Türkiye Bankacılık Sektörüne Enflasyon Ve Faiz Uyarısı

Uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P Global Ratings), Türkiye bankacılık sektörünün karlılığının yükselen enflasyon ve negatif reel faizden dolayı baskılanacağını söyledi.

Reuters’ta yer alan habere göre, kurumun Türkiye’de bankacılık sektörü ile ilgili yayımladığı raporda, bankaların TÜFE’ye endeksli tahvil getirilerinden fayda sağlayacağına dikkat çekildi ve şu ifadelere yer verildi:

“Yükselen enflasyonun bankaların 2022 gelirleri açısından olumlu etkisi olacak… Ancak, bu etki artan provizyon ihtiyaçları ve negatif reel faizden dolayı dengelenecek ve reel anlamda kârlılığı zayıflatacak.”

Tüketim talebinde azalma beklentisi

Negatif faiz oranları nedeniyle bankaların kredi iştahının artmasının beklendiğinin belirtildiği raporda, yüksek enflasyon nedeniyle tüketim talebinin ise azalmasının beklendiği kaydedildi.

S&P raporunda baz senaryoda bankacılık sektöründe takipteki kredi rasyosunun (NPL) artmasını beklediklerini belirterek, yükselen enflasyonun perakende ve kurumsal müşterilerin kredibilitesini daha da zorlayacağını ve bankacılık sistemi için de riskleri artıracağını söyledi.

NPL 2023’e kadar yüzde 9 olabilir

BDDK’nın Eylül 2021’de kredilerin sınıflandırılması sürelerinin uzatılmasının sona ermesinin de, bankalarda aktif kalitesi sorunlarını daha belirginleştireceği ifade edildi.

Ancak nominal olarak yüksek beklenen kredi büyümesinden dolayı NPL üzerindeki net etkiyi görmenin biraz zaman alacağının belirtildiği raporda NPL rasyosunun 2023’e kadar yüzde 9’un üzerine çıkmasının beklendiği ifade edildi.

Son yıllarda artan risk maliyetinin gelecek iki yılda da yükselmesinin beklendiği ifade edilen raporda, pandemi, 2021 sonundaki kur krizi ve Ukrayna-Rusya çatışmasının ortaya çıkaracağı dolaylı etkilerin de bunda etkisinin olacağı ifade edildi.

Paylaşın

Kripto Para, 10 Yıl İçinde Geleneksel Yatırımları Geride Bırakacak

Kripto paraların geleceğine yönelik araştırmalar devam ediyor. Son olarak kamuoyu şirketi Bitstamp tarafından yapılan ankete göre, kripto para birimleri önümüzdeki 10 yıl içinde evrensel olarak kabul edilecek ve geleneksel yatırımları geride bırakacak.

Kuzey Amerika, Latin Amerika, Avrupa, Afrika, Orta Doğu ve Asya-Pasifik’teki 23 ülkeden 28 binden fazla yatırımcıyla yapılan ankette, kurumsal katılımcıların yüzde 88’i ve perakende yatırımcıların yüzde 75’i bu yönde görüş bildirdi.

Yine kurumsal yatırımcıların yüzde 80’i kriptoların geleneksel yatırım araçlarını geçeceğini söyledi. Yatırım profesyonellerinin yüzde 71’i ve günlük yatırımcıların yüzde 65’i kriptoya güvendiklerini kaydetti.

Anket, küresel düzeyde güvenin çoğunlukla gelişmekte olan ülkeler tarafından yönlendirildiğini ortaya koydu. Bitstamp, “Geleneksel finansal sisteme olan güvenin düşük olduğu yerlerde: örneğin, gelişmekte olan ekonomilerde, kriptoparaya güven yüzde 79’ken bu oran gelişmiş finansal piyasalarda yüzde 62” dedi.

“Dijital varlıklar benzeri görülmemiş oranda ilerliyor”

Bitstamp CEO’su Julian Sawyer, “Kripto ve diğer dijital varlıkların benimsenmesi benzeri görülmemiş bir oranda ilerliyor” dedi.

Pandemiden bu yana kripto paraya ilginin arttığını belirten Sawyer, “Anketimiz uzun zamandır savunduğumuz bir şeyi gösteriyor: Dijital varlıkların hayatta kalmasını sorgulamak kesin olarak bitti, şimdi soru evrimle ilgili” ifadelerini kullandı.

Bitcoin, geçen yıl Ekim ayında 61 bin dolar ile zirve seviyesini gördü ve sonrasında 39 bin dolara kadar geriledi. Anket ayrıca istikrarlı madeni paraların, NFT’lerin ve blok zincirinin perakende ve kurumsal yatırımcılar arasında güven kazandığını kaydetti.

“Düzenleme gerekli”

Ankette kripto yatırımının önündeki “önemli bir engelin” düzenlemeye olan güven olduğu belirtildi. Soruları cevaplayan perakende yatırımcıların neredeyse yarısı, kriptoyu ‘düzenlenmemiş’ olarak gördüklerini söyledi. Bitstamp, bu alanda güveni artırmak için daha güçlü düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.

Ülkeler son dönemle bu alanda yeni düzenlemeler kabul ederken, bu ayın başlarında, Avrupa Parlamentosu, kripto varlık sağlayıcıları için etkileşimde bulundukları sahipler hakkında bilgi toplamalarını gerektiren yeni izlenebilirlik kuralları lehinde oy kullandı. El Salvador geçen yıl Bitcoin’i resmi para birimi olarak kabul etmişti.

Paylaşın

Kredi Büyüme Hızı Yüzde 45’i Aştı

Tüketici kredileri ve ticari krediler belli bir süredir artış trendinde. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre kredi büyüme hızındaki yükseliş geçen hafta da devam etti.

Bloomberg HT’nin haberinde 13 haftalık, yıllıklandırılmış ve kur etkisinden arındırılmış kredi büyüme hızının yüzde 45’i aştığı belirtildi. Bu da kredilerde Temmuz 2020’den beri ilk defa bu kadar hızlı bir büyümenin kaydedilmesi demek.

Bunun iki temel nedeni var: Alım gücünün düşmesi ve enflasyonun yüksek olması.

BBC Türkçe’den Özge Özdemir’in haberine göre, Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova, alım gücünün düşmesiyle insanların hayatlarını idame ettirebilecekleri gelirlerinin azaldığını vurguluyor.

Arzova’ya göre geliri düşen vatandaşlar, bunun bir kısmını kredi kartlarıyla bir kısmını da tüketici kredileriyle idare etmeye çalışıyor.

İkinci olarak enflasyona karşı gelirini korumak isteyenler de kredilere koşuyor.

Konut fiyatlarının yükselmesiyle konutun da bir yatırım aracı olmaktan çıktığını söyleyen Arzova, insanların enflasyona karşı bütçelerini korumak için gelecekte yapmayı planladığı alışverişlerini bugünden gerçekleştirdiğini anlatıyor:

“Otomobil, televizyon, buzdolabı gibi hangi varlık söz konusuysa yarın bunun fiyatı artar diye insanlar bugünden almaya çalışıyor.”

“Tasarruf etmektense parayı harcamak mantıklı”

Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı Özlem Derici Şengül, alım gücündeki düşüşün kredi kullanmaya mecbur bıraktığını söylüyor:

“Enflasyonun yarattığı talebi öne çekmek söz konusu, tasarruf etmektense parayı harcamak mantıklı.”

BDDK’nın verilerine göre tüketici kredileri tutarı 15 Nisan itibarıyla 810 milyar TL’ye çıktı.

Bu kredilerin 315 milyar TL’si konut, 16 milyar TL’si taşıt ve 479 milyar TL’si ihtiyaç kredisi.

Ekonomist Derici, ekonomi politikalarının da kredi artışını körüklediği görüşünde.

Derici, daha önce nereye gittiği belli olmayan kredilerin önünü kesmek için büyük yatırım projelerine ya da katma değerli projelere kredi verilmesi için hedef odaklı kredi politikasına geçildiğini, ancak son dönemde bunun değiştiğini aktarıyor.

Derici’ye göre yine büyümenin krediyle pompalandığı bir döneme girilmesi söz konusu.

“Kredi ile borçları enflasyona ödetiyorlar”

15 Nisan haftasında ticari kredilerdeki artış yüzde 50’e yaklaştı.

Bankacılık sektörünün toplam kredi hacmi ise 5 trilyon 525 milyar TL’ye çıktı.

“Avrupa ülkeleriyle kıyasladığımızda hem hanehalkı hem şirketler açısından borçluluk görece daha düşük” diyen ekonomist Arzova’ya göre Türkiye, kredi hızı büyümesinde henüz tehlikeli bir bölgede değil.

Arzova, üretim enflasyonunun yüksek olduğu yerde şirketlerin TL kredi ile borçlanmasının da mantıklı olduğu görüşünde:

“Kredilerin faizinin olması gereken yer bu değil. O yüzden şirketler burada akıllıca bir şey yapıyor. Kredi taksitleri ile borçlarını enflasyona ödetiyorlar.”

Mart ayında üretici enflasyonu yüzde 114 olarak gerçekleşti.

Tüketici enflasyonu ise yüzde 61 oldu.

Ancak bir yandan da tüketici kredilerinin ve ticari kredilerin artması, olumsuz bir döngünün başladığına işaret.

Kredilerin artmasıyla enflasyon yükselişi tetikleniyor, yarın yapılacak tüketim bugüne çekiliyor, böylece yarın tüketim azaldığında şirketlerin üretim yapması zorlanıyor.

Kredi büyüme hızı ne kadar olmalı?

2008’deki küresel finansal krizin ardından Merkez Bankası, 2013 yılında yayımladığı bir raporunda orta vadede ortalama yüzde 15 civarında bir yıllık kredi büyümesinin makul ve sağlıklı olabileceğini açıklamıştı.

2013’te kredilerdeki büyümenin yüzde 40’a yaklaştığı dönemler olmuştu.

O yıl ekonomik büyüme ise yüzde 4 oranındaydı.

O dönem bilinçli olarak kredi büyümesinin durdurulmasının amaçlandığını ve bu yüzden taksitlere sınırlama getirildiğini hatırlatan Derici’ye göre bugün için en tehlikeli durum hanehalklarının borçlandırılması.

Bu yüzden asıl yapılması gerekenin enflasyonla mücadele olduğunu vurgulayan Derici, “Şu an ekonomi politikasında bir tane bile enflasyonla mücadele adımı yok” diyor.

Arzova da ileride önce tüketimin sonra üretimin yavaşlamasıyla istihdam kayıplarının ve borcu ödeyememe durumlarının yaşanabileceğine dikkati çekiyor:

“Şirketler daha düşük hızda çalışmaya başladıkları zaman istihdam kayıpları yaşanacak. Böylece insanlar işsiz kalabilecek ve bu borcu ödeyemeyecek hale gelecekler. O yüzden bu döngüye girerken yüzdelerin bu kadar yüksek olmaması gerek. Hanehalkının borçlu olması çok istenen bir durum değildir.”

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri Swap Hariç Eksi 44,7 Milyar Dolar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Haftalık Para ve Banka İstatistikleri yayımladı. Buna göre, 8 Nisan itibarıyla Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 861 milyon dolar artışla 67 milyar 718 milyon dolara çıktı. Brüt döviz rezervleri, 1 Nisan’da 66 milyar 857 milyon dolar seviyesindeydi.

Haber Merkezi / Söz konusu dönemde altın rezervleri, 91 milyon dolar artarak 42 milyar 104 milyon dolardan 42 milyar 195 milyon dolara yükseldi. Aynı dönemde net rezervler 18,3 milyar dolara yükselirken, swap hariç net rezerv ise eksi 44,7 milyar dolar oldu.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın

Merkez Bankası Politika Faizini Sabit Tuttu!

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bugün düzenlediği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini yüzde 14’te sabit tuttu. Merkez Bankası, bu yılın ilk 3 toplantısında faizi yüzde 14’te sabit tutmuştu.

TCMB, geçen yıl politika faizini eylül, ekim, kasım ve aralık aylarında toplam 500 baz puan indirerek yüzde 19 seviyesinden yüzde 14 seviyesine çekmişti.

TCMB’nin açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 14 düzeyinde sabit tutulmasına karar vermiştir.

Etkisi sürmekte olan jeopolitik riskler, küresel ve bölgesel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmakta ve belirsizliklerin artmasına yol açmaktadır. Küresel gıda güvenliğindeki belirsizlikler, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, enerji başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının daha da belirgin hale gelmesi ve taşımacılık maliyetlerindeki yüksek seviye uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artmasına yol açmaktadır. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir.

Kapasite kullanım seviyeleri ve diğer öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin, bölgesel farklılıklar ortaya çıksa bile dış talebin giderek artan olumlu etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, cari işlemler dengesinde enerji fiyatlarından kaynaklanan riskler devam etmektedir. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Kurul, uzun vadeli Türk lirası yatırım kredileri de dâhil olmak üzere kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşmasının finansal istikrar açısından önemli olduğunu değerlendirmiştir. Bu çerçevede Kurul, makroihtiyati politika setinin güçlendirilmesine karar vermiştir.

Enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışları, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının geçici etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şokları etkili olmaya devam etmiştir. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan ve kararlılıkla sürdürülmekte olan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Alınmış olan kararların birikimli etkileri yakından takip edilmekte ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci devam etmektedir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.

Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir. Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti beş iş günü içinde yayımlanacaktır.”

Paylaşın

JP Morgan’dan Dikkat Çeken Türkiye Raporu

Piyasa değeri açısından dünyanın en büyük bankalarından biri olan JP Morgan’un yayımladığı son raporda, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 14’te tutacağı ve yıl sonunda büyümenin yüzde 3.2 olacağı tahminine yer verildi.

Raporda, politikalar ve yüksek küresel emtia fiyatlarının enflasyonda sert yükselişe neden olduğu, TCMB’nin yüksek enflasyona karşı yanıt vermesini beklemediklerini ve asıl riskin yerel yatırımcı güveni olduğunu bildirdi.

Enflasyon yüzde 65

Bloomberg HT’nin aktardığı raporda, “Enflasyondaki yükselişi tetikleyen birçok faktör var: kur geçişkenliği, küresel emtia fiyatlarındaki yükseliş, kötü hava koşulları, güçlü iç talep, gevşek para politikası, ortodoks olmayan politika kararları, zayıf para birimi bunlardan birkaçı. Bu faktörlerden birkaçı gelecek aylarda ivme kaybedecek. Ancak küresel emtia fiyatları yüksek seyrini korutabilir ve tedarik zincirinde sıkıntılar devam edebilir. Enflasyonun yıl sonuna kadar yüzde 65 civarında seyretmesini bekliyoruz” değerlendirmesi yapıldı.

Büyüme beklentisi yüzde 3,2

Kurum, geçen sene yüzde 11 büyüyen Türkiye ekonomisinde büyümenin bu sene yüzde 3.2’ye gerileyeceğini öngördüğü raporda, “Yüksek ve volatil seyreden enflasyon reel büyüme tahmini yapmayı zorlaştırıyor. Negatif reel faizler ve fiyatlarda artış beklentisi özel tüketimi destekliyor. Ancak sıkılaşan küresel likidite ve Ukrayna savaşına dair belirsizlikler nedeniyle bu yıl yüzde 3.2 büyüme bekliyoruz” ifadesi kullanıldı.

Paylaşın

‘Kur Korumalı Mevduat’ta Yeni Düzenleme

‘Kur Korumalı Mevduat’ta yeni bir gelişme yaşandı. Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi hakkında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tebliği Resmi Gazete’de yayımlandı.

Haber Merkezi / Buna göre, yurt içi yerleşik tüzel kişilerin 31 Aralık 2021 ile 31 Mart tarihleri arasındaki herhangi bir tarihte bankalarda mevcut olan dolar, euro ve sterlin cinsinden döviz tevdiat hesabı ve döviz cinsinden katılım fonu hesabı bakiyeleri, hesap sahibinin talep etmesi halinde dönüşüm kuru üzerinden kur korumalı mevduat (KKM) kapsamında TL’ye çevrilebilecek. Önceki tebliğde bu tarih 31 Aralık 2021 olarak belirlenmişti.

Kur korumalı mevduat hesabı , Türk Lirası’nın vade sonunda dolar, euro veya sterlin karşısında faiz oranından daha fazla artması durumunda aradaki fark ödenmesini gerektiren, rekabetçi bir mevduat üründür. Bu sayede birikimlerinin kur kaynaklı herhangi bir kayıp yaşanmasının önüne geçilmesi amaçlanıyor.

‘Kur Korumalı Mevduat’ta 100.000 lira ne kadar kazanacak?

  • Bankaya 3 ay vadeli 100.000 lira yatırıldı.
  • Bu hesabın faizi, MB’nin politika faizi olan yıllık yüzde 14 ise… 3 aylık faiz getirisi yüzde 3.5.
  • Hesabın açıldığı tarihteki dolar kuru 14.81 lira. 100.000 liranın karşılığı 6.753 dolar.
  • 3 ay sonunda 100.000 liraya 3.500 lira faiz gelecek.
  • Kur, vade sonunda, başlangıçtaki 14.81’den yüksekse, aradaki fark, faize ilave olarak ödenecek.
  • Vade bitimindeki dolar kuruna bakılacak. Dolar, hesabın açıldığı tarihteki kur olan 14.81 liradan aşağıdaysa, herhangi bir kur farkı doğmayacak. Sadece 3.500 lira faiz getirisi olacak.
Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri Swap Hariç Eksi 45 Milyar Dolar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 1 Nisan 2022 haftalık para ve banka istatistiklerini açıkladı. Açıklanan istatistiklere göre, Merkez Bankası’nın swaplar hariç net rezervleri eksi 45 milyar 700 milyon dolar seviyesinde.

Haber Merkezi / Öte yandan Merkez Bankası toplam rezervleri 924 milyon dolar artarak 108 milyar 961 milyon dolar oldu. Brüt döviz rezervleri 1 milyar 219 milyon dolar artarak 65 milyar 638 milyon dolardan 66 milyar 857 milyon dolara yükseldi. Altın rezervleri ise 295 milyon dolar azalarak 42 milyar 399 milyon dolardan 42 milyar 104 milyon dolara indi.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri Swap Hariç Eksi 46,5 Milyar Dolar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından Haftalık Para ve Banka İstatistikleri yayımlandı. TCMB verilerine göre, brüt rezervler 25 Mart haftasında 108 milyar dolara geriledi. Bir önceki hafta brüt rezervler 108,7 milyar dolar olarak kaydedilmişti.

Haber Merkezi / Net rezervlerde de gerileme izlendi. Verilere göre, net rezervler 25 Mart haftasında 16 milyar dolara geriledi. Bir önceki hafta net rezervler 17,2 milyar dolar olmuştu. Swap hariç net rezervlerdeki bozulma da devam etti. 25 Mart haftasında swaplar dışarıda bırakıldığında net rezervlerin eksi 46,5 milyar dolar olduğu izlendi. Burada bir önceki hafta eksi 45,3 milyar dolar rakamı gerçekleşmişti.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın

Kripto Paraların Piyasa Hacmi Tekrar 2 Trilyon Doları Aştı

Yılbaşından bu yana kararsız bir seyir izleyen kripto paralar birinci çeyreğin son günlerinde yükselişe geçti. Dünya genelindeki ekonomik ve siyasi belirsizliklere rağmen sekiz günlük ralinin ardından toplam kripto para hacmi tekrar 2 trilyon doların üzerine çıktı.

Yılbaşından bu yana 34 bin dolar ile 44 bin dolar arasında gidip gelen Bitcoin pazartesi günü 47 bin 956 ile 2022’deki en yüksek değerini gördü. Böylece dünyanın en yaygın ve en değerli kripto para birimi rallinin başlangıcından bu yana yüzde 18’lik artış görmüş oldu.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali gibi büyük bir siyasi kriz karşısında Bitcoin’in borsalar, rezerv para birimleri ve hatta güvenli liman altın ile karşılaştırıldığında bile güçlü performansı dijital para biriminin önemli bir güven testini geçtiğini gösterdi.

Uzmanların dikkat çektiği bir diğer konu da Bitcoin’in eskisi kadar büyük dalgalanmalar göstermemesi oldu. Bitcoin 1 Mart’ta tek gün içerisinde yüzde 17’lik bir artış yaşasa da bu 2021 yılında tek günde görülen yüzde 40’lık değişimlerin bir hayli gerisinde kaldı.

30 günlük dalgalanmalara bakıldığında da Bitcoin’in bu yıl yüzde 4’ler civarında seyrettiği kaydedildi. Karşılaştırma olması açısından teknoloji ağırlıklı şirketlerin hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq borsasında yıl başından bu yana bir çok gün içerisinde yüzde 5-6’lık dalgalanmalar görüldü. 14 Mart’ta yılbaşı seviyesinden yüzde 20 geride olan borsa sonrasında yaşadığı ralliyle bu kaybın yarısını telafi etti.

En değerli ikini kriptopara birimi olan Ethereum da son yedi günde yüzde 14 civarında artışla 3 bin 400 doların üzerine çıktı. Bu süreçte piyasa hacmi bakımından ilk 10’daki kripto paralardan en fazla değerlenenler yüzde 23’lük artışla ADA olurken Solana da yüzde 20 civarında yükseldi.

Kriptopara sayısında patlama

Kriptoparaların toplam hacmi ile birlikte sayısında da ciddi bir artış yaşanıyor. Cuma günü 2 trilyon doların üzerine çıkan toplam hacim 10 Kasım 2021’de kıza bir süre de olsa 3 trilyon doların üzerine çıkmıştı. Tek başına Bitcoin’in toplam piyasa değeri ise 902 milyar dolar düzeyinde.

Kripto para analiz şirketi CoinMarketCap verilerine göre kasım ayından bu yana piyasadaki kripto para sayısı da 5 bin artarak 18 bin 511’e ulaştı.

Paylaşın