İhtiyaç Kredisi Faizleri Yüzde 60’a Dayandı

14 Mayıs öncesi özel ve yabancı mevduat bankaları ortalama aylık yüzde 3,99 yıllık basit faiz olarak yüzde 47,88 seviyesinde ihtiyaç kredisi kullandırırken, 15 Mayıs’ta bunu aylık yüzde 4,49’a, ardından bu hafta başında da yüzde 4,99’a çıkardı.

Ancak bazı bankalarda bu oranlar yüzde 6’ya kadar yükseldi. Bu hesaplamaya göre mayıs başından 22 Mayıs’a kadar ihtiyaç kredi faizinde 12 puan yükseliş yaşandı ve yıllık basit faiz yüzde 59,88’e kadar ulaştı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) tüketici kredilerini de menkul kıymet kapsamına aldığı 10 Mart’tan bu yana tüketici kredisi yönünü yukarıya çevirdi.

Merkez Bankası ardından yaptığı düzenleme ile 70 bin lira altındaki ihtiyaç kredilerini menkul kıymet zorunluluğu dışında bıraksa da ihtiyaç kredilerine getirilen faiz üst sınırı tersi bir sonuç oluşturdu.

Ekonomim’den Şebnem Turhan’ın haberine göre, bunun en büyük nedeni TL mevduat faizlerinin daha hızlı yükselmesi.

Hem TL mevduat oranı hem de mart sonu getirilen TL dönüşüm oranı hedeflerini tutturmaya çalışan bankacılık sektörü mevduat faizlerini yukarıya çekerken ihtiyaç kredisinde ise zarara uğramamak ve arzı düşürmek için ihtiyaç kredi faizlerini de yükseltti.

10 Mart öncesi özel ve yabancı mevduat bankalarında aylık yüzde 2,76 yıllık basit faiz oranı olarak yüzde 33,12 seviyesinde olan ihtiyaç kredi faizleri seçimin ikinci turu öncesinde aylık yüzde 5 ve üzerine çıktı. Böylece yaklaşık 2.5 ayda ihtiyaç kredi faizi yıllık hesaplamada 26.5 puan birden fırladı.

14 Mayıs öncesi özel ve yabancı mevduat bankaları ortalama aylık yüzde 3,99 yıllık basit faiz olarak yüzde 47,88 seviyesinde ihtiyaç kredisi kullandırırken, 15 Mayıs’ta bunu aylık yüzde 4,49’a, ardından bu hafta başında da yüzde 4,99’a çıkardı.

Ancak bazı bankalarda bu oranlar yüzde 6’ya kadar yükseldi. Bu hesaplamaya göre mayıs başından 22 Mayıs’a kadar ihtiyaç kredi faizinde 12 puan yükseliş yaşandı ve yıllık basit faiz yüzde 59,88’e kadar ulaştı.

Yılbaşında ise henüz ihtiyaç kredi faizlerinde menkul kıymet uygulaması yokken özel ve yabancı mevduat bankaları aylık yüzde 2,69 yıllık basit faizde yüzde 32,28 seviyesinde ihtiyaç kredisi kullandırıyordu. 22 Mayıs haftası itibariyle yüzde 59,88’e dayanan yıllık basit faiz göz önüne alındığında yılbaşından bu yana ihtiyaç kredisi faizindeki artış 27.6 puan oldu.

Bankacılık sektörü kaynakları TL mevduat faizindeki yükseliş nedeniyle net faiz gelirinin negatif olduğunu belirtirken ihtiyaç kredisi faizinde artışın bundan da kaynaklandığını kaydetti.

İhtiyaç kredi faizini bilançolarda çok sıkıntı yaratmayacak bir seviyeye çekilmesinin menkul kıymet zorunluluğuyla karşı karşıya kalınsa bile gerekli olduğunu dile getiren bankacılık sektörü kaynakları kredi iştahının ise zaten oldukça düşük seviyelerde bulunduğuna da dikkat çekti.

Paylaşın

Türkiye’nin Kredi Risk Primi 700 Puanı Aştı

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması nedeniyle Türkiye’nin devlet borçlarını ödeyememesine karşı risk primi (CDS) 700 puanı aştı. Türkiye’nin seçim öncesi risk primi 480 baz puan civarındaydı.

Seçimin ilk turundan önceki hafta, CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağına yönelik beklentilerle birlikte CDS 505’e düşmüş, seçimden sonraki hafta ise 600 puanı aşmıştı.

Bir ülkenin dış borçlanmasındaki en önemli göstergelerden biri olan CDS primi ne demek ve yükselmesi, düşmesi ne anlama geliyor?

Türkçe’de kredi risk primi veya kredi temerrüt takası olarak kullanılan CDS (Credit Default Swap) aslında bir çeşit sigortalama işlemi olarak tanımlanabilir.

Herhangi bir ülke hazinesine ya da şirketine borç verirken o borcun geri ödenmemesi ihtimaline karşı aldığınız sigorta poliçesine CDS deniyor ve genellikle over-the-counter (OTC) yani herhangi bir borsa düzenlemesine tabi olmayan tezgah üstü piyasalarda işlem görüyor.

CDS primi nasıl hesaplanıyor?

Ülkelerin dış borçlanmalarına karşı CDS’leri genelde büyük uluslararası yatırım bankaları sağlıyor ve o ülkelerin borcunu çevirememesi halinde ödemeyi bu banka üstlenmiş oluyor. Bu bankalar da söz konusu ülkenin geri ödeme yeteneğini, makroekonomik koşullarını inceleyerek bir risk oranı belirliyor.

Bu oran belirlenirken uluslararası derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar önemli bir rol oynasa da bunun dışında da bir çok faktör göz önünde bulunduruluyor.

Ekonomisi sağlam ve geri ödeme sorunu yaşamayacağı düşünülen ülkelerin risk primi düşük olurken geri ödemekte sorun yaşayacağı düşünülen ülkelerin risk primi yüksek bir orandan belirleniyor.

Türkiye’nin CDS oranı neden yükseliyor?

Ekonomist Mahfi Eğilmez’e göre ülke CDS priminin yükselmesine iç ve dış nedenler olmak üzere iki etken grubu yol açıyor. Koronavirüs salgını ya da Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve yükselen enerji fiyatları bu dış nedenlere örnek olarak verilebilir.

İç nedenler ise enflasyonun yükselmesi, dış borçların artması, kurların yükselmesi, sosyal çalkantılar ve afetler olarak sıralanabilir.

Dış nedenler konusunda yapılabilecek şeylerin sınırlı olmasına rağmen iç nedenleri yönetmenin mümkün olduğunu vurgulayan Eğilmez bu sayede dış nedenlerin de etkisinin azaltılabileceğini belirtiyor.

Türkiye’nin CDS primlerinin 2008 yılındaki küresel mali kriz sırasında yükseldikten sonra gerilediği görülüyor. Ülkenin makroekonomik dengelerinin bozulmaya başladığı 2018 yılından itibaren ise dalgalı bir seyirle de olsa yükseliş trendini sürdürdüğü görülüyor.

CDS priminin artmasının sonuçları ne olur?

Kamunun ve özel sektörün dış borçlanma maliyetleri CDS primine paralel olarak artar.

Burada kendini besleyen bir döngü oluşur. Borçlanma maliyetinin artması döviz girişini azalttığı için dış borcu ödemeyi zorlaştırır. Bu da riski daha da çok yükseltir.

Artan maliyetler, daha fazla kaynağın borç ödemesine ayrılması ve daha az harcanabilir gelir (yani refah kaybı) anlamına gelir.

Döviz girişinin azalması içerideki likidite krizini daha da derinleştirirken enflasyonist baskıları artırır.

Ulaşılabilecek en uç nokta, CDS ile sigortalanan temerrüt riskinin gerçekleşmesi durumudur. Dış borcun çevrilemez hale gelmesi ya da “iflas” durumu, başta enerji olmak üzere ithal ettiğimiz pek çok ürünü alamayacak hale gelmemiz, ithal ara malına dayalı üretim yapımızın durması anlamına gelir.

Paylaşın

Merkez Bankası, Kredi Kartı Ve Nakit Avans Kararını Geri Çekti

Kredi kartından nakit avans kullanımına getirdiği sınırlamayı kaldıran Merkez Bankası, bankalara gönderdiği talimatta bireysel ve kurumsal kredi kartı kullanımlarında bir sıkıntı bulunmadığı ifade etti.

Yeni kararla birlikte kredi kartlarında makro ihtiyati tedbir uygulaması ile birlikte nakit avans çekiminde menkul kıymet tesisi şartı da kaldırıldı.

Çok sayıda banka, dün kredi kartlarından nakit avans çekilmesini durdurmuştu. Müşteriler kredi kartlarından aylık yüzde 1,36 faizle kredi çekebiliyordu. Tüketici kredilerinin faizlerinin daha yüksek olması nedeniyle kredi ihtiyacı olanlar bunları kredi kartlarından karşılıyordu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), menkul kıymet düzenlemesinde, 15 bin liraya kadar kredi kartı nakit avans ve kuyum harcamalarına getirdiği istisna düzenlemesini, kamuoyunda oluşan tepkiler sonrasında geri çekti.

Merkez Bankası’nın düzenlemesi sonrasında dün binlerce kullanıcı, bankaların kendilerine sağladığı nakit avans imkanından faydalanamadı.

Bu konu sosyal medyada ağırlıklı bir gündem olunca TCMB’nin bu uygulamasına, iktidar partisi içinden de çok tepkiler yükseldi.

Özellikle AK Parti Merkez Yönetim Kurulu üyesi ve eski İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün “Bu doğrudan seçim öncesi finansal operasyon kokmaktadır. Bu hatadan dönülmelidir. Merkez Bankası’nın göndermiş olduğu, menkul kıymet tesisine ilişkin uygulama talimatlarındaki değişiklik hükümleriyle birlikte kredi işlemleri, tamamen bankalar nezdinde durdurulmuş vaziyettedir. Piyasaları durdurmaya ne hakkınız var? İflas kapısını açmaya ne hakkınız var?” şeklindeki sözleri çok tartışıldı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı TCMB’nin düzenlemesini televizyonda savunmuştu

Ancak dün Habertürk televizyonunda Kübra Par’ın sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, eleştirilere rağmen düzenlemeyi savunmuştu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın “Dar gelirli vatandaşları uzaktan yakından ilgilendiren bir durum değil. Limiti elli bin TL’nin üzerindeki kredi katlarında, yoğun olarak altın ya da döviz alma gibi ekonomiye katkı vermeyen yastık altı diye ifade ettiğimiz ekonominin dışına kaynağını taşıyan bir mekanizmanın çalıştığını görünce, bu düzenlemeyi yaptılar” demesine rağmen TCMB geri adım atarak düzenlemeden vazgeçti.

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Net Döviz Rezervleri 21 Yılın En Düşük Seviyesinde

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) net döviz rezervi, 12 Mayıs itibarıyla 2,3 milyar dolara geriledi. Rezervler 6 Şubat’taki depremlerin ardından düşüşe geçmişti.

Haber Merkezi / Reuters’ın, bugün yayımlanan ve geçen haftanın verilerini içeren Merkez Bankası haftalık raporundan derlediği verilere göre net döviz rezervi bir haftada 4,45 milyar dolar düştü.

2002 başından beri yayımlanan resmi verilere göre net rezervler en son 2002’nin ilk aylarında negatif olmuştu. Net döviz rezervine diğer ülkelerle yapılan swap anlaşmaları da dahil.

Reuters’a göre bunlar çıkarıldığında net rezervler eksi 36,86 milyar dolar seviyesinde.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın

Bankacılık Kaynakları: Kur Korumalı Mevduat Faizleri Yüzde 50’ye Çıkabilir

Bankacılık sektörü kaynakları, KKM’ye ilgiyi artırmayı hedefleyen Merkez Bankası’nın döviz alımını düşürmeye çalıştığını belirterek bankalara, “İstediğiniz kadar yüksek faiz vermekten çekinmeyin” mesajı verdiğine dikkat çekti.

Böylece gerçek kişilerde ekstra bir yüzde 10 daha KKM hedefi getirilmesinin, KKM faizlerini yukarıya iteceğine dikkat çeken bankacılık sektörü kaynakları, şu anda yüzde 40’a gelen TL mevduat faizleri ve enflasyon oranları dikkate alındığında, KKM faizlerinde yüzde 50 oranının görülmesinin sürpriz olmayacağına işaret etti.

Merkez Bankası’nın yeni kararıyla, bankalara verilen dövizden TL’ye ek dönüşüm yükümlülüğü eşikleri, gerçek kişi hesapları için yeniden düzenlenmişti. Yeni kararla, hesaplarda 26 Mayıs’tan 28 Temmuz’a kadar yüzde 10’un altında ek dönüşüm yapılması halinde eksik kalan tutar kadar bankalar 6 ay süreyle menkul kıymet tesis edecek.

Nisanda getirilen dönüşüm hedeflerinde hem gerçek hem de tüzel kişiler için yüzde 5 oranında Türk Lirası’na dönüşüm oranı yer almıştı. Şimdi gerçek kişilerde yüzde 5 artı yüzde 10 ek dönüşüm hedefi getirildi. 28 Temmuz sonra da yüzde 10’a çıkarılan dövizden TL’ye ek dönüşüm oranı yüzde 30’a yükseltilecek.

Ekonomim’den Şebnem Turhan’ın haberine göre bankacılık sektörü kaynakları bu adımların döviz ve altın talebini kısıp KKM’ye ilgiyi artırmayı hedeflediğini kaydetti. Bir bankacılık sektörü kaynağı Merkez Bankası’nın döviz alımını düşürmeye çalıştığını belirterek bankalara ise “İstediğiniz kadar yüksek faiz vermekten çekinmeyin” mesajı verdiğine dikkat çekti.

Böylece gerçek kişilerde ekstra bir yüzde 10 daha KKM hedefi getirilmesinin, KKM faizlerini yukarıya iteceğine dikkat çeken bankacılık sektörü kaynakları, şu anda yüzde 40’a gelen TL mevduat faizleri ve enflasyon oranları dikkate alındığında, KKM faizlerinde yüzde 50 oranının görülmesinin sürpriz olmayacağına işaret etti.

“KKM’den çıkış nasıl olacak?”

Öte yandan sektörün endişeleri de her yeni adımla birlikte büyüyor. Bankacılık sektörü kaynakları her ne kadar 28 Mayıs’ta yeni bir seçim yapılacak olsa da görünenin yerel seçimlere kadar ekonomi politikalarında bir değişiklik olmayacağı görüşünde.

Bunun da KKM’nin artarak devamı ve yerel seçimlere kadar baskılanan döviz kurları sonucunu yaratacağına işaret eden kaynaklar, yerel seçimler sonrasında ise bambaşka hikayeler yaşanabileceğini KKM’den çıkışın nasıl olacağını kimsenin bilemediğini ifade etti.

Paylaşın

Türkiye’nin Kredi Risk Primi Son Yedi Ayın En Yüksek Seviyesinde

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması nedeniyle Türkiye’nin devlet borçlarını ödeyememesine karşı risk primi, son yedi ayın en yüksek seviyesine tırmandı. Türkiye’nin seçim öncesi kredi risk primi 480 baz puan civarındaydı.

Reuters haber ajansı, piyasaların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yüksek seçim performansı sonrasındaki üçüncü işlem gününde de Türkiye’nin dolar cinsinden devlet tahvillerinin değer kaybını sürdürdüğünü, kredi risk priminin yükseldiğini bildirdi.

Dolar cinsinden tahviller, son altı ayın en düşük seviyesine gerilerken bir ülkenin aldığı kredileri geri ödeyememe riskini belirleyen kredi risk primi (CDS) son yedi ayın en yüksek seviyesine tırmandı.

Piyasalardaki satışlar, CHP’nin binlerce sandıkta tespit edilen usulsüzlükler nedeniyle itiraz başvurusunda bulunduğunu açıklaması ve Erdoğan’ın ikinci tur seçimden önce göçmenlere yönelik söylemini sertleştirmesi üzerine hızlandı.

Varlık yönetimi şirketi Ashmore’un araştırma grubu başkanı Gustavo Medeiros, ”Türkiye’nin kredi risk priminin 900 baz puan ya da üzerine çıktığını görebiliriz. Geçen yıl Temmuz’da bu seviyede işlem yapıyorduk. Eğer enflasyon ayarı sonrası liranın aynı seviyelerde değer kaybı yaşaması gerektiğini varsayarsak bir doların 30-31 liradan işlem görmesinden bahsedebiliriz. Bu kabaca yapılmış bir hesap, ama oldukça iyi bir tahmin” şeklinde konuştu.

Ekonomi verileri sağlayan Standard & Poors Global Market Intelligence, dün 682 baz puandan kapanan Türkiye’nin kredi risk priminin bugün 25 baz puan daha arttığını bildirdi. Türkiye’nin seçim öncesi kredi risk primi 480 baz puan civarındaydı.

Elektronik işlem platformu Tradeweb verilerine göre 2036 vadeli tahvilleri en büyük düşüşü bugün öğleden sonra saatlerinde 3 sentlik gerilemeyle yaşadı.

Daha uzun vadeli olan 2041 tahvilleriyse 70 sentin altından işlem görüyor. Bazı uzmanlara göre bu seviye, riskli alana giriyor.

Reuters’a göre Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem Milletvekili seçiminde beklenenden daha güçlü bir performans ortaya koyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur seçimlere de avantajlı konumda giriyor.

Bir ülkenin dış borçlanmasındaki en önemli göstergelerden biri olan CDS primi ne demek ve yükselmesi, düşmesi ne anlama geliyor?

Türkçe’de kredi risk primi veya kredi temerrüt takası olarak kullanılan CDS (Credit Default Swap) aslında bir çeşit sigortalama işlemi olarak tanımlanabilir.

Herhangi bir ülke hazinesine ya da şirketine borç verirken o borcun geri ödenmemesi ihtimaline karşı aldığınız sigorta poliçesine CDS deniyor ve genellikle over-the-counter (OTC) yani herhangi bir borsa düzenlemesine tabi olmayan tezgah üstü piyasalarda işlem görüyor.

CDS primi nasıl hesaplanıyor?

Ülkelerin dış borçlanmalarına karşı CDS’leri genelde büyük uluslararası yatırım bankaları sağlıyor ve o ülkelerin borcunu çevirememesi halinde ödemeyi bu banka üstlenmiş oluyor. Bu bankalar da söz konusu ülkenin geri ödeme yeteneğini, makroekonomik koşullarını inceleyerek bir risk oranı belirliyor.

Bu oran belirlenirken uluslararası derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar önemli bir rol oynasa da bunun dışında da bir çok faktör göz önünde bulunduruluyor.

Ekonomisi sağlam ve geri ödeme sorunu yaşamayacağı düşünülen ülkelerin risk primi düşük olurken geri ödemekte sorun yaşayacağı düşünülen ülkelerin risk primi yüksek bir orandan belirleniyor.

Türkiye’nin CDS oranı neden yükseliyor?

Ekonomist Mahfi Eğilmez’e göre ülke CDS priminin yükselmesine iç ve dış nedenler olmak üzere iki etken grubu yol açıyor. Koronavirüs salgını ya da Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve yükselen enerji fiyatları bu dış nedenlere örnek olarak verilebilir.

İç nedenler ise enflasyonun yükselmesi, dış borçların artması, kurların yükselmesi, sosyal çalkantılar ve afetler olarak sıralanabilir.

Dış nedenler konusunda yapılabilecek şeylerin sınırlı olmasına rağmen iç nedenleri yönetmenin mümkün olduğunu vurgulayan Eğilmez bu sayede dış nedenlerin de etkisinin azaltılabileceğini belirtiyor.

Türkiye’nin CDS primlerinin 2008 yılındaki küresel mali kriz sırasında yükseldikten sonra gerilediği görülüyor. Ülkenin makroekonomik dengelerinin bozulmaya başladığı 2018 yılından itibaren ise dalgalı bir seyirle de olsa yükseliş trendini sürdürdüğü görülüyor.

Paylaşın

Merkez Bankası’ndan ‘Kredi Kartı’ Düzenlemesi

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’ndan (TCMB), kredi kartlarına müdahale geldi. Bankalardan edinilen bilgiye göre TCMB, belirli bir limitin üzerinde olan kredi kartlarında nakit çekim ve kuyum harcamaları için düzenlemeye gitti.

Buna göre bankaların, kredi kartı limiti 50 bin TL’nin üzerinde olan müşterilerinin kredi kartıyla yaptıkları altın ve mücevherat alımlarının yüzde 30’u tutarında devlet tahvili alma zorunluluğu getirildi.

Sözcü’den Mehtap Özcan Ertürk’ün haberine göre ayrıca artık KOBİ, ihracat, yatırım, tarım, tüketicisi kredisi farketmeksizin, ayrı ayrı aylık artış yüzde 3’ü aşarsa, bu tutar kadar tahvil tesis edilecek.

TCMB’nin gerileyen rezervleri döviz piyasalarına kamu kontrolünü zorlaştırırken, kredi kartlarını kullanarak nakit çekmeyi caydırarak dövize ve altına kartlar üzerinden gelen talebin önüne geçilmek isteniyor.

Son dönemde kart sahipleri nakit çekmeyi kredi kullanmaya göre yatırım fırsatı açısından daha ucuz bir alternatif olarak görmeye başlamışlardı.

Maliyeti krediye göre düşük

Kredi kartına nakit avans ya da taksitli nakit avans maliyetleri aylık bazda yüzde 1,36 faiz ile TL cinsi en düşük borçlanmayı sağladığı için seçim öncesinde bireysel talebin en yüksek olduğu borçlanma kanalı haline gelmişti.

Bankalar, yıllık yüzde 20’e yakın oldukça düşük bir faizle borçlanmayı sağlayan bu imkan kapsamında kredi kullandırımını TCMB’nin bu adımı öncesi daraltmaya başladıklarını belirtmişlerdi.

Bazı bankalar bu yazı öncesi en yüksek kullandırılabilecek nakit avans tutarını düşürürken bir çok banka da en uzun vadeyi 12 aydan 6 aya indirmişti.

Paylaşın

Kısa Vadeli Dış Borç 161,4 Milyar Dolara Yükseldi

Buna göre kısa vadeli dış borç stoku mart sonunda yüzde 8,7 artışla 161,4 milyar dolar oldu. Bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 8,2 artarak 66 milyar dolar olurken diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 2,4 artışla 56 milyar dolara yükseldi.

Haber Merkezi / Mart sonu itibariyle orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku ise 203,3 milyar dolar oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri Mart 2023 verilerini açıkladı. TCMB tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Mart sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2022 yıl sonuna göre yüzde 8,7 oranında artışla 161,4 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 8,2 oranında artarak 66,0 milyar ABD doları olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 2,4 oranında artarak 56,0 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti.

Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2022 yıl sonuna göre yüzde 1,3 oranında artarak 10,9 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 6,9 oranında artarak 21,7 milyar ABD doları, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 0,5 oranında artışla 16,9 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Ayrıca, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna göre %25,8 oranında artışla 16,5 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti.

Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2022 yıl sonuna göre yüzde 1,2 oranında artarak 49,7 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti.

Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2022 yıl sonuna göre yüzde 9,9 oranında artarak 31,8 milyar ABD doları olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 4,0 oranında artarak 90,3 milyar ABD doları oldu.

Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 13,7 oranında artarak 84,8 milyar ABD doları, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 3,4 oranında artarak 75,6 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti.

2022 yıl sonunda 676 milyon ABD doları olan kısa vadeli tahvil ihraçları, 2023 Mart sonu itibarıyla 904 milyon ABD doları olarak gerçekleşti. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 45 milyon ABD doları olarak gerçekleşti.

2023 Mart sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 46,0’ı ABD doları, yüzde 25,0’ı Euro, yüzde 11,5’i TL ve yüzde 17,5’i diğer döviz cinslerinden oldu.

2023 Mart sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 203,3 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti.

Söz konusu stokun 17,1 milyar ABD dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluşmaktadır. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün %21,0, Merkez Bankası’nın yüzde 19,3,  özel sektörün ise yüzde 59,7 oranında paya sahip olduğu gözlendi.”

Paylaşın

Türkiye’nin Kredi Risk Primi 652’ye Yükseldi

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması nedeniyle Türkiye’nin devlet borçlarını ödeyememesine karşı risk primi, pazartesi günü kapanışından bu yana 18 baz puan yükselerek yeniden artarak 652 baz puana ulaştı.

Haber Merkezi / Türkiye’nin dolar tahvillerinde de bugün yeniden düşüş yaşandı.

Standard & Poors’a (S&P) Global Market Intelligence’ın aktardığına göre Türkiye’nin beş yıllık kredi temerrüt takası (CDS), Pazartesi günü kapanışından bu yana 18 baz puan yükselerek yeniden artarak 652 baz puana ulaştı. Bu Kasım 2022’den bu yana en yüksek seviye.

Bir ülkenin dış borçlanmasındaki en önemli göstergelerden biri olan CDS primi ne demek ve yükselmesi, düşmesi ne anlama geliyor?

Türkçe’de kredi risk primi veya kredi temerrüt takası olarak kullanılan CDS (Credit Default Swap) aslında bir çeşit sigortalama işlemi olarak tanımlanabilir.

Herhangi bir ülke hazinesine ya da şirketine borç verirken o borcun geri ödenmemesi ihtimaline karşı aldığınız sigorta poliçesine CDS deniyor ve genellikle over-the-counter (OTC) yani herhangi bir borsa düzenlemesine tabi olmayan tezgah üstü piyasalarda işlem görüyor.

CDS primi nasıl hesaplanıyor?

Ülkelerin dış borçlanmalarına karşı CDS’leri genelde büyük uluslararası yatırım bankaları sağlıyor ve o ülkelerin borcunu çevirememesi halinde ödemeyi bu banka üstlenmiş oluyor. Bu bankalar da söz konusu ülkenin geri ödeme yeteneğini, makroekonomik koşullarını inceleyerek bir risk oranı belirliyor.

Bu oran belirlenirken uluslararası derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar önemli bir rol oynasa da bunun dışında da bir çok faktör göz önünde bulunduruluyor.

Ekonomisi sağlam ve geri ödeme sorunu yaşamayacağı düşünülen ülkelerin risk primi düşük olurken geri ödemekte sorun yaşayacağı düşünülen ülkelerin risk primi yüksek bir orandan belirleniyor.

Türkiye’nin CDS oranı neden yükseliyor?

Ekonomist Mahfi Eğilmez’e göre ülke CDS priminin yükselmesine iç ve dış nedenler olmak üzere iki etken grubu yol açıyor. Koronavirüs salgını ya da Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve yükselen enerji fiyatları bu dış nedenlere örnek olarak verilebilir.

İç nedenler ise enflasyonun yükselmesi, dış borçların artması, kurların yükselmesi, sosyal çalkantılar ve afetler olarak sıralanabilir.

Dış nedenler konusunda yapılabilecek şeylerin sınırlı olmasına rağmen iç nedenleri yönetmenin mümkün olduğunu vurgulayan Eğilmez bu sayede dış nedenlerin de etkisinin azaltılabileceğini belirtiyor.

Türkiye’nin CDS primlerinin 2008 yılındaki küresel mali kriz sırasında yükseldikten sonra gerilediği görülüyor. Ülkenin makroekonomik dengelerinin bozulmaya başladığı 2018 yılından itibaren ise dalgalı bir seyirle de olsa yükseliş trendini sürdürdüğü görülüyor.

Paylaşın

Türkiye’nin Kredi Risk Primi Altı Ayın En Yüksek Seviyesinde

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması nedeniyle Türkiye’nin devlet borçlarını ödeyememesine karşı risk primi bugün altı ayın en yüksek seviyesine çıktı. Türk Lirası ise son iki ayın en düşük seviyesine geriledi.

Haber Merkezi / Standard & Poors (S&P) Global Market Intelligence’a göre, Türkiye’nin beş yıllık kredi temerrüt takası (CDS) Cuma günkü seviyelerden 114 baz puan artarak 606’ya yükseldi. Bu Kasım 2022’den bu yana en yüksek seviye.

Bir ülkenin dış borçlanmasındaki en önemli göstergelerden biri olan CDS primi ne demek ve yükselmesi, düşmesi ne anlama geliyor?

Türkçe’de kredi risk primi veya kredi temerrüt takası olarak kullanılan CDS (Credit Default Swap) aslında bir çeşit sigortalama işlemi olarak tanımlanabilir.

Herhangi bir ülke hazinesine ya da şirketine borç verirken o borcun geri ödenmemesi ihtimaline karşı aldığınız sigorta poliçesine CDS deniyor ve genellikle over-the-counter (OTC) yani herhangi bir borsa düzenlemesine tabi olmayan tezgah üstü piyasalarda işlem görüyor.

CDS primi nasıl hesaplanıyor?

Ülkelerin dış borçlanmalarına karşı CDS’leri genelde büyük uluslararası yatırım bankaları sağlıyor ve o ülkelerin borcunu çevirememesi halinde ödemeyi bu banka üstlenmiş oluyor. Bu bankalar da söz konusu ülkenin geri ödeme yeteneğini, makroekonomik koşullarını inceleyerek bir risk oranı belirliyor.

Bu oran belirlenirken uluslararası derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar önemli bir rol oynasa da bunun dışında da bir çok faktör göz önünde bulunduruluyor.

Ekonomisi sağlam ve geri ödeme sorunu yaşamayacağı düşünülen ülkelerin risk primi düşük olurken geri ödemekte sorun yaşayacağı düşünülen ülkelerin risk primi yüksek bir orandan belirleniyor.

Türkiye’nin CDS oranı neden yükseliyor?

Ekonomist Mahfi Eğilmez’e göre ülke CDS priminin yükselmesine iç ve dış nedenler olmak üzere iki etken grubu yol açıyor. Koronavirüs salgını ya da Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve yükselen enerji fiyatları bu dış nedenlere örnek olarak verilebilir.

İç nedenler ise enflasyonun yükselmesi, dış borçların artması, kurların yükselmesi, sosyal çalkantılar ve afetler olarak sıralanabilir.

Dış nedenler konusunda yapılabilecek şeylerin sınırlı olmasına rağmen iç nedenleri yönetmenin mümkün olduğunu vurgulayan Eğilmez bu sayede dış nedenlerin de etkisinin azaltılabileceğini belirtiyor.

Türkiye’nin CDS primlerinin 2008 yılındaki küresel mali kriz sırasında yükseldikten sonra gerilediği görülüyor. Ülkenin makroekonomik dengelerinin bozulmaya başladığı 2018 yılından itibaren ise dalgalı bir seyirle de olsa yükseliş trendini sürdürdüğü görülüyor.

Paylaşın