IMF’den Türkiye’ye Enflasyonla Mücadele İçin ‘Faiz Artışı’ Tavsiyesi

Türkiye’ye enflasyonla mücadele için ‘faiz artışı’ tavsiyesinde bulunan IMF, politika faizindeki artışla birlikte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bağımsızlığını güçlendirecek adımların da atılmasını şiddetle tavsiye ettiklerini bildirdi.

Uluslararası Para Fonu (IMF), bu hamlelerin enflasyonu daha güçlü bir biçimde aşağı çekmeye ve rezervlerin zaman içerisinde yeniden oluşturulmasına destek vereceğini belirtti.

Uluslararası Para Fonu (IMF) heyeti 2022 yılı 4. madde değerlendirmesini tamamladı. Kuruluşun değerlendirmesinde enflasyonla mücadele için ‘faiz artışı’ tavsiyesi öne çıktı. Değerlendirmede Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bağımsızlığına da vurgu yapıldı.

IMF heyeti 2022 yılı 4. madde değerlendirmesini tamamlarken, kuruluşun değerlendirmesinde para politikasına ilişkin tavsiyeler öne çıktı.

Bloomberg HT‘nin haberine göre; kuruluş değerlendirmesinde politika faizindeki artışla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bağımsızlığını güçlendirecek adımların birlikte atılmasını şiddetle tavsiye ettiklerini bildirdi. IMF değerlendirmesinde bu hamlelerin enflasyonu daha güçlü bir biçimde aşağı çekmeye ve rezervlerin zaman içerisinde yeniden oluşturulmasına destek vereceğini belirtti.

Değerlendirmede yüksek enflasyon ve yükselen mali riskler dikkate alındığında sıkı maliye politikasının da yardımcı olacağı ifade edildi. IMF, bu politikaların tutunması durumunda kur korumalı mevduat da dahil olmak üzere makro ihtiyati ve düzenleyici tedbirlerin aşama aşama uygulamadan kaldırılması gerektiğini, böylelikle devletin finansal piyasalar ve kredi dağılımında daha sınırlı bir rol oynayabileceğini belirtti.

IMF’den yapılan açıklamada IMF heyetinin Ankara ve İstanbul’da 16-22 Ekim tarihleri arasında kamu ve özel sektörden farklı kesimlerle temaslarda bulunduğu açıklandı. Önümüzdeki haftalarda değerlendirme raporunun hazırlanacağı ve Ocak 2023’te İcra Direktörleri Kurulu tarafından raporun değerlendirilmesinin planlandığı belirtildi.

IMF, üye ülkelerde yılda bir kez konsültasyon çalışması yapıyor. Bu çalışma sırasında IMF yetkilileri ekonomik verileri toplarken ilgili ülkenin yetkilileriyle de görüşüyor.

IMF heyeti Türkiye’de konsültasyon amacıyla bulunduğu sırada farklı kesimlerle de bir araya gelerek ülke ekonomisi hakkında bir değerlendirme hazırlıyor. Bu değerlendirmenin gerekçe ve biçimleri IMF’nin ana sözleşmesinin 4. maddesinde yer aldığı için bu rapora 4. Madde Değerlendirme Raporu adı veriliyor. Bu rapor İcra Direktörleri Kurulu’nda görüşülüp onaylandıktan sonra ilgili ülkeye veriliyor.

Paylaşın

Dar Gelirlinin Enflasyonu Yüzde 126-146 Arasında

Yaşanan derin ekonomik kriz her gün yeni bir rapora yansıyor. Son olarak, DİSK-AR’ın yayınladığı rapora göre, ekim sonu itibariyle gıda enflasyonu yıllık ortalama yüzde 99,1 olarak gerçekleşti. Enflasyon, alım gücü düşük kesimlerde ise yüzde 126-146 arasında hissedildi.

Rapora göre, üçüncü yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 107,6 olurken, düşük gelirli ikinci yüzde 20’lik grubun gıda enflasyonu yüzde 127,6, en yoksul yüzde 20’lik gelir grubun gıda enflasyonu ise yüzde 146,2 olarak gerçekleşti.

Dördüncü yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 98,1 olurken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu ise yüzde 72,9 oldu. Böylece en yoksul gelir grubu yüzde 146,2 oranında gıda enflasyonu hissederken, en yüksek gelir grubu ise yüzde 72,9 oranında gıda enflasyonu hissetmiş oldu.

DİSK-AR ortaya çıkan bu durum için enflasyonun gelir gruplarına göre önemli ölçüde farklı hissedildiğini ortaya koyduğunu savundu.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) dün Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı enflasyon verilerinin ardından bir rapor paylaştı.

Raporda “TÜİK tarafından yayımlanan resmi enflasyon oranları farklı gelir gruplarını yansıtmıyor” diyen DİSK-AR kendi raporunda emeklilerin, dar gelirlilerin, düşük gelirlilerin hissettiği enflasyona yer verdi.

TÜİK’in ham verileri üzerinde hesaplamalar yaparak hazırlanan rapora göre gıda enflasyonu ortalama yüzde 99,1 olarak gerçekleşirken emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 126,2 oldu.

Üçüncü yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 107,6 olurken, düşük gelirli ikinci yüzde 20’lik grubun gıda enflasyonu yüzde 127,6, en yoksul yüzde 20’lik gelir grubun gıda enflasyonu ise yüzde 146,2 olarak gerçekleşti.

Dördüncü yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 98,1 olurken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu ise yüzde 72,9 oldu. Böylece en yoksul gelir grubu yüzde 146,2 oranında gıda enflasyonu hissederken, en yüksek gelir grubu ise yüzde 72,9 oranında gıda enflasyonu hissetmiş oldu.

DİSK-AR ortaya çıkan bu durum için enflasyonun gelir gruplarına göre önemli ölçüde farklı hissedildiğini ortaya koyduğunu savundu.

AKP döneminde 10’a katlandı

Ekim 2022’de yüzde 85,5 olan resmi enflasyonun AKP dönemi için yeni bir rekor anlamına geldiğini belirten DİSK-AR “Aralık 2002’de yüzde 29,7’lik bir enflasyon devralan AKP 20 yılda enflasyonu 56 puan artırmış oldu” dedi.

Ayrıca AKP iktidarı döneminden bazı veriler de paylaştı. Yine rapora göre AKP hükümeti döneminde, 2003 ve 2022 Ekim arası dönemde tüketici fiyatları ve gıda fiyatları 10 ila 14 kat arttı.

Ayrıca son yıllarda gıda enflasyonu ile genel enflasyon arasındaki fark açılmaya başladı. 2012 Ekim’de 212 olan TÜFE 2022 Ekim’de 1.084 olurken, 2012 Ekim’de 217 olan gıda fiyatları endeksi 2022 Ekim’de 1.444 oldu. 2022 Ekim’de iki endeks arasındaki fark 360 puana yükseldi.

TÜİK verileri

TÜİK’e göre TÜFE’deki değişim Ekim’de bir önceki aya göre yüzde 3,54, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 57,80, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 85,51 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 65,26 olarak gerçekleşti.

TÜİK’e göre artışın en yüksek olduğu üç ana harcama gurubu ise sırasıyla, yüzde 117,15 ile ulaştırma, yüzde 99,05 ile gıda ve alkolsüz içeçekler ve yüzde 93,63 ile ev eşyası oldu. Böylece ulaştırmada üç haneli enflasyon gerçekleşti.

TÜİK’e göre Yurt İçi-Üretici Fiyatları Endeksi (Yİ-ÜFE) (2003=100) ise 2022 Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 6,19 ve bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 157,69 olarak gerçekleşti.

TÜFE ile Yİ-ÜFE arasındaki makas açılmaya devam ediyor. Yİ-ÜFE ve TÜFE değişim arasındaki fark 72,18 puana ulaştı.

Paylaşın

2023 Yılı İçin Vergi, Harç Ve Cezalara Rekor Zam!

İktidar ekonomiye dair pembe tablolar çizmeye çalışsa da, uygulamalar gerçeğin öyle olmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vergi Usul Kanunu kaynaklı artırma veya azaltma yetkisini kullanmazsa 2023 yılında vergi ve harçlar yüzde 122.93 oranında artış gösterecek.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın belirlediği 2023 yılı vergi, harç ve cezalarda yeniden değerleme oranları açıklandı.

Ekim ayında Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (YİÜFE) 12 aylık ortalamalara göre yüzde 122.93 oranında artış gösterdi. Buna göre Cumhurbaşkanı Vergi Usul Kanunu kaynaklı artırma veya azaltma yetkisini kullanmazsa 2023 yılında vergi ve harçlar yüzde 122.93 oranında artacak.

Dünya gazetesinden Hüseyin Gökçe’nin haberine göre; Vergi Usul Kanunu uyarınca Cumhurbaşkanının, vergi ve harçlarda yeniden değerleme oranını yüzde 50 azaltma ve yüzde 50 artırma yetkisi bulunuyor. Motorlu Taşıtlar Vergisi’nde ise Cumhurbaşkanının artırma yetkisi yüzde 50 olmakla birlikte, indirme yetkisi yüzde 80 düzeyinde. Cezalarda ise ilan edilen yeniden değerleme oranları değiştirilemiyor.

2023 yılında harç, vergi ve cezalarda uygulanacak 2022 yılına ilişkin yeniden değerleme oranı Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Kasım ayının son haftasında Vergi Usul Kanunu Genel tebliği ile ilan edilecek.

492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarifelerde yer alan maktu harçların yeni tutarlarını gösteren Harçlar Kanunu Genel Tebliği ise Aralık ayının ikinci yarısında yayımlanacak.

Paylaşın

İktidar, ‘Düşük Faiz Politikası’ İle Neyi Amaçlıyor?

İktidar, büyümeyi sürdürmek hedefiyle yüksek enflasyona rağmen Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nı (TCMB) faizleri düşürmeye zorluyor. Ancak büyümenin öncü göstergelerinden imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi (PMI), Ekim’de 46.4’e gerileyerek pandemiden bu yana en düşük seviyeye geldi. İmalat sanayi sekiz aydır üst üste daralıyor.

Ekonomistlere göre, Ukrayna savaşanın neden olduğu şok, “pandemi sonrası ihracat patlaması yaşanacak” beklentisini boşa çıkardı. Türkiye’nin en önemli pazarlarında talep daralınca fabrikalar durmaya başladı.

“Belki o kadar sert olmasa da pandemiyle benzer bir durum oldu” diyen TOBB Türkiye Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sanayii Meclis Başkanı Şeref Fayat, verilerin yavaşlamanın süreceğine işaret ettiğini kaydetti.

Galatasaray Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Doktor Ata Özkaya’ya göre de hükümet, pandemi döneminde biriken küresel talebe yanıt vermek maksadıyla ihracatı arttırıcı önlemler aldı. Ancak talebin hiç kesilmeyeceğini düşünmek hatalıydı:

“Küresel ölçekte iki yıl kapalı kalmış hane halkından talep geldi. Bu bizi sanayi üretiminde yaklaşık sekiz ay boyunca yüzde 10 civarında artış hızına ulaştırdı. Şimdi geldiğimiz noktada ise sanayi üretiminin azaldığını ve düşüşün devam edeceğini görüyoruz.”

Enflasyon önlemi

Türkiye içinde de bir yılda yüzde 19’dan 83 buçuğa tırmanan enflasyon, yerli tüketicinin alışveriş iştahını azalttı.

“Enflasyonun çok yüksek bir seviyede olması, faiz indirimlerine rağmen kredi mekanizmasının çalıştırılmaması ihtiyacını beraberinde getiriyor” diyen Ekonomist Arda Tunca’ya göre iktidar, yüksek enflasyonun önüne bu şekilde geçmeye çalışıyor.

Enflasyonla mücadele için kredi hacimlerinin daraltılmasının doğru olduğunu kaydeden uzmanlara göre asıl sorun, birbiriyle çelişen iki politikanın aynı anda uygulanmasında.

Faiz politikasında çok ısrar eden hükümetin buradan dönemediğini söyleyen Tunca, “Merkez Bankası üzerinden uygulanan politikalarla buraya gelindi, şimdi bunu düzeltiyorum demek çok büyük siyasi risk” dedi.

Bankalar ve ekonomi yönetimi arasında çatlak

İktidara yakın A Para televizyonu tarafından Ekim ayının son günü düzenlenen Finansın Geleceği Zirvesi’ne İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran’ın ekonomi politikalarına yönelik eleştirileri damga vurdu.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin de bulunduğu salona hitabında Aran, “Kredinin ucuzlamasına rağmen krediye erişim güçleşiyorsa bunun kimseye bir faydası yok” dedi. Aran, bir taraftan büyümeyi desteklemek adına faizler indirilirken, diğer yanda bankaların kredi verme kapasitesinin azaltılmasına tepki gösterdi.

Bankalar ve ekonomi yönetimi arasındaki ayrılığa dair DW Türkçe’den Muhammed Kafadar’a değerlendirmede bulunan uzmanlar, para politikasındaki çelişkilere dikkat çekti.

Kredi sorunu neden yaşanıyor?

Ekonomistlere göre, siyasi bedel ödeyeceği endişesiyle faiz politikasından geri adım atamayan hükümet, enflasyonu dizginlemek için kredi musluklarını kısmayı tercih etti. Ancak bu sefer de işletmeler zora girdi.

Yaşanan sorunun kaçınılmaz olduğunu savunan ekonomist Güldem Atabay, “Yapay bir şekilde politika faizini düşürdükten sonra piyasa faizlerini de bu seviyeye çekmek için alınan makro ihtiyati önlemler eninde sonunda kredi dar boğazı yaratacaktı. O aşamaya geldik” diye konuştu.

Normalde faizler düştüğünde krediye erişimin kolaylaşmasının bekleneceğini kaydeden TOBB Türkiye Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sanayii Meclis Başkanı Şeref Fayat ise, “Bizde tam tersi oldu. Politika faizi düştüğü halde sanayicinin paraya daha zor ulaştığını, düşen faize rağmen daha az kredi vermeleri yönünde bankalara talimatlar verildiğini görüyoruz” dedi.

Finansmana erişimin oldukça güçleştiğini anlatan İstanbul Tüccarlar Kulübü Başkanı İlker Önel de şirketlerin dayanacak gücü kalmadığı görüşünde.

Bakan Nebati’den yanıt

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verilerine göre 2022’nin ilk dokuz ayında, önceki yılın aynı dönemine kıyasla kapanan şirket sayısı yüzde 62,7 arttı. Önel, enflasyon yüzünden halkın satın alma gücünün düştüğü bir ortamda kredi hacimlerinin daraltılmasının kapanan şirket sayısındaki artışı tetiklediğini dile getirdi. Önel ayrıca, şirketlerin artık uzun vadeli ve sabit faizli krediye erişemediklerini de kaydederek, bunun iş yapma kapasitelerini olumsuz etkilediğini belirtti.

Çarşamba günü başlayan Müsiad Expo 2022 fuarı açılışında iş dünyasından gelen eleştirilere yanıt veren Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Kredilerdeki söylemlerinizi haklı ve doğru kabul ediyoruz” dedi. Bakan Nebati, krediye erişim ve vadelerin kısa tutulması gibi sorunların “gelip geçici” olduğunu savundu.

Seçim hesabı mı yapılıyor?

Halihazırda döviz mevduatı belirlenen limitleri aşan bankalar, reel faizin çok altındaki oranlardan tahvil almaya zorlanıyor. Bankalara yönelik bu tedbirle Hazine’ye aktarılan kaynağın, yaklaşan seçimlerde kullanılacağı iddia ediliyor.

“Bankaların tahvil alması demek Hazine’ye uygun imkanlı borç vermeleri demek. Politika faizinin düşürülmesindeki maksat da Hazine’nin ucuza borçlanmasını sağlamak” diyen Dr. Özkaya, bu iki önlemle kamunun borçlanma kapasitesinin arttırıldığı ve bunun seçim öncesi harcamalar yoluyla büyümenin desteklenmesi için kullanılacağı görüşünde.

BDDK ve Merkez Bankası düzenlemeleri gereği bankalar, yabancı para mevduatlarının yüzde 5’ine kadar tahvil tutmak zorunda. Yeni yıldan itibaren TL mevduat oranı yüzde 50’nin altında kalırsa ilave 2 puan daha tahvil alımı yapmak zorundalar. Ayrıca ihracat ve yatırım amaçlı olmayan ticari kredi kullandırmaları durumunda, sağlanan finansmanın yüzde 30’u oranında tahvil tutma şartı bulunuyor.

Reel faizin çok altında getiri sağlayan bu kağıtların satışıyla elde edilen gelirin hükümet için ucuz finansman kaynağı olduğunu kaydeden Atabay ise “İktidar kamu harcamalarıyla seçim yatırımı yapacak. Bu da ucuz finansman olarak kullanılıyor” ifadesini kullandı.

Benzer görüşü dile getiren Tunca da, “Bir taraftan çok açık şekilde seçim finanse ediliyor, diğer taraftan bankalar suçlanarak toplumun gözünde kredi vermeyen, piyasaya nakit sağlamayan yapılar gibi gösteriliyor” dedi.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Enflasyon Yüzde 85,51

TÜİK, enflasyonun ekim ayında yüzde 3,54 artığını, yıllık enflasyonun ise yüzde 85,51 yükseldiğini duyurdu. ENAG ise, enflasyonun ekim ayında yüzde 7.18 artığını, yıllık enflasyonun ise yüzde 185.34 yükseldiğini duyurmuştu.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayına ilişkin Tüketici Fiyat Endeksi verilerini açıkladı.

Buna göre, enflasyon, ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 3,54, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 57,80, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 85,51 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 65,26 olarak gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 33,48 ile haberleşme oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 117,15 ile ulaştırma oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla ekim ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde 0,36 ile eğitim oldu. Buna karşılık, ekim ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 8,34 ile giyim ve ayakkabı oldu.

Ekim ayında endekste kapsanan 144 temel başlıktan 13 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 4 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 127 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 3,24, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 50,57, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 77,01 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 56,71 olarak gerçekleşti.

ENAG: Enflasyon yüzde 185.34

Akademisyenlerin ve ekonomistlerin bağımsız biçimde oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), ekim ayına ilişkin enflasyon verilerini TÜİK’ten önce açıkladı.

ENAG verilerine göre, ekim ayında Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) aylık bazda yüzde 7.18 arttı. Yıllık bazda ise yüzde 185.34’e yükseldi.

ENAG, enflasyonun yılbaşından bu yana yüzde 115.82 arttığını açıkladı. ENAG verilerine göre, TÜİK alt grupları gösterge olarak alındığında en fazla aylık azalış yüzde 1.92 ile konut, en fazla artış ise yüzde 21.50 ile giyim ve ayakkabı kaleminde gerçekleşti.

Paylaşın

ENAG Açıkladı: Enflasyon Yüzde 185.34

Akademisyenlerin ve ekonomistlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) hesaplamalarına göre tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 7.18 oranında arttı. Geçen yılın aynı ayına göre ise artış oranı yüzde 185.34 oldu.

Haber Merkezi / Akademisyenlerin ve ekonomistlerin bağımsız biçimde oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), ekim ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı.

ENAG verilerine göre, ekim ayında Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) aylık bazda yüzde 7.18 arttı. Yıllık bazda ise yüzde 185.34’e yükseldi.

ENAG, enflasyonun yılbaşından bu yana yüzde 115.82 arttığını açıkladı.

ENAG verilerine göre, TÜİK alt grupları gösterge olarak alındığında en fazla aylık azalış yüzde 1.92 ile konut, en fazla artış ise yüzde 21.50 ile giyim ve ayakkabı kaleminde gerçekleşti.

TÜİK: Enflasyon yüzde 85,51

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayına ilişkin Tüketici Fiyat Endeksi verilerini açıkladı. Buna göre, enflasyon, ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 3,54, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 57,80, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 85,51 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 65,26 olarak gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 33,48 ile haberleşme oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 117,15 ile ulaştırma oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla ekim ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde 0,36 ile eğitim oldu. Buna karşılık, ekim ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 8,34 ile giyim ve ayakkabı oldu.

Ekim ayında endekste kapsanan 144 temel başlıktan 13 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 4 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 127 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 3,24, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 50,57, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 77,01 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 56,71 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

ABD Merkez Bankası, Faizi Son 14 Yılın En Yüksek Seviyesine Çekti

Son 40 yılın en kötü enflasyonuyla mücadelesini sürdüren ABD Merkez Bankası (FED), bugün yapılan Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısının ardından alınan faiz artırım kararıyla politika faizi 2008’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı.

Yapılan bu son artırım ile politika faizi yüzde 3,75-4,00 aralığına yükseldi. Banka, borçlanma maliyetlerini artırmanın ekonomiyi sakinleştireceğini ve fiyat enflasyonunu düşürmesini umuyor.

Ancak uzmanlara göre, söz konusu hamlelerin ciddi bir gerilemeyi tetikleyebileceğinden endişeleniyor. Fed daha önceki son 4 toplantıda da politika faizini 75’er baz puan artırmıştı.

FED, borçlanma maliyetlerinde gelecekteki artışların, şimdiye kadar yürürlüğe koyduğu “para politikasının kümülatif sıkılaştırılmasını” hesaba katmak için daha küçük adımlarla yapılabileceğinin sinyalini verdi.

ABD Merkez Bankası’nın yeni politika açıklamasında kullanılan dil, faiz arttırımı hızının hala gelişmekte olan etkisine dikkat çekti ve federal fon oranı için “enflasyonu zaman içinde yüzde 2’ye döndürmek için yeterince kısıtlayıcı” bir seviyeye odaklanma isteğini dile getirdi.

FED politikalarını belirleyen Federal Açık Piyasa Komisyonu (FOMC) iki günlük toplantısının sonunda yaptığı açıklamada “Hedef aralıkta devam eden artışlar uygun olacaktır” dedi.

FED yetkilileri, gelecekteki herhangi bir kararı dışlamadan, komisyonun, gelecekte hedef aralıkta yapılacak faiz artışlarının hızını belirlerken, para politikasının kümülatif sıkılaşması, para politikasının ekonomik faaliyeti ve enflasyonu etkilemede gecikmesi ile ekonomik ve finansal gelişmeleri dikkate alacağını belirtti.

Bu dille komisyon, FED’in politika sıkılaştırmasının ABD ve dünya ekonomileri üzerindeki etkisi, devam eden büyük faiz artışlarının mali sistemi zorlayabileceği veya bir resesyonu tetikleyebileceği tehlikesi etrafında gelişen tartışmaları kabul etmiş oldu.

Son zamanlardaki hızlı faiz artışları, FED’in hedefinin üç katından fazla seyreden enflasyonu yakalamak için “hızlı” hareket etmek adına yapılmış olsa da, Merkez Bankası şimdi daha ince ayarlara dayalı bir aşamaya giriyor.

FED Başkanı Jerome Powell karardan sonra yaptığı açıklamada, Merkez Bankası’nın yılsonu politika toplantısında faiz artışlarının boyutunu azaltabileceğini söyledi.

FOMC toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Powell, son faiz artışlarını tanımlayan 75 baz puanlık hamlelerden daha küçük faiz artışlarına geçilmesi ile ilgili “O dönem yaklaşıyor ve Aralık toplantısına kadar gelebilir” dedi. Ancak gelecek ayki FOMC toplantısında ne tür bir adım atılacağı konusunda henüz “bir karar verilmediğini” ekledi.

Politika kararı, hedef federal fon oranını 2008 başından bu yana en yüksek seviye olan yüzde 3,75-4,00 aralığında belirledi.

ABD Merkez Bankası Mart ayından itibaren son altı toplantısında faiz oranlarını arttırarak eski FED Başkanı Paul Volcker’ın 1970 ve 1980’lerde enflasyonu kontrol altına almak için verdiği mücadeleden bu yana en hızlı artış turunu gerçekleştirmiş oldu.

FED’in açıklamasında yetkililerin “enflasyon risklerine karşı son derece dikkatli” olmaya devam ettiği ve bunun da yeni artışlara kapı açtığı belirtildi. FED, ekonominin hala “güçlü” istihdam artışları ve düşük işsizlikle ılımlı bir şekilde büyüdüğünü belirtti.

Farklı raporlar, Eylül ayına kadar olan 12 aylık dönemde enflasyonun yüzde 8,2 arttığını gösteriyor. FED’in tercih ettiği bir başka endeks ise enflasyonun, bankanın hedef enflasyon oranı olan yüzde 2’nin üç kat üzerinde olduğunu ortaya koyuyor.

Ancak bazı anketler ve özel veriler, fiyatlar üzerindeki baskıların en azından gevşemenin eşiğinde olduğuna işaret ediyor. Bu veriler, FED yetkililerinin gelecekte daha düşük oranda faiz artışlarına gitmesini sağlayabilir.

Bazı Kongre üyeleri de FED’in faiz oranlarını fazla yükseltmesine karşı uyarılarda bulunuyor ve 30 yıllık sabit konut kredisi (mortgage) faiz oranlarının hızla yükselmesinin, FED politikalarının tüketicileri doğrudan etkilemesinin en iyi örneklerinden biri olduğuna işaret ediyor.

ABD’de resesyon kaygısı

Uzmanlar, Amerikan Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele için attığı sert adımların ekonomik konjonktüre sekte vurmasından ve ABD’nin resesyona sürüklenmesinden kaygı duyuyor. ABD ekonomisi yılın ilk iki çeyreğinde daralmıştı. Üçüncü çeyrekte ise yüzde 0,6 oranında büyüme kaydedildi.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşının etkisiyle ABD’de de enflasyon Haziran ayında son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaşarak, yüzde 9,1 olarak gerçekleşmişti. Daha sonraki aylarda enflasyon yüzde 8,2’ye gerilemiş olsa da, Fed yüzde 2 hedefinin hâlâ uzağında bulunuyor.

Ülkede 8 Kasım’da yapılacak Kongre seçimleri öncesinde tüketici fiyatlarındaki artış Başkan Joe Biden ve Demokratlar üzerinde büyük baskı oluşturuyor. Kamuoyu yoklamaları, enflasyonun insanlar için en önemli konular arasında bulunduğunu gösteriyor.

Enflasyonist baskıyla boğuşan diğer pek çok ülke de, borçlanma maliyetlerini artırmak adına ABD ile birlikte hareket ediyor. İngiltere Merkez Bankası’nın da Perşembe günü 75 baz puanlık bir artışa gitmesi bekleniyor. Bu, gerçekleşmesi durumunda 1989 yılından bu yana en büyük artış olacak.

Borçlanma maliyetlerindeki keskin artış, başta konut olmak üzere bazı sektörlerde sakinlemeye neden oldu. Ancak pek çok ekonomist, enflasyonun sağlıklı olarak kabul edildiği yüzde 2 seviyesine ulaşması için daha fazla ekonomik yavaşlamanın gerekli olduğunu söylüyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) geçtiğimiz ay politika faizini yüzde 12’den yüzde 10,5’e indirdi.

Paylaşın

Son Bir Yılda, Kredi Kartıyla Ödeme Yüzde 122 Arttı

Enflasyon karşısında alım gücü azalan vatandaş kredi kartlarına yüklendi. Kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile eylül ayında yapılan toplam ödeme tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 128 artarak 363,4 milyar TL oldu.

Haber Merkezi / Bu ödemelerin 288,2 milyar TL’si kredi kartları ile yapılırken 68,8 milyar TL’sinde banka kartları, 6,4 milyar TL’sinde ise ön ödemeli kartlar kullanıldı. Kredi kartı ile ödemelerde önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı yüzde 122, banka kartı ile ödemelerde yüzde 158 olurken ön ödemeli kartlar ile yapılan ödemelerde ise bu oran yüzde 152 olarak gerçekleşti.

Bankalararası Kart Merkezi (BKM), 2022 yılı Eylül ayı verilerini açıkladı. Buna göre, eylül ayı sonunda Türkiye’de 95,3 milyon adet kredi kartı, 164,6 milyon adet banka kartı ve 66 milyon adet ön ödemeli kart kullanılıyor.

2021 yılının eylül ayı ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde yüzde 16’lık, banka kartı adedinde yüzde 13’lük, ön ödemeli kart adedinde ise yüzde 24’lük artış yaşandı. Toplam kart sayısı ise 326 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16 artış gösterdi.

Kredi kartıyla ödeme geçen yıla göre yüzde 122 arttı

Kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile eylül ayında yapılan toplam ödeme tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 128 artarak 363,4 milyar TL oldu.

Bu ödemelerin 288,2 milyar TL’si kredi kartları ile yapılırken 68,8 milyar TL’sinde banka kartları, 6,4 milyar TL’sinde ise ön ödemeli kartlar kullanıldı. Kredi kartı ile ödemelerde önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı yüzde 122, banka kartı ile ödemelerde yüzde 158 olurken ön ödemeli kartlar ile yapılan ödemelerde ise bu oran yüzde 152 olarak gerçekleşti.

Eylül ayında kartlarla yapılan ödemelerin sektör dağılımı incelendiğinde geçen yılın aynı dönemine göre en fazla büyüme yüzde 205 artış ve 33,7 milyar TL’lik ödemeyle akaryakıt istasyonları sektöründe gerçekleşti.

Akaryakıt istasyonları sektörünü sırasıyla yüzde 200 artış ve 11 milyar TL’lik ödeme ile konaklama, yüzde 179 artış ve 13,5 milyar TL’lik ödeme ile sigorta, yüzde 167 artış ve 10,2 milyar TL’lik ödeme ile hava yolları, yüzde 146 artış ve 21,4 milyar TL’lik ödeme ile de yemek sektörleri takip etti.

Her 4 TL kartlı ödemenin 1 TL’si internetten gerçekleşti

İnternetten kartlı ödeme tutarı eylül ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 141 artarak 99,8 milyar TL oldu.

İnternetten kartlı ödemelerin toplam kartlı ödemeler içindeki payı ise yüzde 25,7 seviyesine ulaştı. Eylül ayında yapılan her 4 TL kartlı ödemenin 1 TL’si internetten gerçekleşti.

Eylülde toplam 36 milyon farklı kart ile internetten ödeme gerçekleşirken bu sayının geçen yıla göre yüzde 25 oranında arttığı görülüyor. Bu durum internetten kartlı ödemelerin kullanıcılar tarafından ne kadar yaygın kullanıldığına işaret ediyor.

İş yeri tarafında da dijital dönüşüm hızla devam ederken eylül ayında internetten kartlı ödeme gerçekleşen işyeri adedi geçen yıla göre yüzde 30 artarak 115 bin adede ulaştı.

Raporun tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Otomobil Ve Hafif Ticari Araç Pazarı Yüzde 15 Büyüdü

Otomobil satışları ekim ayında yıllık yüzde 17,1 artışla 47 bin 440, hafif ticari araç pazarı yüzde 9,5 artışla 17 bin 782 adet olarak gerçekleşti. Yılın ilk 10 ayında otomobil ve hafif ticari araç pazarı yıllık yüzde 4,7 düşüşle 585 bin 752 adet oldu.

Haber Merkezi / Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), Ekim 2022 Otomobil ve Hafif Ticari Araç Pazar Değerlendirme raporunu yayınladı.

Buna göre, ekim ayında otomobil ve hafif ticari araç pazarı geçen yıl aynı ayına göre yüzde 14.9 artarak 62,222 adet oldu.

Ekim ayında otomobil satışları yüzde 17.1 artışla 47,440 adet, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 9.5 artarak 17,782 adet olarak gerçekleşti.

Otomobil ve hafif ticari araç pazarı 10 yıllık ekim ayı ortalama satışlara göre yüzde 1 arttı.

Ocak-Ekim döneminde ise Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı yüzde 4.7 daralarak 582,752 adet olarak gerçekleşti.

Söz konusu dönemde otomobil satışları yüzde 6 düşüşle 446,664 adet, hafif ticari araç pazarı da yüzde 0.4 düşüşle 139,088 adet oldu.

Paylaşın

İTO Açıkladı: İstanbul’da Enflasyon 27 Yılın Zirvesinde

İktidar ekonomide pembe tablolar çizmeye çalışsa da, açıklanan veriler yaşanan derin ekonomik krizi gözler önüne seriyor. İstanbul’da tüketici enflasyonu ekim ayında yıllık bazda yüzde 108.7 oranında artarak 27 yılın zirvesine çıktı.

Haber Merkezi / İstanbul’da enflasyon göstergelerindeki yukarı yönlü ivme ekim ayında da devam etti. 2022 Ekim ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 3,96, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 5,89 oranında arttı.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) 2022 Ekim’e ilişkin perakende ve toptan fiyat endekslerini yayımladı.

Buna göre, 2021 Ekim ayına göre 2022 Ekim ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 108.77, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 104.21 arttı.

2022 Ekim ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 3.96, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 5.89 oranında arttı.

Böylece, ağustosta yıllık yüzde 99.91 oranında artarak yüzde 100’e dayanan; eylülde ise yüzde 100’ü aşan toptan fiyatlardaki artış, ekimde yüzde 108’e yükselerek son 27 yılın rekorunu kırdı.

En fazla artış giyimde 

Ekim 2022’de Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Giyim Harcamalarında yüzde 7.98, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 6.95, Gıda Harcamalarında yüzde 5.54, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 2.97, Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 2.64, Diğer Harcamalarda yüzde 0,84, Konut Harcamalarında yüzde 0.31, Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalar grubunda yüzde 0.23 artış izlendi.

Ekim 2022’de Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; İşlenmemiş Maddeler Grubunda yüzde 24.53, Yakacak ve Enerji Maddeleri Grubunda yüzde 4.64, Mensucat Grubunda yüzde 3.37, Gıda Maddeleri Grubunda yüzde 3.21, İnşaat Malzemeleri Grubunda yüzde 0.83 artış, Kimyevi Maddeler Grubunda yüzde -4.29, Madenler Grubunda yüzde -0.03, azalış izlendi.

Paylaşın