BOTAŞ’ın Görev Zararı 55 Milyar Türk Lirası

TL’deki değer kaybı nedeniyle doğal gaz faturaları artarken; BOTAŞ’ın görev zararı ise AK Parti’nin halkın bütçesinden yarattığı sübvansiyonlar ile 55 milyar TL’yi buldu. Doğal gazda dünya genelinde yaşanan fiyat artışları, AK Parti iktidarının ekonomi ve kur politikaları ile yurttaş için krize dönüştü. 

Kur artışı nedeniyle altından kalkılamayacak büyüklüğe ulaşan faturaları sübvansiyonla düşürmeye çalışan AK Parti, BOTAŞ’ın görev zararının 55 milyar TL’ye çıkmasına neden oldu. Sübvansiyonla halka verildiği iddia edilen destek bütçe kaynaklarından karşılandığı için yine halkın cebinden çıktı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021 yılı kamu sermayeli kuruluş ve işletmelerin ismi “görevlendirme gideri” olarak değiştirilen “görev zararı”nı açıkladı. Görev zararı, AK Parti iktidarlarının yanlış politikalarının ya da siyasi fayda sağlamak amacıyla izlediği politikaların, kamu işletmelerine verdiği çeşitli görevlerin sonucu ortaya çıkıyor. Geçmişte AK Parti’nin simgeleşen kömür yardımından doğan zarar bugün BOTAŞ aracılığıyla enerjiye verilmek zorunda kalınan desteğin yanında çok düşük bir tutar olarak kaldı.

BOTAŞ rekor kırdı

2018 yılında DHMİ, TCDD, TMO, ESK, TŞFAŞ, TKİ, TTK ve BOTAŞ’a verilen görevlerden dolayı ortaya çıkan ve 2,1 milyar TL olan görev zararı 2019’da 1,6 milyar TL, 2020’de 2 milyar TL iken enerji fiyatlarındaki yükseliş ve izlenen yanlış kur politikalarının sonucu 2021’de 60,6 milyar TL’ye çıktı.

Bunun 3,4 milyar TL’si Toprak Mahsulleri Ofisi, 191 milyon TL’si Et ve Süt Kurumu, 1,6 milyar TL’si Türkiye Kömür İşletmeleri, 24 milyon TL’si Türkiye Taş Kömürü Kurumu, 55,3 milyar TL’si ise BOTAŞ’a verilen görevlerden kaynaklandı. Bunun 23,8 milyar TL’si yıl içinde ödendi, 38,6 milyar TL’si bir sonraki yıla devretti.

Eski BOTAŞ Gaz Alımı Daire Başkanı Ali Arif Aktürk, BOTAŞ’ın görev zararının kur krizi ile dev boyutlara ulaşmasını ve iktidarın sübvansiyon politikasını değerlendirdi. BirGün’den Nurcan Gökdemir’in aktardığına göre Aktürk, şunları söyledi:

“Özellikle 2021’in ikinci yarısından itibaren yükselmeye başlayan enerji ve gaz fiyatlarını BOTAŞ özellikle konutlara yansıtmamak için sübvansiyon yoluna gitti, maliyetin altında satışlar yapma kararı aldı. 2021’de dünyada büyüyen ekonomik kriz ile artan gaz fiyatları 2022 başından itibaren Ukrayna krizi ile uçtu. Aralık ayındaki kur krizi ile BOTAŞ’ın maliyetleri daha da büyüdü. Bunu da sübvanse ederek halka yansıtmamaya çalıştılar. Böylelikle BOTAŞ’ın zararı patladı, kur krizi olmasaydı BOTAŞ’ın zararı yarı yarıya daha az olurdu.

Sübvansiyon nedeniyle bütçeye yansıtılan yük çok büyük, halka aktarıldığı iddia edilen bu tutar bütçeden karşılandığı için zaten halkın. Bunun bir başka boyutu daha var, sübvansiyon doğru kesimlere yapılıyor mu bilmiyoruz. Boğaz’da yalıda 2 bin-3 bin metrekarelik yerlerde oturanlara da yapıyoruz, Sultanbeyli’deki Ayşe Teyze’ye de yapıyoruz. Şubat ayından itibaren yapılan bu doğrudan destekler şeffaf değil neye göre yapıldığını bilmiyoruz. Yandaşa mı yapılıyor, bilmiyoruz. Ayrıca demir-çelik gibi cam gibi enerji yoğun sektörlerin sübvanse edilmesi günahtır. Bu sektör ucuz enerji kullanarak ürettiklerini yurt dışına satıyor. Bu yolla ülkeden yurt dışına sermaye transferi yapılıyor.”

2021 yılı Aralık ayında yapılan bir yasa değişikliği ile BOTAŞ’ın 55 milyar liralık görev zararı Hazine’ye aktarıldı. Karşılığında BOTAŞ’ın Ticaret Bakanlığı’na bağlı gümrük müdürlüklerine ödemesi gereken İthalde Katma Değer Vergisi ve onun gecikme zamları toplamı olan 32 milyar 300 milyon lira silindi.

Paylaşın

Elektriğe Gizli Zam!

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) açıkladığı yeni tarifeyle mesken ve ticarethanelere elektrik birim fiyatında gerçekleştirilen indirim tutarından daha fazlası dağıtım bedeline zam olarak yansıtıldı.

Sözcü’den Başak Kaya’nın haberine göre, dağıtım şirketlerine yapılan kıyak yurttaşın faturasına yansıyacak. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Meskende kilovatsaat başına yaklaşık 0,0272 kuruş, ticarethanede ise kilovatsaat başına yaklaşık 0,0278 kuruş tutarında örtülü bir artış yapıldı. Düşük kademe tüketimleri dikkate alındığında bile meskende (aylık 240 kWh) fatura 6 lira, ticarethane faturası (aylık 900 kWh) ise 25 lira artacak” dedi.

Akın, EPDK’nin 1 Nisan itibariyle yürürlüğe koyduğu 2022 yılının ikinci çeyrek dönemini kapsayan tarifede mesken ve ticarethanede abonelerinde birim fiyatta indirim yapılırken, bu indirim tutarıyla özel dağıtım şirketlerinin kasasına giden dağıtım bedelinin artırıldığını söyledi.

Akın, şunları kaydetti:

“Meskende çıplak fiyatta yapılan indirim vatandaşa yansımayacak, çünkü özel şirketlere ödenen dağıtım bedelini artırdılar. Hem düşük hem yüksek kademede kilovatsaat başına şirketlere ödenen dağıtım bedeli 32,9483 kuruştan 33,5187 kuruşa çıktı.

Buna göre dağıtım bedeli kilovatsaat başına 0,5704 kuruş artmış oldu. Meskende yapılan indirim oranından daha fazla tutarda dağıtım bedelinde artış yapılması vatandaşın faturasına yansıyacak. Buna göre meskende kilovatsaat başına vatandaş 0,0272 kuruş daha fazla ödeyecek. Yapılan bu düzenlemeyle ayrıca ticarethane aboneleri de kilovatsaat başına 0,0278 kuruş daha fazla ödemek zorunda kalacak.

“Artış bir aylık faturada en az 6 lira 52 kuruş olacak”

Tutarlar çok düşük görülebilir ancak dağıtım bedeline yapılan yaklaşık yüzde 1,8 tutarındaki zam faturalara artış olarak yansıyacak. Asgari 240 kilovatsaat elektrik tüketiminde mesken abonelerinde artış bir aylık faturada en az 6 lira 52 kuruş olacak.

Ticarethanede ilk kademe olan 900 kilovatsaatlik tüketimde ise artış 25 lira 2 kuruş olarak gerçekleşecek. İktidar faturalara yansıması en fazla 3 lira olan TRT payını kaldırmasının üzerinden henüz 3 ay geçmeden dağıtım bedeli üzerinden vatandaşa örtülü zam yaptı”

Paylaşın

Yoksulluk Ailelerin Yüzde 74’ü Bebek Maması Almakta Zorlanıyor

Pandemide artan çocuk yoksulluğunu göz önüne seren en önemli fotoğraflardan biri, marketlerde bebek mamalarına takılan kilitler oldu. Son bir yılda -markalarına göre- yüzde 50-70 arasında zamlanan mamalara erişebilmek oldukça zor.

Bebek maması fiyatlarını düşürmek için harekete geçen iktidar, 12 Şubat tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan kararla bu ürünlerde KDV’yi yüzde 8’den yüzde 1’e indirmişti. 13 Şubat itibarıyla uygulamaya geçirilen kararın üzerinden yaklaşık 1,5 ay geçti. Ebeveynler, KDV indiriminin çoktan eridiği görüşünde.

Aynur Tekin’in Gazete Duvar’da yer alan haberine göre, Derin Yoksulluk Ağı’nın düzenli geliri olmayan, günlük ve güvencesiz işlerde çalışan 103 hane ile görüşerek hazırladığı “Türkiye’de Çocuk Yoksulluğu” raporuna göre, derin yoksulluk yaşayan ailelerin yüzde 74’ü bebek maması almakta zorlanıyor. Ailelerin yüzde 21’i ise mamaya ya da beze hiçbir şekilde erişemiyor. Çocuk gelişimi uzmanları, beyin gelişimi için 0-3 yaş arası beslenmenin hayati önem taşıdığını ve yeterli beslenemeyen çocuklarda bu durumun telafisi mümkün olmayan zararlar oluşturacağını belirtiyor.

Derin Yoksulluk Ağı’ndan Şeyma Duman sahadaki gözlemlerini “Mama inanılmaz elzem bir ihtiyaç, sahada bu çok dikkatimizi çekiyor” sözleriyle anlatıyor. Duman, derin yoksulluk yaşayan hanelere belediye ve kaymakamlık tarafından gönderilen erzak kolisinde çocuklara ya da bebeklere yönelik bir ürünün bulunmadığını belirtiyor.

“Erzak kolisinde makarna, pirinç, salça oluyor ama çocuklara ya da bebeklere dair içinden hiçbir şey çıkmıyor. Bebeklere dair, İBB’nin bebek destek paketi var. Aileler için oraya da yönlendirmede bulunduk lakin kontenjanlarının dolduğunu söylediler. İBB’nin de kapasitesi yetersiz kalabiliyor, bazen. Zaten bu destekleri en fazla 1-2 aylık bir periyodu karşılayabilecek destekler oluyor.”

Peki bebek maması alamayan aileler, bebeklerini neyle besliyor? Şeyma Duman, ailelerin 0-3 yaş çocuklarını hazır çorba, şekerli su, pirinç lapası, çay gibi bu yaş grubu için besin değeri yeterli olmayan besinlerle beslemek zorunda kaldığını anlatıyor.

“Beslenemeyen bu çocuklar hayata oldukça geriden başlıyorlar”

Derin yoksulluk yaşayan aileler mama almak istediğinde ise marketlerde satılan ve halk arasında muhallebi diye adlandırılan mamaları tercih etmek zorunda kalıyor. Un ve tahıl içeren bu mamaların 200 gramı 15 liraya satılırken, besin değeri yüksek mamaların 300 gramı 97 liraya satılıyor. 6 ay ila 1 yaş arasındaki bir bebeğin besin değeri yüksek bir mama ile beslenmesinin aylık maliyeti ise bin 500- 2 bin TL arasında değişiyor.

Şeyma Duman, bu oranın neredeyse bir asgari ücretin yarısı olduğuna dikkat çekiyor; Aileler bu ucuz dediğimiz mamaları almaya çalışıyor. Bunlarla bir şekilde öğünleri geçiştiriyor, sağlıklı beslenmeden bahsedemeyiz. Beslenemeyen bu çocuklar hayata oldukça geriden başlıyorlar. Aslında bu çocuklarda önlenemez, geri dönülemez hasarlara yol açıyor.

Şeyma Duman, derin yoksulluğun ve buna bağlı olarak yetersiz beslenmenin çocuklarda bir ömür boyu sürecek etkileri olduğuna dikkat çekiyor:

“Yetersiz beslenmenin çocuklar üzerinde gelişim sağlığı açısından zorlayıcı yönleri var. Yoksulluk koşullarında büyüyen çocuklara, okula başladıklarında öğrenme güçlüğü tanısı konulabiliyor. Bunda tek faktör beslenme değil. Çocuklar aslında büyürken ev içinde fazla uyarana da maruz kalmıyorlar. Bir kreşe, bir anaokuluna gitme imkanları zaten olmuyor. Ev içinde oyuncak ya da işte gelişim dönemlerini destekleyebilecek herhangi bir materyal de olmuyor. Ebeveynlerde de okuma yazma oranı oldukça düşük, hatta çoğu ailede okur yazar yok diyebilirim. Dolayısıyla çocuklarda kelime haznesi de gelişmiyor. Bunlarla ilgili herhangi bir destek de almadığı için okulda akranlarıyla karşılaştığında bir geride kalma durumu oluyor. Çocuklar bunu birinci, ikinci ve üçüncü sınıflarda aşamayınca altıncı, yedinci sınıfa gitmesine rağmen hala okuma yazma bilmeyen çocuklar görüyoruz. Geri dönülmez hasarlar derken işte bunu kastediyoruz.”

Mama fiyatları, orta sınıfı da zorluyor. İkiz bebek annesi Yeliz Yirmibeş, ocaktan bu yana yapılan zamların dayanılmaz boyutlara ulaştığını söylüyor. Durumu, “Gerçekten çok yüksek. Daha iki gün önce hesapladık, iki bebeğin aylık masrafı 4 bin lira” sözleriyle özetliyor.

Mamaları internet üzerinden aldığını ve kampanyaları takip ettiğini belirten Yeliz Yirmibeş, ebeveynlerin uygun fiyatlı ürün bulmak için çabaladığını ifade ediyor. “Ama internette sınır var, belli bir sayının üzerinde sipariş veremiyorsun. Marketlerde ve eczanelerde daha pahalıya satılıyor. Bu ülkede internet kullanmayı bilmeyen kişiler de var. Onlar mecburen buralardan daha yüksek fiyata almak zorunda kalıyor.”

Paylaşın

İstanbul’un Enflasyonu Son 20 Yılın Zirvesinde

İktidar ekonomide pembe tablolar çizmeye çalışsa da, kurumlardan yapılan istatistiki veri açıklamaları bunu doğrulamıyor. İstanbul’da perakende fiyatlarda yıllık enflasyon Mart’ta yüzde 63,25 seviyesine çıktı. Böylelikle 2002 yılından bu yana en yüksek yıllık enflasyon kaydedildi.

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO) mart ayına ilişkin perakende ve toptan fiyat endekslerini yayımladı.

2022 Mart ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 6,29, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 7,65 oranında arttı. Böylelikle yıllık enflasyon martta yüzde 63,25 seviyesine çıkarken, 2002 yılından bu yana en yüksek yıllık enflasyon kaydedildi.

İTO tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:

“Mart 2022’de Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 17,40, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 8,99, Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalarında yüzde 8,12, Gıda Harcamalarında yüzde 6,16, Konut Harcamalarında yüzde 5,02, Giyim Harcamalarında yüzde 4,06, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 0,99, Diğer Harcamalar grubunda yüzde 0,42 artış görülmüştür.

Mart 2022’de Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; İşlenmemiş Maddeler Grubunda yüzde 21,56, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 6,13, Madenler Grubunda yüzde 5,98, Kimyevi Maddeler Grubunda yüzde 3,66, İnşaat Malzemeleri Grubunda yüzde 2,55, Yakacak ve Enerji Maddeleri Grubunda yüzde 1,79, Mensucat Grubunda yüzde 1,67 artış görülmüştür.”

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri Swap Hariç Eksi 46,5 Milyar Dolar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından Haftalık Para ve Banka İstatistikleri yayımlandı. TCMB verilerine göre, brüt rezervler 25 Mart haftasında 108 milyar dolara geriledi. Bir önceki hafta brüt rezervler 108,7 milyar dolar olarak kaydedilmişti.

Haber Merkezi / Net rezervlerde de gerileme izlendi. Verilere göre, net rezervler 25 Mart haftasında 16 milyar dolara geriledi. Bir önceki hafta net rezervler 17,2 milyar dolar olmuştu. Swap hariç net rezervlerdeki bozulma da devam etti. 25 Mart haftasında swaplar dışarıda bırakıldığında net rezervlerin eksi 46,5 milyar dolar olduğu izlendi. Burada bir önceki hafta eksi 45,3 milyar dolar rakamı gerçekleşmişti.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın

Zam Yağmuru Devam Ediyor: Kırmızı Et, Şeker, İnternet

İktidar her ne kadar ekonomide pembe tablo çizmeye çalışsa da, zamlar artarak devam ediyor. Son olarak, şekere yüzde 31, kırmızı ete yüzde 10, internete yüzde 67 oranında zam yapıldı.

Haber Merkezi / Türkşeker, şeker fiyatlarına yüzde 31 oranında zam yapıldığını açıkladı. Şekerin 5,96 lira olan kilogram fiyatı, 7,80 liraya yükseldi. Zamma ilişkin Türkşeker tarafından yapılan açıklamada “güncelleme” ifadesi kullanılarak şunlar kaydedildi:

“Raf Fiyat Garanti (RFG) Sistemi kapsamında vatandaşlarımızın uygun fiyatla paketli kristal toz ve küp şekere ulaşmasını sağlayan Türkşeker, artan maliyetleri dikkate alarak şeker fiyatında güncelleme yapmıştır. Bu kapsamda şekerin kilogram fiyatı 31.03.2022 tarihi itibari ile KDV dahil 7,80 lira olarak belirlenmiştir.

Ayrıca imalatçı firmalarımıza destek olmak için kapasite raporu, fiili kullanım durumu gibi kriterler dikkate alınarak imalatçılarımıza yeniden şeker arzına başlanmıştır. Bu çerçevede 50 kilogramlık şekerin çuval fiyatı ise KDV dahil 550 lira olarak güncellenmiştir.”

İnternete yüzde 67 zam

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından yayımlanan yeni karar kapsamında, Türk Telekom’un toptan tarife fiyatlarında yüzde 67 oranında zam yapıldı.

Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER), 1 Nisan’da yürürlüğe girecek zamlı toptan tarifelerin, Türk Telekom’dan toptan hizmet alarak milyonlarca aboneye internet ve sabit telefon hizmeti sunan alternatif işletmecileri finansal olarak büyük zarara uğratacağına dikkatl çekti.

Telekomünikasyon sektöründe alternatif işletmecilerin korunmasının; rekabeti arttıracağı ve hizmet kalitesi kadar tüketicilerin uygun maliyetli haberleşme imkanlarından faydalanması anlamına geldiğini belirten TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci, karar ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:

“Türk Telekom tekrar devletin sahipliğine geçti ve ilk alınan kararın zam olması bizleri üzdü. BTK bu yüksek tarife artışına ilişkin kararı öncesinde mutlaka sektörün görüşünü almalı ve onaylanan yüksek oranlı yeni zamlı tarifelere geçiş için makul süre tanımalıydı.

Milyonlarca kurumsal ve bireysel aboneye hizmet sunan alternatif işletmeciler olarak alınan kararların gözden geçirilmesini ve geri alınmasını istiyoruz. Bu isteğimizin karşılık görmesi, sektördeki işletmecilerin doğacak büyük zararlarını engellemek kadar, daha makul seviyelerde oluşabilecek internet ve sabit telefon faturalarının daha yüksek fiyatlara çıkmasının önlenmesi adına değerli olacaktır.”

Kırmızı ete yüzde 10 zam

Dana karkasın toptan kilo fiyatı 5 lira arttı. Buna göre Pperakende de etin kilosu yüzde 10 dolayında zamlandı. Kasım 2021’de toptancılar dana karkası perakende esnafına kilosu 49 liraya verirken, bu rakam Ocak-Mart 2022’de 80-85 liraya kadar çıktı. Fiyatlar hızla yükselirken bugün bir zam daha yapıldı ve dana karkasın kilosu 31 Mart itibarıyla 90 liraya ulaştı. Kırmızı et maliyetlerinde yükselme nedeniyle önümüzdeki günlerde de zamlar devam edecek.

Paylaşın

‘Dış Ticaret Açığı’ Yüzde 135,5 Arttı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan ‘Dış Ticaret İstatistikleri Şubat 2022’ verileri açıklandı. Açıklanan verilere göre, Genel Ticaret Sistemi (GTS) kapsamında ihracat şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25,4 artarak 20 milyar 4 milyon dolar, ithalat yüzde 44,5 artarak 27 milyar 885 milyon dolar oldu.

Haber Merkezi / Dış ticaret açığı şubatta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 135,5 yükselerek 3 milyar 347 milyon dolardan 7 milyar 881 milyon dolara çıktı. İhracatın ithalatı karşılama oranı Şubat 2021’de yüzde 82,7 iken geçen ay yüzde 71,7’ye geriledi.

Ocak-şubat döneminde dış ticaret açığı yüzde 183,3 artarak 6 milyar 408 milyon dolardan, 18 milyar 153 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Ocak-Şubat döneminde yüzde 82,8 iken, 2022 yılının aynı döneminde yüzde 67,4’e geriledi.

İhracatta ilk sıra Almanya’nın

Şubat ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 785 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 299 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 98 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 1 milyar 85 milyon dolar ile İtalya, 1 milyar 70 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 31,7’sini oluşturdu.

Ocak-şubat döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 3 milyar 402 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 2 milyar 519 milyon dolar ile ABD, 2 milyar 109 milyon dolar ile İtalya, 2 milyar 45 milyon dolar ile Birleşik Krallık ve 1 milyar 953 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 32,0’ını oluşturdu.

İthalatta ilk sırada Rusya Federasyonu var

İthalatta Rusya Federasyonu ilk sırayı aldı. Şubat ayında Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 3 milyar 858 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 176 milyon dolar ile Çin, 1 milyar 835 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 60 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 58 milyon dolar ile Hindistan izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 39,4’ünü oluşturdu.

Ocak-şubat döneminde ithalatta ilk sırayı Rusya Federasyonu aldı. Rusya Federasyonu’ndan yapılan ithalat 8 milyar 496 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 6 milyar 270 milyon dolar ile Çin, 3 milyar 275 milyon dolar ile Almanya, 2 milyar 339 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 780 milyon dolar ile İtalya izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 39,8’ini oluşturdu.

Paylaşın

Ekonomiye Güven Martta Yüzde 2.5 Azaldı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ekonomik Güven Endeksi Mart 2022 verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre, Ekonomik güven endeksi şubat ayında 98,2 iken, mart ayında yüzde 2,5 oranında azalarak 95,7 değerine düştü.

Haber Merkezi / Ekonomik güven endeksindeki düşüş, reel kesim (imalat sanayi), hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörü güven endekslerindeki düşüşlerden kaynaklandı.

Bir önceki aya göre mart ayında reel kesim güven endeksi yüzde 1,6 oranında azalarak 108,2 değerini, hizmet sektörü güven endeksi yüzde 6,2 oranında azalarak 111,3 değerini aldı.

Aynı dönemde perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 3,1 oranında azalarak 116,0 değerini, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 2,0 oranında azalarak 81,0 değerini aldı. Tüketici güven endeksi yüzde 1,9 oranında artarak 72,5 değerini aldı.

Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği göstermektedir.

Ekonomik güven endeksi, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir bileşik endekstir.

Endeks, mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörleri güven endekslerinin alt endekslerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşmaktadır.

Ekonomik güven endeksi hesaplamasında, her bir sektörün ağırlığı o sektörün normalleştirilmiş alt endekslerine eşit dağıtılarak uygulanmakta, güven endekslerine doğrudan uygulanmamaktadır.

Bu kapsamda tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ait toplam 20 alt endeks hesaplamada kullanılmaktadır.

Paylaşın

Kripto Paraların Piyasa Hacmi Tekrar 2 Trilyon Doları Aştı

Yılbaşından bu yana kararsız bir seyir izleyen kripto paralar birinci çeyreğin son günlerinde yükselişe geçti. Dünya genelindeki ekonomik ve siyasi belirsizliklere rağmen sekiz günlük ralinin ardından toplam kripto para hacmi tekrar 2 trilyon doların üzerine çıktı.

Yılbaşından bu yana 34 bin dolar ile 44 bin dolar arasında gidip gelen Bitcoin pazartesi günü 47 bin 956 ile 2022’deki en yüksek değerini gördü. Böylece dünyanın en yaygın ve en değerli kripto para birimi rallinin başlangıcından bu yana yüzde 18’lik artış görmüş oldu.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali gibi büyük bir siyasi kriz karşısında Bitcoin’in borsalar, rezerv para birimleri ve hatta güvenli liman altın ile karşılaştırıldığında bile güçlü performansı dijital para biriminin önemli bir güven testini geçtiğini gösterdi.

Uzmanların dikkat çektiği bir diğer konu da Bitcoin’in eskisi kadar büyük dalgalanmalar göstermemesi oldu. Bitcoin 1 Mart’ta tek gün içerisinde yüzde 17’lik bir artış yaşasa da bu 2021 yılında tek günde görülen yüzde 40’lık değişimlerin bir hayli gerisinde kaldı.

30 günlük dalgalanmalara bakıldığında da Bitcoin’in bu yıl yüzde 4’ler civarında seyrettiği kaydedildi. Karşılaştırma olması açısından teknoloji ağırlıklı şirketlerin hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq borsasında yıl başından bu yana bir çok gün içerisinde yüzde 5-6’lık dalgalanmalar görüldü. 14 Mart’ta yılbaşı seviyesinden yüzde 20 geride olan borsa sonrasında yaşadığı ralliyle bu kaybın yarısını telafi etti.

En değerli ikini kriptopara birimi olan Ethereum da son yedi günde yüzde 14 civarında artışla 3 bin 400 doların üzerine çıktı. Bu süreçte piyasa hacmi bakımından ilk 10’daki kripto paralardan en fazla değerlenenler yüzde 23’lük artışla ADA olurken Solana da yüzde 20 civarında yükseldi.

Kriptopara sayısında patlama

Kriptoparaların toplam hacmi ile birlikte sayısında da ciddi bir artış yaşanıyor. Cuma günü 2 trilyon doların üzerine çıkan toplam hacim 10 Kasım 2021’de kıza bir süre de olsa 3 trilyon doların üzerine çıkmıştı. Tek başına Bitcoin’in toplam piyasa değeri ise 902 milyar dolar düzeyinde.

Kripto para analiz şirketi CoinMarketCap verilerine göre kasım ayından bu yana piyasadaki kripto para sayısı da 5 bin artarak 18 bin 511’e ulaştı.

Paylaşın

KDV İndirimleri Enflasyona Çare Mi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pazartesi günü Bakanlar Kurulu toplantısının ardından, bazı ürünlerden alınan Katma Değer Vergisi (KDV) oranlarında değişiklik yapıldığını açıkladı.

Buna göre, çocuk bezi, tuvalet kâğıdı, deterjan ve sabun gibi temel temizlik ürünlerde KDV oranı yüzde 18’den 8’e düşürülürken, yeme-içme hizmetlerinin tümünde oran yüzde 8 olarak belirlendi. Arsa ve araziler ile ve tıbbi ekipmanlarda da KDV yüzde 18’den 8’e indi.

İndirimler hayat pahalılığına çare mi?

DW Türkçe’den Pelin Ünker’e konuşan vergi uzmanı Nedim Türkmen, “Bu düzenleme enflasyonla mücadele için yapılıyorsa hiçbir anlamı yok. Burada tüketicinin azalan KDV yükleri nedeniyle daha fazla alışveriş yapması özendirilmek isteniyorsa bu indirimlerin fiyatların yükselmesine çare olmadığını hepimiz çok yakından biliyoruz” dedi.

Şubat ortasında gıda ürünlerindeki KDV oranı da yüzde 8’den 1’e indirildi. Ancak gıdadaki yedi puanlık indirim, yüksek maliyetler nedeniyle fiyatlara yansımadı.

Sosyal konuta vergi artışı, lükse indirim

Yeni düzenleme ile sosyal konut olarak adlandırılan 150 metreden küçük konut alımlarında KDV oranı yükseltilirken lüks konut satışına indirim geldi. Düzenlemeye göre 150 metrekareden küçük ev alımlarında KDV oranı yüzde 1’den 8’e çıkarken, bundan daha büyük konutlarda alınan yüzde 18’lik KDV, 150 metrekareye kadar olan kısım için yüzde 8’e indirildi.

Nedim Türkmen’e göre konut ve gayrimenkul sektörüne yönelik vergi indirimlerinde inşaat sektörünün mali yükünün azaltılması amaçlanıyor. Son dönemde artan fiyatlar, konut ve arsa alım satımları olumsuz yönde etkilemişti.

Türkmen, “Müteahhitlerin elinde birikmiş olan konutların satışı için yapılan bir düzenleme. İnsanların panik halinde neleri varsa bunları paraya çevirip bu konutlardan alması isteniyor. Arsa ve arazinin KDV’sinin yüzde 18’den 8’e indirilmesinin ise tüketiciyi ilgilendiren hiçbir yönü yok” şeklinde konuştu.

Türkiye’de lüks konut arzının fazla olduğuna işaret eden Türkmen, “Ama 1 milyon liraya kadar olan sosyal konut sayısı az. Bu dönemde kredilerin yükselmesiyle beraber satışlarda ciddi bir durgunluk olduğu için, yabancılar dışında kimseye satış yapılamadığı için burada KDV’den fedakârlık yapılarak bu müteahhitlerin satışlarını artırmaları hedefleniyor” dedi.

Ana problem yüksek maliyetler

Vergi indirimi yapılan son ürünlerin enflasyon sepetindeki ağırlığı yaklaşık yüzde 10 olarak hesaplanıyor. Buna göre yüzde 10’luk bir KDV indirimi enflasyona yaklaşık 1 puan düşürecek etkiye sahip. Ancak yüksek maliyetler nedeniyle bu farkın fiyatlara ne kadar yansıyacağı belirsiz.

İktisatçı Prof. Dr. Mehmet Şişman, KDV indiriminin gecikmiş bir hamle olduğu görüşünde. Söz konusu indirimlerin pandemi başlangıcında yapılması gerektiğini dile getiren Şişman, bu adımların fiyatlar genel düzeyinin geldiği noktayı sınırlı yönde etkileyeceğini düşünüyor.

Türkiye’de Üretici Fiyatları Endeksi resmi verilere göre yüzde 105 düzeyinde seyrediyor. Yüksek üretici fiyatlarının gelecek aylarda tüketiciye yansıması bekleniyor.

Mehmet Şişman, “Hem ihracat fiyatlarımızda bir artış var, hem de yurt içindeki üretici fiyatlarında önemli bir artış var. Bu da TÜFE ile bir makas oluşturuyor. Yaklaşık 50 puanlık bir makas var. Martta bu makasın daha açılıp açılmayacağını göreceğiz” diye konuştu

“Politika faizi artırılmalı”

Prof. Şişman’a göre enflasyonla mücadele için politika faizi artırılmalı. Enflasyonu tamamen ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını ifade eden Şişman, hem dünyada hem de Türkiye’de enflasyonist sürecin devam ettiğini vurguluyor. Şişman, “Dünyadaki gelişmeler de tabi burada önemli ama rötuşlarla, gecikmiş KDV indirimleriyle yani maliye politikasıyla bunu halletmek kolay gözükmüyor. Burada para politikasının tekrar devreye girmesi gerekiyor” dedi.

Esnaf fiyatların düşmesini beklemiyor

Fiyatların etikete yansıması için öncelikle yüksek KDV’den aldıkları ürün stoklarını eritmeleri gerektiğini söyleyen esnaf, bu süreçte zaten fiyatların maliyet kaynaklı yükseleceğini öngörüyor.

Perakende sektöründen bir esnaf, “Devletin KDV’yi değil de akaryakıt, elektrik, su, doğalgaz ve üretimde kullanılan ürünlerin vergisini azaltması lazım. Bunların vergisini azalttığı zaman fiyatlar da otomatikman kendisi düşer zaten” değerlendirmesinde bulundu.

“Bütçeye yükü 8 milyar lira”

Öte yandan KDV indirimleri bütçeye yük olarak geri dönüyor. Vergi hukukçuları, gıdadaki KDV indirimlerinin bütçeye maliyetinin 25-30 milyar lirayı bulabileceğini hesaplamıştı. Nedim Türkmen’e göre yapılan son indirimlerin bütçeye yükü ise 8 milyar lira civarında olabilir.

Doğalgazda yüzde 18 olan verginin indirilmesi gerektiğini söyleyen Türkmen, “Türkiye’de ikili bir KDV oranının uygulanması gerekiyor. Yüzde 1, yüzde 8, yüzde 18 değil; genel oranı yüzde 12’ye diğer oranı da yüzde 2’ye indirirsek bir problem kalacağını düşünmüyorum” görüşünü dile getirdi.

Paylaşın