Eğitim Harcamaları Yüzde 120 Arttı

Yeni eğitim – öğretim yılı başlarken, eğitim masrafları velilerin belini büküyor. Eğitim harcamaları son bir yıl içerisinde rekor kırarak yüzde 120 artış gösterdi.

Öğrencilerin temel kırtasiye harcamaları yüzde 71,9, okul için giyim harcamaları yüzde 62,5, okula başlama masrafı ise yüzde 64,9 oranında arttı.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce, sosyal medya platformu üzerinden 9 Eylül’de başlayacak olan yeni eğitim – öğretim yılına ilişkin ekonomik verileri paylaştı. Gökce’nin açıklamaları şu şekilde:

“Eğitim – Öğretim yılı başlarken eğitim sistemindeki sorunlar ağırlaşarak devam ediyor. Her 5 okuldan 1’i özel okul MEB’in örgün eğitim istatistiklerine göre Türkiye’de örgün eğitimde 17,5 milyon öğrenci bulunmaktadır. Toplam 75 bin 19 eğitim kurumu içinde devlete ait kurum sayısı 60 bin 734 iken, özel okulların sayısı 14 bin 281’dir. Özel okulların tüm okullar / kurumlar içerisindeki oranı tarihimizde ilk kez yüzde 19’a çıkmış durumdadır.

Bir başka ifadeyle eğitim’de piyasa dinamikleri baskın hale gelmiştir. 442 bin 643 çocuk sistem dışı Türkiye’de resmi ve özel okullarda zorunlu örgün eğitim sisteminde kayıtlı 17 milyon 558 bin 25 öğrenciden, 442 bin 643’ü sistemin dışındadır. Çocuğunu okula göndermeyen velilere idari para cezası veya bir yıl hapis cezası verilmesi gerekiyor olsa da bu yaptırım fiilen uygulanmıyor.

Orta öğretimdeki öğrenci sayısı geçtiğimiz 22 yılda 2 kattan fazla artarak 3 milyon 23 bin 602’den 6 milyon 789 bin 681’e ulaştı, sadece açık lisedeki toplam öğrenci sayısı son 22 yılda dört kattan fazla artarak 464 bin 935’ten 2 milyon 9 bin 480’e çıktı. Başka bir ifadeyle halen ortaöğretimdeki öğrenci sayısının üçte birini açık liseye giden öğrenciler oluşturuyor.

“850 bin ile 2 milyon arasında çocuk işçi var!”

TÜİK verilerine göre, 15-17 yaş arasında çocukların işgücüne katılma oranı 2020’de yüzde 16,2 iken, bu oran 2023 yılına gelindiğinde yüzde 22,1 ile son 10 yılın zirvesine çıktı. Resmi verilere göre çocuk işçi sayısı 853 bin olurken uzmanlara göre kayıt dışı olanlarla birlikte bu sayı 2 milyonun üzerine çıkıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi tarafından paylaşılan bilgide 2013 – 2024 yılları arasında 695 çocuk işçinin çalışırken yaşamını yitirdiği yer aldı.

Türkiye, OECD ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda ilk sıradadır. Son dönemde hızlı artan yoksullaşma Türkiye’de önce en hassas durumdaki çocukları vurmuştur. Türkiye’de bugün her 5 çocuktan biri derin yoksulluk sorunları ile yüzleşmekte, yeterli ve besleyici gıdaya ulaşamamaktadır.

Ülkemizin eğitime yatırım yapılmasına her gün daha fazla ihtiyacı varken, bilinçli bir şekilde yatırım azaldı. Milli Eğitim Bakanlığı 2002 yılında eğitim bütçesinin yüzde 17’sini yatırıma ayırırken, 2023 yılında bu pay yüzde 9’a düştü.”

Paylaşın

Fitch Ratings, Türkiye’nin Kredi Notunu “BB-“ye Yükseltti

ABD merkezli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye’nin kredi notunu bir kademe artırarak BB-‘ye yükseltti, görünümü ise pozitiften durağana çekti.

Fitch Ratings, mart ayında Türkiye’nin kredi notunu “B”den “B+”ya yükseltirken, not görünümünü de “durağan”dan “pozitif”e çıkarmıştı.

Fitch Ratings, Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmesini açıkladı. BloomberHT’nin aktardığına göre; Fitch, Türkiye’nin kredi notunu bir kademe artırarak BB-‘ye yükseltti, görünümü pozitiften durağana çekti.

Azalan dolarizasyon ve Döviz talebi, sermaye girişleri gibi etkilerle rezervlerin 149 milyar dolara, net rezervlerin de 41 milyar dolara yükseldiği ifade edilen raporda rezerv kompozisyonunun güçlendiği belirtildi.

Pozitif reel faiz oranları, düşük cari açık ve kur korumalı mevduatlardaki düzenli ve kademeli düşüşün dış tamponlardaki iyileşmeyi destekleyeceği belirtildi. Rezervlerin bu yıl sonunda 158 milyar dolara, 2025 sonunda 165 milyar dolara çıkacağı öngörüldü.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 50’ye yükselttiği hatırlatılarak parasal sıkılaşmanın TL’de reel değerlenmeye neden olduğu, bunun da hükümetin dezenflasyon stratejisi için önemli olduğu vurgulandı.

Notta “Fitch sıkı bir parasal politika duruşunun öngörülen mali konsolidasyon ve ihtiyatlı asgari ücret ayarlamalarıyla birleştirilmesinin enflasyonda önemli bir düşüşü destekleyeceğine ve iyileştirilmiş dış likidite tamponlarının, düşük cari açıkların ve azaltılmış dolarizasyonun sürdürülmesine yardımcı olacağına dair daha fazla güven duyuyor” değerlendirmesini yaptı. Kurum ilk faiz indirimini 2025’in başında bekliyor.

Kurum enflasyonun yıl sonunda yüzde 43 olacağı tahminini paylaştı. 2025’te enflasyonun ortalama yüzde 31’e düşeceği, yıl sonu tahmininin yüzde 21 olduğu belirtildi. Büyüme beklentisi bu yıl için yüzde 3,5, 2025 için yüzde 2,8 oldu.

Cari açığın bu yıl Gayrisafi Yurt İçi Hasılanın (GSYH) yüzde 1,9’una gerilemesinin ve 2025-2026’da ortalama yüzde 1,7 olmasının tahmin edildiği kaydedildi. Erken faiz indiriminin veya ortodoks politikadan dönüşün enflasyonist baskıları artıracağı ve not üzerinde olumsuz etkisi olacağı ifade edildi.

ABD ve AB ile ilişkilerin iyileştiği ancak Gazze ve Ukrayna risklerinden kaynaklanan jeopolitik zorlukların volatil ortama yol açtığı ancak bu durumun kredi notunu etkilemeyeceği belirtildi.

Fitch, en son 8 Mart 2024’te Türkiye’nin kredi notunu “B”den “B+”ya, görünümü ise “durağan”dan “pozitif”e yükseltmişti.

Diğer bir derecelendirme kuruluşu Moody’s, Temmuz’da Türkiye’nin kredi notunu 2 kademe yükselterek “B3″ten “B1″e çekmiş, kredi notu görünümünü “pozitif” olarak korumuştu. Derecelendirme kuruluşu S&P ise Mayıs yerel seçimlerinin ardından Türkiye’nin kredi notunu B’den B+’ya yükseltmişti.

Paylaşın

Küresel Gıda Enflasyonu: Türkiye Yine Dünyadan Ayrıştı

Türkiye yıllık gıda enflasyonunda yine tüm dünyayı geride bıraktı. Küresel gıda fiyatları ağustos ayında yüzde 1,1 azalırken, Türkiye’de ise yüzde 44,88 arttı.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), gıda ürünlerinin uluslararası fiyatlarındaki aylık değişimin izlendiği Küresel Gıda Fiyat Endeksi’nin Ağustos ayı sonuçlarını açıkladı.

BloombergHT’nin aktardığına göre, endeks Ağustosta önceki ayın revize edilmiş seviyesine göre 0,3 puan azalarak 120,7 puan değerine geriledi.

Küresel gıda fiyatları yıllık bazda ise yüzde 1,1 düşerken, endeksin Ağustos’ta sınırlı düşüş kaydetmesinde şeker, et ve tahıl ürünlerine yönelik düşen talebin, bitkisel yağ ve süt ürünlerine yönelik talep artışına ağır basması etkili oldu.

Tahıl Fiyat Endeksi, başta ABD ve Arjantin olmak üzere ana ihracatçı ülkelerdeki iyi hasat beklentileriyle ağustosta önceki aya göre yüzde 0,5 azaldı.

Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi ise soya ve ayçiçeği yağlarındaki düşüşüne rağmen palmiye yağındaki artış nedeniyle yükseldi. Buna göre, Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi ağustosta önceki aya kıyasla yüzde 0,8 arttı.

Şeker Fiyat Endeksi, Hindistan ve Tayland’daki yüksek üretim ve uluslararası petrol fiyatlarındaki düşüş sayesinde yüzde 4,7 geriledi.

Aynı dönemde FAO Süt Ürünleri Fiyat Endeksi, süt tozu, peynir fiyatlarındaki ve tereyağı talebindeki artışlarla ağustosta yüzde 2,2 artış gösterdi.

Et Fiyat Endeksi ise kümes hayvanları, büyükbaş ve küçükbaş ve domuz fiyatlarında yaşanan düşüşle birlikte yüzde 0,7 gerileme kaydetti.

Türk-İş verilerine göre, ağustosta mutfak enflasyonu aylık yüzde 0,19, 12 aylık yüzde 57,99, yıllık ortalama yüzde 77,66 olarak hesaplandı. Sekiz aylık değişim oranı yüzde 33,53 oldu.

TÜİK verilerine göre ise ağustos ayında aylık gıda fiyatları Türkiye’de yüzde 1,1 geriledi. Yıllık gıda enflasyonu ise yüzde 44,88 oldu.

Paylaşın

Sermaye Sınıfından “Orta Vadeli Program”a Tam Destek

TOBB, İTO, TİM, İSO gibi sermaye sınıfının önde gelen örgütlerinden, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan “Orta Vadeli Program”a (OVP) tam destek açıklamaları geldi.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Orta Vadeli Program’ın (OVP) uygulanma sürecinde, finansmana erişimin kolaylaştırılması başta olmak üzere, reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesini ve kamu özel sektör istişaresinin artırılmasını önemli gördüklerini belirtti.

TİM Başkanı Mustafa Gültepe, yeni Orta Vadeli Program’ın (OVP) yine ihracat ekseninde şekillendiğini belirterek, bu alanlarda atılacak yeni adımları heyecanla beklediklerini bildirdi.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Yeni OVP dönemi boyunca ekonomik büyüme, istihdam, finansal istikrar ve fiyat istikrarı hedeflerine ulaşmak için kapsamlı ve çok boyutlu bir yaklaşımın benimsenmiş olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullanırken, İTO Başkanı Şekib Avdagiç ise, programın üreteceği sonuçların reel sektörün yapısal gücüne halel getirmemesini vazgeçilmez gördüklerini söyledi.

Sermaye sınıfının önde gelen örgütleri Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklanan Orta Vadeli Program’a ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, revize edilen OVP’nin dezenflasyonu temel öncelik olarak ilan ederken, programın üreteceği sonuçların reel sektörün yapısal gücüne halel getirmemesini vazgeçilmez gördüklerini söyledi. Türkiye’nin kapsamlı bir ekonomik program yürüttüğü bu dönemde, OVP’nin güncellenmesinin proaktif bir yaklaşım olduğunu belirten Avdagiç, “Bununla birlikte OVP’nin ‘dengelenme programı’ olarak ilerlemesini ve terazinin iş dünyası kefesini ihmal etmemesini istiyoruz.

Farkındayız: Ekonomik programın uygulama sürecinde sıra zor kazanımları elde etmeye geldi. Kalıcı düşük enflasyona ivedi şekilde ulaşılması önemli. Zorlu hedeflere, iş dünyasının üretim ve istihdam hedeflerinden ödün vermeden ulaşmak daha da önemli. Görüyoruz ki yeni OVP’de hem enflasyon tarafında hem büyüme tarafında revizyonlar oldu. Böylece ekonominin gerçekleriyle uyumlu, yeni gelişmeler karşısında anında refleks gösterebilen bir yönetim anlayışı ortaya kondu.” değerlendirmesinde bulundu.

Avdagiç, OVP hedeflerinin yakalanmasının bir ayağı topyekûn kararlılık ise diğerinin de bugünkü programda sıkça vurgulandığı gibi yatırım ortamının süratle iyileştirilmesi olduğunu kaydetti.

İTO Başkanı Avdagiç, şunları kaydetti: “Yeni Türkiye ekonomisi hikayesinin temelleri, mutlaka reel sektörün eliyle atılacaktır. Bu nedenle özellikle KOBİ’lerin, ayakta kalmak için finansman imkanlarının artmasına, üretimlerini güçlendirecek şekilde yatırım koşullarının revize edilmesine ihtiyacı var. Bir kere daha ifade etmeliyiz ki; enflasyonla mücadele ederken üretim, ihracat, istihdam ekosistemini korumayı ihmal edemeyiz.

Özel sektörün nefesi güçlü olmalı ki hedeflerimizi gerçekleştirebilelim. OVP hedeflerinin yakalanmasının önemli ayaklarından biri, kur politikasının gerçekçi olmasıdır. 2025 sonrası kur ve enflasyon arasında bir korelasyon öngörülmüş olmakla beraber, 2024 için öngörülen kur, ihracatçıyı ve ihracata çalışan sektörleri ciddi şekilde zorlamaya devam edecektir. Bu durumun ithalatı artırarak cari dengede bir risk oluşturmaması için gerekli tedbirlerin alınacağının beklentisi içindeyiz.”

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Orta Vadeli Program hakkında şu değerlendirmede bulundu: “Yeni OVP dönemi boyunca ekonomik büyüme, istihdam, finansal istikrar ve fiyat istikrarı hedeflerine ulaşmak için kapsamlı ve çok boyutlu bir yaklaşımın benimsenmiş olduğunu görüyoruz. Özellikle enflasyonla mücadeleyi iş ve ekonomi dünyamızın en büyük hedefi olarak gördüğümüzden dolayı; yeni OVP’de bu konunun temel felsefe olarak ele alınması noktasındaki kararlı duruşunu çok önemli ve değerli buluyoruz.

Ancak toplumun bu mücadeleye olan inancının oluşması için yapılması gereken fedakarlıklar noktasında bir uyumun olması da kaçınılmaz. Bu bağlamda yine OVP yılları için konulan büyüme oranlarını bu enflasyon hedeflerine ulaşılmasında biraz iyimser bulduğumuzun bilinmesini isteriz. Çünkü OVP’de 2025-2027 arası enflasyon tahminleri ile büyüme tahminleri arasında bir tutarsızlık bulunmaktadır. Enflasyonla mücadeleye halkın güvenmesi çok büyük önem taşırken bu tür tutarsızlıklardan kaçınılması gerektiğini, sağlıksız bir yüksek büyüme yerine; ekonominin gerçekleriyle uyumlu, sürdürülebilir nitelikli bir büyümenin hedeflenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Sanayinin üretiminde uzun vadeli katma değer ve nitelik artışı için konulan hedefler de önemli. Fakat dezenflasyonist süreçten kaçınılmaz olarak etkilenecek olan reel sektörümüzün, başta finansmana erişim olmak üzere bu sürece adapte olmasına dönük, güçlü, proaktif tedbir ve önlemlere de ihtiyaç olduğunun altını çizmek durumundayız.

Her zaman belirttiğimiz istihdam odaklı hedeflerin ve politikaların yeni OVP’de bulunmasını da çok olumlu buluyoruz. Ama unutmamalıyız ki nitelikli istihdam yaratabilmenin yolu uzun vadeli eğitim politikalarından geçmektedir. Bu nedenle Türkiye’nin uzun vadeli istihdam ihtiyaçlarını gözeten eğitim politikalarının da artık OVP’lerde yön belirleyici bir şekilde bulunması gerektiğinin altın çizmek isteriz.

Kabul etmek gerekirse geçtiğimiz yıl açıklanan OVP, hedeflerini önemli ölçüde tutturması açısından toplumsal bir referans olmuştur. Umuyoruz ki bu OVP de kararlılıkla uygulanacak. Böylece geçen yıldan gelen olumlu motivasyonla, kredisini güçlü bir şekilde koruyacak bir OVP dönemi daha yaşayacağız.”

“Yeni adımları heyevanla bekliyoruz”

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, yeni Orta Vadeli Program’ın (OVP) yine ihracat ekseninde şekillendiğini belirterek, bu alanlarda atılacak yeni adımları heyecanla beklediklerini bildirdi. Gültepe, yazılı açıklamasında, 2025 ihracat hedefinin 279,6 milyar dolar, 2026 hedefinin 296,1 milyar dolar, 2027 hedefinin ise 319,6 milyar dolar şeklinde belirlendiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

“İhracatçılarımızın yaşadığı sorunları her platformda dile getiriyoruz. Bir önceki OVP’ye göre 3 yıllık periyodun toplamında 13 milyar dolarlık bir hedef düşüşü var. Bu arzu ettiğimiz bir tablo değil. İhracat ailemizin yaşadığı sorunların net bir göstergesi olan bu rakamları iyi okumamız gerektiğine inanıyorum. Diğer yandan dış ticaret açığı noktasında programda önemli bir iyileşme öngörülüyor. Özellikle ithalatta beklenen düşüş bir önceki OVP’ye göre 71 milyar doları aşıyor. Toplam dış ticaret hacmi de bu eksende negatif yönde revize edilmiş durumda.

Büyüme hedefimiz kısmen gerilerken, enflasyon beklentisi ise yükseldi. İşsizlik oranlarında da bir iyileşme mevcut. Makroekonomik göstergeler ve politika araçlarında ürün ve pazar çeşitlendirmesi, etkin ticaret diplomasisi, ticaretin kolaylaştırılması, ihracatın finansmanı, ithalat bağımlılığının azaltılması, hizmet ihracatının geliştirilmesi, ihracatta yeşil ve dijital dönüşüme vurgu yapılmış olması son derece önemli. Yeni OVP yine ihracat ekseninde şekilleniyor. Bu alanlarda atılacak yeni adımları heyecanla bekliyor, açıklanan programın ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyoruz.”

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Orta Vadeli Program’ın (OVP) uygulanma sürecinde, finansmana erişimin kolaylaştırılması başta olmak üzere, reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesini ve kamu özel sektör istişaresinin artırılmasını önemli gördüklerini belirtti.

Hisarcıklıoğlu, yazılı açıklamasında, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından kamuoyuyla paylaşılan ve 2025-2027 dönemini kapsayan OVP’ye ilişkin değerlendirmede bulundu. OVP’nin ülke ve millete hayırlı olmasını dileyen Hisarcıklıoğlu, iş dünyası olarak temel beklentilerinin finansal istikrar, öngörülebilirliğin artması, enflasyonun tek haneye düşürülmesi, sürdürülebilir büyüme ve yapısal reformlara öncelik verilmesi olduğunu vurguladı.

Hisarcıklıoğlu, programdaki yapısal reformlar konusunda atılacak güçlü adımların ülkenin küresel rekabet gücünü artıracağına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Bugün açıklanan OVP, enflasyonla mücadele, öngörülebilirlik ve sürdürülebilir büyüme için önemli bir yol haritası sunmaktadır. Özellikle bir hususu vurgulamak isterim. Programın uygulanma sürecinde, finansmana erişimin kolaylaştırılması başta olmak üzere, reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesini ve kamu özel sektör istişaresinin artırılmasını önemli görüyoruz. Bizler de, iş dünyası olarak, ülkemizin hedefleri doğrultusunda tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.”

(Kaynak: BloombergHT)

Paylaşın

Orta Vadeli Program Açıklandı: Enflasyon Hedefleri Yükseldi

2025 – 2027 dönemini içeren Orta Vadeli Program’a göre; 2024 enflasyon hedefi yüzde 33’ten yüzde 41,5’e revize edildi. Geçen yıl 15,2 olarak belirlenen 2025 enflasyonu da yüzde 17,5’e yükseltildi. 2026 için ise önceden yüzde 8,5 olan hedef, yüzde 9,7’ye çıkarıldı. 

2024 büyüme tahmini yüzde 4’ten yüzde 3,5’e çekildi. Önceki programda 2025 için 4,5 olan tahmin de yüzde 4’e indirildi. 2026 büyümesi de 0,5 puan indirilerek yüzde 4,5 olurken, 2027 ise yüzde 5 olarak hedeflendi. Böylece, önceki program tahmin ufkundaki bütün büyüme oranları 0,5 puan aşağı çekilmiş oldu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 2025-2027 dönemini içeren Orta Vadeli Programı açıkladı. Habertürk’ün aktardığına göre; Cevdet Yılmaz’ın açıklamasındaki satırbaşları şu şekilde:

“Bu programın amacı makroekonomik politikaları belirlemek ve temel ekonomik büyüklükleri ve borçlanma durumunu ele almaktır. Uygulamaya koyduğumuz ekonomi programıyla politika belirsizliklerini ortadan kaldırdık. OVP’nin ilk yılına yönelik uygulanacak politikalar ve somut tedbirler, 2025 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda ayrıntılı olarak yer alacak.

OVP, makroekonomik politika çerçevesi ve hedefleri ile öncelikli reform alanlarını ve takvimini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, ekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için belirlenen politikalar ve reformlar, önümüzdeki üç yıllık dönemde ekonomimizin yol haritasını oluşturacaktır. Bu çok yönlü ve katılımcı süreçle birlikte, siyasi sahiplenmenin yanı sıra OVP’nin tüm kesimler tarafından sahiplenilmesi ve uygulanabilirliğinin artırılmasını hedefliyoruz.

Öngördüğümüz takvime uygun olarak dezenflasyon sürecinin etkileri 2024 yılı Haziran ayından itibaren başladı. Büyüme kompozisyonundaki dengelenme ile birlikte cari işlemler dengesi, beklentilerimizin de altında gerileyerek olumlu bir tablo çizdi. İşsizlik oranları hedeflerimizin de üzerinde bir iyileşme göstermiştir. Programımız başarıyla çalışıyor ve çözüm üretiyor.

Enflasyon tarafına baktığımızda biliyorsunuz başından itibaren 3 dönemden bahsettik. Geçiş döneminin bu program yılında tamamlandığını ve dezenflasyon döneminin başladığını görebiliyoruz. İstihdamdaki artış ve işsizlikteki düşüş, uygulanan ekonomi politikalarının etkinliğini ortaya koyuyor. Türk Lirasına olan güven önemli derecede artmıştır.

TL mevduatlarının toplam mevduatlar içindeki payı ciddi bir yükseliş kaydetti. TL’ye olan güven arttı ve vatandaşların tasarruflarının yerli para biriminde değerlendirme eğilimleri güçlendi. TL’nin güçlenmesi ve milli para birimine olan güvenin artması da enflasyonla mücadelede son derece olumlu bir gelişme. Kur Korumalı Mevduat bakiyesi 47,8 milyar dolara kadar indi.

Rezervlerdeki artış, risk primindeki düşü ve TL mevduatlarının artışı, ekonomi politikalarının doğru yönde ilerlediğinin somut göstergeleridir. Temel amaçlar, enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelinin enflasyonist baskı oluşturmadan yükselmesi, yapısal reformlarda verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılmasıdır.

Ekonomik büyümenin herkes için eşit fırsatlar sağlaması temel amacımızdır. Kadın ve gençlerin ekonomiye katılımının artırılması da kritik hedeflerimiz arasındadır. Yeni OVP dönemi Türkiye’nin ekonomik yapısını güçlendirmek için önemli adımları kapsamaktadır.

Öncelikli reform alanlarını belirlemiş durumdayız. Bunlar makroekonomik ve finansal istikrarın kalıcı hale getirilmesi, kamu reformlarının hayata geçirilmesi, ar-ge yenilikçilik kapasitenin geliştirilmesi, yeşil ve dijital ekonomiye geçişe yönelik teknolojik dönüşümün sağlanması, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, işgücü piyasasının etkinleştirilmesi, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmeye devam edilmesi ve ekonomide kayıt dışılığın azaltılmasıdır.

2025-27 yılları arasında küresel büyüme oranının yüzde 3,1 ila yüzde 3,3 arasında yatay seyretmesini bekliyoruz. Özellikle Euro Bölgesi ve ABD ekonomilerinde büyüme oranlarının daha düşük seviyelerde olması bekleniyor. Dış talep koşulları destekleyici olackai bu da Türkiye’nin dış ticaret dengesine ve genel ekonomik büyümesine olumlu yansıyacak.

Diğer yandan küresel finansal koşullara baktığımızda burada da özellikle gelişmekte olan ülkeleri ve Türkiye’yi olumlu etkileyecek bir görünüm var. Diğer yandan yine küresel emtia fiyatlarına baktığımızda da Türkiye için olumlu bir perspektif oluştuğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Son dönemlerde giderek normalleştiğini görüyoruz.

OVP Hedefleri

Öncelikle büyüme ile başlamak istiyorum. 2023 yılında GSYİH büyümesi 5,1 olarak gerçekleşmiştir. Bu Türkiye ekonomisinin direncinin yansıtmaktadır. Büyüme oranının 2024’te yüzde 3,5 olarak gerçekleşmesi beklemektedir.

OVP’de büyüme tahmini yüzde 4’ten yüzde 3,5’a; 2025 yılı büyüme tahmini yüzde 4,5’ten yüzde 4’e; 2026 yılı büyüme tahmini ise yüzde 5’ten yüzde 4,5’a indi. OVP’de 2024 yılı işsizlik oranı tahmini yüzde 10,3’ten yüzde 9,3 seviyesine indirildi. 2026 yılı işsizlik oranı tahmini yüzde 9,2; 2027 yılı tahmini ise yüzde 8,8 olarak belirlendi.

OVP hesaplamasında kullanılan ortalama Dolar/TL tahmini 2024 için 33,2; 2025 için 42; 2026 için 44,4; 2027 için ise 46,9 oldu. Uygulamaya konulan sıkı maliye politikaları için enflasyon oranının yüzde 41,5’e gerileyerek önemli bir mesafe kat edilmesi beklenebilir.

2024’te yüzde 33 olan enflasyon beklentisi 41,5’e, 2025’te 15,2’den 17’5’e, 2026’da 8,5’ten 9,7’ye yükseltildi. 2027 için enflasyon tahminimiz ise yüzde 7’dir. OVP’de 2025 yılı cari işlemler açığının milli gelire oranının yüzde 2 seviyesinde olması öngörüldü.

Yıl sonu itibarıyla ihracatımızın 264 milyar dolar, dönem sonunda ise 320 milyar dolara yakın seviyelerde olmasını bekliyoruz. OVP dönem sonunda 83 trilyon TL’lik ekonomik büyüklük, 1 trilyon 774 milyar dolarlık ekonomik hacim ve 20 bin dolar seviyelerine çıkmış kişi başına geliri hedefliyoruz.

İthalatımızın yıl sonu itibarıyla 345 milyar dolardan OVP dönemi sonunda 417 milyar dolar seviyesine çıkmasını bekliyoruz. Program dönemi sonunda bütçe açığının milli gelire oranının, uzun dönem ortalamasının altına, yüzde 2,5 oranına gerilemesini hedefliyoruz.

OVP’de bütçe açığının milli gelire oranı beklentisi yüzde 4,9 olarak belirlendi. 2025 yılı bütçe açığının milli gelire oranı beklentisi yüzde 3,1 olarak belirlendi. 2027 yılı beklentisi ise yüzde 2,5 oldu.

Büyüme noktasında sanayide yapısal dönüşüm, ar-ge ve yenilik ekosistemi, yeşil dönüşümün hızlandırılması, dijital dönüşüme geçişin desteklenmesi, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, kamu altyapı ve yatırımlarının etkinleştirilmesi, tarımda verimliliğin ve üretimin artırılması öne çıkmaktadır.

İstihdam tarafında ise yeni nesil çalışma biçimleri ile sektörel dönüşümler, işgücüne katılımda güçlük yaşayan kesimlerin istihdamı, beşeri sermaye ile beceri uyumu ile iradi işsizliğin azaltılması öne çıkmaktadır.

Finansal düzenlemeleri sadeleştireceğiz. Seçici kredi uygulaması, sermaye piyasalarının, katılım finansal sistemin ve finansal teknolojilerin geliştirilmesi sağlanacak, tasarruflar artırılacak. Ödemeler dengesinin iyileştirilmesi için ürün ve pazar çeşitlendirilmesi büyük önem taşıyor.

Paylaşın

Merkez Bankası: Enflasyonda Ana Eğilim Değişmedi

Ağustos ayı fiyat gelişmelerini değerlendiren Merkez Bankası (TCMB), enflasyonun ana eğiliminde kayda değer bir değişikliğin sergilenmediğine dikkat çekti. Enflasyon, ağustos ayında yüzde 51,97 seviyesine gerilemişti.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ağustos ayı fiyat gelişmeleri değerlendirmesi raporunu yayımladı. Raporda şu ifadelere yer verildi:

“Ağustos ayında tüketici fiyatları yüzde 2,47 oranında yükselmiş ve yıllık enflasyon 9,81 puan azalarak yüzde 51,97 seviyesine geriledi. Mevsimsel etkilerden arındırılmış tüketici fiyat artışı bir önceki aya kıyasla yavaşladı. B endeksinin yıllık değişim oranı 9,44 puan azalarak yüzde 50,87 olurken C endeksinin yıllık değişim oranı 8,67 puan düşüşle yüzde 51,56 oldu.

Yıllık tüketici enflasyonuna katkılar incelendiğinde, gıda, temel mal, hizmet, enerji ve alkol-tütün-altın gruplarının katkıları bir önceki aya kıyasla sırasıyla 3,75, 2,76, 2,40, 0,83 ve 0,07 puan azaldı. Mevsimsellikten arındırılmış verilerde, B ve C göstergelerinin aylık artışları bir önceki aya kıyasla yükseldi.

Fiyat artışları, B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada düşerken, diğerlerinde yükseldi. Hizmetlerde aylık fiyat artışındaki yüksek seyir korunurken, temel mal enflasyonu düşük seyretmeye devam etti. Ana eğilime ilişkin medyan enflasyon ve SATRIM gibi dağılım bazlı alternatif göstergeler ise B ve C endekslerinden ayrışarak ağustos ayında geriledi.

Hizmet fiyatları ağustos ayında yüzde 4,60 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu 7,80 puan gerileyerek yüzde 77,83 olarak gerçekleşti. Yıllık enflasyon ulaştırmada daha belirgin olmak üzere yüksek bazın da etkisiyle tüm alt gruplarda geriledi. Aylık enflasyon, lokanta-otel ve haberleşme gruplarında bir önceki aya kıyasla zayıflarken, ulaştırma hizmetleri (yüzde 9,20) başta olmak üzere diğer alt gruplarda güçlendi.

Ulaştırma hizmetleri fiyatlarındaki yüksek aylık artışta, havayolu ile yolcu taşımacılığının (yüzde 41,56) yanı sıra şehir içi yolcu taşımacılığı başta olmak üzere bazı yönetilen kalemler etkili oldu. Kira grubunda aylık artış, sözleşme yenileme oranının ağustos ayında da yüksek olmasının etkisiyle, yüzde 7,38’e yükselirken yıllık enflasyon 1,07 puan düşüşle yüzde 121,26 olarak gerçekleşti.

Diğer hizmetler alt grubunda, başta özel üniversite olmak üzere üniversite ücretlerinin yüksek bir oranda artması ve bu yıl endekse daha erken yansımasıyla eğitim hizmetleri (yüzde 11,34) öne çıkarken paket turlarda fiyat düşüşünün sürdüğü gözlendi.

Lokanta-otel alt grubu aylık enflasyonu (yüzde 2,03) gıda ve talep görünümünün yansımalarıyla bir önceki aya kıyasla yavaşlamıştır. Haberleşme aylık enflasyonunun (yüzde 0,61 ile) 2022 yılı öncesi seviyelere gerilemesi dikkat çekti.

Ağustos ayında, temel mal grubu yıllık enflasyonu 9,34 puanlık düşüşle yüzde 28,91’e geriledi. Yıllık enflasyon tüm alt gruplarda azaldı. Mevsimsellikten arındırılmış veriler, temel mal enflasyonunun bir miktar yükselmekle beraber ılımlı seyrettiğine işaret etti. Dayanıklı mal (altın hariç) fiyatları yüzde 1,50 ile görece düşük bir aylık artış kaydetmiş, yıllık enflasyon 7,70 puan düşüşle yüzde 23,69 olarak gerçekleşti.

Fiyatlar, otomobil (yüzde 2,24), mobilya (yüzde 1,68) ve beyaz eşyada (yüzde 0,55) artarken, diğer elektrikli ve elektriksiz ev aletlerinde (yüzde -0,18) geriledi. Giyim ve ayakkabı fiyatları mevsimsel eğiliminin aksine bu dönemde sınırlı bir artış kaydetmiş (yüzde 0,30), yıllık enflasyon 10,19 puan azalarak yüzde 28,52 oldu. Diğer temel mallar alt grubu fiyat artışı ise yüzde 1,44 ile geçtiğimiz aylara kıyasla daha ılımlı gerçekleşti.

Enerji fiyatları ağustos ayında yüzde 6,84 oranında artmış, grup yıllık enflasyonu 11,66 puan düşerek yüzde 68,45’e geriledi. Enerjideki yüksek aylık artışta meskenlere yönelik doğal gaz fiyat artışının (yüzde 27,64) etkisi belirleyici oldu. Diğer taraftan, bu dönemde uluslararası ham petrol fiyatlarındaki gelişmelerin etkisiyle akaryakıt fiyatları aylık bazda yüzde 1,32 oranında geriledi.

Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları ağustos ayında yüzde 1,10 oranında azalmış, yıllık enflasyon 14,03 puan düşerek yüzde 44,88 oldu. Yıllık enflasyon işlenmemiş gıdada 15,60 puan, işlenmiş gıdada ise 12,69 puan gerileyerek sırasıyla yüzde 41,75 ve 47,66 seviyelerinde gerçekleşti.

Gıda fiyatları 2020 yılı ağustos ayından bu yana ilk defa aylık bazda azalırken, bu gelişmede mevsim ortalamalarına kıyasla taze meyve ve sebze öncülüğünde belirgin bir gerileme sergileyen işlenmemiş gıda fiyatları (yüzde -4,89) öne çıktı. Bu dönemde gerek kırmızı gerekse beyaz et fiyatlarında da düşüş gerçekleşti. İşlenmiş gıdada aylık enflasyon yüzde 2,37 ile önceki aya kıyasla sınırlı bir yavaşlama kaydederken, bu grupta çay ve şekerleme-çikolata kalemlerindeki fiyat artışları öne çıktı.

Alkollü içecekler ve tütün ürünleri fiyatları yüzde 4,46 oranında yükseldi. Tütün ürünlerinde, maktu vergi güncellemesinin ima ettiği artışın firmalar tarafından temmuz ayında kısmi bir şekilde nihai fiyatlara yansıtılmasıyla vergi kaynaklı etkinin yaklaşık yarısı ağustos ayına sarktı.

Yurt içi üretici fiyatları ağustos ayında yüzde 1,68 oranında artmış, yıllık enflasyon yüksek bazın etkisiyle 5,62 puan düşerek yüzde 35,75’e geriledi. Bu dönemde ana sanayi grupları itibarıyla, enerji grubundaki fiyat artışı yüzde 3,04 olurken, ara malı (yüzde 1,25) ve dayanıksız tüketim malları (yüzde 1,17) manşet oranı sınırlayan gruplar olarak gerçekleşti.

Sektörler bazında incelendiğinde, tütün ürünleri, elektrik, gaz buhar ve iklimlendirme, içecekler, basım ve kayıt hizmetleri, makine ve ekipmanlar, kömür ve linyit ile ağaç-mantar ürünleri fiyat artışları ile öne çıkan alt gruplar oldu.”

Paylaşın

Türkiye’deki Gıda Enflasyonu 45 Afrika Ülkesinin 43’ünden Daha Yüksek

Türkiye’deki gıda enflasyonu 45 Afrika ülkesinin 43’ünden daha yüksek. Güney Sudan ve Zimbabve hariç Türkiye’ye en yakın gıda enflasyonu yüzde 41,9 ile Malavi’de bulunuyor.

Haber Merkezi / Türkiye gıda enflasyonu bakımından Kuzey ve Güney Amerika’da Arjantin hariç bütün ülkeleri geride bıraktı. İç sıkıntıları devam eden ambargo altındaki Venezuela’da gıda enflasyonu yüzde 41,4 olurken, Kolombiya’da 5,2, Brezilya’da 4,1 oldu.

Asya ülkeleri arasında Türkiye gıda enflasyonu bakımından en kötü durumdaki ülke. Pakistan’da gıda enflasyonu yüzde 2,4, Azerbaycan’da -0,6, Gürcistan’da -0,2 olarak kaydedildi.

Tüm dünyada Türkiye gıda enflasyonunun en yüksek olduğu 4’üncü ülke. Filistin’de gıda enflasyonu yüzde 30,8 olurken, savaş halindeki Rusya’da 9,8, Ukrayna’da -0,1 olarak gerçekleşti.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Dr. Buğra Gökce, sosyal medya hesabı üzerinden, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı ağustos ayı enflasyon verilerini değerlendirdi.

Paylaşımına, “Mutfakta yangın büyüyor: Gıda enflasyonu açısından OECD üyeleri arasında en kötü durumdaki ülkeyiz” notunu düşen Buğra Gökce, şu ifadeleri kullandı: “Mutfakta yangın büyüyor: Gıda enflasyonu açısından OECD üyeleri arasında en kötü durumdaki ülkeyiz!

TÜİK verilerine göre Türkiye’de gıda enflasyonu yüzde 44,88 olarak açıklandı. AB ülkelerinde gıda enflasyonu ortalama yüzde 1,6 olurken, Türkiye hariç OECD ülkelerinde gıda enflasyonu ortalama yüzde 1,9.

OECD ülkeleri arasında Türkiye’den sonra en yüksek gıda enflasyonu yüzde 7,7 ile Meksika’da. Türkiye ile Meksika arasında yaklaşık 6 kat fark var.

Türkiye’de 2017 Ocak ayında 339 olan gıda endeksi 2024 Ağustos ayında yaklaşık 10 kat artış göstererek 3.374’e çıktı. Aynı dönemde dünyada gıda endeksi 98’den sadece 120’ye ulaştı.

Tüm dünyada Türkiye gıda enflasyonunun en yüksek olduğu 4’üncü ülke. Filistin’de gıda enflasyonu yüzde 30,8 olurken, savaş halindeki Rusya’da 9,8, Ukrayna’da -0,1 olarak gerçekleşti.

Asya ülkeleri arasında Türkiye gıda enflasyonu bakımından en kötü durumdaki ülke. Pakistan’da gıda enflasyonu yüzde 2,4, komşumuz Azerbaycan’da -0,6, Gürcistan’da -0,2 olarak kaydedildi.

Türkiye’deki gıda enflasyonu 45 Afrika ülkesinin 43’ünden daha yüksek. Güney Sudan ve Zimbabve hariç Türkiye’ye en yakın gıda enflasyonu yüzde 41,9 ile Malavi’de bulunuyor.

Türkiye gıda enflasyonu bakımından Kuzey ve Güney Amerika’da Arjantin hariç bütün ülkeleri geride bıraktı. İç sıkıntıları devam eden ambargo altındaki Venezuela’da gıda enflasyonu yüzde 41,4 olurken, Kolombiya’da 5,2, Brezilya’da 4,1 oldu.

Son söz: Kamu yönetiminde yapılan hataların bedelini 85 milyon ödüyor. Eğitim öğretim dönemi açılırken, Türkiye’de her 5 çocuktan biri yeterli beslenemiyor. Yönetimde katılımcılık, şeffaflık, hukuka saygı, liyakat, akıl, bilim olursa sorunlar çözülüyor.”

Paylaşın

Şimşek’ten Enflasyon Açıklaması: Dezenflasyon Belirginleşti

Mehmet Şimşek, enflasyon verilerine ilişkin yaptığı değerlendirmede, dezenflasyonun belirginleştiğini kaydetti. Şimşek, güçlenen finansal istikrar, ekonomideki dengelenme ve beklentilerdeki iyileşmenin etkisiyle son çeyrekte aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüş beklediklerini söyledi.

Haber Merkezi / Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon verilerini değerlendirdi. Şimşek, şu ifadeleri kullandı: “Dezenflasyon belirginleşiyor. Yıllık enflasyon son 3 ayda 23,5 puan gerileyerek yüzde 52 gerçekleşti.

Geçici unsurların da etkisiyle aylık enflasyon ağustosta yüzde 2,5, yönetilen-yönlendirilen fiyatlar hariç ise yüzde 1,4 gerçekleşti. Aylık gıda enflasyonu 4 yıl sonra negatif oldu. Güçlenen finansal istikrar, ekonomideki dengelenme ve beklentilerdeki iyileşmenin etkisiyle son çeyrekte aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüş bekliyoruz. Böylece yıl sonunda enflasyonun tahmin aralığında gerçekleşmesini öngörüyoruz.

Program hedeflerine ulaşma konusunda kararlılığımız aşikâr. Düşen enflasyon, finansal istikrar ve dengeli büyüme ortamında özel sektörümüzün maliyet ve stok yönetimini iyileştirirken verimlilik, inovasyon ve yüksek katma değerli üretime odaklanması önem arz ediyor.”

Enflasyon: TÜİK’e göre yüzde 51,97, ENAG’a göre yüzde 90,35

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ağustos ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 2,47, bir önceki yılın Aralık ayına göre ise yüzde 31,94 arttı. TÜFE’deki artış bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 51,97 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 64,91 olarak gerçekleşti.

TÜİK’in verilerine göre bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 28,96 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 120,81 ile eğitim olarak kaydedildi.

Ana harcama grupları itibarıyla Ağustos ayında bir önceki aya göre azalan ana grup yüzde 1,10 ile gıda ve alkolsüz içecekler oldu. Buna karşılık, Ağustos ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 11,34 ile eğitim olarak belirlendi.

TÜİK’in enflasyon verilerini yayımlaması öncesinde Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) Ağustos ayı enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre, günlük fiyat değişimlerinden elde edilen ENAGrup Fiyat Endeksi (E-TÜFE) aylık bazda yüzde 3,47 arttı. ENAG, yıllık enflasyonu yüzde 90,35olarak hesapladı.

Paylaşın

Türkiye Ekonomisi İkinci Çeyrekte Yavaşladı

Türkiye ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,5 büyüdü. Ekonomi geçen yılın aynı döneminde yüzde 3,9, 2023’ün tamamında ise yüzde 4,5 büyümüştü. 

Haber Merkezi / Ekonomistler ikinci çeyrekte yüzde 3 büyüme bekliyordu. Hükümetin sıkılaşma hamlelerinin büyümedeki yavaşlamada etkili olduğu değerlendiriliyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek büyüme verisinin açıklanmasının ardından yaptığı ilk değerlendirmede iç talepteki yavaşlamadan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, II. Çeyrek: Nisan – Mayıs – Haziran 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; GSYH 2024 yılı ikinci çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 2,5 arttı.

GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2024 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; diğer hizmet faaliyetleri yüzde 7,4, inşaat yüzde 6,5, tarım sektörü ile gayrimenkul faaliyetleri yüzde 3,7, bilgi ve iletişim faaliyetleri ile finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 3,4, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 3,2, hizmetler yüzde 2,9, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 0,6 arttı. Sanayi sektörü ise yüzde 1,8 azaldı.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,1 arttı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bu yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 2,8 arttı.

Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, yılın ikinci çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 78,6 artarak 9 trilyon 949 milyar 792 milyon TL oldu. GSYH’nin ikinci çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 308 milyar 158 milyon olarak gerçekleşti.

Yerleşik hanehalklarının nihai tüketim harcamaları 2024 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 1,6 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 0,7, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 0,5 arttı.

Mal ve hizmet ihracatı, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak yüzde 0,04 artarken ithalatı yüzde 5,7 azaldı. İşgücü ödemeleri, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 112,4 arttı. Net işletme artığı / karma gelir yüzde 47,7 arttı.

İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın ikinci çeyreğinde yüzde 33,8 iken, bu oran 2024 yılında yüzde 40,8 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 44,6 iken yüzde 37,4 oldu.

“Büyümede dengelenme başladı”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek büyüme verisinin açıklanmasının ardından yaptığı ilk değerlendirmede iç talepteki yavaşlamadan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Şimşek sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı mesajda, “Büyümede dengelenme başladı, cari açık daraldı, risk primi azaldı, dış kaynak girişleri arttı, rezervler iyileşti ve dezenflasyon sürecine girdik. Bugün açıklanan ikinci çeyrek büyüme verilerine göre iç talebin büyümeye katkısı 1,2 puana gerilerken, net dış talebin pozitif katkısı 1,3 puan oldu” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Emekliler İçin 2024, 2023’den De Kötü Olacak

Emeklilerin ekonomik durumu ile ilgili dikkati çeken veriler paylaşan İPA Başkanı Buğra Gökce, “Emekli aylıkları yaklaşık 16 milyon vatandaşımızı doğrudan etkileyen bir konu” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu konuda ‘ben yaptım oldu’ zihniyeti ile değil ortak akılla, toplumun ilgili tüm kesimlerini karar alma süreçlerine katarak, çoğulcu bir yöntemle uygulamaların geliştirilmesi gerekiyor. Emeklilerin karşı karşıya olduğu sorunlar ağır ve derin. Gerçekçi, akılcı ve bilimsel çözümlere ihtiyaç var.”

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce, sosyal medya hesabı üzerinden, emeklilerin ekonomiden aldıkları paya ilişkin yıllara göre karşılaştırmalı veriler paylaştı.

Emeklilikte maaş sisteminin değişmesine değinen Gökçe, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi: ”Emekli maaş sisteminin değişmesi gündemde. Peki emeklilerin durumu ne?

Son 20 yılda Türkiye’de emekliler için en kötü yıl 2023 oldu. 2024, 2023’den de kötü olacak. Türkiye’de emekli aylıklarının gayri safi yurt içi hasılaya oranı yüzde 5,36’ya düşerken, AB’de emekli aylıklarını GSYH’ye oranı yüzde 12,9 olarak gerçekleşti.

Türkiye’de ortalama emekli aylığı 385 euroyken, İspanya’da 1.417, Fransa’da 1.485, Almanya’da 1.552, İtalya’da 1.582, Belçika’da 1.717, Hollanda’da 2.003 euro. 2002 sonunda bir işçinin emekli aylığı asgari ücretin yaklaşık yüzde 30 üstündeydi. Son yapılan düzenlemeyle 12 bin 500 olan en düşük emekli aylığı, 17 bin lira olan asgari ücretin yüzde 26,5 altında.

2002’de ortalama emekli aylığının kişi başına GSYH’ye oranı yüzde 46,4 iken 2024’te yüzde 27,7’ye geriledi. 2014 yılında en düşük emekli aylığı ile 11 gram altın alınabilirken, bugün 4,5 gram altın alınabiliyor.

Emekli aylıkları yaklaşık 16 milyon vatandaşımızı doğrudan etkileyen bir konu. Bu konuda ‘ben yaptım oldu’ zihniyeti ile değil ortak akılla, toplumun ilgili tüm kesimlerini karar alma süreçlerine katarak, çoğulcu bir yöntemle uygulamaların geliştirilmesi gerekiyor. Emeklilerin karşı karşıya olduğu sorunlar ağır ve derin. Gerçekçi, akılcı ve bilimsel çözümlere ihtiyaç var.”

Paylaşın