Merkez Bankası, Politika Faizini Yüzde 8,5 Seviyesinde Tuttu

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizini yüzde 8,5 seviyesinde tuttu. Şubat ayında yapılan toplantıda politika faizini 50 baz puan düşüren TCMB, geçtiğimiz ay da faizi sabit tutmuştu.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 14 Mayıs Seçimleri öncesindeki son Para Politikası Kurulu (PPK), TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu başkanlığında toplandı. Toplantı sonrasında politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 8,5 düzeyinde sabit tutulduğu açıklandı.

Karar metninde şu ifadeler yer aldı:

“Yakın dönemde iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde gerçekleşmesine rağmen, jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişeleri sürmekte, birbirini takip eden banka iflaslarının tetiklediği finansal istikrarı tehdit eden koşulların oluştuğu gözlenmektedir.

Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir.

Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerindeki ayrışma devam etmekle birlikte, takas anlaşmaları ve yeni likidite imkânları ile finansal istikrarı öncelikleyen eşgüdümlü adımlar atılmaktadır. Finansal piyasalar, merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaktadır.

Asrın felaketi öncesindeki öncü göstergeler 2023 yılının ilk çeyreğinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna ve büyüme eğiliminde artışa işaret etmekteydi. Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte, orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir.

Öncü göstergeler deprem bölgesinde ekonomik faaliyetin beklenenden hızlı toparlandığını göstermektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı yüksek seyrederken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı yılın tüm aylarına yayılarak devam etmektedir. Bunun yanında, iç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarındaki zayıf iktisadi faaliyet cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir.

Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, 2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma Stratejisi metninde belirttiği üzere, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirecektir. Kurul, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecektir.

Uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmakla birlikte, depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması deprem sonrasında daha da önemli hale gelmiştir.

Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Kurul, para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir. Depremin 2023 yılının ilk yarısındaki etkileri yakından takip edilecektir.

TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. TCMB, fiyat istikrarının kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması için Liralaşma Stratejisi’ni tüm unsurlarıyla uygulayacaktır.

Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.”

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduat Sahibi Zarar Ediyor

İktidarın Türk Lirası’ndaki birikimleri döviz kurlarındaki değişimlere karşı korumak için uyguladığı Kur Korumalı Mevduat’ta (KKM) mevuat sahibinin zarar ettiği ortaya çıktı. 

Kur korumalı mevduat hesaplarının büyüklüğü 14 Nisan haftası itibariyle 1.9 trilyon liraya ulaştı. Bugün Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 21 Nisan haftası itibariyle yeni veriyi açıklayacak. Her ne kadar bayram tatili nedeniyle kısa bir hafta olsa da KKM hesaplarındaki yükselişin sürmesi bekleniyor.

Bankalararası piyasa ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) döviz kuru fiyatları ile serbest piyasa ve bankalardan satış fiyatları arasında açılan makas kur korumalı mevduatta da yatırımcının zarar etmesine neden oluyor. 3 ay önce 10 bin dolarlık KKM hesabı yapan tasarruf sahibi dün vade sonu eline geçen TL ile serbest piyasadan 9533 dolar, bankadan ise ortalama 9468 dolar alabildi.

Ekonomi gazetesinden Şebnem Turhan’ın haberine göre, son dönemde dövize artan talebe karşılık bankalararası piyasa ile banka ve serbest piyasa döviz satış fiyatları makası 1 lirayı aştı. Yüzde 5-6 seviyesinde oluşan bu fark son haftalarda rekor üstüne rekor kıran kur korumalı mevduatı tercih eden mevduat sahiplerini de olumsuz etkiliyor. KKM mevduatlarının vadesi dolduğunda TL ödemeleri Merkez Bankası’nın vade sonu gün için ilan ettiği döviz kuru fiyatından gerçekleşiyor.

Tasarruf sahibi vade sonunda aldığı TL ile serbest piyasa ve bankalardan döviz alımı yapmaya kalktığında ise aynı miktar dövizi alması mümkün değil. 3 ay önce 10 bin dolar karşılığı KKM hesabı açan bir tasarruf sahibi dün itibariyle KKM’den Merkez Bankası’nın ilan ettiği kur ile 194 bin 300 lira kazanıyor. Ancak serbest piyasada dolar/TL 20.38’den işlem görüyor. Yani 3 ay sonra 10 bin dolar yerine mevduat sahibi sadece 9533 dolar alabiliyor. 3 aylık zararı 467 dolar oluyor.

Kur korumalı mevduat hesabı için bankalar Merkez Bankası’nın ilan ettiği döviz kuru üzerinden işlem yapıyor. 3, 6 ve 12 ay vadelerde kur korumalı mevduat hesapları açılabiliyor. Ve dövizdeki fiyat değişimlerine göre bankaların faiz oranı düşük kalırsa Merkez Bankası veya Hazine farkı kapatıyor. KKM’ye girdiğiniz gün elinizdeki döviz miktarı veya TL’nizin o gün alabildiği döviz miktarını vade sonunda size banka geri ödemeyi taahhüt ediyor. 10 bin dolar veya 10 bin doların o günkü TL karşılığını KKM hesabına yatırdığınızda vade sonunda size banka yine 10 bin doların TL karşılığını ödüyor.

Bankaların döviz kurunda hem alım satım hem de bankalararası piyasaya göre daha yüksek fiyat uygulaması sonrasında serbest piyasada da döviz fiyatları yükseldi. Son haftalarda ise serbest piyasa ve bankalar ile Merkez Bankası ve bankalararası piyasa arasındaki döviz fiyatları arasındaki makas ise çok daha fazla açıldı. Bankalararası piyasada dün dolar/TL 19.42 seviyelerinden işlem görürken, Merkez Bankası tarafından ilan edilen ve KKM’de baz alınan dolar/TL seviyesi 19.43 oldu. Serbest piyasada dolar/TL 20.38 seviyesinde olurken bankalarda ise dolar 20.47 ile 20.70 lira arasında işlem gördü.

Dün itibariyle 3,6 ve 12 aylık KKM vadesi biten bir mevduat sahibi ise tüm bu kur enflasyonu arasında zarar etti. 3 ay önce 10 bin dolar ile KKM hesabı açan mevduat sahibi dün 194.300 lira aldı. Bu parasını yeniden serbest piyasa veya bankalarda dolar alarak değerlendirmek istediğinde ise serbest piyasadan 9533 dolar, en yüksek kur fiyatı veren bankadan aldığında ise 9386 dolar alabildi. En düşük dolar kurunu veren bankadan ise alabildiği 9491 dolar olarak hesaplandı. Yani vade boyunca 10 bin doları erimiş oldu.

Hesaplama yapıldığında serbest piyasada 3 ayda yüzde 7,38 getiri elde edecekken 10 bin dolarının TL karşılığı, Merkez Bankası kuruyla yüzde 3,30 kazandırdı. KKM yatırımcıları, yine 6 ayda serbest piyasada yüzde 9,45 kazanacakken TL karşılığı olarak, Merkez Bankası kuruyla yüzde 4,57, 12 ayda ise yüzde 37,61 kazanacakken yüzde 31,64 ile yetinmek zorunda kaldı.

KKM, 1.9 Trilyon TL’ye yükseldi

Kur korumalı mevduat hesaplarının büyüklüğü 14 Nisan haftası itibariyle 1.9 trilyon liraya ulaştı. Bugün Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 21 Nisan haftası itibariyle yeni veriyi açıklayacak. Her ne kadar bayram tatili nedeniyle kısa bir hafta olsa da KKM hesaplarındaki yükselişin sürmesi bekleniyor.

Paylaşın

Hazine’den Rekor Açığa Rekor Borçlanma

Geçen yılın ilk üç ayında 72,7 milyar liralık net borçlanmaya giden Hazine bu yıl aynı dönemde 253,8 milyar liralık iç ve dış borçlanmaya gitti. Başka bir ifadeyle, üç aydaki net dış borçlanma, geçen yılın eş dönemindekinin 3,2 katı.

Dünya yazarı Naki Bakir, “Rekor açığa rekor borçlanma” başlıklı yazısında, merkezi yönetim bütçesinin, depremler ve seçim sürecinin de etkisiyle harcamalarda aşırı artış, gelirlerde azalışa bağlı olarak rekor düzeyde açık verdiğini bu yılın ilk çeyreğinde, açığın finansmanı için Hazine’nin rekor düzeyde borçlanmaya gittiğini belirterek şu ifadelere yer verdi:

“Ocak ayında 32,3 milyar lira olan bütçe açığı, 11 ilde büyük yıkıma yol açan ve depremlerin genel ekonomiye etkisiyle şubatta 170,6 milyar liraya fırlamış, martta ise dengelerin görece sağlanmasıyla 47,2 milyar liraya gerilemiş; böylece ilk çeyrekte 250 milyar liranın üzerinde bir bütçe açığı verilmişti.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, ocak-mart dönemine ilişkin bütçe finansman verilerini de açıkladı. Buna göre, merkezi yönetim bütçesinin geçen yıl ilk üç ayda bütçe emanetleri ve avans kullanımı sonrası sadece 17,2 milyar lira olan nakit açığı, bu yıl aynı dönemde tam yüzde 1.119,8 (11,2 kat) büyüyerek 209,4 milyar liraya ulaştı.

Aynı dönemde, gelecek dönem ihtiyaçları da düşünerek bu açığın da üzerinde olmak üzere toplam net 253,8 milyar liralık iç ve dış borçlanmaya gitti. Hazine’nin üç aylık net borçlanması, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 249,4 artış gösterdi. Geçen yıl aynı dönemde 72,7 milyar liralık net borçlanmaya gidilmişti.

Hem dış hem iç borçlanmada hızlı artış

İlk çeyrekte hem dış hem de iç borçlanmada geçen yıla göre hızlı artış yaşandı. Üç ayda 34,9 milyar lira tutarında dış borç ödeyip 97,8 milyar liralık yeni dış borçlanmaya giden Hazine’nin “net” dış borçlanması 92,8 milyar lira düzeyinde gerçekleşti. Bu kaynak da bütçe açığının finansmanında kullanıldı.

Üç aydaki net dış borçlanma geçen yılın eş dönemindekinin 3,2 katına ulaştı. 2022’nin ocak-mart döneminde Hazine’nin net dış borçlanması 19,6 milyar lira olmuştu.

Ancak bunun büyük bölümü, deprem öncesi gerçekleşti. Ocak ayında net 48,4 milyar liralık dış borçlanmaya giden Hazine, şubatta 1,1 milyar lira ile net ödeyici pozisyonunda kalmıştı. Hazine, mart ayında ise 15,5 milyar lira tutarında net dış borçlanmaya gitti.

Üç ayda net 191 milyarlık iç borçlanma

Hazine’nin geçen yılın ilk üç ayında 53 milyar lira olan net iç borçlanması ise bu yıl aynı dönemde ise 191 milyar lira ile onun 3,6 katı düzeyine ulaştı. Hazine iç borçlanmayı esas olarak TL cinsi tahvil ihracı ile gerçekleştirdi.

Eski TL tahvil ihraçları kaynaklı itfalar dolayısıyla üç ayda 45,5 milyar liralık geri ödeyen Hazine, aynı dönemde bu kağıtlara dayalı yeni ihraçlar yoluyla 252,4 milyar liralık yeni borçlanma gerçekleştirdi.

Böylece Hazine’nin TL tahvil ihracıyla yoluyla yaptığı net iç borçlanma üç ayda 206,9 milyar liraya ulaştı. TL cinsi Hazine bonosu ihraçları dolayısıyla üç ayda 18,9 milyar liralık geri ödeme gerçekleştiren Hazine, aynı dönemde bu kağıtlarla 3 milyar liralık bir yeni ihraç gerçekleştirdi ve böylece 15,9 milyar lira ile net ödeyici pozisyonunda kaldı. Hazine, bu yıl ilk çeyrekte döviz cinsi tahvil ya da bono ihracı yolu ile iç borçlanmaya ise gitmedi.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Kart Sayısı 355 Milyona Dayandı

Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) 2023 Yılı verilerine göre, Mart ayı sonunda Türkiye’de 104,1 milyon adet kredi kartı, 174,4 milyon adet banka kartı ve 75,9 milyon adet ön ödemeli kart kullanılıyor.

2022 yılının Mart ayı ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde yüzde 18’lik, banka kartı adedinde yüzde 13’lük, ön ödemeli kart adedinde ise yüzde 27’lik artış yaşandı. Toplam kart sayısı ise 354,4 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 oranında artış gösterdi.

Kredi kartları, banka kartları ve ön ödemeli kartlar ile Mart ayında yapılan toplam ödeme tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 117 artarak 523 milyar TL oldu. Kartlı ödemelerin 416,8 milyar TL’si kredi kartlarıyla yapılırken 97,9 milyar TL’sinde banka kartları, 8,5 milyar TL’sinde ise ön ödemeli kartlar kullanıldı.

Kredi kartı ile ödemelerde önceki yılın aynı dönemine göre büyüme oranı yüzde 114, banka kartı ile ödemelerde yüzde 132 olurken ön ödemeli kartlar ile yapılan ödemelerde ise bu oran yüzde 113 olarak gerçekleşti.

Geçen yılın aynı dönemine göre ödemelerde depremin etkisiyle en fazla büyümenin yüzde 191 artış ve 2,2 milyar TL’lik ödeme tutarı ile Dernek ve Sosyal Hizmetler sektöründe olduğu görüldü.

Bu sektörü sırasıyla, yüzde 188 artış ve 23,2 milyar TL’lik ödeme tutarı ile Araç Kiralama-Satış/Servis/Yedek Parça, yüzde 184 artış ve 22,8 milyar TL’lik ödeme tutarı ile Sigorta sektörü, yüzde 154 artış ve 11,8 milyar TL’lik ödeme tutarı ile Eğitim/Kırtasiye/Ofis Malzemeleri, yüzde 149 artış ve 41,5 milyar TL’lik ödeme tutarı ile de Elektrik-Elektronik Eşya, Bilgisayar sektörleri takip etti.

Kart sayısı 354,4 milyona ulaştı

Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) 2023 Yılı verilerine göre, Mart ayı sonunda Türkiye’de 104,1 milyon adet kredi kartı, 174,4 milyon adet banka kartı ve 75,9 milyon adet ön ödemeli kart kullanılıyor.

2022 yılının Mart ayı ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde yüzde 18’lik, banka kartı adedinde yüzde 13’lük, ön ödemeli kart adedinde ise yüzde 27’lik artış yaşandı. Toplam kart sayısı ise 354,4 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17 oranında artış gösterdi.

Temassız ödeme adedi Mart ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40 artarak, 662 milyon adede ulaştı.

Mart ayında mağaza içi yapılan ödemelerin yüzde 70’inin yani her 10 kartlı ödemeden 7’sinin temassız olarak yapıldığı gözlemlenirken günlük temassız ödeme adedi ise 21 milyon adedi geçti.

İşyeri tarafında da temassız dönüşüm hızla devam ederken bugün her 5 terminalden 4’ünde temassız ödeme yapılabiliyor.

(Kaynak: Sol Haber)

Paylaşın

KKM Tarihi Zirvede, Rezervler Dipte

Türk Lirası karşısında yükselen dolar ve avronun yanı sıra bankalararası piyasa ile efektif döviz satışı arasındaki fark 1 lirayı aştı. Piyasadaki yabancı para hacmi 14 Nisan haftasında 2.2 milyar dolar düştü.

Aynı hafta kur korumalı mevduat ise 1.9 trilyon lira ile tarihi zirvesine ulaştı, net rezervler ise 25 haftanın dibini gördü. Buna karşın yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı da 14 Nisan haftasında 605 milyon dolar düştü.

Birbirine zıt işlemler gözlemlenmeye devam ederken uzmanlar “seçim belirsizliği nedeniyle yurtiçi talepte yükselişin devamının muhtemel olduğunu” vurguladı.

Ekonomi Gazetesi’nden Şebnem Turhan’ın haberine göre, Dolar ve Euro satışında bankalararası piyasa ile serbest piyasa ve bankaların satışlarında makas açılmaya devam ederken döviz piyasalarında ilginç gelişmeler yaşanıyor. Kur korumalı mevduat 1.9 trilyon liraya yükselirken, net uluslararası rezervler 12 milyar dolara indi. Fiziki döviz talebi ise artıyor.

Türkiye ekonomisinde son dönemin en önemli konusu döviz kurları. TL karşısında yükselen dolar ve Euro’nun yanı sıra bankalararası piyasa ile efektif döviz satışı arasındaki fark 1 lirayı aştı. Öte yandan efektif döviz yani piyasadaki yabancı para hacminde de 14 Nisan haftasında 2.2 milyar dolar düşüş var. Aynı hafta kur korumalı mevduat ise 1.9 trilyon lira ile tarihi zirvesinde, net rezervler ise 25 haftanın dibinde.

Buna karşın yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı da 14 Nisan haftasında 605 milyon dolarlık düşüş var. Döviz piyasalarında birbirine zıt işlemler olmaya devam ederken uzmanlar seçim belirsizliği nedeniyle yurtiçi talepte yükselişin devamının muhtemel olduğunu vurguladı.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 14 Nisan ile biten haftaya ilişkin verilerine göre bankalardaki kur korumalı mevduat hesabı hacmi 1 haftada 113.7 milyar lira artarak 1 trilyon 890 milyar 584 milyon liraya çıktı. Yani 98 milyar dolara ulaşıldı. 1 haftada 113.7 milyar liralık artış daha önce hiç gerçekleşmemişti.

Geçen yıl şubatta tüzel kişiler vergi avantajı sağlanarak KKM’ye dahil edildiğinde haftalık 85 milyar liranın üzerinde yükseliş 14 Nisan haftasına kadarki en yüksek artış idi. Geçen yıl sonuna göre KKM hesaplarında 475.3 milyar lira oldu. Güncel kur ile geçen yıl sonundan bu yana 24.5 milyar dolarlık artış var.

KKM’de faiz üst sınırının kaldırılması, bankalara TL’ye dönüşüm ve TL mevduat oranı hedefl eri konması KKM artışının bu kadar hızlı olmasının nedenlerini oluşturuyor. Bankacılık sektörü kaynaklarının verdiği bilgiye göre KKM hesaplarında dövizden dönüşlerde dolar cinsi yıllık faiz yüzde 30-35’leri buluyor.

KKM artmaya devam ederken yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı parite etkisinden arındırılmış olarak 14 Nisan haftasında 605 milyon dolar geriledi. Bu gerilemede 945 milyon dolarlık dolar cinsi döviz mevduatlarındaki düşüşün etkisi büyük. Euro ve altın hesaplarında pariteden arındırılmadığında artış yaşandı. Önceki haftalarda ise hem KKM hem de döviz mevduatları yükseliş yaşadı.

12 milyar dolarlık rezerv

Merkez Bankası haftalık para ve banka verileri 14 Nisan haftasında IMF tanımlı net uluslararası döviz rezervlerinde gerileme olduğuna işaret ediyor. Merkez Bankası verilerine göre 7 Nisan haftasında 13.8 milyar dolar olan net uluslararası rezervler 14 Nisan haftasında 12 milyar dolara indi. 1.8 milyar dolarlık düşüş yaşandı. Geçen yıl sonundan bu yana düşüş ise 15.5 milyar dolara ulaştı. Son 4 haftada net uluslararası döviz rezervleri 8 milyar dolar azaldı.

Merkez Bankası toplam rezervleri ise 14 Nisan haftasında bir önceki haftaya göre 428 milyon dolar artarak 121 milyar 531 milyon dolara yükseldi. Verilere göre, 14 Nisan itibarıyla Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 920 milyon dolar artışla 69 milyar 411 milyon dolara çıktı.

Brüt döviz rezervleri, 7 Nisan’da 68 milyar 491 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu. Söz konusu dönemde altın rezervleri ise 493 milyon dolar azalarak 52 milyar 612 milyon dolardan 52 milyar 119 milyon dolara indi. Böylece Merkez Bankası’nın toplam rezervleri, 14 Nisan haftasında bir önceki haftaya kıyasla 428 milyon dolar artışla 121 milyar 103 milyon dolardan 121 milyar 531 milyon dolara yükseldi.

Haberin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Standard & Poor’s’tan “Türkiye En Riskli İki Ülkeden Biri” Uyarısı

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s, özellikle Mısır, Endonezya, Katar, Tunus ve Türkiye’nin küresel likidite değişikliklerine karşı potansiyel olarak kırılgan ekonomiler olduğunu belirtti.

Standard & Poor’s, analistlerinin raporunda “Türk bankalarının artan risk iştahsızlığına, küresel likidite azalmasına ve yüksek finansman şartlarına karşı kırılgan olduklarını değerlendiriyoruz” ifadeleri yer aldı.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye, Mısır, Endonezya, Katar ve Tunus’un bankacılık sistemlerinin global likidite değişikliklerine karşı kırılganlık potansiyeli olduğunu belirtti.

Büyük merkez bankaları parasal sıkılaşmaya devam ettikçe finansman koşullarının da sıkılaştığını, zayıf likidite ve artan maliyetlerin özellikle gelişmekte olan ekonomileri etkilediğini belirten S&P özellikle Mısır, Endonezya, Katar, Tunus ve Türkiye’nin küresel likidite değişikliklerine karşı potansiyel olarak kırılgan ekonomiler olduğunu belirtti.

Bloomberght’nin aktardığına göre, S&P analistlerinin raporunda “Türk bankalarının artan risk iştahsızlığına, küresel likidite azalmasına ve yüksek finansman şartlarına karşı kırılgan olduklarını değerlendiriyoruz” ifadeleri yer aldı.

Raporda Türk bankalarının son yıllarda konut fiyatlarındaki yükseliş, aşırı genişleyici para politikası gibi ekonomik dengesizliklerle karşı karşıya olduğu vurgulandı.

S&P, 2023’te Türk bankalarının kredi zararlarının 2022’deki yüzde 2,8 seviyesinden yüzde 3,2’ye yükseleceğini, 2022 sonunda yüzde 2,2 olan sorunlu kredi oranının yüzde 4-5 aralığında gerçekleşeceğini öngördü.

Paylaşın

Piyasalar Gergin: Bankalar Ödüllü Döviz Kampanyası Başlattı

Faiz, döviz ve altın yeni rekorları görülürken, bankacılık sektörü kaynakları bazı bankaların şubelere gönderdikleri yazı ile ödüllü efektif döviz kampanyası başlattıklarını dile getirdi.

Bunun sebebini Merkez Bankası’na yakın kaynaklar TL dönüşüm oranı hedefini yakalamak olabileceğini belirtirken mart sonunda getirilen düzenlemeyle bankacılık sektörünün 28 Nisan’a kadar yüzde 5 dönüşüm oranı hedefini yakalaması gerekiyor.

Türkiye’de döviz kurlarında son günlerde hızlanan yukarı yönlü hareketler yaşanıyor. Dolar/TL 19.38, Euro/TL 21.42 seviyelerini gördü.

Dövize olan hem bireysel hem de kurumsal talep artarken bankacılık sektörü bir yandan bu taleplere yetişmeye bir yandan da 28 Nisan’a kadar yüzde 5 yabancı para mevduatından TL’ye dönüşüm oranı hedefini yakalama derdinde.

Ekonomim’den Şebnem Turhan’ın yazısına göre bazı bankalarda efektif döviz alım kampanyaları başladı.

Çalışanlarını motive ederek yastık altı ve kasalardaki dövizi kazanmaya çalışan bankacılık sektörü daha önce Merkez Bankası’nın yasakladığı ancak sonrasında gevşettiği kur korumalı mevduat (KKM) faizi artı prim uygulamasına da geri döndü.

Kaynakların verdiği bilgiye göre bu sayede kazanılan dövizden dönüşlü KKM hesaplarında yıllık faiz oranı dolar cinsinden yüzde 30-35’lere çıkıyor.

Bankacılık sektörü kaynakları bazı bankaların şubelere gönderdikleri yazı ile ödüllü efektif döviz kampanyası başlattıklarını dile getirdi.

Bunun sebebini Merkez Bankası’na yakın kaynaklar TL dönüşüm oranı hedefini yakalamak olabileceğini belirtirken mart sonunda getirilen düzenlemeyle bankacılık sektörünün 28 Nisan’a kadar yüzde 5 dönüşüm oranı hedefini yakalaması gerekiyor.

Tüketici kredileri 1.3 trilyon liraya çıktı

Bu arada Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) haftalık bültene göre, sektörün kredi hacmi 7 Nisan itibarıyla 101 milyar 992 milyon lira artarak 8 trilyon 618 milyar 443 milyon liraya çıktı. Bankacılık sektöründeki toplam mevduat (bankalararası dahil), geçen hafta 153 milyar 724 milyon lira arttı.

Söz konusu haftada yüzde 1,54 artan bankacılık sektörü toplam mevduatı, 10 trilyon 112 milyar 487 milyon lira oldu. Verilere göre, tüketici kredileri tutarı, 7 Nisan itibarıyla 7 milyar 867 milyon lira artışla 1 trilyon 280 milyar 80 milyon liraya yükseldi.

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri Swap Hariç Net Eski 47,1 Milyar Dolar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Haftalık Para ve Banka İstatistikleri yayımlandı. Buna göre, 7 Nisan itibarıyla Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 1 milyar 756 milyon dolar azalışla 68 milyar 491 milyon dolara indi. Brüt döviz rezervleri, 31 Mart’ta 70 milyar 247 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu.

Haber Merkezi / Söz konusu dönemde altın rezervleri ise 436 milyon dolar artarak 52 milyar 176 milyon dolardan 52 milyar 612 milyon dolara çıktı. Böylece Merkez Bankası’nın toplam rezervleri, 7 Nisan haftasında bir önceki haftaya kıyasla 1 milyar 320 milyon dolar azalışla 122 milyar 423 milyon dolardan 121 milyar 103 milyon dolara indi.

Swap hariç net rezerv -47,1 milyar dolar

TCMB’nin net rezervi de bu dönemde 4,7 milyar dolarlık düşüşle 13,8 milyar dolara geriledi. TCMB’nin yurt içi ve yurt dışı bankalardan belirli bir süre için swap (takas) ile ödünç aldığı döviz ve altınlar düşüldüğünde net rezerv geçen hafta 4,1 milyar dolarlık düşüşle -47,1 milyar dolara geriledi.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın

Bireysel Kredi Ve Kredi Kartı Borçları 2 Trilyon Liraya Dayandı

İktidar ekonomide pembe tablolar çizmeye çalışsa da gerçekler yaşanan ekonomik krizin derinliğini gözler önüne seriyor. CHP’li Bulut, ‘Vatandaşların bireysel kredi ve kredi kartı borçları, 24-31 Mart haftasında 44 milyar lira daha artarak 1 trilyon 896 milyar liraya kadar çıktı’ dedi.

Sol Haber’in aktardığına göre, CHP Adana Milletvekili ve Adayı Burhanettin Bulut, iktidarın izlediği yanlış politikaların faturasını halkın ödediğini söyledi. AK Parti iktidarları döneminde vatandaşın her geçen gün biraz daha yoksullaştığını kaydeden Bulut, Cumhuriyet tarihinin en büyük borç yüküyle karşı karşıya kalındığını söyledi.

CHP’li Bulut, “Türk lirasının her geçen gün değer kaybetmesiyle, maaşı kuşa dönen vatandaş, borcu borçla çevirerek hayatını idame etmeye çalışıyor. Aldıkları 3 kuruş maaşı da kredi kartına ya da bireysel kredi faizlerine gidiyor. Vatandaşların bireysel kredi ve kredi kartı borçları, 24 – 31 Mart haftasında 44 milyar lira daha artarak 1 trilyon 896 milyar liraya kadar çıktı. Vatandaşların banka borçlarında yılbaşından bu yana ise 322 milyar liralık artış yaşandı” dedi.

Vatandaşın devasa bir borç yükü altında kaldığını kaydeden Bulut, şöyle devam etti: “Vatandaşların borcunun 1 trilyon 310 milyar lirası bireysel kredilerinin, 585 milyar lirası da kredi kartı borç bakiyelerinden kaynaklanıyor. Son hafta tüketici kredilerinde 18,7 milyar liralık, kredi kartı borçlarında ise 25,5 milyar liralık artış yaşandı. Bu yılın ilk iki ayında 141 bin 802 kişi bireysek kredi borcunu, 115 bin 485 vatandaş ise kredi kartı borcunu ödeyemediği için bankalar tarafından icra takibine alındı.

Milyonlarca kişi icralık

Hem kredi kartı hem de bireysel kredisi yüzünden takibe alınanlar tek kişi sayıldığında 214 bin 939 kişi ocak ve şubat aylarında bankalar tarafından icraya verildi. Bankalar tarafından önceki beş yıllık dönemde icraya verildikleri halde borçları devam edenlerin sayısı 3 milyon 865 bin 446 kişi.

İcra dairelerinde toplam 33 milyon 275 bin dosya işlem gördü. Bu dosyaların 24 milyon 299 bini 2021 yılında sonuçlandırılamayıp 2022 yılına devredilen dosyalardan, 9 milyon 46 bini ise yıl içerisinde gelen yeni dosyalardan oluştu. Yeni gelen dosya sayısı önceki yıla göre yüzde 7,9 oranında arttı.”

Paylaşın

Merkez Bankası Açıkladı: Özel Sektörün Yurtdışı Kredi Borcu 158 Milyar Dolar

Özel sektörün yurt dışı kredi borcu şubat ayı sonu itibarıyla, toplam 158 milyar dolar oldu. Özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun ve kısa vadeli kredilere ilişkin ayrıntılı veriler, yurt içinde yerleşik banka ve firmalardan, kredi bazında alınan formlar ile derlenmektedir.

Haber Merkezi / Vadeye göre incelendiğinde, uzun vadeli kredi borcu 149,3 milyar dolar; kısa vadeli kredi borcu (ticari krediler hariç) ise 8,7 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, şubat sonu itibarıyla kalan vadeye göre incelendiğinde, 1 yıl içinde gerçekleştirilecek olan anapara geri ödemelerinin toplam 40,7 milyar dolar tutarında olduğu gözlendi.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Özel Sektörün Yurt Dışından Sağladığı Kredi Borcu Gelişmeleri Şubat 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre, şubat sonu itibarıyla, özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, 2022 yıl sonuna göre 1,4 milyar dolar azalarak 158 milyar dolar oldu. Vadeye göre incelendiğinde, 2022 yıl sonuna göre uzun vadeli kredi borcu 1,7 milyar dolar azalarak 149,3 milyar dolar; kısa vadeli kredi borcu (ticari krediler hariç) ise 271 milyon dolar artarak 8,7 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Borçluya göre dağılıma bakıldığında, uzun vadeli kredi borcuna ilişkin olarak, bir önceki yıl sonuna göre bankaların kredi biçimindeki borçlanmalarının 719 milyon dolar azaldığı, tahvil ihracı biçimindeki borçlanmalarının ise 586 milyon dolar azalışla 13,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiği gözlendi.

Aynı dönemde, bankacılık dışı finansal kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları 39 milyon dolar azalırken, tahvil stoku da 469 milyon dolar azalarak 1,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Alacaklıya göre dağılım incelendiğinde, uzun vadeli kredi borcuna ilişkin olarak, şubat sonu itibarıyla tahvil hariç özel alacaklılara olan borç, bir önceki yıl sonuna göre 336 milyon dolar azalarak 103,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Kısa vadeli kredi borcuna ilişkin olarak ise, tahvil hariç özel alacaklılara olan borcun bir önceki yıl sonuna göre 118 milyon dolar artarak 8 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiği gözlendi.

Sektör dağılımı incelendiğinde, şubat sonu itibarıyla, 149,3 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli toplam kredi borcunun yüzde 34,5’ini finansal kuruluşların, yüzde 65,5’ini ise finansal olmayan kuruluşların borcu oluşturdu. Aynı dönemde, 8,7 milyar ABD doları tutarındaki kısa vadeli toplam kredi borcunun yüzde 73,9’unu finansal kuruluşların, yüzde 26,1’ini ise finansal olmayan kuruluşların borcu meydana getirdi.

Özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu, şubat sonu itibarıyla kalan vadeye göre incelendiğinde, 1 yıl içinde gerçekleştirilecek olan anapara geri ödemelerinin toplam 40,7 milyar dolar tutarında olduğu gözlendi.

Paylaşın