Otomotiv Üretimi Yüzde 7 Azaldı

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), Ocak-Kasım 2021 üretim ve ihracat adetleri ile pazar verilerini açıkladı. Buna göre,  otomotiv üretimi Ocak Kasım döneminde yüzde 0,3 bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7 oranında azaldı.

Haber Merkezi / Ocak – Kasım döneminde toplam üretim 1 milyon 144 bin 356 adet, otomobil üretimi ise 706 bin 265 adet düzeyinde olurken, aynı dönemde toplam pazar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3 artarak 706 bin 166 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde otomobil pazarı ise yüzde 2 oranında azaldı ve 518 bin 294 adet olarak gerçekleşti.

Aynı dönemde ticari araç grubunda, üretim yüzde 14 seviyesinde, ağır ticari araç grubunda yüzde 41 oranında, hafif ticari araç grubunda yüzde 11 oranında arttı. Söz konusu dönemde ticari araç pazarı yüzde 18, hafif ticari araç pazarı yüzde 13 ve ağır ticari araç pazarı yüzde 57 arttı.

Ocak – Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 2 oranında artarken, otomobil ihracatı ise yüzde 6 oranında azaldı. Yine bu dönemde, toplam ihracat 834 bin 594 adet, otomobil ihracatı ise 507 bin 399 adet düzeyinde gerçekleşti.

Söz konusu dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı dolar bazında yüzde 16, euro bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 arttı. Bu dönemde toplam otomotiv ihracatı 26,9 milyar dolar olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 1 artarak 8,4 milyar dolar seviyesinde oldu. Euro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 3 azalarak 7 milyar euro seviyesinde gerçekleşti.

Paylaşın

S&P Türkiye’nin Kredi Notu Görünümünü Negatife Çevirdi

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P) Türkiye’nin döviz cinsinden kredi notunu “B+” ve yerel para birimi cinsinden kredi notunu “BB-” olarak teyit etti. S&P, Türkiye’nin kredi notu görünümünü ise “durağan”dan “negatif”e çevirdi.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Kuruluş, Türkiye’nin kredi notu görünümünün düşürülmesine ülkedeki yüksek enflasyonu ve kurlardaki oynaklığı gerekçe gösterdi.

Açıklamada, “Negatif görünüm, kurdaki oynaklık, yüksek enflasyon ve karışık siyasi sinyaller nedeniyle Türkiye’nin dışa borçlu ekonomisinin gelecek 12 ayda karşı karşıya kalacağı risklerin artacağı öngörümüzü yansıtıyor” ifadeleri kullanıldı.

ABD merkezli derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings de geçen hafta Türkiye’nin daha önce “durağan” olarak değerlendirdiği kredi notunun görünümünü düşürerek, “negatif” olarak sınıflandırmıştı.

Yüzde 46 değer kaybı

Türk Lirası, Amerikan Dolar’ı karşısında bu yıl yüzde 46 dolayında değer kaybetti. Döviz kurlarındaki hızlı yükseliş, ithalata bağımlılık nedeniyle ülkede enflasyonun artmasına neden oluyor. TÜİK’in verilerine göre, Türkiye’de enflasyon oranı yüzde 21,3. Ancak, bağımsız ekonomistler enflasyon oranının daha yüksek olduğu tahmininde bulunuyor.

Türkiye’de yüksek enflasyona karşın Merkez Bankası faizleri düşük tutma yönünde bir para politikası izliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan birçok kez “faizin sebep, enflasyonun netice” olduğunu söylemiş ve faizlerin düşük tutulmaya devam edileceği mesajı vermişti. Erdoğan’ın söz konusu açıklamaları sonrası, kurlarda yükseliş yönünde bir hareketlilik gözlenmişti.

Paylaşın

Türkiye’de Çiftçi Sayısı Son 10 Yılda Yüzde 53 Azaldı

Resmi verilere göre kayıtlı çiftçi sayısı son 5 yılda yüzde 26; son 10 yılda ise yüzde 53 azaldı. Tarım alanları ise son 10 yılda yüzde 5; son 19 yılda ise yüzde 12 geriledi. İklim değişikliği ve artan dünya nüfusu ile birlikte gıdanın öneminin arttığı bir dönemde bu durum Türkiye’de gıda güvenliği tartışmasına yol açıyor.

Türkiye’de tüketici enflasyonu yüzde 20’yi aşarken Kasım 2021’de tarımda üretici enflasyonu ise yüzde 23’ü geçti. Kasım 2021’de Türk lirasının dolar ve Euro başta olmak üzere yabancı para birimleri karşısında ciddi değer kaybı yaşamasıyla çiftçi için kritik öneme sahip gübre ve ilaç fiyatlarına da zam geldi.

Emeklerinin karşılığını alamadığı gerekçesiyle çiftçilerin ürettikleri ürünleri çöpe döktüğü haberleri son yıllarda sık duyulmaya başladı. Temel gıdalarda üretici fiyatı ile market fiyatları arasında yüzde 200’ü aşan farklar da dikkat çekiyor. Hükümet bu duruma müdahale etmek için “erken uyarı sistemi” adı altında izleme uygulaması başlattı ancak Türkiye Ziraat Odaları Birliği verileri ciddi fiyat farkının devam ettiğini gösteriyor.

TÜİK’e göre tarımda istihdam edilenlerin sayısı 2002’de 7 milyon 458 bin kişiyken bu sayı Eylül 2011’de 6 milyon 745 bine geriledi. Bu sayı Eylül 2021’de ise 4 milyon 974 bine düştü. Buna göre tarımda istihdam edilenlerin sayısı son 19 yılda yüzde 33; son 10 yılda ise yüzde 26 geriledi. 2011’de istihdamdakilerin yüzde 26,2’si tarımda çalışırken bu oran 2021’de yüzde 17’ye kadar geriledi.

Tarım alanları son 19 yılda yüzde 12 azaldı

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıkladığı tarım alanları da azalmaya devam ediyor. Buna göre tarım alanları ise son 10 yılda yüzde 5; son 19 yılda ise yüzde 12 azaldı. 2001 yılında tarım alanları 26 milyon 350 bin hektar iken 2010 yılında bu miktar 24 milyon 395 bin hektara geriledi. 2020 yılında ise Türkiye’de tarım alanı 23 milyon 136 bin hektar oldu.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Piyasalara Üçüncü Müdahale

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bugün yaptığı açıklama ile bir kez daha “doğrudan döviz müdahalesinde bulunulduğunu” duyurdu. Bu geçen haftaki müdahalelerin ardından üçüncü müdahale.

Haber Merkezi / TCMB’den yapılan açıklamada, “Döviz kurlarında görülen sağlıksız fiyat oluşumları nedeniyle piyasaya satım yönünde doğrudan müdahale edilmektedir” ifadesine yer verildi.

Dolar/TL kuru bugün Merkez Bankası’nın piyasa katılımcılarının beklentilerini derlediği anketinde enflasyon beklentilerindeki yükselişin sürdüğünün görülmesi üzerine tırmanışa geçti.

Hafta boyunca tarihi zirvesinin altında seyreden dolar/TL, haftanın son işlem gününde 13.95’in üzerini gördü. Euro ise rekorunu 15,75 seviyesine taşıdı. Müdahalenin ardından dolar 13.82’ye, euro 15.58’e geriledi.

TCMB 1 Aralık’ta dolar/TL kurunun 13’95’i görmesi üzerine kurlara 2014 yılından bu yana ilk kez doğrudan müdahalede bulunmuştu.

Daha sonra 3 Aralık’ta bir doğrudan müdahale daha gelmişti. Ancak enflasyondaki yükseliş trendi ve gevşek para politikasının devam edeceği beklentisiyle kurlardaki yükseliş sürüyor.

Paylaşın

İnşaat Maliyetleri Yüzde 41.93 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ‘Ekim 2021 İnşaat Maliyet Endeksi’ verilerini açıkladı. Buna göre, inşaat maliyetleri Ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 4.75, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 41.93 arttı.

Haber Merkezi / Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 6,15, işçilik endeksi yüzde 1,06 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 50,47, işçilik endeksi yüzde 22,62 arttı.

Bina inşaatı maliyet endeksi, bir önceki aya göre yüzde 4,37, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 42,13 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 5,69, işçilik endeksi yüzde 0,98 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 50,98, işçilik endeksi yüzde 22,64 arttı.

Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi, bir önceki aya göre yüzde 6,04, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 41,24 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 7,69, işçilik endeksi yüzde 1,34 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 48,78, işçilik endeksi yüzde 22,52 arttı.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Genç İşsizlik Yüzde 20

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,8 puan azalarak yüzde 20,1, istihdam oranı 0,3 puanlık artışla yüzde 33,4 oldu. Bu yaş grubunda işgücüne katılma oranı ise bir önceki aya göre 0,1 puan azalarak yüzde 41,8 seviyesinde gerçekleşti.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ‘Ekim 2021 İşgücü İstatistikleri’ni açıkladı. Buna göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2021 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre 75 bin kişi azalarak 3 milyon 717 bin kişi oldu.

TÜİK’in açıkladığı verilere göre işsizlik oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 11,2 seviyesinde gerçekleşti. İstihdam edilenlerin sayısı 2021 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre 180 bin kişi artarak 29 milyon 581 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık artış ile yüzde 46,2 oldu.

TÜİK’in açıkladığı ‘Ekim 2021 İşgücü İstatistikleri’ veriler şöyle;

Hanehalkı İşgücü Araştırması’nda 2021 Ocak ayından itibaren, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ile eş zamanlı olarak; Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 19. Çalışma İstatistikçileri Konferansı (ICLS) kararlarına ve ilgili AB tüzüğüne uyum sağlamak amacıyla yeni düzenlemelere geçilmiştir.

19. ICLS ile birlikte işgücü piyasasındaki gelişmeleri daha iyi takip edebilmek amacıyla, istihdam ve işsizliğe ek olarak tamamlayıcı göstergeler tanımlanmıştır. AB İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından yayımlanmakta olan bu tamamlayıcı göstergelere bültende yer verilmeye başlanmıştır.

Üçer aylık hareketli ortalamalar olarak aylık yayımlanan işgücü istatistikleri, 2021 yılından itibaren bağımsız aylık tahminler olarak yayımlanmaya başlanmıştır. Yeni düzenlemelere ilişkin ayrıntılı bilgiye metaveriden ulaşılabilir.

Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 11,2 seviyesinde gerçekleşti

Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2021 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre 75 bin kişi azalarak 3 milyon 717 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 11,2 seviyesinde gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı yüzde 46,2 oldu

İstihdam edilenlerin sayısı 2021 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre 180 bin kişi artarak 29 milyon 581 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık artış ile yüzde 46,2 oldu.

Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı yüzde 52,0 olarak gerçekleşti

İşgücü 2021 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre 104 bin kişi artarak 33 milyon 297 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,1 puanlık artış ile yüzde 52,0 olarak gerçekleşti.

Genç nüfusta mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 20,1, istihdam oranı yüzde 33,4 oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,8 puan azalarak yüzde 20,1, istihdam oranı 0,3 puanlık artışla yüzde 33,4 oldu. Bu yaş grubunda işgücüne katılma oranı ise bir önceki aya göre 0,1 puan azalarak yüzde 41,8 seviyesinde gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdamın yüzde 55,4’ü hizmet sektöründe yer aldı

Ekim ayında istihdam edilenlerin sayısı bir önceki aya göre tarım sektöründe 33 bin kişi, hizmet sektöründe 211 bin kişi artarken sanayi sektöründe 58 bin kişi, inşaat sektöründe 4 bin kişi azaldı. İstihdam edilenlerin yüzde 17,0’ı tarım, yüzde 21,5’i sanayi, yüzde 6,1’i inşaat, yüzde 55,4’ü ise hizmet sektöründe yer aldı.

Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı yüzde 22,8 oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2021 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre 1 puan artarak yüzde 22,8 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 15,6 iken, potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 18,7 olarak gerçekleşti.

İşsizlik oranı yüzde 10,7, istihdam oranı yüzde 47,2 oldu

İşsizlik oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 2,1 puan azalarak yüzde 10,7 oldu. İşsiz sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre 384 bin kişi azalarak 3 milyon 623 bin kişi olarak gerçekleşti.

İstihdam oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 3,6 puan artarak yüzde 47,2 oldu. İstihdam edilenlerin sayısı 2 milyon 802 bin kişi artarak 30 milyon 217 bin kişi oldu.

İşgücüne katılma oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 3,0 puan artarak yüzde 52,9 oldu. İşgücüne katılan sayısı 2 milyon 418 bin kişi artarak 33 milyon 840 bin kişi olarak gerçekleşti.

Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 18,1 oldu

Ekim ayında sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların toplam çalışanlar içindeki payını gösteren kayıt dışı çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı ayına göre 2,3 puan azalarak yüzde 29,5 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 2,6 puan azalarak yüzde 18,1 oldu.

Paylaşın

Fitch Ratings, Küresel Büyüme Tahminini Aşağı Çekti

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, 2021 yılı büyüme tahminini yüzde 6’dan yüzde 5,7’ye çektiği Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda, küresel ekonominin 2022 yılı büyüme beklentisini de yüzde 4,4’ten yüzde 4,2’ye düşürdü.

Yüksek enflasyonun dünya çapında hissedilmesi ve uzun sürmesi küresel büyümedeki tahminleri değiştirdi. Bu durum küresel para politikalarının normalleşmesinin başlangıcı konusunda tahmin yapanları ve merkez bankalarını yanılttı ve söz konusu normalleşme tahminlerinin daha ileri bir tarihe atılmasına neden oldu.

Raporda, sanayi üretiminde son dönemde yaşanan tedarik zinciri aksamaları nedeniyle ABD, Almanya ve Japonya gibi ekonomilerin bu yıla ilişkin büyüme tahminlerinin düşürüldüğü kaydedildi.

Raporda, aşağı yönlü revizyona rağmen küresel ekonominin 2021 yılı büyüme beklentisinin 1973’ten bu yana en hızlı büyüme oranına işaret ettiği belirtilerek, küresel ekonomisinin “stagflasyondan” çok uzakta olduğu ifade edildi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, 2021 yılı büyüme tahminini yüzde 6’dan yüzde 5,7’ye çektiği Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda, küresel ekonominin 2022 yılı büyüme beklentisini de yüzde 4,4’ten yüzde 4,2’ye düşürdü.

Raporda ayrıca, para politikalarındaki tepkinin beklenenden daha yavaş olduğu ve önümüzdeki aylarda daha fazla gevşeme duyuruları beklerken, şimdi Çin’in büyümesinin 2022’de %5’in altına düşeceği tahmini paylaşıldı.

Raporda ABD Merkez Bankası’nın (FED) Eylül 2022’de ve İngiltere Merkez Bankası’nın (BOE) Aralık 2021’de faiz oranlarını arttırması beklentisi de yer aldı ve her ikisinin de beklentilerden çok daha erken olduğu bilgisi paylaşıldı.

Yüksek enflasyonun politika gerilimlerini arttırdığına işaret edilen raporda, yeni COVID-19’un varyantlarının, büyüme için aşağı yönlü risk oluşturduğu, arzı olumsuz yönde etkileyerek daha fazla fiyat artışına neden olabileceğive merkez bankalarının normalleşmeyi geciktirmesi durumunda risk anlamına gelebileceği vurgulandı.

ABD dolarının daha da güçlenmesinin beklendiğine dikkat çekilen raporda, daha güçlü bir dolar ve Çin’in büyümesinindeki zayıflamanın 2022’de emtia fiyatları üzerinde baskı oluşturabileceği, gelişen piyasa ekonomileri üzerindeki baskıyı artırabileceği ifade edildi.

Paylaşın

Türkiye’de En Zengin Yüzde 10, Tüm Gelirin Yüzde 54’ünü Alıyor

Dünya Eşitsizlik Raporu’na göre, son 25 yılda ulusal serveti iki katına çıkan Türkiye’de servetin dağılımdaki eşitsizliğin derinleştiğini söylüyor. Bugün, en yoksul yüzde 50, ortadaki yüzde 40 ve en üstteki yüzde 10 sırasıyla toplam milli servetin yüzde 4’ünü, yüzde 29’unu ve yüzde 67’sini elinde tutuyor. En yoksul yüzde 50’nin ortalama olarak elinde bulundurduğu servet 8910 TL’den az.

Ekonomist Thomas Piketty’nin kurduğu Paris merkezli Inequality Lab tarafından paylaşılan Dünya Eşitsizlik Raporu’nun 2021 sonuçları açıklandı.

Buna göre en tepedeki yüzde 1, 1990’ların ortasından bu yana biriken tüm ek servetin yüzde 38’ini; en alttaki yüzde 50 ise bu birikimin sadece yüzde 2’sini aldı. Bugün küresel eşitsizlik, batı emperyalizminin zirvede olduğu dönemle aynı seviyede.

Rapor, küresel milyarder sayısının 2021’de rekor kırdığını söylerken milyarderlerin toplam serveti bir yıl öncesine göre yüzde 75 arttı. Raporda Avrupa en eşit bölge, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ise eşitsizliğin en derin olduğu bölge olarak yer alıyor.

BBC Türkçe’nin haberine göre, rapordan öne çıkan başlıklar şöyle:

Türkiye’de durum ne?

Rapora göre Türkiye’de gelir eşitsizliği son 15 yılda artmaya devam etti ve son üç yıldaki ekonomik yavaşlama tüm nüfus gruplarının gelirlerini azalttı.

Türkiye’de bir yetişkinin yıllık ortalama kazancı 85 bin TL. Buna karşılık en yoksul yüzde 50’nin ortalama geliri yıllık 20 bin 260 TL iken en zengin yüzde 10 bunun 23 katı kadar yani 463 bin 20 TL kazanıyor. En zengin yüzde 10, tüm gelirin yüzde 54,5’ini alırken, en yoksul yüzde 50’nin payı sadece yüzde 12.

Rapor, son 25 yılda ulusal serveti iki katına çıkan Türkiye’de servetin dağılımdaki eşitsizliğin derinleştiğini söylüyor.

Bugün, en yoksul yüzde 50, ortadaki yüzde 40 ve en üstteki yüzde 10 sırasıyla toplam milli servetin yüzde 4’ünü, yüzde 29’unu ve yüzde 67’sini elinde tutuyor.

En yoksul yüzde 50’nin ortalama olarak elinde bulundurduğu servet 8910 TL’den az.

Cinsiyetler arası eşitsizlik

Cinsiyetler arası eşitsizlikte ise iyileşme var ancak eşitlikten epey uzak. Türkiye’de kadınlar milli gelirin yüzde 23,3’ünü kazanıyor. Orta Doğu ve Afrika bölgesi için bu ortalama yüzde 15.

Karbon salımı

Türkiye’de kişi başı karbon salımının ortalama 6 ton karbondioksit eşdeğeri (CO2e/kişi) olduğunu söyleyen rapora göre, en alttaki yüzde 50’nin salımı 3,1 tondan daha az. Buna karşın en üstteki yüzde 10’ın salım miktarı 22.6 CO2e ile bunun yedi katından daha fazla.

Dünyada durum nasıl?

En eşit bölge olan Avrupa’da ise en zengin yüzde 10 gelirin yüzde 36’sını alıyor. Orta Doğu ve Afrika için bu oran yüzde 58.

Rapora göre bir yetişkinin yıllık ortalama kazancı 23 bin 380 dolar; varlığı ise 102 bin 600 dolar seviyesinde.

Ancak bu ortalamalar ülkeler arasındaki uçurumu gizliyor, zira dünyanın en zengin yüzde 10’u küresel toplam gelirin yüzde 52’sini kazanıyorken, en yoksul yüzde 50 bu gelirin sadece yüzde 8’ini kazanıyor.

En zengin yüzde 10 ortalama 122 bin 100 dolar alırken, en yoksul yüzde 50 ortalama 3920 dolar kazanıyor.

Ekolojik eşitsizlik ve cinsiyet eşitsizliği

Toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinde iyileşmenin yavaş olduğunu belirten rapor, küresel gelir ve servet eşitsizliklerinin ekolojik eşitsizliklerle ve ülkelerin iklim değişikliğine yaptıkları katkıyla yakın bağına dikkat çekiyor. Ülkeler arasında ve ülkelerin içinde en tepedeki yüzde 10 en fazla salımı yapmaya devam ediyor.

Uluslar zenginleşti, hükümetler fakirleşti

Hükümetlerin net serveti ile özel ve kamu sektörünün net serveti arasındaki boşluğa dikkat çeken rapor, ulusların zenginleşirken hükümetlerin fakirleştiğini belirtiyor.

Rapor, zengin ülkelerde kamu kurumlarının elindeki servetin payının sıfıra yakın veya negatif olduğunu altını çiziyor. Yani bu ülkelerde servetin tamamı özel aktörler tarafından kontrol ediliyor.

Rapora göre bu eğilim, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) yüzde 10-20’sini özel sektörden borç alan hükümetler için Covid-19 kriziyle kötüleşti.

Raporun baş yazarı Lucas Chancel, “Covid-19 krizi, çok zenginler ile nüfusun geri kalanı arasındaki eşitsizlikleri derinleştirdi. Ancak zengin ülkelerde hükümet müdahalesi yoksullukta büyük bir artışı engelledi, yoksul ülkelerde durum böyle değildi. Bu, yoksullukla mücadelede sosyal devletlerin önemini gösteriyor” diyor.

Hükümetlerin servetlerindeki düşüş, eşitsizlikle ve iklim değişikliği gibi temel zorluklarla mücadele kapasitelerini sınırlıyor.

Özel servetteki artış da ülkeler içinde ve dünya düzeyinde eşitsiz oldu. Küresel milyonerler son birkaç yılda küresel servet artışının orantısız bir payını ele geçirdiler.

“Servet yeniden dağıtılmalı”

Ekonomistler, eşitsizliği gidermeye yardımcı olmak için servetin yeniden dağıtılması gerektiğini söylüyor. Servet vergisini öneren ekonomistler vergi kaçakçılığına karşı daha sert önlemler alınması için çağrıda bulunuyor.

Raporda, “Dengesiz servet birikimi göz önüne alındığında, mütevazı ve kademeli vergiler hükümetler için önemli bir gelir kaynağı olabilir” deniyor.

Paylaşın

Kasım Ayında En Çok Altın Kazandırdı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “Kasım 2021 Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getiri Oranları” verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre, en yüksek aylık reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 9,10, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 15,93 oranlarıyla külçe altında gerçekleşti. 

Haber Merkezi / Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından BIST 100 endeksi yüzde 6,69, Amerikan doları yüzde 6,08 ve euro yüzde 4,28 oranlarında yatırımcısına kazandırırken; mevduat faizi (brüt) yüzde 8,07 ve Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 8,53 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde ise BIST 100 endeksi yüzde 13,37, Amerikan doları yüzde 12,72 ve Euro yüzde 10,81 oranlarında yatırımcısına kazandırırken; mevduat faizi (brüt) yüzde 2,32 ve DİBS yüzde 2,80 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

Külçe altın, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 9,72, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 20,17 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken; DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 13,57, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 5,33 oranında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.

Altı aylık değerlendirmeye göre Amerikan doları; TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 13,43 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlarken; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 0,78 oranında yatırımcısına kaybettirmiştir. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 17,12, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 5,26 oranında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.

Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde Amerikan doları; TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 10,35 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiriyi sağlayan yatırım aracı olurken; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 13,43 oranında yatırımcısına kaybettirdi.

Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından BIST 100 endeksi yüzde 13,88, külçe altın yüzde 15,22, Euro yüzde 16,56, mevduat faizi (brüt) yüzde 27,60 ve DİBS yüzde 32,29 oranlarında yatırımcısına kaybettirmiştir. TÜFE ile indirgendiğinde ise BIST 100 endeksi yüzde 9,77, külçe altın yüzde 8,06 ve Euro yüzde 6,36 oranlarında yatırımcısına kazandırırken; mevduat faizi (brüt) yüzde 7,72 ve DİBS yüzde 13,70 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

Paylaşın

Türkiye, Enflasyonda Dünyada 11’inci Avrupa’da 1’inci Sırada

Türkiye dünyadaki en yüksek 11’inci enflasyona sahip ülke oldu. Her ülkenin son açıkladığı veriler karşılaştırıldığında dünyadaki en yüksek enflasyonu yüzde 1575 ile Venezuela yaşıyor. Onu yüzde 366 ile Sudan takip ederken üçüncü sıradaki Lübnan’da enflasyon yüzde 174 oranında.

Türkiye’de tüketici fiyatları kasım ayında yüzde 3,51 yükseldi. Böylece resmi verilere göre yıllık enflasyon yüzde 21,31’e yükselmiş oldu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon sepetini baz alarak ayrı bir hesaplama yapan Enflasyon Araştırma Grubu ENAGrup ise kasım ayındaki yıllık enflasyonun yüzde 58,65 olduğunu savundu.

Türkiye, Avrupa’da birinci sırada

Resmi rakamlar baz alındığında Türkiye dünyadaki en yüksek 11’inci enflasyona sahip ülke oldu. Her ülkenin son açıkladığı veriler karşılaştırıldığında dünyadaki en yüksek enflasyonu yüzde 1575 ile Venezuela yaşıyor. Onu yüzde 366 ile Sudan takip ederken üçüncü sıradaki Lübnan’da enflasyon yüzde 174 oranında.

Suriye’de tüketici fiyatlarındaki artış yüzde 139 düzeyinde. Bu oran Surinam’da yüzde 69,5; Zimbabve’de yüzde 58,4; Arjantin’de yüzde 52,1; İran’da yüzde 39,2; Etiyopya’da yüzde 34,2 ve Angola’da yüzde 26,87 seviyesinde.

ENAGrup verisinde göre ise Türkiye Surinam’ın ardından altıncı sıraya yerleşiyor. Avrupa ülkeleri arasında ise Türkiye açık ara önde bulunuyor. Onu yüzde 10,9 ile Ukrayna; yüzde 10,5 ile Belarus takip ediyor. Avrupa genelinde en düşük enflasyon yüzde 0,9 ile Lihtenştayn’da yaşanıyor.

En düşük enflasyon Ruanda’da

Enflasyonun yüksek olması kadar çok düşük olması da ekonomi açısından istenmeyen bir durum. Makul düzeyde bir enflasyon sağlıklı büyümenin göstergesi olarak kabul ediliyor.

Dünya genelinde en düşük enflasyon yüzde -3,3 ile Ruanda’da yaşanıyor. İkinci sırada yüzde -2,46 ile Komoros bulunurken onun ardından yüzde -1 ile Cayman adaları geliyor. Çad ve Bahreyn’de enflasyon yüzde -0,9 iken Maldivler’de bu oran yüzde -0,2 düzeyinde.

Pozitif enflasyonun en düşük görüldüğü ülke ise yüzde 0,1 ile Japonya. Bolivya’da enflasyon yüzde 0,49; Yeni Kaledonya’da yüzde 0,63 ve Suudi Arabistan’da yüzde 0,8 oranında.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın