Tarımda Üretici Enflasyonu Yüzde 68’i Aşarak Rekor Tazeledi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Şubat 2022 Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre, Tarım-ÜFE Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 13,74, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 30,61, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 68,49 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 30,88 artış gerçekleşti.

Haber Merkezi / Sektörlerde bir önceki aya göre değişime bakıldığında, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 7,4, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 13,49 ve ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 26,22 artış kaydedildi. Ana gruplarda aylık bazda değişim ise canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 4,67, çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 11,72, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 19,95 artış olarak kayıtlara geçti.

Aylık Tarım-ÜFE’ye göre 7 alt grup daha düşük, 4 alt grup daha yüksek değişim gösterdi. Bir önceki aya göre artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 0,77 ile yağlı meyveler ve yüzde 3,36 ile koyun ve keçi, canlı, bunların işlenmemiş süt ve yapağıları olarak belirlendi.

Bu artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 26,81 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular ve yüzde 20,97 ile lifli bitkiler oldu. Bir önceki aya göre azalış gösteren tek alt grup ise yüzde 5,54 ile diğer çiftlik hayvanları ve hayvansal ürünler olarak kaydedildi.

Yıllık Tarım-ÜFE’ye göre 8 alt grup daha düşük, 3 alt grup daha yüksek değişim gösterdi. Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 20,86 ile turunçgiller ve yüzde 26,19 ile koyun ve keçi, canlı, bunların işlenmemiş süt ve yapağıları oldu.

Buna karşılık, yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 196,22 ile lifli bitkiler, yüzde 112,15 ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular ve yüzde 92 ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller ve yağlı tohumlar olarak tespit edildi. Endekste kapsanan 86 maddeden 7’sinin ortalama fiyatında azalış olurken 4’ünün ortalama fiyatında değişim olmadı, 75’inin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

Paylaşın

Konut Satışları Yüzde 20 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Şubat 2022 Konut Satış İstatistiklerini açıkladı. Açıklanan verilere göre,  Türkiye genelinde konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 20,1 artarak 97 bin 587 oldu.

Haber Merkezi / Konut satışlarında İstanbul 18 bin 752 konut satışı ve yüzde 19,2 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 464 konut satışı ve yüzde 8,7 pay ile Ankara, 5 bin 575 konut satışı ve yüzde 5,7 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 23 konut ile Ardahan, 40 konut ile Hakkari ve 47 konut ile Bayburt oldu.

Konut satışları Ocak-Şubat döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 22,5 artışla 185 bin 893 olarak gerçekleşti.

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 35,6 artış göstererek 19 bin 888 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 20,4 olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 49,9 artışla 38 bin 71 oldu.

Türkiye genelinde diğer konut satışları şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, yüzde 16,7 artarak 77 bin 699 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 79,6 olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16,9 artışla 147 bin 822 oldu.

İlk el konut satış sayısı 28 bin 897 olarak gerçekleşti

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16,8 artarak 28 bin 897 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 29,6 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,3 artışla 56 bin 100 olarak gerçekleşti.

Türkiye genelinde ikinci el konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21,6 artış göstererek 68 bin 690 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 70,4 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Şubat döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23,8 artışla 129 bin 793 olarak gerçekleşti.

Yabancılara Şubat ayında 4 bin 591 konut satışı gerçekleşti

Yabancılara yapılan konut satışları Şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 54,9 artarak 4 bin 591 oldu. Şubat ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 4,7 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 958 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul’u sırasıyla bin 99 konut satışı ile Antalya, 288 konut satışı ile Ankara izledi.

Şubat ayında İran vatandaşları Türkiye’den 711 konut satın aldı. İran vatandaşlarını sırasıyla 633 konut ile Irak, 509 konut ile Rusya Federasyonu vatandaşları izledi.

Paylaşın

Merkez Bankası Faiz Artırır Mı?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz kararını Perşembe günü düzenlenecek Para Politikası Kurulu’nun (PPK) ardından açıklayacak. TCMB’nin faizleri düşürmeye başladığı Eylül ayında politika faizi yüzde 19 seviyesindeydi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle halihazırda yüksek olan enflasyonun daha da artmasının beklenmesi, Merkez Bankası’nın faizi yükseltip yükseltmeyeceği sorusunun ortaya çıkmasına yol açıyor.

Ancak piyasa beklentisi TCMB’nin değişikliğe gitmeyerek politika faizini yüzde 14’te tutması yönünde.

Reuters haber ajansının anketine katılan ekonomistler oy birliği ile TCMB’nin faiz politikasında bir değişiklik olmayacağını öngördü.

Bloomberg HT’nin yaptığı ankete göre de piyasa katılımcıları Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 14 seviyesinde sabit tutmasını bekliyor.

Bloomberg HT Araştırma Birimi’nin 21 kurumun katılımıyla gerçekleştirdiği faiz anketinde 11 kurumun medyan beklentisi faizin yıl sonuna kadar değiştirilmeyerek yüzde 14 seviyesinde tutulması.

Artan buğday ve enerji fiyatları

Şubat ayında TÜİK verilerine göre enflasyon yıllık olarak 54,44’e yükseldi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali yüzünden yükselen gıda fiyatları ve enerji maliyetlerinin, enflasyonu daha da artırması bekleniyor.

TCMB, geçen yıl enflasyondaki yükselişe rağmen politika faizinde toplam 500 baz paun indirime gitmişti.

Faiz politikasının enflasyona rağmen düşük tutulması yüzünden Türk Lirası dolara karşı geçen yıl yüzde 44 değer kaybetti.

Reuters’a göre ekonomistler TL’deki değer kaybı ve enerji fiyatlarındaki yükseliş yüzünden enflasyonun yüzde 70’e kadar çıkmasını bekliyor.

TCMB’nin faizleri düşürmeye başladığı Eylül ayında politika faizi yüzde 19 seviyesindeydi.

Dünyanın en büyük tahıl ihracatçısı olan Rusya’dan buğday ihtiyacının yüzde 78’ini karşılayan Türkiye, gıda fiyatlarının küresel olarak yükselmesi karşısında daha da savunmasız kalabilir.

Yaz ayında artması beklenen turizm gelirinin beklendiği gibi gerçekleşmemesi ise cari açığın daha da artmasına yol açabilir.

Goldman Sachs piyasa notunda TL’deki baskının devam edeceğini, buna cevabın ise döviz müdahaleleri ile gerçekleşeceğini öngördü.

Paylaşın

Otomobil Satışları Yüzde 17 Azaldı

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) ocak-şubat dönemine ilişkin verileri açıkladı. Buna göre, Ocak-Şubat döneminde toplam üretim yüzde 12, otomobil üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20 oranında azaldı.

Haber Merkezi / Bu dönemde, toplam üretim 196 bin 194 adet, otomobil üretimi ise 109 bin 322 adet düzeyinde gerçekleşti. Toplam pazar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 azalarak 91 bin 839 adet düzeyinde gerçekleşirken, bu dönemde otomobil pazarı ise yüzde 17 oranında azaldı ve 66 bin 661 adet oldu.

Ticari araç grubunda üretim yüzde 2 seviyesinde artarken, ağır ticari araç grubunda yüzde 4 oranında, hafif ticari araç grubunda yüzde 2 oranında arttı. Geçen yılın aynı dönemine göre ticari araç pazarı yüzde 5, hafif ticari araç pazarı yüzde 5 ve ağır ticari araç pazarı yüzde 8 azaldı.

Bu dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 11 oranında, otomobil ihracatı ise yüzde 13 oranında azalırken, toplam ihracat 146 bin 627 adet, otomobil ihracatı ise 85 bin 682 adet düzeyinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı dolar bazında yüzde 0,7 azalırken, Euro bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6 arttı. Bu dönemde toplam otomotiv ihracatı 4,8 milyar dolar olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 14 azalarak 1,4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Euro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 7 azalarak 1,3 milyar euro seviyesinde gerçekleşti.

2022 Ocak-Şubat ayı ‘üretim, ihracat, pazar’ verileri

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12 oranında azalarak toplam 196 bin 194 adet taşıt aracı üretildi.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde traktör üretimi ile birlikte toplam üretim 204 bin 72 adet olarak gerçekleşti.

2021 yılına göre, yük ve yolcu taşıyan ticari araçlar üretimi, 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde yüzde 2 seviyesinde artarken, ürün grubu bazında üretim:

  • Otobüste yüzde 14
  • Minibüste yüzde 4
  • Midibüste yüzde 54
  • Kamyonette yüzde 1
  • Kamyonda yüzde 1 oranında arttı.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde otomobil üretimi, 2021 yılına göre yüzde 20 oranında azalarak 109 bin 322 adet düzeyinde gerçekleşti.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde traktör üretimi yüzde 15 oranında azalarak 7 bin 908 adet oldu.

Ocak-Şubat döneminde kapasite kullanım oranları, hafif araçlarda (otomobil + hafif ticari araçlar) yüzde 61, kamyon grubunda yüzde 66, otobüs-midibüs grubunda yüzde 20 ve traktörde yüzde 63 olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat döneminde Otomotiv Sanayiinin toplam kapasite kullanım oranı yüzde 61 oldu.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde toplam satışlar 2021 yılı aynı dönemine göre yüzde 14 azalarak 91 bin 839 adet seviyesinde gerçekleşti.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde otomobil satışları, 2021 yılı aynı dönemine göre yüzde 17 oranında azaldı ve 66 bin 661 adet oldu.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde otomobil pazarında ithalatın payı yüzde 63 olarak gerçekleşti.

  • 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine göre toplam otomobil satışları yüzde 17, ithal otomobil satışları yüzde 15 ve yerli otomobil satışları yüzde 19 oranlarında azaldı.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde hafif ticari araç (minibüs + kamyonet) pazarında ithalatın payı yüzde 36 olarak gerçekleşti.

  • 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde geçen yılın aynı dönemine göre toplam hafif ticari araç satışları yüzde 5, yerli hafif ticari araç yüzde 7 artarken, ithal hafif ticari araç satışları yüzde 21 oranında azaldı.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde; bir önceki yılın aynı dönemine göre ağır ticari araç pazarı yüzde 8 azalarak 4 bin 56 adet, kamyon pazarı yüzde 7 oranında azalarak 3 bin 708 adet, otobüs pazarı yüzde 40 oranında azalarak 134 adet düzeyinde ve midibüs pazarı yüzde 20 oranında artarak 214 adet düzeyinde gerçekleşti.

Son 10 yıllık ortalamalara göre 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde, toplam pazar yüzde 12, otomobil pazarı yüzde 14, hafif ticari araç pazarı yüzde 10 ve ağır ticari araç pazarı yüzde 4 oranında arttı.

2022 yılı Ocak-Şubat döneminde 85 bin 682 adedi otomobil olmak üzere, toplam üretimin yüzde 75’ini oluşturan 146 bin 627 adet taşıt ihraç edildi. 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde gerçekleşen taşıt aracı ihracatı, 2021 yılı aynı dönemine göre yüzde 11 azaldı.

Bu dönemde otomobil ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13, ticari araç ihracatı ise yüzde 9 oranında azaldı. Traktör ihracatı ise 2021 yılına göre yüzde 35 artarak 3 bin 112 adet olarak gerçekleşti.

Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) verilerine göre, 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde toplam otomotiv ihracatı, 2021 yılına göre yüzde 0,7 oranında azaldı ve 4,8 milyar dolar oldu. Euro bazında ise yüzde 6 artarak 1,3 milyar euro olarak gerçekleşti.

Bu dönemde, dolar bazında ana sanayi ihracatı yüzde 7 oranında azalırken, yan sanayi ihracatı da yüzde 10 oranında arttı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, toplam otomotiv sanayi ihracatı, 2022 yılı Ocak-Şubat döneminde yüzde 13 pay ile ihracat sıralamasında ilk sırada yer aldı.

Paylaşın

Devletten Yardım Alanların Sayısı 11 Milyonu Aştı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre, devletten yardım alanların sayısı bir yılda 4 buçuk milyon kişiden 11 milyon kişiye ulaştı. Hanelere yapılan ortalama yardımın tutarı ise 2020 yılı için 572 lira olurken bu ücret 2021’de 552 liraya düştü.

Sözcü’den Deniz Ayhan’ın haberine göre, bakanlık 2020 yılında devlet yardımına muhtaç olan ve 1 milyon 154 bin hanede yaşayan 4 milyon 415 bin kişiye yardımda bulundu. Gıda ve giyim başta olmak üzere temel ihtiyaçları karşılanan hane sayısı bir yıl sonra ikiye katlanarak 2 milyon 830 bine yükseldi.

Devlet yardımı alan yoksul hanelerde yaşayanların sayısı da 11 milyon 370 bin kişi olarak hesaplandı. Sosyal yardımlar için bütçeden 2020 yılında 69 milyar lira çıkarken, bu rakam 2021’de yaşanan yoksul patlaması nedeniyle 97.8 milyar liraya yükseldi. Hanelere yapılan ortalama yardımın tutarı ise 2020 yılı için 572 lira olurken, yararlanan sayısı artınca tutar da 2021’de 552 liraya geriledi.

Barınamayan haneler

Raporda yer alan detaylarda ise en alt kademedeki yoksulluğun boyutu ortaya çıktı. Buna göre geçen yıl oturulamayacak derecede eski, bakımsız ve sağlıksız evlerde yaşamak zorunda kalan 30 bin 363 hane tespit edildi. Burada yaşayanlara 119.6 milyon liralık yardım yapıldı. Oysa 2020 yılında aynı durumdaki 23 bin 498 haneye 88.4 milyon lira yardım yapılmıştı.

Geçen yıl, ilk ve ortaöğretimde okuyan 132 bin çocuğa da kırtasiye, önlük ve çanta gibi temel okul yardımında bulunuldu. Oysa bir yıl önce aynı yardımdan sadece 42 bin öğrenci yararlanmıştı. Yoksul öğrenci sayısı bir yılda tam 90 bin kişi arttı. Aile Bakanlığı, 2021’de bakımını sağlayamadıkları 141 bin çocuk için ise ailelerine 1 milyar 959 milyon liralık destek sağladı. Aynı yardımdan 2020’de 129 bin çocuk yararlanmıştı.

Paylaşın

Altından ‘Kur Korumalı’ TL’ye Geçişte Esaslar Belirlendi

Kur korumalı mevduat sistemi kapsamında altın varlıkların finansal sisteme kazandırılmasına ilişkin esasları belirleyen Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) tebliği yayımlandı.

Uygulamaya katılmak isteyen yurt içi yerleşik gerçek ve tüzel kişiler, yani vatandaşlar ve şirketler, fiziki altınlarını, gram cinsinden has altın miktarının tespiti için yetkili kuyumcuya veya bankaya teslim edecek.

Teslim alınan altınlar işlenmek üzere yetkili rafineriye teslim edilecek. Tebliğde yer alan ayrıntılar şöyle:

  • Altın hesabına 3, 6 ve 12 ay vade
  • Altın hesabı sahipleri has altın bakiyesini, dönüşüm fiyatı üzerinden TL’ye çevirerek üç, altı ay veya bir yıl vadeli TL mevduat veya katılma hesabı açabilecek.
  • TL mevduat veya katılma hesabına dönüştürülen altınlar bankalarca dönüşüm fiyatı üzerinden Merkez Bankası’na satılacak.
  • Bankanın mevduat hesabına uygulayacağı faiz oranı Merkez Bankası’nca belirlenen bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının altında olamayacak.
  • Katılma hesabına sağlanacak getirinin Merkez Bankası’nın katılım bankalarıyla açık piyasa işlemleri kapsamında yaptığı bir hafta vadeli geri satım vaadiyle alım işlemlerinde oluşan maliyetten düşük olması halinde aradaki fark katılım bankasınca karşılanabilecek, karşılanmayan kısmı Merkez Bankası ödemeyecek.
  • Merkez Bankası, bankanın mevduat hesabına uygulayacağı azami faiz oranını belirlemeye yetkili olacak.
  • Merkez Bankası’nca bu hesaplara vade sonunda yenilenme imkânı tanınabilecek. Yenilenen hesap ilk açılışta dönüştürülen altın tutarı ve vade sonu fiyatı üzerinden destekten yararlanmaya devam edecek. Hesabın yenilenmesine ilişkin esaslar Merkez Bankası’nca belirlenecek.

İlave getiri

  • TL mevduat veya katılma hesaplarının vade sonu fiyatının dönüşüm fiyatından yüksek olması ve fiyat farkı üzerinden hesaplanan tutarın banka tarafından ödenecek faiz veya kâr payından yüksek olması durumunda, fiyat farkı üzerinden hesaplanan tutardan faiz veya kâr payı düşülerek hesaplanan tutar Merkez Bankası’nca mevduat veya katılma hesabı sahibine ödenmek üzere ilgili bankaya aktarılacak.
  • Vadeden önce çekim yapılması halinde Merkez Bankası’nca fiyat farkı ödenmeyecek.
  • Uygulama kapsamında açılan TL mevduat veya katılma hesaplarına Merkez Bankası’nca belirlenecek usul ve esaslara göre vade sonunda ilave getiri ödenebilecek. İşlenmiş ve hurda altın karşılığının TL’ye dönüştürülmesiyle açılan hesaplar da ilave getiriden yararlanabilecek.
  • Tebliğ kapsamında işlem yapan yetkili kuyumcu, yetkili rafineri ve bankalara, Merkez Bankası’nın belirleyeceği esaslar çerçevesinde komisyon veya masraf ödenebilecek.
  • Yurt içi yerleşik gerçek kişilerin 28 Aralık 2021’de, yurt içi yerleşik tüzel kişilerinse 31 Aralık 2021’de mevcut altın hesaplarının, talep edilmesi halinde dönüşüm fiyatı üzerinden TL’ye çevrilmesine de imkan tanınacak.
Paylaşın

Cari Açık, Son 4 Yılın En Yüksek Seviyesinde

Merkez Bankası’nın verilerine göre, cari açık, bir önceki yılın aynı ayına göre 5,34 milyar dolar artarak 7,11 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bunun sonucunda on iki aylık cari işlemler açığı 20,22 milyar dolar oldu. Cari denge Ocak’ta 7,11 milyar dolar açık verdi. Böylelikle 2017 Aralık ayından bu yana en yüksek cari açık kaydedilmiş oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) bu gelişmeyi dış ticaret açığının artmasına bağlıyor. TCMB’nin değerlendirmesi, bu gelişmede, ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığının 6,43 milyar dolar artarak 8,33 milyar dolara yükselmesinin etkili olduğu şeklinde.

Ocak ayında portföy yatırımlarında ise 766 milyon dolar tutarında net çıkış görüldü. Alt kalemler itibarıyla yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında 352 milyon dolar net satış ve devlet iç borçlanma senetleri piyasasında 98 milyon dolar net satış yaptığı belirlendi.

TCMB’nin açıkladığı rakamlar, ekonomistlerin beklentileriyle de uyumlu. Piyasanın beklentisi, ortalama olarak 7 milyar 200 milyon dolar açık verileceği yönündeydi.

Petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki yükseliş etkili oldu

Cari açığı azaltmak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın büyüme, ihracat, istihdam ve düşük faiz oranlarına ağırlık veren yeni ekonomi programının başlıca hedeflerinden biri.

TCMB, Erdoğan’ın ekonomi programı uyarınca politika faizini Eylül’den bu yana 500 baz puan indirdi. Bunun üzerine TL, geçen yıl ABD doları karşısında yüzde 44 değer kaybına uğradı.

Enflasyon da Şubat ayında yaklaşık yüzde 55’e yükseldi. Ocak ayında cari açıkta meydana gelen artışta, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali üzerine petrol ve doğal gaz fiyatlarındaki yükseliş de etkili oldu.

Rusya-Ukrayna krizinin Türkiye’nin turizm gelirlerini de etkilemesi bekleniyor. Reuter ajansına görüş bildiren ekonomistler, Rusya’nın Ukrayna’ya girmesinden sonra yıl sonu beklentilerini değiştirdi.

Sekiz ekonomistin 2022 için yıllık cari açık beklentisi ortalama 29 milyar dolar düzeyinde. Hükümetin ekonomik programında ise bu açığın 18,6 milyar dolar olması öngörülüyor.

Cari açık bu yıl 30 milyar doları aşabilir

Ekonomist Haluk Bürümcekçi’nin değerlendirmesine göre Ocak ayına dair veriler, kötüleşme eğilimininin devam ettiğini yansıtıyor.

Son dönemde TL’nin değer kaybının beklenen ithalat azalışını getirmediğine dikkat çeken Bürümcekçi, buna karşılık doğal gaz ve petrol fiyatlarındaki belirgin artışla enerji ithalatı tutarlarının ciddi boyutta artarak cari açıktaki kötüleşmeyi hızlandırdığını ifade etti.

Bürümcekçi’ye göre, ilk aylardaki eğilimler korunursa bu yıl cari açık 30 milyar doları aşabilir. Tera Yatırım’dan Enver Erkan da Ukrayna’daki savaş durumu nedeniyle petrol fiyatlarındaki hızlı yükselişin enerji faturasını artıracağına dikkat çekiyor.

Bunun ağırlıklı etkisinin Mart ayından sonraki dönemde gözlemleneceğini belirten Erkan, kriz yaz aylarına doğru çözülmezse turizmden kaynaklı gelirlerin düşmesinin de hizmetler dengesi katkısını azaltacağını belirtiyor.

Erkan, yıllık bazda bakıldığında cari açık/GSYH oranının büyük olasılıkla 2020 seviyelerine doğru gerçekleşme eğiliminde olacağı yorumunu yapıyor.

Emtia fiyatlarındaki artış baskı yaratıyor

FX Pro’dan mali analist Alex Kuptsikevich de TL üzerindeki baskının Türkiye’nin buğday başta olmak üzere tarım ürünleri, gaz ve petrolde büyük ölçüde dışa bağımlı olmasından kaynaklandığını ifade ediyor.

Kuptsikevich, “Şubat ayında ve Mart başında emtia fiyatlarında daha karamsar bir tablo görüyoruz ve bunun ödemeler dengesi üzerinde daha da fazla baskı oluşturacağı kesin” diyor.

Temel emtia fiyatlarındaki artış, sanayi üretiminde düşüşe neden oluyor ve durumun önümüzdeki aylarda daha da kötüleşebileceği belirtiliyor.

Kuptsikevich’e göre bu durumda döviz kuru, müdahaleler veya ciddi sermaye kontrolleriyle yapay olarak belli bir düzeyde tutulmadığı sürece bir doğal damping mekanizması işlevini görüyor. Kuptsikevich sermaye kontrollerinin ise ekonominin zamanla duruma uyum sağlaması sürecini uzattığını söylüyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

IMF: Ukrayna Savaşı Küresel Büyümeyi Etkileyebilir, Revizyon Gerekiyor

Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, Ukrayna’daki savaş ve Rusya’ya uygulanan yaptırımların küresel ekonomik büyüme tahmininde düşüşe neden olabileceğini bildirdi.

Euronews’ta yer alan habere göre; IMF Başkanı Georgieva, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Ukrayna’daki savaşın önemli bir ekonomik bedeli olduğuna dikkati çekti. Çatışmalar şimdi sona erecek olsa bile Ukrayna’yı kurtarma ve yeniden inşa maliyetlerinin halihazırda çok büyük olduğuna işaret eden Georgieva, IMF personelinin 24 Şubat’tan bu yana Ukraynalı yetkililerle sürekli temas halinde olduğunu aktardı.

IMF Başkanı Georgieva, IMF yönetim kurulunun 1,4 milyar dolarlık acil durum finansmanını dün onayladığını belirterek, bu paranın Ukrayna’nın özel çekme hakkı (SDR) hesabına yatırıldığını kaydetti. Benzeri görülmemiş yaptırımların ise Rus ekonomisinde ani bir daralmaya neden olduğunu aktaran Georgieva, ülkenin para birimindeki büyük değer kaybının enflasyonu yükselttiğini ifade etti.

Georgieva, bu durumun Rusya halkının büyük bir çoğunluğunun satın alma gücünü ve yaşam standardını ciddi şekilde düşürdüğünü vurguladı. Savaşın etkilerinin komşu ülkelere özellikle de Ukrayna ve Rusya ekonomileriyle entegre olan ülkelere yayılabileceğine dikkati çeken Georgieva, bu yayılmanın ticaret, işçi dövizlerindeki kesintiler ve mülteci akınıyla bağlantılı olduğunu anlattı.

Küresel finansal koşullar daha hızlı sıkılaşabilir

IMF Başkanı Georgieva, savaşın küresel ekonomi üzerindeki etkilerini 3 başlıkta toplayarak, bunlardan ilki ve en etkilisinin yüksek emtia fiyatları, ikincisinin enflasyon nedeniyle reel geliri düşürmesi ve bunun reel ekonomiye yansıması, üçüncüsünün ise finansal koşullar ile iş güveni üzerindeki etkisi olduğunu ifade etti.

Enerji ve diğer emtia fiyatlarının birçok ülkede halihazırda yüksek olan enflasyona katkıda bulunmasının dünyanın pek çok yerinde ciddi endişelere yol açtığını aktaran Georgieva, reel ekonomiye bakıldığında ticarette daralma görüldüğünü, aynı zamanda tüketici güveni ile satın alma gücü üzerinde de etkisi olduğunu kaydetti.

Georgieva, özellikle petrol ve gaz fiyatlarından gelen baskıyla birçok ülkede finansal koşulların sıkılaştığına işaret ederek, “Enflasyonda, bu sıkılaşma önlemlerinin daha hızlı ilerlediğini ve daha da ileri gittiğini görebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.

Bu gelişmelerin dünya ekonomik görünümü üzerindeki muhtemel etkisini gördüklerini belirten Georgieva, “Gelecek ay büyüme tahminlerimizi aşağı yönlü revize edeceğiz.” ifadesini kullandı. IMF’nin yılda iki defa yayınladığı Dünya Ekonomik Görünüm raporunun ilkini önümüzdeki ay yayınlaması bekleniyor.

IMF Başkanı Georgieva, Kovid 19 salgınıyla benzeri olmayan bir krizin atlatıldığını ancak şimdi daha da şok edici bir durumda olunduğuna dikkati çekerek, düşünülmez olanının gerçekleştiğini ve artık Avrupa’da bir savaşın olduğunu kaydetti.

Paylaşın

Türk Telekom’un Çoğunluk Hissesi Artık Varlık Fonu’nun

Türkiye Varlık Fonu (TVF) 2005’te özelleştirilen Türk Telekom’un çoğunluk hisselerini satın aldı. TVV ile LYY Telekomünikasyon AŞ arasında, Türk Telekomünikasyon AŞ’nin toplam sermayesinin yüzde 55’ini temsil eden paylarını satın almak için Pay Satın Alım Sözleşmesi imzalandı.

LYY Telekomünikasyon AŞ, 2018 yılında Levent Yapılandırma Yönetimi AŞ olarak Türk Telekom’un yönetimini üstlenmesi amacıyla özel amaçlı ortak girişim şirketi olarak kurulmuştu.

Türk Telekom tarafından Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada bu hisselerin karşılığı olarak LYY’ye 1 milyar 650 milyon dolar ödeneceği belirtildi. Düzenleyici kurumların onayına bağlı olan anlaşma kapsamında LYY’ye 2021 temettü tutarı da ödenecek.

Türkiye Varlık Fonu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Arda Ermut konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Türkiye Varlık Fonu olarak ülkemizin teknolojik alt yapısını daha da güçlendirme çalışmalarına odaklanırken, dijitalleşme sürecine katkı vererek telekomünikasyon sektörüne ilave değer katacağımıza inanıyoruz” dedi.

1994 yılında kurulan Türk Telekom, mobil, internet, telefon ve televizyon alanlarında hizmet veren bir şirket. Türk Telekom 2005’te özelleştirilmiş ve 2008’de halka arz edilmişti.

Türk Telekom’un hisselerinin yüzde 55’i LYY Telekomünikasyon A.Ş.’ye, %25’i Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ve %5’i Türkiye Varlık Fonu’na aitti. Geriye kalan yüzde 15’lik hissesi ise halka arz edilmiş durumda.

Türk Telekom hisseleri Mayıs 2008 itibarıyla Borsa İstanbul’da (BİST) işlem görmekte. Türk Telekom, geçtiğimiz yıllarda ödeyemediği borçlarıyla gündeme gelmişti.

En büyük özelleştirmeydi

2005 yılında özelleştirildiğinde Türk Telekom, Türkiye tarihinin en büyük ve en önemli özelleştirmelerinden biri olarak görülüyordu. 2018 yılında Türk Telekom’un en büyük hissedarının borcunu ödeyememesi dolayısıyla ortaya çıkan düğüm, şirketin hisselerinin devredilmesiyle çözülmüştü.

2005 yılında Türk Telekom’un özelleştirilmesi kapsamında şirketin yüzde 55 hissesi, Lübnanlı Hariri ailesine ait olan Saudi Oger’e bağlı Oger Telecom’un bu amaçla kurduğu Ojer Telekomünikasyon AŞ olan OTAŞ’a geçmişti. 6 milyar 550 milyon dolara gerçekleşen devir, o dönem cumhuriyet tarihinin en büyük ihalesi olmuştu.

Borç yüzünden kurulan şirkete devredildi

OTAŞ, 2013 yılında sahibi olduğu Türk Telekom hisselerini ödemek amacıyla, Türk bankaları ağırlıklı bir konsorsiyumdan 4,75 milyar dolar tutarında kredi aldı. Fakat 2016 yılının Eylül ayında bu kredi kapsamında yapması gereken 290 milyon dolar tutarındaki ödemeyi yapamadı ve daha sonraki iki ödemesini de kaçırdı.

OTAŞ’ın hisseleri 2018’de özel amaçlı ortak girişim şirketine (SPV – Special Purpose Vehicle) devredildi. Levent Yapılandırma Yönetimi AŞ olarak adlandırılan bu şirket, OTAŞ’a kredi veren bankalar olarak Türkiye İş Bankası, Garanti Bankası ve Akbank tarafından kurulmuş oldu.

Bu şirkete Akbank tarafından yüzde 35,5, Garanti Bankası tarafından yüzde 22 ve İş Bankası tarafından yüzde 11 oranlarında iştirak etti. 2029 yılında ise Türk Telekom hisselerini satışa çıkaran bankalar, şirketin yüzde 55 hissesinin devredildiği Levent Yapılandırma’nın ticaret unvanını LYY Telekomünikasyon olarak değiştirdi.

Üç banka, LYY’nin sermayesinin tamamının ortak alacaklarından karşılanmak üzere, 3,98 milyar TL tutarında ayni olarak artırılmasına karar verildiğini duyurdu.

Paylaşın

DİSK-AR, TÜİK’i Yalanladı: Geniş Tanımlı İşsizlik Yüzde 22,9

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilerin ardından kendi raporunu yayınlayan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkez’ne (DİSK-AR) göre, Türkiye’de geniş tanımlı işsiz sayısı 8,5 milyon oldu. Pandemi öncesine göre işsiz sayısı 1,1 milyon arttı.

TÜİK’e göre Ocak 2020’de yüzde 13,1 olan işsizlik Ocak 2022’de yüzde 11,4’e düştü. Ancak geniş tanımlı işsizlik yüzde 21,6’dan yüzde 22,9’a yükseldi.

Mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı erkeklerde yüzde 10,3 iken kadınlarda yüzde 13,6’ya yükseldi. Son bir yılda kadın işsizliği 78 bin artarken, erkek işsizliği 239 bin azaldı.

Geniş tanımlı işsizlik de erkeklerde yüzde 19,7, kadınlarda ise yaklaşık yüzde 28,8 oldu. Kadınlarda dar tanımlı işsiz sayısı 1 milyon 522 bin, geniş tanımlı işsiz sayısı 3 milyon 725 ölçüldü. Erkeklerde ise dar tanımlı işsiz sayısı 2 milyon 337 bin, geniş tanımlı işsiz sayısı 4 milyon 727 bin ölçüldü.

DİSK-AR raporunda geniş tanımlı ve dar tanımlı işsizlik arasındaki 11,5 puanlık farka dikkat çekerek “Dar ve geniş işsizlik arasındaki makasın bu denli açılmasının en önemli nedeni salgın dönemindeki işten çıkarma yasağının dar tanımlı işsizliği sınırlı düzeyde tutmuş olması ve işbaşında olunan sürenin azalmasıdır. Böylece dar tanımlı işsizlik sınırlı kalırken geniş tanımlı işsizlik fırlamıştır” dedi.

“Çalışma süreleri düşürülmeli”

DİSK-AR işsizlikle mücadele önerileri olarak şunları sıraladı:

“Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması” ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.

İş Yasasının 25/II. Maddesi yeniden düzenlenmeli ve keyfi işten çıkarmalar sona ermelidir.

İşsizlik sigortası ödeneğinden yararlanma koşulları ve ödenek miktarı iyileştirilmelidir.

COVID-19 salgını koşullarında İşsizlik Sigortası Fonu ödeneklerinden yararlanmada ön koşul aranmamalıdır

İşsizlik Sigortası Fonu’nun amaç dışı kullanımına son verilmelidir. Fon’dan işverenlere dönük teşvik ve destekler sona erdirilmelidir.

Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.

İşbaşında eğitim adı altında çırak, stajyer, kursiyerlerin ve bursiyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmelidir.

Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalıdır.

Güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, tüm taşeron işçilere kadro verilmelidir. Kamu taşeron işçileri kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır.

Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.

Paylaşın