İstanbul’da Evlenmenin Ortalama Maliyeti 600 Bin Lira

İstanbul’da yeni bir ev kurmanın ve salonda düğün yapmanın toplam maliyeti 589 bin 405 lira, salon düğünü yerine kır düğünü tercih edilmesi durumunda 754 bin 405 lira olarak hesaplandı.

Haber Merkezi / Maliyet hesaplamasında beyaz eşya, mobilya, düğün mekanı kiralama, yeni bir ev kurma masrafları ve diğer tüm giderler bu kategori içerisine dahil edilirken; kına, nişan, takılar ve balayı masrafları hariç tutuldu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı 2024 yılında İstanbul’da evlilik maliyetleriyle ilgili yapılan çalışmayı açıkladı.

Buna göre, evlilikle ilgili tüm harcamalar 5 kategori altında toplamda 79 kalem baz alınarak hesaplandı.

Yeni bir ev kurmanın ve salonda düğün yapmanın toplam maliyeti 2023 yılına göre yüzde 69,4 artarak 589 bin 405 lira, kır düğünü yapmanın toplam maliyeti ise, geçen seneye göre yüzde 62,6 artış göstererek tüm masraflar dahil 754 bin 405 lira olarak hesaplandı.

Maliyet hesaplamasında beyaz eşya, mobilya, düğün mekanı kiralama, yeni bir ev kurma masrafları ve diğer tüm giderler bu kategori içerisine dahil edilirken; kına, nişan, takılar ve balayı masrafları dahil edilmedi.

2023 yılında düğün için salon kiralama fiyatı ortalama 33 bin 843 lira olarak hesaplanırken; 2024 yılında bu fiyat yüzde 106,8 artarak ortalama 70 bin 000 lira oldu. Kır düğünü alanı kiralamanın maliyeti ise geçen seneye göre yüzde 56,7 artış göstererek 235 bin lira olarak hesaplandı.

Beyaz eşya masrafları 2023 yılına göre yüzde 67 artarak 105 bin 7 lira, mobilya masrafları ise yüzde 69,9 artarak 147 bin 875 lira oldu.

Evlenirken İstanbul’da kiralık ev tutma maliyeti kira, depozito ve emlak komisyon ücreti dahil olmak üzere 2023 yılında 63 bin 388 lira iken, 2024 yılında yüzde 52,1 artış göstererek 96 bin 424 lira olarak hesaplandı.

Çeyiz alışverişi harcamaları olarak ev gereçleri, elektronik ev aletleri, dekorasyon, ev tekstili ve mutfak gereçlerinden oluşan diğer düğün masrafları, 2023 yılında 100 bin 801 lirayken 2024 yılında yüzde 68,7 artarak 170 bin 99 lira oldu.

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervlerinde Yeni Rekor: 146,3 Milyar Dolar

Merkez Bankası’nın (TCMB), 14 haziran ile biten haftada, toplam rezervleri 146 milyar 301 milyon dolara yükseldi. Bankanın brüt döviz rezervleri ise 88 milyar 433 milyon dolara yükseldi.

Haber Merkezi / Aynı hafta Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının toplam büyüklüğü ise 2 trilyon 98 milyar liradan 2 trilyon 68,6 milyar liraya geriledi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 14 haziran ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini yayınladı.

Buna göre; Merkez Bankası’nın (TCMB) toplam rezervleri, 14 Haziran haftasında bir önceki haftaya kıyasla 149 milyon dolar artarak 146 milyar 152 milyon dolardan, 146 milyar 301 milyon dolara çıktı.

Aynı hafta Merkez Bankası (TCMB) brüt döviz rezervleri 2 milyar 77 milyon dolar artışla 88 milyar 433 milyon dolara yükseldi. Altın rezervleri ise 1 milyar 928 milyon dolar düşüşle 59 milyar 796 milyon dolardan, 57 milyar 868 milyon dolara geriledi.

Ayrıca Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatları 14 Haziran haftasında 2,7 milyar dolar azalışla 162,8 milyar dolara geriledi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları 7 haziran ile biten haftada 2 trilyon 98 milyar liradan 2 trilyon 68,6 milyar liraya geriledi.

Aynı haftada krediler 13 trilyon 532 milyar liradan 13 trilyon 683 milyar liraya, mevduat 15 trilyon 893 milyar liradan 16 trilyon 381,8 milyar liraya çıktı.

Tüketici kredileri 1 trilyon 690 milyar liradan 1 trilyon 704,2 milyar liraya, bireysel kredi kartları 1 trilyon 440 milyar liradan 1 trilyon 476,5 milyar liraya yükseldi.

Takipteki alacaklar ise 213,7 milyar liradan 212,4, milyar liraya geriledi.

Paylaşın

Borçlanarak Yaşama: KMH Kullananların Sayısı 29 Milyonu Aştı

Yüksek faize rağmen Kredili Mevduat Hesabı (KMH) borçları son bir yılda yüzde 122,19 oranında artarken, kullanıcı sayısı ise 29,2 milyonu buldu. Kullanıcı başına düşen ortalama borç ise 8 bin 346 TL’ye çıktı.

Birgün’de yer alan habere göre; Mart ayında yapılan düzenleme ile kredi kartı nakit avans çekimlerinde faiz oranı yüzde 4,42’den yüzde 5’e yükseltildi, Kredili Mevduat Hesabı (KMH) faizi de yüzde 5 oldu.

Gecikme faizi ise yüzde 5,30 seviyesinde uygulanıyor. Bunlara Banka Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) ve Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) da eklenince faiz oranı daha da artıyor.

KMH’den 5 bin TL çeken birisi 7 günlük kullanımı süresi sonunda KKDF ve BSMV’nin eklenmesiyle geri ödenmesi gereken tutar 5 bin 75,83 TL oluyor. Haftalık kullanımda düşük görünen faiz tutarı aylık kullanımda ciddi fark yaratıyor. 5 bin TL’nin 30 günlük kullanım süresince KKDF ve BSMV tutarı 75 TL, faiz tutarı ise 250 TL’ye ulaşıyor. 30 günün sonunda 5 bin 325 TL geri ödeme yapılıyor.

Bu tabloya rağmen KMH kullanımı sürekli artıyor. Üstelik kullanım miktarı tıpkı kredi kartında olduğu gibi küçük meblağlar. Verilere göre son bir yılda KMH borçları yüzde 122,19 oranında arttı. Kullanıcı sayısı ise 29,2 milyonu buldu. BDDK’nin verilerine göre faiz artışlarının başladığı Haziran 2023’te 117,3 milyar TL olan borç tutarı yüzde 122,9 oranında artarak 260,7 milyar TL’ye fırladı.

Risk Merkezi’nin verilerine göre Nisan 2024 itibarıyla 29,2 milyon kişi kredili mevduat hesabı kullanıyor. KMH kullananların sayısı bir yılda bir buçuk milyon kişi arttı. Kullanıcı başına düşen ortalama borç tutarı ise geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık iki katı artarak 8 bin 346 TL’ye çıktı.

Paylaşın

TCDD Borç Batağında: 11,5 Milyar Lira Zarar

TCDD’nin 2022 yılında 6 milyar 386 milyon 57 bin lira olan net dönem zararı, 31 Aralık 2023 itibarıyla 5 milyar 105 milyon 781 bin lira artarak 11 milyar 491 milyon 838 liraya yükseldi.

TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün 2022 yılında 2 milyar 955 milyon 470 bin lira olan mali borçları, 2023 yılında 3 milyar 904 milyon 272 bin liraya yükseldi. Benzer bir artış ticari borçlarda da yaşandı. 2022 yılında 5 milyar 953 milyon 359 bin lira olan TCDD’nin ticari borçları, 2023 yılında 8 milyar 535 milyon 821 bin lira olarak gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün (TCDD) 2023 yılı mali raporu gecikmeli olarak açıklandı. Muhalefetin, “İktidarın arka bahçesi oldu” eleştirileri yönelttiği idarenin 2022 yılında 6 milyar 666 milyon 422 bin TL olan net dönem zararında, 2023 yılında yüzde 70 artış yaşandığı ortaya çıktı.

TCDD’nin 2022 yılında 6 milyar 386 milyon 57 bin TL olan net dönem zararında, 31 Aralık 2023 itibarıyla 5 milyar 105 milyon 781 bin TL’lik artış yaşandı. 2023 yılı sonunda imza atılan kurum zararı, öngörüleni yüzde 124 aştı.

BirGün’den Mustafa Bildirci’nin haberine göre, TCDD’nin 2023 yılına yönelik mali raporuna göre, 2023 yılında gerçekleştirilen satışlardan toplam 5 milyar 332 milyon 482 bin TL gelir elde edildi. Satışların kuruma maliyetinin ise 11 milyar 842 milyon 713 bin TL olduğu bildirildi. TCDD, satışlardan kaynaklı zararı mali kayıtlara, 6 milyar 510 milyon 231 bin TL olarak geçti. Kurumun 2022 yılında 6 milyar 386 milyon 57 bin TL olan net dönem zararı ise 2023 yılında 11 milyar 491 milyon 838 milyon TL’ye fırladı.

Borçlarda çarpıcı artış

Kurum mali ve ticari borçlarında da çarpıcı artış kaydedildi. TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün 2022 yılında 2 milyar 955 milyon 470 bin TL olan mali borçları, 2023 yılında 3 milyar 904 milyon 272 bin TL’ye yükseldi. Benzer bir artış ticari borçlarda da yaşandı. 2022 yılında 5 milyar 953 milyon 359 bin TL olan TCDD’nin ticari borçları, 2023 yılında 8 milyar 535 milyon 821 bin TL olarak gerçekleşti.

2023 yılında 11,4 milyar TL zarar eden TCDD’nin zararında yıllara göre yaşanan değişim ise şöyle sıralandı:

2018: 2 milyar 557 milyon TL
2019: 2 milyar 546 milyon TL
2020: 3 milyar 866 milyon TL
2021: 4 milyar 34 milyon TL
2022: 6 milyar 386 milyon TL

Paylaşın

Türkiye, Tarım Ve Hayvancılıkta “Dışa Bağımlı” Olma Yolunda

İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Hasan Murat Kapıkıran, “Türkiye’nin artan nüfusu ile doğru orantılı bir tarım ve hayvancılık politikası ortaya koyamadığını söyledi ve ekledi:

“Gıda üretimi politikaları çiftçiyi, üreticiyi desteklemekten uzaklaştıkça, ithalat daha cazip hale geldi. Dünyanın en büyük sanayi ülkeleri aynı zamanda en büyük tarım ülkeleridir. Türkiye ise tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlı olma yolunda gidiyor.”

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2019’da 14,9 milyar dolar seviyesinde olan Türkiye’nin gıda ürünleri ithalatı, 2023 sonu itibariyle 21,1 milyar dolara ulaştı. Gıda sektörü aynı dönemde 26,5 milyar dolarlık ihracatla 5,4 milyar dolarlık dış ticaret fazlası vermiş olsa da, gıda ürünleri ithalatındaki yüksek fatura giderek kabarıyor.

Yüksek enflasyona karşı hala gözle görülür bir iyileşmenin yaşanmadığı Türkiye’de, milyonlarca insanın en önemli harcama kalemi olan gıda ürünlerinde fiyat artışları el yakıyor. Son açıklanan resmi verilere göre gıda enflasyonu yüzde 70 bandında seyrediyor. Bağımsız kuruluşların hesaplamalarına göre ise özellikle dar gelirlilerin gıda enflasyonu yüzde 110’u aşmış durumda. Yaz mevsiminde tarımsal üretimin artmasına rağmen başta et ve süt ürünleri olmak üzere, gıda fiyatlarında yükseliş durmuyor.

Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) dana ve kuzu kesim fiyatlarının son 2 ayda 410 TL’den 310 TL’ye kadar gerilediği belirtiliyor. Ancak üretici tarafında yaşanan bu düşüş lokanta, market ve kasaplara yansımadı. Girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle vatandaşın satın aldığı et fiyatlarındaki yükseliş sürüyor. 1 kilo dana kıyma 500-700 TL, 1 kilo kuzu kuşbaşı ise 700-800 TL civarında satılıyor. Son olarak 20 Haziran’da İstanbul’da İBB tarafından satılan Halk Ekmek’e de yüzde 60 zam geldi. Böylelikle 250 gramlık bir ekmeğin fiyatı 5 liradan 8 liraya çıktı.

Fatura giderek kabarıyor

Türkiye’de vatandaşlar bir yandan gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle sıkıntı yaşarken, diğer yandan iç talebi karşılayabilmek için gerçekleştirilen gıda ürünleri ithalatı da her geçen yıl artıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2019’da 14,9 milyar dolar seviyesinde olan Türkiye’nin gıda ürünleri ithalatı, 2023 sonu itibariyle 21,1 milyar dolara ulaştı. Gıda sektörü aynı dönemde 26,5 milyar dolarlık ihracatla 5,4 milyar dolarlık dış ticaret fazlası vermiş olsa da, gıda ürünleri ithalatındaki yüksek fatura giderek kabarıyor.

Geçen yıl ithalatta ise en fazla ithal edilen ürün 3 milyar 402,4 milyon dolar ile buğday oldu. Buğdayı 1 milyar 679,3 milyon dolar ile soya fasulyesi ve 1 milyar 303,9 milyon dolar ile ham ayçiçeği yağı takip etti. Bu 3 ürün, geçen yıl itibarıyla toplam ithalatın yüzde 29,9’unu oluşturdu.

DW Türkçe’den Aram Ekin Duran‘a konuşan İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Hasan Murat Kapıkıran’a göre, 1980 sonrasında uygulanan neoliberal politikalar Türkiye’nin gıda ürünlerinde ithalatçı hale gelmesine neden oldu.

Türkiye’nin artan nüfusu ile doğru orantılı bir tarım ve hayvancılık politikası ortaya koyamadığını dile getiren Kapıkıran, “Gıda üretimi politikaları çiftçiyi, üreticiyi desteklemekten uzaklaştıkça, ithalat daha cazip hale geldi. Dünyanın en büyük sanayi ülkeleri aynı zamanda en büyük tarım ülkeleridir. Türkiye ise tarım ve hayvancılıkta dışa bağımlı olma yolunda gidiyor” diye konuşuyor.

Türkiye’de tarımsal üretimin artık kimse için cazip olmadığını, tarımsal üretim düştükçe fiyatların daha da arttığını vurgulayan Kapıkıran, şunları söylüyor:

“Türkiye’de şu anda kırsal nüfusun yaş ortalaması 58. Bunlar da 3 -5 sene içerisinde tarım yapamayacak hale gelecekler. Şu anda Türkiye nüfusu içinde tarım nüfusu yüzde 5,4’e kadar inmiş durumda. Kendi topraklarımızı ekme geleneğimizi yitirmeye başladık. Gençler, orta yaşlılar tarım ve hayvancılık yapmak istemiyor. Çünkü garantisi yok, geçinemeyeceğini düşünüyor. Neredeyse Konya büyüklüğünde bir tarım arazisi artık ekilmez duruma geldi. Bu ekilmezlikle beraber de üretilen ürün yani gıda güvencesini tehlikeye atar duruma geldik.”

2023’teki gıda ithalatında, buğday nedeniyle Rusya ve Ukrayna ilk sırada yer aldı. Sektörel bazda ise en fazla ithalat 5 milyar 119 milyon dolar ile hayvan yemi, 3,7 milyar dolar ile un ve 3,5 milyar dolar ile bitkisel yağ sektörlerinde gerçekleştirildi. Aynı dönemde et fiyatlarını düşürmek için yapılan canlı hayvan ithalatı ise 1,2 milyar dolar oldu.

Türkiye Gıda Dernekleri Federasyonu’nun (TGDF) TÜİK’in dış ticaret verilerini temel alarak hazırladığı TGDF Dijital Veri Paneli’ne göre, 2024’ün ilk 4 ayındaki gıda ürünleri ithalatı ise 7,5 milyar dolara ulaşmış durumda. 2024 sonunda gıda ürünleri ithalatının yaklaşık 25 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.

Gıda ithalatında hayvan yeminin ilk sırada yer almasının tarım politikalarındaki yanlışları gösteren çarpıcı bir işaret olduğunu vurgulayan Kapıkıran, “Türkiye hayvanlarını besleyecek meralarını koruyamadı. Meralar yapılaşmaya açıldı; mera arazilerinde madencilik ruhsatları, otel ruhsatları verildi” diyor.

Resmi verilere göre, Türkiye’de toplam mera arazisinin 14,5 milyon hektar civarında olduğuna işaret eden Kapıkıran, “Ama bizim sahadan aldığımız bilgiler aslında bunun 10 milyon hektarın altına düştüğü yönünde. Bu yüzden son 10 yılda yalnızca hayvan yemine değil, sadece hayvan ithalatına 10 milyar dolara yakın para harcadık” diye konuşuyor.

Kapıkıran’a göre, yakın gelecekte çiftçinin birikimini korumayan bir tarım politikası nedeniyle, Türkiye’de tüketicilerin gıda ürünlerini sürekli artan fiyatlarla almaya devam edecek.

Son açıklanan resmi verilere göre, Türkiye’de gıda enflasyonu Mayıs 2024 sonu itibariyle yüzde 70,1 düzeyinde seyrediyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Araştırma Merkezi’nin resmi verileri baz alarak yaptığı hesaplamalara göre ise, TÜİK’in hesapladığı gıda enflasyonu gerçeği yansıtmaktan uzak.

DİSK-AR’ın TÜİK verilerinden yararlanarak yaptığı hesaplamaya göre, emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 86,1 olurken, en yoksul yüzde 20’lik gelir grubuna mensup milyonlar insanın gıda enflasyonu ise yüzde 110,1 olarak gerçekleşti.

Dünyada düşüyor, Türkiye’de artıyor

Pandemi dönemi hariç tutulduğunda son 10 yıldır gıda fiyatları küresel ölçekte düşerken, Türkiye’de ise giderek artıyor.

İstanbul Kültür Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, 2023’te OECD ülkelerinde gıda fiyatlarının yaklaşık yüzde 11 düşerken, Türkiye’de resmi verilere göre yüzde 78 arttığına işaret ediyor. Bugün Türkiye’de milyonlarca insanın yüksek enflasyondan en çok etkilendiği alanın gıda olduğunu kaydeden Prof. Alçın, “Geniş halk kesimlerinin harcamaları 3 alanda yoğunlaşıyor: Gıda, ulaştırma ve barınma. Sadece tüketici açısından değil, tarım üreticisi açısından da tablo çok kötü. Örneğin son bir yıl içerisinde süt fiyatı markette yaklaşık iki katına çıkmışken süt üreticileri geçtiğimiz yıldan bu yana ancak yüzde 12 düzeyinde fiyat artışı gerçekleştirebildi” şeklinde konuşuyor.

Yüksek gıda fiyatlarını engelleyemeyen Türkiye’nin son 40 yılda ‘tarımsızlaşma’ politikalarının sonuçlarını yaşadığını ifade eden Sinan Alçın, “Mevcut enflasyon hem temel besinlerini almakta zorlanan tüketiciyi hem de tarımsal üretici ve besiciyi canından bezdirmiş durumda” diyor.

Normalde yaz aylarında üretimin artmasıyla gıda fiyatlarının düşüşe geçtiği Türkiye’de, son 3 yıldır yaz aylarında fiyat düşüşleri yerine artışlar olduğuna vurgu yapan Alçın’a göre, gıda üretiminin yaz aylarında enflasyon üzerindeki olumlu etkisi giderek kayboluyor. Alçın, “Mevcut olumsuz tabloya bakacak olursak, gıda ürünlerinde fiyat artışlarının devam edeceğini söyleyebiliriz” diye konuşuyor.

Paylaşın

Ekonomik Kriz: Vatandaş Borçlanarak ‘Yaşamaya’ Çalışıyor

Artan fiyatlar karşısında geliri yetersiz kalan vatandaş kredi kartlarına sarılmaya devam ederken, gıda-market ve akaryakıt fiyatlarındaki artışlar kart harcamalarını katladı.

Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) verilerine göre ocak-nisan döneminde kredi kartı ile market ve alışveriş merkezi harcamalarının tutarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 114,28 artış gösterdi. Kartlarla yapılan yemek harcamalarının tutarı ise yüzde 146,36 oranında arttı.

Milyonlarca yurttaş yılın ikinci yarısını korkuyla bekliyor. Temmuz itibarıyla başta enerji olmak üzere birçok üründe zam bekleniyor.

Ücretlere “enflasyonu artırır” gerekçesiyle ara zam yapılmasını istemeyen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek liderliğindeki ekonomi yönetimi, dolaylı vergi ve harçlara yüksek oranlı zam yapmaktan vazgeçmiyor. Benzin ve motorin fiyatlarına temmuz ayı başında otomatik ÖTV zammı gelecek.

Buna rağmen iktidar, ara zam beklentilerine kulak tıkarken borçlar yurttaşın yakasına yapıştı. Faiz oranlarının yüksek seyretmesine ve ekonomi yönetiminin iç talebi baskılayarak enflasyonu düşürme çabalarına rağmen yurttaşlar borçlanarak harcamaya devam ediyor.

Birgün’den Havva Gümüşkaya‘nın haberine göre; Tüketicilerin bankalara olan borçları 2024 yılı başından bu yana yüzde 17,7 oranında arttı. Bu dönemde bireysel kredilerin bakiyesi 185 milyar lira, kredi kartı borç bakiyesi ise 298 milyar lira artış kaydetti.

Risk Merkezi’nin verilerine göre bankalara bireysel kredi borcu bulunanların sayısı son bir yılda 1 milyon 969 bin kişi artarak nisan sonu itibariyle 40 milyon 447 bine yükseldi. Aynı dönemde 2 milyon 627 bin kişi artan kredi kartı borcu bulunanların sayısı; 37 milyon 328 bin kişiye, kredili mevduat hesabı bulunanların sayısı da 1 milyon 483 bin kişi artarak 29 milyon 230 bin kişiye çıktı.

Artan fiyatlar karşısında geliri yetersiz kalan vatandaş kredi kartlarına sarılmaya devam ederken, gıda-market ve akaryakıt fiyatlarındaki artışlar kart harcamalarını katladı. Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) verilerine göre ocak-nisan döneminde kredi kartı ile market ve alışveriş merkezi harcamalarının tutarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 114,28 artış gösterdi. Kartlarla yapılan yemek harcamalarının tutarı ise yüzde 146,36 oranında arttı.

Yüksek faiz politikası batık kredi miktarının artmasına neden oldu. Bankalar ve finans kuruluşlarının tüketicilerden zamanında tahsil edilemediği için icra takibine aldıkları bireysel kredi ve kredi kartı alacakları ise 31 Mayıs – 7 Haziran haftasında 1,3 milyar lira daha artarak 66,5 milyar lira oldu.

Batık kredi kartı borçlarında yüzde 86,1, batık bireysel kredi borçlarında ise yüzde 26,55 oranında artış yaşandı. Risk Merkezi’nin verilerine göre ocak-nisan döneminde bireysel kredi borcu nedeniyle icra takibine alınanların sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 87 bin 15 kişi, kredi kartı borcu nedeniyle takibe alınanlar ise 176 bin 693 kişi arttı.

Paylaşın

Çok Kritik Maddeler “Vergi Paketi” Taslağından Çıkarıldı

Farklı kesimlerden tepkilerin yükseldiği ve bu hafta Meclis’e sunulması beklenen vergi paketi taslağında kritik maddeler üzerinde değişiklik yapıldı. Servet vergisi ve borsada kazanç vergisi gibi maddeler geri çekildi.

Ekonomim‘de yer alan ve 5 kez tadil edilen paketten çıkarılan maddeler ve detayları şöyle:

Servet vergisi: Gelirler İdaresi Başkanlığı, beyana tabi geliri ile yapılan harcamalar arasında yüzde 20’nin üzerinde uyumsuzluk olan mükelleflerden özel gider bildirimi istenmesini, izah edilemeyen fark tutarlarından ise servet vergisi alınmasını talep etti. Bu madde taslaktan çıkarıldı.

Borsada kazanç vergisi: Borsa İstanbul’da (BIST) işlem gören ve 3 yıldan kısa süreyle elde tutulan hisse senetlerinin alım satımından elde edilen kazançlardan vergi alınmak üzere hazırlanan maddeye göre; borsa kazancından kesilecek vergi, hisse senetlerinin elde tutulma süresine göre, 3 aya kadar yüzde 10, 6 aya kadar yüzde 7.5, 1 yıla kadar yüzde 5, 3 yıla kadar yüzde 2.5, 3 yıl üstü için yüzde 0 olması planlandı. Ancak taslaktaki bu madde geri çekildi.

Yeme yüzde 10 gübreye yüzde 20 KDV: Gelir İdaresi Başkanlığı, Türkiye’de daha önce uygulandığı gibi yem satışında yüzde 10, gübre satışında ise yüzde 20 KDV alınmasını önerdi. Her iki üründe de hâlen yüzde 1 KDV uygulanıyor. KDV’nin artırılması halinde çiftçilere Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinden doğrudan destek ödemesi yapılması önerildi. Bu kapsamda 2023 yılı satışlarına göre, yemde 15 milyar lira, gübrede ise yaklaşık 19 milyar lira yıllık gelir etkisi bekleniyordu. Ayrıca yatırım teşvik belgesi kapsamında olmayan Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde bulunanlara uygulanan KDV istisnasının kaldırılması da talep edildi. Bu kritik madde de taslaktan çıkarıldı.

Tapuda gerçek bedelle satış: Taslağa eklenen maddelerden biri de emlak vergileri ve tapu harçlarının gayrimenkullerin emlak vergisine esas değeri (belediye rayici) değil bölgesel rayiç bedeli üzerinden tahsil edilmesiydi. Ekspertizler aracılığıyla belirlenen bölgesel rayiç bedeli fiyatları üzerinden tapu harcı ödemeleri ve emlak vergisi ödemelerini tahsil edilmesi üzerinde çalışılırken, söz konusu maddenin taslaktan çıkarılmasına karar verildi.

Kiraya yüzde 20 stopaj ve birden fazla eve vergi: Gelirler İdaresi Başkanlığı’nın önerdiği maddeye göre; kiracı kirasını her ay bankaya yatıracak. Banka, hesaba düşen kira parasının yüzde 20’sini vergi olarak kesip Maliye’ye gönderecek, geriye kalanı ev sahibinin hesabında bırakacak. Kirada stopaj uygulamasına geçilmesiyle devletin ev sahiplerinden 40 milyar liralık kira vergisi tahsil edeceği hesaplandı. Ayrıca 1’den fazla evi olanlardan da yine fazladan vergi alınması talep edildi. Ancak her iki madde de taslaktan çıkarıldı. Öte yandan kira kontratlarının e-devlet üzerinden yapılması konusunda görüşbirliğine varılsa da taslakta bu konuda herhangi bir adım atılmadı.

Kitapta vergi istisnasının kaldırılması: 3065 sayılı Kanun uyarınca basılı kitap ve süreli yayınların teslimi KDV’den istisna tutuluyor. Uygulamada, istisna kapsamında olmayan yayınlar ve kırtasiye ürünlerine de istisna uygulandığının tespit edildiği, mükelleflerin istisna nedeniyle genel giderleri ve ATİK yüklenimlerini de iade alabildiklerinin belirlendiği gerekçeleriyle bu istisnanın yürürlükten kaldırılması önerildi. Söz konusu istisnanın kaldırılmasıyla toplam 2,3 milyar TL gelir hedeflendi. Bu madde de kabul edilmedi.

Basit usul esnaf ve vergisi muafının kaldırılması: Gelirler İdaresi Başkanlığı’nın talep ettiği en kritik maddelerden biri de yaklaşık 850 bin esnafı ilgilendiren basit usul vergi muafiyetinin büyükşehirlerde kaldırılarak, söz konusu esnaf için gerçek vergilendirmeye geçilmesiydi. Taksici, berber, marangoz, tesisatçı, tuhafiyeci, terzi gibi işlerle uğraşanları doğrudan etkileyecek olan madde, taslağa eklenmedi.

Yurt dışı çıkış harcı 1500 TL olarak taslakta: Yurt dışı çıkış harcıyla ilgili artış oranı 10 kat olarak belirlenerek, 150 TL’den 1500 TL’ye yükseltilmek üzere taslaktaki yerini aldı. Maddenin kritik ayrıntısı ise yurt dışı çıkış harcının her yıl değerleme oranında artırılacak olması. Bu da harcın yıllar içinde katlanarak artacağı anlamını taşıyor.

Engellilere ÖTV istisnası yerine nakit destek verilmesi: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı engellilere uygulanan ÖTV istisnalarının kaldırılarak nakit destekte bulunulması konusunda öneride bulundu. Ancak söz konusu öneri taslağa girmedi. Engellilerle ilgili ÖTV istisnası araçlar için devam edecek olsa da mevcut durumda beş yılda bir yararlanılan bu sürenin 10 yıla çıkarılması öngörülüyor. Madde taslağa bu şekilde geçirildi.

İdari para cezalarına gecikme zammı: Kabahatler Kanunu’nda düzenleme yapılarak İcra ve İflas Kanunu’na göre takip edilen idari para cezalarını kapsayacak şekilde tüm idari para cezalarına gecikme zammı uygulanması talep edildi. Ancak söz konusu madde taslağa eklenmedi.

BAĞ-KUR ve SSK PRİM gün sayısı eşitlenmesi: EYT düzenlemesinin ardından Bağ-Kur’lu küçük esnafın prim gün sayısının, SSK’lı çalışanlarla eşitlenmesine yönelik herhangi bir madde vergi paketinde yer almadı. EYT’den gelen maddi yükü taşımakta zorlanan hükümet, yaklaşık 1 milyon Bağ-Kur’lunun 5 yıl erken emekli olmasının yolunu açacak olan düzenlemeye sıcak bakmıyor.

Paylaşın

Otomotiv Satışlarında Sert Düşüş

Mayıs ayında otomobil ve hafif ticari araç pazarı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,1 azalarak 100.305 adet oldu. Mayıs ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,19 azalarak 80.260 adet olurken, hafif ticari araç pazarı yüzde 17,0 azalarak 20.045 adet oldu.

Haber Merkezi / Öte yandan otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2024 yılının ilk beş aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,0 oranında artarak 471.743 adet oldu. Otomobil satışları, 2024 yılının ilk beş aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10,25 oranında artarak 375.097 adet, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 7,9 azalarak 96.646 adet oldu.

Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD), Otomobil ve Hafif Ticari Araç Pazarı Mayıs 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2024 yılının ilk beş aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,0 oranında artarak 471.743 adet oldu. Otomobil satışları, 2024 yılının ilk beş aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10,25 oranında artarak 375.097 adet, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 7,9 azalarak 96.646 adet oldu.

Mayıs ayında otomobil ve hafif ticari araç pazarı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,1 azalarak 100.305 adet oldu. Mayıs ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,19 azalarak 80.260 adet olurken, hafif ticari araç pazarı yüzde 17,0 azalarak 20.045 adet oldu.

Otomobil ve hafif ticari araç pazarı 10 yıllık Mayıs ayı ortalama satışlara göre yüzde 45,7 arttı. Otomobil pazarı, 10 yıllık Mayıs ayı ortalama satışlara göre yüzde 48,5 artış gösterdi. Hafif ticari araç pazarı, 10 yıllık Mayıs ayı ortalama satışlara göre yüzde 35,6 arttı.

Otomobil pazarı segmentlere göre; Pazarın yüzde 87,8’ini vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerindeki araçlar oluşturdu. C segmenti otomobiller 208.714 adetle yüzde 55,6 pay, B segmenti otomobiller 118.670 adetle yüzde 31,6 pay aldı.

Otomobil pazarı gövde tiplerine göre; Gövde tiplerine göre değerlendirildiğinde ise en çok tercih edilen gövde tipi SUV otomobiller ( yüzde 54,7 pay, 205.208 adet) oldu. SUV otomobilleri, yüzde 26 pay ve 97.554 adet satış ile Sedan, yüzde 17,7 pay ve 66.500 adet satış ile H/B otomobiller takip etti.

Otomobil pazarı motor tipine göre; Benzinli otomobil satışları 247.828 adetle yüzde 66,1 pay, hibrit otomobil satışları 54.065 adetle yüzde 14,4 pay, dizel otomobil satışları 39.351 adetle yüzde 10,5 pay, elektrikli otomobil satışları 31.070 adetle yüzde 8,3 pay ve otogazlı otomobil satışları 2.783 adetle yüzde 0,7 pay aldı.

Elektrikli otomobil pazarı elektrik motor gücüne göre; 160 kW altındaki elektrikli otomobil satışları yüzde 282,6 artarak yüzde 7,4 pay, 160 kW üstü elektrikli otomobil satışları yüzde 4,2 artarak v0,9 pay aldı.

Otomobil pazarı motor hacmine göre; 1600cc altındaki otomobil satışları yüzde 1,2 azalarak yüzde 76,6 pay, 1600-2000cc aralığındaki otomobil satışları yüzde 20,5 azalarak yüzde 0,5 pay, 2000cc üstü otomobil satışları yüzde 2,3 artarak yüzde 0,2 pay aldı.

Otomobil pazarı emisyon seviyelerine göre; 100-120 gr/km arasındaki otomobiller 99.569 adetle yüzde 26,5 pay, 120-140 gr/km arasındaki otomobiller 96.412 adetle yüzde 25,7 pay aldı.

Otomatik şanzımanlı otomobiller; 339.296 adetle yüzde 90,5 pay alırken, manuel şanzımanlı otomobiller 35.801 adetle yüzde 9,5 pay aldı.

Hafif ticari araç pazarı gövde tipine göre; Van gövde tipi yüzde 70,8 pay ve 68.458 adet ile en çok tercih edilen gövde tipi olurken; Kamyonet gövde tipi yüzde 15 pay ve 14.511 adetle 2. sırada yer aldı.

Paylaşın

Tarımsal Girdi Enflasyonu Hız Kesmiyor

Tarımsal girdi enflasyonu nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 1,72, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 14,61, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 52,20 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 39,08 arttı.

Haber Merkezi / Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 143,26 ile veteriner harcamaları, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup ise yüzde 7,73 ile bina bakım masrafları oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) Nisan 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Tarım-GFE nisan ayında bir önceki aya göre yüzde 1,72, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 14,61, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 52,20 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 39,08 arttı.

Ana gruplarda bir önceki aya göre, tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 1,70, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 1,87 arttı. Bir önceki yılın aynı ayına göre tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 49,13, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde yüzde 73,70 arttı.

Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup yüzde 143,26 ile veteriner harcamaları, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup ise yüzde 7,73 ile bina bakım masrafları oldu.

Paylaşın

Yurt Dışı Üretici Enflasyonu Yüzde 65,48

Yurt dışı üretici enflasyonu mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 0,42, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 14,11, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 65,48 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 59,60 arttı.

Haber Merkezi / Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri incelendiğinde, ara mallarında yüzde 58,94, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 71,72, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 67,34, enerjide yüzde 75,80, sermaye mallarında yüzde 70,72 arttı.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri incelendiğinde, ara mallarında yüzde 0,94, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 1,68, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 0,67 ve sermaye mallarında yüzde 0,73 arttı. Enerjide ise yüzde 8,25 azaldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) Mayıs 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; YD-ÜFE mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 0,42, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 14,11, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 65,48 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 59,60 arttı.

Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri incelendiğinde, madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 73,45, imalatta yüzde 65,34 arttı.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri incelendiğinde, ara mallarında yüzde 58,94, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 71,72, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 67,34, enerjide yüzde 75,80, sermaye mallarında yüzde 70,72 arttı.

Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri incelendiğinde, madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 2,85 artış, imalatta yüzde 0,37 arttı.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri incelendiğinde, ara mallarında yüzde 0,94, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 1,68, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 0,67 ve sermaye mallarında yüzde 0,73 arttı. Enerjide ise yüzde 8,25 azaldı.

Paylaşın