Merkez Bankası’nın Swap Hariç Net Rezervi Eksi 41,8 Milyar Dolar

Merkez Bankası’nın (TCMB) 19 Ocak haftası itibariyle swap hariç net rezervi eksi 41,8 milyar dolar oldu. Bir önceki hafta bu rezervler eksi 39,3 milyar dolar düzeyindeydi.

Haber Merkezi / 19 ocak ile biten haftada kur korumalı mevduat ve katılma hesapları 2 trilyon 529 milyar liradan 2 trilyon 502,6 milyar liraya geriledi.

Öte yandan tüketici kredilerinin tutarı, 19 Ocak itibarıyla 11 milyar 390 milyon lira azalışla 1 trilyon 513 milyar 980 milyon liraya geriledi.

19 Ocak biten haftada Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervleri 138,1 milyar dolara geriledi. Bir önceki hafta brüt rezervler 139,8 milyar dolar olarak kaydedilmişti.

Net rezervler tarafındaki düşüş ise daha belirgin gerçekleşti. 19 Ocak haftasında net rezervler 5,8 milyar dolar düşüşle 23,7 milyar dolar oldu. Böylelikle kur korumalı mevduatın duyurulduğu Aralık 2021’den bu yana net rezervlerde en hızlı düşüş kaydedildi.

Swap hariç net rezervler 19 Ocak haftasında eksi 41,8 milyar dolar oldu. Bir önceki hafta bu rezervler eksi 39,3 milyar dolar düzeyindeydi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre, 19 Ocak ile biten haftada kur korumalı mevduat ve katılma hesapları 2 trilyon 529 milyar TL’den 2 trilyon 502,6 milyar TL’ye geriledi.

Aynı haftada yurt içi yerleşiklerin pariteden arındırılmış döviz mevduatı bir öncesi haftaya göre 982 milyon dolar yükselirken, yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı geçen hafta 345,8 milyon dolar artışla 177,3 milyar dolar olarak kaydedildi.

Tüketici kredilerinin tutarı, 19 Ocak itibarıyla 11 milyar 390 milyon lira azalışla 1 trilyon 513 milyar 980 milyon liraya geriledi. Söz konusu kredilerin 436 milyar 635 milyon lirası konut, 94 milyar 9 milyon lirası taşıt ve 983 milyar 336 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Bu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 7 milyar 955 milyon lira artarak 1 trilyon 408 milyar 703 milyon liraya çıktı.

Paylaşın

Merkez Bankası, Politika Faizini Yüzde 45’e Yükseltti

Hafize Gaye Erkan göreve geldikten sonra sekizinci kez faiz arttıran Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizini 250 baz puan artırarak yüzde 45’e çıkardı.

Haber Merkezi / Merkez Bankası (TCMB) haziran ayından bu yana toplam 3400 baz puan faiz artırımına gitmişti. Banka, geçen ayki PPK toplantısı sonrası parasal sıkılaştırma adımlarını en kısa zamanda tamamlamayı öngördüğünü açıklamıştı.

Ekonomistler, politika faizinin bugün de 250 baz puanlık artışla yüzde 45’e çıkarılmasını bekliyordu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını 250 baz puan yükseltti. Yüzde 42,5 olan faizi yüzde 45 yaptı. Erkan göreve geldiğinde faiz yüzde 8,50 seviyesindeydi.

Merkez Bankası muhtemelen son artışını yaptı. PPK, konuyla ilgili açıklamasında “dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığını” söyledi. Ancak “Bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceğini değerlendirmiştir” diyerek açık kapı bıraktı.

PPK’nin faiz artışıyla ilgili açıklaması şöyle: Aralık ayında manşet enflasyon son Enflasyon Raporu’nda sunulan görünümle uyumlu bir artış kaydetmiştir. Yurt içi talebin mevcut seviyesi, hizmet fiyatlarındaki katılık ve jeopolitik riskler enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır.

Öte yandan, yakın döneme ilişkin göstergeler, parasal sıkılaştırmanın finansal koşullara yansımasıyla yurt içi talepteki dengelenmenin, öngörülen dezenflasyon süreci ile tutarlı seyrettiğine işaret etmektedir.

Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarında başlayan sınırlı iyileşmenin devam ettiğini değerlendirmektedir. Dış finansman koşulları, rezervlerdeki güçlenme, cari dengedeki iyileşme ve Türk lirası varlıklara talep, döviz kuru istikrarına ve para politikasının etkinliğine katkıda bulunmaya devam etmektedir. Bu çerçevede, aylık enflasyonun ana eğilimindeki düşüş sürmüştür.

Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak, dezenflasyonun tesisi için gerekli parasal sıkılık düzeyine ulaşıldığını ve bu düzeyin gerektiği müddetçe sürdürüleceğini değerlendirmiştir.

Kurul, politika faizinin mevcut seviyesinin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdürüleceğini değerlendirmiştir. Enflasyon görünümü üzerinde belirgin ve kalıcı riskler oluşması durumunda ise parasal sıkılık gözden geçirilecektir.

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduat, 2 Trilyon 502,6 Milyar Liraya Geriledi

19 ocak ile biten haftada kur korumalı mevduat ve katılma hesapları 2 trilyon 529 milyar liradan 2 trilyon 502,6 milyar liraya geriledi. Merkez Bankası’nın (TCMB) net rezervi ise 5,8 milyar dolara indi.

Haber Merkezi / Öte yandan tüketici kredilerinin tutarı, 19 Ocak itibarıyla 11 milyar 390 milyon lira azalışla 1 trilyon 513 milyar 980 milyon liraya geriledi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre, 19 Ocak ile biten haftada kur korumalı mevduat ve katılma hesapları 2 trilyon 529 milyar TL’den 2 trilyon 502,6 milyar TL’ye geriledi.

Aynı haftada yurt içi yerleşiklerin pariteden arındırılmış döviz mevduatı bir öncesi haftaya göre 982 milyon dolar yükselirken, yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı geçen hafta 345,8 milyon dolar artışla 177,3 milyar dolar olarak kaydedildi.

19 Ocak biten haftada Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervleri 138,1 milyar dolara geriledi. Bir önceki hafta brüt rezervler 139,8 milyar dolar olarak kaydedilmişti.

Net rezervler tarafındaki düşüş ise daha belirgin gerçekleşti. 19 Ocak haftasında net rezervler 5,8 milyar dolar düşüşle 23,7 milyar dolar oldu. Böylelikle kur korumalı mevduatın duyurulduğu Aralık 2021’den bu yana net rezervlerde en hızlı düşüş kaydedildi.

Swap hariç net rezervler 19 Ocak haftasında eksi 41,8 milyar dolar oldu. Bir önceki hafta bu rezervler eksi 39,3 milyar dolar düzeyindeydi.

Tüketici kredilerinin tutarı, 19 Ocak itibarıyla 11 milyar 390 milyon lira azalışla 1 trilyon 513 milyar 980 milyon liraya geriledi. Söz konusu kredilerin 436 milyar 635 milyon lirası konut, 94 milyar 9 milyon lirası taşıt ve 983 milyar 336 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu.

Bu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 7 milyar 955 milyon lira artarak 1 trilyon 408 milyar 703 milyon liraya çıktı.

Paylaşın

TÜİK’ten Eleştirilere Yanıt: Manipülatif Ve Art Niyetli

Hissedilen enflasyon ile TÜFE arasındaki farklılaşmaya ilişkin yazılı bir açıklama yapan TÜİK, 2023 yıl sonunda TÜFE yıllık değişim oranı yüzde 64.77, tüketicilerin tahmininin yüzde 96 olduğu belirtti.

TÜİK, açıklamasında, “Tüketicilerin geçmiş 12 aydaki enflasyon algısını yansıtan ve tek soruluk veri setinden elde edilebilen sonuçlar üzerinden, resmi TÜFE verisini eleştirmek manipülatif ve art niyetli bir yaklaşımdır. Zira tüketicinin enflasyon tahmini ile TÜFE’nin farklılaşması son derece doğaldır” ifadeleri kullanıldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), gerçek verileri açıklamadığı gerekçesiyle ekonomistler, siyasiler ve kamuoyu tarafından eleştirilmesi üzerine açıklama yaptı. TÜİK, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Bazı basın yayın organları ile sosyal medya hesaplarında Algılanan Enflasyon ve TÜFE’nin farklılaşmasına yönelik haberlerin çarpıtıldığı görülmektedir. TÜFE, her ay 81 il 228 ilçe kapsamında 564.710 fiyat derlenerek enflasyonu uluslararası standartlarda ölçen hesaplama sistemidir.

Basında Algılanan Enflasyon olarak ifade edilen veri ise yine TÜİK tarafından gerçekleştirilen Tüketici Eğilim Anketi kapsamında yer alan ve vatandaşlara yöneltilen ‘Geçen 12 aylık dönemde tüketici fiyatlarının % kaç arttığını / azaldığını düşünüyorsunuz? Lütfen tahmini oran veriniz’ sorusuna verilen cevaplar üzerinden hesaplanabilmektedir.

Söz konusu anketin mikro verisi, TÜİK Veri Araştırma Merkezi aracılığıyla talep eden tüm araştırmacıların kullanımına açıktır.

Tüketicilerin geçmiş 12 aydaki enflasyon algısını yansıtan ve yukarıda arz edilen tek soruluk veri setinden elde edilebilen sonuçlar üzerinden, resmi TÜFE verisini eleştirmek manipülatif ve art niyetli bir yaklaşımdır. Zira tüketicinin enflasyon tahmini ile TÜFE’nin farklılaşması son derece doğaldır.

Algılanan enflasyon ile TÜFE arasındaki oransal fark Avrupa Birliği ülkelerinde 5 ila 6 kata kadar çıkarken, ülkemizde bu farklılaşma çok daha düşüktür. 2023 yıl sonunda TÜFE yıllık değişim oranı %64.77 iken, tüketicilerin tahmini %96’dır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Paylaşın

2023 Yılında Beyaz Eşya İhracatı Yüzde 12 Düştü

Türkiye’de beyaz eşya ve küçük ev aletleri sektörünün %90’ını temsil eden TÜRKBESD’in paylaştığı bilgilere göre, 2023 yılının ilk 9 ayında, 6 ana üründe yurt içi satışlar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18 arttı. TÜRKBESD’e üye firmaların ihracatları ise bu dönemde yüzde 12 oranında düştü.

Haber Merkezi / Yılın ilk 9 ayında altı ana üründe ihracat ve iç satışlardan oluşan toplam satışlar yaklaşık 24 milyon adet olarak gerçekleşti ve geçen yılın ilk 9 ayına göre yüzde 4 oranında azalma gösterdi. Üretim miktarı da bir önceki döneme göre yüzde 1 azaldı.

Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD), düzenlediği basın toplantısında sektörün 2023’ün ilk 9 ayında aldığı sonuçları değerlendirdi. Türkiye’de beyaz eşya ve küçük ev aletleri sektörünün %90’ını temsil eden TÜRKBESD’in paylaştığı bilgilere göre, 2023’ün ilk 9 ayında, 6 ana üründe yurt içi satışlar geçen yılın aynı dönemine göre %18 arttı.

TÜRKBESD’e üye firmaların ihracatları ise bu dönemde %12 oranında düşüş gösterdi.  Yılın ilk 9 ayında altı ana üründe ihracat ve iç satışlardan oluşan toplam satışlar yaklaşık 24 milyon adet olarak gerçekleşti ve geçen yılın ilk 9 ayına göre %4 oranında azalma gösterdi.  Üretim miktarı da bir önceki döneme göre %1 azaldı.

Beyaz eşya sektörü olarak küresel konjonktür sebebiyle ihracat daralması ile karşı karşıya kalınan bu dönemde üretim hacmi ve istihdamı koruma çabası içerisinde olduklarını belirten TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Türkiye, 2028 yılı için önüne 400 milyar dolar ihracat hedefi koydu. Biz de beyaz eşya sektörü olarak bu hedefe önemli bir katkı sağlayacağımıza inanıyoruz. Ayrıca yeşil ve dijital dönüşümü de odağına alan yeni Orta Vadeli Planda yer verilen düzenleme ve teşvikleri memnuniyetle karşıladık. Ülkemizin kalkınması için gerekli olan yeşil dönüşümün teşvik edilmesi kaynakların sanayiye dönmesi rekabetçiliğimizi güçlendirecektir.

Sektör olarak zaten gelişmiş ülke pazarlarına uygun ürünler üretiyoruz, yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm süreçlerini AB ile eşzamanlı gerçekleştirmek için büyük çaba içindeyiz, ARGE gücümüz bizi dünyanın en büyük ikinci üreticisi konumuna getirdi, bu çalışmalarımızın devam etmesi ihracat hedefine de katkı sunacaktır. Beyaz eşya sektöründe hacim aynı zamanda istihdam demektir. Büyüme süreklilik arz ettikçe istihdam da korunmuş olacaktır. Üretim hacmimizi ve istihdamımızı koruma çabası içerisinde, ülkemize katma değer sağlamaya devam ediyoruz” dedi.

Sığın sözlerine şöyle devam etti: “İhracattaki azalmanın üretim üzerine negatif etki yapmasını engellemenin yolu iç pazarın kaldıraç etkisinden faydalanmaktır. İhracattakidüşüşü bu zamana kadar iç satışlar büyük oranda dengeledi. Böylece üretim ve istihdam yapımızı koruyabildik.  Gelinen noktada tüketimi kısmaya yönelik; kredi kartı taksit sayılarının azaltılması, kredi faiz ve komisyon oranlarının yükseltilmesi gibi uygulamalar bulunduğunu gözlemliyoruz. Bunların yaygınlaştırılması, sektörümüzün bu yıl itici gücü olan iç piyasa dinamizmini etkileyerek üretim ve istihdam dengemizi riske atabilecektir.”

Gökhan Sığın, Türk beyaz eşya sanayisinin 1950’lerde montaj sanayi ile başlayan serüveninin bugün küresel alanda rekabet edebilir hale geldiğine dikkat çekerek, “Türkiye, beyaz eşya üretiminde Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ikinci en büyük üretim üssü konumunda. Bu başarı, ülkemizin endüstriyel potansiyelini ve rekabet gücünü ortaya koyan önemli bir gösterge” diye konuştu.

Beyaz eşya sanayisinin Cumhuriyetin 100 yıllık yolculuğunda önemli bir gelişim ve dönüşüm göstererek büyük bir başarı hikâyesi yazdığını ifade eden Sığın, şunları söyledi: Sanayi ve istihdamın yanı sıra toplumsal kalkınmaya destek olmanın gururunu da taşıyoruz.  Cumhuriyetimizin ilk yüzyılında eğitimden toplumsal cinsiyet eşitliğine, spor faaliyetlerinden doğal afetlere kadar her alanda ülkemiz bize nerede, ne zaman ihtiyaç duyduysa sektör olarak mutlaka orada, ülkemizin yanında olduk ve olmaya devam edeceğiz.

“SKDM’de cezai yaptırımlara maruz kalmamak için doğru raporlama kritik”

Ekim itibariyle başlayan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması geçişini değerlendiren TÜRKBESD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fatih Özkadı ise, “Global tedarik zincirindeki rekabet dikkate alındığında, tedarikçi konumundaki şirketlerimizin ve KOBİ’lerimizin, raporlamalar için gerekli olan bilgileri eksiksiz olarak sağlaması son derece önemli olacaktır. Zira bu dönemde, raporlamadaki hatalar nedeniyle cezai hükümler söz konusudur. Bu nedenle, tedarikçilerle iletişim halinde olarak hazırlanmak son derece kritiktir. İlerleyen süreçte SKDM’den muaf olmak için ülkemizde de AB ile uyumlu bir ETS’nin tesisi ve toplanan gelirlerin yeşil dönüşüme aktarılması önem taşımaktadır” dedi.

“Girdi maliyetlerini etkileyen politikalar kritik hale geliyor”

Üretimin korunmasının öncelik olduğu bir dönemde girdi maliyetlerine dikkat çeken TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yavuz sektörün temel girdisi olan yassı çelikte gümrük vergilerinin giderek artırıldığına işaret etti.

Mehmet Yavuz, bu dönemde üretimin itici gücünün iç tüketim olması sebebiyle yerli ve ithal tedariğin maliyetinin yükseldiğini, bu durumun birim fiyatlara yansımasının kaçınılmaz hale geldiğini, sektörün üzerinde zaten GEKAP gibi vergi benzeri yükümlülükler bulunduğunu söyledi. Yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm için ülkemizin kaynaklarının sanayileri desteklemek üzere kullandırıldığının altını çizen Yavuz, “Kaynaklarımızdan en fazla verimi elde edebilmek için destek ve maliyet konularına bütüncül bakılması gerektiğini düşünüyoruz, sanayi teşvikleri korumacı ticaret politikaları ile etkisiz hale getirilmemelidir” dedi.

“Yetkili servis bilgilerine SERBİS üzerinden ulaşmak mümkün”

TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Semir Kuseyri ise aldatıcı servis hizmetleri yüzünden yaşanan tüketici mağduriyetlerinin önüne geçebilmek için Ticaret Bakanlığı tarafından hayata geçirilen Servis Bilgi Sistemi – SERBİS uygulamasının önemine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Beyaz eşya sektörü dev bir ekosistemin merkezinde yer alıyor. Sanayimiz sadece üretim ve satıştan ibaret değil. Sonrasında da ürünlerimizin bakım ve onarım servislerini de üstleniyoruz. 15 bin bayimiz ve 3500 yetkili servisimizle tüm Türkiye’de tüketicilerimize ulaşıyoruz. Bu noktada yetkili servislerimize erişim çok önem verdiğimiz bir konu.

Yetkili olmadığı halde yetkili servis gibi kendilerini tanıtan ve asıl amaçları dolandırıcılık olan kişiler nedeniyle çok sayıda tüketici mağduriyetine ve ürün kaybına şahit oluyoruz. Bu olumsuz durum ayrıca firmaların ticari itibarlarına ve marka değerlerine de zarar verebiliyor.

Bu nedenle yetkili servis bilgilerine güvenilir bir platformdan doğru bir şekilde erişim sağlanması önemli hale geldi. Bu kapsamda, tüketici yetkili servislere ilişkin bilgilere doğru ve kolay bir şekilde erişim sağlanmasını temin etmek için Ticaret Bakanlığı tarafından Servis Bilgi Sistemi – SERBİS kullanıma açıldı. Aldatıcı servisler yüzünden yaşanan tüketici mağduriyetlerinin önüne geçilebilmesi için herkesi www.servis.gov.tr adresli bu site üzerinden servislere ulaşmaya davet ediyoruz.”

Paylaşın

Hedeflenenin 2 Katı Motorlu Taşıtlar Vergisi Toplandı

2023 yılında motorlu taşıtlardan alınan ÖTV 18,6 milyar dolar oldu. 2022’de bu miktar 10,1 milyar dolardı. 2022 yılından önce ise en yüksek oran 2021’de 7,5 milyar dolar ile gerçekleşmişti.

Türkiye Avrupa’da ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyeleri arasında sıfır km araç satışlarında açık ara en çok vergi alan ülke konumunda.

Euronews Türkçe’de yer alan habere göre; Hükümet, motorlu taşıt ÖTV’sinden 441,2 milyar lira gelir elde etti. Sene başındaki hedef 203 milyar liraydı. Böylece motorlu taşıtlardan alınan ÖTV’de hedefin iki katından fazla vergi toplandı.

Motorlu taşıtlardan alınan ÖTV lira bazından 2022 yılına göre yüzde 164 artış gösterdi. Dolar kurundaki artışa rağmen motorlu taşıtlardan alınan ÖTV son bir yılda yüzde 84 arttı. Türkiye Avrupa’da ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyeleri arasında sıfır km araç satışlarında açık ara en çok vergi alan ülke konumunda.

Avrupa’da euro bazında araç fiyatlarının en pahalı olduğu ülke de Türkiye. 2022 yılında 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesi genelinde 100 euro karşılığı satın alınan bir aracın Türkiye fiyatı 144 euro oldu. Motorlu taşıtlardan alınan ÖTV’ye bakıldığında bu sürpriz değil. Çünkü yüzde 80 ÖTV ve yüzde 20 KDV eklendiğinde vergisiz fiyatı 100 lira olan aracın vergiler dahil satış fiyatı en az 226 lira oluyor.

Hükümetin tahsil ettiği toplam vergi gelirleri içinde motorlu taşıtlardan alınan ÖTV’nin payı da 2023’te rekor kırdı. Hazine ve Maliye Bakanlığı verileri motorlu taşıtlardan alınan ÖTV’nin son iki senede nasıl büyük hacme ve paya ulaştığını ortaya seriyor.

Buna göre 2023 yılı motorlu taşıtlar ÖTV geliri 441,2 milyar TL oldu. 2022’de bu miktar 167,1 milyar liraydı. Dolar bazında da 2023 rekor yılı oldu. TCMB’nin yıllık kur ortalamasından hesaplandığında 2023 yılında motorlu taşıtlardan alınan ÖTV 18,6 milyar dolar oldu. 2022’de bu miktar 10,1 milyar dolardı.

2022’den önce ise en yüksek oran 2021’de 7,5 milyar dolar ile gerçekleşmişti. 2023 yılında dolar kuru da seçimlerden sonra hızla yükselmişti. Motorlu taşıtlar ÖTV geliri 2000’li yılların başında 2 milyar dolar altında seyretti. 2015’te 6 milyar dolarını aşan tahsilat 2019’da 2,4 milyar dolara kadar geriledi. Ancak sonra hızla yükselmeye başladı.

Dolar bazında motorlu taşıtlardan toplanan ÖTV son 4 yılda yüzde 675 artış gösterdi. 2018-2023 yılları arasındaki son beş yılda ise ÖTV geliri yüzde 417 arttı. Tahsil edilen toplam verginin ne kadarı motorlu taşıtlar ÖTV’sinden geliyor? Bu da önemli bir gösterge.

2000 yılından itibaren bu oran 2020’ye kadar hiç yüzde 5’i görmedi. İlk yıllar bu oran yüzde 2-3 civarında seyrederken 2015 yılında yüzde 4,2’ye çıktı. 2019’da ise yüzde 2 oldu. Bu ne demek? Hükümetin 2019 yılında topladığı 100 liralık verginin 2 lirası motorlu taşıtlardan alınan ÖTV’den geldi.

2020 yılında ise bu oran ilk kez yüzde 5’i aştı. 2022’de yüzde 7,1’i gördü. 2023’te ise yüzde 9,8’e kadar yükselerek tüm zamanların rekorunu kırdı. Bu sene hükümetin şu ana kadar tahsil ettiği 100 lira verginin 9 lira 80 kuruşu motorlu taşıtlar özel tüketim vergisinden geldi. Üstelik buna KDV dahil değil.

Paylaşın

Finansal Hizmetler Güven Endeksi 20,6 Puan Geriledi

Finansal sektörde faaliyet gösteren 142 kuruluşun yanıtlarının ağırlıklandırılıp toplulaştırılmasıyla elde edilen anket sonuçlarına göre, Finansal Hizmetler Güven Endeksi, Ocak ayında bir önceki aya göre 20,6 puan azalarak 140,8 seviyesinde gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ocak ayına ilişkin finansal hizmet istatistikleri ve finansal hizmetler güven endeksini (FHGE) açıkladı. 2024 yılı Ocak ayında Finansal Hizmetler Anketi sonuçları, finansal sektörde faaliyet gösteren 142 kuruluşun yanıtlarının ağırlıklandırılıp toplulaştırılmasıyla elde edilerek değerlendirildi.

TCMB’nin açıklamasına göre 2024 yılı Ocak ayında FHGE, bir önceki aya göre 20,6 puan azalarak 140,8 seviyesinde gerçekleşti. Endeksi oluşturan anket sorularına ait yayılma endeksleri incelendiğinde, son üç aydaki iş durumu, son üç aydaki hizmetlere olan talep ile gelecek üç aydaki hizmetlere olan talep beklentisi olmak üzere tüm alt endekslerin FHGE’yi azalış yönünde etkilediği görüldü.

İş durumu ve hizmetlere olan talebe ilişkin değerlendirmelere göre, son üç ayda iş durumunda iyileşme olduğu yönündeki değerlendirmelerin bir önceki aya kıyasla zayıfladığı gözlendi. Son üç ayda hizmetlere olan talepte artış olduğu yönündeki değerlendirmeler ile gelecek üç ayda hizmetlere olan talepte artış olacağı yönündeki beklentilerin de zayıfladığı görüldü.

TCMB’nin açıklamasına göre rekabet gücüne ilişkin değerlendirmelere göre, yurt içi piyasalardaki rekabet gücünde son üç ayda iyileşme olduğu yönündeki değerlendirmeler ile gelecek üç ayda iyileşme olacağı yönündeki beklentilerin güçlendiği görüldü.

Açıklamada “Yurt dışı piyasalardaki rekabet gücüne ilişkin olarak son üç ayda iyileşme olduğu yönündeki değerlendirmelerin, hem AB içindeki hem de AB dışındaki yurt dışı piyasalarda zayıfladığı gözlenmektedir. Gelecek üç ayda iyileşme olacağı yönündeki beklentilerin ise, AB içindeki yurt dışı piyasalarda bir miktar güçlendiği, AB dışındaki yurt dışı piyasalarda ise aynı kaldığı gözlenmektedir” denildi.

“Finans ve Sigorta Faaliyetleri” sektöründe güven endeksleri alt sektörler itibarıyla değerlendirildiğinde, bir önceki aya göre “Finansal Hizmet Faaliyetleri (sigorta ve emeklilik fonları hariç)”, “Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Fonları (zorunlu sosyal güvenlik hizmetleri hariç)” ve “Finansal Hizmetler ile Sigorta Faaliyetleri için Yardımcı Faaliyetler” sektörlerinde sırasıyla 21,4, 2,1 ve 32,3 puanlık azalış olduğu kaydedildi.

Paylaşın

ENAG’dan TÜİK’e ‘Hissedilen Enflasyon’ Cevabı: Bu Bir İtiraf

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) hissedilen enflasyonu yüzde 129,4 olarak açıklamasını değerlendiren Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), konuya ilişkin yaptığı açıklamada, bunun tam anlamıyla bir itiraf olduğunu belirtti.

Haber Merkezi / Akademisyenlerin ve ekonomistlerin bağımsız biçimde oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), 2023 yılı için yıllık enflasyonu yüzde 127.21 olarak hesaplamıştı.

TÜİK, 2023 yılının son enflasyon oranını yüzde 64.77 olarak açıklamasının ardından kurum içinde yaptığı sunumlarda hissedilen enflasyonun yüzde 129.4 olarak ölçtü. TÜİK açıklanan resmi verilerle kurum içinde yapılan sunumlarda açıklanan hissedilen enflasyon ölçümünün kişilerin tüketim alışkanlığından kaynaklandığını belirtmişti.

ENAG, TÜİK’in kurum içinde yaptığı sunumda paylaştığı bu veriye sosyal medya hesabından tepki gösterdi. ENAG açıklamasında, “Ekonomi literatüründe ‘sunulan enflasyon’ ve ‘hissedilen enflasyon’ diye bir ayırım yoktur” dedi. ENAG açıklamasında halkın yoksullaşmasının nedenini, “TÜİK’in fiyat verileri halkın gelir seviyesi ile uyumunu kaybetmiş, halk bundan dolayı fakirleşmiştir” dedi.

ENAG, TÜİK’in hissedilen enflasyon açıklamasına ise, “Bu oranın TÜİK tarafından açıklanması ise tam anlamıyla bir itiraftır ve bunun hukuki sonuçları olacaktır” sözleriyle tepki gösterdi.

ENAG’ın açıklamaları şöyle:

“Haber içeriklerinden elde ettiğimiz bilgilere göre, TÜİK 2023 yılına ait hissedilen enflasyonun %129,4 olduğunu açıklamış, kamuoyuyla paylaştığı resmi verilerle ‘hissedilen enflasyon’ farkın nedenini tüketim alışkanlıkları ve harcama kalıplarına bağlamıştır.

Devletin veri tekelini bünyesinde taşıyan ve toplumsal hayatı doğrudan etkileyen TÜİK’in, bu veri farklılıklarının nedenlerini açıklarken, Enflasyon Araştırma Grubu’nu (ENAG) verileri yanlı sunan, siyasi amaçlı bir kuruluş olarak suçlamamıştır.

Kamuoyunun bilmesi gereken çok önemli bir gerçek vardır. Ekonomi literatüründe ‘sunulan enflasyon’ ve ‘hissedilen enflasyon’ diye bir ayırım yoktur. Dahası hissedilen enflasyon kavramı üniversitelerde gündeme bile gelmemektedir.

Sadece fiyat ve enflasyon verilerini değil, fiyat verileri ile bağlantılı olan daha birçok veriyi de taraflı ve gerçek olandan farklı sunan güzide kurumumuz TÜİK’i yönetenlerin bilmesi gereken birkaç önemli konu vardır:

TÜİK’in fiyat verileri halkın gelir seviyesi ile uyumunu kaybetmiş, halk bundan dolayı fakirleşmiştir.

Fiyat verileri ile reel hale dönüştürülen ekonomik büyüme oranları da gerçeği yansıtmamaktadır. Bu ise gelir paylaşımını bozmaktadır.

Hissedilen enflasyon oranı, literatürde yeri olmasa da, esas itibariyle günümüz Türkiye’sinde genel fiyat endeksindeki değişimi birebir yansıtmaktadır.

Bu oranın TÜİK tarafından açıklanması ise tam anlamıyla bir itiraftır ve bunun hukuki sonuçları olacaktır.

Günümüzde yaşanan bu veri sorunları, 2006-2013 döneminde Arjantin’de tecrübe edilenin bir karbon kopyasıdır. Orada da sunulan gerçek dışı enflasyon verileri halkın fakirleşmesine neden olmuş, ülkedeki ekonomik sorunlar günümüze kadar artarak gelmiştir.

Özetle; devlet kurumlarının yaptığı hataları dedikodu yaparak düzeltmesi rasyonel bir yöntem değildir. Akademik özelliğe sahip, Harvard Üniversitesi bünyesindeki benzer bir kuruluşla aynı metotları uygulayan grubumuz ENAG’a saldırması TÜİK’in güvenilirliğini artırmayacaktır.

2020 yılının Eylül ayından itibaren günlük fiyat verileri ile oluşturulan enflasyon oranlarını halkımız ile paylaşan ENAG aynı çizgide, kararlılıkla yoluna devam etmektedir.”

Türkiye, son iki yılda dünyanın en yüksek enflasyona sahip ülkelerinden biri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Eylül 2021’den itibaren uygulamaya koyduğu faiz politikası ile Türkiye, son iki yılda dünyanın en yüksek enflasyona sahip ülkelerinden biri haline geldi.

Mayıs 2023 seçimlerinden zaferle çıktıktan sonra ekonominin başına Mehmet Şimşek’i, Merkez Bankası’nın başına Hafize Gaye Erkan’ı getiren Erdoğan, faiz artırımına da yeşil ışık yaktı. Haziran ayından bu yana yedi kez faiz artıran Merkez Bankası, politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 42,5’e çıkardı.

2024 yılında ise gözler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) enflasyonla mücadelesinde geri adım atıp atmayacağında olacak. Türkiye ekonomisinin önümüzdeki birkaç yılda nasıl bir seyir izleyeceğini, 31 Mart yerel seçimleri sonrasında enflasyonla mücadelede atılan adımlar belirleyecek.

Hükümetin faiz indirme politikası ile birlikte son iki yılda rekor hızla artarak resmi verilere göre tüketici fiyatlarında yüzde 90’ları, üretici fiyatlarında ise yüzde 160’ları gören enflasyon, 2023 yılının ilk yarısını genel seçimlerin gölgesinde geçirdi.

Haziran ayına kadar yüzde 40’lar seviyesine kadar gerileyen Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), seçimler sonrasında kurulan yeni ekonomi yönetimi ve faiz artırımı politikasına geçilmesi sonrasında, yeniden yükselişe geçti.

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Kasım 2023 verilerine göre, yıllık enflasyon TÜFE’de yüzde 61,98 düzeyinde gerçekleşti. Yurt içi üretici fiyatları ise yüzde 42,25 oldu. Ocak 2024’ün ilk günlerinde açıklanacak aralık ayı enflasyonu ile birlikte, 2023’ün yüzde 65 seviyesinde bir enflasyonla kapanması bekleniyor.

2024 yılı için ise hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Program’da (OVP) yılsonu hedefi yüzde 33, Merkez Bankası beklentisi ise yüzde 36 olarak açıklandı. Gerek ulusal gerekse uluslararası kurumlar ise 2024 sonunda Türkiye’de enflasyonun yüzde 45-50 arasında seyretmesini bekliyor.

Paylaşın

2023 Yılında En Çok Hangi Renkte Otomobil Satıldı?

2023 yılında trafiğe kaydı yapılan 945 bin 768 adet otomobilin yüzde 36,2’si gri, yüzde 26,8’i beyaz, yüzde 12,3’ü mavi, yüzde 11,3’ü siyah, yüzde 7,4’ü kırmızı, yüzde 2,7’si yeşil, yüzde 2,0’ı turuncu, yüzde 0,6’sı sarı ve yüzde 0,5’i kahverengi renklidir.

Haber Merkezli / Aynı dönemde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 66,1’i benzinli, yüzde 16,3’ü dizel, yüzde 9,3’ü hibrit, yüzde 6,9’u elektrikli ve yüzde 1,4’ü LPG’lidir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Motorlu Kara Taşıtları Aralık 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; Türkiye’de 2023 yılında bir önceki yıla göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı yüzde 80,3 artarak 2 milyon 290 bin 280 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı yüzde 10,9 azalarak 31 bin 721 adet oldu. Böylece Ocak – Aralık döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 2 milyon 258 bin 559 adet artış gerçekleşti.

Aralık ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların yüzde 45,3’ünü otomobil, yüzde 38,3’ünü motosiklet, yüzde 9,7’sini kamyonet, yüzde 4,7’sini traktör, yüzde 1,2’sini kamyon, yüzde 0,4’ünü minibüs, yüzde 0,3’ünü otobüs ve yüzde 0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Aralık ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre özel amaçlı taşıtta yüzde 148,4, traktörde yüzde 29,0, kamyonette yüzde 17,4, motosiklette yüzde 13,1, otomobilde yüzde 4,9 artarken kamyonda yüzde 29,0, otobüste yüzde 18,1 ve minibüste yüzde 8,6 azaldı.

Aralık ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı özel amaçlı taşıtta yüzde 107,0, otomobilde yüzde 59,6, motosiklette yüzde 49,6, otobüste yüzde 47,1, minibüste yüzde 47,0, kamyonette yüzde 15,0, traktörde yüzde 5,1 artarken kamyonda yüzde 16,8 azaldı.

Aralık ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 53,0’ını otomobil, yüzde 17,7’sini motosiklet, yüzde 15,6’sını kamyonet, yüzde 7,6’sını traktör, yüzde 3,3’ünü kamyon, yüzde 1,8’ini minibüs, yüzde 0,7’sini otobüs veyüzde 0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Aralık ayında devri yapılan taşıtların yüzde 65,7’sini otomobil, yüzde 16,4’ünü kamyonet, yüzde 8,3’ünü motosiklet, yüzde 4,1’ini traktör, yüzde 2,7’sini kamyon, yüzde 2,0’ını minibüs, yüzde 0,6’sını otobüs ve yüzde 0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.

Aralık ayında trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 12,8’i Renault, yüzde 7,9’u Fiat, yüzde 7,2’si Volkswagen, yüzde 5,7’si Opel, yüzde 5,7’si Toyota, yüzde 5,5’i Hyundai, yüzde 4,6’sı Chery, yüzde 4,5’i Peugeot, yüzde 3,9’u Citroen, yüzde 3,9’u BMW, yüzde 3,8’i Mercedes-Benz, yüzde 3,6’sı Skoda, yüzde 3,3’ü Ford, yüzde 2,8’i Dacia, yüzde 2,6’sı Nissan, yüzde 2,3’ü Audi, yüzde 2,2’si Kia, yüzde 2,2’si MG, yüzde 2,1’i Honda, yüzde 1,9’u Seat ve yüzde 11,5’i diğer markalardan oluştu.

Ocak-Aralık döneminde trafiğe kaydı yapılan 945 bin 768 adet otomobilin yüzde 66,1’i benzinli, yüzde 16,3’ü dizel, yüzde 9,3’ü hibrit, yüzde 6,9’u elektrikli ve yüzde 1,4’ü LPG’lidir. Aralık ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 15 milyon 221 bin 134 adet otomobilin ise yüzde 35,6’sı dizel, yüzde 33,5’i LPG’li, yüzde 28,7’si benzinli, yüzde 1,5’i hibrit ve yüzde 0,5’i elektriklidir. Yakıt türü bilinmeyen otomobillerin oranı ise yüzde 0,2’dir.

Ocak-Aralık döneminde trafiğe kaydı yapılan 945 bin 768 adet otomobilin yüzde 33,2’si 1300 ve altı, yüzde 23,4’ü 1401-1500, yüzde 19,6’sı 1301-1400, yüzde 10,5’i 1501-1600, yüzde 5,7’si 1601-2000, yüzde 0,7’si 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahiptir.

Ocak-Aralık döneminde trafiğe kaydı yapılan 945 bin 768 adet otomobilin yüzde 36,2’si gri, yüzde 26,8’i beyaz, yüzde 12,3’ü mavi, yüzde 11,3’ü siyah, yüzde 7,4’ü kırmızı, yüzde 2,7’si yeşil, yüzde 2,0’ı turuncu, yüzde 0,6’sı sarı ve yüzde 0,5’i kahverengi renklidir.

Türkiye’de 2023 yılı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 28 milyon 740 bin 492 adet motorlu kara taşıtı için ortalama yaş 14,5 olarak hesaplandı. Ortalama yaş otomobillerde 14,1, minibüslerde 15,8, otobüslerde 15,8, kamyonetlerde 13,6, kamyonlarda 17,9, motosikletlerde 11,6, özel amaçlı taşıtlarda 14,8 ve traktörlerde 24,4’tür.

Türkiye’de 2023 yılında devri yapılan 10 milyon 551 bin 762 adet motorlu kara taşıtı için ortalama yaş 12,8 olarak hesaplandı. Devri yapılan otomobillerin ortalama yaşı 14,0, minibüslerin 12,6, otobüslerin 11,7, kamyonetlerin 11,6, kamyonların 14,7, motosikletlerin 4,7, özel amaçlı taşıtların 15,6 ve traktörlerin 19,7’dir.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Tüketici Güven Endeksi 80,4’e Yükseldi

Tüketici güven endeksi, ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 3,9 oranında yükseldi. Böylece aralık ayında 77,4 olan tüketici güven endeksi, ocak ayında 80,4 olarak kayıtlara geçti.

Haber Merkezi / Tüketici güven endeksi, aralık ayında 77,4 olarak kayıtlara geçmişti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tüketici Güven Endeksi Ocak 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Aralık ayında 77,4 iken Ocak ayında yüzde 3,9 oranında artarak 80,4 oldu.

Alt endekslerden, mevcut dönemde hanenin maddi durumu yüzde 6,0 artışla 67,2, gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi yüzde 4,5 artışla 79,5, gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi yüzde 1,8 artışla 77,2’e yükselirken, gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi yüzde 3,6 artışla 97,9 seviyesine yükseldi.

Tüketici güven endeksi nedir ve neden önemlidir?

Tüketici güven endeksi, aylık tüketici eğilim anketi ile tüketicilerin maddi durum ve genel ekonomiye ilişkin mevcut durum değerlendirmeleri ile gelecek dönem beklentileri, harcama ve tasarruf eğilimleri ölçülmektedir.

Anket sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi 0-200 aralığında değer alabilmektedir. Tüketici güven endeksinin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu, 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu göstermektedir.

Tüketici eğilimine ilişkin endekslerden, tüketimin finansmanı amacıyla borç kullanma ihtimali endeksinin artması iyimser durumu, azalması ise kötümser durumu göstermektedir.

Benzer şekilde tüketici fiyatlarının değişimine ilişkin düşünce ve beklenti endekslerinin artması tüketici fiyatlarında düşüş düşüncesini/beklentisini, azalması ise tüketici fiyatlarında artış düşüncesini/ beklentisini göstermektedir. İşsiz sayısı beklentisi endeksinin artması işsiz sayısında azalma beklendiğini, endeksin azalması ise işsiz sayısında artış beklendiğini ifade etmektedir.

Paylaşın