yılının üçüncü çeyreği sonunda yüzde 7,0’ye yükseldi. Diğer yandan, sektörün araç parkında yer alan hibrit ve elektrikli araçların payının artmaya devam etmesi de dikkat çekti.

Buna göre, sektörün araç parkının yüzde 44,2’lik bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluşturmayı sürdürürken, benzinli araçların payı yüzde 46,2’ye, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,4’e yükseldi.

Paylaşın

Bakan Şimşek’ten ‘Cari Açık’ Açıklaması: Azaltmayı Hedefliyoruz

“Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programı” hakkında yorum yapan Bakan Mehmet Şimşek, “Dış ticarette önemli payı olan yüksek teknoloji ürünlerin üretimine güçlü destek sağlayacağız. Cari açığı kalıcı olarak azaltmayı hedefliyoruz” dedi.

Haber Merkezi / Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek sosyal medya hesabından, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın Merkez Bankası’nın, teknolojik ve stratejik yatırımlara odaklanan, yıllık 100 milyar TL olmak üzere üç yılda 300 milyar TL limit tahsis edilmesi planlanan yeni Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programını hakkında tweetine cevaben şunları söyledi:

“Önemli bir program. Dış ticarette önemli payı olan yüksek teknoloji ürünlerin üretimine güçlü destek sağlayacağız. Cari açığı kalıcı olarak azaltmayı hedefliyoruz. Süreçte teknik yeterliliği Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, finansal fizibiliteyi bankalar inceleyecek, nihai kararı ise Merkez Bankası verecek. Ülkemiz için hayırlı olsun.”

Bakan Kacır, Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi’ni anlattı

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi (YTAK) Programı’nın yüksek teknoloji yatırımlarını hızlandıracağını, cari denge ve fiyat istikrarına da katkı sağlayacağını bildirdi.

Kacır, yaptığı yazılı açıklamada, YTAK ile bugün Resmi Gazete’de yayımlanan “Yatırım Projelerinin Stratejik Öncelik ve Teknik Değerlendirmesine Dair Tebliği” değerlendirdi.

TCMB’nin teknolojik ve stratejik yatırımlara odaklanan, yıllık 100 milyar lira olmak üzere 3 yılda 300 milyar lira limit tahsis edilmesi planlanan yeni YTAK Programı’nı paylaştığını anımsatan Kacır, program çerçevesinde 1 milyar lira ve üzeri düzeyde yatırım projeleri için 281 üründen oluşan stratejik öncelikli ürün ve 261 başlıktan oluşan teknoloji alanları listesinin Resmi Gazete’de yayımlandığını bildirdi.

Bakan Kacır, “Bu program, yatırımcılarımızın uzun vadeli ve uygun koşullarda yatırım kredisine erişimini sağlayacak, yüksek teknoloji yatırımlarını hızlandıracak, cari denge ve fiyat istikrarına katkı sağlayacak.” ifadesini kullandı.

Açıklamada, YTAK ile sağlanan avantajlar hakkında da bilgi verildi. Buna göre, YTAK yeni uygulama çerçevesine göre, firmaların yatırım projeleri için alacakları teknoloji/strateji puanı dikkate alınarak, toplam yatırım tutarı en az 1 milyar lira olan yatırım projelerine, aracı bankalar kanalıyla YTAK tahsis edilebilecek.

Azami 10 yıl vadeli olarak kullandırılacak kredilerin faiz oranı; teknoloji/strateji puanı, yatırım kapsamında yurt dışından sağlanan finansman oranı, finansal sağlamlık değerlendirmesine bağlı olarak yüzde 30-15 aralığında belirlenecek.

Türk ekonomisinin yatırım, üretim, istihdam ve ihracatına katkı sağlayacak olan stratejik öncelikli ürünler ile kapsama giren teknoloji alanları, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından belirlenerek, bugünkü Resmi Gazetede yayımlanmıştı.

Paylaşın