Ağustos Ayında En Çok Borsa Ve DİBS Kazandırdı

Ağustos ayında en yüksek aylık reel getiri yüzde 16,31 ile BIST 100 endeksinde gerçekleşirken, ikinci en yüksek getiri yüzde 6,63 ile Devlet İç Borçlanma Senetlerinde (DİBS) oldu. Külçe altın yatırımcısına yüzde 2,35 kazandırırken, dolar yüzde 0,66, avro ise yüzde 0,12 reel getiri sağladı.

Haber Merkezi / Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde dolar yüzde 17,97 ile yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken, külçe altın yüzde 13,53, BIST 100 endeksi yüzde 16,87, avro yüzde 24,91, DİBS yüzde 48,48 ve mevduat faizi (brüt) yüzde 52,31 yatırımcısına kaybettirdi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getiri Oranları Ağustos 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, ağustosta en yüksek reel getiri, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 16,31 ile BIST 100 endeksinde oldu. Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde de BIST 100 endeksi yüzde 15,23 ile yatırımcısına kazanç sağladı.

Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde, yatırım araçlarından Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 6,63, külçe altın yüzde 2,35, dolar yüzde 0,66 yatırımcısına reel getiri sağladı. Avro yüzde 0,12 ve mevduat faizi (brüt) yüzde 1,17 yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde DİBS yüzde 7,63, külçe altın yüzde 3,31, dolar yüzde 1,61 ve avro yüzde 0,82 yatırımcısına reel getiri sağlarken, mevduat faizi (brüt) yüzde 0,25 yatırımcısını kayba uğrattı.

DİBS, üç aylık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 5,07, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 10,84 yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Mevduat faizi (brüt) Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 9,57, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 4,6 ile yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı olarak kayıtlara geçti.

Altı aylık değerlendirmeye göre BIST 100 endeksi, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 15,02 yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 0,68 yatırımcısına kaybettirdi. Aynı dönemde mevduat faizi (brüt), Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 26,27, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 14,62 yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.

Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde dolar TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 17,97 ile yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 12,78 yatırımcısını kayba uğrattı.

Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde, yatırım araçlarından külçe altın yüzde 13,53, BIST 100 endeksi yüzde 16,87, avro yüzde 24,91, DİBS yüzde 48,48 ve mevduat faizi (brüt) yüzde 52,31 yatırımcısına kaybettirdi.

TÜFE ile indirgendiğinde ise külçe altın yüzde 16,96, BIST 100 endeksi yüzde 12,45 ve avro yüzde 1,56 yatırımcısına kazanç sağladı. DİBS yüzde 30,31 ve mevduat faizi (brüt) yüzde 35,49 yatırımcısının kayba uğramasına neden oldu.

Paylaşın

Mevduat: Türk Lirası’nda Bitlis, Dövizde Aksaray Zirvede

Türk Lirası (TL) mevduata ilginin kur korumalı mevduatla (KKM) birlikte kısmen arttığı görülürken, TL’nin toplam mevduat içindeki payının en yüksek olduğu il Bitlis; döviz mevduatındaysa Aksaray liste başı.

Dünya’dan Barış Erkaya’nın Fintürk verilerinden aktardığına göre, mevduat tarafında dolarizasyonda kağıt üzerinde bir miktar gevşeme dikkat çekiyor. Fintürk verilerine göre 2012 yılının sonunda TL mevduatların toplam tasarruf mevduatları içerisindeki oranı yüzde 50’nin üzerinde olan şehir sayısı sadece 7 iken (yani kalan 74 şehirde toplam tasarruf mevduatının yarısından fazlası DTH’ta tutuluyorken) 2022 ilk yarıyıl sonuçlarına göre bu sayı 25’e çıktı. Özetle söylemek gerekirse artık her üç şehirden birinde DTH’tan daha fazla TL mevduat tutuluyor.

KKM etkisi

Fakat elbette bu dönem Kur Korumalı Mevduat ürününün hayatımıza girdiği bir döneme işaret ediyor. Yani her ne kadar mevduat TL’de görünse de getirisi doların performansına bağlı. Yani yine dolarize bir gelir… Peki hangi şehirlerde bu eğilim yüksek?

Ülkenin doğusunda özellikle KKM etkisinin yüksekliği görülüyor. TL Mevduat oranının en yüksek olduğu şehir Bitlis. Bitlis’teki tasarruf mevduatlarının yüzde 62’si TL mevduatlardan oluşuyor. Onu yüzde 60 ile Ardahan, yüzde 59.56 ile Şanlıurfa, yüzde 59.48 ile Kars, yüzde 57 ile Siirt izliyor.

DTH ağırlığı yüksek şehirler

Döviz tevdiatın daha ağır bastığı şehirlere baktığımızda ise elbette ilk sırada yurtdışından yapılan mevduatlar zirvede. Aksaray, Nevşehir, Yozgat, İstanbul, Kütahya, Kayseri, Kırşehir, Bingöl, Karaman gibi şehirlerde hala DTH oranı çok yüksek.

Fakat bu şehirlerin bazıları son altı ayda TL mevduat oranı en hızlı yükselen şehirler sıralamasında da yer alıyor. Iğdır’da 2021 sonunda yüzde 32 olan TL mevduat oranı 2022 Haziran ayında yüzde 41’e çıkmış. Gaziantep’te yüzde 36’dan yüzde 45’e, Uşak’ta yüzde 31’den yüzde 40’a, Çorum’da yüzde 35’ten yüzde 44’e, Niğde’de yüzde 44’ten yüzde 53’e yükseliş var.

Sıralamanın kalanında Nevşehir, Trabzon, Kayseri, Hatay, Bilecik gibi şehirler bulunuyor. TL mevduatın son altı ayda en az arttığı ya da KKM’den yola çıkarsak Kur Korumalı Mevduata en az rağbet gösteren şehirler arasında ise Bingöl, Hakkari, Artvin, Kilis, Karabük, Rize, Elazığ, Manisa, Kırklareli sıralamanın üst sıralarında yer alıyor.

DTH cazibesi kalır mı?

Yani toplam tabloya bakıldığında KKM, birçok şehri etkisi altına almış ve bireysel yatırımcıların TL mevduata yönelimi artırmış olsa da hala çok ciddi bir DTH ağırlığı dikkat çekiyor. Diğer yandan benzer bir tablonun 2022’nin kalanında devam edip edemeyeceği cevabı en merak edilen sorulardan biri. 30 Aralık 2021, yani analizin başlangıç noktasında dolar kuru 13.17 TL seviyesinde.

Bitiş noktası olan 30 Haziran 2022’de ise 16.7 TL. Yani aradan geçen altı ayda doların getirisi yüzde 27. Benzer bir getirinin sağlanabilmesi için Haziran sonunu baz alırsak doların gelmesi gereken seviye 21.2 TL seviyeleri. Şu ana kadarki getirisi altıncı aydan itibaren yüzde 9 seviyelerinde. Aynı cazibenin yaşanıp yaşanmayacağı doların bundan sonraki günlerde yaşanacak seyriyle alakalı olacak.

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri Geriledi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Haftalık Para ve Banka İstatistikleri’ni açıkladı. Buna göre; Merkez Bankası toplam rezervleri 26 Ağustos ile biten haftada 603 milyon dolar azalarak, 111 milyar 647 milyon dolar oldu.

Haber Merkezi / Brüt döviz rezervleri 665 milyon dolarlık azalışla 71 milyar 488 milyon dolardan 70 milyar 823 milyon dolara indi. Altın rezervleri ise 26 Ağustos haftasında 62 milyon dolar artarak 40 milyar 762 milyon dolardan 40 milyar 824 milyon dolara yükseldi.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan Yeni ‘Dolar’ Hamlesi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan (TCMB) TL mevduatları düşük bankaların yabancı para zorunlu karşılıklarından komisyon alınması kararlaştırıldı. Merkez Bankası’ndan konuya ilişkin açıklama yapılmadı.

Merkez Bankası’ndan bankalara gönderilen ve Bloomberg tarafından doğrulanan karara göre, tüzel ve gerçek kişilerde TL mevduatları yüzde 50’nin üzerinde olan bankalar hariç, yabancı para zorunlu karşılıklardan yıllık yüzde 3 komisyon alınacak.

Öte yandan dün yapılan düzenleme değişikliği ile gerçek kişi dönüşüm oranının yanı sıra tüzel kişi dönüşüm oranı da hedef koşul olarak eklendi. Yapılan değişiklik ile gerçek ve tüzel kişi dönüşüm oranlarından düşük olanı; yüzde 10’un altında olan bankalar 5 puan yüzde 10 ile 20 arasında olan bankalar 3 puan ilave yabancı para zorunlu karşılık tesis edecek.

Dolarda yeni zirve

Öte yandan Türk Lirası’nın Mayıs başından bu yana devam eden değer kaybı bu hafta hız kazandı. Mayıs’ta 14,70 seviyesinde olan Dolar/TL kuru bugün 18,21’i aşarak 18,2157’ye ulaştı. Bu, yıl içinde görülen en yüksek kur oldu.

Euro/TL kuru 18,28; Sterlin/TL kuru da 21,14’ten işlem görüyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 18 Ağustos günü politika faizini 100 baz puanlık indirimle yüzde 13’e düşürmüştü.

Hazine 130,5 milyar liralık iç borçlanmaya gidecek

Hazine ve Maliye Bakanlığı, eylül-kasım dönemine ilişkin iç borçlanma stratejisini açıkladı.

Buna göre, eylülde 30.2 milyar liralık iç borç servisine karşılık 50 milyar liralık, ekimde 61.7 milyar liralık iç borç servisine karşılık 50 milyar liralık, kasımda da 30,1 milyar liralık iç borç servisine karşılık 30.5 iç borçlanma yapılması öngörülüyor.

Paylaşın

Bankaların Net Karı Beş Kattan Fazla Arttı

Bankacılık sektörü yılın ilk 7 ayında 207,8 milyar TL net kâr elde etti. Sektör, geçen yıl aynı dönem 40,2 milyar TL net kâr sağlamıştı. Sektörün net kârı Temmuz’da yıllık yüzde 505 artışla 38,7 milyar TL’ye yükseldi.

Haber Merkezi / Bankacılık toplam aktifleri temmuz itibarıyla 12,3 trilyon TL oldu. 2021 aynı dönemde bu rakam 6,71 trilyon liraydı. Toplam krediler temmuz itibarıyla 6,51 trilyon liraya yükseldi. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam 3,88 trilyon liraydı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Temmuz Ayı Türk Bankacılık Sektörü verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre, Temmuz ayında sektörün aktif büyüklüğü 12 trilyon 304 milyar 480 milyon lira düzeyinde gerçekleşti.

Sektörün aktif toplamı 2021 sonuna göre 3 trilyon 89 milyar 18 milyon lira artış kaydederken, bunun oransal karşılığı yüzde 33,5 oldu. Sektörün net karı Temmuz’da yıllık bazda yüzde 505 artışla 38,7 milyar TL’ye yükseldi. Sektör, geçen yıl aynı dönem 40,2 milyar TL net kar elde etmişti.

Temmuz’da 2021 sonuna kıyasla, sektörün en büyük aktif kalemi olan krediler yüzde 32,9 artarak 6 trilyon 511 milyar 631 milyon liraya, menkul değerler toplamı yüzde 38,0 yükselerek 2 trilyon 37 milyar 307 milyon liraya çıktı. Bu dönemde, kredilerin takibe dönüşüm oranı da yüzde 2,42 seviyesinde gerçekleşti.

Bankaların kaynakları içinde en büyük fon kaynağı durumunda olan mevduat, Temmuz’da 2021 sonuna göre yüzde 40,6 artarak 7 trilyon 457 milyar 718 milyon liraya yükseldi.

Aynı dönemde öz kaynak toplamı yüzde 46,8 artışla 1 trilyon 48 milyar 288 milyon liraya ulaştı. Sektörün Temmuz sonu itibarıyla dönem net karı 207 milyar 860 milyon lira, sermaye yeterliliği standart oranı yüzde 18,02 seviyesinde gerçekleşti.

Paylaşın

80 Milyon Nüfuslu Türkiye’de Banka Kartı Sayısı 316 Milyon

Bankalararası Kart Merkezi (BKM), temmuz ayı kartlı ödeme verilerini açıkladı. BKM’ye göre, temmuz ayı sonu itibariyle Türkiye’de 92,1 milyon adet kredi kartı, 158,6 milyon adet banka kartı ve 65,4 milyon adet ön ödemeli kart kullanılıyor.

2021 yılının temmuz ayı ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde yüzde 15’lik, banka kartı adedinde yüzde 11’lik, ön ödemeli kart adedinde ise yüzde 28’lik artış oldu. Toplam kart sayısı ise 316,1 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15 artış gösterdi.

Kredi kartına yüklenildi

BKM verilerine bakıldığında, kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile temmuz ayında yapılan toplam ödeme tutarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 109 artarak 316,9 milyar TL oldu. Bu ödemelerin 248,7 milyar TL’si kredi kartları ile yapılırken 62,3 milyar TL’sinde banka kartları, 5,9 milyar TL’sinde ise ön ödemeli kartlar kullanıldı.

Buna göre, kredi kartı ile ödemelerde önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı yüzde 103, banka kartı ile ödemelerde yüzde 132 olurken ön ödemeli kartlar ile yapılan ödemelerde ise bu oran yüzde 164 olarak gerçekleşti.

Ortalama işlem tutarı 915 lira

Öte yandan MTV’nin ikinci taksitinin ödendiği temmuz ayında, bu ödemeleri de kapsayan ‘kamu-vergi ödemeleri’ alanında, 1 Temmuz-2 Ağustos tarihleri arasında kartlarla 13,9 milyar TL’lik ödeme yapıldı. AA’nın haberine göre, geçen yılın aynı dönemine oranla büyüme yüzde 82, ortalama işlem tutarı 915 TL oldu. Kartlarla yapılan kamu-vergi ödeme tutarının yüzde 66’sında internetten ödeme tercih edildi, yani her 3 TL kartlı kamu-vergi ödemesinin 2 TL’si internetten yapıldı.

Temmuz ayında yabancı kartlarla toplam 44 milyar TL ödeme yapıldı. İşlem başına yapılan kartlı ödeme tutarının ise 965 TL’den 1.628 TL’ye çıktığı görüldü.

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Swap Hariç Net Rezervi Eksi 51,6 Milyar Dolar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından Haftalık Para ve Banka İstatistikleri yayımlandı. Buna göre, 19 Ağustos itibarıyla Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 1 milyar 72 milyon dolar azalışla 71 milyar 488 milyon dolara indi. 

Haber Merkezi / Brüt döviz rezervleri, 12 Ağustos’ta 72 milyar 560 milyon dolar seviyesindeydi. Net rezervlerde de gerileme görüldü. TCMB net rezervleri 19 Ağustos haftasında 13,9 milyar dolar oldu. Bir önceki hafta net rezervler 15,7 milyar dolar olarak gerçekleşmişti.

Söz konusu dönemde altın rezervleri de 416 milyon dolar azalarak 41 milyar 177 milyon dolardan 40 milyar 762 milyon dolara indi.

Böylece Merkez Bankası’nın toplam rezervleri, 19 Ağustos haftasında bir önceki haftaya göre 1 milyar 488 milyon dolar düşüşle 113 milyar 738 milyon dolardan 112 milyar 250 milyon dolara geriledi. Swap hariç net rezervler ise aynı dönemde eksi 51,6 milyar dolar oldu.

Öte yandan bankacılık sektörünün toplam mevduatı, 19 Ağustos haftasında 25,8 milyar lira artarak 8 trilyon 55,7 milyar liraya yükseldi.

Aynı dönemde bankalardaki TL cinsi mevduat yüzde 3,29 artışla 3 trilyon 522 milyar 388 milyon 916 bin lira, yabancı para (YP) cinsinden mevduat ise yüzde 1,22 azalışla 4 trilyon 195 milyar 792 milyon 892 bin lira oldu.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın

Türkiye’nin Risk Primi 800 Baz Puanın Üzerini Test Etti

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) kredi düzenlemesinin ardından Türkiye’nin risk primi ilk işlem gününde 800 baz puanın üzerini test etti. Bu rakam 29 Temmuz’dan bu yana görülen en yüksek seviye olarak kaydedildi.

TCMB, daha önce sinyalini verdiği gibi bazı ticari kredi faizlerini düşürmeyi aynı zamanda ise bu kredilerin büyümesini sınırlandıracak adımları cuma günü açıklamıştı.

Dünya gazetesinin aktardığına göre, geçen haftaki faiz indirimi kararının ardından 18.15’i test eden Dolar/TL, haftaya 18 üzerinde baskı altında kalarak başladı. Dolar/TL, bugün 18.12 civarında işlem görüyor. Euro/TL ise 18.13’ten alıcı buluyor.

Bu seviyeye göre TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı Nisan ayından bu yana yüzde 18, yıl başından bu yana yüzde 27 oldu. Geçen yıla göre ise kayıp yüzde 40’ı aştı.

Türkiye’nin kredi risk primi de Temmuz ortasında 900 baz puan ile en yüksek seviyesini kaydederken, 11 Ağustos’ta 650 baz puan ile dip yapmıştı.

Piyasalar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine toplantısının ardından vereceği mesajları takip edecek.

Tahvil getirileri sert düşüş kaydetti

Karar sonrası ilk işlem gününde tahvil getirilerinde hızlı geri çekilme izlendi. 2 yıllık tahvil getirisi, Cuma günü son işlemdeki yüzde 17.62’den yüzde 14.02’ye kadar geriledi. Böylece 2 yıllık gösterge tahvil getirisi 360 baz puan düştü.

10 yıllık tahvil getirisi de yüzde 16.93’ten yüzde 14.19’a kadar geriledi. Böylece 10 yıllık gösterge tahvil getirisi 274 baz puan düştü.

Ticari kredi faizlerinin düşmesi bekleniyor

TCMB faiz indirimi ile birlikte sinyalini verdiği kredi aktarım mekanizmasına yönelik makroihtiyati tedbirleri Cuma günü piyasa kapanışı ardından açıkladı.

TCMB’nin kararı öncesi net ihracat gibi alanlardaki ticari kredi maliyeti tek haneye yakın, diğer ticari krediler yüzde 40’a yakın, bireysel krediler ise yüzde 50’ye yakın seyrediyordu. Kararın ardından yüzde 40 olan ticari kredi faizlerinin düşmesi bekleniyor.

Bankacıların hesaplamalarına göre tek haneye yakın kredilere yönelik politika faizi indirimi hariç herhangi bir adım gelmedi. Diğer ticari kredilerde ise yüzde 40 olan faiz oranı belirgin düşürecek, düşürülmemesi halinde ise bunun karşılığında tahvil tutma zorunluluğu geldi.

Ancak bu kredi büyümesi Temmuz sonundan yılsonuna kadar yüzde 10 ile sınırlanması da yüzde 80’e yaklaşan enflasyon ortamında “kolay aşılacağı” için aslında belirgin bir “sınırlama” da yapılmış oldu. Yüzde 50 civarında seyreden bireysel krediler için ise anlamlı bir adım görülmedi.

Reuters’a konuşan üst düzey bir bankacı, “Kredilerde hükümetin istediği alanlar dışındaki ticari kredi faizlerini düşürecek aynı zamanda bu kredilerin büyümesini de sınırlayacak adımlar geldi. Bankalar TCMB’nin istediği her şeyi yapsa bile, ki tamamını yapamazlar, yine de tahvil tutmak zorunda kalacaklar. TCMB, krediler ve tahvil piyasası üzerindeki kontrolünü daha da artırdı” dedi.

Paylaşın

Yılın İlk 6 Ayında Bankaların Karı Yüzde 400 Arttı

Bankacılık sektörünün yılın ilk 6 ayında elde ettiği net kâr geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 400,5 artışla 169,1 milyar TL’ye ulaştı. Yalnızca haziran ayındaki net kâr 37 milyar 44 milyon TL oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) resmi enflasyon oranını yüzde 79,6 olarak açıkladığı ortamda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 13’e indirmesi milyonları yoksullaştırırken, başta bankalar olmak üzere sermaye sahiplerinin kârları katlanarak artıyor. Emeğiyle yaşayan yurttaşların yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında yaşamlarını sürdürmek yöneldiği bankalar, TCMB’den düşük maliyetle aldıkları kaynakları yüksek faizle tüketiciye veriyor.

Bir ayda 37 milyar TL kar

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, bankacılık sektörünün yılın ilk 6 ayında elde ettiği net kâr geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 400,5 artışla 169,1 milyar TL’ye ulaştı.

Sözcü’den Taylan Büyükşahin’in haberine göre 2021’in ilk 6 ayında bankaların toplam kârı 33,8 milyar TL seviyesindeydi. Bankacılık sektörünün sadece haziran ayındaki net kârı BDDK verilerine göre 37 milyar 44 milyon TL oldu.

Kamu bankaları yüzde 830’u aştı

İlk 6 aylık döneme bakıldığında en fazla kâr artışını bir önceki yılın aynı dönemine göre kamu mevduat bankaları yüzde 830,7 ile yakalarken, onu katılım bankaları yüzde 582,6 ile takip etti. Yerli özel mevduat bankalarının da bu dönemdeki kâr oranı yüzde 450’yi buldu.

Halkbank’ın karı yüzde 4 bin 500 arttı

2022’nin Ocak-Haziran döneminde en fazla kârlılık oranına kamu bankaları ulaştı. Geçen yılın aynı dönemine göre kârlılıkta Ziraat Bankası yüzde 604, Vakıfbank yüzde 614 ve Halkbank yüzde 4 bin 500 artış kaydetti. 6 aylık kârlılıklar içinde Ziraat Bankası 16,2 milyar TL kâra ulaştı ve kamu bankaları içinde ilk sırada yer aldı. Bu dönemde Halkbank’ın kârını 120 milyon TL’den 4,6 milyar TL’ye çıkarması dikkat çekti. Vakıfbank’ın da ciddi bir sıçrama yaparak kârını 1,4 milyar TL’den 10 milyar TL’ye çıkardığı görüldü.

Paylaşın

Düşük Faiz Politikası Olmasa Ne Olurdu?

Amerikan Merkez Bankası Fed başta olmak üzere tüm dünyada merkez bankaları artan enflasyona karşı faiz arttırırken Türkiye’de tam tersine bir hamle daha geldi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Ağustos toplantısında beklentilerin aksine politika faizini yüzde 14’ten yüzde 13’e indirdi.

Ekonomistlerin neredeyse tamamı Merkez Bankası’nın politika faizine dokunmayacağını düşünüyordu. Türkiye uzun süredir düşük faiz politikası yürütürken bu süreçte hem TL değer kaybediyor hem de enflasyon yükseliyor. Peki Türkiye şu an ısrar ettiği düşük faiz politikasını uygulamamış olsaydı ne olurdu?

Eğilmez: Dolar 11, enflasyon yüzde 25 olabilirdi

Güngör Uras’ın anısına İstanbul Sanayi Odası’nda düzenlenen Ayşe Teyze’nin İzinde ‘Türkiye Ekonomisine Bakış’ Paneli’nde konuşan ekonomist Mahfi Eğilmez’e göre Türkiye, ekonomide attığı her adımla yeni riskler oluşturmaya ve ekonomiyi sıkıştırmaya devam ediyor.

Mahfi Eğilmez, “Türkiye bırakın faiz arttırmayı, faize hiç dokunmasaydı yani yüzde 19’larda bıraksaydı. Çok büyük bir ihtimalle şu an enflasyon yüzde 25’ler civarında olacaktı. Yaptığım hesaplamalara göre de şu an dolar 11-12 seviyelerinde dengelenmiş olacaktı” ifadelerini kullandı.

Şu an Türk Lirası, Amerikan Doları karşısında 18 seviyesinde seyrederken yıllık enflasyon ise yüzde 80’e dayandı.

DW Türkçe’den Emre Eser’in sorularını yanıtlayan Sagam Strateji Danışmanlık Kurucusu Murat Sağman da benzer bir hesabın altını çiziyor. Türkiye’nin ekonomi politikalarında bilimin gerçeklerinden, temel iktisat kurallarından uzaklaştığını anlatan Murat Sağman’a göre bu anlayış bir süre daha devam edecek.

Enflasyon da kur da risk pirimi de düşük olurdu

Eylül ayındaki indirimleri bir kenara bırakıp faizin sabit tutulması halinde bile Türkiye ekonomisinin bugünkü halinden çok daha iyi yerlerde olacağını düşündüğünü ifade eden Sağman, “Enflasyon çok büyük ihtimalle yüzde 30’ların altında kalacaktı. Dolar ise Türk Lirası karşısında şu an 10-11 bandında seyrediyor olabilirdi. Ayrıca Türkiye’nin risk primi şu an olduğundan çok daha düşük seviyelerde olacaktı” diyor.

Dünyada başka bir örneği yok

Dünyadaki tüm büyük merkez bankalarının enflasyonu düşürmek ve kendi vatandaşlarını korumak için faiz arttırdığını vurgulayan Sağman, “Biz bu süreçte faiz indiren 3 ülkeden biriyiz. Diğerleri Çin ve Rusya. Çin’de enflasyon yüzde 2.7, Rusya’da yüzde 15, bizde ise resmi enflasyon yüzde 80. Dünyada Türkiye gibi başka bir ülke çok maalesef. Tüm kuralların dışında hareket ediyoruz” ifadelerini kullanıyor.

Kur üzerinde yukarı yönlü baskı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Eğitim ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat ise yaptığı değerlendirmede, bu ayki faiz indiriminin şaşırtıcı olduğunu vurguladı.

Aslında uzun süredir kulislerde bir faiz indirimi söylentisi olduğunu ancak geçen ay faizlerin sabit tutulmasının bu söylentileri boşa çıkardığını dile getiren Atılım Murat, “Bu ay tersi bir hamle gelince ben de şaşırdım ama şu an oluşan tabloda faiz indirimlerinin devam edeceğini görüyoruz. Bunun da piyasaya yansımalarını görüyoruz ve olası faiz indirimi ile beraber kur üzerindeki yukarı yönlü baskı sürecektir” diyor.

Tek haneli faizle seçim

Atılım Murat, seçim dönemine girilirken Türkiye’nin tek haneli faize doğru gideceğini söylüyor. Merkez Bankası’nın bağımsızlık konusunda bir ağırlığının kalmadığını hatırlatan Atılım Murat, “Artık Merkez Bankası’nın metinlerinin, kararlarının pek bir anlamı kalmadı. Artık enflasyonla mücadele de Merkez Bankası üzerinden yürütülmüyor. Merkez Bankası, genel ekonomik politikasının içine iliştirilmiş bir kurum oldu. Enflasyonla mücadele Hazine ve Maliye Bakanlığı üzerinden yürütülüyor. Ama enflasyonla asıl mücadele etmesi gereken kurum olan Merkez Bankası’nı bir inisiyatifinin kalmadığını görüyoruz” şeklinde konuşuyor.

Paylaşın