TÜİK Açıkladı: Üretici Enflasyonu Yüzde 41,37

Üretici enflasyonu eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 1,37, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 25,55, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 33,09 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 44,81 arttı.

Haber Merkezi /Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) Eylül 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Üretici enflasyonu eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 1,37, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 25,55, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 33,09 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 44,81 arttı.

Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 43,59, imalatta yüzde 33,77, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 17,01 ve su temininde yüzde 48,70 arttı.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında yüzde 32,70, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 37,95, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 44,38, enerjide yüzde 11,89 ve sermaye mallarında yüzde 36,55 arttı.

Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 1,83, imalatta yüzde 1,25, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 2,28 ve su temininde yüzde 1,95 arttı.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında yüzde 1,27, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 1,70, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 1,70, enerjide yüzde 0,45 ve sermaye mallarında yüzde 1,89 arttı.

Paylaşın

Otomobil Satışları Yüzde 12 Azaldı

Otomobil ve hafif ticari araç pazarı eylül ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,4 azalırken, otomobil pazarı yüzde 11,82 azaldı ve hafif ticari araç pazarı ise yüzde 1,6 oranında arttı.

Haber Merkezi / Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD), Eylül 2024 Otomobil ve Hafif Ticari Araç Pazarı verilerini yayınladı.

Buna göre; Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, bu yılın ilk dokuz aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,9 oranında azalarak 849 bin 892 adet oldu.

Otomobil satışları, aynı dönemde geçen yıla göre yüzde 1,3 oranında artarak 675 bin 273 adet, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 8,4 azalarak 174 bin 619 adet oldu.

Eylül ayı otomobil ve hafif ticari araç pazarı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,4 azalarak 87 bin 740 adet oldu.

Eylül ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,82 azalarak 69 bin 634 adet olurken, hafif ticari araç pazarı bin 1,6 artarak 18.106 adet oldu.

Otomobil ve hafif ticari araç pazarı 10 yıllık eylül ayı ortalama satışlara göre yüzde 36,8 arttı. Otomobil pazarı, 10 yıllık eylül ayı ortalama satışlara göre yüzde 41,4 artış gösterdi. Hafif ticari araç pazarı, 10 yıllık eylül ayı ortalama satışlara göre yüzde 21,7 arttı.

Otomobil pazarı segmentlere göre; Pazarın yüzde 86,6’sını vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerindeki araçlar oluşturdu. C segmenti otomobiller 374 bin 595 adetle yüzde 55,5 pay, B segmenti otomobiller 206bin 650 adetle yüzde 30,6 pay aldı.

Otomobil pazarı gövde tiplerine göre; Gövde tiplerine göre değerlendirildiğinde ise en çok tercih edilen gövde tipi SUV otomobiller ( yüzde 55,9 pay, 377 bin 448 adet) oldu. SUV otomobilleri, yüzde 25,9 pay ve 174 bin 890 adet satış ile Sedan, yüzde 17 pay ve 115 bin 133 adet satış ile H/B otomobiller takip etti.

Otomobil pazarı motor tipine göre; Benzinli otomobil satışları 427 bin 998 adetle yüzde 63,4 pay, hibrit otomobil satışları 110 bin 225 adetle yüzde 16,3 pay, dizel otomobil satışları 71 bin 326 adetle yüzde 10,6 pay, elektrikli otomobil satışları 60 bin 838 adetle yüzde 9 pay ve otogazlı otomobil satışları 4 bin 886 adetle yüzde 0,7 pay aldı.

Elektrikli otomobil pazarı elektrik motor gücüne göre; 160 kW altındaki elektrikli otomobil satışları yüzde 106,3 artarak yüzde 7,3 pay, 160 kW üstü elektrikli otomobil satışları yüzde 23,1 azalarak yüzde 1,7 pay aldı.

Otomobil pazarı motor hacmine göre; 1600cc altındaki otomobil satışları yüzde 9,4 azalarak yüzde 73,8 pay, 1600-2000cc aralığındaki otomobil satışları yüzde 2,2 azalarak yüzde 0,6 pay, 2000cc üstü otomobil satışları yüzde 19,3 azalarak yüzde 0,2 pay aldı.

Otomobil pazarı emisyon seviyelerine göre; 120-140 gr/km arasındaki otomobiller 178 bin 675 adetle yüzde 26,5 pay, 100-120 gr/km arasındaki otomobiller 171 bin 642 adetle yüzde 25,4 pay aldı.

Otomatik şanzımanlı otomobiller; 612 bin 978 adetle yüzde 90,8 pay alırken, manuel şanzımanlı otomobiller 62 bin 295 adetle yüzde 9,2 pay aldı.

Hafif ticari araç pazarı gövde tipine göre; Van gövde tipi yüzde 73,1 pay ve 127 bin 631 adet ile en çok tercih edilen gövde tipi olurken; Kamyonet gövde tipi yüzde 13,8 pay ve 24 bin 160 adetle 2. sırada yer aldı.

Paylaşın

Gıda Enflasyonu Durdurulamıyor: 23 Ürünün Fiyatı Arttı

Dünya genelinde gıda enflasyonu açısından ilk sıralarda yer alan Türkiye’de fiyat artışları durdurulamıyor. Eylül ayında markette satılan 23 üründe fiyat artışı görüldüğü kaydedildi.

Haber Merkezi / Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, eylül ayında üretici ile market arasındaki fiyat farklılıklarını, patates ve kuru soğan üreticilerinin yaşadığı sorunlar değerlendirdi.

Şemsi Bayraktar şu ifadeleri kullandı: “Eylül ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla yüzde 249 ile havuçta görüldü. Havuçtaki fiyat farkını yüzde 219,8 ile limon, yüzde 212,9 ile kuru kayısı, yüzde 212,2 ile kuru soğan ve yüzde 205,6 ile patates takip etti.

Havuç 3,5 kat, limon 3,2 kat, kuru kayısı, kuru soğan ve patates 3,1 kat fazlaya satıldı. Üreticide 7 lira 50 kuruş olan havuç 26 lira 18 kuruşa, 11 lira 50 kuruş olan limon 36 lira 78 kuruşa, 130 lira olan kuru kayısı 406 lira 76 kuruşa, 5 lira 60 kuruş olan kuru soğan 17 lira 48 kuruşa, 4 lira 70 kuruş olan patates 14 lira 36 kuruşa markette satıldı.

Eylül ayında fiyatı en fazla artan ürün markette kuru incir, üreticide kabak olurken, fiyatı en fazla düşen ürün ise markette limon, üreticide yeşil soğan oldu.

Eylül ayında markette 36 ürünün 23’ünde fiyat artışı, 13’ünde fiyat düşüşü görüldü.

Markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 32,7 ile kuru incir oldu. Kuru incirdeki fiyat artışını yüzde 20,5 ile yeşil fasulye, yüzde 14,1 ile sivri biber, yüzde 14 ile yumurta takip etti. Markette fiyatı en fazla azalan ürün ise yüzde 30 ile limon oldu. Limondaki fiyat düşüşünü yüzde 22,8 ile havuç, yüzde 21,6 ile salatalık yüzde 15,9 ile maydanoz izledi.

Eylül ayında üreticide 28 ürünün 12’sinde fiyat artışı olurken 13’ünde fiyat düşüşü görüldü. 3 üründe ise fiyat değişimi olmadı.

Üreticide en çok fiyat düşüşü yüzde 24,3 ile yeşil soğanda görüldü. Yeşil soğandaki fiyat düşüşünü yüzde 22,8 ile maydanoz, yüzde 18,2 ile marul ve kuru fasulye izledi. Üreticide en çok fiyat artışı yüzde 48,6 ile kabakta görüldü. Kabaktaki fiyat artışını yüzde 31,8 ile yeşil fasulye, yüzde 20,4 ile salatalık, yüzde 20 ile sivri biber izledi.

Yeşil soğan, maydanoz, marul ve kuru fasulye arzındaki artışlar, bu ürünlerin fiyatlarına düşüş olarak yansıdı.”

“Patates ve kuru soğana müdahale edilmeli”

Devletin patates ve kuru soğana müdahale etmesi gerektiğini belirten Bayraktar, şunları söyledi:

“Kışlık patateste hasat başladı. Türkiye İstatistik Kurumu bitkisel üretim 1. tahmin verilerine göre; patates üretiminin bir önceki yıla göre yüzde 14 oranında artarak 6,5 milyon tona çıkacağı tahmin ediliyor. Odalarımızdan edindiğimiz bilgiye göre ise bu artışın daha da fazla olacağını tahmin ediyoruz.

Geçtiğimiz yıl patateste yeterlilik derecesi yüzde 103,6 olarak gerçekleşti. Bunun yanı sıra bu yıl geçen yıla göre yaklaşık 1,5 milyon ton fazla patates üretimi olacağı tahmin ediliyor.

Geçen yıl eylül ayında patateste üretici fiyatı ortalama 9,5 lira iken, bu yıl yaklaşık yüzde 50 oranında düşüşle 4,7 lira seviyesine geriledi. Üreticilerimiz patatesi 4,7 liraya satarken tüketici marketten 3 katı fiyatına satın alıyor.

Kışlık patateste depo ve işçilik giderleri maliyetleri daha da artırıyor. Artan maliyetler nedeniyle üreticilerimiz borçlarını ödeyememe korkusu yaşamaya başladı.

Ülkemiz kuru soğan üretiminde de bir önceki yıla göre yaklaşık 200 bin ton artış olacağı tahmin ediliyor. Kuru soğan ve patates üreticilerimiz, arzda yaşanan bu artış sonucu fiyatların daha fazla düşmesi endişesini taşıyor.

Kısıtlı açılan kuru soğan ihracatının tamamen açılması, yeni pazarlar bulunması ve önceki yıllarda olduğu gibi Toprak Mahsulleri Ofisi’nin devreye girerek patates ve kuru soğana müdahale etmesi gerekiyor. Devlet eliyle yapılacak patates ve kuru soğan alımlarında, üreticilere verilecek her türlü hizmette Ziraat Odaları’na da görev verilmelidir.”

Paylaşın

Türkiye’nin Brüt Dış Borcu 512 Milyar Dolar

30 Haziran 2024 tarihi itibarıyla Türkiye’nin brüt dış borç stoku 512 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. Dış borç stokunun milli gelire oranı ise yüzde 42,6 oldu.

Haber Merkezi / Aynı tarihte, Türkiye’nin net dış borç stoku ise 265,4 milyar doları olarak gerçekleşti. Net dış borç stokunun milli gelire oranı yüzde 22,1 oldu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, 30 Haziran itibarıyla Türkiye’nin dış borç stoku verilerini açıkladı.

Buna göre; 30 Haziran 2024 tarihi itibarıyla Türkiye’nin brüt dış borç stoku 512 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. Dış borç stokunun milli gelire oranı ise yüzde 42,6 oldu.

Aynı tarihte, Türkiye’nin net dış borç stoku ise 265,4 milyar doları olarak gerçekleşti. Net dış borç stokunun milli gelire oranı yüzde 22,1 oldu.

Öte yandan, Hazine garantili dış borç stoku 30 Haziran 2024 tarihi itibarıyla 16,6 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.

Aynı tarih itibarıyla Avrupa Birliği (AB) tanımlı genel yönetim borç stoku 9.144 milyar TL olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı yüzde 26,1 oldu.

Aynı tarihte, kamu net borç stoku ise 6.337 milyar TL olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı yüzde 18,1 oldu.

Paylaşın

Şimşek’e Göre Enflasyon 2026’da Tek Haneye Düşecek

Ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirme yapan Mehmet Şimşek, enflasyonun, 2024 yılı sonunda yüzde 42’inin biraz üstünde, 2025 yılında yüzde 17,5 seviyesinde, 2026 yılında ise tek haneli rakam olacağını söyledi.

Haber Merkezi / Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Karabük’te AK Parti’nin gerçekleştirdiği “Türkiye Buluşmaları” programında, ekonomik gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu.

Şimşek, enflasyonun 2024 yılı sonunda Merkez Bankası’nın açıkladığı yüzde 42 olan tahmin bandına yakın bir noktaya ulaşılacağını ifade ederek şu ifadeleri kullandı:

“Bizim Merkez Bankamızın açıkladığı bir tahmin bandı vardı. O tahmin bandının üst kısmı yüzde 42’ydi. Bu sene muhtemelen Merkez Bankamızın tahmin bandının üstüne yakın bir noktaya çekmiş olacağız.

Gelecek senede yine bandın orta noktası olan yüzde 17,5 gibi yani en azından Orta Vadeli Program’da öngörüyoruz. Ondan sonraki yıl da tek hane. Tekrar yüzde 10’un altı. Dolayısıyla enflasyonda düşüş patikası bu çerçevede.”

Erdoğan: Program çalışıyor

Öte yandan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yatırım Danışma Konseyi 10. Toplantısı’nda ekonomiye dair önemli mesajlar verdi:

“Ülkemiz bugün uluslararası doğrudan yatırımların yöneldiği öncü destinasyonlardan biri haline geldi… Bundan sonra da ortak akılla sorunlarımıza çözüm bulacak, yeni reform paketlerini devreye alacağız.

Türkiye Yüzyılı’nı aynı zamanda yatırım yüzyılı yapmaya kararlıyız… Son 21 yılda yıllık ortalama yüzde 5,4lük büyüme kaydederek satın alma gücü paritesine göre 11. sıraya yükseldik.

2002’de 36 milyar dolar ihracatla dünya ticaretinden binde 5 pay alırken bugün 256 milyar dolara ulaşan ihracatımızla payımızı yüzde 1in üzerine çıkardık… Son 15 yılda Türkiye’de gerçekleştirilen ihracatın yaklaşık yüzde 31’ini uluslararası sermayeli şirketler yaptı.

Cari açığımızın düştüğü, rezervlerin arttığı, risk göstergelerinin iyileştiği, enflasyonun kontrol altına alındığı bir döneme girmiş bulunuyoruz.

Son dönemde açıklanan büyüme, istihdam, dış ticaret ve enflasyon verileri (Orta Vadeli) programın çalıştığını ortaya koyuyor… Özel sektör istihdamında uluslararası yatırımcıların payı yüzde 8,8’e çıktı.”

Paylaşın

Milyonlarca Vatandaş Borç Batağına Sürükleniyor!

Kredili mevduat hesaplarından çekilen para miktarı son bir yılda yüzde 142,3 oranında artarak 130 milyar liradan 315 milyar liraya ulaştı. Aynı dönemde ödenemeyen kredili mevduat hesabı borçları yüzde 169,2 oranında artarak 2,8 milyar liradan 7,7 milyar liraya yükseldi.

Kredili mevduat hesaplarının en büyük dezavantajlarından biri, yüksek faiz oranları. Bu oranlar, borçlunun ödemesi gereken toplam tutarı önemli ölçüde artırarak, borç batağına sürüklenme riskini yükseltiyor. Ayrıca, günlük faiz uygulaması da borçlunun ödeme zorluğunu artıran bir diğer faktör.

Son dönemde asgari ücretliler ve dar gelirli kesimlerin gelirleri, artan enflasyon karşısında erimeye devam ediyor. Bu durum, vatandaşları bankaların sunduğu kredili mevduat hesaplarına yöneltmeye başladı. Kredili mevduat hesapları, ihtiyaç anında nakit ihtiyacını karşılamak için cazip bir seçenek gibi görünse de, yüksek faiz oranları nedeniyle borç batağına sürüklüyor. Son bir yılda Kredili Mevduat Hesaplarından (KMH) ilk kez para çekenlerin sayısı 100 binden 121 bine yükseldi.

Verilere göre, kredili mevduat hesaplarından çekilen para miktarı son bir yılda yüzde 142,3 oranında artarak 130 milyar liradan 315 milyar liraya ulaştı. Sözcü’nün haberine göre, bu durum, vatandaşların ne kadar sıklıkla bu hesapları kullandığının bir göstergesi. Ancak bu artışın bir diğer yüzü de ödenemeyen borçların hızla yükselmesi. Aynı dönemde ödenemeyen kredili mevduat hesabı borçları yüzde 169,2 oranında artarak 2,8 milyar liradan 7,7 milyar liraya yükseldi.

Bankaların verilerine göre, kredili mevduat hesabı kullanan kişi sayısı da son bir yılda yaklaşık 1 milyon arttı. Bu durum, özellikle ilk defa bu hesapları kullananların sayısındaki artışla birlikte dikkat çekiyor. Uzmanlar, bu durumun vatandaşların ekonomik durumlarının kötüleştiğinin bir göstergesi olduğunu belirtiyor.

Kredili mevduat hesaplarının en büyük dezavantajlarından biri, yüksek faiz oranları. Bu oranlar, borçlunun ödemesi gereken toplam tutarı önemli ölçüde artırarak, borç batağına sürüklenme riskini yükseltiyor. Ayrıca, günlük faiz uygulaması da borçlunun ödeme zorluğunu artıran bir diğer faktör.

Uzmanlar, kredili mevduat hesaplarının kısa vadeli çözümler sunduğunu ancak uzun vadede daha büyük sorunlara yol açabileceğini belirtiyor. Bu nedenle, vatandaşların bu hesapları kullanmadan önce iyice düşünmeleri ve alternatif çözümleri değerlendirmeleri gerekiyor.

Uzmanlara göre, ekonomik koşulların iyileşmesi ve gelirlerin artması, kredili mevduat hesaplarına olan talebi azaltabilir. Ancak bu süreçte, devlet ve bankaların da vatandaşlara daha uygun koşullarda kredi imkanı sunması ve finansal okuryazarlığı artırıcı çalışmalar yapması gerekiyor.

Paylaşın

784 Bin Vatandaş “Kredi Kartı Borcu” Nedeniyle Yasal Takip Altında

2024 yılının ilk yedi aylık döneminde, bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 70 artarak 784 bin kişi oldu.

Aynı dönemde, bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 32 artarak 642 bin kişi oldu.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) yurttaşın kredi kartı kullanımına ilişkin dikkat çeken bir raporu ortaya koydu. İPA Başkanı Buğra Gökçe, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda 784 bin vatandaşın kredi kartı borcu nedeniyle yasal takip altında olduğunu belirtti.

2015 yılının Ağustos ayından 2024 yılının Ağustos ayına kadar toplam kredi kartı sayısı giderek arttı. Toplam kredi kartı sayısı geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 13 artış göstererek 125 milyon 925 bin oldu.

Ağustos ayında İstanbulluların yüzde 36’sı kredi kartının yalnızca asgari tutarını ödeyebildiğini ifade etti. Halkın yüzde 9,3’ü kredi kartı borcunu hiç ödeyemediğini, yüzde 6,1’i asgari-tamamı arası bir tutar ödediğini ve yüzde 3,8’i ise asgari tutardan az ödeme yapabildiğini ifade etti. Kredi kartı borcunun tamamını ödeyebilenlerin oranı yüzde 44,8 oldu.

2024 yılı Ocak-Temmuz dönemleri arasında bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı bir önceki döneme göre yüzde 70 artarak 784 bin kişi, bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı ise bir önceki döneme göre yüzde 32 artarak 642 bin kişi oldu.

Temel harcamaları kredi kartıyla yapılıyor

Ağustos 2024 verilerine göre, kredi kartı ile yapılan ödemelerde, en çok 205 milyar ile market ve alışveriş merkezleri harcamaları, 84 milyar ile benzin ve yakıt istasyonları harcamaları, 83 milyar ile hizmet sektörleri harcamaları ve 79 milyar ile çeşitli gıda harcamalarının öne çıktığı görüldü.

2024 yılının Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında bir önceki döneme göre kredi kartı harcamalarında en yüksek artışın yüzde 156,4 ile eğitim/kırtasiye ödemelerinde gerçekleştiği görüldü. Eğitim/kırtasiye ödemelerindeki artışı yüzde 98 ile yemek harcamaları takip etti.

Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), kredi kartı borçları ile ihtiyaç kredilerinin yeniden yapılandırmasına yönelik düzenlemeye gitti. Kararla, kredi kartı borcunu veya ihtiyaç kredisini ödeyemeyenler borçlarını 60 aya kadar vadeyle yeniden yapılandırabilecek.

Paylaşın

Şimşek’ten Ekonomi Politikalarında Kararlılık Mesajı

ABD’de gerçekleştirdiği görüşmelere yönelik değerlendirme yapan Mehmet Şimşek, güçlü, büyük, dinamik ekonomisi ve stratejik konumuyla Türkiye’nin yatırım çekme potansiyelinin yüksek olduğunu belirtti.

Haber Merkezi / Mehmet Şimşek, “Şu potansiyele ulaşmak için program kazanımları kalıcı hale getirecek ve yatırım ortamını daha da iyileştirecek politikalarımızı kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz.” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden, ABD’de gerçekleştirdiği görüşmelere yönelik değerlendirme yaptı.

Şimşek, şunları söyledi: “ABD’deki yoğun ve verimli toplantılarımızı tamamlayarak yurda döndük. Görüşmelerimizde programımızın sonuçlarını ve önümüzdeki dönem yol haritamızı yatırımcılar ve uluslararası kuruluşlarla paylaştık.

Güçlü, büyük, dinamik ekonomisi ve stratejik konumuyla ülkemizin yatırım çekme potansiyeli yüksektir. Bu potansiyele ulaşmak için program kazanımlarımızı kalıcı hale getirecek ve yatırım ortamını daha da iyileştirecek politikalarımızı kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz.”

Paylaşın

İstanbul’da Üniversite Öğrencisinin Aylık Maliyeti 23 Bin Liraya Çıktı

İPA’nın “Öğrenci Yaşam Maliyeti Araştırması”na göre, özel yurtta kalan bir üniversite öğrencisinin yaşam maliyeti bir sene içerisinde yüzde 57,17 oranında artış göstererek aylık 22 bin 920 liraya çıktı.

Araştırmaya göre, üç kişilik bir evde kalan bir öğrencinin aylık maliyeti bir yıl içerisinde yüzde 49,59’luk artışla 12 bin 535 liradan asgari ücretin de üstüne çıkarak 18bin 750 liraya yükseldi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) “İstanbul’da Öğrenci Yaşam Maliyeti Araştırması 2024/2025” araştırması yayınlandı. Araştırmada, İstanbul’da yaşayan bir üniversite öğrencisinin aylık ve yıllık yaşam maliyetinin ne kadar değiştiği hesaplandı.

Öğrenci Yaşam Maliyeti Araştırması’na göre, özel yurtta kalan bir üniversite öğrencisinin yaşam maliyeti bir sene içerisinde yüzde 57,17 oranında artış göstererek aylık 22 bin 920 TL’ye yükseldi.

Üç kişilik bir evde kalan bir öğrencinin aylık maliyeti bir yıl içerisinde yüzde 49,59’luk artışla 12 bin 535 TL’den asgari ücretin de üstüne çıkarak 18 bin 750 TL’ye yükseldi. En yüksek artış kültür sanat ve kırtasiyede gözlenirken en düşük artış ulaşım ve teknoloji harcamalarında gözlendi.

İPA’nın araştırmasına göre, barınma, büyük kentlerde öğrenci olanların en büyük gider kalemi olmakla birlikte; yükseköğrenim gören gençlerin pek çok ihtiyacı artan enflasyon oranları ile birlikte daha maliyetli hale geldi.

Hesaplamada, öğrencilik durumuna özgü yaşam maliyetini oluşturan unsurlar olarak tanımlanabilecek barınma, market ve dışarıdan yemek gideri, fatura ödemeleri, kültür sanat, kırtasiye, kişisel bakım, ulaşım harcamaları gibi temel harcama kalemlerine yönelik veriler kullanıldı.

Barınma, market ve dışarıdan yemek harcaması, fatura ödemeleri gibi kalemler aylık harcama düzeyinde hesaplanırken; kıyafet ve teknoloji giderleri gibi düzenli olmayan harcamalar yıllık hesaplandı. Harcama kalemleri içerisinde en yüksek artış kültür sanat ve kırtasiyede olurken, en düşük artış ulaşım ve teknoloji harcamalarında oldu.

Üniversite öğrencilerinin yaşam maliyetleri içerisinde yer alan barınma ve fatura ödemelerinin payını doğru tespit edebilmek amacıyla hane tiplerine göre farklı hesaplamalar yapılırken, üniversite öğrencileri; özel yurtlarda ve öğrenci evinde yaşama durumlarına göre farklı kategorilerde değerlendirildi.

Özel yurtlarda kalan gençlerin barınma masrafı yapılan saha araştırmasından elde edilen değerlerin ortalaması üzerinden değerlendirilirken, öğrenci evi ücretleri için ise İstanbul’da mahalle düzeyinde elde edilen kira birim fiyatları üzerinden gerçekleştirilen kümeleme yöntemi sonucu İstanbul’da üniversite öğrencilerinin sıklıkla ev kiraladığı mahalleler üzerinden ortalama kira birim fiyatı belirlenerek; ortalama 120 metrekare, 3+1 odalı, 3 öğrencinin barınacağı bir ev için kişi başına düşen kira maliyeti hesaplandı.

2023-2024 yılında özel yurtta kalan bir öğrencinin İstanbul’da aylık yaşam maliyeti 14 bin 583 lira olurken, 2024-2025 öğretim döneminde bu maliyet yüzde 57,17 oranında artışla 22 bin 920 liraya çıktı. Aynı hesaplama, kiralık bir evde 3 kişi yaşayan öğrenciler için 12 bin 535 liradan 18 bin 750 liraya çıktı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

“Türk Telekom” Kaynaklı “Varlık Fonu” Borçları 53 Milyar Lirayı Aştı

Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) 2023 yılı faaliyet raporunda, kurumun Türk Telekom için çektiği kredinin Türk Lirası cinsinden karşılığının 53 milyar 754 milyon liraya ulaştığı belirtildi.

2005 yılında özelleştirilen Türk Telekom kötü yönetim nedeniyle uçurumun kenarına sürüklendi. Türkiye Varlık Fonu (TVF), şirketin çoğunluk hisselerini Mart 2022’de aldı. 2024 itibarıyla borca saplanan kurumun kaderi adeta bankaların eline terk edildi.

CHP Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Cevdet Akay, Türkiye Varlık Fonu Raporu’na mercek tutarak Türk Telekom’un içinde bulunduğu batağı ortaya koydu. Türk Telekom’un hisselerinin alınması için Varlık Fonu tarafından 11 bankadan çekilen kredinin yalnızca sekiz ayda 5 milyar TL’nin üzerinde artarak 53 milyar TL’yi aştığı öğrenildi.

CHP’li Akay’ın çalışmasından edinilen bilgiye göre, Varlık Fonu, Türk Telekom’un hisselerinin alabilmek için 2022 yılında, toplam 11 bankadan 1 milyar 581 milyon 790 bin ABD Doları tutarında kredi çekti. 31 Aralık 2022 itibarıyla toplam 184 milyar 878 milyon TL olan Varlık Fonu’nun finansal borcunun 32 milyar 715 milyon TL’sinin Türk Telekom paylarının alımı amacıyla bankalardan çekilen kredilere ilişkin anapara, faiz ve kur farkı giderlerinden oluştuğu bildirildi.

Varlık Fonu’nun gecikmeli olarak yayımlanan 2023 yılı faaliyet raporu ise kredi borcunun katlanarak arttığını ortaya koydu. Varlık Fonu’nun Türk Telekom için çektiği kredinin Türk Lirası cinsinden karşılığının, ocak-ağustos döneminde artarak 53 milyar 754 milyon TL’ye ulaştığı belirtildi.

BirGün’den Mustafa Bildirci’nin aktardığına göre; İktidarın hatalı uygulamalarının faturasının yurttaşın omuzlarına yüklendiğinin altını çizen CHP Milletvekili Cevdet Akay, Türk Telekom kaynaklı Varlık Fonu borçlarına yönelik şu değerlendirmelerde bulundu:

“TVF’nin Türk Telekom’u satın almak için 11 bankadan aldığı 1 milyar 581 milyon dolarlık kredinin çekildiği tarihteki karşılığı 32 milyar TL’ye tekabül ederken, bugün bu tutar tahakkuk edecek olan faiz giderleri hariç 53 milyar 754 milyon TL’ye tekabül etmektedir. Bu durum, öngörüsüz politikaların ekonomimize verdiği zararı, yönetilemeyen kurumların devleti nasıl borç batağına sapladığının en büyük kanıtıdır.”

Paylaşın