Merkez Bankası, Gıda Fiyatlarındaki Yükselişe Dikkat Çekti

Merkez Bankası (TCMB), Ekim ayı Fiyat Gelişmeleri Raporu’nda “Yıllık enflasyon, gıda ve temel mallar gruplarında yükselirken diğer ana gruplarda gerilemiştir. Ekim ayında enflasyon kompozisyonu dikkat edilmesi gereken bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Bu dönemde geçici arz koşullarına bağlı ve para politikasının görece etki alanı dışında olan işlenmemiş gıda fiyatları, taze meyve ve sebze grubu kaynaklı olarak güçlü bir artış kaydetmiştir” ifadelerine yer verdi.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ekim ayı Fiyat Gelişmeleri Raporu’nu yayınladı. Raporda öne çıkan bölümler şöyle:

“Ekim ayında tüketici fiyatları yüzde 2,88 oranında yükselmiş ve yıllık enflasyon 0,80 puan azalarak yüzde 48,58 olmuştur. Mevsimsel etkilerden arındırılmış tüketici fiyat artışı bir önceki aya kıyasla geriledi. B endeksinin yıllık değişim oranı 1,13 puan azalarak yüzde 47,10 olurken C endeksinin yıllık değişim oranı 1,35 puan düşüşle yüzde 47,75 olarak gerçekleşti.

Yıllık tüketici enflasyonuna katkılar incelendiğinde, bu dönemde hizmet, enerji ve alkol-tütün-altın gruplarının katkıları sırasıyla 0,90, 0,36 ve 0,07 puan düşerken, gıda ve temel mal gruplarının katkıları sırasıyla 0,30 ve 0,23 puan arttı.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerde, aylık artışlar bir önceki aya kıyasla C’de daha belirgin olmak üzere B ve C göstergelerinde yavaşlama kaydedildi. Fiyat artışları, B endeksini oluşturan gruplardan hizmet ve temel mallarda gerilerken, işlenmiş gıdada yükseliş gösterdi. TCMB bünyesinde takip edilen göstergeler bir bütün olarak incelediğinde, ekim ayında enflasyonun ana eğiliminin yavaşladığı değerlendirildi.

Hizmet fiyatları ekim ayında yüzde 1,95 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu 3,14 puan azalarak yüzde 69,78 düzeyinde gerçekleşti. Yıllık enflasyon ulaştırma ve kirada daha belirgin olmak üzere tüm alt gruplarda geriledi. Üçüncü çeyrekte yüzde 4-5 bandında artışlar kaydeden hizmet grubu fiyatlarının ekim ayında mevsimsel unsurların da etkisiyle yavaşlaması dikkat çekti. Bu gelişmede ulaştırma, eğitim, kira ve lokanta-otel alt grupları belirleyici oldu.

Ekim ayında ulaştırma hizmetleri fiyatları havayolu ve karayolu ile şehirlerarası taşımacılık alt kalemlerine bağlı olarak yüzde 2,04 oranında düştü. Diğer hizmetler grubu enflasyonu, eğitim kaynaklı etkilerin tamamlanmasının da etkisiyle bir önceki aya kıyasla zayıfladı. Kira aylık enflasyonu ekim ayında sözleşme yenileme oranındaki düşüşün yanı sıra sözleşmelerde referans olarak kullanılan artış oranının da gerilemesiyle yavaşlama gösterdi. Bu dönemde konaklama grubundaki fiyat düşüşünün de desteğiyle lokanta-otel grubu aylık enflasyonu (yüzde 1,44) güç kaybetti.

Ekim ayında, temel mal grubu yıllık enflasyonu 0,19 puan yükselerek yüzde 28,45 oldu. Aylık enflasyon giyim ve ayakkabı grubunda bir önceki aya kıyasla güçlenirken, diğer alt gruplarda yavaşladı. Dayanıklı mallarda aylık fiyat artışı yüzde 0,70 oranı ile düşük seyretse de alt kırılım bazında farklılaşan bir görünüm sergiledi. Bu dönemde mobilya, tüketici elektroniği ve beyaz eşya kalemlerinde fiyat artışları izlenirken, otomobillerdeki düşüş olumsuz bir görünümün önüne geçti. Yeni sezona geçişle birlikte giyim ve ayakkabı fiyatları yüzde 14,60 oranında yükselmiş, alt grup yıllık enflasyonu 0,70 puan artışla yüzde 30,63 olarak gerçekleşti. Diğer temel mallar alt grubunda ilaç referans euro kurundaki güncellemenin etkileri hissedilse de fiyatlar yüzde 1,24 artışla bir önceki aya kıyasla bir miktar yavaşladı.

Enerji fiyatları ekim ayında yüzde 1,35 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu 3,57 puan düşerek yüzde 59,37 oldu. Uluslararası enerji fiyatlarındaki gelişmelerin de etkisiyle katı yakıt, akaryakıt ve tüp gaz fiyatları sırasıyla aylık bazda yüzde 6,00, yüzde 1,84 ve yüzde 1,77 oranında arttı.

Ekim ayında tüketici enflasyonu üzerinde gıda fiyatlarının etkisi öne çıktı. Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları bu dönemde yüzde 4,33 oranında artmış, yıllık enflasyon 1,56 puan yükselerek yüzde 45,28 oldu. Yıllık enflasyon işlenmemiş gıda grubunda 3,71 puan yükselerek yüzde 47,05 oranında gerçekleşirken, işlenmiş gıda grubunda 0,33 puan gerileyerek yüzde 43,72 oldu. Ekim ayında işlenmemiş gıda fiyatları (yüzde 6,75), taze meyve ve sebze (yüzde 19,20) kaynaklı olarak yüksek bir artış gösterdi. İşlenmiş gıda fiyatları yüzde 2,22 artış ile bir önceki aya kıyasla hızlanırken, tahıl fiyatlarının sürüklediği ekmek-tahıllar grubu yüzde 3,05 oranındaki fiyat artışıyla öne çıktı. Ekim ayında yüzde 1,83 oranında artan diğer işlenmiş gıdada ise ayçiçek yağı ile çay-kahve alt kalemleri etkili oldu.

Yurt içi üretici fiyatları ekim ayında yüzde 1,29 oranında artmış, yıllık enflasyon 0,85 puan düşerek yüzde 32,24’e geriledi. Bu dönemde ana sanayi grupları itibarıyla, dayanıklı tüketim malı grubundaki fiyat artışı yüzde 2,82 olurken, sermaye malı (yüzde 0,67) ve enerji (yüzde -0,56) manşet oranı sınırlayan gruplar olarak öne çıktı. Sektörler bazında incelendiğinde, diğer mamul eşyalar, temel eczacılık ürünleri, metal cevherleri, içecekler, mobilya, deri ve ilgili ürünler ile giyim eşyası fiyat artışları ile öne çıkan alt gruplar oldu.”

Paylaşın

Ekonomik Kriz: 10 Ayda Bin 352 Şirket Konkordato Başvurusu Yaptı

2024 yılının ilk on ayında konkordato başvuru sayısı 1352’ye ulaştı. Konkordato, iflasa sürüklenen bir şirketin, alacaklıları ile anlaşarak mali yapısını düzenlemeye yönelik bir hukuki süreçtir.

Borçlu, konkordato talebiyle mahkemeye başvurur ve mahkeme tarafından verilecek kararla konkordato süreci başlar. Konkordato süreci 23 ay içinde tamamlanır ve bu süreç boyunca borçlar için faiz işlemez.

Ekonomik kriz ve finansman sorunları, şirketlerin konkordato başvurularını zirveye taşıdı. Ekim ayında mahkemelere gelen 165 dosya için konkordato geçici mühlet kararı verildi. Bu yılın ilk 10 ayında yapılan konkordato başvuru sayısı da 1352’ye ulaştı. 2021, 2022 ve 2023 yıllarında toplam 1374 başvuru yapılmıştı.

Konkordatotakip.com’un Basın İlan Kurumu’ndan derlediği verilere göre, ekim ayında mahkemelerce konkordato kararı verilen dosya sayısı 165 oldu. Yılın 10 ayında konkordato geçici mühlet kararı verilen toplam dosya sayısı 1352’ye ulaşırken, bu tutar 2021, 2022 ve 2023 yıllarında yapılan toplam 1374 konkordato başvurusuna neredeyse yetişti.

Ekonomim’den Merve Yiğitcan‘ın haberine göre, konkordato verilerinin detayına bakıldığında, geçen ay kesin mühlet kararı verilen dosya sayısı 110, konkordatonun reddi kararı verilen dosya sayısı da 86 oldu. Ocak-ekim döneminde ise 557 dosyanın konkordato başvurusu için kesin mühlet kararı verilirken, 10 ayda dosyası reddedilen konkordato başvurusu sayısı 512 oldu.

Ekim ayında 20 şirket için iflas kararı verilirken, 10 aylık dönemde bu sayı 96 oldu. Bu arada konkordato süreci, kesin mühlet kararı verildikten sonra ortalama 3 yıl kadar sürebiliyor, mahkemelerin iflas kararı ortalaması ise 436 gün… Dolayısıyla yılın 10 ayında verilen 96 iflas kararı aslında yaklaşık 1,5-2 yıl önce başvurusu kabul edilmiş konkordato dosyalarından oluşuyor.

Konkordato başvurularına göre sektörlerin riskleri hesaplandığında, en riskli sektörlerin başında inşaat ve tekstil geliyor. Yılbaşından bu yana inşaat sektöründen 78 konkordato başvurusu gelirken, tekstil sektöründen 73 konkordato başvurusu yapıldığı görülüyor. Yine metal ürün imalatı, mobilya, gıda ve tarım da en kırılgan sektörler olarak öne çıkıyor.

Paylaşın

Enflasyon Verileri Açıklandı; Ekonomistler Ne Dedi?

TÜİK’in açıkladığı ekim ayı enflasyon verilerini değerlendiren İktisatçı Mahfi Eğilmez, “Beklenen düşüş oranı gerçekleşmiyor. Demek ki tüketici güveni artıyor görünse de beklentiler hala olumsuz” dedi.

Haber Merkezi / Prof. Dr. Ali Hakan Kara, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bugünkü enflasyon verisinden sonra bu yılı %44 civarında kapatacağımız belli oldu. OVP’de bu yılın hedefi %33’tü. Böylece hedefin 1/3 oranında üzerinde kalmış olacağız. Üstelik bu sapmayı döviz kurunun ve petrol fiyatlarının tahminlerden daha düşük olduğu bir yılda yaşadık” ifadelerini kullandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim ayı tüketici fiyat endeksi (TÜFE) verilerini açıkladı. Buna göre fiyat artışları yıllık yüzde 48,58 ve aylık yüzde 2,88 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Ekonomistler aylık enflasyonun yüzde 2,5, yıllık fiyat artışlarının ise yüzde 48 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyordu.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) hesaplamasına göre ise enflasyon yıllık bazda yüzde 89,77 seviyesinde gerçekleşti. Fiyat artışları aylık bakıldığında yüzde 5,57 oldu.

Ekonomistler sosyal medya hesabından, TÜİK’in ekim ayına ilişkin enflasyon verilerini değerlendirdi.

Hayri Kozanoğlu: “%2,88 Ekim enflasyonuyla işlerin yolunda gitmediği, yıl sonu %41,5 hedefinin de tutturulamayacağı anlaşıldı! Öngörülen enflasyona göre Asgari Ücret ve maaş artışı belirlenmesi topluma kabul ettirilemeyecek. Faizler kolay indirilemeyecek, ekonomide keskin duruş riski artacak.”

Doç. Dr. Ümit Akçay: “Döviz artmıyor, ücretler baskılanıyor, küresel konjonktür olumlu (petrol, hammadde fiyatları düşük) -İç talep zayıf (ancak üst gelir gruplarının talebi sürüyor, hatta yüksek faiz nedeniyle artıyor), ancak enflasyon durdurulamıyor! Fiyat belirleme gücü olan firmalara dokunmadıkça, milletin sırtına binen yük artıyor.”

Prof. Dr. Mehmet Şişman: “2024 enflasyonu 2023’ün üstünde; %62,02 (Kira için). Ekim tüfe %2,88 yüksek geldi. Cezalar için yeniden değerleme oranı%43,93 Üfe aylık düşüyor (%1,29), gıda aylık (%4,33) ve giyim ve ayakkabı (%14,32) çok yüksek. Özetle enflasyonun ateşi düşmüyor.”

Ekonomist Banu Kıvcı Tokalı: “Ekim TÜFE enflasyonu %2,88 ile beklentinin hafif üzerinde, ancak İTO’ya göre daha ılımlı. Detaylarda ilginç gelişmeler mevcut: Gıda enflasyonu yüksek rakamda etkili; ancak kira, restoran-otel hizmet enflasyonu yavaşlamaya işaret ediyor ki; katılıkların çözülmesinde ümit verici.”

Prof. Dr. Ali Hakan Kara: “IMF veri tabanında yer alan ülkeler arasında, Türkiye mevcut durumda dünyanın en yüksek 6. enflasyonuna sahip ülkesi. 2008 yılından beri düşüş eğilimindeyiz.

Genel seçimlerden bu yana TÜİK ve İTO fiyat endeksleri. 15 aylık birikimli fark %5,8. İki endeksin içeriğinin epey farklı olduğunu da düşünürsek son dönemde ölçümde ciddi sorun var diyemeyiz.

Bugünkü enflasyon verisinden sonra bu yılı %44 civarında kapatacağımız belli oldu. OVP’de bu yılın hedefi %33’tü. Böylece hedefin 1/3 oranında üzerinde kalmış olacağız. Üstelik bu sapmayı döviz kurunun ve petrol fiyatlarının tahminlerden daha düşük olduğu bir yılda yaşadık.”

İktisatçı Mahfi Eğilmez: “Yıllık enflasyon Ekim ayı itibarıyla yüzde 48,58’e geriledi. Beklenen düşüş oranı gerçekleşmiyor. Demek ki tüketici güveni artıyor görünse de beklentiler hala olumsuz.”

Dr. Burcu Aydın: “Tüketici fiyatlarını ekim ayında giyim-ayakkabı, gıda ve konut fiyatları yukarı çekti (sepettteki ağırlığına göre) Gıda ve konut fiyatlarındaki yüksek artış, enflasyonun sadece yüksek faizle çözülemeyeceğinin göstergesi oldu.”

Ekonomist Oğuz Demir: “TÜİK’in açıkladığı verilere göre yeniden değerleme oranı %43,93 oldu. Vergi ve harç zam oranı bu! Bakalım kamu fiyat artışlarında bu oranı mı kullanacaklar, yoksa enflasyon hedefi olan %17,5’u mu?”

Prof. Dr. Ensar Yılmaz: “Enflasyon yavaş düşüyor: (a) Talep düşse bile firmalar hala yüksek enflasyon düzeyinin verdiği momentum ile fiyatlarını maliyetten bağımsız bir şekilde yükseltiyorlar. (b) Bu tür fiyat davranışları özellikle hizmet sektöründe kendisini daha fazla gösteriyor.

(c) Gelir dağılımındaki geleneksel çarpıklık ve bunun daha da bozulması ile oluşan ikili-talep formasyonu toplam talebin daha fazla düşmesini engelliyor. (d) Yüksek faiz finansman maliyetlerini artıran bir olgu. Bu da firmaların fiyatlarını artırmaları için bir gerekçe sunuyor. (e) Enflasyon üzerindeki ithalat kanalının da hala çok açık olduğu görülüyor. İkili-talep yapısının özellikle bu kanal üzerinden de yaygın bir etki alanı var.”

Dr. İsmet Demirkol: “Hizmet enflasyonu düşmeden, enerjide dışa bağımlılık azalmadan, arz fazlası olmadan enflasyonu düşüremezsin. Yüksek teknoloji ihracatını artırmadan, cari fazla veremezsin. Ekim aylık enflasyon: yüzde 2,88, ekim yıllık enflasyon: yüzde 48,58”

Dr. Osman Berke Duvan: “Enflasyon verilerinde İTO ve TÜİK arasındaki makas son üç aydır yeniden açılmaya başladı. 12 Aylık enflasyon: Ağustos: İTO->%61,57 TÜİK->%51,97 Fark: 9,6 puan Eylül: İTO->%59,18 TÜİK->%49,38 Fark: 9,8 puan Ekim: İTO->%59,10 TÜİK->%48,58 Fark: 10,52 puan”

Timothy Ash: “Ekim ayı enflasyon baskısı hayal kırıklığı yaratıyor, yıllık düşüş gösteriyor ancak sadece %48,58’e ve aylık artış hala %2,88’de ve dik. Enflasyon TCMB’den çok daha yapışkan olduğunu kanıtlıyor ve bu da politika oranlarını erken düşürmeyi zorlaştırıyor.”

Paylaşın

Şimşek’ten “Enflasyon” Yorumu: Zaman Alıyor

TÜİK’in açıkladığı ekim ayı enflasyon verilerini değerlendiren “Ekimde yıllık enflasyon mayısa göre 26,9 puan gerileyerek yüzde 48,6 oldu. Temel mallarda yıllık fiyat artışı yüzde 28,5, ataletin yüksek olduğu hizmetlerde ise yüzde 69,8 gerçekleşti” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Özellikle geriye dönük fiyatlama davranışının yüksek olduğu kira ve eğitim grubunda yıllık artışlar enflasyondaki düşüşü sınırlandırıyor. Katılıkların giderilmesi zaman alıyor ancak bu konudaki gelişmeler olumlu.”

Ekim ayında enflasyon yıllık yüzde 48,58 ve aylık yüzde 2,88 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Ekonomistler aylık enflasyonun yüzde 2,5, yıllık fiyat artışlarının ise yüzde 48 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyordu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden, ekim ayı enflasyon verilerini değerlendirdi. Şimşek, şu ifadeleri kullandı: “Ekimde yıllık enflasyon mayısa göre 26,9 puan gerileyerek yüzde 48,6 oldu. Temel mallarda yıllık fiyat artışı yüzde 28,5, ataletin yüksek olduğu hizmetlerde ise yüzde 69,8 gerçekleşti.

Özellikle geriye dönük fiyatlama davranışının yüksek olduğu kira ve eğitim grubunda yıllık artışlar enflasyondaki düşüşü sınırlandırıyor. Katılıkların giderilmesi zaman alıyor ancak bu konudaki gelişmeler olumlu. Ekimde 12 aylık enflasyon beklentilerinin tüm kesimlerde son iki buçuk yılın en düşük seviyesine gerilemesi hizmet enflasyonundaki ataletin kırılması için önemli.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da, sosyal medya hesabı üzerinden, ekim ayı enflasyon verilerini değerlendirdi. Cevdet Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

“Toplumsal refahı artırmak amacıyla uyguladığımız ekonomi programı ile dezenflasyon sürecinin önümüzdeki dönemde daha da güçlenmesini ve tek haneli enflasyon hedefimize ulaşmayı hedefliyoruz. Programımıza duyulan güvenin neticesinde dezenflasyon sürecini tesis etmeye devam ediyoruz.

Tüketici fiyatları ekim ayında yüzde 2,88 oranında artmıştır. Yıllık enflasyon yüzde 48,58 düzeyine inmiş, son 5 ayda yıllık enflasyondaki azalış 27 puana yaklaşmıştır. Ekim ayı enflasyonunda gıda fiyatlarının etkisi hissedilirken, sezon geçişinin de etkisiyle taze meyve ve sebze grubunda fiyat artışları yaşanmıştır. Bununla birlikte tüm geçici etkiler arındırıldığında, çekirdek enflasyon göstergelerindeki aylık değişimler bir önceki aya kıyasla azalmış, yıllık enflasyon düzeyleri gerilemiştir.

Ayrıca yurt içi üretici fiyatlarındaki gidişat, tüketici fiyatları üzerindeki maliyet yönlü baskının giderek hafiflediğini göstermektedir. 2024 yılının son çeyreğinde dönemsel fiyatlama etkisinin azalmasını, hizmet enflasyonunda iyileşmenin gerçekleşmesini ve küresel emtia fiyatlarındaki olumlu seyrin dezenflasyon sürecine katkı vermesini bekliyoruz.”

Enflasyon; TÜİK’e göre yüzde 48, ENAG’a göre yüzde 89

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim ayı tüketici fiyat endeksi (TÜFE) verilerini açıkladı. Buna göre fiyat artışları yıllık yüzde 48,58 ve aylık yüzde 2,88 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti.

Ekonomistler aylık enflasyonun yüzde 2,5, yıllık fiyat artışlarının ise yüzde 48 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyordu.

TÜİK’e göre bir önceki yılın aynı ayına kıyasla en az fiyat artışı yüzde 26,14 ile ulaştırma grubunda yaşandı. Aynı dönemde en fazşa fiyat artışı yüzde 93,66 ile eğitimde kaydedildi. Aylık bazda ise TÜFE artışının en yüksek olduğu grup yüzde 14,32 ile giyim ve ayakkabı oldu.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) hesaplamasına göre ise enflasyon yıllık bazda yüzde 89,77 seviyesinde gerçekleşti. Fiyat artışları aylık bakıldığında yüzde 5,57 oldu.

Bu ayın enflasyon verisiyle birlikte Kasım’da yapılacak kira zammı hesaplamasında dikkate alınan TÜFE oranı da belli oldu. TÜİK’e göre Ekim’de 12 aylık ortalamalara göre TÜFE yüzde 62,02 seviyesinde gerçekleşti.

Kira artışlarında yüzde 25 üst sınır uygulamasına Temmuz ayında son verilmişti.

TÜİK; vergi, harç ve ceza artışlarının hesaplamasında kullanılan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) verilerini de açıkladı. ÜFE’de artış yıllık yüzde 32,24, aylık yüzde 1,29 oldu.

“Yeniden değerleme oranı” olarak baz alınan on iki aylık ortalamalara göre Yİ-ÜFE ise yüzde 43,93 artış gösterdi. Gelecek yıldan itibaren ehliyet, pasaport, Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV), gelir vergisi gibi birçok kalemde bu oranda zam uygulanması bekleniyor. Ancak ilgili kanun uyarınca Cumhurbaşkanının yeniden değerleme oranını yüzde 50’ye kadar azaltma veya yüzde 50’ye kadar artırma yetkisi bulunuyor.

Paylaşın

Otomotiv Pazarı Ekim Ayında Da Geriledi

2024 yılının ilk on aylık döneminde, otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, bir önceki yılın aynı dönemine göre, yüzde 1,2 oranında azalarak 947 bin 166 adet olarak gerçekleşti.

Haber Merkezi / Otomobil satışları, 2024 yılının ilk on aylık döneminde, geçen yıla göre yüzde 0,2 oranında artarak 750 bin 935 adet, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 6,3 azalarak 196 bin 231 adet oldu.

Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD), Otomobil ve Hafif Ticari Araç Pazarı Ekim ve Ocak – Ekim 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; 2024 yılının ilk on aylık döneminde, otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, bir önceki yılın aynı dönemine göre, yüzde 1,2 oranında azalarak 947 bin 166 adet olarak gerçekleşti.

Otomobil satışları, 2024 yılının ilk on aylık döneminde, geçen yıla göre yüzde 0,2 oranında artarak 750 bin 935 adet, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 6,3 azalarak 196 bin 231 adet oldu.

Otomobil ve hafif ticari araç pazarı ekim ayında yüzde 4 azalırken, otomobil pazarı yüzde 8,4 azaldı ve hafif ticari araç pazarı ise yüzde 15,2 oranında arttı. Ekim ayı otomobil ve hafif ticari araç pazarı bir önceki ekim ayına göre yüzde 4 azalarak 97 bin 274 adet oldu.

Ekim ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,4 azalarak 75.662 adet olurken, hafif ticari araç pazarı yüzde 15,2 artarak 21 bin 612 adet oldu.

Otomobil ve hafif ticari araç pazarı 10 yıllık ekim ayı ortalama satışlara göre yüzde 40,1 arttı. Otomobil pazarı, 10 yıllık ekim ayı ortalama satışlara göre yüzde 41 artış gösterdi. Hafif ticari araç pazarı, 10 yıllık Ekim ayı ortalama satışlara göre yüzde 37,1 arttı.

Otomobil pazarı segmentlere göre; Pazarın yüzde 86,3’ünü vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerindeki araçlar oluşturdu. C segmenti otomobiller 415 bin 671 adetle yüzde 55,4 pay, B segmenti otomobiller 228 bin 142 adetle yüzde 30,4 pay aldı.

Otomobil pazarı gövde tiplerine göre; Gövde tiplerine göre değerlendirildiğinde ise en çok tercih edilen gövde tipi SUV otomobiller ( yüzde 56,2 pay, 422 bin 374 adet) oldu. SUV otomobilleri, yüzde 25,8 pay ve 193 bin 540 adet satış ile Sedan, yüzde 16,8 pay ve 126 bin 477 adet satış ile H/B otomobiller takip etti.

Otomobil pazarı motor tipine göre; Benzinli otomobil satışları 471 bin 900 adetle yüzde 62,8 pay, Hibrit otomobil satışları 126 bin 977 adetle yüzde 16,9 pay, Dizel otomobil satışları 77 bin 113 adetle yüzde 10,3 pay, Elektrikli otomobil satışları 69 bin 744 adetle yüzde 9,3 pay ve Otogazlı otomobil satışları 5 bin 201 adetle yüzde 0,7 pay aldı.

Elektrikli otomobil pazarı elektrik motor gücüne göre; 160 kW altındaki elektrikli otomobil satışları yüzde 76,4 artarak yüzde 7,6 pay, 160 kW üstü elektrikli otomobil satışları yüzde 23,3 azalarak yüzde 1,7 pay aldı.

Otomobil pazarı motor hacmine göre; 1600cc altındaki otomobil satışları yüzde 10,7 azalarak yüzde 73,0 pay, 1600-2000cc aralığındaki otomobil satışları yüzde 2,1 azalarak yüzde 0,6 pay, 2000cc üstü otomobil satışları yüzde 20,6 azalarak yüzde 0,2 pay aldı.

Otomobil pazarı emisyon seviyelerine göre; 120-140 gr/km arasındaki otomobiller 204 bin 507 adetle yüzde 27,2 pay, 100-120 gr/km arasındaki otomobiller 186 bin 345 adetle yüzde 24,8 pay aldı.

Otomatik şanzımanlı otomobiller; 682 bin 809 adetle yüzde 90,9 pay alırken, manuel şanzımanlı otomobiller 68 bin 126 adetle yüzde 9,1 pay aldı.

Hafif ticari araç pazarı gövde tipine göre; Van gövde tipi yüzde 73,7 pay ve 144 bin 542 adet ile en çok tercih edilen gövde tipi olurken; Kamyonet gövde tipi yüzde 13,1 pay ve 25 bin 794 adetle 2. sırada yer aldı.

Paylaşın

Ekonomik Kriz: Yoksulluğa Karşı Neyden Tasarruf Ediliyor?

İzmir Barometresi araştırmasına göre; İzmirlilerin yoksulluk ya da yoksulluk riski ile baş edebilmek için tasarruf ettiği ilk üç alan; sağlıklı ve nitelikli gıda, sosyalleşme ve tatil, kültürel aktiviteler.

İzmirlilerin “kısamadıkları” harcamalar ise büyük oranda kira, fatura, ulaşım gibi mecburi masraflar ve eğitim başta olmak üzere çocukların giderleri.

Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırmalar Vakfı (Bayetav), yılda dört kez yayınlayacağı ve İzmir’in sosyolojik fotoğrafını çekerek kamuoyu ile paylaşacağı İzmir Barometresi araştırmalarının ilkini tamamladı.

Bayetav İzmir Barometresi, İzmirlilerin yereldeki sorunlara ilişkin önceliklerine, Türkiye’nin güncel meselelerine ilişkin değerlendirmelerine, İzmir’de yaşama hangi duygu ve kimliklerin hakim olduğuna periyodik olarak ışık tutmayı amaçlıyor.

Araştırmanın saha çalışması 30 Eylül – 3 Ekim tarihlerinde, bilgisayar destekli telefon anketi (CATI) yöntemi kullanılarak gerçekleştirildi. Araştırma kapsamında İzmir’in 30 ilçesinden 614 kişi ile görüşüldü. Araştırmaya katılanların yüzde 50’si erkek, yüzde 50’si kadınlardan oluşuyor.

İzmirlilerin, son zamanlarda en şiddetli hissettikleri duyguların stres ve kaygı (6.8) olduğu görülüyor. Güvensizlik (5.5) ve öfke (5.4) gibi diğer ilişkili negatif duyguların puanı da ortalamanın üzerinde çıkıyor.

İzmirlilerin en yoğun yaşadığı duygular kaygı ve stres olsa da; bu duyguların şiddeti gelir durumu ile son derece ilişkili. Stres ve kaygı düzeyi, kişinin geliri düştükçe artıyor. Alt sınıf ile üst sınıf arasında, %10’luk bir fark açılıyor.

Araştırmaya göre, İzmirlilerin, İzmir’de yaşamaktan büyük oranda (yüzde 73,5) memnun olduğu görülüyor. Araştırmaya göre, Her 100 katılımcıdan 40’ı, İzmir’de yaşamaktan “çok memnun” olduğunu ifade ediyor, yalnızca 10 katılımcıdan biri, İzmir’de yaşamaktan memnun olmadığını belirtiyor.

İzmir’de yaşamı güzel kılan, İzmir ile en fazla eşleşen ve katılımcıların çoğunluğunun üzerinde uzlaştığı faktörler; kadınların kamusal yaşama eşit katılımı (yüzde 65), İzmir’in çocuk dostu bir kent olması (yüzde 55), kültür-sanat olanaklarının (yüzde 57) ve kamusal alanların (sahil, park ve yeşil alanlar) zenginliği (yüzde 55) geliyor.

Katılımcıların yaşamak için en çok tercih ettiği ilk üç ilçe ise sırasıyla Karşıyaka, Bornova ve Güzelbahçe oldu.

Anadil bakımından İzmir’de yaşamaktan duyulan memnuniyet dikkate değer düzeyde farklılaşıyor. Örneklemde anadili Türkçe olmayanların oranı yüzde 22 ve bu grubun içerisinde Kürtlerin oranı yüzde 13.3’tür. Geriye kalan yüzde 8.7’lik kesimden hiçbir grup analize dahil edilebilecek sayıya ulaşamadığı için karşılaştırmaya yalnızca anadili Kürtçe olanlar dahil edildi. Anadili Kürtçe olanların İzmir’de yaşamaktan duyduğu memnuniyet, anadili Türkçe olanlardan daha düşük.

Anadili Kürtçe olanlar içerisinde gelir durumuna göre “derin yoksul” kategorisine düşenlerin oranı da hayli yüksek. Anadili Kürtçe olan her beş kişiden biri derin yoksulluk koşullarında yaşarken, bu oran anadili Türkçe olanlarda her yirmi beş kişiden biri. Orta ve üst sınıflarda da dikkate değer bir farklılaşmanın olduğu görülüyor. Anadili Türkçe olan her 100 kişiden 34’ü orta sınıf grubunda yer alırken, anadili Kürtçe olan her 100 kişinin sadece 15,6’sı bu gruba giriyor.

Anadili Kürtçe olanların yerel hizmetlerden memnuniyeti, anadili Türkçe olanlara kıyasla belirgin bir şekilde düşük. Kürtler, İzmir’de dezavantajlı gruplar için yeterince hizmet sunulduğuna daha az katılıyor. Her 10 Kürt katılımcıdan yalnızca üçü dezavantajlı gruplara yapılan destekleri yeterli buluyor.

Anadili Kürtçe olanlar, İzmir’in herkes için eşit ekonomik fırsatlar ve iş imkanı sunduğu fikrine de daha az katılıyor. Ayrıca, bir genel eğilim olarak katılımcılar İzmir’in kültür-sanat alanında yeterince fırsat sunan bir şehir olduğunu düşünse de; bu fikre de Kürtlerin katılımı belirgin bir şekilde daha düşük. Bu açılmanın, mevcut kültür-sanat hizmetlerinin kapsayıcılığına ilişkin bir beklentiye işaret ediyor olması mümkün.

Üstelik, İzmir’in farklılıkları içerme kapasitesine ilişkin diğer konularda; çocuk dostu şehir, kadınların kamusal hayata eşit katılımı, farklı etnik grupların ve mültecilerin eşit fırsatlar muameleler ile buluşması gibi sorularda da Kürt katılımcıların kanaatleri anadili Türkçe olanlara kıyasla daha negatif. Anadili Türkçe olanlar ve anadili Kürtçe olanların kanaatlerinin birbirine yaklaştığı tek konu, altyapı hizmetlerinin yetersizliği.

Anadile göre farklılaşmanın en şiddetli görüldüğü temalar sırasıyla; farklı etnik kökenlerin sahip olduğu fırsatlar; belediye hizmetlerinden memnuniyet; çocuk dostu kent ve kültür-sanat hizmetleri olmuştur. Kürt katılımcılar İzmir’de farklı etnik grupların eşit imkanlara sahip olduğuna, belediye hizmetlerinin yeterli olduğuna, İzmir’in çocuk dostu bir kent olduğuna ve kültür-sanat hizmetlerinin zenginliğine daha az katılmaktadır.

Katılımcıların siyasi tercihlerine göre İzmir hakkındaki kanaatleri incelendiğinde; belediye hizmetlerinden, özellikle dezavantajlı gruplara yönelik desteklerden ve kamusal sosyal olanaklardan memnuniyetin AKP seçmenlerinde belirgin bir şekilde düşük olduğu görülüyor.

CHP seçmenleri ise şehrin sosyal ve kültürel imkanlarından görece memnun olsalar da; İzmir’de temel belediyecilik hizmetleri ile ekonomik fırsatlar ve iş imkanlarının yeterli olmadığını düşünüyor. DEM partili her dört seçmenden üçü de belediyecilik hizmetlerinden memnun değil. İzmir’deki ekonomik fırsatların yetersizliği, siyasi görüş fark etmeksizin memnuniyetsizlik yaratıyor. Kadınların kamusal hayata katılım fırsatları ise, yine siyasi görüş fark etmeksizin memnuniyet yaratıyor.

En önemli gündem ekonomi kadına / çocuğa şiddet

Katılımcılara göre, Türkiye’nin en önemli gündemleri ekonomi ve kadına/çocuğa yönelik şiddet. Bu iki öncelikli gündemin hemen ardından mülteciler, dış politika, adalet sistemi ve güvenlik sorunları geliyor. Ancak, ekonomi diğer tüm gündemlerin üzerinde ağırlığı olan ve açık ara farkla en fazla dile getirilen sorun olarak ayrı bir yerde duruyor. Kadına ve çocuğa yönelik şiddet de ekonominin ardından en yakıcı gündemler olarak sıralanıyor ve diğer tüm gündemler üzerinde bir ağırlığa sahip.

Katılımcıların yüzde 80’inden fazlası, Türkiye’de ekonominin mevcut durumunu “kötü” olarak nitelendiriyor ve %60’ı bu durumun daha da kötüye gideceğini düşünüyor. Yalnızca Türkiye ekonomisinin değil, kendi hanesinin ekonomik durumunun da 5 yıl sonra şimdikinden daha kötü olacağını düşünenlerin oranı yüzde 40’a yaklaşıyor. On kişiden üçü ise, ne uzayıp ne kısalacağını, ancak mevcut durumunu koruyabileceğini düşünüyor.

İzmirlilerin yoksulluk ya da yoksulluk riski ile baş edebilmek için tasarruf ettiği ilk üç alan sağlıklı ve nitelikli gıda, sosyalleşme ve tatil, kültürel aktiviteler. İzmirlilerin “kısamadıkları” harcamalar ise büyük oranda kira, fatura, ulaşım gibi mecburi masraflar ve eğitim başta olmak üzere çocukların giderleri.

Paylaşın

Devletin Parası Faizcilere Akıyor!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, 2025 yılında faiz ödemelerine aktarılan bütçe büyüklüğüne dikkat çekerek, “İşçi, memur, emekli zor şartlar altında yaşarken, devletin parası faizcilere akıyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Türkiye’nin yüksek borçlardan ve faiz ödemelerinden kurtulmasının ilk yolu, AKP’den ve onun yiyici ortaklarından kurtulmak olacaktır. Daha sonra vergi reformu ve stratejik sektörel kalkınma planları ülke ekonomisini ayağa kaldırabiliriz.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamalar ile AK Parti’nin ekonomi politikalarını eleştirdi.

Karabat’ın açıklamaları şöyle:

“AKP’nin plansız ekonomi politikaları, ülkeyi derin bir ekonomik krize sürükledi. Halktan toplanan vergilerin büyük bir kısmı faiz ödemelerine gidiyor. İbretlik verileri sizinle paylaşıyorum.

Ekim ayı itibariyle, tüm iç borçlar bugün ödense, 4,4 trilyon TL anapara ödemesine karşılık 5,8 trilyon lira faiz ödemesi yapılacak. Diğer bir ifadeyle, 100 liralık anapara ödemesine karşılık 132 lira faiz ödenecek.

2025’te 823 milyar TL anapara ödemesine karşılık 1 trilyon 563 milyar TL faiz ödemesi yapılacak. Yani faize ödenecek para anaparanın neredeyse iki katı.

2025 yılında borçlanmalar sürecek. Bütçe açığı kaynaklı 3trilyon 242 milyar liralık anapara ve faiz ödemesi planlanıyor. Bu tutar 2017’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden önce, 141 milyar liraydı. Yeni sistemin bir sonucu olarak 23 kat arttı.

AKP, ideolojik olarak faize karşı olduğunu söyleyerek oy topluyor. Dinin kutsal değerlerini sürekli diline dolayıp faiz-nas diyenlerin ülkeyi getirdiği nokta ise budur. Faizsiz finans sistemi diye büyütmeye çalıştıkları sistem bile piyasa faizi ile aynı oranda faiz alıyor.

Kamu, ağırlıklı olarak dövizle ve değişken faizli enstrümanlarla borçlanıyor. Yani bütçede planlanan faiz ödemeleri daha da artabilir. Bu yapı sürekli yüksek faiz harcaması yaratıyor.

Faize, tefecilere çalışan bütçe ile enflasyon düşmez ve kalkınma sağlanamaz. İşçi, memur, emekli zor şartlar altında yaşarken, devletin parası faizcilere akıyor.

Türkiye’nin yüksek borçlardan ve faiz ödemelerinden kurtulmasının ilk yolu, AKP’den ve onun yiyici ortaklarından kurtulmak olacaktır. Daha sonra vergi reformu ve stratejik sektörel kalkınma planları ülke ekonomisini ayağa kaldırabiliriz.”

Paylaşın

Gıda Enflasyonu Yüzde 45,67

Gıda enflasyonu ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 2,06, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 45,67 oranında arttı. Gıda enflasyonu, yılbaşından bu yana ise yüzde 32,14 yükseldi.

Haber Merkezi / Taze meyve ve sebze kategorisinde limon, kıvırcık ve patateste fiyatlar azalırken, çarliston biber, sivri biber ve kabak fiyatlarında yükseldi.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Gıda Fiyat Endeksi (TEGE) Ekim 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Gıda enflasyonu ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 2,06, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 45,67 oranında arttı. Gıda enflasyonu, yılbaşından bu yana ise yüzde 32,14 yükseldi.

Taze meyve ve sebze kategorisinde limon, kıvırcık ve patateste fiyatlar azalırken, çarliston biber, sivri biber ve kabak fiyatlarında yükseldi.

Taze meyve ve sebze kategorisi dışındaki ürünlerde ise en fazla fiyat artışı kakaolu toz içecekler, gofret ve reçelde gözlemlenirken baklava, yer fıstığı ve bebek sütünde de fiyat düşüşleri tespit edildi.

Diğer kuruluşlar tarafından hesaplanan gıda enflasyonu Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) mutfak enflasyonu ile yüzde 2,62, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Geçinme Endeksi (ÜGE) ile ise yüzde 3,4’tür.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise henüz enflasyon verilerini açıklamadı.

Ekim itibarıyla yıllık gıda enflasyonu TEGE ile yüzde 45,67 hesaplanırken Türk-İş mutfak enflasyonu ile yüzde 48,70, İTO-ÜGE ile yüzde 54,92 ölçüldü.

Yılbaşından itibaren birikimli gıda enflasyonu da TEGE ile yüzde 32,14, Türk-İş mutfak enflasyonu ile yüzde 41, İTO-ÜGE ile yüzde 40,84 hesaplandı.

Paylaşın

Şimşek’ten “Enflasyon” Yorumu: Olumlu Seyir Devam Edecek

Merkez Bankası (TCMB) Sektörel Enflasyon Beklentileri’ne ilişkin değerlendirmede bulunan Bakan Şimşek, “Kararlılıkla uyguladığımız programımızla enflasyon görünümü ve beklentilerdeki olumlu seyir devam edecek” dedi.

Haber Merkezi / Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından Merkez Bankası Sektörel Enflasyon Beklentileri’ne ilişkin değerlendirmede bulundu.

Paylaşımında enflasyon beklentilerindeki iyileşmeye işaret eden Mehmet Şimşek, şunları kaydetti: “Enflasyon beklentileri toplumun her kesiminde iyileşiyor.

Dezenflasyon sürecinin de etkisiyle 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentisi son 5 ayda hane halkında 8,9 puan, reel sektörde 6,5 puan ve piyasa katılımcılarında 5,8 puan geriledi. Kararlılıkla uyguladığımız programımızla enflasyon görünümü ve beklentilerdeki olumlu seyir devam edecek.”

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Sektörel Enflasyon Beklentileri Ekim 2024 verilerini yayınladı.

Buna göre; 2024 yılı Ekim ayında 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri, piyasa katılımcıları için 0,1 puan azalarak yüzde 27,4 seviyesine, reel sektör için 1,6 puan azalarak yüzde 49,5 seviyesine, hanehalkı için 4,4 puan azalarak yüzde 67,2 seviyesine geriledi.

Hanehalkı enflasyon beklentisi 2,5 yılın en düşük seviyesi olarak kaydedildi.

Gelecek 12 aylık dönemde enflasyonun düşeceğini bekleyen hanehalkı oranı bir önceki aya göre 0,7 puan azalarak yüzde 28,3 seviyesinde gerçekleşti.

Not: Piyasa Katılımcıları Anketi, İktisadi Yönelim Anketi ve Türkiye İstatistik Kurumu iş birliğiyle yürütülen Tüketici Eğilim Anketi ile finansal ve reel sektör uzmanlarının, imalat sanayi firmalarının ve hanehalkının 12 ay sonrası yıllık tüketici enflasyonu beklentileri derlenerek Sektörel Enflasyon Beklentileri elde edilmiştir.

Paylaşın

Dokuz Ayda 81 Bin 652 Esnaf Kepenk Kapattı

2024 yılının ilk 9 ayında meslekten ve sicilden terkinini yaparak iflas eden esnaf sayısı 81 bin 652’ye yükseldi. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu verilerine göre, 2005’ten bu yana geçen 16 yılda toplam 2 milyon 443 bin 955 esnaf iflas bayrağını çekti.

TOBB’un verilerine göre ise 2024’ün ilk dokuz ayında, 2023’ün ilk dokuz ayına göre kurulan şirket sayısı yüzde 13.3, kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 23.8, kurulan kooperatif sayısı yüzde 13.5 azaldı. Aynı dönemde kapanan şirket sayısı yüzde 23 yükseldi.

Ekonomik krizin derinleşmesiyle iflaslar hız kazanırken, iş dünyası ciddi bir darboğazla karşı karşıya. İcra dairelerindeki dosya sayısı 23 milyona ulaşmış durumda. Batık kredilerde yüzde 50’lik artış görülürken, karşılıksız çeklerin sayısı da yükseliyor. Üretimdeki gerileme işsizliğe yol açarken, sektör temsilcileri durumun artık sürdürülemez hale geldiğini ifade ediyor.

UYAP verilerine göre icra dairelerine günlük 21 bin icra ve iflas dosya geliyor. Şu anda icra dairelerindeki toplam icra ve iflas dosyası sayısı ise 23 milyona yaklaştı. Bu dosyaların sayısı özellikle yılbaşından bu yana artıyor. Türkiye’de konkordato dalgası da dikkat çekiyor. 2024 yılının ilk 9 ayında geçici mühlet kararı verilen konkordato sayısı 1187’ye yükseldi. Geçen yıl bu sayı 519 olmuştu. Yılın ilk 9 ayında görülen konkordato ilanı sayısı 2023’ün tamamında görülen rakamı ikiye katladı.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre, bayrağı çeken şirket ve esnaf sayıları da artıyor. Bu yılın ilk 9 ayında meslekten ve sicilden terkinini yaparak iflas eden esnaf sayısı 81 bin 652’ye yükseldi. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu verilerine göre, 2005’ten bu yana geçen 16 yılda toplam 2 milyon 443 bin 955 esnaf iflas bayrağını çekti. Geçen yıl ilk 9 ayda 233 bin esnaf kuruluş için tescil yaptırırken bu yıl aynı dönemde bu rakam yüzde 17 düşüşle 198 bin 247’ye geriledi.

TOBB’un verilerine göre ise 2024’ün ilk dokuz ayında, 2023’ün ilk dokuz ayına göre kurulan şirket sayısı yüzde 13.3, kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 23.8, kurulan kooperatif sayısı yüzde 13.5 azaldı. Aynı dönemde kapanan şirket sayısı yüzde 23 yükseldi.

Ağustos ayı itibarıyla takipteki kredi miktarı 253 milyar lirayı aştı. Geçen yılın aynı dönemine göre batık kredi miktarı yüzde 47 artış var. Bankaların batık kredilerinde gözlemlenen borcunu ödeyememe eğilimi, karşılıksız çek ve protesto edilen senetler de dikkat çekiyor. Bu yıl ocak-ağustos döneminde bankalara ibrazında karşılıksız çıkan çek sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 73.5 artarak 164 bin 268’e çıktı.

Karşılıksız çıkan çeklerin parasal tutarı ise yüzde 224 artarak 102.5 trilyon liraya ulaştı. Karşılıksız çeklerin parasal tutarı Türkiye tarihinde ilk kez 100 milyar lira sınırını aştı. Vadesinde ödenmediği için bankalar tarafından protesto edilen çek sayısı ise geçen yıla göre yüzde 3 artarak 151 bin 893 adet oldu. Protesto edilen senetlerin parasal tutarı, geçen yıla göre yüzde 182 artarak 27 milyar liraya çıktı.

Paylaşın