ABD Merkez Bankası, Politika Faizini 50 Baz Puan Arttırdı

Politika faizini 50 baz puan arttırarak yüzde 4,25-4,50 aralığına çıkaran ABD Merkez Bankası Fed, karara ilişkin açıklamasında, “Enflasyonu zaman içinde yüzde 2’ye geri döndürmek amacıyla yeterince kısıtlayıcı bir para politikası duruşu elde etmek için hedef aralığında devam eden artışlar uygun olacaktır” ifadelerini kullandı.

FED’in tercih ettiği ölçüye göre enflasyonun en azından 2025 sonuna kadar Merkez Bankası’nın yüzde 2’lik hedefinin üzerinde kalması ve gelecek yıl sonuna kadar da yüzde 3’ün üzerinde seyretmesi öngörülüyor.

ABD Merkez Bankası (FED), faiz oranlarını 50 baz puan arttırdı. FED, 2023 yılı sonuna kadar borçlanma maliyetlerinde en az 75 baz puanlık bir artışın yanısıra, işsizlikte artış ve ekonomik büyümenin neredeyse durma noktasına geleceğini öngördü.

Merkez Bankası’nın hedef federal fon oranının 2023 yılında yüzde 5,1’e yükseleceği öngörüsü, yatırımcıların bu haftaki iki günlük politika toplantısına girerken beklediklerinden biraz daha yüksek ve daha da yükselmeye eğilimli görünüyor.

FED’in 19 yetkilisinden sadece ikisinin gösterge gecelik faiz oranının gelecek yıl yüzde 5’in altında kalacağını düşünmesi, 40 yılın en yüksek seviyelerinde seyreden enflasyona karşı mücadeleyi sürdürme ihtiyacı hissettiklerinin bir işareti.

FED, Kasım toplantısında yayınladığı açıklamayla neredeyse aynı olan yeni açıklamasında, “(Federal Açık Piyasa) Komisyonu enflasyon risklerine karşı son derece dikkatli. Enflasyonu zaman içinde yüzde 2’ye geri döndürmek amacıyla yeterince kısıtlayıcı bir para politikası duruşu elde etmek için hedef aralığında devam eden artışlar uygun olacaktır” ifadelerini kullandı.

Oybirliğiyle kabul edilen yeni açıklama, yetkililerin son dört toplantıda yapılan 75 baz puanlık faiz artışların. 2022 yılına sıfıra yakın bir faiz seviyesinde başlayan FED’in politika faizi şu anda 2007 sonlarından bu yana en yüksek seviye olan yüze 4,25-4,50 hedef aralığında.

FED’in tercih ettiği ölçüye göre enflasyonun en azından 2025 sonuna kadar Merkez Bankası’nın yüzde 2’lik hedefinin üzerinde kalması ve gelecek yıl sonuna kadar da yüzde 3’ün üzerinde seyretmesi öngörülüyor.

Öngörülen medyan işsizlik oranının önümüzdeki yıl mevcut yüzde 3,7’den yüzde 4,6’ya yükseleceği görülüyor. Bu artış tarihsel olarak resesyonla ilişkilendirilen seviyenin üzerinde.

Gayrisafi yurtiçi hasılanın gelecek yıl sadece binde 5 oranında büyüyeceği öngörülüyor. Bu oran 2022 yılı için tahmin edilenle aynı. Ekonomide uzun vadeli büyüme öngörüsü de 2024 yılında yüzde 1,6’ya ve 2025 yılında yüzde 1,8.

Paylaşın

Borsa İstanbul’da Yatırımcı Sayısı 3 Milyonu Aştı; ‘Balon’ Tehlikesi Var Mı?

Piyasa faizlerinin enflasyonun çok altında kalması nedeni ile hem vatandaşların hem de şirketlerin borsaya koştuğunu dile getiren Ekonomist Mahfi Eğilmez, kendi internet sitesinde yayınladığı “Paradan Kaçış” başlıklı makalesinde, “balon” tehlikesine şu sözlerle dikkat çekti:

“Bu zorlama ekonomi politikası şimdilik tüketim ağırlıklı büyümeye ve istihdama destek oluyor gibi görünse de başta gayrimenkul ve borsa olmak üzere çeşitli alanlarda balonlar oluşmasına yol açıyor. Böyle bir ortamda ‘borsa rekorlara doymuyor, demek ki ekonomi iyi gidiyor’ demek gerçekçi değil. Günü gelip de faiz enflasyon düzeyine çıkarılmak zorunda kalınınca o rekorlara doymayan borsadaki hisse değerleri ve gayrimenkul fiyatları bu kez çöküşlere doymaz hale gelecek.”

Son iki ayda Borsa İstanbul’a 650 bin yeni yatırımcı katılırken son bir yılda ise yatırımcı sayısı 1 milyon kişi artarak toplamda 3 milyonu aştı. Borsaya olan bu yoğun ilginin temelinde, vatandaşların ve şirketlerin Türkiye’deki yüksek enflasyona karşı birikimlerini korumak istemeleri yatıyor. BİST-100 Endeksi her gün yeni bir rekora koşarken, uzmanlara göre normal olmayan değer artışları, borsada “balon” tehlikesi yaratabilir.

Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) verilerine göre, Ekim ve Kasım aylarında 650 bin yeni yatırımcı borsaya geldi. Son bir yılda ise yatırımcı sayısı 1 milyon kişi arttı. Böylelikle toplam yatırımcı sayısı 3 milyon 327 bine yükseldi. Borsaya olan bu yoğun ilgi, BIST 100 endeksini her gün yeni bir zirveye taşıyor.

Son bir yılda yüzde 150’ye varan kazanç sağlayan Borsa İstanbul, son aylarda dünyada en çok yükseliş gösteren borsalardan biri oldu.

Peki borsadaki yükseliş sürecek mi?

“Borsa İstanbul’da talep oldukça yükseliş sürecek”

Kurumsal yatırımcılara likidite ve risk yönetimi konusunda danışmanlık hizmeti veren STRFS (Stratejistanbul Financial Solutions) Baş Stratejisti Dr. Atahan Çelebi, yaptığı değerlendirmede “Ortalama olarak borsadaki kişi 35’li yaşlarında, 20-25 bin TL birikimle borsada işlem yapan kişi. Yani bir tür ek gelir arayışında olan bir insan grubundan bahsediyoruz. Bu insanların piyasaya girişi devam ettikçe, piyasadaki fiyatlar güçlü kalmayı sürdürecek” diyor.

Borsadaki büyük yatırımcıların, yani 1 milyon TL’nin üzerinde bakiyesi olanların payının hâlâ yüzde 3-4 aralığında seyrettiğine dikkat çeken Çelebi, “Piyasadaki katılımcıların yaklaşık yüzde 30’unun 1000 TL ve altında bakiyesi olduğunu gözlüyoruz. En ortadaki medyan yatırımcının yaklaşık 25 bin TL civarında bir bakiyesi var Borsa İstanbul’da. Dolayısıyla piyasadaki katılımcıların kurumsal olduğunu söylemek oldukça zor” analizini yapıyor.

“Zorlama politikalar balonlara yol açıyor”

Kimi uzmanlara göre borsadaki bu hızlı yükseliş, hisse senetlerinde bir “balon” tehlikesi yaratabilir.

Piyasa faizlerinin enflasyonun çok altında kalması nedeni ile hem vatandaşların hem de şirketlerin borsaya koştuğunu dile getiren Ekonomist Mahfi Eğilmez, kendi internet sitesinde yayınladığı “Paradan Kaçış” başlıklı makalesinde, “balon” tehlikesine şu sözlerle dikkat çekti:

“Bu zorlama ekonomi politikası şimdilik tüketim ağırlıklı büyümeye ve istihdama destek oluyor gibi görünse de başta gayrimenkul ve borsa olmak üzere çeşitli alanlarda balonlar oluşmasına yol açıyor. Böyle bir ortamda ‘borsa rekorlara doymuyor, demek ki ekonomi iyi gidiyor’ demek gerçekçi değil. Günü gelip de faiz enflasyon düzeyine çıkarılmak zorunda kalınınca o rekorlara doymayan borsadaki hisse değerleri ve gayrimenkul fiyatları bu kez çöküşlere doymaz hale gelecek.”

“Riskleri öngörme yeteneğimizi kaybettik”

Piyasa uzmanlarına göre, Borsa İstanbul’daki fiyat hareketlerinin normalin dışında bir seyir izlemesi, yakın gelecek açısından belirsizlik yaratıyor.

DW Türkçe’den Aram Ekin Duran’a konuşan Forseti Danışmanlık Kurucu Ortağı Tuncay Yıldıran, Türkiye ekonomisindeki mevcut sorunlar düşünüldüğünde, borsada işlem gören şirketlerin bu kadar değerlenmesinin normal olmadığını dile getiriyor.

Yıldıran, “Yani evet borsaya ilgi inanılmaz. Ancak borsadaki değer artışı şirketlerin performansından değil, bu ilgiden kaynaklanıyor” diyor.

Borsadaki yükselişin risk algısını bozduğuna işaret eden Yıldıran, “Bilinen ekonomik parametreler ile anlamlandırılamayan bir değer artışı sonucunda, yaşanabilecek muhtemel riskleri öngörme yeteneğimizi kaybettik” diyor.

Şu anda borsadaki işlemlerin büyük kısmının kredi ile gerçekleştirildiğine işaret eden Yıldıran, “Şu anda sistemde 54 milyar TL’lik bir kredi hacmi var. Kredi mekanizması yükselen piyasada çok ciddi kar sağlar. Ancak düşen piyasada normal düşüşü ikiye üçe katlayabilecek bir risk içerir” uyarısında bulunuyor.

“Balon demek için henüz erken”

Ancak borsadaki yükselişi “balon” olarak değerlendirmek için henüz erken olduğu görüşünde olanlar da var. STRFS Baş Stratejisti Dr. Atahan Çelebi’ye göre enflasyonla ya da kurla kıyaslandığında borsadaki fiyatlar hala 5-6 yıl öncesinin altında seyrediyor.

Bu nedenle borsada halihazırda bir balon olduğunu söylemenin doğru olmayacağını kaydeden Çelebi, “Fakat bu piyasada da her piyasada olduğu gibi düzeltmeler olacaktır. Bazen hisse bazında sert hareketler, manipülatif hareketler oluyor. Fakat bunu genele yaymak için biraz erken” şeklinde konuşuyor.

Yerli geliyor, yabancı gidiyor

Borsa İstanbul’a yerli yatırımcılardan yoğun bir ilgi varken yabancı yatırımcılar ise borsadan çıkış eğilimini sürdürüyor. STRFS Baş Stratejisti Dr. Atahan Çelebi, “2018 yılından bu yana yabancıların borsamızdaki payı yüzde 65’lerden günümüzde yüzde 30’un altına kadar düzenli olarak geri çekildi” diyor.

Bunun altında yatan sebeplerin başında kur riskinin geldiğini ifade eden Çelebi, şöyle konuşuyor:

“Kredi notunun düşük olması dolayısıyla, özellikle kurumsal yatırım şirketlerin Türk borsasına girmesi teknik olarak çok mümkün gözükmüyor. Öncelikle bu sürecin tersine dönmesi lazım. Fakat henüz bu konuda bir emare yok. Kredi notu iyileşmeden, Türkiye’ye gelecek yabancı sermayenin portföy yatırımı anlamında çok büyümesini beklemiyoruz. Bunun dışında diğer faktörlere baktığımızda, kur riski, ekonomi yönetimindeki belirsizlikler ve bir de tabi ki artık Türkiye’deki seçim atmosferinin yarattığı belirsizlik… Bunlar yabancı sermaye açısından negatif faktörler.”

“Yabancı bu koşullarda yatırım yapmaz”

Uluslararası finansal yatırımcılar için kar etmenin bir borsaya girişteki tek neden olmadığına işaret eden Forseti Danışmanlık Kurucu Ortağı Tuncay Yıldıran da şu görüşleri dile getiriyor:

“Özellikle kurumsal yatırımcılar açısından baktığınızda, bunların yatırım yapabilme kriterleri var. Biz ‘kredi derecelendirme kurumlarının notları bizim için yok hükmündedir’ diyoruz ama işin gerçeği yok hükmünde değil. Eğer sizin ülke olarak kredi derecelendirmeniz çöp noktasındaysa, uluslararası kurumsal yatırımcılar, uymakla yükümlü oldukları kriterler nedeniyle size istese dahi, yatıracağı paranın beş katı kar elde edeceğini görse dahi yatırım yapamaz.”

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Sanayi Üretimi Ekim Ayında Yüzde 2,5 Arttı

Ekim ayında sanayi üretiminde yıllık yüzde 0,2’lik daralmanın beklenmesine rağmen yüzde 2,5’lik artış görüldü. Eylül ayında sanayi üretimi aylık yüzde 1,6 daralırken, yıllık bazda da yüzde 0,5’lik artış kaydedilmişti.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Sanayi Üretim Endeksi Ekim 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, ekim ayında sanayi üretiminde yıllık yüzde 0,2’lik daralmanın beklenmesine rağmen yüzde 2,5’lik artış görüldü. Verilerine göre sanayi üretiminde aylık artış yüzde 2,4 olarak kaydedildi.

Ekonomistlerin beklentisi sanayi üretiminin yıllık olarak yüzde 0,2 daralması yönündeydi. Aylık olarak ise yüzde 0,7’lik daralma bekleniyordu.

Eylül ayında sanayi üretimi aylık yüzde 1,6 daralırken, yıllık bazda da yüzde 0,5’lik artış kaydedilmişti.

Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, ekim ayında madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,4 azaldı, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 3,7 arttı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 4,8 azaldı.

Bir önceki aya göre ise madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 7,8 ve imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 2,5 artarken, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi yüzde 2,1 azaldı.

Paylaşın

IMF Duyurdu: Küresel Borç Seviyesi Hala Salgın Öncesinin Üzerinde

Küresel Borç Gözlemi (Global Debt Monitor) raporunu açıklayan Uluslararası Para Fonu (IMF), küresel kamu ve özel borçlarının yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgınının etkileri nedeniyle rekor seviyeye yükseldikten sonra 2021 yılında son 70 yıldaki en büyük düşüşünü kaydettiğini bildirdi.

Ancak IMF, bu borçların pandemi öncesi seviyenin hala üzerinde seyrettiğini vurguladı. IMF, toplam kamu ve özel borçlarının 2021’de 10 puan gerileyerek küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 247’si olarak kaydedildiğini, 2020 yılındaysa bu oranın yüzde 257 ile zirve noktaya ulaştığını belirtti.

2008 yılında küresel mali kriz patlak vermeden önce yapılan ölçüme göre 2007 yılında küresel borç toplamı, gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 195’ine denk geliyordu. IMF’ye göre küresel borçlar daha düşük hızda da olsa yükselmeye devam etti ve geçen yıl 235 trilyon dolarla rekor kırdı.

Finansal olmayan şirketlerin ve hane halklarının borçlarını içeren özel borçlar, genel borç azalmasında başı çekti. 190 ülkenin verilerine bakan IMF, özel borçların 6 puan azalarak gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 153’ünü oluşturdu.

IMF, kamu borçlarının 4 puan gerileyerek gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 96’sına denk gelmesinin onlarca yıl sonra kaydedilen en ciddi düşüş olduğunu bildirdi. Borç oranlarındaki olağandışı dalgalanmalar, IMF’ye göre ekonominin COVID-19’un etkilerinden kurtulmaya çalışması ve enflasyondaki hızlı artıştan kaynaklanıyor.

Geri ödeme kaygıları

Borç dinamikleri, ülke grupları içinde geniş farklılıklar gösteriyor. En fazla azalma, gelişmiş ekonomilerin borçlarında kaydedildi. Gelişmiş ülkelerin hem kamu hem de özel borçları geçen yıl gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 5’i oranında düştü. Benzer sonuçlar, Çin hariç gelişmekte olan piyasalarda da gözlendi.

Ancak özel borçların daha yüksek olduğu düşük gelirli ülkelerin toplam borç oranları, 2021 yılında yükselmeye devam etti. Bu ülkelerde toplam borçlar gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 88’ine yükseldi.

Düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerin borçlarını ödeme kapasitelerine ilişkin kaygılarsa giderek artıyor. Gelişmekte olan ülkelerin yüzde 25’inin, düşük gelirli ülkelerinde yüzde 60’ından fazlasının borç krizi içinde ya da yakınında olduğu tahmin ediliyor.

IMF Mali İşler Şefi Vitor Gaspar ve iki kıdemli IMF ekonomisti, bugün yayınlanan blog yazısında, ekonomik görünümün kötüleşmeye, borçlanma maliyetlerinin daha da yükselmeye devam etmesi durumunda yüksek borç seviyelerini idare etmenin giderek zorlaşacağı uyarısı yaptı.

Yüksek enflasyon, 2022 yılında borç oranlarının azalmasına katkıda bulundu. Ancak enflasyonun direnç kazanması durumunda harcamalar artacak. Bu durum, primlerin yükselmesine neden olacak.

IMF yetkilileri, hükümetlerin şu anda enflasyon baskılarını, uzun vadede de borç zafiyetlerini azaltmaya yarayacak mali politikaları izlemesi, aynı esnada da en savunmasız olanları desteklemeyi sürdürmesi gerektiğini kaydetti. Yetkililer, “Çalkantı ve karmaşa dönemlerinde uzun vadeli istikrar değerli bir özelliktir” ifadesini kullandı.

Paylaşın

Kripto Para Piyasasını Karıştırabilecek İddia: Kara Para Aklama Suçlaması

Birleşik Krallık merkezli Reuters haber ajansı, adını açıklanmadığı 4 kaynağa dayandırdığı haberinde, ABD’li savcıların, kripto para borsası Binance’e ve borsanın CEO’su Changpeng Zhao’ya (CZ) kara para akladığı gerekçesiyle yasal suçlama yöneltebileceğini öne sürdü.

Reuters’ın haberine göre, Adalet Bakanlığı, Binance’in avukatlarıyla olası bir ikrar anlaşmasını da tartışıyor. ABD hukukunda sanığa suçunu kabul etmesi karşılığında ceza indirimleri veya imtiyazlar sunulmasına ikrar anlaşması (plea deal) adı veriliyor.

Haber ajansına konuşan 4 kişi, konuyla ilgili soruşturmanın aslında 2018’de başladığını söyledi. Buna göre Binance’in ABD’nin kara para aklamayı önlemeye yönelik yasa ve yaptırımlarına uyup uymadığı araştırılıyor.

Davaya dahil olan bazı federal savcıların, soruşturmada şimdiye dek toplanan kanıtların şirkete ve CZ de dahil olmak üzere bazı üst düzey yöneticilere karşı suç duyurusunda bulunmak için yeterli olduğu kanaatinde.

Ancak haber ajansına konuşan kaynaklar, bazı savcıların bu görüşe katılmadığını ileri sürdü. Buna göre söz konusu savcılar, daha fazla kanıt bulmak için zamana ihtiyaç olduğunu savunuyor.

Hukuk firması Gibson Dunn’da görev alan ve Binance’i temsil eden savunma avukatlarının, son dönemde Adalet Bakanlığı yetkilileriyle bir dizi toplantı yaptığı bildirildi.

Avukatların sunduğu argümanlar arasında “kovuşturmanın, halihazırda gerileme içindeki kripto pazarını mahvedebileceği” de yer aldı. Söz konusu toplantılarda olası ikrar anlaşmalarının da gündeme getirildiği iddia edildi.

Adalet Bakanlığı yetkilileri konuyla ilgili açıklama yapmaktan kaçındı. Binance temsilcileri ise Reuters’ın yorum talebine şu yanıtı verdi: Adalet Bakanlığı’nın iç işleyişine dair herhangi bir içgörüye sahip değiliz ve bilseydik de yorum yapmamız uygun olmazdı.

Şirketin blogunda yayımlanan, Reuters’a yanıt niteliğindeki yazıda da, “Binance, Kasım 2021’den bu yana 47 binden fazla kolluk kuvveti talebine ortalama üç günlük bir yanıt süresiyle yanıt verdi” ifadeleri yer aldı: Bu süre, bazen aylar sürebilen ve bu noktada paranın çoktan gitmiş olduğu geleneksel finans kurumlarının yanıt süresinden çok daha hızlı.

“Oyun” bitecek mi?

Kullanıcıların yoğun para çekme talepleri karşısında likidite krizine giren, dünyanın en büyük ikinci kripto borsası FTX’in çöküşü, halihazırda piyasaları derinden sarsmıştı.

Şirketin 11 Kasım’da iflas başvurusunda bulunmasının ardından bir hafta içinde küresel kripto piyasasından kabaca 200 milyar dolar silinmişti.

Piyasa değerinin kabaca 4’te bir oranında küçülerek 400 milyar dolardan yaklaşık 300 milyar dolara gerileyen Bitcoin, toplam değer bazında en ağır kayıpları yaşayan kripto para birimi olmuştu.

Öte yandan Binance’in başkanı Changpeng Zhao (CZ), şirketin bilançosunun istikrarlı olduğunda ısrar etmişti.

CZ ayrıca, likidite kriziyle karşı karşıya kalan borsaları destekleme amacıyla “sektör çapında bir kurtarma fonu” oluşturduklarını duyurmuştu.

Dogecoin’in (DOGE) yaratıcılarından Billy Markus ise kripto paralara dair en kötü senaryo tahminine Binance’i de dahil etmişti.

Markus, geçen ay Twitter hesabından paylaştığı ve kısa süre sonra sildiği gönderide Binance’in veya stabilcoin ihraççısı Tether’in olası çöküşünün, tüm sektörü ciddi biçimde istikrarsızlaştıracağını yazmıştı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

DİSK-AR Açıkladı: Geniş Tanımlı İşsiz Sayısı 7,6 Milyon

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine dayanarak yaptığı araştırmaya göre geniş tanımlı işsiz sayısı 7 milyon 608 bin kişi.

Haber Merkezi / TÜİK ekim ayına ilişkin işgücü istatistiklerini bugün yayımladı. Buna göre 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı eylül ayına oranla 57 bin kişi artarak 3 milyon 534 bin kişi oldu. TÜİK’in işgücü istatistiklerini yayımlamasının ardından DİSK-AR’da Ekim 2022 İşsizlik ve İstihdamın Görünümü raporunu yayımladı.

Mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranının yüzde 10,2 olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranının (âtıl işgücü) ise yüzde 20,3 seviyesinde olduğu kaydedildi.

İŞKUR’un Ekim 2022 verilerine göre bu ayda işsizlik ödeneği alabilenlerin sayısı 402 binde kaldı. Ekim 2022’de işsizliklerin sadece yüzde 11’i işsizlik sigortası alabildi.

Ekim 2022 HİA verilerine göre işsizlik türlerinin en yüksek olduğu kategori yüzde 28,6 ile genç kadın (15-24 yaş) işsizliği oldu. İkinci yüksek işsizlik kategorisi yüzde 27 ile geniş tanımlı kadın işsizliği oldu.

Öte yandan, işsizlik ödeneğinden yararlanma koşullarının ağır olması ve işsizlik sigortası kaynaklarının amacı dışında kullanılması sebebiyle işsizlerin büyük çoğunluğu işsizlik ödeneğinden yararlanamadı.

Rapordan özet bulgular şöyle:

  • Geniş tanımlı işsiz sayısı pandemi öncesine göre 1,2 milyon arttı.
  • Dar tanımlı işsizlik de artıyor.
  • Resmi işsizlerin yüzde 90’ı işsizlik ödeneği alamıyor.
  • Geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 20,3.
  • Geniş ve dar tanımlı işsizlik arasındaki farkı 10,1 puan.
  • Geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 27,6.
  • Genç kadın işsizliği yüzde 28.

TÜİK’in Ekim 2022 verilerine göre, işsizlik oranı ise 0,1 puanlık artış ile yüzde 10,2 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,6 iken kadınlarda yüzde 13,3 olarak tahmin edildi.

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı (geniş tanımlık işsizlik) bir önceki aya göre değişim göstermedi ve yüzde 20,3’te sabit kaldı.

Paylaşın

Cari Açık Dört Yılın Zirvesinde: 43,5 Milyar Dolar

İktidar ekonomide pembe tablolar çizmeye çalışsa da, açıklanan veriler iktidarı yalanlıyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre, ekimde cari işlemler hesabı 359 milyon dolar açık verdi.

Ocak-ekim döneminde cari işlemler açığı 38 milyar 176 milyon dolar oldu. Son 12 aylık cari işlemler açığı da 43 milyar 454 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti.

Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ekimde 8 milyar 643 milyon dolar, ocak-ekim döneminde 43 milyar 41 milyon dolar fazla verdi.

Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı ekimde 6 milyar 463 milyon dolar olurken, hizmetler dengesi kaynaklı girişler 6 milyar 702 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 5 milyar 184 milyon dolar oldu.

Birincil gelir dengesi kalemi ekimde 652 milyon dolar net çıkış, ikincil gelir dengesi kalemi ise 54 milyon dolar net giriş kaydetti.

Öte yandan, eylül ayına ilişkin cari işlemler açığı 2 milyar 966 milyon dolardan 2 milyar 883 milyon dolara revize edildi.

İhracat birim değer endeksi düşüşte

Ayrıca Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), Dış Ticaret Endeksleri Ekim 2022 verilerine göre, ihracat birim değer endeksi ekimde geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 1,8 yükseldi. Endeks, Ekim 2021’e kıyasla gıda, içecek ve tütünde yüzde 9, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 3,9, yakıtlarda yüzde 34,2 artarken, imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 0,8 düşüş gösterdi.

İthalat birim değer endeksi ekimde yıllık bazda yüzde 8,3 arttı. Endeks geçen yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 4,7 ve yakıtlarda yüzde 35,6 artarken, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 0,2 ve imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 2,1 azaldı.

İhracat miktar endeksi

İhracat miktar endeksi ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,1 arttı. Endeks geçen yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 2,2 azalırken, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 18,5, yakıtlarda yüzde 29,5 ve imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 0,1 arttı.

İthalat miktar endeksi ekimde yıllık bazda yüzde 21,3 yükseldi. Endeks bu dönemde gıda, içecek ve tütünde yüzde 9, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 18,5, yakıtlarda yüzde 1,3 ve imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 15,2 artış kaydetti.

Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veriler

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre eylül ayında 156,2 olan ihracat miktar endeksi yüzde 2,8 azalarak 151,8 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise Ekim 2021’de 160,7 olan ihracat miktar endeksi yüzde 1,1 artarak 162,5 oldu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; eylül ayında 116,2 olan ithalat miktar endeksi yüzde 4,5 artarak 121,4 olarak gerçekleşti. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise Ekim 2021’de 95,9 olan ithalat miktar endeksi yüzde 21,3 artarak 116,3 olarak kayıtlara geçti.

İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan ve Ekim 2021’de 79,2 olarak elde edilen dış ticaret haddi, 4,8 puan azalışla ekim ayında 74,4 oldu.

Paylaşın

Otomotiv Sektörünün Umudu ‘Seçim Ekonomisi’

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, otomotiv sanayisinin sürdürülebilirliği açısından gelecek yıl iç pazarın her zamankinden daha önemli olacağını vurgulayarak, “Küresel ticaret ortamında etki alanımız dışında olan birçok konu var” dedi ve ekledi:

“Küresel raporlar önümüzdeki birkaç yılın da zorlu olacağını öngörüyor. Burada önemli gördüğümüz husus, kendi etki alanımızda olan ülkemizin ekonomi ve dış ticaret politikalarının sanayi faaliyetlerini koruyacak yapıda şekillendirilmesi. Bu dönemi en iyi şekilde geçirmemiz için iç pazarın potansiyelini ortaya çıkaracak ortamın sağlanması önemli.”

Otomotivciler, küresel ekonomideki yavaşlama ve yüksek enflasyon nedeniyle 2022’yi, yılın başında belirledikleri üretim ve ihracat hedeflerinin gerisinde kapatmaya hazırlanırken, 2023’ün belirsizliklerle dolu, çok daha zor bir yıl olacağını öngörüyor. En büyük ihracat pazarlarındaki daralma nedeniyle gelecek yıl iç pazarın her zamankinden daha önemli olacağını vurgulayan sektör temsilcileri, satışları artıracak tek olumlu sinyali ise seçime kadar süreceği öngörülen parasal genişleme politikasında görüyor. Bu dönemde açılacak kredi musluklarının talebi kısmen artırması bekliyor.

Ekonomim.com’da Aysel Yücel’in haberinde görüşlerine yer verilen Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, savaşın gölgesinde geçen 2022’nin, en önemli ihraç pazarı olan Avrupa’da ve küresel seviyede etki yaratan birçok zorlu etkiyi eş zamanlı yaşattığı bir yıl olduğunu hatırlatarak, “Küresel tedarik zinciri sorunları, dünya genelinde artış gösteren enflasyon ve savaş sebebiyle daha da çetinleşen ticaret ortamı nedeniyle 2023, öngörülmesi zor, belirsizliklerle dolu bir yıl olacak” dedi.

Cengiz Eroldu, otomotiv sanayisinin sürdürülebilirliği açısından gelecek yıl iç pazarın her zamankinden daha önemli olacağını vurgulayarak, “Küresel ticaret ortamında etki alanımız dışında olan birçok konu var. Küresel raporlar önümüzdeki birkaç yılın da zorlu olacağını öngörüyor. Burada önemli gördüğümüz husus, kendi etki alanımızda olan ülkemizin ekonomi ve dış ticaret politikalarının sanayi faaliyetlerini koruyacak yapıda şekillendirilmesi. Bu dönemi en iyi şekilde geçirmemiz için iç pazarın potansiyelini ortaya çıkaracak ortamın sağlanması önemli” açıklamasını yaptı.

İç pazarı bekleyen riskler

2022 yılında, enflasyonist baskı ve artan fiyatların yanı sıra otomotiv satışlarını frenleyen en önemli etkenlerden biri; krediye erişimde yaşanan zorluklar oldu.

Hükümetin parasal sıkılaşma politikası kapsamında otomotivde krediye erişim hiç olmadığı kadar zorlaştı. Kredi başvurularında ret oranlarında rekor atışlar oldu. Sektörün 2023 yılı içinse neredeyse tek umutlu olduğu konu bu. Birçok otomotiv sektör yetkilisi özellikle 2023’ün ilk yarısında seçime kadar genişlemeci para politikası uygulanacağını ve kredi musluklarının açılacağını öngörüyor.

Seçim sonrasına denk gelen ikinci yarıdan umudunu kesen markalar, gelecek yılı daha az kayıpla atlatmak için üretimden tedarike, pazarlama bütçesinden yatırıma kadar ilk yarıya odaklanacak. Diğer yandan, Türkiye’de faaliyet gösteren bazı uluslararası otomotiv tedarikçileri de seçimin ardından yılın ikinci yarısında oluşacak belirsizlik ortamı ve parasal sıkılaşma nedeniyle global merkezlerinden daha az pazarlama ve yatırım bütçesi alabilecekleri endişesiyle bu konuda önceliği ilk çeyreğe vermiş durumda.

‘Fiyatlar yükselme eğiliminde olacak’

Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) Derneği Başkanı Ali Haydar Bozkurt, gelecek yıl enflasyonist baskı ve maliyet artışlarının talebi baskılamaya devam edeceğini öngörürken, seçim öncesinde krediye erişim konusunda bir rahatlama beklediklerini ifade etti.

2022’de, üretim maliyetlerindeki artış ve kurdaki hareketlilik nedeniyle fiyatlar önceki yıla oranla yüzde 70’in üzerinde yükselmişti. ODMD Derneği Başkanı Ali Haydar Bozkurt, “Dünya genelinde bir enflasyon var. Bu enflasyon enerji başta olmak üzere maliyetlere yansıyor. Dolayısıyla bir süredir üretici firmalar otomobillere Euro bazlı zam yapıyor. Şu anki seyir devam ederse bize gelen otomobillerin fiyatı döviz bazında artmaya devam edecek gibi görünüyor. Euro kuru da bu dönmede artmaya devam ederse o zaman yukarıya doğru meyilli fiyatların daha da yükseleceği yönünde endişemiz var” dedi.

Bozkurt, Türkiye’de vergi yükünden dolayı fiyatların çarpan etkisi ile küreselden daha hızlı yükseldiğine dikkat çekti. Bozkurt, Türkiye’de otomobil fiyatlarının düşmesinin ancak vergilerde bir düzenleme yapılması, döviz kurunun aşağı inmesi ve enflasyonun düşmesi ile mümkün olabileceğini vurgulayarak, “Bu konulardaki gelişmeler biraz aleyhimize işliyor. Fiyatların artış eğiliminde olması daha yüksek bir ihtimal” dedi.

Araç bulunurluk sorunu sürecek

Ali Haydar Bozkurt, 2022 yılında yaklaşık iki yıldır devam eden çip krizinin üzerine bir de hammadde sorunları eklendiğini hatırlatarak, “Bazı hammaddelerde sorun devam ediyor. Çip krizi ile ilgili bazı ilave yatırımlar var ama bunlar tam devreye girmiş değil. 2023’te de şu anda yaşadığımız çip ve hammaddede sorunlarının devam edeceği görünüyor. 2023’te de bulunurluk sorunu devam edecek gibi duruyor” dedi.

Otomotiv sektörü, Ocak 2022’de yılsonu için belirlenen üretim ve ihracat hedeflerini, çip krizinde negatif ayrışmanın son bulmasıyla mayıs ayında bir miktar yukarı yönlü revize etmişti. Daha sonra AB’deki resesyon beklentisi nedeniyle yılsonundaki hedefler yeniden ocak ayındaki rakamlara çekildi.

Ocak ayındaki 1,04 – 1,10 milyon adet ihracat ve 1,38 – 1,47 milyon adet üretim öngörüsü vardı. OSD Başkanı Cengiz Eroldu, “Bugün itibariyle baktığımızda yılı kabaca 1 milyon adet ihracat ve 1,36 milyon adet üretim ile kapatmayı öngörüyoruz” dedi.

İhracatta 11 ayda parite kaynaklı 2.4 milyar dolar kayıp yaşayan sektör, 33 milyar dolar ihracat hedefini tutturamayacak. En iyi senaryoda yılsonunda 30.6 milyar dolar ihracat bekleniyor. Bu rakamı şimdiden yakalayan kimya sektörü 17 yıl sonra ilk kez otomotivi ihracat tahtından edecek.

Sektör, 2023 ihracat ve üretim hedeflerini henüz belirlemedi. Bu hedefler ocak ayında küresel piyasalardaki raporlara göre şekillenecek. İç pazarda 2022’nin ilk 11 ayında satışlar, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1,0 oranında azalarak 668 bin 63 adet olarak gerçekleşmişti.

Araç tedarikinin kısmen arttığı aralık ayında 100 bin ila 116 bin adet arasında satış olacağı öngörülüyor. Geçen yıl 737 bin 350 adet otomobil ve hafif ticari araç satışı öngörülmüştü. Sektör temsilcileri, vergi sisteminde (ÖTV) sürpriz bir değişiklik olmadığı takdirde gelecek yıl da 2022’ye paralel satış öngörüyor.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: İhracat Birim Değer Endeksi Düşüşte

TÜİK’in açıkladığı verilere göre, eylül ayında 156,2 olan ihracat miktar endeksi yüzde 2,8 azalarak 151,8 oldu. Eylül ayında 116,2 olan ithalat miktar endeksi ise yüzde 4,5 artarak 121,4 olarak gerçekleşti.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Dış Ticaret Endeksleri Ekim 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, ihracat birim değer endeksi ekimde geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 1,8 yükseldi. Endeks, Ekim 2021’e kıyasla gıda, içecek ve tütünde yüzde 9, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 3,9, yakıtlarda yüzde 34,2 artarken, imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 0,8 düşüş gösterdi.

İthalat birim değer endeksi ekimde yıllık bazda yüzde 8,3 arttı. Endeks geçen yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 4,7 ve yakıtlarda yüzde 35,6 artarken, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 0,2 ve imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 2,1 azaldı.

İhracat miktar endeksi

İhracat miktar endeksi ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,1 arttı. Endeks geçen yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 2,2 azalırken, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 18,5, yakıtlarda yüzde 29,5 ve imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 0,1 arttı.

İthalat miktar endeksi ekimde yıllık bazda yüzde 21,3 yükseldi. Endeks bu dönemde gıda, içecek ve tütünde yüzde 9, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 18,5, yakıtlarda yüzde 1,3 ve imalat sanayisinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 15,2 artış kaydetti.

Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veriler

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre eylül ayında 156,2 olan ihracat miktar endeksi yüzde 2,8 azalarak 151,8 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise Ekim 2021’de 160,7 olan ihracat miktar endeksi yüzde 1,1 artarak 162,5 oldu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; eylül ayında 116,2 olan ithalat miktar endeksi yüzde 4,5 artarak 121,4 olarak gerçekleşti. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise Ekim 2021’de 95,9 olan ithalat miktar endeksi yüzde 21,3 artarak 116,3 olarak kayıtlara geçti.

İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan ve Ekim 2021’de 79,2 olarak elde edilen dış ticaret haddi, 4,8 puan azalışla ekim ayında 74,4 oldu.

Paylaşın

İnşaat Maliyetleri Geçen Yılın İki Katı

İnşaat maliyetleri ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 3,44, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 117,07 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 3,88, işçilik endeksi yüzde 1,94 arttı.

Haber Merkezi / Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 128,41, işçilik endeksi yüzde 85,65 arttı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İnşaat Maliyet Endeksi Ekim 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, inşaat maliyet endeksi, ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 3,44, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 117,07 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 3,88, işçilik endeksi yüzde 1,94 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 128,41, işçilik endeksi yüzde 85,65 arttı.

Bina inşaatı maliyet endeksi, bir önceki aya göre yüzde 3,11, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 114,49 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 3,49, işçilik endeksi yüzde 1,91 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 125,08, işçilik endeksi yüzde 85,84 arttı.

Bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi, bir önceki aya göre yüzde 4,48; bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 125,83 arttı. Bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 5,12; işçilik endeksi yüzde 2,07 arttı. Ayrıca bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 139,40, işçilik endeksi yüzde 84,93 arttı.

Paylaşın