Gıda Krizi Sürerken Tahıl Şirketleri Rekor Gelir Elde Etti

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve kuraklık yüzünden dünyanın dört bir yanında gıda krizi yaşanırken, önde gelen tahıl şirketlerinin gelirlerini katlayarak artırması “vurgun ve spekülasyon” tartışmalarına yol açıyor.

Dünyanın dört bir yanında fakir ülkelerde gıda güvenliği konusunda riskler her geçen gün artarken, gelirlerini katlayan önde gelen tahıl şirketlerine olağanüstü vergiler dayatılması da tartışılan öneriler arasında.

İngiliz The Guardian gazetesinin araştırmasına göre, dünya tahıl piyasasını yıllardır kontrol eden 4 büyük şirket, gelirlerinde son dönemde rekor artış sağladı.

En az 2024 yılına kadar talebin arzı geçmesini öngören bu şirketler, önümüzdeki iki yıl içinde daha da yüksek satışlara ve gelirler elde etmeyi planlıyor.

BM’nin Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), bu yıl içinde gıda fiyatlarında yüzde 20 artış öngörürken, Dünya Gıda Programına göre dünyada 345 milyon kişi gıda güvenliğinden yoksun yaşıyor.

Dünya Gıda Programı, Covid-19 salgını öncesi bu rakamı 135 milyon kişi olarak açıklamıştı.

Uluslararası Sürdürülebilir Gıda Sistemleri Uzmanlar Paneli Eş-Başkanı ve aynı zamanda BM yoksullukla mücadele özel raportörü olan Olivier De Schutter, küresel tahıl şirketlerine yönelik sert eleştirilerini şu şekilde dile getirdi: “Açlığın bu kadar arttığı bir dönemde küresel emtia devlerinin rekor karlar elde etmesi açıkça adaletsiz bir durum. Bu gıda sistemlerimizin korkunç bir suçu. Daha da kötüsü, bu şirketler ilk etapta açlık krizini önlemek için daha fazlasını yapabilirdi.”

Küresel tahıl piyasasını kim elinde tutuyor?

The Archer-Daniels, Midland Company, Bunge, Cargill ve Louis Dreyfus isimli şirketler küresel tahıl ticaretinin yüzde 70 ila 90’ını kontrol ediyor.

Bu şirketleri suçlamayı sürdüren De Schutter, “Küresel tahıl piyasaları, enerji piyasalarından bile daha yoğun ve daha az şeffaf. Bu nedenle sektörde büyük bir vurgunculuk riski bulunuyor.” ifadesini kullandı.

Bu yılki gıda fiyatlarındaki artışın, küresel tahıl rezervlerinin bol olduğu tahmin edilmesine rağmen gerçekleştiğini, ancak şirketlerin ne kadar tahıl bulundurduklarını göstermek için yeterli şeffaflık olmadığını, bu şirketleri zamanında stoklarını boşaltmaya zorlamanın hiçbir yolu bulunmadığına dikkat çeken De Schutter, “Tahıl devlerinin ne yaptığına bakmalıyız. Krizi önlemek için ne yaptıklarını ve şimdi ne yapabilecekleri konusunda onları sorgulamalıyız.” dedi.

Küresel tahıl şirketleri krizde ne kazandı?

Cargill, 31 Mayıs’ta sona eren yıl için gelirlerinde yüzde 23 artırarak, 165 milyar dolara çıkardı. Archer-Daniels-Midland şirketi, yılın ikinci çeyreğinde tarihinin en yüksek karına ulaştı. Sales, Bunge şirketi, yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın ikinci çeyreğine oranla gelirlerini yüzde 17 artırdı. Louis Dreyfus ise 2021 yılında bir önceki yıla oranla karını yüzde 80 artırdığını açıkladı.

Derecelendirme kuruluşu Moody’s şirketinde analizci olarak çalışan John Rogers, arz kısıtlamalarının ve talebin yeniden canlanmasının gıda fiyatlarını artırmasının ve daha yüksek karlara yol açmasının şaşırtıcı olmadığını belirterek şu görüşleri dile getirdi: “Aşırı büyüklükteki karlar için bu şirketlerin gizlice anlaştıklarını düşünmüyorum. Çok daha fazla şirket küresel tahıl pazarlarından artan oranda bir pay alıyor. Ben bu şirketlerin ahlaksız davrandıkları inancında değilim. Onlar kasıtlı olarak fiyatları artırmıyor.”

Tahıl şirketlerinin karlarının genel olarak arttığını, ancak marjlarının yüzde olarak belirgin bir şekilde artmadığını kaydeden Rogers, “Bu nispeten verimli bir pazar, bu insanların fiyatları artırabileceğini düşünmüyorum.” dedi.

Bununla birlikte yayınlanmamış Sivil Toplum Kuruluşu (STK) raporlarına atıfta bulunan The Guardian, bu şirketlerin kar marjlarını da artırdığını yazdı.

Bu raporlara göre, Archers,Daniels, Midland şirketleri yılın ilk çeyreğinde kar marjlarını, geçen yılın ilik çeyreğine oranla yüzde 3,36’dan yüzde 4,46’ya çıkardı. Cargill ise kar marjını yüzde 2,5’tan yüzde 3,2’ye yükseltti.

Tahıl şirketlerine küresel vergi uygulanmalı mı?

Uluslararası hayır kuruluşu Bond’un politika müdürü Sandra Martinsone, fakirlere daha iyi yardım edebilmek ve gıda pazarındaki dengesizliği giderebilmek için küresel tahıl şirketlerine vergi konulmasını gerektiğini bildirdi.

Sandra Martinsone, ”Büyük tarımsal gıda şirketleri, emtia ticaretinde, azalan arz ve artan talepten açıkça yararlanıyor. Arz, talepten önemli ölçüde düşük olduğunda, fiyat artışı için alan imkan sağlıyor. Buğday ve diğer emtialar borsalarda işlem gördüğü ve bu nedenle fiyatlar dalgalandığından spekülatif borsalarda bu durum daha da kötüleşiyor.” diyerek endişelerini dile getirdi.

Uluslararası hayır kuruluşu Oxfam; yine tahıl şirketlerine kazandıkları yüksek karlar yüzünden vergi kesilmesini isteyen kurumlar arasında yer alıyor.

Oxfam danışmanı Alex Maitland, “Spekülasyonun gıda fiyatlarındaki artışlarda bir itici güç olabileceğine dair endişeler var. Bence açlığa ve açlığa neden olan her şey ahlak dışı.” diyerek tepkisini dile getirdi.

Aşırı kazanç elde ettiği düşünülen şirketlere vergi koyulmasını destekleyen İngiltere’deki Yeşil Parti temsilcisi Natalie Bennett, “Kısa vadeli bir önlem olarak, gıda tekelini elinde bulunduranlara bu vergiyi koymak için ortada güçlü gerekçeler var.” dedi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Kriz Ve Dönüm Noktalarında Dolar Kuru Ve Enflasyon Nasıl Değişti?

3 Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidara gelen AK Parti hükümetteki 20. yılını tamamlamak üzere. AK Parti son 20 yılda “e-muhtıra”dan kapatma davasına, Gezi Parkı olaylarından 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarına ve 15 Temmuz darbe girişiminden Kovid 19 salgınına kadar ciddi krizlerle karşı karşıya kaldı.

Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti bu dönüm noktalarında ekonomide istikrarı büyük ölçüde korumayı başardı. Ancak Merkez Bankası’nın faiz indirmeye başlamasından ve “yeni ekonomi modeli”ne geçilmesinden bu yana ekonomik göstergeler iyice kötüleşti. Dolar kuru 18 liraya kadar çıkarken Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı yıllık enflasyon da yüzde 80’e ulaştı. Peki, son 20 senede kriz ve dönüm noktalarında Dolar kuru ve enflasyon nasıl değişti?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve TÜİK verilerinden yararlanarak AK Parti dönemindeki krizlerde Amerikan Doları kuru ve enflasyonunun seyrine baktık. Dolar kuru Merkez Bankası’nın aylık ortalama verisini yansıtıyor. Buna göre AK Parti’nin iktidara geldiği Kasım 2002’de 1 dolar 1,61 TL ediyordu. Dolar kuru uzun yıllar istikrarlı seyretti. Yıllık enflasyon ise Kasım 2002’de yüzde 31,8 idi. Aralık 2021’e kadar enflasyon bir daha yüzde 30’ları görmemişti.

Kur Ekim 2016’ya kadar 3 lirayı görmedi. Bu süreçte AK Parti hükümetleri ciddi krizlerle mücadele etti. 2007 yılında “367 krizi” olarak bilinen Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanlığı seçimine dair kararı ve “e-muhtıra” olarak anılan Genelkurmay’ın gece yarısı açıklaması bu süreçlerden biriydi. Bu dönemde Dolar kuru 1,36 TL idi. AK Parti’ye kapatma davası açıldığında ise Dolar kuru 1,24 iken enflasyon yüzde 9,2 idi.

2008 küresel ekonomik krizi Türkiye’yi “teğet geçerken” Dolar kuru ve enflasyon mevcut seviyelerini korudu. 2013 ortasında Gezi Parkı olayları yaşandığında da Dolar kuru hala 2 liranın altındaydı. Yıllık enflasyon ise sadece yüzde 8,3 idi.

AK Parti iktidarının en zor dönemlerinden olan hükümetin ‘kumpas’ olarak nitelendirdiği 17-25 Aralık soruşturmaları döneminde Dolar kuru 2,06; enflasyon ise yüzde 7,4 idi. AK Parti’nin meclis çoğunluğunu kaybettiği 7 Haziran 2015 seçimlerinde Dolar kuru 2,71; enflasyon yüzde 7,2 seviyesindeydi.

15 Temmuz’da Dolar kuru 3 liranın altındaydı

15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi döneminde Dolar kuru hâlâ 3 liranın altındaydı. Dolar kuru 2,96 iken enflasyon yüzde 8,8 idi. Dolar kuru ancak Ekim 2016’da 3 lira barajını aştı.

“Başkanlık sistemi”nin başlangıcı olarak kabul edilen 24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde Dolar kuru 4,64 olurken enflasyon yüzde 15,4 idi. Amerikalı rahip Brunson’un tahliye olduğu Ekim 2018’de ise dolar kuru 5,87 lirayı görmüştü. Kur, Covid-19 salgınının başladığı Mart 2020’de ise 6,33 lira; enflasyon ise yüzde 11,9 idi.

Merkez Bankası’nın faiz indirimine başladığı Eylül 2021’de ise Dolar kuru 8,53; enflasyon ise yüzde 19,6 idi.

Yeni ekonomi modeli: Dolar ve enflasyon uçtu

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 30 Kasım 2021’de ilan ettiği “yeni ekonomi modeli” sonrası ise Dolar kuru uçarken enflasyon da rekor üstüne rekor kırdı. Kasım 2021’de Dolar kuru 10,54; enflasyon ise yüzde 21,3 idi. Ancak 22 Ağustos itibariyle Ağustos 2022 Dolar kuru ortalaması 17,99 lira olurken; son açıklanan Temmuz 2022 yıllık enflasyon yüzde 79,6 oldu.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Tüketici Güven Endeksi Ağustosta Arttı

Tüketici Güven Endeksi ağustos ayında 4,2 puan artışla 72,2 oldu. Endeks Haziran’da 63 ile, tarihin en düşük seviyesine gerilemişti. Türkiye’de tüketiciler en son Nisan 2006’da iyimser olmuş, endeks 100,7’yi görmüştü. O tarihten sonra endeks bir daha 100’ü geçemedi.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tüketici Güven Endeksi Ağustos 2022 verilerini açıkladı. Buna göre, tüketici güven endeksi, ağustosta geçen aya göre yüzde 6,1 arttı. Temmuzda 68 olan endeks, ağustosta 72,2 olarak kayıtlara geçti.

Mevcut dönemde hanenin maddi durumu endeksi temmuzda 46,4 iken ağustosta yüzde 16 artışla 53,8 oldu. Gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi endeksi ise temmuzda 67,2 iken ağustosta 72,2’ye çıktı.

Temmuzda 70,9 olan gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi endeksi yüzde 2,7 yükselişle bu ay 72,8 olarak gerçekleşti. Gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi endeksi de temmuzda 87,7 iken ağustosta yüzde 2,4 artışla 89,8’e yükseldi.

Endeksin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği gösteriyor. Yüzde 93,4 değerinde veri ise piyasanın hâlâ pozitif bir bakış açısına sahip olmadığını ortaya koyuyor.

Ekonomik güven endeksi nedir ve neden önemlidir?

Ekonomik güven endeksi, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir bileşik endekstir. Endeks, mevsim etkilerinden arındırılmış tüketici güven endeksi, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörleri güven endekslerinin alt endekslerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşmaktadır.

Ekonomik güven endeksi hesaplamasında, her bir sektörün ağırlığı o sektörün normalleştirilmiş alt endekslerine eşit dağıtılarak uygulanmakta, güven endekslerine doğrudan uygulanmamaktadır. Bu kapsamda tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerine ait toplam 20 alt endeks hesaplamada kullanılmaktadır.

Ekonomik güven endeksinin hesaplamasında kullanılan alt endeksler her ayın ilk iki haftasında derlenen veriler kullanılarak hesaplanmaktadır. Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği göstermektedir.

Paylaşın

İcra Dosyalarında Patlama: 25 Milyona Yaklaştı

2021 sonunda 22 milyon 571 bin olan icra dosyası sayısı, bu ay itibarıyla 24 milyon 77 bin 828’e yükselirken, 1 Ocak’tan bu yana icra dosyası sayısı 1.5 milyondan fazla arttı. Günlük icra dosyası sayısı ortalama 6 bin 700.

Ekonomik kriz, yüksek enflasyon ve işsizlik yurttaşı zora soktu. Ay sonunu güçlükle getiren yurttaş borç ödeme sıkıntısı da yaşamaya başladı. Yurttaşın artan borçları muhtarlıklara ulaşan icra bildirimlerine de yansıdı. Muhtarlıklar da icra evraklarıyla doldu taştı.

CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un açıkladığı verilere göre, 2021 sonunda 22 milyon 571 bin olan icra dosyası sayısı, bu ay itibarıyla 24 milyon 77 bin 828’e çıktı. 1 Ocak’tan bu yana geçen 225 günde icra dosyası sayısı 1.5 milyondan fazla arttı. Günlük icra dosyası sayısı ortalama 6 bin 700’e geliyor.

Görünen de fazla

İstanbul’daki muhtarlar icra dosyalarındaki artışa ilişkin Cumhuriyet’ten Cengiz Karagöz’e konuştu.

Küçükçekmece’ye bağlı Atakent Mahallesi Muhtarı Halime Toktanlı, sene başından beri icra evrakları sayısının giderek yükseldiğine dikkat çekti. Toktanlı şunları söyledi:

“Normal zamanda muhtarlığa gelen evrak sayısı ayda 200-400 arasında değişiyor. Aralarında trafik cezaları, ihtarnameler ve icra evrakları bulunuyor. Özellikle icra evraklarında ciddi bir artış söz konusu. Günde yaklaşık 30 icra evrakı geliyor. Bu sayı da postacıların adresinde bulamadığı kişilerin evrakı. Onları biz teslim alıyoruz, normal sayı daha fazla.”

Yardım başvurusu arttı

Beyoğlu’na bağlı Ömer Avni Mahallesi Muhtarı Ayşen Bingöl, “Üç dönemdir bu mahallede muhtarlık yapıyorum. Burası hem nüfusu az  hem de gelir düzeyi belli bir seviyenin üzerinde olan kişilerin yaşadığı bir mahalle. Buna karşın günde yaklaşık 10 icra evrakı geliyor” dedi.

Beykoz’a bağlı Göztepe Mahallesi Muhtarı Arzu Kuşdili ise sene başından beri 200’e yakın icra evrakı geldiğini belirtti. Kuşdili, “İcra evraklarında son aylarda ciddi bir artış söz konusu. Sosyal yardım almak için başvurular da arttı. İlk muhtar olduğum dönemde yaklaşık 35 kişi sosyal yardım talebinde bulunmuştu. Şimdi neredeyse 140 kişi sosyal yardım talebinde bulunmuş” diye konuştu.

Paylaşın

Otomotiv Üretiminde Yılın En Kötü Performansı

Türkiye’de Temmuz ayında 93 bin 659 adet otomotiv üretimi yapıldı. Otomotiv üretimi, Temmuz ayında yıllık bazda yüzde 37,4 artış gösterdi ancak bu yılın rakamlarının gerisinde kaldı. Sektörün toplam üretimi ocak ayından bu yana ilk kez 100 binin altında kaldı.

Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) tarafından açıklanan verilere göre, otomotiv üretimi Temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 37,4 artışla 68 bin 167 adetten 93 bin 659 adete yükseldi. Aynı ayda otomobil üretimi yüzde 41,5 artışla 36 bin 213 adet oldu. Otomotiv pazarı yüzde 11,2 artışla 55 bin 324 adede, otomobil pazarı yüzde 13,0 artışla 41 bin 031 adede geldi.

2022 yılı Ocak-Temmuz döneminde toplam üretim yüzde 5 artarken, otomobil üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4 oranında azaldı. Bu dönemde, toplam üretim 742 bin 969 adet, otomobil üretimi ise 434 bin 190 adet düzeyinde gerçekleşti.

Dünya Gazetesi’nin haberine göre, 2022 yılı Ocak-Temmuz döneminde toplam pazar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 azalarak 430 bin 929 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde otomobil pazarı ise yüzde 8 oranında azaldı ve 319 bin 313 adet olarak gerçekleşti.

Ticari araç grubunda, 2022 yılı Ocak-Temmuz döneminde üretim yüzde 21, ağır ticari araç grubunda yüzde 25 ve hafif ticari araç grubunda yüzde 20 oranında arttı. 2021 yılı Ocak-Temmuz dönemine göre ticari araç pazarı yüzde 3, hafif ticari araç pazarı yüzde 5 azalırken, ağır ticari araç pazarı yüzde 8 arttı.

2022 yılı Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 3 oranında artarken, otomobil ihracatı ise yüzde 8 oranında azaldı. Bu dönemde, toplam ihracat 526 bin 601 adet, otomobil ihracatı ise 298 bin 333 adet düzeyinde gerçekleşti.

2022 yılı Ocak-Temmuz döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı Dolar bazında yüzde 5, Euro bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 arttı. Bu dönemde toplam otomotiv ihracatı 17,6 Milyar $ olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 7 azalarak 5 Milyar $ seviyesinde gerçekleşti. Euro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 3 artarak 4,6 Milyar € seviyesinde gerçekleşti.

Paylaşın

‘Tarımsal Girdi Enflasyonu’ Rekor Tazeledi

Tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE), Haziran’da aylık bazda yüzde 7,92 artarken, yıllık bazda yüzde 134.96 yükseldi. Endekste, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 81,07 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 70,89 artış gerçekleşti. Böylece endeks, yıllık bazda yeni bir rekor kırdı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi Haziran 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE), Haziran ayında aylık bazda yüzde 7,92 artarken, yıllık bazda yüzde 134.96 yükseldi. Yıllık artışın yüksek olduğu gruplar yüzde 233,89 ile gübre ve toprak geliştiriciler, yüzde 228,03 ile enerji ve yağlar oldu.

Endekste, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 81,07 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 70,89 artış gerçekleşti. Böylece endeks, yıllık bazda yeni bir rekor kırdı.

Ana gruplarda bir önceki aya göre tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 4,57, tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 8,33 artış gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre göre tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 72,30, tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 145,32 artış gerçekleşti.

Yıllık Tarım-GFE’ye göre 7 alt grup daha düşük, 4 alt grup daha yüksek değişim gösterdi. Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 31,88 ile veteriner harcamaları ve yüzde 46,04 ile tohum ve dikim materyali oldu. Buna karşılık, yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 233,89 ile gübre ve toprak geliştiriciler ve yüzde 228,03 ile enerji ve yağlar oldu.

Aylık Tarım-GFE’ye göre 10 alt grup daha düşük, 1 alt grup daha yüksek değişim gösterdi. Aylık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 0,13 ile veteriner harcamaları ve yüzde 0,50 ile tohum ve dikim materyali oldu. Buna karşılık, aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 20,71 ile enerji ve yağlar ve yüzde 7,26 ile hayvan yemi oldu. Bir önceki aya göre azalış gösteren tek alt grup ise yüzde 0,27 ile makine bakım masrafları oldu.

Paylaşın

Türkiye’nin Risk Primi 800 Baz Puanın Üzerini Test Etti

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) kredi düzenlemesinin ardından Türkiye’nin risk primi ilk işlem gününde 800 baz puanın üzerini test etti. Bu rakam 29 Temmuz’dan bu yana görülen en yüksek seviye olarak kaydedildi.

TCMB, daha önce sinyalini verdiği gibi bazı ticari kredi faizlerini düşürmeyi aynı zamanda ise bu kredilerin büyümesini sınırlandıracak adımları cuma günü açıklamıştı.

Dünya gazetesinin aktardığına göre, geçen haftaki faiz indirimi kararının ardından 18.15’i test eden Dolar/TL, haftaya 18 üzerinde baskı altında kalarak başladı. Dolar/TL, bugün 18.12 civarında işlem görüyor. Euro/TL ise 18.13’ten alıcı buluyor.

Bu seviyeye göre TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı Nisan ayından bu yana yüzde 18, yıl başından bu yana yüzde 27 oldu. Geçen yıla göre ise kayıp yüzde 40’ı aştı.

Türkiye’nin kredi risk primi de Temmuz ortasında 900 baz puan ile en yüksek seviyesini kaydederken, 11 Ağustos’ta 650 baz puan ile dip yapmıştı.

Piyasalar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine toplantısının ardından vereceği mesajları takip edecek.

Tahvil getirileri sert düşüş kaydetti

Karar sonrası ilk işlem gününde tahvil getirilerinde hızlı geri çekilme izlendi. 2 yıllık tahvil getirisi, Cuma günü son işlemdeki yüzde 17.62’den yüzde 14.02’ye kadar geriledi. Böylece 2 yıllık gösterge tahvil getirisi 360 baz puan düştü.

10 yıllık tahvil getirisi de yüzde 16.93’ten yüzde 14.19’a kadar geriledi. Böylece 10 yıllık gösterge tahvil getirisi 274 baz puan düştü.

Ticari kredi faizlerinin düşmesi bekleniyor

TCMB faiz indirimi ile birlikte sinyalini verdiği kredi aktarım mekanizmasına yönelik makroihtiyati tedbirleri Cuma günü piyasa kapanışı ardından açıkladı.

TCMB’nin kararı öncesi net ihracat gibi alanlardaki ticari kredi maliyeti tek haneye yakın, diğer ticari krediler yüzde 40’a yakın, bireysel krediler ise yüzde 50’ye yakın seyrediyordu. Kararın ardından yüzde 40 olan ticari kredi faizlerinin düşmesi bekleniyor.

Bankacıların hesaplamalarına göre tek haneye yakın kredilere yönelik politika faizi indirimi hariç herhangi bir adım gelmedi. Diğer ticari kredilerde ise yüzde 40 olan faiz oranı belirgin düşürecek, düşürülmemesi halinde ise bunun karşılığında tahvil tutma zorunluluğu geldi.

Ancak bu kredi büyümesi Temmuz sonundan yılsonuna kadar yüzde 10 ile sınırlanması da yüzde 80’e yaklaşan enflasyon ortamında “kolay aşılacağı” için aslında belirgin bir “sınırlama” da yapılmış oldu. Yüzde 50 civarında seyreden bireysel krediler için ise anlamlı bir adım görülmedi.

Reuters’a konuşan üst düzey bir bankacı, “Kredilerde hükümetin istediği alanlar dışındaki ticari kredi faizlerini düşürecek aynı zamanda bu kredilerin büyümesini de sınırlayacak adımlar geldi. Bankalar TCMB’nin istediği her şeyi yapsa bile, ki tamamını yapamazlar, yine de tahvil tutmak zorunda kalacaklar. TCMB, krediler ve tahvil piyasası üzerindeki kontrolünü daha da artırdı” dedi.

Paylaşın

TÜİK’ten Dikkat Çeken Veriler: Emekçi Enflasyonun Altında Ezildi

TÜİK’in açıkladığı işgücü girdi endeksleri verileri, saatlik ücretlerin resmi enflasyonun çok altında kaldığını gösteriyor. Yüksek enflasyon ücretlerin erimesine yol açarken, resmi gıda enflasyonu haziran ayında yüzde 94 olarak açıklanmıştı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü Girdi Endeksleri II. Çeyrek: Nisan-Haziran 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında istihdam endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5,4 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 4,4 arttı, inşaat sektöründe yüzde 6,3 azaldı, ticaret-hizmet sektörlerinde ise yüzde 8,4 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında çalışılan saat endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 11,5 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 7,6 arttı, inşaat sektöründe yüzde 2,5 azaldı ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 17,3 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında brüt ücret-maaş endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 74,2 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 69,7, inşaat sektöründe yüzde 53,9 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 80,6 arttı.

İstihdam yüzde 1,7 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında istihdam endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,7 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 1,3 arttı, inşaat sektöründe yüzde 1,3 azaldı ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 2,5 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında çalışılan saat endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 2,1 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 1,2 arttı, inşaat sektöründe yüzde 0,2 azaldı ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 3,1 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında brüt ücret-maaş endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 12,4 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 12,9, inşaat sektöründe yüzde 9,4 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 12,4 arttı.

Saatlik işgücü maliyeti endeksi yıllık yüzde 56,9 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik işgücü maliyeti endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 56,9 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 58,8, inşaat sektöründe yüzde 58,9 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 54,3 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 56,2 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 57,7, inşaat sektöründe yüzde 57,9 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 53,9 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç dışı işgücü maliyeti endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 60,7 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 65,4, inşaat sektöründe yüzde 64,2, ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 56,2 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik işgücü maliyeti endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 9,9 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 11,5, inşaat sektöründe yüzde 9,5 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 8,9 arttı.

Saatlik kazanç yüzde 10,1 arttı

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 10,1 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 11,5, inşaat sektöründe yüzde 9,7 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 9,0 arttı.

Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında saatlik kazanç dışı işgücü maliyeti endeksi, 2022 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 9,3 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 11,1, inşaat sektöründe yüzde 8,9 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 8,1 arttı.

Paylaşın

Yılın İlk 6 Ayında Bankaların Karı Yüzde 400 Arttı

Bankacılık sektörünün yılın ilk 6 ayında elde ettiği net kâr geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 400,5 artışla 169,1 milyar TL’ye ulaştı. Yalnızca haziran ayındaki net kâr 37 milyar 44 milyon TL oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) resmi enflasyon oranını yüzde 79,6 olarak açıkladığı ortamda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 13’e indirmesi milyonları yoksullaştırırken, başta bankalar olmak üzere sermaye sahiplerinin kârları katlanarak artıyor. Emeğiyle yaşayan yurttaşların yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında yaşamlarını sürdürmek yöneldiği bankalar, TCMB’den düşük maliyetle aldıkları kaynakları yüksek faizle tüketiciye veriyor.

Bir ayda 37 milyar TL kar

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, bankacılık sektörünün yılın ilk 6 ayında elde ettiği net kâr geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 400,5 artışla 169,1 milyar TL’ye ulaştı.

Sözcü’den Taylan Büyükşahin’in haberine göre 2021’in ilk 6 ayında bankaların toplam kârı 33,8 milyar TL seviyesindeydi. Bankacılık sektörünün sadece haziran ayındaki net kârı BDDK verilerine göre 37 milyar 44 milyon TL oldu.

Kamu bankaları yüzde 830’u aştı

İlk 6 aylık döneme bakıldığında en fazla kâr artışını bir önceki yılın aynı dönemine göre kamu mevduat bankaları yüzde 830,7 ile yakalarken, onu katılım bankaları yüzde 582,6 ile takip etti. Yerli özel mevduat bankalarının da bu dönemdeki kâr oranı yüzde 450’yi buldu.

Halkbank’ın karı yüzde 4 bin 500 arttı

2022’nin Ocak-Haziran döneminde en fazla kârlılık oranına kamu bankaları ulaştı. Geçen yılın aynı dönemine göre kârlılıkta Ziraat Bankası yüzde 604, Vakıfbank yüzde 614 ve Halkbank yüzde 4 bin 500 artış kaydetti. 6 aylık kârlılıklar içinde Ziraat Bankası 16,2 milyar TL kâra ulaştı ve kamu bankaları içinde ilk sırada yer aldı. Bu dönemde Halkbank’ın kârını 120 milyon TL’den 4,6 milyar TL’ye çıkarması dikkat çekti. Vakıfbank’ın da ciddi bir sıçrama yaparak kârını 1,4 milyar TL’den 10 milyar TL’ye çıkardığı görüldü.

Paylaşın

İkinci El Otomobil Satışını Kısıtlayan Düzenleme Danıştay’a Taşındı

İkinci el otomobillerin ilk tescil tarihinden sonra 6 ay ve 6 bin kilometre dolmadan satılmasını kısıtlayan düzenle Danıştay’a taşındı. Düzenlemeyi Danıştay’a taşıyan Avukat Tamer Atalay, “Mülkiyet hakkına aykırı” dedi.

Ticaret Bakanı Mehmet Muş tarafından duyurulan ve ikinci el otomobillerin ilk tescil tarihinden itibaren 6 ay ve 6 bin kilometre dolmadan satılmasına sınır getiren ‘İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’, avukat Tamer Atabay tarafından 6 Ağustos’ta Danıştay’a taşındı.

1 Temmuz 2023’e kadar geçerli olacak düzenlemenin ‘anayasanın mülkiyet hakkına aykırı’ olduğunu öne süren Atabay, “Ayrıca İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ne aykırı. Bu nedenle iptal davası açtık. Çünkü tüm kamu kuruluşlarına verilen mülkiyet hakkına aykırı bir yönetmelik. Mülkiyet hakkı ne demek? Ben bir aracı kiralayabilirim, satabilirim veya kullanabilirim. Bu yönetmelikle artık aracı satamayacağım söyleniyor” dedi.

“Hukuk bunu tanımıyor” diyen Atalay, “Bir tacir veya vatandaş tüm yatırımlarını buna yapmış olabilir. Siz birden ‘Devlet olarak bunu yapmanı kısıtlıyorum’ diyemezsiniz. Bir tacir hukuk düzeninde, hukukun vermiş olduğu ölçüde kar oranı hangisinde fazla ise ondan yararlanma hakkına sahiptir. Hal böyleyken bir oldu bitti ile ‘Bunu kısıtlıyorum’ denilemez. Dolayısıyla Danıştay’da dava açtık” diye konuştu.

Yönetmeliğin Danıştay’dan döneceğine inandıklarını vurgulayan Atabay, “Mülkiyet hakkındaki bir hak. Bu ancak kanunla sınırlandırılabilir, yönetmelikte yapılamaz” dedi.

Yönetmeliğin öngörülebilirlik ilkesine de aykırı olduğunu belirten Atalay, “Bir şirket çok kâr getirdiği için bu yönteme başvurabilir. Örneğin yatırımlar tüm imkanlar kullanılarak bu yönde yapılmışken, bu aracın satımı yasaklandığı zaman büyük bir zarara neden olacaktır. Bu nedenle Danıştay’ın, anayasanın vermiş olduğu hakkı koruyacağını düşünüyoruz” ifadesini kullandı.

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın