Fitch Ratings’ten Türkiye’ye “Rezerv” Uyarısı

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) rezerv yapısının zayıf kalmaya devam ettiğini ve net yabancı varlık pozisyonunun döviz swapları çıktıktan sonra eksi 57 milyar dolar olduğunun altını çizdi.

Fitch Ratings, kamu sektörü ve asgari ücret için önemli ücret artışları açıklayan hükümetin, öncelikli sektörlerde kredi büyümesine ve şirketler için devlet garantili kredi programlarına ve konut kredilerine odaklanmaya devam edeceğini belirtti.

Fitch, 2023 genel seçimleri öncesinde yüksek ekonomik büyümeyi ve istihdamı korumayı amaçlayan politikaların Türkiye’nin (B/Negatif) uluslararası rezervlerindeki sürekli iyileşmeyle tutarlı olmadığını açıkladı.

BloombergHT’nin aktardığına göre, 2023 ortası seçimleri öncesinde maaş artışları ve genişletici maliye ve kredi politikalarıyla birleşen derin negatif reel faizler, devam eden döviz talebi ve yüksek cari açık nedeniyle lira ve uluslararası rezervler üzerindeki baskıyı sürdürecek.

Kredi derecelendirme kuruluşu sermaye akışı yönetimi önlemleri ve düzenleyici değişikliklerle birleşen dış finansman, 2023’ün başlarında Türkiye’nin brüt rezervlerindeki toparlanmayı 126 milyar ABD dolarına yükselttiğini kaydetti.

Öte yandan Fitch, Merkez Bankası’nın rezerv yapısının zayıf kalmaya devam ettiğini ve net yabancı varlık pozisyonunun döviz swapları çıktıktan sonra eksi 57 milyar dolar olduğunun altını çizdi.

Fitch Ratings kamu sektörü ve asgari ücret için önemli ücret artışları açıklayan hükümetin, öncelikli sektörlerde kredi büyümesine ve şirketler için devlet garantili kredi programlarına ve konut kredilerine odaklanmaya devam edeceğini belirtti.

Bununla birlikte 2022’de merkezi yönetim bütçe açığı GSYİH’nın yüzde 1’ine gerilemiş olsa da (GSYİH tahminlerine göre) harcamaların 2023 yılının ilk yarısında hızlı bir tempoda kalmasını bekledikleri vurgulandı.

Raporda iyileşmeye rağmen, Türkiye’nin dış likiditesinin emsallerine ve yüksek dış finansman ihtiyacına (Kasımdan itibaren 12 ayda vadesi dolacak 189 milyar ABD doları dış borç) göre zayıf kalmaya devam edeceği öngörüldü.

Fitch uluslararası rezervler için ek risklerin, gelişmiş ekonomilerdeki daha fazla parasal sıkılaştırmadan ve yavaşlayan küresel büyümeden kaynaklandığını ve seçimle ilgili artan belirsizliğin yurtiçi döviz talebini artırabeceğine dikkat çekildi.

Paylaşın

Merkez Bankası Politika Faizini Değiştirmedi: Yüzde 9

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini değiştirmeyerek yüzde 9 düzeyinde tuttu. Geçen yıl faizde üst üste dört kez indirime giden Merkez Bankası, kasım toplantısında faiz indirim sürecinin sonlandırıldığını açıklamıştı. Aralık ayında ise faizde değişikliğe gidilmemişti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası, ağustos, eylül, ekim ve kasım toplantılarında toplam 5 puanlık indirim gerçekleştirmişti. Politika faizi yüzde 14’ten yüzde 9’a çekilmiş, böylece Eylül 2020’den bu yana ilk kez politika faizi tek haneye inmişti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), yılın ilk faiz kararında bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını (politika faizi) yüzde 9’da sabit tuttu.

Bankanın resmi internet sitesinden yapılan açıklamada karara ilişkin şu ifadelere yer verildi:

“Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen, jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişeleri sürmektedir.

Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir.

Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmektedir.

Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir. Ayrıca finansal piyasalar, artan durgunluk risklerine karşı faiz artışı yapan merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaya başlamıştır.”

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Özel Sektörün Yurt Dışı Kredi Borcu Azaldı

Kasım ayında özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu 2021 sonuna kıyasla 7.2 milyar dolar azalarak 161.2 milyar dolara geriledi. Aynı dönemde, özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu 8.3 milyar dolar düşüşle 152.6 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Yine aynı dönemde, özel sektörün yurt dışından sağladığı kısa vadeli kredi borcu (ticari krediler hariç) ise 1.1 milyar dolar artarak 8.5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından Kasım 2022 dönemine ait özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcu gelişmeleri yayımlandı. Merkez Bankası tarafından yayınlanan raporda şu ifadeler yer aldı:

“Kasım sonu itibarıyla, özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, 2021 yıl sonuna göre 7,2 milyar ABD doları azalarak 161,2 milyar ABD doları olmuştur. Vadeye göre incelendiğinde, 2021 yıl sonuna göre, uzun vadeli kredi borcunun 8,3 milyar ABD doları azalarak 152,6 milyar ABD doları; kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 1,1 milyar ABD doları artarak 8,5 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleştiği gözlenmektedir.

Borçluya göre dağılıma bakıldığında, uzun vadeli kredi borcuna ilişkin olarak, bir önceki yıl sonuna göre bankaların kredi biçimindeki borçlanmalarının 5,0 milyar ABD doları azaldığı, tahvil ihracı biçimindeki borçlanmalarının ise 5,1 milyar ABD doları azalışla 14,9 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleştiği gözlenmektedir. Aynı dönemde, bankacılık dışı finansal kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları 55 milyon ABD doları artmış, tahvil stoku ise 44 milyon ABD doları artarak 1,9 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir.

Söz konusu dönemde, finansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmalarının 2,2 milyar ABD doları arttığı, tahvil stokunun ise 18 milyon ABD doları artarak 10,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleştiği gözlenmektedir. Kısa vadeli kredi borcuna ilişkin olarak ise, 2021 yıl sonuna göre bankaların kredi biçimindeki borçlanmaları 460 milyon ABD doları artışla 5,2 milyar ABD doları; finansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları ise 687 milyon ABD doları artışla 1,6 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir.

Alacaklıya göre dağılım incelendiğinde, uzun vadeli kredi borcuna ilişkin olarak, Kasım sonu itibarıyla tahvil hariç özel alacaklılara olan borç, bir önceki yıl sonuna göre 1,5 milyar ABD doları azalarak 105,5 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Kısa vadeli kredi borcuna ilişkin olarak ise, tahvil hariç özel alacaklılara olan borcun bir önceki yıl sonuna göre 1,0 milyar ABD doları artarak 8,1 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleştiği gözlenmektedir.

Döviz kompozisyonuna bakıldığında, 152,6 milyar ABD doları tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun yüzde 63,7’sinin ABD doları, yüzde 32,7’sinin Euro, yüzde 1,8’inin Türk lirası ve yüzde 1,8’inin ise diğer döviz cinslerinden oluştuğu ve 8,5 milyar ABD doları tutarındaki kısa vadeli kredi borcunun ise yüzde 39,2’sinin ABD doları, yüzde 36,5’inin Euro, yüzde 20,8’inin Türk lirası ve yüzde 3,5’inin diğer döviz cinslerinden oluştuğu görülmektedir.

Sektör dağılımı incelendiğinde, Kasım sonu itibarıyla, 152,6 milyar ABD doları tutarındaki uzun vadeli toplam kredi borcunun yüzde 35,6’sını finansal kuruluşların, yüzde 64,4’ünü ise finansal olmayan kuruluşların borcu oluşturmuştur. Aynı dönemde, 8,5 milyar ABD doları tutarındaki kısa vadeli toplam kredi borcunun yüzde 76,6’sını finansal kuruluşların, yüzde 23,4’ünü ise finansal olmayan kuruluşların borcu oluşturmuştur.

Özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, Kasım sonu itibarıyla kalan vadeye göre incelendiğinde, 1 yıl içinde gerçekleştirilecek olan anapara geri ödemelerinin toplam 40,9 milyar ABD doları tutarında olduğu gözlenmektedir.”

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Yıl Sonu Enflasyon Ve Dolar Kuru Beklentisi Belli Oldu!

Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 32,46 olurken, döviz kuru beklentisi 23,12 lira oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 22,77 lira iken, bu anket döneminde 23,43 lira olarak gerçekleşti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası’nın yıl sonu büyüme beklentisi bir önceki dönemde olduğu gibi bu dönemde de yüzde 4,1 olarak gerçekleşti. 2024 yılı büyüme beklentisi ise yüzde 4,3 olarak gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2023 yılı Ocak ayı piyasa katılımcıları anketini açıkladı.

Ocak ayı piyasa katılımcıları anketi, reel sektör ve finansal sektör temsilcileri ile profesyonellerden oluşan 41 katılımcı tarafından yanıtlanmış ve sonuçlar katılımcıların yanıtları toplulaştırılarak değerlendirildi.

Yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 32,46

Buna göre, katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bu anket döneminde yüzde 32,46 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 34,92 iken, bu anket döneminde yüzde 30,44 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 20,56 ve yüzde 17,18 olarak gerçekleşti.

12 ay sonra enflasyon beklentisi

2023 yılı Ocak ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 40,74 ihtimalle yüzde 20,00 – 29,99 aralığında, yüzde 30,72 ihtimalle yüzde 30,00 – 39,99 aralığında, yüzde 17,33 ihtimalle ise yüzde 40,00 – 40,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre ise, katılımcıların yüzde 40,54’ünün beklentilerinin yüzde 20,00 – 29,99 aralığında, yüzde 29,73’ünün beklentilerinin yüzde 30,00 – 39,99 aralığında, yüzde 16,22’sinin beklentilerinin yüzde 40,00 – 49,99 aralığında olduğu gözlendi.

24 ay sonra enflasyon beklentisi

2023 yılı Ocak ayı anket döneminde, katılımcıların 24 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 22,26 ihtimalle yüzde 10,00 – 14,99 aralığında, yüzde 55,50 ihtimalle yüzde 15,00 – 19,99 aralığında, yüzde 13,12 ihtimalle ise yüzde 20,00 – 24,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre,24 ay sonrası TÜFE enflasyonu beklentileri değerlendirildiğinde, katılımcıların yüzde 18,75‘inin beklentilerinin yüzde 10,00 – 14,99 aralığında, yüzde 46,88‘inin beklentilerinin yüzde 15,00 – 19,99 aralığında, yüzde 21,88’inin beklentilerinin yüzde 20,00 – 24,99 aralığında olduğu gözlendi.

Dolar kuru beklentisi

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bu anket döneminde 23,12 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 22,77 TL iken, bu anket döneminde 23,43 TL olarak gerçekleşti.

Faiz beklentileri

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 9,18 iken, bu anket döneminde yüzde 9,08 oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 9,00 olarak gerçekleşti.

Büyüme beklentileri

Katılımcıların GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 4,1 olarak gerçekleşti. GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi ise bu anket döneminde yüzde 4,3 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Cari Açık 45 Milyar Doları Aştı

Kasım ayıyla cari açık 3,67 milyar dolar oldu. 12 aylık cari açık ise 45 milyar dolarla Ağustos 2018’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Ekonomistlerin beklentisi kasım ayında cari açığın 4 milyar dolar açık vermesi yönündeydi.

Haber Merkezi / Kasım ayında altın ve enerji hariç cari denge 5,3 milyar dolar fazla verdi. Hizmetler dengesi kaynaklı girişler 3,68 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 2,65 milyar dolar oldu.

Finans hesabına bakıldığında doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişlerin 775 milyon dolar olarak kaydedildiği görüldü. Portföy yatırımları 538 milyon dolar tutarında net giriş kaydetti. Resmi rezervlerde Kasım’da 3,62 milyar dolar net artış oldu.

Kasım ayında net hata noksan girişinin de devam ettiği izlendi. Kasım ayında 899 milyon dolarlık net hata noksan girişi yaşandı. Böylelikle 11 ayda Türkiye ekonomisinde net hata noksan girişi 22,3 milyar dolar oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ödemeler Dengesi Gelişmeleri Kasım 2022 verilerini açıkladı. TCMB’den yapılan açıklama şöyle:

“Kasım ayında cari işlemler hesabı 3.666 milyon ABD doları açık kaydetmiştir. Altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı ise 5.265 milyon ABD doları fazla vermiştir.

Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı 7.122 milyon ABD doları olarak gerçekleşmiştir.

Hizmetler dengesi kaynaklı girişler 3.683 milyon ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu kalem altında seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler 2.648 milyon ABD doları olmuştur.

Birincil gelir dengesi kalemi 240 milyon ABD doları net çıkış, ikincil gelir dengesi kalemi ise 13 milyon ABD doları net giriş kaydetmiştir.

Bunun sonucunda, Ocak-Kasım dönemi cari işlemler açığı 41.814 milyon ABD doları olurken, aynı dönemde altın ve enerji hariç cari işlemler hesabı 48.311 milyon ABD doları fazla vermiştir.

Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler 775 milyon ABD doları olarak kaydedilmiştir.

Portföy yatırımları 538 milyon ABD doları tutarında net giriş kaydetmiştir. Alt kalemler itibarıyla incelendiğinde, yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi piyasasında 300 milyon ABD doları net alış ve devlet iç borçlanma senetleri piyasasında 65 milyon ABD doları net satış yaptığı görülmektedir.

Yurt dışındaki tahvil ihraçlarıyla ilgili olarak, Genel Hükümet 1.500 milyon ABD doları net kullanım, bankalar ve diğer sektörler ise sırasıyla 679 milyon ABD doları ve 180 milyon ABD doları net geri ödeme yapmışlardır.

Diğer yatırımlar altında, yurt içi bankaların yurt dışı muhabirlerindeki efektif ve mevduat varlıkları 4.791 milyon ABD doları net azalış kaydetmiştir.

Yurt dışı bankaların yurt içindeki mevduatları, yabancı para cinsinden 569 milyon ABD doları ve Türk lirası cinsinden 26 milyon ABD doları net artış olmak üzere toplam 595 milyon ABD doları net artış kaydetmiştir.

Yurt dışından sağlanan kredilerle ilgili olarak, Genel Hükümet ve bankalar sırasıyla 103 milyon ABD doları ve 1.531 milyon ABD doları net geri ödeme, diğer sektörler ise 82 milyon ABD doları net kullanım gerçekleştirmiştir.

Resmi rezervlerde bu ay 3.613 milyon ABD doları net artış olmuştur.”

Paylaşın

“Katar’dan 2 Milyar Dolar Borç Gelecek” İddiası

Hazine’nin eurobond ihracına Katar’ın Ocak ayında 2 milyar dolar ile iştirak edeceği öne sürüldü. Önümüzdeki haftalarda yapılması beklenen borçlanmayla ilgili Doha ve Ankara henüz bir açıklama yapmadı.

Reuters haber ajansına bilgi veren iki Türk yetkili, Hazine’nin eurobond ihracına Katar’ın Ocak ayında 2 milyar dolar ile iştirak edeceğini söyledi.

İsminin açıklanmaması şartıyla konuşan yetkililer, Katar ve Türkiye’nin toplamda 10 milyar dolara ulaşacak kaynak aktarımı için Kasım’da anlaştıklarını hatırlatarak; bugüne kadar yaklaşık 1 milyar dolarlık kaynak girişi yapıldığını, 2 milyar doların da yılın ilk haftaları itibarıyla geleceğini aktardı.

İki ülke arasındaki anlaşma haberini de Reuters duyurmuştu.

Reuters, Hazine’nin Aralık ayında yaptığı açıklamada, eurobond ihracı ile 2 milyar dolar borçlandığı, borçlanmanın yüzde 55’inin Ortadoğu’daki yatırımcılara olduğu bilgisine yer verdiğini yazdı.

Önümüzdeki haftalarda yapılması beklenen borçlanmayla ilgili Doha ve Ankara açıklama yapmadı.

Öte yandan Reuters haber ajansı, bugün 18,70 seviyesine çıkarak yeni bir rekor kıran dolar karşısında Türk Lira’sının bu yıl içinde yüzde 29’dan fazla değer kaybettiğini duyurdu.

Reuters haberinde, enflasyon oranı yükselirken bile faiz indirimlerine gidilmesi sonucunda TL’nin geçen yıl da yüzde 44 değer kaybına uğradığı hatırlatıldı.

Haberde, kur korumalı mevduat uygulaması, Ankara’nın piyasaya dolaylı yollardan döviz satışı ve kredi dağıtımı konusundaki düzenlemeleri sonucunda TL’nin izlenen politikalara karşı daha az hassas hale geldiği belirtildi.

Yüzde 85’lerde seyreden enflasyona rağmen Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 9’a düşürmesi gibi adımlara rağmen TL’nin Ağustos’tan bu yana nispeten istikrarlı seyrettiği vurgulandı.

Paylaşın

Merkez Bankası, Faizi Yüzde 9’da Sabit Tuttu

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) politika faizini yüzde 9’da sabit tuttu. Geçen ayki toplantıda TCMB faizi 150 baz puan indirerek yüzde 10,5’ten yüzde 9’a çekmişti.

Haber Merkezi / Reuters’ın yaptığı ankete göre de TCMB’nin faizi sabit tutması bekleniyordu. TCMB’nin geçen ayki faiz kararı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın faizlerin tek haneye düşürüleceği mesajının ardından gelmişti.

TCMB’nin dört ayda yaptığı toplam faiz indirimi 500 baz puana ulaşmıştı. TCMB’nin düşük faiz politikası yüksek enflasyon rakamlarına rağmen devam ediyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre Kasım ayında yıllık enflasyon yüzde 84,39 oldu. Enflasyon Araştırma Grubu’na göre (ENAG) ise yıllık enflasyon yüzde 170,70 olarak gerçekleşti.

Bankanın karar açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:

“Açıklanan öncü veriler sürmekte olan jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyona dair endişelerin devam ettiğine işaret etmektedir. Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir.

Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde ayrışma artarak devam etmektedir. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir. Ayrıca finansal piyasalar, artan durgunluk risklerine karşı faiz artışı yapan merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaya başlamıştır.

2022’nin ilk üç çeyreğinde güçlü bir büyüme gerçekleşmiştir. Yılın son çeyreğine dair öncü göstergeler ise zayıflayan dış talebin etkisiyle büyümedeki yavaşlama eğiliminin sürdüğüne işaret etmektedir. Bununla birlikte, imalat sanayi üzerindeki dış talep kaynaklı baskıların iç talep ve arz kapasitesi üzerindeki etkilerinin şimdilik sınırlı düzeyde kaldığı görülmektedir. İstihdam kazanımları benzer ekonomilere göre daha olumlu seyretmektedir.

Özellikle istihdam artışına katkı veren sektörler dikkate alındığında büyüme dinamiklerinin yapısal kazanımlarla desteklenmekte olduğu görülmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı devam etmektedir. Bunun yanında, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarının resesyona girme olasılığı cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir.

Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirecektir. Uygulanacak politikalar aralık ayında açıklanacak olan 2023 Yılı Para ve Kur Politikası metninde kapsamlı olarak ilan edilecektir.

Enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışlarının gecikmeli ve dolaylı etkileri, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şokları etkili olmuştur. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için atılan ve kararlılıkla uygulanan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir.

Azalan dış talebin toplam talep koşulları ve üretim üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin daha da arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi ile arz ve yatırım kapasitesindeki yapısal kazanımların sürekliliği açısından finansal koşulların destekleyici olması kritik önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir.

Kurul, mevcut politika faizinin küresel talebe ilişkin artan riskleri dikkate alarak yeterli düzeyde olduğunu değerlendirmiştir. Fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci devam etmektedir. Değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımları para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edilecektir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.”

Paylaşın

Bireysel Kredi Kartı Borcu Bir Yılda Yüzde 99 Arttı

İktidar ekonomide pembe tablolar çizmeye çalışsa da, açıklanan veriler, iktidarı yalanlıyor. Bireysel kredi kartı borcu, geçen yıla göre TL bazında yüzde 99 arttı. Taksitli kredi kartı borçlarındaki artış oranı, geçen yıla göre yüzde 128 yükseldi. Taksitsiz kredi kartı borçlarındaki artış ise yüzde 79 oldu.

Haber Merkezi / Kredi kartı borçlarındaki artışın Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) artışının yaklaşık iki katı kadar olmasının tüketicinin alım gücünün düştüğünü ve bu nedenle kredi kartına yönelmesi şeklinde yorumlandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), kasım ayı itibariyle yıllık enflasyonu yüzde 84,39 olarak açıkladı. Artan enflasyonun alım gücüne olan etkisini incelemek için kredi kartı borçlarını araştıran karşılaştırma sitesi encazip.com’a göre; vatandaşların bireysel kredi kartı borcu, geçen yıla göre TL bazında yüzde 99 arttı. Araştırmada ortaya çıkan rakamlar şöyle:

“Bireysel kredi kartı borcu, geçen yıla göre TL bazında yüzde 99 arttı. Taksitli kredi kartı borçlarındaki artış oranı, geçen yıla göre yüzde 128 yükseldi. Taksitsiz kredi kartı borçlarındaki artış ise yüzde 79 oldu.

Takibe giren kredi kartı borçlarında da geçen yıla göre TL bazında yüzde 30’luk bir artış oldu.

Yüksek enflasyon ve makroekonomik koşullar, tüketicileri daha çok kredi kartı kullanmaya itti. Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın (GSYH) bir önceki yılın aynı çeyreğine bakıldığında yüzde 3,9 arttığı üçüncü çeyrek verilerine kıyasla enflasyondan arındırılmış verilere göre toplam bireysel kredi kartı borçları analiz edildiğinde reel artış, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 8 oldu.

Enflasyondan arındırılmış veriler kıyaslandığında, taksitli kredi kartı borçları yüzde 23 arttı. Normal kredi kartı borçlarında ise enflasyon ayarlı verilere göre yüzde 3’lük bir düşüş olduğu gözlemlenirken dolar bazında toplam taksitli kredi kartı borçlarında yüzde 50’lik bir artış yaşandı. Taksitsiz kredi kartı borçlarında ise artış yüzde 17 ile sınırlı kaldı.

Kredi kartlarının sektörel dağılımına bakıldığında, bu yılın en güncel Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre, toplam kredi kartı harcamalarının yüzde 18’i market ve alışveriş merkezlerinde, yüzde 9’u benzin ve akaryakıt sektöründe, yüzde 7’si elektrik-elektronik ve bilgisayar sektöründe, yine yüzde 7’si giyim ve aksesuar sektörlerinde kullanıldı. Kredi kartı kullanımının sektörel dağılımının geçtiğimiz yılın aynı dönemi ile paralel olduğu gözlemlendi.

Kredi kartı işlem adedinde yüzde 26 arttı

2022 yılının güncel verilerine göre toplam kredi kartı işlem adedi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 26’lık bir artışla aylık 613 milyon adet oldu. Toplam kredi kartı sayılarına bakıldığında, 2021 yılının aynı ayında dolaşımda 81 milyon kredi kartı, 144 milyon banka kartı bulunurken 2022 yılının en güncel verilerine göre dolaşımdaki toplam kredi kartı sayısı 94 milyona, toplam banka kartı sayısı ise 162 milyona yükseldi.”

Kredi kartı borçlarındaki artışın GSYH artışının yaklaşık iki katı kadar olmasının tüketicinin alım gücünün düştüğünü ve bu nedenle kredi kartına yönelmesi şeklinde yorumlanabileceğini belirten encazip.com finans uzmanları, ortaya çıkan rakamlar için şu değerlendirmeyi yaptı:

“Geçtiğimiz yılın son verileri ile 2022 yılının güncel verileri karşılaştırıldığında, TL bazında 197 milyar TL olan kredi kartı borçları bu yıl 392 milyar TL seviyesine gelmiş. Bu, iki katlık bir artış anlamına gelse de yüksek enflasyonlu bir dönemde enflasyondan arındırılmış verilere veya farklı para birimlerindeki değişimlere bakmak daha doğru yorum yapmamızı sağlar.

Geçtiğimiz yıl 197 milyar TL olan toplam tüketici kartı borçlarının yıllık gerçekleşen enflasyon oranı dikkate alınarak değerlendirildiğinde, 362 milyar TL olduğunu görüyoruz. Bu da reelde kredi kartı borçlarında yüzde 8’lik bir artış anlamına geliyor.”

Paylaşın

Kısa Vadeli Dış Borç 142.3 Milyar Dolarla Rekor Seviyede

Ekim ayında, kısa vadeli dış borç, 2021 yıl sonuna göre yüzde 17,1 oranında artışla 142,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borcu yüzde 13,4 oranında artarak 58,3 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borcu yüzde 17,4 oranında artarak 51,8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri Ekim 2022 verilerini açıkladı.

Açıklanan verilere göre, ekim sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç, 2021 yıl sonuna göre yüzde 17,1 oranında artışla 142,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç yüzde 13,4 oranında artarak 58,3 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borcu yüzde 17,4 oranında artarak 51,8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2021 yıl sonuna göre yüzde 6,1 oranında azalarak 10,4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 16,9 oranında artarak 17,9 milyar dolar, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 18,0 oranında artışla 18,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ayrıca, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna göre yüzde 22,7 oranında artışla 11,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2021 yıl sonuna göre yüzde 19,4 oranında artarak 46,4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2021 yıl sonuna göre yüzde 19,5 oranında artarak 26,6 milyar dolar olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 13,9 oranında artarak 83,5 milyar dolar oldu.

Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 16,8 oranında artarak 74,1 milyar dolar, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 17,6 oranında artarak 67,8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. 2021 yıl sonunda 460 milyon dolar olan kısa vadeli tahvil ihraçları, 2022 Ekim sonu itibarıyla 349 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 97 milyon dolar olarak gerçekleşti.

2022 Ekim sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 45,8’i dolar, yüzde 26,1’i Euro, yüzde 9,2’si TL ve yüzde 18,9’u diğer döviz cinslerinden oldu.

2022 Ekim sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç, 186,3 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Söz konusu stokun 16,1 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluştu. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 20,6, Merkez Bankası’nın yüzde 17,3, özel sektörün ise yüzde 62,1 oranında paya sahip olduğu gözlendi.

Paylaşın

ABD Merkez Bankası, Politika Faizini 50 Baz Puan Arttırdı

Politika faizini 50 baz puan arttırarak yüzde 4,25-4,50 aralığına çıkaran ABD Merkez Bankası Fed, karara ilişkin açıklamasında, “Enflasyonu zaman içinde yüzde 2’ye geri döndürmek amacıyla yeterince kısıtlayıcı bir para politikası duruşu elde etmek için hedef aralığında devam eden artışlar uygun olacaktır” ifadelerini kullandı.

FED’in tercih ettiği ölçüye göre enflasyonun en azından 2025 sonuna kadar Merkez Bankası’nın yüzde 2’lik hedefinin üzerinde kalması ve gelecek yıl sonuna kadar da yüzde 3’ün üzerinde seyretmesi öngörülüyor.

ABD Merkez Bankası (FED), faiz oranlarını 50 baz puan arttırdı. FED, 2023 yılı sonuna kadar borçlanma maliyetlerinde en az 75 baz puanlık bir artışın yanısıra, işsizlikte artış ve ekonomik büyümenin neredeyse durma noktasına geleceğini öngördü.

Merkez Bankası’nın hedef federal fon oranının 2023 yılında yüzde 5,1’e yükseleceği öngörüsü, yatırımcıların bu haftaki iki günlük politika toplantısına girerken beklediklerinden biraz daha yüksek ve daha da yükselmeye eğilimli görünüyor.

FED’in 19 yetkilisinden sadece ikisinin gösterge gecelik faiz oranının gelecek yıl yüzde 5’in altında kalacağını düşünmesi, 40 yılın en yüksek seviyelerinde seyreden enflasyona karşı mücadeleyi sürdürme ihtiyacı hissettiklerinin bir işareti.

FED, Kasım toplantısında yayınladığı açıklamayla neredeyse aynı olan yeni açıklamasında, “(Federal Açık Piyasa) Komisyonu enflasyon risklerine karşı son derece dikkatli. Enflasyonu zaman içinde yüzde 2’ye geri döndürmek amacıyla yeterince kısıtlayıcı bir para politikası duruşu elde etmek için hedef aralığında devam eden artışlar uygun olacaktır” ifadelerini kullandı.

Oybirliğiyle kabul edilen yeni açıklama, yetkililerin son dört toplantıda yapılan 75 baz puanlık faiz artışların. 2022 yılına sıfıra yakın bir faiz seviyesinde başlayan FED’in politika faizi şu anda 2007 sonlarından bu yana en yüksek seviye olan yüze 4,25-4,50 hedef aralığında.

FED’in tercih ettiği ölçüye göre enflasyonun en azından 2025 sonuna kadar Merkez Bankası’nın yüzde 2’lik hedefinin üzerinde kalması ve gelecek yıl sonuna kadar da yüzde 3’ün üzerinde seyretmesi öngörülüyor.

Öngörülen medyan işsizlik oranının önümüzdeki yıl mevcut yüzde 3,7’den yüzde 4,6’ya yükseleceği görülüyor. Bu artış tarihsel olarak resesyonla ilişkilendirilen seviyenin üzerinde.

Gayrisafi yurtiçi hasılanın gelecek yıl sadece binde 5 oranında büyüyeceği öngörülüyor. Bu oran 2022 yılı için tahmin edilenle aynı. Ekonomide uzun vadeli büyüme öngörüsü de 2024 yılında yüzde 1,6’ya ve 2025 yılında yüzde 1,8.

Paylaşın