HSBC, Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Beklentisini Yüzde 44,6’ya Çekti

HSBC, daha önce yüzde 48,0 ve yüzde 29,0 olan 2024 sonu ve 2025 sonu enflasyon beklentilerini sırasıyla yüzde 44,6 ve yüzde 27,7 olarak revize etti. Yıl sonu dolar beklentisini de 36 lira seviyesine çekti.

The Hongkong and Shanghai Banking Corporation’ın Türkiye iştiraki HSBC, Türkiye ekonomisine ilişkin gelişmeleri değerlendirdiği son raporunu yayınladı.

Gazete Pencere‘nin aktardığı raporda. “Daha sıkı para ve/veya maliye politikası enflasyonda daha hızlı bir düşüşe ve dış açıkta daha hızlı bir iyileşmeye yol açabilir, ancak politika yapıcıların ekonomiyi yumuşatmak için daha kademeli bir makro ayarlamayı tercih ettiğini düşünmeye devam ediyoruz. Büyüme tahminimiz 2025 yılı için değişmeyerek yüzde 3,6’da kaldı” dedi.

Haziran ayı TÜFE’nin hem manşet hem de çekirdek enflasyon için temel aylık fiyat artış hızının (mevsimsellikten arındırılmış, 3mma) yavaşlaması nedeniyle beklenenden daha düşük gerçekleştiğini belirten HSBC, daha önce yüzde 48,0 ve yüzde 29,0 olan 2024 sonu ve 2025 sonu TÜFE beklentilerini sırasıyla yüzde 44,6 ve yüzde 27,7 olarak revize etti.

HSBC raporda, “Para politikasına ilişkin baz senaryomuz yıl boyunca faiz oranlarının değiştirilmemesi yönündedir. Tahminlerimize göre reel politika faizi Kasım ayından itibaren önemli ölçüde pozitif olacak, ancak şimdilik 4. çeyrekte başlayacak faiz indirimlerinin bir miktar erken olabileceğini düşünmeye devam ediyoruz. Yüksek enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarındaki bozulma, enflasyon görünümüne ilişkin yukarı yönlü risklerin temel kaynakları olmaya devam etmektedir” değerlendirmesini yaptı.

Hükümetin altın ithalatını sınırlama kararının etkili olduğunu ve altın ithalatı yılın ilk beş ayında yıllık bazda yüzde 54 oranında düştüğünü hatırlatan HSBC, “Çekirdek ithalat şu ana kadar daha dirençli seyretti. Yine de yakın zamanda 2024-25 cari açık tahminlerimizde küçük bir aşağı yönlü revizyon yaptık” dedi.

“TL’nin cazibesini daha da artıracağına inanıyoruz”

Raporda, “TL konusunda yapıcıyız. Para birimi için düşük enflasyon reel faizler kanalıyla destekleyici olmaktadır. Şimdiye kadar, yükselen nominal faiz oranları, reel faizleri artırma ve dolarizasyon sürecini destekleme konusunda ağır bir iş yapmak zorundaydı. Bundan böyle reel faizlerin pozitif dinamiği enflasyondaki düşüşten kaynaklanabilir. Reel faizlerin 2024 yılı sonuna kadar önemli ölçüde pozitif hale gelebileceğine ve TL’nin cazibesini daha da artıracağına inanıyoruz. Dolar/TL’yi yılsonunda 36,0 seviyesinde görüyoruz” ifadeleri yer aldı.

Paylaşın

Merkez Bankası Politika Faizine Dokunmadı

Merkez Bankası (TCMB), piyasaların beklediği gibi politika faizini bu ayda sabit tuttu. Banka, mart ayında politika faizini, 500 baz puan artışla yüzde 45’ten yüzde 50’ye yükseltmişti.

Haber Merkezi /Merkez Bankası’ndan yapılan açıklamada, sıkı politika duruşuna devam edileceği vurgulanarak, “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır” denildi.

Temmuz ayı faiz kararı öncesinde, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, enflasyondaki düşüş beklentisinin hedeflerine “yakınsadığını” belirterek, dezenflasyon sürecinin önümüzdeki aylarda daha da belirginleşeceğini ifade etmişti.

Merkez Bankası (TCMB), Haziran’da 650, Temmuz’da 250, Ağustos’ta 750, Eylül’de 500, Ekim ve Kasım aylarında da 500’er, Aralık ve Ocak aylarında 250’şer olmak üzere son 8 toplantıda toplam 3 bin 650 baz puan faiz artırmıştı.

Şubat ayındaki yılın ikinci faiz kararında faizin sabit tutulması ile toplam 3 bin 650 baz puan faiz artış serisi devam etti. Mart ayında faiz 500 baz puan arttırılarak politika faizi yüzde 50’ye çıkarıldı. Nisan ve Mayıs ayında ise politika faizi sabit tutuldu. Merkez Bankası, son bir yılda 4 bin 150 baz puanlık faiz artışı yaptı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Fatih Karahan başkanlığında toplandı. Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 50 düzeyinde sabit tutma kararı aldı.

Merkez Bankası (TCMB) tarafından karara ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 50’de sabit tutulmasına karar vermiştir.

Haziran ayında aylık enflasyonun ana eğilimi belirgin bir zayıflama kaydetmiştir. Öncü göstergeler temmuz ayında aylık enflasyonun, para politikasının görece etki alanı dışında kalan yönetilen-yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamaları ile işlenmemiş gıda fiyatlarındaki arz yönlü gelişmeler neticesinde geçici olarak artacağına işaret etmektedir. Buna karşın, ana eğilimdeki yükselişin nispeten sınırlı kalacağı öngörülmektedir.

Yakın döneme ilişkin göstergeler yurt içi talebin, halen enflasyonist düzeyde olmakla birlikte, yavaşlamaya devam ettiğini teyit etmektedir. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyonist baskıları canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu yakından takip etmektedir.

Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir.

Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon sürecini güçlendirecektir.

Kredi büyümesi ve kompozisyonu göz önünde bulundurularak makro finansal istikrarı ve parasal aktarım mekanizmasını destekleyecek şekilde yabancı para kredilere yönelik ek önlemler alınmıştır. Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenmeye devam edilecektir. Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları, gerektiğinde çeşitlendirilerek etkin şekilde kullanılacaktır.

Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.”

Paylaşın

Tüketicinin Ekonomiye Güveni Yılın En Düşük Seviyesinde

Haziran ayında 78,3 olan tüketici güven endeksi temmuz ayında yüzde 3,1 oranında azalarak 75,9’a oldu. Tüketici güven endeksinin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu, 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu göstermektedir.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tüketici Güven Endeksi Temmuz 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Haziran ayında 78,3 iken Temmuz ayında yüzde 3,1 oranında azalarak 75,9 oldu.

Alt endekslerden, mevcut dönemde hanenin maddi durumu yüzde -5,4 azalışla 60,4, gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi yüzde -4,2 azalışla 75,9’a, gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi yüzde -7,0 azalışla 70,8 seviyesine geriledi. Gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi yüzde 2,6 artışla 96,5 seviyesine yükseldi.

Tüketici güven endeksi nedir ve neden önemlidir?

Tüketici güven endeksi, aylık tüketici eğilim anketi ile tüketicilerin maddi durum ve genel ekonomiye ilişkin mevcut durum değerlendirmeleri ile gelecek dönem beklentileri, harcama ve tasarruf eğilimleri ölçülmektedir.

Anket sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi 0-200 aralığında değer alabilmektedir. Tüketici güven endeksinin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu, 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu göstermektedir.

Tüketici eğilimine ilişkin endekslerden, tüketimin finansmanı amacıyla borç kullanma ihtimali endeksinin artması iyimser durumu, azalması ise kötümser durumu göstermektedir.

Benzer şekilde tüketici fiyatlarının değişimine ilişkin düşünce ve beklenti endekslerinin artması tüketici fiyatlarında düşüş düşüncesini/beklentisini, azalması ise tüketici fiyatlarında artış düşüncesini/ beklentisini göstermektedir. İşsiz sayısı beklentisi endeksinin artması işsiz sayısında azalma beklendiğini, endeksin azalması ise işsiz sayısında artış beklendiğini ifade etmektedir.

Paylaşın

Tatilciden Sonra Turizmci De Yunanistan’a Kaçtı

Yunanistan’da turist sayısı ve geliri rekorlar kırarken, Türkiye’den giden turistlerde bu rekorlara önemli katkıda bulunuyor. 2024 yılı sonu itibarıyla Türkiye’den Yunanistan’a giden turist sayısının 1,2 milyonu bulması bekleniyor.

Yunanistan’a bağlı adalara turist taşıyan feribotların hareket ettiği Ayvalık ve diğer Ege ilçelerinde uzun kuyrukların oluşmasına sebep olurken, müşterisinin peşinden Türk işletmecilerin de Yunan adalarına yönelmesi dikkat çekiyor. Adalarda çok sayıda Türkçe isimli tabelanın yanı sıra, garsonların da Türk olması dikkat çekiyor.

Kapıda vize uygulaması sebebiyle son dönemde Yunan adaları Türk turistlerin akınına uğradı. Bu gidişte ülkemizin Bodrum, Çeşme, Alaçatı gibi tatil yörelerindeki fahiş fiyatlar da etkili oluyor. Bu durumdan ülke turizmi olumsuz etkilenirken, Yunanistan’da turist sayısı ve geliri bakımından rekorlar kırılıyor. Üstelik Türk turistler bu rekorlara önemli katkı sağlıyor.

Yunan adalarına turist taşıyan feribotların hareket ettiği Ayvalık ve diğer Ege ilçelerinde uzun kuyrukların oluşmasına sebep olurken, müşterisinin peşinden Türk işletmecilerin de Yunan adalarına yönelmesi dikkat çekiyor. Adalarda çok sayıda Türkçe isimli tabelanın yanı sıra, garsonların da Türk olması dikkat çekiyor.

Bodrum’da turizmcilik yapan ve ismini açıklamak istemeyen bir işletmeci “Daha bu yıl 2 işletmecinin kiralama yoluyla orada işletmecilik yapmaya başladığını biliyorum. Önce işletmecilikli başlayıp şartları sağlayınca satın alma yapmayı amaçlıyordu” dedi.

Yunanistan, 2023 yılında 32 milyon 735 bin turist ağırlayıp 21 milyar dolar gelir elde etti. Yunanistan Turizm Konfederasyonu (SETE) verilerine göre 2024’ün ilk 3 ayında Yunanistan’a giden turist sayısı, 2023’ün aynı dönemine göre yüzde 15,7 artarak 2 milyon 840 milyon oldu.

2023 yılının tamamında Türkiye’den Yunanistan’a 1 milyona yakın turist gitti. Sadece bayram döneminde Yunan adalarına giden turist sayısı 26 bini geçti. 2024 yılı sonu itibarıyla toplam Türk turist sayısının 1,2 milyonu bulması bekleniyor.

Tatilci rotayı değiştirdi

Bodrum ve Çeşme gibi bölgelerdeki yüksek fiyatlar yerine vatandaşlar daha uygun fiyatlı olan Avşa adası, Erikli, Enez, Gelibolu, Ayvacık, Asos, Ayvalık, Erdek, Sarımsaklı, Silifke ve Alanya gibi yerlere rağbet gösteriyor. Turizm acentesi Erkan Aydın “Bırakın yerli turisti, yabancılar bile artık Bodrum, Çeşme gibi merkezleri pahalı buluyor. Onlar da Alanya, Balıkesir, Çanakkale bölgelerine yöneldi” dedi.

Türkiye Gazetesi’nin haberine göre, gurbetçi de yüksek fiyatlardan şikâyetçi. 2021 yılında Türkiye’ye gelerek 3 bin Euro bozduran bir gurbetçi, ailesiyle 10 gün rahat tatil yaparken, bu yıl 6 bin Euro bozdurduğu hâlde yetmediğini, sosyal medya hesaplarından paylaşınca çok sayıda gurbetçinin “Kendi ülkemizde kandırılıyoruz” yorumları da dikkat çekmişti.

Paylaşın

2024 Yılının İlk Altı Ayında Karşılıksız Çek Sayısında Rekor Artış

Karşılıksız çıkan çek sayısı bu yılın ilk altı aylık döneminde yüzde 78,7 oranında artarak, 62 bin 597’den 111 bin 886’ya kadar yükseldi. Karşılıksız çıkan çeklerin parasal tutarı ise yüzde 254 oranında artarak 19 milyar liradan 67,9 milyar liraya kadar çıktı.

2023 yılının aynı döneminde karşılıksız çeklerin adet olarak yüzde 24,3’ünün ödemesi karşılıksız işlemi yapıldıktan sonra yapılırken, bu yıl bu oran yüzde 15,6’ya kadar düştü. Karşılıksız işlemi yapıldıktan sonra ödemesi yapılan çeklerin parasal tutarının oranı ise yüzde 23,5’ten yüzde 13,7’ye geriledi.

BirGün’de yer alan habere göre; kredi faizlerinin artması ile bozulan nakit akışı, ticareti zora sokmaya başladı. Bankalara ibraz edildiğinde karşılıksız çıkan çek sayısında bu yıl patlama yaşanıyor. Geçen yıl genel seçimlerin ardından ekonomi yönetiminde yaşanan değişiklik sonrası uygulanmaya başlayan sıkı para politikasının ardından 2023 yılının son aylarına doğru karşılıksız çek ve protestolu senetler artmaya başladı.

Karşılıksız çekler uzun zaman sonra dikkat çeken boyutlara ulaştı. Bankalara ibraz edildiğinde karşılıksız çıkan çek sayısı bu yılın ilk altı aylık döneminde yüzde 78,7 oranında artarak, 62 bin 597’den 111 bin 886’ya kadar yükseldi. Karşılıksız çıkan çeklerin parasal tutarı ise yüzde 254 oranında artarak 19 milyar liradan 67,9 milyar liraya kadar çıktı.

2023 yılının aynı döneminde karşılıksız çeklerin adet olarak yüzde 24,3’ünün ödemesi karşılıksız işlemi yapıldıktan sonra yapılırken, bu yıl bu oran yüzde 15,6’ya kadar düştü. Karşılıksız işlemi yapıldıktan sonra ödemesi yapılan çeklerin parasal tutarının oranı ise yüzde 23,5’ten yüzde 13,7’ye geriledi.

Karşılıksız işlemi yapılan 7 bin 619 kişiye ait toplam 9,3 milyar TL tutarındaki 17 bin adet çek daha sonra ödendi. 2024 yılı Ocak-Haziran döneminde, karşılıksız işlemi yapılan çek tutarının en yüksek olduğu 5 il sırası ile İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Bursa oldu. Öte yandan karşılıksız çeklerin yanı sıra şirketlerde önemli bir yer tutan senetlerde de, vadesinde ödenmeyerek protestolu duruma gelen senet sayısında artış hızlandı.

Risk Merkezi’nin verilerine göre yılın ilk beş ayında protestolu senet adedi 87 bin 497’ye çıkarken protesto edilen senet tutarı 13 milyar 981 milyon 807 bin liraya çıktı. İlk 5 ayda geçen yılın aynı dönemine göre protesto edilen senet adedi yüzde 5 azalsa da protestolu senet tutarı yüzde 181 arttı.

Paylaşın

FT’den Türkiye’ye “Sıcak Para” Uyarısı

Financial Times’da Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı bir analizde, son zamanlarda Türkiye’ye giriş yapan sıcak paranın büyük bir kısmının “hızlı para” akışı şeklinde olduğu ve bu nedenle olası bir şokta hızlı çıkış olabileceği uyarısı yapıldı.

Düşük maliyetli borçlanarak yüksek getiri sağlayan paralara yatırım yapma stratejisi olan ‘carry trade’ akışına dikkat çekilen analiz haberde, Türk lirasının yılbaşından bu yana ABD dolarına karşı yüzde 18 kazanç sağladığı ifade edildi.

Birleşik Krallık’ın önde gelen finans yayınlarından Financial Times, Türkiye’ye son zamanlarda giren yabancı sıcak paranın potansiyel küresel veya yerel şoklar nedeniyle “hızla” ülkeden çıkabileceğini ifade etti.

Analizde, “İşlemciler milyarlarca doları Türk lirasına yatırıyor” başlığı altında, fonların yüksek faizden faydalanmak amacıyla Türkiye’ye yöneldiği ancak bu durumun ani piyasa değişimlerine karşı ülkeyi savunmasız bırakabileceği vurgulandı.

Düşük maliyetli borçlanarak yüksek getiri sağlayan paralara yatırım yapma stratejisi olan ‘carry trade’ akışına dikkat çekilen haberde, Türk lirasının yılbaşından bu yana ABD dolarına karşı yüzde 18 kazanç sağladığı ifade edildi. Türkiye’ye Ekim 2023’ten bu yana toplamda 24 milyar dolarlık carry trade amaçlı fon akışı gerçekleşirken, TL tahvillere son bir yılda 12,5 milyar dolarlık yabancı girişi olduğu belirtildi.

Analizde, Türkiye’ye girişlerin büyük bir kısmının “hızlı para” akışı şeklinde olduğu ve bu nedenle olası bir şokta hızlı çıkış olabileceği uyarısı yapıldı. Abrdn yatırım şirketinden Kieran Curtis, “Bu tür işlemlerde hızlı paranın payı artıyor, bu da tersine dönmeye daha yatkın hale getiriyor” dedi.

Bir Türk ekonomi yetkilisi de benzer görüşleri paylaşarak, dışsal şokların kararsız yatırımcıları Türkiye piyasalarından kaçırabileceğini kabul etti.

Hedge fon yöneticileri, Türkiye’ye olan ilginin yanı sıra yerel tasarruf sahiplerinin TL’ye olan güvenini kaybetme riskine de dikkat çekti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) rezervlerindeki artışın yabancı sıcak para çıkışına karşı koruma sağlayabileceği ifade edilirken, büyük ölçekli doğrudan yabancı yatırımların henüz gerçekleşmediği kaydedildi.

FIM Partners’ın makro strateji şefi Charlie Robertson, Mehmet Şimşek’in yatırımcılara öngörülebilirlik sunabileceğini, ancak bunun sonuçlarının birkaç yıl içinde görülebileceğini belirtti.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

“Gıda Enflasyonu” Tüketicinin Cebini Yakıyor

İktidar, son dönemde ekonomide pembe tablolar çizmeye çalışsa da, özellikle gıda fiyatlarındaki durdurulamayan artış tüketicilerin ceplerini yakmaya devam ediyor.

Sağlıklı beslenmenin vazgeçilmez gıdalarından sebze ve meyve fiyatlarındaki artış, tüketicilerin cebini yakıyor. İstanbul halinin 19 Temmuz tarihli listelerine göre, son bir yılda armutun fiyatı yüzde 525, limonun fiyatı yüzde 289 ve fasulyenin fiyatı yüzde 260 oranında yükseldi.

Türkiye’de gıda fiyatlarındaki artış, geçim sıkıntısını derinleştiriyor. Haziran ayında genel gıda enflasyonu aylık yüzde 1.78, yıllık yüzde 68.2 arttı. Asgari ücrete ara zam yapılmaması, bu sorunu daha da büyütüyor. Toptancı hallerinde bazı ürünlerin fiyatları son bir yılda beşe katlanırken, dört kişilik bir ailenin günlük gıda harcamasında sebze ve meyvenin payı yüzde 26’yı aştı. Haziran ayı açlık sınırına göre bu tutar 168 lira. Bugün günlük asgari ücret ise 566 lira.

Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç‘ın aktardığına göre, sebze ve meyve, üreticiden tüketiciye ulaşana kadar altı defa el değiştiriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hal Müdürlüğü’nün 19.07.2023 ve 19.07.2024 tarihleri arasındaki fiyat değişimlerine göre:

Armut: yüzde 525 artışla 50 TL/kg,
Limon: yüzde 289 artışla 70 TL/kg,
Taze fasulye: yüzde 260 artışla 90 TL/kg,
Avokado: yüzde 150 artışla 50 TL/tane,
Karpuz: yüzde 150 artışla 20 TL/kg,
Kiraz: yüzde 114 artışla 150 TL/kg,
Sarımsak: yüzde 131 artışla 150 TL/kg,
Enginarın fiyatı bir yılda yüzde 525 artışla 50 TL’ye çıktı.

Papaz eriği 60 TL’den 80 TL’ye, elma 20 TL’den 25 TL’ye, kayısı 35 TL’den 60 TL’ye, vişne 25 TL’den 60 TL’ye yükseldi. Maydanozun demeti 4 TL’den 10 TL’ye, sivri biberin kilosu 23 TL’den 45 TL’ye, domatesin kilosu 25 TL’den 35 TL’ye çıktı. Sadece patatesin fiyatı 20 TL’den 15 TL’ye düşerken, soğanın fiyatı sabit kaldı.

Türkiye’de mazot, gübre, ilaç, tohum ve yem gibi tarımsal girdilerin ithalatla sağlanması, dövizdeki artışa bağlı olarak fiyatların sürekli yükselmesine neden oluyor. TÜİK verilerine göre, tarımsal girdi fiyat endeksi mayısta yüzde 53.1 arttı, enerji grubundaki artış yüzde 75.4 oldu. Haziranda Devlet Su İşleri Sulama Birlikleri su bedeline yüzde 60-400 zam yaptı, sulamada kullanılan elektrik fiyatları ise yüzde 30 arttı. Uzmanlara göre, üretim maliyeti yükselen bir ürünün rafa düşük fiyatla gitmesi mümkün değil. Gıda fiyatlarının artmaya devam etmesi bekleniyor.

Paylaşın

Dev Bankadan Merkez Bankası İçin Dikkat Çeken Yıl Sonu Faiz Tahmini

Deutsche Bank, Merkez Bankası’nın (TCMB) yılın son iki ayında 250’şer baz puanlık indirim yaparak, 2024 yılını yüzde 45 politika faiziyle sonlandıracağını öngördüğünü duyurdu.

Banka, fiyat artışları, akaryakıt, alkol ve tütünde otomatik vergi artışları ve kamu çalışanları ile emeklilere yapılan ücret artışlarına dikkat çekerek, temmuz ve ağustos aylarında aylık enflasyonun yükselmesini beklediğini belirtti.

Deutsche Bank, Ekonomist Yiğit Onay ve Stratejist Christian Wietoska imzasıyla “Türkiye (TCMB): Faiz değişikliği beklenmiyor, ancak gözler likidite önlemlerinde” başlığıyla yeni makro notunu yayımladı.

Raporda fiyat artışları, akaryakıt, alkol ve tütünde otomatik vergi artışları ve kamu çalışanları ile emeklilere yapılan ücret artışlarına dikkat çeken Banka, temmuz ve ağustos aylarında aylık enflasyonun yükselmesini beklediğini belirtti.

Ekomomim’de yer alan habere göre, raporda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz kararlarına ilişkin tahminlere de yer verildi.

“TCMB’nin üst üste dördüncü ayda da politika faizini değiştirmeyerek yüzde 50’de sabit tutmasını bekliyoruz” denilen raporda, “Baz senaryomuzda, TCMB’nin mevcut politikasını kasım ayında politika faizini düşürmeye başlayabileceği 4. çeyreğe kadar sürdürmesini öngörüyoruz” ifadelerine ye verildi.

Yılın son iki ayında 250’şer baz puanlık indirim beklene Banka, 2024 yılı sonunda politika faizinin yüzde 45’e düşeceğini öngördüğünü ifade etti.

Ayrıca 2025 yıl sonu faiz öngörüsünü de yer verilen raporda, “Enflasyondaki düşüşün devam etmesi ve tüketici enflasyonunun 2025 yılı sonunda yüzde 23 seviyelerine gerilemesi ile birlikte 2025 yılında kademeli ancak kalıcı bir gevşeme döngüsünün devam etmesini bekliyoruz. Politika faizi tahminimiz gelecek yılın sonunda yüzde 25’tir” denildi.

Banka, “enflasyondaki kalıcı bir gevşeme döngüsü” için de 2025 yılını işaret etti: “Enflasyondaki düşüşün devam etmesi ve tüketici enflasyonunun 2025 yılı sonunda yüzde 23 seviyelerine gerilemesiyle birlikte 2025 yılında kademeli ancak kalıcı bir gevşeme döngüsünün devam etmesini bekliyoruz.”

Paylaşın

Moody’s, Türkiye’nin Kredi Notunu 10 Yıl Sonra İlk Kez Yükseltti

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, ortodoks ekonomi politikalara geri dönüş yapan Türkiye’nin kredi notunu 10 yılı aşkın bir aradan sonra ilk kez yükseltti.

Haber Merkezi / Kredi notu B3’ten B1’e iki kademe yükseltilen Türkiye’nin notu hala yatırım yapılabilir seviyenin dört kademe altında. Türkiye, Ürdün ve Bangladeş ile aynı seviyede.

Moody’s Ocak ayında Türkiye’nin kredi görünümünü, Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanması sonrası uygulanan ekonomik politikalara atıfta bulunarak, durağandan olumluya revize etmişti.

ABD merkezli kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin notunu iki basamak artırarak B3’ten B1’e yükselttiğini ve kredi notu görünümünü “pozitif” olarak koruduğunu belirtti. Kararın gerekçesi olarak Türkiye’nin ortodoks para politikasına dönüşü gösterildi.

Moody’s raporunda ayrıca, “Enflasyon ve iç talepte ılımlılaşma başlamasıyla beraber, önümüzdeki aylarda ve 2025’te enflasyonist baskıların azalacağına dair güvenimiz artmakta” ifadeleri kullanıldı.

Moody’s Ocak ayında Türkiye’nin kredi görünümünü, Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanması sonrası uygulanan ekonomik politikalara atıfta bulunarak, durağandan olumluya revize etmişti.

S&P Global Ratings ve Fitch Ratings, Türkiye’nin notunu B’den B+’ya bir kademe yükselterek olumlu bir görünüme kavuşturmuştu.

Mehmet Şimşek’ten açıklama

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından, Moody’s’in Türkiye ekonomisine yönelik değerlendirmesine ilişkin paylaşım yaptı. Şimşek, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Moody’s kredi notumuzu ilk defa iki kademe artırdı! Uyguladığımız program sayesinde ülke kredi notumuzu 11 yıl sonra yükselten Moody’s görünümü pozitif olarak korudu.

Ekonomideki dengelenme, azalan dış finansman ihtiyacı, artan uluslararası rezervler ve dezenflasyon süreci not artışında etkili oldu. Görünümün pozitif olarak korunması programımıza duyulan güveni yansıtırken potansiyel not artışlarına işaret ediyor.

Ekonomimizin dayanıklılığını artıran kurala dayalı ve öngörülebilir politikalarımızı uygulamaya kararlılıkla devam edeceğiz.”

Paylaşın

Kıymanın Kilosu, Londra’da 282, İstanbul’da 420 Lira

Kıymanın kilosu, Londra’da 282, İstanbul’da 420 liraya satılırken, Londra’da yaşayan bir asgari ücretli maaşıyla 296 kilo kıyma alırken İstanbul’da yaşayan bir asgari ücretli maaşıyla sadece 40 kilo kıyma alabiliyor.

Londra’da yaşayan bir asgari ücretli maaşıyla 994 kilo tavuk kanat, 3 bin 93 litre süt, 2 bin 896 paket makarna alırken, İstanbul’da yaşayan bir asgari ücretli sadece 57 kilo tavuk kanat, 425 litre süt, 871 paket makarna alabiliyor.

İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Buğra Gökce, İstanbul ve Londra kentlerindeki market araştırmalarını yayımladı. 20 temel ürünü esas aldıklarını açıklayan Buğra Gökce, araştırma sonucu, Londra’da 2 bin 972 lira, İstanbul’da ise 3 bin 297 lira harcandığını belirtti.

Ardından bir paylaşım daha yapan Gökce, “Londra’da yaşayan bir asgari ücretli ile İstanbul’da yaşayan asgari ücretli arasındaki fark ne?” sorusunun yanıtını açıkladı.

Gökce paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Londra’da yaşayan bir asgari ücreti bu 20 ürünü maaşının sadece yüzde 3’ü ile alırken, İstanbul’da yaşayan bir asgari ücretli aynı ürünler için maaşının yüzde 19’unu harcamak zorunda.

Londra’da yaşayan bir asgari ücretli maaşıyla 296 kilo kıyma alırken İstanbul’da yaşayan bir asgari ücretli maaşıyla sadece 40 kilo kıyma alabiliyor.

Londra’da yaşayan bir asgari ücretli maaşıyla 994 kilo tavuk kanat, 1070 yumurta, 3093 litre süt, 2896 paket makarna alırken, İstanbul’da yaşayan bir asgari ücretli sadece 57 kilo tavuk kanat, 425 litre süt, 871 paket makarna alabiliyor.

Türkiye’de çok ciddi bir gıda sorunu var. Bu sorun yalnızca yüksek enflasyondan kaynaklanmıyor. Üretim de yeterli değil. Yıllarca uygulanan tarım ve hayvancılık politikalarının ağır bedelini halkımız ödüyor.”

Paylaşın