Sigaraya Bir Zam Daha; Alkolde Sırada

Sigaraya yarından itibaren geçerli olmak üzere zam yapıldığını açıklayan Tekel Bayileri Yardımlaşma Derneği (TBYD) Başkanı Erol Dündar, alkole de 1 Kasım itibari ile zam geleceğini duyurdu.

Haber Merkezi / TBYD Başkanı Erol Dündar, sosyal medya hesabından sigaraya zam geldiğini duyurdu. Dündar, zamlı yeni listeyi de yayınlarken; sigarlara 2 lira zam geldiği görüldü.

Erol Dündar, daha sonra sosyal medya hesabından 1 Kasım tarihinde alkole zam geleceğini duyurdu.

Zammında yüzde 15 ile 18 arası olacağını söyleyen Dündar, paylaşımında, “Alkole zam gelmeye devam ediyor bu şekilde devam ederse yasal tüketim dibi görecek kaçak tavan yapacak bizler işimizi devlete vergi kaybı yaşayacak buna bir dur denmeli artık” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Tarım Üretici Enflasyonu Zirve Yaptı

Tarım üretici enflasyonu, eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 7.14, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 113.98, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 156 arttı. Tarım üretici enflasyonu, ağustos ayında yıllık yüzde 142.42’lik artış kaydedilmişti.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) Eylül 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre Tarım-ÜFE’de, eylülde bir önceki aya göre yüzde 7.14, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 113.98, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 156’lık artış yaşandı. Tarım-ÜFE’de ağustosta yıllık yüzde 142.42’lik artış kaydedilmişti.

Sektörlerde bir önceki aya göre, balık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 9.32 ve ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 2.30 azalış yaşanırken, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 7.94 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 2.16, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 6.90 ve çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 20.36 artış kaydedildi.

Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, yüzde 78,80 ile koyun ve keçi, canlı; bunların işlenmemiş süt ve yapağıları ve yüzde 94,80 ile yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler oldu. Buna karşılık, yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, yüzde 297,29 ile lifli bitkiler ve yüzde 215,70 ile çeltik oldu.

Bir önceki aya göre azalış gösteren alt gruplar sırasıyla, yüzde 1,36 ile üzüm ve yüzde 1,33 ile tahıllar (pirinç hariç), baklagiller ve yağlı tohumlar oldu. Buna karşılık, aylık artışın yüksek olduğu alt grup ise yüzde 29,45 ile lifli bitkiler ve yüzde 21,05 ile tropikal ve subtropikal meyveler oldu.

Eylül 2022’de, endekste kapsanan 84 maddeden, 31 maddenin ortalama fiyatında azalış, 48 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşti.

Paylaşın

Merkez Bankası, Yıl Sonu Enflasyon Beklentisini Yükseltti

Merkez Bankası, yıl sonu tüketici enflasyonu beklentisini yüzde 67,73’ten yüzde 67,78’e yükseltti. Banka, yıl sonu dolar beklentisini 19,51 liradan 19,82 liraya çekti. Merkez Bankası, yıl sonu faiz beklentisini ise 12,83’ten 11,25’e indirdi.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Ekim ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarını açıkladı.

Buna göre, katılımcıların cari yıl sonu dolar/TL beklentisi bir önceki anket döneminde 19,51 TL iken, bu anket döneminde 19,82 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla 22,07 TL ve 23,61 TL olarak gerçekleşti.

Faiz beklentisi düştü

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 12,83 iken, bu anket döneminde yüzde 11,25 oldu.

TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi de bir önceki anket döneminde yüzde 13,00 iken, bu anket döneminde yüzde 11,22 olarak gerçekleşti.

Enflasyon beklentisi arttı

Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 67,73 iken, bu anket döneminde yüzde 67,78 oldu.

12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 36,74 iken, bu anket döneminde yüzde 37,34 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 20,63 ve yüzde 21,17 olarak gerçekleşti.

Büyüme beklentisi arttı

Katılımcıların GSYH 2022 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 4,8 iken, bu anket döneminde yüzde 5,1 olarak gerçekleşti.

GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 4,5 iken, bu anket döneminde yüzde 4,2 olarak gerçekleşti.

Anket katılımcıları değişmişti

TCMB’nin piyasa katılımcıları anketindeki “katılımcılar”, geçen ay değişmiş ve değişiklik sonrasında dolar ve enflasyon beklentisi düşmüştü.

TCMB’nin bu hamlesi, anketin güvenilirliğine dair şüpheleri artırırken, büyük bankalar ve işveren örgütleri dahil bir dizi katılımcının TCMB’nin yüksek bulduğu beklentileri nedeniyle anketten çıkarıldıkları ortaya çıkmıştı.

Paylaşın

Konut Satışları Eylül Ayında Dibe Vurdu!

Türkiye genelinde konut satışları Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,9 azalarak 113 bin 402’e indi. İllere göre konut satışlarında İstanbul 19 bin 89 konut satışı ve yüzde 16,8 ile en yüksek paya sahip oldu.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Konut Satış İstatistikleri Eylül 2022 verilerini açıkladı. Buna göre, Türkiye genelinde konut satışları Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,9 azalarak 113 bin 402 oldu.

Konut satışlarında İstanbul 19 bin 89 konut satışı ve yüzde 16,8 ile en yüksek paya sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 812 konut satışı ve yüzde 7,8 pay ile Ankara, 6 bin 338 konut satışı ve yüzde 5,6 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 40 konut ile Hakkari, 49 konut ile Ardahan ve 98 konut ile Gümüşhane oldu.

Konut satışları Ocak-Eylül döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,4 artışla 1 milyon 57 bin 193 olarak gerçekleşti.

İpotekli konut satışları

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 43,0 azalış göstererek 16 bin 970 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 15,0 olarak gerçekleşti. Ocak-Eylül döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25,7 artışla 228 bin 601 oldu.

Eylül ayındaki ipotekli satışların, 5 bin 429’u; Ocak-Eylül dönemindeki ipotekli satışların ise 60 bin 777’si ilk el satış olarak gerçekleşti.

Satış sayılarına göre İstanbul’u 8 bin 812 konut satışı ve yüzde 7,8 pay ile Ankara, 6 bin 338 konut satışı ve yüzde 5,6 pay ile İzmir izledi. Konut satış sayısının en az olduğu iller sırasıyla 40 konut ile Hakkari, 49 konut ile Ardahan ve 98 konut ile Gümüşhane oldu.

Türkiye genelinde diğer konut satışları Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17,8 azalarak 96 bin 432 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 85,0 olarak gerçekleşti. Ocak-Eylül döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,0 artışla 828 bin 592 oldu.

İkinci el konut satışları

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18,2 azalarak 35 bin 954 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 31,7 oldu. İlk el konut satışları Ocak-Eylül döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,7 artışla 312 bin 118 olarak gerçekleşti.

Türkiye genelinde ikinci el konut satışları Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 24,9 azalış göstererek 77 bin 448 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 68,3 oldu. İkinci el konut satışları Ocak-Eylül döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 12,6 artışla 745 bin 75 olarak gerçekleşti.

Yabancılara konut satışları

Yabancılara yapılan konut satışları Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 23,8 azalarak 5 bin 49 oldu. Eylül ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 4,5 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında ilk sırayı bin 795 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul’u sırasıyla bin 585 konut satışı ile Antalya ve 335 konut satışı ile Mersin izledi.

Yabancılara yapılan konut satışları Ocak-Eylül döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 32,5 artarak 49 bin 644 oldu. Eylül ayında Rusya Federasyonu vatandaşları Türkiye’den bin 196 konut satın aldı. Rusya Federasyonu vatandaşlarını sırasıyla 592 konut ile İran, 433 konut ile Irak vatandaşları izledi.

Paylaşın

Otomobil Sahibi Olmak Artık Lüks

Yeni yayınlanan bir araştırmaya göre, Türkiye, Meksika, Brezilya ve Portekiz’de katılımcıların yaklaşık üçte ikisi gelecekte bir araba sahibi olamamaktan korkuyor. Öte yanda araştırmaya katılan katılımcıların yarıdan fazlası evdeki ikinci araçlarını ya elden çıkarmış ya da elden çıkarmayı planlıyor.

Araba sahibi olmak ve kullanmak her geçen gün daha pahalı hale gelse de bir çok kişi için hala vazgeçilemez durumda.

Euronews Türkçe‘nin aktardığına göre, Cetelem Observatory tarafından yayınlanan yıllık barometre raporu için yapılan ankete göre özellikle Türkiye, Meksika, Brezilya ve Portekiz’de katılımcıların yaklaşık üçte ikisi gelecekte bir araba sahibi olamamaktan korkuyor.

Katılımcıların yaklaşık yüzde 60’ı, özellikle Türkiye ve Güney Afrika’da, artan masraflar nedeniyle seyahat etmeyi bıraktıklarını belirtti.

Anketin yapıldığı 18 ülkede her 10 sürücüden 7’si otomobillerini kullanabilmek için mali olarak fedakarlıkta bulunduğunu anlattı; fakat yüzde 72’si de araçsız yapamayacaklarını vurguladı. Öte yanda katılımcıların yarıdan fazlası evdeki ikinci araçlarını ya elden çıkarmış ya da elden çıkarmayı planlıyor.

Katılımcıların büyük bir çoğunluğu otomobil sahibi olmamayı hareket özgürlüğünü kaybedecekleri için olumsuz bir şey olarak değerlendirirken yüzde 20’si ise bunun çevre açısından iyi bir şey olacağını dile getirdi.

Genel olarak 35 yaşın altındakiler araç kullanmayı tamamen bırakmaya daha sıcak bakarken yaşlılarda bu seçenek daha zor. Katılımcıları otomobilleri için yakıt, sigorta ve bakım gibi masraflar nedeniyle ortalama 2 bin 753 euro yıllık bütçe ayırırken en büyük masraf kaleminin akaryakıt olduğunu belirtti.

Harris Interactive tarafından 23 Haziran ve 8 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen ankete 18 ile 65 yaş arasında 16 bin 600 kişi katıldı. Katılımcıların 3 bini Fransa’dan olurken diğer ülkelerden 800’e kişi katıldı.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Net Rezervleri 2,7 Milyar Dolar Arttı

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) Eylül sonunda 9,6 milyar dolarla Temmuz’dan bu yana en düşük seviyeye gerileyen net rezervi, Güney Kore ile yapılan swap anlaşmasının ikinci kısmının devreye girmesiyle birlikte tekrar yükseldi.

Haber Merkezi / Merkez Bankası’nın net rezervleri 7 Ekim haftasında 2,7 milyar dolar artışla 12,44 milyar dolara çıktı. Öte yandan brüt rezerv ise 2,26 milyar dolar artışla 213,31 milyar dolara yükseldi. Türkiye’deki şirketler geçen hafta 2,63 milyar dolarlık döviz satın alırken bireyler ise 366 milyon dolar sattı.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın

Asgari Ücretli İçin Konut Satın Almak Hayal Oldu!

İktidar ekonomide pembe tablolar çizmeye devam ederken, açıklanan raporlar yaşanan ekonomik krizin derinliğini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Asgari ücret bir çalışanın ucuz konut piyasasında mütevazı, 90 metrekarelik bir konutu satın alması için 9 yıl para biriktirmesi gerekiyor.

Asgari ücretin barınma maliyetini karşılama oranı yıllar içerisinde, özellikle de son iki yılda ciddi düşüş yaşadı. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM), asgari ücretin konut fiyatlarını ve kiralarını ne ölçüde karşıladığını araştırdı.

‘Asgari Ücret Konut Fiyatlarını ve Kiraları Ne Ölçüde Karşılıyor?’ başlıklı araştırmada asgari ücret ile ucuz konut piyasasında mütevazı, 90 metrekarelik bir konutu satın almanın ya da kiralamanın ne ölçüde güçleştiği ölçüldü.

Seçilen temsili konutun satın alınması için gereken aylık asgari ücret tutarının Haziran 2020’de 61 ay olduğu hesaplandı. Ancak son iki yılda bu tutar hızla artarak Ağustos 2022’de 108 aya yükseldi. Konutun aylık kirasının ise Eylül 2017’de asgari ücretin yüzde 82’isine karşılık geldiği Ağustos 2022’de ise yüzde 92’ye yükseldiği hesaplandı.

Araştırmada hanelerin gelir düzeylerinin çoğunlukla uygun barınma şartlarına erişimi kısıtladığı belirtildi. Bu kısıtlamanın özellikle mal ve hizmet fiyatlarının arttığı bir ortamda düşük gelirli hanelerde daha belirgin hale geldiğine dikkat çekildi.

Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, Dr. Öğretim Üyesi Gökhan Şahin Güneş ve Araştırma Görevlisi Mehmet Cem Şahin’in hazırladığı raporda düşük gelirlilerin nispeten küçük ve ucuz konutları tercih ettiği varsayıldı.

Çarpıcı araştırmanın detayları şu şekilde:

2017 Eylül ayından 2020 Mayıs ayına kadar konut fiyatının artış hızı oldukça düşük kaldı ve ortalama konut fiyatı 127 bin TL’den başlayarak yaklaşık 143 bin TL’ye yükseldi.

Haziran 2020’den itibaren kamu bankalarının başlattıkları düşük faiz oranlı konut kredi kampanyası ile konut fiyatlarındaki artış hızlandı. Bu hızlanma 2021 Aralık ayına kadar devam etti ve ortalama ucuz konut fiyatı yaklaşık 289 bin TL’ye yükseldi. Daha sonra dolar kurunun ve enflasyonun yükselmesiyle konut talebindeki fiyatlardaki artışın hızla yükselmesine sebep oldu.

2021 Aralık-2022 Ağustos arasındaki dönemde konut fiyatlarının artış oranı yaklaşık yüzde 106 oldu. 2022 Ağustos verilerine göre 90 metrekarelik ucuz bir konutun ortalama fiyatı 594 bin TL’ye çıktı. 2017 Eylül döneminde bir asgari ücretlinin konut sahibi olabilmesi için yaklaşık 90 aylık kazancı biriktirmesi gerekirken 2020 Mayıs’a kadar önemli ölçüde azalarak yaklaşık 61 aya indi.

2022 yılı ocak ayı için asgari ücrette artış yapılması ilk başta etkili olsa da 2022 Haziran ayında konut alım süresi 121 ay ile en yüksek seviyesine ulaştı. 2022 Temmuz ayında asgari ücrete yapılan zamla ağustosta konut satın alım süresi 108 aya geriledi. Raporda ortalama ücrete çalışanların mütevazı bir konuta sahip olabilmelerinin iki yıl öncesine kıyasla neredeyse iki kat daha güçleştiği tespit edildi.

Bir asgari ücret kadar kira

Araştırmada kira harcamasının asgari ücrete oranının zaman içerisinde değişimi de izlendi. Kiralık konut fiyatı 2017 Eylül-2020 Aralık arasında düşük bir oranda artış gösterdi. 2017 Eylül’de 1152 TL olan 90 metrekarelik bir konutun ortalama kirası 2020 Aralık’ta 1387 TL’ye çıktı. Ağustos 2022’de ise ortalama kira bedeli 5 bin 36 TL’ye kadar çıktı. 2017 Eylül’de bu konutun kirası asgari ücretin yüzde 82’ine karşılık gelirken bu oran 2021 Ocak ayına kadar kademeli olarak azaldı ve yüzde 50’ye geriledi.

Ancak, takip eden dönemde kiralar hızla artmaya başladı ve kira payını da peşinden sürükledi. 2022 yılına girerken yapılan büyük oranlı asgari ücret artışı kira payını düşürse de bu yılın nisan ayında kira payı yüzde 100’ü aştı. Kira bedelinin asgari ücrete oranı Nisan’da yüzde 103’e, Mayıs’ta yüzde 119’a, Haziran’da ise yüzde 120’ye ulaştı. Temmuz ayında yapılan asgari ücret artışına rağmen kira payı yüksek seyretmeye devam ediyor. Ağustos ayında kira bedelinin asgari ücrete oranı yaklaşık yüzde 92 seviyesinde bulunuyor.

Raporda Ocak 2021’de ucuz konut piyasasında 90 metrekarelik bir konutu asgari ücretin yarısı ile kiralamak olanaklıyken günümüzde aynı konutu kiralayabilmek için neredeyse ücretinin tamamını kiraya ayırmak zorunda kalındığına dikkat çekildi. Sonuç bölümünde ise “Son iki yılda asgari ücreti tüketici enflasyonuna ‘ezdirmemek’ için yapılan zamların konut piyasasında gerçekleşen olağan üstü fiyat artışları karşısında çok yetersiz kaldıkları ve ev sahibi olmayan düşük gelirli haneleri barınma konusunda ciddi bir sorunla karşı karşıya bıraktığı aşikârdır” ifadelerine yer verildi.

(Kaynak: Birün)

Paylaşın

Gayrisafi Milli Hasıla Yüzde 43,5 Arttı

Gayrisafi milli hasıla (GSMH), 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 43,5 artarak 7 trilyon 141 milyar 887 milyon 817 bin TL oldu. GSMH, bir ülke vatandaşlarının bir yıl için ürettikleri toplam mal ve hizmetlerin, belli bir para birimi karşılığındaki değerinin toplamıdır.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılı Kurumsal Sektör Hesapları verisini açıkladı. Buna göre, Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) 2021 yılında bir önceki yıla göre yüzde 43,5 artarak 7 trilyon 141 milyar 887 milyon 817 bin TL oldu.

Mali olmayan şirketler, toplam ekonomide oluşturulan katma değere en fazla katkıyı yapan sektör oldu. Mali olmayan şirketlerin toplam katma değer içindeki payı yüzde 58 olarak gerçekleşti. Bu sektörü sırasıyla hanehalkı ve hanehalkına hizmet veren kar amacı olmayan kuruluşlar ile genel devlet takip etti.

Toplam gayrisafi tasarrufun Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYH) oranı 2021 yılında toplam ekonomi için yüzde 30,3 oldu. Bu oran mali olmayan şirketler için yüzde 16,8, hanehalkı için yüzde 7,1, mali şirketler için yüzde 3,2 ve genel devlet için yüzde 3,2 oldu.

Hanehalkı tasarrufunun harcanabilir gelire oranı olarak tanımlanan tasarruf oranı, 2020 yılında yüzde 11,2 iken 2021 yılında yüzde 11,4 oldu. Toplam ekonomi 2020 yılında GSYH’nin yüzde 4,8’i ile net borç alan konumunda iken 2021 yılında da yüzde 1,6’sı ile net borç alan pozisyonunda oldu.

Gayrisafi milli hasıla nedir?

Gayrisafi milli hasıla (GSMH), bir ülke vatandaşlarının bir yıl için ürettikleri toplam mal ve hizmetlerin, belli bir para birimi karşılığındaki değerinin toplamıdır. Vatandaşlık ayrımının yapılmasındaki sebep, GSMH’nin gayrisafi yurt içi hasıladan (GSYİH) farklı olduğunu belirtmek içindir. GSYİH, o ülkede faaliyet gösteren yabancı ülke yurttaşlarının ürettiği nihai mal ve hizmetleri de kapsar.

Başka bir deyişle GSMH, bir ülkenin yurt dışında çalışan vatandaşlarının ülkeye gönderdikleri faktör gelirlerinin GSYİH’ye eklenip ülkede çalışan yabancıların kendi ülkelerine gönderdikleri faktör gelirlerinin GSYİH’den düşülmesi ile elde edilen değerdir.

1990’ların başından itibaren, küreselleşmenin ivme kazanıp üretim faktörlerinin ve sermayenin, ülke sınırlarının dışına taşması sonucu, makroekonomik analizlerde ilgi, bir ülkenin yurttaşlarının gelirini ifade eden GSMH yerine, bir ülkenin sınırları içerisinde yaratılan toplam geliri ifade eden GSYİH üzerine yoğunlaşmıştır. Fakat yine de ülkelerdeki kişi başına gelir ve bunların karşılaştırılması gibi konularda GSMH hâlâ önemli bir kavram ve ölçüdür. GSMH, genellikle bir yıllık zaman birimi içinde hesaplanır.

Kişi başına Millî Hasıla hesaplamalarında nüfus artışı göz önünde bulundurulur.

Paylaşın

Gıda Fiyatları Dünyada Yüzde 4; Türkiye’de Yüzde 92 Arttı

Gıda fiyatları dünya genelinde yıllık yüzde 4. Avrupa Birliği’nde yüzde 14 olurken, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalaması ise yüzde 15 gerçekleşti. Gıda fiyatları Türkiye’de son 1 yılda yüzde 92 artış gösterdi.

Euronews Türkçe‘nin aktardığına göre, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) açıkladığı Küresel Gıda Fiyat Endeksi ise 6 aydan bu yana düşüyor.

Türkiye’de resmi yıllık enflasyon Eylül 2022’de yüzde 83’ü aşarken ulaştırmadan sonra en çok fiyat artışı gıdada oldu. Gıda fiyatları son 1 yılda yüzde 92 artış gösterdi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) açıkladığı Küresel Gıda Fiyat Endeksi ise 6 aydan bu yana düşüyor.

Küresel gıda fiyatlarında yıllık artış oranı yüzde 4. Ağustos ayı itibariyle Avrupa Birliği’nde yıllık gıda enflasyonu yüzde 14 olurken Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalaması ise yüzde 15 gerçekleşti.

Peki, gıda enflasyonunun en yüksek olduğu ülkeler hangisi? Dünyada ve Avrupa’da gıda enflasyonu ne durumda?

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı yıllık tüketici enflasyonu Eylül ayında yüzde 83,45 oldu. Gıda fiyatları aynı dönemde yüzde 92,4 yükseldi. FAO’nun Küresel Gıda Fiyat Endeksi ise aynı dönemde yıllık yüzde 3,8 artış gösterdi.

Dünyada 6 aydır düşüyor, Türkiye’de 2 seneden beri yükseliyor

Küresel gıda fiyatları 6 aydan bu yana aralıksız düşüyor. Türkiye’de ise Eylül 2020’den bu yana 2 seneden beri aralıksız yükseliyor. FAO ve TÜİK’in açıkladığı gıda fiyat endeksleri arasındaki fark Türkiye’nin “yeni ekonomik modele” geçtiği Kasım 2022’den itibaren giderek büyüyen bir makasa dönüştü. TÜİK verileri yeni ekonomik modelden sonra Türkiye’de gıda fiyatlarının nasıl hızla artmaya başladığını ortaya koyuyor.

Endeks yöntemi fiyat değişimi net bir şekilde ortaya koyuyor. TÜİK ve FAO’nun açıkladığı gıda fiyat endekslerini Ocak 2018’de 100’e eşitliyoruz. Bu şu anlama geliyor: Dünyada ve Türkiye’de gıda fiyatları Ocak 2018’de birbirine eşit. Türkiye ve küresel fiyat farkı çoğu zaman yakın seyrediyor.

Ocak 2019 dünya gıda fiyatları 99’a düşerken Türkiye’de 132’ye çıkıyor. Ocak 2020’de ise küresel gıda fiyatları 109 birime çıkarken Türkiye’de 144 birimi görüyor. Ocak 2021’de FAO Küresel Gıda Fiyat Endeksi 119 birim olurken TÜİK’in Gıda Fiyat Endeksi 170’e kadar yükseliyor.

Ocak 2022’ye gelindiğinde ise dünya ile Türkiye arasındaki makas iyice belirginleşiyor. Ocak 2018’de fiyatlar birbirine eşitken Ocak 2022’de dünyada 140 birime; Türkiye’de ise 266 birime yükseliyor. Eylül 2022 itibariyle küresel fiyatlar 140’ta kalırken Türkiye’de 374’e kadar çıkıyor.

Yeni ekonomik model sonrası fark başlıyor

FAO Gıda Fiyat Endeksi ile TÜİK Gıda Fiyat Endeksini Eylül 2021’de 100’e eşitlediğimiz ise fiyat değişimi daha net ortaya çıkıyor. Bu şu demek: Temmuz 2021’de dünya ve Türkiye’de gıda fiyatları eşit ve 100 birim. Ekim ve Kasım aylarında fiyatlar birbirine yakın seyrediyor.

Ancak bu defa Aralık 2021’den sonra fark açılmaya başlıyor. Bir sene önce dünyada ve Türkiye’de gıda fiyatları 100 iken Eylül 2022’de dünyada 103,8 birime; Türkiye’de ise 192,4 birime çıkıyor.

OECD ülkelerinde en fazla artış açık ara Türkiye’de

Öte yandan OECD ülkelerinde gıda fiyatlarının en çok arttığı ülke açık ara Türkiye. Ağustos ayı itibariyle gıda ve alkolsüz içecek fiyat endeksi Türkiye’de yüzde 90,3 artış gösterdi. Aynı dönemde fiyatlar OECD ortalamasında yüzde 15; AB’de ise yüzde 14 yükseldi.

Türkiye’ye en yakın artış yüzde 33 ile Macaristan’da yaşandı. Gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarının en az yükseldiği ülkeler ise yüzde 3 ile İsviçre ve yüzde 4 ile İsrail oldu.

Ağustos 2022 itibariyle yıllık gıda enflasyonu Almanya’da yüzde 16, İsveç’te yüzde 14, ABD’de yüzde 14, İngiltere, Avusturya ve Hollanda’da yüzde 13; Fransa’da ise yüzde 8 gerçekleşti.

Türkiye’de 2019-2021 arasında yıllık gıda enflasyonu yüzde 15-20 civarında seyretti. Ancak 2022 yılından itibaren yüzde 80-90 civarında gerçekleşiyor.

Paylaşın

“Bazı Otomobil Modellerinde ÖTV Yüzde 50’ye İnebilir” İddiası

Otomobil endüstrisi ve iş dünyası ÖTV oranının düşürülmesini istiyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı ise bir yandan satışları düşürmeyecek diğer yandan vergi kaybı yaratmayacak formül için kolları sıvamış durumda. İndirim ise tıpkı yılbaşında yapıldığı gibi ÖTV’ye baz teşkil eden matrahın artırılması ile olabilecek.

Böylece daha yüksek vergi daha yüksek fiyatlı otomobiller için geçerli olurken diğerlerinde oran düşecek. ÖTV sisteminde en son bu yılbaşında değişiklik yapıldı ve dilim sayısı artırıldı. ÖTV’ye baz teşkil eden matrah artırılarak başta yerli üretim otomobiller olmak üzere 8-9 modelin daha düşük vergi oranlarından faydalanması sağlanacak.

Yeni matrahların ne olacağı henüz belli değil. Yapılacak değişiklik ile sadece 2 modelin yüzde 70 geri kalan modellerin yüzde 80 ÖTV’ye tabi olduğu sektörde bazı modellerin ÖTV’sinin yüzde 50’ye kadar inebileceği yönünde. Ancak tabii çok fazla araç değil. Diğerlerinde ise oranlar yüzde 60-70 olabilecek.

Habertürk’ten Rahim Ak‘ın haberine göre, otomobilde ÖTV hazırlığı var.

Otomobil dünyası şu sıralar Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) indirimi nöbetinde. Buna neden olan ise özellikle kurdaki artış nedeniyle vergisiz fiyatı artan otomobillerde ÖTV’ye baz teşkil eden matrahın çok düşük kalması. Bunun sonucunda da hemen tüm otomobil modellerinin ÖTV oranının yüzde 80 ve üstüne yükselmesi.

İlk otomobilini alanlara 5 yıl satmama koşulu ile ÖTV’siz araç satılacağı yönünde sosyal medyada ortaya atılan kampanya ile ilgili kamu tarafında bir çalışma yapılmazken artan kur ve yurtdışı fiyatları nedeniyle matrah ayarlaması gündeme alındı.

Şu anda motor silindir hacmi 1600 cm³’ü geçmeyenler otomobillerde ÖTV matrahı 120 bin TL’yi aşmayanlarda vergi yüzde 45, matrahı 120 bin ile 150 arasında olanlar yüzde 50, matrahı 150 bin TL’yi aşıp,175 bin TL’yi aşmayanlar 60, 175 bin TL’yi aşıp, 200 bin TL’yi aşmayanlar 70, diğer otomobillerde yüzde 80 vergi uygulanıyor. Ancak kur kaynaklı fiyat artışları nedeniyle şu anda sadece 2 otomobil markası yüzde 70 diğerleri yüzde 80 ÖTV oranına ulaştı.

Yapılan hesaplamaya göre satış fiyatı 353 bin TL ile 401 bin TL arasında kalan otomobiller yüzde 70’lik ÖTV dilimine giriyor. 401 bin TL’den daha pahalı otomobiller yüzde 80’lik ÖTV dilimine dahil.

Yukarıda sayılan nedenlerle otomobil endüstrisi ve iş dünyası ÖTV oranının düşürülmesini istiyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı ise bir yandan satışları düşürmeyecek diğer yandan vergi kaybı yaratmayacak formül için kolları sıvamış durumda. İndirim ise tıpkı yılbaşında yapıldığı gibi ÖTV’ye baz teşkil eden matrahın artırılması ile olabilecek. Böylece daha yüksek vergi daha yüksek fiyatlı otomobiller için geçerli olurken diğerlerinde oran düşecek. ÖTV sisteminde en son bu yılbaşında değişiklik yapıldı ve dilim sayısı artırıldı.

Edinilen bilgilere göre ÖTV’ye baz teşkil eden matrah artırılarak başta yerli üretim otomobiller olmak üzere 8-9 modelin daha düşük vergi oranlarından faydalanması sağlanacak.

Yeni matrahların ne olacağı henüz belli değil. Ancak Habertürk’ün aktardığına göre, yapılacak değişiklik ile sadece 2 modelin yüzde 70 geri kalan modellerin yüzde 80 ÖTV’ye tabi olduğu sektörde bazı modellerin ÖTV’sinin yüzde 50’ye kadar inebileceği yönünde. Ancak tabii çok fazla araç değil. Diğerlerinde ise oranlar yüzde 60-70 olabilecek.

ÖTV indirimi olması beklenen modeller

Bakanlığın henüz kesin çerçevesi çizilmemiş çalışmasını baz alarak yapılan tahminlere göre matrah arttığında ÖTV oranı düşecek olan muhtemel modeller şunlar:

Fiat Egea, Fiat Egea Cross, Hyundai i20, Hyundai Bayon, Toyota Corolla sedan, Renault Clio, Renault Taliant, Dacia Sandero, Dacia Sandero Stepway, Dacia Duster, Citroen C-Elysee, Peugeot 208, Citroen C3, Opel Astra, VW Polo, Kia Picanto, Kia Rio

Paylaşın